30 Kasım 2020 Pazartesi

Kibir "enayi"liktir.

"Kibir" ( Büyüklenme ) olgusu varlıkları helake götüren en temel ve en düşük frekanstır. İnsanın yaratılışı safhasında İblis'in yaptığı kibirlenme hatasını, onun tesirinde kalarak ve ona tabi olarak devam ettiren insan, kendisini düşük frekans olan kaba madde alemine yani cehenneme hapsetmiş durumdadır.

Kur'an'da "kibirlilerin" durumunu ve akıbetini bildiren bazı ayetler şöyledir.

2/34 - Ve iz kulna lil melaiketiscüdu li ademe fe secedu illa iblıs eba VESTEKBERA ve kane minel kafirın

( Ve zamanında meleklere "Adem için yere kapanın." dedik. Böylece İblis haricinde yere kapandılar. O diretti ve KİBİRENDİ ve inkarcılardan oldu.  )

7/13 - Kale fehbıt minha fe ma yekunü leke en TETEKEBBERA fıha fahruc inneke mines sağırın

( "Öyleyse oradan in. Artık sana orada KİBİRLENMEK olmaz. Haydi çık, kesinlikle sen alçaklardansın." dedi.  )

2/87 - Ve lekad ateyna musel kitabe ve kaffeyna min ba'dihı bir rusüli ve ateyna ıysebne meryemel beyyinati ve eyyednahü bi ruhıl kudüs e fe küllema caeküm rasulün bima la tehva enfüsükümÜSTEKBARTÜM fe ferıkan kezzebtüm ve ferıkan taktülun

( Musa’ ya kitabı verdik ve ondan sonra resuller gönderdik. Meryem oğlu İsa’ya deliller verdik ve onu kutsal ruh ile destekleyip kuvvetlendirdik. O halde resul size o nefislerinizin hoşlanmadığı ile her geldiğinde KİBİRLENECEK de bir kısmını yalanlayacak ve bir kısmını da öldürecek misiniz? )

7/36 - Vellezine kezzebu bi ayatina VESTEKBERU anha ülaike ashabün nar hüm fıha halidun

( Ve o ayetlerimizi yalanlayanlar ve onlara KİBİRLENENLER, işte onlar ateşin sahipleridirler. Onlar orada ebedidirler. )

Kibir batağına saplanmış olan varlıklar diğer varlıkları aşağılık görmekte ve onları "Enayi" yerine koymaktadırlar. Oysa ayetlerle de sabit olduğu üzere esas "Enayi" kendileridir. Zira halk arasında "Aptal, Akılsız, Saf" anlamlarında kullanılan "Enayi" kelimesi "Ene" ( Ben ) ve "yi" ( -ci / gibi olan ) kelimelerinden oluşmakta ve esasen "Benci, Bencil" anlamını taşımaktadır. "Bencillik" her kibirlinin en temel ve ortak niteliğidir. Dolayısıyla sadece kendini ve kendi menfaatini düşünen, kendini diğerlerinden üstün ve ayrıcalıklı addederek bir anlamda şirk günahını işleyenler yukarıdaki ayetlerle de sabit olduğu üzere esas "enayi" olanlar ancak bunu farkedemeyenlerdir.

Sad suresinin 23. ayetinde, doksandokuz koyunu olmasına rağmen kardeşinin bir koyununu da isteyen bir "kibirli enayinin" misali verilmektedir. 

38/23 - İnne haza ehıy lehu tis'un ve tis'une na'ceten ve liye na'cetün vahıdetün fe kale ekfilnıha ve azzenı fil hıtab

( Kesinlikle bu benim kardeşim. Ona doksandokuz dişi koyun ve bana bir dişi koyun. "Onu bana ver." dedi. Beni söylemde yendi. )

Nimetlerin eşit ve adil dagılımının, daimi paylaşımın ve yardımlaşmanın gerçek bolluk ve refah vesilesi olduğunu idrak edemeyen ve bu nedenle hep kaybetme korkusu içinde olan kibirli inkarcılar ilahi nizamdaki gerçek "enayilerdir".

Bir başka misal de Zuhruf suresinin 54. ayetinde Firavun'un kavmini "küçümsemesini" ve cahil kavmin de ona itaat etmesini konu almaktadır. Firavun, "enayi" kelimesini en net tasvir eden karakterlerden biridir.

43/54 - FESTEHAFFE kavmehu fe etauh innehüm kanu kavmen fasikın

( Böylece kavmini HAFİFE ALIP KÜÇÜMSEDİ de ona itaat ettiler. Kesinlikle onlar günahkarlar kavmi oldular. )

İşte bugün, dünyadaki tüm acı, ıstırap, kan ve gözyaşının yegane müsebbibi de her gün her yerde karşılaşılan bu "enayiler"dir. 

29 Kasım 2020 Pazar

Dragon kelimesi 

"Dragon" kelimesi, özünde bir yılan olan sürüngen cin şeytanı İblis'i simgeleyen "Ejderha" anlamına gelmektedir. "Dragon" kelimesinin kökü, "Sürüklemek, Süründürmek, Engellemek, Durdurmak, Direnç göstermek, Yavaşlatmak" anlamlarını taşıyan "Drag" ( İng. ) kelimesidir. Dolayısıyla "Dragon" kelimesi özünde "Süründüren, Sürünen, Engelleyen, Durduran" anlamını taşımaktadır.

"Ejderha" kelimesi ise "Ecder" ( Daha büyük ) ve "Ha" ( O ) kelimelerinden oluşmakta olup "Daha büyüğü" anlamına gelmektedir. Bu kelimenin dillerdeki bazı karşılıkları şöyledir.

Dragon ( İng., Fra. )

Drache ( Alm. )

Draco ( Lat. )

"DR" köküne haiz aşağıdaki kelimeler ortak anlamlar içermektedir.

DiRenmek

DiRenç

DuRmak

DuRDuRmak

DuRgun

SüRüklemek ( "S", "Z", "D" ve "T" harfleri dillerde birbirlerini ikame etmektedirler. ) 

SüRtmek / DüRtmek

SüRgün

A'raf suresinin 16. ayetinde yer alan İblis'in sözleri "Dragon" kelimesinin "Engelleme, Durdurma" anlamını net olarak yansıtmaktadır.

7/16 - Kale fe bima ağveytenı le ak'udenne lehüm sıratakel müstekım ( "Öyleyse, beni azdırmandan dolayı, onlara karşı, senin doğru yolunun üstüne oturacağım." dedi. ) 

Ayet kodunun nümerik olarak "İkili Yedi" sembolizmi içermesi de dikkat çekmektedir. ( 7 ve 16 ( 1+6 = 7 ) )

Cin kelimesinin ilk kez geçtiği 6/100 ( 6+1+0+0 = 7 ) kodlu ayette de "Cin" kelimesi 7. kelimedir. İkili Yedi...

6/100 Ve (1) cealu (2) li (3) allahi (4) şürakae (5) el (6) CİNNE (7) ve (8) haleka (9) hüm (10) ve (11) haraku (12) lehu (13) benıne (14) ve (15) benatin (16) bi (17) ğayri (18) ılm (19) sübhane (20) hu (21) ve (22) teala (23) an (24) ma (25) yesıfun (26)

( Ve Allah için CİNLERİ ortaklar kıldılar. Halbuki onları yarattı. İlimsizce O’na oğullar, kızlar uydurdular. O yücedir ve o vasfettiklerinin üzerindedir. )

Ruh+Beşer = İnsan = Nefs

Kaba madde planı dünyada "İnsan" olarak anılan varlığın basite indirgenmiş yaratılış denklemi aşağıdaki gibidir.

Ruh + Beşer* = İnsan = Nefs 

* "Beşer" kelimesi esasen insanın derisini, cildini, maddi kısmını ifade etmekte ve kısaca "Deri" anlamına gelmekte olup, insanın maddi vasfını ifade etmek için de kullanılmaktadır.

Ruhun maddeye tesir iletmesi vasıtasıyla tezahür eden "İnsan" adı verilen varlık, hata yapması, günah işlemesi ve sonra yaptıklarının farkına vararak idrak, hidayet ve tekamül yoluna yani Allah yoluna dönmesi amacıyla yaratılmıştır. Bu süreç ilahi nizamın "bilinçlendirme", "olgunlaştırma" ( kemale erdirme ) ve "üst süptil planlara" hazırlama sürecidir. Kaba madde planı dünyada hidayete ve tekamüle eren her insan Allahü Teala'nın ruhi yansıması, Kur'an ayeti ifadesi ile "Halifesi" ( Takipçisi ) olma liyakatine erişmektedir.

İnsanın hata ve günah ile dolu bir yaşam süreci olacağı henüz yaratılış safhasındayken Allah tarafından meleklere hatırlatılmış ve melekler bu hususu Rab'bin manevi huzurunda dile getirmişlerdir.

2/30 - Ve iz kale rabbüke lil melaiketi innı caılün fil erdı HALİFEH kalu e tec'alü fıha men YÜFSİDÜ FİHA VE YEFSİKÜD DİMA ve nahnü nüsebbihu bi hamdike ve nükaddisü lek kale innı a'lemü ma la ta'lemun ( Ve zamanında Rab’bin meleklere "Kesinlikle ben yerde HALİFE oluşturacağım." dedi. "Biz seni övgünle överken ve seni kutsarken orada BOZGUN YAPAN, KAN, GÖZYAŞI DÖKEN birini mi oluşturacaksın?" dediler. "Kesinlikle ben sizin bilmediğinizi bilirim." dedi. ) 

"Ben hiç kan ve gözyaşı dökmedim." diyebilecek bir insan var mıdır? Yoktur. En basit izah ile insan açlığını gidermek için doğrudan veya dolaylı olarak diğer varlıkların kanını dökmektedir. Daha derin izah ile ise insan bilinçli veya bilinçsiz olarak şeytani ekabirlere ( şirket sahibi küresel elitler ) hizmet etmek suretiyle insan kanı ve gözyaşı dökülmesine vesile olmaktadırlar.

