28 Eylül 2016 Çarşamba

Doğrulayıcı Kitaplar ( Kitabun Müsaddikun )

Allahü Teala, insanlar için indirdiği kitapların birbirlerini doğrulayıcı nitelikte olduklarını, hepsinin O'nun kelamını taşıdıklarını, dolayısıyla kitaplara göre ayrışmanın, dinde ayrışmanın, bölünmenin yanlış olduğunu ayetlerinde vurgulamaktadır.
 
Mü'minun 23/53 - Fe tekkatau emrahüm beynehüm zübüra küllü hızbin bima ledeyhim ferihun ( Böylece işlerini aralarında kitaplara böldüler. Her grup o yanında olandan dolayı ferahlayıp sevinir. )
 
Mü'minun 23/54 - Fe zerhüm fı ğamratihim hatta hıyn ( O halde belirli zamana kadar onları cehaletlerinin, habersizliklerinin içinde bırak.  )
 
"Doğrulayıcı Kitap" ( Kitabe Müsaddikan ) ifadesi Kur'an'da 6 farklı ayette geçmektedir. İlk ifade ise 2/89 kodlu ayette geçer. Ayet kodu nümeroloji açısından dikkat çekicidir. 2+8+9 = 19 ...1+9 = 10
 
Bakara 2/89 Ve lemma caehüm kitabün min ındillahi müsaddikun li ma meahüm ve kanu min kablü yesteftihune alellezine keferu fe lemma caehüm ma arafu keferu bihı fe la'netüllahi alel kafirın ( Ve onlara Allah’ ın indinden, onlarla birlikte olanı doğrulayan kitap geldiğinde, öncesinde o inkar edenlere karşı yardım isteyenler o bildikleri onlara geldiğinde onu inkar ettiler. Allah’ ın laneti inkarcıların üzerinedir. )
 
Maide 5/46 Ve kaffeyna ala asarihim bi ıysebni meryeme müsaddikan li ma beyne yedeyhi minet tevratı ve ateynahül incile fıhi hüden ve nurun ve müsaddikan li ma beyne yedeyhi minet tevratı ve hüden ve mev'ızaten lil müttekın ( Ve onların izleri üzerine, yanlarındaki Tevrat' ı doğrulayıcı olarak Meryemoğlu İsa'yı gönderdik. Ona içinde yönlendirme ve aydınlık olan ve ondan önce Tevrat' tan olanı doğrulayan ve sakınanlar için yönlendirme ve öğüt olan İncil' i verdik.  )
 
Maide 5/48 Ve enzelna ileykel kitabe bil hakkı müsaddikan li ma beyne yedeyhi minel kitabi ve mühayminen aleyhi fahküm beynehüm bi ma enzelellahü ve la tettebı' ehvaehüm an ma caeke minel hakk li küllin cealna minküm şir'aten ve minhaca ve lev şaellahü le cealeküm ümmeten vahıdeten ve lakin li yeblüveküm fı ma ataküm festebikul hayrat ilellahi merciuküm cemıan fe yünebbiüküm bi ma küntüm fıhi tahtelifun ( Ve sana da, kitaplardan o ondan öncekileri doğrulayan ve onları kollayan kitabı gerçek ile indirdik. O halde, onların aralarında Allah' ın indirdiği ile hükmet. Onların heveslerine tabi olarak, sana o gerçekten gelen üzerine sapma. Biz, sizlerden her biriniz için kanun ve doğru yol oluşturduk. Şayet Allah dileseydi sizi tek topluluk olarak oluştururdu. Lakin o size verdikleri hakkında sizi sınamak içindi. Öyleyse hayırlara ilerleyin. Hepinizin dönüşü Allah' adır. Artık, o hakkında ihtilafa düştüklerinizi size o haber verir.  )
 
En'am 6/92 Ve haza kitabün enzelnahü mübarakün müsaddikullezı beyne yedeyhi ve li tünzira ümmel kura ve men havleha vellezine yü'minune bil ahırati yü'minune bihı ve hüm ala salatihim yühafizun ( Ve ondan önceki kitapları doğrulayıcı olarak indirdiğimiz bu bereketli kitap, ülkeler anasını ve çevresindeki kimseleri uyarman içindir. O ahirete inananlar ona inanırlar ve onlar dualarını korurlar. )
 
Yunus 10/37 Ve ma kane hazel kur'anü en yüftera min dunillahi ve lakin tasdıkallezı beyne yedeyhi ve tefsıylel kitabi la raybe fıhi min rabbil alemın ( Ve bu Kur'an Allah’ tan başkası tarafından uydurulmuş değildir. Lakin ondan öncekileri doğrular ve kitabı ayrıntılandırır. Onun alemlerin Rabb' inden olduğu hakkında şüphe yoktur. )
 
Ahkaf 46/12 Ve min kablihi kitabu musa imamen ve rahmeh ve haza kitabun musaddikun lisanen arabiyyen li yunzirellezine zalemu ve buşra lil muhsinin ( Ve ondan önce delil olarak ve rahmet olarak Musa' nın kitabıydı. Bu, o zalimleri uyarmak ve iyileri müjdelemek için Arapça lisan ile doğrulayan kitaptır. )
 
 
 
 
 
 
 

Eşit olma ve olmama

Allahü Teala Kur'an'da, insanları farklı özellikleriyle, içinde bulundukları farklı koşullarıyla birbirlerine üstün kıldığını ;
 
En'am 6/165 - Ve hüvellezi cealeküm halaifel erdı ve rafea ba'daküm fevka ba'dın deracatin li yeblüveküm fı ma ataküm inne rabbeke serıul ıkabi ve innehu le ğafurun rahım ( Ve sizi yerin halifeleri kılan ve size o verdikleri ile sizi sınamak için, bazınızı bazınıza derecelerle üstün kılan O'dur. Kesinlikle Rabb' in azabı hızlı olandır. Kesinlikle O affedendir merhametlidir. )
 
ancak bu farklı özelliklerin ve koşulların insanlar arasında salt bir üstünlük ayırımı yaratmadığını, verdiği nimetlerde insanların daima "eşit olmaları" gerektiğini ve insanın buınu sağlamak için gayret sarfetmesi gerektiğini ifade etmektedir.
 
Nahl 16/71 Vallahü faddale ba'daküm ala ba'dın fir rızk fe mellezine füddılu bi raddı rizkıhim ala ma meleket eymanühüm fe hüm fıhi seva' e fe bi nı'metillahi yechadun ( Ve Allah, rızıklarda bazınızı bazınıza üstün kıldı. Ancak o üstün olanlar rızıklarını o ellerinin malik olduklarına vermezler ki onda eşit olsunlar. Yani Allah' ın nimeti ile cihad mı ediyorlar? )

Rum 30/28 Darabe leküm meselen min enfüsiküm hel leküm min ma meleket eymanüküm min şürakae fı ma razaknaküm fe entüm fıhi sevaün tehafunehüm ke hıyfetiküm enfüseküm kezalike nüfassılül ayati li kavmin ya'kılun ( Size nefislerinizden misali beyan etti. O ellerinizin malik olduklarından, o sizi rızıklandırdıklarımız hakkında, onlarda eşit olduğunuz, nefislerinizden korktuğunuz gibi onlardan da korktuğunuz ortaklarınız var mı? Akıl eden kavim için, ayetleri işte böyle ayrıntılandırırız. )
 
Fussilet 41/10 Ve ceale fıha ravasiye min fevkıha ve barake fıha ve kaddera fıha akvateha fı erbeati eyyam sevaen lis sailın ( Ve "Orada, onun üstünde dağlar oluşturdu. Orada bereket verdi. Orada, yiyecekleri azıkları, araştıranlar için dört günde eşit olarak düzenleyerek ölçülendirdi." )
 
Al'i İmran 3/64 Kul ya ehlel kitabi tealev ila kelimetin sevain beynena ve beyneküm en la na'büde illellahe ve la nüşrike bihı şey'en ve la yettehıze ba'duna ba'dan erbaben min dunillah fe in tevellev fe kulüşhedu bi enna müslimun ( "Ey kitap sahipleri, bizim ve sizin aranızda aynı, eş olan kelimeye geliniz. Ancak Allah’ a kulluk edelim ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayalım. Bazılarımız bazılarını Allah’ tan başka Rabler edinmesin. Eğer yüz çevirirlerse, şahit olarak kesinlikle biz teslim olanlarız deyin." de. )

Kıyamet 75/4 Bela kadirine ala en nusevviye benanehu ( Bilakis biz onun parmak uçlarını kılmaya gücü yetenleriz. )
 
Allahü Teala, "Eşit olmama" durumunun, Allah yolunda olanlar, O'na kavuşmayı özleyenler ile Allah yolundan sapmış olanlar, O'nu inkar edenler ve O'ndan uzaklaşanlar arasında olduğunu ayetlerinde detaylı olarak açıklamıştır.
 
Eşit olma ( Yestevi, Seva ) ve Eşit Olmama ( La Yestevi ) kavramları Kur'an'da 33 kere geçmektedir. 33 sayısı ilahi mühür nümerolojisi açısından ayrıca önem taşımaktadır. 3+3 = 6
 
Bakara 2/6 İnnellezine keferu sevaun aleyhim e enzertehüm em lem tünzirhüm la yu’minun ( O inkar edenleri uyarsan da uyarmasan da kesinlikle onlara eştir. İnanmazlar. )
 
Al'i İmran 3/113 Leysu sevaa min ehlil kitabi ümmetün kaimetün yetlune ayatillahi anael leyli ve hüm yescüdun ( Kitap sahiplerinden olanlar eşit değillerdir. Ayakta duran, doğru topluluk vardır ki, Allah’ ın ayetlerini gecenin geç vakitlerinde, yere kapanarak okurlar. )
 
Nisa 4/89 Veddu lev tekfürune kema keferu fe tekunune sevaen fe la tettehızu minhüm evliyae hatta yühaciru fı sebılillah fe in tevellev fe huzuhüm vaktüluhüm haysü vecedtümuhüm ve la tettehızu minhüm veliyyen ve la nesıra ( Onlar o inkar edenler gibi inkar etmenizi ve böylece onlarla eşit olmanızı arzularlar. O halde onlar, Allah yolunda hicret edip ayrılana kadar onlardan dostlar edinmeyin. Eğer yüz çevirirlerse onları her nerede bulursanız yakalayın ve onları öldürün. Onlardan dost ve yardımcı edinmeyin. )
 
Nisa 4/95 La yestevil kaıdune minel mü'minıne ğayru ülid darari vel mücahidune fı sebılillahi bi emvalihim ve enfüsihim feddalellahül mücahidıne bi emvalihim ve enfüsihim alel kaıdıne deraceh ve küllen veadellahül husna ve feddalellahül mücahidıne alel kaıdıne ecran azıma ( İnananlardan, özürlü darlıkta olmaksızın oturanlar ve Allah yolunda malları ve nefisleri ile cihad edenler eşit seviyede olamazlar. Allah malları ve nefisleri ile mücahit olanları, oturanların üzerine derece olarak üstün kıldı. Allah hepsine güzelliği vaad etti. Allah mücahitleri oturanların üzerine büyük ödül olarak üstün kıldı. )
 
Maide 5/100 Kul la yestevil habisü vet tayyibü ve lev a'cebeke kesratül habıs fettekullahe ya ülil elbabi lealleküm tüflihun ( "Şayet pisin çokluğu hoşuna gitse de, pis olanla temiz olan eşit seviyede olamaz. O halde Allah' tan sakının ey akıl sahipleri. Umulur ki iflah olursunuz." de. )
 
En'am 6/50 Kul la ekulü leküm ındı hazainüllahi ve la a'lemül ğaybe ve la ekulü leküm innı melek in ettebiu illa ma yuha ileyy kul hel yestevil a'ma vel besır e fe la tetefekkerun ( Size Allah' ın hazineleri benim indimdedir." demiyorum. Bilinmeyeni, yokluğu da bilmiyorum. Size, kesinlikle ben meleğim de demiyorum. Kesinlikle ben ancak o vahyolunana tabi oluyorum." de. "Kör ile gören eşit seviyede midir? Fikretmez misiniz?" de. )
 
A'raf 7/193 Ve in ted'uhüm ilel hüda la yettebiuküm sevaün aleyküm e deavtümuhüm em entüm samitun ( Ve eğer siz onları yönlenmeye çağırırsanız, size tabi olmazlar. Onları çağırsanız da sussanızda onlara eştir. )
 
Tevbe 9/19 E cealtüm sikayetel hacci ve ımaratel mescidil harami ke men amen billahi vel yevmil ahıri ve cahede fı sebılillah la yestevune ındellah vallahü la yehdil kavmez zalimın ( Siz hacılara su dağıtmayı, Mescid-i Haram'ı imar etmeyi, Allah' a ve sonraki güne inananların ve Allah yolunda cihad edenlerin yaptığına eş mi kılıyorsunuz? Allah' ın indinde eşit olmazlar. Allah zalimler kavmini yönlendirmez. )
 
Hud 11/24 Meselül ferıkayni kel a'ma vel esammi vel basıri ves semiy' hel yesteviyani mesela e fe la tezekkerun ( Bu iki grubun misali kör ve sağır ile gören ve duyan gibidir. İki misal eşit olur mu? Hatırlamaz mısınız? )
 
Ra'd 13/10 Sevaün minküm men eserral kavle ve men cehera bihı ve men hüve müstahfin bil leyli ve saribün bin nehar ( Sizden sözü gizleyen ve onu açıklayan, gece gizlenen ve gündüz görünen eştir. )
 
Ra'd 13/16 Kul men rabbüs semavati vel erdı kulillah kul e fettehaztüm min dunihı evliyae la yemlikune li enfüsihim nef'an ve la darra kul hel yestevil a'ma vel besıru em hel testeviz zulümatü ven nur em cealu lillahi şürakae haleku ke halkıhı fe teşabehel halku aleyhim kulillahü haliku külli şey'in ve hüvel vahıdül kahhar ( Göklerin ve yerin Rabb' i kimdir? de. "Allah" de. "Kendileri için ne faydaya, ne de zarara malik olamayan, O’ndan başka dostlar mı ediniyorsunuz." de. "Kör ve gören, karanlıklar ve aydınlık eşit midir?" de. Allah için, O’nun yaratışı gibi yaratan ortaklar mı kıldılar? Yarattıkları onlara benzeşik mi göründü? "Allah herşeyi yaratandır ve o mutlak galip, kahredici olarak tektir." de. )
 
Nahl 16/75 Darabellahü meselen abden memluken la yakdiru ala şey'in ve men razaknahü minna rizkan hasenen fe hüve yünfiku minhü sirran ve cehra hel yestevun elhamdü lillah bel ekseruhüm la ya'lemun ( Allah, malik olunmuş, hükmedilmiş de hiçbir şeye kudreti yetmeyen kulun misali ile güzel rızıkla rızıklandırdığımız, ondan gizlice ve açıkça harcayan o kimsenin misalini beyan etti. Eşit olurlar mı? Övgü Allah içindir. Bilakis onların çoğu bilmezler. )

Nahl 16/76 Ve darabellahü meseler racüleyni ehadühüma ebkemü la yakdiru ala şey'in ve hüve kellün ala mevlahü eynema yüveccihhü la ye'ti bi hayr hel yestevı hüve ve men ye'müru bil adli ve hüve ala sıratım müstekım ( Ve Allah iki adamın misalini de beyan etti. Biri dilsizdir, hiçbir şeye kudreti yoktur ve o dostuna ağırlık olur. Yüzünü nereye çevirse hayır getiremez. O ve o adaletle emreden, iş yapan ve doğru yol üzerinde olan kimse eşit midirler? )

Hacc 22/25 İnnellezine keferu ve yesuddune an sebılillahi vel mescidil haramillezı cealnahü lin nasi sevaenil akifü fıhi vel bad ve men yürid fıhi bi ilhadin bi zulmin nüzıkhü min azabin elim ( Kesinlikle o inkar edenlere, Allah yolundan ve içinde sabit kalan ve dışında olan insanlar için eşit kılınan Mescid-i Haram' dan engelleyenlere döndürenlere, onun içinde zulümle saptırmayı isteyen kimselere elim azap tattırırız. )

Secde 32/18 E fe men kane mü'minen ke men kane fasika la yestevun ( O halde, o inanan olan kimse, o günahkar olan kimse gibi midir? Eşit olamazlar. )

Fatir 35/12 Ve ma yestevil bahrani haza azbün füratün saiğun şerabühu ve haza milhun ücac ve min küllin te'külune lahmen tariyyen ve testahricune hılyeten telbesuneha ve teral fülke fıhi mevahıra li tebteğu min fadlihı ve lealleküm teşkürun ( Ve iki deniz eşit olmuyor. Bu içilmesi tatlıdır, onun içilmesi kayar gibidir. Bunun ki acıdır tuzludur. Hepsinden taze et yersiniz ve giydiğiniz süs eşyası çıkarırırsınız. O’nun üstünlüğünden, lütfundan aramanız için gemileri onun içinde yararak akıp giderken görürsün. Umulur ki şükredersiniz. )

Fatir 35/19 Ve ma yestevil a'ma vel besır ( Ve kör ve gören eşit olmaz. )

Fatir 35/22 Ve ma yestevil ahyaü ve lel emvat innellahe yüsmiu men yeşa' ve ma ente bi müsmiım men fil kubur ( Ve diriler ve ölüler de eşit olmaz. Kesinlikle Allah dilediği kimseye duyurur. Sen o kabirlerin içindekilere duyuracak değilsin. )

Yasin 36/10 Ve sevaün aleyhim e enzertehüm em lem tünzirhüm la yü'minun ( Ve onları uyarsan da uyarmasan da onlara eştir. İnanmazlar. )

Zümer 39/9 Em men hüve kanitün anael leyli saciden ve kaimen yahzerul ahırate ve yercu rahmete rabbih kul hel yestevillezıne ya'lemune vellezine la ya'lemun innema yetezekkeru ülül elbab ( O gecenin geç vakitlerinde yere kapanarak ve ayakta durarak dua okuyan, ahiretten çekinen, korkan ve Rabb' inin rahmetini uman gibi midir? "Bilenlerle bilmeyenler eşit olur mu? Kesinlikle akıl sahipleri hatırlarlar." de. )

Zümer 39/29 Darabellahü meseler racülen fıhi şürakaü müteşakisune ve racülen selemen li racül hel yesteviyani mesela elhamdü lillah bel ekseruhüm la ya'lemun ( Allah, ihtilaf halinde olup geçinemeyen ortakları olan adamın ve bir adama teslim olan adamın misalini beyan etti. İkisi misal olarak eşit olurlar mı? Övgü Allah içindir. Bilakis onların çoğunluğu bilmezler. )

Müm'min 40/58 Ve ma yestevil a'ma vel besıru vellezine amenu ve amilus salihati ve lel müsi' kalılen ma tetezekkerun ( Ve kör ile gören, o inananlar ve iyilik yapanlarla kötülük yapanlar eşit değillerdir. O hatırlamanız çok azdır. )

Fussilet 41/34 Ve la testevil hasenetü ve les seyyieh idfa' billetı hiye ahsenü fe izellezi beyneke ve beynehu adavetün ke ennehu veliyyün hamım ( Ve güzellik ve kötülük eşit değildir. Onu en güzeliyle sav. O zaman o seninle kendi arasında düşmanlık olan, kesinlikle o samimi sıcak  dost gibi olur. )

Casiye 45/21 Em hasibellezınecterahus seyyiati en nec'alehüm kellezine amenu ve amilus salihati sevaen mahyahüm ve mematühüm sae ma yahkümun ( O kötülükler işleyenler, o dirilmelerinde ve ölümlerinde onları o inananlar ve iyilik yapanlar gibi eşit kılacağımızı mı sandılar? O hüküm verdikleri kötüdür. )

Tur 52/16 Islavha fasbiru ev la tasbiru sevaun aleyküm innema tüczevne ma küntüm ta'melun ( Oraya yaslanın. Sabredin veya sabretmeyin, üzerinize eştir. Kesinlikle o yapmakta olduklarınızın karşılığını alırsınız. )

Hadid 57/10 Ve ma leküm en la tünfiku fi sebilellahi ve lillahi mirasus semavati vel ardı la yesteviy minküm men enfeka min kablil fethı ve katele ulaike a'zamü dereceten minellezine enfeku min ba'du ve katelu ve küllen ve'adallahül hüsna vallahü bi ma ta'melune habir ( Ve ne oldu size ki Allah yolunda harcamazsınız? Göklerin ve yerin mirası Allah içindir. Sizlerden, açılıştan önce harcayan ve savaşan eşit olmaz. İşte onlar sonradan harcayanlardan ve savaşanlardan derece olarak daha büyüktürler.  Allah hepsine güzelliği vaad etmiştir. Allah ne yaptığınızdan haberdardır. )

Haşr 59/20 La yesteviy ashabün nari ve ashabül cenneti ashabül cenneti hümül faizun ( Ateşin sahipleri ve bahçenin sahipleri eşit olmaz. Bahçenin sahipleri, onlar kurtulanlardır. )

Münafikun 63/6 Sevaun aleyhim estağferte lehüm em lem testağfir lehüm len yağfirallahü lehüm innallahe la yehdil kavmel fasikın ( Onlara af istesen de af istemesen de onlara eştir. Allah onlara af eylemez. Kesinlikle Allah günahkarlar kavmini yönlendirmez. )





 
 
 
 

27 Eylül 2016 Salı

"Kur'an'da herşeyi anlattık."

Kur'an'ın insan için her konuyu, her misali yani herşeyi içerdiği, Kur'an'dan başka kaynak ve referans noktası aranmaması gerektiği  6 farklı surede toplam 6 kez belirtilmektedir. Ve "Kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmadık." ifadesi ilk kez 6. surede geçmektedir. Kur'an'ın Allah'a giden yol olduğu ilahi mühür olan 6 rakamı ile vurgulanmıştır.
 
En'am 6/38 Ve ma min dabbetin fil erdı ve la tairin yetıyru bi cenahayhi illa ümemün emsalüküm ma ferratna fil kitabi min şey'in sümme ila rabbihim yuhşerun ( Ve sizin misaliniz gibi topluluk olmalarının haricinde, yerde debelenenden ve iki kanadıyla uçan kuştan yoktur. Biz kitabın içinde hiçbir şeyden eksik bırakmadık. Sonra Rabb' lerine toplanırlar. )
 
A'raf 7/145 Ve ketebna lehu fil elvahı min külli şey'in mev'ızaten ve tefsıylen li külli şey' fe huzha bi kuvvetin ve'mür kavmeke ye'huzha bi ahseniha seürıküm daral fasikın ( Ve o levhalarda ona herşeyden nasihat ve herşey için ayrıntılar yazdık. O halde bunları kuvvetle tut ve kavmine de onu en güzeli ile tutmalarını emret. Size günahkarlar yurdunu göstereceğim. )
 
İsra 17/89 Ve le kad sarrafna lin nasi fı hazel kur'ani min külli meselin fe eba ekserun nasi illa küfura (Ve bu Kur'an' da insanlar için tüm misallerden, sözlerden sarfettik de insanların çoğu ancak inkarda direttiler. )
 
Kehf 18/54 Ve le kad sarrafna fı hazel kur'ani lin nasi min külli mesel ve kanel insanü eksera şey'in cedela ( Ve bu Kur'an' da insanlar için tüm misallerden, sözlerden sarfettik. İnsan herşeyden çok mücadele edendir. )
 
Rum 30/58 Ve le kad darabna lin nasi fı hazel kur'ani min külli mesel ve lein ci'tehüm bi ayatin leyekulennellezine keferu in entüm illa mübtılun ( Ve bu Kur'an' da insanlar için her misalden, sözden beyan ettik. Eğer ayetler ile gelsen, o inkar edenler kesinlikle "Sizler kesinlikle ancak batılcılarsınız." derler. )
 
Zümer 39/27 Ve le kad darabna lin nasi fı hazel kur'ani min külli meselin leallehüm yetezekkerun ( Ve bu Kur'an' da insanlar için tüm misallerden, sözlerden beyan ettik. Umulur ki hatırlarlar. )
 
 
 
 
 
 

25 Eylül 2016 Pazar

Allah'ı Sorgulamak !!

Bazı insanlardan, iyi veya kötü niyetli olarak, Allah'ın iradesine yönelik aşağıdaki eleştiriler soruları sıkça duyarız.
 
1- Allah neden kötülük veriyor?
2- Allah neden insanların acı çekmesine müsaade ediyor?
3- Neden iyi insanların, masum çocukların zulme maruz kalmalarına, hatta öldürülmelerine izin veriyor?
3- Zaten herşeye gücü yeten ise neden kainatı ve insanı yarattı?
4- Herşeyi biliyorsa, iyiye ve kötüye, olacak ve olmayacak olana O karar veriyorsa yaratışın ne anlamı var?
5- Neden Kur'an'da tam olarak açıklanamayan, bilinmeyen noktalar var? Hepsini açık açık neden yazmamış?
 
İnsan, cevabı zaten Kur'an'da yer alan ve konsantre olarak okunduğunda cevabı hakkında ipuçlarına ulaşılabilecek bu sorularla adeta Allah'tan hesap sorar.
 
Dünyevi menfaatler için kötü insanlara sorgulamadan biat eden,onların önünde saygı ile eğilen, emirlerine boyun eğen, şahsi fayda sağlamak için kula kulluk edip, her türlü zulmü yapan, tuzaklar kuran insan konu Allah'ın yaratışına geldiğinde bir anda "savcı" rolünü üstlenmektedir. Oysaki insanın önce Kur'an'ı iyi okuyup, neden yaratıldığını düşünmesi, akıl ederek ayetleri anlamaya çalışması ve "iyi bir insan", "iyi bir kul" olmak için yapması gerekenlere odaklanması gerekmektedir.
 
"Pozitif Bilim" olarak anılan konularda bilinmeyen, anlaşılamayan bunca nokta var iken, Kur'an'daki bilinmeyen, anlaşılamayan hususlara ilişkin reaktif tavır almak rasyonel ve adil olmamaktadır. Basit bir örnek: Astronomi ilmi uzayın gizemini anlayabildi mi? Yapısını çözebildi mi? Kozmik olayları tam olarak açıklayabildi mi? Hayır. O halde neden insan Kur'an'da anlaşılamayacak, bilinemeyecek konular olmasına tepki gösteriyor?

İnsan okumalıdır, araştırmalıdır, öğrenmelidir, düşünmelidir, aklını kullanmalıdır, analiz etmelidir, soru sormalıdır, sonuçlara ulaşmalıdır. Ancak unutmamalıdır ki "Hesap soracak olan Allah'tır. İnsan değil."
 
Allahü Teala bu konuya ilişkin ayetlerinde insane seslenmektedir.
 
Al'i İmran 3/179 - Ma kanellahü li yezeral mü'minıne ala ma entüm aleyhi hatta yemızel habıse minet tayyib ve ma kanellahü li yutliaküm alel ğaybi ve lakinnellahe yectebı min rusülihı men yeşaü fe aminu billahi ve rusülih ve in tü'minu ve tetteku fe leküm ecrun azım ( Allah inananları sizlerin üzerinde olduğunuzda bırakacak değildir. Nihayetinde kötüyü, pisi, iyiden, temizden ayırır. Allah size gaybı okuyacak değildir. Lakin kesinlikle Allah resullerden dilediği kimseyi kabul edip seçer. O halde Allah’ a ve resulüne inanın. Eğer inanırsanız ve sakınırsanız, artık büyük ödül sizedir. )
 
Nahl 16/74 - Fe la tadribu lillahil emsal innellahe ya'lemü ve entüm la ta'lemun ( O halde Allah için misaller beyan etmeyin. Kesinlikle Allah bilir, siz bilmezsiniz. )
 
Neml 27/31 - En la ta'lu aleyye ve'tunı müslimın ( Benim üzerime ululanmayın ve bana teslim olanlar olarak gelin.)
 
Hucurat 49/16 - Kul e tüallimunellahe bi dıniküm vallahü ya'lemü ma fis semavati ve ma fil ard vallahü bi külli şey'in alim ( "Allah' a dininizi mi öğretiyorsunuz? Allah göklerde ne varsa ve yerde ne varsa bilir. Allah herşeyi bilendir." de. )

Necm 53/24 - Em lil insani ma temenna ( Ne temenni ederse insan için midir? )

Ana Kitap ( Ümmül Kitab )

Allahü Teala, Ra'd suresinin 13/39 ve Zuhruf suresinin 43/4 kodlu ayetlerinde, Kur'an'ın "Ana Kitaptan" bir bölüm olduğunu beyan etmekte,
 
Ra'd 13/39 Yemhullahü ma yeşaü ve yüsbit ve ındehu ümmül kitab ( Allah neyi dilerse imha eder ve sabit kılar. Ana kitap O’nun indindedir. )
 
Zuhruf 43/3 İnna cealnahü kur'anen arabiyyel lealleküm ta'kılun ( Kesinlikle biz onu Arapça Kur'an kıldık. Umulur ki akıl edersiniz. )
 
Zuhruf 43/4 Ve (1) inne (2) hu (3) fı (4) ümmü (5) el (6) kitabi (7) ledey (8) na (9) le (10) aliyyün (11) hakım (12) ( Ve kesinlikle o, yanımızdaki yüce hakim ana kitabın içindedir. )
 
Ve Allah, Rum suresinin 30/58 kodu ayetinde de ana kitaptan bir bölüm olan Kur'an'ın insanlar için her bilgiyi içerdiğini belirtmektedir.
 
Rum 30/58 - Ve lekad darabna lin nasi fı hazel kur'ani min külli mesel ve lein ci'tehüm bi ayatin le yekulennellezine keferu in entüm illa mübtılun ( Ve bu Kur'an' da insanlar için her misalden, sözden beyan ettik. Eğer ayetler ile gelsen, o inkar edenler kesinlikle "Sizler kesinlikle ancak batılcılarsınız." derler. )
 
"Ana Kitap" tüm yaratılışın ve gaybın bilgisini içeren ana yazılım gibi düşünülebilir. "Ana Kitap" ( Ümmül Kitab ) ifadesini içeren 13/39 ve 43/4 kodlu her iki ayette de toplam 12 kelime bulunmaktadır. ( 12 ... 6+6 = 12 )

Ra'd 13/39 – Yemhu (1) allahü (2) ma (3) yeşaü (4) ve (5) yüsbit (6) ve (7) ınde (8) hu (9) ümmü (10) el (11) kitab (12) (Allah neyi dilerse imha eder ve sabit kılar. Ana kitap O’nun indindedir. )
Ayrıca, 12 kelimeden oluşan 43/4 kodlu ayette "Ümmi" ( Ana ) kelimesinin sıra numarası ( 5 ) ile "Kitab" ( Kitap ) kelimesinin sıra numarasının ( 7 ) toplamı yine 12 sayısını vermektedir. 5+7 = 12



Göklerdeki Kimseler - Gökteki Söz

"Uzayda, Dünya'dan başka yaşam olan ortam var mı?" sorusu insanoğlunu, yaratılışından bu yana meşgul etmiş ve etmektedir. Bu sorunun cevabını bulabilmek için bilim insanları halen yoğun astronomik araştırmaları sürdümektedirler.

"Göklerdeki kimseler", "Gökteki söz" tanımlamaları ile paralel evren olarak da nitelenen farklı frekanstaki, farklı boyuttaki yaşam formları ( cinler, melekler ) ifade ediliyor olma ihtimali yüksektir.

Kulak hırsızı cinlerin, meleül ala'nın konuşmalarını duyamamalarını ifade eden Saffat suresinin aşağıdaki ayetleri "Göklerdeki kimselerin konuşmaları" tanımlaması açısından önemlidir.

Saffat 37/6 - İnna zeyyennes semaed dünya bi zınetinil kevakib ( Kesinlikle biz en yakın göğü, dünyanın göğünü, yıldız süsüyle süsledik. )

Saffat 37/7 - Ve hıfzan min külli şeytanin marid ( Ve tüm inatçı azgın Şeytanlardan koruduk. )

Saffat 37/8 - La yessemmeune ilel meleil a'la ve yukzefune min külli canib ( Onlar yüksek ileri gelenleri * duyamazlar. Her taraftan atılırlar. ) * ( Melekler yüce meclisi )

Şura 42/5 Tekadus semavatu yetefattarne min fevkıhinne vel melaiketu yusebbihune bi hamdi rabbihim ve yestagfirune li men fil ard e la innellahe huvel gafurun rahim ( Gökler onların üstlerinden yarılıp çatlayacak gibi olur. Melekler Rabb' lerini övgü sözleri söyleyerek överler. Yerdeki kimseler için af isterler. İyi bilin ki kesinlikle Allah, o affedendir merhametlidir. )

 
Allahü Teala ayetlerinde "Göklerdeki Kimseler" ve "Gökteki Söz" tanımlamasıyla bu soruya 9 ayette açıklık getirmiş ve konuya ilişkin ilk ayetinin kod numarasını da ( 10/66 ) ilahi mührünü içerecek şekilde takdir etmiştir. Zira bu ayette "Göklerdeki ve yerdeki kimselerin Allah için olduğu" vurgulanmaktadır. ( 10 ve 66 sayılarının özellikleri evvelce yayımlanan "İlahi İmza" başlıklı bölümlerde açıklanmıştı. )
 
Yunus 10/66 Ela inne lillahi men fis semavati ve men fil ard ve ma yettebiullezıne yed'une min dunillahi şüraka' in yettebiune illez zanne ve in hüm illa yahrusun ( İyi bilin ki göklerdeki kimseler ve yerdeki kimseler Allah içindir. Allah' tan başka ortakları çağıranlar tabi olmazlar. Onlar ancak zanna tabi olurlar. Kesinlikle onlar ancak saçmalarlar. )
 
İsra 17/55 Ve rabbüke a'lemü bi men fis semavati vel ard ve le kad faddalna ba'dan nebiyyıne ala ba'dın ve ateyna davude zebura ( Ve Rabb' in o göklerdeki ve yerdeki kimseleri bilir. Bazı habercileri bazılarına üstün kıldik. Davud' a da Zebur' u verdik. )
 
Meryem 19/93 İn küllü men fis semavate vel erdı illa atir rahmani abda ( Kesinlikle göklerdeki ve yerdeki kimselerin hepsi ancak Rahman' a kul olarak gelirler.)
 
Hacc 22/18 E lem tera ennellahe yescüdü lehu men fıs semavati ve men fil erdı veş şemsü vel kameru ven nücumü vel cibalü veş şeceru ved devabbü ve kesırun minen nas ve kesırun hakka aleyhil azab ve men yühinillahü fe ma lehu min mükrim innellahe yef'alü ma yeşa' ( Görmedin mi ki, göklerdeki kimseler, yerdeki kimseler, güneş, ay, yıldızlar, dağlar, ağaçlar, hayvanlar ve insanlardan çoğu kesinlikle Allah' a, O'na yere kapanırlar. Birçoğunun gerçekleri de üzerlerine azaptır. Allah kimi hor hakir kılarsa artık ona ikram eden yoktur. Kesinlikle Allah ne dilerse yapar. )
 
Nur 24/41 E lem tera ennellahe yüsebbihu lehu men fis semavati vel erdı vet tayru saffat küllün kad alime salatehu ve tesbıhah vallahü alimün bi ma yef'alun ( Göklerdeki ve yerdeki kimselerin ve saflar halinde dizilen kuşların kesinlikle Allah' a, O'na övgü söylediklerini görmedin mi? Her biri duasını ve O' nu övmesini bilmiştir. Allah o yaptıklarınızı bilendir. )
 
Neml 27/87 Ve yevme yünfehu fis suri fe fezia men fis semavati ve men fil erdı illa men şaellah ve küllün etevhü dahırın ( Ve borunun içine üflendiği gün, Allah' ın diledikleri hariç, o göklerdeki kimseler ve yerdeki kimseler korkarlar. Hepsi alçalarak O’na gelirler. )
 
Rum 30/26 Ve lehu men fis semavati vel ard küllün lehu kanitun ( Ve göklerdeki ve yerdeki kimseler O’nadır. Hepsi O’na itaat ederler. )
 
Zümer 39/68 Ve nüfiha fis suri fe saıka men fis semavati ve men fil erdı illa men şaellah sümme nüfiha fıhi uhra fe izahüm kıyamün yenzurun ( Ve borunun içine üflenir. Allah' ın dilediği kimseler hariç, göklerdeki kimseler ve yerdeki kimseler artık helak olurlar. Sonra onun içine tekrar üflenir. Artık o zaman onlar ayağa kalkıp bakarlar. )
 
Enbiya 21/4 - Kale rabbi ya'lemül kavle fis semai vel erdı ve hüves semiul alim ( "Gökteki ve yerdeki sözü Rabb' im bilir. O duyandır, bilendir." dedi. )
 
 
 
 
 

Paralel Evrenler ( Yedi Gök / Yedi Deniz ) ve Göklerin Kapıları

Paralel Evren / Çokluevren veya multivers; birbirinden farklı, gözlemlenebilir evrenlerin hipotezsel toplamı olarak tanımlanır. Teleskop ile gözlemlenebilir olan bilinen evren yaklaşık 93 milyar ışık yılı genişliğindedir. Ancak bu evren, hipotezsel çokluevrenin çok küçük bir kısmına tekabül eder. Çokluevren sonlu ve sonsuz var olan olası evrenlerin hipotezsel bütünüdür ve bu evrenler var olan her şeyi -bütün mekan, zaman, madde ve enerji ile birlikte fizik kanunları ve fiziksel değişimleri- kapsar. Bu evrenlere "paralel evrenler" ya da "alternatif evrenler" de denir.
 
 
Paralel Evren tasviri
 

Yukarıda bilimsel açıklaması yer alan Paralel Evren kavramını Allahü Teala 6 ayette "Yedi Gök / Yedi Deniz" olarak tanımlamaktadır. ( Allah, ilgili ayetlerin adedini de ( 6 ) ilahi mühür sayısına denk gelecek şekilde takdir etmiştir. )

Bakara 2/29 Hüvellezi haleka leküm ma fil erdı cemıan sümmesteva iles semai fe sevvahünne seb'a semavat ve hüve bi külli şey'in alim (  O size yerde olanları topluca yaratandır. Sonra göğe seviyelendi ve onu yedi gökler olarak düzenleyip seviyelendirdi. O herşeyi bilendir. )

Lokman 31/27 Ve lev enne ma fil erdı min şeceratin aklamün vel bahru yemüddühu min ba'dihı seb'atü ebhurin ma nefidet kelematüllah innellahe azızün hakım ( Ve şayet kesinlikle o yerdeki ağaçlar kalemler olsa ve deniz de ona destek olsa, ondan sonra da yedi deniz, Allah' ın kelimeleri tükenmez. Kesinlikle Allah yücedir hakimdir. )*
 
* Allah, bu ayette "Yedi Deniz" kavramını yeryüzündeki denizlerden açık bir şekilde ayırmıştır. Evrenleri / Gökleri veya Evrenler / Gökler arası geçiş katmanlarını "Deniz" olarak tanımlamıştır. ( Başka frekansa / boyuta geçiş kapısının "su" ile tasvir edildiği bilimsel yayınlarda sıkça görülmektedir. **)

Fussilet 41/12 - Fe kadahünne seb'a semavatin fı yevmeyni ve evha fı külli semain emraha ve zeyyennes semaed dünya bi mesabıha ve hıfza zalike takdırul azızil alim ( Böylece onları yedi gökler olarak iki günde koyup oturttu. Her göğe işini vahyetti. En yakın göğü kandillerle, lambalarla süsledik ve koruduk. Bu yüce bilenin ölçüdüdür, takdiridir. )

Talak 65/12 Allahüllezi haleka seb'a semavatin ve minel ardı mislehünne yetenezzelül emru beynehünne li ta'lemu ennallahe ala külli şey'in kadirun ve ennallahe kad ehata bi külli şey'in ilmen ( Allah, o yedi gökleri ve yerden de onların aynısını yaratandır. Emir, kesinlikle Allah' ın herşeye gücü yeten olduğunu bilmeniz için onların arasından iner. Kesinlikle Allah herşeyi ilmen kuşatmıştır. )
 
Nuh 71/15 E lem terev keyfe halekallahü seb'a semavatin tıbakan ( Allah' ın yedi gökleri tabakalar olarak nasıl yarattığını görmediniz mi? )
 
Nebe 78/12 Ve beneyna fevkaküm seb'an şidaden ( Ve üstünüze yedi sağlamını bina ettik. )
 
** Boyutlar / Frekanslar araı geçiş kapısı ( portal ) tasviri ( Geçiş katmanı su ile tavir edilmektedir. )
 

Öte yandan Kur'an'da "Göklerin Kapıları" ifadesi ilk kez 7. sure olan A'raf suresinde olmak üzere 3 kez geçer. ( 7 rakamının "Yedi Gök" kavramı ile olan ilintisi dikkat çekicidir. )

*İnsan kafasında 7 adet yuvarlak delik / boşluk bulunması da “Yedi Gök” kavramı ile ilintilidir. ( 2 Kulak Deliği, 2 Burun Deliği, 2 Göz Çukuru ve 1 Ağız Boşluğu … 7 Gök )

A'raf 7/40 İnnellezine kezzebu bi ayatina vestekberu anha la tüfettehu lehüm ebvabüs semai ve la yedhulunel cennete hatta yelicel cemelü fı semmil hıyad ve kezalike neczil mücrimın ( O ayetlerimizi yalanlayanlara ve onlara kibirlenenlere, onlara göğün kapıları kesinlikle açılmaz. Deve iğne deliğinden geçene kadar bahçeye giremezler. İşte suçluları böyle karşılıklandırırız. )

Hicr 15/14 e lev fetahna aleyhim baben mines semai fe zallu fıhi ya'rucun ( Ve şayet onların üzerine gökten kapı açsak da, ona meyledip dönseler, )

Kamer 54/11 Fe fetahna ebvabes semai bi main münhemir ( Böylece akıp dökülen su ile göğün kapılarını açtık. ) ***

*** Ayette frakanslar arası geçiş kapısının ( portalın ) su katmanından oluştuğu açıkça tanımlanmaktadır.


 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Tek Başına

İnsanın ailesi, dostları, ait olduğu sosyal çevre, bağlı olduğu dernekler, kulüpler, organizasyonlar, örgütler vb. ona güven veren, yalnız olmadığını düşündüren, kendisini güçlü hissetmesini sağlayan dünyevi unsurlardır. İnsan bu sosyal çevresini ve ilişkilerini toplum içinde faydaya dönüştürme ve diğer insanlara karşı üstünlük kurma aracı olarak görmeye meyillidir.
 
