6 Ekim 2020 Salı

Coronavirus + HIV + Malaria = COVID19 ?!

2008 yılında, HIV* ( Human Immunodeficiency Virus / İnsan Bağışıklığını Yetersizleştirici Virüs ) konusundaki araştırmaları nedeniyle Nobel ödülü almış olan Fransız virolog Luc Montagnier Nisan 2020 ayında yaptığı açıklamada şöyle demiştir. 

"Coronavirus genomunda Malarya tohumlarının ve HIV elementlerinin varlığı kuvvetle muhtemel olup, bu virüsün karakteristikleri doğal yollarla oluşmuş olamaz."

( * HIV, bağışıklık sistemini çökerten laboratuar üretimi bir virüs olup, AIDS ( Acquired Immune 


Deficiency Syndrome ) hastalığına yol açmaktadır. )

AIDS hastalığı ilk kez 1981 yılında raporlandığında virüsün Afrika'daki maymunlardan hatta maymunlarla cinsel ilişkide bulunan yerlilerden dünyaya yayıldığı söylenerek hem yalan beyanda bulunulmuş, hem de bu söylemle Afrikalılar aşağılanmıştı. Oysa ki AIDS virüsü ( HIV ) bir biyolojik silah olarak laboratuar ortamında üretilmiş sentetik bir virüstü. O dönemde toplumsal tepki toplayan eşcinsellerin de virüsü yaydıkları duyurulmuş ve böylelikle gerçekler gizlenmişti. Buna ispat olarak da bazı eşcinsellere HIV enjekte edilmesi yeterli olmuştu.

2020 yılına gelindiğinde ise COVID19 virüsünün Çin'in Wuhan kentindeki laboratuarda üretildiği, yarasalar üzerinde denendiği ve yarasa yiyen Çinlilerden dünyaya yayıldığı bildirilmiştir. Ancak bu noktada Çin'in sadece bir maske olduğu, üretimin ise aynı küresel organizasyon tarafından yapıldığı izlenimi oluşmaktadır.

Fransız virolog Luc Montagnier'in yukarıdaki beyanı, Bill Gates'in 2009 yılında TED konferansında Malarya ile ilgili ve 2015 yılında küresel pandemi ile ilgili yaptığı konuşmalar dikkate alınarak değerlendirildiğinde üç farklı özelliğe sahip bir sentetik virüsün varlığı ortaya çıkmakta gibidir.

Coronavirus + HIV + Malaria = COVID19

Ayrıca her COVID19'a yakalananın ölmemesi de sanki virüsün belirli kan gruplarına veya türlerine göre genetik olarak kodlanarak programlandığını ortaya koymakta gibidir. 1999 yılında, kemik iliği kanseri olan ve Amerika'da! bulunan bir Türk hasta için toplanan ancak sonra kaybolduğu beyan edilen 120,000 kan örneğinin akıbeti hala mechuldur. 

DSÖ, COVID19 tedavisinde HIV ve Sıtma ilaçlarının kullanımını neden durdurmuştur?

"Dünya Sağlık Örgütü (WHO), koronavirüs kaynaklı Covid-19 hastalarının tedavisinde, sıtma hastalığına karşı etkili olan hidroksiklorokin ilacı ile HIV virüsüne karşı kullanılan lopinavir ve ritonavir ilaçlarının denemelerini durdurdu.....Açıklamada, her iki tedavi yöntemi için şimdiye kadar yapılan denemelerde Covid-19 nedeniyle yaşanan can kayıplarını azaltmada ETKİLİ OLMADIĞI YA DA ÇOK AZ ETKİLİ OLDUĞU BELİRTİLDİ ve "Solidarity Trial araştırmacıları denemelere derhal son verecek" dendi." ( 25.05.2020 )

https://www.google.com/amp/s/www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-53295443.amp

DSÖ'nün yapmış olduğu beyanlarda hem tutarsızlık hem de farklı amaçlar var gibi görünmektedir.

"Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Genel Direktörü Dr. Tedros Adhanom Ghebreyesus, yeni tip koronavirüsün (Kovid-19) neden olduğu kaygı ve korkunun, milyonlarca insanın akıl sağlığını olumsuz etkilediğini belirtti." ( 27.08.2020 )

Bu açıklamadan sonraki bir açıklamaları ise şöyle olmuştur;

"Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Acil Durum Programı Başkanı Mike Ryan bugün yaptığı açıklamada, Covid-19’a karşı başarılı bir aşının yaygın kullanımına başlanana kadar corona virüsüne bağlı ölümlerin dünya çapında 2 milyona ulaşabileceğini ifade etti." ( 25.09.2020 )

"Pandemi kaynaklı olan insanlardaki kaygı ve korku akıl sağlığını etkiliyor." beyanatından sonra yüksek bir ölüm sayısı tahmini paylaşılması dikkat çekmektedir. 

2/205 - Ve iza tevella sea fil erdı li yüfside fıha ve yühlikel harse ven nesl vallahü la yühıbbül fesada 

( Ve başa geçtiğinde, yerde bozgun yapmak, ekini ve nesli helak etmek için çabalar. Allah bozgunu sevmez. )




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder