Arap kavminin, Arapçadaki birçok kelimeye, kök anlamı dışında veya kök anlamına bağlı olmak üzere "Deve" ile ilgili anlamlar yüklediği görülmektedir. "Deve" ile ilgili olarak tek kelimeye indirgenmiş ve ilginç detaylandırmalar içeren bu kadar çok ( tabiri caizse "Yok deve!" dedirtecek seviyede ) niteleme ve tanımlama yapılmış olması, Hinduizm'de olduğu gibi belirli bir hayvanı ilahlaştırma, kutsallaştırma eğiliminin yani putperestliğin batini tezahürünü çağrıştırmaktadır ki Hinduizm'de "Deve" kudsiyet ve uluhiyet atfedilen hayvanlar arasındadır. Bazı sözde hadislerde "deve idrarı içilmesinin" peygamber tavsiyesi ve bir şifa vesilesi olduğunun beyan edilmesi de ( Enes bin Mâlik'e atfedilen hadis ) konu bağlamındaki soru işaretlerini artırmaktadır.
Mürselad suresinin aşağıdaki ayetlerinde negatif şeytani frekansın sembolize eden ve çok anlamlı olan "Üç çatallı gölge" ifadesinin teşbihen "Sarı Deve" ile ilişkilendirilmesi de dikkat çekmektedir.
77/30 İntaliku ila ZİLLİN ZİY SELASİ ŞU'ABİN
( ÜÇ ÇATALLI GÖLGEYE gidin. )
77/31 La zalilin ve la yuğniy minel lehebi
( Gölgelendiren değildir ve alevden koruyup fayda vermez. )
77/32 İnneha termi bi şererin kel kasri
( Kesinlikle o saray gibi kıvılcımlar atar. )
77/33 Ke ennehu CİMALETUN sufrun
( Kesinlikle o sarı erkek DEVELER gibidir. )
Devenin "üçgen" şeklindeki gövdesi, yukarıdaki ayet setinde yer alan "üç çatallı gölge" sembolizmiyle ilintilendirilmiş olabilir.
Arapçada "Deve" anlamına gelen ve deve ile ilintilendirilmiş 505 adet kelimenin listesi aşağıda yer almaktadır. Günlük ortalama konuşulan kelime adedinin 400-500 kelime seviyesinde olduğu baz alındığında, "Deve" ile ilişkili kelimelerin, 52000 kelimelik bir sözlüğün %1'ini oluşturması dikkat çekmektedir. ( Bazı kelimelere hem deveyi hem de "kadını"!? niteleyecek şekilde anlam yüklendiği görülmekte olup bu kelimelerin anlam açıklamalarının sonuna "*" işareti konmuştur. )
ACC = Deveyi dövme
ACEMCEME = Kuvvetli muhkem deve
ACM = Beş yaşına girmemiş deve
ÂDİN = Otlakta bulunan dişi deve
ADM = Deve kuyruğu
ADYA' = Hz. Muhammed'in devesinin ismi
AFERNA = Kuvvetli deve
AFS = Deve sürmek
AHSEB = Tüyünün rengi boz renk olan kızıl deve
AİZ = Yeni doğmuş deve yavrusu
AKİSE = Çok fazla deve
AKKÂM = Deve kiralayıcısı, deve ile ücret karşılığında eşya taşıyan adam
AKS = Devenin yularının ucunu ayağına bağlamak
ALCÜN = Semiz dişi deve
ALENDAT = Kuvvetli deve
ÂLİC = İki hörgüçlü büyük deve
ÂLİC = Alcân isimli otu yiyen deve
ALUK = Kendi yavrusundan başka yavruyu emzirmek isteyip yine burnuyla koklayıp emzirmeyen deve; Devenin otladığı ot
AMEYSEL = Şişman, büyük deve
ANDELE = Yaşı büyük deve
ANET = Ağaçtan yapılan deve ağılı
ANİK = Devenin ancak dizini çekip yürüyebildiği kumlu yer
ANS = Sağlam kuvvetli deve
ARAK = Deve izleri
ARC = Deve sürücüsü
AREKREK = Kuvvetli büyük deve
ÂRIZ = Hasta olduğundan dolayı kesilen deve
ARVANA = Boz dişi deve
ASEMSEM = Kuvvetli büyük deve
ASHEB = Tüyünün üstü kızıl, içi beyaz olan deve
ASİD = Başında bir zahmet olup boynunu döndüremeyen ve eğilemeyen, burnundan sümüğü akan deve
ASİRE = Üzerine bir yıl geçtiği hâlde hâmile olmayan dişi deve
ASÛS = Yalnız yürüyüp, otlayan deve; Yanından insanlar uzaklaşmayınca kendini sağdırmayan deve
AŞEVSEC = Büyük karınlı iri deve
AŞRA' = On aylık hâmile deve
AŞVA' = Önüne bakmayıp her ne olursa basan deve
AŞVEZ = Sağlam, kuvvetli deve
ATAN = Kuyunun ve havuzun etrafında deve çekip duracak yer
ATELE = Doğurmamış dişi deve
ATLE = Doğurmamış dişi deve
ATÛM = Akşam vaktinin dışında sütünü vermeyen deve
AVCA = Arık, zayıf deve
AVHAK = Büyük kara deve
AVHEC = Dişi deve
A'YES = Beyaz deve
AYSUM = Büyük deve
AYTA' = Uzun boyunlu kadın veya dişi deve *
AYZEMÛR = Yük taşıyamıyan büyük ve yaşlı deve
AZÛZ = Memelerinin delikleri dar olan deve
BAGAR = Ateşli deve hastalığı
BAHBAHA = Deve çağırmak
BAHİL = Yularsız deve
BÂHİRE = Çok koşan cins bir deve
BAHİRE = Kulağı kesik deve
BAHR = Deve hastalığı
BAİR = Erkek deve
BAKÎR = Karnı yavrusundan dolayı yarılan deve
BAZİL = Sekiz dokuz yaşında olan deve; Devenin, önce biten dişi
BEDENE = Kurbanlık deve
BEKR = Genç erkek deve
BEL'AS = Büyük karınlı dişi deve
BELZİ = Muhkem, güçlü, sağlam deve
BERCİS = Bol sütü olan deve
BERK = Çok çöken deve.
BESRİK = Hafif ve hızlı yürüyüşlü bir cins hecin devesi
BESÛS = Okşadıkça süt veren deve
BEŞK = Devenin sür'atle gitmesi
BEVANİ = Deve ayakları
BİNT-İ LEBUN = Üç yaşına girmiş dişi deve
BİRCİS = Sütlü Deve
BİR'İS = Sütlü deve
BİST = Yavrusu yanında olan dişi deve
BUHT = Arabî ile Acemîden doğmuş develer
BUHTİYYE = Melez dişi develer
BÜDÜN = Kurbanlık develer
BÜRE = Deve burnuna takılan halkalar
BÜRSÜN = Develere vurulan bir nevi damga
BÜRUK = Deve çökmek
CA'CAA = Devenin çökermesi; Çökmüş deveyi kaldırmak
CA'MA = Yaşlı deve
CAMİL = Çobanla olan deve sürüsü
CARRE = Komşu kadını veya yularından çekilen deve *
CEBB = Devenin hörgücünü kesmek
CEBCEB = Çok hasta deve yavrusu
CE'CEE = Deveyi suya çağırmak
CEEY = Su içmesi için deveyi çağırmak
CEL'ABE = Çok kuvvetli dişi deve
CELAH = Devenin ağaç yemesi
CELED = Sütü ve yavrusu olmayan büyük deve
CELENFEA = Şişman karınlı büyük deve
CEMAD = Sütü olmayan deve
CEMEL = Erkek deve
CEMMAL = Deveci, deve süren, deve sürücüsü
CEMRA = Kuvvetli dişi deve
CERDAHL = Büyük gövdeli deve
CERİR = Devenin boynuna taktıkları ip
CESR(E) = Büyük deve
CEZEA = Beş yaşına girmiş deve
CEZUR = Boğazlanacak deve
CEZZAR = Deve kasabı
CİLVAH = Geniş ve dolu olan deve
CİMAL = Erkek develer
CİRAN = Devenin boynunun önünde boğazlanacak yerinden boğazı çukuruna kadar olan yer
CİVELEK = Canlı, hareketli ve neş'eli deve yavrusu veya genç
CÜLALE = Büyük dişi deve
CÜLZA = Sağlam deve
CÜRŞU' = Büyük karınlı deve
CÜSACİS = Büyük deve
CÜVAR = Süt emen deve yavrusu
DA'BEL = Güçlü, kuvvetli deve
DACC = Hacıların hizmetkârı ve devecileri
DACİR = Bağırgan dişi deve
DACUC = Sağarken incinen ve inleyen dişi deve
DAFFAT = Devesini kiraya veren deveci
DAFFATA = Metâ ve kumaş götüren deve
DAMZER = Sütü az olan deve
DARİB = Sütünü sağan kimseye vuran dişi deve
DARZEM = Sütü az deve
DAVBAN = Güçlü, büyük deve
DEBUB = Semizlik ve şişmanlığından dolayı yürüyemeyen deve
DECL = Devenin katranlanması
DECUCAT = Ayakları kısacık dişi deve
DEKA' = Hörgücü arkasına düşmüş dişi deve
DEL'AS (DEL'AK) = Büyük, kuvvetli deve
DELUK = Dişleri kırılmış ve kütelmiş olan yaşlı deve
DEMEŞK (DİMEŞK) = Yürüğen kuvvetli, seri deve
DEVSERE = Büyük, semiz, kuvvetli deve
DI'ÎL = Ölüme yakın olan hasta deve
DIREFS = Büyük deve
DİF = Deveden gelen fayda, menfaat
DİRASE = Uyuz olan deveyi katranlamak
DİRDİM = Ağzında dişleri kırılmış ve kütelmiş yaşlı deve
DİRVAS = Büyük deve; Devenin sütü
DİV-BEÇE = f. Deve yavrusu
DUHUK = Doğurduktan sonra rahmi çıkan dişi deve
DÜMASİR = Etli, büyük deve
EARR = Hörgücü küçük deve
EBCEL = Devede bulunan bir damar
ECMAL = Develer
EFİL(E) = Genç küçük deve
ELHA = Dizlerinden biri diğerinden büyük olan deve
EMUN = Kuvvetli, dayanıklı deve
ERCEN = Dübüründe zahmeti olan deve
EREK = Misvak ağacını çok yediğinden dolayı devenin karnı incinmek
ERKEB = Bir dizi diğerinden büyük olan deve
EVRAK = Siyahı beyazına galip olan at ve deve
FAHİR = Memeleri büyük deve
FÂSİC = Yüklü olmayan kısır deve
FASÎL = Deve yavrusu ( anasından ayrılmış )
FEHUR = Büyük deve
FELÎL = Devenin azısı
FENÎN = Erkek deve
FERŞ = Küçük develer
FEVAK (FÜVÂK) = İki sağım arasında devenin memesinde sütün birikmesi
GALİL = Devenin yulafına karıştırıp yedirdikleri hurma çekirdeği
GAMC = Deve yavrusunun anasının karnı ve ayaklarının altına gelmesi
GAMUS = Karnındaki yavrusu belli olmayan deve
GAMUZ = İçinden kan giden dişi deve
GARİB = Devenin hörgücüyle boynu arası
GAZUB = Abus deve
GUZR = Devenin sütünün çok olması
HABERKAS = Küçük deve veya küçük adam
HABZ = Devenin ayağını yere vurması
HACL ( HİCL ) = Küçük deve yavruları
HADAİC = Deveye yüklenen yükler.
HADBA' = Kalçaları sıyrılıp çıkan zayıf dişi deve
HADEME = Devenin ayağını bağladıkları kayış
HADÎ = Deveyi şarkı söyleyerek süren
HÂDİL = Gözlerinde ve ağzında çıban olan deve yavrusu
HAFUD = Karnındaki yavrusunu âzası belirmeden düşüren deve
HAFZ = Ev eşyası taşıtılan deve
HALÂ' = Devenin çökmesi
HALÎC = Deve ağzı
HALİFE = Gebe deve
HALİYYE = Bağından boşanmış deve; Yabancı bir yavru emziren deve
HARCE = Deve sürüsü
HARÎSET = Zayıf deve
HASUR = İhlili dar olan deve
HAŞEF = Devenin sütünün çok olması
HAVIT = Deve semeri, Devenin hörgücüne takılan küçük semer
HAVİYYE = Deve palanı
HAYİC = Mest olmuş deve
HEBİT = Zayıf, ince deve
HEBUL = Yavrusu kalmayan deve
HECİN = Pek hızlı yürüyen bir cins deve
HEDHEDE = Devenin bağırması
HEMEL = Çobanı olmayan deve
HEMHEME = Deve sesi
HEREC = Sıcaklığın fazlalığından devenin gözünün kararması
HEŞÎLE = Sahibinin izni olmayarak bir adamın bindiği deve
HEVADİC = (Hevdec. C.) Kadınların binip oturmaları için devenin üzerine konulan küçük mahfeler
HEVCELE = Yürügen deve
HEVDEC = Kadınların binmesi için devenin sırtına konulan ufak mahfel
HEVZEB = Yaşlı deve
HEYZALE = Büyük deve veya şişman kadın *
HIKK(A) = Üç yaşını tamamlayıp dördüne girmiş deve
HILBİD = Küçük deve
HILS = Büyük ve kuvvetli olan dişi deve
HIMS = Üç gün deveyi susuz bırakıp, dördüncü günü su vermek
HINAF = Devenin yulardan burnunu çözmesi; Deve bileğinde olan yumuşaklık
HINDELİS = Ağır yürüyüşlü deve
HIŞAŞ = Devenin burnuna geçirdikleri burunduruk
HITR = Çok miktar deve
HIZC = Devenin içtiği havuzun dibinde kalan su
HİBL = Büyük deve
HİCAN = Güzel ve beyaz deve.
HİCAR = Devenin ayağını bileğinden semer ağacına bağladıkları ip
HİDACE = Devenin sırtına yüklenen yük
HİDAM = Devenin ayaklarına bağlanan halkalar, kayışlar. Ayak bilezikleri, ayak köstekleri
HİDBAR (HİDBÎR) = Zayıflığından arkasında eti kurumuş deve
HİDC = Deveye konulan mahfel
HİKKA = Dört yaşına basan dişi deve
HİTL (HETL) = Yorgun deve
HİZA = Devenin ve atın ayakları altında yere bastığı yerler
HULUC = Yavrusu ayrıldığında sütü az olan deve
HUMUL = Mahfe taşıyan deve
HUNCUR = Sütlü deve
HURC = Uzun dişi deve
HUŞUF = Geceleyin yola giden deve
HUVAR = Anasından ayrılmayan deve yavrusu
HÜBU' = Doğum vaktinin sonunda doğmuş deve yavrusu; Devenin boynunu uzatarak yürümesi
HÜCRE = Deve ağılı
HÜZAHİZ = Bağırgan deve
IFA' = Devenin yükünün çok olması
ILAT = Devenin boynuna takılan ip
IRMİS = Kuvvetli ve dayanıklı deve
ISDAR = Deveyi sudan geri döndürmek
IŞAR = On aylık hamile develer
ITRÎS = Kuvvetli, dayanıklı deve
İBALE = Devenin hallerini ve huylarını iyi bilmek
İBL (İBİL) =Dişi deve; Deve sürüsü
İBLAN = İki sürü deve
İCZAL = Semerin, devenin boynunu yara etmesi
İKTİDAB = Henüz öğretilmemiş deveye binmek
İKTİNAF = Deve için ağıl edinmek
İ'TİKAL = Devenin dizini büküp bağlama
İTTİZA' = Devenin, boynuna basarak üstüne binebilmek için, başını aşağı eğme
KABA'SER = Zayıf deve yavrusu
KAHDE = Devenin hörgücü dibi
KAHR = Yaşlı deve
KALUS = Ayakları uzun genç deve
KA'M = Devenin ağzını bağladıkları şey
KAR = Deve
KAREN = İki deveyi biribirine çattıkları ip; Başka deveye çatılmış deve
KARUN = İleride olan memeleri geride olan memelerine pek yakın olan dişi deve
KAR'UŞ = İki hörgüçlü deve
KARVA = Uzun hörgüçlü deve
KARVAH = Uzun deve
KASF = Devenin diş gıcırdatması
KASFE = Deve sesi
KASİSA = Devecilerin, azıklarını ve elbiselerini yüklettikleri deve
KASKAS = Devenin yediği bir ot
KASTA' = Ayaklarının siniri büzülüp kurumuş olan deve
KASUS = Yalnız otlayan deve
KASV = Deve kulağının kenarı.
KASVA = Kulağının dörtte biri kesik olan koyun veya deve
KATEB = Deve palanı
KATİ' = Deve ve koyun sürüleri
KATM = Devenin kükremesi
KATR = Develeri katarlamak
KATUBE = Arkasında semeri olan deve
KAUD = Binilmeğe kabil deve (en az iki yaşında olur.)
KAYDAHR = İri gövdeli deve
KAYSERÎ = Büyük deve
KECABE = f. Devenin üstüne konan oturulacak bir çeşit tahtırevan
KEHAT = Büyük, semiz dişi deve
KEMİŞE = Küçük emzikli deve
KENİF = Deve ağılı
KEŞİŞ = Deve avazı
KEVMA = Büyük ökçeli dişi deve
KEVR = Bir yerde toplanmış olan develer
KIN'AS = Büyük deve
KIRMİL = Azgın devenin yavrusu; İki hörgüçlü deve.
KIT' = Deve palası
KITAR = Deve katarı
KİRKİRE = Deve göğsü
KİŞAF (KÜŞÂF) = Bir kaç yıl üstüne yük vurulmayan deve yavrusu; Dişi deve hâmile iken erkek devenin ona cimâ etmesi
KİTR = Deve hörgücü.
KUDAR = Deve boğazlayıcı, deve kasabı
KUHAB = Deve öksürüğü
KUHE = f. Deve hörgücü
KULAB = Bir çeşit deve hastalığı
KUNFUZ(E) = Devenin, kulakları ardında terleyen ve teri akan yerleri
KURME = İşaret için devenin burnundan bir miktar deri kesip tam ayrılmadan yine burnu üstüne yapıştırmak
KUZA'MEL = Büyük şişman deve
KÜRÜK = f. Deve yavrusu
KÜVM = Bir yere toplanmış olan bir miktar deve
KÜVR = Deve palanı
KÜZUM = Ağzında dişi olmayan yaşlı deve
LAGV = Deve avazı
LÂKIH = Karnında yavrusu olan hamile deve
LATÎME = Güzel kokulu nesneleri götüren deve
LEBBE = Devenin ve sığırın, göğsünden boğazladıkları yeri
LEBEB = Devenin ve sâir davarın göğsüne bağladıkları nesne
LECN = Deve için yem yapmak
LEHÎB = Eti az deve, zayıf deve
LEKALİK = Büyük, etli, şişman kadın; Büyük deve *
LIKVE = Cimanın evvelinde gebe olan kadın; Tez yüklü olan deve :)
LİKAH = Süt veren dişi develer
LİKHA = Yeni doğurmuş ve sağılır deve
LUK = f. Kısa tüylü yük devesi
LÜHMUM = Sütü çok olan deve
MACC = Ağzından sular akan yaşlı deve
MAGAS = (C: Emgâs) Kıymetli iyi deve
MAHAFFE = Deve veya katır üzerine konan ve içinde iki kişi oturabilecek yeri olan kapalı mahmil
MAHMİL = Deve üzerine konulan sepet
MAHZUM = Burnunun halkasıyla tutulan sığır ve deve
MAKSUV (MAKSIYY) = Kulağının ucu kesilmiş deve veya koyun
MASVER = Sütü zor çıkan deve
MAYE = Dişi deve
MEB'AT = Davar ve deve yatağı
ME'BELE = Devesi çok olan yer
MECR = Bir nesneyi devenin karnındaki yavrusuna bey'etmek; Devenin karınındaki yavrusunu bir malla değiştirmek
MECZİR = Deve boğazlayacak yer
MEDFEE = Deve sürüsü; Çok miktar deve
MEHAR = f. Devenin burnuna takılan burunluk
MEHAZ = Gebe kadının ağrısının tutması; Gebe deve *
MEK'UM = Ağzı bağlı deve
MENHUS = Kuyruğunun yanları uyuz olan deve
MENSİM = Deve tırnağı
MENUC = Sütü diğer develerden sonra çekilen deve