"İnsan" kelimesi "İns" ( Başlamak, İçeri alınmak ) ve "an" ( gibi olan ) kelimelerinden oluşmakta ve "Başlayan, İçeri alınan" anlamına gelmekedir. "İnsan" kelimesi ile fonetik benzerliği olsa da etimolojik olarak ilintisi yok gibi görünen "Insane" ( "In" ( -siz/sız ) ve "Sane / Sanus" ( Sağlık ) ) kelimesi içerdiği "Sağlıksız" kök anlamı itibarıyla dolaylı anlamsal ilinti oluşturmaktadır. Zira insanın dünyadaki icraatları "sağlıklı" olmayan bir ruh halinin yansımasıdır. Bu "ruh hastalığı" hususu ayetlerde "Kalbinde hastalık olmak" ifadesiyle zikredilmiştir. Kalp, ruhun kaba madde planındaki temsilidir. Ruhun iyileşebilmesi için maddi ve nefsani düşük frekanslardan arınması gerekmektedir.

2/10 - Fi kulubihim meradun fe zadehümüllahü merada ve lehüm azabun elimun bima kanu yekzibun ( Kalplerinde HASTALIK vardır. Böylece Allah onlara HASTALIKLARINI artırır ve yalanlamış olduklarından dolayı elim azap onlaradır. )

İnsanın yaratılış sahasından bahsedilen Hicr suresinin 28. ayetinde de insandan "Beşer" olarak bahsedilmektedir. 

15/28 - Ve iz kale rabbüke lil melaiketi innı halikün BEŞERAN min salsalin min hamein mesnun ( Ve zamanında Rab’bin meleklere, "Kesinlikle ben kuru balçıktan, şekillenmiş cıvık çamurdan BEŞER yaratacağım." dedi. ) 

Bakara suresinin 54. ayetinde ise zulmün sebebinin kaba madde planının düşük frekansından ve bundan etkilenen nefsin yanlış faaliyetlerinden kaynaklandığı bildirilmektedir. Zulmün sona ermesi için nefsin ıslah olması gerektiği mecazi anlamdak "Nefsi öldürmek" ifadesiyle zikredilmektedir. 

2/54 - Ve iz kale musa li kavmihı ya kavmi inneküm zalemtüm enfüseküm bittihazikümül ıcle fe tubu ila bariiküm FAKTÜLU ENFÜSEKÜM zaliküm hayrun leküm inde bariiküm fe tabe aleyküm innehu hüvet tevvabür rahim ( Ve zamanında Musa kavmine "Ey kavmim siz buzağıyı kendinize edinerek kesinlikle nefislerinize zulmettiniz. O halde tevbe edip güzel yaratanınıza tabi olun da NEFİSLERİNİZİ ÖLDÜRÜN Bu, güzel yaratanınızın indinde size hayırlıdır." dedi. Böylece üzerinize tevbe eyledi. Kesinlikle O, O tevbeyi kabul edendir merhametlidir. )

Aşağıdaki ayetlerde "İnsan"ın bazı karakteristik nitelikleri belirtilmiştir.

17/11 - Ve yed'ul insanü biş şerri düaehu bil hayr ve kanel insanü ACULA ( Ve insan hayır çağrısıyla kötülüğü de çağırır. İNSAN ACELECİDİR. )

14/34 - Ve ataküm min külli ma seeltümuh ve in teuddu nı'metellahi la tuhsuha innel İNSANE LE ZALUMÜN KEFFAR ( Ve O’na her sual ettiğinizden size verdi. Eğer Allah' ın nimetini sayarsanız onları sayamazsınız. Kesinlikle İNSAN ZALİMDİR, İNKAR EDENDİR. )

33/72 - İnna aradnel emanete ales semavati vel erdı vel cibali fe ebeyne en yahmilneha ve eşfakne minha ve hamelehel İNSAN innehu kane ZALUMEN CEHULA ( Kesinlikle göklere, yere ve dağlara emaneti biz gösterdik de onu yüklenip taşımaya yanaşmadılar, direttiler, çekindiler ve ondan korktular. Onu İNSAN yüklendi. Kesinlikle o ZALİMDİR, CAHİLDİR. )

43/15 - Ve cealu lehu min ıbadihı cüz'a innel İNSANE LE KEFURUN MÜBİN ( Ve O'na kullardan parçalar oluşturdular. Kesinlikle İNSAN APAÇIK İNKAR EDENDİR. )

75/5 - Bel yuridul insanu li yefcure emamehu ( Evet insan kendi önünde günah işlemeyi ister. )

80/17 - Kutilel insanu ma ekferehu ( Öldürülesi insan. Ne inkar edicidir o? )

96/6 - Kella innel insane le yatğa ( Asla, insan kesinlikle azar. )
96/7 - En raahüstağna ( Kendini gani, muhtaç olmayan görür. )

100/6 - İnnel İNSANE li rabbihı le KENUD ( Kesinlikle İNSAN Rab’bine NANKÖRDÜR. )

103/2 - İnnel insane le fi husr ( Kesinlikle insan hasarın, hüsranın içindedir. ) 

28 Kasım 2020 Cumartesi

Pandeminin gizli işlevi

İnsanları dijital kölelere dönüştürmek üzere şeytani varlıklar tarafından kurgulanan ve Yeni Dünya Düzeni olarak anılan komplo sisteminin planlanan zamanlamaya göre tesis edilebilmesi için coronavirus pandemisi başlatılmıştır. Planlar kapsamında yer alan aşağıdaki konuların pandemi vesilesiyle hızlandırıldığı görülmektedir.

- Küçük esnafın ve KOBİlerin çökertilmesi ve büyük şirketlerin karlarını katlaması,

- Küçük esnafın ortadan kalkması ve her türlü mal ve hizmet alımının on line alışveriş veya AVM'ler kanalıyla sağlanması ve böylelikle birey hareketlerinin dijital ortamda sürekli takibi,

- Köylünün topraktan koparılması ve tarımın tamamen büyük şirketlerin kontrolüne geçmesi,

- Eğitim sisteminin zayıflatılması ve cahil bir küresel neslin temellerinin atılması ( On line eğitim vb. )

- Ekonomik krizler vasıtasıyla toplumun fakirleştirilmesi,

- İzolasyon zorlamasıyla insanların birbirlerinden uzaklaştırılması ve yalnızlaştırılması,

- Önceden planlanmış olan dijital toplum kontrol uygulamalarının aşamalı olarak devreye sokulması ( Kod uygulamaları, dijital takip vb. )

- Dijital dönüşüm konsepti altında hayatın dijital platforma taşınması,

- Dijital kripto para sisteminin gündeme getirilmesi,

- Sosyal ilişki kavramının yeniden tanımlanması,

- Tek dünya devleti kavramının gündeme getirilmesi,

- DSÖ vasıtasıyla tek merkezden küresel idare sisteminin pilot uygulamasının yapılması,

- Sık denetim ve kısıtlama uygulamaları ( sokağa çıkma yasağı vb. ) vasıtasıyla insanların her eylemleri için resmi makamlardan izin almaya alıştırılması, 

 - İnsanlara polis ve denetim korkusunun zerkedilmesi,

- Sürekli ve koşulsuz maske uygulaması vasıtasıyla susmuş, sinmiş adeta her hareketi için otoriteden izin bekleyen, sorgulamadan itaat eden bir toplum formatı oluşturulması, ( Aşının tam korumayacağı, aşı olunsa bile maske taklması gerekliliğine ilişkin söylemlerin yaygınlaşması da sürecin ne kadar kurgusal olduğunu ispatlar niteliktedir. )

- İnsanların birbirlerinin polisi haline getirilmesi,

- Despotik totaliter bir yönetim tarzı olan sosyalizm görünümlü diktatörlüğün ( Çin modeli ) bir ihtiyaç olduğunun aşamalı olarak benimsettirilmesi,

- Medya kanalıyla sürekli korku, kaos ve panik haberleri verilerek insanların depresif, stresli ve agresif durumda yani düşük frekansta tutulması,

- Düşük frekans yayılımı yoluyla insanların bağışıklık sistemlerinin zayıflatılması,

- Çaresizlik algısı yaratılmaya çalışılması,

- Ölüm kavramının algıda sıradanlaştırılması,

- Evvelce planlanan ID 2020 projesiyle uyumlu olarak ve pandemi sebebine dayandırılarak küresel aşılama yapılması ve böylelikle artık insanların vücut içi faaliyetlerinin de 7/24 kontrol ve takip edilebilir hale gelmesi, 

- Nüfus azaltma ve DNA değiştirme projesinin de aşılama yoluyla hayata geçirilmesi,

- Oluşan dezenformasyon ortamıyla insanlardaki güven duygusunun yokedilmesi,

Ancak unutulmamalıdır ki yukarıdaki hususlar sadece şeytanların tuzak planlarıdır. Yükselen kozmik frekansların ve vazifeli varlıkların da yardımıyla insanların, aralarında kolektif bilinci ve ruhsal birliği tesis etmeleri bu planların başarısız olmasını sağlayacak potansiyele sahiptir.

"Salgın" hususu "İnsan" suresinin 7. ayetinde bildirilmektedir. 7 sayısı döngü sonunun nümerik sembolü olması açısından dikkat çekmektedir. Salgın vasıtasıyla gerçekleşecek bir döngü sonu mu haber verilmektedir? Sure isminin "İnsan" olması da ayrıca önem arzetmektedir.

76/7 Yufune (1) bi (2) en (3) nezri (4) ve (5) yehafune (6) yevmen (7) kane (8) şerru (9) hu (10) MÜSTETİREN(11) 

( Yapılacak işlerini, adaklarını ifa ederler ve kötülüğü SALGIN olan o günden korkarlar. )

Ayrıca ayet kodunun ( 76/7 ) nümerolojik değeri "2" ( 7+6+7 = 20 ... "2" ) sayısnı vermekte olup, ayette de 11 (1+1 = "2" ) kelime bulunmaktadır. Ayetteki "Müstetiren" ( Salgın ) kelimesi 11. kelimedir. Ortaya çıkan iki adet "2" sayısı salgın yılı olan "2020" yılına mı işaret etmektedir?

Nimeti gasp ederek sahte ve dünyevi kuvvete haiz olmuş küresel şeytanların "tuzak planlarını" ve "akıbetlerini" konu alan bazı ayetler şöyledir.

3/54 - Ve mekeru ve mekerallah vallahü hayrul makirın ( Ve tuzak kurdular, Allah da tuzak kurdu. Allah tuzak kuranların en hayırlısıdır. )

6/123 - Ve kezalike cealna fı külli karyetin ekabira mücrimıha li yemküru fıha ve ma yemkürune illa bi enfüsihim ve ma yeş'urun ( Ve işte böyle, her şehrin büyüklerini, orada hile yapıp tuzak kurmaları için, oranın suçluları kıldık. Nefislerinden, kendilerinden başkasına hile yapıp tuzak kurmazlar ve farketmezler. )

8/30 - Ve iz yemküru bikellezine keferu li yüsbituke ev yaktüluke ev yuhricuk ve yemkürune ve yemkürullah vallahü hayrul makirın ( Ve zamanında o inkarcılar, seni sabitlemek veya seni öldürmek veya seni çıkarmak için sana tuzak kurarlardı. Onlar tuzak kurarlarken Allah da tuzak kurar. Allah tuzak kuranların en hayırlısıdır. )

35/43 - İstikbaran fil erdı ve mekras seyyi' ve la yehıykul mekrus seyyiü illa bi ehlih fe hel yenzurune illa sünnetel evvelın fe len tecide li sünnetillahi tebdıla ve len tecide li sünnetillahi tahvıla ( Yerde kibirlenme ve kötülük tuzağıdır. Kötülük tuzağı sahibinin haricindekinin başına geçmez. Ancak evvelkilerin adetlerini mi gözetiyorlar? Allah' ın adetinde değişim bulamazsın. Allah' ın adetinde dönüşüm, başkalaşım bulamazsın. )










27 Kasım 2020 Cuma

Zebani ve Zebur kelimeleri

"Zeban" kelimesi Farsça kökenli bir kelime olup, "Dil, Lisan, Lügat, Lehçe" anlamlarına gelmektedir. "Dil"in ince uzun şeklinden dolayı "içine eşya konan ince uzun nesnelere" de "Zeban" veya "Zıbın" ( Örnek: Bebek giysisi ) adı verilmiştir. Ayrıca Türkçe'de yer alan "Zıvanadan çıkmak." ( Çok sinirlenmek, Çıldıracak gibi olmak ) ifadesindeki "Zıvana" kelimesi de "Zeban" veya "Zıbın" kelimesinin farklı telaffuz edilmiş halidir. ( Dillerde B ve V harfleri birbirlerini ikame edebilmektedirler. )

"Zebun" kelimesi ise "Güçsüz, zayıf" anlamlarına gelmekte olup, bu manevi anlam, "Zeban" kelimesinin fiziken "ince" anlamını da içermesinden kaynaklanmaktadır.

İslami kültürdeki sözlüklerde "Zebani" kelimesi "Cehennem'de vazife gören melek, Cehennemlikleri Cehennem'e atmaya vazifeli melekler" anlamlarını yansıtmaktadır. Ancak öz anlam olarak incelendiğinde "Dile gelen, konuşan vazifeli varlık / melek" anlamını içermekte olması kuvvetle muhtemeldir.

"Zebani" kelimesi ilk ve son olarak Alak suresinde yer almaktadır.

96/15 - Kella lein lem yentehi le nesfe'an bin nasıyeh ( ( Asla, imtina edip vazgeçmezse alnı tutup, savurarak sürükleriz. )

96/16 - Nasıyetin kezibetin hatıeh ( ( Hatalı, yalanlamış alını. )

96/17 - Fel yed'u nadiyehu ( O halde o seslendiklerini, ekibini çağırsın. )

96/18 - Se ned'uz ZEBANİYET ( Biz de ZEBANİLERİ çağıracağız. )

"Zebani" kelimesinde 6 harf bulunmakta olup, kelimenin değeri ( kelimeyi oluşturan harflerin Türkçe alfabedeki* sıra değerleri toplamı ) ise 66'dır. Bu durum 666 sayısına işaret etmekte gibidir.

Zeb = Penis, Boynuz

Ani = İki

Yani "İki penisli / İki boynuzlu" anlamı oluşmaktadır. Üst süptil boyut varlıkları, halden hale geçişin ve boyutlar arası geçiş kapısının sembolü olan 11 sayısının bir temsili olan "İki Boynuz" ile resmedilirler.

"Şeytan" kelimesinin kelime değerinin 99 olduğu da hatırlanmalıdır.

* Türkçe alfabe, ağızdan çıkabilecek her ses için ayrı bir harfin mevcut olduğu 29 harflik ( 2+9 = 11 ) özel bir alfabedir.

96/18 Se ned'uz ZEBANİYET

( Biz de ZEBANİLERİ çağıracağız. )

- Ayet numarası 18'dir. ( 6+6+6 = 18 ... 666 )

- Surenin ve ayetin numaralarını oluşturan sayıların nümerolojik değerleri sırasıyla 6 ve 9'dur ki 69 sayısı düalitenin sembolüdür. Ayrıca 6'nın tersi olan 9 vurgusu da mevcuttur.

"Zeban" kelimesinin kökü olan "Zeb" ( İnce uzun, Çizhi ) kelimesi, "Zebur" ( Kitap* ) kelimesinin de köküdür. Bir at cinsi olan "Zebra"ya bu ismin verilme nedeni de bedeninde ince uzun çizgiler bulunmasıdır. ( * "Kitap" kelimesi "Yazı" anlamına gelmekte olup, yazı da "ince çizgilerden" oluşmaktadır. )

4/163 .... ve ateyna davude ZEBURA ( .... ve Dvaud'a da ZEBURu verdik. )

17/55 - Ve rabbüke a'lemü bi men fis semavati vel ard ve lekad faddalna ba'dan nebiyyıne ala ba'dın ve ateyna davude ZEBURA ( Ve Rab’bin o göklerdeki ve yerdeki kimseleri bilir. Bazı habercileri bazılarına üstün kıldik. Davud' a da ZEBUR' u verdik. )

21/105 - Ve lekad ketabna fiz ZEBURİ min ba'diz zikri ennel erda yerisüha ıbadiyas salihun ( Ve hatırlamadan sonra ZEBUR' da yazdık ki kesinlikle yere, ona iyi kullarım varis olurlar. )







26 Kasım 2020 Perşembe

Harflerin kardeşliği 

Esasen tıpkı insanlar gibi kardeş olan harfler birlikte tek bir topluluk, bir aile, bir bütün oluştururlar. Her harf ayrı bir karaktere sahip olsa da özde birdirler. Bu nedenle de dillerde daima birbirlerinin yerlerine geçmeyi, birbirlerine yardım etmeyi severler.

Kelimelerin kök analizlerinde daima "Sessiz" harfler baz alınır. Sessiz harfler, dilin damak ve dişler ile oluşturduğu duruma, dudağın ve gırtlağın hareketlerine göre farklı şekillerde telaffuz edilmektedir.

Harfler telaffuz bazında şu kategorilere ayrılmaktadır.

1- Dudak açık, dil ise damağa tam yapışık olarak telaffuz edilen harfler

C, Ç, G, K

2- Dudak açık, dil ise damağa kısmen yapışık olarak telaffuz edilen harfler

L, N, R, J, Ş, Y

Bu harfler telaffuz edilirken sesli olarak uzatılabilmektedir. ( rrrrr veya şşşş gibi )

3- Dudak açık, dil ise diş ile temaslı olarak telaffuz edilen harfler

D, S, T, Z

4- Dudağın kapatılması ile telaffuz edilen harfler

B, M, P

5- Dudağın dişler ile teması ile telaffuz edilen harfler

F, V

6- Gırtlak hareketi ile telaffuz edilen harfler

Ğ, H

Harflerin dillerde birbirlerini ikame etme durumlarına ilişkin bazı örnekler ise şöyledir.

P - F

J - C - G - Ğ - H - K

T - Y - D - S - Z

V - B

Bu telaffuz farklılığının doğru icra edilmesine "Tilavet" ( Okuma, Usüle uygun sesli okuma ) denmektedir. "Tilavet" kelimesinin kökü "Til" kelimesi olup bu kelimenin İngilizcedeki "Tell" ( Anlatmak ) kelimesinin kökeni olması da kuvvetle muhtemeldir.

2/121 - Ellezine ateynahümül kitabe yetlunehu hakka TİLAVETih ülaike yü'minune bih ve men yekfür bihı fe ülaike hümül hasirun ( O kendilerine kitap verdiklerimiz onu gerçekten TİLAVETİ ile okurlar. İşte onlar ona inanırlar. Kim onu inkar ederse işte onlar hasarlanırlar. ) 

Harfler linguistik ve enformatik terminolojisinde "karakter" olarak da anılmaktadır. Özde bir olmalarına rağmen farklı "karakterlere" sahip olduklarından sanki ihtilaf halindeymiş gibi görünmektedirler. Tıpkı insanlar gibi.... 

Yunus suresinin 19. ayetinde insanların, harfler gibi tek topluluk olmalarına rağmen birbirleriyle ihtilafa düştükleri bildirilmektedir.

10/19 - Ve ma kanen nasü illa ÜMMETEN VAHİDETEN fahtelefu ve lev la kelimetün sebekat min rabbike le kudiye beynehüm fıma fıhi yahtelifun ( Ve insanlar TEK TOPLULUKtan başkası değillerdi de ihtilafa düştüler. Şayet Rab’binden geçmiş kelime olmasaydı, o ihtilaf ettikleri hakkında aralarında hüküm verilirdi. )

Ayetin sure numarası ( 10 ) ile ayet numarasının ( 19 ) toplamı, Türkçe alfabedeki harf adedi olan 29 sayısını vermektedir. 

