30 Eylül 2022 Cuma

Elizabeth II ( Bölüm 3 )

İngiltere kraliçesi Elizabeth II'nin cenaze töreninde, tabutunun taşınması formatında da şirk nitelikli okült ezoterik sembolizm yapılmış olma ihtimali bulunmaktadır. Zira tabutu 8 kişi taşımıştır.


Yukarıda zikredilen husus Hakka suresinin 17. ayetinde "Rab'bin arşının taşınması" ifadesiyle yer almaktadır.

69/17 Vel meleku ala ercaiha ve yahmilu ARŞE RABBİKE fevkahum yevmeizin SEMANİYET

( Ve melek onun çevresindedir. O gün onların SEKİZİ, üstlerinde RAB’binin ARŞINI* taşırlar. )

* Arş ( Taht, Yüce makam ) kelimesinin İngilizcedeki karşılıkları Arc / Arch ( Yay, Kemer ) ve Ark ( Gemi şeklindeki hazne ) kelimeleridir ki hepsi kökende ortak anlam ilintisine sahiptirler. 

Ayrıca bkz.

https://kuranilmi.blogspot.com/2022/09/elizabeth-ii-bolum-2.html?m=1

https://kuranilmi.blogspot.com/2022/09/elizabeth-ii.html?m=1 

https://kuranilmi.blogspot.com/2022/09/angle-land-melekler-ulkesi.html?m=1

İklim Değişikliği ve Karbon Ayak İzi aldatmacası

Tüm organik yapılar Karbon ve Hidrojen atomları içermektedirler. Bu nedenle "Organik Kimya" bilimine "Karbon Kimyası" da denilmektedir.

Dünya çapında tam tahakküm sistemini kurma gayreti içindeki küreselcilerin son dönemde iletişimini yoğunlaştırdıkları algı operasyonlarından biri de "Küresel Isınma / Küresel İklim Değişikliği" projesidir. Küresel Isınma, esasen dünyanın normal iklim döngüsünün bir bileşeni olmasına rağmen insanlara sanki dünyanın sonunu getirecek bir felaketmiş gibi algılatılmaya çalışılmaktadır. Oysa esasen, küresel ısınmayı sebep göstererek devreye alınması planlanan aksiyonlar dünyadaki yaşamı tehdit eden felaketler olarak nitelendirilebilmektedirler. Bahsi geçen algı operasyonu kapsamında küresel bazda Çevre Bakanlıklarının ismi Çevre ve İklim Değişikliği Bakanlığı olarak değiştirilmekte veya sadece İklim Değişikliği Bakanlığı olarak yeni bakanlıklar kurulmaktadır.

Şirket sahibi ailelerden oluşan şeytani elit zümre, sözde küresel ısınmanın azaltılması kisvesi altında, esas hedefleri olan doğal yaşamı bozma ve sonlandırma girişimlerini sürdürmektedirler. Bu hedef dogrultusunda şeytanlar, hayvancılığı, balıkçılığı ve tarımı dünya için çok büyük riskmiş gibi gösterme çabalarını hızlandırmışlardır. 

"Küresel Isınmayı Önleme" ve "Karbon Ayak İzini Azaltma" söylemlerinin ardındaki gizli şeytani hedef ise Allah'ın yarattığı organik yaşamın yok edilmesi ve yeni dünya düzeninin ilahı addettirilmeye çalışılan Yapay Zeka destekli sentetik yaşamın devreye alınması projesinin uygulanmasıdır. Bu yaklaşım açıkça Allah'a isyan olarak tanımlanabilir. Bu kapsamda yer alan Transhumanism, Human 2.0 ( İnsan 2.0 ) gibi projelerin batini hedefi mRNA enjeksiyonu ve sentetik gıdalar vasıtasıyla insanlığı korumak veya üstün nitelikli insan oluşturmak değil bu araçları kullanarak insanları insanlıktan çıkmış ve genetik yapıları bozulmuş varlıklara dönüştürmektir. 

2/205 Ve iza tevella sea fil erdi li yufside fiha ve yuhlikel harse ven nesl vallahu la yuhibbul fesada

( Ve yüz çevirip başa geçtiğinde, yerde bozgun yapmak, ekini ve nesli helak etmek için çabalar. Allah bozgunu sevmez.  )

İnsanın ve hayvan türlerinin organik yapılar yani karbon yapılar oldukları dikkate alındığında esasen "Karbon Ayak İzinin Azaltılması" kavramının okült mesajı "yerde ayak izi bırakan" canlı nüfusunun azaltılması anlamını içermekte gibidir.

Son günlerde yayımlanan ve tepki çeken bir banka reklamında da, fosil yakıt tüketimi kaynaklı CO2 emisyonunu tanımlayan  "Karbon Ayak İzi" ( KAİ ) kavramı işlenmekte ve sanki KAİ bireylerin azaltması gereken kişisel bir hedefmiş gibi algılatılmaya çalışılmaktadır. Bu vesileyle "Sosyal Skorlama" projesinin altyapısı da algısal seviyede tesis edilmektedir. Oysa ki CO2 emisyonunun esas kaynağı küresel enerji şirketleridir.

"İklim Değişikliği" kavramının kökeninde de şeytanların "nimeti değiştirme"ye dayalı operasyonlarının olduğu Enfal suresinin 53. ayetinde bildirilmektedir.

8/53 Zalike bi ennellahe LEM YEKU MUĞAYYİRAN Nİ'METEN EN'AMEHA ALA KAVMİN HATTA YUĞAYYIRU MA Bİ ENFUSİHİM  ve ennellahe semiun alim

( Bu, Allah’ın kesinlikle BİR KAVİME VERDİĞİ NİMETİ, ONLAR NEFİSLERİNDEKİNİ DEĞİŞTİRMEDİKÇE DEĞİŞTİREN OLMAMASINDAN dolayıdır. Kesinlikle Allah duyandır, bilendir. )

28 Eylül 2022 Çarşamba

Sızıntı ?!

Şubat 1979'da yayımlanmaya başlayan ve 2016 yılında yayını durdurulan "Sızıntı" isimli derginin gerek ismi, gerekse de kapak görselleri itibarıyla dikkat çekici sembolizm içermekte olduğu görülmektedir.

Derginin ilk sayısının kapağındaki "Şubat 1979" yazısının hemen altında "Sayı 1" ve "Yıl 1" yazmaktadır. İki adet 1 sayısının bu şekilde konumlandırılması 11 sayısının tezahürü için yapılmış gibi görünmektedir. Zira herhangi bir periyodik derginin kapağında "Yıl 1, Yıl 2 vb" gibi bir ifadenin yer alması rastlanan bir durum değildir.

Derginin ismi olan "Sızıntı" kelimesi esas itibarıyla "ilim akışı" anlamından ziyade "toplum içine sızan, toplumu bilişsel ve algısal olarak kontamine eden bir frekans, bir varlık" anlamını simgeler gibi görünmektedir.

Bazı kapak örnekleri şöyledir.



Derginin kapağının üst kısmındaki "Sızıntı" yazısının hemen sağında yer alan ve sıvı akışına benzetilmiş olan figürün esasen Annunaki ( Cin şeytanı ) benzeri uzun kafalı bir varlığa benzediği görülmektedir. Saffat suresinin 65. ayetinde şeytanların başlarının zakkum tomurcuğuna benzediği bildirilmektedir.

37/65 Tal'uha ke ennehu ruusuş şeyatin ( Onun tomurcukları, kesinlikle o şeytanların başları gibidir. )

Ayrıca bkz.


Ayrıca "Sızıntı" kelimesindeki "t" harfinin formu da "Sol elini beline koymuş cin" sembolizmi içermektedir. ( Cinler, konik kafa ile de sembolize edilmektedir ki bu da zaten Annunaki kafası sembolüdür. )


Ayrıca bkz.


Yukarıdaki sayının kapağındaki çocuğun, kalp şeklini tam da bu varlık figürünün altına çizmekte olması da düşündürücüdür. Kapağın altında da şu cümle yer almaktadır.

"O, bugüne dek hep senin için sızıp durdu, Sana inançtan ne sırça saraylar kurdu.!"

Bu cümle, özellikle çocukların saf ve temiz frekansını tüketerek beslenmeyi ilke edinmiş olan cin şeytanı İblis'e işaret etmekte gibidir. ( 1953 yılında Arthur C. Clarke tarafından yazılmış olan "Childhood's End" isimli roman ve daha sonra 2015 yılında aynı isimle çekilen TV dizisi bu konuda bilgi içermektedir. )

Ayrıca bkz.



Dergi kapağında şeytanın, kademeli ( basamaklı ) kontrol piramidi resmedilmiştir.

Derginin kapağında "Beyine enjeksiyon" tasviriyle "Zihin programlama" fenomeni simgelenmiştir.

Kapakta ışığa doğru kıvrılarak ilerleyen yılan resmedilmiştir. Şeytanın batı dillerindeki isimlerinden biri de Lucifer ( Işık Getiren ) kelimesidir.

Kapakta Dünya kullanılmak suretiyle "Tek Göz " sembolizmi yapılmıştır.

Kapakta yine "Tek Göz" sembolizmi yapılmıştır.

Kapağın sağ alt tarafındaki figürde 666 sembolizmi bulunmaktadır.

Kapaktaki "Çift Başlı Yılan" figürü de şeytana atıfta bulunan okült cemiyet sembolüdür.

Kapaktak dağ figürü Illuminati piramidini simgelemekte gibidir.



Kapağın ön kısmında, küçük konileri içine alan büyük koniler ve arka planda ise ışın saçarak yükselen bir piramit bulunmaktadır. 

Kapakta, dünya üzerinde açılan bir portalın ardında bir "Piramit" görünmektedir.



Yukarıdaki kapaklarda yer alan "Monark Kelebekler" zihin kontrol programının sembolüdürler.

Mayıs 2016 ayına ait sayının ( yayının durdurulmasından iki ay önce ) kapağının sağ alt köşesinde de, pardesülü kolun altında,  cin tasviri bulunmaktadır.









Doğruluk ve Eğrilik

Kula kulluğu yani İblis'e ve neferlerine kulluğu din edinmiş şeytanların en dikkat çeken özelliği dünyevi, maddi ve nefsani menfaat durumuna göre her yöne eğrilebilmeleri, dönebilmeleri, belirli bir duruşları ve gerçekten savundukları bir davalarının olmaması yani karaktersiz olmalarıdır. Bu niteliğe sahip insanlar her yerde bulunmaktadırlar. Bu sefil şeytani niteliğe Enfal suresinin 48. ayetinde, "insanları önce aldatan sonra da zorluğu görünce döneklik yapan seytan" misaliyle değinilmiştir. 

8/48 Ve iz zeyyene lehumuş ŞEYTANU a'malehum ve kale la ğalibe lekumul yevme minen nasi ve inni carun lekum fe lemma teraetil fietani NEKESA ALA AKİBEYHİ ve kale inni beriun minkum inni era ma la teravne inni ehafullah vallahu şedidul ikab

( Ve ŞEYTAN, onlara çalışmalarını süslü gösterdiği zaman, "Bugün insanlardan size galip gelecek yoktur. Kesinlikle ben size yardımcıyım." dedi. İki topluluk göründüğünde TOPUKLARI ÜZERİNDE DÖNDÜ ve "Kesinlikle ben sizden beriyim. Kesinlikle ben sizin görmediklerinizi görüyorum ve kesinlikle ben Allah’tan korkarım. Allah azabı şiddetli olandır." dedi. )

İnsanları saptırmayı ilke edinmiş olan dönek şeytanlar Kur'an ayetlerini eğriltmeyi yani kendi çıkarları doğrultusunda yorumlamayı veya hiçe saymayı da ana metod edinmişlerdir.

Kur'an'da bir kavram düalitesi olarak yer alan "Mustekim" ( Doğru ) ve "İveca" ( Eğrilik ) kelimelerinin geçtiği ayetler yukarıdaki husus kapsamında derin bilgiler ve uyarılar içermektedir.

"Doğru yolu" tanımlayan ayet örnekleri;

3/51 İnnellahe rabbi ve rabbukum fa'buduh haza siratun mustekim

( Kesinlikle Allah Rab’bimdir ve Rab’binizdir. O halde O’na kulluk edin. Bu doğru yoldur. )

4/175 Fe emmellezine amenu billahi va'tesamu bihi fe seyudhiluhum fi rahmetin minhu ve fadlin ve yehdihim ileyhi siratan mustekima 

( Allah’a  inanıp O'na sarılanları, kendisinden rahmet ve lutfa sokacak ve onları kendisine varan doğru yola yönlendirecektir. )

5/16 Yehdi bihillahu men ittebea ridvanehu subules selami ve yuhricuhum minez zulumati ilen nuri bi iznihi ve yehdihim ila siratin mustekim

( Allah onunla rızasına tabi olanları selamet yollarına yönlendirir. Onları, izniyle karanlıklardan aydınlığa çıkarır. Onları doğru yola yönlendirir. )

6/153 Ve enne haza siratiy mustekimen fettebiuh ve la tettebius subule fe teferraka bikum an sebilih zalikum vassakum bihi leallekum tettekun

( Ve kesinlikle doğru yol budur. O halde ona tabi olun. Sizi O’nun yolundan ayıracak yollara tabi olmayın. Bunlar size emrettikleridir. Umulur ki sakınırsınız. )

6/126 Ve haza siratu rabbike mustekima kad fessalnel ayati li kavmin yezzekkerun

( Ve bu Rab’binin doğru yoludur. Biz hatırlayan kavim için ayetleri ayrıntılandırdık. )

10/25 Vallahu yed'u ila daris selam ve yehdi men yeşau ila siratin mustekim

( Ve Allah selamet yurduna çağırır ve dilediği kimseyi doğru yola yönlendirir. )

19/36 Ve innellahe rabbi ve rabbukum FA'BUDUH HAZA SİRATUN MUSTEKİM

( Ve kesinlikle Allah Rab’bimdir ve Rab’binizdir. O halde O’NA KULLUK EDİN. BU DOĞRU YOLDUR. )

"Eğri yolu" tanımlayan ayet örnekleri;

3/7 Huvellezi enzele aleykel kitabe minhu ayatun muhkematun hunne ummul kitabi ve uharu muteşabihat fe emmellezine fi kulubihim zeyğun fe yettebiune ma teşabehe minhubtiğael fitneti vebtiğae te'vilih ve ma ya'lemu te'vilehu illellah ver rasihune fil ilmi yekulune amenna bihi kullun min indi rabbina ve ma yezzekkeru illa ulul elbab

( Kitabı sana indiren O'dur. Onda kitabın anası olan açık anlamlı, sağlam ayetler vardır. Diğerleri benzetmelidirler. Ama o kalplerinin içinde şüphe, vesvese, eğrilik, ayrılık olanlar, onlardan fitneyi aramak ve kendi yorumlarını aramak  için o benzetilmiş olanlara tabi olurlar. Onun yorumunu Allah haricinde kimse bilmez. İlimde derinleşmiş olanlar "Ona inandık. Hepsi Rab’bimizin indindendir." derler. Akılları olanlar haricindekiler hatırlamaz. )

3/99 Kul ya ehlel kitabi lime tesuddune an sebilillahi men amene tebğuneha ivecen ve entum şuheda ve mallahu bi ğafilin an ma ta'melun

( De ki: "Ey kitap sahipleri, şahit olmanıza rağmen, onu eğriltmeyi arayarak, neden o inananları Allah yolundan döndürüyorsunuz. Allah o yaptıklarınızdan habersiz değildir." )

7/16 Kale fe bima ağveyteni le ak'udenne lehum siratakel mustekim

( "Öyleyse, beni azdırmandan dolayı, onlara karşı, senin doğru yolunun üstüne oturacağım." dedi. )

7/45 Ellezine yesuddune an sebilillahi ve yebğuneha iveca ve hum bil ahirati kafirun

( Onlar, Allah yolundan döndürürlerdi ve onu eğriltmeyi isterlerdi. Ahireti de inkar ederlerdi.  )

7/86 Ve la tak'udu bi kulli siratin tuidune ve tesuddune an sebilillahi men amene bihi ve tebğuneha iveca vezkuru iz kuntum kalilen fe kesserakum venzuru keyfe kane akibetul mufsidin

( Ve tehdit ederek, vaad ederek, O’na inananları Allah yolundan menederek ve o yolun eğriliğini arayarak her yola oturmayın. Hatırlayın, zamanında azdınız da o sizi çoğalttı. Bakın bozguncuların sonu nasıl oldu.  )

11/19 Ellezine yesuddune an sebilillahi ve yebğuneha iveca ve hum bil ahirati hum kafirun

( O Allah yolundan döndürenler ve onu eğriltmeyi arayanlar ve onlar ahirete de inkarcılardır. )

14/3 Ellezine yestehibbunel hayated dunya alel ahirati ve yesuddune an sebilillahi ve yebğuneha iveca' ulaike fi dalalin beiyd

( Onlar dünya hayatını ahiret üzerine severler. Allah yolundan döndürürler ve onu eğriltmeyi ararlar. Onlar uzak, derin sapıklık içindedirler. )

16/9 Ve alellahi kasdus sebili ve minha cair ve lev şae le hedakum ecmein

( Ve doğru yol Allah’a dır. Ondan eğri olan da vardır. Şayet dileseydi sizi topluca yönlendirirdi. )





20 Eylül 2022 Salı

"Sana sual ettiklerinde ..."

Evvelce detaylı olarak incelendiği üzere müşrikler, tarikat ismi altında kurdukları şirk yuvalarında ve diğer muhtelif mecralarda, bir insanın, Allah'ın yüceliğini idrak edebilmesi, O'ndan yardım isteyebilmesi, O'na kulluk edebilmesi, ilim sahibi olabilmesi ve hidayete erebilmesi için mutlak surette şeyh / mürşid / hazret vb. kisvesine bürünmüş bir başka insana biat ve kulluk etmesi gerektiğini insanlara telkin etmeye çalışmaktadırlar.

Aşağıdaki ayetler, yukarıda belirtilen hususun yanlış yönlendirme ve saptırmadan ibaret olduğunu Allahu Teala'nın kelâmı vasıtasıyla bildirmesi açısından önem arzetmektedir. Ayetlerde insanların Resul'e muhtelif konularda soru sormaları ve Rab'bin Resul'den, kendisine verdiği "Kul" ( De ki ) talimatıyla cevap vermesini istemesi yer almaktadır. 

2/189 Yes'eluneke anil ehilleh kul 

.... ( Sana hilalleri hakkında sual ederler. De ki: .... )

2/215 Yes'eluneke maza yunfikun kul .... ( Sana, neyi harcasınlar, ne harcanmalı diye sual ederler. De ki: ..... )

2/217 Yes'eluneke aniş şehril harami kitalin fih kul .... ( Sana savaşın, içinde haram olduğu aydan sual ederler. De ki: .... )

2/219 Yes'eluneke anil hamri vel meysir kul .... ( Sana şaraptan ve kumardan sual ederler. De ki: ... )

2/220 Fid dunya vel ahirah ve yes'eluneke anil yetama kul .... ( Dünyada ve ahirette ve sana yetimlerden sual ederler. De ki: .... )

2/222 Ve yes'eluneke anil mehiyd kul ..... ( Ve sana aybaşından sual ederler. De ki: .... )

5/4 Yes'eluneke maza uhille lehum kul .... ( Sana, onlara neyin helal kılındığını sual ederler. De ki: ..... )

33/63 Yes'eluken nasu anes saah kul innema ilmuha indallah ....

( İnsanlar sana saat hakkında sual ederler. De ki: "Onun ilmi kesinlikle Allah' ın indindedir. .... )

Yukarıdaki 8 ayette, Resul'e sorulan sorulara Resul'ün nasıl cevap vermesi gerektiği Rab'bin "Kul" ( De ki ) emri ile başlayan cümleleri vasıtasıyla bildirilmiştir. 

Ancak insanların Resul'e, "Allah hakkında soru sormaları" durumunda ise Rab'bin "Kul" ( De ki ) emrini vermediği, yani bu noktada Resul'ü aradan çıkardığı ve kullarının dualar vasıtasıyla kendisine doğrudan yönelebileceklerini ve kendisinin kullarına yakın olduğunu bildirdiği görülmektedir.

2/186 Ve İZA SEELEKE IBADİ ANNİ FE İNNİ KARİB UCİBU DA'VETED DAİ İZA DEANİ fel yestecibu li vel yu'minu bi leallehum yarşudun

( Ve KULLARIM SANA BENDEN SUAL ETTİKLERİNDE KESİNLİKLE BEN YAKINIMDIR. BENİ ÇAĞIRDIKLARINDA ÇAĞIRANIN ÇAĞRISINI* KABUL EDERİM. O halde beni kabul etsinler ve bana inansınlar. Umulur ki onlar doğru olurlar. )

* Da'vet ( Çağırma ), Dua ( Çağrı ), Dai ( Çağıran ) kelimeleri ortak DA kökündendirler.

Yukarıdaki ayet, sözde Allah ile kul arasına girerek kendilerini O'na şirk koşmaya çalışan müşriklere doğrudan mesaj niteliğindedir.

Ayrıca bkz. 

https://kuranilmi.blogspot.com/2022/09/tarikat-meselesi.html?m=1 

17 Eylül 2022 Cumartesi

Notalardaki ilahi nümeroloji

Yaratılıştaki ses sistemi 7 adet notadan oluşmakta olup bu notalar, frekansı 7 olan bir döngünün bileşenleri niteliğindedirler.

Do Re Mi Fa Sol La Si 

Nota düzenindeki son harf olan "İ" harfinin alfabe sıra değeri 11'dir. 11 sayısının döngüyü ve halden hale geçişi ( yeni döngüye geçiş ) simgelediği düşünüldüğünde "İ" harfinin son harf olması ve sıra değeri anlam kazanmaktadır.

Notaları oluşturan tüm harflerin alfabe sıra değerlerinin toplamının ( 189 ) nümerolojik değeri ise 9 sayısını vermektedir.

Notaları temsil eden hecelerdeki sessiz harfler baz alındığında ( ki kelime köken analizinde sessiz harfler baz alınır ) bir "Oktavlık" yani 8 notalık ( do re mi fa sol la si do ) periyodda 9 sessiz harf ( d r m f sl l s d ) tezahür etmektedir. Ve bu harflerin alfabe sıra değerleri toplamının ( 128 ) nümerolojik değeri de "11" sayısını vermektedir.

Notaya ses veren yani esas olan sesli harfler baz alındığında ise 7 harfin ( o e i a o a i ) alfabe sıra değerleri toplamının 66 olduğu görülmektedir. 66 sayısı "Allah" kelimesini oluşturan Arapça harflerin ( Elif 1, Lam 30, Lam 30, He 5 ) Arap alfabesindeki sıra değerlerinin toplamı 66 sayısını vermektedir.

Sesli harfler, notaları temsil eden hecelere ses vermeleri açısından esas teşkil etmektedirler. Notalardaki "Sesli harfler", maddi bedeni temsil eden "Sessiz harfler"'e üflenen Allah'ın "Ruhunun" temsili niteliğindedirler. Yani tıpkı bedenin ruh ile yaşam bulması gibi sessiz harfler de sesli harfler sayesinde yaşam bulmaktadırlar. Bu bağlamda notaları temsil eden hecelerdeki sesli harflerin alfabe sıra değerleri toplamının 66 sayısına eşit olması dikkat çekmektedir.

Kur'an'da "Allah'ın SESlenmesi" kavramı ilk kez 7. sure ( 7 nota ) olan A'raf suresinde geçmektedir.

7/22 Fe (1) della (2) huma (3) bi (4) ğurur (5) fe (6) lemma (7) zaka (8) eş (9) şecerate (10) bedet (11) lehuma (12) sev'atu (13) huma (14) ve (15) tafika (16) yahsifa (17) ani (18) aley (19) hima (20) min (21) veraki (22) el (23) cenneh (24) ve (25) NADA (26) huma (27) rabbu (28) huma (29) e (30) lem (31) enhe (32) kuma (33) an (34) tilkume (35) eş (36) şecerati (37) ve (38) ekul (39) lekuma (40) inne (41) eş (42) şeytane (43) lekuma (44) aduvvun (45) mubin (46) 

( Böylece onları aldatma ile aşağı sarkıttı. Ağacı tadınca, ayıpları, çirkinlikleri onlara ortaya açığa çıktı. İkisi bahçenin yapraklarından üzerlerini örtüp yamamaya başladılar. Rab’leri onlara SESLENDİ "Ben size o ağaç hakkında hüküm vermedim mi? Ve "Şeytan kesinlikle size apaçık düşmandır" demedim mi?"  )

Ayetteki "Nada" ( Seslendi ) kelimesinin kökü "ND" olup, "Nida" ( Ses, İşaret, Ünlem ) ve "Note / Nota" kelimeleri ND kökünün ortak tezahürleridir.

Ayetteki "Nada" kelimesi 26. ( 2+6 = 8 ... 1 oktavlık döngü ) kelimedir.

Ayetin kodunun ( 7/22 ) numerolojik değeri ise 11 ( 7+2+2 = 11 ) olmaktadır.

Kur'an'da "Allah'ın SESlenmesi" kavramı ikinci kez ise Meryem suresinin 52. ayetinde geçmektedir. ( 52 ... 5+2 = 7 ... 7 nota )

19/52 Ve (1) NADEYNA (2) hu (3) min (4) canibi (5) et (6) turi (7) el (8) eymeni (9) ve (10) karrabna (11) hu (12) neciyya (13) 

( Ve ona dağın sağ yanından SESLENDİK. Onu, fısıldamaya yaklaştırdık. )

Ayetin kodunun ( 19/52 ) nümerolojik değeri, 1 oktavlık döngüyü ifade eden 8 sayısını ( 1+9+5+2 = 17 ... 1+7 = 8 ) vermektedir.

Kur'an'da "Allah'ın SESlenmesi" kavramı üçüncü kez ise Taha suresinin 11. ayetinde geçmektedir.

20/11 Fe (1) lemma (2) eta (3) ha (4) NUDİye (5) ya (6) musa (7)

( Böylece oraya vardığında SESlenildi "Ey Musa." )

Ayetteki "Nudiye" ( Seslenildi ) kelimesinin kökü "Nida" ( Ses, İşaret, Ünlem ) kelimesi olup, "Note / Nota" kelimesiyle ortak ND kökundendir.

Yukarıdaki ayette 7 kelime bulunmakta olup, ayetin numarasıyla ( 11 ) ayetteki "Nudiye" kelimesinin sıra numarası ( 5 ) toplandığında yine 7 sayısı yani nota adedi ortaya çıkmaktadır.

16 Eylül 2022 Cuma

Tarikatler meselesi

"Tarikat" kelimesi "Tarik" ( Yol ) ve "at" ( -leşme, -ma ) kelimelerinden oluşan ve "Yol, Yollanma" anlamına gelen bir kelimedir. Ancak bu kelime maalesef temeli din istismarına dayanan ve kitleler üzerinde tahakküm kurmak ve nefsani menfaatler sağlamak amacıyla kurulmuş olan bazı yapıların genel ismi olarak da kullanılagelmiştir.

Dinde bölünmenin ( tarikatleşme, cemaatleşme, mezhepleşme vb. ) asla olmaması gerektiği, dinin esasının sadece Allah'a itaat ve O'na kulluk etmek olduğu, Allah'ın din hakkındaki tüm hükümlerini detaylı olarak içeren Kur'an ayetlerinde defaatle belirtilmiştir. 

Meryem suresinin aşağıdaki ayetlerinde Allah'a kulluk etmeye ihtilaf edenlerden bahsedilmektedir. 

19/36 Ve innellahe rabbi ve rabbukum fA'BUDUH HAZA SIRATUN MUSTEKİM

( Ve kesinlikle Allah Rab’bimdir ve Rab’binizdir. O halde O’NA KULLUK EDİN. BU DOĞRU YOLDUR. )

19/37 FAHTELEFEL AHZABU MİN BEYNİHİM e veylun lillezine keferu min meşhedi yevmin azim

( Böylece GRUPLAR KENDİ ARALARINDA İHTİLAF ETTİLER. Artık büyük güne şahit olacak o inkarcılar için vaylar olsun. )

Rum suresinin aşağıdaki ayetinde ise tarikatleşmek suretiyle dinde ayrışanlardan ve gruplaşanlardan bahsedilmektedir.

30/32 Minellezine FERRAKU DİNEHUM VE KANU ŞİYEA KULLİ HİZBİN bima ledeyhim ferihun

( O onlardan olanlar DİNLERİNİ AYIRDILAR VE GRUPLAR  OLDULAR. HER GRUP, o yanında olanla ferahlayıp sevinir. )

Toplumda algılanan anlamı ile "Tarikat", sözde insanları hidayete erdirecek müesseselerdir ki şeytani nitelik arzeden tarikatlerde hidayete ermenin tek yolunun tarikat lideri konumunda olan "Şeyh / Mürşid" ünvanlı şahıslara koşulsuz itaat ve kölelik / kulluk edilmesi olduğu telkin edilmektedir.  Bu tarikatlerde, şeyhin / mürşidin sözü Kur'an ayetlerinden dahi önce gelmekte ( haşa ), Kur'an'ın, dini anlayabilmek için yetersiz bir kaynak olduğu ve şeyh sözüne tabi olmanın hidayete ermek için yegane yol olduğu telkin edilmektedir. Ayrıca hadis, fıkıh, sünnet kisvesi altında birçok yanlış bilgi ve uygulamada insanlara aktarılmakta ve ayrıca insanları müridleştirebilmek için travma bazlı zihin kontrol operasyonları ve majik operasyonlar ( büyü ) da yapılmaktadır. Tarikatçilerin meşhur sözü olan "Mürşidi olmayanın mürşidi şeytandır." cümlesi de insanları yanıltmak için sarfedilen stratejik bir telkin cümlesidir.

Fatiha suresinin 5. ayeti sadece Allah'a kulluk edilmesi gerektiğini net olarak bildirir.

1/5 İyyake na’budu ve iyyake nestein

( Sadece Senden isteriz ve sadece Sana kulluk ederiz. )

Kehf suresinin 110. ayeti ise Rab'bin Resul'den söylemesini istediği cümleden oluşmakta ve ilgili konuya net olarak dikkat çekmektedir.

18/110 Kul innema ene beşerun mislukum yuha ileyye ennema ilahukum ilahun vahid fe men kane yercu likae rabbihi fel ya'mel amelen salihan ve la yuşrik bi ibadeti rabbihi ehada

( De ki: "KESİNLİKLE BEN AYNINIZ GİBİ BİR İNSANIM. Bana, kesinlikle ilahınızın tek ilah olduğu vahyediliyor. O halde, Rab’bine kavuşmayı ummakta olan kimse, artık iyi iş yapsın ve RAB'BİNE KULLUKTA HİÇBİR KİMSEYİ ORTAK KOŞMASIN." )

En'am suresinin 114. ayetinde de, Allah'ın hükümlerini açık ve detaylı şekilde bildiren Kur'an ortadayken haberci resulün dahi hakem olamayacağı net olarak bildirilmektedir. ( Ayetin numarasının 114 olatak takdir edilmiş olması da Kur'an'daki sure adedi vasıtasıyla Kur'an'a işaret edildiğini göstermektedir. )

6/114 E fe ĞAYRALLAHİ EBTEĞİY HAKEMEN VE HUVELLEZİ ENZELE İLEYKUMUL KİTABE MUFASSALA vellezine ateynahumul kitabe ya'lemune ennehu munezzelun min rabbike bil hakki fe la tekunenne minel mumterin

( SİZE KİTABI AYRINTILANDIRMIŞ OLARAK İNDİRDİĞİ HALDE ALLAH'TAN BAŞKACHAKEM Mİ ARAYAYIM? Ve o kendilerine kitap verdiklerimiz, kesinlikle onun gerçekten Rab’lerinden indirilmiş olduğunu bilirler. O halde şüphe edenlerden olma.  )

Maide suresinin 43. ayetinde de Tevrat ve Hz. Musa misali vasıtasıyla, kitap varken haberci resulün dahi hakem olamayacağı bildirilmektedir.

5/43 Ve KEYFE YUHAKKİMUNEKE VE INDEHUMUT TEVRATU FİHA HUKNULLAHİ summe yetevellevne min ba'di zalik ve ma ulaike bil mu'minin

( Ve İÇİNDE ALLAH'IN HÜKMÜ BULUNAN TEVRAT YANLARINDAYKEN SENİ NASIL HAKEM YAPARLAR da sonra, bunun ardından yüz çevirirler? Ve onlar inananlar değillerdir.  )

Yapılanması ve hiyerarşik düzeni itibarıyla okült cemiyet yapısı arzeden ve merkezi bir noktadan finanse ve idare edilen dünya çapındaki şeytani tarikatlerin batini amacı insanları Kur'an ve kutsal kitap ilminden, araştırmaktan, bilgiden, akletmekten, düşünmekten uzaklaştırmak ve Allah yolundan çıkararak şeytan yoluna saptırmak ve bunu gerçekleştirirken de tarikate dahil olanları maddi ve manevi açılardan sömürmektir. Yani konu bağlamındaki "Tarikat" ( Yol ) kelimesi "hidayete" değil "dalalete" giden yol anlamına bürünmektedir. Ve maalesef ilimsiz  olan ve/veya yanlış olduğunu bilmesine rağmen menfaat beklentisiyle, nefsani arzularına yenik düşen insanlar bu yola çekilebilmektedirler.

Babil, Sümer, Mısır, Roma gibi tarihte büyük uygarlıklar olarak bilinen toplulukların yapıları incelendiğinde bunların aslında, imparatorluk formatında yönetilen ve yönetimi, kurucu aile içindeki kan bağı esasına göre devredilen "Dev Tarikatler" oldukları görülmektedir.

Şeytaniye tarikatleri, topluma açık gibi görünseler de iç yapılarında birçok gizli gerçeği barındırmakta, pedofili, eşcinsellik, zina, cebir ve zihin kontrolü ( büyü ) vasıtasıyla köleleştirme ve şeytana adak sunma kisvesi altında işlenen cinayetler gibi muhtelif eylemlerin merkezi konumundadırlar.

Osmanlı İmparatorluğu'nun da, gerek hiyerarşik yapısı ve gerekse de içerdiği bazı uygulamalar itibarıyla kısmen dev bir tarikat izlenimi oluşturduğu söylenebilir. Zira padişahın tek halife addedilmesi ( ki ayetlerde tüm inananların haberci resulün halifeleri olduğu* bildirilir ) ve halifeliğin kan bağıyla devri!, padişah fermanının Rab'bin emri gibi algılanması, kaynaklara göre sarayda pedofili, sübyancılık, oğlancılık, eşcinsellik eğilimlerinin mevcudiyeti, sözde "devletin bekası" kisvesiyle padişah oğullarının öldürülmesi ve esir alınan kadınların cariye sıfatıyla haremde mal gibi stoklanarak köleleştirilmesi gibi uygulamaların Rab'bin rızası dışında olduğu aşikardır.

* 6/165 VE HUVELLEZI CEALEKUM HALAİFEL ERDİ ve rafea ba'dakum fevka ba'din deracatin li yebluvekum fi ma atakum inne rabbeke seriul ikabi ve innehu le ğafurun rahim

( VE SİZİ YERİN HALİFELERİ KILAN ve size o verdikleri ile sizi sınamak için, bazınızı bazınızın üzerine derecelerle yükselten O'dur. Kesinlikle Rab’bin azabı hızlı olandır. Kesinlikle O affedendir merhametlidir. )

35/39 HUVELLEZİ CEALEKUM HALAİFE FİL ARD fe men kefera fe aleyhi kufruh ve la yezidul kafirine kufruhum inde rabbihim illa makta ve la yezidul kafirine kufruhum illa hasara

( SİZİ YERDE HALİFELER KILAN O'DUR. O halde kim inkar ederse, inkarı onun üzerinedir. İnkarcıların inkarları, Rab’lerinin indinde hiddet, buğz haricindekini artırmaz. İnkarcıların inkarları hasar haricindekini artırmaz. )

Toplumda mutasavvıf ve tarikat şeyhi olarak anılan bir şahsın, kendi içinde dahi çelişen aşağıdaki söylemleri de tarikat ve tasavvuf sisteminin gayesini özetleyerek ifşa eder niteliktedir.

