31 Ocak 2017 Salı

İblis

Kur'an'da cin kabilesinin / soyunun liderinin ismi olarak geçen İblis kelimesinin anlamı "Ümit Yitiriten"'dir. İblis, saptırdığı cinleri ve insanları kendisine kulluk etmek konusunda hipnotize etmekte ve onların "Allah'tan ümitlerini kesmelerine" ve "Müblis" ( Ümitsiz / Ümidini Yitirmiş ) olmalarına sebep olmaktadır. Bu sebeple, birçok cin ve insan akılsız, mantıksız ve öz kontrolsüz bir şekilde, en büyük suç olan şirk koşma ( ortak koşma ) eylem ve tutumunu gerçekleştirerek İblis'e kulluk etmekte ve insanlığa büyük zarar vermektedirler.
 
Satanist müşriklerin okült sembolizminde 11 sayısı, ( haşa ) ilahi mühür rakamı 10 olan Allahü Teala'nın üzerinde ( haşa ) olmayı temsil etmektedir. İlginçtirki Kur'an, bu satanik okült nümerolojiyi bize haber vermektedir. İblis kelimesi Kur'an'da 11 kere geçmektedir.
 

"Müblis" ( Ümidini Yitirmiş ) kelimesi ise aşağıdaki ayetlerde geçmektedir.
 
En'am 6/44 - Fe lemma nesu ma zükkiru bihı fetahna aleyhim ebvabe külli şey' hatta iza ferihu bima utu ehaznahüm bağteten fe iza hüm müblisun ( O hatırlatılanları unuttuklarında, onlara herşeyin kapısını açtık. Nihayet o verilenlerden dolayı ferahlayıp sevindiklerinde onları ansızın yakaladık. Böylece o zaman onlar ümitsizler oldular. )
 
Mü'minun 23/77 - Hatta iza fetahna aleyhim baben za azabin şedıdin iza hüm fıhi müblisun ( Nihayet onlara azabı şiddetli kapı açtığımızda, o zaman onlar ona ümitsizler oldular. )
 
Rum 30/49 - Ve in kanu min kabli en yünezzele aleyhim min kablihı le müblisın ( Ve kesinlikle onlara indirilmesinden önce, ondan önce ümitsizler idiler. )
 
Zuhruf 43/75 - La yüfetteru anhüm ve hüm fıhi müblisun ( Onlardan hafifletilmez. Onlar onun içinde ümitsizlerdir. )
 
 
 
 
 
 
 
 

30 Ocak 2017 Pazartesi

İkra ... Kıraat ... Create??

Kur'an'da geçen "İkra" ( Oku ) kelimesi ve bu kelimeden türemiş olan "Kıraat" ( Okuma ) kelimesinin İngilizcedeki "Create" ( Yaratmak ) kelimesi ile olan alfabetik ve fonetik benzerliği dikkat çekicidir. "İkra" kelimesinin "Yaratmak" anlamı ile bir ilişkisi var mıdır? Zira, Allahü Teala yaratışı, oluşu "kelimeleri" ile gerçekleştirdiğini birçok ayette vurgulamaktadır.
 
Yunus 10/82 - Ve yühıkkallahül hakka bi kelimatihı ve lev kerihel mücrimun ( Ve suçlular hoşlanmasalar da, Allah gerçeği kelimeleri ile gerçekleştirir. )
 
Yasin 36/82 - İnnema emruhu iza erade şey'en en yekule lehu kün fe yekun ( Birşey istediğinde, kesinlikle O’nun emri ona "Ol." demesidir. Böylece o olur. )
 
Bakara 2/117 - Bedıus semavati vel ard ve iza kada emran fe innema yekulü lehu kün fe yekun ( O gökleri ve yeri yaratandır. İş yapılası olduğunda, kesinlikle ona "Ol." der de o olur. )
 
Alak suresinde "İkra" kelimesinin "Halak" ( Yaratma ) kelimesi ile birlikte kullanılması da aradaki anlam ilişkisine işaret eder gibidir.
 
Alak 96/1 - Ikre bismi rabbikellezi halak ( O yaratan Rabb' inin ismi ile oku. )
Alak 96/2 - Halekal insane min alak ( İnsanı asılı duran kan pıhtısından yarattı. )
 
Öte yandan sihirbazlıkta kullanılan "Abracadabra" ( Ebri ke debri ) cümlesi, "Düşünürsem / Konuşursam / Yazarsam yaratırım" anlamına gelmekte olup bu kapsamda ilginçtir.

28 Ocak 2017 Cumartesi

Gayret mi? Sonuç mu?

"Dünya karşılaştığın fırtınalarla değil, gemiyi limana getirip getiremediğin ile ilgilenir."

Yani dünya hayatının nefsani, maddi ve şeytani niteliğine endeksli bu aldatıcı ve şartlayıcı  söyleme göre, kaptanın fırtınalarla yaptığı mücadelenin, içinde bulunduğu zor koşullara rağmen ortaya koyduğu gayret ve cesaretin, deneyimini, zekasını, becerisini, bilgi birikimini özveriyle, en üst düzeyde kullanarak gemiyi kurtarma girişimlerinin hiçbir anlamı yoktur. Kaptan başarısız! olmuştur. Ve hiçbir olumsuz hava koşulu veya zorlukla karşılaşmadan, aksine koşulların desteğiyle! gemiyi limana getiren kaptan da başarılı! olmuştur. Öyle midir gerçekten?

Bu örnekler aşağıdaki gibi çeşitlendirilebilir.

- Hastasını iyileştirmek için elinden gelenin tümünü ve tüm imkanları ortaya koyan bir doktor, hastasının bünyesel durumlardan dolayı ölmesi durumunda başarısız mıdır?

- Çok iyi bir kadroya ve çok iyi bir antrenöre sahip olan ve çok yoğun bir çalışma temposu içinde olan bir takım maç esnasında gelişen durumlardan ( sakatlık, yanlış hakem kararı vb. ) dolayı maçı az sayı fark ile kaybettiğinde başarısız mıdır?

- İşini en iyi şekilde yapan, bilgisini ve becerisini en üst düzeyde işine yansıtan ancak iftiraya maruz kalmak suretiyle olumsuzluklarla karşılaşan ve sonucunda işinden ayrılmak zorunda kalan bir insan başarısız mıdır?

Örneklerde de görüleceği üzere, insanın kontrol edemeyeceği bir çok koşul sonuç olarak addedilen duruma erişilmesini engelleyebilmektedir. Peki bu “engelleyici” koşullar nasıl oluşmaktadır? Söz konusu “engelleyici” koşullar esas itibarıyla gerçek ve olması gereken sonuca götüren koşullar mıdır? Elbetteki tüm bu süreç Allahü Teala’nın takdiri ile tezahür etmektedir. Sonucu daima Allah belirler.

Başkalarını yargılarken "Ben sonuca bakarım." cümlesini sarfetmeyi seven, ancak kendi olumsuz durumları söz konusu olduğunda birçok mazeret anlatarak kendilerini savunan ve hatta koşullara gore başarılı göstermeye çalışan kibir illetine tutulmuş şeytan dostu insanların varlığı malumdur. 

Allahü Teala'nın tanımladığı, aldatıcı dünya hayatını ve baki olan ahiret hayatını da içeren gerçek hayattaki ilahi sistem ise insanların şartlandırılmaya çalışıldığı gibi işlememekte, gayretin sonuçtan önemli olduğu görülmektedir. Çünkü sonucu daima Allah belirlemektedir. İnsanlar gösterdikleri çabadan, özveriden, adanmışlıktan sorumludurlar. Ayrıca, oluşan sonucun iyi mi  veya kötü mü olduğunun insan tarafından algılanabilmesi de dünyevi parametrelerle imkansızdır. 

Aşağıdaki ayetler, her işin sonucunun Allah tarafından belirlendiğini, insanların, hedefledikleri sonuç yolundaki çabalarından ve çalışmalarından sorumlu olduklarını açıkça beyan etmektedir.

SONUÇ

Hacc 22/41 - Ellezine in mekkennahüm fil erdı ekamus salate ve atevüz zekate ve emeru bil ma'rufi ve nehev anil münker ve lillahi akıbetül ümur

( Onlar ki, eğer onları yerde imkan vererek muktedir kılsak duaya kalkarlar, zekat verirler, iyiliği emrederler ve kötülükten menederler. İşlerin sonu, sonucu Allah içindir. )

Lokman 31/22 - Ve men yüslim vechehu ilellahi ve hüve muhsinün fe kad istemseke bil urvetil vüska ve ilellahi akıbetül ümur

( Ve kim yüzünü Allah’a  teslim ederse ve o iyiyse, artık sağlam kulba tutunmuştur. İşlerin sonu, sonucu Allah’adır. )

ÇALIŞMA / GAYRET
  
Ğaşiye 88/8 - Vücuhün yevmeizin na'ımet

( O gün yüzler nimetlenmiştir. )

Ğaşiye 88/9 - Li sa'yiha radıyet

( Çabasından, gayretinden razıdır, hoşnuttur. )

İsra 17/19 - Ve men eradel ahırate ve sea leha sa'yeha ve hüve mü'minün fe ülaike kane sa'yühüm meşkura

( Ve kim de ahireti ister ve inanan olarak ona güç harcayıp çabalarsa, işte onlar, onların çabaları teşekkür edilesidir. )

Taha 20/15 - İnnes saate atiyetün ekadü uhfıha li tücza küllü nefsin bima tes'a

( Kesinlikle saat gelecektir. Her nefsin, o çabalamasından dolayı karşılıklandırılması için onu gizli kılıyorum. )

Enbiya 21/94 - Fe men ya'mel mines salihati ve hüve mü'minün fe la küfrane li sa'yih ve inna lehu katibun

( Artık kim iyiliklerden yaparsa ve o inanansa, artık çabaları için o inkar edilmez. Kesinlikle biz ona yazanlarız. )

Necm 53/39 - Ve en leyse lil insani illa ma sea

( Ve insan için çabalayıp çalışması haricinde yoktur diye. )

Necm 53/40 - Ve enne sa'yehu sevfe yura

( Ve kesinlikle çabalayıp çalışması yakında görülür. )

İnsan 76/22 - İnne haza kane leküm cezaen ve kane sa'yuküm meşkuren

( Kesinlikle bu onlara karşılık olarak olmuştur. Çabanız teşekkür edilen olmuştur. )

İnşikak 84/6 - Ya eyyühel insanu inneke kadihun ila rabbike kedhan fe mülakıhi

( Ey insan, kesinlikle sen Rabb' ine çabalayarak çabalıyorsun. O halde O’na kavuşacaksın. )

Ahzab 33/70 - Ya eyyühellezine amenüttekullahe ve kulu kavlen sedıda

( Ey o inananlar, Allah' tan sakının. Sağlam, doğru söz söyleyin. )

Ahzab 33/71 - Yuslıh leküm a'maleküm ve yağfir leküm zünubeküm ve men yütııllahe ve rasulehu fe kad faze fevzen azıma

( Size yaptıklarınızı, çalışmalarınızı iyileştirsin ve size günahlarınızdan af eylesin. Kim Allah’a  ve O’nun resulüne itaat ederse artık büyük kurtuluş ile kurtulmuştur. )

Ahkaf 46/19 - Ve li küllin derecatün min ma amilu ve li yüveffiyehüm a'malehüm ve hüm la yuzlamun

( Ve herkes için, o yaptıklarından ve çalışmalarına vefa edilmesi için dereceler vardır. Onlar zulmedilmezler. )

Mülk 67/2 - Ellezi halekal mevte vel hayate li yeblüveküm eyyüküm ahsenu amelen ve hüvel azizul ğafur

( Ölümü ve hayatı, hanginizin daha güzel iş, çalışma yapacağını sınamak için o yarattı. O büyüktür affedendir. )

Zilzal 99/6 - Yevmeizi yasdürun nasü eştaten li yürav a'malehüm

( O gün insanlar, çalışmalarının gösterilmesi için bölükler halinde meydana çıkarlar. )

26 Ocak 2017 Perşembe

Ruhundan üflenen 29 harf...

Allahü Teala gökleri ve yeri, kelime aleminde yarattıktan sonra insanı da yaratmış, akabinde içine "ruhundan üfleyerek" ona hayatı bahşetmiş ve onu alemler içinde değerli, önemli bir konuma getirmiştir. 
 
"Ruhundan üflemek", Allah'ın, kelimelerini, yaratmış olduklarına transfer etmesini ve onlara hayat vermesini ifade eden bir kavramdır. İnsan her konuştuğunda, ağzından her bir harf çıktığında aslında bir "üfleme" eylemi gerçekleştirmektedir. İşte Allahü Teala, "üfledim" derken, hayyum kayyum ( daim diri ) olan kelimelerini ve dolayısıyla harflerini bahşettiğini ifade etmektedir.

Nisa suresinin 4/171 kodlu ayetinde "ruhun kelime olduğu" açıkça beyan edilmektedir.

Nisa 4/171 - Ya ehlel kitabi la tağlu fı dıniküm ve la tekulu alellahi illel hakk innemel mesıhu ıysebnü meryeme rasulüllahi ve kelimetüh elkaha ila meryeme ve ruhun minhü fe aminu billahi ve rusülih ve la tekulu selaseh intehu hayral leküm innemellahü ilahün vahid sübhanehu en yekune lehu veled lehu ma fis semavati ve ma fil ard ve kefa billahi vekıla ( Ey kitap sahipleri, dininizde azgınlık etmeyin ve Allah üzerine gerçek haricindekini söylemeyin. Meryem oğlu İsa Mesih, kesinlikle Allah' ın resulü, Meryem'e atmış olduğu kelimesi ve O’ndan ruhtur. O halde, Allah’a  ve O’nun resullerine inanın ve üçtür demeyin. Kendi hayrınıza bundan imtina edin, vazgeçin. Kesinlikle ki Allah tek ilahtır. O, çocuk sahibi olmaktan yücedir. Göklerde ne varsa ve yerde ne varsa O’nadır. Vekil olarak Allah kafidir. ) 
 
"Ruhundan üflemek" kavramının Kur'an'da geçtiği ayetler incelendiğinde ilahi mühür rakamları açısından ve alfabetik açıdan ilginç bir nümerolojik durum ortaya çıkmaktadır.
 
"Ruhundan üflemek" kavramının, Allahü Teala'nın, 1. tekil şahıs olarak kendi hitabını yansıtmak suretiyle Kur'an'da ilk kez geçtiği ayet Hicr suresinin 15/29 kodlu ayetidir.
 
Hicr 15/29 - Fe iza sevveytühu ve nefahtü fıhi min ruhıy fe kau lehu sacidın ( Onu düzenleyip şekillendirdiğimde ve içine ruhumdan üflediğimde, artık ona yere kapanarak serilin. )
 
- Sure numarası olan 15 sayısının nümerolojik toplamı 6 olmaktadır. ( 1+5 = 6 )
- Ayetteki "Üfledim" ( Nefahtü ) kelimesi 6. kelimedir. ( Fe (1) iza (2) sevveytü (3) hu (4) ve (5)  nefahtü (6) )
- Ayetin numarası 29 olup, bu sayı Arap alfabesinin de kaynağı ve modern alfabenin temeli olan Fenike alfabesinde bulunan 29 harfi temsil etmektedir.
 
