Çeviri

Monday, July 27, 2020

Hilafet meselesi

Hilafet meselesi "Hilafet" kelimesi "Ardında olma, Arkasında olma, Sonradan gelme, Arka tarafta olma" anlamlarına gelen ve "Half" ( Ard, Arka, Sonra ) kök kelimesinden türeyen bir kelimedir. "Muhalefet" ( Karşıtlık, Zıtlık ) kelimesi de "Half" kökünden türeyen bir kelimedir. "Halef / Halife" kelimesi ise "Ardından gelen, Sonradan gelen" anlamına gelmektedir. ( Konuşma dilinde yer alan "Halef Selef" kelime ikilisindeki "Halef" kelimesi "Sonraki", "Selef" kelimesi ise "Evvelki" anlamını içermektedir. )

Kur'an'da "Halife" kelimesi ilk kez Bakara suresinin 30. ayetinde geçmekte olup, ayette "İnsan" adı verilen varlığın yani tüm insan soyunun halife kılındığı bildirilmektedir.

2/30 - Ve iz kale rabbüke lil melaiketi innı caılün fil erdı HALİFEH kalu e tec'alü fıha men yüfsidü fıha ve yesfiküd dima ve nahnü nüsebbihu bi hamdike ve nükaddisü lek kale innı a'lemü ma la ta'lemun
( Ve zamanında Rab’bin meleklere "Kesinlikle ben yerde HALİFE oluşturacağım." dedi. "Biz seni övgünle överken ve seni kutsarken orada bozgun yapan, kan ve gözyaşı döken birini mi oluşturacaksın?" dediler. "Kesinlikle ben sizin bilmediğinizi bilirim." dedi. )

Ahzab suresinin 72. ayetinde ise "halife" kılınan insanın kaim kılmak ile sorumlu olduğu "emanetten" bahsedilmektedir.

33/72 - İnna aradnel EMANETE ales semavati vel erdı vel cibali fe ebeyne en yahmilneha ve eşfakne minha ve HAMELEHEL İNSAN innehu kane zalumen cehula
( Kesinlikle göklere, yere ve dağlara EMANETİ biz gösterdik de onu yüklenip taşımaya yanaşmadılar, direttiler, çekindiler ve ondan korktular. ONU İNSAN YÜKLENDİ. Kesinlikle o zalimdir cahildir. )

Yukarıdaki ayetlerde "İnsanın", Allahü Teala tarafından kutsal "emaneti" yani dini ( kozmik ilim, iyi ahlak ve tekamül frekansı ) kaim kılmak üzere "halife" kılındığı bildirilmektedir.

Dolayısıyla "Hilafet" veya "Halifelik" kavramının, bir şahısa atfedilen bir sıfat veya toplum üzerinde tahakküm kurmaya vasıta olacak siyasi bir kavram olmadığı açıkça beyan edilmektedir. Ancak inkarcı münafıklar ve müşrikler istibdadı yani şeytanların kontrolüne girmiş bir şahsın nefsani eğilimleriyle şekillenen zulme dayalı tahakkümünü diğer bir deyişle kula kulluğu dinin gereği ve toplumsal yaşam formatı addetmektedirler. Zira dinde bölünmenin küresel metodlarından biri olan şeytani tarikat sistemlerinde tarikat lideri addedilen şahısa kulluk etmek, onu Allah'ın ve Resulün yerdeki temsilcisi ( haşa ) kabul etmek temel prensiptir. Mürşid - Mürid ilişkisi olarak anılan ancak özünde Allah ile aldatmaya ve dünyevi - nefsani menfaat ilişkisine dayanan ve din kisvesi altında her türlü şeytani uygulamanın gerçekleştirildiği bu sistemlerde Mürid zihin kontrol kölesi, Mürşid ise amir / efendi konumundadır. İşte esas itibarıyla dine aykırı olan bu yapının küresel yönetim şekli olmasını arzulamak doğru olmayan bir hevestir.

İnsanın ve insan toplumunun yeryüzünde "halifeler" kılındığını, halifelik görevini yerine getiremeyen yani "emanete hıyanet eden" ( nefsani, dünyevi ve şeytani heveslere aldanıp dinden sapan ve insanları saptıran ) kavimlerin helak edilerek yerlerine başka kavimlerin getirildiğini bildiren diğer bazı ayetler de şöyledir.

6/133 - Ve rabbükel ğaniyyü zür rahmeh in yeşa' yüzhibküm ve YESTAHLİF min ba'diküm ma yeşaü kema enşeeküm min zürriyyeti kavmin aharın
( Ve Rab’bin, ganidir, muhtaç değildir, rahmet sahibidir. Eğer dilerse, sizi giderir ve sizi başka bir kavmin soyundan inşa ettiği gibi sizden sonra dilediğini HALİFE KILAR KILAR. )

6/165 - Ve hüvellezi cealeküm HALAİFEL erdı ve rafea ba'daküm fevka ba'dın deracatin li yeblüveküm fı ma ataküm inne rabbeke serıul ıkabi ve innehu le ğafurun rahım
( Ve sizi yerin HALİFELERİ kılan ve size o verdikleri ile sizi sınamak için, bazınızı bazınıza derecelerle üstün kılan O'dur. Kesinlikle Rab’bin azabı hızlı olandır. Kesinlikle O affedendir merhametlidir. )

7/69 - E ve acibtüm en caeküm zikrun min rabbiküm ala racülin minküm li yünziraküm vezküru iz cealeküm HULEFAE min ba'di kavmi nuhın ve zadeküm fil halkı bestah fezküru alaellahi lealleküm tüflihun
( “Sizi uyarması için sizden bir adam ile size hatırlatma geldi diye şaşırdınız mı? Hatırlayın, zamanında, Nuh kavminden sonra, sizi HALİFELER kıldı ve yaratılışta sizi gelişim ve beden olarak artırdı. O halde Allah' ın nimetlerini hatırlayın. Umulur ki iflah olursunuz." )

7/74 - Vezküru iz cealeküm HULEFAE min ba'di adin ve bevveeküm fil erdı tettehızune min sühuliha kusuran ve tenhıtunel cibale büyuta fezküru alaellahi ve la ta'sev fil erdı müfsidın
( Ve hatırlayın ki zamanında Ad'dan sonra sizi HALİFELER kıldı. Sizi yerde yerleştirdi. Onun düzlüklerinde saraylar ediniyorsunuz ve dağlarında evler yontuyorsunuz. O halde, Allah' ın nimetlerini hatırlayın. )

7/129 - Kalu uzına min kabli en te'tiyena ve min ba'di ma ci'tena kale asa rabbüküm en yühlike adüvveküm ve YESTAHLİFEKÜM fil erdı fe yenzura keyfe ta'melun 
( Kavmi "Sen bize gelmeden önce eziyet gördük ve sen geldikten sonra da." dediler. "Umulur ki, Rab’biniz düşmanlarınızı helak eder ve sizi yerde HALİFE KILAR ve sizin nasıl iş yaptığınıza bakar." dedi. )

10/14 - Sümme cealnaküm HALAİFE fil erdı min ba'dihim li nenzura keyfe ta'melun
( Sonra, onların ardından, nasıl işler yaptığınıza bakmak için sizleri yerde HALİFELER kıldık. ) 

10/73 - Fe kezzebuhü fe necceynahü ve men mea hu fil fülki ve cealnahüm HALAİFE ve ağraknellezine kezzebu bi ayatina fenzur keyfe kane akıbetül münzerın
( Böylece onu yalanladılar da onu ve geminin içinde onunla birlikte olanları kurtardık. Onları HALİFELER kıldık. O ayetlerimizi yalanlayanları boğduk. Artık uyarılanların sonu nasıl oldu bak. )

No comments:

Post a Comment