28 Şubat 2023 Salı

Frekans, Rakam ve Kelâm

"Her şey kelimedir." cümlesi, yaratılmış varlık algısı itibarıyla Rab'bin, ruh ve maddenin yaratılışını kelimeleriyle gerçekleştirdiğini, yaratılışın kodlarının kelimeler olduğunu ve her varlığın esasen bir "kelime" olduğunu ifade etmektedir. 

Bazı platformlarda, kelimeler olmadan, sadece doğadaki varlıkların, nesnelerin tasvirlerinin ( şekillerinin ) görsel olarak hatırlanması  vasıtasıyla da düşünülebileceğini savunan ve ruhaniyeti ( soyut kavramları, maneviyatı ve duyguları ) ihmal eden materyalist görüşlere rastlanmaktadır. Ancak bu görüşler ilmi anlamda maalesef eksik kalmaktadır. Bunun sebebi ise düşüncenin özünün de kelime olmasıdır ki zaten yaratılışın da kelimeler vasıtasıyla tezahür ettiğine yukarıda değinilmiştir. Yani yokluk durumundan varlık durumuna geçiş kelimeler vasıtasıyla mümkün olmuştur. Örneğin yokluk durumunda iken evrenin, içindeki yıldızların, gezegenlerin ve gezegenlerin içindeki varlıkların ruhani ve cismani hallerinin yaratılabilmesi için ilahi düşüncenin özünü teşkil eden nitelik tanımlayıcı kelimelere ihtiyaç bulunmaktadır. Zira uzun-kısa, aydınlık-karanlık, iyi-kötü, yumuşak-sert vb. gibi ruhani ve cismani kavramlar ( kelimeler ) olmadan ruhun ve maddenin nitelik kazanması ve tezahürü mümkün değildir. Kelimelerin, yaratılışın kodları olduğunu teyid eden bazı ayetler şöyledir.

4/171 .... innemel mesihu iysebnu meryeme rasulullahi ve KELİMETUH elkaha ila meryeme ve RUHUN minhu ....

( ... Meryem oğlu Mesih İsa, kesinlikle Allah’ın resulü, Meryem'e atmış olduğu KELİMESİ ve O’ndan RUHTUR. ... )

10/82 Ve yuhikkallahul hakka bi KELİMATİHİ ....

( Ve Allah gerçeği KELİMELERİ ile gerçekleştirir. .... )

İncil'den;

43 John 1-1 Başlangıçta KELAM vardı. KELAM Tanrı'yla birlikteydi ve Kelam Tanrı'ydı.

43 John 1-2 Başlangıçta O, Tanrı'yla birlikteydi.

43 John 1-3 Her şey O'nun aracılığıyla var oldu, var olan hiçbir şey O'nsuz olmadı.

En başta belirtildiği üzere kelimeler, "idrakli varlık algısına göre" yaratılışın kodu niteliği arzetmektedir. Kelimelerin ardındaki kaynak kodların ise ancak "Frekans" kelimesiyle yetersiz şekilde ifadesi mümkün olabilmektedir. Kökünde "Fark" kelimesini barındıran, düalite ve döngü kavramlarının özünü oluşturan ve "Farklanma" anlamına gelen "Frekans" kelimesi, sabit bir halden farklı bir hale geçişi tanımlamaktadır. Spiritüalizmde bu fenomen "Değer Farklanması" olarak adlandırılmaktadır ki en temel frekans "Yokluk" ve "Varlık" düalitesidir. İdrakli varlıkların görsel algısı itibarıyla "Yokluk" halinden "Varlık" haline geçişin en küçük seviyedeki tasviri bir "Noktanın" tezahürü ile oluşan ve bu noktanın "tekrarlanma adedine" ( frekansına ) bağlı olarak değişim gösterecek şekildir. Diğer tüm şekiller muhtelif "sayıda" noktaların birleşmesinden ibarettir. Keza bir harfin şekilsel tasviri de belirli sayıda noktanın birleşmesinden ibarettir. Bu nedenle "sayıların", yaratılışın kaynak kodları oldukları düşünülebilir.

Yaratılış sisteminin kaba madde planındaki bir nevi ilkel kopyası olan bilgisayar yazılım sistemlerinin temel yapısının dijital ( sayısal ) nitelik arzetmesi bu bağlamda dikkat çekmektedir. Zira, bilgisayar ekranında görülen her türlü kelime, resim, grafik veya duyulan her türlü ses esasen temel bir düalite arzeden 1 ve 0 sayılarından ( binary codes / ikili kodlar ) oluşan kodlardır.

Vahiy mekanizmasının da, ruhsal plandan madde planına ( kâinata ) iletilen "frekansların" ( farklanma adetlerinin, sayıların ) vazifeli varlıklar tarafından anlamlılaştırılmak üzere kelimelere dönüştürülmesi ve kelimelerin kaba madde planına iletilmesi yoluyla işlemekte olması muhtemeldir.

Müşrik küreselcilerin, dijital olarak ruhun sentetik bedene kopyalanabileceğini, insan zihninin ( bilinç, ruh ) bilgisayar şebekesine bağlanabileceğini, her türlü hastalığın dijital olarak tedavi edilebileceğini ve hatta sözde ölümsüzlüğün dahi mümkün olabileceğini iddia etmelerinin nedeni sayıların ruhani yaratış tesirlerini keşfetmiş olmalarından ve onları diledikleri gibi manipüle edebileceklerini zannetmelerinden kaynaklanmaktadır. Hatta bu müşrikler daha da ileri giderek dijitalizmi, yeni dünya düzeninin yeni ve tek dini, yapay zekayı da ( yani dolaylı olarak kendilerini ) bu sözde dinin ilahı ilan etmeyi planlamaktadırlar.

Kur'an'da "Ahsa" ( Saymak ) kelimesinin 11 kere* tekrarlanması 11 sayısının frekansın ( düalitenin, döngünün, halden hale geçişin ) sembolü olması açısından dikkat çekmektedir. ( Türkçede halden hale geçişin, ani değişimin "BİRdenBİRe" ( 1 ve 1 ... 11 ) birleşik kelimesiyle ifade edilmesi ve masal anlatıları başında söylenen "BİR Varmış BİR Yokmuş" cümlesi de konu bağlamında önem arzetmektedir. )

* Ayet kodları 14/34, 16/18, 18/12, 18/49, 19/94, 36/12, 58/6, 65/1, 72/28, 73/20, 78/29 

İbrahim suresinin 34. ayetinde "Adde" kelimesiyle ifade edilen "Saymak" kelimesinin sıra numarası da 11'dir.

14/34 Ve (1) ata (2) kum (3) min (4) kulli (5) ma (6) seeltumu (7) h (8) ve (9) in (10) TEUDDU (11) ni'mete (12) allahi (13) la (14) TUHSU (15) ha (16) inne (17) el (18) insane (19) le (20) zalumun (21) keffar (22) 

( Ve O’na her sual ettiğinizden size verdi. Eğer Allah’ın nimetini SAYARSANIZ onları SAYAMAZSINIZ. Kesinlikle insan zalimdir, inkar edendir.  )

Nahl suresinin aşağıdaki ayetinin kodu ( 16/18 ), Altın Oran olarak bilinen matematiksel değerin ( 1,618 ) tezahürü olup, bu ayetin ana temasının "Saymak" olması da ayrıca uyum arzetmektedir.

16/18 Ve (1) in (2) TEUDDU (3) ni'mete (4) allahi (5) la (6) TUHSU (7) ha (8) inne (9) allahe (10) le (11) ğafurun (12) rahim (13) 

( Ve eğer Allah’ın nimetini SAYARSANIZ, onları SAYAMAZSINIZ. Kesinlikle Allah affedendir merhametlidir. )

Altın Oran adı verilen 1,618 değeri, birbirleriyle toplanan sayılardan oluşan Fibonacci Dizisi'ndeki 13. sayı olan 144'ün  bir önceki sayı olan 89'a bölümü ile tezahür etmekte ve 144'ten  sonra sabitlenmektedir. Ayette 13 kelime bulunması, 144 sayısının dizideki 13. sayı olması açısından dikkat çekmektedir.

Dizi : 0, 1, 1, 2, 3, 5, 8, 13, 21, 34, 55, 89, 144, 233, 377, .... 

( 89/55 = 144/89 = 1,61797, 233/144 = 1,618, 377/233 = 1,618 ) 

"Ahsa" ( Saymak ) kelimesi son kez Nebe suresinin 29. ( 2+9 = 11 ) ayetinde geçmekte olup, bu ayette yer alan "Kitapta her şeyin saydık." ifadesi yaratılışın kaynak kodları olan sayılara işaret etmektedir.  

78/29 Ve (1) kulle (2) şey'in (3) AHSAYNA (4) hu (5) kitaben (6) 

( Ve kitapta olmak üzere herşeyi SAYDIK. )

Mutaffifin suresinin 9. ayetinde de "Rakamlandırılmış kitap" ifadesi yer almaktadır.

83/9 Kitabun merkum

( Rakamlandırılmış kitap. )

Ayrıca bkz.

https://kuranilmi.blogspot.com/2021/08/altn-oran.html?m=1

https://kuranilmi.blogspot.com/2016/03/fibonacci-saylar-ve-altn-oran.html

https://kuranilmi.blogspot.com/2019/10/saylar-ve-cahit-arf.html?m=1


27 Şubat 2023 Pazartesi

Dubai Future Forum 2022 ve Dijital Vaadler!!

Ekim 2022 ayında Dubai'de yapılan "Dubai Future Forum"'a ( Dubai Gelecek Forumu ) konuk konuşmacı olarak katılan ve küreselcilerin bilimsel platformdaki sözcülerinden olan medyatik fizikçi Michio Kaku'nun aşağıdaki sözleri, insanlığın bilim ve teknoloji kisvesi altında nasıl aldatıldığını, yaratıcı Allah bilincinden ve gerçeklerden nasıl uzak tutulmaya çalışıldığını gözler ( gören gözler ) önüne sermektedir.

"Elli yıl içinde "dijital" ingilizce dilinden kaybolacak. Çünkü bilgisayarlar nöronların bir parçası olacak, bilgisayarları canlı beyine bağlayacağız. Düşünüp interneti açacağız, ışıkları yakacağız, nesneleri hareket ettireceğiz, el yazmalarını dikte edeceğiz. Bu da internetin “beyin ağı” haline geleceği anlamına geliyor. Dünyadaki insanlarla telepatik olarak iletişeceğiz. Anılar internetteki duyguları kaydedecek. Bu da demek oluyor ki sinemalar, televizyonlar demode olacak. Çünkü filmlerin, televizyonların duygusu yoktur, duyguları yoktur ama beyin ağının size vereceği budur. İnsanların ne hissettiğini hissedebilme, diğer insanlarla zihinsel olarak iletişim kurabilme. Yani başka bir deyişle, beyin ağı internette devrim yaratacak. İnternetin bir sonraki seviyesi, İNSAN ZİHNİNİN BİLGİSAYARA BAĞLANDIĞI ZAMAN olacaktır. Peki ya bilgisayarın kendisi? Bilgisayarın kendisi, dijital bilgisayar önemsiz hale gelecektir. Kuantum bilgisayarlara geçeceğiz. Ben bir fizikçiyim. Biz fizikçiler atomu yöneten şeyin kuantum teorisi olduğunu biliyoruz. Atomları hesaplayan bilgisayarlar. Bunlar nihai bilgisayarlar. Gelecekte bu, dijital bilgisayarları geçersiz kılacaktır. Kuantum bilgisayarlar. Ve onunla ne yapabiliriz? Belki de tedavisi olmayan hastalıkları iyileştirebiliriz. Çünkü kuantum bilgisayarlar kuantum seviyesinde çalışabilirler. Virüsler, bakteriler düzeyinde, hastalıklar düzeyinde ve alzheimer, parkinson, kanser türlerini iyileştirebilirler. Çünkü bunlar moleküler düzeyde olacak.

Ve böylece yepyeni bir dönemden bahsediyoruz. Bu hastalıkları yendikten sonra ÖLÜMSÜZLÜK OLASILIĞI VAR. Bu, yılların ötesinde yaşamaktır. İKİ TÜR ÖLÜMSÜZLÜK. BİRİ DİJİTAL ÖLÜMSÜZLÜK, burada biz dijitalleştirilmiş görüntüyüz ve sonra dijitalleştirilmiş görüntü sonsuza kadar yaşar. Bunu şimdi yapıyoruz. Ne zaman bir genç internette aptalca bir şaka yapsa, sonsuza kadar kaydedilir. Biyografinizin bir parçası. Çocukken yaptığınız tüm aptalca şeyler. Gelecekte bunların hepsi size benzeyen, sizin gibi konuşan, sizin anılarınıza sahip olan ama büyük büyük büyük büyük büyük büyük torunlarınızla konuşabilen bir AVATAR YARATACAK. SONSUZA KADAR INTERNETTE YAŞAYACAKSINIZ. Einstein ile konuşmayı çok isterim. Bir gün dijitalleşecek. Oturup Einstein'la konuşmayı, bunca yıl boyunca neyin üzerinde durduğunu, hayallerini, umutlarını öğrenmeyi çok isterim. Bir gün dijitalleşeceğiz. Torunlarımızla konuşacağız. Aile ağacınıza geri döndüğünüzde bunun ne kadar geriye gittiğini fark edin. İki kuşak olabilir. İki nesil sonra soy ağacınız kaybolur. Onlardan hiçbir şey kalmadı. Artık bir avatar olarak dijitalleştirilmiş bir biçimde sonsuza kadar yaşayacaksınız.

Ve sonra biyolojik ölümsüzlüğe sahip olacağız. NEDEN ÖLÜYORUZ? HATALAR YÜZÜNDEN ÖLÜYORUZ. HATALAR HÜCRELERİMİZDE, HORMONLARIMIZDA BİRİKİYOR. ÖLMEMİZİN SEBEBİ BU HATA BİRİKİMİ. Ama şimdi genetik mühendisliği ile bu hataları düzeltmenin, genomumuzda gelişen hataları düzeltmenin ve bu da belki de insan ömrünün uzaması anlamına gelen bir olasılığın hayalini kurabiliyoruz. Yani tarihte ilk kez artık SONSUZA DEK YAŞAMAYI ve bir tımarhane çiftliğine kapatılmamayı düşünebiliriz. TIBBİ GÜNDEMİMİZİN BİR PARÇASI OLARAK ÖLÜMSÜZLÜKTEN BAHSEDİYORUZ."

Yukarıdaki ifadeler vasıtasıyla verilmek istenen nihai mesaj "İnsanın kusurlu yaratıldığı için öldüğü ancak dijital teknoloji sayesinde bu kusurların giderilebileceği ve insanın ölümsüzleştirilebileceği ve bu gücün de küreselci teknokrat şeytanlarda olduğu"dur. Bu özet söylem, her şeyi bir sebep - sonuç döngüsü içinde yoktan yaratmış olan Allahu Teala'ya isyanın ve O'na ortak koşma ( haşa ) ve hatta O'ndan üstün olma ( haşa ) iddiasının kelimeler ile ifade edilmiş halidir. Oysa ki Mülk suresinin 2. ve 3. ayetlerinde Rab'bin kusursuz yaratışına değinilmekte ve insanın bu yüce yaratış karşısında aciz kalmaktan başka bir durumunun olamayacağı vurgulanmaktadır.

67/3 Ellezi haleka seb'a semavatin tibakan ma tera fi halkir rahmani min tefavutin ferci'il basare hel tera min futur

( Yedi gökleri tabakalar olarak O yarattı. Rahman' ın yaratışında uygunsuzluk görmezsin. Haydi gözü döndür. Kusur, çatlak görüyor musun? )

67/4 Summerci'il basare kerreteyni yenkalib ileykel besaru hasien ve huve hasir

( Sonra gözü iki kere döndür. Göz aciz ve hasarlanmış olarak sana döner. )

Konuşma kapsamında yer alan teknolojik bilgiler Allah'ın en büyük nimeti olan ilahi kozmik bilgilerin ( ilahi ilmin ) yansımasından ibarettir. Ancak küreselciler bu ilmi, konuşmacının arada kulağa hoş gelsin diye değindiği gibi, Alzheimer, Parkinson ve Kanser gibi hastalıkların - ki bu hastalıklarda küreselcilerin ürettiği GDO'lu sentetik gıdaların etkisi bulunmaktadır. -  tedavisi ve önlenmesi gibi rahmani amaçlar doğrultusunda kullanmaktan ziyade insanlığı yapay zeka tarafından yönetilen küresel bir bilgisayar ağının  nesnel bir parçası yapmak yani IOT ( Internet Of Things / Şeylerin İnterneti ) kapsamındaki bir "Thing"'e ( Şey ) dönüştürmek ve tam zihin kontrolü vasıtasıyla insanlığı tam tahakküm altına alabilmektir. Bu şeytani girişimin batıl ve nihai hedefi ise insanın ruhsal tekâmül sürecini durdurabilmektir. Zira yukarıdaki konuşmada bahsedilen ve ancak dijital teknoloji vasıtasıyla gerçekleştirilebilmesinin mümkün olacabileceği söylenen "ışıkları yakacağız, nesneleri hareket ettireceğiz" gibi maddeye hakimiyet içerikli sözler esasen insanın, döngü sonunda yükselen frekansına bağlı olarak gelişmekte olan telepati, durugörü, telekinezi, medyumluk, levitasyon, dedublman vb. gibi metapsişik yetenekleriyle zaten yapabileceği eylemler olacaktır. Ayrıca içinde bulunulan döngü sonu sürecinde, yükselen frekanslara ( ilahi kozmik plandan iletilen tesirlerin artmasına ) bağlı olarak insanlar arasında kolektif bilinç şebekesi ( birleşik insanlık realitesi ) oluşmaktadır. İşte küreselcilerin en büyük hedefi insanlar arasında oluşan bu yüksek ruhsal birliktelik ( vahdet ) frekanslarının yapay dijital frekanslar ile bloke edilmesidir. Adeta atmosfere tecavüz edercesine tesis edilen çok sayıda uydunun işlevinin de bu kozmik frekansları bloke etmek olması kuvvetle muhtemeldir.  

Evvelki bölümlerde de defaatle değinildiği üzere küresel şeytanlar dijital teknolojiyi kullanmak ve "ölümsüzlük" vaadleri vermek suretiyle insanı kaba madde planına  ( dünya ) hapsetmeyi ve reenkarnasyon döngüleri vasıtasıyla gerçekleşen ruhsal tekâmül sürecini bloke etmeyi planlamaktadırlar. Konuşmacının ifade ettiği "Immortality" ( Ölümsüzlük ) kavramı, kitap ilmi itibarıyla esasen "Ölüm halinin devamlılığı"dır. Zira insanın, gerçek ve öz yaşam planı olan yüksek frekanslı üst süptil plandan ( cennet, Sirius vb. ) düşük frekanslı kaba madde planına ( cehennem ) "düşmüş" olması onun "ölümü" niteliğindedir. İnsanın, "ölüm" diye adlandırageldiği hal ise, ruhsal tekâmüle ermiş olması halinde, onun kaba madde planı dünyadan kurtuluşu, "dirilişi" yani gerçek yaşama kavuşmasıdır.

Aşağıdaki ayetlerde yer alan "Tüm nefisler ölümü tadar." cümlesi, ruhların kaba madde planı dünya cehenneminde "Ölüm"ü deneyimleyecekleri ve daha sonra liyakata bağlı olarak "dirilerek" "Yaşam"a geri dönecekleri anlamını içermektedir. Ayetin sonunda yer alan "aldatıcı dünya hayatı" tanımlaması da "insanların dünya hayatını gerçek yaşam sanmakta olduklarını ve "ölü olduklarını"* idrak edemediklerini" ifade etmektedir.

21/35 KULLİ NEFSİN ZAİKATUL MEVT ve neblukum biş şerri vel hayri fitneh ve ileyna turceun

( TÜM NEFİSLER ÖLÜMÜ TADAR. Sizi deneme, sınav olarak kötülük ve iyilik ile sınarız. Bize döndürülürsünüz. )

29/57 KULLİ NEFSİN ZAİKATUL MEVTİ summe ileyna turceun

( TÜM NEFİSLER ÖLÜMÜ TADAR. Sonra bize döndürülürsünüz. )

* 39/30 İnneke MEYYİTUN ve innehum MEYYİTUN

( Kesinlikle SEN ÖLÜSÜN ve kesinlikle ONLAR DA ÖLÜLER. )

Ayrıca bkz.

https://kuranilmi.blogspot.com/2021/09/davostan-soylemler-yl-2018.html




26 Şubat 2023 Pazar

Tarumar Dünya ve İveca

"Tarumar" ( Tar-u mar ) kelimesi "Tar" ( Saç ) ve "Mar" ( Yılan ) kelimelerinden oluşmakta ve kök anlam olarak "Yılan Saç / Yılandan Saç / Yılan gibi Saç" anlamına gelmektedir. Yılanın doğru ve düzgün olmayan, "eğrilik" arzeden  ( "eğri büğrü" olan ) şekline istinaden bu sıfat tamlaması "Kargaşa, Karışıklık, Düzensizlik, Kaos" anlamlarını temsil etmektedir. Bu anlam küresel "yılanların" marifetiyle cehenneme dönüştürülmüş dünyayı niteleyebilecek en uygun anlamdır.