"İlk alfabe olarak kabul edilen Sümer çivi alfabesi (cuneiform) alfabedir. Ses uyumlu (fonetik) bir alfabe olmadığı için yazıya uygun değildi. Ses uyumlu yazıya uygun ilk alfabe Sümer’den sonra Sami kökenli Aramiler tarafından kurulan AKAD’lar tarafından geliştirilen alfabedir. Modern alfabenin kökeni ise, Fenikelilere dayanmaktadır. Fenikeliler, bu alfabeyi antik Mısır Hiyeroglif alfabesinden esinlenerek oluşturmuşlardır. Mısır hiyeroglifiyle Sami alfabesi arasında yakın ilişkiler vardı eldeki kaynaklara göre, dört Sami alfabesinden “Sabaea”da 29 harf vardı. Fenikelilerin tüccar olmasının da yardımıyla alfabe bütün Akdeniz çevresine yayılmıştır. Arapların, Yunanların, İbranilerin ve Latinlerin alfabeleri hep Fenike alfabesinden türemiştir. Günümüzde kullanılan alfabeler bu Sami kökenli alfabeden türemiştir."
 
Enbiya 21/91 - Velletı ahsanet ferceha fe nefahna fıha min ruhına ve cealnaha vebneha ayeten lil alemın ( Ve o ayıbını koruyan. Onun içine ruhumuzdan üfledik. Onu ve oğlunu alemler için ayet kıldık. )
 
Secde 32/9 - Sümme sevvahü ve nefeha fihi min ruhıhı ve ceale lekümüs sem'a vel ebsara vel efideh kalilen ma teşkürun ( Sonra onu düzenleyip şekillendirdi ve içine ruhundan üfledi. Size kulaklar, gözler ve gönüller oluşturdu. Azdır o şükretmeniz. )
 
"Ruhundan üflemek" kavramının, Allahü Teala'nın, 1. tekil şahıs olarak kendi hitabını yansıtmak suretiyle Kur'an'da ikinci kez geçtiği ayet Sad suresinin 38/72 kodlu ayetidir.
 
Sad 38/72 - Fe iza sevveytühu ve nefahtü fıhi min ruhıy fe kau lehu sacidın ( Böylece onu düzenleyip şekillendirdiğimde ve içine ruhumdan üflediğimde artık ona yere kapanarak serilin. )
 
- Ayetteki "Üfledim" ( Nefahtü ) kelimesi yine 6. kelimedir.
 
"Ruhundan üflemek" kavramı son kez Tahrim suresinin 66/12 kodlu ayetinde geçmektedir.
 
Tahrim 66/12 - Ve meryemebte imranelleti ahsanet ferceha fe nefahna fihi min ruhına ve saddekat bi kelimati rabbiha ve kutubihi ve kanet minel kanitın ( Ve o ayıbını koruyan İmran kızı Meryem. Onun içine ruhumuzdan üfledik. Rabb' inin kelimelerini ve O’nun kitaplarını doğruladı ve itaat edenlerden oldu. )
 
- Ayetin sure numarası 66 olup, bu sayı Allah kelimesini oluşturan Arap harflerinin ebced değerleri toplamına eşittir.
- Ayet numarası olan 12 sayısı ise 6+6 = 12 işlemindeki iki adet 6 rakamının varlığı açısından dikkat çekicidir.
- Ayetteki "Nefahna" ( Üfledik ) kelimesi 10. kelimedir.
- Ayette 29 kelime olması, "üfleme" eyleminin 29 harfin bahşedilmesini betimlemesi açısından önem arzetmektedir.
 
Ve (1) Meryem (2) ebte (3) imran (4) elleti (5) ahsanet (6) ferce (7) ha (8) fe (9) nefahna (10 ) fi (11) hi (12) min (13) ruhı (14) na (15) ve (16) saddekat (17) bi (18) kelimati (19) rabbi (20) ha (21) ve (22) kutubi (23) hi (24) ve (25) kanet (26) min (27) el (28) kanitın (29)
 
Kur'an'ın anahtarları niteliğinde olan "Hurufu Mukatta"'nın kitapta 29 surede geçiyor olması da konuya ilişkin önem arzetmektedir.

 


 
 

Kelimeler ile sınanmak...

Bakara 2/124 - Ve iz ibtela ibrahıme rabbühu bi kelimatin fe etemmehünn kale innı caılüke lin nasi imama kale ve min zürriyyetı kale la yenalü ahdiz zalimın ( Ve zamanında Rabb' i İbrahim’ i kelimeler ile sınadı. Böylece onları tamamladı. "Kesinlikle ben seni insanlar için önder kıldım." dedi. "Ve soyumdan da." dedi. "Zalimler ahdime erişemezler." dedi. )
  
"Kelimeler ile sınanmak" kavramı inanç yolculuğunun temelini oluşturmaktadır. Bu kavram, "kelimelerin yorumlanması, gerçek anlamının kavranması", "kitap ilminin, kelimelerinin anlaşılması" anlamını taşımaktadır. Dolayısıyla, Kur'an'ın kendisinin insan için bir anlayış sınavı olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu noktada insanlar arasında bir ayrışım olmakta, insanlar yanlış ve doğru yorumlama sonucunda farklı yollara ayrılmaktadırlar.

Allahü Teala kitap ilmini yani kelimeleri kavrayamayanların kitabı nasıl batıl kılmaya çalıştıklarını Yunus suresinin 10/39 kodlu ayetinde beyan etmektedir.

Yunus 10/39 - Bel kezzebu bima lem yühıytu bi ılmihı ve lemma ye'tihim te'vılüh kezalike kezzebellezine min kablihim fenzur keyfe kane akıbetüz zalimın ( Bilakis, O’nun ilmini kuşatıp kavrayamadıklarından dolayı yalanladılar. Onun yorumu onlara asla gelmedi. Onlardan öncekiler de işte böyle yalanlamışlardı. Artık bak zalimlerin sonu nasıl oldu. )

Öte yandan Allahü Teala, kitap ilmini, kelimeleri bilmelerine, akletmelerine rağmen kitabı batıl kılmaya çalışanları da Bakara suresinin aşağıdaki ayetlerinde beyan etmiştir.

Bakara 2/101 - Ve lemma caehüm rasulün min ındillahi müsaddikun li ma meahüm  nebeze ferıkun minellezine utül kitab kitabellahi verae zuhurihim ke ennehüm la ya'lemun ( Ve Allah’ ın indinden onlara, onlarla birlikte olanı doğrulayıcı olarak resul geldiğinde, o kitap verilenlerden bir kısmı sanki kesinlikle onlar bilmiyorlarmış gibi Allah’ ın kitabını sırtlarının arkasına attılar. )

Bakara 2/75 - E fe tatmeune en yü'minu leküm ve kad kane ferıkun minhüm yesmeune kelamellahi sümme yüharrifunehu min ba'di ma akaluhü ve hüm ya'lemun ( Böylece size inanmalarını mı ümit edersiniz? Ve onlardan bir kısmı Allah’ ın kelamını işitip akılları erdikten sonra bile bile onu tahrif ettiler. )

İmansız cin neslinin önderi olan İblis, Allahü Teala'nın "Secde" kelimesi ile verdiği emri yanlış yorumlamış, kibirlenmiş ve isyan etmiştir. Oysaki Allahü Teala, Adem'i yaratmasından dolayı kendisine secde edilmesini istemiştir. İşte tüm süreç "kelimeleri doğru anlamları ile yorumlayan" ve "kelimelerin anlamlarını kavrayamayanlar" arasındaki ihtilaftan oluşmaktadır. Bu süreç "kelimelerle sınanma" sürecidir.
 
