Kelimelerin, ruhun da ve maddenin de özü olduğuna ve gerçekliğin ancak kelimeler ile tezahür edebileceğine evvelce defaatle değinilmişti.
10/82 - Ve yühıkkallahül hakka
bi kelimatihı ve lev kerihel
mücrimun
( Ve suçlular hoşlanmasalar da,
Allah gerçeği kelimeleri ile
gerçekleştirir. )
Yaratılışın kodlarının ve yaratılıştaki olgular arasındaki ilintilerin anlaşılabilmesi için "kelimelerin oluşumları ve anlamları" üzerinde tefekkür edilmesi, kelimelerin frekanslarıyla senkronize olunması gerekmektedir. Zira Allahü Teala yaratışı ilk önce kelimelere yaşam vererek başlatmıştır.
İnsanın herhangi bir kelimeye odaklanması ve o kelimenin frekansına uyum sağlayarak senkronize olması sonucunda bulunduğu planda ( alemde, frekansta, boyutta ) gerçeklik oluşturma yeteneği bulunmaktadır. Kader mekanizmasında görev alan Vazifeli Varlıklarda ( Melekler ) çok gelişmiş olan bu yetenek kaba madde aleminin üstündeki süptil alemlerde daha net bir şekilde idrak edilebilecek ilahi bir nimettir.
Kelimelerin anlamlarını inceleyen bilim dalı "SEMAntic" ( Anlambilim ) olarak İSİMlendirilmiştir. Yunanca kökenli olan bu kelime "SEMA" ( İşaret, Anlam ), "n" ( gibi olan ) ve "tic" ( -lilik / -lılık ) kelimelerinden oluşmaktadır. Yunanca'daki "SEMA" ve Arapça'daki "İSM" ( çogulu "ESMA" ) kelimeleri "İşaret, Anlam" anlamına gelmekte olup ortak SM köküne sahiptirler. Arapça'da "Gök" anlamına gelen "Sema" ve "Duymak" anlamına gelen "Sem'a" kelimelerinin de fonetik ve semantik açıdan aynı köke ait olmaları kuvvetle muhtemeldir.
Kelimelerin anlamlarını inceleyen bilim dalı "SEMAntic" ( Anlambilim ) olarak İSİMlendirilmiştir. Yunanca kökenli olan bu kelime "SEMA" ( İşaret, Anlam ), "n" ( gibi olan ) ve "tic" ( -lilik / -lılık ) kelimelerinden oluşmaktadır. Yunanca'daki "SEMA" ve Arapça'daki "İSM" ( çogulu "ESMA" ) kelimeleri "İşaret, Anlam" anlamına gelmekte olup ortak SM köküne sahiptirler. Arapça'da "Gök" anlamına gelen "Sema" ve "Duymak" anlamına gelen "Sem'a" kelimelerinin de fonetik ve semantik açıdan aynı köke ait olmaları kuvvetle muhtemeldir.
Ayrıca bkz.
Kur'an'da, kelimelerin ilahi ve kozmik işlevinin anlaşılabilmesine vesile olmak üzere muhtelif ayetler bulunmakta olup, bunlar içinde en dikkat çekenleri "İSİMlerin öğretilmesi", "Kelimeler almak" ve "Kelimeler ile sınanmak" ifadelerinin olduğu ayetlerdir.
Bakara suresinin aşağıdaki ayetlerinde Adem'in yani insanın Rab'den kelimeler aldığı ve Rab'bin ona yaratılışın kodlarına ( kelimeler, isimler, anlamlar ) ilişkin bilgileri öğrettiği bildirilmektedir. Öyle ki insanın bu bilgisi karşısında melekler hayrete düşmüş ve Rab'bin emriyle ona secde etmişlerdir. Elbette bu secde eylemi Rab'be olan huşu dolu saygının bir tezahürü olup bir yaratılmışın diğer bir yaratılmışa secdesi anlamına gelmemektedir. Zira söz konusu secde eylemi esasında "Adem'i yarattığı için Rab'be secde edilmesi" eylemidir.
2/31 - Ve alleme ademel ESMAE külleha sümme aradahüm alel
melaiketi fe kale enbiunı bi
esmai haülai in küntüm sadikın
( Ve Adem’e İSİMLERİN hepsini
öğretti. Sonra onları meleklere
gösterdi. "O halde, eğer
doğrular iseniz, bunları bana
isimleriyle haber verin." dedi. )
2/32 - Kalu sübhaneke la ilme
lena illa ma alemtena inneke
entel alimül hakim
( "Yücesin sen. O bize
öğrettiğinin haricinde bize ilim
yoktur. Kesinlikle sen bilensin
hakimsin." dediler. )
2/33 - Kale ya ademü enbi'hüm
bi ESMAihim fe lemma
enbeehüm bi ESMAihim kale e
lem ekul leküm innı a'lemü
ğaybes semavati vel erdı ve
a'lemü ma tübdune ve ma
küntüm tektümun
( "Ey Adem, onlara onları İSİMLERİ ile haber ver." dedi. Böylece
onlara onları İSİMLERİ ile haber
verdiğinde "Size göklerin ve
yerin gaybını kesinlikle ben
bilirim demedim mi? O
açıkladığınızı ve o gizlemiş
olduğunuzu da bilirim." dedi. )
.....
2/37 - Fe telekka ademü min
rabbihı kelimatin fe tabe aleyh
innehu hüvet tevvabür rahim
( Böylece Adem Rab’binden
kelimeler aldı da onun üzerine
tevbe eyledi. Kesinlikle O, O
tevbeyi kabul edendir
merhametlidir. )
Adem'in "varlıkların isimlerini bilmesi / varlıklara isim vermesi" hususu Tevrat'ta şöyle bildirilir.
1 Tekvin 2-19 Rab Tanrı yerdeki hayvanların, gökteki kuşların tümünü topraktan Yaratmıştı. Onlara ne İSİM vereceğini görmek için hepsini Adem'e getirdi. Adem her birine ne İSİM verdiyse, o canlı o İSİMLE anıldı.
1 Tekvin 2-20 Adem bütün evcil ve yabanıl hayvanlara, gökte uçan kuşlara İSİM verdi. Ama kendisi için uygun bir Yardımcı bulunmadı.
Allahü Teala tarafından yaratılıştaki ilk "isimlendirme" ise Tevrat'ın şu ayetleriyle bildirilmektedir.
Adem'in "varlıkların isimlerini bilmesi / varlıklara isim vermesi" hususu Tevrat'ta şöyle bildirilir.
1 Tekvin 2-19 Rab Tanrı yerdeki hayvanların, gökteki kuşların tümünü topraktan Yaratmıştı. Onlara ne İSİM vereceğini görmek için hepsini Adem'e getirdi. Adem her birine ne İSİM verdiyse, o canlı o İSİMLE anıldı.
1 Tekvin 2-20 Adem bütün evcil ve yabanıl hayvanlara, gökte uçan kuşlara İSİM verdi. Ama kendisi için uygun bir Yardımcı bulunmadı.
Allahü Teala tarafından yaratılıştaki ilk "isimlendirme" ise Tevrat'ın şu ayetleriyle bildirilmektedir.
1 Tekvin 1-3 Ve Tanrı, "Işık olsun" dedi ve ışık oldu.
1 Tekvin 1-4 Ve Tanrı ışığın iyi olduğunu gördü ve Tanrı ışığı karanlıktan ayırdı.
1 Tekvin 1-5 Ve Tanrı ışığa "Gündüz", karanlığa "Gece" İSMİNİ verdi. Ve gece ve sabah ve ilk gün oldu.
Bakara suresinin 124. ayetinde ise Hz. İbrahim'in "kelimeler ile sınandığı" bildirilmektedir. Bu sımavın bir "manayı idrak" sınavı olduğu sezgisi oluşmaktadır.
2/124 - Ve iz ibtela ibrahıme
rabbühu bi kelimatin fe
etemmehünn kale innı caılüke
lin nasi imama kale ve min
zürriyyetı kale la yenalü ahdiz
zalimın
( Ve zamanında Rab’bi İbrahim’ i
kelimeler ile sınadı. Böylece
onları tamamladı. "Kesinlikle
ben seni insanlar için önder
kıldım." dedi. "Ve soyumdan
da." dedi. "Zalimler ahdime
erişemezler." dedi. )
No comments:
Post a Comment