30 Kasım 2022 Çarşamba

Dalgıçlar ve Çanaklar

Boyut Portalı daima içi su dolu bir dev çanak, çember şeklinde resmedilmektedir. Suyun varlığının sebebi, Hidrojen atomu ile kaplı kainattaki ( uzay ) katmanlar ( boyutlar ) arasında su tabakası bulunmasıdır.

Ayetlerde yer alan "Seb'a semavat" ( Yedi gökler ) ifadesinin çoklu anlamlarından biri de bu boyutsal katmanlardır. Ve bu nedenledir ki Hud suresinin 11/7 kodlu ayetinde sembolik ve teşbihi* olarak "Rab'bin arşının su üstünde olduğu" bildirilir.

( * Yaratılmış varlıklar tarafından Rab'be ilişkin maddi bir teşbih veya niteleme mümkün değildir. )

11/7 Ve huvellezi halekas semavati vel erda fi sitteti eyyamin ve kane ARŞUHU ALEL MAİ li yebluvekum eyyukum ahsenu amela ve le in kulte innekum meb'usune min ba'dil mevti le yekulennellezine keferu in haza illa sihrun mubin

( Ve gökleri ve yeri altı günde yaratan O'dur. Hanginiz daha güzel iş yapacaksınız diye sınamak için ARŞI, TAHTI SU ÜSTÜNDEDİR. Eğer "Kesinlikle siz ölümün ardından dirileceksiniz." dersen, kesinlikle o inkarcılar "Kesinlikle bu apaçık sihirdir." diyeceklerdir. )

Ayetin sure numarası olan 11 sayısı boyutlar arası geçiş ( portaldan geçiş ) kavramına, 7 sayısı ise göğün katmanlarına ( kainattaki boyutlar ) işaret etmekte gibidir.

Aşağıdaki ayetlerde Hz. Süleyman'a hizmet edenler arasında cin şeytanlarının da olduğu bildirilmekte ve cinler "Bennan" ( Bina yapıcı ) ve "Gavvas" ( Dalgıç ) olarak nitelendirilmektedir. Bu niteleme cinlerin "Su ile kaplı boyut portalı" inşa ettikleri ve "Portaldan geçerek ( suya dalarak ) gelen" varlıklar olduğuna işaret etmekte gibidir.

21/82 Ve mineş ŞEYATİNİ men YEĞUSUNE lehu ve ya'melune amelen dune zalik ve kunna lehum hafizin

( Ve ŞEYTANLARDAN ona DALGIÇLIK YAPANLARI ve bundan başka işler yapanları. Onlara koruyucu, gözetici olduk. )

38/37** Veş ŞEYATİNE kulli BENNAİN ve ĞAVVAS

( Ve ŞEYTANLAR*** ki hepsi BİNA YAPICI ve DALGIÇ. )

** Ayetin sure numarasının nümerolojik değeri 11, ayet numarasının nümerolojik değeri ise 1 olmakta ve halden hale geçişin, portalden geçişin sembolü olan 11 ile 111 sayıları tezahür etmektedir. 

*** Ayetteki "Şeytan" kelimesi "Yakan, Yakıcı" anlamıyla, ateşten yaratılmış olan cinleri nitelemektedir.

34/12 Ve li suleymaner riha ğuduvvuha şehrun ve ravahuha şehr ve erselna lehu aynel kitr ve MİNEL CİNNİ men ya'melu beyne yedeyhi bi izni rabbih ve men yeziğ minhum an emrina nuzikhu min azabis seir

( Ve Süleyman için rüzgar. Onun gidişi bir aydı ve onun dönüşü bir aydı. Ona erimiş bakır pınarı gönderdik. Önünde çalışanlar Rab’binin izniyle CİNLERDEN KİMSELERDİ. Onlardan kim emrimizden çıkarsa, ona ateş azabından tattırırız. )

Sebe suresinin 34/13 kodlu ayetinde ise cinlerin "Havuz gibi çanaklar" ve "Sabit çömlekler" yaptıkları bildirilmektedir. Bu tanımlar esasen cinlerin "Boyut portalları" inşa ettiklerine işaret etmekte gibidir.

34/13 Ya'melune lehu ma yeşau min meharibe ve temasile ve CİFANİN KEL CEVABİ ve KUDURİR RASİYAT i'melu ale davude şukra ve kalilun min ibadiyeş şekur

( Ona mihrablardan, timsallerden, HAVUZLAR GİBİ ÇANAKLARDAN ve SABİT ÇÖMLEKLERDEN ne dilerse yaparlardı. Şükrederek çalışın Davud ailesi. Kullarımdan çok azı şükreder. )

Ayetin kodunun nümerolojik değeri yine 11 sayısını vermektedir. ( 3+4+1+3 = 11 )

İngiliz Norfolk taburunun yok olması" gibi ilginç bir vakanın da cereyan ettiği belirtilen ve Kurtuluş Savaşı'nın "dönüm noktası" niteliğinde olan yani "yeni döngünün başlamasının" sağlandığı yer olan "Çanakkale" ili ezoterik açıdan adeta bir portal işlevi görmüştür.

"Çanakkale" kelimesi batinen "Çanak şeklinde bir kale" yani bir "Boyut portalı" tanımı gibi de algılanabilmektedir. Çanakkale ilinin isim kökeni, 34/13 kodlu ayetteki bahis benzeri, yörede çok gelişmiş olan "çanak-çömlek" zanaatinden gelmektedir. Bu yörede "çanak-çömlek" zanaatinin gelişmiş olmasının batini bir sebebi var mıdır?!

Çanakkale ilinin plaka kodu 17 olup bu sayının nümerolojik değeri, "yeni döngü başlangıcı" ve sonsuz döngünün sembolü olan 8 sayısıdır. Çanakkale kelimesinin değeri yani kelimedeki harflerin alfabedeki sıra değerleri toplamı 73 olup, bu sayının nümerolojik değeri vahdetin, ünitenin sembolü olan 1 sayısını vermektedir. Ayrıca sayıdaki 7 ve 3 sayılarının çarpımı da Ruh'un nümerik sembolü olan 21 sayısını vermektedir. ( 21 ... 2'den 1'e ... İkiyi Birlemek, Düaliteden Üniteye ... ) Ayrıca 73 sayısının, simetriği olan 37 sayısıyla çarpımı da Allah kelimesinin Kur'an'daki tekrar adedi olan 2701 sayısını vermektedir. ( 2+7+0+1 = 10 ... 1 ... Vahdet )

İngiliz ordusuna ait olduğu belirtilen meşhur "Çanakkale geçilmez" cümlesi de ezoterik ve batini açıdan "Kötü niyetle geçişi mümkün olmayan boyut portalı"nı temsil etmekte gibidir. Bu cümle 17 ( 1+7 = 8 ) harften oluşmaktadır.

Çanakkale Savaşı esnasında 25.04.1915 tarihinde "Seddülbahir" ( Deniz Seddi ) olarak anılan cepheye İngiliz ve Fransız tümenleri çıkarma yapmış ancak mücadele süreci zafer ile noktalanmıştır. Cepheye ismini veren bölgenin ismi olan "Seddülbahir" kelimesi de içerdiği "Denizden Sed" anlamıyla adeta bir boyut portalını tanımlamakta gibidir. "Seddülbahir" kelimesinin 11 harften oluşması ve kelime değerinin de 8 olması ilginç bir nümerolojik uyum arzetmektedir. ( Kelime değeri, kelimeyi oluşturan harflerin alfabedeki sıra değerleri toplamıdır. )

Ayrıca yabancı orduların çıkarma yaptıkları gün 25 Nisan ( 25.04 ) olup yine 11 sayısı tezahür etmektedir. ( 2+5+0+4 = 11 )

Dost Hayalet Casper!

"Sevimli Hayalet Casper" ismiyle Türkiye'de de yayınlanmış olan "Friendly Ghost Casper" ( Dost Hayalet Casper ) çizgi filmi ilk kez 16.11.1945 tarihinde yayına girmiştir.

1995 yılında "Casper" ismiyle bir film de çekilmiştir.

Fillmin isminin altında yazan "Seeing is believing" ( Görmek inanmaktır. ) cümlesi filmler ile zihin programlama ve inanç oluşturma stratejisini ifşa eder niteliktedir.

"Casper" kelimesi ( Casp ( Almak, Haznetmek ) + er  ( -ci ) ) "Haznedar, Hazineci, Kazanan, Hazneden" anlamlarına gelmektedir. Arapçadaki "Gasb" ( Alma, Zorla alma ) ve "Kesb" ( Kazanma, Alma ) kelimeleri de ortak KSB kökündendir. Çizgi filmdeki "hayalet" yani "süptil varlık" karakterine "Hazineci" ismi verilmesi dikkat çekmektedir. Zira esasen Casper karakteri sübliminal olarak, kozmik bilgilere ve madde alemine hakim olduğu yani yaratılış hazinelerine sahip olduğu düşüncesiyle ilah addedilerek Rab'be şirk koşulan cinleri ( süptil varlıkları ) simgelemektedir. Karakterin sevimli bir tasvir ile sunulması ile de daha küçük yaşlarda insanların cinlere karşı sempati beslemesi hedeflenmektedir. Bu metod çizgi filmlerde lambadan çıkıp sözde insanların dileklerini gerçekleştiren "sevimli" cin tasvirlerinde de kullanılmaktadır. 

Aşağıdaki ayetlerdeki "Rab'bin rahmet hazinesi", "Göklerin ve yerin hazineleri ) ifadeleri, şirk koşulan cine "Casper" isminin verilmesiyle ilintilidir.

38/9 Em indehum hazinu rahmeti rabbikel azizil vehhab

( Yoksa, yüce ve bağışlayan Rab’binin rahmet hazinesi onların yanında mı? )

52/37 Em indehum hazainu rabbike em humul musaytirun

( Rab’binin hazineleri onların indinde midir? Onlar zorlayıcılar, zorbalar mıdır? )

63/7 ... ve lillahi hazainus semavati vel ardi ...

( ... Göklerin ve yerin hazineleri Allah içindir. ... )

"Casper" çizgi filminin yayına girmesinden "iki yıl sonra" yani 1947 ( 19 ... 1, 47 ... 11 ) yılında ABD'nin New Mexico eyaletine bağlı Roswell şehrinde bir UFO aracı kazasının vuku bulduğu iddia edilmiştir. Uzay aracı enkazından çıkarılarak üzerinde otopsi yapıldığı iddia edilen varlıkların şekli "Casper" karakteri ile benzeşmektedir. 

Daha sonra bu varlık figürü "Grey Alien" ( Gri Alien ) olarak anılmaya başlanmıştır. "Alien" kelimesi içerdiği "İlah gibi olan, İlahi" anlamı ile konu bağlamında dikkat çekmektedir.

Illuminati New World Order ( Illuminati Yeni Dünya Düzeni ) oyun kartları arasında yer alan "Foreign Aid" ( Yabancı Yardım / Dışarıdan Yardım ) başlıklı aşağıdaki karttaki tasvir de "Casper" ( Hazineci ) ve "Alien" ( İlah gibi ) kelimeleri ile uyum arzetmektedir

Kartta ülkeleri temsil eden küresel elitlerin "Casper"'dan ( Hazineci Alien'den ) maddi yardım almaları tasvir edilmektedir.

Alien figürünün bir başka tezahürü olan "E.T." filmi ise ABD'de 11.06.1982 tarihinde ( 11 ve 1982 ... 19 ... 1 ve 82 ... 1 ... 11 ) ABD vizyona girmiştir. Filmin posterindeki "İşaret parmakları teması" tasviri, Michelangelo'nun "Adem'in Yaratılışı" isimli eserinde olduğu gibi, ilahi kozmik bilgilerin ve yaşamın insana verilişini sembolize etmektedir. Bu tasvire göre E.T. karakterine yine sübliminal olarak ilah niteliği yüklenmektedir. ( "Dünya kupasındaki sembolizm" isimli bölümde, Katar'daki Dünya Kupası açılış seremonisinde Morgan Freeman ile Ghanim Al Muftah'ın işaret parmağı teması yaptıklarına ve bunun şeytani sembolizm olduğuna detaylı olarak değinilmişti. )

"İşaret parmağı teması" tasviri

E.T. ( Extra Terrestrial / Dünya Dışı )

Filmde, E.T.'yi bulan ve korumaya çalışan çocuğun ismi "Elliott" olması da manidardır. Zira bu kelime İbranice'de "The Lord is my God" ( Lord benim İlahımdır ) anlamına gelmektedir. Bu kelimesel sembolizm ile de cinlerin ( üst süptil boyut varlıkları ) Rab / İlah addedilmesi mesajı sübliminal olarak verilmektedir.

Müşriklerin cinlere kulluk ettikleri Sebe suresinin 41. ayetinde bildirilmektedir.

34/41 Kalu subhaneke ente veliyyuna min dunihim bel kanu ya'budunel cinn ekseruhum bihim mu'minun

( "Sen yücesin. Sen onlardan başka dostumuzsun. Bilakis cinlere kulluk etmekteydiler. Onların çoğunluğu onlara inanmışlardı." derler. )

"Grey Alien" kavramının ve figürsel sembolizmin ortaya çıkışından çok önce, 1888 yılında yazılmış olan "MEDA : A Tale of The Future" ( MEDA : Bir Gelecek Masalı ) isimli kitapta "alien" tasviri yer alması da ilginçtir.

"The sight of them was too ridiculous what between the BIG HEADS and the PROMINENT LIQUID GRAVE-LOOKING EYES, and the LITTLE BITS OF LEGS taking prodigious strides, and spinning along over stones and brushwood at a speed of at least ten miles an hour, I felt strangely amused."

( Görüntüleri çok gülünçtü, BÜYÜK BAŞLAR ile BELİRGİN SIVI MEZAR GÖRÜNÜMLÜ GÖZLER ve olağanüstü adımlar atan KÜÇÜK BACAK PARÇALARI ve saatte en az on mil hızla taşların ve çalılıkların üzerinde dönen görünümleri çok gülünçtü. Garip bir şekilde eğlendiğimi hissettim. )

Kitabın ismindeki "MEDA" kelimesi "ADEM" kelimesinin tersi olup, insanın "tersine" evrimleştirilmesini ( ilkelleştirmesini ) sağlaması planlanan dijital zindan "METAverse"'i de çağrıştırmaktadır.

Ayrıca bkz.

https://kuranilmi.blogspot.com/2019/01/roswell-vakas-7-ve-11.html?m=1

https://kuranilmi.blogspot.com/2021/11/metaverse-ve-star-trek.html

https://kuranilmi.blogspot.com/2016/12/seytanlarn-baslar.html

29 Kasım 2022 Salı

"Maaş" meselesi ve gerçek "İş" veren

"Maaş" ( Geçimlik, Yaşamlık ) kelimesi "İş"* ( Yaşayış, Hayat ) kelimesinden türemiş bir kelime olup, konuşma dilinde "İşverenin çalışana verdiği geçimlik ( para )" anlamında kullanılmaktadır. Ancak esasen ayetlerde de zikredildiği üzere "İş" de, "Maaş" da Rab tarafından bahşedilen ve O'nun varlıklara eşit olarak dağılmasını istediği nimetlerdir.

* Türkçedeki "İş" kelimesi de ortak kökten olup "Faal olma, Fayda sağlama, Yaşama katkı sağlama" anlamlarında kullanılmaktadır.

Maaş hususu, tarih boyunca adaletsizlik açısından toplumların en büyük sorunu olagelmiştir. Mevcut durumdaki irrasyonel maaş uygulamaları da bu gerçeği teyid etmektedir.

Esasen ne para diye bir kavramın, ne şirket diye bir yapılanmanın, ne birinin bir diğerine maaş vermesi ve kendisini veli nimet addetmesi ve maaş alanın da aynı şekilde düşünmesi gibi bir durumun olmaması gerektiğine evvelki bölümlerde detaylı olarak ve sebebi analiz edilerek değinilmişti. Ancak bu aşamada incelemeye, mevcut sistem üzerinden devam edilebilir. 

Maaş adaletsizliğine en net örnek, üretim ve hizmet sürecinin en önemli bileşeni olan işçi emekçisinin "en aşağı seviyede" addedilip X TL "maaşa" layık görülürken, işçinin emeği sayesinde faaliyetini sürdüren bir müessesenin ( şirketin ) "en tepede addedilen" yöneticisinin 100X TL "maaş" alıyor olması ve en ilginci de bu maaşları "müessese sahibi, şirket sahibi, patron!" sıfatıyla çok daha fazla kazanç sağlayan bir başkasının veriyor olması gösterilebilir. Bir faaliyet ancak bir insan grubunun ortak emeği ile gerçekleşebiliyorsa emeği geçenler arasında böylesine anlamsız bir mali uçurum olması en basit ifadeler ile günahtır, zulümdür, zorbalıktır, hırsızlıktır, gasptır ki zaten bu olguların mevcudiyeti mevcut şirketler sisteminin şeytani nitelik arzettiğinin delili niteliğindedir. Zira bu şeytani sistemin temeli bir zümrenin zengin, büyük çoğunluğun ise fakir kılınması ve fakir kitlenin zengini ilah, velinimet addetmesi planına dayanmaktadır.

İdeal durumda her emekçinin kendi bilgi, deneyim ve kapasitesine göre yani kendisinden beklenene göre faaliyet gösterdiği baz alındığında kazancın eşit paylaşımı, olması gerekendir. Eşitlemenin olamadığı durumda ise emekçiler arasında yaş, bilgi, beceri, yetenek, eğitim, deneyim vb. gibi farklılıkların karşılığı, yukarıdaki sayısal örnekte belirtildiği gibi, maaşlardaki anlamsız ve haksız farklılıklar olmamalıdır. Olması gereken, bir baz maaş belirlenmesi ve farklılıkların buna göre sembolik olmak üzere %10-20 arası bir oranda yüksek olması yani herkesin makul karşılayacağı seviyede olmasıdır. Ayrıca "sermayedar", "işin sahibi", "işveren", "patron" vb. gibi isimlerle anılan kişilerin maaşlarının da çalışanlar ile daha doğrusu mesai arkadaşları ile eşit seviyeye yakın olması gerekir. Bunun için de toplam kazancın çalışanlara bölüştürülmesi gerekir ki aksi durumda yani mevcut durumda olduğu gibi ortaya kölelik sisteminden başka bir şey çıkmaz.

"Maaş" kelimesinin çoğul hali olan "Meayiş" kelimesinin yer aldığı aşağıdaki ayetlerde gerçek ve adil "maaş" ve "iş" verenin Allahu Teala olduğu bildirilmekte ve insanlar, haksızlık, adaletsizlik, zulüm ve gasp konusunda uyarılmaktadır.

41/10 Ve ceale fiha ravasiye min fevkiha ve barake fiha ve KADDERA FIHA AKVATEHA fi erbeati eyyam SEVAEN lis sailin

( Ve "Orada, onun üstünde dağlar oluşturdu. Orada bereket verdi. Orada, GIDALARI AZIKLARI araştıranlar için dört günde EŞİT OLARAK olarak DÜZENLEYEREK ÖLÇÜLENDİRDİ." )

7/10 Ve lekad mekkennakum fil erdi ve CEALNA LEKUM FİHA MEAYİŞ kalilen ma teşkurin

( Ve biz sizi yerde yerleştirdik. ORADA SİZE GEÇİMLİKLER OLUŞTURDUK. O şükretmeniz azdır. )

15/20 Ve CEALNA LEKUM FİHA MEAYİŞE VE MEN LESTUM LEHU Bİ RAZİKİN

( Ve SİZE VE O RIZIKLANDIRANLAR OLMADIKLARINIZA, ONUN İÇİNDE GEÇİMLİKLER OLUŞTURDUK. )

43/32 E HUM YAKSİMUNE RAHMETE RABBİK NAHNU KASEMNA BEYNEHUM MEİYŞETEHUM FİL HAYATİD DUNYA ve rafa'na ba'dahum fevka ba'din deracatin li yettehize ba'duhum ba'dan suhriyya ve rahmetu rabbike hayrun min ma yecmeun

( RAB'BİNİN RAHMETİNİ ONLAR MI BÖLÜŞTÜRÜYORLAR? DÜNYA HAYATINDA ONLARIN ARALARINDA GEÇİMLİKLERİNİ BİZ BÖLÜŞTÜRDÜK**. Bazılarının bazılarını buyruk vermek üzere edinmeleri için bazılarını bazılarının üstüne derecelerle yükselttik. Rab’binin rahmeti, o toplayıp biriktirdiklerinden daha hayırlıdır. )

** Nimet bölüşümü, adaletin sağlanıp sağlanmayacağı hususundaki bir sınavdır.

16/71 Vallahu faddale ba'dakum ala ba'din fir rizk FE MELLEZİNE FUDDİLU Bİ RADDİ RİZKİHİM ALA MA MELEKET EYMANUHUM FE HUM FİHİ SEVA' e fe bi ni'metillahi yechadun

( Ve Allah, rızıklarda bazınızı bazınıza üstün kıldı. ANCAK, O ÜSTÜN KILINANLAR RIZIKLARINI O ELLERİNİN MALİK OLDUKLARINA VERMEZLER ONDA EŞİT OLSUNLAR. Yani Allah’ın nimeti ile cihad mı ediyorlar? )

Ayrıca bkz.

https://kuranilmi.blogspot.com/2022/11/para-arac-sanlan-engel.html

https://kuranilmi.blogspot.com/2019/02/sirk-ve-sirket-aldatmacas.html?m=1

28 Kasım 2022 Pazartesi

"Smyrna, my beloved one" isimli film

"Smyrna, my beloved one" ( İzmir, sevdiğim ) isimli Yunan yapımı bir film 23.12.2021 tarihinde ilk kez Yunanistan'da gösterime girmiştir. 

Film, kitle zihin programlama metodlarından biri olan "Tarihin saptırılarak yeniden yazılması ve medya vasıtası ile yayımlanması" metodunun tipik bir örneği niteliğindedir. Zira Yunan askerlerinin 1919 yılında Türklerin yaşadığı İzmir'i işgal etmesine rağmen filmde sanki İzmir'de Yunan halkı yaşıyormuş da 1922 yılında Türk askerleri gelip soykırım yapmış mesajı verilmektedir. Oysa ki anılan tarihte Türk askerleri, Yunan askerlerinin işgaline son vermiştir.

2/42 Ve la telbisul hakka bil batili ve tektumul hakka ve entum ta'lemun

( Ve gerçeği batıl ile örtmeyin ve bile bile gerçeği gizlemeyin.  )

Bu filmin çekilmesi de küresel planlara hizmet amaçlı gibi görünmekte olup, son dönemde kurgulanan Türk - Yunan gerilimi senaryosuna katkı sağlanması hedeflenmekte gibidir.

Filmin 08.12.2022 tarihinde ABD'de, 11.01.2023 tarihinde ise Avrupa Parlamentosunda! gösterime girecek olması ve anılan gösterim günlerinin 11 nümerolojisi içermesi düşündürücüdür.

08.12 ... 11

11.01 ... 11 ve 111 

Filmde bir Türk oyuncunun rol alması da düşündürücü ayrı bir husustur.

Ve maalesef, gerçek anlamda okuyup araştıran sayısının küresel bazda azalması ve büyük çoğunluğun da sosyal medya kanallarını ve filmleri bilgi referansı addediyor olması bu tip kurgusal zihin programlama ve aldatıcı telkin yayınlarını etkili kılmaktadır.  

Tarihin çarpıtılarak kitlesel telkin yapılması metodu 1995 yılında piyasaya sürülen "Illuminati: New World Order" ( Illuminati: Yeni Dünya Düzeni ) isimli kart oyunu kapsamındaki kartların birinde "Rewriting History" ( Tarihi Yeniden Yazmak ) başlığı ile yer almaktadır.







Süleyman'ın Anahtarı ( Davut Yıldızı ) ve Besmele

"Clavicula Solomonis" ( Süleyman'ın Anahtarı ) isimli kitap, üst süptil plan kapılarını açma, süptil varlıklar ile iletişim kurabilme ve muhtelif yetilere haiz olabilme imkanı verdiği bilinen ve Neml suresinin aşağıdaki ayet setinde zikredilen kitaptır.

27/29 Kalet ya eyyuhel meleu inni ulkiye ileyye KİTABUN kerim

( "Ey ileri gelenler kesinlikle bana

faydalı yüce KİTAP atılıp bırakıldı." dedi. )

27/30 İnnehu min suleymane ve innehu BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

( Kesinlikle o Süleyman’ dandır. Kesinlikle o RAHMAN VE RAHİM ALLAH'IN İSMİ İLEDİR )

Arapça "Kitab" kelimesi "Yazı" anlamına gelmektedir. Ayete göre "Süleyman'ın Anahtarı" esasen Fatiha ( Açılış ) suresinin ilk ayeti olan "Bismillahirrahmanirrahim" kelime setidir yani besmeledir ki surenin ismi olan "Fatiha" kelimesi "Anahtar" kelimesiyle yakından ilintilidir. Ayrıca Arapçada "Anahtar" kelimesinin karşılığı yine FTH kökünden olan "Miftah" kelimesidir.

"Clavicula Solomonis" ( Süleyman'ın Anahtarı ) olarak anılan kitap yukarıdaki ayet ikilisinde,"Kitabun kerim" ifadesiyle yer almaktadır. Ve bu ayetin kodu 27/29 olup nümerolojik olarak halden hale geçişin, boyut portalından geçişin sembolü olan "9/11" sayı ikilisini temsil etmektedir. "Süleyman'ın Anahtarı" kitabının bölümlerinden biri olan "Ars Goetia" ( Hükmetme Sanatı ) bölümünde Hz. Süleyman'ın emrindeki 72 ( 7+2 = 9 ) cinin "isimleri" yer almaktadır. ( Kur'an'daki "Cinn" suresinin numarası da 72'dir. )

Fatiha suresinin Besmeleden oluşan ilk ayetinin kodu da ( 1/1 ) "11" sayısının bir tezahürüdür.

"Besmele" ( Allah'ın ismi ) kelimesi itibarıyla, Fatiha suresinin ilk iki ayetinde üç isim zikredilmektedir : Rahman, Rahim, Rab

Bu üç ismin, ideal alfabe yani ağızdan çıkabilecek her ses için ayrı bir harfin bulunduğu alfabe olan 29 harflik ( 2+9 = 11 ) Türkçe alfabeye göre "kelime değerleri" ( harflerin alfabe sıra değerleri toplamı ) şöyle olmaktadır.

Rahman = "66"

Rahim = 60 ... "6"

Rab = 24 ... "6"

Boyutlar arası geçişi ve düaliteyi simgeleyen ve ters yönlü iki üçgenin içiçe geçmesiyle oluşan 6 köşeli yıldız yani Süleyman'ın Mühürü ( Davud Yıldızı ) sembolündeki üçgen olgusu esasen bu üç ismi simgeliyor da olabilir.

Süleyman'ın Mühürü ( Davud Yıldızı ) sembolü

Ayrıca sadece Besmeleden oluşan 1/1 kodlu ayetteki "Rahman" ve "Rahim" kelimelerinin değerleri 666 sayısına işaret etmektedir.

Rahman = 66

Rahim = 6

Yani "Süleyman'ın Mühürü'nün ( Süleyman'ın Anahtarı ) sembolü olan 6 köşeli yıldızın, aynı zamanda Besmele'nin sembolü de olması kuvvetle muhtemeldir. Semboldeki 6 adet üçgenin toplam 18 ( 6+6+6 ) kenarı bulunmaktadır. 

Bilgisayar yazılımları, programlama dilleri ne olursa olsun özlerinde binary kodlarından oluşmaktadır. Binary kodları 0 ve 1 sayılarından oluşmakta ve birim düalite arzetmektedir. Bilgisayar terminolojisinde yer alan "Hack" ( yazılımı bozmak, değiştirmek ) fiili "Kesip parçalara ayırmak"  kök anlamını taşımaktadır. ( "Kıyma" anlamına gelen "Hachis" ( Fra. ) ve "Hackfleisch" ( Alm. ) kelimeleri de "Hack" kökü içermektedir. "Hack" kelimesi esasen "Hece" kelimesindeki "Hec" köküdür. "Hece" kelimesi ise "Hec+e" şeklinde oluşmakta ve "Heclenmiş / Kesilip ayrılmış / Kıyılmış" anlamına gelmektedir. Zira "Hece" kelimesi, bir kelimenin telaffuzu esnasında ağızdan tek seferde çıkan kısımları tanımlayan bir kelime olarak kullanılmaktadır. Dolayısıyla "Hacklemek = Hecelemek" olmaktadır.

"Kesip ayırmaya, kıymaya" yarayan "Balta" kelimesinin İngilizce karşılığı "Hatchet", Fransızca karşılığı "Hache", Almanca karşılığı ise "Axt" kelimesidir. ( İngilizcede "Axe" de denir. ). Bu kelimeler de "Hece" kelimesinin tezahürü niteliğindedirler. 

Ayrıca büyü yapma eylemi İngilizcede "Spell casting" ( Heceleme dökümü ) olarak isimlendirilmiştir. Büyü, hecelerle yani frekanslarla ruh / zihin / bilinç frekansını "Hackleme" operasyonudur. "Büyücü, Cadı" anlamına gelen İngilizcedeki "Hex" ve Almanca'daki "Hexe" kelimeleri de "Hec" kökünden türemiş olup, "Hexe" kelimesi "Büyü yoluyla insandaki idrak sistemi işleyişini bloke etmek, kesmek" kök anlamını içermektedir.

Fatiha suresinin ilk iki ayeti "Hece"lendiğinde ( Hacklendiğinde ) bu ayetlerin hece adedi itibarıyla 9/11 sembolüne işaret ettikleri görülmektedir.

1/1 Bis (1) mil (2) la (3) hir (4) rah (5) ma (6) nir (7) ra (8) him (9)

1/2 El (1) ham (2) dü (3) lil (4) la (5) hi (6) rab (7) bil (8) a (9) le (10) min (11) 

Bu durum, hacklemenin kaynak kodu olan 9/11 sayı setinin tezahürüne imkan vermektedir.

Ayrıca besmelenin içerdiği iki isim olan "Rahman" ve "Rahim" kelimelerinde toplam 11 harf bulunmaktadır. (  İdeal alfabe olan 29 ( 2+9 = 11 ) harflik Türkçe alfabeye göre... )

66 Revelations 13-18 Bu konu bilgelik gerektirir. Anlayabilen, CANAVARA ait sayıyı hesaplasın. Çünkü bu sayı İNSANI simgeler. Sayısı ALTIYÜZALTMIŞALTIdır.

İncil'in yukarıdaki ayetinde "Allah ile aldatan CANAVAR İNSAN" kavramına işaret edilmektedir. Yani esasen 666 kodu, Allah'ın isimlerinin negatif frekans yayılımı ( aldatma, kotülük, tuzak, büyü vb. ) amaçlı kullanılmasını temsil etmektedir. ( Ayetin numarasını temsil eden sayı hem 6+6+6 işleminin sonucu olan hem de nümerolojik değeri 9 olan 18 sayısıdır. )

Kur'an'da "Allah ile aldatmak" ifadesini içeren tek ayet Fatir suresinin 33. ayetidir.

31/33 Ya (1) eyyu (2) ha (3) en (4) nasu (5) itteku (6) rabbe (7) kum (8) vahşen (9) yevmen (10) la (11) yeczi (12) validun (13) an (14) veledi (15) hi (16) ve (17) la (18) mevludun (19) huve (20) cazin (21) an (22) validi (23) hi (24) şey'a (25) inne (26) va'de (27) allahi (28) hakkun (29) fe (30) la (31) teğurra (32) enne (33) kum (34) el (35) hayatu (36) ed (37) dunya (38) VE (39) LA (40) YEĞURRA (41) ENNE (42) KUM (43) Bİ (44) ALLAHU (45) EL (46) ĞARUR (47) 

( Ey insanlar, Rab’binizden sakının. Ne babanın çocuğuna, ne de çocuğun babasına bir şey karşılık veremediği günden korkun. Kesinlikle Allah’ın vaadi gerçektir. O halde, dünya hayatı sizi kesinlikle aldatmasın. ALDATICI SİZİ KESİNLİKLE ALLAH İLE ALDATMASIN. )

- Ayet numarası 33 ... "6"

- Ayette 47 kelime bulunmaktadır. ( 4+7 = "11" )

6x11 = 66 ( "Allah" kelimesinin Arapça ebced değeri )

- Ayetin son ve ana mesajı içeren cümlesinde ise 9 kelime bulunmaktadır.  

VE (1) LA (2) YEĞURRA (3) ENNE (4) KUM (5) Bİ (6) ALLAHU (7) EL (8) *ĞARUR (9)* 

( VE *ALDATICI* SİZİ KESİNLİKLE ALLAH İLE ALDATMASIN.

Aynı zamanda 666 sayısının nümerolojik değeri de olan 9 sayısı okültizmde sihiri ve aldatmayı simgeleyen sayıdır. Ayetin bu son cümlesindeki "Ğarur" ( Aldatıcı ) kelimesi 9. kelimedir.

Ayrıca bkz.

https://kuranilmi.blogspot.com/2021/11/ars-goetia-ve-clavicula-salomonis.html

https://kuranilmi.blogspot.com/2020/12/ilahi-iletisim-sistemi-frekans-titresim.html?m=1

https://kuranilmi.blogspot.com/2019/09/sihirli-9-says.html?m=1

27 Kasım 2022 Pazar

İnancın gerçek anlamı

"İman" ( İnanç ) kelimesi, "Emin" ( Güvenli, Güvenilir ) kelimesiyle ortak MN kökündendir. Dolayısıyla "İnancın" özü "Emin olma, Güvenme"dir. 

Bir kişinin herhangi bir olgudan emin olabilmesi, o olguya güvenmesi ancak ve ancak bu durumu teyid edecek bilginin mevcut olması ile mümkün olabilir. Misalen "Ona güvenim tam." diyen birisi, kastettiği kişinin dürüst, çalışkan, sözünü tutan vb. özelliklerine tanık olmuş, o kişiyi deneyimlemiş ve bilgi edinmiş olması gerekir. İşte bu misal "İnanç" kavramının esasen ve batinen "Bilgi" kavramını kapsadığını ortaya koymaktadır. Zira benzer misal olarak, herhangi bir kaynaktaki bilgilerin doğruluğuna inanç da o bilgilerin başka bilgiler, referanslar ve deneyimler ile desteklenebilmesi ile mümkün olmaktadır.

Aşağıda yer alan ayetlerde "Teslim olmak" ile "İnanmak" arasındaki farkın "Kalbe indirilen bilgi" yani "Bilgelik, Bilgili olmak" olduğu bildirilmektedir.

49/14 Kaletil a'rabu AMENNA kul LEM TU'MİNU VE LAKİN KULU ESLEMNA VE LEMMA YEDHULİL İMANU Fİ KULUBİKUM ve in tutiy'ullahe ve rasulehu la yelitkum min a'malikum şey'a innellahe ğafurun rahim

( Araplar "İNANDIK." dediler. De ki: "INANMADINIZ. LAKİN "TESLİM OLDUK." deyin. İNANÇ KALPLERİNİZİN İÇİNE GİRMEDİ. Eğer Allah’a  ve O’nun resulüne itaat ederseniz, size çalışmalarınızdan hiçbir şey eksiltmez. Kesinlikle Allah affedendir merhametlidir." )

26/193 Nezele bihir ruhul emin

( Onu güvenilir ruh indirdi. )

26/194 ALA KALBİKE li tekune minel munzirin

( Uyarıcılardan olman için SENİN KALBİNE )

Yukarıdaki ayette Kur'an'ın, inancın tezahürüne sebep olacak "kalbe inen bilgi" olduğu belirtilmektedir.

Bu bağlamda, sorgulamadan, araştırmadan teslim ve tabi olan ile araştırıp bilgilendikten sonra inancı oluşup, inanan olanı ayırmak gerekmektedir. Ancak maalesef toplumun geneli bağnaz, fanatik, irrasyonel şekilde kabul eden insanları "İnançlı olarak algılamaktadır ki bu doğru bir yaklaşım değildir. Zira anılan nitelikteki insanlar inançlı olanlar değil sorgulamadan, araştırmadan, bilgi sahibi olmadan teslim ve tabi olanlardır. Gerçek anlamda inançlı insan ise bilgili olan insandır.

24 Kasım 2022 Perşembe

Tam 11 gün 9 saat sonra!

Aşağıdaki iki olay arasında geçen zaman ilginç! bir numerik durum arzetmektedir.

DEPREM TATBİKATI 

Tarih : 12.11.2022
Saat : 18:57 

Yukarıdaki zamanlama 1999 yılında Düzce'de meydana gelen 7.2 şiddetindeki depreme atfen belirlenmiştir.

DEPREM ( DÜZCE );

Tarih : 23 11.2022
Saat : 04:08

Tatbikattan tam "11 gün 9 saat" sonra yine Düzce'de bir deprem olması oldukça ilginç bir durum arzetmektedir. ( 9/11 mesajı?! )

Ayrıca her iki olay da 11. ay olan Kasım ayında vuku bulmuştur.

Deprem tatbikatı tarihini ( 12.11.2022 ) oluşturan rakamların toplamı da 11 sayısını vermektedir. 

Düzce ilinin plaka numarası 81 olup bu sayının nümerolojik değeri ( 8+1 ) 9 olmaktadır. 9/11 mesajı ?!

Bir süre önce, sözde Serhendi Efendi diye bir kahinin yüzlerce yıl önce "Büyük İstanbul Depremi" diye bir kehanette bulunduğu ve 27.03.2022 tarihini verdiği yönünde kurgusal bilgiler medyada yer almıştı. Sözde kehanet metinlerinin güncel ifadeler ile yazılmış olması dikkat çekmekteydi. Ancak zikredilen tarihteki 9 nümerolojisi konu bağlamında dikkat çekmektedir. 

27 ... "9" 

2+7+0+3+2+0+2+2 = 18 ... "9"

Zilzal ( Deprem ) suresinin numarası olan 99 sayısının nümerolojik değeri de 9 sayısını vermektedir. ( 9+9 = 18 ... 1+8 = 9 ; Ayrıca 18 sayısı 6+6+6 işleminden dolayı 666 sayısının bir tezahürü niteliğindedir. )

Afet ve Acil Durum Arama ve Kurtarma Birlik Müdürlükleri'nin halen 11 ilde faaliyet göstermesi de numerik uyum arzetmektedir.

Yukarıda belirtilen saatlerin yuvarlanabilmesi yani tatbikat saatinin yuvarlak 19:00, deprem saatinin de yuvarlak 04:00 olarak ifade edilebilmesi için için tatbikat saatine 3 dk. ilave edilmesi, deprem saatinden ise 8 dk. çıkartılması gerekmektedir. ( 3+8 = 11 )

Deprem tatbikat saati 18:57 ... 1+8+5+7 = "21"

11 gün 9 saat sonraki depremin saati 04:08 ... 4+8 = "12"

Numarası, yukarıdaki iki saatin nümerolojik değerlerinden oluşan ayetteki mesaj da konuyla uyumludur.

"21/12" Fe lemma ehassu be'sena iza hum minha yerkudun

( Böylece zorluğumuzu azabımızı hissettiklerinde, o zaman onlar ondan acele ile kaçıyorlardı. )

Ayetteki "Be's" ( Azap, Zorluk ) kelimesinin temsil ettiği anlamlardan biri de "Deprem" olabilir. Zira ayette "Azabı hissedip kaçmak" ifadesi yer almaktadır.

11. ay olan Kasım ayında gündeme gelen yukarıdaki iki saatin nümerolojik değerlerinin toplamı 33 ( 21+12 = 33 ) sayısını vermektedir. 

Numarası 33 ve 11 sayılarından oluşan ayette "Deprem"den bahsedilmesi de dikkat çekmektedir.

33/11 Hunalikebtuliyel mu'minune ve zulzilu zilzalen şedida

( Burada inananlar sınandılar. Şiddetli zelzele ile sarsıldılar. )

Hatırlanacağı üzere 17.08.1999 tarihinde vuku bulan Gölcük depremi de Zilzal ( Deprem ) suresiyle nümerolojik uyum arzetmekteydi.

- Depremin tarihi 1999 olup, Zilzal suresi 99. suredir.

- Deprem 8. ayda vuku bulmuş olup, Zilzal suresinde 8 ayet bulunmaktadır. Ayrıca depremin günü olan 17 sayısının nümerolojik değeri ve depremin tam tarihinin ( 17.08.1999 ) nümerolojik değeri de ( 1+7+0+8+1+9+9+9 = 44 ... 4+4 = 8 ) 8 sayısını vermektedir.

"Deprem" kelimesini oluşturan harflerin alfabedeki sıra numaraları toplamının 74 olması ve bu sayının nümerolojik değerinin de "11" ( 7+4 = 11 ) olması konu bağlamında ilginç bir uyum arzetmektedir.

İki kere bozgun ve batıl yükseliş

Yakın çağ tarihinde "Dünya savaşı" olarak anılan iki savaş mevcuttur. Bu savaşların isimleri ve tarihleri şöyledir.

I. Dünya Savaşı, 28.07.1914 - 11.11.1918

II. Dünya Savaşı 01.09.1939 - 02.09.1945

Her iki savaş da, siyonist* küreselcilerin kadim hedefi olan Tek Dünya Devleti projesi yolunda atlama taşları niteliğinde olmuştur. İlk savaşın sonucunda büyük imparatorluklar ( Osmanlı, Avusturya-Macaristan, Rus Çarlığı ) yıkılarak yeni devletler ( Sovyetler Birliği, Polonya, Yugoslavya, Çekoslovakya, Macaristan, Finlandiya vb ) kurulmuş, ikinci savaşın sonucunda ise Birleşmiş Milletler ve ardından İsrail devleti kurulmuştur ki zaten tüm bu sonuçlar bu savaşların kurgulanma sebebidirler. ( * Zionist = Tanrısalcı, Tanrı gibi olmacı .... Müşrik! )

İsra suresinin aşağıdaki ayetindeki çoklu anlamlardan birinin de anılan dünya savaşları ve hedeflenen küresel tahakküm sistemi olması kuvvetle muhtemeldir.

17/4 Ve (1) kadayna (2) ila (3) BENİ (4) İSRAİLE (5) fi (6) el (7) kitabi (8) le (9) TUFSİDU (10) ENNE (11) Fİ (12) EL (13) ERDİ (14) MERRAT (15) EYNİ (16) ve (17) le (18) ta'lu (19) enne (20) uluvven (21) kebira (22) 

( Ve kitapta İSRAİLOĞULLARI'NA, YERDE İKİ KERE BOZGUN YAPACAKSINIZ VE BÜYÜK ULULANMA, YÜKSELİŞ İLE ULULANACAKSINIZ, YÜKSELECEKSİNİZ** diye hükmettik. )

Ayette yer alan "İki kere bozgun yapacaksınız" ifadesi siyonist küreselcilerin kurguladıkları 1. ve 2. dünya savaşlarını, "Büyük ululanma ile ululanmak" ise küreselcilerin sözde Tek Dünya Devletini tesis ettiklerini düşünerek kibirlenmelerini tanımlamakta gibidir. Ayette "İsrailoğulları"nın özellikle belirtilmesi de bu bağlamda bir teyid niteliğindedir.

** Ayetteki "Ululanma, Yükseliş" kavramı pozitif nitelik taşımamakta, insanlık üzerinde tesis edilmeye çalışılan kibir ve tahakküm sistemini temsil etmektedir. 

Öte yandan savaşların bitiş tarihlerinin, kitlesel operasyonların kodu niteliğinde olan 11* nümerolojisini içermesi de önem arzetmektedir. ( * Halden hale geçişin, yeni döngüye geçişin sembolü )

11.11.1918 ... 11, 11 ve 19

02.09.1945 ... 11 ( 2+9 ) ve 19

Ülkelerin, küresel ancak merkezcil bir yönetim çatısı altında yani bir küresel "Birlik" altında toplanmasını öngören Tek Dünya Devleti'nin bir prototipi olan Sovyetler "Birliği" 30.12.1922 tarihinde kurulmuştur. 

30.12 ... 3+0+1+2 = "6"

1922 ... 1+9+2+2 = 14 ... "5"

6+5 = "11"

II. Dünya Savaşı'nın planlanan sonucu olan Birleşmiş Milletler'in kurulması ( ki bu girişim Tek Dünya Devleti projesinin bir ön aşamasıdır ) için ilk girişim 50 ülkenin temsilcilerinin 25.04 - 26.06. 1945 döneminde San Francisco'da yaptıkları toplantılarda Birleşmiş Milletler'i kurma kararı almalarıdır. Toplantı sürecinin başladığı günün nümerolojik değeri 11 sayısını vermektedir. ( 2+5+4 = 11 )

Avrupa "Birliği" Antlaşması da 01.11.1993 tarihinde yürürlüğe girmiştir. ( Gün 1, Ay 11 )

Birleşmiş Milletler 29.11.1947 ( 2+9 = 11 ; 11 ve 1947 ... 19 ve 11 ( 4+7 = 11 ) ) tarihinde, İngiltere tarafından yönetilen Filistin topraklarının Yahudi ve Arap devletleri olmak üzere ikiye bölünmesi kararını almıştır. Bu kararın ardından İngiltere hükümeti, 14.05.1948 günü gece yarısından itibaren bu topraklarda İngiliz hakimiyetinin sona ereceğini bildirmiş ve 15.05.1948 ( 1+5+0+5 = 11 ) tarihinde İsrail Devleti resmen kurulmuştur. Küreselci siyonist zümre, İsrail devletinin kurulmasını tek dünya devleti hedefi doğrultusundaki en önemli aşamalardan biri addetmektedir.

İsrail'ın kuruluşu konulu bir kitap

Manşet : "İsrail devleti doğdu." ( 16.05.1948 tarihli gazete )

Manşet : "Siyonistler yeni İsrail Devleti'ni ilan ettiler." 

Bakara suresinin 2/214 kodlu ayetinde inananların, azap sınavından geçmeden cennete giremeyecekleri ( kaba madde planı dünyadan üst süptil planlara geçiş ) bildirilmektedir.  

2/214 Em hasibtum en tedhulul cennete ve lemma ye'tikum meselullezine halev min kablikum messethumul be'sau ved darrau ve zulzilu hatta yekuler rasulu vellezine amenu mea hu meta nasrullah e la inne nasrallahi karib

( Yoksa o sizden önce gelip geçenlerin misali size yetmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Onlara kötülük ve darlık dokundu da sarsıldılar. Nihayet resul ve o onunla birlikte inananlar "Allah’ın yardımı ne zamandır?" dediler. İyi bilin ki Allah’ın yardımı kesinlikle yakındır.  )

Yukarıdaki ayet ile ilintili olarak, İsra suresinin 17/16 kodlu ayetinde de helake sebep olan hadiselerin müşrik şeytanlar vasıtasıyla tezahür ettirileceği bildirilmektedir. 

17/16 Ve iza eradna en nuhlike karyeten emarna mutrafiha fe fesku fiha fe hakka aleyhel kavlu fe demmernaha tedmira

( Ve şehri helak etmeyi istersek, oradaki refah şımarıklarına emrederiz de orada günah işlerler. Artık onların üzerine söz gerçek olur da orayı yıkıp mahvederiz. )

Dolayısıyla, inananlar için kaba madde planındaki "Helak" ( Mahvoluş, Yıkılış ) süptil plandaki "Halak" ( Oluş, Oluşum ) anlamına gelmektedir. Ve bu nedenledir ki "Helak" ve "Halak" kelimelerindeki fonetik benzerlik "Ölüm" ve "Olum" kelimelerinde de görülmektedir.

Bu bağlamda siyonist şeytanların kurdukları her tuzak, her kumpas, her kurgusal operasyon inananların yükselişine ve tekâmülüne bir vasıta olmaktadır. Bozgun yapıp mahvederek üstünlük ve yükseliş elde edeceklerini sanan şeytanlar esasen sadece mahvettiklerini sandıkları insanların ruhsal yükselişine vasıta olmaktadırlar. Bu nedenledir ki Fatir suresinin 35/43 kodlu ayetinde "Tuzakların, sadece kurucularının başına geçtiği" bildirilmektedir.

35/43 İstikbaran fil erdi ve mekras seyyi' VE LA YEHİYKUL NEKRUS SEYYİU İLLA Bİ EHLİH fe hel yenzurune illa sunnetel evvelin fe len tecide li sunnetillahi tebdila ve len tecide li sunnetillahi tahvila

( Yerde kibirlenme ve kötülük tuzağıdır. KÖTÜLÜK TUZAĞI SAHİBİNİN HARİCİNDEKİNİN BAŞINA GEÇMEZ. Ancak evvelkilerin adetlerini mi gözetiyorlar? Allah’ın adetinde değişim bulamazsın. Allah’ın adetinde dönüşüm, başkalaşım bulamazsın. )

21 Kasım 2022 Pazartesi

"Travma" bazlı zihin kontrol sınavı

"Trauma" ( Travma ) kelimesi Almanca* "Traum" ( Rüya, Görüm ) kelimesinin bir tezahürü olup tıpta, bedeni veya ruhi zedelenmeye ve şiddetli korkuya sebep olan dış etken olarak tanımlanmaktadır. ( * İngilizcede de "Dream" olarak telaffuz edilir. )

Her ayet gibi çoklu anlamları olan İsra suresinin 60. ayetinde "Travma" kavramına ilişkin bilgiler, bu kelimenin tezahürü vasıtasıyla bildirilmektedir.

17/60 Ve iz kulna leke inne rabbeke ehata bin nas ve MA CEALNER RUY'ELLETİ ERAYNAKE İLLA FİTNETEN LİN NASİ VEŞ ŞECERATEL MEL'UNETE FİL KUR'AN ve NUHAVVİFUHUM fe ma yeziduhum illa tuğyanen kebira

( Ve zamanında sana "Kesinlikle Rab’bin insanları kuşatmıştır." dedik. SANA GÖSTERDİĞİMİZ O RÜYAYI VE O KUR'AN'DA LANETLENMİŞ AĞACI İNSANLAR İÇİN SINAV OLMASİ HARİCİNDE OLUŞTURMADIK. ONLARI KORKUTURUZ onlara büyük azgınlık haricindekini artırmaz. )

Ayette "Sınav" olarak tanımlanan kavramlardan ilki olan "Ruya" kelimesi, küresel cin ve insan şeytanların insanlar üzerinde daimi "Travma" etkisi ( korku, panik ) yaratmak üzere kurguladıkları tuzaklarını ( komplolarını ), "Şeceratel mel'unet" ( Lanetlenmiş ağaç ) ise insanın ilk ve en büyük hatayı yaparak nefsani menfaat ilişkisine girdiği cin soyunu, cinlerin soyağacını simgelemektedir. Ayette yer alan "Korkuturuz" kelimesi vasıtasıyla da "Travma" olgusuna işaret edilmekte ve dünya hayatının travma niteliğinde bir sınav olduğu, bir başka deyişle şeytanların travma bazlı zihin kontrolüne kapılıp kapılmama sınavı olduğu bildirilmektedir.

