30 Nisan 2018 Pazartesi

Vadi ve Bilginin Ses ile İletimi

Ses bilgi kodları, bir plak üzerine kayıtlandığında plak yüzeyinde VADİ şeklinde çukurlar oluşur. İğne bu vadilerden sürtünerek geçmek suretiyle sesin açığa çıkmasını sağlar. 



Dolayısıyla ses olarak kodlanan bilgileri kayıtlamak için VADİ formundaki yapıya ihtiyaç duyulmaktadır. 

Musa'nın vahiy yoluyla bilgiye erişimi de SES kanalıyla gerçekleşmiştir. Ve Musa, bilgi içeren SESe, Tuva isimli bir VADİde nail olmuştur.

20/11 - Fe lemma etaha NUDİYE ya musa ( Böylece oraya vardığında SESLENİLDİ "Ey Musa." )
20/12 - İnnı ene rabbüke fahla' na'leyk inneke bil VADİl mukkaddesi tuva ( Kesinlikle ben, ben senin Rab’binim. O halde ayakkabını çıkar. Kesinlikle sen kutsal VADİ Tuva' dasın. )

Vadide bilginin ses ile aktarımını içeren ayet.

26/225 - E lem tera ennehüm fı külli VADİn yehımun ( Görmedin mi ki kesinlikle onlar her VADİnin içinde belirsiz fikirlerde düşüncelerde dolanırlar. )

Vadi ve düşünce, bilgi kavramlarının birlikte yer aldığı ayet.

27/18 - Hatta iza etev ala VADİn nemli kalet nemletün ya eyyühen nemlüdhulu mesakineküm la yahtımenneküm süleymanü ve cünudühu ve hüm la yeş'urun ( Nihayet karıncalı VADİye yettiklerinde, bir karınca "Ey karıncalar, meskenlerinize girin ki Süleyman ve orduları, farketmezlerken sizi ezmesinler." dedi. )

Vadideki bilgi iletişimine ilişkin bir başka ayet.

28/30 - Fe lemma etaha nudiye min şatııl VADİl eymeni fil buk'atil mübaraketi mineş şecerati en ya musa innı enellahü rabbül alemın  ( Oraya yettiğinde, bereketli yerdeki VADİnin sağındaki ağaçtan "Ey Musa, kesinlikle ben, ben alemlerin Rab’bi Allah' ım." diye seslenildi. )

79/16 - İz nadahu rabbühu bil VADİmukaddesi tuva ( Zamanında Rab’bi ona kutsal VADİ Tuva' da seslendi. )

Vadide bilginin ses ile aktarımını içeren ayetler.

89/9 - Ve semudellezine cabus sahre bil VAD ( Ve VADİde kayaları yontan Semud. )

Semud'un vadide kayaları yontması ile plak yüzeyinin vadi şeklinde yontularak sesin kayıtlanması arasında bağlantı olabilir mi?








26 Nisan 2018 Perşembe

Vesvese

"Vesvese" kelimesi "Kuruntulu Şüphe" anlamına gelmektedir. "Vesvese" etkisi bir varlığın doğru karar verebilmesini engelleyen bir olgu olup, şeytanın temel saptırma metodur. Vesvese yaratan bir söz veya cümle, içinde doğru bilgiyi içermekle birlikte, söylenişindeki kurgulama ve vurgulama vasıtasıyla muhatabını kararsızlığa ve şüpheye, bunun nihayetinde de yanlış karar vermeye sürüklemektedir.

Allah'ın ilminden başka bir ilmi olmayan, kendi ilmini oluşturma yeteneği de olmayan şeytan, ilahi ilmi söylemiyle saptırmak ve eğriltmek suretiyle varlıkları aldatmaktadır.

"Vesvese" kelimesi ilk kez A'raf suresinin 7/20 kodlu ayetinde geçmektedir. Ayet kodundaki "9" nümerolojisi ( 7+2+0 = "9" ) okült satanizmdeki nümeroloji açısından önemlidir. Zira "9" sayısı satanik nümerolojide ilahi mühür olan "6" sayısının tersini ifade etmektedir. Bir başka deyişle Allah'a itaatsizliği ve zıtlığı ( düalite ) sembolize etmektedir.

7/20 - Fe VESVESE lehümeş şeytanü li yübdiye lehüma ma vuriye anhüma min sev'atihima ve kale ma nehaküma rabbüküma an hazihiş şecerati illa en tekuna melekeyni ev tekuna minel halidın ( Şeytan onların ayıplarından, çirkinliklerinden o onlara gizlenmişleri, örtülmüşleri onlara açığa çıkarmak için onlara VESVESE verdi. "Rab’biniz, ancak iki melek veya ebedilerden olursunuz diye sizi şu ağaçtan men etti." dedi. )

Ayette görüleceği üzere şeytan esas itibarıyla "belirsiz bir cümle" kurmaktadır. Yani ;

a- Ağaca yaklaşılınca iki melek veya ebedilerden olunuyor diye mi Allah ağaca yaklaşmayı men etti? ( Yani Allah insanın melek gibi ve ebedi olmasını istemiyor mu ? )

b- Ağaca yaklaşılmaması iki melek veya ebedilerden olunabilme koşulu mu? 

Bu noktada, insan idrak etme, yorum yapma ve karar verme aşamasındadır. Ya Allahü Teala'nın telkini ve tesiri ile idrak zafiyeti gösterecek ve ağaca yaklaşmanın melek gibi veya ebedi olabilmek için gerekli olduğunu düşünecek ve bu şekilde Allah'a isyan edip şeytana uyacak, ya da yine Allahü Teala'nın telkini ve tesiri ile idrak mukavemeti gösterecek ve ağaca yaklaşmamanın melek gibi veya ebedi olabilmenin tek koşulu olduğunu kavrayabilecektir. 

"Vesvese" kelimesinin son kez geçtiği ayet ise Nas suresinin 114/5 kodlu ayetidir. 

114/5 - Ellezi YÜVESVİSÜ fi sudurin nas( O insanların göğüslerine VESVESE veren, )

Ayet kodundaki "11" nümerolojisi ( 1+1+4+5 = 11 ) yine okült satanizm nümerolojisi açısından önemlidir. Zira satanik nümerolojide "11" sayısı Allahü Teala'nın üzerinde ( haşa ) olmayı sembolize etmektedir.

"Vesvese" kelimesinin ilk kez ve son kez geçtiği ayetlerin kodlarının nümerolojik değerleri yanyana yazıldığında 9 ve 11 sayıları ortaya çıkmaktadır. "9/11" nümerolojisi satanizmin temel sembollerindendir.










25 Nisan 2018 Çarşamba

Büyük Kurtuluş ( Fevzül Azim )

Kur’an’da Cennet ortamına ermenin Büyük Kurtuluş ( Fevzül Azim ) olduğu ilahi nümerolojiye dayalı bir sistematik ile bildirilmektedir. Bu bilgi, dünya hayatının yanıltıcı ve aldatıcı bir ilüzyon olduğunu, "Olması Gereken" ve "Sistemin Kuralı" olarak bilinegelen olguların esas itibarıyla "Olmaması Gereken" ve "Sistemin Yanlış İşleyişi" olduklarını vurgulamaktadır.

Cennet’e ermenin Büyük Kurtuluş olması yeni bir sürecin başlamasını tanımlamaktadır. İlahi nümerolojide yeni döngü başlangıcı “8” sayısı ile sembolize edilmektedir. Kur’an’da “Fevzül Azim ( Büyük Kurtuluş ) ifadesi ilk kez Nisa suresinin 4/13 ( 4+1+3 = “8” ) kodlu ayetinde geçmektedir.

4/13 - Tilke (1) hududü (2) allah (3) ve (4) men (5) yütı (6) allahe (7) ve (8) rasule (9) hu (10) yudhıl (11) hü (12) cennatin (13) tecrı (14) min (15) tahti (16) ha (17) el (18) enharu (19) halidıne (20) fı (21) ha (22) ve (23) zalike (24) el (25) FEVZ (26) EL (27) AZİM (28) ( Bunlar Allah’ ın hudutlarıdır. Kim Allah’a  ve onun resulüne itaat ederse, onu içinde ebedi olacağı, altlarından nehirler akan bahçelere sokar. İşte bu BÜYÜK KURTULUŞTUR. )

Ayette “28” kelime bulunmakta olup, bu durum da “10” ve “1” nümerolojisini işaret etmektedir.

 “Fevzül Azim ( Büyük Kurtuluş ) ifadesinin son kez geçtiği ayet ise Tegabun suresinin 64/9 kodlu ayetidir. Ayet kodunda “19” yani “10” ve “1” nümerolojisi ( 6+4+9 = 19 … 1+9 = 10 … 1+0 = “1” ) bulunmaktadır.


64/9 - Yevme (1) yecme'u (2) küm (3) li (4) yevmi (5) cem'ı (6) zalike (7) yevmü (8) et (9) teğabuni (10) ve (11) men (12) yü'min (13) bi (14) allahi (15) ve (16) ya'mel (17) salihan (18) yükeffir (19) an (20) hü (21) seyyiati (22) hi (23) ve (24) yüdhıl (25) hu (26) cennatin (27) tecri (28) min (29) tahti (30) ha (31) el (32) enharu (33) halidine (34) fi (35) ha (36) ebeden (37) zalike (38) el (39) FEVZÜ (40) EL (41) AZİM (42) ( O gün, toplanma gününde sizi toplar. Bu kar zarar günüdür. Kim Allah’a  inanırsa ve iyilik yaparsa, ona kötülüklerini örter ve onu altlarından nehirler akan, içinde ebediyen ebedi olacakları bahçelere sokar. Bu BÜYÜK KURTULUŞTUR. )

Ayette “42” kelime olması da ilahi mühür olan “6” sayısı açısından önem arzetmektedir.

23 Nisan 2018 Pazartesi

23 Nisan 1921 ( Çocuk, Ruh ve Göksel Egemenlik )

40 Matta 18/3 "Size doğrusunu söyleyeyim, dönüştürülüp, KÜÇÜK ÇOCUKLAR gibi olmadıkça, GÖKLERİN EGEMENLİĞİ’ne asla giremezsiniz.”

40 Matthew 19 14 İsa, "Bırakın ÇOCUKLARI" dedi. "Bana gelmelerine engel olmayın! Çünkü GÖKLERİN EGEMENLİĞİ BÖYLELERİNİNDİR." 

RUHsal temizlik ve arınma, Cennete ( Yarı Süptil Alem ) geçebilmenin temel koşuludur. İncil’in Matta suresinin 18/3 kodlu ayetinde çocukların ruhsal yönden henüz kirlenmemiş oldukları dolaylı teşbih yoluyla vurgulanmakta ve inanan kulların ruhlarını temizlemelerinin Cennete ( GÖKLERİN EGEMENLİĞİ ) intikal için ön koşul olduğu bildirilmektedir.

Ayet kodunu ( 18/3 ) oluşturan rakamlar toplandığında ( 18+3 = 21 ) “21” sayısı elde edilmektedir ki bu sayı RUH kelimesinin Kur’an’daki tekrar adedi ve nümerolojik sembolüdür.

"23 Nisan", 1921'de çıkarılan 23 Nisan'ın Milli Bayram Addine Dair Kanun ile, Türkiye'nin ilk ulusal bayramı olmuştur.” Daha sonra Atatürk bu bayramın ismini “Ulusal EGEMENLİK ve ÇOCUK Bayramı” olarak değiştirmiştir.

İlk Türk ulusal bayramının 19”21” tarihinde ilan edilmesi ve daha sonra bu bayramın “EGEMENLİK” ve “ÇOCUK” kavramlarıyla özdeşleştirilmesi ilahi kavramlar ve nümeroloji açısından dikkat çekmektedir. ( Öte yandan TBMM'nin kuruluş yılı 23.04.1920 olup, bu tarihin nümerolojik değeri de "21" sayısını vermektedir. 2+3+0+4+1+9+2+0 = "21" )

Ayrıca Atatürk’ün “İSTİKBAL GÖKLERDEDİR.” sözü de İncil’in 18/3 kodlu ayetindeki “GÖKLERİN EGEMENLİĞİ” kavramı açısından önem arzetmektedir. ( İstikbal = Refah, Baht Açıklığı ... Cennet ortamı )

Müzemmil suresinin aşağıda yer alan 17. ayetinde ( 17 … 1+7 = 8 Yeni Döngü sembolü ) Ayağa Kalkış Günü’nde ( Yevmel Kıyameh ) / Ayrışım Günü ( Yevmel Fasl ) / Din Günü’nde / Yevmed Din ), üst alemlere erişme liyakatini kazanmış olanların son enkarnasyon safhasını arınmış, saflaşmış “çocuklar” olarak deneyimleyecekleri ve böylelikle göklerin kapılarından geçerek cennete ( Sevgi Planı ) girecekleri bildirilmektedir.

73/17 - Fe keyfe tettekune in kefertüm YEVMEN yec'alul VİLDANE ŞİBEN ( O halde, eğer inkar ederseniz ÇOCUKLARI AK SAÇLI İHTİYAR kılan o GÜNDEN nasıl sakınacaksınız? )


“Çocukların ak saçlı ihtiyar kılınması” ifadesindeki “ihtiyar” kelimesi idraki olgunluğa erişmişliği, “çocuk” kelimesi ise tazeliği, saflığı, arınmışlığı ve yeni başlangıcı sembolize etmektedir.

17 Nisan 2018 Salı

İki Melek ve Ebediyet


İnsanın, ruhsal tekamül süreci içinde, cennet adı verilen yarı süptil alem deneyimi sonrasında ilahi sistemdeki kader mekanizmasının işleyişinde görev alacak varlıklara ( melekler gibi ) dönüşme durumunun olduğu A’raf suresinin 7/20 kodlu ayetinde bildirilmektedir. İnsanları saptırmak için kullandığı yegane yöntemi ilahi ilmi çarpıtmaya dayalı söylemler ve telkinler olan şeytanın, bu icraatı esnasında engelleyemeyeceği ve istemeyeceği bir şekilde inanan insanların bilgilenmelerini sağladığına ilişkin ipucu verilmektedir. Bu durum, tuzak kurarak insanları kendi yolundan saptırmaya çalışanlar için yüce Rab’bimizin tesis etmekte olduğu ilahi tuzağın bir tezahürü ve akıbetidir.

7/20 - Fe vesvese lehümeş şeytanü li yübdiye lehüma ma vuriye anhüma min sev'atihima ve kale ma nehaküma rabbüküma an hazihiş şecerati illa en tekuna MELEKEYNİ EV TEKUNA MİNEL HALİDIN ( Şeytan onların ayıplarından, çirkinliklerinden o onlara gizlenmişleri, örtülmüşleri onlara açığa çıkarmak için onlara vesvese verdi. "Rab’biniz, ancak İKİ MELEK VEYA EBEDİLERDEN olursunuz diye sizi şu ağaçtan men etti." dedi. )

Bu ayette cinlerden olan şeytan, yaratılış sonrasında cennet ve ötesindeki sonsuz yaşam sürecine başlamış olan insana ve eşine, “ağaca yaklaşmaları” yani şeytanın kendi soy ağacı ile CİNsel ilişkiye girmeleri durumunda “melek” veya “ebedi” olacaklarını iddia ederken aslında bu kelime oyunlu aldatma cümlesinde istemeden de olsa gerçeği söylemek zorunda kalmaktadır. Zira Allahü Teala insana iki melek veya ebedilerden olabilmeleri için “O ağaca yaklaşmayın.” demiştir.

Kur’an’da Melek kelimesi "88" kere, Şeytan kelimesi de "88" kere tekrarlanır. Bu durum şeytanın gerçeğin ardına saklanarak yani gerçeği kullanarak aldatmasının bir ispatı niteliğindedir.

"88" sayısı, “Düalite” ( İkilik ), “Sonsuzluk / Sonsuz Döngü ve “Melek” kavramlarının nümerik ifadesidir. Zira 2 adet 8 aynı zamanda “İki Melek” ve “İki Sonsuzluk” kavramlarını sembolize etmektedir.

Yukarıdaki ayetin kodundaki ( 7/20 ) "İkili Yedi" tezahürü de yaratılıştaki düalite ve döngüyü sembolize etmektedir.

15 Nisan 2018 Pazar

Şeytanın Nitelikleri


Dünya hayatını mutsuzluk ve huzursuzluk ortamına yani cehehheme dönüştürmeye çalışan İblis ve onun neferi insan ve cin şeytanlarının düşünsel nitelikleri ve sıfatları, ayet kodlarıyla  örneklendirilmek suretiyle aşağıda özetlenmiştir. ( "Şeytan" kelimesi bir isim değil sıfat olup Arapça'da "Helak olan/eden, Mahvolan/Mahveden, Yanan/Yakan, Kaynayan/Kaynatan, Uzaklaştıran" anlamlarına gelmekte ve hem insanlar hem de cinler için kullanılmaktadır. Bu kelime İbranice'de "Satan" olarak telafuz edilir ve "Düşman" anlamında kullanılır. )

Öncelikle İblis kelimesinin anlamını ve bu kelimeden türemiş bazı kelimeleri incelemek gerekir.

İblis = Ümit yitirten, Ümitsiz kılan, Ümidi ortadan kaldıran

30/49 - Ve in kanu min kabli en yünezzele aleyhim min kablihı le MÜBLİSIN (Ve kesinlikle onlara indirilmesinden önce, ondan önce ÜMİTSİZLER idiler. )

Oblivion = Farkında olmama, Bilincinde olmama, Unutma 
( 58/19 Şeytan onların üzerini istila etti de onlara Allah' ı hatırlamayı UNUTTURDU. İşte  onlar şeytanın grubudurlar. İyi bilin ki, kesinlikle şeytanın grubu, onlar hasarlanırlar. ) 
Oublier = Unutmak ( Fr. )
Obelisk = Dikilitaş ( Kur'an'da münker addedilir. )
Abolish = Bozmak, İptal Etmek, Feshetmek, Ortadan Kaldırmak
Ablation = Toksik madde sebebiyle vücudun bir kısmının kaybedilmesi veya vücudun bir kısmının fonksiyonun kaybedilmesi

İblis’in etkisiyle ruhsal bozulmaya maruz kalan insan veya cin şeytanı;

KİBİRLİDİR ( MÜTEKEBBİR ) :

Kendisini belirli açılardan veya her açıdan diğer kimselerden  üstün görür, özel ve hatta ilahi olarak seçilmiş bir kimse olduğuna kendini inandırır. Aynı alem içindeki yaratılmışlar arasında üstünlük veya hiyerarşi olmadığı, sadece eşitlik olduğu gerçeğini inkar eder. Kibir kavramı, “Yaratılışın” ve “Ruhsal Tekamül” olgusunun tezahür etmesinin temel sebebidir. ( 40/27, 40/35 )

KÜÇÜMSEYEN / AŞAĞILAYANDIR ( MUDHİN ) :

Kibir özelliğinin bir sonucu olarak, toplum içerisinde kendisini öne çıkarabilmek ve üstün gösterebilmek amacıyla diğer kimseleri aşağılayıcı, küçümseyici tutum ve davranış sergiler. ( 56/81 )

ADALETSİZDİR / HAKSIZDIR ( Bİ GAYRİL HAKK / ADL ) :

Olaylara ve olayların sonuçlarına ilişkin olarak daima kendi menfaatine ve lehine  olacak şekilde veya  kendisine menfaat sağlama potansiyeline sahip olduğuna inandığı kimselerin lehine olacak şekilde hükümler verir. Bu noktada haksız ve adaletsiz şekilde zarar gören kimselerin varlığı umurunda olmaz. Hatta onların bu şekilde karşılık almalarının gerektiğine kendisini ikna eder. ( 2/61, 7/33-146, 10/23, 28/39, 40/75, 41/15, 42/42, 46/20 )

YALANCIDIR ( KAZİB ) :

Sonucunda ferdi ve maddi menfaat olmasına bağlı olarak her durumda ve koşulda yalan söyleyebilir. 
( 6/28, 9/42 )


DEDİKODUCUDUR ( HEMMAZ ) : Menfaati doğrultusunda tehdit addettiği insanların arkasından konuşur, onları çekiştirir, laf taşır ve insanların itibar kaybetmelerini sağlamaya çalışır. ( 68/11 )

BOZGUNCUDUR ( MÜFSİD ) :

Kendisine menfaat sağlamak, kendisi hakkındaki farkındalığı artırabilmek, ön plana çıkabilmek ve kendisini üstün kılabilmek için düzen içinde akan bir sistemi, sonunda kendisinin de zarar göreceğinin farkında olmadan, fitne ve tuzak mekanizmalarıyla bozmayı göz alabilir. ( 2/12 )


ÖFKELİDİR ( ĞADBAN )


Sürekli olarak şüphe ve korku duygularının esareti altında olmasından dolayı kendine ve çevresine karşı öfke doludur. En basit iletişimde dahi aniden öfkelenip, kontrolünü kaybedebilir. ( 1/7, 2/90, 7/71 )

ZORBADIR ( CEBBAR ) :

Dünyevi menfaat elde etme ve kibir duygusunu tatmin etme hırsının etkisiyle, diğer kimseleri belirli bir tutum ve davranış içinde olmaya zorlayabilir. ( 11/59, 14/15 )

İNATÇIDIR ( MARİD / ANİD ) : Nefsani arzularına ulaşabilmek konusunda obsesyon derecesinde saplantılı ve inatçıdır. Ferdi menfaatini elde edebilmek için, her yolu  mübah saymak suretiyle ilerlemekten geri durmaz. ( 11/59, 37/7 )

ZALİMDİR ( ZALİM) :

Adaletsiz ve haksız davranışlarının diğer kimseler için yaratacağı olumsuz sonuçları dikkate almaz, hatta bu sonuçların tezahür etmesi için bizzat çaba sarfeder. Olumsuz sonuçlardan etkilenen kimselerin mağduriyeti karşısında ise soğukkanlı ve duyarsız bir tutum sergiler. ( 2/95-140-145-193, ........... )

KISKANÇTIR ( HASİD ) :

Kendi konumunu, durumunu ve imkanlarını daima diğer kimselerinkiyle karşılaştırır. Bu karşılaştırma sonucunda, kendi sübjektif algısına ve değerlendirmesine göre bir kimsenin herhangi bir konuda kendisine göre daha iyi durumda olduğunu düşündüğü takdirde o kimse hakkında nefret ve öfke duygularını üretmeye başlar ve onu düşman ilan eder. ( 48/15, 113/5 )  

AKILSIZDIR ( SEFİH ) :

En akıllı ve zeki kimsenin kendisi olduğuna kendisini ikna etmek ve inandırmak suretiyle en büyük akılsızlığı yapmakta olduğunun farkında değildir. Ona göre diğer kimseler sadece akılsız, beceriksiz ve dışarıdan akıl verilmeye muhtaç bir güruhtan ibarettir. ( 2/13-130, 72/4 )

HAİNDİR ( HAİN ) :

Kolektif bilinç, Birliktelik ve Teklik ( Singülarite ) kavramları gelişmemiş olduğu için, yine ferdi menfaate dayalı bir durum ile karşılaştığında, bulunduğu duruma birlikte ulaştığı veya o durumu birlikte sürdürmekte olduğu kimselere sırtını dönebilir, onları zor duruma sokacak ve zarar görmelerini sağlayacak tutum ve davranışlar sergileyebilir. ( 4/105-107, 5/13, 8/58, 22/38, 40/19 )

AHLAKSIZDIR ( FAHİŞ ) :

Ferdi menfaat beklentisi olması durumunda, “özgürlük” ve “deneyerek öğrenme” kavramlarının ardına sığınmak suretiyle toplumsal değerlere ve dini sınırlara aykırı olacak her türlü tutum ve davranışı sergileme potansiyeli mevcuttur. ( 2/169-268, 24/19 )

TUZAK KURANDIR ( MAKİR ) :

Diğer kimseleri kullanmak suretiyle dünyevi ve maddi hedeflerine erişebilmek amacıyla yalan söylemler ve davranışlarla tuzak niteliğinde gerçek dışı senaryolar üretebilir ve yandaşlarını, işbirlikçilerini bu yönde organize edebilir. Eş, dost ve akraba gözetmeksizin çevresindeki kimselerin bu aldatıcı yönlendirmeden zarar görmelerine sebebiyet verebilir. Nihayetinde oluşan sonuç ile yani tuzak kurmuş olması ile kibirlenebilir. Kurduğu tuzaktan zarar görmüş olan kimseleri de, onlar için olası en iyi sonucun bu olduğuna ikna etmeye çalışır. ( 3/54, 6/123-124, 8/30, 10/21, 12/102, 13/42, 16/26, 27/50-70, 35/10, 71/22 )

ALDATANDIR ( HADİ ) :

Yalan söylemler, samimi olmayan tutum ve davranışlar ile hedefinde olan kimseleri yanlış yönlendirir ve onların zarar görmelerine sebebiyet verir. Gerçek dışı olana itibar etmek ve diğer kimseleri de aynı tutuma sevketmek suretiyle başta kendisi olmak üzere herkesi aldatır. ( 2/9 )

İNKARCIDIR ( KAFİR ) :

Apaçık gerçeği kabul etme veya etmeme seçimi yapmak durumunda kaldığında, ferdi menfaat muhasebesi yapar. Bu hesap sonucunda zararlı çıkacağını ve zorluklarla karşılaşmak durumunda kalacağını düşünmesi halinde tereddüt etmeden gerçeği inkar eder. ( 2/19-24-34, 3/32, 4/144 )

İKİYÜZLÜDÜR ( MÜNAFIK ) : Farklı ortamlarda, farklı kimselere daima farklı farklı  davranışlarda ve söylemlerde bulunur. Tutum ve davranışları durumsallık arzeder ve menfaat prensibine göre tezahür eder. Bir başka deyişle bir konu hakkında bir kimseye ifade ettiği düşüncelerinin tam tersini bir başka kimseye ifade edebilir. Bu tutumu “ilişkileri çok iyi yönetmek” olarak addeder. ( 3/167, 4/61, 4/88-140 )

KORKAKTIR ( FEŞİL ) :

Kendisini çevresine “çok güçlü kimse” olarak yansıtmaya çalışmasına rağmen zorluklar karşısında en çok paniğe kapılan ve korkan kendisidir. Hatta kendisinin halletmesi gereken sorunlar ile yüzleştiğinde, korkusundan dolayı bu sorunun çözümünü evvelce aşağıladığı, küçümsediği, aldattığı, ihanet ettiği, inkar ettiği ve zulmettiği kimselerden talep eder. ( 8/43 )

KATİLDİR ( KATİL ) :

İçinde bulunduğu konumun ve durumun, kendi değerlendirmesine göre, imkan vermesi halinde ferdi menfaatine engel olma potansiyeli gördüğü masum kimseleri öldürmekten çekinmez. Hatta işlediği cinayetin diğerlerinin ve toplumun selameti için gerekli bir eylem olduğuna kendisini ikna edebilir. ( 2/72-91, 3/183, 33/26,  )

HIRSIZDIR ( SARİK ) :

Menfaat elde etme hırsının etkisiyle, imkanlarını genişletebilmek amacıyla doğrudan veya dolaylı olarak çevresindeki kimselerin imkanlarının kısıtlanmasına sebebiyet verir. ( 5/38, 12/70-73-81, 15/18, 60/12 )

İFTİRACIDIR ( MÜFTERİ / EFFAK ) :

İşlediği veya kimin işlediğini bildiği suçları ve günahları tereddüt etmeden diğerlerinin üzerine atabilir. “Ben yapmadım.” veya kayırdığı kimse için “O yapmadı.” diyemeyecek kadar zor durumda kalması durumunda ise “Diğerleri yüzünden yaptım.” veya “Yaptı.” diye uydurarak ( iftira atarak ) suçu yine dolaylı olarak diğerlerinin üzerine atabilir. ( 3/24, 4/50, 5/103, 6/24-112-137-138, 7/53, 10/30-60-69, 11/21, 16/87-105-116, 25/4, 26/222, 28/75, 29/13, 45/7, 46/28, 60/12 )

SUÇLUDUR ( MÜCRİM ) :

İblis’in zihin kontrolü altında olması nedeniyle sürekli olarak toplumsal vicdana ve dini hususlara aykırı tutum ve davranış sergilemektedir. ( 6/55-123-124-147, 7/40-84-133, 8/8 ..... )

GÜNAHKARDIR ( FASIK / ESİM ) :

Tutum, davranış ve düşünceleri Allahü Teala’nın bildirdiği dini kurallara aykırı olup, günah kapsamına girmektedir. ( 2/26-99-197 ..... 44/44, 68/12, 83/12 )

DÖNEKTİR ( MÜRTED / NAKİS ) :

Olayların seyrinin ferdi menfaatine ters sonuçlanacağını hissetmesi durumunda, birlikte hareket etmekte olduğu yoldaşlarıyla yolunu ayırabilir. Hatta kendisinin zarar görmemesi için, zarar sonucunu doğuracak unsurların sadece yoldaşlarını etkilemesini sağlayabilmek için çalışır. ( 2/217, 5/54, 8/48 )

AZGINDIR / İLERİ GİDENDİR ( MU’TED / MÜFRAT ) :

Kibir ve menfaat beklentisinin yoğun etkisiyle her türlü vicdani, ahlaki ve dini sınırı aşma eğilimi gösterir. ( 5/87, 6/119, 7/55, 9/10, 10/74, 50/25, 68/12, 83/12 )

ACİZ KILMAYA ÇALIŞANDIR ( MUACİZ ) :

Doğrudan veya dolaylı ilişki de olduğu kimseleri, gücü nispetinde, zayıf düşürmeye, aciz ve çaresiz bırakmaya çalışır. Böylelikle onlar üstünde hakimiyet kurmayı planlar. ( 6/134, 8/59, 9/2-3, 10/53, 11/20, 11/33, ...... 34/38, 72/12 )

ŞÜPHECİDİR ( MÜMTER / MÜRTAB / MURİB ) :

Asla kimseye güvenmez, herkesten ve her şeyden şüphe duyar, herkesi ve her şeyi kendisi için bir risk faktörü olarak görür. ( 2/147, 3/60, 6/114, 10/94, 40/34, 50/25 )

SAVSAKLAYAN ( MÜAVVİK ) :

Bir işi gereği gibi yapmak yerine, yapmış gibi görünerek durumu idare etmeye çalışır. İşini gereği gibi yapmaması nedeniyle oluşacak sorunlardan dolayı da çevresindekileri suçlar. ( 33/18 )

BATILCIDIR ( MÜBTIL ) :

Menfaatine ters olan gerçekleri ve doğruları batıl kılmaya, böylelikle kendisine fayda üretmeye çalışır. ( 7/173, 29/48, 30/58, 40/78, 45/27 )

HIRSLIDIR ( HARİS ) :

Hedeflediği ferdi menfaate erişmek hususunda saplantılı arzuya kapılmıştır. Bu hedefine erişebilmek için kendisi dahil olmak üzere herkese zarar verebilir. ( 2/96 )

SAPIKTIR ( DALL, MÜDILL ) :

Daimi olarak doğruluk ve gerçek yönünde tutum ve davranış sergileme yeteneğinden yoksundur. Doğruluktan sapmıştır. (   1/7, 18/51, 26/20, 28/15, 37/69, 56/92 )

MÜSRİFTİR ( MÜSRİF ) :

Hedefleri doğrultusunda nimeti heba etmeyi göze alır. Örneğin 2 birimlik nimete dayalı ferdi menfaati için 10 kişinin menfaat sağlayacağı 10 birimlik nimeti yok edebilir. ( 5/32, 6/141, 7/31, 7/81, 10/12, 10/83, 21/9, 26/151, 36/19, 40/28, 40/34, 40/43, 43/5, 44/31, 51/34 )

ORTAK / EŞ KOŞANDIR ( MÜŞRİK ) :

Kibir obsesyonu ve hırs nedeniyle kendisini ilahi bir mevkide addederek Allah'a şirk koşar ve çevresindekilerin de kendisini ilah gibi yüceltmelerini bekler. Ayrıca menfaat sağlamayı umduğu diğerlerini de Allah'a ortak koşarak, onlara biyad ve kulluk eder. ( 2/96 )

GÖSTERİŞ YAPANDIR ( MÜRAİ ) :

Tüm eylemlerini samimiyetsiz şekilde icra eder. Tek amacı bu sahte davranışlarla itibar elde edebilmek, diğer kimselerin aciz ve yoksun hissetmelerini sağlayabilmek ve bu yolla aldatıcı tatmin elde edebilmektir. ( 107/6 )

SAVURGANDIR  ( MÜBEZZİR ) :


Nimetlerin kıymetini bilmez. İhtiyaç fazlasının ihtiyacı olup da yoksun kalmışlara verilmesindeki erdemden habersiz olarak nimetleri ziyan eder. ( 17/26-27 )

Aşağıda yer alan “Şeytanlık Testi” sorularının cevap anahtarı vicdanda gizlidir.
1- Kendinizi özel, farklı ve diğer insanlardan üstün görür müsünüz?
2- Her girdiğiniz ortamda öne çıkmayı ve ilgi odağı olmayı arzular mısınız?
3- Daima en son sözü söyleyen olmayı ister misiniz?
4- Paranın satın alamayacağı hiçbir şey olmadığına inanır mısınız?
5- İnsanın hayattaki amacının güç, makam ve paraya ulaşmak olduğunu düşünür müsünüz?
6- En fazlaya ulaşmaya mı en azla yetinmeye mi çalışırsınız?
7- Başkaları zarar görecek dahi olsa, menfaat hedefiniz doğrultusunda yalan söylemeyi uygun bulur musunuz?
8- Çevrenizdeki insanların size hizmet etmek için yaratılmış oldukları hissine kapılır mısınız?
9- İnsanın insanı yönetmesinin gerekliliğine inanır mısınız? Bir başka deyişle toplumda yönetenler ve yönetilenler olması gerektiğine inanır mısınız?
10- İnsanlara asla güvenilmemesi ve herkesin, her şeyin kontrolünüz altında olması gerektiğini düşünür müsünüz?
11- Hiç ihanet ettiniz mi?
12- Ortama ve duruma göre mi davranış ve tutum sergilersiniz, yoksa her ortamda daima karakteriniz doğrultusunda tutum ve davranış mı sergilersiniz?
13- Sizce “ahlaki değerler” kavramı kişiden kişiye göre değişen göreceli bir kavram mıdır?
14- “Dostluğun” da bir çeşit menfaat ve karşılıklı çıkar ilişkisi olduğunu düşünür müsünüz?
15- Hayatta her zaman adil olmak gerekmediğine inanır mısınız?
16- Çevrenizde gelişen veya sebebi olduğunuz, ancak sonucunda menfaat sağlayacağınız bir çatışma, huzursuzluk ve kaos ortamını destekler ve  bundan haz alır mısınız?
17- Fiziksel görünüm, zeka ve maddi imkan unsurlarının insanlar arasındaki derecelendirme kriterleri olması gerektiğine inanır mısınız?
18- Gelir farklılıklarının, toplumsal dinamikler açısından gerekli olduğuna inanır mısınız?
19- İnsanın kendi kaderini kendisinin yarattığını, her türlü sonucu kendisinin belirleyebileceğini düşünür müsünüz?
20- Sizce bir hedef doğrultusunda gösterilen gayret, hedeflenen sonuca ulaşılıp ulaşılamamasından daha önemli olabilir mi?
21- Kötülüğün de iyiliğin de insanların  değer yargılarına göre değişebilen göreceli kavramlar olduklarını düşünür müsünüz?
22- İnsanları size risk ve tuzak potansiyeli olarak görüp sürekli endişe ve korku duyar mısınız?
23- Menfaat için başkalarını aldattığınız ve tuzağa düşürdüğünüz oldu mu?
24- Hiç birisine iftira attınız mı?
25- Sevilmeyi mi, korkulmayı mı tercih edersiniz?
26- «Ben onlara yapmasam, onlar bana yapacak.» düşüncesiyle yapmış olduğunuz ve başkalarının zarar gördüğü eylemleriniz oldu mu?

14 Nisan 2018 Cumartesi

Tahayyül Hakikatı ( İmajinatif Realite )

Ruhsal gelişim sürecindeki bir aşama olan Madde Alemi veya Kaba Hidrojen Aleminde karşılaşılan ve huzursuzluk veren sorunlar İmajinatif Realite ( Tahayyül Gerçekliği ) ile aşılabililir. İnsan yüksek odaklanma ve konsantrasyon ile imajinasyon ( tahayyül ) yeteneğini ve becerisini geliştirdiğinde maddi olarak bulunduğu ortamın dışındaki üst ortam frekansını yakalayıp, farklı bir gerçeklik seviyesini deneyimleyebilir.

Huzursuzluk ve mutsuzluk kaynağı olan Maddi Alem realitesindeki sorunlar, "güzel ve iyi olguları tahayyül etmekle" oluşturulacak imajinatif realite sayesinde aşılıp huzur ve mutluluğa erişilebileceği gibi, mevcut durumda sorun addedilen olgulardan daha büyük sorunlar tahayyül etmekle oluşturulacak imajinatif realite ve buna bağlı olarak aktive edilecek mevcut duruma şükretme mekanizması sayesinde de huzur bulunabilir. 

En'am suresinin 6/46 kodlu ayetinde bu fenomene dikkat çekilmekte gibidir.

6/46 - Kul E RAEYTÜM İn ehazellahü sem'aküm ve ebsaraküm ve hateme ala kulubiküm men ilahün ğayrullahi ye'tıküm bih ünzur keyfe nüsarrifül ayati sümme hüm yasdifun ( De ki: "GÖRMEZ DÜŞÜNMEZ MİSİNİZ? Eğer Allah kulaklarınızı ve gözlerinizi alsa ve kalplerinize mühür vursa, Allah' tan başka onları size getirecek ilah kimdir?" Bak ayetleri nasıl sarfederiz. Sonra onlar yüz çevirirler. 

Ayetteki "E Raeytüm" ( Görmez düşünmez misiniz? ) ifadesi "Tahayyül Etmez misiniz?" anlamındadır.

13 Nisan 2018 Cuma

İkili Kitap

Kur'an'ın "İkili Kitap" ( Kitabi Mesani ) olduğu Zümer suresinin 39/23 kodlu ayetinde bildirilmektedir.

39/23 - Allahü nezzele ahsenel hadısi KİTABEN müteşebihen MESANİYE takşeırru minhü cüludüllezıne yahşevne rabbehüm sümme telınü cüludühüm ve kulubühüm ila zikrillah zalike hüdellahi yehdı bihı men yeşa' ve men yudlilillahü fe ma lehu min had ( En güzel sözü, benzetmeli İKİLİ KİTAP olarak Allah indirdi. O Rab’lerinden korkanların O’ndan derileri ürperir. Sonra Allah' ın hatırlamasına derileri ve kalpleri yumuşar. Bu Allah' ın yönlendirmesidir. Onunla dilediği kimseyi yönlendirir. Allah kimi saptırırsa, artık ona yönlendiriciden yoktur. )

Ayet kodunun ( 39/23 ) nümerolojik değeri "8" ( 3+9+2+3 = 17 ... "8" ) olmaktadır. "8" sayısı "Sürekli / Sonsuz Döngü" ve "Düalite" ( İkilik ) * kavramları açısından önem arzetmektedir. ( 8 sayısının iki halkası düalite fenomeninin sembolü niteliğindedir.

Kur'an'daki ilk "Kitap" kelimesinin geçtiği ayetin kodunun "2/2" olması da "İkili" kavramı açısından dikkat çekmektedir. 

2/2 - Zalikel KİTABU la raybe fih hüden lil müttekin ( Bu, o hakkında şüphe olmayan, sakınanlar için yönlendirme olan KİTAPtır. )

2/2 kodlu ayetin "11" kelimeden oluşması da "Düalite" açısından önemli bir nümerolojidir. 11 ... 1+1 = "2" 

Zalike (1) el (2) KİTABU (3) la (4) raybe (5) fi (6) h (7) hüden (8) li (9) el (10) müttekin (11) 

Ayrıca Hicr suresinin 15/87 kodlu ayetinde Kur'an'ın "İKİLİ Yedi" kavramını ve formatını içerdiği bildirilmektedir.

15/87 - Ve (1) lekad (2) ateyna (3) ke (4) seb'an (5) min (6) el (7) MESANI (8) vel kur'anel azım ( Ve biz sana İKİLİlerden yedi taneyi ve büyük Kur'an' ı verdik. )

Ayetteki "Mesani" ( İkili ) kelimesinin "8". kelime olması da dikkat çekmektedir.

İbrahim suresinin 14/33 kodlu ayetinde ise Güneş ve Ay'ın bir "İkili" oluşturduklarına dikkat çekilmektedir.

14/33 - Ve sehhare lekümüş şemse vel kamera daibEYN ve sehhara lekümül leyle ven nehar ( Ve usulünde devam eden İKİLİ olan Güneş’i ve Ay’ı buyruğunuza verdi. Geceyi ve gündüzü de buyruğunuza verdi. )

Ayet kodundaki "11" nümerolojisi ( 1+4+3+3 = 11 ... 1+1 = "2" ), "İkili" ve "İki" kavramı açısından önem arzetmektedir.

"İki / İkisi" anlamına "Eyni" ve "İsna" kelimelerinin Kur'an'daki frekansları da 7 ve 8 nümerolojilerini içermektedir. Zira “Eyni” kelimesi 179 kere, “İsna” kelimesi ise 25 kere tekrarlanmaktadır.


Öte yandan, Kur'an'da 2 kelimeden oluşan toplam 27 ( 2 ve 7 ... İkili Yedi ) ayet bulunmaktadır. Bu ayetler ise toplam 20 ( 2+0 = 2 ) surenin içinde yer almaktadırlar.


