31 Aralık 2019 Salı

Her yıl bir veya iki kere olan sınavlar ve 2020

9/126 - E ve la yeravne ennehüm yüftenune fı külli amin merraten ev merrateyni sümme la yetubune ve la hüm yezzekkerun

( Onlar her yıl bir veya iki kere kendilerinin kesinlikle her çeşidinden sınandıklarını görmüyorlar mı? Sonra tevbe etmiyorlar ve onlar hatırlamıyorlar. )

2020 yılının tüm inananlar için hayırlı ve ilim dolu bir yıl olmasını, yıl içinde karşılaşılacak sınavlarda muvaffak olunabilmesini Allahü Teala'dan niyaz ederiz. 

Soldaki keçi Baphomet

"İnatçı keçi", "Keçi inadı" ifadeleri, günlük yaşantıda sıkça duyulan, nefsaniyetin ve kibirin insanlar arasındaki tezahürü niteliğindeki ifadelerdir. "Keçi" inatçı özelliği nedeniyle okült satanik bir sembol haline de gelmiştir.

Şeytani ve nefsani olan "İnat" kavramı Kur'an'da "Cebbarin Anid" ( İnatçı Zorba ) tamlaması kullanılarak Hud ve İbrahim surelerinin  59. ayetinde yer almaktadır. Ayetlerde inatçı ve zorba şeytanların emirlerine tabi olan müşriklerden bahsedilmektedir.

11/59 - Ve tilke adün cehadu bi ayati rabbihim ve asav rusülehu vettebeu emra külli cebbarin anıd
( Ve işte Ad, Rab’lerinin ayetleri ile cihad ettiler. O’nun resullerine isyan ettiler. Her inatçı zorbanın emirlerine tabi oldular. )

14/15 - Vesteftehu ve habe küllü cebbarin anıd
( Ve açılışı istediler ve her inatçı zorba zarara uğradı. )

Bir sıfat olan "Muhammed" ( Övülmüş ) kelimesinin farklı telafuzu olan "Baphomet" kelimesi şeytanların sembolü olarak kullanılan "Keçi" kafalı varlığa verilen isimdir. Şeytanın "Keçi" ile sembolize edilmesinin sebebi kutsal kitaplardaki teşbihlere ve inatçı özelliğine dayanmaktadır.


Baphomet

İncil'deki "Keçi" misali şöyledir.

40-Matthew-25-31 "İnsanoğlu kendi görkemi içinde bütün melekleriyle birlikte gelince, görkemli tahtına oturacak.

40-Matthew-25-32 Ulusların hepsi O'nun önünde toplanacak, O da koyunları keçilerden ayıran bir çoban gibi, insanları birbirinden ayıracak.

40-Matthew-25-33 Koyunları sağına, keçileri soluna alacak.*

* "Sol tarafta bulunmak" veya "solun sahibi olmak" ifadeleri, kitaplarda doğru yoldan sapmak ve şeytana tabi olmak anlamına gelmektedir.

40-Matthew-25-41 "Sonra solundakilere şöyle diyecek: 'Ey lanetliler, çekilin önümden! İblis'le melekleri için hazırlanmış sönmez ateşe gidin!

Kur'an'da ;

Ashabül Meymenet = Sağın Sahipleri ( Cennet ehli )
Ashabül Meş'emet = Solun Sahipleri ( Cehennem ehli )

Sağ = Salim, İyi, Muteber, Doğru .... "Right" ( Doğru - İng. ), "Droit" ( Doğru - Fra. ), "Recht" ( Doğru - Alm. )

Sol = Ters .... "Left" ( "Leave" ( Terketmek ) fiilinin geçmiş zamanı ve Sol anlamında ), "Gauche" ( Beceriksiz, Sol )

İlgili ayetler ise şöyledir.

56/8 - Fe ashabul meymeneti ma ashabul meymeneti ( O halde sağın sahipleri. Nedir sağın sahipleri? )

56/9 - Ve ashabul meş'emeti ma ashabul meş'emeti
( Ve solun sahipleri. Nedir solun sahipleri? )

56/41 - Ve ashabuş şimali ma ashabuş şimali 
( Ve solun sahipleri. Nedir solun sahipleri? )

56/42 - Fi semumin ve hamimin
( İçe işleyen zehirli ateş ve kaynar suyun içindedirler. )

56/43 - Ve zıllin min yahmumin
( Ve kara dumandan gölgeler. )

56/44 - La baridin ve la kerimin
( Soğuk değildir. Faydalı da değildir. )

56/45 - İnnehüm kanu kable zalike mütrefin
( Kesinlikle onlar bundan önce refah şımarıkları idiler. )

56/46 - Ve kanu yüsırrune alel hınsil azım
( Ve büyük günahta ısrar etmekteydiler. )

56/47 - Ve kanu yekulune e iza mitna ve künna turaben ve ızamen e inne le meb'usune
( Ve "Öldüğümüzde, toprak ve kemik olduğumuzda mı? Kesinlikle biz dirilecek miyiz?" demekteydiler. )

56/48 - E ve abaunel evvelun
( Ve evvelki babalarımız da mı? )





Ruhun reddettiklerini nefs ihtiyaç addeder.

Madde alemi olan kâinatta edindiği deneyimlerle sonsuz tekâmül yolculuğunu sürdürmesi icab eden "Ruh"'un gerçek yaşamsal ihtiyaçları maddesel değildir. Ruh ilim ister. Ruh sezgi ister. Ruh sevgi ister. Ruh iyilik ister. Ruh özüne ulaşmayı, Rab'bin kelimesi olmayı idrak edebilmeyi ister. 

Ruh'un kâinattaki tezahürü olan süptil Öz Varlık'ın kaba madde alemindeki temsili olan Nefs ise Ruh'un reddettiği maddesel unsurları ihtiyaç addeder. Bu maddesel ihtirasın sebep olduğu düşünce, tutum ve davranışlar ise Nefse kötü, suçlu ve günahkâr sıfatlarını kazandırır.

12/53 - Ve ma überriü nefsı innen nefse le emmaratüm bis sui illa ma rahıme rabbi inne rabbi ğafurun rahım

( Ve nefsimi iyi kılıp temizlemiyorum. Kesinlikle nefis, Rab’bimin merhamet gösterdiğinin haricinde, kötülüğü emreder. Kesinlikle Rab’bim affedendir merhametlidir. )

64/16 - Fettekullahe mesteta'tüm vesme'u ve eti'u ve enfiku hayren li enfüsiküm ve men yuka şuhha nefsihi fe ülaike hümül müflihun

( O halde istidatınız olduğunca Allah’tan sakının, duyun, O’na itaat edin ve nefisleriniz için hayırlı olarak harcayın. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa, artık işte onlar, onlar iflah olanlardır. )

İncil'deki şu ayetler Ruhun ürünü olan iyilikleri ve Nefsin ürünü olan kötülükleri özetler niteliktedir. ( Nefs = Benlik )

48 Galatyalılar 5-19 Benliğin işleri bellidir. Bunlar fuhuş, pislik, sefahat, 

48 Galatyalılar 5-20 putperestlik, büyücülük, düşmanlık, çekişme, kıskançlık, öfke, bencil tutkular, ayrılıklar, bölünmeler, çekememezlik, 

48 Galatyalılar 5 21 sarhoşluk, çılgın eğlenceler ve benzeri şeylerdir. Sizi daha önce uyardığım gibi yine uyarıyorum, böyle davrananlar Tanrı Egemenliği'ni miras alamayacaklar. 

48 Galatyalılar 5-22 Ruh'un ürünüyse sevgi, sevinç, esenlik, sabır, şefkat, iyilik, bağlılık, 

48 Galatyalılar 5-23 yumuşak huyluluk ve özdenetimdir. Bu tür nitelikleri yasaklayan yasa yoktur. 

48 Galatyalılar 5-24 Mesih İsa'ya ait olanlar, benliği, tutku ve arzularıyla birlikte çarmıha germişlerdir. 

Nefsin kötülüklerine Vahiy suresinde de değinilmektedir.

66 Vahiy 9-20 Geriye kalan insanlar, yani bu belalardan ölmemiş olanlar, kendi elleriyle yaptıkları putlardan dönüp tövbe etmediler. Cinlere ve göremeyen, işitemeyen, yürüyemeyen altın, gümüş, tunç, taş, tahta putlara tapmaktan vazgeçmediler.

66 Vahiy 21-8 Ama korkak, imansız, iğrenç, adam öldüren, fuhuş yapan, büyücü, putperest ve bütün yalancılara gelince, onların yeri, kükürtle yanan ateş gölüdür. İkinci ölüm budur."

66 Vahiy 22-15 Köpekler, büyücüler, fuhuş yapanlar, adam öldürenler, putperestler, yalanı sevip hile yapanların hepsi dışarıda kalacaklar.


İntikam ve Ceza kavramları

"İntikam" kelimesi "Nekam" ( Birini olumsuz, kötü bir fiilinden dolayı cezalandırmak ) kökünden türemiş olan ve Türkçe'deki "Cezalandırma" anlamına gelen olumsuz bir kelimedir. "Ceza"* kelimesi ise Türkçe'deki "Karşılıklandırma" anlamına gelen nötr bir kelimedir. Zira karşılıklandırma fiilin olumlu veya olumsuz ( iyi veya kötü ) niteliğine göre olumlu veya olumsuz ( iyi veya kötü ) olabilir. ( * "Eczahane" kelimesi "hastalığın tedavisel "karşılığının" temin edildiği yer" anlamına gelmektedir. )

Kur'an'da yer alan ve "Ceza" kelimesinin "Karşılıklandırma", "İntikam" kelimesinin ise "Cezalandırma" anlamında kullanılmasına örnek ayetler şöyledir.

3/4 - Min kablü hüden lin nasi ve enzelel fürkan innellezine keferu bi ayatillahi lehüm azabün şedıd vallahü azızün züntikam
( İnsanlar için öncekilerden yönlendirmedir. Fark yaratanı indirdi. Kesinlikle o Allah’ ın ayetlerini inkar edenler, şiddetli azap onlaradır. Allah yücedir, intikam alandır. )

7/136 - Fentekamna minhüm fe ağraknahüm fil yemmi bi ennehüm kezzebu bi ayatina ve kanu anha ğafilın
( Biz de, kesinlikle onların ayetlerimizi yalanlamalarından ve onlardan habersiz olmalarından dolayı onlardan intikam aldık da onları denizde boğduk. )

14/47 - Fe la tahsebennellahe muhlife va'dihı rusüleh innellahe azızün züntikam
( Allah' ın resullerine olan vaadine ihtilaf edeceğini sanma. Kesinlikle Allah yücedir, intikam alandır. )

15/78 - Ve in kane ashabül eyketi le zalimın
( Ve kesinlikle Eyke' nin sahipleri zalimlerdi. )

15/79 - Fentekamna minhüm ve innehüma le bi imamin mübın
( Böylece onlardan intikam aldık. Kesinlikle onlar apaçık delillerledirler. )

39/37 - Ve men yehdillahü fe ma lehu min müdıll e leysellahü bi azızin zintikam
( Ve Allah kimi yönlendirirse, artık ona saptıran yoktur. Allah yüce ve intikam alan değil midir? )

İnkarcı müşriklerin, Allah'a ve O'nun doğru yoluna olan inançlarından dolayı insanları cezalandırmaları ise aşağıdakiş ayetlerde bildirilmektedir.

