29 Kasım 2017 Çarşamba

Cennet ( Gökler ) ve Cehennem ( Yer )

"Cennet" kelimesi "Bahçe" anlamında kullanılmakla birlikte "Örtülü, Gizli, Koruyan" anlamlarını da içermektedir. Cennet kelimesi Kur'an'da, Allah'ın yönlendirmesi sayesinde dünya hayatındaki görevini gereğiyle yerine getiren yani inanan ve iyilikler yapan insanların girmeyi hakedecekleri ortam olarak bildirilmektedir. Evvelki bölümlerde zikredildiği üzere, söz konusu cennet ortamı, madde alemi olan kainatın en alt seviyesinden bir üst seviyeye yani bir üst göke çıkılmasını tanımlamaktadır. Bu noktada Güneş Sistemi içinde maddi varlıkların en tekamül etmişi olan insan, dünya hayatındaki 70,000 yıllık reenkarnasyon döngüsünü tamamlaması sonrasında dünyayı ( Yeri ) terketmekte ve farklı bir maddi varlık halini almak suretiyle yeni döngülerini yaşamak ve yeni görevlerini ifa etmek üzere bir üst sisteme, bir üst göke intikal etmektedir. Bu üst sistem kitapta cennet olarak tanımlanmaktadır. Kur'an'daki "7 Gökler" ifadesi de tekamül döngüsünün 7 aşamasını tanımlar niteliktedir. 

Kur'an'da cennet kavramı tasvirlerine ilişkin aşağıdaki ayetler dikkat çekmektedir. Ayetlerde, "Yemek yemeyen gövdeler", "Acıkmayan, susamayan, sıcağa maruz kalmayan, üşümeyen varlıklar"dan bahseidlmektedir. Bu ifadeler bedensiz Süptil Varlıkları tanımlamaktadır.  

21/8 - Ve ma cealnahüm ceseden la ye'külunet taame ve ma kanu halidın ( Ve onları yemek yemeyen gövdeler, vücutlar kılmadık. Ebedi de değillerdi. )

20/118 - İnne leke en la tecua fıha ve la ta'ra ( Kesinlikle sana orada acıkmaman ve çıplak olmaman vardır. )
20/119 - Ve enneke la tazmeü fıha ve la tadha ( Ve kesinlikle sen orada susamazsın ve sıcakta yanmazsın. )

Bu ayetler, açık bir şekilde farklı bir ortamdaki farklı yaşam formunun tanımlamasını içermektedir. ( Meşhur Roswell olayı akabinde medyaya otopsi görüntüleri yansıyan ve bir tanesiyle medyum aracılığıyla iletişim kurulan dünya dışı varlıkların bedensel özellikleri hatırlanabilir. )

Necm ( Yıldız ) suresinin aşağıdaki ayetlerinde ise cennetin bir yıldız sistemi içinde olduğu belirtilmektedir. Aynı surede Şi'ra'dan da ( Sirius ) bahsedilmesi, tekamül eden insanın farklı bir maddi varlık olarak Sirius yıldız sisteminde yaşamına ve sınav sürecine devam edeceği hususunu gündeme getirmektedir.

53/1 - Ven necmi iza heva ( Ve yıldız aşağı indiğinde.  )
....
....
53/13 - Ve lekad raahu nezleten uhra ( Ve onu başka sefer de inerken görmüştü. )
53/14 - Inde sidratil münteha ( En son varış noktası Sidre' nin indinde. )
53/15 - Indeha CENNETÜL me'va ( Mekan CENNETİ onun indindedir. )

86. sure olan ve "Sabah Yıldızı" anlamını da içeren Tarık suresinde yer alan "Geri dönüşlü gök." kavramı, insanın Yer'deki sınav sürecini tamamlaması sonrasında ait olduğu göklere, üst yıldız sistemine döneceğini, yine aynı surede yer alan "Çatlamalı yer" kavramı ise dünya hayatındaki sınav sürecini tamamlayamamış ve başarısız olmuş insanların tekrar reenkarne olmak suretiyle dünya hayatına devam edeceği ve böylelikle insanlar arasında bir ayrışımın ( Fasl ) gerçekleşeceğini bildirmektedir.

86/11 - Ves semai zatir rec' ( Ve geri dönüşlü gök, )
86/12 - Vel ardı zatis sad' ( Ve çatlamalı yer,  )
86/13 - İnnehu le kavlün fasl ( Kesinlikle o ayrışım sözüdür. )

Zira, "Yerin başka yere dönüşeceğini" bildiren aşağıdaki ayetler de esas itibarıyla Cehennem * adı verilen ortamın dünyanın ( Yerin ) ta kendisi olduğunu bildirir niteliktedir. ( * Cehennem kelimesi Latin kökenli bir kelime olup, Ge ( Vadi ) ve Hinnom ( Kral ismi ) kelimelerinden oluşmuştur. Hinnom Vadisi, büyük ateş yakılmak suretiyle çöplerin imha edildiği yer için kullanılmaktadır. )

14/48 - Yevme tübeddelül erdu ğayral erdı ve semavatü ve berazu lillahil vahıdil kahhar ( O gün yer başka yere dönüşür. Gökler de. Ve tek kahredici Allah için meydana çıkarlar. )
14/49 - Ve teral mücrimıne yevmeizin mükarranıne fil asfad ( Ve o gün suçluları kelepçelerin içinde dururlarken görürsün. )
14/50 - Serabilühüm min katıranin ve tağşa vücuhehümün nar ( Gömlekleri katrandandır ve yüzlerini ateş örter. )

99/1 - İza zülziletil erdu zilzaleha ( Yer zelzelesiyle sarsıldığında. )
99/2 - Ve ahracetil erdu eskaleha ( Ve yer ağırlıklarını çıkardığında. )
99/3 - Ve kalel insanü ma leha ( Ve insan "Ona ne oluyor?" dediğinde. )

Ayrıca Hud suresinin aşağıdaki ayetlerinde Cennet ve Cehennem tanımları yapılmaktadır. Ayetlerde  Ateşin ( Cehennem ) ve Cennetin "Gökler ve Yer daim olduğu sürece" var olacakları bildirilmektedir. Bu bildiriye istinaden, Göklerin Cennet, Ateşin de Yer olduğu anlaşılmaktadır.

11/106 - Fe emmellezine şeku fe fin NARİ lehüm fıha zefırun ve şehik ( O bedbaht olanlar ATEŞİN içindedirler. Onlara orada hıçkırıkla nefes vererek inlemeler ve haykırışlar vardır. )

11/107 - Halidıne fıha MADEMATİS SEMAVATÜ VEL ERDU illa ma şae rabbük inne rabbeke fe'alün li ma yürıd ( Rab’binin dilemesi hariç, GÖKLER VE YER DAİM OLDUĞU SÜRECE onun içinde ebedidirler. Kesinlikle Rab’bin ne isterse yapar. )

11/108 - Ve emmellezine süıdu fe fil CENNETİ halidıne fıha MADEMATİS SEMAVATÜ VEL ERDU illa ma şae rabbük ataen ğayra meczuz ( Ve o mesud olanlar artık CENNETİN içindedirler. Rab’binin dilemesi hariç, GÖKLER VE YER DAİM OLDUĞU SÜRECE  kesintisiz bağış olarak, onun içinde ebedidirler.  )





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder