24 Kasım 2017 Cuma

Ruhsal Tekamül Döngüsü

Allahü Teala'nın singülarite ( vahdet, ünite, teklik ) ortamında, O'nun sonsuz nimeti olan "Kelimeyle" başlayan yaratılış ( var oluş ) süreci, akabinde düalitenin temel öğeleri olan ruh ve madde alemlerinin oluşturulmasıyla devam etmiştir. Söz konusu iki alem içiçe olmayıp birbirlerinden tamamen ayrıdırlar. "Kelime" tesiri altındaki bilinç sahibi ruh, tekamülü için gerekli madde deneyimini yaşamak amacıyla yine "kelime" tesiri altındaki bilinçsiz maddeye ihtiyaç duymaktadır. Dolayısıyla, 7 gökten oluşan ve madde alemi olan kainat ( evren, gökler ) içinde "Bilinçli Varlık"tan söz edilebilmesi için ruhun tesiri altına girmiş maddenin mevcudiyeti esastır. "Kelime" ve "Ruh" ilişkisini 4/171 kodlu ayette Haberci İsa'dan bahisle bildiren "Meryem oğlu İsa Mesih, kesinlikle Allah' ın resulü, Meryem'e atmış olduğu kelimesi ve O’ndan ruhtur." bölümü önem arzetmektedir.

Bu çerçevede İnsan, kendisine tesir eden ruhun yönlendirmesiyle yaşam adı verilen sınav sürecini deneyimleyen bilinçli maddi bir varlıktır. Kainat olarak adlandırılan madde aleminin farklı seviyelerinde bir çok yıldız sistemleri yer almakta olup, bu sistemlerde madde deneyimi yaşamakta olan birçok varlık türü bulunmaktadır. 

Ruh tesiri altında olan ve "İnsan" adı verilen maddi varlık, Güneş sistemindeki madde aleminin son basamağında bulunmaktadır.  Diğer sistemlerde ise ona muadil farklı bedenlenmeler mevcuttur. Evvelki bölümlerde izah edildiği üzere, tekrar reenkarne olmayacak şekilde ölen, dolayısıyla tekrar dünya hayatı ( cehennem ) deneyimine maruz bırakılmayacak olan bir insan "Göklerin kapıları" olarak tanımlanan aşamadan geçmek suretiyle bir üst sistemde, bir üst realitede ( üst frekans / üst boyut ) farklı bir maddi bir yaşam formu olarak, farklı görevler ifa etmek ve farklı sorumluluklar almak suretiyle tekamül sürecine devam edecektir. 

Bir başka deyişle, bir insan reenkarne olmayacak şekilde öldükten sonra yine bir üst realitede ( 7 göklerin bir başka seviyesinde ) farklı bir madde formundaki bir başka varlık olarak asli varlığı olan ruhunun tekamülüne devam edecektir. Bu noktada, tekamülün sonsuz bir döngü olduğu düşünüldüğünde, tekamül sürecinin madde alemi olan 7 göklü kainatta seviye atlaya atlaya, farklı maddi formlar ala ala ilerleyeceği ortaya çıkmaktadır. Bu süreç, ruh artık hiç bir madde varyetesine ihtiyaç duymayan tam tekamül etmiş saf ruh kalana kadar devam edecektir. Saf ruh olgusu ise 7 seviyeli madde alemi olan kainat ile ilişiğini kesmiş ve ait olduğu cennet adı verilen frekansa ( boyuta, realiteye ) intikal etmiş varlıktır.

Aşağıda yer alan ayetler farklı yaratılış döngüleri kavramı açısından konuya ışık tutmaktadır.

56/60 - Nahnü kadderna beynekümül mevte ve ma nahnü bi mesbukın ( Aranızda ölümü biz takdir edip ölçülendirdik. Önüne geçilebilecek olanlar değiliz. )

56/61 - Ala en nubeddile emsaleküm ve nunşieküm fi ma la ta'lemun ( Misallerinizi değiştirmemize ve sizi o bilmediğinizle inşa etmemize.  )

14/19 - E lem tera ennellahe halekas semavati vel erda bil hakk in yeşe' yüzhibküm ve ye'ti bi halkın cedid ( Görmez misiniz ki, kesinlikle Allah gökleri ve yeri gerçekten yarattı. Eğer dilerse sizi giderir ve yeni yaratış getirir. )

Yaratılış döngüsünün "Gökler ve Yer var olduğu sürece devam edeceği." yani madde alemi var olduğu müddetçe cennet ve cehennem kavramlarının da var olacağı Hud suresinin ilgili ayetlerinde bildirilmektedir.

11/106 - Fe emmellezine şeku fe fin nari lehüm fıha zefırun ve şehik ( O bedbaht olanlar ateşin içindedirler. Onlara orada hıçkırıkla nefes vererek inlemeler ve haykırışlar vardır. )

11/107 - Halidıne fıha madametis semavatü vel erdu illa ma şae rabbük inne rabbeke fe'alün li ma yürıd ( Rab’binin dilemesi hariç, gökler ve yer daimi olduğu sürece onun içinde ebedidirler. Kesinlikle Rab’bin ne isterse yapar. )

11/108 - Ve emmellezine süıdu fe fil cenneti halidıne fıha madametis semavatü vel erdu illa ma şae rabbük ataen ğayra meczuz ( Ve o mesud olanlar artık cennetin içindedirler. Rab’binin dilemesi hariç, gökler ve yer daim olduğu sürece, kesintisiz bağış olarak, onun içinde ebedidirler.  )

Dünya hayatında, "İnsan" ismi altındaki madde deneyimini başarıyla tamamlayan varlıkların göklerin kapılarından geçerek üst realitelere ( üst frekans, üst gök seviyesi ) geçecekleri, başarısız olanların ise yerde kalacakları hatta yerin alt seviyelerine inecekleri ve böylelikle insanlar arasında bir ayrışımın gerçekleşeceği Tarık suresinin ilgili ayetlerinde bildirilmektedir.

86/11 - Ves semai zatir rec' ( Ve geri dönüşlü gök, )
86/12 - Vel ardı zatis sad' ( Ve çatlamalı yer,  )
86/13 - İnnehu le kavlün fasl ( Kesinlikle o ayrışım sözüdür. )

Tarık suresinin sıra numarası 86 olup, "İkili Yedi" nümerolojisi içermektedir. ( 8+6 = 14 ... 2x7 veya 7+7 )

Dünya hayatı deneyimini tamamlayamamış olan varlıkların, reenkarne olarak dünya hayatı ( cehennemi ) deneyimini tekrar yaşayacakları Nahl suresinin aşağıdaki ayetinde "Ömrün en rezil dönemine geri döndürülmek." ifadesiyle bildirilmektedir.

16/70 - Vallahü halekaküm sümme yeteveffaküm ve minküm men yüraddü ila erzelil umuri li keyla ya'leme ba'de ılmin şey'a innellahe alimün kadır ( Ve Allah sizi yarattı. Sonra sizi vefat ettirir. Sizden kimileri, ilimden sonra eşyayı aynısı gibi bilmesin diye ömrün en rezil dönemine erdirilir, döndürülür. Kesinlikle Allah bilendir gücü yetendir. )

İnsanın yaratılışı ve tekamül döngüsünü, 7 ve 8 nümerolojisi içerecek şekilde betimleyen İnsan suresi 76. sure olup, 31 ayet içermektedir. Surenin ilk ayeti olan 76/1 kodlu ayetin kod numarasının nümerolojik değeri 14 olup, bu ayette İkili Yedi kavramı zikredilmektedir.

76/1 - Hel eta alel insani hıynün mined dehri lem yekun şey'en mezkura ( ( İnsana uzun zamandan hatırlanacak bir şey olmadığı zaman gelmedi mi? )

76/12 - Ve cezahüm bima saberu cenneten ve hariren ( Ve o sabırlarından dolayı onların karşılığı cennettir ve ipektir. ) 

Ayette inanan ve sabreden kulların sınav döngüsünü başarıyla tamamlamaları durmunda cennet yaşamına nail olacakları bildirilmektedir.  Ayet kodunun nümerolojik değeri döngü sonunu simgeleyen "7" sayısı olmaktadır. ( 7+6+1+2 = 16 ... 1+6 = 7 )

76/13 - Muttekiine fiha alel eraiki la yerevne fiha şemsen ve la zemheriren ( Orada, koltuklar üzerinde yaslanıp otururlar. Orada ne Güneş’i, ne de şiddetli soğuğu görmezler. )

Ayette cennet olarak tanımlanan ortamda "Güneş'in olmayacağı" bildirilmektedir. Yani bu ortam Güneş Sistemi dışında bir ortam olacaktır. Ayet kodunun nümerolojik değeri döngüyü ve yeni döngü başlangıcını simgeleyen "8" sayısı olmaktadır. ( 7+6+1+3 = 17 ... 1+7 = 8 )

76. surede 31 ayet olması da "8" nümerolojisi açısından önem arzetmektedir. 76/31 ... 7+6+3+1 = "8"















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder