30 Mart 2023 Perşembe

Bozgun, Kan ve Gözyaşı döngüsü

İlahi nizamdaki yaratılış sisteminin döngülerden oluştuğunu bildiren ayetler şöyledir. 

10/4 İleyhi merciukum cemia va'dellahi hakka İNNEHU YEBDEUL HALKA SUMME YUİYDUHU Lİ YECZİYELLEZİNE AMENU VE AMİLUS SALIHATİ BİL KİST vellezine keferu lehum şerabun min hamimin ve azabun elimun bima kanu yekfurun

( Dönüşünüz topluca O’nadır. Allah’ın vaadi gerçektir. KESİNLİKLE YARATIŞI O ORTAYA ÇIKARIP BAŞLATIR. SONRA O İNANANLARI VE İYİLİK YAPANLARI ADALETLE KARŞILIKLANDIRMAK İÇİN ONU DÖNDÜRÜR. O inkar edenler, inkar etmiş olmalarından dolayı onlara kaynar sudan içecek ve elim azap vardır. )

Yukarıdaki ayette döngülerin, ilahi yaratış sisteminin adil olarak işleyebilmesi için gerekli olduğu da bildirilmektedir.

30/11 Allahu yebdeul halka SUMME YUİYDUHU summe ileyhi turceun

( Allah yaratışı ortaya çıkarıp başlatır. SONRA ONU DÖNDÜRÜR. Sonra O'na döndürülürsünüz. )

Kaba madde planı dünya itibarıyla ayetlerdeki "Yuiyduhu" ( Onu döndürür ) ifadesi reenkarnasyon ( bedenlenme ) döngülerine işaret etmektedir ki bu döngüsel süreç ruhların farklı bedenlenmeler vasıtasıyla farklı deneyimlerden ve sınavlardan geçerek tekâmül etmelerine vesile olmaktadır.

Yaratılış döngülerin ezeli ve ebedi olduğu, henüz insanın yaratılmamış olduğu aşamada daha doğrusu büyük döngü başlangıcı öncesinde meleklerin "insanın bozguncu ve kan dökücü" olduğunu dile getirmeleri vasıtasıyla bildirilmektedir. Meleklerin bu bilgiye haiz olması büyük döngülerin teyidi niteliğindedir.

2/30 Ve iz kale rabbuke lil MELAİKETİ İNNİ CAİLUN FİL ERDİ HALİFEH KALU E TEC'ALU FİHA MEN YUFSİDU FİHA VE YESFİKUD DİMA ve nahnu nusebbihu bi hamdike ve nukaddisu lek kale inni a'lemu ma la ta'lemun

( Ve zamanında Rab’bin meleklere "KESİNLİKLE BEN YERDE HALİFE OLUŞTURACAĞIM." dedi. "Biz seni övgünle överken ve seni kutsarken ORADA BOZGUN YAPAN VE KANLAR, GÖZYAŞI DÖKEN BİRİNİ Mİ OLUŞTURACAKSIN?" dediler. "Kesinlikle ben sizin bilmediğinizi bilirim." dedi. )

Yukarıdaki ayette yer alan "bozgun, kan ve gözyaşından" oluşan şeytani nitelikli döngüler kaba madde planı dünyanın esasen cehennem olduğunu da teyid etmektedir.

A'raf suresinin 7/40 kodlu ayetinde inkarcıların, dünya cehenneminden kurtulamayacakları, "Göğün kapıların açılmaması" ifadesiyle bildirilmektedir.

7/40 İnnellezine kezzebu bi ayatina vestekberu anha LA TUFETTEHU LEHUM EBVABUS SEMAİ VE LA YEDHULUNEL CENNETE hatta yelicel cemelu fi semmil hiyad ve kezalike neczil mucrimin

( O ayetlerimizi yalanlayanlara ve onlara kibirlenenlere, ONLARA GÖĞÜN KAPILARI KESİNLİKLE AÇILMAZ. Deve iğne deliğinden geçene kadar CENNETE GİREMEZLER. İşte suçluları böyle karşılıklandırırız. )

Hacc suresinin 22/22 kodlu ayetinde de tekâmüle erememiş ruhların, kaba madde planı dünya cehenneminde reenkarnasyon döngülerinin süreceği bildirilmektedir. Ayet kodunun nümerolojik değeri olan 8 sayısı ( 2+2+2+2 = 8 ) yeni döngü başlangıcının ve sonsuz döngünün sembolüdür.

22/22 KULLEMA ERADU EN YAHRUCU MİNHA min ğammin UİYDU FİHA ve zuku azabel harik

( Gamdan dolayı, ORADAN HER ÇIKMAYI İSTEDİKLERİNDE ORAYA GERİ DÖNDÜRÜLÜRLER. Tadın yakıcı azabı. )

Ayrıca bkz.

https://kuranilmi.blogspot.com/2022/08/reenkarnasyon-meselesi.html?m=1

https://kuranilmi.blogspot.com/2018/05/cehennemin-hipnotik-dunya-algs-yaratmas.html?m=1

29 Mart 2023 Çarşamba

Rahmani ve şeytani cinler ... Melekler ve Cin şeytanları

6/8 Ve kalu lev la unzile aleyhi melek ve LEV ENZELNA MELEKEN LEKUDİYEL EMRU summe la yunzarun

( Ve "Onun üzerine melek indirilmeli değil miydi?" dediler. ŞAYET MELEK İNDİRSEYDİK, İŞ BİTİRİLMİŞ OLURDU. Sonra gözetilmezlerdi, bakılmazlardı. )

6/9 Ve LEV CEALNAHU MELEKEN LE CEALNAHU RACULEN ve le lebesna aleyhim ma yelbisun

( Ve ŞAYET ONU MELEK KILSAYDIK DA ONU ADAM KILARDIK. O kuşkulandıklarını, üzerlerine kuşku olarak verirdik. )

Yukarıdaki ayetler özü ateş / ışık / elektromanyetik frekans / enerji frekansı olan süptil varlık nitelikli cinlerin kaba madde planı dünyada insan görünümlü olarak da tezahür ettiklerini teyid etmektedir. 

Tepesinde ateş / ışık halesiyle ve kanatlarıyla bir melek sembolizmi

Kanat olgusu, meleklerin göksel varlıklar ( üst süptil plan varlıkları ) olduğunu belirten bir sembolizmdir. Fatir suresinin ilk ayetinde yer alan "İkişer, üçer, dörder kanatlı melek resuller" ifadesindeki "kanat adetleri" meleklerin vazife derecelerini belirten teşbihi bir ifadedir. "Cenah / Ecnihat" kelimeleri "Kanat, Taraf, Yan / Kanatlar, Taraflar, Yanlar, Boyutlar" anlamlarını içermektedir.

35/1 El hamdu lillahi fatiris semavati vel erdi cailil MELAIKETİ RUSULEN ULİ ECNİHATİN MESNA VE SULASE VE RUBA' yezidu fil halki ma yeşa' innellahe ala kulli şey'in kadir

( Övgü, gökleri ve yeri yoktan yaratan,  MELEKLERİ İKİŞER, ÜÇER, DÖRDER KANATLI RESULLER KILAN Allah içindir. O yaratışta ne dilerse artırır. Kesinlikle Allah her şeye gücü yetendir. )

İblis'in de bir cin olup melek kadrosunda yer almış olması bu noktada önem arzetmektedir. "Melek" kelimesi pozitif frekanslı süptil varlık olan ve ilahi nizamda "vazifeli varlık" aşamasına yükselmiş "rahmani cinlere" verilen genel bir isim, bir ünvandır.

Negatif frekanslı şeytani cinler ise Kur'an'da "Cin şeytanları" olarak zikredilmektedirler.

6/112 Ve kezalike cealna li kulli nebiyyin aduvven ŞEYATİNEL insi vel CİNNİ ....

( Ve her haberci için insan ve CİN ŞEYTANLARINI işte böyle düşman kıldık. ..... )

Dolayısıyla cin şeytanları olan ve Nefiller, Anunnaki vb. gibi isimlerle anılan cinler antik figürlerde kanatlı olarak tasvir edilmişlerdir. 


                   Nefil / Anunnaki figürleri

Bilindiği üzere "Şeytan" kelimesi "Yakan, Ateşleyen, Helak eden, Mahveden" anlamına gelen bir sıfattır.

Kur'an'da insanın ve cinin yapısal nitelikleri sırasıyla "Tiyn" ( Çamur, Balçık ) ve "Nar" ( Ateş ) olarak tanımlanmakta ancak melek için böyle açık bir tanımlama bulunmamaktadır. Sadece Saffat suresinin aşağıdaki ayetinde meleklerin yaratılışına ilişkin tersten ifadeyle beyan yer almaktadır.

37/150 Em halaknel melaiket inasen ve hum şahidun

( Melekleri kadın yarattık da onlar şahitler mi oldular? )

Melekler kaba madde planı algısına istinaden yapısal olarak cin* niteliğindedirler. Yani "Nar" ( Ateş ) olarak teşbih edilen "Enerji frekansı" niteliğine haizdirler. Meleklerin Kur'an'da "Şihab" ( Kıvılcım ) olarak tasvir edilmelerinin sebebi de budur. Bir "yıldız" olan Güneş de "ateş" ve temel "enerji" kaynağı niteliğindedir. Yıldız kelimesinin Melek kelimesiyle ilintili olması da konu bağlamında önem arzetmektedir. 

Necm ( Yıldız ) suresinde Allahu Teala'nın melek sembolü olan "Necm" ( Yıldız ) vasıtasıyla vahyetmesi"nden bahsedilmektedir.

* "Cin" kelimesi "Görünmeyen, Örtülü" anlamına gelmektedir. İngilizcedeki "Star" ( Yıldız ) kelimesinin Arapçadaki "Sitra" ( Örtü ) kelimesinin bir tezahürü olması da cin, yıldız, ateş ve örtü kavramları arasındaki batini ilintiyi ortaya koymaktadır.

53/1 Ven NECMİ iza heva

( Ve YILDIZ aşağı indiğinde.  )

......

53/7 Ve huve bil ufukil a'la

( Ve o en yüksek ufuktadır. )

53/8 Summe dena fe tedella

( Sonra yaklaştı da sarktı.  )

53/9 Fe kane kabe kavseyni ev edna

( Artık mesafesi iki yay kadar veya daha yakındı.  )

53/10 Fe EVHA ila abdihi ma EVHA

( Böylece kuluna o VAHYETTİĞİNİ VAHYETTİ. )

Hz. Musa'nın gördüğü ateş de esasen bilgi ve yönlendirme veren melektir. İlgili ayetlerde ateşin "Haber" ve "Huda" ( Yönlendirme ) vasıtası olduğu bildirilmektedir.

20/10 İz raa NARAN fe kale li ehlihimkusu inni anestu NARAN lealli atikum minha bi kabesin ev ecidu ALEN NARİ HUDA

( Zamanında ATEŞ gördü de ailesine "Durun, kesinlikle ben ATEŞ gördüm. Umulur ki ben size ondan ateş parçası kor getiririm veya ATEŞTE YÖNLENDİRME bulurum" dedi.  )

27/7 İz kale musa li ehlihi inni anestu NARA seatikum minha bi HABERİN ev atikum bi ŞİHABİN kabesin leallekum tastalun

( Zamanında Musa ailesine "Kesinlikle ben ATEŞ gördüm. Size ondan HABER ile geleceğim. Veya size kor gibi KIVILCIM** ile geleceğim. Umulur ki ısınırsınız." dedi. )

28/29 Fe lemma kada musel ecele ve sara bi ehlihi anese min canibit turi NARA kale li ehlihimkusu inni anestu NARAN lealli atikum minha bi HABERİN ev cezvetin minen nari leallekum tastalun

( Musa vadeyi tamamlayıp da ailesi ile seyirttiğinde dağın yanında ATEŞ gördü. Ailesine "Bekleyin, kesinlikle ben ATEŞ gördüm. Ondan size HABER ile veya ateşten bir parça ile geleceğimi umarım. Umulur ki ısınırsınız." dedi.  )

** Hicr suresinin aşağıdaki ayetlerinde Mele ul Ala'dan ( Yüksek Melekler Konseyi ) bigi çalan negatif frekanslı cinlerin ( cin şeytanlarının ) "Şihab" ( Kıvılcım ) tarafından takip edileceği bildirilmektedir. Ateş anlamı ilintisi olan "Şihab" kelimesi melek kavramını temsil etmektedir. 

15/18 İlla men isterekas sem'a fe etbeahu ŞİHABUN MUBİN

( O kulak hırsızlığı yapan kimse hariç. Artık onu APAÇIK KIVILCIM takip eder. )

Hud suresinin aşağıdaki ayetlerinde Hz. İbrahim'e gönderilen melek resullerden bahsedilmektedir.

11/69 Ve lekad caet rusuluna ibrahime bil buşra kalu selama kale selamun fe ma lebise en cae bi iclin haniz

( Ve resullerimiz İbrahim' e müjde ile geldiler. "Selam." dediler. "Selam." dedi. Kızarmış buzağı ile gelmekte gecikmedi. )

11/70 Fe lemma raa eydiyehum la tesilu ileyhi nekirahum ve evcese minhum hiyfeh kalu la tehaf inna ursilna ila kavmi lut

( Ellerini ona değmez görünce, onları belirleyemedi ürktü ve gizlice onlardan korku hissetti. "Korkma, kesinlikle biz Lut kavmine gönderildik." dediler. )

Ayette, Hz. İbrahim'e gönderilen meleklerin insan gibi göründüklerinin bildirilebilmesi için Hz. İbrahim'in onlara "kızarmış buzağı ikramından" bahsedilmektedir. Hz. İbrahim onların "yemek yemeyen gövde" olduklarını farkedince melek olduklarını anlamakta ve ürkmektedir. Çünkü bölümün başında yer alan ayette şu ifade yer almaktadır. 6/8 .... Şayet melek indirseydik, iş bitirilmiş olurdu.... "

"Yemek yemeyen gövde" tanımlaması kaba madde planı dünyada insan suretinde tezahür eden melekleri tasvir etmektedir. Bu tanımlama, haberci ( nebi ) olarak gönderilen tüm varlıkların insan niteliği arzettiklerinin yani melek olmadıklarının bildirildiği aşağıdaki ayet setinde yer almaktadır. 

21/7 Ve MA ERSELNA KABLEKE İLLA RİCALEN NUHİY İLEYHİM fes'elu ehlez zikri in kuntum la ta'lemun

( Ve SENDEN ÖNCE, ONLARA VAHYETTİĞİMİZ ERKEKLER HARİCİNDE GÖNDERMEDİK. O halde, eğer bilmemekteyseniz, hatırlama sahiplerine sual edin. )

21/8 Ve MA CEALNAHUM CESEDEN LA YE'KULUNET TAAME ve ma kanu halidin

( Ve ONLARI YEMEK YEMEYEN GÖVDELER KILMADIK. Ebedi de değillerdi. )

Haberci resul Hz. Muhammed'in 6/50 kodlu ayetteki beyanı da haberci resullerin insan olduklarını teyid etmektedir.

6/50 Kul la ekulu lekum indi hazainullahi ve la a'lemul ğaybe ve LA EKULU LEKUM İNNİ MELEK in ettebiu illa ma yuha ileyy kul hel yestevil a'ma vel besir e fe la tetefekkerun

( De ki: "Size Allah’ın hazineleri benim indimdedir." demiyorum. Gaybı da bilmiyorum. SİZE, KESİNLİKLE BEN MELEĞİM DE DEMİYORUM. Kesinlikle ben ancak o bana vahyedilene tabi oluyorum." De ki: "Kör ile gören eşit midir? Fikretmez misiniz?" )

Kaba madde nitelikli insanın ruhsal tekâmüle ermek suretiyle süptil nitelikli melek safhasına geçeği de A'raf suresinin 20. ayetinde İblis'in tersten misalleme söylemi vasıtasıyla bildirilmektedir.

7/20 Fe vesvese lehumeş şeytanu li yubdiye lehuma ma vuriye anhuma min sev'atihima ve kale ma nehakuma rabbukuma an hazihiş şecerati illa EN TEKUNA MELEKEYNİ EV TEKUNA HALİDİN 

( Şeytan onların ayıplarından, çirkinliklerinden o onlara gizlenmişleri, örtülmüşleri onlara açığa çıkarmak için onlara vesvese verdi. "Rab’biniz, ancak İKİ MELEK VEYA EBEDİLERDEN OLURSUNUZ DİYE sizi şu ağaçtan men etti." dedi. )

Ayrıca bkz.

https://kuranilmi.blogspot.com/2023/03/melekler-insanlar-ve-seytanlar.html

https://kuranilmi.blogspot.com/2023/03/anunnaki-meselesi.html?m=1

https://kuranilmi.blogspot.com/2021/09/yldzlara-yukselenler.html?m=1

28 Mart 2023 Salı

İnd ve Ledun kavramları

"İnd" ve "Ledun" kelimeleri "Yanında, Huzurunda"  anlamlarını içeren kelimeler olup, Kur'an ayetlerinde "İndellah" ( Allah'ın yanı, Allah'ın huzuru ), "Min ledunhu" ( O'nun indinden ) kalıpları halinde de yer almaktadırlar.  

"İnd" kelimesi muhtelif dillerde kök kelime olarak da yer almaktadır.

İNDirmek ( Yanındakini aktarmak ) 

INDian ( Yerli, İçinden olan )

INTernal ( İçsel )

ENDoscopy ( İç Görüntüleme )

ANDA Lucia ( Endülüs ) ( Işıklar İçinde )

.....

.....

Spiritüalizmde Akaşa Kayıtları olarak anılan ilahi kozmik bilgiler Kur'an'da "İlmel ledun" ( Ledun ilmi ), bu bilgilerin kayıtlı olduğu kaynak ise "Ummul Kitab" ( Ana Kitap / Ana Yazı ) olarak isimlendirilmiştir.

13/39 Yemhullahu ma yeşau ve yusbit ve İNDEHU UMMUL KİTAB

( Allah neyi dilerse imha eder ve sabit kılar. ANA KİTAP O’NUN İNDİNDEDİR. )

- "İndallah" ( Allah'ın indi ) kavramı Kur'an'da 47 ( 4+7 = 11 ) kere tekrarlanmaktadır.

- "İnd" kelimesi ilk kez 2/54 ( 2+5+4 = 11 ) kodlu ayette geçmektedir.

2/54 Ve iz kale musa li kavmihi ya kavmi innekum zalemtum enfusekum bittihazikumul icle fe tubu ila bariikum faktulu enfusekum zalikum hayrun lekum İNDE BARİİKUM fe tabe aleykum innehu huvet tevvabur rahim

( Ve zamanında Musa kavmine "Ey kavmim siz dişi buzağıyı kendinize edinerek kesinlikle nefislerinize zulmettiniz. O halde tevbe edip güzel yaratanınıza tabi olun da nefislerinizi öldürün. Bu, güzel YARATANINIZIN İNDİNDE size hayırlıdır." dedi. Böylece üzerinize tevbe eyledi. Kesinlikle O, O tevbeyi kabul edendir merhametlidir. )

- "Ledun" kelimesi ise ilk kez 3/8 ( 3+8 = 11 ) kodlu ayette geçmektedir.