"Eğrilik" kavramının Kur'an'daki karşılığı "İveca" kelimesi olup, Kur'an'da 9 kere tekrarlanan bu kelime bilinçli, sinsi ve kötü niyetli olarak insanların doğru olandan yani Allah'ın "doğru yolundan" ( sirat el mustakim ) saptırılması anlamını temsil edilmektedir. ( Okültizmde 9 sayısı, yaratılışın ve pozitif frekansın nümerik sembolü olan 6 sayısının tersi olup, sihiri, zihin kontrolünü ve negatif frekansı simgelemektedir. )

"İveca" ( Eğrilik ) kelimesinin yer aldığı ve "Kitab"ın, "Allah yolunun" ve "Çağırıcı"nın ( haberci resulün ) "doğru" olduğunun vurgulandığı 9 ayet şöyledir.

3/99 Kul ya ehlel kitabi lime tesuddune an sebilillahi men amene tebğuneha İVECEN ve entum şuheda ve mallahu bi ğafilin an ma ta'melun

( De ki: "Ey kitap sahipleri, şahit olmanıza rağmen, onu EĞRİLTMEYİ arayarak, neden o inananları Allah yolundan döndürüyorsunuz. Allah o yaptıklarınızdan habersiz değildir." )

"İveca" kelimesinin ilk kez geçtiği ayetin numarasının 99 ( 9+9 = 18 ... 6+6+6 ... 666 ... 9 ) olmasi da dikkat çekmektedir. 

7/45 Ellezine yesuddune an sebilillahi ve yebğuneha İVECA ve hum bil ahirati kafirun

( Onlar, Allah yolundan döndürürlerdi ve onu EĞRİLTMEYİ ararlardı. Ahireti de inkar ederlerdi.  )

7/86 Ve la tak'udu bi kulli siratin tuidune ve tesuddune an sebilillahi men amene bihi ve tebğuneha İVECA vezkuru iz kuntum kalilen fe kesserakum venzuru keyfe kane akibetul mufsidin

( Ve tehdit ederek, vaad ederek, O’na inananları Allah yolundan menederek ve o yolu EĞRİLTMEYİ arayarak her yola oturmayın. Hatırlayın, zamanında azdınız da o sizi çoğalttı. Bakın bozguncuların sonu nasıl oldu.  )

11/19 Ellezine yesuddune an sebilillahi ve yebğuneha İVECA ve hum bil ahirati hum kafirun

( O Allah yolundan döndürenler ve onu EĞRİLTMEYİ arayanlar ve onlar ahirete de inkarcılardır. )

14/3 Ellezine yestehibbunel hayated dunya alel ahirati ve yesuddune an sebilillahi ve yebğuneha İVECA' ulaike fi dalalin beiyd

( Onlar dünya hayatını ahiret üzerine severler. Allah yolundan döndürürler ve onu EĞRİLTMEYİ ararlar. Onlar uzak, derin sapıklık içindedirler. )

18/1 El hamdu lillahillezi enzele ala abdihil kitabe ve lem yec'al lehu İVECA

( Övgü, kuluna kitabı indiren ve ona EĞRİLİK kılmayan Allah içindir. )

20/107 La tera fiha İVECEN ve la emta

( Orada EĞRİLİK ve tümsek görmezsin. )

20/108 Yevmeizin yettebiuned daiye la İVECE leh ve haşeatil asvatu lir rahmani fe la tesmeu illa hemsa

( O gün, kendisinde EĞRİLİK olmayan çağırıcıya tabi olurlar. Rahman için sesler kısılır da fısıltılı gizli ses haricindekini duymazsın. )

39/28 Kur'anen arabiyyen ğayra zi İVECİN leallehum yettekun

( EĞRİLİĞİ olmayan Arapça Kur'an. Umulur ki sakınırlar. )

Okült ezoterik sembolizmde yer alan ve "saçları yılanlardan oluşmuş" olan "Medusa" karakteri esasen kaosu simgeleyen satanik bir semboldür.

Saçları yılandan olan Medusa

İstanbul'daki Yerebatan Sarnıcı'nda kafası ters dönmüş olarak konumlandırılmış bir Medusa* heykeli bulunmakta olup, Keltler ( Galatyalılar / Druidler / "Mecusi"ler* ) her yıl bu heykelin önünde ayin yapmak üzere İstanbul'a gelmektedirler. Bir Hollywood ( Kutsal Orman / Kutsal Tahta tarikatı ) yapımı olan "Inferno" ( Cehennem ) filminin son sahnelerinin Yerebatan Sarnıcı'nda çekilmiş olması da konu bağlamında mesaj içermektedir. ) 

Yerebatan Sarnıcı'ndaki ters konumlandırılmış Medusa kafası

* "Medusa" ve "Mecusi" kelimeleri ortak kökenden olup "Ateş gibi olan, Ateşli, Ateşçi, Ateşe Tapan" anlamlarını içermektedirler. Batı dillerindeki "Magician / Magicien" ( Sihirbaz, Büyücü ) kelimeleri de aynı ortak kökendendirler.

Yılan gövdeli varlık olarak resmedilen ve okült bir sembol olan "Şahmaran" ( Yılanlar Şahı ) karakteri de kökende "Medusa" ile semantik özdeşlik arzetmektedir.

Tarsus'taki Şahmaran heykeli

"Ordo ab Chao" ( Kaosa Dayalı Düzen ) sloganını benimsemiş olan  şeytanların yegane hedefi "doğru olanın eğriltilerek" dünyada daimi bir kaos ortamının temin edilmesi ve buna bağlı olarak da insanların her daim meşakkat ve sıkıntı içinde tutulmalarıdır. Bu husus Al'i İmran suresinin 118. ayetinde net olarak bildirilmektedir.

3/118 Ya eyyuhellezine amenu la tettehizu bitaneten min dunikum LA YE'LUNEKUM HABALA VEDDU MA ANİTTUM KAD BEDETİL BAĞDAU MİN EFVAHİHİM ve ma tuhfi suduruhum ekber kad beyyenna lekumul ayati in kuntum ta'kilun

( Ey o inananlar, sizin dışınızdakilerden sırdaş edinmeyin. SİZDEN SIKINTIYI, DÜZENSİZLİĞİ EKSİK ETMEZLER O SİZİ MEŞAKKATLE HELAK EDENİ SEVERLER, ARZULARLAR. AĞIZLARINDAN KİN, ÖFKE, ÇİRKİNLİK ORTAYA ÇIKAR. O göğüslerinin gizlediği ise daha büyüktür. Eğer sizler akıl etmekteyseniz, sizlere ayetleri açıkladık. )

Çin'de yeni inşa edilmesi planlanan "Jinghe New City Culture and Art Center"'ın ( Jinghe Yeni Şehir Kültür ve Sanat Merkezi ) mimari tasarım görselleri konu ile sembolik açıdan uyum arzetmektedir. Ayrıca projenin mimarı olan Zaha Hadid'in "Queen of the CURVE" ( EĞRİNİN / EĞRİLİĞİN Kraliçesi ) olarak tanımlanması da dikkat çekmektedir.


Jinghe New City Culture and Art Center"'ın ( Jinghe Yeni Şehir Kültür ve Sanat Merkezi ) tasarımı

Ayrıca bkz.

https://kuranilmi.blogspot.com/2020/05/keltler-druidler-ve-medusa-sahmiran.html

23 Şubat 2023 Perşembe

"Feza" kelimesinin semantik gizemi 

Kelimelerin anlamsal ( semantik ) içerikleri bilimsel teorilerin, teoremlerin ve henüz bilinmeyenlere ilişkin ispatların ve ipuçlarının kaynağı niteliğindedir. 

Mesela uzayın bir boşluk olmayıp, suyun özü olan Hidrojen atomuyla kaplı olduğu teorisi "Feza" kelimesinin aşağıdaki anlamsal içeriği vasıtasıyla teoreme dönüşme potansiyeli arzetmektedir. 

"Feza" kelimesinin anlamları;

1- Uzay, Gök

2- RAHİMDEN ÇIKAN SU, AKAN SU

3- Geniş yer 

"Rahim" ile "Feza" kelimeleri arasında semantik ilişki bulunması ve ayrıca "Room" ( Oda, Boşluk ) ( İng. ),  "Realm" ( Alem ), "Royaume" ( Alem ) ( fra. ),  "Raum" ( Boşluk, Uzay ) ( Alm. ) ve "Rahim" ( Rahim ) ( Ara. ) kelimelerinin ortak semantik ve fonetik köke haiz olmaları Rahim ile Uzay arasında fiziksel yapı anlamında da bir ödeşlik olması ihtimalini ortaya koymaktadır.


Aynı fonetik yapıya sahip olan "Fevz" kelimesinin hem "Kurtuluş", hem de "Ölmek" anlamlarının olması dikkate alındığında aslen cehennemin ( ateşin ) ta kendisi olan kaba madde planı dünyadaki "Ölüm" kavramının esasen cennet ( koruma, örtme ) olan süptil plan itibarıyla "Kurtuluş" olduğu idrak edilebilmektedir. ( "Fevz" kelimesi fiile dönüştüğünde "Faz" halini almaktadır. "Faza'" kelimesi de "Çıkarmak" anlamına gelmektedir. )

Al'i İmran suresinin aşağıdaki ayetinde dünya hayatının esasen ruhlar için "Ölüm" deneyimi olduğu yani cehennem deneyimi olduğu, liyakata erenlerin "ateşten uzaklaştırılacakları" ( kaba madde planı dünya cehenneminden ( ateşinden ) çıkarılacakları - ki bu dünyada "ölüm" olarak algılanır ) ve "cennete sokulacakları" ( süptil plana geçecekleri ) ve bunun da "Kurtuluş" ( Fevz ) olduğu bildirilmektedir. Ayrıca ayetin sonundaki "Dünya hayatı aldatıcıdır." cümlesiyle mesaj güçlendirilmektedir.

3/185 KULLİ NEFSİN ZAİKATUL MEVT ve innema tuveffevne ucurakum yevmel kiyameh fe MEN ZUHZİHA ANİN NARİ VE UDHİLEL CENNETE FE KAD FAZ VE MEL HAYATUD DUNYA İLLA METAUL ĞURUR 

( TÜM NEFİSLER ÖLÜMÜ TADAR. Ve ayağa kalkış gününde ödülleriniz kesinlikle size vefa edilir. KİM ATEŞTEN UZAKLAŞTIRILIP, CENNETE SOKUKURSA KURTULMUŞTUR. DÜNYA HAYATI ALDATICI META HARİCİNDEKİ DEĞİLDİR. )

33/71 Yuslih lekum a'malekum ve yağfir lekum zunubekum ve men yutiillahe ve rasulehu fe kad FAZE FEVZEN azima

( Size yaptıklarınızı, çalışmalarınızı iyileştirsin ve size günahlarınızdan af eylesin. Kim Allah’a  ve O’nun resulüne itaat ederse artık büyük KURTULUŞ ile KURTULMUŞTUR. )

Saffat suresinin aşağıdaki ayetlerinde de "Fevz"in ( Kurtuluşun ) kaba madde planı dünyadan çıkış yani "ölümden diriliş" olduğu mesajı verilmektedir.

37/58 E fe ma nahnu bi MEYYİTİN

( O halde biz ÖLENLER değil miymişiz? )

37/59 İlla MEVTETENEL ula ve ma nahnu bi muazzebin

( İlk ÖLÜMÜMÜZ haricinde. Biz azap edilenler değil miymişiz? )

37/60 İnne haza le huvel FEVZul azim

( Kesinlikle bu, o büyük KURTULUŞtur. )

Ayrıca bkz.


22 Şubat 2023 Çarşamba

Hacklenmiş zihinler

Büyük döngü sonunun, art arda vuku bulan olaylar vasıtasıyla her geçen gün daha yoğun bir şekilde idrak edildiği şu süreçte dikkat çeken hususlardan biri de insanların büyük bir bölümünün zihinsel durumlarındaki dejenerasyon niteliğindeki değişim yani tutum, düşünce ve davranışlarındaki ( söylem ve eylem ) ilkelleşme ve irrasyonelleşmedir. Mantıksız olanın defaatle söylenmesi, doğru olmadığı aşikâr olanın ısrarla doğruymuş gibi yinelenerek beyan edilmesi ve destek bulması, kötü olanın tavsiye edilmesi, utanılıp çekinilecek olanın bir gurur vesilesiymiş gibi ifşası, tüm delilleriyle ortada olan gerçeğin idrak edilememesi, görülememesi bu "değişimin" önde gelen belirtilerindendir.

Bu durum, insanların üzerine idrak mekanizmasını bozucu ve manipüle edici ( hackleyici ) frekanslar iletiliyormuş izlenimi uyandırmaktadır ki zaten öyledir. Bu husus Kur'an ve İncil ayetlerinde "Yanıltıcı inanç" ( Delüzyon ), "Zelzele", "Sarhoşluk" ve "Azab" kavramlarıyla ifade edilmektedir.

22/1 Ya eyyuhen nasutteku rabbekum inne ZELZELETES SAATİ saati şey'un azim

( Ey insanlar, Rab’binizden sakının. Kesinlikle SAATİN ZELZELESİ* büyük şeydir. )

22/2 YEVME TERAVNEHA tezhelu kulli murdiatin an ma erdaat ve tedau kulli zati hamlin hamleha ve TERAN NASE SUKARA VE MA HUM Bİ SUKARA VE LAKINNE AZABELLAHİ ŞEDİD 

( ONU GÖRECEĞİNİZ GÜN, tüm emziren kadınlar o emzirdiklerinden vazgeçerler. Her yük sahibi yükünü düşürüp bırakır. İNSANLARİ SARHOŞ GÖRÜRSÜN DE ONLAR SARHOŞ DEĞİLLERDİR.   LAKİN ALLAH'IN AZABI ŞİDDETLİDİR. )

* Ayetteki "Zelzele" kelimesi "Titreşim, Vibrasyon, Sarsılma, Rezonans, Frekans" anlamlarını içermektedir. Yani ayet ikilisinde, "Saat" olarak ifade edilen döngü sonu sürecinde insanların büyük bölümünü tesiri altına alarak zihinsel manipülasyona ve blokaja ( hacklemeye ) sebebiyet veren ve onları "sarhoş" gibi yapan  "frekanslardan" bahsedilmektedir. "Azabı şiddetli" ifadesi ise anılan frekansların yüksek tesir gücüne işaret etmektedir.

İncil'den

53 2 Thessalonians 2-11 İşte bu nedenle Tanrı YALANA KANMALARI İÇİN ONLARIN ÜZERİNE GÜÇLÜ BİR YANILTICI İNANÇ** GÖNDERİYOR. 

** "Yanıltıcı inanç" ifadesinin karşılığı "Delüzyon" kelimesidir ki bu kelime doğruluğu deliller ile aşikâr olanı inkâr etme sendromunu tanımlamaktadır.

- Ayet numarasının, "halden hale geçiş" kavramının nümerik sembolü olan 11 sayısına eşit olması, ayette "insanların yalana kanar hale gelmeleri"nin bildirilmesiyle uyum arzetmektedir. 

Allah'ın, her türlü olumlu veya olumsuz  musibeti insanlara yine insanlar vasıtasıyla verdiği dikkate alındığında, yukarıdaki ayetlerde, muhtelif teknolojik ve metafizik yöntemlerle insanların üzerine zihni manipüle ve bloke edici frekanslar gönderildiğinin bildiriliyor olması kuvvetle muhtemeldir.

Bu husus 1995 yılında küresel şeytanlar tarafından piyasaya sürülen ve onların insanlığı tam tahakküm altına alabilmek için kurguladıkları komplolarını açıkça tanımlayan "New World Order Illuminati Card Game" ( Yeni Dünya Duzeni Illuminati Kart Oyunu ) kartlarından birinde de yer almaktadır. Kartta, uzaydan iletilen zihin kontrol edici frekanslardan bahsedilmektedir.

 "Orbital Mind Control Lasers" ( Yörüngesel Zihin Kontrol Işınları ) ! ( H.A.A.R.P. teknolojisine işaret etmektedir. )

Yukarıda bahsedilenlerin "zihni dejenerasyon ve zihin kontrolü" ile ilgili olmadığı, sadece "maddi ve nefsani menfaat için her şeyi yapabilme" eğilimi olduğu söylenecek olsa dahi bunun olabilmesi için de yine "zihni manipülasyon"un gerçekleşmesi gerekmektedir. Zira kalbi mühürlenmemiş ve gözleri kör olmamış bir çok insanın, haysiyetinden, şerefinden, ahlâkından, inancından ödün vermediği için göreceli olarak zayıf maddi imkânlarda yaşamakta olması bunun net delilidir.



20 Şubat 2023 Pazartesi

Çakralar ... Tekâmül Döngüler 

Sanskritçe kökenli olarak bilinen "Çakra" kelimesi esasen Türkçede de "Döngü, Çember" anlamına gelen "Teker"  kelimesinin bir tezahürüdür.

Spiritüalizmde insanın "enerji çıkış merkezleri" olarak tanımlanan "çakralar" esasen ruhun kaba madde planındaki tekamül sürecinin "döngüsel" aşamalarını temsil etmektedirler. Bir başka deyişle ruhun, düşük frekanslı tesir jeneratörü olan "beden"den kurtularak madde planındaki en üst seviye temsilcisi olan "Öz Varlık" haline geçebilmesi için deneyimlemesi gereken döngüsel tekamül safhalarını temsil etmektedirler.

İnsanda 7 çakra bulunması, her çakranın bir döngü olması ve yaratılışın döngüsel niteliğinin nümerik sembolünün 7 sayısı olması açısından dikkat çekmektedir.

Ruh, bir çakradan diğerine geçebilmek için deneyimlemekte olduğu ilgili çakrada  ( döngüsel tekamül seviyesi ) defalarca reenkarne olmak durumundadır. Ancak çakradan çakraya geçişler yani tekamül seviyesi değişimleri tek enkarnasyon süreci içinde de tezahür edebilmektedir.

Aşağıdaki ayetlerin çoklu anlamlarından biri de insandaki 7 çakra yani 7 tekamül evresidir.

15/87 Ve lekad ateynake SEB'AN MİNEL MESANİ vel kur'anel* azim

( Ve biz sana İKİLİLERDEN YEDİYİ ve büyük Kur'an' ı verdik. )

* Kur'an, yaratılışın ve ruhsal tekamülün kaynak kodlarını içeren ilahi kozmik bir rehber niteliğindedir.

78/12 Ve beneyna fevkakum SEB'AN şidaden

( Ve üstünüze YEDİ sağlamını bina ettik. )

Yunus suresinin 4. ayetinde de "yaratılıştan" ve yaratılıştaki tekamül "döngülerinden" bahsedilmektedir. "Yaratılış" kelimesinin Arapça karşılığı olan "Halk" kelimesinin yine Arapça bir kelime olan "Halka" ( Döngü, Daire, Çember ) kelimesiyle olan fonetik uyumu da konu bağlamında dikkat çekmektedir.

10/4 İleyhi merciukum cemiava'dellahi hakka İNNEHU YEBDEUL HALKA SUMME YUİYDUHU li yecziyellezine amenu ve amilus salihati bil kist vellezine keferu lehum şerabun min hamimin ve azabun elimun bima kanu yekfurun

( Dönüşünüz topluca O’nadır. Allah’ın vaadi gerçektir. KESİNLİKLE YARATIŞI O BAŞLATIR. Sonra o inananları ve adaletle iyilik yapanları karşılıklandırmak için ONU DÖNDÜRÜR. O inkar edenler, inkar etmiş olmalarından dolayı onlara kaynar sudan içecek ve elim azap vardır. )

The Mukaab projesi 2030 ... Küpteki Babil Kulesi

2014 yılında başlatılan ve 2035 yılının hedeflendiği "Yeni Kabe Alanı Projesi" kapsamında Kabe'nin alanının genişletilmesinin hedeflendiği belirtilse de esasen proje kapsamında adeta Kabe binalar ve yapılar arasına gömülmektedir.

Yeni Kabe Alanı Projesi

Yeni açıklanan "The Mukaab" ( Küp ) projesi ise "Riyad'ın yeni yüzü" ve "Dünyanın en büyük modern kent merkezi" olacağı söylemleriyle tanıtılmıştır.

Riyad'da yer alacak ve sözde Kabe'yi ikame edercesine dev bir "Küp" şeklinde olacak yapının içinde Babil Kulesi'ni sembolize eden "spiral şeklinde bir gökdelenin" de yer alması planlanmaktadır. İnşaatı gerçekleştirecek olan şirketin de "The New Murabba Company" ( Yeni Dörtgen Şirketi ) olduğu bildirilmektedir.

The Mukaab ( Küp )


Küp şeklindeki yapının içine inşa edilecek Babil Kulesi! ( Kabe'yi simgeleyen Küpün içine inşa edilmesi, din kisvesi altındaki şeytani faaliyeylerin yani "Allah ile aldatma"'nın da sembolü niteliğindedir. )

Dolanan yılanı simgeleyen Babil Kulesi'nin temsili resmi

"İlah Kapısı" anlamına gelen Babil, kutsal kitaplarda tüm şeytani faaliyetlerin ( büyü, ahlaksızlık, zina, hırsızlık, cinayet vb ) merkezi ve sembolü olarak belirtilmekte ve "Fahişe" olarak nitelenmektedir ki film ve müzik sektöründe sık sık resmedilen "kırmızı giysili kadın" figürü ile esasen Babil Fahişesi sembolizmi yapılmaktadır.

66 Revelations 17-4 KADIN, mor ve KIRMIZI GİYSİLERE bürünmüş, altınlar, değerli taşlar, incilerle süslenmişti. Elinde iğrenç şeylerle, fuhşunun çirkeflikleriyle dolu altın bir kâse vardı.

66 Revelations 17-5 Alnına şu gizemli ad yazılmıştı: GİZEMLİ BÜYÜK BABİL, FAHİŞELERİN VE DÜNYA İĞRENÇLİKLERİNİN ANASI.

66 Revelations 18-2 Melek gür bir sesle bağırdı: "Yıkıldı! Büyük BABİL yıkıldı! CİNLERİN BARINAĞI, HER KÖTÜ RUHUN UĞRAĞI, Her murdar ve iğrenç kuşun sığınağı oldu.

Babil Kulesi inşaatı hususu ve şeytanların kadim Tek Dünya Devleti projesi Tevrat ayetlerinde şöyle yer almaktadır.

1 Genesis 11 4 Sonra, "Kendimize bir kent kuralım" dediler, "Göklere erişecek bir kule dikip ün salalım. Böylece yeryüzüne dağılmayız."

1 Genesis 11-5 RAB insanların yaptığı kentle kuleyi görmek için aşağıya indi.

1 Genesis 11-6 "Tek bir halk olup aynı dili konuşarak bunu yapmaya başladıklarına göre, düşündüklerini gerçekleştirecek, hiçbir engel tanımayacaklar" dedi,

Açıkça görülmektedir ki küresel şeytanlar ayetlerde de belirtildiği üzere "bina yapmak" suretiyle adeta Rab'b'i inkarlarını simgeleştirmektedirler. Bu husus Kur'an ayetlerde şöyle yer almaktadır.

26/128 E TEBNUNE bi kulli riy'in
ayeten ta'besun

( Her tepeye ayet BİNA KURAR DA
abesle iştigal edip eğlenir
misiniz? )

38/37 Veş şeyatine kulli BENNAİN
ve ğavvas

( Ve şeytanlar ki hepsi BİNA YAPICI
ve dalgıç. )

Bina yapma obsesyonun kökeninde yine ayetler bulunmaktadır. Zira esasen Rab'bin bahşettiği ilimden başka ilmi olmayan şeytanların yegane ilkesi Kur'an ayetlerindeki ilme göre hareket etmek ancak tüm projelerini ayetlerdeki ruhsal mesajların tam tersine yani negatif frekanslara ve şirk mekanizmasına hizmet edecek şekilde kurgulamaktır.

Örneğin aşağıdaki ayetlerde Rab'bin gökleri "bina ettiği" ifadesi yer almaktadır. İşte bu ifade muşrik şeytanlarda "Biz de bina ederiz." düşüncesini oluşturmakta ve onları "The Mukaab" gibi şirk faaliyetletine yönlendirmektedir.

50/6 E fe lem yenzuru iles SEMAİ
fevkahum KEYFE BENEYNAHA ve
zeyyennaha ve ma leha min furuc

( Üstlerindeki GÖĞE bakmazlar mı?
Onu nasıl BINA ETTİK ve onu
süsledik. Onda kusur, çatlak yarık
yoktur. )

51/47 Ves SEMAE BENEYNAHA bi
eydin ve inna le musiun

( Ve GÖĞÜ kuvvet ile BİNA ETTİK. Ve kesinlikle biz genişletenleriz. )

19 Şubat 2023 Pazar

Üflenen Ruh ve 21 sessiz harf

"Ruh" kelimesi RH kökünden olan ve "manayı" yani "bilgiyi, bilinci" yani "kelimeyi" ve nihai anlamda da "harfleri" ifade eden bir kavramdır. "Rüzgar" anlamına gelen "Rih" kelimesi de aynı kökten olup, "ruhundan üfleme" kavramı ile de sembolik ilinti arzetmektedir.

Ruh kelimesinin nümerik sembolü 21 sayısı olup, bu kelime Kur'an'da 21 kere tekrarlanmaktadır. Ayrıca "Ruh ilmi" kavramından bahsedilen tek ayet olan İsra suresinin 17/85 kodlu ayetinde de 21 sayısı nümerolojik olarak kodlanmıştır.

17/85 Ve (1) yes'elune (2) ke (3) an (4) er (5) ruh (6) kul (7) er (8) ruhu (9) min (10) emri (11) rabb (12) i (13) ve (14) ma (15) utitum (16) min (17) el (18) ilmi (19) illa (20) kalila (21) 

- Ayet kodunun nümerolojik değeri 21 sayısını vermektedir. ( 1+7+8+5 = 21 )

- Ayette 21 kelime bulunmaktadır.

( Ve sana ruhtan sual ediyorlar. De ki: "Ruh, Rab’bimin işlerindendir. İlminden size azıcık haricinde verilmemiştir." )

Türkçe alfabe, ağız ve dilin üretebildiği her ses için ayrı bir harfin yer aldığı yegane alfabe olup 29 harften ( 21 sessiz, 8 sesli harf ) oluşmaktadır. Kelimelerin özü olan "sessiz harfler" etimolojik analizlerin de temelini oluşturmaktadır. Zira etimolojik analizlerde daima sessiz harfler baz alınmaktadır. Bu bağlamda sessiz harfleri, muteşabih olarak alfabenin özü, ruhu olarak nitelemek mümkündür.

İdrakli varlık yaratılışını tasvir eden ve esasen "harf frekanslarının iletilmesi"ni tasvir eden "Ruhtan üflenmesi"  ifadesinin Kur'an'da ilk kez Hicr suresinin 29. ayetinde geçmesi konu bağlamında dikkat çekmektedir.

15/"29" Fe iza sevveytuhu ve nefahtu fihi min ruhiy fe kau lehu sacidin

( Onu düzenleyip şekillendirdiğimde ve içine ruhumdan üflediğimde, artık ona yere kapanarak serilin. )

İdeal alfabe olan Türkçe alfabede 29 harf bulunmakta ve bu harfler 21 sessiz, 8 sesli harf olarak iki gruba ayrılmaktadır. Alfabenin ve kelimelerin ruhu olarak teşbihi mümkün olan sessiz harflerin Türkçe alfabedeki sayısının 21 olması da Ruh kavramı açısından önem arzetmekte ve mesaj içermektedir.

Enfal suresinin 8/21 kodlu ayetinde "Duymamak" ve "Duymak" kelimelerinin birlikte zikredilmesi, ayet kodundaki 8 ve 21 sayılarıyla ilginç bir uyum arzetmektedir. Zira ayetteki "Duymadıkları" ifadesinin alfabedeki "Sessiz harfleri", "Duyduk" ifadesinin ise "Sesli harfleri" temsil ettiği düşünüldüğünde ayet kodunun içerdiği 8 ( alfabedeki sesli harf adedi ) ve 21 ( alfabedeki sessiz harf adedi ) sayıları anlam kazanmaktadır. 

8/21 Ve (1) la (2) tekunu (3) ke (4) ellezine (5) kalu (6) semi'na (7) ve (8) hum (9) la (10) yesmeun (11)

( Ve duymadıkları halde "Duyduk." diyenler gibi olmayın.  )

Ayrıca;

- Ayetin kodunun nümerolojik değeri 11 sayısını vermektedir. ( 8+2+1 = 11 )

- Ayette 11 kelime bulunmaktadır.

- Türkçe alfabedeki harf adedinin ifade eden 29 sayısının nümerolojik değeri de 11 sayısını vermektedir. ( 2+9 = 11 )

Harflerin, yaratılışın ve ruhun kaynak kodları olduğu gerçeği, Kur'an'da 29 surede yer alan ve Kur'an'in da kaynak kodları niteliğinde olan "Hurufu mukatta" ile de teyid edilmekte gibidir.

İbrani alfabesinde sadece "sessiz harflerin" bulunması, sesli harflerin sessiz harflerin üzerine konan herekelerke telaffuz edilmesi de dikkat çekmektedir.

Vay o gün yalanlayanlar için! -2-

52/11 Fe veylun yevmeizin lil mukezzibin

( Artık vay o gün yalanlayanlar için. )

Kur'an'da ilk defa Tur suresinin yukarıdaki ayetinde geçen kalıp niteliğindeki bu cümlenin hedef aldığı kitlelerden biri de, küresel zümrenin ve onların yerel temsilcilerinin insanlığı tam tahakküm altına alabilmek için kurgulamakta oldukları ekonomik, medikal, teknolojik, psikolojik, jeolojik, demografik operasyonları farkedemeyen veya konfor alanlarının dışına çıkmaktan ve esasen cahil oldukları gerçeğiyle yüzleşmekten korktukları için sınırlı bilgileriyle her gerçeğe bilinçli veya bilinçsizce komplo teorisi damgasını vuran kitledir. Esasen bu yaklaşımlarıyla yani gerçeğin açığa çıkmasını engelleyerek dolaylı olarak küresel şeytanlara hizmet ettiklerinin ve insanlık suçu işlediklerinin dahi farkında olmayan bu duyarsız ve inkarcı kitlenin en önde gelen söylemleri de "Bilimsel değil.", "Delili nerede?", "Komplo teorilerini* bırakalım!" gibi kibirli cümlelerdir. Bu söylemleri içeren diyalogları sosyal medya yazışmalarında her gün görmek mümkündür.

* "Komplo Teorisi" ifadesi dahi küresel şeytanların ortaya attığı, görevli müesseseleri Hollywood tarafından 1997 yılında ilk kez "Conspiracy Theory" ismiyle filmi de yapılan ve maalesef çoğunluk tarafından benimsenmiş bir zihin kontrol ve telkin kavramıdır ki bunun sayesinde küreselciler bugüne kadar perde arkasında kalabilmeyi başarabilmişlerdir. Gırtlağına kadar komplonun içine batmış olmasına rağmen hala gerçeklere komplo teorisi diyenlerin durumunun "Titanic kemancılarından" hiçbir farkları yoktur. Üstelik en ilginç olan ise bu kitlenin büyük çoğunluğunun evvelce komplo teorisi diye niteledikleri birçok konuyu daha sonra gerçek olarak kabul etmeleri ancak her yeni olayda tekrar aynı kısır döngüye girmeleridir. Bu durum, yüz yıl önce birisinin "Camdan ekranı olan bir cihaz yapıyorlar ve herkese dağıtacaklar. Her cihazın bir kodu olacak ve böylelikle merkezden kimin nerede olduğunu takip edecekler." demesi ve hemen yalancılıkla, hayalperestlikle ve "komplo teorisyenliği" ile suçlanmasına benzemektedir.

Daha kelime anlamını dahi tam idrak edememiş oldukları ve kapsamından da habersiz oldukları bilimi kendi bildikleri ile sınırlı addeden ve esasen istedikleri "delil" olan, olgu ve olaylar arasındaki ilişkileri tespit edemeyen ve çıkarsama*" yapamayan bu suçlu kitleye işaret eden ayetler şöyledir.

22/3 Ve minen nasi men yucadilu fillahi bi ğayri ilmin ve yettebiu kulle şeytanin merid

( Ve insanlardan Allah hakkında ilimsizce mücadele eden kimse, her asi azgın şeytana tabi olur. )

22/8 Ve minen nasi men yucadilu fillahi bi ğayri ilmin ve la huden ve la kitabin munir

( Ve insanlardan kimi, ilimsizce, yönlendirme olmadan ve aydınlatıcı kitap olmadan Allah hakkında mücadele eder. )

23/70 Em yekulune bihi cinneh bel caehum bil hakki ve ekseruhum lil hakki karihun

( "Onda cinlik var." mı diyorlar? Bilakis onlara gerçek ile geldi. Onların çoğunluğu gerçek için isteksizdirler, zorlanıp hoşlanmayanlardır. )

** "Inference Rule" ( Çıkarsama Kuralı ) "bilimsel"! bir kavram olup kısaca bir olgunun varlığının, onun tesirlerinin sebep olduğu sonuçların analizi yoluyla ispatlanmasını ifade etmektedir. 

"Bilimsel olarak açıklanamayana inanmam." cümlesi de bir başka eğitimli cahil söylemidir. Zira bu sözü söyleyenlerin uzayın varlığına ve hatta kendi varlıklarına dahi inanmamaları, yalanlamaları gerekmektedir. Çünkü yeryüzünde ne uzayın, ne de hücrenin oluşumunun yani yoktan var oluşunun bilimsel açıklamasına, sırrına vakıf tek bir idrakli varlık bulunmamaktadır.

İşte bu nedenledir ki  "Vay o gün yalanlayanlar için!" cümlesi Kur'an'da 12 kere tekrarlanarak insanlara önemli bir mesaj verilmiştir.

52/11 Fe (1) veylun (2) yevme (3) izin (4) li (5) el (6) MUKEZZİBİN (7)

( Artık vay o gün YALANLAYANLAR için. )

- 52. sure, 11. ayet ve 7 kelime ... 7 ve 11 ( İkili Yedi ) ) 

- 77. surede ise bu cümle 10 kere tekrarlanır. ( 77 ... İkili Yedi )

77/15 Veylun yevmeizin lil mukezzibin

( Vay o gün yalanlayanlar için.  )

77/19 Veylun yevmeizin lil mukezzibin

( Vay o gün yalanlayanlar için.  )

77/24 Veylun yevmeizin lil mukezzibin

( Vay o gün yalanlayanlar için.  )

77/28 Veylun yevmeizin lil mukezzibin

( Vay o gün yalanlayanlar için.  )

77/34 Veylun yevmeizin lil mukezzibin

( Vay o gün o yalanlayanlar için.  )

77/37 Veylun yevmeizin lil mukezzibin

( Vay o gün o yalanlayanlar için.  )

77/40 Veylun yevmeizin lil mukezzibin

( Vay o gün o yalanlayanlar için.  )

77/45 Veylun yevmeizin lil mukezzibin

( Vay o gün yalanlayanlar için.  )

77/47 Veylun yevmeizin lil mukezzibin

( Vay o gün o yalanlayanlar için.  )

77/49 Veylun yevmeizin lil mukezzibin

( Vay o gün o yalanlayanlar için.  )

Son tekrar ise 83/10 kodlu ayettedir ki ayet kodunda 11 ve 111 nümerolojisi bulunmaktadır. ( 83 ... 8+3 = 11 ve 10 ... 1+0 = 1 )

83/10 Veylun yevmeizin lil mukezzibin

( Vay o gün yalanlayanlar için. )

18 Şubat 2023 Cumartesi

Evlatlıklar meselesi

Dün gündeme gelen fetvada "evlatlıkların oğul veya kız gibi olmadığı, nesebe kaydedilmelerinin, mirasçı kılınmalarının caiz olmadığı ancak kendileriyle evlenilebileceği" ifade edilmişti.

Kur'an'da, yukarıda belirtilen fetvadaki gibi hükümler bulunmadığı gibi konu ile ilgili ayetler incelendiğinde farklı bir durum olduğu görülmektedir. Şöyle ki;

Tevbe suresinin 30. ayetinin başında yer alan ve inkarcıların söylemlerinden oluşan ilk iki cümle, üçüncü cümle olan "Bu onların kendi ağızlarıyla sözleridir." cümlesiyle batıl kılınmaktadır.

9/30 Ve kaletil yehudu uzeyrunibnullahi ve kaletin nesaral mesihubnullah ZALİKE KAVLUHUM Bİ EFVAHİHİM yudahiune kavlellezine keferu min kabl katellehumullahu enna yu'fekun

( Ve Yahudiler, "Uzeyir Allah’ın oğlu." dediler. Nasıralılar da "Mesih Allah’ın oğlu." dediler. BU ONLARIN KENDİ AĞIZLARIYLA SÖZLERİDİR. O önceden inkar etmişlerin sözlerine benzetiyorlar. Allah onları öldürsün. Nasıl da döndürülüyorlar. )

Aynı şekilde, konuyla ilgili olan Ahzab suresinin 4. ayetinin başındaki ilk üç cümle, yukarıda olduğu gibi, dördüncü cümle olan "Bunlar ağızlarınızdaki sözlerinizdir." cümlesiyle batıl kılınmaktadır.

33/4 "Allah erkek için çukurun boşluğunda iki kalp oluşturmadı. Kendilerinden eş yaptığınız eşlerinizi anneleriniz kılmadı. evlatlıklarınızı oğullarınız kılmadı." BUNLAR AĞIZLARINIZDAKİ SÖZLERİNİZDİR. Allah gerçeği söyler ve yola O yönlendirir.

Bir sonraki ayette de evlatlıkların, babaları adına, babaları hatırlanarak, baba gibi çağırılmaları gerektiği, babaları bilinmiyorsa zaten "kardeş"* olunduğu bildiriliyor. Ayrıca ayette evlatlığa "hataen" yanlış davranışta bulunulmasının günah addedilmeyeceği ancak haksızlık, zorbalık, zulüm, taciz, cinsellik, yoksun bırakma vb. gibi kasten, taammüden yapılacak davranışların - ki diyanet resmen buna yönlendiriyor - günah olduğu dolaylı olarak bildirilmektedir.

33/5 Onları babaları için çağırın. O Allah’ın indinde daha adildir, doğrudur. Eğer babalarını bilmiyorsanız, böylece DİNDE KARDEŞLERİNİZDİR* ve dostlarınızdır. O hata ettikleriniz hakkında üzerinize günah yoktur. LAKİN KAakin kalbinizin o taammüd ettiği hariç. Allah affedendir merhametlidir. 

* Hucurat suresinin 10. ayetinde "inananların kardeş oldukları" ve en yüce birlikteliğin "kardeşlik" olduğu bildirilmektedir. Yani biyolojik olarak baba ve oğul durumunda olan iki insan inanıyorlarsa esasen "kardeş" konumunda olmaktadırlar.

49/10 İNNEMEL MU'MİNUNE İHVETUN fe aslihu beyne ehaveykum vettekullahe leallekum turhamun

( KESİNLİKLE İNANANLAR KARDEŞTİRLER. O halde kardeşlerinizin aralarını iyileştirin. Allah’tan sakının. Umulur ki merhamet edilirsiniz.  )

Hicr suresinin 47. ayetinde de "cennet" ortamındaki ilişkinin "Kardeşlik" olduğu bildirilmekte ve  olabilecek en yüce ilişkinin "Kardeşlik" olduğu anlaşılmaktadır.

15/47 Ve göğüslerinde garezden ne varsa çıkarır atarız. KARDEŞÇE karşılıklı koltuklar üzerindedirler.

Hud suresinin 45. ve 46. ayetlerinde Hz. Nuh'un inkarcı olan "oğlu" için Allah'a yalvarması ve Allah'ın cevabı misali vasıtasıyla ilahi nizamda esasen fiziksel ( biyolojik ) soydan ziyade ruhsal soyun yani inancın insanlar arasındaki aile olgusunu teşkil ettiği bildirilmektedir  

11/45 Ve Nuh Rab’bine seslendi de "Rab’bim kesinlikle OĞLUM AİLEMDENDİ. ... "

11/46 "Ey Nuh, kesinlikle O SENİN AİLENDEN DEĞİLDİ. Kesinlikle o iyi olmayanı yaptı.

33/6 kodlu aşağıdaki ayette "akrabalık" ilişkisi önceliklendirilmiş gibi algılansa da  esasen öncesinde yer alan "dostlarınıza iyilik yapmanız haricinde" ifadesi önem arzetmektedir. Zira bu ifade vasıtasıyla inananlar arasındaki "kardeşlik" ve "dostluk" yine "akrabalığın" üzerinde tutulmuş olmaktadır.

33/6 .... ve ULUL ERHAMİ ba'duhum evla bi ba'din fi kitabillahi minel mu'minine vel muhacirine İLLA EN TEF'ALU İLA EVLİYAKUM ma'rufa kane zalike fil kitabi mestura

( ... ve Allah’ın kitabında, DOSTLARINIZA İYİLİK YAPMANIN HARİCİNDE, AKRABALIĞI OLANLAR olanlar birbirlerine inananlardan ve muhacirlerden evvel gelirler. Bu satırlanmış kitabın içindedir. )

Zira "evlatlıklar" için de "kardeş" ve "dost" nitelemesi mevcuttur.

33/5 ... ( ed'iyaekum ) fe ihvanukum fid dini ve mevalikum ...

( ... ( evlatlıklarınız ) böylece dinde kardeşlerinizdir ve dostlarınızdır. ... )

Ayrıca yukarıdaki 33/4 kodlu ayette inkarcılar "Allah erkek için çukurun boşluğunda iki kalp oluşturmadı. Kendilerinden eş yaptığınız eşlerinizi anneleriniz kılmadı." ifadeleriyle esasen "İki kalbimiz yok ki inananların eşlerini de annemiz gibi görelim / sevelim" ( iki anne için iki kalp mantığından ) demek istemektedirler. Oysa ki ayette bu ifadeler batıl kılınmakta ve dolaylı olarak "inananların eşlerinin, birbirleri için anne gibi oldukları" yani bir inananın diğer bir inananın eşine farklı bir gözle bakmaması, anne gibi görüp saygı duyması, zinadan kaçınması gerektiği bildiriliyor. Bu ifadenin bir benzeri resul ile ilgili olarak Ahzab suresinin 6. ayetinde geçmektedir.

33/6 ... ve ezvacuhu ummehatuhum ...

( ... Onun ( habercinin ) eşleri, onların ( inananların ) anneleridir. )

Göbek ... Köpek ... Sır ... Sirius

"Göbek" kelimesi KB kökünden olan eski Türkçe kökenli "Köbek" kelimesinin bir telaffuz versiyonu olup bu kelime "Köb" ( Şişmek*, KABarmak, İrileşmek, Gürleşmek, Sıkılaşmak ) ve "ek" ( gibi olan ) kelimelerinden oluşmuştur. ( * Göbek, nefes aldıkça kabaran, irileşen vücut bölgesidir. Ayrıca "Kubbe", "Kap", "Kaba" vb. gibi kelimelerde aynı köktendir. )

"Köb" kökünden türemiş kelimelere Köbçük / Köpçük ( Eyerin ön ve arka yastıkları ) ( Ķöb+çük ), Köbük ( Kabarmış, kabaran ) ( Köb+ük ) kelimeleri örnek gösterilebilir.