Atatürk, "Güneş Dil Teorisi - Mu Dili" başlığı altında Türkçeyi incelemiş ve Türkçenin tüm dillerin kökeni olduğuna ilişkin teoriyi desteklemiştir. Telaffuz edilebilecek her hece için ayrı bir karakterin mevcut olduğu Türkçe alfabesinde 29 harf ( 21 sesli, 8 sessiz ) bulunmaktadır. Harf adedini ifade eden 29 sayısının nümerolojik değerinin 11 ( 2+9 ) olması da ayrıca dikkat çekmektedir.

Enfal suresinin 21. ayetinde "Duymak" ve "Duymamak" ifadelerinin birlikte yer alması ve ayet kodunun 8 ve 21 sayılarından oluşması, "Sesli" ve "Sessiz" harflere ve bunların alfabedeki adetlerine ( sesli 8, sessiz 21 adet ) işaret edilmekte olduğu izlenimini oluşturmaktadır. ( Ayrıca 8 sayısı yeni döngü başlangıcının ve sonsuz döngünün, 21 sayısı ise ruhun nümerik sembolleridir. )

8/21 - Ve la tekunu kellezine kalu SEM'INA ve hüm LA YESMEUN ( Ve DUYMADIKLARI halde "DUYDUK." diyenler gibi olmayın. )

"Hurufu mukatta" olarak bilinen ve yaratılışa ilişkin gizli kodları temsil eden harf setlerinin Kur'an'ın 29 suresinde yer alması da ayrıca dikkat çekmektedir.

25 Kasım 2020 Çarşamba

ONE WORLD Trade Center ve Oculus

9/11 vakası olarak anılan 11.09.2001 yılındaki İkiz Kulelerin yıkılması vakası, bugün coronavirus pandemisi vesilesiyle hızlandırılan "Tek Dünya Devleti"nin kurulması hedefi kapsamında bir geçiş kapısı açma gayesiyle ifa edilen "cinlere adak ritüeli" miydi?


Yıkılan İkiz Kuleler

Yıkılan İkiz Kulelerin "anısına", o civara "ONE WORLD Trade Center" inşa edilmiştir. Binaya "One World" ( Tek Dünya ) isminin verilmiş olması da küresel planı ima eder niteliktedir. 

One World Trade Center

One World Trade Center piramit formundaki bir dikilitaştır. Zira piramitler de esasen obelisk ( dikilitaş ) niteliğindedir. Dikilitaşlar, okült amaçlar doğrultusunda yeryüzündeki belirli enerji noktalarına veya bu noktalar birleşme hatlarına ( Ley Hatları ) frekans jeneratörü işlevi görmesi amacıyla ve pagan anlamlar yüklenmek suretiyle inşa edilen yapılardır.

Dikilitaş

                               
                                              
                            Mısır Piramitleri

One WTC 03.11.2014 tarihinde açılmıştır. 3+11 = 14 ve 20"14"

İkiz Kuleler Vakası 11.09.2020 tarihinde gerçekleşmiştir. 1+1+0+9+2+0+2+0 = "14"

"14" sayısı, 2x7 ve 7+7 işlemlerinin sonucu olması nedeniyle, ayetlerde yer alan ve yaratılıştaki düalitenin ve döngülerin sembolü olan "İkili Yedi" ( seb'an minel mesani ) kavramını temsil etmektedir. ( "İkili Yedi" kavramı evvelki bölümlerde detaylı olarak incelenmiştir. )

One WTC binasının yapımına 27 Nisan 2006 tarihinde ( 14 yıl önce ! ) başlanmıştır. 27 ... İkili Yedi

"Nesab" ( Dikilitaş ) kavramının yer aldığı ayetlerin kodlarında da "14" nümerolojisi bulunması dikkat çekmektedir.

5/90 Ya (1) eyyü (2) ha (3) ellezine (4) amenu (5) inne (6) ma (7) el (8) hamru (9) ve (10) el (11) meysiru (12) ve (13) el (14) ENSABÜ (15) ve (16) el (17) ezlamü (18) ricsün (19) min (20) ameli (21) eş (22) şeytani (23) fe (24) ectenibu (25) hü (26) lealle (27) küm (28) tüflihun (29) 

( Ey o inananlar, kesinlikle şarap, kumar, DİKİLİTAŞLAR ve fal okları şeytan çalışmasından, işinden pisliktir. O halde onlardan kaçının. Umulur ki iflah olursunuz. )

5+9+0 = "14"

70/43 Yevme (1) yahrucune (2) min (3) el (4) ecdasi (5) sira'an (6) ke (7) enne (8) hüm (9) ila (10) NUSUBİN (11) yufidun (12) 

( O gün, sanki onlar kesinlikle DİKİLTAŞLARA gönderiliyorlarmış gibi mezarlarından hızlıca çıkarlar. )

7+0+4+3 = "14"

Kur'an'da "Cin" kelimesinin ilk kez geçtiği ve müşriklerin cinlere kulluk ettiklerini bildiren ayetin kodunun nümerolojik değeri ( 6+1+0+0 = "7" ) ve ayetteki "Cin " kelimesinin sıra numarası ( "7" ) da  iki adet yedi tezahürü vesilesiyle "İkili Yedi" kavramına dikkat çekmektedir. Cinn suresinin 72. sure olması da yine bu kavram açısından önem arzetmektedir.

6/100 - 6/100 Ve (1) cealu (2) li (3) allahi (4) şürakae (5) el (6) CİNNE (7) ..... ( Ve Allah için CİNLERİ ortaklar kıldılar. )

One WTC binasının yakınındaki bir alana da "Oculus" ( Göz ) ismi verilmiş olan Horus sembolü dikilmiştir. Horus, şeytanın "herşeyi gören gözünü" sembolize etmektedir. Esasen herşeyi göreb sadece ve sadece Allahü Teala olup, inkarcı müşrikler bu sembolizm ile de şeytanı* Rab'be ortak koşmaktadırlar. ( * "Şeytan" bir sıfat olup, "Şeyt" ( Ateş, Yanma, Helak  ) ve "an" ( gibi olan ) kelimelerinden oluşmakta ve "Yakan, Helak Eden" anlamlarını içermektedir. Şeytan kelimesi Allah yolundan sapmış her türlü varlığı niteleyen genel bir sıfattır. )

                                

  Horus'un sembolü olan "Oculus" ( Göz )

Şahin kafalı Horus

A'raf suresinin aşağıdaki ayetinde şeytanın insanları sürekli gözetlediği bildirilir. Ayet kodunda ( 7/27 ) yine "İkili Yedi" bulunmaktadır.

7/27 - Ya benı ademe la yeftinennekümüş şeytanü kema ahrace ebeveyküm minel cenneti yenziu anhüma libasehüma li yüriyehüma sev'atihima innehu yeraküm hüve ve kabılühu min haysü la teravnehüm inna cealneş şeyatıne evliyae lillezıne la yü'minun ( Ey Ademoğulları, şeytan, ana babanızı, ayıplarını, çirkinliklerini onlara göstermek için onların elbiselerini soyarak onları cennetten çıkardığı gibi sizi de kesinlikle fitnelemesin. Kesinlikle o, o ve kabilesi, sizin onları göremeyeceğiniz yerden sizi görürler. Kesinlikle biz şeytanları, inanmayanların dostları kıldık. )

Dolayısıyla bir "dikilitaş" olan One WTC ve "göz" sembolü olan Oculus, birlikte tepesinde göz olan ezoterik piramit sembolünü oluşturmaktadırlar.



Ayrıca bkz.

https://kuranilmi.blogspot.com/2019/10/911-ikiz-kuleler-vakas.html



24 Kasım 2020 Salı

Gerçeğin üç aşaması

Alman  filozof Arthur Schopenhauer'ın şu sözü "Gerçek"'in kabulünün ilginç sürecini tanımlamaktadır.

"Her gerçek üç aşamadan geçer. Önce alaylanır, sonra şiddetle reddedilir ve sonunda kendinden delilli olarak kabul edilir."

Aşağıdaki Kur'an ayetleri bu meşhur sözü tasdik eder niteliktedir.

Aşama 1;

6/5 - Fe KAD KEZZEBU BİL HAKKI LEMMA CAEHÜM fe sevfe ye'tıhim enbaü ma kanu bihı yestehziun

( GERÇEK KENDİLERİNE GELDİĞİNDE ONU YALANLADILAR. Artık o alay ettiklerinin haberi yakında onlara gelecektir. )

Aşama 2;

10/93 - Ve lekad bevve'na benı israıle mübevvee sıdkın ve razaknahüm minet tayyibat fe MAHTELEFU HATTA CAEHÜMÜL İLM inne rabbeke yakdıy beynehüm yevmel kıyameti fıma kanu fıhi yahtelifun

( Ve İsrailoğullarını güzel yere yerleştirdik ve onları temizlerinden rızıklandırdık. ONLARA İLİM GELENE KADAR İHTİLAF ETMEDİLER. Kesinlikle Rab’bin ayağa kalkış gününde o ihtilaf etmiş oldukları hakkında aralarında hükmedecektir. )

Aşama 3;

11/96 - Ve lekad erselna musa bi ayatina ve SULTANİN MÜBIN ( Ve Musa' yı ayetlerimiz ve APAÇIK DELİLLER ile gönderdik. )

24/25 - Yevmeizin yüveffıhimüllahü dınehümül hakka ve ya'lemune ennellahe HÜVEL HAKKUL MÜBİN ( O gün Allah onlara dinlerinde gerçekten vefa eder. Kesinlikle Allah' ın, O’NUN APAÇIK GERÇEK olduğunu bilirler. ) 

12/1 - Elif lam ra tilke ayatül kitabil MÜBIN ( Elif lam ra. Bunlar APAÇIK kitabın ayetleridir. )

Cahil zümre, küresel şeytanların insanlara kurdukları sofistike ve sinsi tuzakları ifşa eden ve insanları doğruluğa çağıran gerçeğin savunucularıyla, önce "komplo teorisyeni" sıfatı yapıştırarak alay etmekte, daha sonra bazı deliller netleşmeye başladığında konfor alanlarından çıkma korkusu ile her türlü savı reddetmekte ve en sonunda yani herşey aşikar olduğunda ve artık çok geç olduğunda gerçeği kabul ettmektedirler. Bu fenomen gerçeğin üç aşaması söylemi açısından da önemli bir örnek teşkil etmektedir.






