30 Ekim 2018 Salı

Safa ve Merve

Kur'an'da, "Safa" ve "Merve" olarak anılan iki tepenin Allah'ın işaretlerinden olduğu bildirilir. Bilindiği üzere hacılar, Safa'dan başlayarak Merve’ye dört gidiş, Merve’den de Safa’ya da üç dönüş olmak üzere bu iki tepe arasını toplam "7" kere katederek "Sa'y" ( Koşu / Çaba ) adı verilen ritüeli ifa ederler. Ritüelin, Hacer'in, oğlu İsmail için telaş içinde koşturarak su arayışını temsil ettiği söylenir. 

Safa ve Merve kavramlarının ilk ve son kez geçtiği ayetin nümerolojik verileri ve ritüelin içeriğine bakıldığında "7" nümerolojisinin tezahür ettiği görülmektedir. 

2/158 - İnne (1) es (2) SAFA (3) ve (4) el (5) MERVETE (6) min (7) şeair (8) allah (9) fe (10) men (11) hacce (12) el (13) beyte (14) ev (15) ı'temera (16) fe (17) la (18) cünaha (19) aley (20) hi (21) en (22) yettavvefe (23) bi (24) hima (25) ve (26) men (27) tetavvea (28) hayran (29) fe (30) inne (31) allahe (32) şakirun (33) alim (34)

( Safa ve Merve Allah’ ın işaretlerindendir. O halde kim evi hac veya umre olarak ziyaret ederse, onun onları tavaf etmesinde üzerine günah yoktur. Kim isteyerek hayır yaparsa, kesinlikle Allah şükredendir, bilendir. )

- Ayetin kodunun ( 2/158 ) nümerolojik değeri "7" sayısını ( 2+1+5+8 = 16 ... 1+6 = 7 ) vermektedir.

- Ayette 34 kelime bulunmakta olup, 34 sayısının nümerolojik değeri de ( 3+4 ) "7" sayısını vermektedir.

- Ayet numarasının ( 158 ) nümerolojik değeri ise "14" sayısını ( 1+5+8 = 14 ... 2x7 ) yani "İkili Yedi"yi vermektedir.

- Ayet içeriğinin en önemli kelimesi olan "Beyt" kelimesi 14. kelimedir. ( 2x7 ... İkili Yedi )



Safa ve Merve tepeleri aralarındaki mesafenin 450 m olduğu bildirilmektedir. 450 sayısının nümerolojik değeri "9" olmaktadır. 2/158 kodlu ayette Safa kelimesi 3., Merve kelimesi 6. kelime olup, her iki kelimenin sıra numaralarının toplamı da "9" saysını vermektedir.

Safa'nın Kabe'ye uzaklığı yaklaşık olarak 100 metre, Merve'nin Kabe'ye uzaklığı ise yaklaşık 350 metredir. Her iki uzaklık değerinin nümerolojik toplamı yine "9" sayısını vermektedir. ( 1+0+0+3+5+0 = 9 )




İki Cennet ve İki Cehennem ?

Rahman suresinde yer alan "Cenneteyni" ( İki Cennet / İki Bahçe ) kavramı İnsanlar ve Cinler için iki ayrı cennet ( plan / üst frekans ) olduğunu haber verir niteliktedir. Zira Rahman suresinin ayetlerinde İnsanlar ve Cinler iki ayrı topluluk olarak vurgulanmakta ve ikili olgulara yer verilmektedir. 

55/14 - Halekal İNSANE min salsalin kel fahhar ( İnsanı pişmiş toprağa benzer balçıktan yarattı. )
55/15 - Ve halekal CANNE min maricin min nar ( Ve cini dumansız ateş alevinden yarattı. )


55/17 - Rabbül meşrikayni ve rabbül mağribeyn İki doğunun ve iki batının Rab’bi. )

55/19 - Meracel bahreyni yeltekıyan ( İki denizi saldı ki kavuşurlar. )

55/31 - Senefruğu leküm eyyühes SEKALAN( Sizinle ilgileneceğiz, ey İKİ AĞIR TOPLULUK. )

55/33 - Ya ma'şerel CİNNİ vel İNSİ in isteta'tüm en tenfüzu min aktaris semavati vel ardı fenfüzu la tenfizune illa bi sultan ( Ey CİN ve İNSAN toplulukları, eğer göklerin ve yerin çaplarından ötesine * geçmeye istidatınız varsa, haydi ötesine geçin. Kuvvet, delil olmadan geçemezsiniz. )

* Ayette bahsedilen göklerin ötesi Cennet / Sirius / Sevgi Planı'dır.

55/46 - Ve li men hafe mekame rabbihı CENNETAN ( Ve Rab’lerinin makamından korkan kimseler için İKİ BAHÇE vardır. )

55/50 - Fihima aynani tecriyan ( Onların içinde akan iki pınar vardır. )

55/56 - Fihinne kasıratüt tarfi lem yatmishünne İNSÜN kablehüm ve la CAN ( Onların içinde, onlardan önce kendilerine ne İNSAN, ne de CİN dokunmamış kısa, saklı bakışlı kadınlar. )

55/63 - Fe bi eyyi alai rabbiküma tükezziban ( O halde Rab’binizin hangi nimetlerini yalanlarsınız? )
55/64 - Müdhammetan ( Yeşil nebatat hazrevat ile kaplı iki bahçe. )

55/66 - Fihima aynani neddahatan ( Onların içinde fışkıran iki pınar. )

"Cenneteyni" ( İki Cennet ) ifadesiyle Sirius A ve Sirius B yıldızları kastediliyor olabilir.

Cenneteyni ( İki Cennet ) olduğuna göre, "Cehimeyni" de ( İki Cehennem ) var mıdır? Evvelki bölümlerde "Karbon Planet" konu başlığı altında ve diğer bazı bölümlerde Dünya'nın aslında cehennem olduğuna değinilmişti. Bu çerçevede, yaratılıştaki düal yapı dikkate alındığında insanlar ve cinler için tahsis edilmiş iki cehennemin olması ihtimali bulunmaktadır. Bilindiği üzere, başlangıçta yarı süptil / süptil ortam olan cennette ( Sevgi Planı, Sirius ) bulunan insan ve cin, yapmış oldukları hata nedeniyle cehenneme intikal ettirilmişlerdir. Cinin yaptığı hata, yaratılış özelliğini dikkate alarak yani yarı süptil / süptil yapısını dikkate alarak kendisini insandan üstün görmesi, kibir ve kıskançlık duygularına yenik düşerek isyan etmesi ve insanı aldatmasıdır. İnsanın yaptığı hata ise, ilimsizce ve düşüncesiz bir şekilde cinin aldatmasına kanmak ve Allah'ın cennet nimetini idrak edememektir. Bu hatalardan en büyüğü cinin kibirlenme ve aldatma hatasıdır. Dolayısıyla karşılık olarak insana göre daha farklı yani daha alt tekamül seviyesine sahip bir ortama intikal ettirilmesi kuvvetle muhtemeldir. Bu ortamın Mars olması, evvelki bölümlerde yapılan incelemeler ve tespitler kapsamında, kuvvetle muhtemel görünmektedir. Yani "Dünya insanların, Mars ise cinlerin sınav ortamı yani cehennemidir." yorumu gerçeklik içermekte gibi görünmektedir.

Bu çerçevede, cinler insanların yaşamakta olduğu dünyayı tamamen ele geçirmeye ve insanları tam kontrol altına almaya çalışmaktadırlar. Cinler, insanların ruhsal açıdan tekamül etmek suretiyle  dünyadan ayrılmalarını ve cennete ( Sevgi Planı, Sirius ) geri dönmelerini istememekte, hatta onları kendi cehennemleri olan Mars'a yönlendirmeye çalışmaktadırlar. NASA'nın Mars Programı'nın altında yatan gerçek budur. ( Space X firması 50-100 yıl içinde Mars'ta sürdürülebilir koloni kurma vizyonu olduğunu açıklamıştır. ) Zira, Dünyanın yaşanamaz hale gelmekte olmasının sebebi cinlerin ve onlara kulluk edenlerin Dünyayı maddi ve manevi açıdan planlı bir şekilde mahvetmekte olmaları ve onlara kulluk etmekte olan çoğunluğun da bu süreci sadece izlemekte olmalarıdır.





































29 Ekim 2018 Pazartesi

Affedilen Haberciler

Kutsal kitaplarda bazı habercilerin, maruz kaldıkları sınavlar karşısında düşünsel ve davranışsal hatalar yaptıkları ancak affedildikleri bildirilmektedir. Bu durum, habercilerin kusursuz varlıklar olmadıklarını, onların da tekamül yolcusu olan kullar olduklarını ve Allahü Teala'nın, samimiyetle tevbe eden ve iyilikler yapan kullarını affedebileceğini, onların kötülüklerine kefaret sağlayabileceğini hatta onlara yüksek görev sorumlulukları dahi verebileceğini açıkça ortaya koymaktadır. 

Hatası affedilen ve habercilik görevinin sürdürülmesine karar verilen habercilerden en önde gelenleri Musa, Yunus ve Davut'tur.

Musa

28/15 - Ve dehalel medınete ala hıyni ğafletin min ehliha fe vecede fıha racüleyni yaktetilani haza min şıatihı ve haza min adüvvih festeğasehüllezı min şıatihı alellezi min adüvvihı fe vekezehu musa fe kada aleyhi kale haza min ameliş şeytan innehu adüvvün müdıllün mübın

( Ve sahiplerinin habersiz olduğu bir zamanda şehire girdi. Orada iki erkeği kavga ederlerken buldu. Bu kendi tarafından olan, bu düşmandan olan. O kendi tarafında olan o düşman olana karşı yardım istedi. Böylece Musa ona yumruk vurdu ve ona işini yerine getirdi. "Bu şeytanın işlerindendir, yaptıklarındandır. Kesinlikle o saptıran apaçık düşmandır." dedi. )

20/40 - İz temşı uhtüke fe tekulü hel edüllüküm ala men yekfülüh fe raca'nake ila ümmike key tekarra aynüha ve la tahzen ve katelte nefsen fe necceynake minel ğammi ve fetennake fütunen fe lebiste sinıne fı ehli medyene sümme ci'te ala kaderin ya musa 

( Zamanında kızkardeşin yürürdü de "Sizi ona bakacak kişiye yönelteyim mi?" derdi. Böylece seni annene gözü aydın olsun ve hüzünlenmesin diye geri döndürdük. Bir nefsi öldürdün de seni gamdan kurtardık. Seni sınavlarla sınadık da Medyen' in sahipleri içinde senelerce kaldın. Sonra kadere, ölçüye göre geldin ey Musa." )

Nefsine yenik düşüp adam öldüren bir haberci, Allah tarafından affedilmiş ve habercilik görevine devam etmesine izin verilmiştir.

Yunus

37/139 - Ve inne yunüse le minel murselın

( Ve kesinlikle Yunus gönderilenlerdendi. )

37/140 - İz ebeka ilel fülkil meşhun

( Zamanında dolu gemiye kaçmıştı. )

37/141 - Fe saheme fe kane minel müdhadın

( Ok çekti de kaydırılanlardan oldu. )

37/142 - Feltekamehül hutü ve hüve mülım

( Böylece onu balık yuttu. O kınayandı. )

37/143 - Fe lev la ennehu kane minel müsebbihın

( Şayet kesinlikle o övgü sözleri söyleyenlerden olmasaydı. )

37/144 - Le lebise fı batnihı ila yevmi yüb'asun

( Onun karnında diriltilecekleri güne kadar kalacaktı. )

37/145 - Fe nebeznahü bil arai ve hüve sekım

( Böylece onu açık alana, avluya bıraktık, kaçırdık. O hastaydı. )

37/146 - Ve enbetna aleyhi şeceraten min yaktın

( Ve ona kabak cinsinden ağaçlar bitirip yetiştirdik. )

37/147 - Ve erselnahü ila mieti elfin ev yezıdün

( Ve onu yüzbine veya daha fazla olana gönderdik. )

Korku nedeniyle habercilik görevini yerine getiremeyen ve kaçan Yunus'un daha sonra kendisini kınaması ve mağfiret dilemesi nedeniyle Allah tarafından affedilmesi Saffat suresinin yukarıdaki ayetlerinde anlatılmaktadır.

Davut

40 Matta 1-6 İşay Kral Davut'un babasıydı, Davut, Uriya'nın karısından doğan Süleyman'ın babasıydı,

Ayette bir zina durumu olduğu görülmektedir.