3/8 Rabbena la tuziğ kulubena ba'de iz hedeytena ve heb lena MİN LEDUNKE ledunke rahmeh inneke entel vehhab

( Rab’bimiz, bizi yönlendirdikten sonra kalplerimizi saptırma. Bize İNDİNDEN rahmet bahşet. Kesinlikle sen, sen bahşedensin. )

- 11. sure olan Hud suresinin 1. ayetinde yer alan "Ledun" kelimesinin ayetteki sıra numarası da 11'dir.

11/1 Elif (1) lam (2) ra (3) kitabun (4) uhkimet (5) ayatu (6) hu (7) summe (8) fussilet (9) min (10) LEDUN (11) hakimin (12) habir (13) 

( Elif lam ra. Ayetleri açık anlamlı kılınmış kitap. Sonra hakim ve haberdar olanın İNDİNDEN ayrıntılandırılmıştır. )

- Kehf suresinin 18/65 ( 1+8 = 9 ; 6+5 = 11 ... 9+1+1 = 11 ) kodlu ayetindeki "İnd" kelimesinin sıra numarası da 11'dir. Ayrıca ayetteki "İnd" ve "Ledun" kelimelerinin sıra numaralarının toplamının nümerolojik değeri ( 1+1+1+7 = 10 ... 1+0 = 1 ) "1" sayısını ve ayetin son kelimesi olan "İlma" ( İlim ) kelimesinin sıra numarasının nümerolojik değeri de "1" ( 1+9 = 10 ... 1+0 = 1 ) sayısını vermektedir. Böylelikle "Ledun ilmi"ne dikkat çekilen bu ayette yine 11 sayısı tezahür etmektedir.

18/65 Fe (1) veceda (2) abden (3) min (4) ibadi (5) na (6) ateyna (7) hu (8) rahmeten (9) min (10) İNDİ (11) na (12) ve (13) allemna (14) hu (15) min (16) LEDUN (17) na (18) İLMA (19) 

( Kullarımızdan kendisine İNDİMİZDEN rahmet verdiğimiz ve İNDİMİZDEN İLİM öğrettiğimiz bir kulu buldular. )

Ayrıca bkz.

https://kuranilmi.blogspot.com/2023/01/ind-ve-ledun-frekans.html?m=1

"Nevroz" sendromu ve "Nufur"

Bir ruh hastalığı olan "Neurosis / Nevroz" ( Sinir Bozukluğu / Sinir Hastalığı ) güvensizlik, huzursuzluk, kaygı, şüphe ve öfkeye sebep olan duygusal, ruhsal bozukluk sendromudur. Nevroz sendromu arzeden kişiler ( Nevrotikler ) çevrelerine aşırı şüphe ile yaklaşırlar ve herkesi kendileri için bir risk unsuru addederler. Korku frekansını açığa çıkaran bu durum nevrotiklerin dengesiz, öfkeli ve duruma göre saldırgan davranışlar sergilemelerine de sebep olur. Nevrotikler uykusuzluk ve sosyal fobi sorunlarını da deneyimlerler.

"NEURosis" ( Neuro ( Sinir ) + sis ( bozukluk ), NEVRoz ) kelimesi Arapçada "Ürkme, Korkma, Kaçma, Tiksinme, Olumsuz hislere gark olma" anlamlarını içeren ve ortak NVR / NFR kökünden olan "NEFRet" ve "NUFUR" kelimelerinin tezahürüdür.

Kur'an ayetlerinde inkarcıların, özellikle şüpheye dayalı nevrotik davranışlar sergiledikleri ve zalim nitelik arzettikleri bildirilmektedir. Ayetlerde "Şüphe" olgusunun bir "ruh hastalığı" olduğu da "Kalpteki şüphe" ve "Kalpteki hastalık" ifadeleriyle bildirilmektedir. Zira kalp, ruhun kaba madde planındaki temsilidir.

"Rayb" ( Şüphe ) kelimesinin yer aldığı bazı ayetler şöyledir.

9/45 İnnema yeste'zinukellezine la yu'minune billahi vel yevmil ahiri VERTABET KULUBUHUM fe hum Fİ RAYBİHİM yeteraddedun

( Kesinlikle senden izin isteyenler, o Allah’a ve sonraki güne inanmayanlardır. Onların KALPLERİ İŞKİLLİDİR, ŞÜPHELİDİR DE ŞÜPHELERİ içinde tereddüt ederler. )

9/110 La yezalu bunyanuhumullezi benev RİBETEN Fİ KULUBİHİM illa en tekattaa kulubuhum vallahu alimun hakim

( Onların kalpleri kesilip ayrılmadıkça, kurdukları binalar onların KALPLERİNDE ŞÜPHE olmaktan geri durmaz. )

Nur suresinin 50. ayetinde yer alan ve inkarcıları tasvir eden "Kalpteki hastalık", "Şüphe duymak", "Korkmak" ve "Zalim" kelimeleri "Nevroz" sendromunu da tanımlamaktadır.

24/50 E Fİ KULUBİHİM MERADUN EM İRTABU EM YEHAFUNE en yehiyfellahu aleyhim ve rasuluh bel ulaike humuz zalimun

( KALPLERİNDE HASTALIK mı var? ŞÜPHE mi ediyorlar? Allah ve O’nun resulü onlara zulmeder diye mi KORKUYORLAR? Bilakis, işte onlar ZALİMLERDİR. )

Yukarıda da zikredildiği üzere, ayette yer alan "Kalpteki hastalık" ifadesi esasen "ruh hastalığını" temsil etmektedir. Zira kalp, ruhun kaba madde planındaki temsilidir.

Nevroz kelimesinin bir tezahürü olan "Nufur" kelimesi Kur'an'da Allah'a, kitaba, doğru yola ve gerçeğe karşı "Nefret" duyanlardan bahsedilen ayetlerde yer almaktadır. İlgili ayetler şöyledir.

17/41 Ve lekad sarrafna fi hazel kur'ani li yezzekkeru ve ma yeziduhum illa NUFURA

( Ve bu Kur'an da hatırlamaları için çeşitli şekilde sarfettik de onlara NEFRET haricindekini artırmadı. )

17/46 Ve cealna ala kulubihim ekinneten en yefkahuhu ve fi azanihim vakra ve iza zekerte rabbeke fil kur'ani vahdehu vellev ala edbarihim NUFURA

( Ve onu anlamasınlar diye kalplerinin üzerine örtüler ve kulaklarının içine ağırlık oluştururuz. Kur'an' da Rab’bini tek olarak hatırladığında, NEFRETLE yüzlerini arkalarına çevirirler. )

25/60 Ve iza kile lehumuscudu lir rahmani kalu ve men rahmanu e nescudu li ma te'muruna ve zadehum NUFURA

( Ve onlara "Rahman için yere kapanın." dendiğinde, "Kimdir Rahman? O senin bize emrettiğine mi yere kapanalım?" dediler. Onlara NEFRETİ artırır. )

35/42 Ve aksemu billahi cehde eymanihim lein caehum nezirun le yekununne ehda min ihdel umem fe lemma caehum nezirun ma zadehum illa NUFURA

( Ve kuvvetli yeminleriyle Allah’a  yemin ettiler ki eğer onlara uyarıcı gelirse, yönlenen topluluklardan daha yönlenmiş olacaklardı. Uyarıcı geldiğinde ise onlara NEFRET haricindekini artırmadı. )

67/21 Em men hazellezi yerzukukum in emseke rizkahu bel leccu fi utuvvin ve NUFUR

( Eğer rızkını tutarsa, sizi rızıklandıracak olan kimdir? Bilakis, haddi aşarak isyan ve NEFRET içinde inat etmektedirler. )

"Neurosis" isimli bir metal müzik grubunun aşağıda yer alan albüm kapaklarındaki "Yılan" ve "Keçi" sembolizmi de nevroz sendromunun sebebinin düşük ve negatif nitelikli şeytani frekanslar olduğunu ispatlar niteliktedir.




23 Mart 2023 Perşembe

Melekler, İnsanlar ve şeytanlar

"Melek" kelimesi "Bilgili, Maharetli, Becerikli" anlamına gelmekte olup, üst süptil planlarda enerji frekansı niteliğinde varlığını sürdüren yani yapısal olarak esasen "Cin" niteliği arzeden vazifeli varlıkların genel ismidir. Kelime kökü LK ( Karşılaşma, Deneyimleme, Kavuşma, Buluşma, Bilişme ) olup baştaki "M" harfi kelimeyi sıfat veya isim yapmaktadır. "Meleke" ( Bilgi, Tecrübe, Beceri ) kelimesi de ortak LK kökündendir. 

Kehf suresinin 50. ayetinde "cin" nitelikli İblis'in bir "melek" iken saparak "cin şeytanı" olduğu  dolaylı olarak bildirilmektedir. 

18/50 Ve iz kulna lil MELAİKETiscudu li ademe FE SECEDU İLLA İBLİS KANE MİNEL CİNNİ fe feseka an emri rabbih e fe tettehizunehu ve zurriyyetehu evliyae min duni ve hum lekum aduvv bi'se liz zalimine bedela.

( Ve zamanında MELEKLERE "Adem için yere kapanın." dedik de CİNLERDEN OLAN İBLİS HARİÇ YERE KAPANDILAR. Böylece o, Rab’binin emri üzerine günah işledi. "O halde onu ve soyunu, onlar size düşmanlarken, benden başka dostlar mı edineceksiniz? Zalimler için ne kötü değişimdir." )

"Cinn"* kelimesi CNN / "Cenn" ( Gizlemek, Kaplamak, Örtmek, Korumak ) kökünden türemiş bir kelime olup, kaba madde planı dünyada maddi göz ile "görülemeyen" üst boyuttaki enerji frekansı niteliğindeki süptil varlıkları tanımlamaktadır.

Rahman suresinin 15. ayetinde cinler, "dumansız ateş alevi" teşbihiyle tasvir edilmektedir ki bu teşbih esasen "enerji frekansına" yani süptil varlığa işaret etmektedir.

55/15 Ve halekal CANNE min MARİCİN MİN NAR

( Ve CİNİ DUMANSIZ ATEŞ ALEVİnden yarattı. )

* CNN kökünden türemiş diğer kelimeler "Cinn" ( Görünmeyen, Örtülü olan ), "Cunnet" ( Kalkan ), "Cenin", "Cennân" ( Bahçevan ). "Cennet" kelimesinin bir karşılığının da "Bahçe" olması esasen "Bitki ile ÖRTÜLÜ toprak, zemin" anlamına dayanmaktadır. "Cenn" ( Örtmek ) fiili En'am suresinin aşağıdaki ayetinde yer almaktadır.

Cinin konuşma cümlelerinden oluşan Cin suresinin 8. ve 9. ayetlerinde melekler "Kıvılcım" olarak tanımlanmakta ve yine "Ateş" ve "Enerji frekansı" kavramı tezahür etmektedir. Bu tanım meleklerin, yapısal nitelik olarak cin tanımı kapsamında olduklarını ortaya koymaktadır. 

72/8 Ve enna lemesnes semae fe vecednaha muliet HARESEN ŞEDİDEN ve ŞUHUBEN

( Ve kesinlikle biz göğe dokunduk da onu ŞİDDETLİ BEKÇİLER ve KIVILCIMLARLA doldurulmuş bulduk. )

72/9 Ve enna kunna nak'udu minha meka'ide lis sem'i fe men yestemi'il ane yecid lehu ŞİHABEN RESADEN

( Ve kesinlikle biz orada oturma yerlerinde duymak için oturmaktaydık. Artık şimdi kim duyarsa, ona GÖZETLEYEN KIVILCIM bulur. )

Ayette göksel kapıların "Kıvılcım" olarak tasvir edilen melekler tarafından korunduğu ve böylelikle melek olmayan cinlerin ( kovulmuş cin şeytanları** / düşmüş melekler ) izinsiz şekilde Meleul Ala'dan ilahi kozmik bilgi sızdırmalarının ve "insan şeytanlarına" iletmelerinin ( kulak hırsızlığı ) engellenmeye çalışıldığı bildirilmektedir. 

** "Şeytan" kelimesi "Şeyt" ( Yanmak, Helak olmak, Mahvolmak ) ve "an" ( gibi ilan, -cı ) kelimelerinden oluşan ve "Yakan, Yakıcı, Ateşleyen, Helak eden, Mahveden" anlamına gelen bir sıfattır. Zira ayetlerde kötü nitelikli cinleri ve insanları tanımlamak için 6/112 kodlu ayette "Şeyatinel insi vel cinni" ( İnsan ve cin şeytanları ) ifadesi yer almaktadır.

Hicr suresinin 16-18 ayetlerinde "Kulak hırsızlığı" konusuna ilişkin bilgi verilmektedir.

15/16 Ve lekad cealna fis SEMAİ burucen ve zeyyennaha lin nazirin

( Ve GÖKTE burçlar oluşturduk ve onu bakanlar için süsledik. )

15/17 Ve hafiznaha min kulli ŞEYTANİR RACİM

( Ve ONU tüm KOVULMUŞ ŞEYTANLARdan*** koruduk. )

15/18 İlla MEN İSTEREKAS SEM'A fe etbeahu ŞİHABUN MUBİN

( O KULAK HIRSIZLIĞI YAPAN kimse hariç. Artık onu APAÇIK KIVILCIM takip eder. )

*** Melek kitlesi kapsamındayken kibirli ve itaatsiz durumları sebebiyle uzaklaştırılan cinler yani "cin şeytanları"...

Enbiya suresinin aşağıdaki ayetinde Hz. Süleyman'a hizmet eden cinlerden ve cin şeytanlarından bahsedilmektedir. Bu durum, Hz. Süleyman'a, negatif frekansları engelleyip, kontrol altına alabilme yeteneğinin bahşedildiğini ve böylelikle bir transformatör gibi negatif frekansları hayırlı işlerde kullanabildiğini göstermektedir. 

21/82 Ve MİNEŞ ŞEYATİNİ men yeğusune lehu ve ya'melune amelen dune zalik ve kunna lehum hafizin

( Ve SEYTANLARDAN ona ( Süleyman'a ) dalgıçlık yapanları ve bundan başka işler yapanları. Onlara koruyucu, gözetici olduk. )

34/12 ... ve MİNEL CİNNİ men ya'melu beyne yedeyhi bi izni rabbih ....

( ... Önünde çalışanlar Rab’binin izniyle CİNLERDEN kimselerdi. ... )

Enerji frekansı niteliğindeki üst süptil boyut varlıklarının ( cinler ) kaba madde boyutu dünyadaki enkarne tezahürlerinin "uzun kafalı varlık" şeklinde olduğu Saffat suresinin 65. ayetinde negatif misalleme vasıtasıyla yani "şeytanlar" ifadesiyle bildirilmektedir.

37/65 TA'LUHA ke ennehu RUUSUş şeyatin

( ONUN ( Zakkum ağacının ) TOMURCUKLARI, kesinlikle o ŞEYTANLARIN BAŞLARI gibidir. )

Dünya dışı uzaylı varlıklar olarak ( Alien ) anılan üst süptil boyut varlıklarının kaba madde boyutundaki ( dünya ) tezahürleri "Armudi Kafa" veya "Uzun Kafa" şeklinde resmedilmekte olup bu şekiller "zakkum tomurcuğuna" benzemektedir.

Armudi kafalı ve iri gözlü tasvir edilen Alien

Zakkum tomurcuğu

Ayetlerde yer alan "Huri" kelimesi esasen "Kadın" anlamına gelmemektedir. Bu kelime "Ahver / Havra" ( Birlikte olan erkek, Eşlik eden erkek, Birlikte olan kadın, Eşlik eden kadın ) kelimelerinin çoğuludur. "Havr" ( Dönmek ), "Havra" ( Birlikte ) ve "Havari" ( Birlikte olan, Yardımcı, Eşlik eden, Etrafında dönen ) kelimeleri de ortak HVR kökündendir. 

44/54 Kezalik ve zevvecnahum bi HURİN İYN

( İşte böyle. Onları İRİ GÜZEL GÖZLÜ HURİLERle eşleştiririz. )

52/20 Muttekiine ala sururin masfufeh ve zevvecnahum bi HURİN İYN

( Saf saf dizilmiş koltuklar, döşekler üzerinde yaslanıp otururlar. Onları İRİ GÜZEL GÖZLÜ HURİLERle eşleştirdik. )

Dolayısıyla cennet ( üst süptil boyut ) tasvirlerindeki "Hurin iyn" ( İri gözlü eşlik edenler ) ifadesi insanın üst süptil boyuttaki ( astral boyut ) Öz Varlığı'nı tanımlamaktadır. Zaten astral projeksiyon fenomeni de Öz Varlığı hissetme ve onunla "eşleşme" deneyimidir. Bu bağlamda uzaylı varlıkların armudi kafalı ve iri gözlü resmedilmeleri anlam kazanmaktadır. 

Netice itibarıyla Melek adı verilen üst süptil boyut varlıkları kaba madde boyutu varlığı olan insanın ruhsal tekâmüle ermiş ve ilahi nizamda vazifelendirilmiş halleridir. Bu hususa ilişkin bilgi, cin şeytanı İblis'in ilk aldatma cümlesinde tersten misalleme olarak yer almaktadır. 

7/20 Fe vesvese lehumeş şeytanu li yubdiye lehuma ma vuriye anhuma min sev'atihima ve kale ma nehakuma rabbukuma an hazihiş şecerati ILLA EN TEKUNA MELEKEYNİ ev tekuna minel halidin

( Şeytan onların ayıplarından, çirkinliklerinden o onlara gizlenmişleri, örtülmüşleri onlara açığa çıkarmak için onlara vesvese verdi. "Rab’biniz, ancak İKI MELEK veya ebedilerden OLURSUNUZ diye sizi şu ağaçtan men etti." dedi. )

Ayrıca bkz.

https://kuranilmi.blogspot.com/2023/03/anunnaki-meselesi.html?m=1

https://kuranilmi.blogspot.com/2016/12/seytanlarn-baslar.html 

20 Mart 2023 Pazartesi

Bilginin sembolü Ağaç

İnsanın özünün ruh olduğu, ruhun madde alemi olan kâinattaki en üst seviye temsilcisinin de süptil öz varlık ( bedensiz varlık ) olduğu dikkate alındığında - her kelimenin ve ayetin çoklu anlamları olduğu hatırlanmak koşuluyla - kutsal kitaplarda yer alan "cennet" kavramının esasen pozitif ruhsal ( bilişsel ) hali, bilinç halini, "cennetteki ağaç ( şecere )" kavramının ise bilgi kaynağını tanımladığı görülebilmektedir. Ayetlerde yer alan Rab'bin "Cennette her nereden dilerseniz yiyin." ifadesi de "bilgi edinin, bilgiyi akledin, bilgiyi aklınıza koyun" anlamına gelmektedir. Zira Arapçada "AKaLe" ( Akletmek ) ve "EKeLe" ( Yemek ) kelimelerinin ortak KL kökünden olması bu durumu teyid etmektedir.

Tevrat'ın aşağıdaki ayeti "Bilgiyi almak / Bilgiyi akletmek" kavramının "Bilgiyi yemek" fiiliyle temsiline bir örnek teşkil etmektedir. 

26 Ezekiel 3-1 Bana, "Ey insanoğlu, SANA VERİLENİ YE. Bu TOMARI YEDİKTEN sonra git, İsrail halkına seslen" dedi.

26 Ezekiel 3-2 Böylece ağzımı açtım, YEMEM İÇİN TOMARI BANA VERDİ.

26 Ezekiel 3-3 Bana, "Ey insanoğlu, sana verdiğim TOMARI YE, mideni onunla doldur" dedi. Bunun üzerine TOMARI YEDİM. Bal gibi tatlı geldi bana.

26 Ezekiel 3-4 Sonra şöyle dedi: "Ey insanoğlu, İsrail halkına git, ONLARA SÖZLERİMİ İLET.

Bilgi ( İlm ) gerçek ve yegâne "rızık"tır. Kur'an ayetlerinde yer alan "Min ma razaknahum yunfikun" ( Onları rızıklandırdıklarımızdan harcarlar. ) ifadesindeki "rızık" kelimesi maddi ihtiyaçtan ziyade ruhani ihtiyaç olan "bilgiyi" temsil etmekte, "harcamak" fiili ise karşılık beklemeden "bilgiyi paylaşmayı / bilgiyi iletmeyi" temsil etmektedir.

"Şecr" ( Birbirine girmek ) kelimesindeki ŞCR kökünden türeme olan "Şecere" ( Ağaç, Birbirine girmiş olan, Birbiriyle ilintili olan ) kelimesinin Latincede "Scire" ( Bilmek ) kelimesi olarak tezahür etmiş olması da kuvvetle muhtemeldir. Kur'an ayetlerinde yer alan "Cennetten yemek", "Ağaca yaklaşmak", "Ağacı tatmak" ifadeleri de "Bilgiye erişimi / Bilgiyi akletmeyi" temsil etmektedir.

2/35 Ve kulna ya ademuskun ente ve zevcukel CENNETE ve KULA MİNHA rağaden haysu şi'tuma ve LA TAKRABA HAZİHİŞ ŞECERATE fe tekuna minez zalimin

( Ve "Ey Adem, sen ve eşin CENNETTE iskan edin. Oradan arzuladığınızca, her nereden dilerseniz BOLCA YİYİN. İşte ŞU AĞACA YAKLAŞMAYIN. Yoksa zalimlerden olursunuz." dedik. )

20/120 Fe vesvese ileyhiş şeytanu kale ya ademu hel edulluke ala ŞECERATİL HULDİ ve mulkin la yebla

( Böylece şeytan ona vesvese verdi. "Ey Adem, seni EBEDİYET AĞACINA ve çökmeyen mülke yönelteyim mi?" dedi. )

7/20 Fe vesvese lehumeş şeytanu li yubdiye lehuma ma vuriye anhuma min sev'atihima ve kale ma nehakuma rabbukuma an hazihiş ŞECERATİ İLLA EN TEKUNA MELEKEYNİ EV TEKUNA MİNEL HALİDİN 

( Şeytan onların ayıplarından, çirkinliklerinden o onlara gizlenmişleri, örtülmüşleri onlara açığa çıkarmak için onlara vesvese verdi. "Rab’biniz, ancak İKİ MELEK VEYA EBEDİLERDEN OLURSUNUZ DİYE sizi şu AĞAÇTAN men etti." dedi. )

7/21 Ve kasemehuma inni lekuma le minen nasihin

( Ve "Kesinlikle ben size nasihat verenlerdenim." diye onlara yemin etti. )

7/22 Fe dellahuma bi ğurur fe lemma ZAKAŞ ŞECERATE bedet lehuma sev'atuhuma ve tafika yahsifani aleyhima min verakil cenneh ve nadahuma rabbuhuma e lem enhekuma an tilkumeş şecerati ve ekul lekuma inneş şeytane lekuma aduvvun mubin

( Böylece onları aldatma ile aşağı sarkıttı. AĞACI TADINCA, ayıpları, çirkinlikleri onlara ortaya açığa çıktı. İkisi bahçenin yapraklarından üzerlerini örtüp yamamaya başladılar. Rab’leri onlara seslendi "Ben size o ağaç hakkında hüküm vermedim mi? Ve "Şeytan kesinlikle size apaçık düşmandır" demedim mi?"  )

Tevrat'ın ilk ayetlerinde yer alan "Cennetteki ağaç", "Yaşam ağacı", "İyiyi kötüyü bilme ağacı", "Ağacın meyvesinden yemek" ifadeleri de "Bilgiye erişimi / Bilgiyi akletmeyi"

1 Genesis 2-9 Bahçede İYİ MEYVE VEREN TÜRLÜ TÜRLÜ GÜZEL AĞAÇ yetiştirdi. Bahçenin ortasında YAŞAM AĞACIYLA İYİYLE KÖTÜYÜ BİLME AĞACI vardı.

1 Genesis 2-16 Ona, "Bahçede İSTEDİĞİN AĞACIN MEYVESİNİ YİYEBİLİRSİN." diye buyurdu,

1 Genesis 2-17 "Ama İYİYLE KÖTÜYÜ BİLME AĞACINDAN YEME. Çünkü ondan yediğin gün kesinlikle ölürsün."  

1 Genesis 3-1 RAB Tanrı'nın yarattığı yabanıl hayvanların en kurnazı yılandı. Yılan kadına, "Tanrı gerçekten, 'BAHÇEDEKİ AGAÇLARIN HİÇBİRİNİN MEYVESİNİ YEMEYİN' dedi mi?" diye sordu.

1 Genesis 3-2 Kadın, "BAHÇEDEKİ AĞAÇLARIN MEYVELERİNDEN YİYEBİLİRİZ" diye yanıtladı,

1 Genesis 3-3 "Ama Tanrı, 'BAHÇENİN ORTASINDAKİ  AĞACIN MEYVESİNİ YEMEYİN, ona dokunmayın; YOKSA ÖLÜRSÜNÜZ' dedi."

1 Genesis 3-4 Yılan, "KESİNLİKLE ÖLMEZSİNİZ" dedi,

1 Genesis 3-5 "Çünkü Tanrı biliyor ki, O AĞACIN MEYVESİNİ YEDİĞİNİZDE gözleriniz açılacak, iyiyle kötüyü bilerek Tanrı gibi olacaksınız."

Kur'an'da geçen "Şeceratel huld" ( Ebediyet ağacı ) ile Tevrat'ta geçen "Yaşam ağacı" kelimeleri özdeş nitelik arzetmekte ve "Ünite / Vahdet" kavramını temsil etmektedir. Yasaklanan ağaç yani "İyiyle kötüyü bilme ağacı" ise "Düalite" kavramını temsil etmektedir.

Özetle ayetlerde, "yaşam" ortamı esasen üst süptil boyut ( cennet, bahçe, ünite bilinci ) olan insanın,  meyletmemesi gereken bilgiye yakınlaşması ( ağaçtan yemesi ) sonucunda saf yapısını bozması, bir nevi viral enfeksiyon kapması ve bu nedenle cennetten çıkarılarak alt kaba madde boyutuna ( cehennem, düalite çıkmazı ) indirildiği ve "öldüğü" bildirilmektedir.

Ayrıca bkz.

https://kuranilmi.blogspot.com/2021/08/dunyann-noronlar-agaclar.html

"Uzay" isimli bir ruh...

Bu bölümde, genç yaşta bir motosiklet kazası sonucunda ölen bir sanatçıya ilişkin tespitler yer almaktadır. Ancak benzer diğer bölümlerde olduğu gibi amaç herhangi bir şahsa, özel, mistik veya kutsal anlam yüklemek, sübjektif bir yaklaşımla onu öne çıkarmak, ayrıştırmak değil sadece ona ilişkin dikkat çeken semantik ve nümerolojik durumları tespit etmektir. Zira aşağıda sadece bir örneği yer alan kader kodlaması esasen tüm bedenlenmiş ruhlar için geçerlidir. Dolayısıyla bir ruhun reenkarnasyon döngüleri, o ruhun her bir enkarnasyonundaki işlevine ve görevine göre benzer ilahi kader kodlamaları eşliğinde tezahür etmekte ve tüm ruhlar için mesajlar içermektedir.

Söz konusu şahsın 25 yaşına kadar yaşamış olmasına rağmen sanat camiasında etki bırakmış olması ve dikkat çeken bir yetenek addedilmesi bu bölümdeki tespitler için vesile olmuştur. Tespitlerde düalitenin, döngünün ve halden hale geçişin numerik sembolleri olan 11 sayısı ve İkili Yedi ( 7+7 veya 7x7 ) kavramı ile "ruhun" ve "ikiyi birlemenin" nümerik sembolü olan 21 sayısı öne çıkmaktadır.

İsmi "Rony Uzay Heparı"'dır.

- "Uzay", ender rastlanan bir şahıs ismidir. Bu kelimenin değeri yani kelimeyi oluşturan harflerin alfabedeki sıra değerleri toplamı 83 olmaktadır. Bu sayının nümerolojik değeri ise "11" sayısını vermektedir. ( 8+3 = 11 )

- İsminin ( İsim ve Soyisim ) kelime değeri 236 olup, bu sayının numerolojik değeri de "11" sayısını vermektedir. ( 2+3+6 = 11 )

- İsmini ve Soyismini oluşturan kelimelerin baş harflerinden "RUH" kelimesi oluşmaktadır. "Ruh" kelimesinin kelime değeri 56 olup, bu sayının numerolojik değeri de "11" sayısını vermektedir. ( 5+6 = 11 )

- Doğduğu ay ve yıl olan Temmuz 1969'da Apollo "11" kodlu uzay aracı Ay'a ilk insanlı inişi gerçekleştirmiştir. Doğum günü olan 24 Temmuz'da ise Apollo 11 Ay'dan dönerek Kuzey Pasifik Okyanusu'na iniş yapmıştır.

- 20.05.1994 tarihindeki motosiklet kazası sonrasında "11" gün komada kalmış ve 31.05.1994 tarihinde ölmüştür. ( Kazanın bir "Köprü" ( Koç Köprüsü ) üzerinde vuku bulması, "Köprü"nün mekândan mekâna geçiş, "halden hale geçiş" portalı olması açısından dikkat çekmektedir. )

- Gazete haberinde, kazayı yaptığı gün saat "21":00'de stüdyodan çıktığı yazmaktadır. Ayrıca bu haberde 25, 21:00 ve 00:30 sayıları bulunmaktadır. ( 2+5 = 7 ... 7x3 = "21" )

- İlk bestelerini 1991 ( 19 ... 1+9 = 10 ... 1 ve 19 ... 1+9 = 10 ... 1 ... "11" ) yılında, sözlerini Sezen Aksu'nun yazdığı, Aşkın Nur Yengi'nin seslendirdiği 2 ( 1+1 ) şarkı için yapmış. “Karanfil” ( 8 harf ) ve “Serserim Benim” ( 13 harf ) ... 8+13 = "21"

- "Karanfil" şarkısının nakarat kısmının sözleri Heparı'nın genç yaşta ölümü bağlamında bir uyum arzetmektedir. 

"O güzel BAŞINI UZAT GÖKLERE, gül güneşlere gül

Kırılma, küsme sen yine bir şiir yaz, ÇOK DEĞİL İNAN AZ KALDI AZ

BU KADAR ERKEN SUSMA biraz bekle, ağlama ağlama gül biraz"

- İsminde 14 harf bulunmaktadır. ( 7+7, 7x11 = 77 ... 7+7 = 14 "İkili Yedi" )

- 24.07.1969 tarihinde doğmuştur. Yani 1969 ( 1+9+6+9 = 25 ... 2+5 = "7" ) yılının "7." ayında... "İkili Yedi"

- Mezar taşında, başında Sol anahtarı bulunan ve sonlarına "BİR" kelimesi eklenmiş üç kelime bulunmaktadır. Böylelikle 111 sayısı tezahür etmektedir.

"Dünyada .... BİR

Müzikte .... BİR

Kalbimizde .. BİR"

- Mezar taşında, taşın tepesindeki daire şekliyle birlikte işaret ve kelimeden oluşan 7 satır bulunmaktadır.

- Oynadığı tek film "Gece MELEK ve Bizim ÇOCUKLAR" isimli sinema filmidir. Filmin süresi kayıtlarda 1 saat 37 dk. ( 1+3+7 = 11 ) olarak yer almaktadır. Ancak tüm film kaydı 1 sa 41 dk 49 sn sürmektedir. ( 1+4+1+4+9 = 19 )

Ayrıca "Melek" ve "Çocuk" kelimeleri cennet ( üst süptil plan ) tasvirlerinde yer alan kavramlardır. Çocuk kavramı, cennet tasviriyle ilintili olarak 56. ( 5+6 = 11 ) surede "Vildanen muhalledun" ( Ebedi çocuklar ) ifadesiyle yer alır.

- Kazayı yaptığı motosikletin plakası 34 UBJ 29'dur.

34 ... 3+4 = "7"

UBJ ... U (25)+B (2)+J (13) ... 2+5+2+1+3 = 13 ... 1+3 = "4"

7+4 = "11"

29 ... 2+9 = "11" ... 11 ve 11

- Motosikletini çarptığı aracın plakası 34 PVC 02'dir.

34 ... 3+4 = "7"

PVC ... P(20)+V(27)+C(3) ... 14 ... "5"

02 ... "2"

"7" ve 5+2 = "7" ... İkili Yedi

- Ölümüne sebep olan kazayı 25 ( 2+5 = 7 ) yaşında ve 20 Mayıs ( 20.05 ... 2+5 = 7 ) günü yapmıştır ki bu durumda "İkili Yedi" tezahürüne vasıta olmaktadır. )

Uzay Heparı'nın 1994 yılında stüdyoda çekilmiş video görüntülerinde de 11 ve 21 nümerolojisi dikkat çekmektedir. Video internette "Uzay Heparı - Güzel Çocuk" başlığı ile yayınlanmıştır.

- Video kaydının başında tarih ve saat görüntüye gelmekte olup, video "7 Nisan" günü çekilmiştir. ( 7+4 = "11" )


- Video kaydının başlama saati ise 20:19 olarak görünmektedir. 20 ... "2" ve 19 ... 10 ... "1" ... "21"

Heparı bu çekimden 56 ( 5+6 = "11" ) gün sonra ( 1 Haziran ) defnedilmiştir.

- Söz konusu videonun 2 dk 45 sn'lik ( 2+4+5 = "11" ) anında Sertab Erener oldukça manidar olan "Uzay Allah ömür versin sana." cümlesini telaffuz etmektedir.

- Videonun devamında ise sağ altta zaman sayacı bulunan bir çekim görüntüye gelmekte ve sayaç 19:11:45'e geldiğinde görüntü değişmektedir. ( 1+9+1+1+4+5 = "21" )

Uzay Heparı ile Zeynep Tunuslu'nun düğünü "29.11".1993 yılında gerçekleşmiştir. ( 29 ... 11 ve 11 )

Uzay Heparı, beste ve düzenleme olarak "11" albüme katkı vermiştir. Albümler;

1- Zuhal Olcay - Küçük Bir Öykü Bu (  1988 )

2- Zuhal Olcay - İki Çift Laf ( 1991 )

3- Aşkın Nur Yengi - Hesap Ver ( 1991 )

4- Sertab Erener - Sakin Ol ( 1992 )

5- Levent Yüksel - Med Cezir ( 1993 )

6- Aşkın Nur Yengi - Sıramı Bekliyorum ( 1993 )

7- Sezen Aksu - Deli Kızın Türküsü ( 1993 )

8- Akrep Nalan - Dağ Çiçeği ( 1993 )

9- Nükhet Duru - Nükhet Duru 94' ( 1994 )

10- Demet - Kınalı Bebek ( 1994 )

11- Sertab Erener - L'âl ( 1994 )

Heparı ile birlikte çalışmış olan Sezen Aksu'nun katıldığı TV programlarındaki şu ifadeleri de dikkat çekmektedir.

"Adı üstünde Uzay zannediyorum uzaylıydı. Bunu aramızda konuşuruz. Çok ileriydi gerçekten."

“Uzay, sürüden olmayacağını daha doğarken belli eden İLERİ RUH, olağanüstü bir zekâ. ... "

Uzay Heparı'nın eğitim gördüğü lisenin 1982-1983 dönemi yıllığında, sınıflara göre öğrenci fotolarının bulunduğu sayfalar arasında yer alan 6A sayfasında Heparı'nın "sıradışı" bir durum arzettiği görülmektedir. Zira Heparı bu sayfada "Reşat Rony" ismiyle yer almaktadır. Ve en dikkat çekici olan husus ise öğrenci fotolarının soyadı başharfine göre sıralandığı sayfada Heparı'nın ( Reşar Rony olarak ) konumu alfabetik sıraya uymamaktadır. Zira ilgili sayfanın bir bölümünü yansıtan aşağıdaki görselde de görüleceği üzere soyadı "G" ve "İ" harfleriyle başlayan öğrencilerden sonra "Reşat Rony" gelmekte ve kendisinden sonra soyadı başharfleri "K" harfinden devam etmektedir. Söz konusu yıllıkta böyle bir durumu yansıtan başka bir sayfa bulunmamaktadır.

Ek bilgi: Uzay Heparı'nın dedesi mimar Aron Angel, Gezi Parkı'nı planlayan şehir planlamacısıdır. Angel, Gezi Parkı'na inşaat yapılmaması için direnen ilk kişidir. 

"Gezi Parkı Olayları" olarak anılan sürecin "31 Mayıs" 2013 sabahı başlamış olmasıyla, Uzay Heparı'nın bir "31 Mayıs" günü ölmesi de ilginç bir uyum arzetmektedir. "Gezi RUHu" ifadesi de bu bağlamda senkronik bir kavram olarak tezahür etmektedir.

19 Mart 2023 Pazar

Düalite çıkmazı, Ahiret ve Gaybın sezgisi

Bir kelimenin anlamını açıklayan bir cümle içinden seçilen herhangi bir kelimenin anlamı, önceden kullanılan kelimelerden herhangi biri tekrarlanmamak koşuluyla açıklanmaya devam edildiğinde bir süre sonra açıklanma sırası gelen kelimenin açıklanabilmesi için önceden kullanılmış olan bir kelimeye ihtiyaç duyulmaktadır. Aksi takdirde süreç o kelimede sonlanmakta ve devam edilememektedir. Bu durum tıpkı maddenin yapısını en küçük bileşen seviyesinde incelemek isteyen bilim insanlarının nihayetinde atomun* içinde bir boşlukla ( yokluk, gayb ) karşılaşmalarına benzemektedir. 

Dolayısıyla, hiçbir kelimenin yani yaratılıştaki hiçbir varlığın tek başına bir anlam içermediğini, her varlığın bir diğeri ile var olduğunu, bir diğerine muhtaç olduğunu ortaya koyan ve "Düalite çıkmazı" olarak isimlendirilebilecek bu durum idrakli varlıkların "Gayb"ın ( Yokluk ) sezgilerine ulaşmalarına vasıta olmaktadır. Esasen ilmi Allahu Teala'nın indinde olan "Ünite" ( Vahdet, Teklik, Birlik ) kavramı idrakli varlıklar için "Gayb" niteliğindedir.

* "Adem" kelimesinin "Yokluk" anlamına gelmesi ve "Atom" kelimesiyle fonetik benzerliği olması da bu bağlamda önem arzetmektedir.

Bakara suresinin 3. ayetinde kitabı bir rehber olarak benimsemiş olan Muttekikerin ( Sakınanlar ) gayba inançlarından bahsedilmektedir. 

2/3 ELLEZİNE YU'MİNUNE BİL GAYBİ ve yukimunes salate ve min ma razaknahum yunfikun

( O GAYBA İNANANLAR, duaya kalkanlar ve o rızıklandırdıklarımızdan harcayanlar. )

Gayba inanç, ahirete inanç olarak da düşünülebilir ki zaten Kur'an'da "Allah'a inanç" kavramı daima "Ahiret gününe inanç" kavramıyla birlikte zikredilmektedir. Ahiret bilinci, kaba madde planı dünyadaki inananlar için ancak sezgisine erişilebilecek gayb ilmi niteliğindedir. 

2/8 Ve minen nasi men yekulu AMENNA BİLLLAHİ VE BİL YEVMİL AHİRİ ve ma hum bi mu’minin

( Ve insanlardan kimileri ALLAH'A VE SINRAKİ GÜNE İNANDIK derler de onlar inananlar değillerdir. )

"Yevmel ahiri" ( Sonraki gün / Ahiret günü ) ifadesi hem kaba madde planındaki bir aşamayı, hem de üst süptil plandaki aşamayı temsil etnektedir. "Ahir gün" kavramı yaratılış döngülerinin daimi bileşenidir.  

"Gaybın ilminin yalnızca Allah'ın indinde olduğunu bildiren ayetler şöyledir.

2/33 Kale ya ademu enbi'hum bi esmaihim fe lemma enbeehum bi esmaihim kale e lem ekul lekum İNNİ A'LEMU ĞAYBES SEMAVATİ VEL ERDİve a'lemu ma tubdune ve ma kuntum tektumun

( "Ey Adem, onlara onları isimleri ile haber ver." dedi. Böylece onlara onları isimleri ile haber verdiğinde "Size GÖKLERİN VE YERİN GAYBINI KESİNLİKLE BEN BİLİRİM demedim mi? O açıkladığınızı ve o gizlemiş olduğunuzu da bilirim." dedi. )

5/109 Yevme yecmeullahur rusule fe yekulu ma za ucibtum kalu la ilme lena inneke ENTE ALLAMUL ĞUYUB

( Allah, resulleri topladığı gün "Size ne cevap verildi?" der. "Bize ilim yok. Kesinlikle SEN GAYBLARI BİLEN SENSİN." derler.  )

13/9 ALİMUL ĞAYBİ veş şehadetil kebirul muteal

( GAYBI ve şahit olunanı BİLENDİR. Yücelerin büyüğüdür. )

Allah'ın, gayb ilminden dilediğini, ancak dilediği, seçtiği resulleri vasıtasıyla insanlara ulaştıracağı da Al'i İmran suresinin 179. ayetinde bildirilmektedir.

3/179 Ma kanellahu li yezeral mu'minine ala ma entum aleyhi hatta yemizel habise minet tayyib ve MA KANELLAHU Lİ YUTLİAKUM ALEL ĞAYBİ VE LAKİNNELLAHE YECTEBİ MİN RUSULİHİ MEN YEŞAU fe aminu billahi ve rusulih ve in tu'minu ve tetteku fe lekum ecrun azim

( Allah inananları sizlerin üzerinde olduğunuzda bırakacak değildir. Nihayetinde kötüyü, pisi, iyiden, temizden ayırır. ALLAH SİZE GAYBI OKUYACAK DEĞİLDİR. LAKİN KESİNLİKLE ALLAH RESULLERİNDEN DİLEDİĞİ KİMSEYİ KABUL EDİP SEÇER. O halde Allah’a  ve resulüne inanın. Eğer inanırsanız ve sakınırsanız, artık büyük ödül sizedir. )

17 Mart 2023 Cuma

Anunnaki meselesi

4/48 İnnellahe la yağfiru en yuşrake bihi ...

( Kesinlikle Allah, O'na ortak koşulmasını affetmez. ... )

Şirkin sinsi ve taktiksel bir uygulaması olan "Çok tanrılı din / Çok ilahlı din" telkini şeytanların en önde gelen stratejik operasyonudur. Bu operasyonun amacı kitleleri, tek yaratıcı ilah olan Allah'tan uzaklaştırmak, esasen üst süptil boyut ( cennet ) varlığı olarak yaratılan ancak sonrasında "cinlerle temas, saf insan niteliğini bozma ve cinlere kulluk eylemi" hatalarını yaparak kaba madde planı dünyaya indirilen Adem'in hatalarının döngüsel olarak tekrarlanmasını sağlamak, bu yolla insanın frekans yükselişini ve ruhsal tekâmülünü engellemek ve onu düşük frekanslı kaba madde planı dünyaya ( cehennem ) hapsetmektir. 

İnsanın ve cin şeytanlarının ( sakit melekler ) dünyaya indirilişi Taha suresinin aşağıdaki ayetinde bildirilmektedir.

20/123 KaleHBİTA MİNHA CEMİAN ba'dukum li ba'din ADUVV ...

( "Birbirinize DÜŞMAN OLARAK ORADAN TOPLUCA İNİN. ... )

İnsanın "cinlere kulluk etmesi" hususu da Sebe suresinin aşağıdaki ayetlerinde net olarak belirtilmektedir. Ayetlerde "meleklere kulluk" hatası da vurgulanmaktadır. 

34/40 Ve yevme yahşuruhum cemian summe yekulu lil MELAİKETİ E HAULAİ İYYAKUM KANU YA'BUDUN

( Ve o gün onların hepsini toplar. Sonra MELEKLERE "ŞUNLAR sadece SİZE Mİ KULLUK EDİYORLARDI?" der. )

34/41 Kalu subhaneke ente veliyyuna min dunihim bel kanu YA'BUDUNEL CİNN EKSERUHUM BİHİM MU'MİNUN

( "Sen yücesin. Sen onlardan başka dostumuzsun. Bilakis CİNLERE KULLUK ETMEKTEYDİLER. ONLARIN ÇOĞUNLUĞU ONLARA İNANMIŞLARDI." derler. )

Negatif frekanslı süptil boyut varlıkları olan cin şeytanlarına kulluk kavramı cinler tarafından Teslis ( Üçleme / Trinity ) çarpıtmasına dayalı olarak ve sadece isimsel değişikliklerle tüm kültürlere enjekte edilmiştir. Teslis çok tanrılı pagan inancın temelini teşkil etmektedir. Kültürlere göre teslis örnkleri;

Sümer kültüründe An, Ki, Enlil ( Anunnaki* ),

Babil kültüründe Nimrod**, Samiramis, Temmuz,

Mısır kültüründe Osiris, İsis, Horus, 

Hinduizmde Brahma, Vişnu, Şiva

Grek ( Yunan ) mitolojisinde Zeus, Poseidon, Hades 

vb...

* Satanik yaklaşımla, sözde insanın yaratıcı kökeni olarak telkin edilmeye çalışılan "Anunnaki" kelimesinin "An'aneke" ( Senin Öncelin / Senden Öncekileriz / Senin Atanız ) anlamını temsil ediyor olması da muhtemeldir. ( An'ane ( Önce olan, Gelenek ) + ke ( sen ) ) veya Anunnaki ... Anunake ... Anu ( Önce, Evvel ) na ( biz ) ke ( sen ) ... "Senden öncekileriz / Senin ananeniz / Senin atanız" )

35/3 Ya eyyuhen nasuzkuru ni'metellahi aleykum HEL MİN HALİKİN ĞAYRULLAHİ yerzukukum mines semai vel ard LA İLAHE İLLA HUVE fe enna tu'fekun

( Ey insanlar, Allah’ın üzerinize olan nimetini hatırlayın. ALLAH'TAN BAŞKA YARATICI MI VAR? Sizi gökten ve yerden rızıklandırır. O’NUN HARİCİNDE İLAH YOKTUR. O halde nasıl döndürülürsünüz? )

** Nemrut dağı ismini Nimrod'dan almıştır. Nemrut dağındaki "Kommagene" uygarlıgı heykelleri de çok tanrılı dinin yansımasıdır. "Komnagene" kelimesi "Common" ( Ortak ) ve "Gene" ( Gen ) kelimelerinden oluşmakta olup, "Ortak Gen" anlamına gelmekte ve ilah addedilen cin & insan melezi varlıkları tanımlamaktadır. 

Şirk, teslis ve çok ilahlılık hususunda uyarı içeren ayetler şöyledir.