Bakara 2/34 - Ve iz kulna lil melaiketiscüdu li ademe fe secedu illa iblıs eba vestekbera ve kane minel kafirın ( Ve zamanında meleklere "Adem için yere kapanın." dedik. Böylece İblis haricinde yere kapandılar. O diretti ve kibirlendi ve inkarcılardan oldu. )
 
Al'i İmran 3/7 - Hüvellezi enzele aleykel kitabe minhü ayatün muhkematün hünne ümmül kitabi ve üharu müteşabihat fe emmellezine fi kulubihim zeyğun fe yettebiune ma teşabehe minhübtiğael fitneti vebtiğae te'vılih ve ma ya'lemü te'vılehu illellah ver rasihune fil ılmi yekulune amenna bihı küllün min ındi rabbina ve ma yezzekkeru illa ülül elbab ( Kitabı sana indiren O'dur. Onda kitabın anası olan açık anlamlı, sağlam ayetler vardır. Diğerleri benzetmelidirler. Ama o kalplerinin içinde şüphe, vesvese, eğrilik, ayrılık olanlar, onlardan fitneyi aramak ve kendi yorumlarını aramak  için o benzetilmiş olanlara tabi olurlar. Onun yorumunu Allah haricinde kimse bilmez. İlimde derinleşmiş olanlar "Ona inandık. Hepsi Rabb' imizin indindendir." derler. Akıl sahipleri haricindekiler hatırlamaz. )

25 Ocak 2017 Çarşamba

Babalar, Oğullar, Kızlar

Bakara 2/124 - Ve iz ibtela ibrahıme rabbühu bi kelimatin fe etemmehünn kale innı caılüke lin nasi imama kale ve min zürriyyetı kale la yenalü ahdiz zalimın ( Ve zamanında Rabb' i İbrahim’ i kelimeler ile sınadı. Böylece onları tamamladı. "Kesinlikle ben seni insanlar için önder kıldım." dedi. "Ve soyumdan da." dedi. "Zalimler ahdime erişemezler." dedi. )
 
Kur'an'da "Millet" ve "Soy" ( Zürriyet ) olarak farklı kavramlar kullanılması önem arzetmektedir. Örneğin "İbrahim'in Milleti" ( Millete İbrahim ) ifadesi İbrahim'in soyunu ifade etmemektedir.
 
Bakara 2/132 - Ve vassa biha ibrahımü benıhi ve ya'kub ya beniyye innellahestafa lekümüd dıne fe la temutünne illa ve entüm müslimun ( Ve İbrahim onu oğullarına vasiyet etti. Yakub da. "Ey oğullarım size dini kesinlikle Allah seçti. Teslim olanlar olmadan ölmeyin." )
 
Ayette ifade edilen "Oğullar" kelimesinin İbrahim'in soyundan olan genetik oğlu olmaması, kavminden olan "genç insanlar" olması ihtimali bulunmaktadır.
 
Bakara 2/133 - Em küntüm şühedae iz hadara ya'kubel mevtü iz kale li benıhi ma ta'büdune min ba'dı kalu na'büdü ilaheke ve ilahe abaike ibrahıme ve ismaıyle ve ishaka ilahen vahıda ve nahnü lehu müslimun ( Yoksa ölüm Yakub' a geldiğinde şahitler mi oldunuz? Zamanında oğullarına "Benden sonra neye kulluk edersiniz?" dedi. "Senin ilahına ve senin babaların İbrahim’ in ve İsmail’ in ve İshak’ın ilahına tek ilah olarak kulluk ederiz. Bizler O'na teslim olanlarız." dediler. )
 
Aynı şekilde ayetteki "Babalar" kelimesi Yakub'un soy itibarıyla genetik babalarını değil, kavminden olan "daha önceki büyüklerini" tanımlamaktadır.
 
Hud 11/77 - Ve lemma caet rusülüna lutan sıe bihim ve daka bihim zer'an ve kale haza yevmün asıb ( Ve resullerimiz Lut' a geldiklerinde, onlardan dolayı kötüleşti ve onlardan dolayı daralıp savruldu. "Bu asabi gündür." dedi. )
 
Hud 11/78 - Ve caehu kavmühu yühraune ileyhi ve min kablü kanu ya'melunes seyyiat kale ya kavmi haülai benatı hünne atheru leküm fettekullahe ve la tuhzuni fı dayfı e leyse minküm racülür raşıd ( Ve önceden kötülükler yapmış olan kavmi ona doğru koşarak geldi. "Ey kavmim, işte kızlarım, onlar size daha temizdirler. O halde Allah' tan sakının ve beni misafirlerimin önünde hüzünlendirmeyin. Sizden akıllı adam yok mudur?" dedi. )
 
Hud 11/79 - Kalu lekad alimte ma lena fı benatike min hakk ve inneke le ta'lemü ma nurıd ( "Sen de bilirsin ki, bize kızların konusunda hak yoktur. Kesinlikle sen ne istediğimizi biliyorsun." dediler. )
 
Ayette geçen "Kızlarım" kelimesi, Lut'un genetik kızlarını değil, kavminde bulunan kızları tanımlamakta gibidir.
 
Bu çıkarsamanın sebebi, aşağıdaki ayetlerde geçen "Rab" ( Yetiştirici, Öğretmen, Efendi ) kelimesinin Allahü Teala'nın sıfatı olan "Rab" olarak kullanılmamış olması ve "İbad" ( Kullar ) kelimesinin de "Allah'a kulluk" ifadesindeki "kulluk" anlamı dışında kullanılmış olmalarıdır.
 
Yusuf 12/41 - Ya sahıbeyis sicni emma ehadüküma fe yeskıy rabbehu hamra ve emmel aharu fe yuslebü fe te'külüt tayru min ra'sih kudıyel emrullezı fıhi testeftiyan ( “Ey benim zindan arkadaşlarım. Sizden biri efendisine yine şarap dökecek. Ama diğeri asılacak da kuşlar başından yiyecekler. İşte hakkında fetva bildiri istediğiniz iş böylece yerine getirildi." )
 
Nur 24/32 - Ve enkihül eyama minküm ves salihıne min ıbadiküm ve imaiküm in yekun fükarae yuğnihimüllahü min fadlih vallahü vasiun alim ( Ve sizlerden bekarları, hizmetçilerinizden ve yardımcılarınızdan iyileri nikahlayın. Eğer fakir olurlarsa, Allah onları üstünlüğünden ganileştirir, faydalandırır. Allah geniştir bilendir. )
 
Aşağıda, Allah'tan başkasının "Rab" edinilmemesini açıkça vurgulayan ayetler bulunmaktadır.
 
Al'i İmran 3/64 - Kul ya ehlel kitabi tealev ila kelimetin sevain beynena ve beyneküm en la na'büde illellahe ve la nüşrike bihı şey'en ve la yettehıze ba'duna ba'dan erbaben min dunillah fe in tevellev fe kul üşhedu bi enna müslimun ( "Ey kitap sahipleri, bizim ve sizin aranızda aynı, eşit olan kelimeye geliniz. Ancak Allah’a  kulluk edelim ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayalım. Bazılarımız bazılarını Allah’ tan başka Rabler edinmesin. Eğer yüz çevirirlerse, şahit olarak kesinlikle biz teslim olanlarız deyin." de. )
 
Al'i İmran 3/80 - Ve la ye'müraküm en tettehızül melaikete ve nebiyyıne erbaba e ye'müruküm bil küfri ba'de iz entüm müslimun ( Ve size, melekleri ve habercileri Rabler edinmeyi emretmez. Teslim olanlar olmanızdan sonra, size inkarı mı emreder? )
 
Fatiha 1/5 - İyyake na’budu ve iyyake nestein ( Ancak sana kulluk ederiz ve ancak sana istekte bulunuruz. )
 
 
 
 
 
 

Me'cuc

Enbiya 21/96 - Hatta iza fütihat ye'cucü ve me'cucü ve hüm min külli hadebin yensilun ( Nihayet Yecuc ve Mecuc açıldığında, onlar her tepeden inip akın ederler. )
 
Enbiya suresinin 21/96 kodlu ayetinde bahsedilen Ye'cuc ve Me'cuc' un uzay zaman içinde boyutlar arası transfer sağlayan Stargate gibi bir ara birim olma ihtimali yüksektir.
 
Boyutlar arası enerji transferinin ışık hızında gerçekleşebileceği teorisi baz alındığında Me'cuc isminde Einstein'ın izafiyet teorisindeki kütle - enerji dengesi formulü saklı gibi görünmektedir.
 
e = m.c.c 
 
E = Enerji, m = Kütle, c = Işık Hızı
 
Me'cuc
 
"U" harfinin yan yatmış hali eşitlik işareti ( = ) olarak düşünüldüğünde Mecuc kelimesi ile kütle - enerji dengesi formülüne ulaşmak mümkün olmaktadır.
 
e = m.c.c

Mar

"Mar" kelimesi, Farsça'da "Yılan" * anlamına gelmektedir. Farsça, dil grupları açısından Arapça, İngilizce ve Hintçe ile birlikte 4. grupta yer almaktadır. Bu grupta, Ön-ek, iç-ek, son-ek kavramları bulunmaktadır. Bazılarında ünsüzler değişmez, ünlüler değiştirilerek yeni kelimeler yapılır. Yani kökler ünsüzlerden ibarettir. ( Dil ailesi olarak Arapça Hami-Sami Dilleri, Farsça ise Hint-Avrupa Dilleri ailesindendir. )

MAR kelimesi ayrıca "Başkan / Yüce / İlah" anlamlarını da içerir.

Şah-ı MARan'ın ( Şahmaran / Yılanlar Şahı ) MAR ( Yılan / Yüce olan / İlah / Başkan ) + DİN ( Din )

MARDİN = Yılanın* Dini

Yılan, negatif enerjinin sembolü olsa da kadim medeniyetler de farklı anlam yüklenerek yaratıcının, yaratılışın sembolü olarak kullanılmış ve ilahlaştırılmıştır.

MARi ( Fran. ) = Koca
MAyoR ( İng. )
MAIRE ( Fra. ) = Belediye Başkanı
MAjoR ( İng. ) = Binbaşı
MARic ( Ara. ) = Alev ( Yılan ve Ateş ilişkisi )
MER ( Ara. ) = Erkek

İncil'de geçen MARANATA ifadesi Mar ( Başkan ) Na ( Bizim ) Eta ( Geldi ) ... "Başkanımız geldi." anlamını içerir.

46 1 Corinthians 16-22 Rab'bi sevmeyene lanet olsun. MARANATA!

* Türkçe'deki "Yılan" kelimesinin "Yılmak" ( Vazgeçmek, Terketmek, Ayrılmak ) fiilinden türemiş olması muhtemel olduğu gibi “Yalan” kelimesiyle de bağlantısı oldupu düşünülebilir. Zira Yılan ile sembolize edilen sürüngen şeytan Allah'a isyan etmek suretiyle O'nun yolunu terketmiş, O'nun yolundan yılmış,vazgeçmiştir. İngilizce ve Fransızca'da yılan anlamına gelen"Serpent" kelimesi de "Serper" kökünden yani "Ayrılmak" kökünden türemiştir. Türkçedeki "Serpmek" kelimesi de aynı kökten olup, "ayırarak dağıtmak" anlamına gelmektedir. Ayrıca "Ayırmak" anlamına gelen Fransızca'daki "Separer" ve İngilizce'deki "Separate" kelimeleri de "Serp" kökünden gelmektedir. Bu noktada "September" kelimesiyle ifade edilen Eylül ayının 9. ay olması da satanik 9 nümerolojisi açısından dikkat çekicidir.

https://tr.wikipedia.org/wiki/Dil_aileleri

"Mar" kelimesini içeren kelimeler incelendiğinde "Yılan" ile ilgili ilginç bir durum ortaya çıkmaktadır.

1- ŞAHMARAN ( Şah-ı Maran ) ( Yılanlar Şahı )

Şahmaran Türkiye'nin doğu bölgesine ait folklorik kültüre ait mistik pagan bir semboldür. Yılanların Şahı olarak nitelendirilen Şahmaran, özünde şeytanın bir sembolizasyonudur.


Türkiye'nin Tarsus ilindeki Şahmaran heykeli. 


2- MARAD ( Hastalık )

Hastalıkların tedavisini konu alan bilim dalı olan Tıbbın sembolü de Mar'dır ( Yılan ). Yılan figürü, şeytanın insan DNA'si üzerindeki olumsuz etkisini ve sebep olduğu hastalıkları sembolize etmektedir. "Marid" kelimesi "Mar" kökü ve "id" ekinden oluşmaktadır. "İd" eki "Şedid" kelimesinde olduğu gibi "Şed" kök kelimesinin sonuna gelerek "Şed+li" yani "Şiddet+li" anlamını vermektedir. Aynı şekilde "Marid" ( İnatçı, Sorunlu ) / “Merad” / “Marad” / “Maraz” ( Sorun, Sıkıntı, Hastalık ) kelimesi de "Mar"+"Lı" yani "İnatlı, Kibirli Azgın" anlamlarını taşımaktadır. "Marid" kelimesi "Mariz" ( Mars ) olarak da telafuz ve imla edilmekte olup, "Hastalık, Sorun, Vukuat" anlamlarını taşımaktadır. ( Arapça D harfi Z olarak da telafuz ve imla edilmektedir. Örnek : Hazır = Hadır, Razı = Radı ) Bu nedenle hastalığın ve tıbbın sembolü "Yılan"dır. ( Fransızcadaki “Malade” ( Hasta ) kelimesindeki “Mal” ( Kötü ) kökünün özü de “Mar” olup, “Malade” kelimesi ile “Marad” kelimesi aynı kelimelerdir.


3- MARMARA

Türkiye'nin Kuzeybatısında yer alan coğrafi bölgeye verilen isimdir. İsimde iki kere "Mar" kelimesinin geçmesinin sebebi bölgenin iki boğazı yani Çanakkale ve İstanbul Boğazlarını içermesidir. Fiziki formları itibarıyla yılan olarak sembolize edilmiş iki boğaz nedeniyle bölgeye MARMARA ismi verilmiş olduğu anlaşılmaktadır.


4- MARMARİS 

Marmaris, Muğla iline bağlı bir beldedir. Marmaris'in Piri Reis tarafından çizilmiş haritası;



ve Marmaris'in siyasi haritadaki sınırları itibarıyla bugünkü şekli açıkça yılan / ejderha figürünü andırmaktadır.



5- MARDİN

Türkiye'deki Mardin ili Şahmaran efsanesinin geçtiği il olarak bilinir. İlin ismi incelendiğinde Mar ( Yılan ) + Din ( Din ) ... "Yılan Dini" anlamı çıkmaktadır.

Hindistan'daki uluslararası uçurtma festivalinde Mardin'i temsil eden Şahmaran formundaki uçurtma.

