29 Kasım 2017 Çarşamba

Cennet ( Gökler ) ve Cehennem ( Yer )

"Cennet" kelimesi "Bahçe" anlamında kullanılmakla birlikte "Örtülü, Gizli, Koruyan" anlamlarını da içermektedir. Cennet kelimesi Kur'an'da, Allah'ın yönlendirmesi sayesinde dünya hayatındaki görevini gereğiyle yerine getiren yani inanan ve iyilikler yapan insanların girmeyi hakedecekleri ortam olarak bildirilmektedir. Evvelki bölümlerde zikredildiği üzere, söz konusu cennet ortamı, madde alemi olan kainatın en alt seviyesinden bir üst seviyeye yani bir üst göke çıkılmasını tanımlamaktadır. Bu noktada Güneş Sistemi içinde maddi varlıkların en tekamül etmişi olan insan, dünya hayatındaki 70,000 yıllık reenkarnasyon döngüsünü tamamlaması sonrasında dünyayı ( Yeri ) terketmekte ve farklı bir maddi varlık halini almak suretiyle yeni döngülerini yaşamak ve yeni görevlerini ifa etmek üzere bir üst sisteme, bir üst göke intikal etmektedir. Bu üst sistem kitapta cennet olarak tanımlanmaktadır. Kur'an'daki "7 Gökler" ifadesi de tekamül döngüsünün 7 aşamasını tanımlar niteliktedir. 

Kur'an'da cennet kavramı tasvirlerine ilişkin aşağıdaki ayetler dikkat çekmektedir. Ayetlerde, "Yemek yemeyen gövdeler", "Acıkmayan, susamayan, sıcağa maruz kalmayan, üşümeyen varlıklar"dan bahseidlmektedir. Bu ifadeler bedensiz Süptil Varlıkları tanımlamaktadır.  

21/8 - Ve ma cealnahüm ceseden la ye'külunet taame ve ma kanu halidın ( Ve onları yemek yemeyen gövdeler, vücutlar kılmadık. Ebedi de değillerdi. )

20/118 - İnne leke en la tecua fıha ve la ta'ra ( Kesinlikle sana orada acıkmaman ve çıplak olmaman vardır. )
20/119 - Ve enneke la tazmeü fıha ve la tadha ( Ve kesinlikle sen orada susamazsın ve sıcakta yanmazsın. )

Bu ayetler, açık bir şekilde farklı bir ortamdaki farklı yaşam formunun tanımlamasını içermektedir. ( Meşhur Roswell olayı akabinde medyaya otopsi görüntüleri yansıyan ve bir tanesiyle medyum aracılığıyla iletişim kurulan dünya dışı varlıkların bedensel özellikleri hatırlanabilir. )

Necm ( Yıldız ) suresinin aşağıdaki ayetlerinde ise cennetin bir yıldız sistemi içinde olduğu belirtilmektedir. Aynı surede Şi'ra'dan da ( Sirius ) bahsedilmesi, tekamül eden insanın farklı bir maddi varlık olarak Sirius yıldız sisteminde yaşamına ve sınav sürecine devam edeceği hususunu gündeme getirmektedir.

53/1 - Ven necmi iza heva ( Ve yıldız aşağı indiğinde.  )
....
....
53/13 - Ve lekad raahu nezleten uhra ( Ve onu başka sefer de inerken görmüştü. )
53/14 - Inde sidratil münteha ( En son varış noktası Sidre' nin indinde. )
53/15 - Indeha CENNETÜL me'va ( Mekan CENNETİ onun indindedir. )

86. sure olan ve "Sabah Yıldızı" anlamını da içeren Tarık suresinde yer alan "Geri dönüşlü gök." kavramı, insanın Yer'deki sınav sürecini tamamlaması sonrasında ait olduğu göklere, üst yıldız sistemine döneceğini, yine aynı surede yer alan "Çatlamalı yer" kavramı ise dünya hayatındaki sınav sürecini tamamlayamamış ve başarısız olmuş insanların tekrar reenkarne olmak suretiyle dünya hayatına devam edeceği ve böylelikle insanlar arasında bir ayrışımın ( Fasl ) gerçekleşeceğini bildirmektedir.

86/11 - Ves semai zatir rec' ( Ve geri dönüşlü gök, )
86/12 - Vel ardı zatis sad' ( Ve çatlamalı yer,  )
86/13 - İnnehu le kavlün fasl ( Kesinlikle o ayrışım sözüdür. )

Zira, "Yerin başka yere dönüşeceğini" bildiren aşağıdaki ayetler de esas itibarıyla Cehennem * adı verilen ortamın dünyanın ( Yerin ) ta kendisi olduğunu bildirir niteliktedir. ( * Cehennem kelimesi Latin kökenli bir kelime olup, Ge ( Vadi ) ve Hinnom ( Kral ismi ) kelimelerinden oluşmuştur. Hinnom Vadisi, büyük ateş yakılmak suretiyle çöplerin imha edildiği yer için kullanılmaktadır. )

14/48 - Yevme tübeddelül erdu ğayral erdı ve semavatü ve berazu lillahil vahıdil kahhar ( O gün yer başka yere dönüşür. Gökler de. Ve tek kahredici Allah için meydana çıkarlar. )
14/49 - Ve teral mücrimıne yevmeizin mükarranıne fil asfad ( Ve o gün suçluları kelepçelerin içinde dururlarken görürsün. )
14/50 - Serabilühüm min katıranin ve tağşa vücuhehümün nar ( Gömlekleri katrandandır ve yüzlerini ateş örter. )

99/1 - İza zülziletil erdu zilzaleha ( Yer zelzelesiyle sarsıldığında. )
99/2 - Ve ahracetil erdu eskaleha ( Ve yer ağırlıklarını çıkardığında. )
99/3 - Ve kalel insanü ma leha ( Ve insan "Ona ne oluyor?" dediğinde. )

Ayrıca Hud suresinin aşağıdaki ayetlerinde Cennet ve Cehennem tanımları yapılmaktadır. Ayetlerde  Ateşin ( Cehennem ) ve Cennetin "Gökler ve Yer daim olduğu sürece" var olacakları bildirilmektedir. Bu bildiriye istinaden, Göklerin Cennet, Ateşin de Yer olduğu anlaşılmaktadır.

11/106 - Fe emmellezine şeku fe fin NARİ lehüm fıha zefırun ve şehik ( O bedbaht olanlar ATEŞİN içindedirler. Onlara orada hıçkırıkla nefes vererek inlemeler ve haykırışlar vardır. )

11/107 - Halidıne fıha MADEMATİS SEMAVATÜ VEL ERDU illa ma şae rabbük inne rabbeke fe'alün li ma yürıd ( Rab’binin dilemesi hariç, GÖKLER VE YER DAİM OLDUĞU SÜRECE onun içinde ebedidirler. Kesinlikle Rab’bin ne isterse yapar. )

11/108 - Ve emmellezine süıdu fe fil CENNETİ halidıne fıha MADEMATİS SEMAVATÜ VEL ERDU illa ma şae rabbük ataen ğayra meczuz ( Ve o mesud olanlar artık CENNETİN içindedirler. Rab’binin dilemesi hariç, GÖKLER VE YER DAİM OLDUĞU SÜRECE  kesintisiz bağış olarak, onun içinde ebedidirler.  )





27 Kasım 2017 Pazartesi

70 ( 7 ve 10 )

"70" sayısı, ilahi nümerolojide önem arzeden 7 ve 10 sayılarını içeren ve yaratılış döngüsündeki periyodları bildiriyor olması kuvvetle muhtemel olan bir sayıdır. Hatırlanacağı üzere 7 sayısı yaratılış döngüsüne ilişkin periyodu ( devreyi ), 10 sayısı ise yaratıcı Allahü Teala'nın birliğini temsil etmektedir.

"Seb'ıne" ( Yetmiş ) kelimesi Kur'an'da 3 ayette geçmektedir. Söz konusu üç ayet incelendiğinde her ayette "Döngü / Devre" kavramlarına işaret edildiği görülmektedir. 

7/155 - Vahtara musa kavmehu SEB'INE racülen li mıkatina fe lemma ehazethümür racfetü kale rabbi lev şi'te ehlektehüm min kablü ve iyyay e tühliküna bima feales süfehaü minna in hiye illa fitnetük tüdıllü biha men teşaü ve tehdı men teşa' ente veliyyüna fağfir lena verhamna ve ente hayrul ğafirın ( Ve Musa, belirlediğimiz zamanımız için kavminden YETMİŞ erkek seçti. Onları sarsıntı yakaladığında, Musa "Rab’bim, dileseydin onları ve de beni daha önce helak ederdin. Bizi, bizden o akılsızların yaptıklarından dolayı mı helak edeceksin? Kesinlikle o ancak senin sınavındı. Sen onunla dilediğin kimseyi saptırırsın ve dilediğin kimseyi de yönlendirirsin. Sen bizim dostumuzsun. O halde bize af eyle ve bize merhamet et. Sen affedenlerin en hayırlısısın." dedi. )

Ayette "Belirlenen zaman" yani bir vade, devre sonu için 70 adam seçildiği belirtilmektedir. "Seb'ıne" ( Yetmiş ) kelimesinin ilk kez "7." sure olan A'raf suresinde geçmesi de 7 nümerolojisi açısından dikkat çekicidir.

9/80 - İstağfir lehüm ev la testağfir lehüm in testağfir lehüm SEB'INE merraten fe len yağfirallahü lehüm zalike bi ennehüm keferu billahi ve rasulih vallahü la yehdil kavmel fasikın ( Onlara af iste veya onlara af isteme. Onlar için YETMİŞ kere af istesen de Allah onlara af eylemeyecektir. Bu, kesinlikle onların Allah' ı ve resulünü inkar etmelerinden dolayıdır. Allah günahkarlar kavmini yönlendirmez. )

Ayette 70 tekrarlık bir mağfiret zikrinden bahis bulunmaktadır. Bir başka deyişle, 70 zikirden sonra bir devre tamamlanmakta ve bir vukuat tezahür etmektedir. Ayet kodundaki "8" nümerolojisi de ( 9/80 ... 9+8+0 = 17 ... 1+7 = 8 ) döngü ve yeni döngü başlangıcı kavramları açısından dikkat çekmektedir. 

69/31 - Sümmel cehıme salluhu ( Sonra onu cehenneme salın. )
69/32 - Sümme fi silsiletin zer'uha SEB'UNE zira'an feslükuhu ( Sonra ölçüsü YETMİŞ kol uzunluğu olan zincirin içinde, böylece onu sokun. )

Ayette, "uzunluk dilimi" teşbihi vasıtasıyla, cehennemde 70 birimlik bir devre / döngü süresince kalınmasından bahis bulunmaktadır. Hatırlanacağı üzere, evvelki bölümlerde cehennemin esas itibarıyla dünya hayatı olduğu ve dünyada her 70,000 yıllık dönemlerde helak ve yeniden başlayışın vuku bulduğu belirtilmişti. ( Örnek: Nuh tufanı sonucunda yok olduğu tahmin edilen Mu uygarlığından bugüne yaklaşık 70,000 yıl geçmiştir. )

Yedinci surenin ismi olan ve "Yüksek Mevki" olarak tercüme edilen "A'raf" kelimesi, iki devre arasındaki boşluk veya "Spatyom" olarak bilinmektedir. İlmi kaynaklara göre A'raf, maddi alemde vefat deneyimine maruz kalmış ruhların cennet ile cehennem arasında geçici süre bilinçsiz ve ilimsiz olarak tutuldukları ortamdır. Bu çerçevede A'raf, bir döngü sonunda erişilen ortamdır.

7/34 - Ve li külli ümmetin ECEL fe iza cae ecelühüm la yeste'hırune saaten ve la yestakdimun ( Ve her topluluk için VADE vardır. Vadeleri geldiğinde, onu saat olarak erteleyemezler ve öne de alamazlar. )

Ayette yine vade, dönem sonu anlamına gelen "Ecel" kelimesinin yer alması ve ayet kodunda 7 ve 7 ( 3+4 = 7 ) ( İkili Yedi ) nümerolojisi bulunması önem arzetmektedir.

7/46 - Ve beynehüma hıcab ve alel A'RAFİ ricalün ya'rifune küllen bi sımahüm ve nadev ashabel cenneti en selamün aleyküm lem yedhuluha ve hüm yatmeun ( Ve onlar arasında perde vardır. YÜKSEK MEVKİ üzerinde hepsini simalarından tanıyan adamlar vardır. Cennet sahiplerine "Selam üzerinize olsun." diye seslenirler. Henüz oraya girmemişlerdir ve fakat umut etmektedirler. )

"A'raf"'tan ve “Cennet”’ten bahis olan ayetin kod numarasında 70 nümerolojisi bulunmaktadır. 7 ve 10 ( 4+6 = 10 ) 

Ayet kodundaki "8" nümerolojisi de ( 7/46 ... 7+4+6 = 17 ... 1+7 = 8 ) döngü ve yeni döngü başlangıcı kavramları açısından dikkat çekmektedir. 

Ayrıca “Cennet” kelimesinin Kur’an’da ilk kez geçtiği ayetin kodunda ( 2/25 ) “İkili Yedi” kavramı ( 2 ve 2+5 = 7 ) yer almaktadır. Öte yandan ayet numarası da 25 ( 2+5 = 7 ) olup, “7” nümerolojisi içermektedir.

2/25 - Ve beşşirillezıne amenu ve amilus salihati enne lehüm CENNATİN tecrı min tahtihel enhar küllema ruziku minha min semeratin rizkan kalu hazellezi rüzıkna min kablü ve ütu bihı müteşabiha ve lehüm fıha ezvacün mütahheratün ve hüm fıha halidun (Ve o inananları, iyilikler yapanları altlarından nehirler akan bahçelerin kesinlikle onlara olduğu ile müjdele. Onların hepsi oranın meyvelerinden, ürünlerinden rızıklanırlar. "Bunlar o önceden rızıklandırıldıklarımızdır." derler













Sonsuz Sevgi ... Allah Sevgisi

Allahü Teala'nın yaratış sisteminin temelini, insanın henüz tam anlamıyla kavrayamadığı, sınav ve deneyimleme süreçleri sonucunda kavraması ümit edilen ve ruhsal tekamülün esas parametresi olan "Sevgi" kelimesi oluşturmaktadır. Tüm olumlu kavramların ve tesirlerin özünde "Sevgi" kelimesi ve enerjisi bulunmaktadır. "Sevgi" kelimesi, varlıkların üst tekamül planlarına ( frekans, boyut, sistem ) intikal etmelerini sağlayan temel unsurdur.

Kur'an'da "Hubb" ( Sevgi ) kelimesinin, isim olarak "8" kere tekrarlanıyor olması ( frekansının 8 olması ), döngünün, yeni döngü başlangıcının ve nihayetinde sonsuzluğun simgesi olan "8" sayısı ile olan anlamsal ilinti açısından büyük önem arzetmektedir. Bu frekans yapısı, tüm varlıkları ruhsal tekamüle ve sonsuz selamete eriştirecek olan unsurun "Sevgi", "Sonsuz Sevgi" olduğunu bildirmektedir.

                            


Ayrıca Kur'an'da "Hubb" ( Sevgi ) kelimesi, isim halinde ilk kez 2/165 kodlu ayette 14. kelime olarak ve "Hubbillah" ( Allah Sevgisi ) tamlamasıyla geçmektedir. 

2/165 - Ve minen nasi men yettehızü min dunillahi endaden yühıbbunehüm ke HUBBİLLAH vellezine amenu eşeddü hubben lillah ve lev yerallezıne zalemu iz yeravnel azabe ennel kuvvete lillahi cemıan ve ennellahe şedıdül azab ( Ve insanlardan kimi Allah’ tan başkasını eşi benzeri olarak edinir. Onları ALLAH SEVGİSİ gibi severler. O inananların Allah için sevgileri daha şiddetlidir. O zülmedenler azabı gördükleri zaman kuvvetin tümüyle Allah için olduğunu keşke anlasalardı. Allah’ ın azabı kesinlikle şiddetlidir. )

- "Hubbillah" ( Allah Sevgisi ) kavramı Kur'an'da ilk ve son kez 2/165 kodlu ayette geçmektedir.

- Ayet kodunda "İkili Yedi" nümerolojisi bulunmaktadır. ( 2+1+6+5 = 14 ... 2x7 veya 7+7 ) Hatırlanacağı üzere, İkili Yedi kavramı yaratılışı ve yaratılışın döngü periyodunu tanımlamaktadır.

- "Hubbillah" ( Allah Sevgisi ) kavramındaki "Hubb" ( Sevgi ) kelimesi ayetteki 14. kelimedir.  ikili Yedi...

- "Hubbillah" ( Allah Sevgisi ) kavramı Kur'an'da ilk ve son kez geçtiği ayetin, sure numarası (2), ayet numarası (165) ve "Hubb" kelimesini  sıra numarasını (14) oluşturan sayıların toplamı, Allah'ın birliğini simgeleyen "19" sayısını vermektedir. ( 2+1+6+5+1+4 = 19 ... 1+9 = 10 ... 1+0 = "1" )











26 Kasım 2017 Pazar

Meleklerin Vefat ve Reenkarne Ettirmesi

Dünya hayatında, nefsani arzularını kontrol edemeyip, inanç yolunda gerekenleri yapamayan varlıkların göklerin kapılarından geçmeye ve üst süptil boyutlarda ( alemlerde, planlarda ) süptil varlık olmaya hak kazanamayacakları ve ruhsal tekamül sürecine devam edebilmeleri için reenkarne ( yeniden nesledilme, yeniden et ve kemiğe büründürülerek gönderilme ) edilerek tekra kaba madde alemi olan dünyaya ( cehenneme ) gönderilecekleri evvelki bölümlerde, Nisa 4/56 kodlu ayet vesilesiyle, açıklanmıştı. ( Ayette reenkarnasyon fenomeni "Derilerin başka derilerle değiştirilmesi" kavramı ile bildirilmektedir.

4/56 - İnnellezine keferu bi ayatina sevfe nuslıhim nara küllema nedıcet cüludühüm beddelnahüm cüluden ğayraha li yezukul azab innellahe kane azızen hakıma ( O ayetlerimizi inkar edenleri, yakında onları kesinlikle ateşe yaslarız. Derileri her piştiğinde azabı tatmaları için, onları deri olarak başkalarıyla değiştireceğiz. Kesinlikle Allah yücedir hakimdir. )

Yeni döngünün başlangıcı addedilebilecek söz konusu reenkarnasyon süreci "Vefat Ettirme" aşamasıyla başlamaktadır. Vefat ettirme işleminin ise "Melekler" kanalıyla icra edildiği Enfal suresinin 8/12 ve 8/50 kodlu ayetlerinde bildirilmektedir.

8/12 - İz yuhıy rabbü ke ila el melaiketi ennı mea küm fe sebbitü ellezıne amenu se ülkıy fı kulubi ellezıne keferu er ru'be fe adribu fevka el a'nakı ve adribu min hüm külle benan ( Zamanında Rab’bin meleklere "Kesinlikle ben sizinle birlikteyim. İnananlara sebat verin. İnkarcıların kalplerine korku atacağım. O halde boyunlarının üstüne vurun ve onların tüm parmaklarına vurun." diye vahyediyordu. )

8/50 - Ve lev tera iz yeteveffellezine keferul melaiketü yadribune vücuhehüm ve edbarahüm ve zuku azabel harık ( Ve şayet melekler o inkarcıların yüzlerine ve sırtlarına vurarak ve "Yakıcı azabı tadın." diyerek vefat ettirirken görseydin. )

Ayetlerdeki, "Melek" ve "Döngü" kavramlarının nümerolojik simgesi olan "8" sayısı dikkat çekmektedir. 

- Enfal suresi "8". suredir.
- 8/12 ve 8/50 kodlu ayetlerin ayet numaralarının toplamı ve nümerolojik toplamı "8" sayısını vermektedir. ( 1+2+5+0 = "8" veya 12+5 = 17 ... 1+7 = "8" )
- Konunun, 8. sure olan Enfal suresinin iki ayetinde geçmesi de Melek kelimesinin Kur'an'daki tekrar adedi ve simgesi olan "88" sayısı açısından dikkat çekicidir.



24 Kasım 2017 Cuma

Ruhsal Tekamül Döngüsü

Allahü Teala'nın singülarite ( vahdet, ünite, teklik ) ortamında, O'nun sonsuz nimeti olan "Kelimeyle" başlayan yaratılış ( var oluş ) süreci, akabinde düalitenin temel öğeleri olan ruh ve madde alemlerinin oluşturulmasıyla devam etmiştir. Söz konusu iki alem içiçe olmayıp birbirlerinden tamamen ayrıdırlar. "Kelime" tesiri altındaki bilinç sahibi ruh, tekamülü için gerekli madde deneyimini yaşamak amacıyla yine "kelime" tesiri altındaki bilinçsiz maddeye ihtiyaç duymaktadır. Dolayısıyla, 7 gökten oluşan ve madde alemi olan kainat ( evren, gökler ) içinde "Bilinçli Varlık"tan söz edilebilmesi için ruhun tesiri altına girmiş maddenin mevcudiyeti esastır. "Kelime" ve "Ruh" ilişkisini 4/171 kodlu ayette Haberci İsa'dan bahisle bildiren "Meryem oğlu İsa Mesih, kesinlikle Allah' ın resulü, Meryem'e atmış olduğu kelimesi ve O’ndan ruhtur." bölümü önem arzetmektedir.