38/24 - Kale lekad zalemeke bi süali na'cetike ila niacih ve inne kesıran minel huletai le yebğıy ba'du hüm ala ba'dın illelllezine amenu ve amilüs salihati ve kalılün ma hüm ve zanne davudü ennema fetennahü festağfera rabbehü ve harra rakian ve enab 

( Senin dişi koyununu, koyunlarına katmayı sual ederek sana zulmetti. Kesinlikle cemiyetten çoğunluk birbirlerine azıyorlar. O inananlar ve iyilikler yapanlar hariç. Onlar da çok az. Davud, onu kesinlikle sınadığımızı anladı da Rab’binden af istedi, eğilerek atıldı ve gerçeğe döndü. )

38/25 - Fe ğaferna lehu zalik ve inne lehu ındena le zülfa ve husne meab 

( Böylece O'na bunu ( bu yaptığını ) affettik. İndimizde yakınlaşma ve güzel dönüş yeri kesinlikle O’nadır. )

38/26 - Ya davudü inna cealnake halıfeten fil erdı fahküm beynen nasi bil hakkı ve la tettebiıl heva fe yüdılleke an sebılillah innellezine yedıllune an sebılillahi lehüm azabün şedıdün bima nesu yevmel hısab 

( Ey Davud kesinlikle biz seni yerde halife kıldık. O halde insanların arasında gerçekle hüküm ver. Hevese tabi olma. Yoksa seni Allah yolundan saptırır. O Allah yolundan sapanlara, hesap gününü unutmalarından dolayı şiddetli azap kesinlikle onlaradır. )

İncil ve Kur'an ayetlerinde Davut'un hevesine tabi olup, zina suçunu işlediği ancak daha sonra affedildiği bildirilmektedir.

26 Ekim 2018 Cuma

İncil ... Allah'ın Kurtarışı

Kutsal kitap adı olarak bilinen İNCİL kelimesi aşağıdaki kök kelimelerden oluşmaktadır.

İnc / Enc = Kurtarış / Kurtarma

El = Allah / İlah

İngilizcede ANGEL ( ANG + EL ), Almanca'da ENGEL ( ENG + EL ) olarak yazılan kelimelerin anlamı MELEK olarak bilinse de esas itibarıyla "ALLAH'ın KURTARIŞI" anlamını taşımaktadırlar.

Arapça'da ENC kökü "Kurtarmak" anlamına gelmektedir. ( MüNCİ kelimesi "Kurtarıcı" anlamındadır. ) ANGEL veya ENGEL kelimesindeki ENG kökü ENC köküdür.

2/50 - Ve iz ferakna bikümül bahra fe ENCeynaküm ve ağrakna ale fir'avne ve entüm tenzurun ( Ve zamanında size denizi ayırdık da sizi KURTARdık. Firavun' un ailesini boğduk da sizler bakıyordunuz. )

İncil ilminin Haberci İsa vasıtasıyla insanoğluna ulaştırılması nedeniyledir ki Haberci İsa "Kurtarıcı" ( Salvator ) olarak anılır.

40 Matta 1-21 Ve o bir oğul doğuracak. Ve sen onun adını İsa koyacaksın. Çünkü O, halkını günahlarından KURTARACAK."

40 Matta 8-25 Öğrenciler gidip O'nu uyandırarak, "Ya Rab, KURTAR bizi, yoksa öleceğiz!" dediler.

40 Galatyalılar 3-13 Mesih bizim için lanetlenerek bizi Yasa'nın lanetinden KURTARDI. Çünkü, "Ağaç üzerine asılan herkes lanetlidir" diye yazılmıştır.






Üçlü Birlik ve İsa

İncil'in aşağıdaki ayetlerinde aralarında mutlak erişilmezlik ancak tesirleşme olan Ruh ve Kainat ( Madde ) Alemini "Üçlü Birlik" kavramı ile tanımlanmakta gibidir

62 1 Yuhanna 5-7 Gökte tanıklık edenler üçtür. Baba, Kelime, ve Kutsal Ruh. Bunların üçü birdir.

62 1 Yuhanna 5-8 Ve yerde tanıklık edenler üçtür: Ruh, su ve kan. Bunların üçü de uyum içindedir.

Baba * + Kelime + Kutsal Ruh = 1 ( Ruh ve Kainat ötesi tanımlama )

Ruh + Su + Kan = 1 ( Birliğin / Ünitenin / Vahdetin Ruh ve Kainat Alemindeki yansımasının nümerolojik formülü )

* Baba kelimesi mutlak yaratıcı Allahü Teala'yı temsil etmekte olan müteşabih bir kavramdır. Benzer teşbih Bakara suresinin 2/200 kodlu ayetinde de mevcuttur.

2/200 - Fe iza kadaytüm menasikeküm fezkürullahe ke zikriküm abeküm ev eşedde zikra fe minen nasi men yekulü rabbena atina fid dünya ve ma lehu fil ahırati min halak ( İbadetlerinizi yaptığınızda Allah’ ı, babalarınızı hatırladığınız gibi veya daha şiddetli hatırlayın. İnsanlardan kim "Rab’bimiz bize dünyada ver." derse, ona ahirette nasip yoktur.  )

Kıyamet sürecini betimleyen Vakia suresinin 56/7 kodlu ayetinde kaba hidrojen alemi olan madde aleminden yarı süpttil ve süptil madde alemine geçişe liyakat kazanmış olanların "Ezvacen Selaseten" ( Üç Eş ) halinde olacaklarının bildirilmesi ile "Üçlü Birlik" kavramı arasında ilinti bulunmakta gibidir.

56/7 - Ve küntüm ezvacen selaseten ( Üç eş olursunuz. )

Suyun üç farklı hali olan Katı, Sıvı ve Gaz halleri de Ruh ve Kainat alemindeki "Üçlü Birlik" kavramını, ÜÇü de aslında BİR olan kelimeler olarak temsil etmektedirler. 56/7 kodlu ayette geçen "Ezvacen Selaseten" ( Üç Eş ) kavramıyla, cennet ehli olan kulların kainat aleminde Kaba, Yarı Süptil ve Süptil madde formunda tezahür edebilme liyakatını kazanacakları bildirilmekte gibidir.

Maide suresinin 5/73 kodlu ayetinde Allah'ın birliğinin bilincinde olunması gerektiği, "Üçlü Birlik" kavramını oluşturan unsurların ( Baba + Kelime + Kutsal Ruh ) birbirlerinde ayrı tutulmaması gerektiği bildirilmektedir.

5/73 - Lekad keferallezıne kalu innellahe salisü selaseh ve ma min ilahin illa ilahün vahid ve in lem yentehu an ma yekulune le yemessennellezine keferu minhüm azabün elım ( O "Kesinlikle Allah, üçün üçüncüsüdür." diyenler inkar etmişlerdir. Tek ilahtan başka ilah yoktur. Eğer o söylediklerinden vazgeçmezlerse, kesinlikle onlardan o inkar edenlere elim azap dokunacaktır. )

Nisa suresinin 4/171 kodlu ayetinde de Haberci İsa'nın "Kelime ve Ruh" olduğu bildirilmektedir.

4/171 - Ya ehlel kitabi la tağlu fı dıniküm ve la tekulu alellahi illel hakk innemel mesıhu ıysebnü meryeme rasulüllahi ve kelimetüh elkaha ila meryeme ve ruhun minhü fe aminu billahi ve rusülih ve la tekulu selaseh intehu hayran leküm innemellahü ilahün vahid sübhanehu en yekune lehu veled lehu ma fis semavati ve ma fil ard ve kefa billahi vekıla ( Ey kitap sahipleri, dininizde azgınlık etmeyin ve Allah üzerine gerçek haricindekini söylemeyin. Meryem oğlu İsa Mesih, kesinlikle Allah' ın resulü, Meryem'e atmış olduğu kelimesi ve O’ndan ruhtur. O halde, Allah’a ve O’nun resullerine inanın ve üçtür demeyin. Kendi hayrınıza bundan imtina edin, vazgeçin. Kesinlikle ki Allah tek ilahtır. O, çocuk sahibi olmaktan yücedir. Göklerde ne varsa ve yerde ne varsa O’nadır. Vekil olarak Allah kafidir. )

Haberci İsa'nın üst frekanslardan, boyutlardan gönderilen ve madde aleminde "bedenlenmiş" bir varlık olduğu aşağıdaki İncil ayetinde bildirilmektedir.

62 1 John 4-2 İsa Mesih'in beden alıp dünyaya geldiğini kabul eden her ruh Tanrı'dandır. Tanrı'nın Ruhu'nu bununla tanıyacaksınız.

Kur'an'da "Kutsal Ruh ile destekledik." cümlesi Mesih İsa ile ilintili olarak 3 kere geçmektedir.

2/87 - Ve lekad ateyna musel kitabe ve kaffeyna min ba'dihı bir rusüli ve ateyna IYSebne meryemel beyyinati ve eyyednahü bi RUHIL KUDÜS e fe küllema caeküm rasulün bima la tehva enfüsükümüstekbartüm fe ferıkan kezzebtüm ve ferıkan taktülun ( Musa’ ya kitabı verdik ve ondan sonra resuller gönderdik. Meryem oğlu İSA’ya deliller verdik ve onu KUTSAL RUH ile destekleyip kuvvetlendirdik. O halde resul size o nefislerinizin hoşlanmadığı ile her geldiğinde kibirlenecek de bir kısmını yalanlayacak ve bir kısmını da öldürecek misiniz?

2/253 - Tilker rusülü faddalna ba'dahüm ala ba'd minhüm men kellemellahe ve rafea ba'dahüm deracat ve ateyna IYSebne meryemel beyyinati ve eyyednahü bi RUHIL KUDÜS ve lev şaellahü maktetelellezine min ba'dihim min ba'di ma caethümül beyyinatü ve lakinıhtelefu fe minhüm men amene ve minhüm men kefar ve lev şaellahü maktetelu ve lakinnellahe yef'alü ma yürıd ( İşte o resulleri, bazılarını bazılarına üstün kıldık. Allah onlardan kimiyle konuştu ve bazılarını derecelerle yükseltti. Meryem oğlu İSA’ ya açık deliller verdik. Onu KUTSAL RUH ile destekleyip kuvvetlendirdik. Şayet Allah dileseydi, o bazıları, onlara getirdiğimiz açık delillerden sonra savaşmazlardı. Lakin ihtilafa düştüler. Böylece onlardan kimi inandı, kimi de inkar etti. Şayet Allah dileseydi savaşmazlardı. Lakin kesinlikle Allah ne isterse yapar.  )

5/110 - İz kalellahü ya İYSebne meryemezkür nı'metı aleyke ve ala validetik iza eyyedtüke bi RUHIL KUDÜSİ tükellimün nase fil mehdi ve kehla ve iz alemtükel kitabe vel hıkmete vet tevrate vel incil ve iz tahlüku minet tıyni ke hey'etit tayri bi iznı fe tenfühu fıha fe tekunü tayran bi iznı ve tübriül ekmehe vel ebrasa bi iznı ve iz tuhricül mevta bi iznı ve iz kefeftü benı israıle anke iz ci'tehüm bil beyyinati fe kalellezine keferu minhüm in haza illa sıhrun mübın ( Zamanında Allah "Ey Meryemoğlu İSA, sana ve annene olan nimetimi hatırla. Seni KUTSAL RUH ile desteklediğimde beşikte ve erişkinlikte insanlara kelam edip söz söylerdin. Sana yazıyı, sırrı, Tevrat' ı ve İncil' i öğrettim. İznimle çamurdan kuşun şekli gibi olanı yarattın. Onun içine üfledin de iznimle kuş oldu. Doğuştan körü ve alacalıyı iznimle iyileştirdin. Ölüleri iznimle çıkardın. Onlara ayetlerle geldiğin ve onlardan inkar edenlerin "Bu kesinlikle apaçık sihirdir." dedikleri zaman İsrailoğulları' nı üzerinden çektim. )

Kur'an'da 3 ve 1 sayılarına dikkat çekilen ayetler mevcuttur.

A'raf suresinin 7/142 kodlu ayetinde 30 ve 10 sayıları ayrı ayrı belirtilerek 40 sayısına ulaşılmaktadır.

7/142 - Ve vaadna musa SELASINE leyleten ve etmemnaha bi AŞRİN fe temme mıkatü rabbihı erbeıne leyleh ve kale musa li ehıyhi harunahlüfnı fı kavmı ve aslıh ve la tettebı' sebılel müfsidın ( Ve Musa'ya OTUZ gece vaad ettik ve onu ON ile tamamladık. Böylece Rab’binin zamanı kırk geceye tamamlandı. Musa, kardeşi Harun'a "Kavmim içinde halefim ol. İyileştir ve bozguncuların yoluna tabi olma." dedi. )

Ayetin kendisi olan aşağıdaki cümle Kur'an'da 31 kere ( 3 ve 1 ) tekrarlanmaktadır.

55/13 - Fe (1) bi (2) eyyi (3) alai (4) rabbi (5) küma (6) tükezziban (7) ( O halde Rab'binizin hangi nimetlerini yalanlarsınız? )

Ayette 7 kelime bulunmakta olup 31 x 7 işlemi yapıldığında 127 sayısı elde edilmektedir ki bu sayıdaki 1,2 ve 7 rakamları Allah kelimesinin Kur'an'daki frekansı olan 2701 sayısndaki rakamlardır. Bu rakamların toplamının "1" olması vesilesiyle de ünite, vahdet ve birlik yani Allah'ın Birliği mesajı verilmektedir. Tüm varlıklar O'nun birliğinde tam tekamüle yani yokluk mertebesine erişmek için sonsuz bir çaba içindedirler. 

21 Ekim 2018 Pazar

Evrensel Veri Tabanı “Su”

Hayatın kaynağı olarak anılan su, kainattaki bilgilerin depolandığı bir veri tabanı işlevi mi görmektedir? Suyun, bulunduğu alanı bir düzlem, bir plan, bir levha gibi kapladığı düşünüldüğünde Kur’an’daki bazı ayetlerin anlamları netleşmektedir.

11/7 - Ve hüvellezi halekas semavati vel erda fı sitteti eyyamin ve kane arşühu alel mai li yeblüveküm eyyüküm ahsenü amela ve le in kulte inneküm meb'usune min ba'dil mevti le yekulennellezine keferu in haza illa sıhrun mübın

( Ve gökleri ve yeri altı günde yaratan O'dur. Hanginiz daha güzel iş yapacaksınız diye sınamak için arşı su üstündedir. Eğer "Kesinlikle siz ölümün ardından dirileceksiniz." dersen, kesinlikle o inkarcılar "Kesinlikle bu apaçık sihirdir." diyeceklerdir. )

1 Tekvin 1-2 Yer şekilsizdi ve boştu ve karanlık, derinliğin üzerini kaplamıştı. Ve Tanrı'nın Ruhu SULARIN üzerinde hareket ediyordu.

“Rab’bin arşı su üstündedir.” ve Tanrı'nın Ruhu SULARIN üzerinde hareket ediyordu." ifadeleri, Rab’bin yaratmış olduğu kainattan münezzeh olduğu mesajını vermektedir. Ancak bu noktada “su” kelimesi tüm yaratışı tanımlar niteliktedir. Tüm yaratılışın esas itibarıyla bir bilgi haznesi olduğu düşünüldüğünde suyun bir veri depolama platformu olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu çerçevede, “gökler” olarak tanımlanan evrenin de boş olmadığı, esas itibarıyla su ile kaplı olduğu gerçeği açığa çıkmaktadır. ( İlahi Nizam ve Kainat kitabında da kainat “Hidrojen Alemi” olarak tanımlanmaktadır. )

85/21 - Bel hüve kur'anün mecid ( Bilakis o şerefli, büyük Kur'an' dır. )
85/22 - Fi levhın mahfuz ( Korunmuş levhanın içindedir. )

Buruc suresinin yukarıdaki ayetlerinde “Levhi Mahfuz” ( Korunmuş Levha ) ifadesi yer almaktadır. “Levh” kelimesi tekil haldedir. Zira çoğul olduğunda “Elvah” halini almaktadır. Ayetteki Levh kelimesi Kur’an’ın sayfalarını temsil ediyor olsaydı “Elvah” ( Levhalar ) ifadesinin kullanılması gerekirdi. Ancak ayette tek bir büyük levhadan bahis var gibidir.

21/32 - Ve cealnes semae sakfen mahfuza ve hüm an ayatiha mu'ridun

( Ve göğü korunmuş tavan kıldık. Onlar O’nun ayetlerinden yüz çevirip dönenlerdir. )

Enbiya suresinin bu ayetinde “Göğün korunmuş bir tavan” yani “Sakfen Mahfuz” olduğu bildirilmektedir. “Levhi Mahfuz” ve “Sakfen Mahfuz” kavramları birbirleriyle ilintili gibidir.

72/16 - Ve en levistekamu alet tarikati le eskaynahüm maen ğadekan

( Ve şayet yol üzerinde doğru gitselerdi onları bol su ile sulardık. )

Cin suresinin bu ayetinde geçen “Bol su ile sulanmak” kavramı ilmin artırılması amacıyla “Bilgilendirmek”, “Bilgi akışı sağlamak” anlamına mı gelmektedir?

18/109 - Kul lev kanel bahru midaden li kelimati rabbi le nefidel bahru kable en tenfede kelimatü rabbi ve lev ci'na bi mislihı mededa

( De ki: "Şayet deniz Rab’bimin kelimeleri için mürekkep olsa, Rab’bimin kelimeleri tükenmeden önce deniz tükenecektir. Şayet onun aynısını yardımcı olarak getirsek bile." )

31/27 - Ve lev enne ma fil erdı min şeceratin aklamün vel bahru yemüddühu min ba'dihı seb'atü ebhurin ma nefidet kelematüllah innellahe azızün hakım

( Ve şayet kesinlikle o yerdeki ağaçlar kalemler olsa ve deniz de ona destek olsa, ondan sonra da yedi deniz, Allah' ın kelimeleri tükenmez. Kesinlikle Allah yücedir hakimdir. )


Kehf ve Lokman surelerinin yukarıdaki ayetlerinde de suyun ( ayetlerde Bahr ( Deniz ) olarak geçiyor ) Allah’ın kelimeleri için yani kainat bilgisi için bir kayıtlama platformu, bir veri tabanı olduğu bildirilmektedir. 31/27 kodlu ayetteki “Seb’atü Ebhar”

( Yedi Deniz ) ifadesi ise evreni oluşturan yedi gökleri temsil etmektedir. Göklerin deniz kelimesiyle temsil edilmesi de tüm evrenin öz yapısının aslında su olduğunu ortaya koymaktadır.

21/30 - E ve lem yerallezıne keferu ennes semavati vel erda kaneta ratkan fe fetaknahüma ve cealna minel mai külle şey'in hayy e fe la yü'minun

( O inkar edenler, gökler ve yer kesinlikle bitişiklerken onları ayırdığımızı ve diri olan herşeyi sudan oluşturduğumuzu görmüyorlar mı? Artık inanmazlar mı? )

36/40 - Leş şemsü yembeğıy leha en tüdrikel kamera ve lel leylü sabikun nehar ve küllün fı felekin yesbehun

( Aya erişip çatması Güneş’e yaraşmaz. Ve gece gündüzü geçemez. Hepsi dairede yüzerler. )

Ayette gök cisimlerinin içinde bulundukları ve hareket ettikleri ortamın yani evrenin sudan müteşekkil olduğu bilgisi verilmektedir.

Suyun kimyasal formülü de ilahi mühür olan 10 ve 1 sayıları açısından önemlidir.

Hidrojenin atom numarası 1’dir.
Oksijenin atom numarası 8’dir.

Suyun formülü H2O olduğundan ortaya 1+1+8 = 10 ... 1 işlemi çıkmaktadır. Allahü Teala mutlak birliğinin bir temsili olarak yaratılışa nümerolojik mühürünü vurmuştur.

Kur'an'da dua öncesinde vücudnn belirli bölgelerinin "su" ile yıkanması hususu bildirilmektedir.

5/6 - Ya eyyühellezine amenu iza kuntüm iles salati fağsilu vücuheküm ve eydiyeküm ilel merafikı vemsehu bi ruusiküm ve ercüleküm ilel ka'beyn ve in küntüm cünüben fettahheru ve in küntüm merda ev ala seferin ev cae ehadün minküm minel ğaitı ev lamestümün nisae fe lem tecidu maen fe teyemmemu saıydan tayyiben femsehu bi vücuhiküm ve eydıküm minh ma yürıdüllahü li yec'ale aleyküm min haracin ve lakin yürıdü li yütahhiraküm ve li yütimme nı'metehu aleyküm lealleküm teşkürun

( Ey o inananlar, dua edecek olduğunuzda, yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi yıkayın. Başlarınızı ve iki topuğa kadar da ayaklarınızı meshedin. Eğer pis iseniz temizlenin. Eğer hasta iseniz veya seferde, yolculukta iseniz veya sizden biriniz dışkısını getirdiyse veya kadınlara dokunmuş da su bulamamışsanız, o halde temiz toprağa niyet edin. Böylece yüzlerinizi ve ellerinizi ondan meshedin. Allah üzerinize güçlüğü istemez ve lakin sizi temizlemeyi ve üzerinize olan nimetini tamamlamayı ister. Umulur ki şükredersiniz. )

Su, ruhsal ve fiziksel anlamda kirlenmeye sebebiyet veren dünyevi unsurlardan arınmayı sağlamakta ve üst planlar ( boyut, frekans ) ile etkin şekilde temas kurularak "veri / bilgi" alınmasına vesile olmaktadır.

İncil ayetlerinde ise "Suyla Vaftiz Edilme" kavramı yer almaktadır.

40 Matta 3-11 Gerçi ben sizi tövbe için suyla vaftiz ediyorum, ama benden sonra gelen benden daha güçlüdür. Ben O'nun çarıklarını çıkarmaya bile layık değilim. O sizi Kutsal Ruh'la ve ateşle vaftiz edecek.

41 Mark 1-8 Ben sizi suyla vaftiz ettim, ama O sizi Kutsal Ruh'la vaftiz edecektir."

43 Yuhanna 1-31 Ben O'nu tanımıyordum, ama İsrail'in O'nu tanıması için ben suyla vaftiz ederek geldim."

Kainattaki tüm düşüncelerin, olguların ve olayların ( geçmiş, şimdiki ve gelecek ) kainattaki su maddesine kayıtlı olduğuna inanılan kevni ( evrensel ) veri tabanına da "Akaşik Kayıtlar" adı verilmektedir. ( "Akmak" ve "Akış" kelimelerinin sanskritçe kökenli olduğu bilinen "Akaşik" ( Göksel ) kelimesiyle ilintisi olması kuvvetle muhtemeldir.

İncil'de "Suyun", sonsuz yaşamın kaynağı ve gıdası olan ilahi kozmik bilgi olduğu Mesih İsa'nın şu sözleriyle bildirilmektedir.

43 John 4-13 İsa şöyle yanıt verdi: "Bu SUdan her içen yine susayacak.

43 John 4-14 Oysa benim vereceğim sudan içen sonsuza dek susamaz. Benim vereceğim SU, içende SONSUZ YAŞAM için fışkıran bir pınar olacak."

43 John 4-31 Bu arada öğrencileriO'na, "Rabbî, YEMEK YE!" diye rica ediyorlardı.

43 John 4-32 Ama İsa, "Benim, sizin BİLMEDİĞİNİZ BİR YİYECEĞİM var" dedi.

43 John 4-33 Öğrenciler birbirlerine, "Acaba biri O'na yiyecek mi getirdi?" diye sordular.

43 John 4-34 İsa, "BENİM YEMEĞİM, beni gönderenin isteğini yerine getirmek ve O'NUN İŞİNİ TAMAMLAMAKTIR"* dedi.

( * Ayetteki "Tamamlamak" kelimesi, Kur'an'ın Hud suresinin 11/119 kodlu ayetinde de bildirilen, varlıklar arasındaki hükmün yani Rab'bin kelimesinin tamamlanmasıdır. Mesih İsa, Rab'bin kelimesiyle doyduğunu bu vesileyle ifade etmiştir.

11/119 - İlla men rahıme rabbük ve li zalike halekahüm ve TEMMET KELİMETÜ RABBİKE le emleenne cehenneme minel cinneti ven nasi ecmeın ( Rab’binin merhamet ettikleri hariç. Onları bunun için yarattı. RAB'BİNİN "Ben cehennemi cinlerden ve insanlardan topluca, tamamen dolduracağım." KELİMESİ TAMAMLANDI. ) )

Madde alemi olan kainatın ( evrenin ) suyla kaplı olduğu bilgisi Tevrat'ın Mezmurlar suresinde de yer almaktadır.

19 Mezmurlar 148-4 Ey göklerin gökleri Ve göklerin üstündeki SULAR, O'na övgüler sunun!

Varlıkların, yaşam için muhtaç oldukları yegane gıdanın* “ilahi ve yönlendirici kozmik bilgiler” yani “kelimeler” olduğunu “SU” sembolizmi ( teşbihi ) ile teyid eden Kur’an ayetleri Bakara suresinin 60. Ve 61. ayetleridir. ( *Suyun varlıklar için temel gıda olması ayetlerdeki zahiri anlamın, suyun ilahi ve kozmik bilgiler olması ise batıni anlamın tezahürüdür. )

2/60 - Ve izisteska musa li kavmihı fe kulnadrib bi asakel hacer fenfecerat minhüsneta aşrate ayna kad alime küllü ünasin meşrabehüm külu veşrabu min rizkıllahi ve la ta'sev fil erdı müfsidın

( Ve zamanında MUSA KAVMİ İÇİN SU İSTEDİ de "ASAN İLE TAŞA VUR." dedik. BÖYLECE ONDAN ONİKİ PINAR FIŞKIRIP AKTI. Tüm insanlar içecekleri yeri bildiler. Allah' ın rızıklarından yiyin ve için. Yerde bozgun yaparak asileşmeyin. )

2/61 - Ve iz kultüm YA MUSA LEN NASBİRU ALA TAAMİN VAHIDİN fed'u lena rabbeke yuhric lena min ma tünbitül erdu min bakliha ve kıssaiha ve fumiha ve adesiha ve besaliha kale E TESTEBDİLUNELLEZİ HÜVE EDNA BİLLEZİ HÜVE HAYR ihbitu mısran fe inne leküm ma seeltüm ve duribet aleyhimüz zilletü vel meskenetü ve bau bi ğadabin minellah zalike bi ennehüm kanu yekfürune bi ayatillahi ve yaktülunen nebiyyıne bi ğayril hakk zalike bima asav ve kanu ya'tedun

( Ve zamanında "EY MUSA TEK YİYECEĞE ASLA SABRETMEYECEĞİZ. Haydi bize Rab’bini çağır ki bize o yerin bitirip yetiştirdiği bakliyatından ve kabağından ve sarmısağından ve mercimeğinden ve soğanından versin." dediniz. "O ALÇAK OLANI O HAYIRLI OLANLA DEĞİŞMEYİ Mİ İSTERSİNİZ? Ülkede konaklayın. O sual ettiğiniz kesinlikle sizedir." dedi. Üzerlerine zillet ve yoksulluk vuruldu. Allah’tan öfkeye maruz kaldılar. Bu, kesinlikle onların Allah’ ın ayetlerini inkar etmiş olmalarından ve habercileri haksızca öldürmelerindendir. Bu, o asiliklerinden ve hududu aşmış olmalarındandır. )

Tamamen sembolik kelimelerden oluşan bu ayetlerde Hz. Musa’nın, halkını / kavmini yönlendirmek için su ( ilahi ve yönlendirici kozmik bilgiler ) talep ettiği, bunun üzerine asa ile taşa vurunca suların aktığı ( bir portalın açılması ve kozmik bilgi akışı ) bildirilmektedir. Kavminin “Tek yiyeceğe ( ilahi ve yönlendirici kozmik bilgiler ) sabretmeyeceğiz.” Şeklindeki isyan cümlesi ise “Biz bu bilgileri istemiyoruz. Bize maddi menfaat sağlayacak olan maddeleri getir.” anlamını taşımaktadır. 2/61 kodlu ayette geçen bakliyat, kabak, soğan vb. kelimeleri maddi ve dünyevi menfaatleri sembolize etmektedir.

Asa ile portalın açılması ve kozmik bilgilerin ( su ) akışının konu edildiği ayetin kodunun ( 2/60 ) nümerolojik değeri “8” ( 2+6+0 = 8 ) olmaktadır. Bilindiği üzere 8 sayısı yeni döngü başlangıcının nümerolojik sembolüdür.

Hz. Musa’nın kavminin isyan etmesini konu alan ayetin kodunun ( 2/61 ) nümerolojik değeri ise “9” ( 2+6+1 = 9 ) olmaktadır. Bilindiği üzere 9 sayısı okült satanizmde 6 sayısının tersi olmak üzere negatif enerjiyi yani Allah’ı, O’nun nimetlerini, doğruluğu ve iyiliği reddetmeyi sembolize etmektedir.

İlahi ve yönlendirici kozmik bilgiler ile doymak yani "Kelimeler ile doymak" / "Kelimeleri YEMEK" teşbihi Tevrat'ın aşağıdaki ayetlerinde de yer almaktadır. Ayetlerin ait olduğu Ezekiel suresinin numarasının 26 olması da "8" ( 2+6 = 8 ) nümerolojisi açısından dikkat çekmektedir. )

26 Ezekiel 3-1 Bana, "EY İNSANOĞLU, SANA VERİLENİ YE. BU TOMARI YEDİKTEN sonra git, İsrail halkına seslen" dedi.

26 Ezekiel 3-2 Böylece ağzımı açtım, YEMEM için tomarı bana verdi.

26 Ezekiel 3-3 Bana, "EY İNSANOĞLU, SANA VERDİĞİM TOMARI YE, mideni onunla doldur" dedi. Bunun üzerine TOMARI YEDİM. Bal gibi tatlı geldi bana.

26 Ezekiel 3-4 Sonra şöyle dedi: "Ey insanoğlu, İsrail halkına git, onlara SÖZLERİMİ ilet.





14 Ekim 2018 Pazar

İlk Ölüm ve İkinci Ölüm

Başlangıçta "ölü" hükmünde olan Adem yani tüm insan neslini temsil eden varlık, Allahü Teala'nın yaratışı vesilesiyle kendisine bahşedilen "diriliş" ve sonrasındaki cennet yaşamı ( yarı süptil sevgi planı ) esnasında cin olan İblis'in saptırması neticesinde Allah'a olan ahdine vefa edememesi yani iyilik, doğruluk, ilim, itaat, sevgi, feregat ve sadakat olgularından oluşan "emanete" ihanet etmesi nedeniyle "öldürülmek" suretiyle cennetten ( sevgi planı ) çıkarılmış ve aslı cehennem ve ölüm olan dünya hayatına gönderilmiştir. "Dünya hayatı" ifadesi ilimsiz insan tarafından yapılan yanlış bir tamımlamadır. Zira dünya hayatı esas itibarıyla ve gerçek manasıyla bir "ölüm ortamıdır." Çünkü gerçek yaşam cenettedir. Bir varlığın yaşamakta olduğundan söz edilebilmesi için cennetten çıkmamış olması ve üst boyutlara doğru olan tekamül yolculuğuna devam ediyor olması gerekmektedir.

Konuya ilişkin ayetler;

2/28 - Keyfe tekfurune billahi ve küntüm emvaten fe ahyaküm sümme yümıtüküm sümme yuhyıküm sümme ileyhi türceun ( Allah’ ı nasıl inkar edersiniz? Ve ölülerdiniz de sizi diriltti. Sonra sizi öldürür. Sonra sizi diriltir. Sonra O'na döndürülürsünüz. )

Tevrat 1 Yaratılış 3-3 "Ama Tanrı, 'Bahçenin ortasındaki ağacın meyvesini yemeyin, ona dokunmayın; yoksa ölürsünüz' dedi." 

- Ayette insanın, cennetteki yasak soy olan cin soyu ( cinlerin soyAĞACI ) ile temas etmesi halinde ölmek suretiyle cenetten çıkartılacağı bildirilmektedir. Ve öyle de olmuştur. 

39/30 - İnneke meyyitün ve innehüm meyyitun ( Kesinlikle sen ölüsün ve kesinlikle onlar da ölüler. )

- Ayette dünya hayatında yaşadığını zanneden insanın esas itibarıyla ölü hükmünde olduğu bildirilmektedir.

40/11 - Kalu rabbena emettena esneteyni ve ahyeytena esneteyni fe i'terafna bi zünubina fe hel ila hurucin min sebıl ( “Rab’bimiz bizi iki kere öldürdün ve bizi iki kere dirilttin de günahlarımızı itiraf ettik. Artık çıkmaya yol var mı?” dediler. )

40/12 - Zaliküm bi ennehu iza düıyellahü vahdehu kefartüm ve in yüşrük bihı tü'minu fel hukmü lillahül aliyyil kebir ( Bu kesinlikle, tek Allah’a çağırıldığınızda inkar etmenizden ve eğer O’na ortak koşulursa ona inanmanızdandır. Böylece hüküm yüce büyük Allah’a dır. )

- 40/11 kodlu ayette "ikinci kez ölüme" maruz kalan inkarcıların ( cehennem topluluğu / kaba hidrojen yani kaba madde ortamı olan dünyayı tekrar deneyimleyecek olanların ) af için Allah'a yakarışları ve onlara verilen ilahi cevap bildirilmektedir. Reenkarnasyon ( tekrar bedenlenme ) kavramı, madde alemi olan dünya hayatına ( burada hayat kelimesi gerçek manasında değildir. ) ait bir kavram olup  gerçek manası itibarıyla "ölüp dirilme" sürecini tanımlamamaktadır. Zaten ölü hükmünde olan varlıkların gerçek yaşama geçebilmeleri için 70,000 yıllık süreç içinde tabi olmaları gereken ve sınav amaçlı olan muhtelif adetlerdeki bedenlenme döngülerinin bir ifadesidir. 


44/35 - İn hiye illa mevtetünel ula ve ma nahnü bi münşerin ( Kesinlikle o, ancak ilk ölümümüzdür. Bizler dirilenler de olmayacağız. )

- Ayette inkarcılar sadece dünya hayatı !! olarak algıladıkları ortamın var olduğunu, bunun dışında bir var oluşun bulunmadığını iddia etmektedirler.

45/35 - Zaliküm bi ennekümüttehaztüm ayatıllahi hüzüven ve ğarratkümül hayatüd dünya fel yevme la yuhracune minha ve la hüm yüsta'tebun ( Bu, kesinlikle Allah' ın ayetlerini alay edinmenizdendir. Sizi dünya hayatı aldattı. Artık bugün oradan çıkamazlar. Onların özürleri de istenmez. )

57/20 .... mel hayatüd dünya illa meta'ul ğurur ( ... dünya hayatı aldatıcı madde / meta / fayda haricindeki değildir. )

3/185 - Küllü nefsin zaikatül mevt ve innema tüveffevne ücuraküm yevmel kıyameh fe men zuhziha anin nari ve üdhılel cennete fe kad faz ve mel hayatüd dünya illa metaul ğurur ( Tüm nefisler ölümü tadacaktır. Ve ayağa kalkış gününde ödülleriniz kesinlikle size vefa edilecektir. Kim ateşten uzaklaştırılıp, cennete sokulursa kurtulmuştur. Dünya hayatı aldatıcı madde / meta / fayda haricindeki değildir. )

Cennete geri dönmeye layık görülmüş olanların, cennetten ilk çıkarılışlarındaki ölüm dışında ölüm deneyimlemeyecekleri, Allah'ın onları dünyanın son dönemindeki ölümcül olaylardan koruyacağı Duhan suresinin 44/56 kodlu ayetinde bildirilmektedir.

44/56 - La yezukune fihel mevte illel mevtetel ula ve vekahüm azabel cehım ( Orada ilk ölüm haricinde ölüm tatmazlar. Onları cehennem azabından korumuştur. )

Mürselad suresinin aşağıdaki ayetinde de, ölümcül olayların vuku bulduğu dünyanın döngü sonu sürecinde inananların ve iyilikler yapanların yani cennete layık görülmüş olanların Allah tarafından korunacakları, güvende olacakları, zarar görmeyecekleri ve ölmeyecekleri bildirilmektedir.  

77/40 - Veylün yevmeizin lil mükezzibin ( Vay o gün o yalanlayanlar için. )
77/41 - İnnel muttekıne fi zılalin ve uyun ( Kesinlikle sakınanlar gölgelerin ve pınarların içindedirler. )

İncil'deki Vahiy suresinin aşağıdaki ayetinde ise dünyadaki 70,000 yıllık ve 600-700 reenkarnasyon döngülerinden oluşan süreçte Allah'a olan ahdine vefa ederek kaba madde alemindeki tekamülünü tamamlayan varlıkların cennete geri döndürüleceği ve dünyanın son dönemdeki maddi ve manevi olaylardan ( felaket olarak nitelenseler de gerçek manası çok daha farklıdır. ) korunmak suretiyle etkilenmeyeceklerini bildirmektedir.

66 Vahiy 2-11 Kulağı olan, Ruh'un kiliselere ne dediğini işitsin. Galip gelen, ikinci ölümden hiçbir zarar görmeyecek.'"

İncil'deki Vahiy suresinin aşağıdaki ayetinde ise ölü olduklarının farkına varamadıkları için gerçek yaşama erişme gayretinden uzak kalmış olan ve dünya hayatı olarak adlandırdıkları kaba madde alemine saplanmış olan inkarcıların akıbeti yani "ikinci ölüme" maruz kalacakları bildirilmektedir. ( İkinci ölüm kaba madde aleminde yeni bir 70,000 yıllık reenkarnasyon süreci anlamına gelmektedir. )

66 Vahiy 20-14 Ölüm ve ölüler diyarı ateş gölüne atıldı. İşte bu ateş gölü ikinci ölümdür.

Aşağıdaki ayette ise cennetin  ( yarı süptil alem / sevgi planı ) tasviri yer almaktadır.

66 Vahiy 21-4 Onların gözlerinden bütün yaşları silecek. Artık ölüm olmayacak. Artık ne yas, ne ağlayış, ne de ıstırap olacak. Çünkü önceki düzen ortadan kalktı."