Zihin kontrol ve programlama uygulamalarındaki temel metod acı verme, yoksun bırakma, ümitsizliğe düşürme gibi fiziksel ve psikolojik ( bedeni ve ruhi ) yıkım unsurlarından oluşan travma yaratma metodudur. Zira travma esnasında oluşan aşırı korku, bilinçte bir boşluk oluşturarak süjeyi bilincini kullanamaz hale ve dış telkine açık hale getirir. Süjenin, travma anlarını daha sonra hatırlamamasının sebebi bilinçte oluşan bu boşluktur. İşte bu esnada yapılan dış telkinler ile bilinçte oluşan boşluğa bilgi ekimi, bilişsel kodlama ve zihin programlama mümkün olmaktadır. Zihin programına maruz kalan bir süje, programlama sonrasında belirli mesajlar içeren dış stimülatörlerin ( şekil, ses vb. ) tesiriyle bir robot gibi yönlendirilebilmektedir. Travma bazlı zihin kontrol metodu ajan, terörist, tarikat müridi vb. oluşturmak amacıyla kullanılmaktadır. 

Cin hibridi şeytanlar ve onların neferleri, kadim hedefleri olan küresel kitle kontrolünü sağlayabilmek ve tam tahakküm ortamını tesis edebilmek amacıyla binlerce yıldır sürekli olarak insanlar üzerinde muhtelif küresel travmalar ( savaş, ekonomik kriz, kıtlık, salgın vb. ) yaratmaktadırlar. Döngü sonunda olunması nedeniyle 2019 yılından itibaren travma uygulamalarının yoğunlaştığı ve aralıksiz devam ettirildiği müşahade edilmektedir.

Bu süreçten olumsuz etkilenmemenin yegane yolu ilme yoğunlaşmak, tefekkür etmek ve ilmi paylaşmak suretiyle yüksek frekans yayılımına ve şeytanların engellemeye çalıştıkları kolektif bilincin tesisine katkıda bulunmaktır. Birleşik insanlığın özü olan kolektif bilinç, Allah'ın izniyle, insanları şeytanların hakim olduğu bu dünya cehenneminden kurtaracak en büyük güçtür. 

Ayrıca bkz.

https://kuranilmi.blogspot.com/2020/03/travmaya-bazl-zihin-kontrol-ve.html

Dünya kupasındaki sembolizm!

Katar'da 20* Kasım - 18* Aralık 2022 döneminde düzenlenen 22.* FIFA Dünya Kupası'nın sembolü esasen okült ezoterik bir semboldür. ( * 2+0+1+8 = 11 ; 22 ... 2 x 11 ; 20"22" yılı )


Dünya Kupası sembolü

Yukarıdaki figür okült sembolizmde "Sonsuz Kısır Döngü"nün sembolü olan "Çift Yılan" sembolüdür. Kısır döngü kavramı, "Ouroboros" ( Kuyruğunu yiyen yılan ) sembolü ile de resmedilmektedir. ( Almancada "Kısır Döngü" kelimesinin karşılığı "Taufelskreis" ( Şeytan çemberi ) kelimesidir. )




"Çift Yılan" sembolizmi örnekleri


Dünya Kupası sembolünün üzerinde yer alan "Lale" figürü!

Sembolde yer alan sözde "Lale" figürüne tersten bakıldığında daha farklı bir sembol ortaya çıkmaktadır. Şeklin tepesindeki "boynuz" benzeri figürler, şeklin iki yandaki "kanatlar" ve alt kısmındaki "ok şeklindeki kuyruk" ve "iki ayak" ile bir ejderha tasviri yapılmış olması kuvvetle muhtemeldir.

Ejderha tasviri

Ayrıca Katar'ın Lusail şehrinde inşa edilen "Katara Towers" ( Katara Kuleleri ) veya "Crescent Tower" ( Hilal Kule )'ın, Katar'ın "Çift Kılıç" sembolünü temsil ettiği belirtilmektedir. Oysa esasen "Çift Yılan", "Boynuz", "Boyut Portalı" ve "11" sembolizmi söz konusudur.


Katar Lusail'deki "Katara Towers" veya "Crescent Tower"

Hatırlanacak olursa benzer yılan / ejderha sembolizmi İstanbul Havalimanı'nın, "Lale" şeklinde olduğu beyan edilen, kontrol kulesinde de yer almaktadır. Keza Çamlıca tepesindeki dev anten de "Yılan" formundadır. "Yılan sembolizmi" hususu aşağıda linkleri verilen bölümlerde detaylı incelenmiştir.

Dünya Kupası açılış şovu da içerdiği sembolizm itibarıyla bir satanik ritüel niteliğinde gercekleşmiştir. 

Dansçıların oluşturduğu, batıyı ve doğuyu simgelediği algısı yaratan iki dalga figürü esasen sürünen iki yılanı simgelemektedir.

Dansçıların üzerinde reptil ( sürüngen, yılan ) derisini simgeleyen kostümler bulunmaktadır.

Yılan derisi


İki Yılan sembolizmi net olarak görülmektedir.

Şovun bir bölümünde, sözde batıyı yani gayri müslim kitleyi temsil etmek üzere sahneye giren siyah kostümlü aktör Morgan Freeman ile doğuyu yani müslim kitleyi temsil eden bedensel engelli olan Ghanim Al Muftah arasında bir diyalog gercekleşmiştir.

Freeman sahneye siyah kostümle ve kibirli bir tavırla girdiği ve o girdiğinde çevresindekilerin ilaha tapar gibi eğilerek diz çöktükleri görülmektedir.

İslamın ancak esasen İnsanın, "engelli" ve cüsse olarak çok küçük bir şahıs tarafından, Gayri Müslim kitlenin ancak esasen Cin Şeytanının ise heybetli ve siyah bir cüsse tarafından simgelenmesi cin şeytanlarının ve onlara hizmet eden hibrid insansı şeytanların kibirini ve insanı tahakküm altında tutmalarının sembolizmi niteliğindedir.


Hatırlanacak olursa benzer yılan / ejderha sembolizmi İstanbul Havalimanı'nın, "Lale" şeklinde olduğu beyan edilen, kontrol kulesinde de yer almaktadır. Keza Çamlıca tepesindeki dev anten de "Yılan" formundadır. "Yılan sembolizmi" hususu aşağıda linkleri verilen bölümlerde detaylı incelenmiştir.

Freeman ile Muftah'ın kulağa hoş gelen diyalogları vasıtasıyla esasen "Tek Dünya Devleti" kavramı kitlelere telkin edilmektedir.

Freeman : “I heard something beautiful. Not just music, but also this call to celebration. Football united nations and their love for the beautiful game. What brings together nations also brings together communities. Now, the world feels even more distant and divided. HOW CAN SO MANY COUNTRIES, LANGUAGES AND CULTURES COME TOGETHER IF ONLY ONE WAY* IS ACCEPTED?”

( Güzel bir şey duydum. Sadece müzik değil, aynı zamanda bu kutlama çağrısı. Futbol, birleşmiş milletler ve onların güzel oyuna olan sevgileri. Ulusları bir araya getiren şey aynı zamanda toplumları da bir araya getirir. Şimdi, dünya daha da uzak ve bölünmüş hissediyor. BU KADAR ÇOK ÜLKE, DİL VE KÜLTÜR TEK BİR YOL* KABUL EDİLİRSE NASIL BİR ARAYA GELEBİLİR? )

* Freeman'ın yukarıdaki paragraftaki son cümlesine göre ortak "tek bir yolun" kabul edilmesi insanların bir araya gelmesine engel olmaktadır. Oysa ki Fatiha suresinde bildirildiği üzere insanların "kabul etmesi" gereken tek bir yol, "Siratel mustakim"'dir yani "Doğru yol"dur.

1/6 İhdinas siratel mustakim

( Bizi doğru yola yönlendir. )

Nedir "Doğru yol"? İnsanları birleştirebilecek "Tek yol" olan Allah'a kulluk etmektir.

3/51 İnnellahe rabbi ve rabbukum fa'buduh haza siratun mustekim

( Kesinlikle Allah Rab’bimdir ve Rab’binizdir. O halde O’na kulluk edin. Bu doğru yoldur. )

Allah'ın ipine bağlanıp ayrışmamak kabul edilmesi gereken tek yol olan  "Doğru yol"dur.

3/103 Va'tesumu bi hablillahi cemian ve la teferraku vezkuru ni'metellahi aleykum iz kuntum a'daen fe ellefe beyne kulubikum fe asbahtum bi ni'metihi ihvana ve kuntum ala şefahufratin minen nari fe enkazekum minha kezalike yubeyyinullahu lekum ayatihi leallekum tehtedu

( Ve Allah’ın ipine topluca sarılıp bağlanın. Ayrışmayın ve Allah’ın üzerinize olan nimetini hatırlayın. Zamanında düşman olmuştunuz da kalplerinizin arasını uzlaştırdı, alıştırdı. O’nun nimeti ile kardeşler oldunuz. Ateşten çukurun üzerindeydiniz de sizi oradan kurtardı. İşte Allah ayetlerini size böyle açıklar. Umulur ki yönlenirsiniz. )

Ayrıca Tek Dünya Devleti projesinin yegane amacı sentetik gıdalarla beslenen, sürekli mRNA enjeksiyonuna nuhtaç hale getirilmiş ve yapay zeka kontrolü altında sosyal skorlama sistemiyle yaşayan "tek tip insan" oluşturmak olduğundan Freeman'ın idealist gibi algılanan sözleri esasen aldatıcı nitelik arzetmektedir.

Muftah, Freeman'ın sözleri üzerine 49/13 kodlu ayeti okumuştur.

