29 Haziran 2022 Çarşamba

Coronavirus ve 11 ritüeli yeniden

"Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus, Covid-19'un alt varyantlarından BA.4 ve BA.5'in 110 ülkede vaka artışlarına neden olduğunu ifade etti. Ghebreyesus, açıklamasında aşıya da dikkat çekti. Ghebreyesus yaptığı açıklamada, Covid-19’un alt varyantlarından BA.4 ve BA.5’in 110 ülkede vaka artışlarına neden olduğunu ifade ederek, “110 ülkede vakalar artıyor ve genel küresel vakaların yüzde 20 artmasına neden oluyor. 6 DSÖ bölgesinden üçünde ölümler arttı” dedi."

Basından 29.06.2022

Kısa bir aradan sonra virüs bazlı korku operasyonu 11 ritüeli vasıtasıyla yeniden aktive edilmekte gibi görünmektedir. 

Yukarıdaki basın haberinde "110 ülkeden" bahsedilmekte olup varyantlarin kodlarında da 4 ve 5 sayılarının olduğu görülmektedir. 

110 sayısı ile 11 sayısı, 4 ve 5 sayıları ile de 9 ( 4+5 ) sayısı vurgulanmakta ve ikisi birlikte olarak yine 9/11 sembolizmi yapılmakta gibidir.

Ayrıca haber yazısının son bölümünde ise 20, 6 ve 3 sayıları belirtilmekte olup bu sayıların toplamının ( 20+6+3 = 29 ) nümerolojik değeri de 11 olmaktadır.

Bugünün ayın 29. günü olması da ayrıca dikkat çekmektedir.

Not: Sol üst köşedeki arama penceresine "Coronavirus ve 11 ritüeli" yazılarak evvelce yayımlanmış ilgili bölümler incelenebilir.

Ruhsal tekâmül : Madde bağını koparabilmek ve temizlenmek

"Ruhun tekâmülü, bilinçsiz olarak bağlandığı maddeden bilinçli olarak bağını koparmasıyla mümkündür."

Çünkü düşük ve kötücül frekansın tezahürü olan ve nefsin seytani niteliğini yansıtan kibir, bencillik, kin, öfke, nefret, kıskançlık, ahlaksızlık vb. gibi duyguların yegâne sebebi maddeye olan bağlılıktır. Asli tesirler vasıtasıyla "bilinçsiz" olarak maddeye ( beden ve diğer maddi unsurlar ) bağlanan ve böylelikle kaba madde planı dünyada tezahür eden ruhların, reenkarnasyon ( bedenlenme ) döngüleri vesliesiyle "bilinçlenmeleri" oranında maddeden uzaklaşmaları ve tekâmül etmeleri beklenmektedir. 

Kur'an'da şeytanın vaadi olarak ifade edilen "Fakirlik" madde kaynaklı bu düşük ve kötücül frekansları, madde bağımlılığı kaynaklı ruhsal yoksunluğu tanımlamaktadır. ( "Şeytan" ( Helak eden, Yakan ) kelimesi her nevi düşük ve kötücül frekansı temsil eden genel bir sıfattır. )

2/268 Eş ŞEYTANU yeidukumul FAKRA ve ye'murukum bil FAHŞA vallahu yeidukum mağfiraten minhu ve fadla vallahu vasiun alim

( ŞEYTAN size FAKİRLİĞİ vaad eder ve size AHLAKSIZLIĞI emreder. Allah size kendisinden ve üstünlüğünden affı vaad eder. Allah geniştir bilendir. )

Kur'an'da yer alan "Temizlenmek" kavramı esasen "madde bağının kesilmesi" suretiyle negatif frekansın temsili olan duygulardan sıyrılmayı ifade etmektedir. Enfal suresinin 11. ayetinde ve Al'i İmran suresinin 103. ayetinde "madde bağından" kurtulup "ruhsal bağı" tesis etmekten dolaylı olarak bahsedilmektedir. Ayetteki "kalplere bağ verilmesi" ifadesi varlıkların hep beraber "Allah'ın ipine" yani yüksek vahdet ( ünite, teklik ) frekansına bağlanmalarını,  böylelikle kolektif bilincin ve ruhsal bağın tesisini ifade etmektedir. "Kalp", "Ruhun" kaba madde planındaki sembolüdür.

8/11 İz yuğaşşikumun nuase emeneten minhu ve yunezzilu aleykum mines semai maen li YUTAHHİRİKUM bihi ve YUZHİBE ANKUM RİCZEŞ ŞEYTANİ ve Lİ YERBİTA ALA KULUBİKUM ve yusebbite bihil akdam

( Zamanında, kendinden güvenlik olarak size uyku örtüyordu. Sizi onunla TEMİZLEMEK, ŞEYTANIN PİSLİĞİNİ SİZDEN GİDERMEK, KALPLERİNİZE BAĞ VERMEK ve ayaklarınızı, adımlarınızı onunla sabitlemek için gökten üzerinize su indiriyordu.  )

3/103 VA'TESUMU Bİ HABLİLLAHİ CEMİAN ve la teferraku vezkuru ni'metellahi aleykum iz kuntum a'daen fe ELLEFE BEYNE KULUBİKUM fe asbahtum bi ni'metihi ihvana ve kuntum ala şefahufratin minen nari fe enkazekum minha kezalike yubeyyinullahu lekum ayatihi leallekum tehtedun

( Ve ALLAH'IN İPİNE TOPLUCA SARILIP BAĞLANIN. Ayrışmayın ve Allah’ ın üzerinize olan nimetini hatırlayın. Zamanında düşman olmuştunuz da KALPLERİNİZİN ARASINI UZLAŞTIRDI, ALIŞTIRDI. O’nun nimeti ile kardeşler oldunuz. Ateşten çukurun üzerindeydiniz de sizi oradan kurtardı. İşte Allah ayetlerini size böyle açıklar. Umulur ki yönlenirsiniz. )

Dünyevi, maddi ve nefsani unsurlardan sıyrılarak temizlenmenin ve iflah olmanın yolu Â'la suresinin aşağıdaki ayetlerinde bildirilmektedir.

87/14 Kad efleha MEN TEZEKKA

( O TEMİZLENEN iflah olur. )

87/15 Ve zekeresme rabbihi fe salla

( Ve Rab’binin ismini hatırlayıp da dua eden, )

87/16 Bel tu'sirunel hayated dunya

( Bilakis dünya hayatını tercih ediyorsunuz. )

87/17 Vel'ahiretu hayrun ve ebka

( Ve ahiret daha hayırlıdır ve daha bakidir. )

Şems suresinin şu ayetlerinde de "Nefsin temizlenmesi" yani "Kötü" frekansların giderilmesi gerekliliği bildirilmektedir.

91/7 Ve NEFSİN ve ma sevvaha

( Ve NEFS ve onu düzenleyip şekillendiren. )

91/8 Fe elhemeha fucureha ve takvaha

( Böylece ona kötülüğünü, günahını ve sakınmasını ilham eden. )

91/9 Kad efleha MEN ZEKKAHA

( ONU ( NEFSİNİ ) TEMİZLEYEN kimse iflah oldu. )

Leyl suresinin 18. ayetinde açık bir şekilde "Mal" olgusunun şeytani pislik olduğu dolaylı olarak vurgulanmaktadır. 

92/18 Ellezi yu'ti malehu yetezekka

( O malını veren temizlenen.  )

Madde, ruhu kontamine eden yani hasta eden bir virüs niteliğindedir. Bu durum ayetlerde "Kalpteki hastalık" olarak tasvir edilmektedir. 

9/125 Ve emmellezine Fİ KULUBİHİM MERADUN fe zadethum ricsen ila ricsihim ve matu ve hum kafirun

( Ve ama KALPLERİNDE HASTALIK OLANLAR. Onları, onların pisliklerine azablarına, pislik azab olarak artırdı. İnkarcı olarak öldüler. )

Hacc suresinin 53. ayetinde düşük frekanslı ve kötücül maddi unsurlar "Şeytanın attığı" ifadesiyle temsil edilmektedir.

22/53 Li yec'ale MA YULKİŞ ŞEYTANU fitneten lillezine Fİ KULUBİHİM MERADUN vel kasiyeti kulubuhum ve innez zalimine le fi şikakin beiyd

( O ŞEYTANIN ATTIĞINI, KALPLERİNDE HASTALIK OLANLARA ve kalpleri katılaşanlara sınav kılmak içindir. Kesinlikle zalimler uzak, derin bir ayrılık, kopukluk içindedirler. )

28 Haziran 2022 Salı

81. il ve 9 nümerolojisi...

"1999 yılına kadar ilçe olan Düzce 1999 Gölcük depremi ve 1999 Düzce depreminin ardından dönemin 57. Türkiye Hükûmeti tarafından TBMM'de alınan il statüsü verilme kararı ile ve 9. Türkiye cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in onayı ile il statüsü verilmiştir."

"Düzce, 09.12.1999 yılında Türkiye'nin 81. ili olmuştur."

"1999 Düzce Depremi, 12 Kasım 1999 Cuma günü saat 18.57'de aletsel büyüklüğü "7.2" ve merkez üssü Düzce olan deprem. 30 saniye süreyle etkili olan deprem, pek çok ilin yanı sıra Ukrayna'dan da hissedildi."

Yukarıdaki haber alıntılarında 9 sayısı ve 9 nümerolojisi dikkat çekmektedir.

- 81. il ... 9x9 = 81 ... 8+1 = 9

- Depremin günü, Aralık ayının 9. günü ...

- Depremin ve Düzce'nin il olma tarihi 1999 ... 999 ve 99 ... nümerolojik toplamları 9 olan sayılar.

- Düzce 9. cumhurbaşkanının onayı ile il olmuştur.

- 4 Şubat 2022 TÜİK verilerine göre Düzce'de, merkez ilçeyle beraber 8 İlçe, 10 belediye bulunmaktadır. 8 + 10 = 18 ... 9

- Düzce depreminin şiddeti 7.2 olarak kayıtlara geçmiştir. 7+2 = 9

Zilzal ( Zelzele ) suresinin numarasının 99 olması da 9 nümerolojisi açısından dikkat çekmektedir.

Ayrıca bkz.

23 Haziran 2022 Perşembe

Elif, Vav ve Vahdet sembolizmi

"Elif" harfi, Arapça alfabedeki ilk harf olup telaffuzu itibarıyla "El" kökünü içermektedir.

"ÂLİ / ÂLÂ" ( Yüce, Yüksek, Ulu Muhteşem ) kelimesinin bir tezahürü olan "EL" kelimesi "İlah, Tanrı" anlamında kullanılan bir kelimedir. BesmELe, CebraİL / GabriEL, MikaİL / MichaEL gibi ... "EL" kelimesi, ön eki olduğu kelimelere de "Yükseklik, Büyüklük" anlamı kazandırmaktadır. ( ELephant ( Fil ), ELevate ( Yükseltmek ), ELiminate ( ELemek / Yüksekte bırakmak ) ... )

Dolayısıyla "Elif" harfi gerek temsil ettiği anlam, gerek yazılış şekli ve gerekse de alfabedeki sıra değeri itibarıyla Allah'ı ve O'nun birliğini, tekliğini simgelemektedir.

"Vav" harfi ise Arapça alfabedeki 6. harf olup, yazılışı itibarıyla 9 veya 6 sayısına benzer şekile sahiptir.

Mistik ve tasavvufi sembolizmde Elif ve Vav harflerinin yanyana konumlanmış halleri "Elif'in önünde eğilen Vav'ı" yani "Allah'ın önünde eğilen insanı" simgelemektedir. Elif ve Vav birlikteliğine çoklu anlamlar da atfedilmektedir. Örnek: Vav'ın rahimdeki cenin pozisyonunu, Elif'in ise doğup ayakta dimdik duran insanı simgelemesi vb. gibi...

Alfabedeki sıra değerleri itibarıyla Elif harfinin 1 sayısını, Vav harfinin ise 6 sayısını temsil ettiği düşünüldügünde ortaya 1 ve 6 sayıları çıkmaktadır ki bu iki sayının toplamı bir döngülük frekansın, tamamlanmanın ve portal açılışının  ( kozmik anahtar ) nümerik sembolü olan 7 sayısını vermektedir.

Yazılış şekilleri itibarıyla Elif harfinin 1 sayısını, Vav harfinin ise 9 sayısını temsil ettiği düşünüldügünde ortaya 1 ve 9 sayıları çıkmaktadır ki bu iki sayının toplamı, 19 sayısı üzerinden, vahdetin yani Allah'ın birliğinin ve tekliğinin sembolü olan 1 sayısını vermektedir.

Müzikte tiz sesleri yani yüksek frekanslı seslerin gösteriminde kullanılan "Sol Anahtarı" da şekil itibarıyla Elif ve Vav birlikteliğini andırmaktadır. "Sol Anahtarı" batı dillerinde şeklinden dolayı "G Clef" ( G Anahtarı ) olarak anılmaktadır 

Müzikteki nota adedi olan 7 sayısı Elif (1) ve Vav (6) harflerinin toplamının da bir tezahürü niteliğindedir. 

Müzikte Sol Anahtarının yanısıra Do Anahtarı ve Fa Anahtarı olmak üzere toplam 3 anahtar bulunmaktadır. İlgili notaların nota sistemindeki sıra değerlerinin toplamının 10 sayısını vermesi ve bu sayının nümerolojik değerinin 1 olması da vahdet nümerolojisi açısından dikkat çekmektedir. 

Sol 5. nota, Do 1. nota, Fa 4. nota ... 5+1+4 = 10

1. sure olan Fatiha suresinin 6. ayeti hem ayetin kodu, hem ayetin anlamı hem de ayetteki kelime adedi itibarıyla "Elif" ve "Vav" birlikteliğini yansıtmakta gibidir.

1/6 İhdi (1) na (2) el (3) sirat (4) el (5) MUSTEKİM (6)

( Bizi DOĞRU yola yönlendir. )

- Ayetin kodunda 1 ve 6 sayıları bulunmaktadır.

- Ayette 6 kelime bulunmakta olup, ayette, Vav harfinin simgelediği "Eğilen insanın" Rab'bine yakarış cümlesi yer almaktadır.

- Ayetin 6. kelimesi "Mustekim" ( Doğru ) kelimesidir ki bu kelime anlam olarak Elif harfinin de bir tezahürü niteliğindedir. Böylelikle ayetin sonunda yine 1 ve 6 birkikteliği oluşmaktadır.

Mevlevilikteki sembolizm

"Tasavvuf" ( Bilgelik, Bilgili olma, Bilgi edinme ) kelimesi, "Sufizm" ile aynı anlamı taşımakta olan ve "Sufi" ( Bilge ) kelimesinden türemiş bir kelime olup, ilahi kozmik ilimlerde derinleşme anlamına gelmektedir. Batı dillerinde "Bilge, Bilgili" anlamına gelen "Sophisticated", "Sophistiqué" kelimelerinin kökünde de "Sufi" kelimesi bulunmaktadır.

Konya'da yaşamış olan Celaleddin Rumi isimli bilgeye verilmiş isim olan "Mevlana" kelimesi "Velimiz, Efendimiz, Yöneticimiz" anlamına gelmekte olup, "Mevlevilik" ise temelinde Mevlana'nın öğretisine bağlılık anlayışı bulunan tasavvufi bir tarikattır. Tarikat üyeleri "Sufi" veya "Mevlevi" olarak isimlendirilirler.

"Mevlevi" kelimesi "Yöneticiye bağlı, Dosta bağlı, Efendiye bağlı" anlamlarını taşımakta olup, "Mevla" ( Dost, Efendi ) kelimesinden türemiştir ki bu kelimenin kökünde de "Veli" ( Efendi, Egemen, Yönetici, Dost ) kelimesi bulunmaktadır. "Veli" kelimesinin kökü ise "Eli / Âli" ( Yüce, Ulu ) kelimesidir. Batı dillerinde uzaydan gelen varlıkları tanımlamak için kullanılan "Alien" kelimesi de "İlah gibi olan, Yüce olan, Ulu olan" anlamlarını taşımaktadır. 

Tasavvuf ( Mevlevilik ) tarikatının özünde, hidayete ermek için mürşid edinmek, onu Rab'bin yeryüzündeki tecellisi ( haşa ) addetmek ve ona koşulsuz biyat etmek bulunmaktadır. Bu anlayış maalesef şirke doğrudan kapı açan ve rahmani olmayan bir durumun tezahürüne sebep olmaktadır.

"Semazen" ( İşiten, Duyan ) kelimesi, kökünde "Sema" ( İşitme, Duyma ) kelimesi bulunan bir kelime olup tasavvufta, ilahi musikiyi dinlerken kendinden geçerek, aşka gelerek döngüsel hareketler yapan sufiyi tanımlamaktadır. Mevlevi dergâhlarında semahane adı verilen bölümlerde semazen ritüelleri yapılmaktadır.

Tasavvufi semboller, negatif anlamlar yüklenmek suretiyle zihin kontrol ve büyü amaçlı kullanılan okült cemiyet sembolleriyle benzerlik arzetmektedir. Bu noktada harflerin, kelimelerin, sayıların, sembollerin frekans kaynağı oldukları ve bu frekansların kimler tarafindan ve ne amaçla kullanıldıklarının önemli olduğunun hatırlanmasında fayda bulunmaktadır.

Semazen kavuğu, konik ve uzun formuyla Annunaki kafatasına benzemektedir. 


Küçük çocuklara giydirilmiş semazen kavukları

Saffat suresinin aşağıdaki ayetlerinde şeytanların başları, zakkumun uzun tomurcuklarına benzetilmek suretiyle tasvir edilmiştir. 

37/64 İnneha şeceratun tahrucu fi aslil cehim

( Kesinlikle o ( zakkum ağacı ) cehennemin kökünde, temelinde çıkan ağaçtır. )

37/65 Tal'uha ke ennehu ruusuş şeyatin

( Onun ( zakkum ağacının ) tomurcukları, kesinlikle o şeytanların başları gibidir. )

Anunnaki kafatasları

Alien filmindeki yaratığın kafası

Üzerinde reptilian ( sürüngen ) figürü de bulunan uzun kafa şeklindeki bir mask



Zakkum tomurcuğu


Semazen kavuğu

Semazenlerin, sağ el yukarıda sol el aşağıda olarak yaptıkları duruş da okült cemiyetlerde "As above so below" ( Yukarıda olduğu gibi aşağıda da / Yukarıdan alıp aşağıya vermek ) anlamına gelen ve şeytani şirk anlamı da yüklenebilen bir semboldür. 


Semazen duruşu ( Yukarıdan almak, aşağiya vermek )

Şeytan sembolü Baphomet de aynı duruşu yapmaktadır.

Konya'daki Mevlana Külliyesi de içerdiği sembolizm açısından dikkat çekmektedir.


Yılan formunda ağaçlar

Türbe binasının kubbesindeki güneş figürü, üçgen ve tek göz sembolizmi oluşturacak şekilde konumlandırılmış.

Bir yazıttaki üçgen formu

1 ABD Dolarındaki üçgen ve tek göz sembolizmi



Mevlevi eşyaları bölümünde yer alan ve yılan şeklinde olan Nefir isimli çalgı borusu

Bu ağzını açmış yılana benzeyen şekiller 80'li yıllarda yayımlanmış olan "Stargate SG1" isimli dizide, insanların içine girerek onları kontrolü altına alan "Goauld" isimli reptilianların ( sürüngenler ) şekline benzemektedir.


       Goauld ( Bu kelime "Gold" ( Altın ) ve "Au" ( Aurum, Altın, Aura ) kelimelerinin kombinasyonudur.

Ucu boynuz seklindeki asa

Türbedeki duvarda boynuz şeklinde yazı

"Şeb-i arus havuzu" ( Gelin gecesi / Düğün gecesi havuzu ) adı verilmiş olan içi su dolu altıgen havuz da, ezoterik sembolizmde ve yahudi mistisizminde boyutlar arası geçişi ve düaliteyi simgeleyen ve Davud Yıldızı / Süleyman'ın Mühürü olarak bilinen ters yönde içiçe geçmiş iki üçgenin oluşturduğu altıgen şeklin bir tezahürüdür. Boyutlar arası geçiş portalı daima içi su dolu bir dairesel form ile sembolize edilmektedir.


Şeb-i Arus havuzu


Davud Yıldızı / Süleyman'ın Mühürü olarak bilinen, boyutlar arası geçişin ve düalitenin sembolü olan içiçe geçmiş ters üçgenler ve oluşturdukları altıgen

İçi su dolu boyut portalı ( Star Gate / Yıldız Kapısı ) sembolü


Ayrıca bkz.

https://kuranilmi.blogspot.com/2016/12/seytanlarn-baslar.html?m=1

https://kuranilmi.blogspot.com/2020/12/harut-ve-marut.html?m=1

Mevlana lakabıyla anılan Celaleddin Rumi'nin yazdığı belirtilen "Mesnevi" ( İkili ) isimli kitabın içeriğinde yer alan ve şirk izlenimi veren bölümlere ilişkin tespitler de aşağıdaki linkte yer almaktadır.

https://kuranilmi.blogspot.com/2018/12/mesnevi-beyitlerinde-dikkat-ceken.html

21 Haziran 2022 Salı

İlahi korunma ve şifa için Esma zikriyle Tahmid ve Tesbih

Kur'an'ın ilk suresi olan Fatiha suresinin ilk iki ayetinde şeytani negatif frekanslardan korunmanın ve Allah yoluna girmenin kozmik kodları verilmiştir. Yani daha ilk iki ayette temel yönlendirme yapılmış ve 'İsimlerin ( Esma-ül hüsna ) zikri" vasitasıyla "Tahmidden / Tesbihden" ( Övgü ) bahsedilmiştir. Zikir adedinin 7 ve katları olduğu da 7 kelimelik ilk iki ayet ile belirtilmiştir. 

1/1 Bi (1) İSMİ (2) allah (3) er (4) rahman (5) er (6) rahim (7)

( Şefkatli, merhametli Allah'ın İSMİ ile, )

1/2 El (1) HAMDU (2) li (3) allahi (4) rabbi (5) el (6) alemin (7)

( ÖVGÜ alemlerin Rab’bi Allah içindir.  )

Fatiha suresindeki bu durum yaratılışın ve Kur'an'ın temel kodlarından olan ve ayet ile de belirtilen "Seb'an minel mesani" ( İkililerden yedi ) kavramının da bir tezahürüdür. 

15/87 Ve lekad ateynake seb'an minel mesani vel kur'anel azim

( Ve biz sana ikililerden yediyi ve büyük Kur'an' ı verdik. )

Allah'ın isimlerinin ( Esma-ul Husna ) tekrarlanması ( zikredilmesi / hatırlanması ), hem yüce Rab'be olan sonsuz sevgi ve saygının beyanına hem de yüksek rahmani frekansların açığa çıkmasına ve gerçek algısının tesisi yoluyla negatif şeytani frekansların helakine vasıta olmaktadır. 

İsimlerinin daha doğrusu sıfatlarının ( haşa O nitelemeden münezzehtir. ) zikri yoluyla Rab'bin övülmesinin talimat niteliğinde bildirildiği 16 ayet bulunmaktadır. Söz konusu ayetlerin adedinin 16 olması da nümerolojik olarak 7 sayısına işaret etmektedir. ( 1+6 = 7 )

Ayetler şöyledir;

3/41 Kale rabbic'al li ayeh kale ayetuke en la tukellimen nase selasete eyyamin illa ramza vezkur rabbeke kesiran ve sebbih bil aşiyyi vel ibkar

( "Rab’bim bana ayet oluştur." dedi. "Senin ayetin, işaret haricinde, insanlara üç gün kelam edemeyip söz söyleyememendir. Rab’bini çokça hatırla, akşamları ve sabahları O' nu övgü sözleri ile öv." dedi. )

Talimat niteliğinde olan yani emir kipi içeren ilk ayetteki ilgili cümlede 7 kelime bulunmaktadır.

3/41 .... ve (1) ezkur (2) rabbe (3) ke (4) kesiran (5)  ve (6) sebbih (7) ....

( .... ve Rab'bini çokça zikret ve öv. .... )

15/98 Fe sebbih bi hamdi rabbike ve kun mines sacidin

( O halde, Rab’bini, O' nu övgü sözleri ile öv. Yere kapananlardan ol. )

20/130 Fasbir ala ma yekulune ve sebbih bi hamdi rabbike kable tuluiş şemsi ve kable ğurubiha ve min anail leyli fe sebbih ve atrafen nehari lealleke terda

( O halde, o dediklerine sabret. Güneş’in yükselip doğuşu öncesinde ve batışı öncesinde Rab’bini övgü sözleriyle öv. Gecenin geç vakitlerinde ve gündüzün kenarlarında da O' nu övgü sözleriyle öv. Umulur ki razı, hoşnut olursun. )

25/58 Ve tevekkel alel hayyillezi la yemutu ve sebbih bi hamdih ve kefa bihi bi zunubi ibadihi habira

( Ve o diri olup ölmeyenin üzerine dayanıp sığın. O' nu övgüsü ile öv. Kullarının günahlarından haberdar olarak o kafidir. )

33/42 Ve sebbihuhu bukraten ve esiyla

( Ve O’nu sabah ve akşam övün. )

40/55 Fasbir inne va'dellahi hakkun vestağfir li zenbike ve sebbih bi hamdi rabbike bil aşiyyi vel ibkar

( O halde sabret. Kesinlikle Allah' ın vaadi gerçektir. Günahın için af iste. Rab’bini akşam ve sabah övgü sözleri söyleyerek öv. )

50/39 Fasbir ala ma yekulune ve sebbih bi hamdi rabbike kable tuluiş şemsi ve kablel ğurub

( O halde o söylediklerine sabret. Güneş yükselmeden önce ve gün batımından önce Rab’bini övgü sözleriyle öv. )

50/40 Ve minel leyli fe sebbihhu ve edbaras sucud

( Ve geceden, yere kapanmanın ardından O' nu öv. )

52/48 Vasbir li hukmi rabbike fe inneke bi a'yunina ve sebbih bi hamdi rabbike hiyne tekum

( Ve Rab’binin hükmü için sabret. Artık kesinlikle sen gözlerimizdesin. Ayağa kalktığın zaman Rab’bini övgü sözleriyle öv. )

52/49 Ve minel leyli fe sebbihhu ve idbaran nucum

( Ve gecede ve yıldızların ardından da O' nu öv. )

56/74 Fe sebbih bismi rabbikel azim

( O halde büyük Rab’binin ismini övgü sözleriyle öv. )

56/96 Fe sebbih bismi rabbikel azim

( O halde büyük Rab’binin ismini övgü sözleriyle öv. )

69/52 Fe sebbih bismi rabbikel azim

( O halde büyük Rab’bini ismi ile öv. )

76/26 Ve minel leyli fescud lehu ve sebbihhu leylen tavilen

( Ve geceden O’na yere kapan ve geceleyin onu uzunca öv. )

87/1 Sebbihisme rabbikel a'la

( Yüce Rab’binin ismini öv. )

110/3 Fe sebbih bi hamdi rabbike vestağfirh innehu kane tevvaba

( Böylece Rab’bini övgü sözleriyle öv. O’ndan af iste. Kesinlikle O tevbeyi kabul edendir.  )

Ayetlerde zikir zamanlaması da "Sabah" ve "Akşam" olmak üzere adeta ilaç reçetesi gibi bildirilmiştir.

Allah'ın isimlerinin ( Esma ) 99* adet olduğu bilinegelse de ayetler incelendiğinde Rab'bi niteleyen ( haşa ) 330** adet sıfat bulunduğu görülmektedir. ( "İsim" olarak anılan kelimeler esasen sıfat niteliği arzetmektedirler. )

* 99 sayısının nümerolojik değeri 9 olmaktadır. ( 9+9 = 18 ... 6+6+6 = 18 ... 1+8 = 9 ) 9 sayısı, Allahu Teala'nın yüce yaratışının nümerik sembolü olan 6 sayısının tersi olup düalitenin negatif tarafını yani aldanmayı ve sihiri temsil etmektedir. Allah'ın sıfatlarının 99 sayısı ile sınırlandırılmış olması oldukça düşündürücüdür. Zira nötr niteliğe sahip ilahi kozmik bilginin rahmani veya şeytani frekanslar uğrunda kullanılması tamamen insanın niyetiyle ilgilidir.

A'raf suresinin 180. ayetinde "Allah'ın isimleri ( esma ) hakkında zulmedenlerden, sapanlardan" bahsedilmektedir. Bu ifade, kasıtlı olarak esmanın okült ve sembolik anlam yüklenmiş bir sayıyla ( 99 ) sınırlandırılmasına işaret etmekte gibidir. Ayetin numarasının ( 180 ) nümerolojik değerinin 18 ( 1+8 = 9 ) sayısı üzerinden 9 sayısını vermesi, 99 sayısının yine 18 ( 9+9 = 18 ... 1+8 = 9 ) sayısı üzerinden 9 sayısını vermesiyle uyum arzetmektedir.

7/180 Ve (1) li (2) allahi (3) el (4) esmau (5) el (6) husna (7) fe (8) ud'u (9) hu (10) bi (11) ha (12) ve (13) zeru (14) ellezine (15) yulhidune (16) fi (17) ESMAİ (18) h (19) se (20) yuczevne (21) ma (22) kanu (23) ya'melun (24) 

( Ve en güzel isimler Allah içindir. O halde, Allah' ı onlarla çağırın. O’nun İSİMLERİ hakkında zulmedenleri, sapanları bırakın. O yapmış olduklarını karşılıklandıracağız. )

Ayrıca ayetteki ikinci "Esma" kelimesi, "esmalarda zulmetmek" ifadesinde yer almakta olup, ayetteki sıra numarası da 18'dir. ( 18 ... 9+9 = 18 ... 1+8 = 9 )

"Esma-ul husna" ifadesi, Kur'an'da ilk kez geçtiği ayetin ilk cümlesinde yer almakta olup bu cümle 7 kelimeden oluşmaktadır.

7/180 Ve (1) li (2) allahi (3) el (4) esmau (5) el (6) husna (7) .... 

( Ve güzel isimler Allah içindir. ... )

Ayrıca ayet kodunun nümerolojik değeri de, döngünün, tamamlanmanın ve gerçekleşmenin sembolü olan 7 sayısını vermektedir. 7+1+8+0 = 16 ... 1+6 = "7"

"Esma-ul husna" kelimesi Türkçe telaffuz itibarıyla 11 harften oluşmaktadır. Bu durum, esmanın boyutlar arası portal açıcı ve halden hale geçirici işlevi olduğunu ortaya koymaktadır.

"Yetmiş kere af dilemek"'ten, yani gerçekleşme için 7'li zikirden bahsedilen ayette 34 ( 3+4 = 7 ) kelime bulunmakta ve ayetteki "Seb'ine merraten" ( Yetmiş kere ) ifadesi 10. ve 11. kelimelere denk gelmektedir. 

9/80 İstağfir (1) lehum (2) ev (3) la (4) testağfir (5) lehum (6) in (7) testağfir (8) lehum (9) SEB'İNE (10) MERRATEN (11) fe (12) ley (13) yağfir (14) allahu (15) lehum (16) zalike (17) bi (18) enne (19) hum (20) keferu (21) bi (22) allahi (23) ve (24) rasuli (25) h (26) ve (27) allahu (28) la (29) yehdi (30) el (31) kavme (32) el (33) fasikin (34) 

( Onlara af iste veya onlara af isteme. Onlar için YETMİŞ KERE af istesen de Allah onlara af eylemeyecektir. Bu, kesinlikle onların Allah' ı ve resulünü inkar etmelerinden dolayıdır. Allah günahkarlar kavmini yönlendirmez. )

7 ve katları olarak zikir hususu İncil'de de bir misal vesilesiyle bildirilmektedir.

1-Genesis-4-24 Kayin'in yedi kez öcü alınacaksa, Lemek'in yetmiş yedi kez öcü alınmalı."

** Ayetlere istinaden genişletilmiş esma listesi aşağıdadır.

1- Adil ( Adil ) 

2- Aduvvun lil kafirin ( İnkarcılara düşman )

3- Afi / Afuvv ( Affeden )

4- Ahid ( Ahdeden )

5- Ahir ( Sonraki ) 

6- Ahkemil hakimin ( Hakimlerin hakimi )

7- Alim ( Bilen ) 

8- Aliyy ( Ulu ) 

9- Allah ( Allah ) 

10- Allam ( Bilen ) / Allamul guyub ( Gaybları bilen )

11- Amir ( Emreden ) 

12- Asim ( Koruyan, Koruyucu ) 

13- Azim ( Yüce ) 

14- Aziz ( Saygın ) 

15- Bais ( Dirilten / Gönderen ) 

16- Baki ( Sürekli ) 

17- Baliğ ( Ulaştıran )

18- Bari ( Yaratan ) 

19- Basir ( Gören ) 

20- Basit / Mubsit ( Yayan ) 

21- Batın ( Gizemli ) 

22- Batiş ( Sertlikle, şiddetle hareket eden ) 

23- Bedi ( Başlatan, benzersiz olanı vucuda getiren ) 

24- Berr ( İyilik eden, Uzaklaştıran ) 

25- Bunyan ( Bina eden ) 

26- Cail ( Yapan, kılan, oluşturan ) 

27- Cami ( Toplayan ) 

28- Cebbar ( Zorlayan ) 

29- Dafi ( Defeden, Savunan ) 

30- Dai ( Seslenen, Davet Eden, Çağıran ) 

31- Darib / Darrab ( Beyan eden, Vurgulayan, Vuran ) 

32- Darr ( Kısan, zarar veren ) 

33- Ebka ( En baki )

34- Emin ( Güvenilir ) 

35- Evvel / Evla ( Önceki ) 

36- Fadıl ( Üstün ) 

37- Fail ( Yapan ) 

38- Falik ( Yaran ) 

39- Fatir ( Yoktan yaratan ) 

40- Fettah ( Açan ) 

41- Gadub ( Öfkelenen, Öfke indiren ) 

42- Gaffar / Gafur ( Affeden ) 

43- Ganiyy ( Zengin ) 

44- Galib ( Galip, Yenen )

45- Gufran ( Af eyleyen ) 

46- Habir ( Haberdar ) 

47- Hadi ( Yönlendiren ) 

48- Hafid ( Alçaltan ) 

49- Hafiz ( Koruyan ) 

50- Haiz ( Sahip olan, Yakalayan, Alan ) 

51- Hakem ( Hakem ) 

52- Hakim ( Hakim ) 

53- Hakk ( Gerçek ) 

54- Halik / Hallak ( Yaratan ) 

55- Halim ( Yumuşak ) 

56- Hamid ( Övulesi ) 

57- Hannan ( Merhamet eden ) 

58- Hasib ( Hesap Gören ) 

59- Hasif ( Sokan, Yapıştıran, Geçiren )

60- Haşir ( Toplayan ) 

61- Hatim ( Mühür basan ) 

62- Hayr ( Hayırlı )

63- Hayy ( Diri ) 

64- Hull ( İçeri giren, İçten, Dost )

65- İlah ( İlah ) 

66- Kabid ( Daraltan, Meşakkat veren, çeken ) 

67- Kabil ( Kabul eden ) 

68- Kadi ( Hüküm veren ) 

69- Kadir ( Kadir ) 

70- Kafi ( Yeten ) 

71- Kahhar ( Kahredici, galib-i mutlak ) 

72- Kahir ( Zorlayıcı, Galip ) 

73- Kail ( Söyleyen ) 

74- Karib ( Yakın ) 

75- Kaşif ( Açan, Kaldıran, Gideren ) 

76- Kati ( Kesen, kesin olan ) 

77- Katib ( Yazan ) 

78- Katil ( Öldüren ) 

79- Kaviyy ( Kuvvetli ) 

80- Kayyum ( Daim ) 

81- Kebir ( Büyük ) 

82- Kefil ( Kefil, Sorumlu ) 

83- Kerim ( Faydalı, İkramkar ) 

84- Kuddûs ( Kutsal ) 

85- Kussâs ( Anlatan ) 

86- Kuva ( Kuvvetli, Kudretli ) 

87- Lain ( Lanetleyen, Lanet eden ) 

88- Latif ( Latif, Lütufkar ) 

89- Mahi ( İmha Eden, Yok Eden ) 

90- Makbur ( Kabire koyan ) 

91- Makir ( Tuzak Kuran ) 

92- Malik / Melik ( Malik, Hükümdar ) 

93- Mantik ( Konuşturan, Söyleten )

94- Mennan ( Nimet veren ) 

95- Merci ( Dönülen )

96- Metin ( Metin, Sert ) 

97- Mevla ( Dost, Efendi, Yönetici ) 

98- Mit'am ( Yediren ) 

99- Mua'mi ( Kör eden )

100- Muaddi ( Hazırlayan )

101- Mu’min ( Emin, Güvenli kılan ) 

102- Muahhir ( Erteleyen, Uzaklaştıran ) 

103- Muahiz ( Sorgulayan, Azarlayan, Yakalayan ) 

104- Muallim ( Öğreten ) 

105- Muavvin ( Barındıran, sığındıran ) 

106- Muazzib ( Azab Eden ) 

107- Mubarik ( Bereketli kılan ) 

108- Mubdi ( Ortaya çıkaran, başlatan ) 

109- Mubeddil ( Değiştiren ) 

 110- Muberri ( Beri kılan )

111- Mubeşşir / Beşir ( Müjdeleyen, Haber ileten, Bildiren ) 

112- Mubeyyin ( Açıklayan ) 

113- Mubik ( Yok eden, Helak eden ) 

114- Mubki ( Ağlatan ) 

115- Mubki ( Baki kılan ) 

116- Mubli ( Sınayan )

117- Mubrim ( Kararlı, Kararlaştıran ) 

118- Mubtel ( Sınayan ) 

119- Mubtil ( Batıl kılan, İbtal eden )

120- Mucib ( İcabet Eden, Cevap veren ) 

121- Mucir ( Yardım eden, Ücretlendiren )

122- Muczi ( Karşılıklandıran ) 

123- Muda'if ( Kat kat artıran )

124- Mudebbir ( Yöneten ) 

125- Mudemmir ( Yok eden, helak eden ) 

126- Muderric ( Derecelendiren ) 

127- Mudhik ( Güldüren ) 

128- Mudhil ( Dahil eden ) 

129- Mudi ( Süre veren ) 

130- Mudill ( Saptıran ) 

131- Muellif ( Birleştiren )

132- Mueyyid ( Destekleyen, sağlamlaştıran ) 

134- Mufaddil ( Üstün kılan ) 

135- Mufassil / Fasil ( Ayrıştıran, Ayrıntılandıran ) 

136- Mufrid ( Farz kılan )

137- Mufriğ ( Döken ) 

138- Mufsih / Fasih ( Yer açan, Açık konuşan )

139- Mufti ( Fetva veren )

140- Muğni ( Zengin Kılan ) 

141- Muğrik ( Boğan ) 

142- Muhabbib ( Sevdiren )

143- Muhaffif ( Hafifleten ) 

144- Muhallil ( Helal kılan ) 

145- Muhammil ( Yükleyen ) 

146- Muharrim ( Haram kılan ) 

147- Muhavvif ( Korkutan ) 

148- Muhavvil ( Çevreleyen, donatan ) 

149- Muhazzir ( Sakındıran )

150- Muhbit ( Boşa çıkaran )

151- Muhdis ( İş ortaya koyan )

152- Muheymin ( Önemseyen ) 

153- Muheyyi ( Kolaylık veren, hazır eden ) 

154- Muhi ( Vahyeden ) 

155- Muhibb ( Seven ) 

156- Muhin ( Hor, hakir, aşağılık kılan ) 

157- Muhit ( Kuşatan ) 

158- Muhlik ( Helak eden ) 

159- Muhric ( Çıkaran ) 

160- Muhsi ( Sayan ) 

161- Muhsin ( İyilik eden, ihsan eden, guzelleştiren?? ) 

162- Muhtass ( Tahsis eden )

163- Muhyi ( Dirilten ) 

164- Muhzi ( Rezil eden ) 

165- Muid ( Döndüren, Tekrarlatan ) 

166- Muidd / Muaddi ( Hazırlayan ) 

167- Muizz ( İzzet veren, Saygın Kılan ( Kudretli ) 

168- Mukaddim ( Öne Alan ) 

169- Mukaddir ( Takdir eden, Ölçen, Kader tayin eden )

170- Mukallib ( Döndüren, Tarafını değiştiren ) 

171- Mukassim ( Bölüştüren ) 

172- Mukbit ( Perişan eden, Alçaltan ) 

173- Mukeffir ( Örten ) 

174- Mukellif ( Teklif eden, Vazife veren ) 

175- Mukellim ( Kelam eden )

176- Mukemmil ( Kamil kılan, Tamamlayan, olgunluğuna eriştiren ) 

177- Mukerrih / Kerih ( Hoşlanmayan, İstemeyen, Tiksinen ) 

178- Mukit ( Gıdasını veren, Mukayet olan ) 

179- Mukni ( Kanaat ettiren ) 

180- Mukrim ( İkramkar ) 

181- Muksit ( Doğru Kılan ) 

182- Muktedir ( İktidar Sahibi ) 

183- Mulic ( Sokan )

184- Mulki ( Atan ) 

185- Mulzim ( Elzem kılan, Gerektiren )

186- Mumehhis ( Temizleyen, Seçen )

187- Mumekkin ( İmkan veren ) 

188- Mumess ( Dokunan )

188- Mumetti ( Metalandıran, Faydalandıran ) 

189- Mumhak ( Helak eden )

190- Mumidd ( İmdad eden, Yardım eden, Yayan ) 

191- Mumit ( Öldüren ) 

192- Mumiz ( Ayıran )

193- Mumsik ( Tutan, Kısan ) 

194- Mumtehin ( Sınayan, İmtihan eden )

195- Munasi ( Unutturan )

196- Munbit ( Eken, Bitiren, Yetiştiren )

197- Munci / Munecci ( Kurtaran ) 

198- Muneffeh ( Üfleyen ) 

199- Munhi ( Men eden )

200- Munşi ( İnşa eden ) 

201- Muntekim ( İntikam Alan ) 

202- Munzil / Munezzil ( İndiren, Ağırlayan ) 

203- Munzir ( Uyaran ) 

204- Muraddi ( Döndüren )

205- Murbi ( Bereketlendiren, Çoğaltan ) 

206- Murdi ( Yok eden, Helak eden ) 

207- Muri ( Gösteren )

208- Murid ( İsteyen ) 

209- Muris ( Miras bırakan )

210- Murkis ( Tersine döndüren )

211- Murşid ( Doğruyu gösteren ) 

212- Mursil ( Gönderen ) 

213- Musaddik ( Doğrulayan )

214- Musahhir ( Buyruğa alan, Alay eden )

215- Musalli ( Dua eden, Sala eden ) 

216- Musallit ( Musallat eden )

217- Musammi ( Sağır eden )

218- Musavvir ( Şekil Veren ) 

219- Musbit ( Sabitleyen, İsbat eden ) 

220- Musekkin ( Sükunet veren ) 

221- Musellem ( Selamet veren )

222- Muser ( Tercih etmek )

223- Musevviy ( Düzenleyen ) 

224- Mushit ( Öfkelenen, Darılan, Helak eden ) 

225- Musib ( İsabet eden, Yanılmayan )

226- Muşi ( Dileyen ) 

227- Musi ( Genişleten ) 

228- Muslih ( Islah eden, iyileştiren ) 

229- Mustafi ( Seçen ) 

230- Mustahlif ( Halife kılan ) 

231- Mustean ( Yardım istenen, Sığınılacak olan ) 

232- Mustehzi ( Alay eden ) 

233- Muşrih ( Açan, Genişleten )

234- Muşteri ( Satın alan )

235- Mutahhir ( Temizleyen ) 

236- Muteali ( Yücelik Sahibi ) 

237- Mutebbir ( Mahveden, Yok eden ) 

238- Mutekebbir ( Kibirlenen ) 

239- Mutevveffi ( Vefat ettiren ) 

240- Mutfi ( Söndüren )

241- Muti ( Veren, Yeten, Gelen ) 

242- Muti ecir ( Ödüllendiren ) 

243-  Mutimm / Mutemmim ( Tamamlayan ) 

244- Mutvi ( Düren ) 

245- Muvadi ( Koyan ) 

246- Muyessir ( Kolaylaştıran ) 

247- Muzahir ( Destekleyen, Ortaya çıkaran )

248- Muzekki ( Temizleyen ) 

249- Muzekkir ( Hatırlatan ) 

250- Muzevvic ( Eşleştiren, çiftleştiren ) 

251- Muzeyyin ( Süsleyen ) 

252- Muzği ( Eğen )

253- Muzhib ( Gideren ) 

254- Muzid / Muzayyid ( Artıran ) 

255- Muzill / Muzellil ( Zelil eden, Rezil Eden ) 

256- Mu'zin ( İzin veren )

257- Nabi / Nebi ( Haber veren ) 

258- Nadi / Munadi ( Seslenen ) 

259- Nafi ( Fayda Sağlayan ) 

260- Nahi ( Engelleyen, Önleyen, Yasak eden ) 

261- Naim ( Nimetlendiren )

262- Nasi ( Unutan ) ( inkarcıları )

263- Nasir ( Yardımcı )

264- Naşir ( Neşreden, Yayan )

265- Nazır ( Bakan ) 

266- Nur ( Aydınlık ) 

267- Rab ( Eğiten, Yetiştiren ) 

268- Rabit ( Rabteden, Bağlayan, Bitiştiren ) 

269- Radi ( Razı olan, Hoşnut olan ) 

270- Rafi ( Yükselten ) 

271- Rahim ( Merhametli ) 

272- Rahman ( Şefkatli ) 

273- Rai ( Gören ) 

274- Rakib ( Gözetleyen ) 

275- Rami ( Atan, Fırlatan ) 

276- Rauf ( Esirgeyen ) 

277- Razı ( Hoşnut ) 

278- Reşid ( Doğru yola sevkeden ) 

279- Rezzak / Razik ( Rızıklandıran ) 

280- Sabbâg / Sabig ( Boya vuran )

281- Sabur ( Sabır Veren, Sabrettiren ) 

282- Sadik ( Doğru ) 

283- Saki ( Sulayan, su içiren ) 

284- Sani ( Sanatla yapan )

285- Samed ( Muhtaç Olmayan Kuvvet ) 

286- Sarif ( Değiştiren, Dönüştüren ) 

287- Sarraf ( Sarfeden, Kelime ilmini yapan )

288- Sehhar ( Buyruğuna alan )

288- Selam ( Emniyetli Kılan, Selamet veren )

290- Semi ( Duyan )

291- Seriul hısab ( Hesabı hızlı )

293- Subhan ( Yüce / Üstün )

294- Şafi ( Şifa veren )

295- Şai ( Dileyen )

296- Şakir ( Şükredeni Gören )

297- Şedid ( Şiddetli ) 

298- Şedid ul azab ( Azabı şiddetli olan )

299- Şedid ul ikab ( Azabı şiddetli olan ) 

300- Şedid ul mihâl ( Azabı şiddetli olan )

301 Şefi ( Af Vesilecisi )

302- Şehid ( Şahit Olan ) 

303- Şekur ( Şükredeni Gören ) 

304- Tabi ( Mühür basan )

305- Tarik ( Terkeden ) 

306- Tebarek ( Bereketli )

307- Tevvab ( Tevbeyi Kabul Eden ) 

308- Vacid ( Bulan, Vücuda getiren ) 

309- Vafi ( Vefa eden, Sözunü tutan ) 

310- Vahid / Ehad ( Bir ) 

311- Vaid / Muvaid ( Vaad eden ) 

312- Vaiz ( Öğut veren ) 

313- Vaki ( Koruyan ) 

314- Vali ( İşleri En üst Seviyeden Yöneten ) 

315- Vasi ( Geniş ) 

316- Vasiyy ( Vasiyet eden ) 

317- Vedud ( Seven ) 

318- Vehhab ( Bahşeden ) 

319- Vekil ( Vekil ) 

320- Veliyy ( Dost )  

321- Zahib / Zehhab ( Ayıran )

322- Zahir ( Destekleyen, görunen ) 

323- Zaik ( Tattıran )

324- Zari ( Bitirip yetiştiren, Ziıraat eden ) 

325- Zil Arşi Mekin ( Şerefli Arş Sahibi ) 

326- Zil Mearic ( Dereceler ve Mevkiler sahibi ) 

327- Zul Arşil Mecid ( Büyük Arş Sahibi ) 

328- Zul Celali vel İkram ( Yücelik ve İkram Sahibi ) 

329- Zul Fadlil Azim ( Büyük Üstünlük / Lütuf Sahibi )

330- Zul Kuvvetil Metin ( Sağlam Kuvvet Sahibi ) 






















































 
























































 


KUTlu ve MUTlu

"Kut" kelimesi Türkçe ve Arapçada ortak kökenli olarak yer alan bir kelime olup "Gıda, Rızık, Azık, Pay" anlamına gelmektedir. Türkçedeki "Gıda" kelimesi de esasen Arapçadaki "Kut" kelimesiyle ilintili olan "Kit'a" ( Hisse, Pay, Parça ) kelimesinin farklı telaffuzlu bir tezahürüdür. "Gıda" kelimesi bilinegelinen anlamı olan "Yenen besin" anlamından çok daha geniş bir anlam kapsamına sahiptir. Bu kelimelerin kökeninde ise "Kat" ( Kesmek, Bölmek, Pay etmek ) kelimesinin bulunuyor olması kuvvetle muhtemeldir. 

"İyi" ve "Mal" anlamlarında kullanılan Ingilizcedeki "Good" ve Almancadaki "Gut" kelimeleri de "Kut" kelimesinin tezahürleridir. Ayrıca İngilizcede "Donanım, Gereç" anlamına gelen "Kit" kelimesi de dolaylı anlam ilişkisi itibarıyla "Kit'a / Kut" kelimelerinin bir yansımasıdır.

"Kut / Kit'a" kelimelerinin ayetlerdeki kullanımlarına bazı örnekler şöyledir.

4/85 Men yeşfa şefaaten haseneten yekun lehu nesibun minha ve men yeşfa şefaaten seyyieten yekun lehu kiflun minha ve kanellahu ala kulli şey'in MUKİTA

( Kim güzelliğe vesile olursa, ona ondan nasip olur. Kim kötülüğe vesile olursa ona ondan pay olur. Allah herşeye GIDA VERENDİR, gözetendir. )

Ayetteki "Mukit" ( Gıda veren ) kelimesi, "Kut / Kit'a" kökünün başına "M" ön eki alarak sıfat niteliği kazanmış bir kelimedir.

38/16 Ve kalu rabbena accil lena KİTTana kable yevmil hisab

( Ve "Rab’bimiz, bize PAYımızı hesap gününden önce acele ver." dediler. )

Aşağıdaki ayette "Kut" kelimesinin çoğulu olan "Akvat" kelimesi yer almaktadır.

41/10 Ve ceale fiha ravasiye min fevkiha ve barake fiha ve kaddera fiha AKVATeha fi erbeati eyyam sevaen lis sailin

( Ve "Orada, onun üstünde dağlar oluşturdu. Orada bereket verdi. Orada, GIDALARI araştıranlar için dört günde eşit olarak düzenleyerek ölçülendirdi." )

Dolayısıyla Türkçedeki "Kutlu" kelimesi "Gıdalı, Rızıklı, Paylı, Payı verilmiş" anlamlarını taşımaktadır.

"Mut / Mut'a" kelimesi ise Arapça "Ate / Ati" ( Vermek ) kök kelimesinden türemiş olan ve edilgen hal alarak "Fayda" anlamı taşıyan bir kelimedir. "Meta" ( Madde, Mal, Fayda ) kelimesi de aynı kökten türemiş olan ve çok anlamlı olarak kullanılan bir kelimedir.

"Ati" kökünün ayetlerdeki kullanım örnekleri şöyledir.

42/36 Fe ma UTİtum* min şey'in fe metaul hayatid dunya ve ma indellahi hayrun ve ebka lillezine amenu ve ala rabbihim yetevekkelun

( Böylece o VERİLDİğiniz, dünya hayatının faydasıdır. O Allah' ın indindeki, inananlar için ve Rab’lerine dayanıp sığınanlar için daha hayırlıdır ve daha bakidir.  )

* Batı dillerindeki "UTIlisation" ( Fayda, Kullanım ) kelimesinin kökünde de Arapça "Uti" ( Verilmiş, Verilen ) kelimesi bulunmaktadır.

3/185 Kulli nefsin zaikatul mevt ve innema tuveffevne ucurakum yevmel kiyameh fe men zuhziha anin nari ve udhilel cennete fe kad faz ve mel hayatud dunya illa METAul ğurur

( Tüm nefisler ölümü tadar. Ve ayağa kalkış gününde ödülleriniz kesinlikle size vefa edilir. Kim ateşten uzaklaştırılıp, cennete sokulursa kurtulmuştur. Dünya hayatı aldatıcı FAYDA haricindeki değildir. )

11/65 Fe akaruha fe kale TEMETTEU fi darikum selasete eyyam zalike va'dun ğayru mekzub

( Fakat onu boğazladılar da "Yurdunuzda üç gün FAYDALANIN. Bu yalanlanamayacak vaaddir." dedi. )

15/85 Ve ma halaknes semavati vel erda ve ma beynehuma illa bil hakk ve innes saate le ATİYETUN fasfehis safhal cemil

( Ve biz gökleri, yeri ve o onların aralarındakilerini gerçek dışında yaratmadık. Kesinlikle saat VERİLECEKTİR / YETECEKTİR GELECEKTİR. O halde hoşgör, güzel bağışlama ile bağışla, affet. )

Dolayısıyla Türkçedeki "Mutlu" kelimesi esasen "Faydalı, Faydalanmış" anlamını taşımaktadır. 

Bu bağlamda, bir dilek ifadesi niteliğinde halk arasında yaygın kullanımı olan "Kutlu ve Mutlu" ifadesinin kökende "Gıdalı / Paylı ve Faydalı / Faydalanmış" anlamını yansıttığı görülmektedir. Bu ifade, fani olan dünyevi, maddi ve nefsani olgulardan bağımsız olarak yani ruh açısından düşünüldüğünde, varlıklara "faydalı pay" olacak yegâne unsurun bâki olan "bilgi, ilim" olduğu sonucuna varılabilmektedir. Zira yapılan sosyopsikolojik analizlerde de, kontrol sistemi tarafından telkin edilen dünyevi, maddi ve fâni unsurların mutluluk vasıtası olmadığı ortaya çıkmaktadır.

Ruhu "Kutlu ve mutlu" kılmanın yolu Allahu Teala'nın bahşettiği ( verdiği ) ilmi istemek, ilmi artırmak ve ilmi paylaşmaktan geçmektedir. Ebedi tatmin ve saadet ancak böyle tezahür edebilir.

Kur'an'da algılanan anlamıyla "Mutlu" kelimesinin karşılığı "Sa'd" ( Mutlu etmek ) kökünden türemiş olan "Mes'ud" kelimesidir. Yukarıda zikredilen "Saadet" kelimesi de algılanan anlamıyla "Mutluluk" kelimesinin karşılığıdır.

Hud suresinin aşağıdaki ayetinde yer alan cennet tasvirinde mutlululuk, "Allah'ın verdiği ile mesud olmak" ifadesiyle net olarak tanımlanmaktadır. Allah'ın bahşettiklerini idrak etmek hangi yaşam planında ( boyutunda ) olursa olsun varlıklara cenneti hissetme ve deneyimleme imkânı vermektedir

11/108 Ve emmellezine SUİDU fe fil cenneti halidine fiha madametis semavatu vel erdu illa ma şae rabbuk ATAEN ğayra meczuz

( Ve o MESUD olanlar artık cennetin içindedirler. Rab’binin dilemesi hariç, gökler ve yer daim olduğu sürece, kesintisiz BAĞIŞ / VERİLİŞ olarak, onun içinde ebedidirler.  )

20 Haziran 2022 Pazartesi

Zaman yanılsaması

Zaman, ebediyet yolcusu varlıkların, içinde bulundukları ( deneyimledikleri ) yaşam planlarındaki ardışık bilinç durumlarının yarattığı algısal bir yanılsama, bir ilüzyondur. Yaratılış, her öğesiyle tek bir bütünden ve tek bir halden ibaret olup, "önce" ve "sonra" kavramları esasen yoktur.


Casiye suresinin 24. ayetinde, dünya hayatındaki reenkarnasyon döngülerinin düşük idrakliler tarafından "zaman" olarak algılanmasından ve bunun bir "zan" ( yanılsama ) olduğundan bahsedilmektedir.

45/24 Ve kalu ma hiye illa hayatuned dunya nemutu ve nahya ve MA YUHLİKUNA İLLED DEHR ve ma lehum bi zalike min ilm in hum illa YEZUNUN

( Ve "O, dünya hayatı haricindeki değildir. Ölürüz ve diriliriz. O BİZİ HELAK EDEN ANCAK ZAMANDIR." dediler. Onlara bununla ilgili ilim yoktur. Kesinlikle onlar ancak ZANNEDERLER. )

İnsan suresinin ilk ayetinde ise insanın yaratılmamış ve yaratılmış olduğu hallerin ebediyet çizgisi üzerindeki noktalar olduğu, zaman kavramının ise bu ebediyet çizgisi üzerindeki bir bölümde yaratılmış olan insanın yanıltıcı algısı olduğu mesajı verilmektedir. 

76/1 Hel eta alel insani HİYNUN MİNED DEHRİ lem yekun şey'en mezkura

( İnsana UZUN ZAMANDAN hatırlanacak bir şey olmadığı ZAMAN gelmedi mi? )

Aşağıdaki ayetlerde yer alan "Za'm" ( Zan ) kelimesinin "Zaman" kelimesinin kökü olması kuvvetle muhtemeldir. Bu durumda "Zaman" kavramının bir "Zannetme, Sanma" yani "Yanılsama" olduğu semantik olarak da ispatlanmaktadır.

Za'm ( Zan ) + an* ( gibi olma, - etme ) = Zaman ( Zannetme )

* Örnek: İns+an ( İçeri alınan, Başlatılan ), Şeyt+an ( Yakan, Helak eden ), "Helu'an" ( Şikayet eden ), "Cezu+an" ( Sızlanan ) vb. 

6/136 Ve cealu lillahi min ma zerae minel harsi vel en'ami nesiben fe kalu haza lillahi bi ZA'Mihim ve haza li şurakaina fe ma kane li şurakaihim fe la yesilu ilellah ve ma kane lillahi fe huve yesilu ila şurakaihim sae ma yahkumun

( Ve o ekinlerden ve hayvanlardan yetiştirdiklerinden bıraktıklarından, Allah’a nasip kılmakta ve ZANlarıyla "Bu, Allah için, şu da ortaklarımız için." demektedirler. Ortakları için olan Allah’a ulaşmamakta ve ama Allah için olan o, ortaklarına ulaşmaktadır. O verdikleri hüküm kötüdür. )

6/138 Ve kalu hazihi en'amun ve harsun hicr la yat'amuha illa men neşau bi ZA'Mihim ve en'amun hurrimet zuhuruha ve en'amun la yezkurunesmellahi aleyheftiraen aleyh se yeczihim bima kanu yefterun

( Ve ZANlarıyla "Bunlar yasaklanan hayvanlar ve ekinlerdir. Onları bizim dilediğimizin haricindeki yiyemez. Bunlar da sırtına binilmesi yasaklanmış hayvanlar ve üzerlerine Allah' ın isminin hatırlanmayacağı hayvanlardır." dediler. O'nun üzerine uydurup, iftira ettiler. O uydurmalarının karşılığını onlara verecektir. )

Kaos, Habal ve Cabal

"Kaos, Düzensizlik, Karmaşa" anlamında kullanılan "Chaos" kelimesi Grekçede "Boşluk" anlamına gelen kelimedir.

"CHAos = Cha ( Boşluk ) +os ( Latincedeki "us" son eki gibi anlam içermeyen son ek ) = Boşluk

Arapçadaki "HAva" ( Boşluk ) kelimesinin kökündeki "Ha"* kelimesiyle "CHAos" ( Boşluk ) kelimesinin kökündeki "Cha" kelimesi semantik ve fonetik olarak ortak kökene sahiptirler. ( Dillerde "K" ve "H" harfleri fonetik olarak birbirlerini ikame etmektedirler. )

* Örnek: "Hava" kelimesiyle benzer yapıya sahip "Dava" ( Çağrı ) kelimesinin kökünde de "Ha" kelimesi gibi "Da" ( Çağırmak ) kelimesi bulunmaktadır. 

"Chaos" kelimesinin yaygın anlamının kökeninde de, "insana, kendisini boşlukta hissettirme yani hiçbir destek ve dayanak noktası yok gibi hissettirme" anlamı bulunmaktadır.

Satanik bir kontrol taktiği olan "Kaos" kavramına Maide suresinin aşağıdaki ayetinde "Habal / Habala" kelimesiyle değinilmektedir. Ayette, inkârcı müşriklerin insanları sürekli "düzensizlik, karmaşa ve huzursuzluk" içinde tutarak kontrol ve helak etmeye çalıştıkları ve bu komplolarını "gizli" tuttukları bildirilmektedir. 

3/118 Ya eyyuhellezine amenu la tettehizu bitaneten min duniku la ye'lunekum HABALA veddu m anittum kad bedetil bağdau mi efvahihim ve MA TUHFİ SUDURUHU ekber kad beyyenna lekumul ayat in kuntum ta'kilun

( Ey o inananlar, sizin dışınızdakilerden sırdaş edinmeyin. Sizden DÜZENSİZLİĞİ / KARMAŞAYI / SIKINTIYI eksik etmezler. O sizi meşşakkatle helak edeni severler, arzularlar. Ağızlarından kin, öfke, çirkinlik ortaya açığa çıkar. O GÖĞÜSLERİNİN GİZLEDİĞİ ise daha büyüktür. Eğer sizler akıl etmekteyseniz, sizlere ayetleri açıkladık. )

"Habal" kelimesinin batı dillerindeki karşılığı "Entrika, Komplikasyon, Kargaşa, Komplo" anlamına gelen "Cabal" kelimesidir. Bu kelime güncel olarak "Komplocu zümre" anlamında kullanılmaktadır. "Cabal" kelimesinin, "Secret cabal network" ( Gizli komplocu şebeke ) ifadesi içindeki kullanımı da yaygındır.

17 Haziran 2022 Cuma

Kozmik hasat

"Olmuş ( olgunlaşmış ) meyve hasat edilip toplanır, olmamış ( ham ) meyve dalında bırakılır."

Tekâmül etmiş ruhlar kaba madde bedenden ayrıştırılır, tekâmül edememiş ruhlar kaba madde bedende bırakılır.

Bu nedenledir ki tekâmül etmiş veya edememiş tüm ruhlar için "Ölüm" aslında "Olum"dur. Zira "Ölüm", ruhların farklı planlarda, farklı vasıtalarla ve farklı niteliklerde varlıklarını sürdürmelerini sağlayan bir "halden hale geçiş" fenomenidir. Yani yeni bir "Olum"dur. 

Dolayısıyla kaba madde planı dünyadaki reenkarnasyon ( bedenlenme ) döngüleri sonunda frekanslarını yükselterek gerçeği ve doğruyu idrak eden ve böylelikle tekâmül eden ruhlar üst süptil planlara geçerken, düşük frekansın ( kibir, nefsaniyet, şehvet, mülkiyet ) tesirlerinden kendilerini sıyıramamış ve maddeye gark olmuş ruhlar ise tekrardan kaba madde planı dünyadaki 70,000 yıllık büyük reenkarnasyon döngüsüne tabi olmaktadırlar.

Aşağıdaki ayetler konu bağlamında net mesajlar içermektedir.

7/40 İnnellezine kezzebu bi ayatina vestekberu anha la tufettehu lehum ebvabus semai ve la yedhulunel cennete hatta yelicel cemelu fi semmil hiyad ve kezalike neczil mucrimin

( O ayetlerimizi yalanlayanlara ve onlara kibirlenenlere, onlara göğün kapıları kesinlikle açılmaz. Deve iğne deliğinden geçene kadar cennete giremezler. İşte suçluları böyle karşılıklandırırız. )

"Göğün kapılarının açılmasından" ilk kez bahsedilen ayetin kodunun nümerolojik değeri de 11 olmaktadır. Göğün kapılarının açılması" teşbihi "Halden hale geçiş / Boyutlar arası geçiş" olgusunun tasviri niteliğindedir. 

45/35 Zalikum bi ennekumuttehaztum ayatillahi huzuven ve ğarratkumul hayatud dunya fel yevme la yuhracune minha ve la hum yusta'tebun

( Bu, kesinlikle Allah' ın ayetlerini alay edinmenizdendir. Sizi dünya hayatı aldattı. Artık bugün oradan çıkarılmazlar. Onların özürleri de istenmez. )

22/22 Kullema eradu en yahrucu minha min ğammin uiydu fiha ve zuku azabel harik

( Gamdan dolayı, oradan her çıkmayı istediklerinde oraya geri döndürülürler. Tadın yakıcı azabı. )

Nebe suresinin aşağıdaki ayetlerinde döngü sonundaki fiziksel doğa olayları sonrasında ölmek suretiyle üst süptil planlara geçemeyen ve yeniden şekillenen dünyada kalmak zorunda bırakılan varlıkların durumu bildirilmektedir.

78/20 Ve suyyiretil cibalu fe kanet seraben

( Ve dağlar seyirttirilmiştir de serap olmuştur. )

78/21 İnne cehenneme kanet mirsaden

( Kesinlikle cehennem* gözetleme yeri olmuştur. )

* Cehennem = Kaba madde planı dünya

78/22 Lit tağine meaben

( Azgınlar için dönülecek yer.  )

78/23 Labisine fiha ahkaben

( Orada uzun zaman kalacaklar. )