85/5 - En nari zatel vekud
( Yakıta sahip ateş. )

85/6 - İz hüm aleyha ku'ud
( Onlar onun üzerinde oturduklarında. )

85/7 - Ve hüm ala ma yef'alune bil mü'minine şühud
( Ve onlar şahitler olarak, inananlara o yaptıklarının üzerindedirler. )

85/8 - Ve ma nekamu minhüm illa en yü'minu billahil azizil hamid
( Ve yüce övülesi Allah’a  inanmaları haricinde onlardan intikam almazlar. )














Mehdi meselesi 2

"Mehdi" kelimesi "Hidayete, doğru yola yönlenmeye vesile olan" anlamına gelen "Hidayet" kökünden türemiş bir sıfattır. Bu sıfat bir şahısı ifade edeceği gibi bir olguyu, bir kavramı da ifade edebilmektedir. ( Örnek: "Mani" kelimesi de "Engelleyen, geri bırakan" anlamına gelen bir sıfat olup, şahıs, olgu veya kavramı ifade edebilir. )

İslami kültürde "Mehdi", döngü sonunda tezahür etmesi ve insanların hidayete ermelerine vesile olması beklenen bir varlıktır. Bu varlık bir şahıs mıdır? Yoksa insanları doğru yola, birliğe, kolektif bilince sevkeden kozmik ilahi bir enerji midir? Hatırlanacağı üzere evvelce "Mesih İsa'nın ikinci gelişi" kavramının esas itibarıyla "insanlar arasında kolektif bilincin tesisini ve birlikte frekans yükselmesini sağlayan ilahi kozmik tesirleri" ifade ettiği üzerinde durulmuştu. 

Al'i İmran suresinin 3/102 kodlu ayetinde bildirilen husus büyük önem taşımaktadır.

3/102 - Ya eyyühellezine amenüttekullahe hakka tükatihı ve la temutünne illa ve entüm müslimun

( Ey o inananlar, Allah’tan sakının, O’na gerçekten inanın ve teslim olanlar olmadan ölmeyin. )

"Teslim olmadan ölmeyin" .... 

Nisa suresinin aşağıdaki ayetlerinde de kitap sahiplerinin ölümlerinden önce mutlaka "Mesih İsa'ya inanacakları" bildirilmektedir. 

4/157 - Ve kavlihim inna katelnel mesıha ıysebne meryeme rasulellah ve ma kateluhü ve ma salebuhü ve lakin şübbihe lehüm ve innellezinahtelefu fıhi le fı şekkin minh ma lehüm bihı min ılmin illettibaaz zann ve ma kateluhü yekına

( Ve "Kesinlikle biz Allah' ın resulü Meryem oğlu İsa Mesih' i öldürdük." sözlerinden dolayı. Oysa onu öldürmediler ve asmadılar. Lakin onlara benzetildi. Kesinlikle onun hakkında ihtilaf edenler, ondan şüphe içindedirler. Onlara onun ilminden yoktur. Ancak zanna tabi olurlar. Doğrusu onu öldürmediler. )

4/158 - Bel rafeahüllahü ileyh ve kanellahü azızen hakima

( Bilakis Allah onu kendisine yükseltti. Allah yücedir, hakimdir. )

4/159 - Ve in min ehlil kitabi illa le yü'minenne bihı kable mevtih ve yevmel kıyameti yekunü aleyhim şehıda

( Ve kesinlikle kitap sahiplerinden olanlar ölümlerinden önce mutlaka ona inanacaklardır. Ayağa kalkış gününde o, onlara şahit olur. )

4/159 kodlu ayette kıyamet ( ayağa kalkış, idrak yükselişi) olarak anılan büyük döngü sonunda ruhsal tekâmüle ulaşmanın yegane yolunun Mesih İsa'ya iman olduğu bildirilmektedir. 

Bilindiği üzere, defaatle reenkarne olan insanlar nihai hesaplaşma için kıyamet gününde* ( ayağa kalkış sürecinde ) son kez kaba madde alemi olan dünyada reenkarne olacaklar ve tekamül sınavındaki liyakatlerine göre ya üst süptil madde boyutuna geçecekler ya da tekrar kaba madde alemi olan dünyada ( cehennem ) kaba madde olarak reenkarne olmaya devam edeceklerdir. 

Bu çerçevede Nisa suresinin yukarıdaki ayetlerinde Mesih İsa'nın, bir başka deyişle Mesih İsa ile sembolize edilen kozmik ilahi tesirlerin  varlıkları ayağa kalkış gününden ( kıyamet gününden ) önce hidayete ve imana yönlendireceği ve hesaplaşma günü olan kıyamet gününde de inananlara şehadet edeceği bilgisi açığa çıkmaktadır. 

Bu husus İncil'de "İlk diriliş" ve "İkinci ölüm" olarak ifade edilmektedir.

66-Vahiy-20-6 İlk dirilişe dahil olanlar mutlu ve kutsaldır. İkinci ölümün bunların üzerinde yetkisi yoktur. Onlar Tanrı'nın ve Mesih'in kâhinleri olacak, O'nunla birlikte bin yıl egemenlik sürecekler.

*  Kur'an ve İncil'de belirtildiği üzere "Gün" olarak ifade edilen kavram "Bin yıllık" bir süreci tanımlamaktadır.













İblis de "Bakılanlardan"dır.

Evvelki bölümlerden de hatırlanacağı üzere "Raina" ( Bizi Gör ) ve "Unzurna" ( Bize Bak ) cümleleri içerdikleri anlamlar itibarıyla birbirlerinden farklıydı. Zira "Görmek" istemsiz de olabilen eylem iken, "Bakmak" istemli bir eylemdir. "Bakıp da görmemek" veya "Dikkatli bakarsan görürsün." cümleleri bu hususu açıklar niteliktedir.

Bakara suresinin 104. ayetinde gösteriş yapmak isteyen kibirlilerin "Raina" ( Bizi gör ) hitablarının batıl olduğu, Allahü Teala'nın rahmetini umanların "Unzurna"* ( Bize bak ) hitaplarının ise hak olduğu bildirilmektedir. ( * Kelime kökü "Nazar" ( Bakış ) kelimesidir. "Nazır" ( Bakan / Bakıcı ), "Nezaret" ( Bakış, Gözleme ) ; "Bakmak" kelimesi "Gözetmek, Korumak" anlamı ile de düşünülmelidir. )

2/104 - Ya eyyühellezine amenu la tekulu raına ve kul ünzurna vesmeu ve lil kafirıne azabün elım
( Ey o inananlar, "Bizi gör." demeyin ve "Bize bak." deyin ve dinleyin. Elim azap inkarcılar içindir. )

Allahü Teala'nın "Bakması", ehemmiyet vermesi, gözetmesi, gözlemesi ve koruması anlamına gelmektedir. Bu nedenle bazı ayetlerde İblis'in saptırmasına tabi olan inkarcı müşrikler için "Ma kanu münzarin" ( Gözlenip bakılanlar olmadılar. ) ifadesi yer almaktadır.

15/8 - Ma nünezzilül melaikete illa bil hakkı ve ma kanu izen münzarin
( Melekleri gerçek dışında indirmeyiz. O zaman gözlenip bakılanlar olamazlar. )

44/29 - Fe ma beket aleyhimüs semaü vel erdu ve ma kanu münzarin
( Gök ve yer onlar üzerine ağlamadı. Gözlenip bakılanlar da olmadılar. )

Peki Allah'ın yarattıklarından olan İblis'in durumu nedir? O "Münzarin"'dir yani "Bakılanlardan"'dır. Neden? Çünkü yaratılıştaki düalite prensibinin negatif enerji tesirlerinden sorumludur. Düalite prensibi varlıkların tekamülleri için elzem olan temel unsurdur. Varlıklar ancak ve ancak düaliteyi aşmak suretiyle üniteye ( vahdet, birlik ) doğru ilerleme liyakatine erişebilirler. Bu çerçevede İblis'e, döngü sonu olan ayağa kalkış gününe ( Yevmel Kıyameh ) kadar "gözlenip bakılma" imkanının Allahü Teala tarafından sunulması insanların tekamül sınavının bir gereğidir. İblis'e kanarak Allah yolundan sapanlar "Ma kanu münzarin" olurla yani "Bakılmayanlar olurlar."

Konuya ilişkin Kur'an ayetleri şöyledir.

7/12 - Kale ma meneake en la tescüde iz emartük kale ene hayrun minh halaktenı min narin ve halaktehu min tıyn
( “Sana emrettiğim zaman, seni yere kapanmaktan ne men etti?” dedi. “Ben, ondan daha hayırlıyım. Beni ateşten yarattın, onu çamurdan yarattın." dedi. )

7/13 - Kale fehbıt minha fe ma yekunü leke en tetekebbera fıha fahruc inneke mines sağırın
( "Öyleyse oradan in. Artık sana orada kibirlenmek olmaz. Haydi çık, kesinlikle sen alçaklardansın." dedi. )

7/14 - Kale enzırnı ila yevmi yüb'asun
"Bana, diriltilecekleri güne kadar bak." dedi.

7/15 - Kale inneke minel münzarın
"Kesinlikle sen gözlenip bakılanlardansın." dedi.

7/16 - Kale fe bima ağveytenı le ak'udenne lehüm sıratakel müstekım
"Öyleyse, beni azdırmandan dolayı*, onlara karşı, senin doğru yolunun üstüne oturacağım." dedi.

* Bu ifadede Allahü Teala'ya karşı bir azma, bir hiddetlenme ( haşa ) söz konusu olmayıp, Allahü Teala'nın, vazifesini yapması için İblis'i azdırması söz konusudur.

7/17 - Sümme le atiyennehüm min beyni eydıhim ve min halfihim ve an eymanihim ve an şemailihim ve la tecidü ekserahüm şakirın
( Sonra önlerinden arkalarından, sağlarından sollarından onlara yeteceğim. Onların çoğunu şükredenlerden bulmayacaksın. )

7/18 - Kalehruc minha mez'umen medhura le men tebiake minhüm le emleenne cehenneme minküm ecmeın
( "Yerilmiş kovulmuş olarak oradan çık. Onlardan sana kim tabi olursa, cehennemi sizden topluca, tamamen dolduracağım." dedi. )

7/17 - 18 kodlu ayetlerde de İblis görev tanımını anladığını beyan etmektedir.

İncil'de İblis, "Dünyanın egemeni", "Bu çağın ilahı", "Dünyayı denetleyen kötü" olarak tanımlanmaktadır. ( Bu ifadeler inkarcı müşriklerin tanımlamaları olarak zikredilmektedir. )

43 John 14-30 Artık sizinle uzun uzun konuşmayacağım. Çünkü bu dünyanın egemeni geliyor. Onun benim üzerimde hiçbir yetkisi yoktur.

47 2 Corinthians 4-4 Tanrı'nın görünümü olan Mesih'in yüceliğiyle ilgili Müjde'nin ışığı imansızların üzerine doğmasın diye, bu çağın ilahı onların zihinlerini kör etmiştir.

62 1 John 5-19 Biliyoruz ki, biz Tanrı'danız, bütün dünya ise kötü olanın denetimindedir.

Bu nedenle karşılaşılan tüm olumsuzlukların, tekamül sınavının bir parçası, yüce Rab'bin kader mekanizmasının olmazsa olmaz bir gereği olduğu daima hatırlanmalı akıl, sabır, dua ve inanç vasıtasıyla dünyanın kaba maddesinden arınılmak suretiyle bu sınav en başarılı bir şekilde verilmeli ve üst alemlerin kapıları aralanmaya çalışılmalıdır.




















30 Aralık 2019 Pazartesi

Faniden bakiye, maddeden manaya yolculuk

Kur'an ayetlerinde dünya hayatının ve dünya maddesinin aldatıcılığı, saptırıcılığı ve mutlaka tükenip yok olacağı, daimi olanın ise Allah'ın sonsuz kelamı ve sevgisi olduğu defaatle bildirilmektedir.

Bu nedenle, samimiyetle inananların kendilerini maddeden arındırmaları, yaratılışın kaynak kodu olan kelimelere ve manaya yönelmeleri, yaşam enerjilerini ruhsal öğelerden temin eder hale gelmeleri gerekmektedir. Bu tercih, varlıkların sonsuz yaşama ulaşma veya ulaşamama hususunda belirleyici olacaktır.

"Fani" ve "Baki" kavramları Kur'an ayetlerinde şöyle bildirilmiştir.

16/96 - Ma ındeküm yenfedü ve ma ındellahi bak ve le necziyennellezine saberu ecrahüm bi ahseni ma kanu ya'melun
( O indinizdeki tükenir de o Allah' ın indindeki bakidir. Kesinlikle biz o sabredenleri, o yapmış olduklarının daha güzeli olan ödülleri ile karşılıklandıracağız. )

20/131 - Ve la temüddenne ayneyke ila ma metta'na bihı ezvacen minhüm zehratel hayatid dünya li neftinehüm fıh ve rizku rabbike hayrun ve beka
( Ve onlardan eşleri, o faydalandırdıklarımıza gözünü dikme. Onlar, onları sınamamız için dünya hayatının parlaklıklarıdır, süsleridir. Rab’binin rızıkı daha hayırlıdır ve bakidir. )*

* Ayette, tükenmeye muhtaç dünyevi menfaatlerle yani dünya maddesiyle donatılmış olanlara imrenilmemesi "Rab'bin rızkı" olarak tanımlanan ruha, kelimelere ve manaya yönelinmesi gerektiği bildirilmektedir.

28/60 - Ve ma utıtüm min şey'in fe metaul hayatid dünya ve zınetüha ve ma ındellahi hayrun ve ebka e fe la ta'kılun
( Ve o size verilen şeyler dünya hayatının faydası ve süsüdür. O Allah' ın indindeki daha hayırlıdır ve daha bakidir. Artık akıl etmez misiniz? )

42/36 - Fe ma utıtüm min şey'in fe metaul hayatid dünya ve ma ındellahi hayrun ve ebka lillezıne amenu ve ala rabbihim yetevekkelun
( Böylece o verildiğiniz, dünya hayatının faydasıdır. O Allah' ın indindeki, inananlar için ve Rab’lerine dayanıp sığınanlar için daha hayırlıdır ve daha bakidir. )

87/17 - Vel'ahıretü hayrün ve ebka
( Ve ahiret daha hayırlıdır ve daha bakidir. )

55/26 - Küllü men aleyha fan
( Onun üzerinde olan tüm kimseler fanidir. )

55/27 - Ve yebka vechü rabbike zül celali vel ikram
( Ve büyüklük ve ikram sahibi Rab’binin yüzü baki kalır. )

İncil'de ise maddenin sonunda yok olacağı ancak kelimelerin ve mananın ebedi olduğu vurgulanmaktadır. 

40-Matthew-24-35 Yer ve gök ortadan kalkacak, ama benim sözlerim asla ortadan kalkmayacaktır."

61-2 Peter-3-10 Ama Rab'bin günü hırsız gibi gelecek. O gün gökler büyük bir gürültüyle ortadan kalkacak, maddesel öğeler yanarak yok olacak, yer ve yeryüzünde yapılmış olan her şey yanıp tükenecek.

Yorgunluk, zahmet ve usançtan arınmış olanlar

Kaba madde alemi dünyadaki tekamülünü tamamlayarak yarı süptil üst boyuta geçme liyakatine erişecek olan varlıkların ortak özelliklerinden biri de iyilik ve doğruluk yolundaki çalışmaları kapsamında yorgunluk, bıkkınlık ve sıkıntı duygularından tamamen arınma safhasına gelmiş olmalarıdır. Zira, Allah yolunda olmak düalitenin engelleyici negatif tesirlerinden sıyrılabilmeyi başarabilmek anlamına da gelmektedir. Vazife planı olarak anılan, yarı süptil boyutun da üzerindeki planlarda bulunan ve kader mekanizmasında işlev gören vazifeli varlıklar ( melekler / tekamül etmiş insan ) yorgunluk ve usanç kavramlarından tamamen arınmış, saf sevgiyle ilahi nizamda işlevlerini yerine getirmektedirler. ( Maddenin süptil niteliğinin tezahür ettiği bu üst planlarda "ölüm" olarak bilinen "olum" ( dönüşüm ) ıstıraplı, sıkıntılı süreçlerle değil sevgi ve huzur dolu geçiş süreçleriyle vuku bulmaktadır. Ayrıca bu üst planlarda hastalık, üzüntü, bunalım, zorluk gibi kavramlarda sözkonusu olmayıp, tekamül aşamaları huzur, sevgi ve mutluluk hissiyatıyla geçilmektedir. ) 

Kaba madde alemi dünya yukarıda anılan özelliklerin kazanılması için bir hazırlık ve sınav planıdır. Bir başka deyişle dünya mezun olunması gereken bir okuldur.

Üst planlardaki varlıkların hissiyatları şu ayetlerde tasvir edilmiştir. 

15/48 - La yemessühüm fıha nesabün ve ma hüm minha bi muhracın
( Onlara orada zahmet, yorgunluk dokunmaz. Onlar oradan çıkarılacak da değillerdir. )

35/35 - Ellezi ehallena daral mükameti min fadlih la yemessüna fıha nesabün ve la yemessüna fıha lüğub
( Bizi üstünlüğünden ikamet yurduna o koydu. Bize orada zahmet dokunmayacaktır. Bize orada usanç, yorgunluk da dokunmayacaktır. )

41/38 - Fe inistekberu fellezine ınde rabbike yüsebbihune lehu bil leyli ven nehari ve hüm la yes'emun
( Eğer kibirlenirlerse, o Rab’binin indinde olanlar, gece ve gündüz O’na övgü sözleri söylerler. Onlar usanmazlar. )*

* Duadan, kelime zikrinden asla usanmayan aksine her icra ettiklerinde bir evvelkine göre daha da yüksek heyecan ve sevgi yoğunluğu yaşayan varlıklardan bahsedilmektedir.

50/38 - Ve lekad halaknes semavati vel erda ve ma beynehüma fi sitteti eyyamin ve ma messena min luğub
( Ve gökleri, yeri ve o onların aralarındakilerini altı günde yarattık. Bize usanç, yorgunluk dokunmadı. ) **

** Allahü Teala'nın izni ve yetkilendirmesiyle gökleri ve yeri yaratma vazifesini üstlenmiş olan Meleül Ala da ( Yüksek İlerigelenler ) "yorgunluk" kavramının kendileri için geçerli olmadığını aynı durumun bulundukları planlarda işlevlerini yerine getirmekte olan diğer varlıklar için de geçerli olması gerektiğini hatırlatmakta ve dolaylı olarak uyarmaktadırlar.

İncil'de ise cennetin tasvir edildiği ayetlerden biri şöyledir.

66 Vahiy 21-4 Onların gözlerinden bütün yaşları silecek. Artık ölüm olmayacak. Artık ne yas, ne ağlayış, ne de ıstırap olacak. Çünkü önceki düzen ortadan kalktı."






Saat ATİYEtün ( Saat gelecektir. )

Kur'an'da "Saat" olarak ifade edilen kavram Döngü Sonunu ve Yeni Döngü Başlangıcını ( Yevmel Kıyameh ( Ayağa Kalkış Günü ) ifade eden kavramdır. Allahü Teala ayetlerinde vaadini doğrulayacağını ve yaptıklarının hesabını vermek, karşılığını almak için herkesin o "saate" şehadet edeceğini bildirir. "SAATE ATİYETÜN" ( Saat gelecektir. ) ifadesi 3 ayette geçmektedir.

15/85 - Ve ma halaknes semavati vel erda ve ma beynehüma illa bil hakk ve innes SAATE le ATİYETÜN fasfehıs safhal cemil
( Ve biz gökleri, yeri ve o onların aralarındakilerini gerçek dışında yaratmadık. Kesinlikle SAAT GELECEKTİR. O halde hoşgör, güzel bağışlama ile bağışla, affet. )

20/15 - İnnes SAATE ATİYETÜN ekadü uhfıha li tücza küllü nefsin bima tes'a
( Kesinlikle SAAT GELECEKTİR. Her nefsin, o çabalamasından dolayı karşılıklandırılması için onu gizli kılıyorum. )

40/59 - İnnes SAATE le ATİYETÜN la raybe fıha ve lakinne ekseran nasi la yü'minun
( Kesinlikle SAAT GELECEKTİR. Onun hakkında şüphe yoktur. Lakin insanların çoğunluğu inanmazlar. )

2019 yılında vizyona giren spiritüel ve mistik temalı Atiye dizisinin ana mesajı yaratılıştaki sonsuz döngüdür. Bu çerçevede filmde Göbeklitepe, portal ile üst boyuta geçiş, Sirius, Cennet kavramları da işlenmektedir. Kur'an ayetlerine de referans verilen film kelimesel ve sayısal açılardan ilginç bir durum sergilemektedir.

- Filmin logosunda "8" formu bulunmaktadır. Bilindiği üzere 8 sayısı sonsuz döngü, yeni döngü başlangıcı ve düalitenin nümerik sembolüdür. Ayrıca logodaki ATİYE kelimesindeki "İ" harfinin yerinde 8 formunda bir işaret bulunmaktadır. "İ" harfi alfabedeki 11. harf olup, bilindiği üzere 11 sayısı da portal açılmasıyla farklı boyuta geçişin, düalitenin ve döngünün sembolüdür. ( Döngü,  yaratılıştaki düalite prensibinin bir sonucudur. )


- Filmde Atiye karakterini canlandıran başrol oyuncusunun ismi Beren SAAT'tir. Ayetlerdeki "Saat Atiyetün" ( Saat gelecektir. ) ifadesiyle olan uyum dikkat çekmektedir.

- Beren Saat 35 yaşındadır. ( 3+5 = "8" )

- Beren Saat'in doğum gün ve ayı 26 Şubat'tır. 26 ... 2+6 = "8" 

- Dizinin ilk sezonu "8" bölümden oluşmaktadır.

- Ayetlerde geçen "Atiyetün" ( Gelir ) kelimesi 8 harften oluşmaktadır. 

- Filmde referans verilen en önemli sure 53. sure olan Necm ( Yıldız ) suresidir. Sure numarasının nümerolojik değeri "8" olmaktadır. ( 5+3 = 8 ) 

- Kamer suresinin ilk ayeti hem "Saatin yaklaşması" kavramını içermesi, hem de "8" kelimeden oluşması açısından ilginçtir.

54/1 İkterabeti (1) es (2) SAATU (3) ve (4) en (5) şakka (6) el (7) kamer (8) ( SAAT yaklaştı ve Ay yarıldı. )

- Dizi 20"19" yılında yayına girmiş olup, Kur'an'da "Saat atiyetün" ifadesi ilk kez 15/85 kodlu ayette geçmektedir. Ayet kodunun nümerolojik değeri "19" sayısını vermektedir. ( 1+5+8+5 = 19 )

Not : Dizide okült ezoterik ve spiritüel bilgiler verilmekle birlikte "yılan"ın aslında şeytanı simgelemediği, yaratılışı ve yaratıcı kudreti simgelediği gibi yanlış yönlendirici satanik  ifadeler ve paganizm ( çok ilahlılık ) telkini hissi veren replikler bulunmaktadır. Doğru olarak verilen bir çok bilginin arasına çok kilit etki yaratacak, yanlış yönlenmeye ve yanlış bakış açısı oluşumuna sebebiyet verecek çarpıtılmış bilgiler serpiştirilmesi satanik kadim bir yöntemdir. Sunulan bilgilerin çoğu doğru ve makul olduğundan araya kasıtlı olarak karıştırılmış bazi yanlış bilgiler de izleyen tarafından doğru olarak kabul edilebilmektedir. Bu yöntem "Zehiri, içi bal dolu kavanozda vermekten" farksızdır.















Azabı ve kötülüğü acele isteyenler

Küresel satanistler inançsızlıkları ve inkarları nedeniyle akıllarınca Allahü Teala'yı sınamak ( haşa ) üzere döngü sonunun gelmesi hususunda cahilce ve gafilce bir meydan okuma içerisindedirler.  Bu nedenle dünyadaki varlıkları helak etmek amacıyla yoğun bir dejenerasyon ( sousuzlaşma ) gayreti içindedirler. Bu durum Bakara suresinin 205. ayetinde bildirilmektedir.

2/205 - Ve iza tevella sea fil erdı li yüfside fıha ve yühlikel harse ven nesl vallahü la yühıbbül fesada
( Ve yüz çevirip başa geçtiğinde, yerde bozgun yapmak, ekini ve nesli helak etmek için çabalar. Allah bozgunu sevmez. )

İblis'in ve cin ve insan şeytanlarının buyruğuna girmiş olan inkarcı müşriklerin mücadelesi insan ileymiş gibi görünse de esas mücadeleleri Allahü Teala ve O'nun vazifelileri ( insanın tekamül etmiş hali olan melekler ) iledir. Neml ve Sad surelerinin aşağıdaki ayetlerinde İblis'in ve ona tabi olan sapık şeytanların bu meydan okumalarından bahsedilmektedir.

38/75 - Kale ya iblısü ma meneake en tescüde li ma halaktü bi yedeyy estekberte em künte minel alın
( "Ey İblis, seni kuvvetimle yarattığım için yere kapanmaktan ne men etti? Kibirlenmek mi istedin? Yoksa ululananlardan mı oldun?" dedi. )

27/31 - En la ta'lu aleyye ve'tunı müslimın
( Bana ululanmayın ve bana teslim olanlar olarak gelin. )

İnkarcı müşriklerin adeta meydan okurcasına "Azabı acele istemeleri" hususu Kur'an'da 19 ayette yer almaktadır.

6/57 - Kul innı ala beyyinetin min rabbi ve kezzebtüm bih ma ındı ma testa'cilune bih inil hukmü illa lillah yekussul hakka ve hüve hayrul fasılın
( De ki: "Kesinlikle ben Rab’bimden apaçık delil üzerindeyim ve siz onu yalanladınız. O acele istediğiniz benim indimde değil. Kesinlikle hüküm Allah' ındır. Gerçeği anlatır. O ayrıntılandıranların en hayırlısıdır." )

6/58 - Kul lev enne ındı ma testa'cilune bihı le kudiyel emru beynı ve beyneküm vallahü a'lemü biz zalimın
( De ki: "Şayet sizin o acele istediğiniz kesinlikle indimde olsaydı, benimle sizin aranızdaki iş bitirilmiş olurdu. Allah zalimleri bilir."  )

10/50 - Kul e raeytüm in etaküm azabühu beyaten ev neharan maza yesta'cilü minhül mücrimun
( De ki: "Gördünüz mü düşündünüz mü, eğer O’nun azabı size geceleyin veya gündüz gelecek olsa suçlular onlardan hangisini acele isterler?" )

10/51 - E sümme iza ma vekaa amentüm bih al ane ve kad küntüm bihı testa'cilun
( Onun vaki olmasının sonrasında mı ona inanacaksınız yoksa şimdi mi? Ve onu acele isterdiniz. )

13/6 - Ve yesta'ciluneke bis seyyieti kablel haseneti ve kad halet min kablihimül mesülat ve inne rabbeke lezu mağfiratin lin nasi ala zulmihim ve inne rabbeke le şedıdül ıkab
( Ve senden iyilikten önce kötülüğü getirmeni acele istiyorlar. Onlardan önce de misaller geldi geçti. Kesinlikle Rab’bin insanlar için zulümleri üzerine af sahibidir. Kesinlikle Rab’binin azabı şiddetli olandır. )

21/37 - Hulikal insanü min acel se ürıküm ayatı fe la testa'cilun
( İnsan aceleden yaratılmıştır. Ayetlerimi size göstereceğim. O halde acele istemeyin. )

22/47 - Ve yesta'ciluneke bil azabi ve len yuhlifellahü va'deh ve inne yevmen ınde rabbike ke elfi senetin min ma teuddun
( Ve azabı senden acele isterler. Allah vaadine ihtilaf etmez. Kesinlikle Rab’binin indinde bir gün, o sizin saydıklarınızdan bin sene gibidir. )

26/204 - E fe bi azabina yesta'cilu
( Artık azabımızı acele mi isterler? )

27/46 - Kale ya kavmi lime testa'cilune bis seyyieti kablel haseneh lev la testağfirunellahe lealleküm türhamun
( "Ey kavmim, neden güzelliklerden önce kötülükleri acele oluşturmak istiyorsunuz. Allah’tan af istemeniz gerekmez miydi? Umulur ki merhamet edilirsiniz." dedi. )

29/54 - Yesta'ciluneke bil azab ve inne cehenneme le mühıytatüm bil kafirun ( Azabı senden acele isterler. Kesinlikle cehennem inkarcıları kuşatacaktır. )

29/53 - Ve yesta'ciluneke bil azab ve lev la ecelün müsemmen le caehümül azab ve le ye'tiyennehüm bağteten ve hüm la yeş'urun ( Ve azabı senden acele isterler. İsimlendirilmiş belirli vade olmasaydı, onlara azap gelirdi. Ansızın azap kesinlikle onlara gelir de onlar farketmezler. )

22/47 - Ve yesta'ciluneke bil azabi ve len yuhlifellahü va'deh ve inne yevmen ınde rabbike ke elfi senetin min ma teuddun
( Ve azabı senden acele isterler. Allah vaadine ihtilaf etmez. Kesinlikle Rab’binin indinde bir gün, o sizin saydıklarınızdan bin sene gibidir. )

29/29 - E inneküm le ta'tuner ricale ve taktaunes sebıle ve te'tune fı nadıkümül münker fe ma kane cevabe kavmihı illa en kalu'tina bi azabillahi in künte mines sadikın 
( Kesinlikle siz erkeklere mi yeteceksiniz? Ve yol mu keseceksiniz? Ve toplantılarınızda inkarı, kötüyü mü getireceksiniz? Böylece, kavminin cevabı Eğer doğrulardan isen, bize Allah' ın azabını getir." demelerinin haricindeki olmadı. )

29/53 - Ve yesta'ciluneke bil azab ve lev la ecelün müsemmen le caehümül azab ve le ye'tiyennehüm bağteten ve hüm la yeş'urun
( Ve azabı senden acele isterler. İsimlendirilmiş belirli vade olmasaydı, onlara azap gelirdi. Ansızın azap kesinlikle onlara gelir de onlar farketmezler. )

29/54 - Yesta'ciluneke bil azab ve inne cehenneme le mühıytatüm bil kafirun
( Azabı senden acele isterler. Kesinlikle cehennem inkarcıları kuşatacaktır. )

37/176 - E fe bi azabina yesta'cilun
( Artık azabımızı acele mi isterler? )

42/18 - Yesta'cilü bihellezine la yü'minune biha vellezine amenu müşfikune minha ve ya'lemune ennehel hakk e la innellezine yümarune fis saati lefı dalalin beıyd
( Ona inanmayanlar onu acele isterler. O inananlar O’ndan korkanlardır. Onun kesinlikle gerçek olduğunu bilirler. İyi bilin ki o saat hakkında tartışanlar, kesinlikle uzak, derin sapıklık içindedirler. )

46/24 - Fe lemma raevhü aridan müstakbile evdiyetihim kalu haza aridun müntıruna bel hüve mesta'celtüm bih rıhun fıha azabün elım
( Böylece, geleceği yönü onların vadileri olan onu, bulut olarak gördüklerinde, "Bu bize yağmur yağdıran buluttur." dediler. Bilakis o, o acele istediğinizdir. İçinde elim azap olan rüzgardır. )

51/14 - Zuku fitneteküm hazellezi küntüm bihi testa'cilun
( Fitnenizi, sınavınızı tadın. İşte o, o acele istemiş olduğunuzdur. )

Dünyayı helak etmek üzere acele bir dejenerasyon gayreti içinde olan şeytanlar ilahi azabın acele gelmesini istemektedirler. Bir başka deyişle akıllarınca Allahü Teala'yı döngü sonuna zorlamaktadırlar. ( Haşa ). Oysa yaratılıştaki herşey ilahi nizam olarak adlandırılan belirli bir kadere ve plana göre vuku bulmakta ve var olabilmektedir. Hiçbir şey Allahü Teala'nın izni dışında gerçekleşemez. Varlıklar iyilik gayreti içinde de olsalar, kötülük gayreti içinde de olsalar düşünce, tutum, davranış ve eylemleriyle Allahü Teala'nın onlar için belirlediği kaderlerine ilerlemekten öteye gidemezler. Kötülük tuzakları kuranların durumu da şu ayetlerde bildirilmektedir.

4/76 - Ellezine amenu yükatilune fı sebılillah vellezine keferu yükatilune fı sebılit tağuti fe katilu evliyaeş şeytan inne keydeş şeytani kane daıyfa
( O inananlar Allah yolunda savaşırlar ve o inkar edenler azgının yolunda savaşırlar. O halde şeytanın dostlarıyla savaşın. Şeytanın tuzağı kesinlikle zayıftır. )

10/21 - Ve iza ezaknen nase rahmeten min ba'di darrae messethüm iza lehüm mekrun fı ayatina kulillahü esrau mekra inne rusülena yektübune ma temkürun
( Ve insanlara, onlara dokunan darlıktan sonra rahmet tattırdığımızda, o zaman onlar ayetlerimiz hakkında tuzak kurarlar. De ki: "Allah’ ın tuzağı kesinlikle daha hızlıdır." Kesinlikle resullerimiz o tuzak kurmalarınızı yazarlar. )

12/52 - Zalike li ya'leme ennı lem ehunhü bil ğaybi ve ennellahe la yehdı keydel hainın
( Bu, onun gıyabında ona kesinlikle ihanet etmediğimi bilmesi içindir. Kesinlikle Allah hainlerin tuzağını yönlendirmez. )

35/43 - İstikbaran fil erdı ve mekras seyyi' ve la yehıykul mekrus seyyiü illa bi ehlih fe hel yenzurune illa sünnetel evvelın fe len tecide li sünnetillahi tebdıla ve len tecide li sünnetillahi tahvıla
( Yerde kibirlenme ve kötülük tuzağıdır. Kötülük tuzağı sahibinin haricindekinin başına geçmez. Ancak evvelkilerin adetlerini mi gözetiyorlar? Allah' ın adetinde değişim bulamazsın. Allah' ın adetinde dönüşüm, başkalaşım bulamazsın. )

Ancak her türlü tuzağı da kursalar inkarcı suçluların sonları helakin haricindeki olmamaktadır. Zira onların kurdukları tuzaklar inananlara fayda sağlayan unsurlara dönüşürken, kendileri için ise helak vesilesi olmaktadır. Böylelikle "Tuzaklar ancak sahibinin başına geçer." ayeti de gerçekleşmiş olmaktadır. Neml suresinin aşağıdaki ayetleri bu hususa dikkat çekmektedir.

27/69 - Kul sıru fil erdı fenzuru keyfe kane akıbetül mücrimın
( De ki: "Yerde gezin de suçluların sonu nasıl oldu bakın?" )

27/70 - Ve la tahzen aleyhim ve la tekün fı daykın min ma yemkürun
( Ve onlar üzerine hüzünlenme. O hile yapıp tuzak kurmalarından sıkıntı içinde olma. )









Bina ve yeraltı geçitleri yapan cin şeytanları

Bina inşa etme ve onunla kendini kudretli, heybetli ve hakim sanma yanılgısı şeytanların telkini ile tezahür eden kibir yansımalarından biridir. Tarih boyunca zalim hükümranlar kendilerini büyük binaların ardına gizlemişlerdir. Ancak bu durum esas itibarıyla onların ihtişam ve kudret arayışlarının yanısıra zulmettikleri halktan korkularının açık ve net delilidir. Zira kendine güvenen, hak yolunda, adil ve iyi olan insanlar zaten ihtişama, gösterişe, şatafata ihtiyaç duymazlar.

Günümüzde dünyanın her tarafında adeta göklere erişmeye çabalarcasına yüksek bina inşa etme çılgınlığına şahit olunmaktadır. Benzer binaların antik örnekleri ise piramitler, tapınaklar ve saraylardır. Bunun yanısıra antik çağlardan kalan yeraltı geçitleri de ayrıca dikkat çeken bir husus olup, insan yapımı olamayacak kadar kompleks olan yeraltı geçitleri bulunmaktadır.

Kur'an'da "Bina" ve "Dalgıçlık" ( Yeraltı geçitleri inşası ) meselesi cin şeytanlarıyla ilintili olarak da misallendirilmektedir.

26/128 - E tebnune bi külli riy'ın ayeten ta'besun ( Her tepeye ayet bina kurar da abesle iştigal edip eğlenir misiniz? )

38/37 - Veş şeyatıne küllü bennain ve ğavvas ( Ve şeytanlar ki hepsi bina yapıcı ve dalgıç. )

21/82 - Ve mineş şeyatıni men yeğusune lehu ve ya'melune amelen dune zalik ve künna lehüm hafizın ( Ve şeytanlardan ona* dalgıçlık yapanları ve bundan başka işler yapanları. Onlara koruyucu, gözetici olduk. )

* Haberci Süleyman

9/110 - La yezalü bünyanühümüllezı benev rıbeten fı kulubihim illa en tekattaa kulubühüm vallahü alimün hakım ( Onların kalpleri kesilip ayrılmadıkça, kurdukları binalar onların kalplerinde şüphe olmaktan geri durmaz. )

9/109 - E fe men essese bünyanehu ala takva min allahi ve rıdvanin hayrun em men essese bünyanehu ala şefacürufin harin fenhara bihı fı nari cehennem vallahü la yehdil kavmez zalimın O halde binasını Allah’tan sakınma ve rıza üzerine tesis eden mi hayırlıdır? Yoksa binasını yıkılmak üzere olan uçurumun kenarına tesis eden mi? Onunla cehennem ateşine yuvarlanıp yıkılır. Allah, zalimler kavmini yönlendirmez. **

** Ayette gerçek binanın takva ve iman ile kurulmuş olan ruhsal bina olduğu, şeytani ve maddi olanın ise yıkılıp yok olmaya mahkum olduğu bildirilmektedir.

Starlink, Mars'ta kolonileşme, NeuraLink ( Beyine çip takma ) gibi projelerle gündeme gelen Elon Musk isimli girişimcinin kurduğu "The Boring Company" bu bağlamda dikkat çekmektedir. Zira bu şirketin faaliyet konusu "Yeraltında tüneller açmaktır."


29 Aralık 2019 Pazar

Genişliğine göre sorumlu olmak

Allahü Teala, yaratmış olduğu varlıklara, tekâmül yolundaki ihtiyaçlarını belirli ölçüye göre bahşeder ve onlardan da kendilerine verdiği imkânlar çerçevesinde  yani genişlikleri nispetinde, iyi işler yapmak konusunda en yüksek cehdi ve gayreti bekler. Allahü Teala'nın indinde varlıklar açısından gayret sonuçtan önemlidir. Zira varlıkların çalışmalarının ve gayretlerinin sonucunun takdiri yalnızca O'nadır.  Ve bu sonuç daima varlıkların tekâmülüne vesile olacak hayırlı bir sonuçtur. Varlıkların çoğu bunu idrak etme seviyesinde olamasa da... Dolayısıyla hiçbir varlık gayret göstererek yaptığı bir işin sonucunu kendisinin belirlediğini söyleyemez. 

11/115 - Vasbir fe innellahe la yüdıy'u ecral muhsinın ( Ve sabret. Kesinlikle Allah iyilik yapanların ödülünü yitirmez. )

31/22 - Ve men yüslim vechehu ilellahi ve hüve muhsinün fe kad istemseke bil urvetil vüska ve ilellahi akıbetül ümur ( Ve kim yüzünü Allah’a teslim ederse ve o iyiyse, artık sağlam kulba tutunmuştur. İşlerin sonu, sonucu Allah’adır. )

2/286 - La yükellifüllahü nefsen illa vüs'aha ... ( Allah nefisleri genişliklerinin haricinde kefil tutmaz...... )

Bu bağlamda, herhangi bir varlığın kendisine bahşedilmiş olan yaratılış nimetlerinden  ( fiziksel ve zihinsel özellikler, yetenekler ) dolayı kendisini diğer varlıklardan üstün addetmesi büyük cehalet, gaflet ve dalalettir.  Zira her varlığın bir diğerine göre üstün yönleri olması nedeniyle mutlak üstünlük söz konusu değildir. Mutlak üstünlük sadece Allah'ındır. Varlıklar arasındaki üstünlüğün tek kriteri ise iyilik, ve doģruluk yolunda yani Allah yolunda gösterilen cehid ve gayretlerin miktarıdır.

7/8 - Vel veznü yevmeizinil hakk fe men sekulet mevazınühu fe ülaike hümül müflihun Ve o gün ölçü tartı gerçektir. ( Kimin tartıları ağır gelirse, işte onlar iflah olanlardır. )

7/9 - Ve men haffet mevazınühu fe ülaikellezine hasiru enfüsehüm bima kanu bi ayatina yazlimun ( Ve kimin ölçüleri, tartıları hafif gelirse, işte onlar ayetlerimize zulmettiklerinden dolayı nefislerini hasarlandıranlardır. )

Örneğin, 10 birimlik kapasitesi olan A varlığı 7 birimlik iş yapıyor ve 6 birimlik kapasitesi olan B varlığı 5 birimlik iş yapıyorsa, A varlığı B varlığından daha üstün olduğunu ve daha fazla liyakati olduğunu iddia edemez. Aksine B varlığının liyakati daha fazladır.

Benzer bir örnek İncil'in aşağıdaki ayetlerinde yoksul dul kadının zekâtı misaliyle bildirilmiştir.

41 Mark 12-41 İsa tapınakta bağış toplanan yerin karşısında oturmuş, kutulara para atan halkı seyrediyordu. Birçok zengin kişi kutuya bol para attı. 

41 Mark 12-42 Yoksul bir dul kadın da geldi, birkaç kuruş değerinde iki bakır para attı. 

41 Mark 12-43 İsa öğrencilerini yanına çağırarak, "Size doğrusunu söyleyeyim" dedi, "Bu yoksul dul kadın kutuya herkesten daha çok para attı. 

41 Mark 12-44 Çünkü ötekilerin hepsi, zenginliklerinden artanı attılar. Bu kadın ise yoksulluğuna karşın, varını yoğunu, geçinmek için elinde ne varsa, tümünü verdi."

Fiziksel ve zihinsel özelliklerin ve yeteneklerin, tekâmül ederek üniteyi ( vahdet ) tesis etmesi beklenen varlıklara, birbirlerine üstünlük kurmak yerine birbirlerini tamamlamaları ve bütünü ( birlik, vahdet, ünite ) tesis etmeleri için verildiğine dikkat çeken İncil ayetleri şöyledir.

46 1 Corinthians 12-7 Herkesin ortak yararı için herkese Ruh'u belli eden bir yetenek veriliyor.

46 1 Corinthians 12-8 Ruh aracılığıyla birine bilgece konuşma yeteneği, ötekine aynı Ruh'tan bilgi iletme yeteneği,

46 1 Corinthians 12-9 birine aynı Ruh aracılığıyla iman, ötekine aynı Ruh aracılığıyla hastaları iyileştirme armağanları,

46 1 Corinthians 12-10 birine mucize yapma olanakları, birine peygamberlikte bulunma, birine ruhları ayırt etme, birine çeşitli dillerle konuşma, bir başkasına da bu dilleri çevirme armağanı veriliyor.

46 1 Corinthians 12-11 Bunların tümünü etkin kılan tek ve aynı Ruh'tur. Ruh bunları herkese dilediği gibi, ayrı ayrı dağıtır.

46 1 Corinthians 12'12 Beden bir olmakla birlikte birçok üyeden oluşur ve çok sayıdaki bu üyelerin hepsi tek bir beden oluşturur. Mesih de böyledir.




Ayetlerden menedilenler ve müjdelenenler

Kibir ateşiyle yanıp tutuşan, dünya maddesini gasp etmiş ve insanların yoksullaşmasına sebep olmuş zalimler ve onlara kulluk edenler, kitapların bu zalimlere özel olarak indirilmiş olması gerektiği yönündeki sapık iddianın da sahipleridirler. Bu durum en açık şekilde  Zuhrud suresinin 31. ayetinde bildirilmektedir.

43/31 - Ve kalu lev la nüzzile hazel kur'anü ala racülin minel karyeteyni azım
( Ve "Bu Kur'an iki büyük şehirden bir adamın üzerine indirilmeli değil miydi?" dediler. )

Kutsal kitaplar ancak, kaba madde alemi dünyadaki cin ve insan şeytanlarının zulmüne maruz kalmış olan tekamül yolcularının idrak edebileceği ilahi kaynaklardır. Zira, cin şeytanlarının tesirine kapılarak nefsinin kölesi olmuş, kalbi kapanmış ve gözü maddi menfaat çokluğu haricindekini görmeyen zalimler kitaplardaki ilmi anlamaktan ve hidayete ermekten menedilmişlerdir. 

7/146 - SEASRİFU AN AYATİYELLEZİNE YETEKEBBERUNE FİL ERDI Bİ ĞAYRİL HAKK ve in yerav külle ayetin la yü'minu biha ve in yerav sebıler rüşdi la yettehızuhü sebıla ve in yerav sebılel ğayyi yettehızuhü sebıla zalike bi ennehüm kezzebu bi ayatina ve kanu anha ğafilın 
( YERDE HAKSIZCA KİBİRLENENLERİ AYETLERİMDEN MEN EDECEĞİM, UZAKLAŞTIRACAĞIM. Onlar bütün ayetleri görseler dahi onlara inanmazlar. Eğer doğru yolu görürlerse onu yol edinmezler. Eğer yanlış yolu görürlerse onu yol edinirler. Bu kesinlikle onların ayetlerimizi yalanlamalarından ve onlardan habersiz olmalarındandır. )

Bu nedenle tekasür obsesyonuna tutulmuş bu madde bağımlısı zalimler, kitap verilmiş olan inananları daima aşağılamış ve hor görmüşlerdir. 

11/27 - Fe kalel meleüllezıne keferu min kavmihı ma nerake illa beşeran mislena ve MA NERAKE ETTEBEAKE İLLELLEZİNE HÜM ERAZİLUNA bediyer ra'y ve ma nera leküm aleyna min fadlin bel nezunüküm kazibın 
( Onun kavminden ileri gelen o inkarcılar "Biz seni bizlerin aynısı olan insanın haricinde görmeyiz. Baktığımızda REZİLLERİMİZİN* HARİCİNDE SANA TABİ OLAN GÖRMÜYORUZ. Sizlerde üzerimize üstünlük de görmeyiz. Bilakis sizleri yalancılar zannediyoruz." derler. )

* İnananları "Rezil" yani "Aşağılık, Alçak, Adi" olmak ile suçlamaktadırlar.

Firavun da kavmini aşağılaşmış ve tehdit etmiştir.

43/54 - Festehaffe kavmehu fe etauh innehüm kanu kavmen fasikın 
( Böylece kavmini küçümsedi de ona itaat ettiler. Kesinlikle onlar günahkarlar kavmi oldular. )

Kitapların, bir sınav yeri olan kaba madde alemi dünyada mahzun ve mahrum * kalmış inananlara müjde olduğu Kur'an ve İncil'in diğer ayetlerinde de bildirilmektedir. ( * İnananların zalimler tarafından "mahrum" ve "mahzun" olarak sıfatlandırılmalarının sebebi inananların zalimler gibi Allah yolundan saparak gasp, hile, yalan, hırsızlık, zorbalık, ahlaksızlık yoluyla dünya maddesine sahip olma arzusundan arınmış olmalarından kaynaklanmaktadır. "Mahzun" ve "mahrum" kelimeleri zalimlerin aldatıcı kaba madde algısıyla inananlara atfettikleri sıfatlardır. Gerçek anlamda mahzun ve mahrum olanların kendileri olduklarının farkında değillerdir.

2/155 - Ve le neblüvenneküm bi şey'in minel havfi vel cuı ve naksın minel emvali vel enfüsi ves semerat ve beşşiris sabirın
( Ve kesinlikle sizi, korkudan, açlıktan, malların, nefislerin ve meyvelerin, ürünlerin noksanlığından gibi şeylerle sınayacağız. Sabredenleri müjdele. )

40-Matthew-11-5 Körlerin gözleri açılıyor, kötürümler yürüyor, cüzamlılar temiz kılınıyor, sağırlar işitiyor, ölüler diriliyor ve Müjde yoksullara duyuruluyor.

40-Matthew-19-21 İsa ona, "Eğer eksiksiz olmak istiyorsan, git, varını yoğunu sat, parasını yoksullara ver; böylece göklerde hazinen olur. Sonra gel, beni izle" dedi.

40-Matthew-19-23 İsa öğrencilerine, "Size doğrusunu söyleyeyim" dedi, "ZENGİN KİŞİ GÖKLERİN EGEMENLİĞİ'NE ZOR GİRECEK. 

40-Matthew-19-24 Yine şunu söyleyeyim ki, devenin iğne deliğinden geçmesi, zenginin Tanrı Egemenliği'ne girmesinden daha kolaydır." 





Allah'ın kelamını değiştirmeye çalışanlar

Cinlere kulluk eden müşrik inkarcıların kendilerince en büyük silahları kelimelerin ruhsal ve kozmik gücünü kullanarak insanlara ve kadere ( haşa ) hükmetmektir. Bu amaca ulaşabilmek için Allah kelamını değiştirme girişimine cüret ederek Kur'an'daki kelimeleri cinlerin telkini ve yönlendirmesiyle belirli adetlere göre zikretmek, kelimeleri kullanarak vefk adı verilen büyü figürleri oluşturmak, Kur'an ile çelişen ancak Allah katından iddiasıyla kitaplar yazmak ve kaderi belirlemeye kalkışmak ( haşa ) gibi eylemlerde bulunmaktadırlar.

3/78 - Ve inne minhüm le ferıkan yelvune elsinetehüm bil kitabi Lİ TAHSEBUHÜ MİNEL KİTABİ VE MA HÜVE MİNEL KİTAB VE YEKULÜNE HÜVE MİN İNDALLAHİ VE MA HÜVE MİN İDİLLAH ve yekulune alellahil kezibe ve hüm ya'lemun
( Ve kesinlikle onlardan bölükler, gruplar vardır ki, ONU KİTAPTAN SANMANIZ İÇİN dillerini kitaba doğru bükerler. O KİTAPTAN DEĞİLDİR. "O ALLAH'IN İNDİNDENDİR." DERLER DE O ALLAH'IN İNDİNDEN DEĞİLDİR. Onlar bile bile Allah üzerine yalan söylerler. )

Ancak gerçeğin ve yaratılışın kaynak kodları olan Allahü Teala'nın kelimelerine müdahale etmeye kalkışmak, onları değiştirmeye cüret etmek olası tüm belaları davet etmek ve hazin sonuçlarına maruz kalmak anlamına gelmektedir. Çünkü Allahü Teala, insanlara verdiklerini, onlar o kendilerine verilenleri değiştirmeye, manipüle etmeye, dejenere etmeye kalkışmadıkça değiştirmediğini Enfal suresinin 8/53 kodlu ayetinde bildirmektedir.

8/53 - Zalike (1) bi (2) enne (3) allahe (4) lem (5) yekü (6) müğayyiran (7) nı'meten (8) en'ameha ala kavmin hatta yüğayyiru ma bi enfüsihim ve ennellahe semıun alim  ( Bu, Allah' ın kesinlikle bir kavime verdiği nimeti, onlar nefislerindekini değiştirmedikçe değiştirmemesinden dolayıdır. Kesinlikle Allah duyandır, bilendir. )

"Nimetin değiştirilmesi" kavramını konu alan ayetin kodunda iki adet 8 bulunması ( 8 ve 5+3 = 8 ) ve ayetteki "Nimet" kelimesinin 8. kelime olması değişimin yani yeni döngü başlangıcının nümerik sembolü olan 8 sayısı ile uyum arzetmektedir.

Allah'ın kelamının ( kelimelerinin ) tahrifatını ve bunun sonuçlarını  bildiren ayetler şöyledir.

2/75 - E fe tatmeune en yü'minu leküm ve kad kane ferıkun minhüm yesmeune KELAMELLAHİ sümme YÜHARRİFUNEHU min ba'di ma akaluhü ve hüm ya'lemun
( Böylece size inanmalarını mı ümit edersiniz? Ve onlardan bir kısmı ALLAH'IN KELAMINI işitip akılları erdikten sonra bile bile ONU TAHRİF ETTİLER. )

5/13 - Fe BİMA NAKDİHİM MİSAKAHÜM LEANNAHÜM ve cealna kulubehüm kasiyeh YÜHARRİFUNEL KELİME AN MEVADİHI ve nesu hazzan min ma zükkiru bih ve la tezalü tettaliu ala hainetin minhüm illa kalılen minhüm fa'fü anhüm vasfah innellahe yühıbbül muhsinın 
( SÖZLERİNİ BOZDUKLARI İÇİN ONLARI LANETLEDİK ve kalplerini katılaştırdık. KELİMELERİ TAHRİF EDİP YERLERİNDEN DEĞİŞTİRİRLER. O hatırlatıldıklarından paylanmayı unuttular. Onlardan azı hariç, onlardan hainlik görmeyi gideremezsin. Ancak yine de onları affet ve hoşgör. Kesinlikle Allah iyilik yapanları sever. )

5/41 - Ya eyyüher rasulü la yahzünkellezine yüsariune fil küfri minellezine KALU AMENNA Bİ EFVAHİHİM VE LEM TÜ'MİN KULUBÜHÜM ve minellezine hadu semmaune lil kezibi semmaune li kavmin aharıne lem ye'tuk yüharrifunel kelime min ba'di mevadııh yekulune in utıtüm haza fe huzuhü ve in lem tü'tevhü fahzeru ve men yüridillahü fitnetehu fe len temlike lehu minellahi şey'a ülaikellezine LEM YÜRİDULLAHÜ EN YÜTAHHİRA KULUBEHÜM LEHÜM FİD DÜNYA HIZYÜN VE LEHÜM FİL AHİRATİ AZABÜN AZIM 
( Ey haberci, AĞIZLARIYLA "İNANDIK." DEYİP, KALPLERİYLE İNANMAMIŞ OLANLARDAN ve Yahudilerden inkarda koşarak ilerleyenler seni hüzünlendirmesin. Onlar yalana kulak verirler, sana gelmeyen diğer kavime kulak verirler. Yerlerine konduktan sonra, kelimeleri tahrif ederler, yerlerini değiştirirler. "Eğer size bu verilirse onu alın, bu verilmezse çekinin, korkun." derler. Allah kimi fitnelemek isterse, sen ona Allah’tan hiçbir şeye malik olamazsın, hükmedemezsin. İşte onlar, ALLAH ONLARIN KALPLERİNİ TEMİZLEMEK İSTEMEZ. ONLARA DÜNYADA ZİLLET VE ONLARA AHİRETTE BÜYÜK AZAP VARDIR. )

Allah'ın kelimelerinin değiştirilemeyeceği ise aşağıdaki ayetlerde açıkça beyan edilmektedir.

6/34 - Ve lekad küzzibet rusülün min kablike fe saberu ala ma küzzibu ve uzu hatta etahüm nasruna ve LA MÜBEDDİLE Lİ KELİMATİLLAH ve lekad caeke min nebeil mürselın
( Ve senden önce de resuller yalanlanmıştı. Onlara yardımımız gelene kadar o yalanlanmalarına ve eziyet edilmelerine sabrettiler. ALLAH'IN KELİMELERİNİ DEĞİŞTİREBİLECEK YOKTUR. Sana, gönderilenlerin haberlerinden gelmiştir. )

6/115 - Ve temmet kelimetü rabbike sıdkan ve adla LA MÜBEDDİLE Lİ KELİMATİH ve hüves semıul alim
( Ve Rab’binin kelimesi doğrulukça ve adaletçe tamamlanmıştır. O’NUN KELİMELERİNİ DEĞİŞTİREBİLECEK YOKTUR. O duyandır, bilendir. )

9/40 - İlla tensuruhü fe kad nesarahüllahü iz ahracehüllezıne keferu saniyesneyni iz hüma fil ğayri iz yekül li sahıbihı la tahzen innallahe meana   fe enzelellahü sekınetehu aleyhi ve eyyedehu bi cünudin lem teravha ve CEALE KELİMETELLEZİNE KEFERUS SÜFLA VE KELİMETÜLLAHİ HİYEL ULYA vallahü azızün hakım ( Eğer siz ona yardım etmezseniz, Allah ona yardım eder. Zamanında, o inkarcılar onu çıkardıkları zaman sadece iki kişinin ikincisi iken, mağarada olduklarında arkadaşına "Üzülme, kesinlikle Allah bizimledir." diyordu. Allah onun üzerine sükunetini indirmişti. Onu görmediğiniz ordularla destekleyip kuvvetlendirmişti. O inkarcıların kelimelerini alçak kılmıştı. Allah' ın kelimesi, yüce olan O'dur. Allah yücedir hakimdir. )

9/40 kodlu ayette inkarcı müşriklerin büyü kelimelerinin Allah'ın kelamı karşısında aciz kalmaya ve helak olmaya mahkum olduğu bildirilmektedir.

Kitabı Mukaddes’in ( Bible ) 66. suresi olan Vahiy suresinde ise kutsal yazıların tahrifatını yapanların karşılıklarının azap olduğu bildirilmektedir.

66-Revelations-22-18 Bu kitaptaki peygamberlik sözlerini duyan herkesi uyarıyorum! HER KİM BU SÖZLERE BİR ŞEY KATARSA, TANRI DA BU KİTAPTA YAZILI BELALARI ONA KATACAKTIR.

66-Revelations-22-19 Her kim bu peygamberlik kitabının sözlerinden bir şey çıkarırsa, Tanrı da bu kitapta yazılı yaşam ağacından ve kutsal kentten ona düşen payı çıkaracaktır.