- Kula kulluk etmem diyenler nefsine kulluk etmektedirler.

- Resule kul olunmadan Allah'a kul olunmaz. 

- Yalnızca Allah'a kul olmak, yalnızca O'ndan yardım dilemek, yalnızca O'na sığınmak bizim becerebileceğimiz bir şey mi?

- Bizi kim halife tayin etti? Allahu zul Celâl. Bizim Allah olmamız lâzım.**

- Allah'tan başka Allah yoktur. Bu kelime-i tevhidin tercümesi değildir.

- Nasıl iki insan arasında arabulucu varsa mürşid dediğimiz zevatı kirâm müridi ile Allah'ın arasını iyi eden adamdır. Eğer bu mevzuda araya girmezse kişinin Allah ile arası açık kalır, açılır.

- Dervişlik, tasavvuf kurumu kişinin kendi fişini Muhammed Mustafa trafosuna bağlı prize sokması demektir.

** Dikkat edilecek olursa bu şirk söylemi, dijital teknoloji ve genetik bilimi sayesinde insanların Tanrı olacaklarını söyleyen küresel sistem sözcülerinin söylemiyle uyuşmaktadır. Zira hepsi aynı merkezden sevk ve idare edilmektedir. Nihai amaç ise Allah ve kitap bilincinin olmadığı Yeni Dünya Düzeni'ni hayata geçirebilmektir.

Yukarıdaki söylemler, Allah'ın, bir insan olan Resul vasıtasıyla tüm insanlara sonsuz bir bilgi hazinesi olarak ilettiği ve lisanını da kolaylaştırdığı Kur'an'ı adeta gereksiz kılan, Allah bilincini zedeleme gayesi güden, ilme ve hidayete ermenin tek yolunun mürşid ( yani bir başka insan ) edinmek olduğunu iddia ederek insanın Allah'a ortak koşulmasını ( yani şeyhleri, mürşidlerin ilah addedilmesini ve onlara ilah gibi kulluk edilmesini ) telkin eden ve bu yolla da insanın Allah yolundan uzaklaşmasını amaçlayan cümlelerden oluşmaktadır ki bu da zaten küreselcilerin finanse ve idare ettiği tarikatler sisteminin yegane hedefidir.

Dolayısıyla insan, herhangi bir olguyu, bir olayı, bir meseleyi, bir kişiyi, bir davranışı veya bir söylemi değerlendirirken ve yorumlarken "Kabil" ( Kabul eden ) olmadan önce "Sail" ( Araştıran ) ve "Âkil" ( Akleden ) olmalı, Kur'an ayetlerini hatırlamalı ve tefekkür etmelidir ki bu da zaten Allahu Teala'nın kullarından en önemli isteğidir. Ve Kur'an'da zaten bu nedenle nazil olmuştur.

Yukarıda da ifade edildiği üzere insanın tek başına Rab'be kul olmayı, O'ndan yardım dilemeyi, O'na sığınmayı beceremeyeceğini, insanın Kur'an'ı tek başına anlayamayacağını, sadece Kur'an'ın hidayete ermek için yetersiz bir kaynak olduğunu ve insanın hidayet için mutlaka bir başka aracı insana ihtiyaç duyacağını iddia etmekteki yegâne amaç insanları gerçek ilim ve hidayet hazinesi olan Kur'an'dan ve Allah yolundan uzaklaştırmak, onları, nefsani ve şeytani arzularına yenik düşmüş ve kendilerinin ilah olduklarını telkin eden bir grup küresel müşrikin tesis ettiği tarikatler sisteminin tahakkümü altına sokmaktır.

Kendilerini şeyh, mürşid, gavs sıfatlarıyla tanıtan ancak tek sıfatları müşrik olan insanların ve bu insanlara tabi olanların, onların emirlerini "Allah'ın emri" addedenlerin ( haşa ) durumu aşağıdaki ayetlerde misallendirilmiştir. 

3/71 Ya ehlel kitabi lime telbisunel hakka bil batili ve tektumunel hakka ve entum ta'lemun

( Ey kitap sahipleri, neden gerçeği batıl ile örtersiniz de gerçeği bile bile gizlersiniz? )

2/171 Ve meselullezine keferu ke meselillezi yen'iku bima la yesmeu illa duaen ve nidaa summun bukmun umyun fe hum la ya'kilun

( Ve o inkar edenlerin misali, çağrı ve bağırma haricindekini duymamasından dolayı  o haykıranın misali gibidir. Sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Onlar akıl etmezler. )

Al'i İmran suresinin 64. ve Zuhruf suresinin 15. ayetinde de doğrudan ve net olarak tarikatlerdeki şirk yaklaşımına yani kula kulluk sapkınlığına işaret edilmektedir 

3/64 Kul ya ehlel kitabi tealev ila kelimetin sevain beynena ve beynekum en la na'bude illellahe ve LA NUŞRİKE BİHİ SEY'EN VE LA YETTEHİZE BA'DUNA BA'DAN ERBABEN MIN DUNİLLAH fe in tevellev fe kul uşhedu bi enna muslimun

( De ki: "Ey kitap sahipleri, bizim ve sizin aranızda aynı, eşit olan kelimeye geliniz. Ancak Allah’a  kulluk edelim ve O’NA HİÇBİR ŞEYİ ORTAK KOŞMAYALIM. BAZILARIMIZ BAZILARINI ALLAH'TAN BAŞKA RABLER EDİNMESİN. Eğer yüz çevirirlerse, “Şahit olun. Kesinlikle biz teslim olanlarız.” deyin." )

43/15 Ve CEALU LEHU MİN İBADİHİ CUZ'A innel insane le kefurun mubin

( Ve O'NA KULLARINDAN PARÇALAR OLUŞTURDULAR. Kesinlikle insan apaçık inkar edendir. )

Tek Rab'bin Allahu Teala olduğu ve doğru yolun da sadece O'na kulluk etmek olduğu da Meryem suresinin 36. ayetinde bildirilmektedir.

19/36 Ve INNELLAHE RABBİ VE RABBUKUM FA'BUDUH HAZA SİRATUN MUSTEKİM

( Ve KESİNLİKLE ALLAH RABBİMDİR VE RABBİNİZDİR. O halde O’NA KULLUK EDİN. BU DOĞRU YOLDUR. )

Allah'a giden yolun öncelikle kendilerine kulluk etmekten geçtiğini söyleyen, kendilerini Allah ile insan arasında bir iletişim vasıtası addeden ve kendilerini şeyh, mürşid, gavs, hazret, derviş, evliya vb gibi ünvanlarla tanıtan müşriklerin bu şirk eylemleri A'raf suresinin 16. ayetinde İblis'in sözleriyle tanımlanmaktadır.

7/16 Kale fe bima ağveyteni LE AK'UDENNE LEHUM SİRATAKEL MUSTEKİM 

( "Öyleyse, beni azdırmandan dolayı, ONLARA KARŞI, SENİN DOĞRU YOLUNUJ ÜSTÜNE OTURACAĞIM." dedi. )

Asırlardır Kur'an'ın Arapça metninin anlamadan okunmasının sevab olduğunu, ayetlerin anlamlarının anlaşılabilmesi için mutlak surette hocaya, ulemaya, şeyhe, hazrete vb ihtiyaç olduğunu telkin edenler de yine aynı müşrikler zümresidir. Nihai amaç insanları Kur'an'dan uzaklaştırmak suretiyle yanlış yönlenmelerinin sağlanmasıdır.

Aşağıdaki ayetlerde de Kur'an ilmini çarpıtarak, hatta hiç dikkate almayarak Allah'ın doğru yolunu bloke eden ve insanları eğriliğe sevkeden müşriklere değinilmektedir.

3/99 Kul ya ehlel kitabi lime tesuddune an sebilillahi men amene tebğuneha ivecen ve entum şuheda ve mallahu bi ğafilin an ma ta'melun

( De ki: "Ey kitap sahipleri, şahit olmanıza rağmen, onu eğriltmeyi arayarak, neden o inananları Allah yolundan döndürüyorsunuz. Allah o yaptıklarınızdan habersiz değildir." )

7/86 Ve la tak'udu bi kulli siratin tuidune ve tesuddune an sebilillahi men amene bihi ve tebğuneha iveca vezkuru iz kuntum kalilen fe kesserakum venzuru keyfe kane akibetul mufsidin

( Ve tehdit ederek, vaad ederek, O’na inananları Allah yolundan menederek ve o yolun eğriliğini arayarak her yola oturmayın. Hatırlayın, zamanında azdınız da o sizi çoğalttı. Bakın bozguncuların sonu nasıl oldu.  )

Müşriklerin insanları uzaklaştırmak istedikleri Kur'an'da "eğrilik" olmadığı da Zümer suresinin 28. ayetinde bildirilmektedir.

39/28 Kur'anen arabiyyen ğayra zi ivecin leallehum yettekun

( Eğriliği olmayan Arapça Kur'an. Umulur ki sakınırlar. )

Şeytani nitelikli tarikat sistemleri, kapalı devre bir yapı niteliği arzeden, tek tip algı, tek tip düşünme tarzı daha doğrusu düşünmeme tarzının hakim olduğu, araştırma, empati, etkileşim ve iletişimin olmadığı dolayısıyla da da değişim ve gelişimin olmadığı ortamlardır.

