31 Ekim 2020 Cumartesi

İdrak mekanizması bloke olanlar ve iletişim sorunu 

İdrak mekanizması ilahi nizam tarafından bloke edilmiş olduğu için batıni olanı algılayabilme ve gerçeği görebilme yeteneği henüz pasif durumda olanlar ile yapılacak konuşma ve/veya tartışmalar konusunda Kur'an'da yönlendirici ayetler bulunmaktadır.

Söz konusu insanların bir bölümünde algıların kapalı olduğu Bakara suresinin aşağıdaki ayetlerinde bildirilmektedir.

2/7 - Hatemallahü ala kulubihim ve ala sem’ıhim ve ala ebsarihim ğışaveh ve lehüm azabün azim ( Allah’ ın mühürü onların kalplerinin ve kulaklarının üzerindedir ve gözlerinde de perde vardır. Büyük azap onlaradır. )

2/18 - Summün bükmün umyün fe hüm la yarciun ( Sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Artık onlar dönmezler. )

Söz konusu insanların bir bölümünde ise bilegeldiklerinin yanlış olduğu gerçeği ile yüzleşme ve konfor alanından çıkma korkusu bulunmakta olup bu nedenle gerçeğe karşı tepkilidirler. Bu hususla ilintili ayetler şöyledir.

2/75 - E fe tatmeune en yü'minu leküm ve kad kane ferıkun minhüm yesmeune kelamellahi sümme yüharrifunehu MİN BA'Dİ MA AKALAHÜ ve hüm ya'lemun ( Böylece size inanmalarını mı ümit edersiniz? Ve onlardan bir kısmı Allah’ ın kelamını işitip AKILLARI ERDİKTEN SONRA bile bile onu tahrif ettiler. )

Algıları kapalı olanlarla iletişim konusunda öğüt veren, tutum ve davranış yönlendirmesi sağlayan ayetlerden bazıları şöyledir.

26/3 - Lealleke bahıun nefseke en la yekunu mü'minın ( İnananlar olmuyorlar diye neredeyse nefsini tüketeceksin. )

3/66 - Ha entüm haülai hacectüm fima leküm bihı ılmün fe LİME TÜHACCUNE FIMA LEYSE LEKÜM BİHI İLM vallahü ya'lemü ve entüm la ta'lemun ( İşte sizler böylesiniz, size ilminden olan hakkında tartışırsınız da SİZE İLMİNDEN OLMAYAN HAKKINDA NEDEN TARTIŞIRSINIZ ? Ve Allah bilir de sizler bilmezsiniz. ) 

4/88 - Fe ma leküm fil münafikıne fieteyni vallahü erkesehüm bima kesebu e türıdune en tehdu men edallellah ve MEN YUDLİLİLLAHÜ FE LEN TECİDE LEHU SEBİLA ( O halde size ne oluyor da ikiyüzlüler hakkında iki topluluğa ayrılıyorsunuz. Allah o kazandıklarından dolayı onları tersine döndürür. O Allah’ ın saptırdığını yönlendirmeyi mi istersiniz? Ve ALLAH KİMİ SAPTIRIRSA ARTIK ONA YOL BULAMAZSIN. )

4/140 - Ve kad nezzele aleyküm fil kitabi en İZA SEMI'TÜM AYATİLLAHİ YÜKFERU BİHA VE YÜSTEHZEÜ BİHA FE LA TAK'UDU MEAHÜM hatta yehudu fı hadısin ğayrihı inneküm izen mislühüm innellahe camiul münafikıne vel kafirıne fı cehenneme cemıa ( Ve Allah size kitapta "ALLAH'IN AYETLERİNİN* İNKAR EDİLDİĞİNİ VE ONLARLA ALAY EDİLDİĞİNİ DUYDUĞUNUZ ZAMAN, ondan başka söze yönlenene kadar, O İNKARCILARLA OTURMAYIN. Aksi halde kesinlikle siz de onların aynısı gibi olursunuz." diye hüküm indirdi. Kesinlikle Allah, ikiyüzlülerin ve inkarcıların hepsini cehennemde toplayacaktır. )

* "Ayet" kelimesi, gerçeğin her türlüsünü tanımlamakta olup, gerçek olan herhangi bir olgunun veya olayın inkar edilmesinden bahsedilmektedir.

6/25 - Ve minhüm men yestemiu ileyk ve cealna ALA KULUBİHİM EKİNNETEN EN YEFKAHUHÜ ala ve FI AZANİHİM VAKRA ve İN YERAV KÜLLE AYETİN LA YÜ'MİNU BİHA hatta iza cauke yücadiluneke yekulüllezıne keferu in haza illa esatırul evvelın ( Ve onlardan seni dinleyenler de vardır. Fakat biz onu anlamasınlar diye KALPLERİNİN ÜSTÜNE ÖRTÜLER ve KULAKLARININ İÇİNE AĞIRLIK oluşturduk. EĞER BÜTÜN AYETLERİ GÖRSELER BİLE ONLARA İNANMAZLAR. Hatta sana geldiklerinde seninle mücadele ederler. O inkar edenler "Kesinlikle bu ancak evvelkilerin masallarıdır." derler. )

109/6 - Leküm dinüküm ve liye din ( Size dininiz ve bana dinim. )

6/91 .... kulillahü sümme zerhüm fı havdıhüm yel'abun ( ... De ki: "Allah" Sonra onları bataklıklarının içinde oynamaya bırak. )

Ay'ın Yıldız Döngüsü ( Sidereal Period ) ve Kesişimsel Döngüsü ( Synodic Period ) 

Ay'ın Dünya çevresindeki bir döngülük yörüngesel hareketinin süresi iki farklı yaklaşımla belirlenmektedir. Yıldızsal Döngü ( Sidereal Period ) ve Kesişimsel Döngü ( Synodic Period ) 

Yıldızsal Döngü ( Sidereal Period ) Ay'ın sabit yıldızlardan yapılan gözleme göre Dünya çevresindeki yörüngesel bir tam döngüsü 27 gün olup bu fenomen "Sidereal Period / Sidereal Month" ( Yıldızsal Döngü / Yıldız Ayı ) olarak anılmaktadır.

Kesişimsel Döngü ( Synodic Period ) ise Ay'ın Dünya'dan gözlemlenen fazlarının ( hilâl, dolunay vb. ) bir tam döngüsü 29 gün olup bu fenomen "Synodic* Period / Synodic Month" ( Kesişimsel Döngü / Kesişimsel Ay ) olarak anılmaktadır.

* "Synode" kelimesi döngüsel hareket yapan iki göksel cismin karşılaşmasına, kesişmesine verilen isimdir.

"Kamer" ( Ay ) kelimesinin Kur'an'da "27" kere tekrarlanması ve Kur'an'da ilk "Kamer" kelimesinin, En'am suresinin "77". ayetinde geçmesi hem evvelki bölümlerde incelenmiş olan ve yaratılıştaki ikili döngüleri ifade eden "Seb'an minel mesani" ( İkililerden Yedi / İkili Yedi* ) kavramı ile hem de Sidereal Period fenomeni ile uyum arzetmektedir. ( * 7 sayısı bir döngülük frekansı ifade etmektedir. Yedi nota, yedi renk, yedi gök, yedi çakra vb. )

6/"77" - Fe (1) lemma (2) rae (3) el (4) kamera (5) baziğan (6) kale (7) haza (8) rabb (9) i (10) fe (11) lemma (12) efele (13) kale (14) le (15) in (16) lem (17) yehdi (18) nı (19) rabb (20) i (21) le (22) ekune (23) enne (24) min (25) el (26) kavmi (27) ed (28) dallın (29) ( Ay' ı doğarken gördüğünde "Rab’bim budur." dedi. Kaybolduğunda ise "Rab’bim beni yönlendirmeseydi, sapıklar kavminden olurdum." dedi. )

"Kamer" ( Ay ) kelimesinin Kur'an'da ilk kez geçtiği ayette 29 kelime bulunması da Synodic Period fenomeni ile uyum arzetmektedir.

"Kamer" kelimesi İngilizcedeki "Camera" kelimesine de kaynak teşkil etmektedir. "Camera", dairesel forma sahip olan ve ışık ile ilgili bir cihazdır. Gemilerdeki "Kamara" da yine dairesel olan ve ışık girmesini sağlayan pencere olarak "Kamer" kelimesiyle ilintilidir. "Kamer" kelimesinin Türkçe'deki "Kemer" kelimesiyle ilintili olması da kuvvetle muhtemeldir. Zira "Kemer" kelimesinin "Ke" ( Gibi ) ve "Mar" ( Yılan ) kelimelerinden oluşma ihtimali bulunmaktadır. "Kemer" dairesel forma sahip olup bir nesneyi saran olgulara verilen isimdir. Yılan da dairesel forma girebilen ve bir nesneyi sarabilen özelliğe sahiptir.

Not: Bir kelimenin kök olabilmesi için tek heceden oluşması gerekmektedir. Diğer bir deyişle bir kelime kaç heceden oluşuyorsa o kadar farklı kök veya ek içermektedir.

30 Ekim 2020 Cuma

Mesania

Öncelikle bugün İzmir'de meydana gelen depremin saatinin 14:51 olmasının yine "11" nümerolojisine işaret gibi olduğunu hatırlatmakta fayda bulunmaktadır. 2019 ve 2020 yılı içinde gerçekleşen muhtelif depremlerdeki 11 nümerolojisi ilgili tarihlerdeki yazılarda incelenmişti. 

Şimdi bu bölümdeki konuya geçilmektedir.

Sadece kaba madde alemi dünyaya odaklı olan ve nimetleri gasp ederek insanlar üzerinde tahakküm kurmaya çalışan inkârcı müşriklerin en büyük emeli dünyada ebedi olabilmek yani reenkarnasyon olmadan daima mevcut durumlarında kalabilmektir. Bunun temel sebebi reenkarnasyon vasıtasıyla yaptıkları kötülüklerin aynısı ile karşılıklandırılacaklarını bilmeleridir. Bu nedenledir ki beynin ve ruhun daha ölmeden sentetik bedenlere transferi konusunda laboratuar çalışmaları yapmaktadırlar. Project Avatar ( Global Future 2045 ), Singularity gibi projelere ilişkin çalışmalar "üretimhane" niteliğindeki muhtelif yeraltı ve yerüstü tesislerinde yürütülmektedir. 

Yukarıda anılan araştırma tesisleri ve inkârcıların ölümsüzlük obsesyonu Şuara suresinin 129. ayetinde "Mesania" kelimesiyle bildirilmiştir.

26/129 Ve tettehızune MESANIA lealleküm tahlüdun ( Ve ebedi olacağınızı umarak ÜRETİM YERİ mi edinirsiniz? )

"Mesania" kelimesinin kök ayrışımı şöyledir. 

Me = Fiili isim yapan ön ek San = Üretmek ( Sanat = Üretme ) İye = Olan yer, -lik, -ma yeri  

İnsanlara acıdan ve ıstıraptan başka bir şeye vesile olmayan inkârcı zalim müşrikler ölmekten, hesap vermekten, yaptıklarının karşılığında azap çekmekten yani Allah'tan korkmaktadırlar. Bu husus Kur'an'da "Ölümü temenni edememek" ifadesiyle bildirilmektedir. 

62/6 - Kul ya eyyuhellezine hadu in zeamtüm enneküm evliyau lillahi min dunin nasi fe TEMENNEVÜL MEVTE İN KÜNTÜM SADIKİN ( De ki: "Ey o Yahudiler, eğer insanlardan kesinlikle sadece sizin Allah’a dostlar olduğunuzu sanıyorsanız, EĞER DOĞRULAR İSENİZ ÖLÜMÜ TEMENNİ EDİN*." )

62/7 - Ve la yetemennevnehu ebeden bima kaddemet eydihim vallahü alimun biz zalimin ( Ve onu, o ellerinin sunduklarından dolayı, ebediyen temenni edemezler. Allah zalimleri bilendir. )

* Doğru olanlar "ölümün" aslında bir "Olum" yani yeni ve hayırlı bir başlangıç olduğunu bildiklerinden ölümü bir ödül, bir nimet, bir olum addederler.

İnkârcı müşriklerin kaba madde planındaki ölümsüzlük ihtirasları, malı ve maddeyi çoklayarak ölümsüz olacaklarını ummaları hususu Bakara suresinin 96. ve Hümeze suresinin 2. ayetinde bildirilmektedir.

2/96 - Ve le tecidennehüm ahrasan nasi ala hayah ve minellezine eşraku yeveddü ehadühüm LEV YÜAMMERU ELFE SENEH ve ma hüve bi müzahzihıhı minel azabi en yüammer vallahü besırun bima ya'melun ( Ve kesinlikle onları hayatta insanların en hırslıları olarak bulacaksın. O ortak koşanlardan her biri BİN SENE ÖMÜR SÜRMEYİ arzular. Onlar uzun ömür sürerek o azaptan uzaklaşacak değillerdir. Allah o yaptıklarını görendir. )

104/2 - Ellezi cemea malen ve addedeh ( O malı toplayan ve onu adet adet sayan, )

104/3 - Yahsebü enne malehu AHLEDEH ( Malının onu EBEDİ KILACAĞINI sanar. ) 

"Dijitaliye" tarikatı?!

İblis'e kulluk eden küresel şeytanlar kendilerinin ilah, kurdukları dijital sistemin ise kendilerine bağlı bir tarikat şeyhi niteliğinde olmasını ve tüm insanların bu merkezi dijital sisteme / tarikata ( Yapay Zekalı kuantum bilgisayar ) robot* gibi bağlanmalarını istemektedirler. Bu uygulama, tarikatlarda şeyhe bağlanarak rabıta* yapılmasının benzeridir. Zira tarikatlarda müridler sözde mürşidleri olan şeyhin zihin kontrolü altındadırlar.


Bir tarikatta şeyhe "rabıta" ( bağlanma ) ritüeli. Şeyhe uzanan ipler elektronik sistem kabloları gibi...

Şeyhin sözü sorgulanamayacak veya reddedilemeyecek bir emir niteliğindedir. İşte küreselciler Yapay Zekayı, insanların şeyhi haline getirmeyi ve kendilerinin ilah addedildiği bir "Dijitaliye Tarikatı" kurmayı hedeflemektedirler.

* "Robot" ve "Rabıta" kelimeleri ortak "Rabt" ( Bağlanmak ) köküne sahiptirler.

Evvelce de belirtildiği üzere esasen Kur'an'ı Rab'bi taklit için bir rehber olarak kullanan Küreselciler dijitalleşme projesini de yine Kur'an ayetlerine çarpıtılmış anlam yükleyerek gündeme getirmektedirler. Nebe suresinin 29. ayetinde yer alan "Yazı" kelimesi bilgisayar "yazılımını", "Saymak" ise "dijital / sayısal" kontrol ve kodlama sürecini tanımlamaktadır.

78/29 Ve külle şey'in ahsaynahü kitaben ( Ve yazıda olmak üzere herşeyi saydık. )

Not: "Digital" ( Sayısal ) kelimesi "Digit" ( Sayı, Parmak ) ve "al" ( gibi olan ) kelimelerinden oluşmaktadır.

29 Ekim 2020 Perşembe

Nimet gaspında yeni safha... 

Allah'ın bahşettiği nimetleri ( gıda, toprak, su, hava vb. ) gasp etmek suretiyle küresel bir kölelik ve tahakküm sistemi oluşturan şeytanlar şimdi de AI ( Yapay Zekâ ) teknolojisiyle insana bahşedilen duyu ( görme, işitme, hissetme ) nimetini de gasp etmeyi planlamaktadırlar.

Gaspta son safha olan bu girişimin özünde evvelki bölümlerde de defaatle belirtildiği üzere insan beyninin merkezi bilgisayara bağlanması, böylelikle insanın tüm duyularının bloke edilmesi ve bilgisayar kontrolündeki bir robota dönüştürülmesi bulunmaktadır. Bu husus uzun süreden beri filmler vasıtasıyla toplumların bilinçaltına telkin edilmektedir. Küreselciler bu süreçte daha da ileri giderek insan ruhunun da sentetik bedenlere aktarılabilecegi yönünde ilimsizce iddialarda bulunmaktadırlar. 

Eylemlerini Kur'an ayetlerine göre, ancak ayetlere ters anlam yükleyerek gerçekleştiren küresel şeytanlar, esasen kendi sapmışlıklarını tanımlayan ayetleri insanlığın tümü için geçerli hale getirmeye çalışmaktadırlar.

A'raf suresinin 179. ayeti bu hususu açık bir şekilde bildirmektedir.

7/179 - Ve lekad zera'na li cehenneme kesıran minel cinni vel insi lehüm kulubün* la yefkahune biha ve lehüm a'yünün la yübsırune biha ve lehüm azanün la yesmeune biha ülaike kel en'ami bel hüm edall ülaike hümül ğafilun ( Ve cinlerden ve insanlardan çoğunu cehennem için bıraktık. ONnların kalpleri vardır, onlarla anlamazlar. Onların gözleri vardır, onlarla görmezler. Onların kulakları vardır, onlarla duymazlar. Bunlar hayvanlar gibidirler. Bilakis daha da sapmışlardır. İşte onlar habersizlerdir. )

* Kalp, ruhun kaba maddedeki temsilidir. 

Şeytanlar dijital teknolojiyi, ayette zikredildiği üzere, insanı "gafil" bir varlığa dönüştürebilmek için kullanmaktadırlar.

28 Ekim 2020 Çarşamba

Kendilerini inkâr edenler 

"Küfr" ( İnkâr ) kelimesi "Kefr" ( Örtmek ) kökünden türemiş bir kelimedir. Esase "Küfr", gerçeğin üstünü "örtmek" yani "gerçeği kabul etmemek, dikkate almamak, inkâr etmek" anlamına gelmektedir.

İdrakli bir varlığın, kendi yaratıcısı olan Allah'ı, O'nun kelimelerini, ilmini inkâr etmesi kendi varlığını inkâr etmesiyle eştir. 

Dolayısıyla "Kâfir" ( İnkârcı ) sıfatıyla nitelenenler idrak seviyesi düşük varlıklardır. İdrak seviyesi doğrudan zeķâ ile aynı anlamı ifade etmemektedir. Zira bugün dünyadaki kanın ve gözyaşının müsebbibi olanlar zeki olmalarına rağmen zekalarını kötücül amaçlar için kullanan ve kendilerini hasara ve helâke sürüklediklerinin farkında, idrakinde olmayan varlıklardır. Bu durum Bakara suresinin 11. ve 12. ayetlerinde bildirilir.

2/11 - Ve iza kıle lehüm la tufsidu fil ardı kalu innema nahnü müslihun Ve onlara "Yerde bozgun yapmayın." denildiğinde, ( "Kesinlikle bizler iyileştirenleriz." derler. ) 

2/12 - E la innehüm hümül müfsidune ve lakin LA YEŞ'URUN ( İyi bilin ki kesinlikle onlar bozgunculardır ve lakin FARKETMEZLER. ) 

İnkârcının esasen inkâr ettiğinin kendisinden başkası olmadığı ve dolayısıyla kendisine kötülük ettiği de Rum suresinin 44. ve Fatir suresinin 39. ayetlerinde bildirilir.

30/44 - MEN KEFERE FE ALEYHİ KÜFRUH ve men amile salihan fe li enfüsihim yemhedun ( KİM İNKAR EDERSE ARTIK İNKARI ONUN ÜZERİNEDİR. Kim iyilik yaparsa, nefisleri için iyi yer hazırlarlar. )

35/39 - Hüvellezi cealeküm halaife fil ard fe MEN KEFERE FE ALEYHİ KÜFRUH ve la yezıdül kafirıne küfruhüm ınde rabbihim illa makta ve LA YEZİDÜL KAFİRİNE KÜFRUHÜM İLLA HASARA ( Sizi yerde halifeler kılan O'dur. O halde KİM İNKAR EDERSE ARTIK İNKARI ONUN ÜZERİNEDİR. İnkarcıların inkarları, Rab’lerinin indinde hiddet, buğz haricindekini artırmaz. İNKARCILARIN İNKARLARI HASAR HARİCİNDEKİNİ ARTIRMAZ. )

Mesaj içeren filmler "Tau" ve "Cadaver"

2018 Yılı yapımı olan "TAU" ( Bağ* ) isimli film, AI ( Yapay Zeka ) deneyinde kullanılmak üzere, yüzlerine maske takılarak tutsak edilen, çiplenen ve AI'ya "bağ"lanarak* onun kontrolüne giren insanları konu almaktadır. Filmin içeriği küreselcilerin, yeni dünya düzeni hedefi kapsamında insanları sürüklemekte olduğu ortamı tasvir eder niteliktedir. Filmde “11” kişi AI deneyleri için kaçırılmış olup, sonuncusu Julia isimli bir kadındır. ( * "Tau" kelimesi Almanca olup "Halat, Bağ" anlamına gelmektedir. )

29* Haziran 2020 tarihinde vizyona giren filmden bazı kareler ve replikler şöyledir. ( * 29 ... 2+9 = "11" )

                                            


                                                                                Filmin afişinde üçgen ve herşeyi gören tek göz sembolizmi....



                    Maske ve tutsaklık tasviri

                             

                      Enseden implant chip

                             

Adamın kafasından çıkan Neuralink kabloları


AI'ın insan ile özdeşleştirilmesi mesajı....



Satanizmin mottosu "İnsan Tanrıdır."


Yaratıcıyı inkar mesajı...

