Kappa Etkisi, farklı konumlarda bulunan gözlemcilerin eşit sekanslarda oluşan aynı hareketleri farklı sürelerde gerçekleşmiş gibi algılamaları fenomenidir. Örneğin el kaldırıp indirme hareketi yapan A kişisi ve ona çok yakın konumda bulunan ve aynı hareketi, aynı hızda yapan B kişisi ve A kişisine uzak konumda olan ve aynı hareketi, aynı hızda yapan C kişisi olsun. Bir gözlemciye göre B kişisi A kişisine göre hareketi daha hızlı yapıyor, C kişisi ise daha yavaş yapıyor gibi görünecektir. İşte bu yanılsamaya Kappa Etkisi adı verilmektedir.
Bu yanılsama fenomeninin kök sebebi "gözlemcinin" deneysel bilgilerine istinaden oluşturduğu beklentisine bağlı algısal farklılıktır. Zira gözlemci, yakın olanın daha hızlı, uzak olanın ise daha yavaş hareket edeceği düşüncesini temel bilgi ( kabul ) olarak benimsemiş olduğundan ortaya çıkan hareketlerin süresini de bu temel bilgiye göre algılamakta ve değerlendirmektedir.
Dolayısıyla zamanın bir yanılsama olduğu aslında var olmadığı, zaman adı verilen kavramın sadece gözlemcinin algısına ve yorumuna vesile olan deneysel bilgiler kümesi olduğu ortaya çıkmaktadır.
Tüm kainatın bilgiden oluşmuş olduğu gerçeği kelimelerin etimolojik analizleriyle de açığa çıkmaktadır.
"KaiNat" ( Var oluş ) kelimesinin kökü "KevN" ( Var olmak ) kelimesi olup, Allahü Teala yaratılışı "KüN" ( Ol ) fiiliyle gerçekleştirmştir. Anılan kelimeler "KN" kökünden türemişlerdir. İngilizce'de "Bilmek" anlamına gelen kelime "KNow" kelimesi, Fransızca'da "CoNNaitre", Almanca'da ise "KeNNen" kelimesidir. "Olmak" ve "Bilmek" veya "Olgu" ve "Bilgi" anlamlarının ortak fonetik yapıya sahip kelimelerle ifade edilmesi konu bağlamında bir delil teşkil etmektedir.
Türkçedeki "KONu" ve "KONuşmak" kelimeleri de esasen "Bilgi" ve ""Bilişmek" anlamlarını barındırmaktadır.
Ayrıca İngilizcede ve Almancada fiillerden önce kullanılan "CaN" ve "KaNN" ekleri "Bilmek" anlamında olup fiillere de "OlaBİLMEK, "YapaBİLMEK" anlamı katmaktadırlar. Örnek : "I CAN do" ( YapaBİLİRİM )
Talak suresinin 12. ayetinde yaratılıştan bahsedilmekte ve herşeyin Allah tarafından ilmen yani bilgiyle kuşatıldığı vurgulanmaktadır.
65/12 - Allahüllezi haleka seb'a semavatin ve minel ardı mislehünne yetenezzelül emru beynehünne li ta'lemu ennallahe ala külli şey'in kadirun ve ennALLAHE KAD EHATA Bİ KÜLLİ ŞEY'İN İLMEN
( Allah, o yedi gökleri ve yerden de onların aynısını yaratandır. Emir, kesinlikle Allah' ın herşeye gücü yeten olduğunu bilmeniz için onların arasından iner. Kesinlikle ALLAH HERŞEYİ İLMEN KUŞATMIŞTIR. )
Kur'an'da rölativite ( görecelik ) konusuna ve zamanın "bilgi olduğuna" işaret eden ayetler şöyledir.
18/19 - Ve kezalike beasnahüm li yetesaelu beynehüm kale kailün minhüm KEM LEBİSTÜM kalu LEBİSNA YEVMEN EV BA'DA YEVM kalu RABBÜKÜM A'LEMÜ BİMA LEBİSTÜM feb'asu ehadeküm bi verikıküm hazihı ilel medıneti fel yenzur eyyüha ezka taamen fel ye'tiküm bi rizkın minhü vel yetelattaf ve la yüş'ıranne biküm ehada
( Ve işte onları aralarında sual etmeleri için böyle dirilttik. Onlardan sözcü "NE KADAR KALDINIZ?" dedi. "BİR GÜN VEYA GÜNÜN BAZISI, BİR BÖLÜMÜ KADAR KALDIK." dediler. "NE KADAR KALDIĞINIZI RAB'BİNİZ BİLİR. O halde birinizi bu gümüşünüz ile şehire gönderin de yiyecek olarak onların hangisi en temiz baksın. Böylece size ondan rızıkları getirsin ve nazik, dikkatli olsun, sizi kimseye farkettirmesin, sezdirmesin." dedi. )
18/25 - Ve LEBİSU Fİ KEHFİHİM SELASE MİETİN SİNINE VAZDADU TİS'A ( Ve MAĞARALARININ İÇİNDE ÜÇYÜZ SENE KALDILAR VE DOKUZ ARTTIRDILAR. )
18/26 - KULİLLAHİ A'LEMÜ BİMA LEBİSU lehu ğaybüs semavati vel ard ebsır bihı ve esmı' ma lehüm min dunihı min veliyyin ve la yüşrikü fı hukmihı ehada ( De ki: "ALLAH O KALMALARINI BİLİR. Göklerin ve yerin gaybı O’nadır. En iyi görendir ve en iyi duyandır. Onlara O’ndan başka dost yoktur. Hükmüne hiçbir kimseyi ortak etmez." )
23/113 - Kalu LEBİSNA YEVMEN EV BA'DA YEVMİN fes'elil addın ( "BİR GÜN VEYA GÜNÜN BAZISI, BİR BÖLÜMÜ KADAR KALDIK. O halde, sayanlara sual et." dediler. )
23/114 - Kale İN LEBİSTÜM İLLA KALİLEN lev enneküm küntüm ta'lemun ( "KESİNLİKLE ANCAK ÇOK AZ KALDINIZ. Şayet kesinlikle siz bilmiş olsaydınız." dedi. )
30/55 - Ve yevme tekumüs saatü yuksimül mücrimune MA LEBİSU ĞAYRA SAAH kezalike kanu yü'fekun ( Ve saat olduğunda, suçlular, BİR SAAT DIŞINDA KALMADIKLARINA yemin ederler. İşte böyle döndürülmüş oldular. )
30/56 - Ve KALELLEZİNE UTÜL İLME VEL İMANE LEKAD LEBİSTÜM Fİ KİTABİLLAHİ İLA YEVMİL BA'Sİ fe haza yevmül ba'si ve lakinneküm küntüm la ta'lemun ( Ve O İLİM VE İNANÇ VERİLENLER, o ilim ve inanç verilenler, "ALLAH'IN KİTABINDA, DİRİLİŞ GÜNÜNE KADAR KALDINIZ. Artık bu diriliş günüdür. Lakin kesinlikle sizler bilmemekteydiniz." derler. )
Ayette "ilim verilenlerin" zamanı doğru algıladıklarından bahsedilmektedir.
No comments:
Post a Comment