MERA = (C: Merâyâ) Sütü çok olan dişi deve
MESBERE = Kadının veled getirdiği yer; Devenin yavruladığı yer *
MESED = Deve kılından ve yününden yapılan urgan
MESREBE = Deve ve koyun sürülerinin çayırlık, mer'a, otlakları
MEST = Adamın elini deve karnında yavrunun yattığı yere sokması
MEVAHIF = Zayıf deve
MEZAK = Sür'atli yürüyen deve
MIKLAT = Evlâdı yaşamayan kadın; Bir kez doğuran ve daha hâmile olmayan deve *
MİHAFFE = Katır veya develerin sırtına konulan ve iki kişinin oturabileceği büyüklükte olan sepet
MİREMME = Sığır ve deve gibi tırnaklı hayvanların dudağı.
MUKRİF = Anası arabi, babası arabi olmayan deve
NAB = Yaşlı deve
NACİYE = Sür'atli deve
NA'F = Sütü çok olan deve
NAHH = Deve çökertmek için söylenen söz
NAHİS = Devenin kuyruğunda veya göğsünde olan uyuz
NÂKA = Dişi deve
NAKAL = Devenin tabanına ârız olur bir hastalık
NAKBA = Tabanı aşınmış deve
NASNAA = Devenin, kalkarken dizi üstünde çok eğlenmesi
NAZIH = Deve ile su çekilen kuyu
NE'B = Yaşlı dişi deve
NECER = Koyun ve devenin suyu içip kanmaması
NEFUH = Sütü sağılmadan çıkıp akan deve
NEHEL = Semiz etli deve
NEHUR = Burnuna vurmayınca veya burnuna parmak sokmayınca sütünü salıvermeyen deve
NEHZ = Berkitmek için devenin memesine eliyle vurmak
NEKDA' = Sütü olmayan deve
NEKEB = Devenin omuzlarında olan bir hastalık
NESUC = Üstünde yük doğru durmayan deve
NEYY = Devenin semiz olması; Semiz ve besili deve
NEZE = Hafif deve
NIZV = Zayıf deve
NİS'A = Devenin göğsü için yapılan enli kolan
NİVA = Besili, semiz deve
NUK = Dişi develer
NÜHAZ = Deve öksürüğü; Devenin göğsünde olan bir hastalık
NÜKKE = Zayıflıktan dolayı sesi çıkmayan deve
NÜTAC = Gebe devenin karnındaki yükü
NÜZU' = Su çeken deve
RAGIYE = Dişi deve
RAHİLE = Yük getiren deve; Üzerine binilen deve
RAHİN = Devenin ve adamın zayıfı
RAHLÂ' = Yalnız arkası kara olan deve
RAHUM = Doğurduktan sonra rahminde hastalık meydana gelen deve
RATRAT = Deve su içtiğinde havuz içinde artıp kalan su
REBEZE = Devenin boyun yünü
RECAZE = Mahfeden küçüktür ve deve arkasına vurup üzerine binerler
RECCA' = Hörgücü büyük dişi deve
REKUB = Kalabalıktan suya yaklaşamıyan deve
RESALET = Deveyi eşkin yürütme
RESEL = Deve ve koyun sürüsü
RESİM = Bir çeşit deve yürüyüşü
REUM = Yavrusunu seven deve
REYM = Deveyi boğazlayıp taksim ettikten sonra kalan kemik
REZEME = Devenin ağzını açmadan boğazından çıkan ses
RİHAL = Deve palanları
RİVA' = Deve üstünde yük bağlanılan ip
RUGA' = Deve, sırtlan ve deve kuşunun bağırması
RUHUL = Binmek için kullanılan deve
RÜAVİ = Köy yakınında ve halk yöresinde güdülen deve
RÜHŞUŞ = Sütlü deve
SAAN = Suya yakın yerde develerin yattığı yer
SAD = Devenin başında olan bir hastalık
SA'DANE = Develerin yediği dikenli ot; Devenin göğsü; Kadın memesinin etrafı *
SADEF (SUDUF) = Devenin her dört ayağı
SADİ' = Koyun ve deve bölüğü
SAHE = İnce ve zayıf deve
SAHİME = Zayıf dişi deve
SAHMEM (SAHMİM) = Yaramaz huylu deve
SAKB = Sütü çok olan deve
SALEHBA = Dayanıklı ve kuvvetli deve
SANDAL = Büyük başlı deve
SANİYE = Su taşıyan deve; Su yükledikleri ve su çektirdikleri deve
SARBAN = f. Deve sürücüsü, Deveci
SARSARANİ = Bir deve cinsi
SA'SA = Dağılmış develer
SAYİBE = Adak için ayrılıp üstüne binilmeyen ve sütü içilmeyen dişi deve; "Ümm-ül bahire" adı verilen ve peşpeşe üç dişi deve doğuran deve. Bu deveye de binilmez, sütü sağılmaz.
SEAF = Devenin ağzında olan bir hastalıktır ve burnunun ve gözlerinin kılları dökülür. O devenin erkeğine esaf, dişisine nâfâ denir.
SEAM = Bir çeşit deve yürüyüşü
SEBT = Bir çeşit deve yürüyüşü
SECLA' = Emziği uzun dişi deve
SEDH = Deve çökertmek
SEFNE (SİFNE) = Devenin çöktüğünde yere değen yerleri
SEFR = Deve ferci; Yavaş yürüyen deve
SEHBEL = Büyük, iri vücutlu, şişman deve
SEHVE = Gevşek yürüyüşlü deve
SELAK = Deve yanırının onulmuş ve yeri ağarmış olan izi
SELFA' = Kuvvetli deve
SELİKA = Üstüne binen kişinin, ayaklarını sallamasından dolayı, devenin yanlarında meydana gelen ayak izleri
SELUB = Müddeti tamam olmadan yavrusunu düşüren deve
SELUF = Suya gelen develerin dâima önlerinde gelen deve
SEMAME = Sür'atle yürüyen dişi deve
SENAF = Deve bağlanan ip; Deve göğüsü
SENAM = Deve hörgücü
SERE = Devenin meme deliğinin geniş olması
SIBHAL = Deve
SIDAR = Devenin göğsünde olan nişan ve alâmet
SINN = Deve sidiği
SIRME = Deve ve koyun sürüsü
SİLB (SELEBE) = Dişleri kütelmiş ve kuyruğu dökülmüş yaşlı deve
SÎN = Kirli olan ve kokan deve yünü
SİNAD = Muhkem, dayanıklı, kuvvetli dişi deve
SİNTAH = Büyük karınlı kuvvetli deve
SU'L = (C.: Süul) Devede sonradan çıkan küçük meme
SURSUR = Büyük kuvvetli deve
SÜFAL = Yavaş giden deve; Geç yürüyüşlü deve
SÜRDAH = Semiz etli dişi deve
ŞAİLE = Sütü çekilmiş deve
ŞAİR = Kurban devesi
ŞARİF = Yaşlı deve
ŞELİL = Deve ve at ardına yapılan palas
ŞEMİRE = Hızlı yürüyen deve
ŞEMİZER = Hızlı yürüyen deve
ŞENUN = Ne zayıf, ne semiz olan deve
ŞERH = Her sene yeni doğan deve yavruları
ŞESUS = Sütü az olan deve
ŞETUT = Büyük hörgüçlü dişi deve
ŞETUTÎ = Büyük hörgüçlü deve
ŞE'V = Devenin yuları
ŞEVŞAT = Tez yürüyüşlü dişi deve
ŞIKŞAKA = Devenin ağzında olan dağarcığı
ŞI'ŞA' = Uzun boyunlu deve
ŞİB = Su içerken devenin dudağından çıkan ses
ŞİCAR = Deve alâmetlerinden bir alâmet
ŞİKAK = Nifak, ikilik, ittifaksızlık.
ŞİKAL = Devenin palanını bağlıyan ip; Devenin ayağının bağlandığı ip, köstek
ŞUTUR = İki emziği kurumuş olan deve
ŞÜKARA = Sütlü deve
ŞÜTÜR = f. Deve
ŞÜTÜRBÂN = f. Deveci, Deve çobanı
ŞÜTÜRDİL = f. Deve huylu, kinci, inatçı
ŞÜTÜRBÂR = f. Bir deve yükü kadar olan ağırlık
ŞÜTÜRDİL = f. Deve huylu, kinci, inatçı
ŞÜTÜRLEB = f. Deve dudaklı. Dudağı deve dudağı gibi sarkık olan kimse
ŞÜTÜRPÂ = f. Deve ayaklı
TAHHANE = Çokluk deve. Deve sürüsü
TA'LİT = Devenin yularını başından indirmek; Deve boynuna nişan etmek
TARK = İçine deve bevlettiğinden dolayı pislenmiş olan yağmur suyu
TEHDİR = Hastalıklı devenin bağırması
TERHİM = Deveyi sebepsiz kesmek
TESRİB = Atı ve deveyi bölük bölük edip yollamak
TILS = Tüyü dökülmüş olan deve uyluğunun derisi
UBSUR = Çok yürüyen deve
UCACET = Dişi deve sürüsü
UDME = Beyazı çok olan deve
UKLUM = Kuvvetli deve
ULCUM = Sağlam ve dayanıklı deve
ULKUM = Pek sağlam deve
URA'IR = Semiz etli deve
URRET = Devenin dudaklarında ve ayaklarında çıkan bir çıban
USNUN = Devenin çenesi altında olan uzun kıllar
UZHUL = Yük vurulmayan deve
ÜŞTÜR = f. Deve
ÜŞTÜRBÂN = f. Deveci
ÜŞTÜRHU = f. Deve huylu. Kinci, hased eden
VASUT = Sütü sağdıkları kabı dolduran deve
VEBER = Deve yünü
VEGAB = İri gövdeli büyük deve
VEKİF = Sütü çok olan deve
VEKRA = Hızlı yürüyen deve; Ayağını yere kuvvetli basan kadın *
VESİC = Hızlı yürüyen deve
YA'LUL = Çift hörgüçlü deve
YA'MELE = İşe dayanıklı cins dişi deve
YEALİL = Çift hörgüçlü develer
YELEB = Beyaz deve
YESTEUR = Deve sağrısına yapılan palas
ZAHİR = Kuvvetli deve
ZAHİRE = Günün yarısında devenin otlamaktan gelmesi
ZAHR = Binek devesi
ZAUN = Yük devesi
ZEBN = Devenin çifte vurması
ZEFİRR = Kuvvetli deve
ZELUL = Hecin devesi
ZEMEL = Devenin ayağına ârız olan aksaklık
ZEMİL = Deve yürüyüşünden bir çeşit
ZENABİ = Deve burnundan akan sümük
ZENME = Devenin kulağından kesip ilişik koydukları parça
ZERİA = Avcının, arkasında gizlendiği deve
ZIHRIT = Koyun ve deve burunlarından akan sümük
ZİFRA = (C.: Zifâri) Devenin kulağı ardında terleyen yer
Zİ'LEB(E) = Hızlı yürüyen dişi deve
ZİMZİM = İri gövdeli deve
ZUD = Üçten ona kadar olan develer
Not: Yukarıdaki bazı kelimelerin farklı anlamları da bulunmakta olup, sadece deve ile ilgili olanlar belirtilmiştir.
No comments:
Post a Comment