29 Temmuz 2023 Cumartesi

A'rafa geçiş safhasındaki "selamlama"

Ölmek üzere olan birçok kişinin ölüm ve a'rafa geçiş aşamasındaki son sözlerinin "sanki bir yakını ile konuşuyormuş" gibi olduğu belirtilmektedir. Bu durum, ruhun kaba madde bedeni terketme sürecinden sorumlu olan vazifeli varlıkların ( meleklerin ) üst süptil plana ( cennete ) geçme safhasındaki meyyit ile temasının kaba madde planı dünyadaki bir gözlemci tarafından algılanışından ibarettir.

Bilindiği üzere A'raf ( Yüksek mevki ) veya spritüalizmdeki ismiyle Spatyom ( Genişlik, Boşluk ) bir mekân değil, ruhun kaba bedene ilettiği tesirleri kesmesi akabinde öz varlığın içine girdiği haldir. Öz Varlık a'raf halindeyken son enkarnasyon sınavındaki performansının değerlendirmesi yapılacak ve tekâmül seviyesine göre ya farklı bir kimlik ile kaba madde planında tekrar enkarne olacak ya da üst süptil plana geçecektir. Halk arasında "kabir azabı" olarak ifade edilen kavram, spatyomdaki Öz Varlığın, son enkarnasyonundaki günah nitelikli eylemlerinin karşılığını hissettiği safhadır.

A'rafa geçiş anında üst planla temas fenomeninin en bilinen misallerinden biri Atatürk'ün ölmeden önceki son sözleri olan "Aleykumselam" cümlesidir.

Atatürk'ün sırdaşı milis albay Ali Kılıç tarafından yazılan "Kılıç Ali'nin Anıları" isimli kitapta Atatürk’ün son kelimesinin, sanki kendisine selam veren birine karşı selam veriyormuş gibi “Aleykümselam” olduğu yazmaktadır. İlgili bölüm şöyledir.

"8 Kasım 1938. Mustafa Kemal, uyanır. Saate bakar göremez.

Hasan Rıza Soyak’a sorar. “Saat kaç?” “7.00 efendim” Aynı soruyu birkaç kez daha sorar. Soyak, cevabı tekrar ederek, saatin 19.00 olduğunu söyler. Soyak, “biraz rahat ettiniz mi efendim?” diye sorar. Gazi “Evet” der. Doktor Neşet Ömer İrelp, dilini çıkarmasını ister. Mustafa Kemal dener. Ancak sonra dilini geri çeker. İrelp’e dikkatle bakar ve son olarak “Aleykümselam” der. 30 saat süren komadan hiç çıkmaz ve 10 Kasım saat 09.05’de kalbi durur."

Ölüm sonrasında cennete intikale layık bulunmuş olanların, bir önceki safha olan a'rafa geçiş safhasındaki "selamlamalı" temasa ilişkin ayetler şöyledir.

7/46 Ve beynehuma hicab ve alel A'RAFİ ricalun ya'rifune kullen bi simahum ve NADEV ASHABEL CENNETİ EN SELAMUN ALEYKUM LEM YEDHULUHA VE HUM YATMEUN 

( Ve onlar arasında perde vardır. ARAFTA hepsini simalarından tanıyan adamlar vardır. CENNET SAHİPLERİNE "SELAM ÜZERİNİZE OLSUN." diye seslenirler. HENÜZ ORAYA GİRMEMİŞLERDİR VE FAKAT UMUT ETMEKTEDİRLER. )

13/24 SELAMUN ALEYKUM bima sabertum fe ni'me usbed dar

( O sabretmenizden dolayı SELAM ÜZERİNİZEDİR. Artık yurdun topluluğu ne güzeldir. )

16/32 Ellezine TETEVEFFAHUMUL MELAIKETU tayyibine YEKULUNE SELAMUN ALEYKUMudhulul cennete bima kuntum ta'melun

( MELEKLER, o temizce VEFAT ETTİRDİKLERİNE, "SELAM ÜZERİNİZE. O yapmakta olduklarınızdan dolayı cennete girin." derler. )

32/11 Kul YETEVEFFAKUM MELEKUL MEVTillezi vukkile bikum summe ila rabbikum turceun

( De ki: "SİZİ, o size vekil edilen ÖLÜM MELEĞİ VEFAT ETTİRİR. Sonra Rab’binize döndürülürsünüz." )

36/55 İnne ashabel cennetil yevme fi şuğulin fakihun

( Kesinlikle cennetin sahipleri bugün meşguliyet içinde sevinip neşelenmektedirler. )

......

36/58 SELAMUN kavlen min rabbir rahim

( Söz merhametli olan Rab’den SELAMDIR. )

39/73 Vesikallezinettekav rabbehum ilel CENNETİ zumera hatta iza cauha ve FUTİHAT EBVABUHA ve KALE LEHUM HAZENETUHA SELAMUN ALEYKUM tibtum fedhuluha halidin

( Ve o Rab’lerinden sakınanlar, bölükler halinde CENNETE sevkedilirler. Nihayet oraya vardıklarında KAPILARI AÇILIR. Onun toplayıcı BEKÇİLERİ onlara "SELAM ÜZERİNİZE. Hoşsunuz. Haydi ebediler olarak oraya girin." derler.  )

56/91 Fe SELAMUN leke min ashabil yemin

( O halde sağın sahiplerinden sana "SELAM.". )

Kur'an'da cennetin isimlerinden biri de "Darus Selam" ( Selam Yurdu )'dur.

Şirkiye Devleti loading!

Yönetici olarak kendi seçtiği ( daha doğrusu seçtiğini zannettirildiği ) kişilerin kurdukları sosyoekonomik, sosyokültürel, sosyopolitik, sosyoteknolojik ve sosyopsikolojik tuzaklar ile planlı ve aşamalı olarak zayıflatılan, yoksullaştırılan ve cahil bırakılan toplumlarda zaman içinde şirk olgusu tezahür etmektedir. Yani esasen kitlesel travma bazlı zihin kontrol uygulaması niteliğinde olan bu tuzaklar, toplumun artık yönetici konumundaki kişileri ilahlaştırmaya başlamasına yani onları nimet veren ilahlar addetmesine, verilene şükreden, asla farklısını talep edemeyen hatta böyle bir talebin günah olacağını düşünen bireyler kümesine dönüşmesine vasıta olmaktadır. Ancak kendilerini inançlı zanneden bu tip toplumların bireylerine sorulduğunda hepsi de şirkin en büyük günah olduğunu söylemektedirler. Şirke batmışken şirk karşıtı söylemde bulunan bir toplum en basit ifadeyle "sihirlenmiş toplum" olarak nitelenebilir ki bu durum, yukarıda bahsedilen sosyal travma tuzaklarının zaman içinde sihir tesiri yapma özelliğini ortaya koymaktadır. Travma bazlı zihin kontrol metodu da zaten tarikat ( okült cemiyet ) sistemlerinin temel mekanizmasını temsil etmektedir. 

Sihirlenmek suretiyle şirke kapılmış ancak hala Allah inancı taşıdıklarını zanneden toplumların misali Mu'minun suresinin 88. ayetinde verilmektedir. Ayette ;

23/88 Kul men bi yedihi melekutu kulli şey'in ve huve yuciru ve la yucaru aleyhi in kuntum ta'lemun

( De ki: "Eğer bilenler iseniz, her şeyin mülkiyeti elinde olan, o koruyan ama kendi üzerine korunmayan kimdir?" )

23/89 Seyekulune lillah kul FE ENNA TUSHARUN

( "Allah için." diyecekler. De ki: "O HALDE NASIL SİHİRLENİRSİNİZ?"  )

Dolayısıyla yukarıda ifade edilen tipteki toplumlar bir devletten, bir cumhuriyetten ziyade bir tarikat niteliği arzetmektedirler.

Kur'an'da "şirk" kavramı affı mümkün olmayan bir günah olarak defaatle zikredilmektedir.

4/48 İNNELLAHE LA YAĞFİRU EN YUŞRAKE BİHİ ve yağfiru ma dune zalike li men yeşa' ve men yuşrik billahi fe kad iftera ismen azima

( KESİNLİKLE ALLAH O'NA ORTAK KOŞULMASINI AFFETMEZ. İşte o bundan başkasını dilediği kimseler için affeder. Kim Allah’a  ortak koşarsa büyük günah uydurur. )

İşte halen yürütülmekte olan küresel proje de, yukarıda anılan tuzaklar vasıtasıyla dünya toplumlarının dev bir tarikat niteliği arzedecek tek bir devlet altında yani "Şirkiye Devleti" altında toplanması projesidir. Bu proje her ülkede, o ülkenin sosyokültürel dinamiklerine göre planlı bir şekilde yürütülmektedir.

Ayrıca bkz.

https://kuranilmi.blogspot.com/2020/03/travmaya-bazl-zihin-kontrol-ve.html

https://kuranilmi.blogspot.com/2022/09/tarikat-meselesi.html

https://kuranilmi.blogspot.com/2023/05/stockholm-sendromu.html

https://kuranilmi.blogspot.com/2023/07/tek-kavram-ile-aldatmaca.html?m=1

Hayırsever şeytanlar?!

Şirk koşma merkezi işlevi gören şirketleri vasıtasıyla dünya nimetlerini yağmalayıp sömüren ve insanlığı köleleştiren küresel şeytanların en önde gelen kitle aldatma taktiklerinden biri de "hayırseverlik" kisvesine bürünmeleridir. Bu kadim aldatma stratejisini "vakıflar" ve "sosyal sorumluluk projeleri" kavramları vasıtasıyla uygularlar ve bunların reklamını da yaparlar. Hedefleri, insanları duygusal yönden etkilemek ve kendi şirketlerinden, markalarından satın alım* yapılmasını sağlamaktır. ( * "Satma" eyleminin de esasen "satanik" bir husus olduğuna evvelki bölümlerde değinilmişti. )

Eğitim, sağlık, doğa, çevre, iklim ( yeni aldatma konsepti ), kadın, çocuk, yaşlılar vb gibi hususlarda sözde hayır faaliyetlerinde bulunur gibi görünen şirket sahibi şeytanlar diğer yandan ise bu hususlara maksimum seviyede zarar veren esas faaliyetlerini yürütmektedirler. Bugün dünyadaki kan ve gözyaşının yegane müsebbibi olan küresel veya yerel büyük şirket sahiplerinin aynı zamanda "hayırsever" olarak anıldıkları malumdur. Ve maalesef bu şirketlerde, yönetici olmayı sözde kariyer zanneden ancak kan ve gözyaşının ortak müsebbibi olduklarını göremeyen veya görmezden gelen insanlar* istihdam edilmektedir.

* Burada esas ifade edilmek istenen insanların içine itildikleri zorlayıcı durumdur. Zira, nimeti gasp eden şeytanların oluşturdukları şirketler sistemi insanların geçim için başvurmak zorunda kaldıkları kurumlar halini almıştır. Dolayısıyla bu noktada önemli ilan insanların, imkânları ölçüsünde, zihinsel veya eylemsel tepki gösterebilmeleridir. Yani maddi koşullar nedeniyle şirketlerde istihdam edilmeye ihtiyaç duyan insanların en azından zihinsel olarak durumun farkında olmaları, söylemlerinde ve eylemlerinde olabildiğince tepkili olabilmeleri dahi olumlu bir adım niteliğindedir.

Yukarıdaki hususlara en güncel örnek yerel bir basın haberine konu olmuştur. Haberde, bir tesis kurmak için usülsüzce orman katletmekte olan bir şirketin yönetim kurulu başkanınınım "doğal hayatı koruma" başlıklı bir vakfın üyesi olduğunun ortaya çıktığı bildirilmektedir.

"İyilik kisvesiyle kötülük" taktiği İncil'de şu müteşabih ayetlerde zikredilmiştir.

40-Matthew-7-15 "Sahte peygamberlerden sakının! Onlar size KUZU POSTUNA BÜRÜNEREK YAKLAŞIRLAR, AMA ÖZDE YIRTICI KURTLARDIR.  )

47-2 Corinthians-11-13 Bu tür adamlar sahte elçiler, düzenbaz işçiler, kendilerine Mesih'in elçisi süsü verenlerdir. 

47-2 Corinthians-11-14 Buna şaşmamalı. ŞEYTAN DA KENDİSİNE IŞIK MELEĞİ SÜSÜ VRRİR.

Hayırseverlik kisvesini nefsani menfaatlerini artırma aracı olarak kullanan ve bunun reklamını yapanların misali de Bakara suresinin aşağıdaki ayetinde bildirilmektedir.

2/264 Ya eyyuhellezine amenu LA TUBTİLU SADEKATİKUM BİL MENNİ VEL EZA KELLEZİ YUNFİKU MALEHU RİAEN NASİ VE LA YU'MİNU BİLLAHİ VEL YEVMİL AHİR fe meseluhu ke meseli safvanin aleyhi turabun fe esabehu vabilun fe terakehu salda la yakdirune ala şey'in min ma kesebu vallahu la yehdil kavmel kafirin

( Ey o inananlar, SADAKALARINIZI, O MALINI İNSANLARA GÖSTERİŞ OLARAK HARCAYAN, ALLAH'A VE SONRAKİ GÜNE İNANMAYAN GİBİ BAŞA KAKARAK VE EZİYETLE BATIL KILMAYIN. Onun misali, üzerinde toprak olan kayanın misali gibidir. Ona sağanak yağmur isabet eder de onu kaya olarak terkeder. O kazandıklarından hiçbir şeye muktedir olamaz, ölçüp değer biçemezler. Allah inkarcılar kavmini yönlendirmez. )

28 Temmuz 2023 Cuma

Peru'nun gizemi

Peru, Güney Amerika'nın batısında yer alan, mistik ve spiritüel kültürüyle bilinen bir ülkedir. Peru, Inca imparatorluğunun da merkezi olmuştur.

Peru'nun haritadaki şeklinin, kafası arka yöne bakan zıplamış bir köpeği andırdığı görülmektedir.

Peru haritası 

Bilindiği üzere Göktürk bayrağında da yer alan "Köpek / Kurt" figürü Canis Major ( Büyük Köpek ) takımyıldızının en parlak yıldızı olan Sirius'un da sembolüdür. "Köpek" figürü, Sirius ile ilintili olan Göbeklitepe ören yerindeki T şekilli monolitlerin üzerinde en çok bulunan figürdür. 

Kur'an'ın Kehf suresinde geçen Ashabi Kehf ( Mağara Sahipleri ) kıssasında yer alan "sekizincileri köpekleridir" ifadesi de, 8 yıldızdan oluşan Canis Major takımyıldızına ve Sirius'a işaret etmektedir.

"PER" kelimesi Farsçada* "Kanat, Çevreleyen, Çevresindeki, Cevresinde uçan" anlamına gelmektedir. "PERvane" ( Çevresinde dönen ) kelimesi ve üst boyut varlıklarını ( cinler ) simgeleyen "PERi" ( Kanatlı olan, Uçucu, Süptil ) kelimesi de aynı kökten türemedirler.

İngilizcedeki "PERish" ve Fransızcadaki "PÉRir" kelimeleri de ortak semantik kökenden olup "Kaybolmak, Yok olmak, Uçmak, Uçup gitmek" anlamlarını içermektedirler.

Ek bilgi olarak; "PERgel" kelimesi esasen "PERger" yani "Per" ( Çevreleyen ) + ger ( gibi olan ) kelimesidir. Batı dillerindeki "PERipheral" ( Çevreleyen, Çevresinde uçan, Çevresinde dolanan ), "PERisphere" ( Çevreleyen dış hat, Çevresini kuşatan ) kelimeleri de aynı köktendir. Keza Fransızca yazılışı "Perruque" olan "PERuk" da "Kafayı çevreleyen" anlamına haiz bir kelimedir.

Bu bağlamda "PERU" kelimesinin "İnsanı Çevreleyen Süptil Vazifeli Varlık" anlamında olması kuvvetle muhtemeldir ki bu durumda köpek formundaki haritanın bir Sirius sembolü olması ihtimali güçlenmektedir. Zira spiritüalizmde "gezginler" adı verilen vazifeli varlıkların sevgi planı / cennet olarak da anılan Sirius'tan geldikleri bilgisi mevcuttur. "Seyrek, Seri, Esiri, Latif, Süptil" anlamlarını içeren Sirius kelimesi Kur'an'da Necm ( Yıldız ) suresinde şöyle geçmektedir.

53/49 Ve ennehu huve rabbuş şi'ra

( Ve kesinlikle O, O Şira' nın da Rab’bidir. )

Peru'nun en meşhur mistik Inca hikayesi "Kartal ile Akbaba"'nın ( iki uçan "kanat"lı varlık teyidi ) hikayesidir. Akbaba'yı yoketmeyi düşünen Kartal ile Akbaba arasında zamanla oluşan sevgiyi, karşılıklı anlayışı ve bilgi paylaşımını konu alan bu hikayenin nihai mesajı ikinin birlenmesi yani ünite & vahdet anlayışıdır.

Inca İmparatorluğunun logosundaki "Çift Yılan" ( aynı zamanda 11 sembolü ) ve "Boyut Portalı" sembolü dikkat çekmektedir.


 

27 Temmuz 2023 Perşembe

Ebced hesabı ve İlm el Nucum ( Astroloji / Yıldızbilim )

Kaynaklarda, hadis âlimlerine! göre Ebced hesabı ve İlm el Nucum ( Astroloji / Yıldızbilim ) ile iştigalin sihir olduğu ve caiz olmadığı belirtilmektedir. Hatta bazı hadislerde! şirke varacak seviyede had aşılarak bu ilimlerle uğraşanların "Allah katında nasibleri olmadığı" yönünde hüküm vermeye dahi cüret edilebilmektedir. Örnekler;

İbni Abbas (R.A.) 'dan rivayet edilen bir hadis:

"Muhakkak ki ebced hesabı yapan ve yıldızlara bakan kimselerin Allah katında hiçbir nasibi yoktur." 

( Beyhaki, Sünen (7/240) İbn Receb Fethul Bari (3/142); İbn Hacer, Fethul Bari (11/351); Suyuti İtkan (1/241); Taberani (9/254) )

"Ebcedi yazan ve yıldızlara bakan kimselere Allah katında bir nasiplerinin olduğunu bilemiyorum."

(Beyhakî, s.239)

"Nice Ebced hesabını öğreten, yıldızlara bakan (onlardan hükümler çıkarmaya çalışan) kimseler var ki, kıyamet günü Allah katında bir nasibi yoktur."

(bk. Taberanî, el-Kebir, h. no: 10980).

"Kim yıldızlardan bir ilim iktibas ederse (Yıldızlara bakarak bazı hükümler çıkarırsa), o sihirden bir şube/bölüm almış olur. Yıldızlar ilminden ne kadar fazla alırsa, sihirden o kadar payı fazla olur."

(Beyhakî, Sünen, 7/238)

.....

.....

Ancak bu noktada caiz olmayan husus putperestlik niteliğinde olan yıldızları ilah addetme sapıklığıdır ki buna da Sabilik adı verilmektedir. Sihir ise Kur'an ilminin kötü amaçlı kullanımıdır ki bunun da zaten habis amel olduğu yani caiz olmadığı ayetlerde açıkça belirtilmektedir. Dolayısıyla yukarıda örnekleri yer alan sözde hadislerdeki ifadelerin "kasten ilim engelleyici" nitelikte olduğu dahi düşünülebilmektedir.

İlmin kötüsünün olmadığı, tüm ilimlerin Rab'bin bahşettiği nimeti olduğu daima hatırlanmalıdır. Önemli olan ilmin ne amaçla kullanılmaya çalışıldığıdır. Buna en net örnek "bıçak" örneğidir ki bıçakla ekmek de kesilebilir, suç da işlenebilir. Mesele bıçağın kimin elinde olduğudur.

Kur'an'da, ismi yıldız olan ve yıldız ile ilgili olan 3 sure bulunmakta olduğu gibi, Kur'an'da "Necm" ( Yıldız ) kelimesinin yer aldığı ayetler incelendiğinde bu kelimenin "ilim vasıtası", "vahiy vasıtası" anlamında kullanıldığı da görülmektedir. 

Yıldız ile ilintili sure isimleri;

53 Necm ( Yıldız )

85 Buruc* ( Yıldız kümeleri )

86 Tarık** ( Sabah Yıldızı )

* Astrolojide yıldız kümeleri ( takımyıldızlara ) "Burc" olarak tanımlanmaktadır.

** İncil'de Mesih İsa, "sabah yıldızı" ile de sembolize edilmektedir.

66 Revelations 2-28 Galip gelene SABAH YILDIZINI da vereceğim.

66 Revelations 22-16 "Ben İsa, kiliselerle ilgili bu tanıklığı sizlere iletsin diye meleğimi gönderdim. Davut'un kökü ve soyu Ben'im, parlak SABAH YILDIZI BEN'im."

Nahl suresinin 16. ayetinde işaretlerin, sembollerin yıldızlar ile ilişkisine dikkat çekilmektedir.

16/16 Ve alamat ve bin NECMİ hum yehtedun

( Ve alametler***. Onlar YILDIZLA yönlenirler. )

*** Alamet = İz, Nişan, İşaret, Sembol

İncil'in aşağıdaki ayetlerinde Mesih İsa'nın doğumunu yıldız vasıtasıyla öğrenen kötü niyetli müşrik bilgelerden, Kur'an ifadesiyle "ilim üzerine sapmışlardan" bahsedilmektedir.

40 Matthew 2-1 İsa'nın Kral Hirodes devrinde Yahudiye'nin Beytlehem Kenti'nde doğmasından sonra bazı bilge adamlar doğudan Yeruşalim'e gelip,

40 Matthew 2-2 şöyle dediler: "Yahudiler'in Kralı olarak doğan çocuk nerede? Doğuda O'NUN YILDIZINI GÖRDÜK ve O'na tapınmaya geldik."

Saffat suresinde Hz. Musa'nın yıldızlara bakarak ruhsal durumu ile ilgili teyid aldığı bildirilmektedir.

37/88 Fe nezara nazraten fin NUCUM

( YILDIZLARA bakışlarla baktı. )

37/89 Fe kale inni sekim

( "Kesinlikle ben hastayım." dedi. )

Necm suresinin aşağıdaki ayetlerinde ise "Necm" ( Yıldız ) kelimesi vahiy vasıtası olan vazifeli varlığı ( melek ) nitelemektedir.

53/1 Ven NECMİ iza heva

( Ve YILDIZ aşağı indiğinde.  )

53/2 Ma dalle sahibukum ve ma ğava

( Arkadaşınız sapmadı ve azmadı.  )

53/3 Ve ma yentiku anil heva

( Ve hevese göre konuşmaz. )

53/4 İn huve illa VAHYUN YUHA

( Kesinlikle o ancak VAHYEDİLMİŞ VAHİYDİR. )

53/5 Allemehu şedidul kuva

( Onu kuvveti şiddetli olan öğretti. )

53/6 Zu mirrah festeva

( Akıl ve görüş sahibidir. Böylece doğrulup dikildi. )

53/7 Ve huve bil ufukil a'la

( Ve o en yüksek ufuktadır. )

53/8 Summe DENA FE TEDELLA

( Sonra YAKLAŞTI DA SARKTI.  )

53/9 Fe kane kabe kavseyni ev edna

( Artık mesafesi iki yay kadar veya daha yakındı.  )

53/10 Fe EVHA ila abdihi MA EVHA

( Böylece kuluna o VAHYETTİĞİNİ VAHYETTİ. )

Doğrudan İlm el Nucum ( Astroloji )'a işaret edilen Vakia suresinin aşağıdaki ayetlerinde "yıldızların mevkileri üzerine yemin etmenin" ilme dayalı büyük bir yemin olduğu belirtilmekte ve son ayette konu Kur'an ile ilintilendirilmektedir. Zaten Astrolojinin kapsamı, yıldızların konumları üzerine yapılan analizlerden ve yorumlardan oluşmaktadır.

56/75 Fe la uksimu bi MEVAKİ'İN NUCUM

( YILDIZLARIN MEVKİLERİNE mevkilerine yemin ederim. )

56/76 Ve innehu LE KASEMUN kasemun lev ta'lemune AZİM

( Ve şayet bilirseniz, kesinlikle o BÜYÜK YEMİNDİR. )

56/77 İNNEHU LE KUR'ANUN KERİM

( KESİNLİKLE O FAYDALI KUR'AN'DIR. )

Tekvir suresinin aşağıdaki ayetlerinde yine "yıldızlara yemin" kavramı "Hunnes" ( Sinenler ) ve "Kunnes" ( Seyyarlar ) teşbihleriyle zikredilmektedir. 

81/15 Fe la uksimu bil HUNNESİ*

( Böylece SİNENLERE yemin ederim. )

81/16 El cevaril KUNNESİ*

( Akıp da giden SEYYAR YILDIZLARA ,  )

* "Hunnes" kelimesi, "Hânis"'in, "Kunnes" kelimesi ise "Kânis"'in çoğuludur. "Kânis" kelimesi aynı yollarında gidip gelen yıldızlara veya gündüz gaib, gece zâhir olan yıldızlara verilen isim olup, yedi seyyar yıldız ( Zuhal, Müşteri, Merih, Zühre, Utarid, Uranüs, Neptün ) için de kullanılmıştır.

Ebced Hesabı ise ismini Arapça alfabenin ilk dört harfinden ( Elif Ba Cim Dal ) alan ( batı dillerindeki karşılığı Nümeroloji ) ve kelimelerin sayısal değerlerini, bir metindeki belirli harf, kelime veya cümlelerin tekrar adetlerini inceleyen ve yorumlayan ilim sahasıdır. Ebced ilmine en önemli delillerden biri hurufu mukatta olup ayrıca ayetlerde Kur'an'ın sayısal bir düzene göre yazıldığına ve kelimelerin sayılarla ilişkisine defaatle işaret edildiği ve sayısal analize ( ebced / nümeroloji ) yönlendirme yapıldığı görülebilmektedir.

36/12 İnna nahnu nuhyil mevta ve nektubu ma kaddemu ve asarahum ve kulle şey'in AHSAYNAHU fi imamin mubin

( Kesinlikle biz, biz ölüleri diriltiriz ve o sunduklarını, eserlerini yazarız. Her şeyi, apaçık delil içinde SAYDIK. )

78/29 Ve kulle şey'in AHSAYNAHU kitaben

( Ve kitapta olmak üzere her şeyi SAYDIK. )

19/93 İn kulli men fis semavate vel erdi illa atir rahmani abda

( Kesinlikle göklerdeki ve yerdeki kimselerin hepsi ancak Rahman' a kul olarak gelirler. )

19/94 Lekad AHSAHUM VE ADDEHUM ADDA

( ONLARI SAYMIŞ VE ONLARI ADETLERLE ADETLENDİRMİŞTİR. )

58/6 Yevme yeb'asuhumullahu cemian fe yunebbiuhum bima amilu AHSAHULLAHU ve nesuhu vallahu ala kulli şey'in şehid

( O gün Allah onları topluca diriltir de onlara o yaptıklarını haber verir. ALLAH ONLARI SAYMIŞTIR. O'nu unuttular. Allah her şeye şahittir. )

72/28 Li ya'leme en kad ebleğu risalati rabbihim ve ehata bima ledeyhim ve AHSA KULLE ŞEY'İN ADEDEN 

( Rab’lerinin gönderilerini ulaştırdıklarını bilmesi için. Onların yanında olanları kuşatmıştır ve HER ŞEYİ ADET OLARAK SAYMIŞTIR. )

26 Temmuz 2023 Çarşamba

Kur'an'da "Oyun Teorisi"

Her olgunun veya olayın bir öncekinin sonucu, bir sonrakinin ise sebebi olduğunu tanımlayan illiyet prensibine istinaden gündeme getirilmiş olan "Oyun Teorisi" kavramının kökeni esasen yaratılışın başlangıcına dayanmakta olup bu kavram hayatın her aşamasında insanların zaten deneyimledikleri bir süreçtir. Ancak Oyun Teorisi kavramının modern çağda metodolojik ve matematiksel bir modelleme olarak resmen tanınması Amerikalı matematikçiler olan John von Neumann ve John Nash zamanına rastlamaktadır.

Oyun Teorisi, en az iki "mantıklı"! ve "bencil"! bireyi baz alan ve her bireyin diğerinden bağımsız olarak, kendi kazancını maksimize etmesi hedefine dayanan bir strateji uygulamasıdır.

Oyun Teorisi'ne en yaygın örnek Mahkum İkilemi'dir. Bu örnekte, suç ortağı olan iki mahkumun, polisin yapacağı ayrı ayrı çapraz sorgulamadaki stratejileri Oyun Teorisinin özünü teşkil etmektedir. Örnekte sorgu polisi her bir mahkuma aynı anlaşmayı teklif etmektedir. 

"Partnerinizi suçlayarak itiraf edebilir veya sessiz kalabilirsiniz. Eğer itiraf ederseniz ve arkadaşınız yapmazsa, o zaman konuşmanın ödülü olarak beraat edersiniz. Ancak bu durumda arkadaşınız 20 yıl hapis cezasına çarptırılır. İkiniz de itiraf ederseniz, ikiniz de 5 yıl alırsınız. İkiniz de sessiz kalırsanız, ikiniz de 1 yıl ceza alırsınız, çünkü deliller sizi daha hafif bir suçtan mahkum etmek için yeterlidir."

Mahkum İkilemi grafiği

Bu noktada bencillik tesiriyle oluşan ve baskın strateji olan "konuşma" stratejisi her iki mahkumu da sessiz kalmalarından daha kötü bir durumda bırakmaktadır. Sonuçta her iki mahkumun da beraat beklentisiyle, kısa süreli hapis cezasını uzun olanına tercih edeceği ve her birinin de diğerinin cezasını kısaltmakla herhangi bir fayda elde edemeyeceğini varsayacağı teorileştirilmiştir. 

Özetle Oyun Teorisi, nefsaniyeti ( bencillik ) nedeniyle belirli bir faydayı bir diğeriyle eşit paylaşmak istemeyen, kolektif faydayı reddeden, aldığı karar ile kendi faydasını, diğerinin zararı pahasına da olsa maksimize etmeye çalışan ancak hedeflediği fayda bir yana eşit paylaşımla elde edeceği potansiyel faydadan dahi çok daha azını elde eden yani zarar eden bireylerin durumlarını tasvir etmektedir.

Hadid suresinin 20. ayetinde, dünya hayatının, Oyun Teorisi'nin temelini oluşturan kibir, övünme, bencillik, faydayı artırma ihtirası gibi aldatıcı ve helak vesilesi olan olgularla özdeşleştirilmesi ve bu durumun, bölüme konu teorinin ismi olan "Le'ib" ( Oyun ) kelimesiyle nitelendirilmesi dikkat çekmektedir.

57/20 İ'lemu ennemel hayatud dunya LE'İBUN ve lehvun ve zinetun ve TEFAHURUN BEYNEKUM VE TEKASURUN FİL EMVALİ VEL EVLADİ ke meseli ğaysin a'cebel kuffare nebatuhu summe yekunu hutamen ve fil ahireti azabun şeduydun ve mağfiretun min allahi ve ridvanun ve MEL HAYATUD DUNYA İLLA METAUL ĞURUR 

( Bilin ki o dünya hayatı kesinlikle OYUNDUR, eğlencedir, süstür, ARANIZDA ÖVÜNMEDİR, MALLARDAN VE ÇOCUKLARDAN ÇOĞALTMADIR. Bitirip yetiştirdiği, ekincilerin hoşuna giden yağmur misali gibidir. Sonra kırpılmış parça olur. Ahirette şiddetli azap, Allah’tan af ve rıza vardır. DÜNYA HAYATI ALDATICI MADDİ FAYDA HARİCİNDEKİ DEĞİLDİR. )

ASCII, Binary Code, Kur'an ve Kelimedeki 7

Enformatik ( Bilişim ) teknolojisinde "Bit" kavramı veri adreslenebilecek en küçük alana verilen isimdir. "Byte" ise temelde 7 "Bit"ten oluşan ve tek bir ASCII ( American Standard Code for Information Interchange ) karakterini ( Örnek "a" harfi ) temsil eden veri haznesidir. Temel ASCII karakterleri, Latin alfabesi baz alınmak üzere, 0-127* aralığında olmak üzere 128 karakterden oluşmakta ve 7 Bitlik ( 1 Byte ) Binary Codes ( İkili Kodlar ) kümeleriyle temsil edilmektedir. Binary Codes ise, ASCII karakterlerini 7 Bit'lik yani 1 Byte'lık haznelerde 1 ve 0 rakamlarıyla temsil eden kodlardır. Mesela bir ASCII kodu olan "a" harfi Binary Codes ile "1000001" olarak temsil edilmektedir.

* "0-127 aralığı" ifadesindeki 0,1,2 ve 7 rakamlarının, "Allah" kelimesinin Kur'an'daki tekrar adedi olan 2701 sayısındaki rakamlar olması dikkat çekmektedir. Ayrıca 1+2+7 işleminin sonucunun nümerolojik değeri 1 olup, 0 ile birlikte, binary codes ( ikili kodlar ) gibi temel düaliteyi oluşturmaktadır.

ASCII kodları

ASCII karakterlerinin Binary Codes ile ifadeleri

Genişletilmiş ASCII karakterleri ise 256 adet olup, 8 Bitlik ( 1 Byte ) kodlarla temsil edilmektedir. Mesela bir ASCII kodu olan "a" harfi genişletilmiş karakter setinde, Binary Codes ile "01000001" olarak temsil edilmektedir.

Enformatik teknolojisinde "Word" ( Kelime ) kavramı ise 7 Bit esasına göre 14 Bit'ten ( 2 Byte ), 8 Bit esasına göre ise 16 Bit'ten ( 2 Byte ) oluşan yani en az "iki ASCII karakteri" içeren veri kümesinin ismidir.

Yukarıdaki bilgilerde 7, 14, 16, 128 sayılarının ve İkili Kod kavramının öne çıktığı görülmektedir. Yaratılışın kaynak kodlarını içeren ve ayetlerde esasen "Kitab" ( Yazı / Yazılım ) olarak tanımlanan Kur'an'ın, bilgisayar yazılım teknolojisinin de temelini oluşturduğu ayetlerdeki semantik ve nümerik yapı vasıtasıyla tespit edilebilmektedir.

Kur'an'da ilk "Kelime" kelimesi, geçtiği ayetteki 7. kelime olarak tezahür etmektedir. Ayrıca ayetteki kelime adedini temsil eden 18 sayısı ile 7 sayısının toplamının nümerolojik değeri de 7 ( 1+8+7 = 16* ... 7 ) sayısını vermektedir.

* 16 sayısı, 8 Bitlik kodlama sistemine göre bir "Kelime"yi temsil eden Bit adedidir.

2/37 Fe (1) telekka (2) ademu (3) min (4) rabbi (5) hi (6) KELİMATİN (7) fe (8) tabe (9) aley (10) h (11) inne (12) hu (13) huve (14) et (15) tevvabu (16) er (17) rahim (18)

( Böylece Adem Rab’binden KELİMELER aldı da onun üzerine tevbe eyledi. Kesinlikle O, O tevbeyi kabul edendir merhametlidir. )

Allah'ın, "gerçeği kelimeleriyle gerçekleştirdiğini" bildirdiği ayetteki "Kelime" kelimesinin sıra numarası da 7'dir.

10/82 Ve (1) yuhikku (2) allahu (3) el (4) hakka (5) bi (6) KELİMATİ (7) hi (8) ve (9) lev (10) kerihe (11) el (12) mucrimun (13)

( Ve suçlular hoşlanmasalar da, Allah gerçeği KELİMELERİ ile gerçekleştirir. )

Yukarıdaki ayetin kodundaki ( 10/82 ) rakamların, 7 Bitlik kodlar ile simgelenen temel ASCII karakterlerinin adedi olan 128 sayısındaki rakamlar olması da bir işaret ve yönlendirme olabilir. Ayrıca 128 sayısının nümerolojik değeri olan 11 sayısı ayetin kodunun da nümerolojik değeridir. Ayetteki "Kelime" kelimesinin sıra numarası ( 7 ) ile ayetteki kelime adedinin ( 13 ) nümerolojik toplamı da 11 ( 7+1+3 = 11 ) sayısını vermektedir.

Enformatik teknolojisinde "Word" ( Kelime ) kavramının 14 Bitlik veya 16 Bitlik bir set olması 7 sayısı ve "İkili Yedi" kavramı ile ilişkilidir. ( 14 ... 7+7, 2x7 ... İkili Yedi ; 16 ... 1+6 = 7 )

İncil'de, yaratılışın özünün "Kelime" olduğunun bildirildiği aşağidaki ayetin kodunda 7 ve İkili Yedi nümerolojisi bulunmaktadır.

43 John 1-1 Başlangıçta KELİME vardı. KELİME Tanrı'yla birlikteydi ve KELİME Tanrı'ydı.

Ayetin bölüm numarasının nümerolojik değeri 7 ( 4+3 = 7 ) sayısını vermektedir. Ayet numarası ise hem 11 sayısını hem de 2 sayısını temsil etmektedir. 7 ve 2 sayılarının birlikte tezahürü ise İkili Yedi kavramına işaret niteliğindedir.

Rab'bin kelimelerinin ebedi, baki olduğunun bildirildiği aşağıdaki İncil ayetinin numarasında da İkili Yedi tezahürü mevcuttur. ( 2+4+3+5 = 14 ... 7+7, 2x7 ... İkili Yedi )

40 Matthew 24-35 Yer ve gök ortadan kalkacak, ama benim KELİMELERİM asla ortadan kalkmayacaktır."

Kur'an'da "İkili Yedi" kavramına ve Kur'an'ın "İkili Kitap / İkili Yazı / İkili Yazılım" olduğuna işaret edilen ayetler şöyledir.

15/87 Ve (1) lekad (2) ateyna (3) ke (4) SEB'AN (5) min (6) el (7) MESANİ (8) ve (9) el (10) kur'ane (11) el (12) azim (13)

( Ve biz sana İKİLİLERDEN YEDİYİ ve büyük Kur'an' ı verdik. )

Kur'an'daki "İkili Yedi" kavramı, bilgisayar teknolojisinde 7 bitlik bir kümenin ikili kodlardan ( 0,1 ) oluşmasının kaynağını oluşturmaktadır. 

39/23 Allahu (1) nezzele (2) ahsene (3) el (4) hadisi (5) KİTABEN (6) muteşebihen (7) MESANİYE (8) ...

( En güzel sözü, benzetmeli İKİLİ KİTAP olarak Allah indirdi. ... )

Çoklu anlamı olan yukarıdaki ayetlerdeki ifadeler, bilgisayar teknolojisindeki "Binary Code" ( İkili Kod ) kavramının kökenini de temsil etmektedir.

Kur'an'ın, içinde "her şeyin sayıldığı* yani kodlandığı bir yazılım olduğunun" belirtildiği aşağıdaki iki ayet de 7 nümerolojisi açısından dikkat çekmektedir. ( * BilgiSAYAR kelimesi bu noktada uyum arzetmektedir. )

36/12 İnna nahnu nuhyil mevta ve NEKTUBU ma kaddemu ve asarahum ve KULLE ŞEY'İN AHSAYNAHU Fİ İMAMİN MUBİN

( Kesinlikle biz, biz ölüleri diriltiriz ve o sunduklarını, eserlerini YAZARIZ. HER ŞEYİ, APAÇIK DELİK İÇİNDE SAYDIK. )

Ayetteki "Kulle (1) şey'in (2) ahsayna (3) hu (4) fi (5) imamin (6) mubin (7)" ( Her şeyi apaçık delil içinde saydık. ) cümlesi 7 kelimeden oluşmaktadır.

78/29 Ve kulle şey'in ahsaynahu kitaben

( Ve kitapta olmak üzere her şeyi saydık. )

"Kitapta her şeyin sayıldığı" ifadesinin iki ayette geçmesi de "ikili kodlara" ( binary codes ) işaret ediyor olabilir. Ayrıca bu iki ayetin numaralarının nümerolojik toplamı 14 ( 1+2+2+9 = 14 ) sayısını vermektedir ki bu sayı İkili Yedi kavramının sembollerindendir. ( 7+7, 2x7 )

Kur'an'ın ilk suresi olan Fatiha suresinin 7 ayetten oluşması, ilk ayetin kodunun 1/1 ( 11 ve 1+1 = 2 )  olması, bu ayeti oluşturan "Bismillahirrahmanirrahim"* kelimesinin 7 kelimeden oluşması ve Fatiha suresinin ilk 2 ayetinin 7'şer kelimeden oluşması da 7 sayısı ve İkili Yedi kavramıyla uyumludur.  Ayrıca Kur'an'da 7 ayetten oluşan 2 sure ( Fatiha, Maun ) bulunmaktadır. 

* Bi (1) ismi (2) allah (3) er (4) rahman (5) er (6) rahim (7)

Yaratılışın ilahi bir "yazı / yazılım" olduğu mesajının verildiği aşağıdaki ayetteki "Kitab" ( Yazı / Yazılım ) kelimesinin sıra numarasının 11 olması da ikili kodlama ( binary codes ) sistemi açısından dikkat çekmektedir.

9/36 İnne (1) idde (2) eş (3) şuhuri (4) inde (5) allahi (6) isna (7) aşera (8) şehran (9) fi (10) KİTABİ (11) allahi (12) yevme (13) haleka (14) es (15) semavati (16) ve (17) el (18) erda (19) min (20) ha (21) erbeatun (22) hurum (23) zalike (24) ed (25) dinu (26) el (27) kayyimu (28) fe (29) la (30) tazlimu (31) fi (32) hinne (33) enfuse (34) kum (35) ve (36) katilu (37) el (38) muşrikine (39) kaffeten (40) kema (41) yukatilune (42) kum (43) kaffeh (44) ve (45) a'lemu (46) enne (47) allahe (48) mea (49) el (50) muttekin (51) 

( Kesinlikle, Allah indinde ayların adedi oniki aydır. Gökleri ve yeri yarattığı günkü Allah YAZISINDA. Onlardan dördü haramdır. Bu daim olan dindir. O halde, onlar hakkında nefislerinize zulmetmeyin. Ortak koşanlarla, sizinle topluca savaştıkları gibi topluca savaşın. Bilin ki, kesinlikle Allah sakınanlarla beraberdir. )

Türkçe alfabede "Kelime"'nin kelime değeri 56 olup bu sayının nümerolojik değeri de 11 olmaktadır.

Ayrıca bkz.

25 Temmuz 2023 Salı

Arapça'da "Deve" ile ilişkilendirilen kelimeler

Arap kavminin, Arapçadaki birçok kelimeye, kök anlamı dışında veya kök anlamına bağlı olmak üzere "Deve" ile ilgili anlamlar yüklediği görülmektedir. "Deve" ile ilgili olarak tek kelimeye indirgenmiş ve ilginç detaylandırmalar içeren bu kadar çok  ( tabiri caizse "Yok deve!" dedirtecek seviyede ) niteleme ve tanımlama yapılmış olması, Hinduizm'de olduğu gibi belirli bir hayvanı ilahlaştırma, kutsallaştırma eğiliminin yani putperestliğin batini tezahürünü çağrıştırmaktadır ki Hinduizm'de "Deve" kudsiyet ve uluhiyet atfedilen hayvanlar arasındadır. Bazı sözde hadislerde "deve idrarı içilmesinin" peygamber tavsiyesi ve bir şifa vesilesi olduğunun beyan edilmesi de ( Enes bin Mâlik'e atfedilen hadis ) konu bağlamındaki soru işaretlerini artırmaktadır.

Mürselad suresinin aşağıdaki ayetlerinde negatif şeytani frekansın sembolize eden ve çok anlamlı olan "Üç çatallı gölge" ifadesinin teşbihen "Sarı Deve" ile ilişkilendirilmesi de dikkat çekmektedir.

77/30 İntaliku ila ZİLLİN ZİY SELASİ ŞU'ABİN 

( ÜÇ ÇATALLI GÖLGEYE gidin. )

77/31 La zalilin ve la yuğniy minel lehebi

( Gölgelendiren değildir ve alevden koruyup fayda vermez. )

77/32 İnneha termi bi şererin kel kasri

( Kesinlikle o saray gibi kıvılcımlar atar. )

77/33 Ke ennehu CİMALETUN sufrun

( Kesinlikle o sarı erkek DEVELER gibidir. )

Devenin "üçgen" şeklindeki gövdesi, yukarıdaki ayet setinde yer alan "üç çatallı gölge" sembolizmiyle ilintilendirilmiş olabilir.

Arapçada "Deve" anlamına gelen ve deve ile ilintilendirilmiş 505 adet kelimenin listesi aşağıda yer almaktadır. Günlük ortalama konuşulan kelime adedinin 400-500 kelime seviyesinde olduğu baz alındığında, "Deve" ile ilişkili kelimelerin, 52000 kelimelik bir sözlüğün %1'ini oluşturması dikkat çekmektedir. ( Bazı kelimelere hem deveyi hem de "kadını"!? niteleyecek şekilde anlam yüklendiği görülmekte olup bu kelimelerin anlam açıklamalarının sonuna "*" işareti konmuştur. )

ACC = Deveyi dövme
ACEMCEME = Kuvvetli muhkem deve
ACM = Beş yaşına girmemiş deve
ÂDİN = Otlakta bulunan dişi deve
ADM = Deve kuyruğu
ADYA' = Hz. Muhammed'in devesinin ismi
AFERNA = Kuvvetli deve
AFS = Deve sürmek
AHSEB = Tüyünün rengi boz renk olan kızıl deve
AİZ = Yeni doğmuş deve yavrusu
AKİSE = Çok fazla deve
AKKÂM = Deve kiralayıcısı, deve ile ücret karşılığında eşya taşıyan adam
AKS = Devenin yularının ucunu ayağına bağlamak
ALCÜN = Semiz dişi deve
ALENDAT = Kuvvetli deve
ÂLİC = İki hörgüçlü büyük deve
ÂLİC = Alcân isimli otu yiyen deve
ALUK = Kendi yavrusundan başka yavruyu emzirmek isteyip yine burnuyla koklayıp emzirmeyen deve; Devenin otladığı ot
AMEYSEL = Şişman, büyük deve
ANDELE = Yaşı büyük deve
ANET = Ağaçtan yapılan deve ağılı
ANİK = Devenin ancak dizini çekip yürüyebildiği kumlu yer
ANS = Sağlam kuvvetli deve
ARAK = Deve izleri
ARC = Deve sürücüsü
AREKREK = Kuvvetli büyük deve
ÂRIZ = Hasta olduğundan dolayı kesilen deve
ARVANA = Boz dişi deve
ASEMSEM = Kuvvetli büyük deve
ASHEB = Tüyünün üstü kızıl, içi beyaz olan deve
ASİD = Başında bir zahmet olup boynunu döndüremeyen ve eğilemeyen, burnundan sümüğü akan deve
ASİRE = Üzerine bir yıl geçtiği hâlde hâmile olmayan dişi deve
ASÛS = Yalnız yürüyüp, otlayan deve; Yanından insanlar uzaklaşmayınca kendini sağdırmayan deve
AŞEVSEC = Büyük karınlı iri deve
AŞRA' = On aylık hâmile deve
AŞVA' = Önüne bakmayıp her ne olursa basan deve
AŞVEZ = Sağlam, kuvvetli deve
ATAN = Kuyunun ve havuzun etrafında deve çekip duracak yer
ATELE = Doğurmamış dişi deve
ATLE = Doğurmamış dişi deve
ATÛM = Akşam vaktinin dışında sütünü vermeyen deve
AVCA = Arık, zayıf deve
AVHAK = Büyük kara deve
AVHEC = Dişi deve
A'YES = Beyaz deve
AYSUM = Büyük deve
AYTA' = Uzun boyunlu kadın veya dişi deve *
AYZEMÛR = Yük taşıyamıyan büyük ve yaşlı deve
AZÛZ = Memelerinin delikleri dar olan deve
BAGAR = Ateşli deve hastalığı
BAHBAHA = Deve çağırmak
BAHİL = Yularsız deve
BÂHİRE = Çok koşan cins bir deve
BAHİRE = Kulağı kesik deve
BAHR = Deve hastalığı
BAİR = Erkek deve
BAKÎR = Karnı yavrusundan dolayı yarılan deve
BAZİL = Sekiz dokuz yaşında olan deve; Devenin, önce biten dişi
BEDENE = Kurbanlık deve
BEKR = Genç erkek deve
BEL'AS = Büyük karınlı dişi deve
BELZİ = Muhkem, güçlü, sağlam deve
BERCİS = Bol sütü olan deve
BERK = Çok çöken deve.
BESRİK = Hafif ve hızlı yürüyüşlü bir cins hecin devesi
BESÛS = Okşadıkça süt veren deve 
BEŞK = Devenin sür'atle gitmesi
BEVANİ = Deve ayakları
BİNT-İ LEBUN = Üç yaşına girmiş dişi deve
BİRCİS = Sütlü Deve
BİR'İS = Sütlü deve
BİST = Yavrusu yanında olan dişi deve
BUHT = Arabî ile Acemîden doğmuş develer
BUHTİYYE = Melez dişi develer
BÜDÜN = Kurbanlık develer
BÜRE = Deve burnuna takılan halkalar
BÜRSÜN = Develere vurulan bir nevi damga
BÜRUK = Deve çökmek
CA'CAA = Devenin çökermesi; Çökmüş deveyi kaldırmak
CA'MA = Yaşlı deve
CAMİL = Çobanla olan deve sürüsü
CARRE = Komşu kadını veya yularından çekilen deve *
CEBB = Devenin hörgücünü kesmek
CEBCEB = Çok hasta deve yavrusu
CE'CEE = Deveyi suya çağırmak
CEEY = Su içmesi için deveyi çağırmak
CEL'ABE = Çok kuvvetli dişi deve
CELAH = Devenin ağaç yemesi
CELED = Sütü ve yavrusu olmayan büyük deve
CELENFEA = Şişman karınlı büyük deve
CEMAD = Sütü olmayan deve
CEMEL = Erkek deve
CEMMAL = Deveci, deve süren, deve sürücüsü
CEMRA = Kuvvetli dişi deve
CERDAHL = Büyük gövdeli deve
CERİR = Devenin boynuna taktıkları ip
CESR(E) = Büyük deve
CEZEA = Beş yaşına girmiş deve
CEZUR = Boğazlanacak deve
CEZZAR = Deve kasabı
CİLVAH = Geniş ve dolu olan deve
CİMAL = Erkek develer
CİRAN = Devenin boynunun önünde boğazlanacak yerinden boğazı çukuruna kadar olan yer
CİVELEK = Canlı, hareketli ve neş'eli deve yavrusu veya genç
CÜLALE = Büyük dişi deve
CÜLZA = Sağlam deve
CÜRŞU' = Büyük karınlı deve
CÜSACİS = Büyük deve
CÜVAR = Süt emen deve yavrusu
DA'BEL = Güçlü, kuvvetli deve
DACC = Hacıların hizmetkârı ve devecileri
DACİR = Bağırgan dişi deve
DACUC = Sağarken incinen ve inleyen dişi deve
DAFFAT = Devesini kiraya veren deveci
DAFFATA = Metâ ve kumaş götüren deve
DAMZER = Sütü az olan deve
DARİB = Sütünü sağan kimseye vuran dişi deve
DARZEM = Sütü az deve
DAVBAN = Güçlü, büyük deve
DEBUB = Semizlik ve şişmanlığından dolayı yürüyemeyen deve
DECL = Devenin katranlanması
DECUCAT = Ayakları kısacık dişi deve
DEKA' = Hörgücü arkasına düşmüş dişi deve
DEL'AS (DEL'AK) = Büyük, kuvvetli deve
DELUK = Dişleri kırılmış ve kütelmiş olan yaşlı deve
DEMEŞK (DİMEŞK) = Yürüğen kuvvetli, seri deve
DEVSERE = Büyük, semiz, kuvvetli deve
DI'ÎL = Ölüme yakın olan hasta deve
DIREFS = Büyük deve
DİF = Deveden gelen fayda, menfaat
DİRASE = Uyuz olan deveyi katranlamak
DİRDİM = Ağzında dişleri kırılmış ve kütelmiş yaşlı deve
DİRVAS = Büyük deve; Devenin sütü
DİV-BEÇE = f. Deve yavrusu
DUHUK = Doğurduktan sonra rahmi çıkan dişi deve
DÜMASİR = Etli, büyük deve
EARR = Hörgücü küçük deve
EBCEL = Devede bulunan bir damar
ECMAL = Develer
EFİL(E) = Genç küçük deve
ELHA = Dizlerinden biri diğerinden büyük olan deve
EMUN = Kuvvetli, dayanıklı deve
ERCEN = Dübüründe zahmeti olan deve
EREK = Misvak ağacını çok yediğinden dolayı devenin karnı incinmek
ERKEB = Bir dizi diğerinden büyük olan deve
EVRAK = Siyahı beyazına galip olan at ve deve
FAHİR = Memeleri büyük deve
FÂSİC = Yüklü olmayan kısır deve
FASÎL = Deve yavrusu ( anasından ayrılmış )
FEHUR = Büyük deve
FELÎL = Devenin azısı
FENÎN = Erkek deve
FERŞ = Küçük develer
FEVAK (FÜVÂK) = İki sağım arasında devenin memesinde sütün birikmesi
GALİL = Devenin yulafına karıştırıp yedirdikleri hurma çekirdeği
GAMC = Deve yavrusunun anasının karnı ve ayaklarının altına gelmesi
GAMUS = Karnındaki yavrusu belli olmayan deve
GAMUZ = İçinden kan giden dişi deve
GARİB = Devenin hörgücüyle boynu arası
GAZUB = Abus deve
GUZR = Devenin sütünün çok olması
HABERKAS = Küçük deve veya küçük adam
HABZ = Devenin ayağını yere vurması
HACL ( HİCL ) = Küçük deve yavruları
HADAİC = Deveye yüklenen yükler.
HADBA' = Kalçaları sıyrılıp çıkan zayıf dişi deve
HADEME = Devenin ayağını bağladıkları kayış
HADÎ = Deveyi şarkı söyleyerek süren
HÂDİL = Gözlerinde ve ağzında çıban olan deve yavrusu
HAFUD = Karnındaki yavrusunu âzası belirmeden düşüren deve
HAFZ = Ev eşyası taşıtılan deve
HALÂ' = Devenin çökmesi
HALÎC = Deve ağzı
HALİFE = Gebe deve
HALİYYE = Bağından boşanmış deve; Yabancı bir yavru emziren deve
HARCE = Deve sürüsü
HARÎSET = Zayıf deve
HASUR = İhlili dar olan deve
HAŞEF = Devenin sütünün çok olması
HAVIT = Deve semeri, Devenin hörgücüne takılan küçük semer
HAVİYYE = Deve palanı
HAYİC = Mest olmuş deve
HEBİT = Zayıf, ince deve
HEBUL = Yavrusu kalmayan deve
HECİN = Pek hızlı yürüyen bir cins deve
HEDHEDE = Devenin bağırması
HEMEL = Çobanı olmayan deve
HEMHEME = Deve sesi
HEREC = Sıcaklığın fazlalığından devenin gözünün kararması
HEŞÎLE = Sahibinin izni olmayarak bir adamın bindiği deve
HEVADİC = (Hevdec. C.) Kadınların binip oturmaları için devenin üzerine konulan küçük mahfeler
HEVCELE = Yürügen deve
HEVDEC = Kadınların binmesi için devenin sırtına konulan ufak mahfel
HEVZEB = Yaşlı deve
HEYZALE = Büyük deve veya şişman kadın *
HIKK(A) = Üç yaşını tamamlayıp dördüne girmiş deve
HILBİD = Küçük deve
HILS = Büyük ve kuvvetli olan dişi deve
HIMS = Üç gün deveyi susuz bırakıp, dördüncü günü su vermek
HINAF = Devenin yulardan burnunu çözmesi; Deve bileğinde olan yumuşaklık
HINDELİS = Ağır yürüyüşlü deve
HIŞAŞ = Devenin burnuna geçirdikleri burunduruk
HITR = Çok miktar deve
HIZC = Devenin içtiği havuzun dibinde kalan su
HİBL = Büyük deve
HİCAN = Güzel ve beyaz deve.
HİCAR = Devenin ayağını bileğinden semer ağacına bağladıkları ip
HİDACE = Devenin sırtına yüklenen yük
HİDAM = Devenin ayaklarına bağlanan halkalar, kayışlar. Ayak bilezikleri, ayak köstekleri
HİDBAR (HİDBÎR) = Zayıflığından arkasında eti kurumuş deve
HİDC = Deveye konulan mahfel
HİKKA = Dört yaşına basan dişi deve
HİTL (HETL) = Yorgun deve
HİZA = Devenin ve atın ayakları altında yere bastığı yerler
HULUC = Yavrusu ayrıldığında sütü az olan deve
HUMUL = Mahfe taşıyan deve
HUNCUR = Sütlü deve
HURC = Uzun dişi deve
HUŞUF = Geceleyin yola giden deve
HUVAR = Anasından ayrılmayan deve yavrusu
HÜBU' = Doğum vaktinin sonunda doğmuş deve yavrusu; Devenin boynunu uzatarak yürümesi
HÜCRE = Deve ağılı
HÜZAHİZ = Bağırgan deve
IFA' = Devenin yükünün çok olması
ILAT = Devenin boynuna takılan ip
IRMİS = Kuvvetli ve dayanıklı deve
ISDAR = Deveyi sudan geri döndürmek
IŞAR = On aylık hamile develer
ITRÎS = Kuvvetli, dayanıklı deve
İBALE = Devenin hallerini ve huylarını iyi bilmek
İBL (İBİL) =Dişi deve; Deve sürüsü
İBLAN = İki sürü deve
İCZAL = Semerin, devenin boynunu yara etmesi
İKTİDAB = Henüz öğretilmemiş deveye binmek
İKTİNAF = Deve için ağıl edinmek
İ'TİKAL = Devenin dizini büküp bağlama
İTTİZA' = Devenin, boynuna basarak üstüne binebilmek için, başını aşağı eğme
KABA'SER = Zayıf deve yavrusu
KAHDE = Devenin hörgücü dibi
KAHR = Yaşlı deve
KALUS = Ayakları uzun genç deve
KA'M = Devenin ağzını bağladıkları şey
KAR = Deve
KAREN = İki deveyi biribirine çattıkları ip; Başka deveye çatılmış deve
KARUN = İleride olan memeleri geride olan memelerine pek yakın olan dişi deve
KAR'UŞ = İki hörgüçlü deve
KARVA = Uzun hörgüçlü deve
KARVAH = Uzun deve
KASF = Devenin diş gıcırdatması
KASFE = Deve sesi
KASİSA = Devecilerin, azıklarını ve elbiselerini yüklettikleri deve
KASKAS = Devenin yediği bir ot
KASTA' = Ayaklarının siniri büzülüp kurumuş olan deve
KASUS = Yalnız otlayan deve
KASV = Deve kulağının kenarı.
KASVA = Kulağının dörtte biri kesik olan koyun veya deve
KATEB = Deve palanı
KATİ' = Deve ve koyun sürüleri
KATM = Devenin kükremesi
KATR = Develeri katarlamak
KATUBE = Arkasında semeri olan deve
KAUD = Binilmeğe kabil deve (en az iki yaşında olur.)
KAYDAHR = İri gövdeli deve
KAYSERÎ = Büyük deve
KECABE = f. Devenin üstüne konan oturulacak bir çeşit tahtırevan
KEHAT = Büyük, semiz dişi deve
KEMİŞE = Küçük emzikli deve
KENİF = Deve ağılı
KEŞİŞ = Deve avazı
KEVMA = Büyük ökçeli dişi deve
KEVR = Bir yerde toplanmış olan develer
KIN'AS = Büyük deve
KIRMİL = Azgın devenin yavrusu; İki hörgüçlü deve.
KIT' = Deve palası
KITAR = Deve katarı
KİRKİRE = Deve göğsü
KİŞAF (KÜŞÂF) = Bir kaç yıl üstüne yük vurulmayan deve yavrusu; Dişi deve hâmile iken erkek devenin ona cimâ etmesi
KİTR = Deve hörgücü.
KUDAR = Deve boğazlayıcı, deve kasabı
KUHAB = Deve öksürüğü
KUHE = f. Deve hörgücü
KULAB = Bir çeşit deve hastalığı
KUNFUZ(E) = Devenin, kulakları ardında terleyen ve teri akan yerleri
KURME = İşaret için devenin burnundan bir miktar deri kesip tam ayrılmadan yine burnu üstüne yapıştırmak
KUZA'MEL = Büyük şişman deve
KÜRÜK = f. Deve yavrusu
KÜVM = Bir yere toplanmış olan bir miktar deve
KÜVR = Deve palanı
KÜZUM = Ağzında dişi olmayan yaşlı deve
LAGV = Deve avazı
LÂKIH = Karnında yavrusu olan hamile deve
LATÎME = Güzel kokulu nesneleri götüren deve
LEBBE = Devenin ve sığırın, göğsünden boğazladıkları yeri
LEBEB = Devenin ve sâir davarın göğsüne bağladıkları nesne
LECN = Deve için yem yapmak
LEHÎB = Eti az deve, zayıf deve
LEKALİK = Büyük, etli, şişman kadın; Büyük deve *
LIKVE = Cimanın evvelinde gebe olan kadın; Tez yüklü olan deve :)
LİKAH = Süt veren dişi develer
LİKHA = Yeni doğurmuş ve sağılır deve
LUK = f. Kısa tüylü yük devesi
LÜHMUM = Sütü çok olan deve
MACC = Ağzından sular akan yaşlı deve
MAGAS = (C: Emgâs) Kıymetli iyi deve
MAHAFFE = Deve veya katır üzerine konan ve içinde iki kişi oturabilecek yeri olan kapalı mahmil
MAHMİL = Deve üzerine konulan sepet
MAHZUM = Burnunun halkasıyla tutulan sığır ve deve
MAKSUV (MAKSIYY) = Kulağının ucu kesilmiş deve veya koyun
MASVER = Sütü zor çıkan deve
MAYE = Dişi deve
MEB'AT = Davar ve deve yatağı
ME'BELE = Devesi çok olan yer
MECR = Bir nesneyi devenin karnındaki yavrusuna bey'etmek; Devenin karınındaki yavrusunu bir malla değiştirmek
MECZİR = Deve boğazlayacak yer
MEDFEE = Deve sürüsü; Çok miktar deve
MEHAR = f. Devenin burnuna takılan burunluk
MEHAZ = Gebe kadının ağrısının tutması; Gebe deve *
MEK'UM = Ağzı bağlı deve
MENHUS = Kuyruğunun yanları uyuz olan deve
MENSİM = Deve tırnağı
MENUC = Sütü diğer develerden sonra çekilen deve
MERA = (C: Merâyâ) Sütü çok olan dişi deve
MESBERE = Kadının veled getirdiği yer; Devenin yavruladığı yer *
MESED = Deve kılından ve yününden yapılan urgan
MESREBE = Deve ve koyun sürülerinin çayırlık, mer'a, otlakları
MEST = Adamın elini deve karnında yavrunun yattığı yere sokması
MEVAHIF = Zayıf deve
MEZAK = Sür'atli yürüyen deve
MIKLAT = Evlâdı yaşamayan kadın; Bir kez doğuran ve daha hâmile olmayan deve *
MİHAFFE = Katır veya develerin sırtına konulan ve iki kişinin oturabileceği büyüklükte olan sepet
MİREMME = Sığır ve deve gibi tırnaklı hayvanların dudağı.
MUKRİF = Anası arabi, babası arabi olmayan deve
NAB = Yaşlı deve
NACİYE = Sür'atli deve
NA'F = Sütü çok olan deve
NAHH = Deve çökertmek için söylenen söz
NAHİS = Devenin kuyruğunda veya göğsünde olan uyuz
NÂKA = Dişi deve
NAKAL = Devenin tabanına ârız olur bir hastalık
NAKBA = Tabanı aşınmış deve
NASNAA = Devenin, kalkarken dizi üstünde çok eğlenmesi
NAZIH = Deve ile su çekilen kuyu
NE'B = Yaşlı dişi deve
NECER = Koyun ve devenin suyu içip kanmaması
NEFUH = Sütü sağılmadan çıkıp akan deve
NEHEL = Semiz etli deve
NEHUR = Burnuna vurmayınca veya burnuna parmak sokmayınca sütünü salıvermeyen deve
NEHZ = Berkitmek için devenin memesine eliyle vurmak
NEKDA' = Sütü olmayan deve
NEKEB = Devenin omuzlarında olan bir hastalık
NESUC = Üstünde yük doğru durmayan deve
NEYY = Devenin semiz olması; Semiz ve besili deve
NEZE = Hafif deve
NIZV = Zayıf deve
NİS'A = Devenin göğsü için yapılan enli kolan
NİVA = Besili, semiz deve
NUK = Dişi develer
NÜHAZ = Deve öksürüğü; Devenin göğsünde olan bir hastalık
NÜKKE = Zayıflıktan dolayı sesi çıkmayan deve
NÜTAC = Gebe devenin karnındaki yükü
NÜZU' = Su çeken deve
RAGIYE = Dişi deve
RAHİLE = Yük getiren deve; Üzerine binilen deve
RAHİN = Devenin ve adamın zayıfı
RAHLÂ' = Yalnız arkası kara olan deve
RAHUM = Doğurduktan sonra rahminde hastalık meydana gelen deve
RATRAT = Deve su içtiğinde havuz içinde artıp kalan su
REBEZE = Devenin boyun yünü
RECAZE = Mahfeden küçüktür ve deve arkasına vurup üzerine binerler
RECCA' = Hörgücü büyük dişi deve
REKUB = Kalabalıktan suya yaklaşamıyan deve
RESALET = Deveyi eşkin yürütme
RESEL = Deve ve koyun sürüsü
RESİM = Bir çeşit deve yürüyüşü
REUM = Yavrusunu seven deve
REYM = Deveyi boğazlayıp taksim ettikten sonra kalan kemik
REZEME = Devenin ağzını açmadan boğazından çıkan ses
RİHAL = Deve palanları
RİVA' = Deve üstünde yük bağlanılan ip
RUGA' = Deve, sırtlan ve deve kuşunun bağırması
RUHUL = Binmek için kullanılan deve
RÜAVİ = Köy yakınında ve halk yöresinde güdülen deve
RÜHŞUŞ = Sütlü deve
SAAN = Suya yakın yerde develerin yattığı yer
SAD = Devenin başında olan bir hastalık
SA'DANE = Develerin yediği dikenli ot; Devenin göğsü; Kadın memesinin etrafı *
SADEF (SUDUF) = Devenin her dört ayağı
SADİ' = Koyun ve deve bölüğü
SAHE = İnce ve zayıf deve
SAHİME = Zayıf dişi deve
SAHMEM (SAHMİM) = Yaramaz huylu deve
SAKB = Sütü çok olan deve
SALEHBA = Dayanıklı ve kuvvetli deve
SANDAL = Büyük başlı deve
SANİYE = Su taşıyan deve; Su yükledikleri ve su çektirdikleri deve
SARBAN = f. Deve sürücüsü, Deveci
SARSARANİ = Bir deve cinsi
SA'SA = Dağılmış develer
SAYİBE = Adak için ayrılıp üstüne binilmeyen ve sütü içilmeyen dişi deve; "Ümm-ül bahire" adı verilen ve peşpeşe üç dişi deve doğuran deve. Bu deveye de binilmez, sütü sağılmaz.
SEAF = Devenin ağzında olan bir hastalıktır ve burnunun ve gözlerinin kılları dökülür. O devenin erkeğine esaf, dişisine nâfâ denir.
SEAM = Bir çeşit deve yürüyüşü
SEBT = Bir çeşit deve yürüyüşü
SECLA' = Emziği uzun dişi deve
SEDH = Deve çökertmek
SEFNE (SİFNE) = Devenin çöktüğünde yere değen yerleri
SEFR = Deve ferci; Yavaş yürüyen deve
SEHBEL = Büyük, iri vücutlu, şişman deve
SEHVE = Gevşek yürüyüşlü deve
SELAK = Deve yanırının onulmuş ve yeri ağarmış olan izi
SELFA' = Kuvvetli deve
SELİKA = Üstüne binen kişinin, ayaklarını sallamasından dolayı, devenin yanlarında meydana gelen ayak izleri
SELUB = Müddeti tamam olmadan yavrusunu düşüren deve
SELUF = Suya gelen develerin dâima önlerinde gelen deve
SEMAME = Sür'atle yürüyen dişi deve
SENAF = Deve bağlanan ip; Deve göğüsü
SENAM = Deve hörgücü
SERE = Devenin meme deliğinin geniş olması
SIBHAL = Deve
SIDAR = Devenin göğsünde olan nişan ve alâmet
SINN = Deve sidiği
SIRME = Deve ve koyun sürüsü
SİLB (SELEBE) = Dişleri kütelmiş ve kuyruğu dökülmüş yaşlı deve
SÎN = Kirli olan ve kokan deve yünü
SİNAD = Muhkem, dayanıklı, kuvvetli dişi deve
SİNTAH = Büyük karınlı kuvvetli deve
SU'L = (C.: Süul) Devede sonradan çıkan küçük meme
SURSUR = Büyük kuvvetli deve
SÜFAL = Yavaş giden deve; Geç yürüyüşlü deve
SÜRDAH = Semiz etli dişi deve
ŞAİLE = Sütü çekilmiş deve
ŞAİR = Kurban devesi
ŞARİF = Yaşlı deve
ŞELİL = Deve ve at ardına yapılan palas
ŞEMİRE = Hızlı yürüyen deve
ŞEMİZER = Hızlı yürüyen deve
ŞENUN = Ne zayıf, ne semiz olan deve
ŞERH = Her sene yeni doğan deve yavruları
ŞESUS = Sütü az olan deve
ŞETUT = Büyük hörgüçlü dişi deve
ŞETUTÎ = Büyük hörgüçlü deve
ŞE'V = Devenin yuları
ŞEVŞAT = Tez yürüyüşlü dişi deve
ŞIKŞAKA = Devenin ağzında olan dağarcığı
ŞI'ŞA' = Uzun boyunlu deve
ŞİB = Su içerken devenin dudağından çıkan ses
ŞİCAR = Deve alâmetlerinden bir alâmet
ŞİKAK = Nifak, ikilik, ittifaksızlık.
ŞİKAL = Devenin palanını bağlıyan ip; Devenin ayağının bağlandığı ip, köstek
ŞUTUR = İki emziği kurumuş olan deve
ŞÜKARA = Sütlü deve
ŞÜTÜR = f. Deve
ŞÜTÜRBÂN = f. Deveci, Deve çobanı
ŞÜTÜRDİL = f. Deve huylu, kinci, inatçı
ŞÜTÜRBÂR = f. Bir deve yükü kadar olan ağırlık
ŞÜTÜRDİL = f. Deve huylu, kinci, inatçı
ŞÜTÜRLEB = f. Deve dudaklı. Dudağı deve dudağı gibi sarkık olan kimse
ŞÜTÜRPÂ = f. Deve ayaklı
TAHHANE = Çokluk deve. Deve sürüsü
TA'LİT = Devenin yularını başından indirmek; Deve boynuna nişan etmek
TARK = İçine deve bevlettiğinden dolayı pislenmiş olan yağmur suyu
TEHDİR = Hastalıklı devenin bağırması
TERHİM = Deveyi sebepsiz kesmek
TESRİB = Atı ve deveyi bölük bölük edip yollamak
TILS = Tüyü dökülmüş olan deve uyluğunun derisi
UBSUR = Çok yürüyen deve
UCACET = Dişi deve sürüsü
UDME = Beyazı çok olan deve
UKLUM = Kuvvetli deve
ULCUM = Sağlam ve dayanıklı deve
ULKUM = Pek sağlam deve
URA'IR = Semiz etli deve
URRET = Devenin dudaklarında ve ayaklarında çıkan bir çıban
USNUN = Devenin çenesi altında olan uzun kıllar
UZHUL = Yük vurulmayan deve
ÜŞTÜR = f. Deve
ÜŞTÜRBÂN = f. Deveci
ÜŞTÜRHU = f. Deve huylu. Kinci, hased eden
VASUT = Sütü sağdıkları kabı dolduran deve
VEBER = Deve yünü
VEGAB = İri gövdeli büyük deve
VEKİF = Sütü çok olan deve
VEKRA = Hızlı yürüyen deve; Ayağını yere kuvvetli basan kadın *
VESİC = Hızlı yürüyen deve
YA'LUL = Çift hörgüçlü deve
YA'MELE = İşe dayanıklı cins dişi deve
YEALİL = Çift hörgüçlü develer
YELEB = Beyaz deve
YESTEUR = Deve sağrısına yapılan palas
ZAHİR = Kuvvetli deve
ZAHİRE = Günün yarısında devenin otlamaktan gelmesi
ZAHR = Binek devesi
ZAUN = Yük devesi
ZEBN = Devenin çifte vurması
ZEFİRR = Kuvvetli deve
ZELUL = Hecin devesi
ZEMEL = Devenin ayağına ârız olan aksaklık
ZEMİL = Deve yürüyüşünden bir çeşit
ZENABİ = Deve burnundan akan sümük
ZENME = Devenin kulağından kesip ilişik koydukları parça
ZERİA = Avcının, arkasında gizlendiği deve
ZIHRIT = Koyun ve deve burunlarından akan sümük
ZİFRA = (C.: Zifâri) Devenin kulağı ardında terleyen yer
Zİ'LEB(E) = Hızlı yürüyen dişi deve
ZİMZİM = İri gövdeli deve
ZUD = Üçten ona kadar olan develer

Not: Yukarıdaki bazı kelimelerin farklı anlamları da bulunmakta olup, sadece deve ile ilgili olanlar belirtilmiştir.

24 Temmuz 2023 Pazartesi

Kuantum meselesi ve Kader kelimesi

"Quantum" ( Quant+um ) kelimesi ortak QNT/KNT/CNT köküne ait olan ve "Miktar, Ölçü, Değer" anlamına gelen bir kelime olup, çoğulu ise "Quanta" kelimesidir. 

Quantity ( Miktar ) ( ing. )

Quantité ( Miktar ) ( fra. )

Quantum ( Miktar ) ( alm. )

Quand ( Ne zaman ) ( fra. )

Quant à ( Göre, Değerlemeye göre ) ( fra. )

Count ( Saymak ) ( ing. )

Compter ( Saymak ) ( fra. )

Kantar ( Kant+ar ) ( Miktar belirleyici, Tartı ) ( ara. )

"Kuantum" kelimesinin Arapça karşılığı "Kader" ( Ölçü ) ve "Mikdar" ( Ölçümleme ) kelimeleridir.

Fizikte kuantum, bir etkileşimde yer alan herhangi bir fiziksel varlığın minimum miktarıdır. Bir fiziksel özelliğin "miktarlandırılabileceği / kaderlendirilebileceği" yönündeki temel kavram, "miktarlama hipotezi" olarak adlandırılmaktadır.

Kur'an'da her şeyin belirli bir miktar ile yani "kader" ile, "kuantum" ile yaratıldığı Kamer suresinin 49. ayetinde bildirilnektedir.

54/49 İnna kulle şey'in halaknahu bi KADER

( Kesinlikle biz her şeyi ÖLÇÜ / MİKTAR ile yarattık. )

"Kader" kelimesinin, yaratılıştaki miktarlama / kuantum anlamında yer aldığı diğer bazı ayetler de şöyledir.

13/17 Enzele mines semai maen fe salet evdiyetun Bİ KADERİHA ...

( Gökten su indirdi de vadiler kendi ÖLÇÜLERİYLE / MİKTARLARIYLA sel oldular. ... )

15/21 Ve in min şey'in illa indena hazinuhu ve ma nunezziluhu illa Bİ KADERİN ma'lum

( Ve hazinesi indimizde olmayan hiçbir şey yoktur. Onu bilinen ÖLÇÜ / MİKTAR haricinde indirmeyiz. )

23/18 Ve enzelna mines semai maen Bİ KADERİN fe eskennahu fil erdi ve inna ala zehabin bihi le kadirun

( Ve gökten ÖLÇÜ / MİKTAR İLE su indirdik de onu yerde iskan ettirdik. Kesinlikle biz onu gidermeye gücü yetenleriz. )

42/27 Ve lev besetallahur rizka li ibadihi le beğav fil erdi ve lakin yunezzilu Bİ KADERİN ma yeşa' innehu bi ibadihi habirun besir

( Ve şayet Allah kullarına rızkı bol verseydi, yerde azarlardı. Lakin dilediğini ÖLÇÜ / MİKTAR İLE indirir. Kesinlikle O kullarından haberdardır görendir. )

43/11 Vellezi nezzele mines semai maen Bİ KADER fe enşarna bihi beldeten meyta kezalike tuhracun

( Ve o gökten ÖLÇÜ / MİKTAR İLE su indirdi de onunla ölü beldeyi dirilttik. İşte böyle çıkarılırsınız. )

77/20 E lem nahlukkum min main mehin

( Sizi adi sudan yaratmadık mı? )

77/21 Fe cealnahu fi kararin mekin

( Böylece onu sağlam yerin içinde kıldık. )

77/22 İla KADERİN ma'lum

( Bilinen ÖLÇÜYE / MİKTARA / KADERE kadar. )

Kuantum fiziği ( Parçacık fizigi ) ise, maddenin yapısını atom altı parçacıklar seviyesinde incelemek suretiyle doğanın niteliklerini keşfetmeye çalışan bilim sahasıdır.

Atom altı parçacıklar Kur'an'da "Miskale zerrat ve asğara min zalike" ( Zerrelerin ölçüsü ve bunun daha küçüğü ) ifadesiyle bildirilmekte ve yaratılmış her şeyin kodunun kitapta kayıtlı olduğu vurgulanmaktadır.

10/61 Ve ma tekunu fi şe'nin ve ma tetlu minhu min kur'anin ve la ta'melune min amelin illa kunna aleykum şuhuden iz tufidune fih ve ma ya'zubu an rabbike min MİSKALİ ZERRATİN fil erdi ve la fis semai ve LA ASĞARA MİN ZALİKE ve la ekbera illa fi kitabin mubin

( Ve ne iş içinde olursan ol, Kur'an'dan ne okursan oku, siz ona dalmışken, üzerinize şahitler olacağımız iş haricinde iş yapmazsınız. Yerde ve gökte ZERRELERİN AĞIRLIK ÖLÇÜSÜNDEN hiçbir şey Rab’binden kaçamaz. BUNFAN DAHA KÜÇÜĞÜ ve daha büyüğü apaçık kitapta olması haricinde yoktur. ) 

Enformatik teknolojisindeki "Kuantum Bilgisayar" kavramı da bu noktada önem arzetmektedir.  Kuantum bilgisayarları "hızlı" kılan en önemli özellikleri temel veri haznesi olan 1 Bit'lik veya 1 Byte'lık ( 8 Bit ) alan yerine "Qubit" adı verilen alana daha fazla veri depolayabilmeleri ve eşzamanlı olarak çoklu işlemler yapabilmeleridir. Kur'an'daki "Vallahu seriul hisab" ( Allah'ın hızlı hesaplayan ) ifadesi, dijital teknoloji vasıtasıyla ilahlaşacaklarını zanneden ve her aksiyonlarında Kur'an ilmini baz alan, ilim üzerine sapmış küresel müşrikler için kuantum bilgisayar ve yapay zeka konusunda da referans olmuştur. Anılan ifadenin kitapta 8 kere tekrarlanması* da 1 Byte'ın 8 Bit olması durumuyla uyum arzetmektedir.

* Ayet kodları  2/202, 3/19, 3/199, 5/4, 13/41, 14/51, 24/39, 40/17

Kitapta, belirli sayılara göre, belirli adetlerde yer alan sureler ve ayetler yapı**, kelimeler bu yapıların atomları, harfler de atom altı parçacıklar olarak düşünüldüğünde, Kur'an'da yer alan "hurufu mukatta" ( ayrık harfler )'nın da "kuantum" kavramına ilahi bir işaret ve yönlendirme olduğu sezilebilmektedir. Kur'an ayetlerindeki her bir kelimenin ve harfin belirli bir kadere ( miktar, sayı, ölçü ) göre tezahür etmesi de bu bağlamda önemli bir delil niteliğindedir.

** "Sure" kelimesi "Yapı" anlamına gelmektedir.


Kur'an, Yapay Zekâ ve Konuşturulan Ölüler!

Son dönemde dijital servis sağlayıcılarının "Yapay Zeka aracılığıyla ölüler ile konuşun" sunumu çerçevesinde reklam yaptıkları görülmektedir.

"Ölmüş yakınlarınızla AI vasıtasıyla konuşma konusunda ne hissederdiniz?"

"Kolayca ölümsüz ol."

Sunum, kişilerin kendi bilgilerini görsel ve işitsel olarak AI yazılımına aktarmaları durumunda öldükten sonra yakınlarının bu bilgiler kanalıyla kendileriyle sözde interaktif iletişime geçebileceklerini taahhüt etmektedir. Oysa bahsedilen yazılım uygulamasının işlevi verilerin kaydedilmesini ve daha sonra kullanılmasını sağlamaktan ibarettir. Yani durum, evvelce kaydedilmiş bir görüntünün veya sesin daha sonra izlenmesi veya dinlenmesinden farklı değildir. Ancak konunun "Ölüler ile konuşma", "Ölülerin konuşturulması", "Ölümsüzleşme" gibi algı operasyonu niteliğindeki ifadelerle lanse edilmesi dikkat çekmektedir. Zira küreselci müşrik şeytanlar dijital teknoloji sayesinde yaratma yetisine haiz ilah olabileceklerine - haşa - inanmaktadırlar.

Yaratılışın kodlarını içeren Kur'an, her bilimsel keşfin, teorinin ve teoremin kaynağı olduğu gibi dijital teknolojinin de ( yapay zeka vb. ) esin kaynağı niteliğindedir. Zira evvelki bölümlerde sıkça değinildiği üzere Kur'an'daki sayısal ve kelimesel kodlama yapısı bu durumu doğrudan ifşa etmektedir.

Dolayısıyla küresel müşrikler esasen, Kur'an'ı kullanarak sözde yaratılışın kodlarını kendileri yazma ve ilahlaşma gibi batıl bir çaba içerisindedirler. Bu hususa, her ayet gibi çoklu anlamları olan, aşağıdaki ayetlerde değinilmekte gibidir.

İsra suresinin aşağıdaki ayetinde dolaylı misalleme vasıtasıyla insanların ve cinlerin yani küresel müşriklerin ve kulluk ettikleri cinlerin Kur'an gibi bir yazılım üretme çabalarından bahsedilmektedir. 

17/88 Kul le in ictemeatil İNSU VEL CİNNU ALA EN YE'TU Bİ MİSLİ HAZEL KUR'ANİ la ye'tune bi mislihi ve lev kane ba'duhum li ba'din zahira

( De ki: "Eğer İNSANLAR  VE CİNLER BU KUR'AN'IN AYNISINI GETİRMEK ÜZERE bir araya gelseler, şayet birbirlerine arka çıkıp yardımcı da olsalar onun aynısını getiremezler." )

Aşağıdaki ayette ise, inkârcı müşriklerin "Bu yazı / yazılım Allah'ın indindendir." söylemleri vasıtasıyla dolaylı olarak kendilerini Allah'a şirk koştuklarına işaret edilmektedir.

2/79 Fe VEYLUN LİLLEZİNE YEKTUBUNEL KİTABE Bİ EYDİHİM SUMME YEKUKUNE HAZA MİN İNDİLLAHİ li yeşteru bihi semenen kalila fe veylun lehum min ma ketebet eydihim ve veylun lehum min ma yeksibun

( Vay o YAZIYI / YAZILIMI ELLERİYLE YAZANLAR VE SONRA sonra onu az değere satmak için "BU ALLAH'IN İNDİNDENDİR." DİYENLER İÇİN. Vay onlara o elleriyle yazdıklarından ve vay onlara o kazandıklarından.  )

Ra'd suresinin aşağıdaki ayetindeki "Kullime bihil mevta" ( Kur'an ile ölüler konuşturulsa" ve "Bima saneu*" ( O ürettiklerinden dolayı ) ifadeleri Kur'an ve Yapay Zeka teknolojisi ilintisine ışık tutmakta gibidir. 

13/31 Ve LEV ENNE KUR'ANEN suyyirat bihil cibalu ev kuttiat bihil erdu ev KULLİME BİHİL MEVTA bel lillahil emru cemia e fe lem yey'esillezine amenu en lev yeşaullahu le heden nase cemia ve la yezalullezine keferu tusibuhum BİMA SANEU saneu kariatun ev tehullu kariben min darihim hatta ye'tiye va'dullah innellahe la yuhliful miad

( Ve ŞAYET KESİNLİKLE KUR'AN Kİ, onunla dağlar gezse veya onunla yer kesilip parçalansa veya ÖLÜLER ONUNLA KONUŞTURULSA. Bilakis tüm işler Allah içindir. O halde o inananlar ümit kesip anlamadılar mı ki Allah dileseydi insanları topluca yönlendirirdi ve o inkar edenleri geri durdurmazdı. O ÜRETTİKLERİNDEN DOLAYI onlara ansızın gelen bela isabet eder veya yurtlarının yakınına konar. Nihayet Allah’ın vaadi gelir. Kesinlikle Allah vaade, vadeye ihtilaf etmez. )

* "Saneu" ( Üretirler ) kelimesi "Suni" ( Yapay, Üretilmiş ) kelimesiyle ortak SN kökündendir. Ayette "Fealu" ( Yaparlar ) yerine "Saneu" ( Üretirler ) fiilinin kullanılmış olması konu bağlamında dikkat çekmektedir.

23 Temmuz 2023 Pazar

CERN - LHC Deneyi, "Çarpma" ve "Parçalanma"

10.09.2008 tarihinde, İsviçre'deki CERN ( Centre Européen de la Recherche Nucléaire / Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi ) tesisinde yer alan 27 km uzunluğundaki dairevi bir tünel olan Large Hadron Collider ( LHC / Büyük Hadron "Çarpıştırıcısı" ) ünitesi ilk kez çalıştırılmış ve “Büyük Patlama’dan” hemen sonraki koşullar oluşturulmaya çalışılmıştır.

LHC ( Large Hadron Collider )

LHC ünitesinde, atom çekirdeğindeki protonlar çok yüksek enerjiyle çarpıştırılmakta ve bu "çarpışma" sonucunda ortaya çıkan "parçacıkların" ( kuarklar ) işlevleri incelenmektedir. Deney sonucunda istikrarsız karaktere sahip teorik parçacık olan ve "ilahi parçacık" addedilen Higgs Bozonu'nun da gözlemlenmesi hedeflenmiştir. 

CERN 29.09.1954 tarihinde oluşturulmuştur. ( 29.09 ... 2+9 = 11 ve 9 ... 9/11 sembolizmi ve 11 nümerolojisi )

İlk deneyin tarihi 10.09.2008 olup, bu tarih 11 nümerolojisi içermektedir. ( 1+0+0+9 = 10 ... "1" ve 2008 ... 2+0+0+8 = 10 ... "1" ... "11" )

LHC ünitesi dairevi ( döngüsel ) olup 27 km uzunluğundadır. ( 27 ... 2 ve 7 ... İkili Yedi )

Aşağıdaki ayetlerde yer alan "Çarpma", "Parçalanma" ifadeleri ve ayetlerdeki nümeroloji CERN ve LHC deneyi ile semantik ve nümerik uyum arzetmektedir. Ayetlerde, halden hale geçişin, düalitenin ve döngünün sembolü olan 11 sayısı ve "İkili Yedi" kavramı dikkat çekmektedir. LHC deneyi, "döngüsel" ( dairevi ) bir formatta gerçekleştirilen bir "halden hale geçiş" ( parçalanma ) deneyidir. 

69/14 Ve (1) humileti (2) el (3) ardu (4) ve (5) el (6) cibalu (7) fe (8) DUKKETA (9) DEKKETEN (10) VAHİDET (11) 

( Ve yer ve dağlar yükletilip de TEK ÇARPMA ile ÇARPILDIĞINDA, )

- Ayetin kodu 69/14 ... 6+9 = 15 ... 1+5 = "6" ve 14 ... 1+4 = "5" ... 6+5 = "11"

- Ayetteki "Dukketa" ( Çarpıldı ) kelimesi 9. kelime, "Dekketen" ( Çarpma ) kelimesi 10. kelimedir. Bu sayılar ilk LHC deneyinin gününü ve ayını ( 10.09 ) temsil eden sayılardır.

- Ayetteki "Dukketa" ( Çarpıldı ) kelimesi 9. kelime, "Vahidet" ( Tek ) kelimesi 11. kelimedir. Bu durum 9/11 sembolizmini açığa çıkarmaktadır. ( 9/11 İkiz Kuleler vakası bir "çarpma" vakasıydı. Ve İkiz Kuleler 11 sayısını ve halden hale geçiş portalını simgelemekteydi. ) 

89/21 Kella (1) iza (2) DUKKETİ (3) el (4) ardu (5) DEKKEN (6) DEKKEN (7)

( Hayır yer ÇARPILIP PARÇALANDIĞINDA, )

- Ayetin kodu 89/21 ... 8+9 = 17 ... 1+7 = "8" ve 21 ... 2+1 = "3" ... 8+3 = "11"

- Ayette "7" kelime bulunmaktadır. 11 ve 7 ... "İkili Yedi"

- Ayetteki üç temel kelimenin sıra numaralarının toplamının nümerolojik değeri de 7 sayısını vermektedir. ( Dukketi 3, Dekken 6, Dekken 7 ... 3+6+7 = 16 ... 1+6 = 7 ) Ayette "Dekken" kellimesinin iki kere tekrarlanması da belirli bir nümerik yapının ( 11 ve İkili Yedi ) oluşturulması amacına işaret etmektedir.

Ayrıca bkz.

https://kuranilmi.blogspot.com/2022/07/cern-yeniden-47.html?m=1

https://kuranilmi.blogspot.com/2020/09/cern-deneyi-ve-beldeleri-delenler.html?m=1