Hilafet meselesi
"Hilafet" kelimesi "Ardında olma, Arkasında olma, Sonradan gelme, Arka tarafta olma" anlamlarına gelen ve "Half" ( Ard, Arka, Sonra ) kök kelimesinden türeyen bir kelimedir.
"Muhalefet" ( Karşıtlık, Zıtlık ) kelimesi de "Half" kökünden türeyen bir kelimedir.
"Halef / Halife" kelimesi ise "Ardından gelen, Sonradan gelen" anlamına gelmektedir. ( Konuşma dilinde yer alan "Halef Selef" kelime ikilisindeki "Halef" kelimesi "Sonraki", "Selef" kelimesi ise "Evvelki" anlamını içermektedir. )
Kur'an'da "Halife" kelimesi ilk kez Bakara suresinin 30. ayetinde geçmekte olup, ayette "İnsan" adı verilen varlığın yani tüm insan soyunun halife kılındığı bildirilmektedir.
2/30 - Ve iz kale rabbüke lil melaiketi innı caılün fil erdı HALİFEH kalu e tec'alü fıha men yüfsidü fıha ve yesfiküd dima ve nahnü nüsebbihu bi hamdike ve nükaddisü lek kale innı a'lemü ma la ta'lemun
( Ve zamanında Rab’bin meleklere "Kesinlikle ben yerde HALİFE oluşturacağım." dedi. "Biz seni övgünle överken ve seni kutsarken orada bozgun yapan, kan ve gözyaşı döken birini mi oluşturacaksın?" dediler. "Kesinlikle ben sizin bilmediğinizi bilirim." dedi. )
Ahzab suresinin 72. ayetinde ise "halife" kılınan insanın kaim kılmak ile sorumlu olduğu "emanetten" bahsedilmektedir.
33/72 - İnna aradnel EMANETE ales semavati vel erdı vel cibali fe ebeyne en yahmilneha ve eşfakne minha ve HAMELEHEL İNSAN innehu kane zalumen cehula
( Kesinlikle göklere, yere ve dağlara EMANETİ biz gösterdik de onu yüklenip taşımaya yanaşmadılar, direttiler, çekindiler ve ondan korktular. ONU İNSAN YÜKLENDİ. Kesinlikle o zalimdir cahildir. )
Yukarıdaki ayetlerde "İnsanın", Allahü Teala tarafından kutsal "emaneti" yani dini ( kozmik ilim, iyi ahlak ve tekamül frekansı ) kaim kılmak üzere "halife" kılındığı bildirilmektedir.
Dolayısıyla "Hilafet" veya "Halifelik" kavramının, bir şahısa atfedilen bir sıfat veya toplum üzerinde tahakküm kurmaya vasıta olacak siyasi bir kavram olmadığı açıkça beyan edilmektedir. Ancak inkarcı münafıklar ve müşrikler istibdadı yani şeytanların kontrolüne girmiş bir şahsın nefsani eğilimleriyle şekillenen zulme dayalı tahakkümünü diğer bir deyişle kula kulluğu dinin gereği ve toplumsal yaşam formatı addetmektedirler. Zira dinde bölünmenin küresel metodlarından biri olan şeytani tarikat sistemlerinde tarikat lideri addedilen şahısa kulluk etmek, onu Allah'ın ve Resulün yerdeki temsilcisi ( haşa ) kabul etmek temel prensiptir. Mürşid - Mürid ilişkisi olarak anılan ancak özünde Allah ile aldatmaya ve dünyevi - nefsani menfaat ilişkisine dayanan ve din kisvesi altında her türlü şeytani uygulamanın gerçekleştirildiği bu sistemlerde Mürid zihin kontrol kölesi, Mürşid ise amir / efendi konumundadır. İşte esas itibarıyla dine aykırı olan bu yapının küresel yönetim şekli olmasını arzulamak doğru olmayan bir hevestir.