28 Aralık 2019 Cumartesi

Az Hatırlama, Az Şükür, Az İnanç Sorunu

Kendini müslim ve mü'min addeden her varlığın kendisine karşı dürüst olmak suretiyle teslimiyetinin ve inancının derecesini sorgulaması gerekir. Zira "İnanç" sadece "İnandım." demekten ibaret olmayan, özveri, adanma, zorluklara katlanma, sabır ve mücadele gerektiren bir olgudur. ""İnanç" olgusu, kalbe yerleşmesi, kalben hissedilmeye başlanması ve buna bağlı olarak idrak frekansının yükselerek düşünce, tutum, söylem ve davranışa yansımasıyla tezahür eder. Bu tezahürün söz konusu olmadığı durumda inanç da söz konusu olmaz.

İnanç yoğunluğu veya bir başka deyişle yüksek ruhsal frekans varlıkların özünde bulunan psişik  ve metafizik yeteneklerin de açığa çıkmasını, onlara kaba madde alemi olan dünyada yarı süptil üst boyut olan cenneti deneyimleme imkanı sunar.

Kur'an ve İncil'de "İnancın", "Hatırlamanın" ve "Şükürün" az olması hususuna ilişkin ayetler bulunmaktadır.

5/41 - Ya eyyüher rasulü la yahzünkellezine yüsariune fil küfri minellezine KALU AMENNA Bİ EFVAHİHİM VE LEM TÜ'MİN KULUBÜHÜM ve minellezine hadu semmaune lil kezibi semmaune li kavmin aharıne lem ye'tuk yüharrifunel kelime min ba'di mevadııh yekulune in utıtüm haza fe huzuhü ve in lem tü'tevhü fahzeru ve men yüridillahü fitnetehu fe len temlike lehu minellahi şey'a ülaikellezine lem yüridillahü en yütahhira kulubehüm lehüm fid dünya hızyün ve lehüm fil ahırati azabün azım ( Ey haberci, AĞIZLARIYLA "İNANDIK." DEYİP, KALPLERİYLE İNANMAMIŞ OLANLARDAN ve Yahudilerden inkarda koşarak ilerleyenler seni hüzünlendirmesin. Onlar yalana kulak verirler, sana gelmeyen diğer kavime kulak verirler. Yerlerine konduktan sonra, kelimeleri tahrif ederler, yerlerini değiştirirler. "Eğer size bu verilirse onu alın, bu verilmezse çekinin, korkun." derler. Allah kimi fitnelemek isterse, sen ona Allah’tan hiçbir şeye malik olamazsın, hükmedemezsin. İşte onlar, Allah onların kalplerini temizlemek istemez. Onlara dünyada zillet ve onlara ahirette büyük azap vardır. )

49/14 - KALETİL A'RABÜ AMENNA KUL LEM TÜ'MİNU ve lakin kulu eslemna ve LEMMA YEDHULİL İMANÜ Fİ KULUBİKÜM ve in tütıy'ullahe ve rasulehu la yelitküm min a'maliküm şey'a innellahe ğafurun rahım ( ARAPLAR "İNANDIK." DEDİLER. DE Kİ: "İNANMADINIZ. Lakin "Teslim olduk." deyin. İNANÇ KALPLERİNİZİN İÇİNE GİRMEDİ. Eğer Allah’a  ve O’nun resulüne itaat ederseniz, size çalışmalarınızdan hiçbir şey eksiltmez. Kesinlikle Allah affedendir merhametlidir." )

26/192 - Ve innehu le tenzılü rabbil alemın ( Ve kesinlikle o alemlerin Rab’binin indirmesidir. )
26/193 - NEZELE BİHİR ruhul emın ( ONU güvenilir ruh İNDİRDİ. )
26/194 - ALA KALBİKE li tekune minel münzirın ( Uyarıcılardan olman için senin KALBİNE, )

Yukarıdaki ayetlerde "İnandık" demenin asla yeterli olmayacağı, öncelikle ruhen teslim olunması, bir portal olan kalplerin indirilen kitaplardaki ilahi bilgilere açılması, bu bilgilerin özümsenmesi ve gereğinin yapılması bildirilmektedir. 

Varlıkların, dinin gerektirdiklerini "az" yapıyor olmaları da Kur'an ayetlerinde "Az Hatırlama", "Az Şükür" ve nihayetinde "Az İnanç" kavramlarıyla bildirilmekte ve tekamül yolcuları uyarılmaktadır.

27/62 - Em men yücıbül mudtarra iza deahü ve yekşifüs sue ve yec'alüküm hulefael ard e ilahün meallah KALİLEN MA TEZEKKERUN ( Yoksa o onu çağırdığında, darlıkta olana cevap veren ve kötülüğü kaldırıp açan ve sizi yerin halifeleri kılan mı? Allah ile birlikte ilah mı var? NE AZ HATIRLIYORSUNUZ.* )

* Ayette yer alan "Zikr" ( Hatırlama ) kavramı, dua esnasında belirli kelimeleri belirli adetlerde tekrarlamanın ötesinde, Allahü Teala'yı, O'nun yüceliğini ve nimetlerini yaşamın her anında hatırlama ve bahşettiklerinden dolayı O'na şükretme olarak algılanmalıdır.

32/9 - Sümme sevvahü ve nefeha fihi min ruhıhı ve ceale lekümüs sem'a vel ebsara vel efideh KALİLEN MA TEŞKÜRUN ( Sonra onu düzenleyip şekillendirdi ve içine ruhundan üfledi. Size kulaklar, gözler ve gönüller oluşturdu. NE AZ ŞÜKREDİYORSUNUZ. )

67/23 - Kul hüvellezi enşeeküm ve ceale lekümus sem'a vel ebsare vel ef'idete KALİLEN MA TEŞKÜRUN ( De ki: "Sizi inşa eden ve size kulaklar, gözler ve gönüller oluşturan O'dur. NE AZ ŞÜKREDİYORSUNUZ" )

69/41 - Ve ma hüve bi kavli şa'ırin KALİLEN MA TÜ'MİNUN ( Ve o şairin sözü değildir. NE AZ İNANIYORSUNUZ. )

69/42 - Ve la bil kavli kahinin KALİLEN MA TEZEKKERUN ( Ve kahinin sözü de değildir. NE AZ HATIRLIYORSUNUZ. )

İncil'de yer alan aşağıdaki ayetlerde ise Mesih İsa'nın öğrencilerini "Kıt İmanlılar" olarak nitelediği ve uyardığına şahit olunmaktadır. Ayetlerde yoğun inancın nelere kadir olduğu ve insanın yüksek psişik ve metafizik yeteneklerini nasıl açığa çıkaracağı açıkça bildirilmektedir.  

40-Matthew-6-30 Bugün var olup yarın ocağa atılacak olan kır otunu böyle giydiren Tanrı'nın sizi de giydireceği çok daha kesin değil mi, ey KIT İMANLILAR?

40-Matthew-6-31 "Öyleyse, 'Ne yiyeceğiz?' 'Ne içeceğiz?' ya da 'Ne giyeceğiz?' diyerek kaygılanmayın.

40-Matthew-8-26 İsa, "Neden korkuyorsunuz, ey KIT İMANLILAR?" dedi. Sonra kalkıp rüzgarı ve gölü azarladı. Ortalık sütliman oldu.*

* Mesih İsa yoğun inancı ve Allahü Teala'nın izniyle doğa olaylarını yönlendirebiliyor.

40-Matthew-14-31 İsa hemen elini uzatıp onu tuttu. Ona, "Ey KIT İMANLI, neden kuşku duydun?" dedi.

40-Matthew-16-8 Bunun farkında olan İsa şöyle dedi: "Ey KIT İMANLILAR! Ekmeğiniz yok diye niçin tartışıyorsunuz?

40-Matthew-16-9 Hâlâ anlamıyor musunuz? Beş ekmekle beş bin kişinin doyduğunu, kaç sepet dolusu yemek fazlası topladığınızı hatırlamıyor musunuz?

40-Matthew-17-20 İsa, "İMANINIZ KIT OLDUĞU İÇİN" karşılığını verdi. "Size doğrusunu söyleyeyim, bir hardal tanesi kadar imanınız olsa şu dağa, 'Buradan şuraya göç' derseniz, göçer; sizin için imkânsız bir şey olmayacaktır." 

42-Luke-12-28 Ey KIT İMANLILAR, bugün var olup yarın ocağa atılacak olan kır otunu böyle giydiren Tanrı'nın sizi de giydireceği çok daha kesindir.

42-Luke-12-29 Ne yiyeceğiz, ne içeceğiz?' diye düşünüp tasalanmayın.

Aşağıdaki ayette, Allah'ın izni ve Mesih İsa'nın vesilesiyle hasta olan uşağının iyileşeceğine "tam inancı olan" bir yüzbaşının misali verilmektedir. Yüzbaşı, uşağının iyileşeceğine tam olarak inanınca uşak o anda iyileşmektedir. Bu misal, insana ruhundan üfleyen Allahü Teala'nın "Ol." emrinin bir tezahürü niteliğindedir.

40-Matthew-8-13 Sonra İsa yüzbaşıya, "Git, inandığın gibi olsun" dedi. Ve uşak o anda iyileşti.

"İman" ( İnanç ) kelimesiyle aynı fonetik ( M ve N harfleri içeren ) ve semantik köke sahip bazı ilginç kelimeler şöyledir.

I mean ( Kastederim, Manasını veriririm ) ( Arapça "Mana" kelimesi, İngilizce'deki "Mean" kelimesidir. )
Men ( Bir şeyin olmamasından emin hale gelme / getirme, Yasaklama )
Amen ( Amin )
Amentü ( İnanırım )
Immune ( Bağışık, Bağışıklığı olan ) ( Tıp terimi olan bu kelime mikrroplardan ve virüslerden korunmuş olma, emin olma halini tanımlamaktadır. Bu bağlamda "İman" da her türlü sorundan korunmuş olma anlamına işaret etmektedir. )
Amnios Kesesi ( Embriyonun rahimde emin şekilde bulunduğu kese )
Aminoasit ( Organik varlıkları oluşturan proteinlerin temel yapı taşları )
Mono ( Tek, Bir ) ( Allah'ın birliğine çağrışım yapan kelime )
Mana ( Anlam )
Monk ( Keşiş ) ( İngilizce ) ( Kelimenin sonundaki -k eki "gibi olan" anlamını vermektedir. Örnek: Yanak, Çanak, Konak .... )
Moine ( Keşiş ) ( Fransızca )
Mönch ( Keşiş ) ( Almanca ) ( Sondaki -ch eki "gibi olan" anlamını vermektedir. Örnek: Fröhlich ( Keyifli )















27 Aralık 2019 Cuma

Üç Yılan Sembolizmi

"Yılan" kutsal kitaplarda insanı Allah yolundan saptıran ve insanın, anayurdu olan cennetten çıkarılmasına sebebiyet veren cin şeytanı İblis'in sembolik ifadesi olarak yer almaktadır. 

20/20 - Fe elkaha fe iza hiye HAYYETÜN tes'a ( Böylece onu bıraktı da o zaman o koşan YILAN oldu. )
20/21 - Kale huzha ve la tehaf se nüıydüha sıratehel ula ( "Onu yakala ve korkma. Onu ilk önceki haline döndüreceğiz." dedi )

40-Matta-3-7 Ne var ki, birçok Ferisi'yle Saduki'nin vaftiz olmak için kendisine geldiğini gören Yahya onlara şöyle seslendi: "EY ENGEREKLER SOYU! Gelecek gazaptan kaçmak için sizi kim uyardı?