Ancak Allahü Teala, insanın "YALNIZ" olduğunu, dünya hayatında yaptığı her icraatından bireysel olarak sorumlu olduğunu, sorumluluğu atacağı bir başkası olmadığını, olamayacağını, kıyamet gününde de ( ayağa kalkış gününde ) "tek başına" olacağını  6 farklı ayette vurgulamaktadır. O'na "yalnız ve tek başına" olarak kavuşulacağını içeren ayetlerin adedinin 6 olması ilahi nümeroloji açısından dikkat çekicidir. 
 
Bakara 2/54 Ya eyyühellezine amenu enfiku min ma rezaknaküm min kabli en ye'tiye yevmün la bey'un fıhi ve la hulletün ve la şefaah vel kafirune hümüz zalimun ( Ey o inananlar, içinde karşılıklı alışveriş, dostluk ve af için vesile olmayan o gün yetmeden önce o sizi rızıklandırdıklarımızdan harcayın. İnkarcılar onlar zalimlerdir. )
 
Mü'minun 23/101 Fe iza nüfiha fis suri fe la ensabe beynehüm yevmeizin ve la yetesaelun ( Borunun içine üflendiğinde, o gün onların aralarında akrabalık kalmaz ve birbirlerini sual edemezler. )
 
Lokman 31/33 Ya eyyühen nasütteku rabbeküm vahşev yevmen la yeczı validün an veledihı ve la mevludün hüve cazin an validihı şey'a inne va'dellahi hakkun fe la teğurrannekümül hayatüd dünya ve la yeğurranneküm billahül ğarur ( Ey insanlar, Rabb' inizden sakının. Ne babanın çocuğuna, ne de çocuğun babasına birşey karşılık veremediği günden korkun. Kesinlikle Allah' ın vaadi gerçektir. O halde, dünya hayatı sizi kesinlikle aldatmasın. Aldatıcı sizi kesinlikle Allah ile aldatmasın. )
 
Mümtehine 60/3 Len tenfe'aküm erhamüküm ve la evladüküm yevmel kıyameti yefsılü beyneküm vallahü bi ma ta'melune basir ( Ayağa kalkış gününde, size ne yakınlarınız, ne de çocuklarınız fayda vermez. Aranızı ayırır. Allah ne yaptığınızı görendir. )
 
Meryem 19/80 Ve nerisühu ma yekulü ve ye'tına ferda ( Ve o dediklerine varis olacağız, onu o dediklerine varis kılacağız. Bize tek başına gelecek. )
 
Meryem 19/95 Ve küllühüm atıhi yevmel kıyameti ferda ( Ve ayağa kalkış gününde onların hepsi O’na tek başına gelirler. )

23 Eylül 2016 Cuma

Kitaptan Başka Hakem Yoktur

Allahü Teala, Al'i İmran suresinin 80. ayetinde habercilerin ve meleklerin Rab konumunda düşünülmemesi gerektiğini belirtmektedir. Dolayısıyla şeyhlerin, hocaların, alim olduğunu iddia eden kişilerin sözlerinin hüküm niteliğinde addedilmemesi gerektiğini vurgulamaktadır.
 
Allah, insan için gerekli tüm bilgiyi Kur'an'da verdiğini, kendi kelamı yani Kur'an ayetleri dışında herhangi bir kaynağın referans olarak baz alınamayacağını açıkça belirtmektedir. Buna rağmen islami kültürde ve kitap verilen diğer kültürlerde "Din Adamı / Dini Lider vb." ünvanına sahip kişilerin söylemlerinin hüküm niteliğinde algılandığına şahit olunmaktadır.
 
Allah'ın konuya ilişkin aşağıdaki iki ayeti son derece açıktır.
 
Maide 5/43 Ve keyfe yühakkimuneke ve ındehümüt tevratü fıha hukmüllahi sümme yetevellevne min ba'di zalik ve ma ülaike bil mü'minın ( Ve içinde Allah' ın hükmü bulunan Tevrat yanlarındayken seni nasıl hakem yaparlar da sonra, bunun ardından yüz çevirirler? Ve onlar inananlar değillerdir. )
 
En'am 6/114 E fe ğayrallahi ebteğıy hakamen ve hüvellezi enzele ileykümül kitabe müfassala vellezine ateynahümül kitabe ya'lemune ennehu münezzelün min rabbike bil hakkı fe la tekunenne minel mümterın ( Size kitabı ayrıntılandırılmış olarak indirdiği halde Allah' tan başka hakem mi arayayım? Ve o kendilerine kitap verdiklerimiz, kesinlikle onun gerçekten Rabb' lerinden indirilmiş olduğunu bilirler. O halde şüphe edenlerden olma. )
 
Yukarıdaki her iki ayetin kod numaralarını oluşturan rakamlar toplandığında 12 sayısı ( 6+6 = 12 ) elde edilmektedir. İki adet 6'nın yanyana oluşturduğu 66 sayısı Allah kelimesini oluşturan harflerin ebced değerleri toplamına eşittir.
 
5/43 ... 5+4+3 = 12 ... 6+6
 
6/114 ... 6+1+1+4 = 12 ... 6+6

Allah'ın kelamından, sözünden başka inanılacak söz olmadığı, sahte hocalara, şeyhlere, mürşidlere, din adamlarına inanılmaması gerektiği aşağıdaki ayetlerde açıkça belirtilmiştir.

A'raf 7/185 - E ve lem yenzuru fı melekutis semavati vel erdı ve ma halekallahü min şey'in ve en asa en yekune kadıkterabe ecelühüm fe bi eyyi hadısin ba'dehu yü'minun ( Allah' ın göklerdeki ve yerdeki mülkiyetine ve Allah' ın şeyden o yaratmış olduğuna ve belki de vadelerinin yaklaşmış olduğuna bakmadılar mı? Artık ondan başka hangi söze inanırlar. )

Casiye 45/6 - Tilke ayatüllahi netluha aleyke bil hakk fe bi eyyi hadısin ba'dellahi ve ayatihı yü'minun ( Bunlar Allah' ın ayetleridir. Onları sana gerçek ile okuruz. O halde Allah' tan ve ayetlerinden sonra hangi söze inanırlar? )

Mürselad 77/50 - Fe bi eyyi hadisin ba'dehu yu'minun ( O halde onun ardından hangi söze inanırlar? )


 
 
 
 

İlim

"İlm" ( İlim ) kelimesi Kur'an'da Allah'ın sıkça vurguladığı temel kavramlardan biridir. Rabb'imiz tüm yaratılışın bir ilim, bilgi dokusundan oluştuğunu, var oluşun her detayında derin bilgilerin mevcut olduğunu ve tüm mahlukatın bu ilimle, bilgiyle kuşatıldığını beyan etmektedir. Bir başka deyişle, büyük bir bilgi matrisinin içinde yer aldığımız düşünülebilir. 
 
Bugün "Bilim" ile "Dini" karşılaştırıp, dini zayıf konumlandırmaya çalışanlar, hatta "Bilim dini yendi." gibi  beyanlarda bulunanlar büyük yanılgı içindedirler. Zira "Din" yani Allah'ın ilmi herşeyi kapsamaktadır. Yani insanların "bilim" olarak algıladıkları bilgi setleri, Allah'ın ilminin sadece küçük parçalarıdırlar. Allahü Teala "bilim" olarak algılanan tüm kavramları ve gerçekleri ayetlerinde kelimesel ve nümerik deliller ile açıklamıştır. Allah, ilmi kavramayanları ayetinde şöyle tanımlamıştır.
 
Yunus 10/39 - Bel kezzebu bima lem yühıytu bi ılmihı ve lemma ye'tihim te'vılüh kezalike kezzebellezine min kablihim fenzur keyfe kane akıbetüz zalimın ( Bilakis, O'nun ilmini kuşatıp kavrayamadıklarından dolayı yalanladılar. Onun yorumu onlara asla gelmedi. Onlardan öncekiler de işte böyle yalanlamışlardı. Artık bak zalimlerin sonu nasıl oldu. )
 
Allah'ın herşeyi ilimle kuşatmış olduğunu belirten ayetlerin adedi 6' dır. 6 rakamı nümerolojik ve ilahi mühür niteliği taşıması açısından dikkat çekicidir.
 
En'am 6/80 Ve haccehu kavmüh kale e tühaccunnı fillahi ve kad hedan ve la ehafü ma tüşrikune bihı illa en yeşae rabbi şey'a vesia rabbi külle şey'in ılma e fe la tetezekkerun ( Ve kavmi onunla mücadele etti. "Beni yönlendiren Allah hakkında benimle mücadele mi ediyorsunuz? Rabb' imin dilediği şey haricinde, O’na ortak koştuklarınızdan korkmam. Rabb' im  herşeyi ilimce kapsayan genişliktedir. O halde hatırlamaz mısınız?" dedi.
 
A'raf 7/89 Kad ifterayna alellahi keziben in udna fı milletiküm ba'de iz neccaynellahü minha ve ma yekunü lena en neude fıha illa en yeşaellahü rabbüna vesia rabbüna külle şey'in ılma alellahi tevekkelna rabbeneftah beynena ve beyne kavmina bil hakkı ve ente hayrul fatihın ( Allah bizi o ondan kurtardıktan sonra sizin milletinize dönersek, Allah' a karşı yalan uydurmuş oluruz. Rabb' imiz Allah' ın dilemesi haricinde oraya geri dönüşümüz olamaz. Rabb' imiz ilmen herşeyi kapsayan genişliktedir. Biz Allah' a dayanıp sığınırız. Rabb' imiz, bizimle kavmimiz arasını gerçekten aç. Sen açanların en hayırlısısın. )
 
18/91 Kezalik ve kad ehatna bi ma ledeyhi hubra ( İşte böyleydi. Onun yanında olanları ilimle kuşattık. )
 
20/98 İnnema ilahükümüllahüllezı la ilahe illa hu vesia külle şey'in ılma ( Kesinlikle ilahınız, haricinde ilah olmayan o Allah’ tır. Herşeyi ilmen genişçe kapsar. )
 
Mü'min 40/7 Elllezıne yahmilunel arşe ve men havlehu yüsebbihune bi hamdi rabbihim ve yü'minune bihı ve yestağfirune lillezıne amenu rabbena vesı'te külle şey'ir rahmeten ve ılmen fağfir lillezıne tabu vettebeu sebıleke vekıhim azabel cehım ( O arşı, tahtı yüklenip taşıyanlar ve onun çevresindekiler övgü sözleri söyleyerek Rabb' lerini överler. O’na inanırlar ve o inananlar için af isterler. Rabb' imiz, herşeyi rahmet olarak ve ilim olarak kapsamışsındır. O halde, o tevbe edenler için ve senin yoluna tabi olanlar için af eyle. Onları cehennem azabından koru. )
 
Talak 65/12 Allahüllezi haleka seb'a semavatin ve minel ardı mislehünne yetenezzelül emru beynehünne li ta'lemu ennallahe ala külli şey'in kadirun ve ennallahe kad ehata bi külli şey'in ilmen ( Allah, o yedi gökleri ve yerden de onların aynısını yaratandır. Emir, kesinlikle Allah' ın herşeye gücü yeten olduğunu bilmeniz için onların arasından iner. Kesinlikle Allah herşeyi ilmen kuşatmıştır.)
 
Kur'an'da "İlm" ( İlim ) kelimesi ise 105 kere tekrarlanmaktadır. Bu sayının nümerolojik hesabı yapıldığında ilahi mühür olan 6 rakamına erişilmektedir. 105 ... 1+0+5 = 6 )
 


 
 

Tek Topluluk ( Ümmeten Vahideten ) ?

Allahü Teala, insanların yaratış sonrasında doğru olmayan yolda ilerleyen tek bir topluluk olduklarını, kendisinin insanlara ilim ve yönlenme ( hidayet ) bahşetmesinden sonra sınav niteliğinde bir ayrışımın gerçekleştiğini ve bu ayrışımın kıyamet gününe  ( ayağa kalkış günü ) kadar olan süreçte ve daha sonrasındaki ahiret sürecinde de devam edeceğini ayetlerinde belirtmektedir.

Allah insanları, onlara verdikleriyle sınamakta, sınavı geçmek için gerekli unsurları ayetlerinde açıkça beyan etmekte ve kıyamet gününe / hesap gününe kadar devam edecek bu sınavın sonucuna göre de cenneti ve cehennemi dolduracağını belirtmektedir.

Allah insanların "Tek Topluluk" olmalarını istememektedir. Zira "Tek Topluluk" olma durumunun, başlangıçtaki gibi yerde Allah'a isyan eden insanlar güruhu oluşturacağını beyan etmektedir. Bu husus ayetlerde şöyle ifade edilmektedir.
 
Maide 5/48 Ve enzelna ileykel kitabe bil hakkı müsaddikan li ma beyne yedeyhi minel kitabi ve mühayminen aleyhi fahküm beynehüm bi ma enzelellahü ve la tettebı' ehvaehüm an ma caeke minel hakk li küllin cealna minküm şir'aten ve minhaca ve lev şaellahü le cealeküm ümmeten vahıdeten ve lakin li yeblüveküm fı ma ataküm festebikul hayrat ilellahi merciuküm cemıan fe yünebbiüküm bi ma küntüm fıhi tahtelifun ( Ve sana da, kitaplardan o ondan öncekileri doğrulayan ve onları kollayan kitabı gerçek ile indirdik. O halde, onların aralarında Allah' ın indirdiği ile hükmet. Onların heveslerine tabi olarak, sana o gerçekten gelen üzerine sapma. Biz, sizlerden her biriniz için doğru yol oluşturduk. Şayet Allah dileseydi sizi tek topluluk kılardı. Lakin o size verdikleri hakkında sizi sınamak içindi. Öyleyse hayırlara ilerleyin. Hepinizin dönüşü Allah' adır. Artık, o hakkında ihtilafa düştüklerinizi size o haber verir. )

Hud 11/118 Ve lev şae rabbüke le cealen nase ümmeten vahıdeten ve la yezalune muhtelifın ( Ve şayet Rabb' in dileseydi insanları tek topluluk kılardı da ihtilaf etmekten geri durmazlardı. )

Nahl 16/93 Ve lev şaellahü le cealeküm ümmeten vahıdeten ve lakin yüdıllü men yeşaü ve yehdı men yeşa' ve le tüs'elü enne an ma küntüm ta'melun ( Ve şayet Allah dileseydi sizi tek topluluk kılardı. Lakin dilediği kimseyi saptırır ve dilediği kimseyi yönlendirir. O yapmakta olduklarınızdan kesinlikle sual edileceksiniz. )

Şura 42/8 Ve lev şaellahü le cealehüm ümmeten vahıdeten ve lakin yüdhılü men yeşaü fı rahmetih vezzalimune ma lehüm min veliyyin ve la nesır ( Ve şayet Allah dileseydi, onları tek topluluk kılardı. Lakin, dilediği kimseyi rahmetine sokar. Zalimler, onlara ne dost ne de yardımcı yoktur. )

Ancak günümüzde "Globalleşme", "Küreselleşme", "Dünya Vatandaşı Olma", "Tek Dünya Devleti Kurma" gibi kavramların sıkça dile getirildiğini, bu yönde planlar yapıldığını ve toplumun bu yönde şartlandırıldığını, telkinlere maruz bırakıldığını görmekteyiz. Farklı ırklara, dillere, renklere, kültürlere sahip insanların birbirleriyle kardeşçe, dostça yaşamaları olması gereken durum iken, tüm bu insanları belirli hedefler doğrultusunda aynı düşünsel formata sokmaya çalışmak, onları tek tip düşünen robotlara dönüştürecek stratejiler geliştirmek ve uygulamak doğru yol olmayabilir. Zira Allahü Teala, yarattığı sistemde uyguladığı sınav kapsamında insanlar arasındaki bu ayrışımın, bu farklılığın olmasını istemektedir.

Rum 30/22 - Ve min ayatihı halkus semavati vel erdı vahtilafü elsinetiküm ve elvaniküm inne fı zalike le ayatin lil alimın ( Ve göklerin, yerin yaratılışı, dillerinizin ve renklerinizin çeşitliliği O’nun ayetlerindendir. Kesinlikle bunda, bilenler için ayetler vardır. )

Zuhruf 43/33 Ve lev la en yekunen nasü ümmeten vahıdeten le cealna li men yekfüru bir rahmani li büyutihim sukufen min fiddatin ve mearice aleyha yazherun ( Ve şayet insanların tek topluluk olma durumu olmasaydı, Rahman' ı inkar eden kimselerin evleri için gümüş tavanlar ve onun üzerine çıkmaya merdivenler oluştururduk. )
 

20 Eylül 2016 Salı

Dünya Hayatı ve Ahiret Yurdu

Zümer 39/30 - İnneke meyyitün ve innehüm meyyitun ( Kesinlikle sen ölüsün ve kesinlikle onlar da ölüler. )

Zümer suresinin 30. ayetindeki bu ifade evvelki bölümlerde incelenmiş ve dünya hayatı olarak nitelenen sürecin esas itibarıyla bir "ölü olma" süreci olduğu tespiti yapılmıştı.
Kur'an'da "Dünya Hayatı" tanımlaması 65 * ayette yer almaktadır. Bu ayetlerde Dünya Hayatının bir aldanma / aldatmaca ( illüzyon ) olduğu, ona ondan ötesi yokmuş gibi bağlanılmaması gerektiği, daim, ebedi, yaşayan ve gerçek olan ahiret yurduna kavuşabilmek için çaba sarfedilmesi gerektiği ısrarla vurgulanmaktadır.

( * 65 ... 6+5 = 11 Nümerolojik olarak elde edilen 11 sayısı şirkin ve Şeytan aldatmacasının sembolü niteliğindedir. Zira Şeytan insanları "Sadece dünya hayatının var olduğuna, dünya hayatının faydasına erişmek için her yolun mübah olduğuna, dünyevi menfaatlere tutkuyla bağlanılması gerektiğine ve insanın kendisine kulluk etmesi durumunda bu dünyevi menfaatleri ona sağlayacağına inandırmaya çalışmaktadır. Dünya'da yaşanan bunca ızdırap ve acı Şeytan'ın bu telkinine kanmış olan insanlardan kaynaklanmaktadır. )

"Dünya Hayatı" ve "Ahiret Yurdu" ile ilgili net mesaj içeren birkaç ayet aşağıdadır.

Fatir 35/5 Ya eyyühen nasü inne va'dellahi hakkun fe la teğurrannekümül hayatüd dünya ve la yeğurranneküm billahil ğarur ( Ey insanlar, Allah' ın vaadi kesinlikle gerçektir. O halde dünya hayatı kesinlikle sizi aldatmasın. Aldatan da sizi Allah ile  aldatmasın.)

42/20 - Men kane yürıdü harsel ahırati nezid lehü fı harsih ve men kane yürıdü harsed dünya nü'tihı minha ve ma lehu fil ahırati min nesıb ( Kim ahiretin ekinini istemişse ona ekinde artırırız. Kim dünyanın ekinini istemişse ona ondan veririz. Ama ona ahirette nasip yoktur. )*

*Ayette, nefsaniyetine yenik düşerek kaba madde alemi olan dünyaya saplanmış ve ondan başkasını düşünmeyen ve istemeyenlerin asla üst süptil boyutlara geçiş liyakatine erişemeyecekleri, kaba madde aleminde defaatle reenkarne olacakları dolaylı olarak bildirilmektedir.

Hadid 57/20 İ'lemu enne mel hayatüddünya le'ıbun ve lehvun ve zinetun ve tefahurun beyneküm ve tekasurun fil'emvali vel evladi ke meseli ğaysin a'cebel kuffare nebatühu sümme yekunu hutamen ve fil ahıreti azabun şeduydun ve mağfiretun minallahi ve rıdvanun ve mel hayatüddünya illa meta'ulğurur ( Bilin ki o dünya hayatı kesinlikle oyundur, eğlencedir, süstür, aranızda övünmedir, mallardan ve çocuklardan çoğaltmadır. Bitirip yetiştirdiği, ekincilerin hoşuna giden yağmur misali gibidir. Sonra kırpılmış parça olur. Ahirette şiddetli azap, Allah' tan af ve rıza vardır. Dünya hayatı aldatıcı fayda haricindeki değildir. )

En'am 6/32 Ve mel hayatüd dünya illa leıbün ve lehv ve led darul ahıratü hayrun lillezıne yettekun e fe la ta'kılun ( Ve dünya hayatı, oyun ve eğlence haricindeki değildir. Ahiret yurdu ise, o sakınanlar için daha hayırlıdır. O halde akıl etmez misiniz? )
Ankebut 29/64 Ve ma hazihil hayatüd dünya illa lehvün ve leıb ve inned darel ahırate le hiyel hayevan lev kanu ya'lemun ( Ve bu dünya hayatı eğlence ve oyun haricindeki değildir. Kesinlikle ahiret yurdu, o yaşayandır. Keşke bilmiş olsalardı. )

Bakara 2/200 Fe iza kadaytüm menasikeküm fezkürullahe ke zikriküm abeküm ev eşedde zikra fe minen nasi men yekulü rabbena atina fid dünya ve ma lehu fil ahırati min halak ( İbadetlerinizi yaptığınızda Allah’ ı, babalarınızı hatırladığınız gibi veya daha şiddetli hatırlayın. İnsanlardan kim "Rabb' imiz bize dünyada ver." derse, ona ahirette nasip yoktur. )

Şura 42/20 Men kane yürıdü harsel ahırati nezid lehü fı harsih ve men kane yürıdü harsed dünya nü'tihı minha ve ma lehu fil ahırati min nesıb ( Kim ahiretin ekinini istemişse ona ekinde artırırız. Kim dünyanın ekinini istemişse ona ondan veririz. Ama ona ahirette nasip yoktur. )

Necm 53/29 Fe a'rıd an men tevella an zikrina ve lem yurid illel hayated dunya ( O halde o bizi hatırlamaya yüz çevirmiş ve dünya hayatından başkasını istemeyen kimselerden yüz çevirip dön. )

A'la 87/16 Bel tü'sirunel hayated dünya ( Bilakis dünya hayatını tercih ediyorsunuz. )

Ra'd 13/26 - Allahü yebsütur rizka li men yeşaü ve yakdir ve ferihu bil hayatid dünya ve mel hayatüd dünya fil ahırati illa meta ( Allah, rızkı dilediği kimseye genişletir ve daraltır. Dünya hayatıyla ferahlayıp sevinirler. Oysa dünya hayatı ahiretin yanında fayda / meta haricindeki değildir. )

Ankebut 29/64 - Ve ma hazihil hayatüd dünya illa lehvün ve leıb ve inned darel ahırate le hiyel hayevan lev kanu ya'lemun ( Ve bu dünya hayatı eğlence ve oyun haricindeki değildir. Kesinlikle ahiret yurdu, o yaşayandır. Keşke bilmiş olsalardı. )


9 Eylül 2016 Cuma

Sınav ( Fitne - Bela )

Allahü Teala, yaratılışın insan için bir sınav olduğunu, yaratılışının hemen ardından Şeytan ile olan ilk sınavında başarısız olan insanın maddeden sıyrılıp özü olan ruhsal niteliğine dönebilmesi, yani kovulduğu cennete geri dönebilmesi için "hayat" adı verilen sınavda başarılı olması gerektiğini bir çok ayette açıkça beyan etmektedir.
 
Mülk 67/2 - Ellezi halekal mevte vel hayate li yeblüveküm eyyüküm ahsenu amelen ve hüvel azizul ğafur ( Ölümü ve hayatı, hanginizin daha güzel iş, çalışma yapacağını sınamak için o yarattı. O büyüktür affedendir. )
 
Tevbe 9/126 - E ve la yeravne ennehüm yüftenune fı külli amin merraten ev merrateyni sümme la yetubune ve la hüm yezzekkerun ( Onlar her yıl bir veya iki kere kendilerinin kesinlikle her çeşidinden sınandıklarını görmüyorlar mı? Sonra tevbe etmiyorlar ve hatırlamıyorlar. ) *

* İnsanın her anının bir sınav olduğu gerçeğinin yanısıra, ayette insanın her yıl çok büyük bir veya iki sınavdan geçtiği bilgisi verilmekte gibi görünmektedir.
 
Bakara 2/124 - Ve iz ibtela ibrahıme rabbühu bi kelimatin fe etemmehünn kale innı caılüke lin nasi imama kale ve min zürriyyetı kale la yenalü ahdiz zalimın ( Ve zamanında Rabb' i İbrahim’ i kelimeler ile sınadı. Böylece onları tamamladı. "Kesinlikle ben seni insanlar için önder kıldım." dedi. "Ve soyumdan da." dedi. "Zalimler ahdime erişemezler." dedi. )
 
A'raf 7/168 - Ve katta'nahüm fil erdı ümema minhümüs salihune ve minhüm dune zalike ve belevnahüm bil hasenati ves seyyiati leallehüm yarciun ( Ve onları yerde topluluklara ayırdık. Onlardan iyi olanlar da vardı ve onlardan bundan başkaları da. Onları güzelliklerle ve kötülüklerle sınadık. Umulur ki dönerler. )
 
En'am 6/165 - Ve hüvellezi cealeküm halaifel erdı ve rafea ba'daküm fevka ba'dın deracatin li yeblüveküm fı ma ataküm inne rabbeke serıul ıkabi ve innehu le ğafurun rahım ( Ve sizi yerin halifeleri kılan ve size o verdikleri ile sizi sınamak için, bazınızı bazınıza derecelerle üstün kılan O'dur. Kesinlikle Rabb' in azabı hızlı olandır. Kesinlikle O affedendir merhametlidir. )
 
Kur'an'da Sınav / Sınamak anlamına gelen Fitne, Bela kelimeleri 37 ( 3 + 7 = 10 ) surede toplam 66 ( Allah kelimesini oluşturan harflerin ebced değerleri toplamı ) kere geçmektedir. Her iki sayının da ilahi mühür nümerolojisi açısından oldukça dikkat çekici olduğu görülmektedir.
 


 
 
 

Haberciyi Allah'a Ortak Koşma Yanılgısı

Bazı insanlar bilinçli veya bilinçsiz şekilde Habercilerin insan ötesi ilahi varlıklar olduklarını düşünerek onları söylemlerinde ve davranışlarında Allahü Teala'ya ortak koşmaktadırlar. Özellikle gerçekliği tartışılabilir olan birçok hadiste Haberci, maalesef olması gerekenden çok daha farklı bir konumda tutulmakta ve açık bir şirk suçu işlenmektedir.
 
Örneğin Allah kelamını içerdiği belirtilen ve Levlake hadisi olarak bilinen şu cümlenin gerçekliğine inanılmaktadır. “Ey habibim sen olmasaydın alemleri yaratmazdım.” ( Yani söyleme göre Allahü Teala alemleri Haberci için yaratmış. )

Oysa ki Allahü Teala aşağıdaki ayetlerde bu konuda insanlara açık uyarılarını iletmiştir.

Al'i İmran 3/80 - Ve la ye'müraküm en tettehızül melaikete ve nebiyyıne erbaba e ye'müruküm bil küfri ba'de iz entüm müslimun

( Ve size, melekleri ve habercileri Rabler edinmeyi emretmez. Teslim olanlar olmanızdan sonra, size inkarı mı emreder? )

Maide 5/43 - Ve keyfe yühakkimuneke ve ındehümüt tevratü fıha hukmüllahi sümme yetevellevne min ba'di zalik ve ma ülaike bil mü'minın

( Ve içinde Allah' ın hükmü bulunan Tevrat yanlarındayken seni nasıl hakem yaparlar da sonra, bunun ardından yüz çevirirler? Ve onlar inananlar değillerdir.  )

Haberci de kendi ağzıyla sadece bir insan olduğunu ve Allah'ın kendisinden istediği tebliği ifa ettiğini belirtmektedir.

En'am 6/50 - Kul la ekulü leküm ındı hazainüllahi ve la a'lemül ğaybe ve la ekulü leküm innı melek in ettebiu illa ma yuha ileyy kul hel yestevil a'ma vel besır e fe la tetefekkerun

( Size Allah' ın hazineleri benim indimdedir." demiyorum. Gaybı da bilmiyorum. Size, kesinlikle ben meleğim de demiyorum. Kesinlikle ben ancak o vahyedilene tabi oluyorum." de. "Kör ile gören eşit seviyede midir? Fikretmez misiniz?" de. )

Hud 11/31 - Ve la ekulü leküm ındı hazinüllahi ve la a'lemül ğaybe ve la ekulü innı melekün ve la ekulü lillezıne tezderı a'yünüküm len yü'tiyehümüllahü hayra allahü a'lemü bima fı enfüsihim innı izen le minez zalimın

( Ve "Ben sizlere Allah' ın hazinesi indimdedir demiyorum. Gaybı da bilmiyorum. Kesinlikle ben meleğim de demiyorum. O gözünüzde hakir olanlar için, Allah onlara asla hayır vermez de demiyorum. O nefislerinin içinde olanı Allah bilir. O zaman kesinlikle ben zalimlerden olurum." )
 
Ayrıca, Habercilerin de, nefsani duyguları, hataları, şaşırmaları olan insanlar oldukları, Allah'ın bazı ayetlerde Habercilerin hatalarını ve onlara açık uyarılarını beyan etmesiyle sabittir.
 
En'am 6/68 - Ve iza raeytellezine yehudune fı ayatina fe a'rıd anhüm hatta yehudu fı hadısin ğayrih ve imma yünsiyennekeş şeytanü fe la tak'ud ba'dez zikra meal kavmiz zalimın

( Ve ayetlerimiz hakkında dalıp gidenleri yönelenleri gördüğün zaman, onlar ondan başka söze yönelene kadar onlardan yüz çevir. Eğer Şeytan kesinlikle sana unutturursa, hatırladıktan sonra artık o zalimler kavmiyle birlikte oturma. )
 
Tevbe 9/43 - Afallahü ank lime ezinte lehüm hatta yetebeyyene lekellezine sadeku ve ta'lemel kazibın

( Allah sana af eylesin. O doğrular sana açığa çıkana ve yalancıları bilene kadar beklemeden neden onlara izin verdin? )
 
Yunus 10/109 - Vettebı' ma yuha ileyke vasbir hatta yahkümellah ve hüve hayrul hakimın

( Ve sana vahyedilene tabi ol. Allah hüküm verene kadar sabret. O hakimlerin en hayırlısıdır. )
 
Hud 11/112 - Festekım kema ümirte ve men tabe meake ve la tatğav innehu bima ta'melune besır

( O halde emredildiğin gibi doğru ol. Seninle birlikte tevbe edenler de. Azmayın. Kesinlikle O ne yaptığınızı görendir. )
 
İsra 17/73 - Ve in kadu le yeftinuneke anillezı evhayna ileyke li tefteriye aleyna ğayrahu ve izen lettehazuke halıla

( Ve neredeyse seni, o sana vahyettiğimiz hakkında, bize ondan başkasını uydurman için fitneye düşüreceklerdi. O zaman seni sadık samimi dost edineceklerdi. )
 
İsra 17/74 - Ve lev la en sebbetnake lekad kidte terkenü ileyhim şey'en kalıla 

( Ve şayet sana sebat vermemiş olsaydık, onlara doğru, az şey kadar meyledecektin, terkedecektin. )
 
İsra 17/75 - İzen le ezaknake dı'fel hayati ve dı'fel memati sümme la tecidü leke aleyna nesıra

( O zaman sana hayatı kat kat ve ölümü kat kat tattırırdık. Sonra bize karşı sana yardımcı bulamazdın. )

Taha 20/40 - İz temşı uhtüke fe tekulü hel edüllüküm ala men yekfülüh fe raca'nake ila ümmike key tekarra aynüha ve la tahzen ve katelte nefsen fe necceynake minel ğammi ve fetennake fütunen fe lebiste sinıne fı ehli medyene sümme ci'te ala kaderin ya musa

( Zamanında kızkardeşin yürürdü de "Sizi ona bakacak kişiye yönelteyim mi?" derdi. Böylece seni annene gözü aydın olsun ve hüzünlenmesin diye geri döndürdük. Bir nefsi öldürdün de seni gamdan kurtardık. Seni sınavlarla sınadık da Medyen' in sahipleri içinde senelerce kaldın. Sonra kadere, ölçüye göre geldin ey Musa." )
 
Ahzab 33/1 - Ya eyyühen nebiyyüttekıllahe ve la tütııl kafirıne vel münafikın innellahe kane alimen hakima

( Ey haberci, Allah' tan sakın. İnkarcılara ve ikiyüzlülere itaat etme. Kesinlikle Allah bilendir hakimdir. )
 
Ahzab 33/2 - Vettebı ma yuha ileyke min rabbik innellahe kane bima ta'melune habıra 

( Ve o Rabb' inden sana vahyedilene tabi ol. Kesinlikle Allah ne yaptığınızdan haberdardır. )
 
Ahzab 33/52 - La yehıllü leken nisaü min ba'dü ve la en tebeddele bihinne min ezvacin ve lev a'cebeke husnühünne illa ma meleket yemınük ve kanellahü ala külli şey'in rakıba 

( Bundan başka kadınlar sana helal olmaz. Şayet güzellikleri seni etkileyip hoşuna gitse bile, o elinin malik oldukları hariç, onları başka eşlerle değiştirmek olmaz. Allah herşey üzerinde gözetleyendir. )

Saffat 37/139 - Ve inne yunüse le minel murselın

( Ve kesinlikle Yunus gönderilenlerdendi. )

Saffat 37/140 - İz ebeka ilel fülkil meşhun

( Zamanında dolu gemiye kaçmıştı. )

Saffat 37/141 - Fe saheme fe kane minel müdhadın

( Ok çekti de kaydırılanlardan oldu. )

Saffat 37/142 - Feltekamehül hutü ve hüve mülım

( Böylece onu balık yuttu. O kınayandı. )

Saffat 37/143 - Fe lev la ennehu kane minel müsebbihın

( Şayet kesinlikle o övgü sözleri söyleyenlerden olmasaydı. )

Saffat 37/144 - Le lebise fı batnihı ila yevmi yüb'asun

( Onun karnında diriltilecekleri güne kadar kalacaktı. )
 
Mü'min 40/78 - Ve lekad erselna rusülen min kablike minhüm men kasasna aleyke ve minhüm men lem naksus aleyk ve ma kane li rasulin en ye'tiye bi ayetin illa bi iznillah fe iza cae emrallahi kudiye bil hakkı ve hasira hünalikel mübtılun

( Ve senden önce de resuller gönderdik. Onlardan kimini sana anlattık. Onlardan kimini sana anlatmadık. Allah' ın izni haricinde ayet getirmek resul için olmaz. Artık Allah' ın emri geldiğinde gerçek ile hüküm verilir. Batılcılar orada hasarlanırlar. )
 
Tahrim 66/1 - Ya eyyühen nebiyyü lime tüharrimu ma ehallellahu leke tebteğıy merdate ezvacike vallahü ğafurun rahımun

( Ey haberci, eşlerinin rızasını arayarak, Allah' ın sana helal kıldığını neden haram kılıyorsun? Allah affedendir merhametlidir. )
 
Kıyamet 75/16 - La tuharrik bihi lisaneke li ta'cele bihi

( Onu acele yapmak için ona dilini kıpırdatma. )
 
Kıyamet 75/17 - İnne aleyna cem'ahu ve kur'anehu

( Kesinlikle onu toplaması ve onu okuması üzerimizedir. )
 
Kıyamet 75/18 - Fe iza kare'nahu fettebı kur'anehu

( O halde onu okuduğumuzda, okunuşunu takip et. )
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

6 Eylül 2016 Salı

Temiz Kelime

"Var" olarak algılanan maddi ve manevi tüm olguların aslında "yok" olduğu, tek var olanın ise Allah'ın "kelimeleri" olduğu evvelce ifade edilmişti.
 
Allahü Teala "kelimeden" yaratılmış olmayı, Haberci İsa'nın bir "kelime" olduğunu Maide 5/6 kodlu ayette beyan eder. 

Nisa 4/171 - Ya ehlel kitabi la tağlu fı dıniküm ve la tekulu alellahi illel hakk innemel mesıhu ıysebnü meryeme rasulüllahi ve kelimetüh elkaha ila meryeme ve ruhun minhü fe aminu billahi ve rusülih ve la tekulu selaseh intehu hayral leküm innemellahü ilahün vahid sübhanehu en yekune lehu veled lehu ma fis semavati ve ma fil ard ve kefa billahi vekıla ( Ey kitap sahipleri, dininizde azgınlık etmeyin ve Allah üzerine gerçek haricindekini söylemeyin. Meryem oğlu İsa Mesih, kesinlikle Allah' ın resulü, Meryem'e atmış olduğu kelimesi ve O’ndan ruhtur. O halde, Allah' a ve O’nun resullerine inanın ve üçtür demeyin. Kendi hayrınıza bundan imtina edin, vazgeçin. Kesinlikle ki Allah tek ilahtır. O, çocuk sahibi olmaktan yücedir. Göklerde ne varsa ve yerde ne varsa O’nadır. Vekil olarak Allah kafidir. )
 
Allah, Kur'an ilmiyle eğittiği, yetiştirdiği insanı nefsi kamil yapmak suretiyle temizlemek istediğini Maide 5/6 kodlu ayette beyan eder.

Maide 5/6 - Ya eyyühellezine amenu iza kuntüm iles salati fağsilu vücuheküm ve eydiyeküm ilel merafikı vemsehu bi ruusiküm ve ercüleküm ilel ka'beyn ve in küntüm cünüben fettahheru ve in küntüm merda ev ala seferin ev cae ehadün minküm minel ğaitı ev lamestümün nisae fe lem tecidu maen fe teyemmemu saıydan tayyiben femsehu bi vücuhiküm ve eydıküm minh ma yürıdüllahü li yec'ale aleyküm min haracin ve lakin yürıdü li yütahhiraküm ve li yütimme nı'metehu aleyküm lealleküm teşkürun ( Ey o inananlar, dua edecek olduğunuzda, yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi yıkayın. Başlarınızı ve iki topuğa kadar da ayaklarınızı meshedin. Eğer pis iseniz temizlenin. Eğer hasta iseniz veya seferde, yolculukta iseniz veya sizden biriniz dışkısını getirdiyse veya kadınlara dokunmuş da su bulamamışsanız, o halde temiz toprağa niyet edin. Böylece yüzlerinizi ve ellerinizi ondan meshedin. Allah üzerinize güçlüğü istemez ve lakin sizi temizlemeyi ve üzerinize olan nimetini tamamlamayı ister. Umulur ki şükredersiniz. )
 
"Temiz Kelime" ( Kelimeten Tayyibeten ) ifadesi Kur'an'da 2 ayette geçmektedir. İnsan "kelimesi" ile var olan İnsan, Allah'ın rızasına ve kelamına tekrar nail olabilmek için temizlenmek zorundadır. Allahü Teala, ancak "Temiz Kelimenin" kendisine yükseleceğini Fatir 35/10 kodlu ayette beyan etmiştir.

İbrahim 14/24 - E lem tera keyfe darabellahü meselen kelimeten tayyibeten ke şeceratin tayyibetin aslüha sabitün ve fer'uha fis sema' ( Görmedin mi ki Allah, kökü sabit ve dalları göğün içinde olan temiz ağaç gibi olan temiz kelimenin misalini nasıl beyan etti? )

Fatir 35/10 - Men kane yürıdül ızzete fe lillahil ızzetü cemıa ileyhi yas'adül kelimüt tayyibü vel amelüs salihu yerfeuh vellezine yemkürunes seyyiati lehüm azabün şedıd ve mekru ülaike hüve yebur ( Kim üstün kudreti istiyorsa, saygınlık üstün kudret tümüyle Allah içindir. Temiz kelime O’na yükselir. İyi işler de onu yükseltir. O kötülüklerle tuzak kuranlar, şiddetli azap onlaradır. İşte onların tuzağı, o batıp dağılır. )
 
Temiz anlamına gelen "Tayyib" kelimesinin Kur'an'da 46 kere tekrarlanması da nümerolojik açıdan önem arzetmektedir. Zira 46 sayısının nümerolojik değeri 4+6 = 10 ilahi mühür sayısını vermektedir. Yani "temizlenen" Allahü Teala'nın rızasına erişir.