Kötü ve yanlış olduğu bariz olanı düşünsel ve davranışsal olarak destekleme fenomeni "Delüzyon"* olarak tanımlanmaktadır.
( Bkz. "Delüzyon sarhoşluğu" )
( * Delusion ... De ( -siz ) + Lusion ( Işıklanma ) ... Işıksızlanma ( Görememe / Algılayamama )
Delüzyon, idrak ve vicdan mekanizmasının negatif frekanslar vasıtasıyla bloke edilmesiyle vuku bulur ki bu durum "Cehalet" olgusuna da zemin hazırlar.
Ancak, delüzyon ve cehalet unsurları olmadan kötünün ve yanlışın yapılması veya desteklenmesi ise "Bilinçli" bir durum yani "Bilerek yapma" durumudur. Bu durumun ortaya çıkmasının nedeni yoğun nefsaniyet kaynaklı dünyevi ve maddi menfaat edinme ihtirasıdır. Esas itibarıyla bu bir sendrom olup, bu sendromun tesiri altında olanlar nefsani heveslerini adeta ilah edinmişler yani satanizmi kendilerine din edinmişlerdir.
25/43 - E raeyte men ittehaze
ilahehu hevah e fe ente tekunü
aleyhi vekıla
( O hevesini ilahı edineni gördün
mü? O halde, sen onun üzerine
vekil mi olursun? )
Kutsalları, "maddi menfaat" olan bu kitlenin en temel nitelikleri de "İkiyüzlülük" ( Nifak ) ve "Döneklik" ( İnkilab / İrtidat )'tir.
Al'i İmran suresinin 175. ayetinde ikiyüzlülerin dönekliği de vurgulanmaktadır.
3/167 - Ve li ya'lemellezine
NEFEKU ve kıle lehüm tealev
katilu fı sebılillahi evidfeu kalu
lev na'lemü kıtalen
letteba'naküm hüm lil küfri
yevmeizin akrabü minhüm lil
ıman YEKUKUNE Bİ EFVAHİHİM MA LEYSE FI KULUBİHİM vallahü a'lemü bima yektümun
( Ve o İKİYÜZLÜLÜK yapanları
bilmesi içindir. Onlara "Allah
yolunda savaşa gelin veya
müdafaya geçin." denildi. "Şayet
savaşmayı bilseydik, size tabi
olurduk." dediler. Onlar o gün,
inanç yerine inkara onlardan
daha yakındırlar. O KALPLERİNDE OLMAYANI AĞIZLARIYLA SÖYLERLER . Allah neyi gizlediklerini bilir. )
Al'i İmran suresinin 144. ayetinde ise "döneklik" kavramı "topuklarının üzerinde dönme" ifadesiyle tasvir edilir.
3/144 - Ve ma muhammedün
illa rasul kad halet min kablihir
rusül e fe in mate ev kutilENKALEBTÜM ALA A'KABİKÜM ve men yenkalib ala akıbeyhi fe len yedurrallahe şey'a ve seyeczillahüş şakirın
( Ve Muhammed resulün
haricindeki değildir. Ondan
öncede resuller geldi geçti. O
halde, eğer ölürse veya
öldürülürse, TOPUKLARINIZIN ÜZERİNDE GERİYE Mİ DÖNECEKSİNİZ? Ve kim
topuklarının üzerinde, geriye
öncesine dönerse, Allah’a şey
kadar bile zarar veremez. Allah şükredenleri
karşılıklandıracaktır. )
Bilinçli inkâr hususu Kur'an'da "Ve entüm ta'lemun" ( Ve sizler biliyorsunuz / Ve sizler bile bile ) ifadesiyle vurgulanır. Yani "cehalet harici bilinçli bir durum" tanımlanır.
2/22 .... fe la tec'alu lillahi
endaden ve entüm ta'lemun
( .... O halde bile bile Allah
için eşler oluşturmayın. )
2/42 Ve la telbisül hakka bil
batılı ve tektümül hakka ve
entüm ta'lemun
( Ve gerçeği batıl ile örtmeyin ve bile bile gerçeği gizlemeyin. )
2/75 E fe tatmeune en yü'minu
leküm ve kad kane ferıkun
minhüm yesmeune kelamellahi
sümme yüharrifunehu min ba'di
ma akaluhü ve hüm ya'lemun
( Böylece size inanmalarını mı
ümit edersiniz? Ve onlardan bir
kısmı Allah’ ın kelamını işitip
akılları erdikten sonra bile bile
onu tahrif ettiler. )
2/188 Ve la te'külu emvaleküm
beyneküm bil batıli ve tüdlu biha
ilel hukkami li te'külu ferıkan min
emvalin nasi bil ismi ve entüm
ta'lemun
( Ve mallarınızı aranızda batıl ile boşuna yemeyin. İnsanların
mallarından bir kısmını, sizler
bile bile günah ile yemek için
onlarla hakimlere fidye
vermeyin. )
3/75 ...... ve yekulune alellahil kezibe ve hüm ya'lemun
( ....... Onlar BİLE BİLE Allah’a yalan söylerler. )
8/27 Ya eyyühellezine amenu
la tehunüllahe ver rasule ve
tehunu emanatiküm ve entüm
ta'lemun
( Ey o inananlar, Allah’a ve
resule ihanet etmeyin. Bile bile
kendi emanetlerinize ihanet
etmeyin. )
58/14 ....... ve yahlifune alel kezibi
ve hüm ya'lemun
( ...... Onlar bile bile yalan üzerine yemin ederler. )
No comments:
Post a Comment