İki kelimeden oluşan ayet içeren ve numarasının nümerolojik değeri 2 olan tek sure 101. sure olan Karia suresidir. Bu surede 2 kelimelik 2 ayet bulunmaktadır.

101/1 El kariah ( Ansızın gelen bela )
101/11 Narun hamiyeh ( Kızgın ateş )

88. sure olan Ğaşiye suresinin sadece 3. ayeti 2 kelimeden oluşmaktadır. 88/3 ... 8+8+3 = "19"







Nera ( Biz Görürüz )

Allahü Teala'nın ve Meleklerin, insanı daimi olarak gördüğü gerçeği düşünüldüğünde Kur'an ayetlerinde geçen "Nera" ( Biz Görürüz ) kelimesi ( fiili ) anlam kazanmaktadır. "Nera" kelimesinin geçtiği ayetler ve ilgili nümerolojik durum dikkat çekmektedir.

"Nera" kelimesinin ( fiilinin ) frekans tablosu aşağıdadır.


- "Nera" kelimesi ( fiili ) Kur'an'da 15 kere tekrarlanmaktadır. 1+5 = "6"
- "Nera" kelimesi ( fiili ) ilk kez Bakara suresinin 55 numaralı ayetinde geçmekte ( 5+5 = "10" ) olup, "Nera" kelimesi bu ayette "10." kelimedir.
- "Nera" kelimesinin son kez geçtiği ayetin kodu 70/7 olup ( 7+0+7 = 14 ... İkili Yedi ), "Nera" kelimesinin bu ayetteki sıra numarası da 2'dir.




6 Nisan 2018 Cuma

Tutuklanan Zalimler

Döngü sonu yani hesap günü / kıyamet günü geldiğinde, İblis'in zihin kontrolü altında cinleri ilah edinen ve dünya hayatının aldatıcı menfaati ve maddesi için Allah'ı inkar ederek, insanları köleleştirmek ve sömürmek için kurdukları şeytani sistem ( Kapitalizm, Emperyalizm, Kariyerizm, Akademizm ) içinde hem kendilerine hem de diğerlerine zulmeden satanist kafirlerin durumu Sebe suresinin 31. ve 41. ayetlerinde bildirilmektedir.

34/31 - Ve kalellezine keferu len nü'mine bi hazel kur'ani ve la billezı beyne yedeyh ve lev tera iziz zalimune mevkufune ınde rabbihim yarciu ba'duhüm ila ba'dınil kavl yekulüllezınestud'ıfu lillezınestekberu lev la entüm lekünna mü'minın ( Ve o inkar edenler "Ne bu Kur'an' a ne de ondan öncekine inanmayız." dediler. Şayet zalimlerin tutuklandıklarında, Rab’lerinin indinde birbirlerine söz ederek dönmelerini görsen. O zayıf bırakılanlar o kibirlenenlere "Şayet sizler olmasaydınız inananlar olurduk." derler. )

"Tutuklanan zalimler" ile başlayan ayetin kod numarasının ( 34/31 ) nümerolojik değerinin "11" olması ve ayette 45 ( 4+5 = "9" ) kelime bulunması 9/11 nümerolojisi açısından dikkat çekmektedir.

Zalimlerin temel sapma noktası Kur'an'a inanmamaları ona itibar etmemeleri dolayısıyla Allahü Teala'yı inkar etmeliridir.

34/32 - Kalellezinestekberu lillezınestud'ıfu e nahnü sadednaküm anil hüda ba'de iz caeküm bel küntüm mücrimın ( O kibirlenenler o zayıf bırakılanlara "Size gelmesinden sonra, yönlendirmeden sizi biz mi engelleyip döndürdük? Bilakis suçlular oldunuz." derler. )

Kendi suçlarını inkar etmkete ve suçu tuzak kurarak saptırdıklarına atmaktadırlar.

34/33 - Ve kalellezinestud'ıfu lillezinestekberu bel mekrul leyli ven nehari iz te'mürunena en nekfüra billahi ve nec'ale lehu endada ve eserrun nedamete lemma raevül azab ve cealnel ağlale fı a'nakıllezıne keferu hel yüczevne illa ma kanu ya'melun ( Ve o zayıf bırakılanlar o kibirlenenlere "Bilakis gece ve gündüz tuzaktı. Zamanında bize Allah' ı inkar etmemizi ve O’na eşler oluşturmamızı emrettiniz." derler. Azabı gördüklerinde pişmanlığı gizlediler. Boyunlarında kelepçeler prangalar kıldık. Sadece yapmış olduklarının karşılığını almıyorlar mı? )

Zalim satanistlerin tüm eylemlerinin, davranışlarının ve düşüncelerinin odak noktası, insanlara nasıl tuzak kurabilecekleri ve onları nasıl domine edebilecekleri unsurlarına dayanmaktadır. Zalimler kurdukları tuzaklarla övünürler. Sosyal ortamda bu durumu "İşi bilmek." olarak nitelendirirler.

34/34 - Ve ma erselna fı karyetin min nezırin illa kale mütrafuha inna bima ürsiltüm bihı kafirun ( Ve oradaki refah şımarıklarının "Kesinlikle biz o gönderilenleri inkar ederiz." dedikleri haricindeki ülkelere uyarıcıdan göndermedik. )

Allahü Teala'nın aldatıcı ve sınav olarak verdiği maddi imkanlar vesilesiyle insanları domine ve kontrol etmekte olanlar Kur'an'da "Mütrefih" ( Refah Şımarıkları ) olarak tanımlanmıştır.

34/35 - Ve kalu nahnü ekseru emvalen ve evladen ve ma nahnü bi müazzebın ( Ve "Biz mal olarak ve çocuklar olarak çokuz. Bize azap edilecek değildir." dediler. )

Maddi imkanlarının kendilerini koruduğunu ve koruyacağını zannederler.

34/36 - Kul inne rabbi yebsütur rizka li men yeşaü ve yakdiru ve lakinne ekseran nasi la ya’lemun ( De ki: "Kesinlikle Rab’bim rızkı dilediği kimseye genişletir ve daraltır. Lakin insanların çoğu bilmezler." )

34/37 - Ve ma emvalüküm ve la evladüküm billetı tükarribüküm ındena zülfa illa men amene ve amile salihan fe ülaike lehüm cezaüd dı'fi bima amilu ve hüm fil ğurufati aminun ( Ve mallarınız ve çocuklarınız sizi indimize yakınlık sağlayarak yaklaştıracak değildir. Ancak o inanmış olanlar ve iyilik yapmış olanlar, işte onlar, o yaptıklarının onlara kat kat karşılığı vardır. Onlar köşkler içinde güvendedirler. )

34/38 - Vellezine yes'avne fı ayatina müacizıne ülaike fil azabi muhdarun ( Ve o ayetlerimizi aciz kılmada yarışanlar, işte onlar azabın içinde hazırlananlardır. )

34/39 - Kul inne rabbi yebsütür rizka li men yeşaü min ıbadihı ve yakdiru leh ve ma enfaktüm min şey'in fe hüve yuhlifüh ve hüve hayrur razikın ( De ki: "Kesinlikle Rab’bim rızkı, kullarından dilediği kimseye genişletir ve ona daraltır kısar. Eşyadan ne harcarsanız, O onu ikame eder. O rızıklandıranların en hayırlısıdır." )

34/40 - Ve yevme yahşüruhüm cemıan sümme yekulü lil melaiketi e haülai iyyaküm kanu ya'büdun ( Ve o gün onların hepsini toplar. Sonra meleklere "Şunlar sadece size mi kulluk ediyorlardı?" der. )

34/41 - Kalu sübhaneke ente veliyyüna min dunihim bel kanu ya'büdunel cinn ekseruhüm bihim mü'minun ( "Sen yücesin. Sen onlardan başka dostumuzsun. Bilakis cinlere kulluk etmekteydiler. Onların çoğunluğu onlara inanmışlardı." derler. )


5 Nisan 2018 Perşembe

Mağara ( Kehf - Ğayr ) Ve Zamanda Yolculuk

"Mağara" kelimesi Arapça'da "Kehf" ve "Ğayr" kelimeleriyle ifade edilmekte olup, bu kelimeler 9 ve 18. surelerde yer almaktadır. 


18. sure olan ve 110 ayetten oluşan Kehf suresindeki temel kavramlar "Mağarada kalış süresinin / Mağaradayken geçen zamanın" insan tarafından gerçekte olduğundan daha kısa bir süre olarak algılanması ve "Mağarada kalanların sayısının bilinememesi"dir. Görecelik ve algı farklanması fenomenlerinin deneyimlendiği "Mağara", kozmik anlamda zaman yolculuğu vesilesi olan bir boyut portalı, bir "Solucan Deliği" midir? ( Wormhole )

"Mağara" kelimesiyle ilgili aşağıdaki nümerolojik tespitler de ilgi çekicidir.

- "Mağara" kelimesi "Kehf" ve "Ğayr" olarak Kur'an'da toplam "8" kere tekrarlanır. ( "8" sayıs döngü süreci sembolüdür. )

- "Mağara" kelimesinin "Ğayr" olarak ilk kez 9/40 kodlu ayette "21." kelime olarak geçer. ( 21 sayısı Ruh kelimesinin Kur'an'daki frekansıdır. ) 21 sayısı aynı zamanda düaliteden üniteye  / singülariteye dönüşü de sembolize etmektedir. Yaratılış üniteden / singülariteden düaliteye geçiş, yaratılış döngüsünün sonu ise düaliteden üniteye / singülariteye dönüştür. Bu ayette, "İki kişinin ikincisi" ifadesiyle "Düalite" kavramına vurgu yapılmaktadır.

9/40 - İlla (1) tensuru (2) hü fe kad nesarahüllahü iz ahracehüllezıne keferu SANİYESNEYNİ iz hüma fil ĞAYRİ iz yekül li sahıbihı la tahzen innallahe meana   fe enzelellahü sekınetehu aleyhi ve eyyedehu bi cünudin lem teravha ve ceale kelimetellezine keferus süfla ve kelimetüllahi hiyel ulya vallahü azızün hakım ( Eğer siz ona yardım etmezseniz, Allah ona yardım eder. Zamanında, o inkarcılar onu çıkardıkları zaman sadece İKİ KİŞİNİN İKİNCİSİ İKEN, MAĞARADA olduklarında arkadaşına "Üzülme, kesinlikle Allah bizimledir." diyordu. Allah onun üzerine sükunetini indirmişti. Onu görmediğiniz orduyla destekleyip kuvvetlendirmişti. O inkarcıların kelimelerini alçak kılmıştı. Allah' ın kelimesi, yüce olan O'dur. Allah yücedir hakimdir. )

Öte yandan Kehf suresinin "110" ayetten oluşması düalitenin, döngünün ve farklı boyuta ( hale, halden hale ) geçişin nümerolojik sembolü olan "11" sayısı açısından da dikkat çekmektedir. 

Ayrıca 18. surede 110 ayet bulunması da nümerolojik olarak "11" sayısına işaret etmektedir. ( 1+8+1+1+0 = 11 )

"Kehf" ( Mağara ) kelimesinin "8". kelime olduğu ayet 18/11 kodlu ayettir. 18/11 - 12 ayetlerindeki ifadeler de "düalite" ve "yaratılış döngüsü" nümerolojisi açısından önem arzetmektedir.

18/11 - Fe (1) darabna (2) ala (3) azani (4) him (5) fi (6) el (7) KEHFİ (8) sinıne adeda ( Böylece mağaranın içinde seneler adediyle kulaklarına vurgulayıp beyan ettik. )

11 nümerolojisi ... "11". ayet ve ayet kodunun ( 18/11 ) nümerolojik değeri 1+8+1+1 = "11"

18/12 - Sümme beasnahüm li na'leme eyyül hızbEYNİ ahsa li ma lebisu emeda ( Sonra bu İKİ gruptan hangisinin, kaldıkları süreyi daha iyi sayacağını bilmek için onları dirilttik. )

Mağarada kalış süresinin göreceli olarak yani gerçekte geçen süreye göre çok daha az algılanmasına ve uzay zamanda yolculuk kavramına vurgu yapılan ayet 18/19 kodlu ayettir. Ashabı Kehf mağarada bir gün veya daha az kaldıkların algılarlarken gerçekte 309 yıl kaldıkları ortaya çıkmaktadır.

18/19 - Ve kezalike beasnahüm li yetesaelu beynehüm kale kailün minhüm KEM LEBİSTÜM  kalu lebisna yevmen ev ba'da yevm kalu rabbüküm a'lemü bima lebistüm feb'asu ehadeküm bi verikıküm hazihı ilel medıneti fel yenzur eyyüha ezka taamen fel ye'tiküm bi rizkın minhü vel yetelattaf ve la yüş'ıranne biküm ehada ( Ve işte onları aralarında sual etmeleri için böyle dirilttik. Onlardan sözcü "NE KADAR KALDINIZ?" dedi. "BİR GÜN VEYA GÜNÜN BAZISI, BİR BÖLÜMÜ kadar kaldık." dediler. "Ne kadar kaldığınızı Rab’biniz bilir. O halde birinizi bu gümüşünüz ile şehire gönderin de yiyecek olarak onların hangisi en temiz baksın. Böylece size ondan rızıkları getirsin ve nazik, dikkatli olsun, sizi kimseye farkettirmesin, sezdirmesin." dedi. )

18/25 - Ve (1) lebisu (2) fı (3) kehfi (4) him (5) SELASE (6) MİETİN (7) SİNINE (8) VE (9) AZDADU (10) TİS'A (11) ( Ve mağaralarının içinde ÜÇYÜZ SENE kaldılar ve DOKUZ artırdılar. )

Ayette 11 kelime olması "Kehf"'in ( Mağara ) farklı boyuta geçiş portalı / kapısını sembolize ettiğini ispat eder niteliktedir. 2019 yılın yapımı olan "Dark" isimli TV dizisinde de mağaraya giren ve zamanda yolculuk yaparak yaşam döngüsünü idrak eden insanlar konu edilmektedir.