Bu bağlamda küreselcilerin nihai hedefi, teknolojik ( dijital teknoloji ) ve teolojik ( tarikat sistemi ) metodlarla dünyayı hapishane niteliğindeki büyük bir tarikat evine, insanları da o tarikatın aklını yitirmiş ve zihin kontrolü altına alınarak tamamen köleleştirilmiş müridlerine dönüştürmektir.

Ayrıca "Tasavvuf" kavramı ve "Mesnevi" kitabı kisvesi altındaki şirk söylemleri ve eylemleri için aşağıdaki linke tıklayınız.

https://kuranilmi.blogspot.com/2018/12/mesnevi-beyitlerinde-dikkat-ceken.html?m=1







15 Eylül 2022 Perşembe

JonBenét Ramsey vakası

Şeytani frekansların tesiri altında olan inkârcı müşrikler dünyevi, maddi ve nefsani menfaatlere erişme beklentisiyle, gece saatlerinde düzenledikleri satanik ritüellerde cin şeytanlarına adaklar vermektedirler. Şeytanın hipnozu altındaki bu sapık kitle adak olarak kendi çocuklarını dahi feda edebilmektedir. 

Şeytanlara adak verme fenomeni esasen inkarcı müşrikler ile cin şeytanları arasındaki sözde karşılıklı menfaat anlaşmasının bir yansımasıdır. Küçük çocukların saf, temiz ve yüksek frekansları cin şeytanlarının gıdası ve kaba madde planı dünyadaki eylemleri için bir enerji kaynağı niteliğindedir. Cin şeytanları korku halinde açığa çıkan yoğun negatif enerjiden de beslenmektedirler. Dolayısıyla cin şeytanları, tıpkı bitkilerin "gece" gerçekleştirdikleri fotosentez olayındaki "oksijen alıp karbondioksit verme" eylemi gibi, pozitif frekansları tüketip yerine negatif frekansları neşretmektedirler. Cinler, kendilerine bu imkânı sağlayan inkârcı müşriklere dünyevi ve maddi menfaat sağlıyorlarmış gibi görünse de esasen hepsi topluca helake sürüklenmektedirler.  

Cinler ile insanlar arasındaki karşılıklı aldatıcı menfaate dayalı şeytani anlaşma hususu En'am suresinin 128. ayetinde bildirilmektedir.

6/128 Ve yevme yahşuruhum cemia YA MA'ŞERAL CİNNİ KAD İSTEKSERTUM MİNEL İNS VE KALE EVLIYAUHUM MİNEL İNSİ RABBENESTEMTEA BA'DUNA Bİ BA'DİN ve belağna ecelenellezi eccelte lena kalen naru mesvakum halidine fiha illa ma şaellah inne rabbeke hakimun alim

( Ve onların hepsini topladığı gün, "EY CİN TOPLULUĞU İNSANLARDAN ÇOĞUNLUĞUNU YOLDAN ÇIKARDINIZ." der. İNSANLARDAN ONLARIN DOSTLARI OLANLAR "RAB'BİMİZ BAZIMIZ BAZIMIZDAN ( BİRBİRİMİZDEN ) FAYDALANDIK. O bizi vadelendirdiğin vade bize erişti." derler. "Mekanınız ateştir. Orada, Allah' ın dilemesi haricinde, ebedi olursunuz." der. Kesinlikle Rab’bin hakimdir bilendir. )

Kur'an'da satanik ritüel ve şeytana adak verme hususu şu ayetlerde bildirilmiştir.

23/67 Mustekbirine bihi SAMİRAN tehcurun

( GECE TOPLANTILARINDA ona kibirlenerek karşı geldiniz. )

Yukarıdaki ayette satanistlerin, Rab'bin yönlendirmesinin tam tersi doğrultuda eylemler yapmak üzere gece düzenledikleri ritüellere işaret edilmektedir. Ayet kodunun ( 23/67 ) nümerolojik değeri 18 sayısı üzerinden 9 sayısını vermektedir. ( 2+3+6+7 = 18 ... 666 ... 6+6+6 = 18 ... 1+8 = 9 )

İsra suresinin aşağıdaki ayetinde, şeytani eylemler vasıtasıyla yani zulüm, gasp ve hırsızlık vasıtasıyla elde ettikleri mallarını, mülklerini, mevkilerini kaybetmekten korkan ve sözde bunu engellemek için kendi çocuklarını şeytana adak verenlere işaret edilmektedir. ( Osmanlı padişahlarının çocuklarını katletmeleri olayına, zihinlere dikte edilegelmiş "Devletin bekası" söyleminin dışında da bakmak gerekebilir. )

17/31 Ve LA TAKTULU EVLADEKUM HAŞYETE İMLAK nahnu nerzukuhum ve iyyakum inne katlehum kane hit'en kebira

( Ve FAKİRLİK KORKUSUYLA ÇOCUKLARINIZI ÖLDÜRMEYİN. Onları ve sizleri biz rızıklandırırız. Onların öldürülmesi büyük suçtur, günahtır. )

Tekvir suresinin aşağıdaki ayet ikilisinde ise satanik kan ritüellerinde genellikle rastlanan "Küçük veya genç kız feda etme" hususu misallendirilmektedir.

81/8 Ve (1) iza (2) el (3) MEV'UDETI (4) suilet (5)

( Ve VADEDİLMİŞ KIZA sual edildiğinde, )

81/9 Bi (6) eyyi (7) zenbin (8) KUTİLET (9)

( Hangi günahtan dolayı ÖLDÜRÜLDÜ?  )

Yukarıdaki ayet ikilisinde de toplam 9 kelime bulunmaktadır. Ayrıca ayet ikilisinin son ayetinin sure ve ayet numaralarının nümerolojik değerleri 9 sayısını vermekte, ayet kodunun ( 81/9 ) nümerolojik değeri ise yine 18 sayısı üzerinden 9 sayısını vermektedir. ( 8+1+9 = 18 ... 666 ... 6+6+6 = 18 ... 1+8 = 9 )

Amerika'da 1996 yılında gerçekleşen JonBenét Ramsey cinayeti, dünyada sürekli vuku bulan ve 81/8-9 kodlu ayetlerde zikredilen "küçük kız çocuğu feda etme" vakalarına çok çarpıcı bir örnek teşkil etmektedir. Hala çözülememiş ve dosyası kapanmamış olan olayın kısa özeti şöyledir.

Altı yaşındaki JonBenét Patricia Ramsey 26.12.1996 tarihinde, ailesiyle birlikte yaşadığı Boulder / Colorado'daki kendi evlerinin bodrumunda babası tarafından ölü olarak bulunmuştur. İple boğularak öldürüldüğü tespit edilen küçük kızın cesedine yapılan otopsi incelemesinde cinsel istismar ve darp izlerine de rastlanmıştır. Olayın ortaya çıkışı, fidye istendiğini belirten uzun bir yazının varlığı, Babası John Bennett Ramsey ve annesi Patsy Ramsey'nin tutarsız davranış ve ifadeleri cinayetin aile tarafından gerçekleştirilmiş bir satanik ritüelin ürünü olması ihtimalini güçlendirmiştir.

Ancak 09.07.2008 tarihinde Boulder Bölge Savcılığı, yeni geliştirilen DNA testi sonuçlarını gerekçe göstererek Ramsey ailesinin şüpheli konumdan çıkarıldığını beyan etmiştir. Daha sonraki yıllarda bu karara itiraz edilmiş ve dosya yeniden açılmış olsa da olay çözülememiştir. Hikayenin detayları incelendiğinde, bir iş adamı olan baba Ramsey'nin bir zümre tarafından korunduğu izlenimi de oluşmaktadır. Küçük kızın, annesi tarafından "Çocuk Güzellik Kraliçesi" yarışmalarına sokulmuş olması ise olaya daha farklı bir boyut kazandırmıştır.

Baba John Bennett Ramsey halen hayatta olup, anne Patsy Ramsey ise 2006 yılında ölmüştür.



JonBenét Ramsey

Konuyla ilgili olarak 2016 yılında "Who killed Jonbenet?" ( Jonbenet'i kim öldürdü? ) isimli TV filmi de çekilmiştir.

İngiliz Kraliyet ordusu "Keçisi"... William Windsor

Cin şeytanı İblis'in ezoterik sembolü olan ve Elizabeth II'nin cenaze alayına da liderlik eden "Keçi"ye, İngiliz ordusun da "Lance Corporal" ( Kıdemsiz Onbaşı / 1. Sınıf Er ) olarak uzun süreden beri yer verilmektedir.

"William Windsor* I" ( Billy ) adı verilen keçi 2001 - 2009 yılları arasında 25232301 ( 2+5+2+3+2+3+0+1 = 18 ... 666 ... 6+6+6 = 18 ... 1+8 = "9" ) hizmet numarasıyla ordu törenlerine sembolik olarak liderlik etmiştir. Yani easen bu sembolizm "Cunuduş şeytan" ( Şeytanın ordusu ) mesajını içermektedir.