40-Matthew-12-34 Sizi ENGEREKLER SOYU! Kötü olan sizler nasıl iyi sözler söyleyebilirsiniz? Çünkü ağız yürekten taşanı söyler.

40-Matthew-23-33 "Sizi YILANLAR, ENGEREKLER SOYU!* Cehennem cezasından nasıl kaçacaksınız?

* Reptilian ( Sürüngen ) nitelikli süptil ikinci boyut varlıkları olan cin şeytanlarına işaret edilmektedir.

1-Genesis-3-1 RAB Tanrı'nın yarattığı yabanıl hayvanların** en kurnazı YILANDI. YILAN kadına, "Tanrı gerçekten, 'Bahçedeki ağaçların hiçbirinin meyvesini yemeyin' dedi mi?" diye sordu.
1-Genesis-3-2 Kadın, "Bahçedeki ağaçların meyvelerinden yiyebiliriz" diye yanıtladı,
1-Genesis-3-3 "Ama Tanrı, 'Bahçenin ortasındaki ağacın meyvesini yemeyin, ona dokunmayın; yoksa ölürsünüz' dedi."
1-Genesis-3-4 YILAN, "Kesinlikle ölmezsiniz" dedi,
1-Genesis-3-5 "Çünkü Tanrı biliyor ki, o ağacın meyvesini yediğinizde gözleriniz açılacak, iyiyle kötüyü bilerek Tanrı gibi olacaksınız."

** Hayvanlar ikinci boyut varlıkları olup, ayette yılan sembolzimine dayalı olarak cinlerin ikinci boyut varlıklar oldukları bildirilmektedir.

Bugün kilise olarak bilinen bazı mekanlarda cin ve yılan sembolizmiyle karşılaşmak mümkündür. Bunun sebebi, Rab ve Mesih İsa isimlerinin ardına gizlenilerek cin şeytanlarına tapılmasıdır. 

34/41 - Kalu sübhaneke ente veliyyüna min dunihim bel KANU YA'BÜDUNEL CİNN ekseruhüm bihim mü'minun ( "Sen yücesin. Sen onlardan başka dostumuzsun. Bilakis CİNLERE KULLUK ETMEKTEYDİLER. Onların çoğunluğu onlara inanmışlardı." derler. ) 



Vatikan Oditoryumunun dıştan görüntüsü ( Yılan kafası formu )


Vatikan Oditoryumunun içten görüntüsü...( Yılan kafası, gözleri, ağzı ve dişleri )

Satanik okültizmdeki "ÜÇ YILAN" sembolizmi ise Allah'ın birliğini inkar ve O'na ortak koşmayı sembolize eden 666 sayısının yani Teslis'in ( Üçleme ) bir başka sembolik ifadesidir.


Osmanlı kültürüne sızmış "Üç Yılan" sembolizmi - Surname-i Vehbi ( Figür üç yılanın bir kolona sarılmasını resmetmekte ve kontrolü sembolize etmektedir. )


Halkı kontrol eden ve kolona sarılmış "Üç Yılan"


Yunanistan'ın Delfi Tapınağı ören yerindeki "Üç Yılan" kolonu. Kolon 8 metre ( 26 Feet ) yüksekliğinde olup "8" nümerolojisi dikkat çekmektedir. Kolonun tepesindeki üç yılan gövdesi İstanbul'da bulunmaktadır. 





Antik Hipodrom ( At Meydanı ) olarak bilinen Sultanahmet Meydanın'daki "Üç Yılan Kolonu" ( Üst kısmı kırılmıştır. )


Kolonun üst kısmındaki yılan kafalarından biri Arkeoloji Müzesi'nde sergilenmektedir. 






Bazı "Üç Yılan" kolonu resimleri

Bir TV kanalında ekranda sabit olarak yayımlanan aşağıdaki şömine görüntüsünde 3 adet odunun yılan formunda olduğu dikkat çekmektedir. ( Ortadaki 2. odun formu geriye dönmüş ve bakmakta olan ejderha kafasına benzemektedir. )


66-Vahiy-13-18 Bu konu bilgelik gerektirir. Anlayabilen, CANAVARA AİT SAYIYI hesaplasın. Çünkü BU SAYI İNSANI*** SİMGELER. SAYISI ALTIYÜZALTMIŞALTIDIR.

*** Öz Varlığından gelen tesirleri cin şeytanı İblis'in negatif kozmik tesirleriyle bloke edilmesinden dolayı cin tesirine kapılarak cinlere kulluk etmeye başlamış olan insan.

4/171 - Ya ehlel kitabi la tağlu fı dıniküm ve la tekulu alellahi illel hakk innemel mesıhu ıysebnü meryeme rasulüllahi ve kelimetüh elkaha ila meryeme ve ruhun minhü fe aminu billahi ve rusülih ve LA TEKULU SELASEH intehu hayran leküm innemellahü ilahün vahid sübhanehu en yekune lehu veled lehu ma fis semavati ve ma fil ard ve kefa billahi vekıla
( Ey kitap sahipleri, dininizde azgınlık etmeyin ve Allah üzerine gerçek haricindekini söylemeyin. Meryem oğlu İsa Mesih, kesinlikle Allah' ın resulü, Meryem'e atmış olduğu kelimesi ve O’ndan ruhtur. O halde, Allah’a  ve O’nun resullerine inanın ve ÜÇTÜR DEMEYİN. Kendi hayrınıza bundan imtina edin, vazgeçin. Kesinlikle ki Allah tek ilahtır. O, çocuk sahibi olmaktan yücedir. Göklerde ne varsa ve yerde ne varsa O’nadır. Vekil olarak Allah kafidir. )

5/73 - Lekad KEFERALLEZİNE KALU İNNELLAHE SALİSÜ SELASEH ve ma min ilahin illa ilahün vahid ve in lem yentehu an ma yekulune le yemessennellezine keferu minhüm azabün elım
( O "Kesinlikle ALLAH, ÜÇÜN ÜÇÜNCÜSÜDÜR." diyenler inkar etmişlerdir. Tek ilahtan başka ilah yoktur. Eğer o söylediklerinden vazgeçmezlerse, kesinlikle onlardan o inkar edenlere elim azap dokunacaktır. )

Kur'an'da satanistlerin ilah edindikleri 3 puttan bahsedilmektedir. Late, Menat ve Uzza

53/19 - E fe raeytümül LATE vel UZZA ( Artık LAT' ı ve UZZA' yı gördünüz mü? )
53/20 - Ve MENATES SALİSETEL uhra ( Ve diğer ÜÇÜNCÜ olan MENAT' ı? )

"Üç Çatal" figürü de okült satanik bir sembol olarak kullanılmaktadır. "Selasi Şu'abin" ( Üç Çatal ) kavramı Mürselad suresinde yer alır.

77/29 - İntaliku ila ma küntüm bihi tükezzebun ( O yalanlamış olduğunuza gidin. )
77/30 - İntaliku ila zıllin ziy selasi şu'abin ( Üç çatallı gölgeye gidin. )
77/31 - La zalilin ve la yuğniy minel lehebi ( Gölgelendiren değildir ve alevden koruyup fayda vermez. )
77/32 - İnneha termi bi şererin kel kasri  ( Kesinlikle o saray gibi kıvılcımlar atar. )


Bilgisayar teknolojisinde kullanılan USB ( Universal Serial Bus ) cihazının logosu da "Üç Çatal"ı çağrıştırmaktadır.


USb Logosu

"İstanbul" kelimesinin kökeninin "İstemplum" yani "İsa'nın Tapınağı" ( İs = İsa ; Templum = Tapınak ) olmasının kuvvetle muhtemel olduğu "Island ( Ada ) ... İsa'nın Yeri" ve "İstanbul İsmindeki Gizem" başlıklı bölümlerde incelenmişti. Rab veya İsa kelimelerinin ardına gizlenilerek yılan ( şeytan ) sembolizminin yapıldığı düşünüldüğünde ve İstanbul şehrinin ezoterik ve stratejik açıdan önemi dikkate alındığında "Üç Yılan" sembolizminin İstanbul için gündeme gelen "3" yeni projede tezahür ettiği görülmektedir.

1- Üçüncü Havalimanı KONTROL Kulesi ( Yılan formundadır. )


2- Üçüncü Köprü ( İnce uzun yapısıyla yılan formundadır. )

3- Üçüncü Boğaz ( Kanal istanbul ) ( İnce uzun yapısıyla yılan formundadır. )

    1- İstanbul Boğazı
    2- Çanakkale Boğazı
    3- Kanal İstanbul

Kanal İstanbul'un yapılmasıyla birlikte İstanbul ili üçe bölünmüş olacaktır. "Üçe bölünen şehir" ve "Babil" kavramlarının geçtiği aşağıdaki İncil ayeti dikkat çekmektedir. ( Kanal İstanbul Projesinin 2011 yılında duyurulması da 9/11 yani 11 sembolizmi açısından dikkat çekmektedir. )

66-Revelations-16-18 O anda şimşekler çaktı, uğultular, gök gürlemeleri işitildi. Öyle büyük bir deprem oldu ki, yeryüzünde insan oldu olalı bu kadar büyük bir deprem olmamıştı.

66-Revelations-16-19 BÜYÜK KENT ÜÇE BÖLÜNDÜ. Ulusların kentleri yerle bir oldu. Tanrı büyük BABİL'i anımsadı, ona ateşli gazabının şarabını içeren kâseyi verdi.

66-Revelations-16-20 Bütün adalar ortadan kalktı, dağlar yok oldu.

İstanbul’un yeni Babil yapılması gibi bir plan mı söz konusudur? 2020 yılında başlayan yeni TV dizisinin ismi de "Babil"'dir. Filmin afişinde, arkada duran kadınların "kırmızı elbise" giymiş olmaları da İncil'de yer alan Babil Fahişesi'nin elbisesinin tanımına uymaktadır.


66-Revelations-17-4 KADIN, MOR ve KIRMIZI GİYSİLERE bürünmüş, altınlar, değerli taşlar, incilerle süslenmişti. Elinde iğrenç şeylerle, fuhşunun çirkeflikleriyle dolu altın bir kâse vardı.

66-Revelations-17-5 Alnına şu gizemli ad yazılmıştı: GİZEMLİ BÜYÜK BABİL, FAHİŞELERİN VE DÜNYA İĞRENÇLİKLERİNİN ANASI.

Ayrıca MARMARA kelimesi iki adet MAR kelimesinden oluşmaktadır. MAR kelimesi "Yılan, Büyük, Ulu, Yüce" anlamlarına gelmektedir. Bölgenin, mevcut iki doğal boğazı içermesi nedeniyle MARMARa ismini almış olması kuvvetle muhtemeldir.

İncil'de yer alan ve "Yücemiz Geldi" anlamına gelen ancak çarpıtılarak "Yılanımız Geldi" olarak da yorumlanabilecek MARANATA kelimesi dikkat çekmektedir. ( Mar* = Yüce, Yılan ; Na = Bizim ; Eta = Geldi )

* "Mar" kelimesi İngilizce'de "Mayor" ( Belediye BAŞKANI ), "Major ( BinBAŞI ), Fransızca'da "Maire" ( Belediye BAŞKANI ) anlamına gelen kelimelerin de köküdür. 

46-1 Corinthians-16-22 Rab'bi sevmeyene lanet olsun. MARANATA!

"Maranata" kelimesinin ilk kez geçtiği ayette, portal ile farklı boyuta geçiş, döngü ve düalitenin sembolü olan  "11" nümerolojisi de bulunmaktadır.

46-1 ... 4+6+1 = "11"
16-22 ... 1+6+2+2 = "11"

Ayrıca Çamlıca Anten Kulesi'nin formu da "yükselen yılan" sembolizmi içermektedir.