                              



Yaptıklarının Dünyanın iyiliği için olduğuna inanan bir küreselci örneği

2020 Yılı yapımı olan "Cadaver" ( Kadavra) isimli film ise nükleer savaş sonrasında açlık ve sefaletin hakim olduğu distopik bir ortamının tasviri ile başlamaktadır. Bir adam aç ve sefil haldeki insanları otelindeki bir "oyunu" izlemeye davet etmektedir. Daveti kabul eden insanlar otele geldiklerinde geniş bir yemek salonuna alınmakta ve kendilerine "maske" verilmektedir. Yemek salonunda kendilerine "etli yemek" ikram edilen insanlar şaşkınlık içindedirler. Sonra bir adam sahneye çıkar ve söz konusu oyunun sahnesinin tüm otel olduğunu, oteldeki "Oyuncular" ile davet edilen "İzleyiciler" arasındaki tek farkın "maske" olduğunu söyler. "İzleyiciler" otelin odalarından herhangi birindeki -sözde- oyunu izleyebilmektedirler. Ancak aslında otelde "Oyuncular" ile "İzleyiciler" birbirine karışmış olup, bir yaşam mücadelesi verilmektedir. Davetlilere yemekte ikram edilen etli yemekteki et de otele davet  edilen insanların etleridir.

Filmden bazı kareler ve replikler şöyledir.


Film afişinde "Maske" teması

                              

  Şu an dünyadaki olayların, küreselcilerin senaryolarından oluşan bir tiyatro olduğu mesajı...
 
                              
                             

                            
   Pandemi nedeniyle zorunlu hale gelen "Maske" uygulaması sembolizmi....

                              

AI'ya ( Yapay Zeka ) bağlanarak dijital ( sanal ) ortamda bir robot köle gibi yaşama konseptine atfen...

                              


Dünyanın, küreselcilerin senaryolarının sahnelendiği bir ortam olduğu mesajı....Otel, dünyayı  simgeliyor.

                              
                              

 Dünyadaki olayların küreselcilerin tuzakları ve kurgularından ibaret olduğu mesajı ....



AI'ya ( Yapay Zeka ) bağlanmaya davetin sembolizmi



Satanizmin öğelerinden olan Cannibalism ( Yamyamlık ) mesajı 



"Maske" uygulamasının insanları birbirinden ayırması sembolize ediliyor.



Gafil maskeli kitlesi



Yeni Dünya Düzeni'nde "aile kavramına" yer olmamasına atfen...




26 Ekim 2020 Pazartesi

Nümeroloji ilmine işaret eden ayetler

Kur'an'da nümeroloji ilmine, rölativite ( görecelik ) olgusunun da izah edildiği Taha, Hacc ve Secde surelerinde dikkat çekilmektedir.

20/103 - Yetehafetune beynehüm in lebistüm illa AŞRA ( Aralarında gizli konuşurlar."Kesinlikle ancak ON kaldınız." )

20/104 - Nahnü a'lemü bima yekulune iz yekulü emselühüm tarıkaten in lebistüm illa YEVMA ( Biz o söylediklerini biliriz. Zamanında, onların yolca örnek olanları "Kesinlikle ancak BİR gün kaldınız." diyorlardı. )

Taha suresinin ayetlerinde 10'un* 1 güne eşit olduğu bildirilmektedir. ( * "Birimsiz" olarak verilen 10 sayısı )

22/47 - Ve yesta'ciluneke bil azabi ve len yuhlifellahü va'deh ve inne YEVMEN ınde rabbike ke ELFİ senetin min ma teuddun ( Ve azabı senden acele isterler. Allah vaadine ihtilaf etmez. Kesinlikle Rab’binin indinde BİR gün, o sizin saydıklarınızdan BİN sene gibidir. )

32/5 - Yüdebbirul emra mines semai ilel erdı sümme ya'rucü ileyhi fı YEVMİN kane mıkdaruhu ELFE senetin min ma teuddun ( Gökten yere işleri düzenleyip yönetir. Sonra, o sizin saydığınızdan miktarı bin sene olan bir günde O'na yükselir. )

Hacc ve Secde surelerinin ayetlerinde ise 1000 senenin 1 güne eşit olduğu bildirilmektedir.

Her iki misalde de "1" sayısına odaklanılmıştır. 10 ve 1 ile 1000 ve 1 .... Dolayısıyla 1 ve 1 tezahürüne dayalı olarak boyutlar arası geçiş portalı olan 11 sayısına da dikkat çekilmektedir.

25 Ekim 2020 Pazar

İsrail kelimesi

"İsrail" kelimesi "İsra" ( Göndermek, Seyirtmek, Yürütmek ) "İl / El" ( İlah ) kelimelerinden oluşan ve "İlahın Seyirtmesi / Yürütmesi" anlamına gelmektedir.

Taha suresinin 77. ayetinde Hz. Musa'nın, kavmi olan İsrailoğullarını firavundan korumak amacıyla seyirttiğinden / yürüttüğünden bahsedilmektedir. Ayette seyirtmek anlamında olan "Esr" fiil kökü yer almaktadır. Kur'an'da Musa'nın kavmi için "İsrailoğulları" ( Beni İsrail ) ifadesi yer almaktadır.

20/77 - Ve lekad evhayna ila musa en ESRİ Bİ İBADİ fadrib lehüm tarıkan fil bahri yebesa la tehafü deraken ve la tahşa ( Ve Musa' ya, KULLARIMI SEYİRTSİN de denizin içinde onlara kuru yol beyan etsin, yetişilmekten korkmasın diye vahyettik. )

Tevrat'ta ise "İsrail" kelimesinin farklı anlamlar da içerdiği görülmektedir. "İsr" kökünün "Sar'" ( Yıkıp yere düşürmek, Güreşmek ) fiilinden türediği dikkate alındığında "İsrail" kelimesinin "İlahın güreşçisi" gibi bir anlamı olduğu görülmektedir.

Öte yandan kaynaklarda "İsrael" kelimesinin "Iys"* ( İnsan ), "Ra" ( Görmek ) ve "El" ( İlah ) kelimelerinden türediği ve "İlahı gören insan" anlamı taşıdığı da bildirilmektedir. İngilizcedeki "Wrestle" kelimesi "Güreşmek" anlamına gelmekte olsa da bu kelimenin "Wre" ( Ra - Görmek ), "Es" ( Iys - İnsan ) ve "El" ( İlah ) kelimelerini içermesi ve "Güreşmek" yerine yine "İsrael" ( İlahı gören insan) anlamına gelmesi kuvvetle muhtemeldir.

* "Iys" kelimesinin Kur'an'da "İsa" anlamına gelmesi ve İncil'de İsa'nın "İnsanoğlu" olarak zikredilmesi de dikkat çekmektedir. 

Tevrat'ın Genesis 32/24-30 kodlu ayetlerinde hem "Güreşmek" hem de "Görüşmek" kelimelerinin bulunması bu minvalde önem arzetmektedir. Zira ayetteki "Güreşmek" fiili esas itibarıyla "Görüşmek, Sınanmak" anlamında olup, ayetlerde Allah'ın Yakub'u, insan formundaki bir meleği ile sınaması ve Yakub'un bu idrak sınavında başarılı olması tamamen teşbihi olarak tasvir edilmektedir. Zira akabinde Yakub'a "İsrael" ( İlahı gören insan ) ismi verildiği ayette bildirilmektedir. 

İlgili ayetler şöyledir.

1 Genesis 32-24 Böylece YAKUB arkada yalnız kaldı. Bir ADAM gün ağarıncaya kadar onunla GÜREŞTİ.

1 Genesis 32-25 YAKUB'u yenemeyeceğini anlayınca, onun uyluk kemiğinin başına çarptı. Öyle ki, GÜREŞİRKEN YAKUB'un uyluk kemiği çıktı.

1 Genesis 32-26 ADAM, "Bırak beni, gün ağarıyor" dedi. YAKUB, "Beni kutsamadıkça* seni bırakmam" diye yanıtladı.

* Adam = Melek

1 Genesis 32-27 ADAM, "Adın ne?" diye sordu. "YAKUB."

1 Genesis 32-28 ADAM, "Artık sana YAKUB değil, İSRAİL denecek" dedi, "Çünkü Tanrı'yla, insanlarla GÜREŞİP YENDİN / GÖRÜŞÜP BAŞARILI OLDUN."*

* Yakub'un, Allah'ın meleği vasıtasıyla sınanması sonucunda başarılı olduğu ifade edilmektedir. "Güreş" kelimesiyle "Görüş" kelimeleri anlamsal ve fonetik benzerlik arzetmektedirler. Zira orijinal metinde "İsrael" kelimesinin bir varyasyonu olan "Wrestle" kelimesi yani "İnsanin ilahı görmesi" anlamını içeren kelime yer almaktadır. 

1 Genesis 32-29 YAKUP, "Lütfen adını söyler misin?" diye sordu. Ama ADAM, "Neden adımı soruyorsun?" dedi. Sonra YAKUB'u KUTSADI.*

* Adam ( Melek ) Yakub'u kutsuyor.

1 Genesis 32-30 YAKUB*, "TANRI'YLA YÜZYÜZE GÖRÜŞTÜM, ama canım bağışlandı" diyerek oraya Peniel adını verdi. Ayet setinin son ayeti gerçek anlamı ortaya koyar niteliktedir.

* "Yakub" kelimesi "Akabe" ( Topuk ) kökünden türemiş olup, Yakub doğar doğmaz kardeşinin topuğunu tuttuğu için ona "Topuk tutan" anlamına gelen "Yakub" ismi verilmiştir.

1 Genesis 25-26 Sonra kardeşi doğdu. Eliyle Esav'ın TOPUĞUNU tutuyordu. Bu yüzden İshak ona Yakup adını verdi. Rebeka doğum yaptığında İshak altmış yaşındaydı.

"Doğanın kanunu böyle" bahanesi... 

"Güçlü zayıfı ezer."

"Büyük balık küçük balığı yer."

"Doğanın kanunu böyle."

"Ezilme ez."

......

Bu söylemler kapitalist emperyalist zihniyetin ürünü olan bilinçaltı şartlama telkinleridir. Yapılan zulme, zorbalığa ve gaspa "doğanın kanunu" diyerek kılıf bulmak küresel şeytanların kadim yaklaşımlarıdır.

Bu konuda daha da ileri gidilmiş ve 1859 yılında Charles Darwin tarafından "On the Origin Of Species By Means Of Natural Selection Or The Preservation Of Favoured Races In  Struggle For Life " ( Doğal Seçilim Yoluyla Türlerin Kökeni Üzerine veya Hayat Mücadelesinde Kayırılmış Irkların Korunması ) isimli "bilimsel"! kitap yayımlanmıştır. 


"Evrim Teorisi"ni de ortaya atan kitapta özetle şu mesajlar verilmektedir.

"Doğada kıt kaynaklar söz konusudur. Doğal seçilim ( Natural Selection?! ) sonucunda sadece kayırılmış türler hayatta kalır ve nesillerini devam ettirir. Kıt doğal kaynaklar da bu kayırılmış türler tarafından tüketilir." 