"Köbek / Köpek" kelimesi "Kabaran, İrileşen" anlamı itibarıyla bildiğimiz "Köpek" kelimesi  olup, bu varlığın kızınca, saldırganlaşınca tüylerini kabartması semantik kökeni oluşturmuş.

Vücudun göğüs ile bel arasındaki bölgesi için kullanılan "Göbek" kelimesinin Arapçadaki bir karşılığı da "Surra" kelimesidir ki bu kelime "Sirr" kökünden olup, "Şi'ra" ( Sirius ) kelimesi de bu kelimenin bir tezahürüdür.

"Sır / Sirr" kelimesi Türkçe ve Arapçada "Göbek deliği, İç veya orta kısım, Ruh, Yürek, Gizlenen şey, Giz" anlamlarına gelmekte olup "Surra" ve "Sirr" ilişkisi dikkat çekmektedir.

Bu etimolojik durum "Göbeklitepe" olarak bilinen antik alanın isminin esasen "Köpeklitepe" olduğunu semantik olarak da teyid etmektedir.

Yukarıda belirtilen noktalar çerçevesinde "Sirius" kelimesinin "Göbekli, Köbekli, Gizli, Ruhsal" anlamı kazandığı görülmektedir. ( Sirr ( Göbek deliği, Ruh, Giz ) + i ( gibi olan ) + us ( anlam içermeyen son ek ) )

"Köprü" ( Köb+rü ) kelimesi de genel kullanım anlamı olan "Geçiş, Geçiş sağlayıcı" anlamı ve Sirius ilintisi açısından dikkat çekmektedir. Zira Sirius yıldızı Canis Major ( Büyük Köpek ) takımyıldızının bir üyesi olup, spiritüalizmde cennetin madde alemindeki temsili ve Sevgi Planı olarak tanımlanmaktadır.

Ayrıca bkz.

https://kuranilmi.blogspot.com/2018/11/gobeklitepe-2.html

https://kuranilmi.blogspot.com/2017/09/gobekli-tepe-2-gobekli-tepe-mi-kopekli.html

17 Şubat 2023 Cuma

Sabah gelen uyarılar

Kur'an'da, döngü sonunda vuku bulacak olayların tasvir edildiği ayetlerde yer alan "Sabah" teması, 1999 Gölcük ve 2023 Gaziantep - Kahramanmaraş depremlerinin sabaha karşı gerçekleşmesi açısından dikkat çekmektedir. Ayrıca bu ayetlerde, son Gaziantep ve Kahramanmaraş depremlerinde öne çıkan 9/11, 11 ve "İkili Yedi" nümerolojisi de görülmektedir.

11/81 Kalu (1) ya (2) lutu (3) in (4) na (5) rusulu (6) rabbi (7) ke (8) len (9) yesilu (10) iley (11) ke (12) fe (13) esri (14) bi (15) ehli (16) ke (17) bi (18) kid'in (19) min (20) el (21) leyli (22) ve (23) la (24) yeltefit (25) min (26) kum (27) ehadun (28)6 illa (29) emraete (30) k (31) İNNE (32) HU (33) MUSİBU (34) HA (35) MA (36) ESABE (37) HUM (38) İNNE (39) MEV'İDE (40) HUMU (41) ES (42) SABAH (43) E (44) LEYSE (45) ES (46) SUBH (47) Bİ (48) KARİB (49) 

( "Ey Lut, kesinlikle biz Rab’binin resulleriyiz. Sana asla kötülük edemezler. O halde geceden bir bölümde ailenle seyirt ve karın haricinde sizlerden kimse geri kalmasın. KESİNLİKLE ONA, ONLARA İSABET EDEN İSABET EDECEKTİR. KESINLİKLE ONLARIN ZAMANLARI SABAHTIR. E SABAH DA YAKIN DEĞİL MİDİR?" dediler. )

- Son dönemlerinde iyice azmış bir topluluk olan Lut kavminden bahsedilen Hud suresinin yukarıdaki ayetinin kodunda 9/11 nümerolojisi bulunmaktadır. "11" ve 81 ( 8+1 = "9" )

- Ayette 49 kelime bulunmaktadır. ( İkili Yedi ... "7 x 7" = 49 )

- Ayette iki "Subh" ( Sabah ) kelimesi yer almakta olup, ilki 43., ikincisi ise 47. kelimedir. ( 4+3 = "7" ve 4+7 = "11" ... İkili Yedi )

15/83 Fe (1) ehazet (2) humu (3) es (4) SAYHAT (5) MUSBİHİN (6) 

( Onları SABAHLEYİN ÇIĞLIK yakaladı. )

- Hicr suresinin yukarıdaki ayetinin sure numarasının nümerolojik değeri 6 ( 1+5 = 6 ), ayet numarasının nümerolojik değeri ise 11 ( 8+3 = 11 ) olmaktadır. Ayette 6 kelime bulunmaktadır. Son Gaziantep ve Kahramanmaraş depremleri 6 Şubat'ta vuku bulmuştur. Ayrıca ayette yer alan "Sayhat" ( Çığlık ) kelimesinin çoklu anlamlarından birinin de elektromanyetik frekans dalgaları olması muhtemeldir.

37/177 Fe (1) iza (2) nezele (3) bi (4) sahati (5) him (6) fe (7) sae (8) SABAHU (9) el (10) munzerin (11) 

( Onların sahalarına indiğinde, artık uyarılanların SABAHI ne kötüdür. )

- Saffat suresinin yukarıdaki ayetinin kodunun nümerolojik değeri 7 sayısını vermektedir. ( 3+7+1+7+7 = 25 ... 2+5 = "7" )

- Ayette "11" kelime bulunmakta olup "Sabahu" kelimesi 9. kelimedir. Bu durum 9/11 nümerolojisine vasıta olmaktadır.

54/38 Ve (1) lekad (2) sabbeha (3) hum (4) BUKRATEN (5) azabun (6) mustekirr (7) 

( Ve SABAH, onları kararlı azap yakaladı. )

- Kamer suresinin yukarıdaki ayetinin kodunda 9/11 yani 11 nümerolojisi bulunmaktadır. ( 54 ... 5+4 = "9" ve 38 ... 3+8 = "11" ) Ayrıca ayette 7 kelime bulunması da "İkili Yedi" kavramını oluşturmaktadır.

74/34 Ve (1) es (2) SUBHİ (3) iza (4) esfere (5) 

( Ve SABAH ortalığı aydınlattığında.  )

74/35 İnne (1) ha (2) le (3) İHDA (4) EL (5) KUBERİ (6) 

( Kesinlikle o BÜYÜKLERDEN BİRİDİR.  )

74/36 NEZİREN (1) li (2) el (3) beşeri (4) 

( İnsanlar için UYARI olarak. )

- Mudessir suresinin adeta dolaylı olarak depremi tasvir eden yukarıdaki ayet üçlüsünün ilk ayetinin kodunda 11 ve 7 nümerolojisi yani "İkili Yedi" bulunmaktadır. ( 74 ... 7+4 = "11" ve 34 ... 3+4 = "7" )

- Ayet üçlüsünün son ayetinin kodunda da 9/11 nümerolojisi bulunmaktadır. ( 74 ... 7+4 = "11" ve 36 ... 3+6 = "9" ) 

Ayrıca bu bölüm ile ilişkili olarak 06.02.2023 tarihinden bu yana yayınlanmış bölümler incelenebilir.

16 Şubat 2023 Perşembe

11. günde "11". il!?

Bugün ( 15.02.2023 ) yani depremden sonraki 11. güne girildiği zamanda yapılan bir resmi açıklamada Elazığ ilinin de 11. il olarak depremden etkilenen iller arasına dahil edildiği ve bundan böyle  "depremden etkilenen il sayısının 11 olarak ifade edileceği" bildirilmiştir.


Evvelki bölümlerde deprem ile ilgili olarak yapılan 11 tespitleri bağlamında bu son bildiri dikkat çekici olmuştur.

Ayrıca bkz.










15 Şubat 2023 Çarşamba

İkiyi Birleyen Dağlar!

"Kahramanmaraş Depremi" olarak anılan vaka evvelki bölümlerde de muhtelif tespitler vasıtasıyla incelendiği üzere döngü sonuna ilişkin olarak insanlığa ilahi kozmik mesajlar vermektedir.

Hatırlanacak olursa 06.02.2023 tarihinde önce saat 04:17'de Gaziantep'in Şehitkamil ilçesi merkezli olarak 7.7 şiddetinde, daha sonra saat 13:24'te Kahramanmaraş Ekinözü merkezli olarak 7.6 şiddetinde iki deprem  gerçekleşmişti. 

Arka arkaya 7+ şiddetinde iki depremin oluşmasının olağanüstü bir durum olduğu uzmanlar tarafından da ifade edilmiştir.

Depremin tıpkı pandemi, aşılama ( mRNA enjeksiyonu ), ekonomik kriz, savaş, kıtlık, algısal iklim krizi gibi küresel şeytanların teknolojik bir operasyonu, bir "tuzağı" olduğu yönünde insanlarda sezgiler oluşmaya da başlamıştır.  

Deprem esnasında Gaziantep'in "Islahiye" ilçesi sınırlarında yer alan ve aralarında 100 metre mesafe bulunan "iki dağın birleştikleri"ne ilişkin basında haber yer  almıştır.


Bu coğrafi olay ve depreme ilişkin hususlar, İbrahim suresinin 14/46 kodlu ayetinde semantik ve nümerolojik olarak kodlanmıştır. 

14/46 Ve (1) KAD (2) MEKERU (3) mekra (4) hum (5) ve (6) inde (7) allahi (8) mekru (9) hum (10) ve (11) İN (12) KANE (13) MEKRU (14) HUM (15) Lİ (16) TEZULE (17) MİN (18) HU (19) EL (20) CİBAL (21) 

( Ve hilelerini TUZAK yaptılar. Hileleri, TUZAKLARI DAĞLARI SARSIP KAYDIRACAK dahi olsa, Allah’ın indinde onlara hile, tuzak var. )

- Ayetin sure numarası 14 olup bu sayı 7+7 işleminin sonucu olması sebebiyle Kur'an'da yer alan "Seb'an minel mesani" ( İkililerden Yedi / İkili Yedi ) kavramının sembollerinden biri niteliğindedir. "İkili Yedi" kavramı düalite döngüsünü ve "döngü sonunu" ifade eden ilahi bir kozmik kodlamadır. "Kahramanmaraş Depremi" ifadesi esasen "7"+ şiddetindeki "2" depremi tanımlamaktadır.

- Ayetin numarası 46 olup bu sayı Kahramanmaraş ilinin plaka numarasıdır.

- Ayetin kodunu ( 14/46 ) oluşturan sayıların toplamı ile bu toplamın nümerolojik değeri, depremin günü ve tarihi ile uyum arzetmektedir. 

Ayet kodu 14/46 ... 1+4+4+6 = 15 ... 1+5 = "6"

Deprem tarihi 06.02.2023 ... 6+2+2+2+3 = 15 ... 1+5 = "6"

- Ayette, şeytanların tuzağının "dağları sarsıp kaydırabileceği" bildirilmektedir ki Gaziantep'in "Islahiye" ilçesindeki iki dağın birleşmesi olayı ayetteki tasvirin net tezahürü niteliğindedir.

- Gaziantep ilinin plaka numarası ise 27 olup bu sayı da, içerdiği 2 ve 7 rakamları sebebiyle "İkili Yedi" kavramının bir tezahürüdür.

- "İki dağın birleşmesi" olayı batini olarak "İkinin Birlenmesi" kavramına işaret etmektedir. Bu kavram, Ruh ve Madde ( Beden ) düalitesinden sıyrılarak ünitenin ( vahdetin )  idrak edilmesini ve öze dönüşü, Ruha dönüşü temsil etmektedir. Bu süreç insanlık için bir "İslah" ( İyileşme ) süreci olup, "iki dağın birleştiği" ilçenin ismi de "İslahiye"'dir.

- Yukarıdaki ayette 21 kelime bulunmakta olup, bu sayı "Ruh" kelimesinin ve "İkinin Birlenmesi" kavramının nümerik sembolüdür. Ruh kelimesi Kur'an'da 21 kere tekrar edilmekte olup Ruh ilminden bahsedilen yegane ayet olan 17/85 ( 1+7+8+5 = 21 ) kodlu ayet de 21 nümerolojisi içermektedir. Ayette 21 kelime bulunmaktadır.

17/85 Ve (1) yes'elune (2) ke (3) an (4) er (5) RUH (6) kul (7) er (8) RUHU (9) min (10) emri (11) rabb (12) i (13) ve (14) ma (15) utitum (16) min (17) el (18) ilmi (19) illa (20) kalila (21) 

( Ve sana RUHTAN sual ediyorlar. De ki: "RUH, Rab’bimin işlerindendir. İlminden size azıcık haricinde verilmemiştir." )

- Deprem esnasında "iki dağın birleşmesi", 21 sayısının sembolik bir tezahürü olup, yukarıdaki ayetin 21. ve son kelimesi "Cibal" ( Dağ ) kelimesidir.

14 Şubat 2023 Salı

209. ve 227. saatlerde yine 11'ler...

06.02.2023 tarihindeki Kahramanmaraş depreminden 209 ( 2+0+9 = 11 ) saat sonra enkaz altından çıkarılan Fatma isimli kadının çıkış sonrasında, sedyedeyken "İki kolunu kaldırması" ve ardından "İşaret parmağını havaya kaldırması" ilahi nizamın batini ve nümerolojik mesajı algısı da yaratmaktadır. 



Zira havaya kaldırılan iki kolun halden hale geçişin sembolü olan "11" sayısını, işaret parmağının ise Allahu Teala'nın birliğini, tekliğini ve O'na dönüşü simgeleyen '"1" sayısını simgelediği hissiyatı oluşmaktadır ki depremzede Fatma'nın çıkış sonrası kelime-i şehadet getirmesi de zaten bu hissiyat içinde olduğunu göstermektedir.

Depremden 227 ( 2+2+7 = 11 ) saat sonra ise 74 ( 7+4 = 11 ) yaşında bir kadın enkazdan sağ olarak çıkarılmıştır.



209 saat sonra bir "Çocuk" ve bir "Huruc" daha...

06.02.2023 tarihinde vuku bulan Kahramanmaraş depremlerinden sonraki 11 nümerolojili sürelerde gerçekleşen "çocuk" kurtuluşlarına bugün bir yenisi daha eklenmiş olup, 13 yaşındaki Berat Yücel depremden 209 ( 2+0+9 = 11 ) sonra enkazdan sağ olarak "çıkartılmıştır". 


Kur'an'da ilk "Huruc" ( Çıkış ) kelimesi "Ölümden diriliş" kavramını tanımlamak suretiyle Kaf suresinin 11. ayetinde yer almaktadır.

50/11 Rizkan lil ibadi ve ahyeyna bihi beldeten meyta kezalikel HURUC

( Kullar için rızık olarak. Onunla ölü beldeyi dirilttik. İşte ÇIKIŞ böyledir. )

Ayetin kodunun ( 50/11 ) nümerolojik değeri olan "7" ( 5+0+1+1 = 7 ) sayısı ayet numarası olan "11" ile birlikte Kahramanmaraş depreminin kaynak kodu olan "İkili Yedi"'yi oluşturmaktadır. 

Çocukların deprem enkazından "çıkış"ları ve "çıkış" sürelerindeki 11 nümerolojisi ilahi ve teşbihi bir mesaj niteliğindedir. Zira anılan "çıkışlar", yukarıdaki ayette de muteşabih olarak zikredildiği üzere kaba madde planı dünya cehenneminden "çıkışı", kurtuluşu yani "ölümden dirilişi" simgelemektedir.

Kaf suresinin 50/42 kodlu ayetinde de yine 11 nümerolojili olarak "Huruc" ( Çıkış ) konu edilmekte ve ilintili olarak çoklu anlamı mevcut olan ve "frekans iletisini" de temsil eden "Sayhat" ( Çığlık, Ses ) kavramından bahsedilmektedir.

50/42 Yevme (1) yesmeune (2) es (3) SAYHATE (4) bi (5) el (6) hakk (7) zalike (8) YEVM (9) EL (10) HURUC (11) 

( O gün ÇIĞLIĞI gerçekten duyarlar. Bu ÇIKIŞ GÜNÜDÜR. )

- Ayetin kodu 50/42 ... 5+0+4+2 = 11
- Ayette 11 kelime bulunmakta olup,  "Huruc" ( Çıkış ) kelimesi 11. kelimedir.

Ayrıca bkz.




 



Keyfe kaddere ( Nasıl da ölçtü! )

"Kumpas" kelimesi konuşma dilinde "Tuzak, Düzen, Hile " anlamında kullanılmakta olup esasen Fransızca'da "Pergel" anlamına gelen bir kelimedir.

Matematiksel analizlerde bir "ölçüm" aleti olarak kullanılan "Pergel" aynı zamanda ezoterik cemiyet sembolü olarak da kullanılmaktadır.

Muddessir suresinin, kodu 9/11 nümerolojisi içeren ayeti ile başlayan ayet üçlüsünde, tüm "kumpaslarını" ( operasyonlarını ) belirli bir nümerolojiye göre ve hassasiyetle yapmaya çalışan ve sözde insanlığın kaderini belirlediklerine kendilerini inandırmış olan müşrik küresel elit zümreye işaret edilmekte gibidir. Ayrıca ayetlerde "Kader" kökünden gelen "Kaddere" ( Ölçtü ) fiilinin kullanılmış olması ve üç kere tekrarlanması da dikkat çekmektedir.

74/18* İnnehu fekkere ve KADDERE

( Kesinlikle o fikretti ve ÖLÇTÜ.  )

* 74 ... 7+4 = "11" ve 18 ... 1+8 = "9" ... "9/11"

74/19 Fe kutile KEYFE KADDERE

( Hem öldürülesi NASIL DA ÖLCTÜ.  )

74/20 Summe kutile KEYFE KADDERE

( Sonra öldürülesi NASIL DA ÖLÇTÜ.  )

13 Şubat 2023 Pazartesi

9/11 Deprem ritüeli?!

"Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) tarafından 9-11 EKİM 2019 tarihleri arasında KAHRAMANMARAŞ MERKEZLİ ULUSAL DEPREM TATBİKATI gerçekleştirecek.
Kahramanmaraş'ta 7.5 büyüklüğündeki bir deprem senaryosu üzerine gerçekleştirilecek tatbikata, 26 il ve ulusal düzey hizmet grupları katılacak. Adıyaman, Gaziantep, Kahramanmaraş ve Malatya depremden en çok etkilenen iller olarak ulusal seviyede; Kilis, Osmaniye ve Şanlıurfa az etkilenen iller olarak il seviyesinde tatbikata katılacak."

Basından



"Türkiye Afet Müdahale Planı (TAMP) kapsamında, KAHRAMANMARAŞ MERKEZLİ ULUSAL DEPREM TATBİKATI 9-11 EKİM 2019 tarihleri arasında gerçekleştirdi."

Basından 16.10.2019


12.11.1999 yılında saat 18:57'de Düzce'de  meydana gelen depreme atfen 12.11.2023 tarihinde saat 18:57'de yapılan tatbikattan "11 gün 9 saat sonra", 23.11.2023 tarihinde saat 04:08'de Düzce'de deprem olması da  ilginç bir durum arzetmektedir.

Esasen 06.02.2023 tarihinde saat 04:17'de vuku bulan 7.7 şiddetindeki ilk deprem rasathane kayıtlarında Gaziantep Nur Dağı merkezli olarak yer almakta olup, aynı tarihte saat 13:24'te vuku bulan 7.6 şiddetindeki depremin merkezi ise Kahramanmaraş Elbistan olarak yer almaktadır. Dolayısıyla 9-11 Ekim 2019 dönemindeki deprem tatbikatının 09.10.2019 tarihinde saat 13:22'de başlatılması da dikkat çekmektedir.  



Ayrıca 04.02.2023 tarihinde İzmit Körfezine demirleyen ABD'nin 155 m ( 1+5+5 = 11 ) uzunluğundaki "USS Nitze" isimli savaş gemisinin hem 05.02.2023 tarihinde Kâğıthane'de oluşan ve öncesinde patlama sesi duyulan 3 şiddetindeki deprem ile hem de 06.02.2023 tarihindeki Kahramanmaraş depremiyle ilgisi olabileceği iddiaları mevcuttur. Kahramanmaraş depreminin gay kırma potansiyeli olan "Kuyu Bombası" kullanılarak tetiklendiği de iddialar arasındadır.

Bilindiği üzere 9/11 sembolizminin esası olan 11 sayısı ( 9+1+1 = 11 )  düalitenin, döngünün, halden hale geçişin ve yeni döngü başlangıcının nümerik sembolü olup malum zümre tarafından, planlanan küresel değişimler öncesinde kurgulanan katastrofik olayların yegane nümerolojisi olarak kullanılmaktadır.

11.09.2001 yılındaki "İkiz Kuleler" ( Dünya Ticaret Merkezi ) vakası - ki iki kule zaten 11 sembolü idi - önemli bir 9/11 operasyonuydu. Ve bu operasyon öncesinde de muhtelif medya vasıtalarıyla ( film, dizi, müzik vb. ) 9/11 ve ikiz kuleler sembolizmine yer verilerek "kitlesel zikir" süreci de gerçekleştirilmişti. Anılan medya vasıtalarından biri de yine "Simpsons" dizisiydi.

Arka planda "9" ve "İkiz Kuleler" yanyana konumlandırılarak 9/11 sembolizmi yapılmıştır.

Ayrıca bkz.