49/13 Ya eyyuhen nasu inna halaknakum min zekerin ve unsa ve cealnakum şuuben ve kabaile li tearafu inne ekramekum indellahi etkakum innellahe alimun habir

( Ey insanlar, kesinlikle biz onları erkekten ve kadından yarattık. Sizi tanışmanız için gruplar ve kabileler kıldık. Kesinlikle Allah’ın indinde en iyiniz, faydalınız en sakınanınızdır. Kesinlikle Allah bilendir haberdardır.  )

Al Muftah : “We were raised to believe that we were scattered on this earth as nations, as tribes, so we could learn from each other and find beauty in the differences.”

( Bu dünyaya milletler, kabileler olarak dağıldığımıza inanarak yetiştirildik, böylece birbirimizden bir şeyler öğrenebilir ve güzelliği farklılıklarda bulabilirdik. )

Freeman : “I can see it, for what unites us here in this moment is so much greater than what divides us. How can we make it last for more than just today?”

( Bunu anlayabiliyorum. Çünkü şu anda bizi burada birleştiren şey, bizi ayırandan çok daha büyük. Bunun sadece bir günden daha uzun sürmesini nasıl sağlayabiliriz? )

Al Muftah : “With tolerance and respect, WE CAN LIVE TOGETHER UNDER ONE BIG HOME. When we call you here, we welcome you into our home."

( Hoşgörü ve saygı ile...TEK BİR BÜYÜK EVİN ALTINDA BİRLİKTE YAŞAYABİLİRİZ. Sizi buraya çağırdığımızda evimize hoş geldiniz diyoruz. )

Freeman : "SO, WE GATHER HERE AS ONE BIG TRIBE** AND EARTH IS THE TENT WE ALL LIVE IN,”

( BURADA BÜYÜK BİR KABİLE OLARAK TOPLANIYORUZ VE DÜNYA HEPİMİZİN İÇİNDE YAŞADIĞI ÇADIRDIR. )

** İnsanlığı büyük bir kabile olarak tanımlamakta ve yine Tek Dünya Devleti'ne sübliminal atıfta bulunmaktadır

Al Muftah : “Yes, and together we can send out the call for all the world to join us.”

( Evet ve birlikte tüm dünyanın bize katılması için çağrı gönderebiliriz. )

Bu diyalogların sonunda "siyah kostümlü" Freeman ayağa kalkıp ( yani yükselip ), aşağıda kalan ( yani aşağılık olarak nitelenen ) ve sağ elinin işaret parmağını uzatan Muftah'a "sol elinin"*** işaret parmağını uzatmıştır. Bu sahne esasen şeytani nitelik arzetmekte olup "Lucifer"'in ( Luci ( Işık ), fer ( getiren ) ... Işık getiren - Şeytan ) sözde insana ışığı - bilgiyi getirerek onu cennetten yani Allah'ın esaretinden kurtararak özgürleştirmesinin**** teatral sembolizmini yansıtmaktadır.

*** "Sol el" sembolizmi Kur'an kaynaklı olup "Kitabı soldan verilen" veya "Sol tarafin sahipleri" olarak tanınlanan inkarcı müşrikleri tanımlamaktadır.


Bu sahnede, Freeman'ın **** sol elinin işaret parmağının ucuna arka plandaki ışık özellikle denk getirilmiş ve "Lucifer" ( Işık Getiren ) sembolizmi desteklemiştir.

**** "Freeman" kelimesinin "Özgür insan" veya "İnsanı kurtar" anlamına gelmesi de kozmik ve senkronik bir mesaj niteliğindedir. Evvelki bölümlerde de incelendiği üzere bir elinde kitap ( bilgi ), bir elinde meşale ( ışık ) tutar halde tasvir edilmiş olan Amerika'daki "Özgürlük Anıtı" da esasen Lucifer'in bir tasviridir.

Aynı sahne 2014 yılı yapımı olan "Lucy" filminin de son sahnesidir. Filmin adı olan "Lucy", "Lucifer" kelimesini temsil etmekte olup anılan son sahnede, "siyah kostümlü" Lucifer aşağıda duran yani aşağılık olarak nitelenen maymuna ( insanı temsilen ) sol elinin işaret parmağını uzatmakta, maymun da ona sağ elinin işaret parmağını uzatmaktadır. Parmak teması sembolizmi ile "evrim, evrilme" mesajı verilmektedir.

Siyah kostümlü Lucy ( Lucifer ) yukarıda, insanı temsil eden maymun aşağıda....

Lucifer sol elinin işaret parmağını uzatıyor.

Maymun da ( İnsan ) ona sağ elinin işaret parmağını uzatıyor.

Freeman ve Muftah şovunun benzeri olan son sahne!

Yukarıdaki parmak birleştirme sahneleri, İtalyan ressam Michelangelo'nun "Adem'in Yaratılışı" isimli eserinin, şirk mesajı veren temsili niteliğindedir.

"Creazione di Adamo" ( Adem'in Yaratılışı ) tablosu

İnsana, ışığı - bilgiyi verenin şeytan olduğu mesajını telkin eden tüm bu sahnelerin yegane amacı ilah addedilmesi gerekenin şeytan olduğu mesajının kitlelerin bilinçaltına telkin edilmesidir. Zira, kadim plan olan ve 2019 yılından itibaren, her şeyin sıfırlanmasını ( din dahil ) öngören Great Reset ( Büyük Sıfırlama ) operasyonu vasıtası ile hızlandırılan Tek Dünya Devleti projesi kapsamında küresel dinin satanizm olması planlanmaktadır.

Ayrıca bkz.



https://kuranilmi.blogspot.com/2020/05/katardaki-monolitler-ve-11.html

Tekâmül eğrisi

Varlıkların, kaba madde planı dünyadaki "Var olma arzusu" seviyesi, "frekanslarının" yani tekâmül seviyelerinin de göstergesidir. 

Madde planında "Var olma arzusu" yüksek olan madde bağımlısı varlıklar negatif nitelikli düşük frekanslarda titreşmektedirler ki bu frekans seviyesini temsil eden temel olgular korku, öfke, nefret, bencillik, hırs, açgözlülük, saldırganlık, tahakküm, zulüm, zorbalık vb. olarak sıralanabilir. Zira bu varlıklar maddi olguların çokluğunun varlıklarını sürdürebilmeleri için yegane vasıta olduğunu düşünmektedirler.

"Var olma arzusu" düşük olan, madde bağı zayıflamış ve ruhsal yönü açığa çıkmış varlıklar ise pozitif nitelikli yüksek frekanslarda titreşmektedirler ki bu frekans seviyesini temsil eden temel olgular da huzur, hoşgörü, sevgi, yardımseverlik, tevazu, uzlaşı, anlayış, paylaşım, feragat vb. olarak sıralanabilir. ( Zira frekans yükselişi maksimize olan varlıklar kaba madde planı dünyadan üst süptil planlara geçiş yaparlar yani kaba madde planındaki varlıkları sonlanır. )

Dolayısıyla, ayetlerde de yer alan sembolik nitelikli "Ashabul meymenet" ( Sağdakiler ) ve "Ashabul meş'emet" ( Soldakiler ) tanımları gibi varlıklar ruhsal tekâmül seviyelerine göre ayrışmaktadırlar.  Varlıkların "Sağ" ve "Sol" sembolizmiyle ayrışımına sebep olan ve bir düalite niteliğinde olan iki farklı zihniyet yapısı aşağıdaki şekilde ifade edilebilir.

Sol = Var olmak için Yok etmek

Sağ = Var etmek için Yok olmak

Dolayısıyla kaba madde planı dünyaya istinaden aşağıdaki gibi bir "Tekamül Eğrisi" grafiği oluşturulabilir. ( Ruhsal tekamül, frekans yükselişiyle doğru orantılıdır.  )

Yukarıda zikredilen "Var olma arzusunun düşük olması" ifadesinin "eylemsiz olup, her şeyi bırakıp intihar eğiliminde olmak" anlamına gelmediğini aksine özveri dolu iyi işler yapmak anlamına geldiğini yazmaya esasen gerek olmadığı aşikardır. Bu ifade, "diğerlerinin varlığını kendi varlığından daha çok önemsemek" anlamını temsil etmektedir ki ruhsal tekamül yolculuğunda ilerleyebilmenin yegane koşulu da budur.

Bakara suresinin 154. ayetinde yukarıda değinilen husus "Allah yolunda ölenler" yani iyilik, doğruluk, güzellik uğrunda kaba madde planındaki varlıklarından seve seve vazgeçenlerden bahsedilmektedir.

2/154 Ve la tekulu li men yuktelu fi sebilillahi emvat bel ahyaun ve lakin la teş'urun

( Ve Allah yolunda öldürülenler için ölüler demeyin. Bilakis diridirler ve lakin farkedemezsiniz. )

Al'i İmran suresinin aşağıdaki ayetlerinde ise "Allah'ın bahşedeceği af ve rahmetin" - ki bu kavramlar sonsuz yaşamın kodlarıdır - cehennem niteliğindeki kaba madde planındaki "maddi ve nefsani varoluştan" daha hayırlı olduğu bildirilmekte ve esası "olum" olan aldatıcı "ölüm" olgusunun sadece sonsuz yaşama geçiş için bir vasıta olduğu vurgulanmaktadır.

3/157 Ve lein kutiltum fi sebilillahi ev muttum le mağfiratun minellahi ve rahmetun hayrun min ma yecmeun

( Ve eğer Allah yolunda öldürülürseniz veya ölürseniz, Allah’tan af ve rahmet, o toplayıp biriktirdiklerinden daha hayırlıdır. )

3/169 Ve la tahsebennellezine kutilu fi sebilillahi emvate bel ahyaun inde rabbihim yurzekun

( Ve kesinlikle o Allah yolunda öldürülenleri ölüler sanmayın. Bilakis diridirler, Rab’lerinin indinde rızıklanırlar. )

Ayrıca bkz.

https://kuranilmi.blogspot.com/2019/10/yokluk-makam.html?m=1

19 Kasım 2022 Cumartesi

Tersine işleyen derecelendirme sistemi

Bir okul ve sınav niteliğinde olan kaba madde planı dünyaya hakim olan sistemin "terine işleyiş sistemi" olduğu kutsal kitap ayetlerinde belirtilmektedir. Bunun sebebi, evvelki bölümlerde de belirtildiği üzere cin şeytanı İblis'in ve onun neferlerinin de "Munzarin"lerden ( Bakılanlar, Gözetilenler ) olmaları yani söylem ve eylemlerine müsaade edilmişlerden olmalarıdır. 

7/14 Kale ENZİRNİ ila yevmi yub'asun

( "Diriltilecekleri güne kadar BANA BAK." dedi. )

7/15 Kale inneke minel MUNZARİN

( "Kesinlikle sen GÖZETİLİP BAKILANLARDANSIN." dedi. )

3/178 Ve la yahsebennellezine keferu ennema numli lehum hayrun li enfusihim İNNEMA NUMLİ LEHUM Lİ YEZDADU İSMA ve lehum azabun muhin

( Ve kesinlikle o inkar edenler nefisleri için onlara hayırlısından süre verdiğimizi sanmasınlar. KESİNLİKLE, ONLARA GÜNAHLARI ARTIRMALARI İÇİN süre veriyoruz. Alçaltıcı hakir eden azap onlaradır. )

Bunun sebebi ise başta da belirtildiği üzere dünyanın bir "farketme, algılama, inanma ve ilmin gereğini yapma" sınavı niteliği arzetmesidir. 

Bu "tersine işleyiş sistemi" içinde, toplumda "itibarlı, saygın" addedilen şahsiyetlerin yani "üst dereceli" addedilenlerin genellikle zengin ve muktedir konumda oldukları görülmektedir. Bir başka deyişle, anılan bu imkanlar, haksızlıkla, adaletsizlikle, zulümle, zorbalıkla, tuzaklarla, hatta suç nitelikli söylem ve eylemlerle elde edilmiş olsalar dahi toplumda temel "derecelendirme" kriteri  olarak kabul görmektedir. İşte bu "derecelendirme" sisteminin esasen "yanlışın doğru kabul edilmesinden" ibaret olduğu aşağıdaki ayetlerde bildirilmektedir. 

Kalem suresinin aşağıdaki ayetlerinde, ilahi nizamdaki esas derecelendirme sisteminin, kabul görmüş olanın tam tersi olduğu yani aslında maddi zenginliğin ve iktidarın "en alt seviyeden derece" olduğu, malı, mülkü ve iktidarı ile kibirlenenlere süre verildiği ve bunun da Rab'bin, tuzak kuranlara tuzağı olduğu bildirilmektedir. 

68/44 Fe zerni ve men yukezzibu bi hazel hadisi SE NESTEDRİCUHUM MİN HAYSU LA YA'LEMUN

( O halde bana bırak. Bu sözü kim yalanlarsa, ONLARI BİLMEDİKLERİ YERDEN DERECELENDİRECEĞİZ. )

68/45 Ve umliy lehum inne keydi metin

( Ve ONLARA MÜHLET VERİYORUM. KESİNLİKLE TUZAĞIM SAĞLAMDIR. )

Kasas suresinin 5. ayetinde de haksızlık, adaletsizlik, zulüm, zorbalık ve tuzaklarla imkanları ellerinden alınmışların yani "zayıf bırakılmışların" gerçek anlamda Rab'bin ruhsal nimetini ve rahmetini hakeden ruhsal mirasçılar oldukları bildirilmektedir.

28/5 Ve NURİDU EN NEMUNNE ALELLEZİNESTUD'İFU FİL ERDİ VE NEC'ALEHUM EİMMETEN VE NEC'ALEHUMUL VARİSİN 

( Ve YERDE ZAYIF BIRAKILANLARA NİMET VERMEYİ VE ONLARI ÖNDERLER KILMAYI VE ONLARI VARİSLER KILMAYI İSTEDİK. )

Lut kavminin akıbetinden bahsedilen Hud suresinin 82. ayetinde yer alan "Cealna aliyeha safileha" ( Onun üstünü altı kıldık. ) cümlesinin çoklu anlamlarınan biri de "kendilerini âli ( ulu ) addedip kibirlenen zalim muktedirlerin sefiller kılındığıdır."  

11/82 Fe lemma cae emruna CEALNA ALİYEHA SAFİLEHA ve emtarna aleyha hicaraten min siccilin mendud

( Emrimiz geldiğinde, ONUN ÜSTÜNÜ ALTI KILDIK. Onların üzerine pişmiş çamurdan istifli taşlar yağdırdık. )

Zuhruf ve Nahl surelerinin aşağıdaki ayetlerinde ilahi kozmik bilgilerin, yerde muhtelif vasıtalarla zenginleşmiş ve muktedir hale gelmiş olanlara verilmesi gerektiğini iddia eden müşrik elitlerden, bu müşriklerin bir sınav olarak kendilerine verilen maddi imkanları, insanları tahakküm altına almak amacıyla kullandıklarından ve Rab'be isyan ettiklerinden bahsedilmektedir. 

43/31 Ve kalu lev la nuzzile hazel kur'an ala raculin minel karyeteyni azim

( Ve "Bu Kur'an iki büyük şehirden bir adamın üzerine indirilmeli değil miydi?" dediler. )

43/32 E hum yaksimune rahmete rabbik nahnu kasemna beynehum meiyşetehum fil hayatid dunya ve rafa'na ba'dahum fevka ba'din deracatin li yettehize ba'duhum ba'dan suhriyya ve rahmetu rabbike hayrun min ma yecmeun

( Rab’binin rahmetini onlar mı bölüştürüyorlar? Dünya hayatında, onların aralarında geçimliklerini biz bölüştürdük. Bazılarının bazılarını buyruk vermek üzere edinmeleri için bazılarını bazılarının üstüne derecelerle yükselttik. Rab’binin rahmeti, o toplayıp biriktirdiklerinden daha hayırlıdır. )

16/71 Vallahu faddale ba'dakum ala ba'din fir rizk fe mellezine fuddilu bi raddi rizkihim ala ma meleket eymanuhum fe hum fihi seva' e fe bi ni'metillahi yechadun

( Ve Allah, rızıklarda bazınızı bazınıza üstün kıldı. Ancak o üstün olanlar rızıklarını o ellerinin malik olduklarına vermezler ki onda eşit olsunlar. Yani Allah’ın nimeti ile cihad mı ediyorlar? )

İncil'in Matta 11-11 kodlu ayetinde kaba madde planı dünyada, "üstünlüğün" ve "derecelerin" maddi kriterlere göre belirlenmesinin "ters işleyiş" olduğu bildirilmektedir.

40 Matthew 11-11 Size doğrusunu söyleyeyim, kadından doğanlar arasında Vaftizci Yahya'dan daha üstün biri çıkmamıştır. Bununla birlikte, GÖKLERİN EGEMENLİĞİ'NDE EN KÜÇÜK OLAN ONDAN ÜSTÜNDÜR. 

Aşağıdaki İncil ayetlerinde de maddi "Zenginlik"* kavramının esasen olmaması gereken bir kavram olduğu ve kaba madde planının aldatıcı düşük frekanslarına ( maddi ve nefsani unsurlar ) kapılanların, cennet kavramı ile simgelenen üst süptil planlara geçemeyeceği bildirilmektedir. ( * Maddi anlamda zengin olmayı istemek, başkalarının fakir olmasını istemektir. )

40 Matthew 19-23 İsa öğrencilerine, "Size doğrusunu söyleyeyim" dedi, "ZENGİN KİŞİ GÖKLERİN EGEMENLİĞİ'NE ZOR GİRECEK." 

40 Matthew 19-24 Yine şunu söyleyeyim ki, DEVENİN İĞNE DELİĞİNDEN GEÇMESİ, ZENGİNİN TANRI EGEMENLİĞİ'NE GİRMESİNDEN DAHA KOLAYDIR." 

42 Luke 16-13 "Hiçbir uşak iki efendiye kulluk edemez. Ya birinden nefret edip öbürünü sever, ya da birine bağlanıp öbürünü hor görür. SİZ HEM TANRI'YA, HEM PARAYA KULLUK EDEMEZSİNİZ."

Luke bölümünün aşağıdaki ayet setinde ise, toplumların büyük bölümünü oluşturan maddi menfaat peşinde koşan kitleler tarafından haketmedikleri şekilde itibarlı addedilen zengin muktedirlerden bahsedilmektedir.

42 Luke 6-24 Ama vay halinize, ey zenginler, Çünkü tesellinizi almış bulunuyorsunuz!

42 Luke  6-25 Vay halinize, şimdi karnı tok olan sizler, Çünkü açlık çekeceksiniz! Vay halinize, ey şimdi gülenler, Çünkü yas tutup ağlayacaksınız!

42 Luke 6-26 BÜTÜN İNSANLAR SİZİN İÇİN İYİ SÖZLER SÖYLEDİKLERİ ZAMAN, VAY HALİNİZE! ÇÜNKÜ ONLARIN ATALARI DA SAHTA PEYGAMBERLERE BÖYLE DAVRANDILAR."

Luke bölümünün aşağıdaki ayetlerinde de dünyada temel kibirlenme unsurları olan mal, mülk ve iktidar kavramlarının esasen mekruh oldukları bildirilmektedir.

42 Luke 16-14 Parayı seven Ferisiler bütün bu sözleri duyunca İsa'yla alay etmeye başladılar.

42 Luke 16-15 O da onlara şöyle dedi: "Siz insanlar önünde kendinizi temize çıkarıyorsunuz, ama Tanrı yüreğinizi biliyor. İNSANLARIN GURURLANDIKLARI NE VARSA, TANRI'YA İĞRENÇ GELİR. 

James bölümün aşağıdaki ayetlerinde ise tıpkı Kasas suresinin 5. ayetinde olduğu gibi, haksızlık, adaletsizlik, zulüm, zorbalık ve tuzaklarla imkanları ellerinden alınmışların yani "zayıf bırakılmışların" gerçek anlamda Rab'bin ruhsal nimetini ve rahmetini hakeden ruhsal mirasçılar oldukları bildirilmektedir.

59 James 2-5 Dinleyin, sevgili kardeşlerim: TANRI, BU DÜNYADA YOKSUL OLANLARI İMANDA ZENGİNLEŞMEK VE KENDİSİNİ SEVENLERE VAAT ETTİĞİ EGEMENLİĞİN MİRASÇILARI OLMAK ÜZERE SEÇMEDİ Mİ?