  
6- MARS

Güneş sistemindeki 4. gezegene verilen Mars ismi de okült anlamda yılanı temsil etmektedir. Mars'lıların Dünyayı istilasını konu alan filmlerde Marslıların sürüngen olarak tasvir edilmesi, uzay araçları kanalıyla çekildiği belirtilen Mars fotolarında yılan figürlerinin yer alması ve Mars gezegenindeki ortamı incelemek amacıyla NASA'nın "yılan" formundaki robotları ( Snake Robots ) dizayn etmesi dikkat çekicidir.

Marslı sladırısını konu alan filmden;


NASA'nın yayımladığı iddia edilen fotodaki yılan figürü;


Mars'ı araştırmak için gönderilmesi planlanan Snake Robots ( Yılan Robotlar ) ( Neden yılan ? )



7- MISIR - MISR - MIRS - MARS

Pagan kültüre sahip Mısır ülkesinin Kızıldeniz'in hemen yanında olması ve Kızıldeniz'in formunun yılana benzemesi de ilginç bir durum teşkil etmektedir.


Son dönemde basına yansıyan Mars ve Mısır fotosu karşılaştırması ( Foto düzmece de olsa Mars ile Mısır kelimelerinin yanyana getirilmesi başlı başına ilginç bir husustur. )



8- MAROC

Akdenizde Cebelitarık Boğazı'na cephesini vermiş olan ülkenin isminin Maroc olması da, boğazın yılan ile sembolize edilmesine bir başka örnek teşkil etmektedir.


9- SUMAR

Spiral şeklindeki çift yılan sembolünün ilk kullanıldığı uygarlığın Sümer uygarlığı olması dikkat çekicidir. Zira Sumer / Sumar kelimesi "Su" ve "Mar" kelimelerinden oluşmaktadır.

Su = Kötü / Kötülük
Mar = Yılan
Sumar = Kötü Yılan / Yılanın Kötülüğü 


10- MARSIK

Marsık kelimesi "Kararmış, kara, yanık tenli, kara suratlı" anlamına gelmekte olup, "siyah" renk satanizmin temel rengi olup, yılan olarak tasvir edilen şeytanın karanlığını ve kötülüğünü sembolize etmektedir. Filmlerde kötü ruhlar hep siyah siluetlerle betimlenir.

11- MARKA

İşaret anlamına gelen Marka kelimesinin temelinde de yılanın ısırarak işaretlemesi ve takibi sembolizasyonu olması kuvvetle muhtemeldir. 

12- MARGIN - MARJİN

Marjin kelimesi "Sınır, Kenar, Hat"anlamına gelmekte ve esas itibarıyla yılan formunda bir şekli tanımlamaktadır. "Mar" kelimesinin "Jin / Cin" kelimesi ile yanyana kullanılmasında da okült ezoterik bir anlam bulunmakta olabilir. Marjin aynı zamanda satıştan elde edilen kar anlamına da gelmektedir. Allah'ın insana zaten bolca verdiği nimetlerin bazı insanlar tarafından gasp edilmek suretiyle insanlara para denen hipnotik unsur kanalıyla satılmasının satanik bir eylem olduğu düşünüldüğünde Marjin kelimesi anlam kazanmaktadır.

13- MARVEL ... MAR + VE + EL

Bir prodüksiyon şirketinin de adı olan Marvel kelimesi Arapça ve İbranice olarak "Mar Ve El" "Yılan ve Tanrı" anlamını sembolize etmektedir.

14- MARTIAL ARTS ( Uzakdoğu Dövüş Sanatı )

Uzakdoğu'nun pagan sembolü olan yılan / ejderha, Uzakdoğu dövüş sanatlarına da ismini vermiştir. Esas itibarıyla Martial Arts ( Yılan Sanatı ) anlamına gelmektedir. Dikkat edilecek olursa, Uzakdoğu dövüş sanatlarında yılan hareketine benzer kombinasyonlar mevcuttur.


15- MARTAVAL ( Yalan, Uydurma Söz, Palavra )  

"Martaval" kelimesi yalan, uydurma söz, palavra anlamına gelse de bu kelimenin kök analizi yapıldığında MAR ( Yılan ) ve TAV ( Isı, Sıcaklık ) / TAVL ( İsteme, Rıza Gösterme ) kelimeleri ortaya çıkmaktadır. Bir başka deyişle, "Martaval" kelimesi özünde "Yılanın Sıcaklığı" veya "Yılanın Tavlaması / İsteklendirmesi" anlamına gelmektedir.

16- MARDUK

"Marduk" Zekeriya Siccin isimli araştırmacı yazar tarafından gündeme getirilmiş olan, sürüngen ırkı barındıran Güneş Sistemi'ndeki 12. gezegendir. "Marduk", " Nibiru" olarak da adlandırılmaktadır. Sümerlerin Marduk'un varlığına inandıkları, rölyeflerde, fresklerde ve gravürlerde Marduk'u "Yılan" olarak resmettikleri görülmektedir.

MAR = Yılan ; DUK/DUKA = Yüksek Asalet ... MARDUK = YÜKSEK ASİL YILAN

Marduk veya Nibiru'nun okült ezoterik sembolü de yılandır.




17- MARRIAGE

İngilizce ve Fransızcadaki "Marriage" ( Evlilik ) kelimesi "MERlenme / Erkeklenme" anlamı yanısıra batini olarak "Yılanlama / Yılanlanma" yani "Yılan ile döllenme / Yılan ile ilişkiye girme" anlamını da içermektedir. "Will you marry me?" ( Benimle evlenir misin? ) cümlesi de esasen "Beni yılanlar mısın?" anlamını barındırmaktadır.







Allah'ın Günleri

Evvelki yayınlarımızda insan tarafından 1,000 sene olarak algılanan zaman diliminin, Allahü Teala'nın indindeki karşılığının 1 gün olduğunu, 22/47 ve 32/5 kodlu ayetlerde yer alan bu beyanın görecelik kavramına işaret ettiğini ve 1 gün, 1,000 sene verisinden hareketle ışık hızının hesaplanabildiğine değinilmişti.

Hacc 22/47 - Ve yesta'ciluneke bil azabi ve len yuhlifellahü va'deh ve inne yevmen ınde rabbike ke elfi senetin min ma teuddun

( Ve azabı senden acele isterler. Allah vaadine ihtilaf etmez. Kesinlikle Rabb' inin indinde bir gün, o sizin saydıklarınızdan bin sene gibidir. )

Secde 32/5 - Yüdebbirul emra mines semai ilel erdı sümme ya'rucü ileyhi fı yevmin kane mıkdaruhu elfe senetin min ma teuddun

( Gökten yere işleri düzenleyip yönetir. Sonra, o sizin saydığınızdan miktarı bin sene olan bir günde O'na yükselir. )

Bu bilgi, Kur'an'da "Gün" ( Yevm ) olarak ifade edilen kavramın esas itibarıyla, insan için uzun bir süreç olduğu sonucunu vermektedir. Casiye suresinin 45/14 kodlu ayetinde geçen "Eyyamellah" ( Allah'ın Günleri ) kavramı farklı nitelemeleri içeren aynı günü sembolize etmekte gibidir. Allah'ın Günleri'ni tanımlayan kavramlar ve Kur'an'daki tekrar adetleri aşağıda yer almaktadır. Kavramların toplam tekrar adedi 213'tür.