Bu çerçevede İnsan, kendisine tesir eden ruhun yönlendirmesiyle yaşam adı verilen sınav sürecini deneyimleyen bilinçli maddi bir varlıktır. Kainat olarak adlandırılan madde aleminin farklı seviyelerinde bir çok yıldız sistemleri yer almakta olup, bu sistemlerde madde deneyimi yaşamakta olan birçok varlık türü bulunmaktadır. 

Ruh tesiri altında olan ve "İnsan" adı verilen maddi varlık, Güneş sistemindeki madde aleminin son basamağında bulunmaktadır.  Diğer sistemlerde ise ona muadil farklı bedenlenmeler mevcuttur. Evvelki bölümlerde izah edildiği üzere, tekrar reenkarne olmayacak şekilde ölen, dolayısıyla tekrar dünya hayatı ( cehennem ) deneyimine maruz bırakılmayacak olan bir insan "Göklerin kapıları" olarak tanımlanan aşamadan geçmek suretiyle bir üst sistemde, bir üst realitede ( üst frekans / üst boyut ) farklı bir maddi bir yaşam formu olarak, farklı görevler ifa etmek ve farklı sorumluluklar almak suretiyle tekamül sürecine devam edecektir. 

Bir başka deyişle, bir insan reenkarne olmayacak şekilde öldükten sonra yine bir üst realitede ( 7 göklerin bir başka seviyesinde ) farklı bir madde formundaki bir başka varlık olarak asli varlığı olan ruhunun tekamülüne devam edecektir. Bu noktada, tekamülün sonsuz bir döngü olduğu düşünüldüğünde, tekamül sürecinin madde alemi olan 7 göklü kainatta seviye atlaya atlaya, farklı maddi formlar ala ala ilerleyeceği ortaya çıkmaktadır. Bu süreç, ruh artık hiç bir madde varyetesine ihtiyaç duymayan tam tekamül etmiş saf ruh kalana kadar devam edecektir. Saf ruh olgusu ise 7 seviyeli madde alemi olan kainat ile ilişiğini kesmiş ve ait olduğu cennet adı verilen frekansa ( boyuta, realiteye ) intikal etmiş varlıktır.

Aşağıda yer alan ayetler farklı yaratılış döngüleri kavramı açısından konuya ışık tutmaktadır.

56/60 - Nahnü kadderna beynekümül mevte ve ma nahnü bi mesbukın ( Aranızda ölümü biz takdir edip ölçülendirdik. Önüne geçilebilecek olanlar değiliz. )

56/61 - Ala en nubeddile emsaleküm ve nunşieküm fi ma la ta'lemun ( Misallerinizi değiştirmemize ve sizi o bilmediğinizle inşa etmemize.  )

14/19 - E lem tera ennellahe halekas semavati vel erda bil hakk in yeşe' yüzhibküm ve ye'ti bi halkın cedid ( Görmez misiniz ki, kesinlikle Allah gökleri ve yeri gerçekten yarattı. Eğer dilerse sizi giderir ve yeni yaratış getirir. )

Yaratılış döngüsünün "Gökler ve Yer var olduğu sürece devam edeceği." yani madde alemi var olduğu müddetçe cennet ve cehennem kavramlarının da var olacağı Hud suresinin ilgili ayetlerinde bildirilmektedir.

11/106 - Fe emmellezine şeku fe fin nari lehüm fıha zefırun ve şehik ( O bedbaht olanlar ateşin içindedirler. Onlara orada hıçkırıkla nefes vererek inlemeler ve haykırışlar vardır. )

11/107 - Halidıne fıha madametis semavatü vel erdu illa ma şae rabbük inne rabbeke fe'alün li ma yürıd ( Rab’binin dilemesi hariç, gökler ve yer daimi olduğu sürece onun içinde ebedidirler. Kesinlikle Rab’bin ne isterse yapar. )

11/108 - Ve emmellezine süıdu fe fil cenneti halidıne fıha madametis semavatü vel erdu illa ma şae rabbük ataen ğayra meczuz ( Ve o mesud olanlar artık cennetin içindedirler. Rab’binin dilemesi hariç, gökler ve yer daim olduğu sürece, kesintisiz bağış olarak, onun içinde ebedidirler.  )

Dünya hayatında, "İnsan" ismi altındaki madde deneyimini başarıyla tamamlayan varlıkların göklerin kapılarından geçerek üst realitelere ( üst frekans, üst gök seviyesi ) geçecekleri, başarısız olanların ise yerde kalacakları hatta yerin alt seviyelerine inecekleri ve böylelikle insanlar arasında bir ayrışımın gerçekleşeceği Tarık suresinin ilgili ayetlerinde bildirilmektedir.

86/11 - Ves semai zatir rec' ( Ve geri dönüşlü gök, )
86/12 - Vel ardı zatis sad' ( Ve çatlamalı yer,  )
86/13 - İnnehu le kavlün fasl ( Kesinlikle o ayrışım sözüdür. )

Tarık suresinin sıra numarası 86 olup, "İkili Yedi" nümerolojisi içermektedir. ( 8+6 = 14 ... 2x7 veya 7+7 )

Dünya hayatı deneyimini tamamlayamamış olan varlıkların, reenkarne olarak dünya hayatı ( cehennemi ) deneyimini tekrar yaşayacakları Nahl suresinin aşağıdaki ayetinde "Ömrün en rezil dönemine geri döndürülmek." ifadesiyle bildirilmektedir.

16/70 - Vallahü halekaküm sümme yeteveffaküm ve minküm men yüraddü ila erzelil umuri li keyla ya'leme ba'de ılmin şey'a innellahe alimün kadır ( Ve Allah sizi yarattı. Sonra sizi vefat ettirir. Sizden kimileri, ilimden sonra eşyayı aynısı gibi bilmesin diye ömrün en rezil dönemine erdirilir, döndürülür. Kesinlikle Allah bilendir gücü yetendir. )

İnsanın yaratılışı ve tekamül döngüsünü, 7 ve 8 nümerolojisi içerecek şekilde betimleyen İnsan suresi 76. sure olup, 31 ayet içermektedir. Surenin ilk ayeti olan 76/1 kodlu ayetin kod numarasının nümerolojik değeri 14 olup, bu ayette İkili Yedi kavramı zikredilmektedir.

76/1 - Hel eta alel insani hıynün mined dehri lem yekun şey'en mezkura ( ( İnsana uzun zamandan hatırlanacak bir şey olmadığı zaman gelmedi mi? )

76/12 - Ve cezahüm bima saberu cenneten ve hariren ( Ve o sabırlarından dolayı onların karşılığı cennettir ve ipektir. ) 

Ayette inanan ve sabreden kulların sınav döngüsünü başarıyla tamamlamaları durmunda cennet yaşamına nail olacakları bildirilmektedir.  Ayet kodunun nümerolojik değeri döngü sonunu simgeleyen "7" sayısı olmaktadır. ( 7+6+1+2 = 16 ... 1+6 = 7 )

76/13 - Muttekiine fiha alel eraiki la yerevne fiha şemsen ve la zemheriren ( Orada, koltuklar üzerinde yaslanıp otururlar. Orada ne Güneş’i, ne de şiddetli soğuğu görmezler. )

Ayette cennet olarak tanımlanan ortamda "Güneş'in olmayacağı" bildirilmektedir. Yani bu ortam Güneş Sistemi dışında bir ortam olacaktır. Ayet kodunun nümerolojik değeri döngüyü ve yeni döngü başlangıcını simgeleyen "8" sayısı olmaktadır. ( 7+6+1+3 = 17 ... 1+7 = 8 )

76. surede 31 ayet olması da "8" nümerolojisi açısından önem arzetmektedir. 76/31 ... 7+6+3+1 = "8"















23 Kasım 2017 Perşembe

Parmak Uçları ( Enamile )

Bilimsel kaynaklar insanın parmak izi şekil paternlerinin "3" kategoriye ayrıldığını belirtmektedir.

1- Loops ( Yuvarlak ve kendi içinde döngüsel )
2- Whorls ( Spiral ve dairesel )
3- Arches ( Yaysal )
                              


Parmak izi, parmağın uç bölümünde yer almaktadır. "Parmak Ucu" kelimesinin Arapça karşılığı "Enmele" olup, bu kelime çoğul halde ( Enamile ) olmak üzere Al'i İmran suresinin 3/119 kodlu ayetinde 30. kelime olarak geçmektedir.

"3"/119 - Ha (1) entüm (2) ülai (3) tühıbbune (4) hüm (5) ve (6) la (7) yühıbbune (8) küm (9) ve (10) tü'minune (11) bi (12) el (13) kitabi (14) külli (15) h (16) ve (17) iza (18) leku (19) küm (20) kalu (21) amenna (22) ve (23) iza (24) halev (25) addu (26) aley (27) küm (28) el (29) ENAMİLE (30) min (31) el (32) ğayz (33) kul (34) mutu (35) bi (36) ğayzı (37) küm (38) inne (39) allahe (40) alimün (41) bi (42) zati (43) es (44) sudur (45) ( Ha sizler öylesiniz ki, kitabın hepsine inanmanıza rağmen onları seversiniz de onlar sizi sevmezler. Size rastladıklarında, "İnandık." derler. Yalnız kaldıklarında ise, kinden, öfkeden üzerinize parmak uçlarını ısırırlar. De ki: "Kininizle, öfkenizle ölün." Kesinlikle Allah göğüslerin sahip olduğunu bilendir. )

- "Enamile" ( Parmak Uçları ) kelimesinin ilk ve son kez geçtiği surenin numarası "3"'tür.
- "Enamile" ( Parmak Uçları ) kelimesinin ayetteki kelime sıra numarası 30'dur. ( 3+0 = "3" )






22 Kasım 2017 Çarşamba

70 Kere af dilesen de...

Tesirlerin sonucu olarak son bölümlerde "döngü / devir / periyod" kavramları çerçevesinde yoğunlaşan "7", "İkili Yedi" ve "8" olgularına ilişkin analizler kapsamına dahil olabilecek bir başka husus da "70" sayısındaki ilahi bilgidir. Hatırlanacağı üzere, son olarak dünya hayatındaki ( cehennem ) döngünün 70,000 yıllık periyodlardan oluştuğu yorumu yapılmış ve Mu Uygarlığı'ndan günümüze kadar yaklaşık 70,000 yıllık bir sürenin geçtiğinin kaynaklarda yer aldığı belirtilmişti.

Bu çerçevede 70 sayısının, "döngü" kavramının bir başka sembolik tezahürü olması kuvvetle muhtemeldir. Tevbe suresini  9/80 kodlu ayetinde şöyle bildirilmektedir.

9/80 - İstağfir (1) lehüm (2) ev (3) la (4) testağfir (5) lehüm (6) in (7) testağfir (8) lehüm (9) SEB'INE (10) MERRATEN (11) fe (12) len (13) yağfir (14) allahü (15) lehüm (16) zalike (17) bi (18) enne (19) hüm (20) keferu (21) bi (22) allahi (23) ve (24) rasuli (25) h (26) ve (27) allahü (28) la (29) yehdi (30) el (31) kavm (32) el (33) fasikın (34) ( Onlara af iste veya onlara af isteme. Onlar için YETMİŞ KERE af istesen de Allah onlara af eylemeyecektir. Bu, kesinlikle onların Allah' ı ve resulünü inkar etmelerinden dolayıdır. Allah günahkarlar kavmini yönlendirmez. )

Ayette "70" tekrar veya "70" birimlik bir periyod sonunda bir değişim olması beklentisinden bahsedilmektedir. Bir başka deyişle "70" kere "Mağfiret" zikri yapılması neticesinde Allahü Teala'nın "Mağfiret" nimetine erişilebileceği beklentisi tasvir edilmektedir.

Ayette öncelikle bir şeyin sadece ve sadece Allahü Teala'nın istemesi sonucunda gerçekleşebileceği vurgulanmaktadır. Yani ister 70 ister 70,000 kere zikir yapılsın Allah istemediği ve izin vermediği müddetçe herhangi bir değişiklik oluşması mümkün değildir. Zira, ayetteki "Seb'ıne" ( Yetmiş ) kelimesinin sıra numarasının "10" ( İlahi mühür ) olması da bu hususu teyid etmektedir. Ancak, aynı zamanda "70" sayısının, kelime zikrine dayalı oluşum / değişim açısından bir döngü olduğu ve Allahü Teala'nın rızası durumunda değişimin tezahür etmesinin mümkün olabileceği de bildirilmektedir.

Ayette verilen bir diğer mesaj ise "70" sayısının döngü kavramını sembolize eden "7" kaynaklı bir başka ilahi sayı olduğudur.

Ayetin kod numarasını ( 9/80 ) oluşturan sayıların toplamı ise döngü ve yeni döngü başlangıcını sembolize eden "8" sayısını vermektedir. ( 9+8+0 = 17 ... 1+7 = "8" )

Ayetin 34 kelimeden müteşekkil olması da "7" ( 3+4 = 7 ) nümerolojisi açısından ayrıca önem arzetmektedir.

"7" sayısının Kur'an'da 31 kere tekrarlanıyor olması ile Allah kelimesinin Kur'an'daki tekrar adedi olan 2701 sayısının nümerolojik değeri arasında da ilişki bulunmaktadır. Zira ;

7 x 31 = 217 ... Bu sayı 2701 sayısındaki rakamlardan oluşmakta ve nümerolojik değer olarak "10" sayısını vermektedir. ( 2+1+7 = 10 )









Aldatıcı Dünya Hayatı ( Cehennem ), Reenkarnasyon Döngüsü ve Vazifeli Varlıklar

İnsanın yolculuğu ve amacı bir daha reenkarne olmayacak şekilde ölme liyakatına haiz olabilmek, böylelikle nihai ölüm liyakatine haiz olmuşlara açılacak gökteki kapıdan geçebilmek ve ahirette ( öte alemde ) birer Vazifeli Varlık olabilme mertebesine erişmektir.  Tekamül etmiş ruh yani Vazifeli Varlık safhasına ermiş ve bu sorumluluğu yüklenmeye layık görülmüş varlığın temel sorumluluğu henüz bir daha reenkarne olmayacak şekilde ölme liyakatine erişememiş ve Dünya'da ( Cehennem'de ) sürekli olarak reenkarne olmak durumunda olan insanlara, evvelce kendisine yapıldığı gibi, Allah'ın himayesinde ilmi rehberlik edebilmek ve sonsuz döngüden oluşan süreçte insanlığın tekamülüne tekrar tekrar yardımcı olmaktır. Vazifeli Varlıkların Melekler olup olmadığı net olmamakla birlikte, bedenli insan niteliğini terkedecek ve ruh niteliği kazanacak olan varlıkların meleke veya farklı bir varlığa dönüşüyor olması kuvvetle muhtemeldir. Bu hususa ilişkin olarak 56/60-61 kodlu ayette bilgi bulunmakta gibidir.

56/60 - Nahnü kadderna beynekümül mevte ve ma nahnü bi mesbukın ( Aranızda ölümü biz takdir edip ölçülendirdik. Önüne geçilebilecek olanlar değiliz. )

56/61 - Ala en nubeddile emsaleküm ve nunşieküm fi ma la ta'lemun ( Misallerinizi değiştirmemize ve sizi o bilmediğinizle inşa etmemize.  )

Nihai ölüme yani dirilme nimetine nail olan ruhların Vazifeli Varlık olarak yaşamlarına devam ettiklerine ilişkin bilgi ise Al'i İmran suresinin 3/170 kodlu ayetinde bildirilmektedir.

"3/169" - Ve la tahsebennellezine kutilu fı sebılillahi emvate bel ahyaün ınde rabbihim yürzekun ( Ve kesinlikle o Allah yolunda öldürülenleri ölüler sanmayın. Bilakis diridirler, Rab’lerinin indinde rızıklanırlar. )

Ayet kodundaki "19" nümerolojisi dikkat çekmektedir. ( 3+1+6+9 = 19 ... 1+9 = "10" )

Ayrıca ayetteki "Emvat" ( Ölüler ) kelimesinin sıra numarasının "10" olması da ilahi mühür sayısı açısından önem arzetmektedir. )

3/170 - Ferihıne bima atahümüllahü min fadlihı ve yestebşirune billezıne lem yelhaku bihim min halfihım en la havfün aleyhim ve la hüm yahzenun ( Allah’ ın onlara üstünlüğünden lütfundan verdiklerinden dolayı sevinirler. O arkalarında kalıp onlara katılamamış olanlara, üzerlerine korku olmadığını, hüzünlenmeyeceklerini müjdelemeyi isterler. )

Bir sonraki ayette de nihai ölüme yani dirilişe nail olmuş ruhların geride ( dünya hayatı / cehennem ) geride kalanlara Allah'ın izniyle bilgi aktarma ve rehberlik etme istekleri bildirilmektedir.

Nahl suresinin aşağıdaki ayetlerinde de kainat realitesinde ( gökler, evren ) vazifelendirilmiş varlıklardan ( Vazifeli Varlık ) bahsedilmektedir.

"16/49" - Ve (1) li (2) allahi (3) yescüdü (4) ma (5) fi (6) es (7) semavati (8) ve (9) ma (10) fi (11) el (12) erdı (13) min (14) dabbetin (15) ve (16) el (17) melaiketüe (18) hüm (19) la (20) yestekbirun "(21)" ( Ve debelenenlerden o göklerdekiler ve o yerdekiler ve melekler Allah için yere kapanırlar. Onlar kibirlenmezler. )

16/50 - Yehafune rabbehüm min fevkıhim ve yef'alune ma yü'merun ( Onların üzerinde olan Rab’lerinden korkarlar ve o emrolunduklarını yaparlar. )

Ayet kodunda ( 16/49 ) "7" ( 1+6 = 7 ) ve "İkili Yedi" ( 49 ... 7x7 ) nümerolojisi bulunmaktadır. Ayrıca 16/49 kodlu ayette "21" kelime bulunması "Ruh" kavramına işaret edilmekte olduğunun delili niteliğindedir.

İlahi kaynaklarda kıyamet alametlerinden birininde " Ölmeyi temenni etmek." olduğu yer alır. Zira, liyakata haiz inanan ve samimi kullar ölümü mutlu ve huzurlu bir hayata geçiş aşaması olarak addederler. Bu nedenle inkarcıların son dönemde "ölmeyi temenni edecekleri" ancak bu aşamaya nail olamayacakları ayetlerde bildirmektedir. ( Ölüp göklerin kapılarından geçerek ahirete intikal etmek ile reenkarne olup dünya hayatına ( cehennem ) geri döndürülmek arasında nüans bulunmaktadır. )

2/94 - Kul in kanet lekümüd darul ahıratü indellahi halisaten min dunin nasi fe TEMENNEYÜL MEVTE mevte in küntüm sadikın ( De ki: "Eğer Allah' ın indinde, ahiret yurdu insanların dışında size halis kılınmışsa, o halde, eğer doğrularsanız ÖLMEYİ TEMENNİ EDİN" )

25/13 - Ve iza ülku minha mekanen dayyikan mükarranıne DEAV HÜNALİKE SÜBURA ( Ve oradan, bağlanmış olarak dar mekana atıldıklarında, ORADA ÖLÜMÜ ÇAĞIRIRLAR. )

25/14 - La ted'ul yevme süburan vahıden ved'u SÜBURAN KESIRA ( Bugün tek ölümü çağırmayın, bugün ÇOK ÖLÜMÜ * çağırın. )

20/74 - İnnehu men ye'ti rabbehu mücrimen fe inne lehu cehennem la yemutü fıha ve la yahya ( Kesinlikle o Rab’bine suçlu olarak gelen kimse, artık cehennem kesinlikle onadır. Onun içinde ölmez ve dirilmez. ) ( Ayette gerçek ölüm yani bir daha reenkarne olmayacak şekilde ölümden bahsedilmektedir. )

84/10 - Ve emma men utiye kitabehu verae zahirihi ( Ve ama o kitabı sırtının arkasından verilen. )
84/11 - Fe sevfe yed'u suburen ( Artık yakında ölümü çağırır. )

Ayette, "çok ölümü çağırın" ifadesiyle sürekli olarak reenkarne olmak üzere ölmeyi çağırın mesajı bulunmaktadır.

Dünya hayatının aldatıcı olduğu muhtelif ayetlerde defaatle bildirilmektedir. Zira Dünya hayatı esas itibarıyla idrakten yoksun, materyelist ve satanist inkarcıların farkedemedikleri cehennemdir. Ve  inkarcılar cehennemde olduklarını farkettiklerinde çok geç olacaktır. Bu nedenle ölüp çıkmayı dileseler de belirli bir döngü tamamlanana kadar cehennemden yani Dünya'dan çıkamayacaklardır. ( Basit bir yaklaşımla, cennetten kovulan Adem’in nereye gidebileceği düşünüldüğünde cehennem doğrudan akla gelmektedir. )

45/35 - Zaliküm bi ennekümüttehaztüm ayatıllahi hüzüven ve ğarratkümül hayatüd dünya fel yevme la yuhracune minha ve la hüm yüsta'tebun ( Bu, kesinlikle Allah' ın ayetlerini alay edinmenizdendir. Sizi dünya hayatı aldattı. Artık bugün oradan çıkamazlar. Onların özürleri de istenmez. )

Bir döngünün sonu olan Mu uygarlığı döneminden bu yana 70,000 yıllık bir sürenin geçtiği bilinmektedir. Bu durum, cehennem deneyiminin 70,000 yıllık periyodlarda ( dögülerde ) reenkarnasyon aracılığıyla tekrarlandığı düşüncesini oluşturmaktadır. 

http://www.thewisemag.com/mystery/mu-civilization-and-naacals/
https://atlantisjavasea.com/2017/03/05/lemuria-and-mu/

Zira Hakka suresinin 69/31 kodlu ayetinde şöyle bildirilmektedir.

69/31 - Sümmel CEHIME salluhu ( Sonra onu CEHENNEME salın. )
69/32 - Sümme fi silsiletin zer'uha SEB'UNE zira'an feslükuhu ( Sonra ölçüsü YETMİŞ kol uzunluğu olan zincirin içinde, böylece onu sokun. )

"70 kol uzunluğu" esas itibarıyla bir teşbih olup, reenkarnasyona dayalı 70,000 yıllık dünya hayatı ( cehennem ) döngüsünü mü simgelemektedir? Dünya hayatında her yeniden bedenlenme ( reenkarnasyon ) için insan ömrü olan 100 yıllık periyod baz alınsa toplamda 700 adet seviyesinde bedenlenme ( reenkarnasyon ) gerçekleştiği düşünülebilir.

Nisa suresinin 4/56 kodlu ayetinde ise şöyle bildirilmektedir.

4/56 - İnnellezine keferu bi ayatina sevfe nuslıhim nara KÜLLEMA NEDICET CÜLUDÜHÜM BEDDELNAHÜM CÜLUDEN ĞAYRAHA li yezukul azab innellahe kane azızen hakıma ( O ayetlerimizi inkar edenleri, yakında onları kesinlikle ateşe yaslarız. DERİLERİ HER PİŞTİĞİNDE azabı tatmaları için, onları DERİ OLARAK BAŞKALARIYLA DEĞİŞTİRECEĞİZ. Kesinlikle Allah yücedir hakimdir.

Derilerin değişmesi = Reenkarnasyon

"Karn" kelimesi "Et, Nesil" anlamına da gelmekte olup Batı dillerinde "Et" anlamına gelen "Carn" veya "Charne" kelimelerine de kök teşkil etmektedir.

Allahü Teala'nın "yaratışı başlatıp döndürmesine" ilişkin ayetlerde reenkarnasyon döngüsünü tasvir eder niteliktedir.

30/11 - Allahü yebdeül halka sümme yüıydühu sümme ileyhi türceun ( Allah yaratışı ortaya çıkarıp başlatır. Sonra onu tekrarlayıp döndürür. Sonra O'na döndürülürsünüz. )

30/27 - Ve hüvellezi yebdeül halka sümme yüıydühu ve hüve ehvenü aleyh ve lehül meselül a'la fis semavati vel ard ve hüvel azızül hakım ( Ve yaratışı ortaya çıkarıp başlatan sonra onu tekrarlayıp döndüren O’dur. O O’na olağandır. Göklerde ve yerde en yüksek misaller O'nadır. O yücedir hakimdir.  )

Öte yandan, farklı bedenlenme döngülerinde farklı ömür süreleri olduğu da Yasin suresinin 68. ayetinde bildirilmektedir. Örneğin bir bedenlenmesinde 5 yıllık bir deneyim sonrasında ölen bir insan bir sonraki bedenlenmesinde 80 yıl gibi bir deneyim süresine ( ömür ) sahip olabilecektir.


36/68 - Ve men nüammirhü nünekkishü fil halk e fe la ya'kılun (Ve kime uzun ömür verirsek, onu yaratılışta tersine çeviririz. O halde akıl etmezler mi? )


Yer’deki ( dünyadaki ) renkarnasyon döngüsünden bahseden bir başka ayet ise Taha suresinin 55. ayetidir.

20/53 - Ellezi ceale lekümül erda mehden ve selek leküm fıha sübülen ve enzele mines semai maa fe ahracna bihı ezvacen min nebatin şetta (Size yeri beşik kılan ve onun içinde size yollar açan ve gökten su indiren O'dur. Böylece biz de onunla farklı farklı, çeşitli bitkilerden eşler çıkardık. )

20/54 - Külu ver'av en'ameküm inne fı zalike le ayatin li ülin nüha (Yiyin ve hayvanlarınızı otlatın. Kesinlikle bunda akıl sahipleri için ayetler vardır. )


20/55 - Minha halaknaküm ve fıha nüıydüküm ve minha nuhricüküm taraten uhra (Sizi ondan yarattık ve sizi ona döndüreceğiz. Sizi başka sefer de ondan çıkaracağız. )


Reenkarnasyon yani yeniden bedenlenerek dünya hayatını tekrar etme fenomenine bir başka örnek de Hacc suresinin 5. ayetidir. Ayette reenkarne edilip ( yeniden bedenlendirilip ) dünyaya gönderilen varlığın, kuru yerin su ile yaşama kavuştuğuna şahitliğinden bahsedilmektedir.

22/5 - Ya eyyühen nasü in küntüm fı raybin minel ba'si fe inna halaknaküm min türabin sümme min nutfetin sümme min alekatin sümme min mudğatin muhallekatin ve ğayri muhallekatin li nübeyyine leküm ve nükirru fil erhami ma neşaü ila ecelin müsemmen sümme nuhricüküm tıflen sümme li teblüğu eşüddeküm ve minküm men yüteveffa ve minküm men yüraddü ila erzelil umüri li keyla ya'leme min ba'di ilmin şey'a ve teral erda hamideten fe iza enzelna aleyhel ma ehtezzet ve rabet ve enbetet min külli zevcin behıc (Ey insanlar, eğer dirilmeden şüphe içinde iseniz, size açıklamak için, kesinlikle biz sizi topraktan, sonra su damlasından, sonra asılı duran kan pıhtısından, sonra belli olan belli olmayan et parçasından yarattık. Dilediğimiz şekilde belirli vadeye kadar rahimlerde tutarız. Sonra sizi çocuk olarak çıkarırız. Sonra olgunluğa erişmeniz için sizden kimi vefat ettirilir ve sizden kimi ise, ilimden sonra hiçbir şey bilmemesi için, ömrünün en rezil dönemine erdirilir, döndürülür. Yeri sönmüş kuru görürsün de biz onun üzerine su indirdiğimizde titreşir, hareketlenir ve kabarır. Her güzel eşten bitirip yetiştirir. )



Hizalanma

Bilindiği üzere, Maya takvimindeki son gün olan 21.12.2012* tarihi Güneş sisteminin, ait olduğu Samanyolu Galaksisi'nin ekseniyle hizalanmasını yani "Kozmik Hizalanma"'yı ( Kuantum Sıçraması ) belirten tarihtir. Bu kozmik fenomen sonrasında bir portal açılmış, farklı ve yeni bir döngü başlamıştır. Bu döngü Yevmel Kıyameh ( Ayağa Kalkış Günü ) olarak da isimlendirilen ve 70,000 yıllık büyük döngünün kapanışı olan süreçtir. ( * 21.12.2012 tarihini oluşturan rakamların toplamı, farklı boyuta geçiş portalının sembolü olan 11 sayısını vermektedir. )

Kozmik hizalanmayı müteakip insanların algı ve bilinç seviyelerinde de bir yükseliş, bir kuantum sıçraması, oluşmuştur. "Hizalanma" kavramı, insanlar arasındaki bilinç ve algı farklılıkların azalmaya başlaması, bilinç ve algının eş seviyeye gelme süreci olarak tanımlanabilir. Kur'an'da "Gün" olarak tanımlanan bu süreçte, bir ayrışım da ( Yevmel Fasl / Ayrışım Günü ) yaşanmakta olup, "İyilerin" ve "Kötülerin" algıları ve bilinçleri bir üst seviyeye yükselerek kendi aralarında eş seviyeye gelmektedir. Böylelikle, insanlar arasında çok net bir ayrışım oluşmakta, farklı iki yolda düşünsel olarak hizalanan insanlar ortaya çıkmakta, iyi olan daha iyi, kötü olan daha kötü olmaktadır.

"Hizalanma / Hizarlanırlar" kavramı Kur'an'da ilk olarak 27. sure olan Neml suresinin 17. ve 83. ayetlerinde "Yuzeun" fiiliyle tezahür etmektedir. 

27/17 - Ve (1) huşira (2) li (3) süleymane (4) cünudü (5) hu (6) min (7) el (8) cinni (9) ve (10) el (11) insi (12) ve (13) et (14) tayri (15) fe (16) hüm (17) YUZEUN (18) ( Ve cinlerden, insanlardan ve kuşlardan oluşan orduları, askerleri Süleyman için toplandı. Artık onlar düzenlenip hizalanıyorlardı. )

27/83 - Ve (1) yevme (2) nahşüru (3) min (4) külli (5) ümmetin (6) FEVCEN (7) min (8) men (9) yükezzibü (10) bi (11) ayati (12) na (13) fe (14) hüm (15) YUZEUN (16) ( Ve o gün her topluluktan, ayetlerimizi yalanlayanlardan bir bölük toplarız. Artık onlar hizalanırlar. )

Bu ayetlerde, "İyiler" ( Süleyman'ın yardımcıları ) ve "Kötüler" ( Ayetleri yalanlayanlar ) olmak üzere ve teşbihi olarak iki farklı gruptan, bölükten ( Fevc ) bahsedilmektedir. 

- Sure numarasının "27" olması "İkili Yedi" kavramı açısından dikkat çekmektedir. İkili Yedi yaratılış sistemindeki ikilik sistemi simgelemesi açısından önem arzetmektedir.

- 27/83 kodlu ayetteki "Fevc" ( Bölük ) kelimesi "7." kelimedir.

- Ayetlerdeki kelime adetlerini gösteren sayıların nümerolojik toplamı "7" sayısını vermektedir. ( 1+8+1+6 = 16 ... 1+6 = 7 )

- Ayet kodlarını oluşturan sayıların ( 17 ve 83 ) toplamının nümerolojik değeri, Allahü Teala'nın birliğini temsil eden "1" sayısını vermektedir. ( 1+7+8+3 = 19 ... 1+9 = 10 ... 1+0 = "1" )









Allah zulmetmez. İnsan kendisine zulmeder.

"Tek Nefis" kavramına ilişkin bölümde de değinildiği üzere, "Zulüm" insanın kendisine verdiği zarardan öte bir anlam taşımamaktadır. Zira, bir insanın diğer bir insana zulmetmesi, Ortak Bilinç ve Tek Benlik ( Nefis ) kavramları çerçevesinde, kendisine zulmetmesinden ibarettir.

Allahü Teala, kendisinin zulmetmediğini isnanların kendilerine zulmettiklerini "8" ayette açıklamaktadır. "8" sayısının tezahürü "Zulüm" olgusunun insanın kendi kendine, kendi içinde ve sürekli olarak kendisine zarar vererek döndürdüğü bir "Kapalı Devre / Döngü" hatta "Kısır Döngü" olmasını simgelemesi açısından dikkat çekicidir. ( "8" sayısı döngünün ve yeni döngü başlangıcının sembolüdür. )

3/117 - Meselü ma yünfikune fı hazihil hayatid dünya ke meseli rıhın fıha sırrun esebet harse kavmin zalemu enfüsehüm fe ehleketh ve ma zalemehümüllahü ve lakin enfüsehüm yazlimun ( Bu dünya hayatında harcadıklarının misali, içinde şiddetli kavurucu soğuk olan rüzgarın misali gibidir. Nefislerine zulmeden kavmin ekinlerine isabet eder de onları helak eder. Allah onlara zulmetmez ve lakin nefisleri zulmeder. )

9/70 - E lem ye'tihim nebüllezıne min kablihim kavmi nuhın ve adin ve semude ve kavmi ibrahıme ve ashabi medyene vel mü'tefikat etethüm rusülühüm bil beyyinat fe ma kanellahü li yazlimehüm ve lakin kanu enfüsehüm yazlimun ( Onlara onlardan öncekilerin haberi gelmedi mi? Nuh’ un kavminin, Ad’ ın, Semud’ un ve İbrahim’ in kavminin ve Medyen’ in sahiplerinin ve tersine dönmüşlerin. Resulleri onlara açık deliller verdi. Allah onlara zulmetmemekteydi ve lakin nefislerine zulmetmiş oldular. )

10/44 - İnnellahe la yazlimün nase şey'en ve lakinnen nase enfüsehüm yazlimun ( Kesinlikle Allah insanlara şey kadar bile zulmetmez. Lakin insanlar nefislerine zulmederler. )

11/101 - Ve ma zalemnahüm ve lakin zalemu enfüsehüm fe ma ağnet anhüm alihetühümülleti yed'une min dunillahi min şey'in lemma cae emru rabbik ve ma zaduhüm ğayra tetbıb ( Ve biz onlara zulmetmedik ve lakin nefislerine zulmettiler. Böylece, Rab’binin emri geldiğinde, Allah' tan başka çağırdıkları ilahları onlara şey kadar bile fayda sağlamadılar. Onlara zararın haricindekini artırmadılar. )

16/33 - Hel yenzurune illa en te'tiyehümül melaiketü ev ye'tiye emru rabbik kezalike fealellezine min kablihim ve ma zalemehümüllahü ve lakin kanu enfüsehüm yazlimun ( İlle de melekler gelsin veya Rab’binin emri gelsin diye mi bakıyorlar? Onlardan öncekiler de böyle yaptılar. Allah onlara zulmetmedi. Lakin nefislerine zulmetmiş oldular. )

16/118 - Ve alellezine hadu harramna ma kasasna aleyke min kabl ve ma zalemnahüm ve lakin kanu enfüsehüm yazlimun ( Ve önceden sana o anlattıklarımızı o Yahudilere haram kılmıştık. Onlara zulmetmedik ve lakin nefislerine zulmetmiş oldular. )

29/40 - Fe küllen ehazna bi zenbih fe minhüm men erselna aleyhi hasıba ve minhüm men ehazethüs sayhah ve minhüm men hasefna bihil ard ve minhüm men ağrakna ve ma kanellahü li yazlimehüm ve lakin kanu enfüsehüm yazlimun ( Böylece hepsini günahlarıyla yakaladık. Onlardan kimine tozlu kasırga gönderdik. Onlardan kimini çığlık yakaladı. Onlardan kimilerini yere geçirdik. Onlardan kimini boğduk. Allah onlara zulmetmemekteydi. Lakin nefislerine zulmetmiş oldular. )

30/9 - E ve lem yesıru fil erdı fe yenzuru keyfe kane akıbetüllezıne min kablihim kanu eşedde minhüm kuvveten ve esarul erda ve ameruha eksera min ma ameruha ve caethüm rusülühüm bil beyyinat fe ma kanellahü li yazlimehüm ve lakin kanu enfüsehüm yazlimun ( Ve yerde gezmezler mi? Kuvvetçe onlardan daha şiddetli olan o öncekilerin sonu nasıl oldu baksınlar. Toprağı sürdüler ve onu o imar ettiklerinden daha çok imar ettiler. Resulleri onlara açık deliller ile geldiler. Allah onlara zulmetmemekteydi ve lakin nefislerine zulmetmekteydiler. )

"Allah onlara zulmetmez, onlar kendilerine zulmeder" kavramının ilk kez ve son kez geçtiği ayetlerdeki ( 3/117, 30/9 ) "İkili Yedi" nümerolojisi de dikkat çekmektedir.

- 117 ... 1 ve 1 ... 1+1 = 2 ve 7 
- 30/9 ... 3 ve 9 ... 3x9 veya 9+9+9 = 27 ... İkili Yedi





21 Kasım 2017 Salı

Tek Nefis / Ortak Bilinç ... Ben = Sen = O = Biz = Siz = Onlar

"Nefs" kelimesi "Öz Benlik / Kendi / Kendisi" anlamına gelen bir kelimedir. Allahü Teala tüm insanları "Tek Nefisten Yarattığını" Nisa ve En'am surelerinin aşağıdaki ayetlerinde bildirmektedir. 

4/1 - Ya eyyühen nasütteku rabbekümüllezı halekaküm min NEFSİN VAHIDETİN ve haleka minha zevceha ve besse minhüma ricalen kesıran ve nisaa vettekullahellezi tesaelune bihı vel erham innellahe kane aleyküm rakıba ( Ey insanlar sizi TEK NEFİSTEN yaratan, ondan eşini yaratan ve onlardan çokça erkekler ve kadınlar diriltip gönderen Rab’binizden sakının. Onunla sual ettiğiniz Allah’ tan ve akrabalıktan sakının. Kesinlikle Allah üzerinize gözetleyendir. )

6/98 - Ve hüvellezi enşeeküm min NEFSİN VAHIDETİN fe müstekarrun ve müstevda kad fassalnel ayati li kavmin yefkahun ( Ve sizi TEK NEFİSTEN inşa eden O'dur. Artık durak yeri ve emanet yeri vardır. Ayetleri, anlayan kavim için ayrıntılandırdık. )

"Tek nefisten yaratılmış olmak" kavramı esas itibarıyla "Tek Bilinç" veya "Kolektif / Ortak Bilinç"'in varlığının delili niteliğindedir. Bu durumda, insanlar arasında ben, sen, o ayrımının olmadığı, herkesin aslında tek bir benlik ( nefis ) olduğu ortaya çıkmaktadır.

"Tek nefisten yaratılış" kavramının ilk kez geçtiği 4/1 kodlu ayette 43 ( 4+3 = 7 ) kelime bulunması yaratılıştaki döngüsel periyodu simgeleyen "7" sayısı açısından önem arzetmektedir.

Dolayısıyla insanın, "diğerleri", "başkaları"  için oluşturduğunu veya gerçekleştirdiğini sandığı tüm olumlu, olumsuz düşünceler ve eylemler ( İyilik veya Zulüm ) esas itibarıyla kendisi hakkındaki düşünceleri ve eylemleridir. Bu husus Bakara ve En'am surelerinin aşağıdaki ayetlerinde bildirilmektedir.

2/9 - Yuhadiunallahe vellezine amenu ve ma yahdeune illa enfüsehüm ve ma yeş’urun ( Allah’ ı ve o inananları aldatmaya çalışırlar da nefislerinden, kendilerinden başkasını aldatmazlar ve farketmezler. )

6/123 - Ve kezalike cealna fı külli karyetin ekabira mücrimıha li yemküru fıha ve ma yemkürune illa bi enfüsihim ve ma yeş'urun ( Ve işte böyle, her şehrin büyüklerini, orada hile yapıp tuzak kurmaları için, oranın suçluları kıldık. Nefislerinden, kendilerinden başkasına hile yapıp tuzak kurmazlar ve farketmezler. )

"Kendilerinden başkasını aldatmamak" kavramının ilk kez geçtiği 2/9 kodlu ayette 14 ( 2x7 veya 7+7 ) kelime bulunması yaratılıştaki düaliteyi simgeleyen "İkili Yedi" kavramı nümerolojisi açısından önem arzetmektedir.

Ayrıca, "Nefs" ( Benlik, Kendisi )  kelimesinin 293 kere tekrarlanıyor olması da "İkili Yedi" nümerolojisi açısından dikkat çekicidir. ( 293 ... 2+9+3 = 14 ... 2x7 veya 7+7 )

"Tek Nefis" kavramı, muhteif ayetlerde "İnsanın kendisine zulmetmesi" ifadesiyle de dolaylı olarak vurgulanmaktadır. "Zulüm" kelimesi "İnatçı ve zorba bir şekilde haksızlık yapılması ve bu haksızlığın sürdürülmesi" anlamına gelmektedir. Allah'ın ruhundan üfleyerek yaratmış olduğu insanın zulmetmesi ve özellikle bu zulmü kendisinden başkasına yapmıyor olması, zulmün Allah'ın indinde en büyük günahlardan olmasını sebebiyet vermektedir. İnsanın kendisine zulmetmekte olduğundan bahseden 22 ayet bulunmaktadır. Konuya ilişkin ilk ayet Bakara suresinin 2/57 kodlu ayetidir.

2/57 - Ve zallelna aleykümül ğamame ve enzelna aleykümül menne ves selva külu min tayyibati ma razaknaküm ve ma zalemuna ve lakin kanu enfüsehüm yazlimun ( Ve bulutu üzerinize gölgeledik. Üzerinize helva ve bıldırcın indirdik. O sizi rızıklandırdıklarımızın temizlerinden yiyin. Bize zulmetmediler. Ve lakin nefislerine zulmetmekteydiler. )

Ayetin kodundaki "İkili Yedi" nümerolojisi dikkat çekmekedir. ( 2/57 ... 2+5+7 = 14 ... 2x7 veya 7+7 )














Emanet ... İlahi Bilgi, İlahi Kod ... Gayb İlmi

Allahü Teala, sonsuz bilinç olan insanın, kendi iradesiyle bir "Emaneti" yüklendiğini Ahzab suresinin 33/72 kodlu ayetinde bildirmektedir. "Emanet" kavramı “Gayb İlmi” kapsamındaki ilahi bilgi, ilahi kod, ilahi sır olarak nitelenebilir. Bu noktada, insanın ne kadar yüce bir bilgiyi, kodu üzerinde taşıdığı ortaya çıkmaktadır. Ancak, insan cehaleti nedeniyle bu bilginin farkına varamamakta ve farkına varamadığı için de ilimde derinleşmek ve ilmi yaymak yerine bilinçsiz bir şekilde sürekli olarak kendisine ve diğer insanlara zulmetmektedir. Zulüm sona ermedikçe fetih ve iflahın gerçekleşemeyeceği, göklerin kapılarının açılmayacağı bir gerçek olarak tezahür etmektedir.

33/72 - İnn (1) na (2) aradna (3) el (4) EMANETE (5) ala (6) es (7) semavati (8) ve (9) el (10) erdı (11) ve (12) el (13) cibali (14) fe (15) ebeyne (16) en (17) yahmilne (18) HA (19) ve (20) eşfakne (21) min (22) HA (23) ve (24) hamele (25) HA (26) el (27) insan (28) inne (29 hu (30) kane (31) zalumen (32) cehula (33) ( Kesinlikle göklere, yere ve dağlara EMANETİ biz gösterdik de onu yüklenip taşımaya yanaşmadılar, direttiler, çekindiler ve ondan korktular. ONU İNSAN YÜKLENDİ. Kesinlikle O ZALİMDİR, CAHİLDİR. )

Ayette, insanın ne kadar büyük bir sorumluluk altına girdiği açık bir şekilde bildiriliyor. Göklerin, Yerin ve Dağların yüklenmekten kaçındığı, korktuğu bir bilgiyi taşımayı insan üstleniyor. Ayette , ilahi mühür sayıları olan "6" ve "10" sayılarına ilişkin nümeroloji dikkat çekmektedir.

- Ayette 33 kelime bulunmaktadır. ( 3+3 = "6" )
- Ayetin ait olduğu sure numarası 33'tür. ( ( 3+3 = "6" )
- Ayetin kod numarasını oluşturan sayıların toplamının nümerolojik değeri "6" olmaktadır. ( 3+3+7+2 = 15 ... 1+5 = "6" )
- "Emanet" kelimesi ve bu kelimeyi temsil eden zamirlerin "Ha" ayetteki sıra numaralarını ( 5, 19, 23, 26 ) oluşturan sayıların toplamı "10" sayısını vermektedir. (  5+1+9+2+3+2+6 = 28 ... 2+8 = 10 )
- Ayetin ait olduğu 33. sure olan Ahzab suresinde 73 ayet bulunmaktadır. ( 7+3 = 10 )

Mü'minun ve Mearic surelerinin aşağıdaki ayetlerinde, ancak samimi ve inanan kulların "Emanet"'i gözetecekleri ve onu koruyabilecekleri bildirilmektedir. Bu husus, ilgili iki ayetteki "10" adetlik kelime setiyle ( cümle ) yer almaktadır. 

23/8 - Vellezine hüm li EMANATihim ve ahdihim raun ( Ve onlar EMANETlerini ve ahdlerini gözetenlerdir. )

70/32 - Vellezine hüm li EMANATihim ve ahdihim raun ( Ve o EMANETlerini ve ahdlerini gözetenler. )

Ve (1) ellezine (2) hüm (3) li (4) EMANATi (5) him (6) ve (7) ahdi (8) him (9) raun "(10)"

"Emanetin", Allah'ın kelimelerinden müteşekkil “Gayb İlmi” olduğuna ilişkin bilgiler Bakara suresinin "İnsanın yaratılışından bahseden" ayetlerinde yer almaktadır.

2/30 - Ve iz kale rabbüke lil melaiketi innı caılün fil ERDI  halifeh kalu e tec'alü fıha men yüfsidü fıha ve yesfiküd dima ve nahnü nüsebbihu bi hamdike ve nükaddisü lek kale innı a'lemü ma la ta'lemun ( Ve zamanında Rab’bin meleklere "Kesinlikle ben YERDE halife oluşturacağım." dedi. "Biz seni övgünle överken ve seni kutsarken orada bozgun yapan, kan ve gözyaşı döken birini mi oluşturacaksın?" dediler. "Kesinlikle ben sizin bilmediğinizi bilirim." dedi. )

Allahü Teala kelime safhasında olan "İnsanı" evvelce başlatmış olduğu yaratılış döngüsüne dahil etme kararı alıyor ve bu kararını, icar heyeti olan Meleül Ala kanalıyla meleklere bildiriyor. Melekler, ilahi döngüye ilişkin temel bilgiye haiz olmalarından dolayı insanın yaratılışına ilişkin Allah'a sual ediyorlar. Ve Allahü Teala kendisinden başkasının bilemeyeceği "Gayb İlminin" ( Emanet ) varlığının işaretini veriyor. 

2/31 - Ve alleme ademel esmae külleha sümme aradahüm alel melaiketi fe kale enbiunı bi esmai haülai in küntüm sadikın ( Ve Adem’e isimlerin hepsini öğretti. Sonra onları meleklere gösterdi. "O halde, eğer doğrular iseniz, bunları bana isimleriyle haber verin." dedi. )

Allah, Adem'e "Emaneti" yani “Gayb İlminin” ilahi kodlarını yani "isimleri" / "kelimeleri" öğretiyor. İşte bu noktada Adem yani İnsan emaneti yüklenmiş oluyor. Allah, Meleklerin bu ilimden yoksun olduklarını Adem'in beyanı vasıtasıyla ortaya koyuyor. Allahü Teala'nın "Gayb İlmini" hoşnut olduğu resullere vermesi hususu Cinn suresinin 26 ve 27. ayetlerinde bildirilmektedir.

72/26 - Alimül ğaybi fe la yuzhiru ala ğaybihi ehaden ( Gaybı bilendir. Gaybını hiçbir kimseye açıp meydana çıkarmaz. )

72/27 - İlla men irteda min resulin fe innehu yeslüku min beyni yedeyhi ve min halfihi rasaden ( Resulden o razı, hoşnut olduğu hariç. Kesinlikle O, önünden ve arkasından gözetleyenler salar. )

72/27 kodlu ayetteki "İkli Yedi" tezahürü dikkat çekmektedir. ( 7 ve 2 ile 2 ve 7 )

Bakar suresine devam edilecek olursa;

2/32 - Kalu sübhaneke la ilme lena illa ma alemtena inneke entel alimül hakim ( "Yücesin sen. O bize öğrettiğinin haricinde bize ilim yoktur. Kesinlikle sen bilensin hakimsin." dediler. )

Melekler, “Gayb İlminin” ilahi kodlarına haiz olmadıklarını idrak edip, Allahü Teala'ya bu durumlarını bildiriyorlar.

2/33 - Kale ya ademü enbi'hüm bi esmaihim fe lemma enbeehüm bi esmaihim kale e lem ekul leküm innı a'lemü ğaybes semavati vel erdı ve a'lemü ma tübdune ve ma küntüm tektümun ( "Ey Adem, onlara onları isimleri ile haber ver." dedi. Böylece onlara onları isimleri ile haber verdiğinde "Size göklerin ve yerin gaybını kesinlikle ben bilirim demedim mi? O açıkladığınızı ve o gizlemiş olduğunuzu da bilirim." dedi. )

Allahü Teala Adem'den, kendisine verdiği "Emanete" yani Gayb İlmine ilişkin bilgileri, kodları Meleklere aktarmasını istiyor. 

2/34 - Ve iz kulna lil melaiketiscüdu li ademe fe secedu illa iblıs eba vestekbera ve kane minel kafirın ( Ve zamanında meleklere "Adem için yere kapanın." dedik. Böylece İblis haricinde yere kapandılar. O diretti ve kibirlendi ve inkarcılardan oldu.  )

Meleül Ala, Allah'ın "Emaneti" Adem'e bahşetmesi durumuna istinaden, Allah'ın talimatıyla, Meleklerin yere kapanarak saygı sunmalarını emrediyorlar. Ancak cin nevine haiz İblis kibir yanılgısına düşerek Meleül Ala'ya itiraz ediyor.

2/35 - Ve kulna ya ademüskün ente ve zevcükel CENNETE ve küla minha rağaden haysü şi'tüma ve la takraba hazihiş şecerate fe tekuna minez zalimın ( Ve "Ey Adem, sen ve eşin CENNETTE iskan edin. Oradan arzuladığınızca, her nereden dilerseniz bolca yiyin. İşte şu ağaca yaklaşmayın. Yoksa zalimlerden olursunuz." dedik. )

Adem, kendisine bahşedilen "Emanete" haiz olarak cennette varlığına başlıyor. 

2/36 - Fe ezellehümeş şeytanü anha fe ahracehüma min ma kana fıh ve kulnehbitu ba'duküm li ba'dın adüvv ve leküm fil erdı müstekarrun ve metaun ila hıyn ( Böylece şeytan onları oradan kaydırdı da onları içinde olduklarından çıkardı. "Birbirinize düşman olarak inin. Size yerde belirli zamana kadar durak yeri ve fayda vardır." dedik. )

Ancak, şeytan Adem'i aldatarak "Emaneti" yani "Gayb İlmini" ona unutturuyor *. Böylelikle Adem ve İblis cennetten çıkartılarak madde aleminin en alt seviyesi olan "Yer"'de ( dünyaya ) tezahür ettiriliyorlar. 

* Adem'in unutma durumu Taha suresinin 20/115 kodlu ayetinde şöyle bildirilir. 

20/115 Ve lekad ahıdna ila ademe min kablü fe NESİYE ve lem necid lehu azma ( Ve önceden Adem' e ahdettik de UNUTTU. Onda azim bulamadık. )" 

2/37 - Fe telekka ademü min rabbihı kelimatin fe tabe aleyh innehu hüvet tevvabür rahim ( Böylece Adem Rab’binden kelimeler aldı da onun üzerine tevbe eyledi. Kesinlikle O, O tevbeyi kabul edendir merhametlidir.  )

Allah Adem'e af eyliyor ve ona Emanetin ( İlahi Kod ) kelimelerini yerde tekrar veriyor.

2/38 - Kulnehbitu minha cemia fe imma ye'tiyenneküm minnı hüden fe men tebia hüdaye fe la havfün aleyhim ve la hüm yahzenun ( "Oradan topluca inin. Eğer benden size kesinlikle yönlendirme gelirse, artık kimler yönlendirmeme tabi olurlarsa, artık onların üzerine korku yoktur. Onlar hüzünlenmezler." dedik. )

Bu noktadan itibaren insanın yapması gereken Emaneti ( İlahi Kod, Allah'ın kelimeleri ) idrak etmek, hatırlamak ve diğer insanları Allah kelamına çağırmak olmaktadır. 

Sonsuz Kelimeden Oluşan Yazılım Ağı ... İlahi Bilgi

Allahü Teala'nın bahşettiği ilmi, ilahi bilgiyi kavramaya çalışmak ve bu yolda ilerlemek hiç bitmeyecek, aşamadan aşamaya geçilerek devam edilecek sonsuz bir yolculuktur. Kendisine hayat bahşedilmiş her ruhun temel yaratılış amacı ilahi ilmi kavramak ve bilgi kapasitesini geliştirerek kozmik bilinç sistemine katkıda bulunmaktır.

Allah'ın ilmi, O'nun kelimelerinden ve kelimelerin sembolü olan sayılardan oluşan, tahayyül edilemeyecek büyüklükte bir yazılım ağı olarak addedilebilir. Bu yazılım ağı içindeki kelimelerin çokluğu, sonsuzluğu Kehf ve Lokman surelerinin ilgili ayetlerinde insanın algılayabileceği kavramlar ( ağaç, kalem, deniz ...) kullanılmak suretiyle aşağıdaki şekilde bildirilmektedir.

18/109 - Kul (1) lev (2) kane (3) el (4) bahru (5) midaden (6) li (7) KELİMATİ (8) rabb (9) i (10) le (11) nefide (12) el (13) bahru (14) kable (15) en (16) tenfede (17) KELİMATÜ (18) rabb (19) i (20) ve (21) lev (22) ci'na (23) bi (24) misli (25) hı (26) mededa "(27)" ( De ki: "Şayet deniz Rab’bimin kelimeleri için mürekkep olsa, Rab’bimin kelimeleri tükenmeden önce deniz tükenecektir. Şayet onun aynısını yardımcı olarak getirsek bile." ) 

Ayette tespit edilen nümerolojik yapı şöyle yansıtılabilir;

- Ayetteki ilk "Kelime" kelimesi "8". kelimedir. "8" sayısı "Sonsuzluk" / "Döngü" ve "Yeni Döngü Başlangıcı" kavramlarını simgelemektedir. Dolayısıyla ayette kelimelerin sonsuz bir döngü içerisinde işlev görmekte olduğu bildirilmektedir. ( Ayetteki "Kelime" kelimelerinin sıra numaraları toplamı yine "8" nümerolojisini vermektedir. 8+1+8 = 17 ... 1+7 = "8" ) 

- Ayette "27" kelime bulunmakta olup, "27" sayısı yaratılıştaki "İkili Yedi" kavramı açısından önem arzetmektedir. ( Ayetlerde yer alan örnek ifadeler: "7 Gök yaratılması ve aynısından yerde de yaratılmış olması.", "Yedi göğün iki günde yaratılması.", "Sana ikili yediyi ve bu büyük kur'an'ı verdik." ) Evvelki bölümlerde açıklandığı üzere, 7 sayısı döngü periyodunu simgelemektedir.

- Ayette yer alan "Şayet ONUN aynısını yardımcı olarak getirsek bile." cümlesindeki O zamiri "Deniz" kelimesini temsil etmekte olup, 31/27 kodlu ayette geçen "7 Deniz" kavramı ile ilintilidir. bir başka deyişle "7 denizin aynısı" kavramı ortaya çıkmaktadır ki bu kavram "2 x7 Deniz" kavramını ifade etmektedir.

31/"27" - Ve lev enne ma fil erdı min şeceratin aklamün vel bahru yemüddühu min ba'dihı SEB'ATÜ ebhurin ma nefidet kelematüllah innellahe azızün hakım ( Ve şayet kesinlikle o yerdeki ağaçlar kalemler olsa ve deniz de ona destek olsa, ondan sonra da yedi deniz, Allah' ın kelimeleri tükenmez. Kesinlikle Allah yücedir hakimdir.  ) 

- Ayetin numarasını  "27" olması "İkili Yedi" kavramının tezahürü niteliğindedir. Ayrıca ayette "Seb'atü ebhurin" ( Yedi deniz ) ifadesiyle "7" nümerolojisine vurgu olduğu görülmektedir.


20 Kasım 2017 Pazartesi

İki Kere...

Yaratılıştaki "İkili Yedi" sisteminin nümerolojik tezahürü bazı Kur'an ayetlerinde öne çıkmaktadır.

"İki Kere" ( Merrateyni ) kavramı döngü periyodunu simgeleyen "İkili Yedi" ve döngü ve yeni döngü başlangıcını simgeleyen "Sekiz" kavramlarıyla olan ilişkisi açısından dikkat çekmektedir.

"Merrateyni" ( İki Kere ) kavramının geçtiği ayetler;

2/229 - Et talaku MERRATANİ fe imsaküm bi ma'rufin ev tesrıhüm bi ıhsan ve la yehıllü leküm en te'huzu min ma ateytümuhünne şey'en illa en yehafa en la yükıma hududellah fe in hıftüm en la yükıma hududellahi fe la cünaha aleyhime fı meftedet bih tilke hududüllahi fe la ta’teduha ve men yeteadde hududellahi fe ülaike hümüz zalimun ( Boşamak İKİ KEREdir. Böylece onları iyilikle, bilinen şekilde tutmak veya salmaktır. Eğer, Allah’ ın hududunda durmamalarından korkmaları haricinde, onlara o verdiklerinizden bir şeyler alırsanız size helal olmaz. Eğer Allah’ ın hududunda durmamalarından korkarsanız, o verdiğinde onların üzerlerine günah yoktur. Bunlar Allah’ ın hudutlarıdır. O halde hudutları aşmayın. Kim Allah’ ın hudutlarını aşarsa, artık onlar zalimlerdir. )

9/101 - Ve min men havleküm minel a'rabi münafikun ve min ehlil medıneti meradu alen nifakı la ta'lemühüm nahnü na'lemühüm se nüazzibühüm MERRATEYNİ sümme yüraddune ila azabin azım ( Ve o çevrenizdeki Araplardan ikiyüzlüler ve şehirin sahiplerinden ikiyüzlülük, bozukluk hastalığı olanlar var. Sen onları bilmezsin. Biz biliriz onları. Onlara İKİ KERE azap vereceğiz. Sonra büyük azaba geri döndürülecekler. )

9/126 - E ve la yeravne ennehüm yüftenune fı külli amin merraten ev MERRATEYNİ sümme la yetubune ve la hüm yezzekkerun ( Onlar her yıl bir veya İKİ KERE kendilerinin kesinlikle her çeşidinden sınandıklarını görmüyorlar mı? Sonra tevbe etmiyorlar ve onlar hatırlamıyorlar. ) 

17/4 - Ve kadayna ila benı israile fil kitabi le tüfsidünne fil erdı MERRATEYNİ ve le ta'lünne ulüvven kebira ( Ve kitapta İsrailoğulları' na, yerde İKİ KERE bozgun yapacaksınız ve büyük ululanma ile ululanacaksınız diye hükmettik. )

28/54 - Ülaike yü'tevne ecrahüm MERRATEYNİ bima saberu ve yedraune bil hasenetis seyyiete ve min ma razaknahüm yünfikun ( İşte onlar, o sabırlarından dolayı onlara ödülleri İKİ KERE verilir. Kötülüğü güzellikle savarlar ve o rızıklandırdıklarımızdan harcarlar.  )

33/31 - Ve men yaknüt minkünne lillahi ve rasulihı ve ta'mel salihan nü'tiha ecraha MERRATEYNİ ve a'tedna leha rizkan kerıma ( Ve sizlerden kim de Allah’a  ve O’nun resulüne itaat ederse ve iyilik yaparsa, ona ödülünü İKİ KERE veririz. Onlara faydalı rızık hazırladık. )

67/4 - Summerci'ıl basare KERRETEYNİ yenkalib ileykel besaru hasien ve hüve hasir ( Sonra gözü İKİ KERE döndür. Göz aciz ve hasarlanmış olarak sana döner. )

"Merrateyni" ( İki Kere ) kavramı "7" ayette geçmekte olup, bu tekrar yapısı "İkili Yedi" kavramına işaret eder gibidir.

Yaratılış döngüsündeki "İkilik" sistemi vurgulayan aşağıdaki ayet "ikilisi" de dikkat çekmektedir.

2/28 - Keyfe tekfürune billahi ve küntüm EMVATEN fe AHYAküm sümme YÜMİTÜküm sümme YUHYIküm sümme ileyhi türceun ( Allah’ ı nasıl inkar edersiniz? Ve ölülerdiniz de sizi diriltti. Sonra sizi öldürür. Sonra sizi diriltir. Sonra O'na döndürülürsünüz. ) 

40/11 - Kalu rabbena emettena ESNETEYNİ ve ahyeytena ESNETEYNİ fe i'terafna bi zünubina fe hel ila hurucin min sebıl ( “Rab’bimiz bizi iki kere öldürdün ve bizi iki kere dirilttin de günahlarımızı itiraf ettik. Artık çıkmaya yol var mı?” dediler. )

Ayet ikilisinin her birinde, "İki Kere Ölüm" ve "İki Kere Dirilmeden" bahis bulunmaktadır. İki ayet toplamında ise "Ölüm" ve "Diriliş" kavramı ikilisi toplam "8" kere geçmektedir.