"Ayasofya* Kilisesinin camiye dönüştürülmesi" bir ibadethane imkânı oluşturulmasının yanısıra, esas itibarıyla kadim bir hata olan "dinin bölünmesi / dinde ayrışma / dinde gruplaşma" olgusunu fiilen tahrik eden ve provoke eden bir uygulama olmuştur.
* Ayasofya kelimesi "Hagia" ( Kutsal ) ve "Sophia" ( Bilgi ) kelimelerinin birleşmesinden oluşmakta ve "Kutsal Bilgi" anlamına gelmektedir.
Evvelki bölümlerde Yahudi ( Yahudiye'de yaşayan ) ve Nasıralı ( Nasıra'da yaşayan ) kelimelerinin belirli bir coğrafi bölgede yaşayan insanları tanımladığına, ayrı ayrı din isimleri olmadıkları defaatle belirtilmişti. Keza Musacılık ( Musevilik ), İsacılık ( İsevilik ) ve Muhammedcilik ( Muhammedilik ) gibi bölünmelerin batıllığı ve irrasyonelliğine de değinilmişti.
Bakara suresinin 62. ayetinde nereli olursa olsun "Allah'a ve ahiret gününe inananların" bir olduğu vurgulanmaktadır.
2/62 - İnnellezine amenu
vellezine hadu ven nesara ves
sabiıne min amene billahi vel
yevmil ahıri ve amile salihan fe
lehüm ecruhüm ınde rabbihim
ve la havfün aleyhim ve la hüm
yahzenun
( Allah’a ve sonraki güne
inananlardan ve iyilikler
yapanlardan olan o inanan
Yahudilere, Nasıralılara ve
Sabiilere, artık onlara
Rab’lerinin indinde kesinlikle
ödülleri vardır. Onlara korku
yoktur. Onlar hüzünlenmezler. )
Dinde bölünme olmaması ve daima birleştirici olunması gerektiği de ayetlerle bildirilmektedir.
2/27 - Ellezine yenkudune
ahdellahi min ba'di mısakıh ve
yaktaune ma emerallahü bihı en
yusale ve yüfsidune fil ard ülaike
hümül hasirun
( O verdikleri sözleri sonrasında
Allah’a olan ahdini bozanlar ve
Allah’ ın birleştirilmesini
emrettiğini kesip ayıranlar ve
yerde bozgun yapanlar, işte
onlar hasarlananlardır.
)
6/159 - İnnellezine ferreku
dınehüm ve kanu şiyean leste
minhüm fı şey' innema
emruhüm ilellahi sümme
yünebbiühüm bima kanu
yef'alun
( O dinlerini ayıranlar ve gruplar,
bölükler olanlar, onlardan sana
asla bir şey yoktur. Kesinlikle
onların işi Allah’a kalmıştır.
Sonra onlara o yaptıklarını
haber verir. )
Hacc suresinin 40. ayetinde ise ismi ne olursa olsun "İçinde Allah'ın isminin çokça anıldığı yerlerin eş olduğu" ve Allah tarafından daima korunacağı bildirilmektedir.
22/40 - Ellezine uhricu min
diyarihim bi ğayri hakkın illa en
yekulu rabbünellah ve lev la
def'ullahin nase ba'dahüm bi
ba'dın LE HÜDDİMET SAVAMİU VE BİYEUN VE SALEVATÜN VE MESACİDÜ YÜZKERU FIHESMÜLLAHİ KESIRA ve le yensurannellahü men yensuruh innellahe le kaviyyün azız
( Onlar sadece "Rab’bimiz ancak
Allah' tır." dediler diye gerçek
dışı olarak yurtlarından
çıkarıldılar. Şayet Allah insanları
birbirleriyle savmasaydı İÇİNDE ALLAH'IN İSMİNİN ÇOKÇA HATIRLANDIĞI MANASTIRLAR, KİLİSELER, HAVRALAR VE MESCİDLER YIKILIR EZİLİRDİ. Kesinlikle Allah kendisine yardım edenlere yardım eder. Kesinlikle Allah kuvvetlidir yücedir. )
Ayette geçen "Biya" ( Kiliseler ) kelimesi ( "Bia" kelimesinin çoğulu ) özü itibarıyla "Bağlanma, Yönelme, Meyletme" anlamlarını içermekte olup, "İnsanların bağlandıkları, yöneldikleri, toplandıkları yer" kavramıyla da "Kilise"* anlamını vermektedir. ( "Biat" kelimesi de "Bağlanma" anlamını içermektedir. )
Keza "Camî" ve "Kilise"* kelimeleri özlerinde aynı anlamı taşımaktadırlar.
Cami : Arapça "Cem" ( Toplanma ) kelimesinden türemiş olup ( Toplayan, Toplanma Yeri" anlamına gelmektedir.
Kilise : Yunanca "Ecclesia"* ( Toplayan, Toplanma ) kelimesinden türemiş olup "Toplayan, Toplanma, Toplanma Yeri" anlamına gelmektedir.
* "Kilise" kelimesi "Ecclesia" kelimesinin Türkçe telaffuzu olup, Türkçe'deki "Eğilmek" kelimesindeki "Eğl" kökü ile "Ecclesia" kelimesindeki "Eccl" kökünün özdeş olması kuvvetle muhtemeldir. Zira "Eğilmek" eylemi de "Bir yöne meyletmeyi, bir yönde toplanmayı" ifade eden bir kavramdır.
Ayrıca "Secde" ( Yere kapanma ) kelimesi de "Vücudun eğilmek suretiyle belirli bir yönde toplanması" eylemini tasvir etmektedir.
22/40 kodlu ayetteki "Mesacid" kelimesi "Secde" kökünden türemiş olup "Yere kapanma yeri" anlamına gelmektedir.
Yani "Kiliseden camiye dönüştürmek" cümlesi semantik açıdan batıl ve irrasyonel olmaktadır.
Öte yandan ilahi kozmik bilgilerin indirildiği, ruhun ve vicdanın temsilcisi olan "Kalbin" gerçek ve tek ibadethane olduğu, bina niteliğindeki mekanların sadece maddi semboller olduğu samimiyetle inanan insanlar tarafından zaten çok iyi bilinmektedir.
No comments:
Post a Comment