30 Ocak 2023 Pazartesi

"Addams Ailesi" sembolizmi...

"The Addams Family" ( Addams Ailesi ) isimli hikaye Amerikalı karikatürist Charles Addams tarafından* ilk olarak 1938 yılında çizgi roman olarak yayınlanmış, 1964 yılında ise TV dizisi olarak çekilmiştir. Daha sonraki yıllarda sinema filmi ve TV dizisi olarak çekimleri yapılmıştır.

* Hollywood yapımları farklı yazarlar, prodüktörler, yönetmenler tarafından sanki bağımsız ve münferit olarak üretilmiş gibi algılatılmaya çalışılsa da ( Oscar ödülleri vb. ) esasen tüm süreçler merkezi olarak yönetilmekte ve her üretimin zamanı, içeriği, sembolizmi ve mesajları merkezi olarak belirlenmektedir.

1938 yılında yayınlanan "The Addams Family" çizgi romanı

1964 yılında yayınlanan "The Addams Family" dizisi

Esasen okült satanik bir tarikat olan Hollywood'un bu üretiminde, "Addams Ailesi" kavramı batini olarak "Ademgiller / Adem'in Ailesi" anlamını temsil etmektedir. Bir başka deyişle Adem'in ilk ve en büyük hatayı yaparak yasak ağaca ( cin soyağacına ) yaklaşarak cin ile ilişkiye girmesinden oluşan saflığı bozulmuş reptilian ( sürüngen ) kompleksli cin hibridi insanlığın sembolizmi yapılmaktadır. Ailenin anne karakteri olan Morticia Addams** "cadıların soyundan" yani cin soyundan gelmekte ve Adem'in, eşi yerine ilişkiye girdiği cini ( yasak ağacın / soy ağacının meyvesi ) simgelemektedir.

** "Morticia" kelimesinin kökünde "Mort" ( Ölüm ) kelimesi bulunmaktadır. Morticia Addams = Adem'in Ölümü / Adem'i Öldüren

1-Genesis-2-17 "Ama iyiyle kötüyü bilme AĞACINDAN YEME. Çünkü ondan YEDİĞİN GÜN kesinlikle ÖLÜRSÜN."

Addams Ailesinin yanında Homer" adında bir örümcek, LUCIFER adında bir KERTENKELE ve "Thing" isminde canlı bir el bulunması da diğer satanik sembolizm unsurlarıdır.

"Lucifer" isimli kertenkele

29 Ocak 2023 Pazar

Bursa'daki Bulut

19.01.2023 tarihinde Bursa'da, "mercek bulut" olarak kategorize edilen bulut formu oluşmuştur. 







Bu form benzeri bulutlar "Lenticular Cloud" ( Merceksi Bulut ) olarak anılmakta olup, fotolarda bulutun eliptik, kırmızı renkli ve katmanlı olduğu, güle benzediği görülmektedir. Rahman suresinin 55/37 kodlu ayeti, hem içeriği, hem de nümerolojik yapısı itibarıyla gökte açılmış bir boyut portalını da andıran bulut fenomeni ile uyum arzetmektedir.

55/37 Fe (1) izen (2) ŞAKKATE (3) ES (4) SEMAU (5) fe (6) kanet (7) VERDETEN (8) KE (9) EL (10) DİHAN (11) 

( Böylece GÖK YARILIP da KIRMIZI YAĞ GİBİ GÜL RENGİNDE olduğunda, )

- Bulutun görüldüğü gün ve ay nümerolojik olarak 11 sayısını vermektedir. 19.01 ... 19 ... 1+9 = 10 ... 1+0 = "1" ve 01 ... "1" ... "11"

- Ayetin sure ve ayet numarasının nümerolojik değerleri de "1" ve "1" olup yine 11 sayısı tezahür etmektedir. ( 55 ... 5+5 = 10 ... 1+0 = "1" ve 37 ... 3+7 = 10 ... 1+0 = "1" )

- Ayette 11 kelime bulunmaktadır.

Kur'an'da "Göğün yarılması" ifadesinin "Bulut" kelimesiyle birlikte kullanıldığı ayetin yer alması da dikkat çekmektedir. Örnek ayet:

25/25 Ve yevme TEŞEKKEKUS SEMAU BİL ĞAMAMİ ve nuzzilel melaiketu tenzila

( Ve o gün GÖK, BULUTLAR İLE YARILIR ve melekler aşamalı olarak inerler.  )

Nebe suresinin 19. ayetinde yer alan "Göğün kapı kapı olması" ifadesi de konu bağlamında uyum arzetmektedir. Ayrıca ayetin numarasının 19 olması da Bursa'da bulutun görüldüğü 19 Ocak günüyle  uyumludur.

78/19 Ve futihatis semau fe kanet ebvaben

( Ve gök açılmıştır da kapı kapı olmuştur. )

İncil'in İşler isimli bölümünün 1-9 ( 1 ve 9 ... 19 ) kodlu ayetinde "Bulut" boyutlar arası geçiş portalını temsil etmektedir.

44 İşler 1-9 İsa bunları söyledikten sonra, onların gözleri önünde yukarı alındı. Bir BULUT O'nu alıp gözlerinin önünden uzaklaştırdı.

Aşağıdaki ayette yer alan "Bulut" kelimesinin boyutlar arası geçiş portalını, "Deniz" kelimesinin ise boyutu, göksel katmanı temsil ediyor olması muhtemeldir. Tamamı Hidrojen atomuyla ( suyla ) kaplı olan evren, ayetlerde "Deniz" olarak da ifade edilmektedir.

46 1 Corinthians 10-1 Kardeşler, atalarımızın hepsinin BULUT altında korunduğunu ve hepsinin DENİZDEN GEÇTİĞİNİ bilmenizi istiyorum.

- Ayetin bölüm kodunda ( 46 1 ) ve ayet numarasında ( 10-1 ) 11 sayısı tezahür etmektedir. ( 4+6+1= 11 ve 10+1 = 11 )

Ayrıca bkz.

https://kuranilmi.blogspot.com/2019/05/norfolk-taburu-vakas-ve-11.html


28 Ocak 2023 Cumartesi

Her Şeyin Teorisi, Kuantum ve Kader 

"Theory of Everything" ( Her Şeyin Teorisi ) evrenin yapısını ve niteligini, tüm bileşenlerini birbirleriyle ilintilendirerek açıklamaya çalışan fizik fenomenleri çatısıdır. Bu çatı altında Quantum Theory ( Kuantum Teorisi ), General Relativity ( Genel Görecelik ), String Theory ( İp Teorisi / M- Teorisi ), Nuclear Force ( Nükleer Kuvvet ), Subatomic Particles ( Atom Altı Parçacıklar ), Big Bang ( Büyük Patlama ) kavramları yer almaktadır.

"Quantum Mechanics / Quantum Physics" ( Kuantum Mekaniği / Kuantum Fiziği ) moleküllerin, atomların ve bunları meydana getiren elektron, proton, nötron, kuark, gluon gibi parçacıkların yapılarını ve hareketlerini inceleyen bilim alanıdır. Kuantum Fiziği, yaratılışın nümerik ve semantik analizine de vasıta olmaktadır. 

Quantum = Mikdar, Nicelik

Mikdar* = Kaderleme, Ölçümleme, Ölçü, Niceleme

* "Mikdar" kelimesi KDR kökünden olan "Kadr / Kader" kelimesinden türemedir. "Takdir" ( Ölçümleme, Ölçme ) kelimesi de aynı köktendir.

Aşağıdaki ayetler yaratılış ve mikdar ( sayı, nicelik ) arasındaki ilintiyi bildirmektedir.

54/49 İnna KULLE ŞEY'İN HALAKNAHU bi KADER

( Kesinlikle biz HER ŞEYİ ÖLÇÜ, MİKDAR ile YARATTIK. )

78/29 Ve KULLE ŞEY'İN AHSAYNAHU kitaben

( Ve kitapta olmak üzere HER ŞEYİ SAYDIK. )

25/2 Ellezi lehu mulkus semavati vel erdi ve lem yettehiz veleden ve lem yekun lehu şerikun fil mulk ve haleka kulle şey'in fe KADDERAHU TAKDİRA

( O’dur ki, göklerin ve yerin mülkü, hükümdarlığı O’nadır. Çocuk edinmez ve mülkte, hükümdarlıkta O’na ortak olmaz. Her şeyi yaratıp, onları ÖLÇÜ İLE ÖLÇÜLENDİRMİŞTİR. )

36/38 Veş şemsu tecri li mustekarrin leha zalike TAKDİRul azizil alim

( Ve Güneş, kendi durak yeri için akar. İşte bu yüce bilenin ÖLÇÜSÜDÜR, TAKDİRİDİR. )

Yunus ve Sebe surelerinin aşağıdaki ayetlerinde yer alan "Asğari min zerrat" ( Zerrelerden daha küçüğü ) ifadesi atom altı parçacıkları ( partiküller ) temsil etmektedir. ( Arapçada "Zerre" kelimesi "Atom" anlamındadır. )

10/61 ... ve ma ya'zubu an rabbike min miskali ZERRATİN fil erdi ve la fis semai ve la ASĞARA MİN ZALİKE min zalike ve la ekbera illa fi kitabin mubin

( .... Yerde ve gökte ZERRELERİN ağırlık ölçüsünden hiç bir şey Rab’binden kaçamaz. BUNDAN DAHA KÜÇÜĞÜ daha küçüğü ve daha büyüğü apaçık kitapta olması haricinde yoktur. )

34/3 ... la ya'zubu anhu miskalu ZERRATİN fis semavati ve la fil erdi ve la ASĞARU MİN ZALİKE min zalike ve la ekberu illa fi kitabin mubin

( ... Ne göklerde, ne de yerde ZERRELETİN ağırlık ölçüsü bile O’ndan kaçamaz. Bundan DAHA KÜÇÜĞÜ ve daha büyüğü apaçık kitapta olmasının haricinde yoktur." )

"General Relativity" ( Genel Görecelik ) gravite odaklı ve uzay - zaman esasına dayalı bir teoridir. Görecelik kavramının temeli evrendeki farklı konumlardaki zaman ve mekân algısının birbirlerine göre farklılık gösterdiği tezine dayanmaktadır. Hacc suresinin 22/47 kodlu ayetinde "Görecelik" kavramı zaman misali verilmek suretiyle bildirilmektedir.

22/47 Ve yesta'ciluneke bil azabi ve len yuhlifellahu va'deh ve İNNE YEVMEN İNDE RABBİKE KE ELFİ SENETİN MİN MA TEUDDUN

( Ve azabı senden acele isterler. Allah vaadine ihtilaf etmez. KESİNLİKLE RAB'BİNİN İNDİNDE BİR GÜN, o sizin saydıklarınızdan BİN SENE GİBİDİR. )

Standart Model kapsamında yer alan "Nuclear Force" ( Nükleer Kuvvet / Çekirdeksel Kuvvet ), atom çekirdeğinin parçalanması vasıtasıyla açığa çıkan enerjiyi tanımlamaktadır. Kuantum Fiziği, Standart Model ile yakından ilintilidir. Rab'bin yaratma ve yaşam verme kudretinden bahsedilen En'am suresinin 6/95-96 kodlu ayetlerinde yer alan "Falikul habbi ven neva" ( Tohumları ve çekirdekleri yaran ) ifadesi Rab'bin yaşam döngüsünü yaratan kudretine değinirken Nükleer Kuvvet'e de işaret etmektedir. 6/96 kodlu ayette yer alan "Takdirul azizil alim" ( Yüce bilenin takdiridir, ölçulendirmesidir. ) ifadesi vasıtasıyla da "Kuantum" ( Kader, Mikdar ) kavramına işaret edilmektedir.

6/95 İnnellahe FALİKUL HABBİ VEN NEVA yuhricul hayye minel meyyiti ve muhricul meyyiti minel hayy zalikumullahu fe enna tu'fekun

( TOHUM TANELERİNİ VE ÇEKİRDEKLERİ YARIP AÇAN kesinlikle Allah' tır. O ölüden diriyi çıkarır ve diriden de ölüyü çıkarır. İşte Allah budur. O halde nasıl döndürülürsünüz? )

6/96 FALİKUL İSBAH ve cealel leyle sekenen veş şemse vel kamera husbana zalike TAKDİRul azizil alim

( SABAHI YARIP AÇAN ve geceyi sükunet, Güneş'i ve Ay'ı hesaplama kılandır. Bu, yüce bilenin TAKDİRİDİR. )

"String Theory" ( İp Teorisi ) / "M-Theory" ( M Teorisi ) evrende 7 - 11 boyut olduğunu ve tüm partiküllerin titreşen ipliksi yapılardan oluştuğunu ifade etmektedir. Al'i İmran suresinde yer alan "Hablillah" ( Allah'ın ipi ) ifadesinin, "Allah yolunda tüm varlıkların birbirlerine bağlanması" anlamı vasıtasıyla her varlığın ipliksi yapıya sahip olduğu mesajını veriyor olması da muhtemeldir. ( Ayetlerin çoklu anlamları olduğu hatırlanmalıdır. )

3/103 VA'TESUMU Bİ HABLİLLAHİ CEMİAN ve la teferraku vezkuru ni'metellahi aleykum iz kuntum a'daen fe ellefe beyne kulubikum fe asbahtum bi ni'metihi ihvana ve kuntum ala şefahufratin minen nari fe enkazekum minha kezalike yubeyyinullahu lekum ayatihi leallekum tehtedun

( VE ALLAH'IN İPİNE TOPLUCA SARILIP BAĞLANIN. Ayrışmayın ve Allah’ın üzerinize olan nimetini hatırlayın. Zamanında düşman olmuştunuz da kalplerinizin arasını uzlaştırdı, alıştırdı. O’nun nimeti ile kardeşler oldunuz. Ateşten çukurun üzerindeydiniz de sizi oradan kurtardı. İşte Allah ayetlerini size böyle açıklar. Umulur ki yönlenirsiniz. )

Fussilet suresinin 12. ayetinde yer alan "Seb'a semavat" ( Yedi Gökler ) ifadesi de, atmosferin 7 katmanı anlamı dışında, İp Teorisi kapsamındaki "evrendeki 7 boyut" kavramına işaret etmekte gibidir. 

41/12 Fe kadahunne SEB'A SEMAVATİN fi yevmeyni ve evha fi kulli semain emraha ve zeyyennes semaed dunya bi mesabiha ve hifza zalike TAKDİRul azizil alim

( Böylece onları YEDİ GÖKLER olarak iki günde koyup oturttu. Her göğe işini vahyetti. En yakın göğü kandillerle, lambalarla süsledik ve koruduk. Bu yüce bilenin ÖLÇÜSÜDÜR, TAKDİRİDİR )

Kuantum Mekaniği "Wave Mechanics" ( Dalga Mekaniği ) olarak da anılmaktadır. "Dalga Fonksiyonu", izole edilmiş bir kuantum sisteminin ( parçacığın ) dalga karakteristiğini ( kuantum halini ) matematiksel olarak tasvir eden değişken bir değerdir. 

"Dalga - Partikül Düalitesi", kunatum mekaniğinde her varlığın partikül veya dalga olarak tasvir edilebileceğini ifade eden kavramdır.

"Dalga Fonksiyonu"'nun sembolü Grek alfabesinin 27. harfi olan Ψ ( Psi ) harfidir. ( 27 ... 2+7 = 9 )

Kehf suresinin 18/99 kodlu ayetinde ruhsal tekâmüle erişememeleri ve üst süptil boyuta geçememeleri nedeniyle kaba madde boyutu dünyada reenkarnasyon döngüleri devam ettirilecek olanlardan bahsedilmekte ve "Yemuc" ( Dalgalanırlar ) fiili kullanılmaktadır. Ayette madde boyutundaki devinim yani döngüsel Dalga Hareketine de işaret edilmekte gibidir.

18/99 Ve (1) terakna (2) ba'da (3) hum (4) yevme (5) izin (6) YEMUCU (7) fi (8) ba'din (9) ve (10) nufiha (11) fi (12) es (13) suri (14) fe (15) cema'na (16) hum (17) cem'a (18) 

( Ve o gün, onların bazılarını bazılarının içinde DALGALANMAYA terkettik. Borunun içine üflenir de onların hepsini toplarız. )

Ayetin kodunda ve ayetteki kelime adedinde 18 sayısı tezahürü yer almaktadır.

- 18/99 ... 18 ... 1+8 = 9 ve 99 ... 9+9 = 18 ..  1+8 = 9

- Ayette 9'ar kelimeden oluşan iki cümle ve toplam 18 kelime bulunmaktadır.

"Cehennem" olarak anılan olgunun esasen kaba madde planı "Ard" ( Arz, Yer, Dünya ) olduğu da müteakip ayette bildirilmektedir. Ayetin sure kodu 18 olup bu sayının nümerolojik değeri düalitedeki negatif frekansı da sembolize eden 9 sayısını vermektedir. Ayrıca 18 sayısı 6+6+6 işleminin de sonucu ve 666 sembolizminin bir tezahürüdür.

18/100 Ve aradna CEHENNEME yevmeizin lil kafirine ARDA

( Ve o gün CEHENNEMİ inkarcılar için ARZ / YER, sunuş olarak arz edip sunarız.  )

Kaba madde planı dünyanın ( cehennemin ) ve reenkarnasyonlar vasıtasıyla ruhsal tekâmüle erebilmesi için dünyaya indirilmiş olan insanın  sembolü olan 666 sayısı İncil'in Vahiy bölümünün 18. ( 6+6+6 ) ayetinde geçmektedir.

66 Vahiy 13-"18" Bu konu bilgelik gerektirir. Anlayabilen, canavara ait sayıyı hesaplasın. Çünkü bu sayı İNSANI SİMGELER. Sayısı ALTIYÜZALTMIŞALTIDIR.

Tahrim suresinin 66/6 kodlu ayetinde yer alan "Yakıtı insanlar ve taşlar olan ateş" ifadesi de kaba madde planı dünyayı simgelemektedir.

66/6 Ya eyyuhellezine amenu ku enfusekum ve ehlikum NAREN VEKUDUHEN NASU VEL HİCARETU  aleyha melaiketun ğulazin şidadin la ya'sunallahe ma emerehum ve yef'alune ma yu'merun

( Ey o inananlar, nefislerinizi ve ailenizi YAKITI İNSANLAR VE TAŞLAR OLAN ATEŞTEN koruyun. Onun üzerinde kaba şiddetli melekler vardır. Allah’a, onlara emrettiğine isyan etmezler. Ne emredilirse yaparlar. )

Dünyadaki yaşamın kaynağı Karbon içeren organik bileşiklerdir ki bu nedenle Organik Kimya aynı zamanda Karbon Kimyası olarak da anılmaktadır. Karbon  atomunun ( C ) 6 elektron, 6 proton ve 6 nötrondan oluşması da 666 sembolizmiyle uyum arzetmektedir.

Karbon atomu ( 6 elektron, 6 proton, 6 nötron )

Ayrıca bkz.

https://kuranilmi.blogspot.com/2016/03/kuran-ilmi-karon-gezegen.html?m=1

Döngü sonundaki fiziksel olayların tasvirinin yer aldığı Vakia suresinin 56/7 kodlu ayetinde yer alan "Ezvacen selaseten" ( Üç eş ) ifadesinin temsil ettiği anlamlardan birinin de atomdaki "elektron, proton ve nötron "üçlüsü"" olması ihtimali bulunmaktadır. Ayrıca ayet kodunun nümerolojik değeri de 18 ( 5+6+7 = 18 ... 6+6+6 ... 666 ... 9 ) sayısını vermektedir.

56/7 Ve kuntum ezvacen selaseten 

( Üç eş olursunuz. )

"Big Bang" ( Büyük Patlama ) teorisi kâinatın bir patlama ile oluştuğunu ifade eden teoridir. Enbiya suresinin 21/30 kodlu ayetinde yer alan "Gökler ve yer bitişikken ayrılmaları" ifadesi "Big Bang" fenomenine işaret etmektedir. 

21/30 E ve lem yerallezine keferu ennes SEMAVATİ VEL ERDA KANETA RATKAN FE FETAKNAHUMA ve cealna minel mai kulle şey'in hayy e fe la yu'minun

( O inkar edenler, GÖKLER VE YER KESİNLİKLE BİTİŞİKLERKEN ONLARI AYIRDIĞIMIZI ve diri olan her şeyi sudan oluşturduğumuzu görmüyorlar mı? Artık inanmazlar mı? )

26 Ocak 2023 Perşembe

Ergenekon Destanı'nın gizemi

Destan = İlahi, mistik ve olağanüstü olayları anlatan yazı türü ( Batı dillerinde "Kader, Yazgı" anlamına gelen "Destiny", "Destin" kelimeleri de ortak DSTN kökündendir. )

Efsane = Gerçek olmayan söz, Gerçek olabileceğine inanılması zor olan mucizevi olgu veya olay ( "Efsun" ( Büyü, Sihir ) kelimesi de ortak FSN kökünden türemiş olan ve özünde "gerçek olmayana inandırma" anlamı bulunan bir kelimedir. )

Göktürklerin "türeyiş"ini konu alan "Ergenekon Efsanesi" veya "Ergenekon Destanı"'nın kayıtlarda yer alan zahiri özeti şöyledir.

"Ergenekon Destanı antik Türklerin büyük krizini anlatmaktadır. Askeri bir yenilgiden sonra Türkler, 400 yıl boyunca mahsur kalacakları efsanevi Ergenekon Vadisi'ne sığınırlar. Nihayet bir demircinin dağın demirle kaplı bölümünü eritip bir geçit açması ve Asena isimli bir "Kurt"'un da onları yönlendirmesi vasıtasıyla Ergenekon'dan çıkarlar. Göktürklerin bu çıkış destanı her yıl 21 Mart'ta Yeni Yıl temasıyla kutlanagelmiştir."

Destanın batini içeriğinin ise "Göktürk"*lerin türeyişini, yeniden doğuşunu yani göksel boyuttan ( üst süptil plan ) yeryüzüne inmelerinin, yerde belirmelerinin anlatısı olması kuvvetle muhtemeldir.

* "Gök" + "Türk" ( Türemiş olan, Yükselmiş olan ) = Gökten türemiş olan, Göğe yükselmiş olan

Atatürk'ün, aşağıda alıntısı yer alan "Hakikat" isimli şiirindeki ifadeler, "Türk" kelimesinin esasen tüm insanlığı temsil etmekte olduğunu belirtmekte ve "Ergenekon Destanı"nın da esasen insanın üst süptil boyuttan ( cennet, Sirius ) kaba madde boyutu dünyaya ( yeryüzüne ) indirilişini yani yerde yaratılışını anlatmakta olduğunu düşündürmektedir. 

"....
TÜRK SADECE BİR MİLLETİN ADI DEĞİL,
TÜRK, BÜTÜN ADAMLARIN BİRLİĞİDİR.
Ey birbirine diş bileyen yığınlar,
Ey yığın yığın İNSAN GAFLETLERİ!
Yırtılsın gözlerdeki gafletten perde,
Dünya o zaman görecek hakikat nerede,
Hakikat nerede?"

"Ergenekon" kelimesi "Ergene"* ( Geçit ) + "Kon" ( Yer, KONum, KONak, KONuşlanılan ) kelimelerinden oluşmakta olup "Geçit Yeri / Erişim Yeri / Erişilen Yer / Geçilen Yer" anlamına gelmektedir. Dolayısıyla batini açıdan bu kelimenin "Star Gate" ( Yıldız Kapısı ), "Boyut Kapısı" ( Boyutlar arası geçiş portalı ) anlamını içermekte olması kuvvetle muhtemeldir. Kaynaklarda Ergenekon'un coğrafi konumuna ilişkin bilgi de mevcut değildir. 

* "Ergene / Ergen" kelimesi "Er" ( Ermek, Ulaşmak ) kökü ve "gen" ( gibi olan, -li olan ) sonekinden oluşmakta olup "Erilen, Erlebilir olan, Ulaşılabilir olan, Geçilebilir olan" anlamına gelmektedir.

Göktürkleri, Ergenekon'dan ( boyutlar arası geçiş portalından ) çıkışa yönlendiren "Kurt"'un da "Canis Majoris" ( Büyük "Köpek" ) takımyıldızının en parlak yıldızı olan "Sirius" yıldızı olması muhtemeldir. "Sirius" kelimesi "Türs / Tiras" ( Kalkan, Kuvvet / Kalkanlar, Kuvvetler ), "Thrace / Trakya / Türkiye" kelimeleri ile fonetik uyum arzetmektedir. ( Dillerde S ve T harfleri birbirlerini ikame edebilmektedirler. )

10.11.1938 tarihinde yayınlanan "Ergenekon" dergsinin kapağındaki "Kurt / Köpek" figürü ( Derginin yayınlanma tarihindeki 11 nümerolojisi de ( 11 ve 1938 ... 19 ... "1" ve 38 ... 3+8 = "11" ) dikkat çekmektedir. Hatırlanacağı üzere 11 sayısı düalitenin, döngünün ve halden hale geçişin ( boyutlar arası geçişin ) nümerik sembolüdür. )

Göktürk bayrağında gök rengi "Mavi" zemin üzerinde "Kurt / Köpek" kafası

Kur'an'ın "Kehf" ( Mağara, Oyuk, Geçit ) suresinde bahsedilen "Ashabı Kehf" ( Mağara Sahipleri )'in ve "Köpek"'in de Ergenekon ve Göktürkler ile sembolik manada ilintili olma ihtimali mevcuttur. Zira ilgili ayetlerde Ashabı Kehf'in kaç kişi olduğunu sadece Allah'ın bildiğinden, teşbihi olarak sekizincilerinin "Köpek" olduğundan ( Canis Majoris ( Büyük Köpek ) takımyıldızı 8 yıldızdan oluşmaktadır. ), mağarada 300+9 yıl kaldıklarından ( Ergenekon Destanı'nda Türklerin Ergenekon'da 400 yıl kaldıklarından bahsedilmektedir. ), Ashabı Kehf'in trans haline geçerek üst göksel boyutlardaki yüksek frekansları algılamalarından ve buna bağlı olarak maruz kaldıkları kozmik bilgi akışından bahsedilmektedir.

Amerikalı yazar Gene D. Matlock tarafından yazılan "Ey Dünya İnsanları Hepiniz Türksünüz" isimli kitap da konu bağlamında önem arzetmekte ve Atatürk'ün "Türk, bütün adamların birliğidir." cümlesiyle uyum arzetmektedir.


Spiritüel konuları içeren 70'li yıllara ait bir kitapta yer alan ve Türkiye'yi, Sirius'un dünyadaki projeksiyonu olarak gösteren resim de dikkat çekmektedir.


Kaynaklarda, dünyanın coğrafi merkezinin Türkiye'deki "Çorum" ili olduğu bildirilmektedir. Çorum ilinin plaka numarasının 19 olması da nümerolojide "Vahdeti" ( Ünite, Birlik ) simgeleyen 19 sayısı ile uyum açısından önem arzetmektedir.


Atatürk'ün, bölümün konusu bağlamında da derin anlamlar içeren meşhur iki cümlesi 19'ar harften oluşmaktadır.

"NE MUTLU TÜRK'ÜM DİYENE." .... Bu cümle, "Türk" olmanın yani ilimde, ahlakta, sanatta "Yükselmiş" olmanın, "yüksek" karakterli insan olmanın mutluluk kaynağı olduğu mesajını vermektedir. Zira Atatürk, cumhuriyetin 10. yılı nutkumda sarfettiği "Türk milletinin karakteri YÜKSEKTİR." sözü ile yine bu hususa dikkat çekmiştir.

"İSTİKBAL GÖKLERDEDİR." .... Refahın ve geleceğin göklerde olduğu anlamına gelen bu cümle de spiritüel açıdan derin bir mesaj vermekte olup, ruhsal tekamül yani ilme dayalı bilinç seviyesi "yükselmesi" vasıtasıyla öze dönüşü, göğe dönüşü ( üst süptil plana dönüş ) ifade etmektedir.

Ayrıca bkz.

25 Ocak 2023 Çarşamba

İkili Kitap ve İkili Yedi

15/87 Ve lekad ateynake SEB'AN MİNEL MESANİ VEL KUR'ANel azim

( Ve biz sana İKİLİLERDEN YEDİYİ ve büyük KUR'AN'ı verdik. )

39/23 Allahu nezzele ahsenel hadisi KİTABEN muteşebihen MESANİYE takşeirru minhu culudullezine yahşevne rabbehum summe telinu culuduhum ve kulubuhum ila zikrillah zalike hudellahi yehdi bihi men yeşa' ve men yudlilillahu fe ma lehu min had

( En güzel sözü, benzetmeli İKİLİ KİTAP olarak Allah indirdi. O Rab’lerinden korkanların O’ndan derileri ürperir. Sonra Allah’ın hatırlamasına derileri ve kalpleri yumuşar. Bu Allah’ın yönlendirmesidir. Onunla dilediği kimseyi yönlendirir. Allah kimi saptırırsa, artık ona yönlendiriciden yoktur. )

41/12 Fe kadahunne SEB'A SEMAVATİN Fİ YEVMEYNİ ve evha fi kulli semain emraha ve zeyyennes semaed dunya bi mesabiha ve hifza zalike takdirul azizil alim

( Böylece onları YEDİ GÖKLER olarak İKİ GÜNDE koyup oturttu. Her göğe işini vahyetti. En yakın göğü kandillerle, lambalarla süsledik ve koruduk. Bu yüce bilenin ölçüsüdür, takdiridir. )

Yaratılış sisteminin düalite ilkesine dayalı döngüsel yapısını tanımlayan "Kitaben mesaniye" ( İkili kitap ) ve "Seb'an minel mesani" ( İkililerden yedi ) kavramları evvelki bölümlerde, ilgili ayetlerin kodları, ayetlerdeki kelime adetleri ve ayetlerin anlamsal içerikleri bazında semantik ve nümerolojik olarak defaatle incelenmiştir.

Bu bölümde ise Kur'an'da 2 ve 7 kelimeden oluşan ayetler incelenmekte ve yukarıda anılan kavramlara uygun bir durumun tezahür ettiği görülmektedir.

- Kur'an'da 2 kelimeden oluşan 27 ayet bulunmaktadır. ( 27 sayısı 2 ve 7 rakamlarından müteşekkil bir sayıdır. )

- 2 kelimeden oluşan son ayet 101. surenin 11. ayetidir ki gerek sure, gerek ayet numarasının nümerolojik değerleri 2 sayısını vermektedir. ( Ayrıca düalite, döngü ve halden hale geçişin sembolü olan 11 sayısı  tezahürü söz konusudur. ) 

- 2 kelimeden oluşan ayetler toplam 20 ( 2+0 = 2 ) surede bulunmaktadır. 

- 2 kelimeden oluşan ayetlerin ayet numaraları toplamı 347 sayısını vermektedir ki bu sayının  nümerolojik değeri 14 ( 3+4+7 = 14 ) olmaktadır. Bu sayı 7+7 işleminin sonucu olması açısından dikkat çekmektedir. 

- Kur'an'da 7 kelimeden oluşan 362 ayet bulunmaktadır. 362 sayısının nümerolojik değeri ( 3+6+2 = 11 ) 11 sayısını vermektedir. ( 7 ve 11 sayıları vasıtasıyla "İkili Yedi" tezahür etmektedir. )

- 7 kelimelik ilk ayet 1. surenin 1. ayeti olup, yine 7 ve 11 nümerolojisi görülmektedir.

- 7 kelimelik son ayet 110. surenin ilk ayetidir.

- 7 kelimeden oluşan 362 ayetin sure numaralarının toplamı 18920 sayısını vermektedir ki bu sayının nümerolojik değeri "2" olmaktadır. ( 1+8+9+2 = 20 ... 2+0 = 2 ) ve 7 kelimeden oluşan 362 ayetin ayet numaralarının toplamı ise 18700 sayısını vermektedir ki bu sayının nümerolojik değeri "7" olmaktadır. ( 1+8+7 = 16 ... 1+6 = 7 ) Bu durum yine "İkili Yedi" kavramının tezahürüne vesile olmaktadır.

-  11 kelimeden oluşan 214 ayet bulunmaktadır. ( 2+1+4 = 7 )

- 27 kelimeden oluşan 101 ayet bulunmaktadır. 

- 77 kelimeden oluşan 2 ayet bulunmaktadır.

Ayrıca bkz.




"İkili Yedi" kavramının yer aldığı diğer bölümlere, ana sayfanın sol üst köşesindeki arama penceresine "İkili Yedi" yazılmak suretiyle erişilebilir.
 

24 Ocak 2023 Salı

"Celcelutiye duası" meselesi

"Celcelutiye", Hz. Ali tarafından yazıldığı belirtilen Süryânice bir kasidedir. Esas mânasının "Bedi'" ( Başlatıcı, Yaratıcı ) olduğu ifade edilse de bu kelimenin kökü "Celcele" kelimesi olup, "Çan sesi, Gök gürültüsü, Depretmek, Gitmek" anlamlarını ihtiva etmektedir. ( Türķçedeki "Gel" kelimesi de "Cel" kökünün bir tezahürüdür. C ve G harfleri birbirlerini ikame edebilmektedir. Örnek: Cunah - Gunah )

"Celcelutiye", 101 beyitten oluşan bir medhiye ve dua yazısı niteliğindedir. Beyit adedinin 101 olarak belirlenmiş olması da 11 nümerolojisiyle uyumun hedeflendiğini göstermektedir. Bilindiği üzere, düalite, döngü ve halden hale geçiş kavramlarının simgesi olan 11 sayısı satanik okültizmde ise şirkin sembolü olup, Rab'bin "bir"liğine, "tek"liğine ortak koşmayı, eş koşmayı simgelemektedir. ( 1 ve 1 ... 1'den bir tane daha var sembolizmi )

Kasidenin bazı beyitlerine ilişkin tespitler ve Kur'an ayetlerine dayalı açıklamalar aşağıda yer almaktadır.

BEYİT 91: "Bil ki, Muhammed Mustafa (a.s.m.) EN ÜSTÜN PEYGAMBERDİR. Allah’ın yeryüzüne yayılmış KULLARININ EN FAZİLETLİSİDİR."

Bu ifade Kur'an ayetlerine ve inanç anlayışına aykırı bir durum arzetmektedir. Zira inananların, haberci resullerin arasında herhangi bir üstünlük derecesi tayin etmek gibi bir yaklaşımda bulunmamaları gerektiği ve böyle bir durumun zaten mevcut olmadığı ayetlerde bildirilmektedir.

2/285 Amener rasulu bima unzile ileyhi min rabbihi vel mu'minun kullun amene billahi ve melaiketihi ve kutubihi ve rusulih LA NUFERRİKU BEYNE EHADİN NİN RUSULİH ve kalu semi'na ve eta'na ğufraneke rabbena ve ileykel masir

( Resul kendisine Rab’binden o indirilene inandı. İnananların hepsi Allah’a, meleklerine, kitabına, resullerine inandılar. "RESULLERİNDEN HİÇBİRİNİ ARALARINDA AYIRMAYIZ. Duyduk ve itaat ettik. Rab’bimiz senin affını dileriz ve varış yeri sanadır." dediler. )

3/84 Kul amenna billahi ve ma unzile aleyna ve ma unzile ala ibrahime ve ismaiyle ve ishaka ve ya'kube vel esbati ve ma utiy musa ve iysa ven NEBİYYUNE MİN RABBİHİM LA NUFERRİKU BEYNE EHADİN MİNHUM ve nahnu lehu muslimun

( De ki: "Allah’a  ve bize indirilene, o İbrahim’ e ve İsmail’e , İshak’ a , Yakub’ a ve torunlarına indirilene, o Musa’ ya, İsa’ ya ve HABERCİLERE Rb’lerinden verilene inandık. ARALARINDA ONLARDAN HİÇBİRİNİ AYIRMAYIZ ve bizler O’na teslim olanlarız." )

4/152 Vellezine amenu billahi ve RUSULİHİ VE LEM YUFERRİKU BEYNE EHADİN MİNHUM ulaike sevfe yu'tihim ucurahum ve kanellahu ğafurar rahima

( Ve o Allah’a  ve O’nun RESULLERİNE inananlar ve ARALARINDA HİÇBİRİNİ AYIRMAYANLARA yakında ödülleri verilir. Allah affedendir, merhametlidir.  )

Ayrıca Nisa suresinin 159. ayetinde kitap ehlinin ölmeden önce mutlak surette Mesih İsa'ya inanacakları ve O'nun da onlara kıyamet gününde şahit olacağı bildirilmektedir. Misalen bu ayete istinaden Mesih İsa'nın peygamberler arasında farklı bir konumda bulunduğuna kanaat getirmek yanlış bir tutum olacaktır.

4/159 Ve in min ehlil kitabi illa le yu'minenne bihi kable mevtih ve yevmel kiyameti yekunu aleyhim şehida

( Ve kesinlikle kitap sahiplerinden olanlar ölümlerinden önce mutlaka ona inanacaklardır. Ayağa kalkış gününde o, onlara şahit olur. )

BEYİT 92: "Yüce şanından dolayı HER DİLEĞİN BAŞINDA ONU ( Hz. Muhammed'i ) AN, onu şefaatçı et ki zulüm ve tecavüzden kurtulasın."

Her dileğin başında anılması gereken sadece Allahu Teala'dır. Bu husus daha ilk surede, Fatiha suresinde bildirilmektedir.

1/5 İyyake na’budu ve iyyake nestein

( Ancak sana kulluk ederiz ve ancak sana istekte bulunuruz. )

"Sadece Rabbe kulluk" ve "Sadece Rab'den istekte bulunmak" ifadelerinin 1/5 kodlu ayette birlikte yer alması konu bağlamında önem arzetmektedir.

Haberci resul, aşağıdaki ayette, Rab'bin emriyle, kendisini tanımlamakta ve kendisinin ve diğer hiçbir kimsenin Rab'be ortak koşulmaması hususunda uyarıda bulunmaktadır.

18/110 Kul INNEMA ENE BEŞERUN MİSLUKUM yuha ileyye ennema ilahukum ilahun vahid fe men kane yercu likae rabbihi fel ya'mel amelen salihan ve LA YUŞRİK Bİ İBADETİ RABBİHİ EHADA 

( De ki: "KESİNLİKLE BEN AYNINIZ GİBİ İNSANIM. Bana, kesinlikle ilahınızın tek ilah olduğu vahyediliyor. O halde, Rab’bine kavuşmayı ummakta olan kimse, artık iyi iş yapsın ve RAB'BİNE KULLUKTA HİÇBİR KİMSEYİ ORTAK KOŞMASIN." )

BEYİT 2: "Ardından mahlukatın en hayırlısı, dalalet ve yanlışlıkların ortadan kaldırıcısı Hz. Muhammed’e (a.s.m.) salat getiririm."

Bu beyit de yukarıdaki açıklamalar kapsamında yanlış yönlendirme içermektedir. Herhangi bir haberci resulün "mahlukatların en hayırlısı" ve "dalalet ve yanlışlıkların ortadan kaldırıcısı" olarak tanımlanması da bir cehalet örneği teşkil etmektedir. Zira "en hayırlı varlık"ın ne olduğunun ilmi sadece Allah'tadır. Ve "dalalet ve yanlışlıkların TEK  ortadan kaldırıcısı Allahu Teala'dır.

BEYİT 84: "İşlediğim her günahtan dolayı beni affet. ÇOK DA OLSA BÜYÜK GÜNAHLARIMI BAĞIŞLA!"

Beyitteki bu ifade salat / dua usülüne aykırılık teşkil etmektedir. Rab'den günahların affedilmesini niyaz etmek elbette ki makuldur. Ancak "Çok da olsa büyük günahlarımı bağışla!" gibi Rab'be talimat verme ( haşa ) izlenimi oluşturan bir cümlenin sarfedilmesi  makul bir durum arzetmemektedir. Zira ayetlerde "Şirk" hususu "İsmen azim" ( Büyük günah ) olarak tanımlanmış ve Rab'bin bu günahı affetmeyeceği bildirilmiştir. 

4/48 İnnellahe la yağfiru en yuşrake bihi ve yağfiru ma dune zalike li men yeşa' ve men yuşrik billahi fe kad iftera ismen azima

( Kesinlikle Allah, O'na ortak koşulmasını affetmez. İşte o bundan başkasını dilediği kimseler için affeder. Kim Allah’a  ortak koşarsa büyük günah uydurur. )

Dolayısıyla hem "çok" olan, hem de "büyük" olan günahların affı mümkün değildir. Bu noktada "affedilmeme" kavramı, ruhsal tekâmülün tamamlanamaması nedeniyle kaba madde planı dünyadaki ( cennetten çıkılarak düşülen cehennem ) reenkarnasyon döngülerinin henüz sonlanmayacağı ve üst süptil plana ( cennet ) geçişin gerçekleşmeyeceği, belirli bir adette daha dünyada reenkarne olunması gerektiğini ifade etmektedir.

Al'i İmran suresinin 89. ayetinde habercilerin ( peygamberler ) ve meleklerin rab addedilemeyeceği, bu yaklaşımın şirk ve Rab'bi inkâr olacağı bildirilmektedir.

3/80 Ve la ye'murakum en tettehizul melaikete ve nebiyyine erbaba e ye'murukum bil kufri ba'de iz entum muslimun

( Ve size, melekleri ve habercileri Rabler edinmenizi emretmez. Teslim olanlar olmanızdan sonra, size inkarı mı emreder? )

Nisa suresinin 2. ayetinde de "yetim hakkı, malı yemenin" yani hırsızlığın, gaspın ve sahtekârlığın "büyük günah" olduğu belirtilmektedir. 

4/2 Ve atul yetama emvalehum ve la tetebeddelul habise bit tayyibi ve la te'kulu emvalehum ila emvalikum innehu kane HUBEN KEBİRA

( Ve yetimlere mallarını verin. Pisi, kötüyü, temizle, iyiyle değiştirmeyin. Onların mallarını mallarınıza katarak yemeyin. Kesinlikle o BÜYÜK GÜNAHTIR. )

Dolayısıyla dua ile talepte bulunmadan önce her inananın mevcut durumunu iyi tahlil etmesi, "bile bile", "ısrarlı" ve mukerrer olarak işlemekte olduğu günahlarından arınması gerekmektedir.

8/27 Ya eyyuhellezine amenu la tehunullahe ver rasule ve tehunu emanatikum VE ENTUM TA'LEMUN

( Ey o inananlar, Allah’a  ve resule ihanet etmeyin. BİLE BİLEkendi emanetlerinize ihanet etmeyin. )

2/22 ... fe la tec'alu lillahi endaden ve entum ta'lemun

( ... O halde BİLE BİLE Allah için eşler oluşturmayın.  )

56/46 Ve kanu YUSİRRUNE ALEL HİNSİL AZİM

( Ve BÜYÜK GÜNAHTA ISRAR ETNEKTEYDİLER. )

BEYİT 96: "Bizzat HZ. ALLAH'IN ve meleklerinin ..... "

"Hazret" kelimesi hürmet ve saygı belirtmek amacıyla "şahısları" anmada kullanılan bir ünvandır. Her şeyden munezzeh ve yüce olan, hiçbir şey ile mukayesesi mümkün olmayan ve idraklere sığmayan Allah'ın, bir şahıs niteleme kelimesiyle zikredilmesi oldukça düşündürücüdür.

BEYİT 6: "Ey YARATMA MERTEBELERİNİN EN YÜKSEĞİNDE BULUNAN ALLAH'IM! Sabit ve Cebbar isimlerinin hakkı, uyumaz sıfatın ve ateşleri söndüren Halim ismin hürmeti için!"

Beyitteki "Yaratma mertebelerinin en yükseğinde bulunan Allah" ifadesiyle başka yaratıcılar ve başka yaratma mertebelerinin de varlığı ima edilmekte ve her şeyden munezzeh olan Allahu Teala'ya bir yaratma mertebesi, bir derece tayin edilerek şirke vasıta olunmaktadır. Aşağıdaki ayetler bu konuda uyarı içermektedir.

35/3 Ya eyyuhen nasuzkuru ni'metellahi aleykum HEL MİN HALİKİN ĞAYRULLAHİ yerzukukum mines semai vel ard la ilahe illa huve fe enna tu'fekun

( Ey insanlar, Allah’ın üzerinize olan nimetini hatırlayın. ALLAH'TAN BAŞKA YARATICI MI VAR? Sizi gökten ve yerden rızıklandırır. O’nun haricinde ilah yoktur. O halde nasıl döndürülürsünüz? )

40/62 Zalikumullahu rabbukum HALİKU KULLİ ŞEY' la ilahe illa huve fe enna tu'fekun

( İşte bu Allah, HER ŞEYİN YARATICISI Rab’binizdir. O’nun haricinde ilah yoktur. O halde nasıl döndürülürsünüz? )

BEYİT 12: "Sen her türlü noksandan munezzehsin, ey yaratma ve her an YOKTAN ÇOKLUKLA VARETME MERTEBESİNİN EN YÜKSEĞİNDE BULUNAN ve ölüleri en kerimane tarzda dirilten Allah’ım!"

Yukarıdaki beyit doğru bir ifade ile başlamasına rağmen yine aynı yanlış ifadeler ile devam ettirilmekte ve bu sefer "yoktan çoklukla var etme mertebesinin en yükseğinde" ifadesiyle "yoktan yaratabilen başkalarının da olduğu" ima edilmekte ve yine şirke vesile olunmaktadır. Şura suresinin 11. ayeti önemli bir hatırlatma içermektedir.

42/11 Fatirus semavati vel ard ....

( Göklerin ve yerin yoktan yaratıcısıdır. ... )

BEYİT 28: "Bütün âlemlerin kalblerini RISÂLE-İ NUR'a ısındır ve Fettah isminle ona makbuliyet ihsan eyle!"

Risâle-i Nur, Said Nursi tarafından yazılan ve ayet tefsirlerinden oluşan külliyattır. Kaplerin ısınacağı ve tatmin olacağı yegane kaynak Arapça lisanı kolaylaştırılmış, muhkem ve muteşabih ayetler vasıtasıyla son derece anlaşılır hale getirilmiş olan Kur'an'dır. 

8/10 Ve MA CEALEHULLAHU ILLA BUŞRA VE Lİ TATMEİNNE BİHİ KULUBUKUM ve men nasru illa min indillah innellahe azizun hakim

( Ve ALLAH ONU ( KUR'AN ), MÜJDE OLMASI VE ONUNLA KALPLERİNİZİN TATMİN OLMASI amacı haricinde getirmedi. Yardım, Allah’ın indinden olmasının haricinde olamaz. Kesinlikle Allah yücedir hakimdir. )

BEYİT 59: "Amme, Abese, Nâziat, Tarık, Ve’s-Semâi Zâti’l-Burûci ve Zilzâl sûreleri hürmetine..."

BEYİT 60: "Tebâreke, Nûn, Seele Sâilün, Tehmîz (Hümeze), İze’ş-Şemsü Küvvirat Sûreleri hakkı için..."

Yukarıdaki beyitlerde sure ismi oldukları belirtilen "Amme", "Ve’s-Semâi Zâti’l-Burûci", "Tebâreke", "Seele Sâilün", "İze’ş-Şemsü Küvvirat" ifadeleri sure isimleri değildir.

BEYİT 73: "Bana itaat eden yardımcı bir hizmetçi gönder. Onunla sıkıntım ortadan kalksın."

Yukarıdaki beyitte, tasavvufi anlayışın da özünü oluşturan ve şirk niteliği arzeden "mürşid - mürid" ilişkisine atıfta bulunulmaktadır. Tasavvufi anlayışa göre hidayete yani Allah yoluna girmenin yegane vasıtası bir insanı mürşid edinmek ve ona koşulsuz itaat etmektir ki bu da zaten şirkin tezahürüdür.

BEYİT 74: "ÜMMÜ'L KİTAP OLAN FATİHA SURESİ ve arkasından gelen sûreler hürmetine bu konuda bana itaat edecek bir hizmetçi musahhar kıl."

Beyitte Fatiha suresinin Ümmül Kitab olduğu belirtilmektedir. "Fatiha suresi Kur'an'ın en önemli ayetidir" gibi bir anlam verilmek istenmiş olma ihtimali bulunmakla birlikte, Ümmül Kitap ifadesinin kullanılması yanıltıcı olmaktadır. Zira spiritüalizmde de Akaşik Kayıtlar olarak anılan ve Rab'bin indinde mevcut olan Ümmül Kitab, yaratılışın tüm kaynak kodlarını, tüm ilahi kozmik bilgileri içeren, olmuşun, olanın ve olacağın kayıtlarının yer aldığı ve Kur'an'ın da içinden bir cüz olarak indirildiği zamandan münezzeh ilim hazinesidir. 

13/39 Yemhullahu ma yeşau ve yusbit ve INDEHU UMMUL KİTAB

( Allah neyi dilerse imha eder ve sabit kılar. ANA KİTAP O'NUN İNDİNDEDİR. )

43/3 İnna cealnahu KUR'ANEN arabiyyen leallekum ta'kilun

( Kesinlikle biz onu Arapça KUR'AN kıldık. Umulur ki akıl edersiniz. )

43/4 Ve INNEHU Fİ UMMİL KİTABİ LEDEYNA LE ALİYYUN HAKİM

( Ve KESİNLİKLE O, YANIMIZDAKİ YÜCE HAKİM ANA KİTABIN İÇİNDEDİR. )

BEYİT 77: "Ey Yaratıcım ve Seyyidim (Efendim)! İhtiyacımı yerine getir! İşlerimi Sana havale ediyorum."

Hiçbir kulun yüce yaratıcı Allahu Teala'ya "İhtiyacımı yerine getir!" şeklinde bir hitabı veya niyazı mevzu bahis olamaz. Kulları olan varlıkların ruhsal tekâmül sürecinde neye ihtiyacları olduğunu yalnızca O bilir ve kader mekanizması içinde bu ruhsal ihtiyaçlar ikmâl edilir. Herhangi bir kulun kaba madde planı dünyanın maddi ve dünyevi parametrelerinin tesiriyle ihtiyaç olarak nitelediği bir husus onun için çok kötü sonuçlara da vesile olabilir. Bir idrakli varlığın yegane duasının "Allah'ım hakkımda hayırlı olanı, ruhsal tekâmülüm için gerekli olduğunu takdir buyurduğunu ihsan et ya Rabbi!" cümlesinden ibaret olması en hayırlısıdır. 

Ayrıca yukarıdaki beyitte yer alan "İşlerimi sana havale ediyorum." cümlesi de bir yöneticinin mesai arkadaşını bir konuda delege etmesini çağrıştırmaktadır. Allah her insana, onun en büyük hazinesi olan "akılı" vermiştir ki akıl, insanların işlerini, vazifelerini icra etmeleri sürecinde Allah'tan kolaylık niyaz etmenin yanında ihtiyaç duyacakları yegane unsurdur.

BEYİT 82: "Yâ İlâhî! Ne olur, Mahşerde amel sayfamı lûtfunla ak eyle! Ve EĞER HAFİF GELECEK OLURSA SEVAP TERAZİMİ AĞIR GETİR."

Bu beyit ile ilgili açıklama Karia suresinde yer alnaktadır.

101/6 Fe emma MEN SEKULET MEVAZİNUH

( Böylece ama KİMİN ÖLÇÜLERİ, TARTILARI AĞIR GELİRSE. )

101/7 Fe huve fi iyşetir radiyeh

( Böylece o hoşnut eden hayatın içindedir. )

101/8 Ve emma MEN HAFFET MEVAZİNUH

( Ve ama KİMİN ÖLÇÜLERİ, TARTILARI HAFİF GELİRSE. )

101/9 Fe ummuhu haviyeh

( Böylece onun aslı, anası haviyedir, ıssız ateştir. )

İnsanların yapması gereken hesap günü değerlendirmesi için talepte bulunmaktan ziyade kendilerine verilen ömür / ömürler süresince "ölçülerinin ağır gelmesini" sağlayacak düşünce, söylem ve eylemlerde bulunmalarıdır. Beyitte "eğer hafif gelecek olursa sevap terazimi ağır getir" gibi talimat niteliğinde ilginç bir talep de yer almaktadır. 

BEYİT 101: "Bu, Hz. Muhammed’in (a.s.m.) amcasıoğlu Hz. Ali’nin sözleridir. Onda MAHLUKAT İÇİN İLİMLERİN ÖZÜ VE SIRRI TOPLANMIŞTIR."

Beyitte yer alan "mahlûkât için ilimlerin özü ve sırrı" ifadesinin Kur'an için kullanılabilecek bir ifade olduğu hatırlanmalıdır. Benzer ifadeler, içeriği ve niteliği evvelce incelenmiş olan "Mesnevi" isimli yazı için de kullanılmıştır.

Ayrıca bkz. 

https://kuranilmi.blogspot.com/2018/12/mesnevi-beyitlerinde-dikkat-ceken.html


23 Ocak 2023 Pazartesi

Tekrar ile Tezahür

"Tekrar" kelimesi KRR kökünden olan "Kerrara" ( Yinelemek, Tekrarlamak ) fiilinin isim hali olup "Yineleme, Tekrarlama" anlamına gelmektedir. 

"Zikir" kelimesi ise DKR / ZKR kökünden olan "Zekere" ( Hatırlamak * ) fiilinin isim hali olup "Hatırlama" anlamına gelmektedir. "Hatırlama" kelimesi ise "Katr" ( Katarlama, Arka arkaya sıralama, Tekrarlı dizim, Damlama ) kelimesiyle ilintili olup köken olarak "Tekrarlama, Yineleme, Tekrar düşünme" anlamını içermektedir. ( Dillerde H ve K harfleri birbirlerini ikame edebilmektedirler. ) Dolayısıyla "Zikr" kelimesi de esasen "Tekrar" anlamına gelmektedir.

"Frekans" kelimesi "Sıklık, Tekrar adedi, Titreşim adedi" anlamına gelen ve Arapçadaki "Fark" kelimesiyle ortak FRK / FRQ köküne sahip olan kelimedir. Esas yazılışı "Frequence" olan kelime "Freq" ( Fark, Sıklık ) kökünden ve "ence" ( -lanma, -laşma, gibi olma ) sonekinden oluşmakta ve kökende "Farklanma" anlamını içermektedir. Dolayısıyla "Frekans" kelimesi bir olgunun, mevcut duruma göre farklılık yaratacak şekilde ve belirli bir zaman dilimindeki ( periyod, döngü ) tezahür adedini, tekrarlanma adedini temsil etmektedir.

Düalite, ilahi nizamdaki en küçük döngü olup, bir birimlik değer farklanmasını ifade etmektedir. Bu en küçük döngünün iki öğesi "Yokluk" ve "Varlık" kavramlarıdır ki her iki kavramın da bu en küçük döngüdeki frekansları 1'dir.

İnsanlar tarafından algılanabilir olan "Varlık / Yaratılış" sisteminin kendi içindeki tüm işleyişi de yani tezahürler de ( oluşumlar ) değer farklanmasına bağlı düalite döngüleriyle gerçekleşmektedir.

Dolayısıyla yaratılış sistemi içindeki bir "gerçekleşme / oluşum / oldurma" için de döngüsel düalite formatında "tekrarlara" ihtiyaç bulunmaktadır. Aşağıdaki olgu ve olaylar "tekrar ile tezahür" fenomenine örnek teşkil etmektedir.

- Bir bilginin, istendiği zaman hatırlanıp kullanılabilmesini sağlayan "öğrenme", ancak ve ancak o bilginin tekrarlanarak hafızaya kaydedilmesiyle mümkün olabilmektedir. 

- Herhangi bir düşünsel veya fiziksel konuyu başarıyla icra ve ifa edebilir hale gelebilmenin yani "becerinin" oluşmasının yolu da o konuyu çoklu tekrarlarla icra etmekten geçmektedir.

- Belirli bir söylemi veya eylemi bir "tarz" olarak icra eder hale gelebilmek yani "alışkanlık" haline getirebilmek için de sık tekrar gerekmektedir. Psikolojideki "21 gün kuralı"na göre bir şeyin alışkanlık haline gelebilmesi için 21 gün boyunca tekrarlanması gerekmektedir.

- Bilincin bedeni terkedip, suptil öz varlığını algılaması, hissetmesi fenomeni olan "Astral Projeksiyonun" tezahürü öncesinde hissedilen yoğun titreşimler de ( frekans yükselişine bağlı titreme hissi ) tekrar ile tezahüre örnek teşkil etmektedir.

- Cinsel birleşme esnasındaki tekrar hareketleri ( titreşimler ) vasıtasıyla oluşan ve "orgazm" olarak anılan yoğun titreşim, yüksek heyecan, doyum ve tatmin hissi de bir tekrar ile tezahür örneğidir.

- Tekrarlı ağırlık kaldırma hareketleri de ağırlığın uygulandığı kaslarda genişleme ve büyüme ( "kas gelişimi" )oluşturmaktadır.

- Kalbin tekrarlı atmasıyla kan dolaşımı döngüsü ve "yaşam enerjisi" oluşur.

- Motordaki pistonların tekrarlı hareketiyle hareket, ısı veya elektrik "enerjisi" oluşur.

- Reenkarnasyonlar yani tekrar bedenlenmeler vasıtasıyla "ruhsal tekâmül" gerçekleşir.

Netice itibarıyla düşünsel ve fiziksel ( ruhi ve maddi ) olarak gerçekleşen her olgu ve olayın özünde tekrara ( frekans, titreşim ) dayalı döngüler bulunmaktadır.

Kur'an ayetlerinde "Tekrar" kavramının "Tezahür etme, Oluşma, Gerçekleşme" kavramıyla birlikte yer aldığı görülmektedir.

22/5 .... ve teral erda hamideten fe iza enzelna aleyhel ma EHTEZZET ve rabet ve ENBETET min kulli zevcin behic

( ... Yeri sönmüş kuru görürsün de biz onun üzerine su indirdiğimizde TİTREŞİR, kabarır ve er güzel eşten BİTİRİP YETİŞTİRİR. )

9/80 İstağfir lehum ev la testağfir lehum İN TESTAĞFİR LEHUM SEB'INE MERRATEN fe len yağfirallahu lehum zalike bi ennehum keferu billahi ve rasulih vallahu la yehdil kavmel fasikin

( Onlara af iste veya onlara af isteme. ONLAR İÇİN YETMİŞ KERE AF İSTESEN DE Allah onlara af eylemeyecektir. Bu, kesinlikle onların Allah' ı ve resulünü inkar etmelerinden dolayıdır. Allah günahkarlar kavmini yönlendirmez. )

Yukarıdaki ayette tersten misalleme vasıtasıyla "tezahürün" kaynağının "tekrar" olduğu bildirilmiş ve hatta 70 sayısı ile yönlendirme dahi yapılmıştır.

Bu nedenle, konsantre olmak suretiyle gerçekleştirilen Allah'ın isimlerinin tekrarlanması ( zikir ) eylemi ruhi ve maddi tezahürlere, açılımlara vasıta olmaktadır. Kur'an'ın ilk suresinin isminin Fatiha ( Açılış ), ilk ayetinin ise "Bismillahirrahmanirrahim" ( Rahman ve rahim olan Allah'ın İSMİ ile ) olması Allah'ın isimlerinin tekrarlanmasının açılış ve oluşum vasıtası olduğunun delili biteliğindedir.

Zikir hususu aşağıdaki ayetlerde öğüt niteliğinde bildirilmiştir.

33/41 Ya eyyuhellezine amenuzkurullahe zikran kesira

( Ey o inananlar, Allah' ı çokça hatırlamalarla hatırlayın. )

24/36 Fi buyutin ezinellahu en turfea ve yuzkera fihesmuhu yusebbihu lehu fiha bil ğuduvvi vel asal

( Allah’ın, yükselmesine ve içinde isminin hatırlanmasına izin verdiği evler. Oralarda O’na sabah ve akşam övgü sözleri söylenir. )







22 Ocak 2023 Pazar

Ahlâksızlığın normalizasyonu!

Toplumsal sistemin doğru ve faydalı şekilde işleyebilmesini sağlayan "ahlâk kuralları", esasen vicdani frekans olarak tanımlanabilecek ve insanda zaten mevcut olan ruhsal kodlar vasıtasıyla hissedilen ve kutsal kitaplar ile de desteklenip şekillenen olgudur. 

İnanç mekanizmasının da temelini oluşturan ahlak kuralları, vücuttaki organların işleyiş kurallarına veya mekanik / elektronik bir sistemin işleyişini sağlayan ve formüllerden, hesaplamalardan oluşan kurallar silsilesine benzetilebilir. Örneğin momentum korunumunun formülü olan "m.g.h = 1/2 m.v^2" veya bir dairenin alanının formülü olan "s = π.r^2" ifadelerindeki değişkenlerden birini veya birkaçını keyfi olarak dikkate almamak nasıl sonuçsuzluğa götüren yanlış bir yaklaşım ise, toplumsal mekanizmanın formülü olan ahlâk kurallarını dikkate almamak da aynı derecede yanlış bir yaklaşımdır. Diğer bir örnek olarak, bir organın, anatomik sistemdeki işleyiş kuralına aykırı işlev görmesi veya işlevsiz hale gelmesi nasıl vücudun çöküşüne sebep oluyorsa, ahlâk kurallarına aykırı hareket etmek de aynı şekilde toplumsal ve ruhsal çöküşe sebep olmaktadır.

Ahlâk kurallarını, özgürlük, çağdaşlık, modernizm, tabuları yıkma, bağnazlıktan kurtulma, değişim, gelişim vb. gibi batıl kisvelerle manipüle etmeye veya ortadan kaldırmaya çalışmak negatif frekanslara hizmet eden ve tekâmülü engelleyen şeytani bir eylemdir. Asırlardır şirketler vasıtasıyla insanlığı tahakküm altına almış olan ve son dönemde yoğunlugu daha da artırmış olan küresel şeytanların, toplumu dejenere etmek ve Allah inancını ortadan kaldırabilmek için giriştikleri eylemlerden biri de ahlâk kurallarını yıkmaya, ahlâksızlığı normalize* etmeye ve yaygınlaştırmaya yönelik sinsi ve planlı telkin çalışmalarıdır. Bu girişim bir kalenin içten fethedilmesine benzetilebilir. Medya destekli olarak yapılan ve özellikle genç nesli hedef alan bu şeytani telkin çalışmalarının odağında da eşcinsellik, zina, küfürlü konuşma, yalan, aile kavramının yokedilmesi, güç kullanarak adaletsiz ve haksızca sahip olma ( gasp ) vb. gibi unsurlar bulunmaktadır. Şeytanın bu metodu ayetlerde bildirilmiştir.

* "Normal" kelimesi "Norm" ( Kural ) kökünden ve "al" ( gibi olan ) sonekinden oluşan ve "Kuralsal, Kurala uygun ) anlamına gelen bir kelimedir. Dolayısıyla ilahi nizamın ruhsal tekâmül ilkesi itibarıyla "Normal" kelimesi, vicdan mekanizmasının belirlediği ve kutsal kitaplarda da yazılı olan ve idrakli varlıkların düşünce, söylem ve eylemlerini yönlendiren bilişsel, ruhsal kurallar olarak tanımlanabilmektedir. Bu bağlamda "Ahlâksızlığın normalleştirilmesi" ifadesi "Ahlâksızlığın kurallaştırılması, kural haline getirilmesi" anlamına gelmektedir.

2/169 İNNEMA YE'MURUKUM BİS SUİ VEL FAHŞAİ ve en tekulu alellahi ma la ta'lemun

( O ( Şeytan ) SİZE KESİNLİKLE KÖTÜLÜĞÜ VE AHLAKSIZLIĞI ve Allah’a  o bilmediklerinizi söylemenizi EMREDER. )

2/268 Eş şeytanu YEİDİKUMUL FAKRA ve YE'MURUKUM BİL FAHŞA vallahu yeidukum mağfiraten minhu ve fadla vallahu vasiun alim

( Şeytan size FAKİRLİĞİ VAAD EDER ve size AHLAKSIZLIĞI EMREDER. Allah size kendisinden ve üstünlüğünden affı vaad eder. Allah geniştir bilendir. )

Ayette gerçek fakirliğin, ahlâki frekanslardan yoksunluk olduğu bildirilmektedir.

7/28 Ve iza fealu FAHİŞETEN kalu vecedna aleyha abaena vallahu emerana biha kul innellahe la ye'muru bil fahşa' e tekulune alellahi ma la ta'lemun

( Ve onlar AHLAKSIZLIK yaptıkları zaman "Babalarımızı onun üzerinde bulduk. Bize onu Allah emretti." derler. De ki: "Kesinlikle Allah ahlaksızlığı emretmez. Allah’a  o bilmediklerinizi mi söylüyorsunuz?" )

24/19 İNNELLEZİNE YUHİBBUNE TEŞİAL FAHİŞETU fillezine amenu lehum azabun elimun fid dunya vel ahirah vallahu ya'lemu ve entum la ta'lemun

( Kesinlikle o inananlar içinde AHLAKSIZLIĞIN YAYILMASINI SEVENLERE, dünyada ve ahirette elim azap onlaradır. Allah bilir de sizler bilmezsiniz.  )

21 Ocak 2023 Cumartesi

Bismillah ve 3 sayısı

Besmele olarak anılan "Bismillah" ( Allah'ın ismi ile ) ifadesi;

- 3 kelimeden ( Bi + İsm + Allah ) oluşmaktadır.

-  Kur'an'da 3 ayette geçmektedir.

1/1 Bİ (1) İSMİ (2) ALLAH (3) er (4) rahman (5) er (6) rahim (7)

( Şefkatli, merhametli ALLAH'IN İSMİ İLE )

11/41 Ve (1) kale (2) erkebu (3) fi (4) ha (5) Bİ (6) İSMİ (7) ALLAHİ (8) mecra (9) ha (10) ve (11) mursa (12) ha (13) inne (14) rabb (15) i (16) le (17) ğafurun (18) rahim (19)

( Ve "İçine binin. Onun akışı da duruşu da ALLAH'IN İSMİ İLEDİR. Kesinlikle Rab’bim affedendir merhametlidir." dedi. )

27/30 İnne (1) hu (2) min (3) suleymane (4) ve (5) inne (6) hu (7) Bİ (8) İSMİ (9) ALLAHİ (10) er (11) rahmani (12) er (13) rahim (14) 

( Kesinlikle o Süleyman’ dandır. Kesinlikle o şefkatli merhametli ALLAH'IN İSMİ İLEDİR. )

- "Bismillah" ifadesinin geçtiği ayetlerin sure numaralarının toplamlarının nümerolojik değeri 3 sayısını vermektedir. ( 1+1+1+2+7 = 12 ... 1+2 = 3 )

- Ayetlerin numaralarının toplamı 9 olup, bu sayı 3x3 işleminin sonucudur. ( 1+4+1+3+0 = 9 )

- Ayetlerin kodlarını oluşturan rakamların toplamı 21 sayısını vermektedir ki bu sayının nümerolojik değeri de 3'tür.  ( 1+1+1+1+4+1+2+7+3+0 = 21 ... 2+1 = 3 )

- Yukarıdaki ayetlerde, "Bismillah" kelime seti ile biten bölüme kadar olan kelime adetleri toplamı da 21 sayısını vermektedir. ( 3+8+10 = 21 ... 2+1 = 3 ) 

- Yukarıdaki ayetlerdeki "Allah" kelimelerinin sıra numaraları toplamı 21 sayısını vermektedir. ( 3+8+10 = 21 ... 2+1 = 3 )

3 sayısı nümerolojide "tamamlanma, olgunlaşma, destekleme, güçlendirme" kavramlarını simgelemektedir. 7 sayısı da aynı şekilde bir döngülük frekansı, döngü sonunu ve tamamlanmayı, olgunlaşmayı simgeleyen sayıdır. "Bismillahirrahmanirrahim" ifadesi 3 kelimelik "Bi ismi allah" ve 4 kelimelik "Er rahman er rahim" ifadesinden omak üzere toplam 7 kelimeden oluşmaktadır. 3 ve 7 sayısıyla yapılan işlemlerin sonuçları da önemli kavramları sembolize eden sayıları vermektedir. 

- 3+7 = 10 ... 1+0 = 1 ... Vahdet / Ünite

- 3 x 7 = 21 ... Ruh ( Ruh kelimesi Kur'an'da 21 kere tekrarlanır ve Ruh ilminden bahsedilen ayetin kodunun ( 17/85 ) nümerolojik değeri de 21 sayısını vermektedir. Ayrıca bu ayette 21 kelime bulunmaktadır. ( Ve (1) yes'elune (2) ke (3) an (4) er (5) ruh (6) kul (7) er (8) ruhu (9) min (10) emri (11) rabb (12) i (13) ve (14) ma (15) utitum (16) min (17) el (18) ilmi (19) illa (20) kalila (21) )

- 37 x 37 = 2701 ( "Allah" kelimesinin Kur'an'daki tekrar adedi. 2+7+0+1 = 10 ... 1+0 = 1 ... Vahdet / Ünite )

Kur'an'da ilk "Selas" ( Üç ) kelimesi "Seb'a" ( Yedi ) kelimesiyle birlikte olmak üzere Bakara suresinin 196. ayetinde geçmektedir.

2/196 ... fe men lem yecid fe siyamu SELASETİ eyyamin fi el hacci ve SEB'ATİN iza raca'tum tilke AŞERATUN kamileh 

( ... Kim bulamazsa, hac içinde ÜÇ ve döndüklerinde de YEDİ gün oruç tutsun. Bunlar ONa tamamlanırlar. ... )

3 sayısının ayetlerde "tamamlanma, olgunlaşma, destekleme, güçlendirme" kavramlarını simgeleyecek şekilde kullanıldığı görülmektedir.

2/228 Vel mutallekatu yeterabbasne bi enfusihinne SELASETE KURU ....

( Ve boşanan kadınlar nefisleri için ÜÇ ADET SÜRESİ beklerler. ... )

3/41 Kale rabbic'al li ayeh kale ayetuke en la tukellimen nase SELASETE EYYAMİN illa ramza vezkur rabbeke kesiran ve sebbih bil aşiyyi vel ibkar

( "Rab’bim bana ayet oluştur." dedi. "Senin ayetin, işaret haricinde, insanlara ÜÇ GÜN kelam edemeyip söz söyleyememendir. Rab’bini çokça hatırla, akşamları ve sabahları O' nu övgü sözleri ile öv." dedi. )

5/89 ... fe men lem yecid fe siyamu SELASETİ EYYAM ...

( ... Ancak bulamayan için ÜÇ GÜN oruç tutmaktır. ... )

11/65 Fe akaruha fe kale temetteu fi darikum SELASETE EYYAM zalike va'dun ğayru mekzub

( Fakat onu boğazladılar da "Yurdunuzda ÜÇ GÜN faydalanın. Bu yalanlanamayacak vaaddir." dedi. )

18/25 Ve lebisu fi kehfihim SELASE MİETİN SİNİNE vazdadu tis'a

( Ve mağaralarının içinde ÜÇYÜZ* SENE kaldılar ve dokuz artırdılar. )

* Bir süre "tamamlanma"sından bahsedilen ayette 300 ve 9 sayıları ayrı ayrı belirtilmek suretiyle 3 sayısına ( 3+0+0 = 3 ) dikkat çekilmektedir.

19/10 Kale rabbic'al li ayeh kale ayetuke en la tukellimen nase SELSSE LEYALİN SEVİYYA

( "Rab’bim, bana ayet getir." dedi. "Senin ayetin insanlarla ÜÇ TAM GECE konuşamamandır." dedi. )

24/58 Ya eyyuhellezine amenu li yeste'zinkumullezine meleket eymanukum vellezine lem yebluğul hulume minkum SELASE MERRAT min kabli salatil fecri ve hiyne tedaune siyabekum minez zahirati ve min ba'di salatil işa'i SELASU AVRATİN lekum leyse aleykum ve la aleyhim cunahun ba'dehunn tavvafune aleykum ba'dukum ala ba'd kezalike yubeyyinullahu lekumul ayat vallahu alimun hakim

( Ey o inananlar, o ellerinizin malik oldukları ve ihtilama, ergenliğe erişmemiş olanlar, tanyeri ağarmasındaki şafak duası öncesinde, elbiselerinizi çıkardığınızda ve yatsı duası sonrasında sizden ÜÇ KERE izin istesinler. Mahrem olmanız size ÜÇ KEREDİR. Onların dışında, birbirinize tavaf etmenizde size ve onların üzerine asla günah yoktur. Allah ayetleri size işte böyle açıklar. Allah bilendir hakimdir.  )

36/14 İz erselna ileyhim usneyni fe kezzebuhuma fe AZZEZNA Bİ SALİSİN fe kalu inna ileykum murselun

( Zamanında onlara ikisini gönderdik de onları yalanladılar. Böylece ÜÇÜNCÜSÜ ile destekleyip kuvvetlendirdik de "Kesinlikle biz size gönderilenleriz." dediler.  )

39/6 ... yahlukukum fi butuni ummehatikum halkan min ba'di halkin fi ZULUMATİN SELAS ... 

( ... Sizi annelerinizin karınlarında ÜÇ KARANLIKTA yaratıştan yaratışa yaratır. ... ) 

Yukarıdaki ayette 3 sayısı net bir şekilde olgunlaşma süreci ile ilişkilendirilmiştir.

56/7 Ve kuntum EZVACEN SELASETEN

( ÜÇ EŞ olursunuz. )

65/4 .... fe iddetuhunne SELASETU İSHURİN ... 

( ... onların adetleri, bekleme müddetleri ÜÇ AYDIR. ... )

Ayrıca bkz.

https://kuranilmi.blogspot.com/2019/01/bismillahirrahmanirrahim.html?m=1

Dejenerasyon ilkesi

"Dejenerasyon" ( Soysuzlaşma ), her büyük döngü sonunda, her alanda müşahade edilen ve "Rejenerasyon" ( tekrar oluşum, yeni döngü başlangıcı ) öncesinin bir gerekliliği olarak tezahür eden düşünsel ve fiziksel yozlaşmayı, bozulmayı ifade eden kavramdır.

İnsanın, ilerleyen ilmi ve buna bağlı genişleyen imkânları nedeniyle artan kibiri ve kendisinin "tanrısallaştığını" ve kaderi belirleyebileceğini düşünmeye başlaması yani düşünsel dejenerasyonu her alandaki dejenerasyonun da temel sebebini oluşturmaktadır. İnsanın teknoloji vasıtasıyla "tanrısallaşması" kavramı son dönemde küreselcilerin kontrolünde olan medyada sıklıkla vurgulanmakta ve sistem sözcüleri tarafından da gerek sözlü, gerek yazılı olarak gündeme getirilmektedir.

Türkiye'de Neospiritüalizmin öncüsü Bedri Ruhselman'ın 1959 yılında, aldığı tebliğlerden derlemiş olduğu ve vasiyeti üzerine 2013 yılında basımı gerçekleştirilen İlahi Nizam ve Kâinat kitabının aşağıdaki bölümünde döngü sonunda insanın durumu ve dejenerasyon hususu çok açık şekilde tanımlanmaktadır.

"Dünyadaki inkişafın zirvesine ulaşan insanların bu hâli, kendilerinde öyle bir gurur ve her şeye kaadir olabildikleri iddiası gibi öyle aşırı bir durum yaratmış idi ki bu durum onları, hidrojen âleminin kaba maddeleri içine daha ziyade gömmek suretiyle, dünyanın tabiî şartlarını mûtat dışı yollardan bozmaya mütemayil birtakım hareketlere sevk etti. Gene bunun neticesi olarak onlar lükse, zenginliğe, konfora, maddeperestliğe, hodkâmlığa, her türlü ihtirasa kapıldılar, hidrojen atomunun kaba kombinezonları içine gömüldüler ve bütün saadetlerini bu kombinezonlardan beklediler ki bu da son haddine gelmiş maddî terakki ve inkişafların varlıklarda tevlit ettiği mezbuhane bir çırpınıştı, bir nevi soysuzlaşma idi. Bu soysuzlaşma çok tabiîdir ve vuku bulacak her büyük inkılâbın öncüsüdür."

Cin ve insan şeytanlarının gelişen hırsı, ölümsüzlük arzusu ( kaba madde planı dünyada kalma ), heveslerini ilah edinme eğilimi, ilmi arttıkça artan kibiri ve kendisini Allah'a şirk koşması Bakara suresinin 96. ayetinde bildirilmektedir.

2/96 Ve le tecidennehum AHRASAN NASİ ala hayah ve minellezine EŞRAKU yeveddu ehaduhum lev yuammeru elfe seneh ve ma huve bi muzahzihihi minel azabi en yuammer vallahu besirun bima ya'melun

( Ve kesinlikle onları hayatta İNSANLARIN EN HIRSLILARI olarak bulacaksın. O ORTAK KOŞANLARDAN her biri bin sene ömür sürmeyi arzular. Onlar uzun ömür sürerek o azaptan uzaklaşacak değillerdir. Allah o yaptıklarını görendir. )

45/23 Fe raeyte MEN İTTEHAZE İLAHEHU HEVAHU ve edallehullahu ala ilmin ve hateme ala sem'ihi ve kalbihi ve ceale ala besarihi ğişaveh fe men yehdihi min ba'dillah e fe la tezekkerun

( HEVESİNİ İLAH EDİNEN KİMSEYİ görmez misin? Allah onu ilim üzerine saptırır. Kulağının ve kalbinin üzerine mühür basar. Gözünün üzerine perde oluşturur. Artık Allah’tan sonra onu kim yönlendirebilir? O halde hatırlamaz mısınız? )

Yaşam koşullarındaki dejenerasyonun yani bozularak "değişimin" esasen insandaki düşünsel dejenerasyondan ( sapkınlıktan ) kaynaklandığı Enfal suresinin 53. ayetinde bildirilmektedir

8/53 Zalike bi ennellahe lem yeku muğayyiran ni'meten en'ameha ala kavmin hatta yuğayyiru ma bi enfusihim ve ennellahe semiun alim

( Bu, Allah’ın kesinlikle bir kavime verdiği nimeti, onlar nefislerindekini değiştirmedikçe değiştiren olmamasından dolayıdır. Kesinlikle Allah duyandır, bilendir. )

20 Ocak 2023 Cuma

Deri ürpermesi

"Deri Ürpermesi", fiziksel tanımı itibarıyla soğuğun etkisiyle otonom sempatik sinir hücrelerinin tetiklenmesi ve yükselen titreşime bağlı olarak kıl köküne bağlı düz kasların kasılarak tüyleri dikleştirmesi ile tezahür eden bir fenomendir. Bu fenomen halk arasında gerek fiziksel, gerek ruhsal durumla ilintilendirilmek suretiyle "tüylerin diken diken olması" cümlesiyle de ifade edilir.

Bazı bilim çevrelerinin "Deri orgazmı" olarak da ifade ettikleri "deri ürpermesi ve tüylerin dikleşmesi" durumu bilinçli duygusal yüklenme sonucunda veya astral projeksiyon deneyimi esnasındaki frekans yoğunlaşmasına bağlı olarak da gerçekleşebilmektedir. Ayrıca astral projeksiyon esnasında soğukluk hissi de oluşmaktadır ki bu durum frekans ( titreşim ) artışına bağlı hal değişiminin bir sonucu ve her ruhsal olayın fiziksel bir yansıması olduğunun da delili niteliğindedir. ( Çok soğuk nedeniyle oluşan üşüme hissinin vücudun "titremesine" sebep olması da konunun fiziksel yönüyle lintilidir. )

Kur'an'da "Deri ürpermesi" Zümer suresinin 23. ayetinde Allah bilinci yüksek olan insanların, Kur'an'ın ilmi ve ruhi tesirleri nedeniyle deneyimledikleri his olarak yer almaktadır. ( Ayetteki "Zikr" ( Hatırlama ) kelimesi Kur'an'ı temsil etmektedir. )

39/23 Allahu nezzele ahsenel hadisi kitaben muteşebihen mesaniye TAKŞEİRRU MİNHU CULUDULLEZİNE yahşevne rabbehum SUMME TELİNU CULUDUHUM VE KULUBUHUM İLA ZİKRİLLAH zalike hudellahi yehdi bihi men yeşa' ve men yudlilillahu fe ma lehu min had

( En güzel sözü, benzetmeli ikili kitap olarak Allah indirdi. O Rab’lerinden korkanların O’ndan DERİLERİ ÜRPERİR. Sonra ALLAH'IN HATIRLAMASINA DERİLERİ VE KALPLERİ YUMUŞAR. Bu Allah’ın yönlendirmesidir. Onunla dilediği kimseyi yönlendirir. Allah kimi saptırırsa, artık ona yönlendiriciden yoktur. )

Ayette yer alan "önce deri ürpermesi ve ardından derinin ve kalbin yumuşaması yani huzura, dinginliğe erişilmesi" tasviri aynı zamanda astral projeksiyon deneyimini tanımlamaktadır. Zira insanın bedenden ayrılarak süptil öz varlığını algılama deneyimi olan astral projeksiyon süreci de önce titreşim artışına dayalı soğukluk hissi ve "deri ürpermesi" ile başlamakta ve titreşimin maksimuma çıkmasının ardından oluşan bir "kopma" hissi akabinde dingin ve huzurlu bir "hale" geçiş ile devam etmektedir. 

İşte yukarıda anılan bu "hal" bir "tatmin" hissini de beraberinde getirmektedir ki Ra'd suresinin 28. ayetinde kalplerin sadece ve sadece Allah'ın zikredilmesiyle tatmin olabileceği bildirilmektedir.

13/28 Ellezine amenu ve tatmeinu kulubuhum bi zikrillah e la bi zikrillahi tatmeinul kulub

( Onlar inanırlar ve kalpleri, Allah’ın hatırlanması ile tatmin olur. İyi bilin ki, kalpler Allah’ın hatırlanması ile  tatmin olur. )

Ayetteki "Kalbin tatmin olması" ifadesi ilme dayalı ruhsal dinginliği ve huzuru temsil etmektedir. "Ruh" ( Bilinç ) kelimesinin teşbihi ifadesi "Kalp" kelimesidir ki bu nedenle ayetlerde "kalbin akletmesi" kavramı yer almaktadır.

19 Ocak 2023 Perşembe

9. Senfoni

Senfonileriyle müzik tarihine geçmiş olan Ludwig Van Beethoven, Franz Schubert, Gustav Mahler, Malcolm Arnold, Kurt Atterberg, Anton Bruckner, Antonín Dvořák, Alexander Glazunov, David Maslanka, Vincent Persichetti, Alfred Schnittke, Roger Sessions, Ralph Vaughan Williams gibi klasik batı müziği bestecilerinin senfoni* adetlerinin 9 ile sınırlı kalmış olması ve bazılarının 10. senfoniyi tamamlayamadan ölmeleri hep ilgi çeken ve "9. Senfoni laneti" olarak anılan bir konu olmuştur. 666 sayısının nümerolojik değeri de olan 9 sayısı okültizmde sihrin ve negatif frekansın sembolü addedilmektedir. İncil'de 666 sayısının "insanı simgeleyen canavarın sayısı" olarak tanımlandığı ayetin numarası da 18'dir. ( 18 ... 6+6+6 ... 666 ... "9" ) 

( Evvelki bölümlerde  432 Hz.'lik frekansın spiritüel tesirlerinden bahsedilmişti. 4+3+2 = 9 )

* "Symphony" ... "Sym" ( Toplu, Birleşmiş ) + "Phony" ( Ses ) ... "Toplu Ses"

Beethoven'in son senfonisinin ismi de "9. Senfoni" olup, bu senfonide "insan sesi" ilk defa kullanılmıştır. Senfoninin süresi olan 74 dk'lık süre de, CD'lerin kayıt süresi olarak belirlenmiştir. ( "Beethoven" kelimesi 9 harften oluşmaktadır. )

9. Senfoninin koro vasıtası ile okunan sözlerini oluşturan marş da 63 ( 6+3 = 9 ) satırdan oluşmaktadır.

"O Freunde, nicht diese Töne!
Sondern laßt uns angenehmere anstimmen,
Und freudenvollere.

Freude, schöner Götterfunken,
Tochter aus Elysium,
Wir betreten feuertrunken,
Himmlische, dein Heiligtum!
Deine Zauber binden wieder,
Was die Mode streng geteilt;
Alle Menschen werden Brüder,
Wo dein sanfter Flügel weilt.

Wem der große Wurf gelungen,
Eines Freundes Freund zu sein,
Mische seinen Jubel ein!
Ja, wer auch nur eine Seele
Sein nennt auf dem Erdenrund!
Und wer's nie gekonnt, der stehle
Weinend sich aus diesem Bund.

Folgen ihrer Rosenspur.
Küsse gab sie uns und Reben,
Einen Freund, geprüft im Tod;
Wollust ward dem Wurm gegeben,
Und der Cherub steht vor Gott!

Froh, wie seine Sonnen fliegen
Durch des Himmels prächt'gen Plan,
Laufet, Brüder, eure Bahn,
Freudig, wie ein Held zum Siegen.

Freude, schöner Götterfunken,
Tochter aus Elysium,
Wir betreten feuertrunken,
Himmlische, dein Heiligtum!
Deine Zauber binden wieder,
Was die Mode streng geteilt;
Alle Menschen werden Brüder,
Wo dein sanfter Flügel weilt.

Seid umschlungen Millionen.
Diesen Kuß der ganzen Welt!
Brüder! über'm Sternenzelt
Muß ein lieber Vater wohnen
Ihr stürzt nieder Millionen?
Ahnest du den Schöpfer, Welt?
Such' ihn über'm Sternenzelt!
Über Sternen muß er wohnen.

Freude schöner Götterfunken,
Tochter aus Elysium,
Wir betreten feuertrunken
Himmlische, dein Heiligtum!
Seid umschlungen Millionen!
Diesen Kuß der ganzen Welt!

Freude, Tochter aus Elysium!
Deine Zauber binden wieder,
Was die Mode streng geteilt.
Alle Menschen werden Brüder,
Wo dein sanfter Flügel weilt.

Seid umschlungen, Millionen!
Diesen Kuß der ganzen Welt!
Brüder! über'm Sternenzelt
Muß ein lieber Vater wohnen.
Seid umschlungen!
Diesen Kuss der ganzen Welt!
Freude schöner Götterfunken!
Tochter aus Elysium!
Freude, schöner Götterfunken! Götterfunken!"

Kur'an'da "insan sesinden" bahsedilen 31/19 kodlu ilk ayetteki "Savt" ( Ses ) kelimesinin sıra numarası 9 olup, ayette de 18 ( 1+8 = 9 ) kelime bulunmaktadır.

31/19 Ve (1) aksid (2) fi (3) meşyi (4) ke (5) ve (6) ağdud (7) min (8) SAVTİ (9) k (10) inne (11) enkera (12) el (13) asvati (14) le (15) savtu (16) el (17) hamir (18) 

( Ve yürüyüşünde kesad, doğal ol ve SESİNİ kısıp alçalt. Kesinlikle seslerin en çirkini eşeklerin sesidir. )

"Savt" ( Ses ) kelimesinin "İblis'in sesi" anlamında yer aldığı 17/64 kodlu ayette 9 ve 11 nümerolojisi bulunmaktadır.

17/64 VE (1) İSTEFZİZ (2) MEN (3) İSTETA'TE (4) MİN (5) HUM (6) Bİ (7) SAVTİ (8) KE (9) ve (10) eclib (11) aley (12) him (13) bi (14) hayli (15) ke (16) ve (17) racili (18) ke (19) ve (20) şarik (21) hum (22) fi (23) el (24) emvali (25) ve (26) el (27) evladi (28) veid (29) hum (30) ve (31) ma (32) yeidu (33) humu (34) eş (35) şeytanu (36) illa (37) ğurura (38) 

( VE ONLARDAN KİME İSTİDATIN OLURSA SESİN İLE YERİNDEN KIMILDAT. Atlarınla ve yayalarınla üzerlerine yönel. Onlara malda ve çocuklarda ortak ol. Onlara vaad et. Ve şeytan onlara aldatmanın haricinde vaad etmez. )

- Ayetin kodunun ( 17/64 ) nümerolojik değeri 9 sayısını vermektedir. ( 1+7+6+4 = 18 ... 6+6+6 ... 666 ... "9" )

- Ayetin, "Savt" kelimesini içeren ilk cümlesi 9 kelimeden oluşnaktadır.

- Ayetteki kelime adedi 38 olup, bu sayının nümerolojik değeri 11 olmaktadır. ( 3+8 = 11 )

Ayrıca bkz. 

https://kuranilmi.blogspot.com/2019/09/sihirli-9-says.html?m=1

Rakamların nümerolojik gizemi

Sayıları oluşturan temel değerler olan "Rakamların" isimleri ve isimlerinin kelime değerleri* şöyledir.

( * Kelimeyi oluşturan harflerin alfabedeki sıra değerleri toplamı )

Sıfır : 72 ... 9

Bir : 35 ... 8

İki : 38 ... 11

Üç : 30 ... 3

Dört : 69 ... 6

Beş : 31 ... 4

Altı : 51 ... 6

Yedi : 51 ... 6

Sekiz : 83 ... 11

Dokuz : 91 ... 1

- Rakamların isimlerini oluşturan toplam harf adedi = 38 ... "11"

- Rakamların ( 0 - 9 ) toplamı = 45 ... "9"

- Rakamların isimlerinin kelime değerlerinin toplamı = 551 ... "11"

Yukarıdaki üç durumda 9/11 ve 11 nümerolojisi tezahür etmektedir. 

İdeal alfabe olan yani ağızın telaffuz edebileceği her ses için ayrı bir harfin bulunduğu yegane alfabe olan Türkçe alfabede 29 ( 2+9 = 11 ) harf olması da konu bağlamında dikkat çekmektedir. Ayrıca Türkçe alfabedeki 10. ve 11. harfler, şekil itibarıyla 1 rakamına benzeyen "I" ve "İ" harfleridir. 

- 2** ( İki ) ve 8 ( Sekiz ) rakamlarının kelime değerlerinin ( 38 ve 83 ) nümerolojik değerleri 11 sayısını vermektedir. Bu durum, 8 ve 11 sayılarının düalitenin, döngünün, yeni döngü başlangıcının, halden hale geçişin, boyut portalından geçişin ve sonsuz döngünün nümerik sembolleri olmaları ile uyum arzetmektedir. ( ** 2 sayısı 11 sayısının nümerolojik değeridir. )

- 0 rakamının ismi olan "Sıfır" kelimesinin "kelime değerinin" nümerolojik değeri 9 olmaktadır. Sadece 0 ve 9 sayıları, kendileri ile yapılan çarpım işlemlerinin nümerolojik sonucu olabilen sayılardır. ( Örnek : 5 x 0 = 0, 6 x 9 = 54 ... 5+4 = 9 ) 

Ses sisteminde yer alan 7 notanın ( Do, Re, Mi, Fa, Sol, La, Si ) isimlerini oluşturan hece formundaki kelimelerin kelime değerlerinin toplamı 191 olup bu sayının nümerolojik değeri de 11 sayısını vermektedir. ( 1+9+1 = 11 ve ayrıca sayıda da 9/11 sembolündeki rakamlar yer almaktadır. ) Nota adedi olan 7 sayısının, 11 nümerolojisiyle birlikte tezahürü döngüsel düalitenin sembolü olan "Seb'an minel mesani" ( İkili Yedi )*** kavramı açısından önem arzetmektedir. 

*** Blogun ana sayfasının sol üstündeki arama penceresine "İkili Yedi" yazılmak suretiyle bu konuya ilişkin bölümlere erişilebilir.