3/64 Kul ya ehlel kitabi tealev ila kelimetin sevain beynena ve beynekum en LA NA'BUDE İLLELLAH VE LA NUŞRİKE BİHİ ŞEY'EN VE LA YETTEHİZE BA'DUNA BA'DAN ERBABEN MİN DUNİLLAH fe in tevellev fe kul uşhedu bi enna muslimun

( De ki: "Ey kitap sahipleri, bizim ve sizin aranızda aynı, eşit olan kelimeye geliniz. ANCAK ALLAH'A KULLUK EDELİM VE O'NA HİÇBİR ŞEYİ ORTAK KOŞMAYALIM  BAZILARIMIZ BAZILARINI ALLAH'TAN BAŞKA RABLER EDİNMESİN. Eğer yüz çevirirlerse, “Şahit olun. Kesinlikle biz teslim olanlarız.” deyin." )

3/80 Ve LA YE'MURAKUM EN TETTEHİZUL MELAİKETE VE NEBİYYİNE ERBABA e ye'murukum bil kufri ba'de iz entum muslimun

( Ve SİZE, MELEKLERİ VE HABERCİLERİ RABLER EDİNMENİZİ EMRETMEZ. Teslim olanlar olmanızdan sonra, size inkarı mı emreder? )

15/96 Ellezine yec'alune meallahi İLAHEN AHAR fe sevfe ya'lemun

( O, Allah ile birlikte başka ilah oluşturanlar, artık yakında bilecekler. )

17/42 Kul LEV KANE MEA HU ALİHETUN kema yekulune izen lebteğav ila zil arşi sebila

( De ki: "O dedikleri gibi, ŞAYET ONUNLA BİRLİKTE İLAHLAR OLSAYDI, o zaman arşın, tahtın sahibine yol ararlardı." )

5/73 Lekad KEFERALLEZİNE KALU İNNELLAHE SALİSU SELASEH VE MA MİN İLAHİN İLLA İLAHUN VAHİD ve in lem yentehu an ma yekulune le yemessennellezine keferu minhum azabun elim

( O "Kesinlikle ALLAH, ÜÇÜN ÜÇÜNCÜSÜDÜR." DİYENLER İNKAR ETMİŞLERDİR. TEK İLAHTAN BAŞKA İLAH YOKTUR. Eğer o söylediklerinden vazgeçmezlerse, kesinlikle onlardan o inkar edenlere elim azap dokunacaktır. )

İncil'de yer alan Baba, Oğul ve Kutsal Ruh ifade üçlüsü esasen sembolik bir tanımlama olup Allah, Mesih İsa ve Ruh kavramlarını tanımlamaktadır. Kur'an'da Allah sevgisinin tasvir edildiği ayette de "Baba"*** teşbihi yer alır. Ancak şeytanlar bu sembolik ( müteşabih ) ifadeye "soy ilişkisi" anlamı yükleyerek Teslis ( Üçleme ) adı altında sözde ilahi bir soy, bir ilahlar grubu oluşturmuşlardır.

*** 2/200 Fe iza kadaytum menasikekum FEZKURULLAHE KE ZİKRİKUM ABEKUM EV EŞEDDE ZİKRA fe minen nasi men yekulu rabbena atina fid dunya ve ma lehu fil ahirati min halak

( İbadetlerinizi tamamladığınızda ALLAH'I BABALARINIZI HATIRLADIĞINIZ GİBİ VEYA DAHA ŞİDDETLİ HATIRLAYIN. İnsanlardan kim "Rab’bimiz bize dünyada ver." derse, ona ahirette nasip yoktur.  )

"Anunnaki", Sümer uygarlığında negatif frekanslı üst boyut varlıklarına ( cinler, sakit melekler, düşmüş melekler ), Nefiller ( Düşmüşler ) **** ) verilen genel bir isim olarak da belirtilmektedir.

**** Tevrat'ın aşağıdaki ayetinde "İlahi varlıklar" olarak nitelenen Nefiller'in ( sakit melekler / düşmüş melekler ) insan soyuyla cinsel ilişkiye girmelerinden ve melez soy oluşturmalarından bahsedilmektedir ki sözde "Anunnaki'lerin insan soyunu yaratttıkları" iddiasının aslı da budur. 

1 Genesis 6-4 İLAHİ VARLIKLARIN insan kızlarıyla evlenip çocuk sahibi oldukları günlerde ve daha sonra yeryüzünde NEFİLLER vardı. 

Tevrat'ın, yine Nefillerden bahsedilen aşağıdaki ayetinde yer alan "Anak" kelimesi "Enki" ( Anunnaki ) kelimesinin bir tezahürüdür. Nefillerin dev bedenli oldukları da tersten misalleme ile bildirilmektedir.

4 Numbers 13-33 NEFİLLER'i, NEFİLLER'in soyundan gelen ANAKlı'ları gördük. Onların yanında kendimizi çekirge gibi hissettik, onlara da öyle göründük."

Zekeriya Siccin'in "12. Gezegen" isimli kitabında, Anunnaki'lerin, atmosferi altın ile kaplı olan bir gezegende yaşadıkları, atmosferdeki altının azalması nedeniyle Dünyadaki altını çıkarmak istemeleri ve bu işi yapmak üzere insan soyunu yarattıkları gibi bir senaryo yer almaktadır. Bu senaryo, Adem'in cin soyu ile temas ederek saf insan soyunu bozması, cin & insan melezi bir soy oluşturması ve bu nedenle cinlerle birlikte kaba madde planı Dünya'ya indirilmesi gerçeğinin manipüle edilmiş halidir. ( İnsan beyninde "Reptilian Complex" ( Sürüngen Kompleksi ) adı verilen bir organın bulunmasının sebebi anılan melezlikten kaynaklanmaktadır. )  

Ayrıca söz konusu senaryo da dahi Anunnaki'lerin insanları köle olarak kullandıkları yer almaktadır ki senaryonun bu kısmı gerçeği yansıtmaktadır. Zira Anunnaki olarak da isimlendirilmiş olan küresel cin ve insan şeytanları insanlığı binlerce yıldır tahakküm altında tutmaya çalışmaktadır.

İncil'de cin şeytanları, "yılan ve engerek soyu" olarak tanımlanır. 

40 Matthew 23-33 "Sizi yılanlar, engerekler soyu! Cehennem cezasından nasıl kaçacaksınız?

Özde aynı hikayenin karakterleri olan Sümer ilahları Anunnaki'ler ve Mısır ilahları "uzun kafalı" olarak resmedilmektedirler.






Kur'an'da bu husus "şeytanların başları" ifadesiyle vurgulanmaktadır.

37/64 İnneHA ŞECERATUN tahrucu fi aslil cehim

( Kesinlikle O ( ZAKKUM ) cehennemin kökünde, temelinde çıkan AGAÇTIR. )

37/65 Tal'uha ke ennehu RUUSUŞ ŞEYATİN 

( Onun tomurcukları, kesinlikle o ŞEYTANLARIN BAŞLARI gibidir. )



Zakkum tomurcukları

Din kisvesi altında şirkin, kula kulluğun, cinlere kulluğun ve Allah ile aldatmanın öğretisi olan Tasavvuf'taki Sufi kavuğu, Papa'nın başlığı, Dalai Lama'nın takkesi, pagan ilah Baal'in kafası, baş arkası uzatılmış türban, masallardaki Peri karakterinin konik ve uzun başlığı, üzerinde sürüngen figürleri yer alan uzun kafalı mask gibi aksesuarların kökeninde de Anunnaki kafası sembolizmi bulunmaktadır.


Üzerinde sürüngen figürü olan uzun kafalı mask


Dalai Lama'nın uzun ve konik takkesi

Pagan ilah Baal'in uzun kafası

Baş arkası uzatılmış türban modeli... Bu model hadiste de "Deve Hörgücü" olarak teşbih edilir.

"Deve Hörgücü" teşbihinin yer aldığı hadisin tamamı şöyledir. “Cehennem halkından iki sınıf / grup insan var ki ben henüz onları görmüş değilim. Bunlardan bir grubu ellerinde sığır (inek-öküz gibi) kuyruklarına benzer kamçılar / değnekler / coplar vardır ki onlarla insanları döverler. Diğer grup ise elbise giydikleri halde çıplaktılar. Erkeklere meylederler, onları da kendilerine meylettirirler. BAŞLARI eğilmiş DEVE HÖRGÜCÜNE benzer. Bunlar ne cennete girer ne de onun kokusunu alırlar. Oysa cennetin kokusu şu kadar uzak mesafeden alınabilir.”


Uzun ve konik başlığı ile Peri kızı karakteri ( Sevimli algısı yaratan bir karakter vasıtasıyla cinler çocukların zihinlerine yerleştirilmekte ve pozitif frekans emilimi yapılmaktadır. )


Nemrut ( Nimrod ) Dağı'ndaki uzun kafa heykelleri... Mısır mitolojisindeki Horus karakterinin kartal kafalı sembolizmi de heykeller arasında yer almaktadır.


Elinde Epifiz Bezi ( Pineal Gland ) tutan Horus veya Anunnaki ... ( Epifiz Bezi insan beyninde yer alan ve insanın üst boyut frekanslarını algılamasını sağlayan organdır. Yukarıdaki rölyefte, Anunnaki'nin elinde Epifiz Bezi tutması, insanlığın cinler ( Anunnaki vb. ) tarafından zihin kontrolü altında tutulmasını simgelemektedir.

Şirketleşme sistemiyle ( günümüzde dijital teknolojinin de desteğiyle ) insanlığı tahakküm altına alıp köleleştiren, dünyada acıyı, kaosu, negatif frekansı daim kılan ve insanlığın yaşam enerjisiyle beslenen "küresel şeytanlar", Anunnaki olarak da anılan cinler ve onlara kulluk eden cin & insan melezleridir. 

Ayrıca bkz.

https://kuranilmi.blogspot.com/2020/12/harut-ve-marut.html?m=1

https://kuranilmi.blogspot.com/2016/12/seytanlarn-baslar.html?m=1

Not: Hadisteki "Deve Hörgücü" teşbihi hususu iletilen yoruma istinaden bölüme eklenmiştir.