"Yevmed Din" ( Din Günü ) - 13
"Yevmel Fasl" ( Ayrışım Günü ) - 5
"Yevmel Hısab" ( Hesap Günü ) - 4
"Yevmel Ahıri" ( Sonraki Gün ) - 26
 "Yevme" ( O Gün / Bugün ) - 140
"Yevmed Tenad" ( Sesleniş Günü ) - 1
"Yevme Te'tis Semaü Bi Dühan" ( Göğün Duman Getirdiği Gün ) - 1
"Yevme Yunfehu Fis Sur" ( Boruya Üflendiği Gün ) - 3
"Yevme Yecmeullahur Rusule" ( Allah'ın Resulleri Topladığı Gün ) - 1
"Yevme Ye'tı Azab" ( Azabın Yettiği Günü ) - 1
"Yevmin Azim" ( Büyük Gün ) - 2
"Yevme Yub'asun / Yevmul Ba'si" ( Diriltilecekleri Gün / Diriliş Günü ) - 3
"Yevme Tekumüs Saatü" ( Saat Olduğu Gün ) - 3
"Yevmil Mev'ud / Yevmullezi Kanu Yu'adun" ( Vaad Olunan Gün / Vaad Edilmiş Oldukları Gün ) - 2
"Yevmin Meşhud" ( Şahit Olunan Gün ) - 1
"Yevmin Elim" ( Elim Gün ) - 2
"Yevmi Cem" ( Toplanma Günü ) - 2
"Yevmet Tegabun" ( Kar-Zarar Günü ) - 1
"Yevmen Abusen Kamtarir" ( Asık suratlı, kötü, sert gün ) - 1
"Eyyamellah" ( Allah'ın Günleri ) - 1

Yukarıdaki "Gün" kavramları, şeytanların önderi İblis'e verilen sürenin dolduğunu ve Allahü Teala'nın farklı ve insan algısına göre uzun bir süreç başlattığını bildirmektedirler. 
Kur'an'da "Yevmel Ahıri" ( Sonraki Gün ) olarak beyan edilen zaman dilimi Ahir Zaman olarak bilinen zaman dilimidir. İçinde bulunduğumuz ve birçok okült bilginin açığa çıktığı ahir zaman Tarık suresinin 86/9 koldu ayetinde şöyle beyan edilmektedir.

Tarık 86/9 - Yevme tübles serair O gün sırlar ortaya çıkarılır. )
"Allah'ın Günleri"' ne ilişkin ayetleri içeren tablo ekten indirilebilir.

23 Ocak 2017 Pazartesi

İkili Kara Delik ... Solucan Deliği ... ZülKARNeyn ( İki Boynuzlu ) ... CERN

Kara Delik, ( Black Hole ) astrofizikte, çekim alanı her türlü maddesel oluşumun ve ışınımın kendisinden kaçmasına izin vermeyecek derecede güçlü olan, kütlesi büyük bir kozmik cisimdir. Kara delik, uzayda belirli nicelikteki maddenin bir noktaya toplanması ile meydana gelen bir nesnedir de denilebilir. Bu tür nesneler ışık yaymadıklarından kara olarak nitelenirler. Kara deliklerin, "tekillik"leri dolayısıyla, üç boyutlu olmadıkları, sıfır hacimli oldukları kabul edilir. Kara Delikler yıldızların son evrelerini de tamamlayıp Beyaz Cüce olduktan sonra içe göçmeleri sonucunda oluşmaktadır. 

İkili Kara Delik ( Binary Black Hole ) ise birbirlerinin çevresinde yakın yörüngelere sahip iki kara delikten oluşan sistemlerdir. İkili Kara Delikler genellikle İkili Yıldızlar'ın ( Binary Stars ) kalıntılarından oluşurlar.

İkili Kara Delik


İkili Kara Delikler ( Binary Black Holes ) ve Çekimsel Dalgalar ( Gravitational Waves ) ilk olarak 14.09.2015 tarihinde tespit edilmiş olup, elde edilen dalga / sinyal GW150914 olarak kodlanmıştır.. Birleşen iki kara deliğin her birinin solar kütlesinin 30 Solar Masses olduğu bildirilmiştir.


Yusuf suresinin, Yusuf'un kardeşleri tarafından "Kuyu"'ya (Cubb) atıldığını anlatan 12/10 ve 12/15 kodlu ayetlerindeki "Cubb" ( Kuyu ) kelimesi sıra numarası açısından dikkat çekicidir.

Yusuf 12/10 - Kale kailün minhüm la taktülu yusüfe ve elkuhü fı ğayabetil CÜBBİ yeltekıthü ba'düs seyyarati in küntüm faılın ( Onlardan söz sahibi "Yusuf' u öldürmeyin. Onu kuyunun dibine, bilinmezliğine, yokluğuna atın. Onu bazı seyyarlar bulsun. Eğer yapanlar olursanız." dedi. )

Yusuf 12/15 - Fe lemma zehebu bihı ve ecmeu en yec'aluhü fı ğayabetil CÜBB ve evhayna ileyhi le tünebbiennehüm bi emrihim haza ve hüm la yeş'urun ( Onunla gittiklerinde, onu kuyunun dibinde, yokluğunda, bilinmezliğinde kılmaya toplandılar. Ona "Sen, kesinlikle onlara bu işlerini farketmedikleri bir zamanda haber vereceksin." diye vahyettik. )

"Cubb" ( Kuyu ) kelimesinin Kur'an'da sadece 2 kere geçmesi ve geçtiği her iki ayette de sıra numarasının 14 olması, hem İkili Kara Delik ( Binary Black Holes ) kavramı, hem de İkili Kara Deliklerin keşif tarihi olan 14.09.2015 açısından dikkat çekicidir.

Ayetlerin ilgili bölümlerinin kelime ayrışımlı hali aşağıdadır:

12/10 - Kale (1) kailün (2) min (3) hüm (4) la (5) taktülu (6) yusüfe (7) ve (8) elku (9) hü (10) fı (11) ğayabeti (12) el (13) cübbi (14) ...........

12/15 - Fe (1) lemma (2) zehebu (3) bi (4) hı (5) ve (6) ecmeu (7) en (8) yec'alu (9) hü (10) fı (11)  ğayabeti (12) el (13) cübb (14) ...........

Aynı suredeki aşağıdaki ayetler de yer alan Zİ'BÜ ( Kurt ) kelimesi, "Yusuf'u yiyen kurt" cümlesinde kullanılmış olup, "Zİ'BÜ" ( Kurt ) ile "CUBB" ( Kuyu ) kelimesi arasında eşanlamlılık durumu olması muhtemeldir.

12/13 - Kale innı le yahzününı en tezhebu bihı ve ehafü en ye'külehüz Zİ'BÜ ve entüm anhü ğafilun ( "Onunla gitmeniz kesinlikle beni hüzünlendirir. Sizler ondan habersizler iken onu kurt yer diye korkarım." dedi. )

12/14 - Kalu le in ekelehüz Zİ'BÜ ve nahnü usbetün inna izen le hasirun ( "Eğer, bizler grupken onu kurt yerse, o zaman kesinlikle biz hasarlananlar oluruz." dediler. )

Bir başka deyişle, Kozmik Solucan Deliği ( Worm Hole ), Kuyu ( Cubb ) ve Kurt ( Zi'bu ) ( Elmanın içideki solucan - ki buna da KURT denir - ve onun ilerleme hattı gibi ) arasında eşanlamlılık durumu söz konusu gibi görünmektedir.

En'am suresinin 6/35 kodlu ayetinde geçen "Nefekan" ( Delik ) ve Kaf suresinin 50/36 kodlu ayetinde geçen "Nekkabu" ( Delen ) kelimelerinin de ilgili ayetlerdeki sıra numaraları da 14'tür.

En'am 6/35 - Ve in kane kebüra aleyke ı'raduhüm fe in isteta'te en tebteğıye nefekan fil erdı ev süllemen fis semai fe te'tiyehüm bi ayeh ve lev şaellahü le cemeahüm alel hüda fe la tekunenne minel cahilın ( Ve eğer onların dönmeleri sana büyük sıkıntı olduysa, o halde yerin içinde delik veya göğe merdiven aramaya istidatın varsa, haydi onlara ayet getir. Şayet Allah dileseydi, onları yönlendirme üzerinde toplardı. O halde cahillerden olma. )

6/35  - Ve (1) in (2) kane (3) kebüra (4) aley (5) ke (6) ı'radu (7) hüm (8) fe (9) in (10) isteta'te (11) en (12) tebteğıye (13) nefekan (14) ........

Kaf 50/36 - Ve kem ehlekna kablehüm min karnin hüm eşeddu minhüm batşen fe nekkabu fil bilad hel min mehıys ( Ve onlardan önce, kuvvetçe, tutuşça onlardan daha şiddetli olan ve beldeleri delen nice nesillerden helak ettik. Kaçacak yer var mı? )

50/36 - Ve (1) kem (2) ehlekna (3) kable (4) hüm (5) min (6) karnin (7) hüm (8) eşeddu (9) min (10) hüm (11) batşen (12) fe (13) nekkabu (14)...........

Ayetlerin ilgili bölümlerinin kelime ayrışımlı hali aşağıdadır:

Ayet kodları incelendiğinde her iki ayetin de kodunu oluşturan rakamların nümerolojik toplamının 14 olduğu görülmektedir.

6/35 ... 6+3+5 = 14
50/36 ... 5+0+3+6 = 14

Bir başka deyişle, ayetlerde İkili Kara Delik vasıtasıyla yapılan / yapılabilecek boyutlar arası bir yolculuk, zamanda yolculuk mu tasvir edilmektedir? Kaf suresindeki "Mehıys" ( Kaçış ) kelimesiyle şeytanların kıyametten bu yolla kaçma arzuları mı ifade edilmektedir ?

"İkili Kara Delik" kavramının Kur'an'da geçen "İkililerden Yedi / İkili Yedi" ( Seb'an Minel Mesani ) kavramı ile ilintisi olabilir. Zira "İkili Yedi" kavramı sayısal olarak 2 x 7 = 14 olarak tanımlanabilir. 

Bazı kaynaklar, İkili Kara Deliklerin aynı zamanda Solucan Delikleri ( Wormholes ) olduklarını belirtmektedir. Solucan Delikleri uzay zamandaki iki farklı noktanın kısa yolla birleştirilmesini sağlayan fenomenler olarak tanımlanmaktadırlar.

Solucan Deliği ( Wormhole ) figurü;



Bu noktada, Kehf suresinde geçen Zülkarneyn'e * ( İki Boynuzlu ) ilişkin ayetler, İkili Kara Delik / Solucan Deliği yani İki Boynuz kanalıyla uzay zamanda boyutlar / frekanslar arası yolculuğa ilişkin bilgiler içeriyor gibidirler. ( * Zı ( sahibi ) el ( ön ek ) karn ( boynuz ) eyn ( iki ) )

İki boynuzun şeklinin Solucan Deliği ( Wormhole ) ile olan benzerliği, İki Boynuz ifadesinin Solucan Deliği'ni tanımlıyor olması ihtimalini ortaya koymaktadır. Ayrıca 18/93 ve 18/96 kodlu ayetlerde yer alan "Seddeyni" ( İki Sed ) ve "İki Seddin Eşleştirilmesi / müsavi kılınması / birleştirilmesi" ifadeleri de uzay zamanın bükülmesi yoluyla ve solucan deliği kanalıyla boyutlar / frekanslar arası yolculuğu tanımlar niteliktedir.

Kehf 18/83 - Ve yes'eluneke an zil karneyn kul seetlu aleyküm minhü zikra ( Ve sana Zülkarneyn'den, iki boynuzludan sual ediyorlar. "Size ondan hatırlatma okuyacağım." de. )

Kehf 18/84 - İnna mekkenna lehu fil erdı ve ateynahü min külli şey'in sebeba ( Kesinlikle biz ona yerde imkan verdik. Ona sebep, vasıta olarak herşeyden verdik.  )
...............
Kehf 18/93 - Hatta iza belağa beynes seddeyni vecede min dunihima kavmen la yekadune yefkahune kavla ( Nihayet iki setin arasına ulaştığında, sözü anlamaya yanaşmayan, onlardan başka bir kavim buldu. )

Kehf 18/94 - Kalu ya zel karneyni inne ye'cuce ve me'cuce müfsidune fil erdı fe hel nec'alü leke harcen ala en tec'ale beynena ve beynehüm sedda ( Ey Zülkarneyn, iki boynuzlu, Yecuc ve Mecuc kesinlikle yerde bozgunculardır. O halde, bizimle onlar arasına sed koyman üzere sana harac versek olur mu? dediler. )

Kehf 18/95 - Kale ma mekkennı fıhi rabbi hayrun fe eıynunı bi kuvvetin ec'al beyneküm ve beynehüm redma ( "Rabb' imin bana onun hakkında verdiği imkan daha hayırlıdır. O halde, beni kuvvetinizle destekleyin de sizinle onlar arasında sağlam engel oluşturayım." dedi. )

Kehf 18/96 - Atuni züberal hadıd hatta iza sava beynes sadafeyni kalenfühu hatta iza cealehu naran kale atunı üfriğ aleyhi kıtra ( Bana demir kütleleri getirin. Nihayet, iki ucun arasını eşleştirip müsavi kıldı. "Üfleyin." dedi. Nihayet ateşi oluşturduğunda "Getirin bana, onun üzerine bakır dökeyim." dedi. )

Kehf 18/97 - Fe mestau en yazheruhü ve mestetau lehu nakba ( Böylece onu ele geçirmeye istidatları olmadı. Ona delik açmaya da istidatları olmadı. )

1954 yılında kurulan ve merkezi İsviçre'nin Cenevre kentinde bulunan ve Dünya'nın en büyük parçacık fiziği laboratuarını işleten CERN'in Avrupa Nükleer Araştırma Konseyi'nin ( Conseil Européen pour la Recherche Nucléaire ) Fransızca karşılığını oluşturan kelimelerin baş harflerinden oluşan CERN kelimesinin "Karn" ( Boynuz ) kelimesi ile olan benzerliği de dikkat çekicidir.

Geniş Hadron Çarpıştırıcısı LHC ( Large Hadron Collider ) kanalıyla hızlandırılmış parçacıkların çarpıştırılarak kara delik enerjisine benzer nitelikte enerji açığa çıkarılması hedeflenen deneyin adı da CERN deneyi olarak bilinmektedir. Bu deney için kurulan ve Cenevre Uluslararası Havalimanı ile Jura Dağları arasında yer alan LHC dairesel tünelinin çevresel uzunluğu 27 km.'dir. Tünelin dairesel şeklinin iki boynuzun birleşimine benzemesi Zülkarneyn ile uzunluğunun 27 km olması da Kur'an'daki "İkili Yedi" ( Seb'an Minel Mesani ) kavramı ile ilişkilendirilebilmektedir.

Öte yandan, Geniş Hadron Çarpıştırıcısı ( Large Hadron Collider ) ile ilgili aşağıdaki rakamlar da dikkat çekicidir.

- LHC ilk olarak 10.09.2008 tarihinde devreye alınmış ancak başlangıç testi 19.09.2008 tarihinden itibaren 14 ay ertelenerek 20.11.2009 tarihine alınmıştır. ( 14 sayısı ve İkili Yedi ilişkisi )

- LHC'nin 2 bükücü mıknatısı ( bending magnet ) bulunmakta olup, her biri maksimum 7 TeV olmak üzere toplam 14 TeV elektrik akımına dayanıklı olarak dizayn edilmiştir. ( Yine ikili yedi ve 14 sayısı ilişkisi )

https://en.wikipedia.org/wiki/CERN
https://en.wikipedia.org/wiki/Large_Hadron_Collider