Kur'an'da en sık yer alan uyarıcı ve dikkat çekici ifadeler;
"Akıl sahipleri için bunda ayetler vardır." ( İnne fi haza le ayatin li ülil elbab"
"Duymaz mısınız?" ( E la tesmeun )
"Görmez misiniz?" ( E lem tera )
"Düşünmez misiniz?" ( E la tetefekkerun )
"Hatırlamaz mısınız?" ( E la tezekkerun )
ifadeleridir. Bu uyarı ifadelerinin işlevi esasen varlıkların açık ve net olarak bahşedilen bilgilerden faydalanmalarını, geçmiş vakalardan sonuç çıkarmalarını ve aynı hataları tekrarlamayarak kaba madde planı dünyadaki reenkarnasyon döngüsünden çıkabilmelerini sağlamaktır.
Ancak maalesef negatif frekansa sahip nefsani, dünyevi ve maddi olgular varlıkları adeta hipnotize etmekte, görüş ve idrak mekanizmasını bloke etmekte ve tarihsel döngüler boyunca yapılmış aynı hataları tekrarlamalarına sebebiyet vermektedir.
Evvelki bölümlerde "Şimdi" kavramının idrakinin mümkün olmadığına, "Şimdi"nin esasen "Geçmiş" ve "Gelecek" döngüsünü ifade eden bir kavram olduğuna ve algılanıp idrak edilen bir olgunun veya olayın mutlak surette "Geçmiş"te kalacağına değinilmişti. Ayrıca "Şimdi" kelimesinin "Shemita Cycle" ( Shemita Döngüsü ) ve "Simit" ( Dairesel form ) kelimeleriyle aynı köke ve anlama sahip olduğu da belirtilmişti.
Dolayısıyla Allahü Teala'nın tüm olguları ve olayları kader mekanizması kapsamında yaratmış olmasından ve Akaşa kayıtları olarak da adlandırılan kozmik bilgileri insana kodlamış olmasından dolayı insan esasen sadece ve sadece "Geçmişi" deneyimlemektedir. İnsan bir ilahi kozmik bilgi haznesi niteliğindedir. Ayetlerde "Hatırlamaz mısınız?" uyarısının sıkça yer almasının sebebi de budur.
Kur'an'da "geçmişi inceleyip analiz etmenin ve sonuçlar çıkarmanın" geleceği şekillendireceği yani aslında "geçmişin gelecek olduğu" defaatle bildirilmektedir. Nisa suresinin 83. ayetinde, herhangi bir olgu veya olay ile karşılaşıldığında bu durumdan sonuç çıkarabilmek için geçmiş tecrübeye yani ilme sahip olanlara danışılmasının yani geçmiş verilere başvurulmasının önemi bildirilmektedir.
4/83 - Ve iza caehüm emrun minel emni evil havfi ezau bih ve lev radduhü iler rasuli ve ila ülil emri minhüm le alimehüllezıne yestenbitunehu minhüm ve lev la fadlüllahi aleyküm ve rahmetühu letteba'tümüş şeytane illa kalıla ( Ve onlara güvenden veya korkudan iş geldiğinde, onu bildirirler. Şayet onu resule ve onlardan iş sahiplerine geri döndürselerdi, onlardan sonuç çıkarabilenler onu bilirlerdi. Şayet Allah üzerinize üstünlük, lütuf ve rahmetini vermezse, azınız hariç şeytana tabi olursunuz. )
Aşağıdaki ayetlerde ise geçmişte olanlardan ders alınarak azgınlıktan ve sapkınlıktan sıyrılınması ve doğru yolun bulunması hususunda net uyarılar yapılmaktadır.
20/128 - E fe lem yehdi lehüm kem ehleknü kablehüm minel kuruni yemşune fı mesakinihim inne fı zalike le ayatin li ülin nüha ( Onlardan önce, meskenlerinde gezen nice nesillerden helak etmemiz onları yönlendirmedi mi? Kesinlikle bunda, akıl sahipleri için ayetler vardır. )
32/26 - E ve lem yehdi lehüm kem ehlekna min kablihim minel kuruni yemşune fı mesakinihim inne fı zalike le ayat e fe la yesmeun ( Meskenlerinde yürüyen, onlardan önceki nice nesillerden helak etmiş olmamız onları yönlendirmedi mi? Kesinlikle bunda ayetler vardır. Artık duymazlar mı? )
35/44 - E ve lem yesıru fil erdı fe yenzuru keyfe kane akıbetüllezıne min kablihim ve kanu eşedde minhüm kuvveh ve ma kanellahü li yu'cizehu min şey'in fis semavati ve la fil ard innehu kane alimen kadırav ( Ve yerde gezmediler mi? Onlardan öncekilerin sonu nasıl oldu bakmadılar mı? Kuvvet olarak onlardan daha şiddetliydiler. Allah, göklerde ve yerde hiçbir şey tarafından aciz bırakılabilecek değildir. Kesinlikle O bilendir gücü yetendir. )
36/31 - E lem yerav kem ehlekna kablehüm minel kuruni ennehüm ileyhim la yarciun ( Onlardan önce nice nesillerden helak ettiğimizi görmediler mi? Kesinlikle onlar onlara dönmezler. )
43/8 - Fe ehlekna eşedde minhüm batşen ve meda meselül evvelın ( Böylece, kuvvetçe, tutuşça onlardan daha şiddetlilerini helak ettik. Evvelkilerin misali de geçmiştir. )
50/36 - Ve kem ehlekna kablehüm min karnin hüm eşeddu minhüm batşen fe nekkabu fil bilad hel min mehıys ( Ve onlardan önce, kuvvetçe, tutuşça onlardan daha şiddetli olan ve beldeleri delen nice nesilden helak ettik. Kaçacak yer var mı? )
Casiye suresinin 24. ayetinde "zaman" kavramının olmadığından ve her şeyin döngülerden ibaret olduğundan bihaber cahillerin zanni söylemleri misallendirilmiştir.
45/24 - Ve kalu ma hiye illa hayatüned dünya nemutü ve nahya ve ma YÜHLİKUNA illed DEHR ve ma lehüm bi zalike min ılm in hüm illa yezunun ( Ve "O, dünya hayatı haricindeki değildir. Ölürüz ve diriliriz. O BİZİ HELAK EDEN ancak ZAMANDIR." dediler. Onlara bununla ilgili ilim yoktur. Kesinlikle onlar ancak zannederler. )
No comments:
Post a Comment