Kitaptaki ifadeler kasıtlı, planlı, sübjektif ve telkinle şartlamaya yöneliktir. Yaratıcıdan bahsedilmeden "Doğal seçilim" ( Natural selection ) kavramının ortaya atılması düşündürücüdür. Kitapta "Doğal" kelimesi sanki herşeyi açıklayan bir sıfatmış gibi vurgulanmaktadır. "Kıt kaynaklar" ( Limited natural resources ) ifadesi ise küreselcilerin ekonominin tanımında kullandıkları ifadenin aynısıdır. "Kıt kaynaklar" ifadesinin ardındaki gizil amaç "her halükârda dünyada bir kitlenin yoksul, mağdur ve mazlum olacağı" savını kitlelere telkin edebilmektir. Zira bu sav ile gaspa, hırsızlığa ve sömürüye dayalı kapitalist emperyalist düzen haklı çıkarılmaya çalışılmaktadır. 

Kitapta yer alan diğer bir ifade de "Kayırılmış türler" ( Favored species ) ifadesidir. Kitapta hangi türün neden kayırıldığı, kayırmanın hangi güç tarafından ve hangi prensibe göre yapıldığı hususunda da bilimsel açıklama bulunmamaktadır. Zira, Darwin'in kendisinin dahi açıklamakta zorlandığı "Evrim Teorisi" tamamen bu mesnetsiz savlara dayanmaktadır.

Özünde üst plan ( boyut, frekans ) varlığı olan insan nefsaniyet yoğun kaba madde planı dünyaya sınav amacıyla indirilmiştir. İnsanın amacı, içinde bulunduğu alt boyuttaki yoğun nefsaniyete ve maddiyata dayalı düzene kapılıp bu düzene adapte olmak değil, kendisini üst süptil plana ve gerçeğe taşıyacak olan ruhsal tekâmüle erişebilmektir. Bunun yolu da, ayetlerde belirtildiği üzere, dünya hayatının aldatıcı olduğunu ve gerçeği yansıtmadığını idrak etmekten ve gerçeğin tezahürü uğrunda mücadele etmekten geçmektedir. En basit seviyede ve daha ilk safhada idrak edilmesi gereken "bir varlığın yaşayabilmek için diğer bir varlığı öldürmesindeki" gerçek dışılıktır. 

İnsanın bu mücadelesi elbetteki bir okul olan dünyadaki kaba madde ve yoğun nefsaniyet düzenini değiştirmeyecektir. Ancak insanın vazifesi, olması gereken uğrunda gayret sergilemek, gerçeğin bilgisini yaymak uğrunda zorluklarla mücadele etmek ve yılmamaktır. Zira sonuçları belirlemek daima Allah'a aittir. 

22/41 ... ve lillahi akıbetül ümur ( ... İşlerin sonu, sonucu Allah içindir. )

Allahü Teala'nın yaratılışta insanlara adil ve eşit paylaşıma vesile olacak bir yaşam planı bahşettiği ancak alt boyutun düşük frekans tesirlerine kapılan inkarcı insanın bu ortamı bozduğu bildirilmektedir.

107/1 - E raeytellezi yükezzibü bid din ( O dini yalanlayanı gördün mü? )

107/2 - Fe zalikellezi yedu'ul yetim ( Böylece işte o yetimi iter kakar. )

107/3 - Ve LA YEHUDDU ALA TAAMİL MİSKİN ( Ve YOKSULUN YEDİRİLMESİNE TEŞVİK ETMEZ. )

107/4 - Fe veylün lil müsallin ( O halde vay dua edenler için. )

107/5 - Ellezine hüm an salatihim sahun ( Onlar dualarında habersizdirler. )

107/6 - Ellezine hüm yüraun ( Onlar gösteriş yaparlar. )

107/7 - Ve yemneunel maun ( Ve ihtiyaçlığı, yardımı engelleyip menederler. )

16/71 Vallahü faddale ba'daküm ala ba'dın fir rızk fe mellezine füddılu bi raddı rizkıhim ala ma meleket eymanühüm fe hüm fıhi SEVA' e fe bi nı'metillahi yechadun ( Ve Allah, rızıklarda bazınızı bazınıza üstün kıldı. Ancak o üstün olanlar rızıklarını o ellerinin malik olduklarına vermezler ki onda EŞİT OLSUNLAR. Yani Allah' ın nimeti ile cihad mı ediyorlar? ) 

41/10 - Ve ceale fıha ravasiye min fevkıha ve barake fıha ve kaddera fıha akvateha fı erbeati eyyam SEVAEN lis sailın ( Ve "Orada, onun üstünde dağlar oluşturdu. Orada bereket verdi. Orada, gıdaları azıkları, araştıranlar için dört günde EŞİT OLARAK düzenleyerek ölçülendirdi." ) 

24 Ekim 2020 Cumartesi

İlahi iletişime "Davet" 

"Da'vet" ( Çağırma ) kelimesi "Da" ( Çağırmak ) kökünden türemiş olan bir kelime olup "Dua" ( Çağrı ) ve "Dai" ( Çağırıcı / -an ) kelimeleriyle de aynı köktendir. Türkçe'deki "Dua etmek" ifadesi esasen "Çağrıda bulunmak" anlamını içermektedir.

İlahi kozmik iletişim amacıyla yapılan "Dua" eyleminin amacı "Allah'ın ismini çağırmak / Allah'ı anmak" ve "O'ndan iyiliklere ve hayırlara vesile olacak bir kader" talep etmektir.

Kur'an'da "Da'vet" kelimesi iki yönlü olarak yani "İnsandan Allah'a" ve "Allah'tan İnsana" olacak şekilde misallendirilmiştir.

2/186 - Ve iza seeleke ıbadı annı fe innı karıb ücıbü DA'VETED DAİ iza DEAni fel yestecıbu lı vel yü'minu bı leallehüm yarşüdun ( Ve kullarım sana benden sual ettiklerinde kesinlikle ben yakınımdır. Beni ÇAĞIRDIKLARINDA ÇAĞIRANIN ÇAĞRISINI kabul ederim. O halde beni kabul etsinler ve bana inansınlar. Umulur ki onlar doğru olurlar. )

Yunus suresinin 89. ayetinde "Duanın / Davetin Allah tarafından kabulü" misali yer almaktadır.

10/89 - Kale kad ücıbet DA'VETÜküma festekıma ve la tettebianni sebılellezine la ya'lemun ( "ÇAĞRINIZ kabul edildi. O halde doğru olun ve o bilmeyenlerin yoluna tabi olmayın." dedi. )

Ra'd suresinin 14. ayetinde gerçek duanın ( çağrınin ) ancak Allah'a yönelerek ifa edilebileceği, inkarcıların dualarının ise ortak koştukları cinlere veya insanlara yönelik olduğu "sapmışlık" kelimesiyle dolaylı olarak bildirilmektedir.

13/14 - Lehu DA'VETÜL HAKK vellezine YED'UNE min dunihı la yestecıbune lehüm bi şey'in illa ke basitı keffeyhi ilel mai li yeblüğa fahü ve ma hüve bi baliğıh ve ma DÜAül kafirıne illa fı dalal ( Gerçek ÇAĞRI O’nadır. O O’ndan başka ÇAĞIRDIKLARI onlara hiçbir şeye ilişkin cevap veremezler. Onlar ancak ağzına su gelmesi için iki avucunu açan gibidirler. O ona erişecek değildir. İnkarcıların ÇAĞIRMASI, sapıklık içinde olmanın haricindeki değildir. )

Maun ve Enfal surelerinin aşağıdaki ayetlerinde de "Duadan habersiz olmak" ifadesi yer almaktadır. Bu ifade dua kisvesi altında eğlenme veya gösteriş yapma eylemini tanımlamaktadır. Ayetlerde "Dua" anlamı taşıyan "Salat" kelimesi yer almaktadır. "Salat" ( Selamlama ) kelimesi "Sel / Sal" ( Salmak, Yollamak, Kurtarmak, Bırakmak ) kökünden türemis olup, "Selam", "Salim" kelimeleriyle de köken ilintisine sahiptir. Batı dillerindeki "Salute" ( Selam / Selamlamak ), "Salvation"* ( Kurtuluş ) kelimeleri de aynı köktendir. ( * Arapçadaki "Salavat" kelimesiyle ilintilidir. )

107/5 - Ellezine hüm an SALATihim sahun ( Onlar DUAlarında habersizdirler. )

107/6 - Ellezine hüm yüraun ( Onlar gösteriş yaparlar. )

8/35 - Ve ma kane SALATühüm ındel beyti illa mükaen ve tasdiyeh fe zukul azabe bima küntüm tekfurun ( Ve evin indinde onların DUAları, ıslık çalmanın ve el çırpmanın haricindeki değildir. O halde inkar etmiş olmanızdan dolayı azabı tadın. )

Rum suresinin 25. ayetinde "Allah'ın insanı yaratması, reenkarne etmesi ve üst plana ( alem, boyut ) çağırması / çıkarması" olmak üzere üç farklı fenomen misallendirilmiştir. 

30/25 - Ve min ayatihı en tekumes semaü vel erdu bi emrih sümme iza DEAKÜM DA'VETEN minel erdı iza entüm tahrucun ( Ve göğün ve yerin O’nun emri ile ayakta durması O’nun ayetlerindendir. Sonra sizi yerden ÇAĞRI olarak ÇAĞIRDIĞINDA, o zaman sizler çıkarsınız. )

Mü'min suresinin 43. ayetinde inkarcıların çağrılarının ancak sapıklığa yönelik olduğu vurgulanmaktadır.

40/43 - La cerame ennema TED'UNENİ ileyhi leyse lehu DA'VETÜN fid dünya ve la fil ahırati ve enne meraddena ilellahi ve ennel müsrifıne hüm ashabün nar ( O beni ÇAĞIRDIĞINIZA, dünyada ve ahirette ÇAĞRI hakkı, hükmü yoktur. Kesinlikle dönüşümüz Allah’adır. Kesinlikle müsrifler, onlar ateşin sahipleridir. )

İbrahim suresinin 44. ayetinde, yaptıklarının karşılığını yani azabı idrak eden ve azaptan kurtuluşlarının olmadığını anlayan inkarcı zalimlerin Allah'ın "Çağrısını" kabul ettiklerini yalvararak beyan etmeleri misallendirilmiştir.

14/44 - Ve enzirin nase yevme ye'tıhimül azabü fe yekulüllezıne zalemu rabbena ahhırna ila ecelin karıbin nücib DA'VETEKE ve nettebiır rusül e ve lem tekunu aksemtüm min kablü ma leküm min zeval ( Ve insanları, onlara azabın geleceği günden uyar. Artık o zulmedenler "Rab’bimiz bizi yakın vadeye kadar ertele de ÇAĞRINA cevap verelim ve resullere tabi olalım." derler. Siz önceden, size sonlanma, tükenme olmayacağına yemin etmemiş miydiniz? )

23 Ekim 2020 Cuma

Değişim meselesi 

"Değişime açık olmak." ... bu söz emperyalist küreselcilerin şirketler ve medya kanalıyla toplumlara telkin etmeye çalıştıkları bir ifadedir. Bu ifade öyle kalıplaşmış bir hale getirilmiştir ki özellikle toplumu ve toplumsal yaşamı sömüren şirketlerde değişime karşı tepkisel görüş beyan eden çalışanlar statükocu, monoton, çağdışı, kalıplarının ve tabularının dışına çıkamayan, konfor alanını terk edemeyen zavallılar olarak nitelendirilmekte ve dışlanmaktadırlar.