* "Windsor" ismi İngiliz Kraliyet ailesinin soy ismi olup, kraliyet ailesi aynı zamanda "House of Windsor" olarak da anılmaktadır. Keçiye ailenin isminin ( Windsor ) verilmesi, cin şeytanı İblis'in soyundan olunması mesajı içermektedir.

Keçiden sorumlu subay da "Goat Major" ( Keçi Binbaşısı ) ünvanını taşımaktadır.

İngiliz Kraliyet Ordusu Keçisi "William Windsor I"

1. Dünya Savaşı sırasında da bir keçi fiilen orduda yer almış ve sembolik olarak orduya liderlik etmiştir.

1. Dünya Savaşı'nda İngiliz ordusuna lidetlik eden keçi

Elizabeth II, 1955 yılında ( 1+9 = 10 ... 1 ve 55 ... 5+5 = 10 ... 1 ... 11 ) Keçiye gümüş başlığı olan bir tören elbisesi hediye etmiştir.

"William Windsor I"'i ikame etmek için 2009 yılında ( 2+0+0+9 = 11 ) "William Windsor II" orduya dahil edilmiştir. Bu keçinin hizmet numarası da 25142301 ( 2+5+1+4+2+3+0+1 = 18 ... 666 ... 6+6+6 = 18 ... 1+8 = "9" ) olmuştur.

Elizabeth II keçi William Windsor I ile ...

Kur'an'da "Ma'zi" ( Keçi ) kelimesi sadece En'am suresinin aşağıdaki ayetinde yer almakta olup, ayette "İki Keçiden" bahsedilmektedir. Ayetin ilk cümlesinde 11 kelime bulunmakta olup, son kelime "Ma'zisneyn" ( İki keçi ) kelimesidir. Elbette çoklu ve katmanlı anlamları olan bu ayette, bu bölümün konusuna ilişkin bir mesajın bulunması da kuvvetle muhtemeldir. Zira ayette "Haram kılınan keçi" teması da bulunmaktadır.

6/143 SEMANIYETE (1) EZVAC (2) MİN (3) EL (4) DA'Nİ (5) İSNEYNİ (6) VE (7) MİN (8) EL (9) MA'Zİ (10) ESNEYN (11) kul (12) e (13) ez (14) zeker (15) ayni (16) HARRAME (17) em (18) el (19) unsey (20) eyni (21) em (22) ma (23) eştemelet (24) aley (25) hi (26) erhamu (27) el (28) unsey (29) eyn (30) nebiu (31) ni (32) bi (33) ilmin (34) in (35) kuntum (36) sadikin (37) 

( SEKİZ EŞ; KOYUNDAN İKİ VE KEÇİDEN İKİ. De ki: "İki erkeği mi HARAM KILDI yoksa iki dişiyi mi, yoksa iki dişinin rahimlerinin kuşattığı yavruları mı? Eğer doğrular iseniz bana ilimle haber verin." )

Ayrıca bkz. 

https://kuranilmi.blogspot.com/2022/09/elizabeth-ii-bolum-2.html?m=1

Elizabeth II ( Bölüm 2 )

08.09.2022 tarihinde ölen İngiltere kraliçesinin veya okült sembolik ünvanı ile Babil Kadını Elizabeth II'nin cenaze süreci ile ilgili ilk aksiyon 9/11 nümerolojisiyle uyumlu olacak şekilde "11.09".2022 tarihinde alınmıştır. Anılan tarihte, Elizabeth II'nin Balmoral Şatosu'nda bulunan tabutu cenaze arabasına nakledilerek İskoçya’nın başkenti Edinburgh’a ulaştırılmıştır. ( Elizabeth II'nin beyan edilen tarihtan çok önce ölmüş olması, ancak bir satanik ritüel niteliği taşıyan cenaze sürecinin nümerolojik uyum arzedebilmesi için cenazesinin bekletilmiş olması kuvvetle muhtemeldir. )

Tüm cenaze organizasyonunun 11 - 19 Eylül dönemini yani tam "9" günlük süreci kapsaması planlanmıştır. 9 sayısı 666 sayısının nümerolojik değeridir. ( 6+6+6 = 18 ... 1+8 = 9 )

Cenaze töreninin 19.09.2022 tarihinde 11 sayısı ile uyumlu olacak şekilde tam saat 11:00'de yapılması planlanmıştır. 

Cenaze sürecinin ilk günü olan 11.09 gününde, cenaze nakil alayına bir "Keçi" liderlik etmiştir.



Bilindiği üzere "Keçi", satanik okültizmde cin şeytanlarının lideri  İblis'in sembolü olup "Baphomet"* olarak anılmaktadır.

* "Baphomet" kelimesi "Mahomad" daha doğrusu "Muhammed" ( Övülmüş ) kelimesinin farklı telaffuz edilmiş halidir. Yani satanist müşrikler övgülerini cin şeytanına sunmaktadırlar.

Baphomet

Cenaze alayına liderlik ettirilen keçiye, üzerinde "Kırmızı Ejderha" figürü olan bir örtü giydirilmiştir. Ejderha veya Yılan şeytanı simgeleyen kavramlardır.


7/107 Fe elka asahu fe iza hiye SU'BANUN mubin

( Böylece asasını attı da o zaman o apaçık EJDERHA oldu. )

20/19 Kale elkiha ya musa

( "At onu ey Musa." dedi. )

20/20 Fe elkaha fe iza hiye HAYYETUN tes'a

( Böylece onu bıraktı da o zaman o koşan YILAN oldu. )

26/32 Fe elka asahu fe iza hiye SU'BANUN mubin

( Asasını attı da o zaman o apaçık EJDERHA oldu. )

27/10 Ve elki asak fe lemma raaha tehtezzu ke enneha CANNUN vella mudbiran ve lem yuakkib ya musa la tehaf inni la yehafu ledeyyel murselun

( Ve asanı at. Böylece onu kesinlikle YILAN gibi titreşirken gördüğünde arkasına dönmeden, ardına bakmadan kaçtı. "Ey Musa korkma. Kesinlikle benim. Gönderilenler huzurumda korkmazlar." )

İncil'den;

66 Vahiy 12-9 Büyük EJDERHA - İBLİS YA DA ŞEYTAN DENEN, bütün dünyayı saptıran o ESKİ YILAN - melekleriyle birlikte yeryüzüne atıldı.

66 Vahiy 20-2 Melek EJDERHAYI - İBLİS ya da ŞEYTAN denen o ESKİ YILANI - yakalayıp bin yıl için bağladı.

Elizabeth II'nin tabutunun 30 yıl önce meşe ağacından yapıldığı ve kurşun ile kaplandığı bildirilmektedir. Ayrıca tabutun ağırlığının 250 kg - "317" kg arasında olduğu da bildirilmektedir. ( 250 yuvarlak bir sayı ancak 317 sayısı, 11 nümerolojisiyle ( 3+1+7 = 11 ) uyumlu olsun diye seçilmiş algısı oluşturmaktadır. )

"Soldiers carried the Queen's coffin into Westminster Hall. It's thought that all together it could weigh anywhere between 250 kg and "317" kg."




14 Eylül 2022 Çarşamba

"Salat" meselesi

"Salat/h" / Salavat" ( Dua / Dualar ) kelimeleri kök dil itibarıyla aşağıdaki kelimelerde de tezahür etmektedir.

Salut/e ( Fra. / İng. ) = Selâm, Selamlama, Kurtulma

Salvation ( İng. ) = Kurtuluş

Kur'an'da yer alan "Ekimus salah" ( Duaya kalkın / Duayı kaim kılın ) ifadesi her inananın Rab'bi hatırlamak, O'ndan magfiret dilemek, O'na şükretmek ve O'na olan bağlılığını beyan etmek için sürekli ve döngüsel olarak uyguladığı bireysel veya toplu seansı tanımlamaktadır. Genel uygulaması, tekrarlanan fiziksel bir ritüel formatında olan "Salat" esasen frekans yükseltici niteliği olan ruhsal / zihinsel bir meditasyon ve konsantrasyon eylemidir. Zira zihinsel yönü olmadan yani frekans değişimine bağlı düşünce ve davranış değişikliğine vasıta olmaksızın sadece fiziksel olarak icra edilen "Salat"ın bir işlevi olmayacağı aşikardır. Zaten bedensel "Salat"ın amacı, fiziksel ( bedensel ) çok tekrar vasıtasıyla zihinsel değişimin tezahür ettirilmesidir. Nihai amaç Allahu Teala'nın daima hatırlanması suretiyle kötülüklerden uzak durulması ve iyiliklere yönelinmesidir. Bu husus Ankebut suresinin 45. ayetinde bildirilmektedir.

29/45 Utlu ma uhiye ileyke minel kitabi ve EKİMİS SALAH İNNES SALATE TENHA ANİL FAHŞAİ VEL MUNKER VE LE ZİKRULLAHİ EKBER vallahu ya'lemu ma tasneun

( O sana kitaptan vahyedileni oku ve DUAYA KALK. KESİNLİKLE DUA AHLAKSIZLIKTAN VE KÖTÜLÜKTEN, İNKARDAN ALIKOYAR. ALLAH'I HATIRLAMAK EN BÜYÜĞÜDÜR. Allah o ürettiklerinizi bilir. )

Ayette nihai amaç olan "Zikrullah" ( Allah'ı hatırlamak )'ın fiziksel "Salat" ritüelinden çok daha büyük olduğu da ayrıca bildirilmektedir. 

"Salat" seansının fiziksel kısmının "Kıyam" ( Ayağa kalkış ), "Rüku" ( Eğilme ) ve "Secde"'den ( Yere kapanma ) oluştuğu ayetlerde zikredilmektedir.

2/43 Ve ekimus salate ve atuz zekate verkeu mear rakiin

( Ve duaya kalkın, zekatı verin ve eğilenlerle birlikte eğilin.  )

22/77 Ya eyyuhellezine amenurkeu vescudu va'budu rabbekum vef'alul hayra leallekum tuflihun

( Ey o inananlar, eğilin, yere kapanın ve Rab’binize kulluk edin. Hayır yapın. Umulur ki iflah olursunuz. )

"Salat"ın, Allah'ın hatırlanmasına ve buna bağlı olarak zihinsel / ruhsal bir hal değişimine de vasıta olduğu şu ayetlerden anlaşılmaktadır.

20/14 İnneni enallahu la ilahe illa ene fa'budni ve EKİMİS SALATE Lİ ZİKRİ

( Kesinlikle ben, ben Allah' ım. Benim haricimde ilah yoktur. O halde bana kulluk et ve BENİ HATIRLAMA İÇİN DUAYA KALK. )

23/2 Ellezine hum fi salatihim haşiun

( Onlar dualarında korkanlar, ürkenler, ürperenlerdir. )

Ayette dua esnasındaki duygusal ( zihinsel / ruhsal ) durum değişikliği tanımlanmaktadır.

107/5 Ellezine hum an salatihim sahun

( Onlar dualarında habersizdirler. )

Ayette, fiziksel olarak dua seansı uygulamalarına rağmen zihinsel olarak esas amaçtan çok uzak olanlara işaret edilmektedir.

"Beş vakit" olduğu bilinegelen "Salat" vakitlerinden bahsedilen ayetler ise şöyledir.

11/114 Ve EKİMİS SALATE TARAFEYİN NEHARİ VE ZULEFEN MINEL LEYLİ innel hasenati yuzhibnes seyyiat zalike zikra liz zakirin

( Ve GÜNDÜZÜN İKİ KENARINDA VE GECENİN SAÇAKLARINDA DUAYA KALKIN. Kesinlikle iyilikler kötülükleri giderir. Bu hatırlayanlar için hatırlatmadır. )

Ayette yer alan "Tarafeyin nehari" ( Gündüzün iki kenarı ) ifadesinin "Fecr" ( Şafak ) ve "Gurub" ( Gün batımı ) zamanları olması ve bu ifadelerin aynı zamanda "Zulefen* minel leyli" ( Gecenin saçakları )' nı temsil ediyor olması kuvvetle muhtemeldir. Zira "Saçak" bir olgunun "uç noktasını" tanımlamaktadır. Bu bağlamda "Gecenin saçakları" ifadesi "Fecr" ( Şafak ) ve "Gurub" ( Gün batımı ) vakitlerini tanımlamakta gibidir. ( * "Zuluf" kelimesi "Yüzün iki yanından sarkan saç lülesi" anlamında da kullanılmaktadır. )

17/78 EKİMES SALATE Lİ DULUKUŞ ŞEMSİ İLA ĞASEKİL LEYLİ VE KUR'ANEL FECR inne kur'anel fecri kane meşhuda

( GÜNEŞ'İN BATIŞINDAN GECENİN KARARTISINA KADAR DUAYA KALK. TANYERİ AĞARMASINDAKİ ŞAFAK VAKTİ OKUMASI. Kesinlikle şafak vakti okuması şahit olunandır. )

Yukarıdaki ayette yine "Fecr" ( Şafak ) ve "Gurub" ( Gün batımı ) vakitleri belirtilmektedir.

2/238 HAFİZU ALES SALEVATİ VES SALATİL VUSTA ve kumu lillahi kanitin

( DUALARI VE ORTA DUAYI GÖZETİP KORUYUN. Allah için saygılı durup itaat ederek ayağa kalkın. )

Yukarıdaki ayette ise "Fecr" ( Şafak ) ve "Gurub" ( Gün batımı ) vakitleri haricindeki "Vusta" vakti yani "Gün ortası" vakti bildirilmektedir. Bu durumda ayetlerde esasen 3 dua vaktinden bahsedilmekte gibidir ki bu da günün ana bölümleri olan "Sabah", "Öğle" ve "Akşam" vakitleridir.

İçi huzur dolu su kovası?!

Yaratılışın amacını, işleyişini ve döngülerini bilmek daha doğrusu bilme gayreti içinde olmak insanı iç huzura, sükunete, dinginliğe, olgunluğa, güven duygusuna ve kalben tatmine sevkeden yegâne unsurdur. Zira bir insan ancak bu bilgilere haiz olduğunda, yaşam sürecinde maruz kaldığı sorunlar karşısında sabırlı olma, olgu ve olayları doğru yorumlayabilme ve frekansını yüksek seviyede koruma imkânı bulabilir. Bilgisizlik ise korku, endişe ve şüphe duygularını tetikleyen ve insanı her türlü kötülüğe sürükleyebilecek yegâne unsurdur.

"Su" kelimesinin ezoterik sembolizmde "ilahi kozmik bilgileri" temsil ettiğine ve uzayın "su ile dolu sonsuz bir bilgi haznesi ( veri tabanı )" olduğuna evvelki bölümlerde defaatle değinilmişti.

Bir burç ( yıldız kümesi ) ismi olan "Kova Burcu" kozmik bilgi haznesini simgelemektedir. İçinde bulunulan "Kova Çağı" da, üst boyutlardan dökülen kozmik bilgiler vasıtasıyla insanlardaki bilgi, bilinç ve algı seviyesinin yükseldiği çağdır.

Kova Burcu sembolü olan "Su dalgaları"

Antik kalıntılarda sıkça görülen "Çanta / Kova" ve "Elinde çanta / kova tutan karakter" figürlerinin, üst süptil boyut varlıklarının ( vazifeli varlıklar, melekler ) insanlara kozmik bilgi getirmelerini simgelemekte olması kuvvetle muhtemeldir.


Göbeklitepe monolitinde çanta / kova figürleri



Sümer / Asur rölyeflerinde çanta / kova figürü

Maya / Aztek rölyefinde çant / kova figürü

Bakara suresinin aşağıdaki ayetinde geçen "Tabutu sekine" ( Sükunet içeren su kovası )  antik kalıntılardaki bu figürlere açıklık getirmekte gibidir.

2/248 Ve kale lehum nebiyyuhum inne ayete mulkihi en ye'tiyekumut TABUTU FİHİ SEKİNETUN MİN RABBİKUM ve bekiyyetun min ma terake alu musa ve alu harune TAHMİLUHUL MELAİKEH inne fi zalike le ayeten lekum in kuntum mu'minin

( Ve habercileri onlara, "O'nun mülkünün, hükümdarlığının ayeti, size İÇİNDE RAB'BİNİZDEN SÜKUNET OLAN, Musa’ nın ve Harun’ un ailesinin terkettiklerinden bakiye olan TABUTLA* GELMESİDİR. ONU MELEKLER TAŞIYACAKTIR. Eğer inananlarsanız, bunun içinde kesinlikle size ayet vardır." dedi. )

* "Tabut" kelimesi "Sandık" anlamı ile bilinse de "Su Kovası" anlamını da barındırmaktadır.

Yukarıdaki ayette "Sükunet vesilesi olan su kovasının melekler tarafından taşınacağı" ifade edilmektedir. Bu ifade "Meleklerin kozmik bilgileri getirmeleri" anlamını içermekte gibidir.

Yusuf suresinin aşağıdaki ayetlerinde yer alan "Suva el melik" ( Melikin su kabı ) ifadesinin "Kozmik bilgi haznesi" anlamını da barındırıyor olması muhtemeldir.

12/71 Kalu ve akbelu aleyhim maza tefkidun

( Onlara döndüler ve "Ne kaybettiniz?" dediler. )

12/72 Kalu nefkidu SUVA EL MELİKİ ve li men cae bihi himlu beirin ve ene bihi zeim

( “HÜKÜMDARIN SU KABINI kaybettik. Onu getiren için bir yük dolusu tohum var. Ben onunla zimmetliyim." dediler. )

Kamer suresinin 11. ayetinde yer alan "Göğün kapılarının su ile açılması" ifadesinin anlamlarından birinin de üst planlardan ( boyutlardan ) dünya planına "Kozmik bilgi akışı" olması kuvvetle muhtemeldir. ( Ayetler kendi aralarında birbirleriyle ilintili anlamlar içermekte oldukları gibi her bir ayet ve hatta her bir kelime ve hatta her bit harf kendi içinde de farklı anlamlar içermektedir. )

54/11 Fe fetahna ebvabes semai bi MAİN munhemir

( Böylece akıp dökülen SU ile göğün kapılarını açtık. ) 

İngiltere kraliçesi Elizabeth II'in, her resmi ziyaretinde elinde bir "çanta" ile görüntülenmiş olması da yukarıda anılan ezoterik sembolizmin bir yansımasıdır.