22 Kasım 2020 Pazar

Fuhuş obsesyonu 

"FHŞ" kökünden türeyen "Fahşa / Fahişet / Fuhş" kelimeleri "Ahlaksızlık, Çirkinlik, Günahkârlık, Uygunsuzluk, Aşırılık" anlamlarını temsil etmektedir. Bu kelime kökünden türemiş ilan "Fahiş / -e" kelimesi de "Ahlaksız olan, Çirkin olan Aşırı olan, Uygunsuz olan" anlamlarını taşımaktadır.

"Fahişe" kelimesinin İngilizcede muhtelif argo karşılıkları bulunmakla birlikte en yaygın olanı "Prostitute" kelimesidir. Bu kelime "Pro" ( Ön, Önde ) ve "Stitute" ( Konum, Yerleşme ) kelimelerinden oluşmakta olup özünde "Satılık olarak önde teşhir edilen" anlamını içermektedir. Para karşılığında cinsel ilişkide bulunan kadınlar bu nedenle "Fahişe" kelimesiyle anılmaktadır.

"Porno" kelimesi ise Grek kökenli bir kelime olup "Fahişe" anlamına gelmektedir. "Porno" kelimesine "Grafi" ( Yazım, Çizim ) kelimesinin eklenmesiyle "Fahişeye ilişkin yazı ve resim" anlamına gelen "Pornografi" kelimesi oluşmaktadır. "Porn" kelimesi özünde "Satmak, Köle satmak" anlamını taşımaktadır. Zira porno sektörü ahlaksızlık yolunda köleleştirilmiş insanların ticaretinin yapıldığı bir bataklık niteliğindedir.

Cin ve insan kaynaklı negatif şeytani tesirlerin temel hedefi varlıkları kaba madde frekansında yani düşük frekansta tutarak ruhsal tekâmüllerini engellemek ve geciktirmektir. Kaba, sert, zulme ve zorbalığa dayalı her olgu düşük frekansın bir tezahürü olup, maddi, aldatıcı ve şehvete dayalı bir olgu olan pornografi de insanları sürekli düşük frekansta tutabilmek için kurgulanmış bir bağımlılık tuzağıdır.

Evvelki bölümlerde de incelenen dört illet ( Mülkiyet, İştah, Şehvet ve Riyaset ) insanları gittikçe daha derine çeken bataklık gibidir. Bu dört illet veya obsesyon unsuru insanı aşamalı olarak daha fazlasını isteyen ama asla tatmin olamayan bir konuma taşımakta ve nihayetinde azgınlık ve sapıklık noktasına getirerek helak etmektedir.

"Fahşa" kavramı esasen cok geniş bir kavram olmakla birlikte akla ilk olarak şehvete dayalı günahları ( zina, hayat kadınlığı, eşcinsellik, ensest ilişki, pedofili vb. ) getirmektedir. Kur'an'da "Fahşa" kavramını konu alan ayetler şöyledir.

2/168 - Ya eyyühen nasü külu min ma fil erdı halalen tayyiben ve LA TETTEBIU HUTUVATİŞ ŞEYTAN innehu leküm adüvvün mübın

( Ey insanlar o yerde olanlardan helal ve temiz olarak yiyin. ŞEYTANIN ADIMLARINA TABİ OLMAYIN. Kesinlikle o size apaçık düşmandır. )

2/268 - Eş ŞEYTANÜ yeidükümül fakra ve YE'MÜRUKÜM BİL FAHŞA vallahü yeıdüküm mağfiraten minhü ve fadla vallahü vasiun alim

( ŞEYTAN size fakirliği, yoksulluğu vaad eder ve size AHLAKSIZLIĞI EMREDER. Allah size kendisinden ve üstünlüğünden affı vaad eder. Allah geniştir bilendir. )

"Fuhuşun" nefse zulüm olduğu Al'i İmran suresinin 135. ayetinde bildirilmektedir. Nefise zulüm, bir varlığın diğer bir varlığa zulmetmesi yoluyla esasen kendisine zulmetmesi olgusudur. Ayette ayrıca hatanın farkında olduktan sonra bile bile ve ısrarla aynı hatayı tekrarlamanın affının olamayacağı da dolaylı olarak bildirilmekte gibidir.

3/135 - Vellezine iza FEALU FAHİŞETEN ev ZALEMU ENFÜSEHÜM ZEKERULLAHE FESTAĞFERU Lİ ZÜNUBİHİM ve men yağfiruz zünube illellah ve LEM YÜSIRRU ALA MA FEALU VE HÜM YA'LEMUN 

( Ve onlar AHLAKSIZLIK YAPTIKLARINDA veya NEFİSLERİNE ZULMETTİKLERİNDE ALLAH'I HATIRLARLAR da günahları için af isterler. Allah’ ın haricinde günahları kim affeder? Ve onlar O YAPTIKLARINDA BİLE BİLE ISRAR ETMEZLER. )

Nisa suresinin 15. ayetinde zina eylemi "Fahişet" olarak ifade edilmiştir.

4/15 - Vellatı ye'tınel FAHİŞETE min nisaiküm festeşhidu aleyhinne erbeaten minküm fe in şehidu fe emsikuhünne fil büyuti hatta yeteveffahünnel mevtü ev yec'alellahü lehünne sebıla

( Ve sizlerden dördünüz, o kadınlarınızdan AHLAKSIZLIĞI getirenlere şahitlik etsinler. Eğer şahitlik yaparlarsa, ölüm onları vefat ettirene veya Allah onlara yol verene kadar onları evlerinin içinde tutun. ) 

17/32 - Ve la takrabüz ZİNA innehu kane FAHİŞEH ve sae sebıla

( Ve ZİNAYA yaklaşmayın. Kesinlikle o AHLAKSIZCADIR ve kötü yoldur. )

Nisa suresinin 22. suresinde aile için ensest ilişkiye dolaylı olarak değinilmiştir.

4/22 - Ve LA TENKÜHU MA NEKEHA ABAÜKÜM MİNEN NİSAİ illa ma kad selef innehu kane FAHİŞETEN ve makta ve sae sebıla

( Ve o önceden oluverenin haricinde, O KADINLARDAN BABALARINIZIN NİKAHLADIKLARINI NİKAHLAMAYIN. Kesinlikle o AHLAKSIZCAYDI, iğrençti ve kötü yoldu. )

En'am suresinin 151. ve A'raf suresinin 33. ayetlerindeki "Fevahişe" ( Ahlaksızlıklar ) kelimesiyle genelleme yapılmıştır.

6/151 - Kul tealev etlü MA HARRAME RABBÜKÜM aleyküm en la tüşriku bihı şey'a ve bil valideyni ıhsana ve la taktülu evladeküm min imlak nahnü nerzükuküm ve iyyahüm ve la takrabül FEVAHİŞE ma zahera minha ve ma betan ve la taktülün nefselletı harramellahü illa bil hakk zaliküm vassaküm bihı lealleküm ta'kılun

( De ki: "Haydi gelin, RAB'BİNİZİN size neleri HARAM KILDIĞINI okuyayım. O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın, ana babaya iyilik edin, fakirlikten çocuklarınızı öldürmeyin. Sizi de onları da biz rızıklandırırız. AHLAKSIZLIKLARIN açığına da, gizlisine de yaklaşmayın. Allah' ın haram kıldığı nefsi haksızca öldürmeyin. Bunlar size emrettikleridir. Umulur ki akıl edersiniz." )

7/33 - Kul innema HARRAME RABBİYEL FEVAHİŞE ma zahera minha ve ma betane vel isme vel bağye bi ğayril hakkı ve en tüşriku billahi ma lem yünezzil bihı sültanen ve en tekulu alellahi ma la ta'lemun

( De ki: "RAB'BİM, AHLAKSIZLIKLARI, ondan açık ve gizli olanı ve günahları, haksızca azgınlığı, hakkında delil indirmediklerini Allah’a ortak koşmanızı ve Allah’a o bilmediklerinizi söylemenizi kesinlikle HARAM KILMIŞTIR." ) 

Nahl suresinin 90. ayetinde "Ahlaksızlık" kelimesi adeta kendisinin tanımlayan "Kötülük" ve "Azgınlık" kelimeleriyle birlikte kullanılmıştır.

16/90 - İnnellahe ye'müru bil adli vel ıhsani ve ıtai zil kurba ve yenha anil FAHŞAİ vel münkeri vel bağy yeızüküm lealleküm tezekkerun ( Kesinlikle Allah adaleti, iyiliği, yakınlığı olanlara vermeyi, AHLAKSIZLIKTAN, kötülükten ve azgınlıktan men etmeyi emreder. Size öğüt verir. Umulur ki hatırlarsınız. )

A'raf suresinin 28. ayetinde ahlaksız eylemler içinde bulunanların kendilerine haklı sebep yaratmaya çalıştıklarından bahsedilmektedir. Ahlaksızlığı alışkanlık haline getirmiş olanlar bunun bir gelenek, bir ritüel olduğunu ileri sürebilmektedirler. Özellikle okült satanik cemiyetlerde ritüel halini almış ahlaksızca ve sapıkça eylemlerin ifa edildiği bilinmektedir.

7/28 - Ve iza fealu FAHİŞETEN kalu vecedna aleyha abaena vallahü emerana biha kul innellahe la ye'müru bil FAHŞA' e tekulune alellahi ma la ta'lemun ( Ve onlar AHLAKSIZLIK yaptıkları zaman "Babalarımızı onun üzerinde bulduk. Bize onu Allah emretti." derler. De ki: "Kesinlikle Allah AHLAKSIZLIĞI emretmez. Allah’a o bilmediklerinizi mi söylüyorsunuz?" )

A'raf, Neml ve Ankebut surelerinin aşağıdaki ayetlerinde "eşcinsellik" "Fahişet" olarak tanmlanmıştır. Bu ayette yer alan "erkeklere gitme" ifadesi, herhangi bir fizyolojik sorunu olmamasına rağmen kadınlarla cinsel ilişkiye girmek yerine, sadece zevk ve farklı deneyim olsun diye erkeklerle "aktif" cinsel ilişkiye girenleri tanımlamakta gibidir. Zira eşcinsellik hormonal bir sorundan da kaynaklanabilen ve tıbbi tedavi gerektiren bir fenomendir. 

7/80 - Ve lutan iz kale li kavmihı ete'tunel FAHİŞETE ma sebekaküm biha min ehadin minel alemın

( Ve Lut zamanında kavmine "Sizden önce o geçmiş alemlerden hiç birinin yapmadığı AHLAKSIZLIĞI MI getiriyorsunuz?" dedi. )

7/81 - İNNEKÜM LE TE'TUNER RİCALE ŞEHVETEN min dunin nisa' bel entüm kavmün müsrifun

( Kesinlikle siz kadınların dışında ŞEHVETLE ERKEKLERE YETİYORSUNUZ. Bilakis siz müsrifler kavmisiniz. )

27/54 - Ve lutan iz kale li kavmihı e te'tunel FAHİŞETE ve entüm tübsırun

( Ve zamanında Lut kavmine "Sizler göre göre AHLAKSIZLIK mı yapıyorsunuz?" dedi. )

27/55 - E İNNEKÜM LE TE'TUNER RİCALE ŞEHVETEN min dunin nisa' bel entüm kavmün techelun

( Kesinlikle siz kadınların dışında, ŞEHVETLE ERKEKLERE Mİ YETİYORSUNUZ? Bilakis sizler cahillik eden kavimsiniz. )

29/28 - Ve lutan iz kale li kavmihı inneküm le te'tunel FAHİŞETE ma sebekaküm biha min ehadin minel alemın

( Ve zamanında Lut kavmine "Kesinlikle siz, alemlerden hiçbirinin onda sizi geçmediği AHLAKSIZLIĞI getiriyorsunuz." dedi. )

29/29 - E inneküm LE TA'TUNER RİCALE ve taktaunes sebıle ve TE'TUNE Fİ NADİKÜMÜL MÜNKER fe ma kane cevabe kavmihı illa en kalu'tina bi azabillahi in künte mines sadikın

( Kesinlikle SİZ ERKEKLERE Mİ YETECEKSİNİZ? Ve yol mu keseceksiniz? Ve TOPLANTILARINIZDA İNKARI VE KÖTÜYÜ MÜ GETİRECEKSİNİZ? Böylece, kavminin cevabı Eğer doğrulardan isen, bize Allah' ın azabını getir." demelerinin haricindeki olmadı. )

Ankebut suresinin 29. ayetinde ahlaksızlıklığın, okült cemiyet toplantıları esnasındaki ritüelistik eylemler olarak tezahür ettiği mesajı verilmekte gibidir.

Yusuf suresinin 24. ayetinde Haberci Yusuf'un, şeyhin kadını ile zina yapma aşamasına geldiği ancak Rab'bin yönlendirmesiyle bu ahlaksızlıktan uzak tutulduğu bldirilmektedir.

12/24 - Ve lekad hemmet bihı ve hemme biha lev la en raa bürhane rabbih kezalike li nasrife anhüs SUE vel FAHŞA' innehu min ıbadinel muhlesın

( Ve ona taammüd etti, meyledip heveslendi. O Rab’binin delilini görmeseydi, o da ona taammüd edecekti, meyledip heveslenecekti. İşte KÖTÜLÜĞÜ ve AHLAKSIZLIĞI ondan böyle ayırmamız içindi. Kesinlikle o samimi kullarımızdandı. )

Nur suresinin 19. ayetinde yer alan "ahlaksızlığın yayılması" kavramı, muhtelif mecralar kanalıyla ahlaksızlığı ve sapıklığı topluma özendirmeye, alıştırmaya yönelik eylemleri tanımlamaktadır. Pornografi bu eylemlerin en önde geleni olarak belirtilebilir.

24/19 - İnnellezine YÜHIBBUNE EN TEŞIAL FAHIŞETÜ fillezıne amenu lehüm azabün elımün fıd dünya vel ahırah vallahü ya'lemü ve entüm la ta'lemun

( Kesinlikle o inananlar içinde, AHLAKSIZLIĞIN YAYILMASINI SEVENLERE, dünyada ve ahirette elim azap onlaradır. Allah bilir de sizler bilmezsiniz. )

Şura ve Necm surelerinin aşağıdaki ayetlerinde "Ahlaksızlıklar", "büyük günah" olarak tanımlanmaktadır.

42/37 - Vellezine yectenibune KEBAİRAL İSMİ VEL FEVAHİŞE ve iza ma ğadıbu hüm yağfirun

( Ve onlar BÜYÜK GÜNAHTAN VE AHLAKSIZLIKLARDAN kaçınırlar. Onlar, öfkelendiklerinde onlar affederler. )

53/32 - Ellezine yectenibune KEBAİRAL İSMİ VEL FEVAHİŞE illel lemem inne rabbeke vasiul mağfirah hüve a'lemu biküm iz enşeeküm minel erdı ve iz entüm ecinnetun fi butuni ummehatiküm fe la tüzekku enfüseküm hüve a'lemu bi men itteka

( Onlar BÜYÜK GÜNAHTAN VE AHLAKSIZLIKLARDAN, küçük günahlar haricinde, kaçınırlar. Kesinlikle Rab’binin affı geniştir. Sizi yerden inşa ettiği zamanı ve sizin annelerinizin karınlarında cenin olduğunuz zamanı O bilir. O halde nefislerinizi temize çıkarmayın. O sakınan kimseyi bilir. )

Ankebut suresinin 45. ayetinde "kötülük" ve "inkar" olarak tanımlanan "ahlaksızlıktan" uzak durabilmenin tek yolunun "kitabı okumak", "duaya kalkmak" ve "Allah'ı zikretmek / hatırlamak" olduğu bildirilmektedir..

29/45 - Ütlü ma uhıye ileyke minel kitabi ve ekımıs salah innes salate tenha anil fahşai vel münker ve le zikrullahi ekber vallahü ya'lemü ma tasneun

( O sana kitaptan vahyedileni oku ve duaya kalk. Kesinlikle dua ahlaksızlıktan ve kötülükten, inkardan alıkoyar. Allah' ı hatırlamak en büyüğüdür. Allah o ürettiklerinizi bilir. )


21 Kasım 2020 Cumartesi

Önemsiz ve sıradan görme sendromu 

Tarihte önemli keşifler ve icatlar, birçok insanın üzerinde durmadığı, önemsemediği detaylara odaklanan ve hatta hayatını bunlara adayan insanlar tarafından yapılmıştır. Ağaçtan bir elmanın düşmesi, tasın suda yüzmesi gibi sıradan algısı yaratan olgular insanlık tarihine yön veren icatlara vesile olmuşlardır. Dolayısıyla zahiri olandan ziyade batıni olana odaklanmak yegane tekamül vesilesidir.

Yaratılışın kodlarını ve tüm bilimlerin özünü ihtiva eden Kur'an ayetleri de birçok insan tarafından "sıradan", "bilinen", "klişe" ve hatta "uydurma" olarak algılanmaktadır. Oysa ayetlerdeki her bir kelime hatta her bir harf ayrı evrenlere açılan kapılar niteliğindedir.

Bazı insanların Kur'an ayetlerini itibarsızlaştırmak ve sıradanlaştırmak için sarfettikleri örnek cümle ve bu cümlelere verilen Kur'ani cevap aşağıdaki ayetlerde yer almaktadır.

8/31 - Ve iza tütla aleyhim ayatüna kalu kad semı'na lev neşaü le kulna misle haza in haza illa esatırul evvelın ( Ve onlara ayetlerimiz okunduğu zaman, "Duyduk. Dilersek bunun aynısını biz de söyleriz. Kesinlikle bu ancak evvelkilerin masallarıdır." derler. )

11/13 - Em yekulunefterah kul fe'tu bi aşri süverin mislihı müfterayatin ved'u men isteta'tüm min dunillahi in küntüm sadikın ( "Onu uydurdu." mu diyorlar? De ki: "O halde onun aynısından, uydurulmuşundan on sure getirin. Eğer doğrular iseniz, o Allah’tan başka istidatı olanları da çağırın." )

İnsanı, bilgiden ve gelişimden uzak tutan en büyük zaaflar yüzeysellik, detaylandırmama, hafife alma, basit görme ve umursamama olarak sıralanabilir. Bilginin insana en yakın olduğu ancak çoğu insanın ise bilgiden uzak kalmayı tercih ettiği günümüzdeki en önemli sorun üç satırlık bir yazının ilk satırını dahi okumaya üşenme sendromudur. Bu durum bilgiye erişim imkanları genişledikçe ilginin, merakın ve öğrenme gayretinin azalması gibi ilginç bir sonucu ortaya koymaktadır. Bunun temel sebebi oyalayıcı ve dikkat dağıtıcı unsurların da bu gelişen bilgi mecraları ve platformlar içinde yer almasıdır.

Elbette bahsedilen "bilgiye ilgisizlik" fenomeni tüm insanlar için geçerli degildir. Bilgi mecralarının çoğalmasıyla birlikte dezenformasyon olgusunun da çoğalması, insanlarda güvensizlik ve şüphe duygularının yogunlaşmasına sebebiyet vermektedir. Ancak işte esas bu noktada araştırmanın ve doğru bilgiye ulaşma gayretinin önemi ortaya çıkmaktadır. 

Aşağıdaki ayetlerde "basit ve sıradan" yaklaşımlı zihniyet ile "detaycı ve odaklı" zihniyet arasındaki fark zikredilmektedir 

24/15 - İz telekkavnehu bi elsinetiküm ve tekulune bi efvahiküm ma leyse leküm bihı ılmün ve tahsebunehu HEYYİNEN ve hüve ındellahi azım ( Onu dilinize doladığınızda, ağızlarınızla, o size ilmi olmayanı söylüyorsunuz. Onu BASİT, ÖNEMSİZ sanıyorsunuz. O Allah' ın indinde büyüktür. )

Ayette kibirlilerin detaylı bir inceleme yapmadan hatta tam okumadan Kur'an ayetlerini sıradan ve basit addetmeleri misali verilmektedir.

37/12 - Bel ACİBTE ve YESHARUN ( Bilakis sen ŞAŞIRIRSIN, onlar ALAY EDERLER. ) 

Ayette, kibirlilerin ayetlerle alay etmeleri, buna karşın inananların ise ayetler karşısında şaşkınlık, merak ve heyecan duydukları ifade edilmektedir. Aşağıdaki ayetlerde de kibirli bilgisizlerin ayetler karşısındaki klasik davranış paterni zikredilmektedir. 

37/13 - Ve iza zükkiru la yezkürun ( Ve hatırlatıldığında hatırlamazlar. )

37/14 - Ve iza raev ayeten yesteshırun ( Ve ayeti gördüklerinde alay edip eğlenirler. )

20 Kasım 2020 Cuma

Gasp ile tatmin olmaya çalışanlar 

İnsanlar topluluklar halinde yaşamak ve topluluğun menfaati yönünde vazifeler üstlenmek suretiyle ilahi nizamın üst kademelerindeki vazife planlarına hazırlanırlar. Toplumdaki her bir insanın varlık sebebi bir digerinin refahını ve mutluluğunu temin etmek için azimle çalışmak, böylelikle toplumsal refahı sağlamak ve bu vesileyle de yüksek tatmine ulaşmaktır.

İlahi nizamda gerçek tatmine, ancak varlıkların mutluluk ve refahına vesile olmak yoluyla erişilebilir. Zaten bu ilahi mekanizma dolaylı olarak her insanın kendi refahını ve mutluluğunu temin etmesini de sağlamaktadır. Bu temel ilke Furkan suresinin 57. suresinde "haberci resulün ödülünün ( tatmininin ) insanların Rab'be yöneldiklerini görmek olduğu" ifadesiyle bildirilmektedir.

25/57 - Kul ma es'elüküm aleyhi min ECRİN illa men şae en yettehıze ila rabbihı sebıla ( De ki: "Onun üzerine, Rab’lerine doğru yol edinmeyi dileyen kimselerin haricinde, size ÖDÜL sual etmiyorum." )

Ancak nefsaniyetin aklı ve mantığı bloke eden negatif frekanslarına yenik düşen materyalist müşrikler, toplumun menfaatinin aslında kendi menfaatleri olduğunu idrak edemeyip toplumun menfaatlerine değil de sadece kendilerine odaklanarak varlıkların hakkını gasp etmeye başladıklarında o toplumda dejenerasyon da ( soysuzlaşma ) başlar. Şu anda dünya bu süreci çok yoğun bir şekilde deneyimlemektedir.

Nefsani ve maddi olgular batağına saplanmış olan ve sürekli kaybetme korkusu içinde yaşayan materyalist inkarcılar, gasp yoluyla mal biriktirmenin ve çoklamanın kendilerini güvende tutacağına ve böylelikle kaba madde planı dünyada çok uzun ömürlü hatta ölümsüz olabileceklerine inanmaktadırlar. Oysa farkedemedikleri o madde bataklığı* onları her an daha da içine çekmektedir. 

* 6/91 ..... kulillahü sümme zerhüm fı HAVDIhüm yel'abun ( .... De ki: "Allah" Sonra onları BATAKLIKlarının içinde oynamaya bırak. )

Madde ile tatmin olma obsesyonunu konu alan ayetler şöyledir.

104/2 - Ellezi cemea MALEN ve addedeh ( O MALI toplayan ve onu adet adet sayan, ) 

104/3 - Yahsebü enne malehu AHLEDEH ( Malının onu EBEDİ kılacağını sanar. )

102/1 - Elhakümüt TEKASÜR ( Çokla övünme, ÇOKLAMA sizi alıkoydu, oyaladı. )

102/2 - Hatta zürtümül mekabir ( Kabirlere varıncaya kadar. )

21/34 - Ve ma cealna li beşerin min kablikel HULD e fe in mitte fe hümül HALİDUN ( Ve senden önce insanlar için EBEDİYET kılmadık. O halde, sen ölürsün de onlar EBEDİ Mİ kalırlar? )

38/23 - İnne haza ehıy lehu tis'un ve tis'une na'ceten ve liye na'cetün vahıdetün fe kale EKFİLNİHA ve azzenı fil hıtab ( Kesinlikle bu benim kardeşim. Ona doksandokuz dişi koyun ve bana bir dişi koyun. "ONU BANA VER." dedi. Beni söylemde yendi. )

107/3 - Ve la yehuddu ala TAAMİL miskin ( Ve yoksulun YEDİRİLMESİNE teşvik etmez, yönlendirmez. )

107/7 - Ve yemneunel MAUN ( Ve İHTİYAÇLIĞI, yardımı engelleyip menederler. )

2/96 - Ve le tecidennehüm AHRASAN nasi ala hayah ve minellezine eşraku yeveddü ehadühüm lev YÜAMMERU ELFE SENEH ve ma hüve bi müzahzihıhı minel azabi en yüammer vallahü besırun bima ya'melun ( Ve kesinlikle onları hayatta insanların EN HIRSLILARI olarak bulacaksın. O ortak koşanlardan her biri BİN SENE ÖMÜR SÜRMEYİ arzular. Onlar uzun ömür sürerek o azaptan uzaklaşacak değillerdir. Allah o yaptıklarını görendir. )

12/107 - E fe EMİNU en te'tiyehüm ğaşiyetüm min azabillahi ev te'tiyehümüs saatü bağteten ve hüm la yeş'urun ( Peki onlara Allah' ın azabından bir örtünün yetmesinden veya onlar farketmezlerken saatin onlara ansızın yetmesinden GÜVENDE MİDİRLER? )

Ruhun madde planındaki temsili olan kalbin, maddi olgular ile değil sadece Allah'ı zikretmek ile yani iyi düşüncede, iyi söylemde ve iyi eylemde bulunmak suretiyle tatmin olabileceği Ra'd suresinin 28. ayetinde bildirilmektedir.

13/28 - Ellezine amenu ve tatmeinü kulubühüm bi zikrillah e la Bİ ZİKRİLLAHİ TATMEİNÜL KULUB ( Onlar inanırlar ve kalpleri, Allah' ın hatırlanması ile tatmin olur. İyi bilin ki, KALPLER ALLAH'IN HATIRLANMASI İLE TATMİN OLUR. ) 


19 Kasım 2020 Perşembe

Yehova'nın Şahitleri?!

"Yehova'nın Şahitleri" oluşumu ilk kez 1870'lerin sonlarında ABD’nin Pensilvanya eyaletine bağlı olan Pittsburgh şehrinde Charles Taze Russell’ın liderliğinde ortaya çıkmıştır. 1870'lerde Kitab-ı Mukaddes Öğrenci Hareketi'ni kuran Charles Taze Russell (1852-1916), aynı dönemde 1881’de, topluluğun dînî yayınlarını organize etmek ve yayımlamak için "Zion's Watch Tower Tract Society"'yi ( Siyon'un Gözlem Kulesi Dînî Yayın Topluluğu ) kurmuştur. Yehova'nın Şahitlerinin basım yayım kuruluşu olarak görev yapan "Siyon'un Gözlem Kulesi Dînî Yayın Topluluğu"'nun günümüzdeki adı "Pensilvanya Gözlem Kulesi Kitab-ı Mukaddes ve Dînî Yayın Topluluğu"’dur ( Watch Tower Bible and Tract Society of Pennsylvania ).

Charles Taze Russell 1879 yılında ( Zionism'in kurucusu Theodore Herzl'in aynı konulu kitabı öncesinde ), Filistin'de bir İsrail devleti kurulması yönünde demeç vermiş ve 1889 yılında "Thy Kingdom Come" ( Krallığın Geliyor ) isimli bir kitap yayımlamıştır. Kitabın içinde "İsrail'in Restorasyonu" başlıklı bir bölüm de bulunmaktdır. Kitapta bahsedilen "Krallık" Zionism'deki "Krallık" kavramı mıdır? Yehova'nın Şahitleri cemiyetinin sembolü olan "Watch Tower" da ( Gözlem Kulesi ) okült sembolizmdeki "All Seeing Eye" ( Herşeyi Gören Göz ) kavramı ile uyum arzetmektedir.



Resimin sol üst köşesinde yer alan "Taç içindeki Haç" figürü de okült bir sembol olup, aşağıdaki ezoterik mekan girişindeki piramidin tepesinde de yer almaktadır.



"Yehova'nın Şahitleri" cemiyetinin sembolü olan "Watch Tower" ( Gözlem Kulesi )

Charles Taze Russell'ın vefatının ardından, haleflerinden birisi olan Joseph Franklin Rutherford, Gözlem Kulesi Kitab-ı Mukaddes ve Dînî Yayın Topluluğu'nu ve mülklerini, kendi takipçileri adına sahiplenmiştir. Topluluk kendilerini diğer Russell takipçisi gruplardan ayırt etmek için 1931 yılından itibaren Tevrat'ın 23-Isaiah-43-10 kodlu ayetine* istinaden kendilerini "Yehova'nın Şahitleri" olarak anmaya başlamışlardır.