İnsanın ve insan toplumunun yeryüzünde "halifeler" kılındığını, halifelik görevini yerine getiremeyen yani "emanete hıyanet eden" ( nefsani, dünyevi ve şeytani heveslere aldanıp dinden sapan ve insanları saptıran ) kavimlerin helak edilerek yerlerine başka kavimlerin getirildiğini bildiren diğer bazı ayetler de şöyledir.
6/133 - Ve rabbükel ğaniyyü zür
rahmeh in yeşa' yüzhibküm ve
YESTAHLİF min ba'diküm ma
yeşaü kema enşeeküm min
zürriyyeti kavmin aharın
( Ve Rab’bin, ganidir, muhtaç
değildir, rahmet sahibidir. Eğer
dilerse, sizi giderir ve sizi başka
bir kavmin soyundan inşa ettiği
gibi sizden sonra dilediğini HALİFE KILAR KILAR. )
6/165 - Ve hüvellezi cealeküm
HALAİFEL erdı ve rafea ba'daküm
fevka ba'dın deracatin li
yeblüveküm fı ma ataküm inne
rabbeke serıul ıkabi ve innehu le
ğafurun rahım
( Ve sizi yerin HALİFELERİ kılan ve
size o verdikleri ile sizi sınamak
için, bazınızı bazınıza
derecelerle üstün kılan O'dur.
Kesinlikle Rab’bin azabı hızlı
olandır. Kesinlikle O affedendir
merhametlidir. )
7/69 - E ve acibtüm en caeküm
zikrun min rabbiküm ala racülin
minküm li yünziraküm vezküru iz
cealeküm HULEFAE min ba'di
kavmi nuhın ve zadeküm fil
halkı bestah fezküru alaellahi
lealleküm tüflihun
( “Sizi uyarması için sizden bir
adam ile size hatırlatma geldi
diye şaşırdınız mı? Hatırlayın,
zamanında, Nuh kavminden
sonra, sizi HALİFELER kıldı ve
yaratılışta sizi gelişim ve beden
olarak artırdı. O halde Allah' ın
nimetlerini hatırlayın. Umulur ki
iflah olursunuz." )
7/74 - Vezküru iz cealeküm
HULEFAE min ba'di adin ve
bevveeküm fil erdı tettehızune
min sühuliha kusuran ve
tenhıtunel cibale büyuta fezküru
alaellahi ve la ta'sev fil erdı
müfsidın
( Ve hatırlayın ki zamanında
Ad'dan sonra sizi HALİFELER kıldı.
Sizi yerde yerleştirdi. Onun
düzlüklerinde saraylar
ediniyorsunuz ve dağlarında
evler yontuyorsunuz. O halde,
Allah' ın nimetlerini hatırlayın. )
7/129 - Kalu uzına min kabli en
te'tiyena ve min ba'di ma ci'tena
kale asa rabbüküm en yühlike
adüvveküm ve YESTAHLİFEKÜM fil erdı fe yenzura keyfe ta'melun
( Kavmi "Sen bize gelmeden
önce eziyet gördük ve sen
geldikten sonra da." dediler.
"Umulur ki, Rab’biniz
düşmanlarınızı helak eder ve
sizi yerde HALİFE KILAR ve sizin
nasıl iş yaptığınıza bakar." dedi. )
10/14 - Sümme cealnaküm
HALAİFE fil erdı min ba'dihim li
nenzura keyfe ta'melun
( Sonra, onların ardından, nasıl
işler yaptığınıza bakmak için
sizleri yerde HALİFELER kıldık. )
10/73 - Fe kezzebuhü fe
necceynahü ve men mea hu fil
fülki ve cealnahüm HALAİFE ve
ağraknellezine kezzebu bi
ayatina fenzur keyfe kane
akıbetül münzerın
( Böylece onu yalanladılar da onu
ve geminin içinde onunla birlikte
olanları kurtardık. Onları
HALİFELER kıldık. O ayetlerimizi
yalanlayanları boğduk. Artık
uyarılanların sonu nasıl oldu
bak. )
No comments:
Post a Comment