"Değişim" nötr bir kavramdır. Bu noktada kritik olan husus değişimin ne yönde olacağı, sonuçlarının topluma faydalı olup olmayacağı ve gerçekten gerekli olup olmadığıdır. Bu süreç sübjektif ve göreceli değerlendirmeleri de gündeme getirebilmektedir. Örneğin bugün insanlarda  "olumlu bilimsel değişimlerin olumsuz toplumsal değişimlere vasıta kılınmaya çalışıldığı" izlenimi yaygınlaşmaya başlamıştır. Bu duruma tepki verenler ise toplumsal düzeni bozmaya çalışan, değişimi engelleyen suçlular olarak nitelendirilmektedirler.

Küresel bazda şirketler sistemini kurmuş olan müşriklerin tarih boyunca değişim ve iyilik kisvesi altındaki eylemleri incelendiğinde nihai amaçlarının daima kendi nefsani menfaatleri doğrultusunda yani kötülük amacıyla Allahü Teala'nın ilahi nizamını bozmak ve değiştirmek olduğu görülmektedir. Özellikle içinde bulunulan döngü sonunda bu fenomen eğitim, gıda, doğa, toplumsal yaşam, üretim, sağlık gibi alanlarda makro ve mikro düzeyde olmak üzere daha da belirgin şekilde gözlemlenmektedir.

"Bozgun" ve negatif frekanslı "Değişim" konusu ayetlerde muhtelif misallerle vurgulanmıştır. 

2/11 - Ve iza kıle lehüm LA TUFSİDU fil ardı kalu innema nahnü müslihun ( Ve onlara "Yerde BOZGUN YAPMAYIN." denildiğinde, "Kesinlikle bizler iyileştirenleriz." derler. ) 

2/12 - E la innehüm hümül MÜFSİDUNE ve lakin la yeş’urun ( İyi bilin ki kesinlikle onlar BOZGUNCULARDIR ve lakin farketmezler. ) 

2/205 - Ve iza tevella sea fil erdı li YÜFSİDE fıha ve yühlikel harse ven nesl vallahü la yühıbbül fesada ( Ve yüz çevirip başa geçtiğinde, yerde BOZGUN YAPMAK, ekini ve nesli helak etmek için çabalar. Allah bozgunu sevmez. )

2/211 - Sel benı israıle kem ateynahüm min ayetin beyyineh ve men YÜBEDDİL Nİ'METELLAHİ min ba'di ma caethü fe innellahe şedıdül ıkab ( İsrailoğullarına, onlara açık delil olarak ayetlerden ne kadar verdiğimizi sual et. Kim, ona o getirilenlerden sonra, ALLAH'IN NİMETİNİ DEĞİŞTİRİRSEl, kesinlikle Allah azabı şiddetli olandır. ) 

4/46 Minellezine hadu YÜHARRİFUNEL KELİME AN MEVADIIHI ve yekulune semı'na ve asayna vesma' ğayra müsmeın ve raına leyyen bi elsinetihim ve ta'nen fid dın ve lev ennehüm kalu semı'na ve eta'na vesma' venzurna le kane hayran lehüm ve akveme ve lakin leanehümüllahü bi küfrihim fe la yü'minune illa kalıla ( O Yahudilerden KELİMEYİ YERİNDEN DEĞİŞTİRENLER, dillerini dürüp eğerek ve din hakkında saldırganlaşarak "Duyduk ve isyan ettik, duy duymaz olası ve bizi gör." derler. Şayet kesinlikle onlar "Duyduk ve itaat ettik, duy ve bize bak." deselerdi onlara daha hayırlı ve daha kuvvetli, sağlam olurdu. Lakin Allah onları inkarları ile lanetler de azı hariç inanmazlar. )

4/119 - Ve le üdıllennehüm ve le ümenniyennehüm ve le amürrannehüm fe le yübettikünne azanel en'ami ve le amürannehüm fe le YÜĞAYYİRUNE HALKALLAH ve men yettehıziş şeytane veliyyen min dunillahi fe kad hasira husranen mübına ( Ve kesinlikle onları saptıracağım, kesinlikle onları saplantılara, kuruntulara sokacağım. Kesinlikle onlara emredeceğim de hayvanların kulaklarını kesecekler. Kesinlikle onlara emredeceğim de ALLAH'IN YARATIŞINI DEĞİŞTİRECEKLER. Kim Allah' ın haricinde şeytanı dost edinirse, apaçık hüsran ile hasarlanmış olur. ) 

Ayette genetik teknolojisine ve transhumanism projesine işaret edilmekte gibidir.

5/13 - Fe bima nakdıhim mısakahüm leannahüm ve cealna kulubehüm kasiyeh YÜHARRİFUNEL KELİME AN MEVADIIHI ve nesu hazzan min ma zükkiru bih ve la tezalü tettaliu ala hainetin minhüm illa kalılen minhüm fa'fü anhüm vasfah innellahe yühıbbül muhsinın ( Sözlerini bozdukları için onları lanetledik ve kalplerini katılaştırdık. KELİMEYİ TAHRİF EDİP YERİNDEN DEĞİŞTİRİRLER. O hatırlatıldıklarından paylanmayı, nasiplenmeyi unuttular. Onlardan azı hariç, onlardan hainlik görmeyi gideremezsin. Ancak yine de onları affet ve hoşgör. Kesinlikle Allah iyilik yapanları sever. )

8/53 - Zalike bi ennellahe lem yekü MÜĞAYYİRAN Nİ'METEN en'ameha ala kavmin hatta YÜĞAYYİRU ma bi enfüsihim ve ennellahe semıun alim ( Bu, Allah' ın kesinlikle bir kavime verdiği NİMETİ, onlar nefislerindekini DEĞİŞTİRMEDİKÇE DEĞİŞTİREN olmamasından dolayıdır. Kesinlikle Allah duyandır, bilendir. )

33/62 - Sünnetellahi fillezıne halev min kabl ve len tecide li SÜNNETİLLAHİ TEBDİLA ( O öncekilerin halleri hakkında Allah' ın adeti budur. ALLAH'IN ADETİNİ DEĞİŞTİRMEYE yol bulamazsın. ) 

İncil;

66 Vahiy 22-19 Her kim bu peygamberlik kitabının sözlerinden bir şey çıkarırsa, Tanrı da bu kitapta yazılı yaşam ağacından ve kutsal kentten ona düşen payı çıkaracaktır.

Transhumanism ürünü "Golem"ler 

Yahudi kültüründe "Golem" kelimesi, kaba maddeden oluşturulmuş antropomorfik varlığa verilen isimdir. "Golem" kelimesi Arapça'daki "Ğulam" ( Oğlan, Oğul ) kelimesi olup ayrıca Türkçe'deki "Oğul" ve "Oğlan" kelimeleri de aynı kökene sahiptirler. "Golem" kelimesi mistisizmde amorf ( şekilsiz ) maddeyi tanımlamak için de kullanılmaktadır.

Tevrat'ın Mezmurlar suresinin 139-16 numaralı ayetindeki "Substance" ( Madde, Öz, Özlülük ) kelimesinin "Golem"'i temsil ettiği bilinmektedir.

19-Mezmurlar-139-16 Gözlerin henüz kusursuz olmamışken ÖZÜMÜ gördü. Ve daha hiçbiri yokken ancak daha sonra üretilen tüm bileşenlerim senin kitabında yazılıydı.

Okült ezoterizmde Golem, belirli kelimelerin zikri vasıtasıyla antropomorfik olarak ( insan formunda ) şekillendirilmiş topraktır. Daha sonra alnına yazılan yazı veya alnına takılan ve içinde yazılar bulunan siyah küp ( Tefillin ) Golem'i canlandırmakta ve üreticisinin emirlerini yerine getiren bir robota dönüştürmektedir. Alındaki yazı silindiğinde veya Tefillin kaldırıldığında Golem yine cansız antropomorfik haline geri dönmektedir.

Resimde Golem'in ayaklarından zincirli bir köle olduğu ve hahamın da onun sahibi olduğu tasvir edilmektedir.


Alnında yazılar bulunan bir Golem tasviri


Alnında Tefillin ile bir haham ( rabbi )

Golem oluşturma meselesi de yine küresel şeytanların, kitap ayetlerini kopyalayıp taklit etmeye çalışarak kendilerini Allah'a ortak koşma yani "yaratışta bulunma" girişimlerini yansıtmaktadır. İlgili Kur'an ayetleri şöyledir. 

15/26 - Ve lekad halaknel insane min salsalin min hamein mesnun ( Ve insanı kuru balçıktan, şekillenmiş cıvık çamurdan yarattık. )

40/64 - Allahüllezı ceale lekümül erda kararan ves semae binaen ve SAVVERAKÜM FE AHSENE SUVERAKÜM ve razekaküm minet tayyibat zalikümüllahü rabbüküm fe tebarakellahü rabbül alemın ( Allah o size yeri durak ve göğü bina kılandır. SİZİ ŞEKİLLENDİRDİ DE ŞEKLİNİZİ GÜZELLEŞTİRDİ. Sizi temizinden rızıklandırdı. Bu Rab’biniz Allah’ tır. Alemlerin Rab’bi Allah bereketlidir. ) 

Evvelki bölümlerde defaatle incelenen Transhumanism projesi kapsamında insanların, çiplenmek suretiyle Golemlere ( robotlara ) dönüştürülmesi planlanmaktadır. Project Avatar - Global Future 2045 projesi ise Golem'i net olarak tanımlayan projedir. Zira proje kapsamında sentetik olarak üretilmiş yapay bedenlerin AI ( Yapay Zekâ ) "yazılımı" ve "insan ruhu transferi" vasıtasıyla sözde canlandırılması öngörülmektedir.

Konuşma dilinde yer alan "Alın yazısı" deyiminin "Kader" ( Ölçü ) adı verilen ilahi akibet yazılımının ( mekanizmasının ) tasviri için kullanılması kafadaki Alın Bölgesi yani beynin Prefrontal Cortex'i ile doğrudan ilintilidir. "Tefillin"* ismi verilen küpün alın bölgesine yerleştirilmesi de varlığın "kaderini belirleme ve kontrol etme" anlamını temsil etmektedir. ( * Tefillin ve Kabe ilintisi evvelki bölümlerde incelenmişti. )

Yönetmek mi? Yönlendirmek mi? 

"Yön" kelimesi "Taraf, Doğrultu, Cihet, İstikamet" anlamlarını içeren bir kelime olup, "Yan"* kelimesiyle anlamsal ve fonetik açıdan ilintilidir.

* Almanca'daki "Jen" kelimesi ( "Yen" okunur. ) bir işaret sıfatı olup varlıkların ne yönde olduklarını belirtmek için kullanılmaktadır. ( Örnek: Jenes Buch = Oradaki kitap )

"Yön" kökünden türemiş olan iki fiil günlük yaşantıda da sık kullanılmaktadır. "Yönetmek" ve "Yönlendirmek"

"Yönetmek" fiili yaptırımsal, zorlayıcı ve tahakküme dayalı bir eylemi tanımlamakta ve bu fiile maruz kalana karar verme imkânı tanımamaktadır. "Yönetilme" konumunda kalmış olmanın iki sebebi olabilir. "Mecburiyetten* isteksizce zorlanma" veya "Cahilce biyattan istekle kabul"

* Mecburiyetin hasıl olma sebebinin kökünde Allah'ın insanlara eşit olarak bahşettiği nimetlerin şeytanlarca, tahakküm amaçlı gasp edilmesi bulunmaktadır.

"Emir vermek" fiili "Yönetmek" fiilinin alt ürünüdür. Herhangi bir talebe itirazın veya talebin reddinin yaptırımla sonuçlanacağı bir ortamda zorbalık ve zulüm yani "Yönetim" tezahür eder. "Yönetim aslında emir vermek değildir ki" gibi bir karşı söylem ise kelimelerin anlamlarını ve gerçekleri dikkate almadan yaşamaya alıştırılmış olanların ürünüdür.

İlahi nizamda bir varlığın diğerini yönetmesi değil yönlendirmesi esastır. Dolayısıyla yaratılış esasen varlıkların birbirlerini yönlendirmeleri üzerine kurulu bir sistemdir. Bakara suresinin 256. ayetinde yer alan "La ikrahe fid din" ( Dinde zorlama yoktur. ) ifadesi bu hususu açıkça bildirmektedir.

Hud suresinin 59. ayetinde ise zalimlerin "inatçı zorbalar" ( cebbarin anid ) oldukları vurgulanmakta ve cahil inkârcıların biyat etmek suretiyle bu zalimlere kendilerini yönetme imkânı verdikleri, kendilerini teslim ettikleri ve onların emirlerine tabi oldukları belirtilmektedir.

11/59 - Ve tilke adün cehadu bi ayati rabbihim ve asav rusülehu VETTEBEU EMRA KÜLLİ CEBBARİN ANİD ( Ve işte Ad, Rab’lerinin ayetleri ile cihad ettiler. O’nun resullerine isyan ettiler. HER İNATÇI ZORBANIN EMİRLERİNE TABİ OLDULAR. )

Beled suresinin 13. ayetinde de "Boyunduruk altına alma" ( Rekabet ) yani bir anlamda "Yönetme" eyleminin bırakılması öğütlenmektedir.

90/13 - Fekkü rekabet ( Boyunduruğu, köleleştirmeyi, rekabeti bırakmak. )

Allah'ın haricindekinden emir alınmasının ve O'nun haricindekinin yönetimine girilmesinin ilahi nizama aykırılık teşkil ettiğinin delili, vicdana hitap eden şu örnekle sabittir. Aralarında sadece arkadaşlık ilişkisi bulunan iki kişiden birinin diğerine "Şimdi git ve şunu yap." söyleminde bulunması diğerinin tepkisine yol açacak, gücenmesi ve talebi reddiyle sonuçlanacaktır. Bu durum zaten ortada bir sorun olduğunu ispatlar niteliktedir. Anılan emir cümlesinin kabulü için bu iki kişi arasındaki ilişkinin niteliğinin değişmesi gerekir ki işte bu değişim sistemdeki "bug"dır yani sorundur.

"Yönlendirmek" fiili ise zorlama ve tahakküm girişimi içermeyen nihayetinde kararı, "yönlendirme" yani "yön önerisi" sunulan kişiye bırakan bir eylemi tanımlamaktadır. Kur'an'ın dahi bir "Hüda" ( Yönlendirme ) olduğu ayetle bildirilmiştir. Şayet "Yönlendirme" fiili ilahi zorlama ve mecburiyet içerseydi yerde sapık ve zalim kimse bulunmazdı. Kur'an'da "Hüdallah" ( Allah'ın yönlendirmesi ) ifadesi de sık tekrarlanmaktadır.

2/2 - Zalikel kitabu la raybe fih HÜDen lil müttekin ( Bu, o hakkında şüphe olmayan, sakınanlar için YÖNLENDİRME olan kitaptır. ) 2/120 - .... kul inne HÜDELLAHİ hüvel HÜDA .... ( ... De ki: "YÖNLENDİRME kesinlikle o Allah’ ın YÖNLENDİRMESİdir." ... )

"Hüda" kelimesi, "Had / Hadi" ( Yönlendirici ), "Hidayet" ( Yönlenme ) kelimeleriyle aynı kökten ( HD kökü ) türemiştir. İngilizce ve Fransızca'daki "Guide" ( Rehber, Yönlendirici ) kelimesi "HİDayet" kelimesindeki "Hid" kökünün tezahürüdür. ( Bu kelime Fransızcada "Gid" olarak, İngilizcede "Gayd" olarak telaffuz edilir. Her iki telaffuz da "Hid / Had" köküyle uyumludur. ) Ayrıca İngilizcedeki "Head" ( Baş ) kelimesi "Yönlenmek" anlamını da içermekte olup yine "Hid" kökünün bir başka tezahürüdür. 

Fatiha suresinin 6. ayetinde inananların Allah'tan "Yönlendirme" talebi yer almaktadır. Ayette yine "Hid" kökü bulunmaktadır.

1/6 - İHDinas sıratel mustakim ( Bizi doğru yola YÖNLENDİR. )

"Yönlendirme" fiilinin yer aldığı bazı ayetler;

7/181 - Ve min men halakna ümmetün YEHDUNE bil hakku ve bihı ya'dilun ( Ve yarattığımız kimselerden, gerçeğe YÖNLENDİREN ve onunla adil olan topluluk var. )

Zümer suresinin 23. ayetinde de "Kur'an"'dan ve "Allah'ın yönlendirmesinden" bahsedilmektedir. Yukarıda da ifade edildiği üzere "Yönlendirme" zorlama ve mecburiyet içerseydi yeryüzünde sapık ve zalim kimse kalmazdı. Allah'ın yönlendirmesi, sadece inananlar için "Emir"* niteliğindedir.

( * "Emir" kelimesi esasen "İş" anlamına gelen "Emr" kelimesidir. )

39/23 - Allahü nezzele ahsenel hadısi kitaben müteşebihen mesaniye takşeırru minhü cüludüllezıne yahşevne rabbehüm sümme telınü cüludühüm ve kulubühüm ila zikrillah zalike HÜDELLAHİ YEHDİ bihı men yeşa' ve men yudlilillahü fe ma lehu min HAD ( En güzel sözü, benzetmeli ikili kitap olarak Allah indirdi. O Rab’lerinden korkanların O’ndan derileri ürperir. Sonra Allah' ın hatırlamasına derileri ve kalpleri yumuşar. Bu Allah' ın YÖNLENDİRMESİDİR. Onunla dilediği kimseyi YÖNLENDİRİR. Allah kimi saptırırsa, artık ona YÖNLENDİRİCİDEN yoktur. )

22 Ekim 2020 Perşembe

Kitabun merkum ... ama hangisi? 

Mutaffifin suresinin aşağıdaki ayetlerinde "Siccin" ve "İlliyin" kelimelerini tanımlayan "Kitabun merkum" ( Rakamlandırılmış yazı ) ifadesi yer almaktadır.

Siccin = Zindan

İlliyin = Gökteki en üst katman

83/7 - Kella inne KİTABEL füccari le fi SİCCİN ( Hayır. Kesinlikle günahkarların YAZISI SİCCİNİN içindedir. )

83/8 - Ve ma edrake ma SİCCİN ( Ve SİCCİNİN ne olduğunu sana ne bildirir? )

83/9 - KİTABUN MERKUM ( RAKAMLANDIRILMIŞ YAZI. )

83/18 - Kella inne kitabel EBRARİ le fi İLLİYİN ( Asla kesinlikle İYİLERİN kitabı, yazısı İLLİYİNİN içindedir. )

83/19 - Ve ma edrake ma İLLİYUN ( Ve İLLİYİNİN ne olduğunu sana ne bildirir? ) 

83/20 - KİTABUN MERKUM* ( RAKAMLANDIRILMIŞ YAZI. )

* "Kitabı merkum" ... Bilgisayar yazılımı ve kodları ( 0,1 )?!

83/21 - Yeşhedühül mukarrebun ( Yaklaştırılanlar ona şahit olurlar. )

Her adımlarını Kur'an ayetlerini birebir kopyalayıp taklit ederek atan küreselciler dijitalleşme sürecini de bu ayetlere göre yapmaktadırlar. Küresel müşrikler, "Dijital dönüşüm", Dijitalizm", "Dijitalleşmek" kavramlarıyla, ayetlerde yer alan "Rakamlandırılmış yazıya" yani AI ( Yapay zekâ ) yazılımına / sistemine bağlanarak sözde transhuman ( insan üstü ) olmak ve yeni sapık düzenin ilahı olarak telkin edilen AI'ya ( Yapay zekâya ) "yakınlaşmayı" ifade etmektedirler.

Ayetlerde yer aldığı üzere kendini Rab'be ortak koşan kibirli, inkârcı ve müşrik Firavun da "Yakınlaşmak" fiilini kullanmakta ve sihirbazlara "Musa'yı yenerseniz "yakınlaşanlardan" olacaksınız." demektedir. Yani kendini ilah addederek, "kendisine yakınlaşma ayrıcalığına sahip oluncağından" bahsetmektedir.

Kur'an'da "Siccin" ve "İlliyin" olarak isimlendirilmiş yazılar "Kitabun merkum" ( Rakamlandırmış yazı ) olarak tanımlanmaktadır. "Siccin" kaba madde planındaki insanı içine hapsetmek üzere manipüle edilen yazılımı yani AI'ı ( Yapay Zeka ), "İlliyin" ise ruhsal tekâmül neticesinde idrak edilecek ilahi kozmik bilgilerden oluşan yazıyı / yazılımı simgelemekte gibidir. Adeta insanlara, bu ikisi arasında bir seçim zamanının yaklaştığı haber verilmektedir.

83/9 Kitabun merkum

83/20 Kitabun merkum

"Kitabun merkum" ifafesi Kur'an'da sadece iki ayette geçmekte olup bu ayetlerde 11 nümerolojisi dikkat çekmektedir.  

8+3 = 11

9+2+0 = 11

21 Ekim 2020 Çarşamba

Pandemi ve İnanca bağlı ayrışım 

Coronavirus pandemisi "İnanç" olgusunu ön plana çıkartmasıyla da tarihi öneme sahip bir vakadır. Kur'an'da döngü sonu sürecinin yani kıyamet gününün ( gün = süreç ) "Yevmel Fasl" ( Ayrışım Günü ) olarak da tanımlanması pandemiyle ilintili olarak tezahür eden "İnanç Ayrışımına" işaret etmekte gibidir. ( Bu noktada "İnanç" kavramı farklı bir boyutu ile incelenmektedir. )

21.10.2020 tarihinde basında yer alan bir yazıda Coronavirus pandemisiyle ilgili olan ve "komplo teorisi" olarak nitelenen bazı bilgiler ilginç referanslar ve önyargılı kabuller vasıtasıyla sözde geçersiz kılınmaya çalışılmıştır. Oysa ki yazının içeriğinin objektif değerlendirmeden uzak ve sadece yazarın algısına ve inancına dayalı olarak hazırlandığı görülmektedir. ( Talimata dayalı misyon yazısı olması ihtimali hariç tutularak elbette. )

Yazı içeriğinin kısaca özeti, yazıda olduğu gibi, aşağıda "Teori" ve "Neden yanlış?" başlıklarıyla yer almaktadır.

"Teori 1 : Coronavirus Çin'de bir laboratuarda üretildi.

Neden yanlış? : ABD'li istihbarat teşkilatları corona virüsün insan yapımı veya genetiği değiştirilmiş olmadığına dair geniş bilimsel fikir birliğiyle bu iddiayı reddetti."

Misyonları halka dezenformasyon pompalamak olan istihbarat kuruluşlarının beyanı yazıda kesin delil addedilmektedir. Nobel ödüllü virolog Luc Montagnier ise doğada böyle bir virüsün olamayacağını, COVID19'un HIV ve Malaria virüslerinin laboratuar ortamında sentezlenmesiyle üretilmiş olabileceğini beyan etmiştir. Ne olacak şimdi?

"Teori 2 : Coronavirus gripten daha etkili değil.

Neden yanlış? : Bilim insanları Coronavirus kaynaklı ölüm oranının gripinkinden çok daha yüksek olduğuna inanıyor. "

Bir kısım bilim insanı da aksini söylüyor. Ne olacak şimdi?

"Teori 3 : Zenginler Coronavirus'ü aşıdan para kazanmak için kullanıyor.

Neden yanlış ? : Fauci veya Gates'in corona virüs salgının kazanca dönüştürdüğüne dair hiçbir kanıt bulunmuyor. Gates'in ise bulaşıcı hastalıkları ortadan kaldırmaya yönelik uzun bir hayırseverlik geçmişi bulunuyor."

Ve bu ifadeler önde gelen bir basın kuruluşunun haberinde yer almıştır. "Virüs salgının kazanca dönüştüğüne dair kanıt yok." demek ve küresel ailelerin neferi olmuş bir emperyal kapitalistin hayırsever olabileceğini baz kabul addetmek başlıbaşına gaflettir. Gates'in ortağı olduğu aşı şirketi GAVI tarafından Afrika'nın yıllardır bir aşı deney laboratuarına dönüştüğü ve birçok çocuğun akıbetinin meçhul olduğu da bilgiler arasındadır. Gates'in diğer girişimleri evvelki bölümlerde detaylı olarak incelenmiştir.

"Teori 4 : COVID19 aşısı yaptırmak güvenli olmayacaktır?

Neden yanlış ? : Aşılar her yıl milyonlarca hayat kurtarıyor. Aşı öncesinde binlerce test yapılıyor."

Bu kadar yani.!! Aşıların içeriklerindeki bileşenlerin insan metabolizması üzerinde ne gibi etkileri olduğu, hastalıklara sebebiyet verip vermediği ve genetik yapıyı ( DNA ) bozup bozmadığı hususu halk açısından daima belirsizliğini korumaktadır.

"Teori 5 : Vakalardaki artışın sebebi artan test adetleridir.

Neden yanlış ? : Doğru olsaydı, pozitif testlerin yüzdesinin zamanla azalması beklenirdi."

Yanlış olma sebebi oranla açıklanmaya çalışılmıştır. Oysa ki vaka oranı pandeminin ilk dönemine göre çok yüksek oranda azalmış ve sabitlenmiştir.

Görüleceği üzere yazıdaki geçersiz kılma sebepleri tamamen sübjektif algıya ve inanca dayanmaktadır. ( Kasıtlı yönlendirme hedefi olması hali dışında elbette ) 

İşte yakın dönemde insanlar, inançlarının vesile olacağı kitlesel bir ayrışıma doğru ilerlemektedirler. 

Fani ve Baki 

"Baki" ( Kalıcı, Daimi, Sonsuz ) ve "Fani" ( Geçici, Sonlu, Boş ) kelimeleri yaratılıştaki düalite ilkesinin iki temel unsuru olup, sırasıyla "Ruh" ve "Madde" kavramlarını da niteleyen sıfatlardır.

Kur'an'da düşük frekanslı kaba madde alemi ( boyutu ) dünyanın "Fani", yüksek frekanslı süptil madde alemi olan ahiretin ve ötesindeki ruh aleminin ise "Baki" olduğu bildirilmektedir.

55/26 - Küllü men aleyha FAN* ( Onun üzerinde olan tüm kimseler FANİDİR. )

* "Fan" ve "Fani" kelimelerinin İngilizce'deki "Fun" ( Eğlence ) ve "Funny" ( Eğlenceli ) kelimelerinin kaynağı olması kuvvetle muhtemeldir. Kur'an'da dünya hayatının "oyun ve eğlence" ( leib ve lehv ) olduğu yani boş ve geçici olduğu zikredilir. 6/32 - Ve mel hayatüd dünya illa leıbün ve lehv ... ( Ve dünya hayatı, oyun ve eğlence haricindeki değildir. ... )

"Fani" ve "Baki" kelimelerinin dünyayı ve ahireti* nitelemek amacıyla kullanıldığı bazı ayetler şöyledir. ( * "Ahiret" kelimesi "Ahir" ( Diğer, Öte, Başka ) kökünden türeyen ve kitapta çok geniş kapsamlı olarak madde aleminin ötesindeki tüm alemleri tanımlamak için kullanılmıştır. )

16/96 - Ma ındeküm YENFEDÜ ve ma ındellahi BAK ve le necziyennellezine saberu ecrahüm bi ahseni ma kanu ya'melun ( O indinizdeki TÜKENİR de o Allah' ın indindeki BAKİDİR. Kesinlikle biz o sabredenleri, o yapmış olduklarının daha güzeli olan ödülleri ile karşılıklandıracağız. )

20/73 - İnna amenna bi rabbina li yağfira lena hatayana ve ma ekrahtena aleyhi mines sıhr vallahü hayrun ve EBKA ( Kesinlikle biz, hatalarımıza ve sihirden o bizi ona zorladığına karşı bize af eylemesi için Rab’bimize inandık. ALLAH daha hayırlıdır ve BAKİDİR. ) 

20/131 - Ve la temüddenne ayneyke ila ma metta'na bihı ezvacen minhüm zehratel HAYATİD DÜNYA li neftinehüm fıh ve RİZKU RABBİKE HAYRUN ve BEKA ( Ve onlardan eşleri, o faydalandırdıklarımıza gözünü dikme. Onlar, onları sınamamız için DÜNYA HAYATININ parlaklıklarıdır, süsleridir. RAB'BİNİN RIZIKI DAHA HAYIRLIDIR VE BAKİDİR. )

28/60 - Ve ma utıtüm min şey'in fe METAUL HAYATÜD DÜNYA ve zınetüha ve MA İNDELLAHİ HAYRUN VE EBKA e fe la ta'kılun ( Ve o size verilen şeyler DÜNYA HAYATININ MADDESİ, faydası ve süsüdür. O ALLAH'IN İNDİNDEKİ DAHA HAYIRLIDIR VE DAHA BAKİDİR. Artık akıl etmez misiniz? )

42/36 - Fe ma utıtüm min şey'in fe METAUL HAYATÜD DÜNYA ve MA İNDELLAHİ HAYRUN VE EBKA lillezıne amenu ve ala rabbihim yetevekkelun ( Böylece o verildiğiniz, DÜNYA HAYATININ MADDESİDİR, faydasıdır. O ALLAH'IN İNDİNDEKİ, inananlar için ve Rab’lerine dayanıp sığınanlar için DAHA HAYIRLIDIR VE DAHA BAKİDİR. )

A'la suresinin 16. ayetinde insanların "Fani" olan ile "Baki" olan arasındaki seçimlerinin aynı zamanda onların sınavı da olduğu dolaylı olarak bildirilmektedir.

87/16 - Bel tü'sirunel hayated dünya ( Bilakis dünya hayatını tercih ediyorsunuz. )

87/17 - Vel'ahıretü hayrün ve EBKA ( Ve ahiret daha hayırlıdır ve DAHA BAKİDİR. )

20 Ekim 2020 Salı

Yüzleri silen maske ve dijitalizm

Nisa suresinin 47. ayetinde yer alan "Yüzlerin silinmesi" ( Natmise vücuhen ) ifadesi güncel bazı hususlara işaret etmekte gibidir.

4/47 - Ya eyyühellezine utül kitabe aminu bima nezzelna müsaddikan li ma meaküm  min kabli en NATMİSE VÜCUHEN fe neruddeha ala edbariha ev nel'anehüm ke ma leanna ASHABES SEBT ve kane emrullahi mef'ula

( Ey o kitap verilenler, YÜZLERİ SİLİP de onları arkalarına çevirmemizden veya onları o YEDİNCİ GÜN SAHİPLERİNİ LANETLEDİĞİMİZ gibi lanetlememizden önce, o sizinle birlikte olanı doğrulayıcı olarak indirdiğimize inanın. Allah’ ın işi yapılasıdır. )

Döngü sonu vakalarından olduğu aşikar olan virüs pandemisiyle birlikte gündeme gelen "Maske" uygulaması ve "Dijitalleşme" süreci ayetteki "Yüzlerin silinmesi" ifadesinin tezahürü gibi görünmektedir. Zira maske, insanların yüzlerini adeta silmiş, onları tanınmaz ve tek tip varlıklara dönüştürmüş gibidir. Öte yandan muhtelif dijital projelerle insanların simalarının ve kimliklerinin yokedilmesi ve insanların adeta "koddan ibaret" "şeylere"* dönüştürülmesi istenmektedir. ( * IOT ( Internet of Things / Şeylerin Interneti ) )

Ayrıca ayette yer alan "Yedinci gün sahipleri" ifadesi de 70,000 yıllık büyük döngünün sonuna gelindiğini bildirmekte gibidir.

Ayetin numarasının ( 47 ) nümerolojik değeri ( 4+7 = 11 ), yeni döngü ve farklı boyuta / hale geçiş portalı kavramlarının simgesi olan "11" sayısını vermekte olup, bu durum evvelce "Coronavirus ve 11 ritüeli" başlıklı bölümdeki veriler ile de uyum arzetmektedir.





Ashab-ı Kehf, Tarsus ve Deri Levhalar 

"Tarsus" kelimesi, "Taurus" ( Boğa - İki Boynuzlu ) kelimesiyle benzerlik arzetmekte olup "Zülkarneyn" ( İki Boynuzlu / İki Soylu / İki Boyutlu ), boyutlararası zamanda yolculuk ve Ashab-ı Kehf ( Mağara Sahipleri ) kavramlarıyla ilintilidir.

Ashab-ı Kehf'i ifade eden "Yedi Uyurlar"'ın bulundukları mağaranın da Tarsus'ta olduğu söylenmektedir. Ayrıca Tarsus'un, Toros ( Taurus / Boğa ( Boğa İki Boynuzludur. ) ) dağlarına yakın olması da anlamsal ilintiyi kuvvetlendirmektedir.

Anadolu'da, Tarsus'ta doğduğu düşünülen Mithraizm ya da Mithra ezoterik ve mistik bir Roma kültüdür. Bir yeraltı dini olan Mithraizm özellikle sayılar ve astral inançlar etrafında şekillenmiştir. O dönemin Tarsus sikkeleri üzerinde yer alan Mithra’nın "boğayı" öldürmesi ve aslan-boğa savaşı resimleri Pers egemenliği döneminde görülmeye başlanmıştır. Bu sembolizm Boğa’nın bahar ekinoksundaki batışını temsil etmektedir.

Mithra ve Boğa ( Taurus )


Tarsus sikkesinde Aslan ve Boğa sembolü

13.11.2016 tarihinde Tarsus'taki 3103 sokak 82 Evler 33460 adresindeki 214 adanın 7. ve 8. parsellerinde gizli bir kazı başlatılmış ve kazı 04.11.2017 tarihinde sonlandırılmıştır. Tarsus Müzesi Müdürlüğü sonlandırılan kazıya ilişkin şu resmi açıklamayı yapmıştır.

“Tarsus Müzesi Müdürlüğünce 214 Ada, 7 ve 8 no.lu parselde gerçekleştirilen kurtarma kazısında kültür dokusunun ortaya çıkarılarak niteliğinin anlaşılabilmesi için amorf durumda pişmiş toprak kandil parçası, çatı kiremiti, amphora parçaları vb. buluntulara ulaşılmış olup envanterlik nitelikte taşınır-taşınmaz kültür varlığına rastlanmaması nedeniyle kazı çalışmalarının sonlandırılması kanaatine varılmıştır.”


Tarsus kazısının yapıldığı parseller

Kazının, bir boyut portalı arama, Barnabas İncili'ni arama, Ahit Sandığını ( Tabuti Sekine ) arama gibi gizli amaçları olduğu muhtelif mecralarda yer almıştır. 

Tarsus'taki bu kazının başlangıç ve bitiş tarihlerindeki sayılar, kazının yapıldığı adresteki sayılar ve Tevrat'ta "Tarsus" kelimesinin geçtiği ayetteki sayılar arasında uyum söz konusudur. Anılan sayılar 4, 11 ve 7 nümerolojisi itibarıyla dikkat çekmektedir. Kazının  başlangıç ( 13 ) ve bitiş günlerinin ( 4 ) nümerolojik değerleri 4 ve 4 sayısı olarak tezahür etmektedir. Ayrıca ilgili ayın 11. ay olması da farklı boyuta geçiş portalının nümerolojik sembolü açısından dikkat çekmektedir.

"Tarsus" kelimesinin İncil'de ilk kez geçtiği ayetin sure numarasının ( 44 ) nümerolojik değeri "8" ( 4+4 = 8 ), ayet numarasının ( 9-11 ) nümerolojik değeri ise "11" ( 9+1+1 = 11 ) sayısını vermektedir. 8 ve 11 sayıları yeni döngü başlangıcının, sonsuz döngünün ve boyutlar arası geçiş portalının sembolleridir. Ayet numarasının 9-11 olması da 9/11 sembolizmi açısından dikkat çekmektedir.

44 Acts 9-10 Şam'da Hananya adında bir İsa öğrencisi vardı. Bir görümde Rab ona, «Hananya!» diye seslendi. «Buradayım, Rab» dedi Hananya.

44 Acts 9-11 Rab ona, «Kalk» dedi, «Doğru SOKAK* denilen SOKAĞA git ve Yahuda'nın evinde Saul adında TARSUSLU birini ara. Şu anda orada dua ediyor.

Tarsus kazılarının yapıldığı adres "3103 Sokak" olarak geçmektedir. Adresin posta kodu ise 33460'dır. her iki sayının da nümerolojik değeri "7" sayısını vermektedir. ( 3+1+0+3 = 7 ve 3+3+4+6+0 = 16 ... 1+6 = 7 ) Bu nümeroloji "Yedi Uyurlar" kavramıyla uyum arzetmektedir. Ayrıca ada numarasının ( 214 ) nümerolojik değeri de "7" sayısını vermektedir. Parsel numaralarının 7 ve 8 olması ise Kehf suresinde ashab-ı kehfin adedinin "Yedidirler, sekizincileri köpekleridir." olarak bildirilmesiyle ilintilidir.

44 Acts 11-25 Sonra BARNABA, Saul'u aramak için TARSUS'a gitti.

Barnaba ve Tarsus ilintisi yukarıdaki ayette yer almaktadır.

Kur'an'ın Kehf ( Mağara ) suresinde boyut portalından ( Kehf ) geçerek solucan deliği kanalıyla "boyutlar arası zamanda yolculuk yapan vazifelilere" kozmik ilim verildiği ve onların da bu ilmi "deri levhalara" yazdıkları bildirilir. Ayetlerde ashabı kehfin trans halinde olduklarından ve zaman algılarının da göreceli olarak farklılaştığından ( Time Distorsion ) bahsedilmektedir.

Zamanda yolculuk temalı olan Ashab-ı Kehf hikayesinin "Zülkarneyn" ile ilintisi olması muhtemeldir. "Zülkarneyn" kelimesi "İki Soylu, İki Boyutlu, İki Boynuzlu" anlamlarına gelmekte olup, boyutlar arası zamanda yolculuk imkanı sağlayan Solucan Deliği ile ilintili gibi görünmektedir.

İki Boynuz şeklindeki Wormhole ( Solucan Deliği )

Ashab-ı Kehf ile ilgili ayetler şöyledir.

18/9 - Em hasibte enne ASHABEL KEHFİ ver RAKIMİ kanu min ayatina aceba ( Sen MAĞARA SAHİPLERİNİN ve DERİ LEVHALARIN kesinlikle şaşılacak ayetlerimizden olduklarını mı sandın? ) 

18/10 - İz evel fityetü ilel kehfi fe kalu rabbena atina min ledünke rahmeten ve heyyi' lena min emrina raşeda ( Zamanında genç adamlar mağaraya sığındılar da "Rab’bimiz bize indinden rahmet ve işimizden doğruluğa kolaylık ver." dediler. )

18/11 - Fe darabna ala azanihim fil kehfi sinıne adeda ( Böylece mağaranın içinde seneler adediyle kulaklarına vurgulayıp beyan ettik. )

18/12 - Sümme beasnahüm li na'leme eyyül hızbeyni ahsa li ma lebisu emeda ( Sonra bu iki gruptan hangisinin, kaldıkları süreyi daha iyi sayacağını bilmek için onları dirilttik. )

18/18 - Ve tahsebühüm eykazan ve hüm rukudün ve nükallibühüm zatel yemıni ve zateş şimali ve kelbühüm basitun ziraayhi bil vesıyd lev ittala'te aleyhim le velleyte minhüm firaran ve le müli'te minhüm ru'ba ( Ve onları uyanık sanırdın ama onlar uykudaydılar. Onları sağa ve sola* çevirirdik. Köpekleri ön ayaklarını kapı eşiğine uzatıp yaymıştı. Şayet onları görseydin firar ederek onlardan yüz çevirirdin ve onlardan korku ile doldurulurdun. )

* "Sağa ve sola çevrilmek" ifadesi de düaliteye atıf içermektedir.

18/19 - Ve kezalike beasnahüm li yetesaelu beynehüm kale kailün minhüm KEM LEBİSTÜM KALU LEBİSNA YEVMEN EV BA'DA YEVM kalu rabbüküm a'lemü bima lebistüm feb'asu ehadeküm bi verikıküm hazihı ilel medıneti fel yenzur eyyüha ezka taamen fel ye'tiküm bi rizkın minhü vel yetelattaf ve la yüş'ıranne biküm ehada ( Ve işte onları aralarında sual etmeleri için böyle dirilttik. Onlardan sözcü "NE KADAR KALDINIZ?" dedi. "BİR GÜN VEYA GÜNÜN BAZISI, BİR BÖLÜMÜ KADAR KALDIK." dediler. "Ne kadar kaldığınızı Rab’biniz bilir. O halde birinizi bu gümüşünüz ile şehire gönderin de yiyecek olarak onların hangisi en temiz baksın. Böylece size ondan rızıkları getirsin ve nazik, dikkatli olsun, sizi kimseye farkettirmesin, sezdirmesin." dedi. )

Ayette boyutlar arası zaman yolculuğundaki görecelilik kavramına vurgu yapılmaktadır.

18/22 - Se yekulune selasetün rabiuhüm kelbühüm ve yekulune hamsetün sadisühüm kelbühüm racmen bil ğayb ve yekulune SEB'ATÜN VE SAMİNÜHÜM KELBÜHÜM kul rabbi a'lemü bi ıddetihim ma ya'lemühüm illa kalılün fe la tümari fıhim illa miraen zahiran ve la testefti fıhim minhüm ehada ( "Üçtürler dördüncüleri köpekleridir."diyecekler. "Beştirler altıncıları köpekleridir." diyecekler. Gayba tahmin yürüterek. "YEDİDİRLER VE SEKİZİNCİLERİ KÖPEKLERİDİR" derler. De ki: "Onların adetlerini Rab’bim bilir." Onları azın haricindekiler bilmezler. O halde açıkça görünenlerin haricinde onlar hakkında tartışma. Onlardan hiçbirine de onlar hakkında soru sorma. )

Ayetteki;

"yekulune (1) seb'atün (2) ve (3) saminü (4) hüm (5) kelbü (6) hüm (7) ( "Yedidirler ve sekizincileri köpekleridir." derler. ) 

cümlesinde ve

"Kul (1) rabb (2) i (3) a'lemü (4) bi (5) ıddeti (6) him (7)" ( De ki: "Onların adetlerini Rab’bim bilir." ) 

cümlesinde 7'şer kelime bulunması da Ashab-ı Kehf'in 7 kişiden oluştuğuna işaret etmekte gibidir. 

18/25 - Ve lebisu fı kehfihim selase mietin sinıne vazdadu tis'a ( Ve mağaralarının içinde üçyüz sene kaldılar ve dokuz artırdılar.

Ayette, mağarada kalanların bir gün veya daha azı gibi algıladıkları sürenin 309 veya 2700 yıl olduğu bildirilmektedir. Ayetteki "300 sene ve 9 arttırma" ifadesinin 300+9 = 309 olabileceği gibi 300x9 = 2700 de olma ihtimali bulunmaktadır. 2700 sayısı, düalitenin sembolü olan 2 sayısını ve bir döngüyü ve döngü sonunu simgeleyen 7 sayısını içermekte olup, "İkili Yedi" kavramının bir tezahürü niteliğindedir.