*23-Isaiah-43-10 “TANIKLARIM SİZLERSİNİZ.” diyor Tanrı, “Seçtiğim kullar sizsiniz. Öyle ki beni tanıyıp bana güvenesiniz, Benim O olduğumu anlayasınız. Benden önce bir tanrı olmadı, Benden sonra da olmayacak.

Kendilerini bir tarikat veya cemaat olarak görmeyen, ayrı bir dinin mensupları addeden Yehova'nın Şahitlerinin inanışları, düşünce yapıları ve faaliyetleri kısaca şöyle özetlenebilir.

- Kaba madde planı dünya odaklı materyalist bir zihniyet içerisindedirler. Ahirete ( üst süptil plan ( boyut ) yaşamı ) ve ruh kavramına inanmazlar.

- Doğrudan bireysel temas yöntemiyle inançlarını tebliğ ederler ve "Gözcü Kulesi" ve "Uyanış" gibi dergileri dağıtırlar.

- Askerlik görevini reddederler.

- Kan nakline karşı çıkarlar. ( Bu husus, cin & insan melezi olan küresel ailelerinin kan bağlarını koruma konseptiyle uyum arzetmektedir. )

- Tanrı'nın ismini dile getirmenin uygun bir ibadet için hayati öneme sahip olduğu kabul ederler.

- Teslisi ( Sembolik Baba - Oğul - Kutsal Ruh "Üçlemesini" ), ruhun şarta bağlı ölümsüzlüğünü, Cehennem azabını, Kitab-ı Mukaddes'e dayanmadığı savunmasıyla reddederler.

- Yılbaşı'nı, Paskalya'yı, doğum günlerini ve Hristiyanlıkla ilgisi olmadığını ve pagan kökenli olduğunu savundukları diğer dînî günleri ve gelenekleri ifa etmezler.

- Dînî referans metni olarak genellikle Kitab-ı Mukaddes'in Yeni Dünya Çevirisi'ni kullanırlar,

- Yehova'nın Şahitlerine mensup olanlar, akidelerini genel olarak "Gerçek" ibaresiyle ifade ederler, kendilerini "Gerçeğe mensup" olarak vasıflandırırlar.

- Seküler toplumun ahlâkî olarak bozulmuş ve şeytanın etkisi altında olduğuna inanırlar. Bu nedenle kendilerini Şahitler dışındaki toplumla etkileşimden uzak tutmaya çalışmaktadırlar.

- Cemaat içi disiplin uygulamalarının bir parçası olan "kardeşlikten çıkarma" tabiri, cemaatten ihraç ve uzaklaştırma uygulamasını adlandırmak için kullanılır. Bu uygulama, ancak, en ciddi kural ihlallerine karşı kullanılan bir son çaredir. Resmî olarak topluluğu terkeden vaftizli üyeler "ilişiği kesilmiş" olarak vasıflandırılır ve uzaklaştırma uygulamasına tabi kılınır. Kardeşlikten çıkarılmış ya da ilişiği kesilmiş üyeler, eğer pişmanlık ifade ederlerse, tekrar topluluğa kabul edilebilmektedir. Bu uygulama okült cemiyet formatını yansıtmaktadır.

Latince telaffuz olan "Jehovah / Yehovah" kelimesinin esası İbranice "Yahveh" kelimesi olup, bu kelime "Ben O'yum" / "O Benim" anlamlarını içermektedir. "Ben O'yum / Olan Benim" anlamlarına gelen "Yahveh" kelimesinin Arapça kelimeler ile karşılığı, aynı anlamı içeren "İy huve" ( "İy"* ( Ben ) + huve" ( O ) ) kelime grubudur.

* Arapça'da "Ben" kelimesinin karşılığı "Ene" kelimesidir  Ancak "İy" kelimesi de ayetlerde "Ben, Benim" anlamında yer almaktadır. ( Örnekler: "İnni" ( Kesinlikle Ben ) ( İn ( Kesinlikle ) + İ ( Ben ), "Li" ( Benim için ) ( Li ( İçin ) + İ ( Ben ), "Meiyye" ( Benimle birlikte ) ( Mea ( Birlikte ) + İy / İye ( Ben ) )

Ancak bu ifadenin "Ya" ( Ey ) ve "Hu / Huve" ( O* ) ( * "O" zamiri Allah'ı temsil etmektedir. ) kelimelerinin birleşiminden "Ya hu" ( Ey O ) olarak tezahürü de muhtemeldir. Türkçe'de maalesef kaba ve argo bir söylem addedilen "Yahu" kelimesinin özü de Allah'a yakarış nidası olan "Ya Hu" ( Ey O ) kelime grubudur. "Yehovah" kelimesinin İbranice karşılığı da "Yah" veya "Yahveh" kelimeleridir.

Yukarıda da zikredildiği üzere "Yehovah" kelimesi Latin alfabesiyle "Jehovah" olarak yazılan kelimedir. Baştaki "J" harfinin Arapça'daki karşılığı "İy" hecesidir. Örneğin; "İsa" anlamına gelen "Jesus" ( Jes + us ) kelimesindeki "Jes" kısmı Arapça'da "İys" olarak telaffuz edilmekte ve "İsa" anlamına gelmektedir. Latincede sondaki "us" kelimesi anlam içermeyen ek işlevi görmektedir. ( Calculus, Novus vb. )

"Jehovah / Yehovah" kelimesi, Kur'an'da yer alan "İyya hu" ( Ancak O / Sadece O ) ifadesinin de bir tezahürü niteliğindedir.

2/172 - Ya eyyühellezine amenu külu min tayyibati ma razaknaküm veşküru lillahi in küntüm İYYAHU ta'büdun

( Ey o inananlar, o sizi rızıklandırdıklarımızın temizlerinden yiyin ve Allah’a şükredin, eğer SADECE O'na kulluk edenlerseniz. )

6/41 - Bel İYYAHÜ ted'une fe yekşifü ma ted'une ileyhi in şae ve tensevne ma tüşrikun

( Bilakis, ANCAK O'NU çağırırsınız. Böylece, eğer dilerse, ne için çağırdıysanız onu giderir. O ortak koştuklarınızı unutursunuz. )

12/40 - Ma ta'büdune min dunihı illa esmaen semmeytümuha entüm ve abaüküm ma enzelellahü biha min sültan inil hukmü illa lillah emera en la ta'büdu İLLA İYYAH* zaliked dınül kayyimü ve lakinne ekseran nasi la ya'lemun

( O O’ndan başka kulluk ettikleriniz ancak sizin ve babalarınızın isimlendirdiği isimlerdir. Allah onlarla ilgili delil indirmedi. Kesinlikle hüküm ancak Allah içindir. O, size, O'NUN HARİCİNDEKİNE kulluk etmemenizi emretti. Bu doğru, daim olan dindir. Lakin insanların çoğunluğu bilmezler. )

* Ayette, "İlla" ( Ancak, Sadece ) ve "İyyah" ( İyya + h ... Ancak O / Sadece O ) kelimelerine ayrı ayrı yer verilmek suretiyle "İyyah" kelimesine dikkat çekilmekte gibidir.

"Yehova" kelimesi Tevrat'ta 7 ayette toplam 7 kere tekrarlanmaktadır.

1-Tekvin-22-14 Ve İbrahim o yere "YEHOVAH Onu Görür" ismini verdi. "Rab'bin dağında görülecektir." sözü bu yüzden bugün de söyleniyor.

2-Çıkış-6-3 "İbrahim'e, İshak'a ve Yakup'a Her Şeye Gücü Yeten Rab olarak göründüm, ama onlara YEHOVAH ismyle malum olmadım.

7-Hakimler-6-24 Gidyon orada Rab için bir sunak yaptı. Sunağa "YEHOVAH selamettir" ismini verdi. Sunak bugün de Aviezerliler'in Ofra Kenti'nde duruyor.

19-Mezmurlar-83-18 Senin adın YEHOVAH'dır. İnsanlar yalnız senin yeryüzüne egemen en yüce Rab olduğunu anlasınlar.

23-Yeşaya-12-2 İyi bilin ki Tanrı kurtuluşumuzdur. O’na güvenecek ve korkmayacağız. Çünkü RAB YEHOVAH gücüm ve ezgimdir. O benim kurtuluşum oldu.

23-Isaiah-26-4 RAB’be sonsuza dek güvenin, Çünkü RAB YEHOVAH sonsuz kudrettir. 

"Yehovah" yani "Ya Hu" / "Ya Huve" ifadeleri esas itibarıyla "Rab" ( Yetiştirici ) kelimesi gibi Allah'ın isimlerinden birisini temsil eden zamir nitelikli birleşik kelimelerdir. Kur'an'da "İsmullah" ( Allah'ın ismi ) kavramı şu ayetlerde geçmektedir.

1/1 - Bİ İSMİLLAHİR RAHMAN İR RAHİM ( RAHMAN, RAHİM ALLAH'IN İSMİ İLE,)
11/41 - Ve kalerkebu fıha BİSMİLLAHİ mecraha ve mürsaha inne rabbi le ğafurun rahım ( Ve "İçine binin. Onun akışı da duruşu da ALLAH'IN İSMİYLEDİR. Kesinlikle Rab’bim affedendir merhametlidir." dedi. )

27/30 - İnnehu min süleymane ve innehu Bİ İSMİLLAHİR RAHMAN İR RAHİM ( Kesinlikle o Süleyman’ dandır. Kesinlikle o ŞEFKATLİ , MERHAMETLİ ALLAH'IN İSMİ İLEDİR. )

59/24 - Hüvallahül halikul bariül musavvirü LEHÜL ESMAÜL HÜSNA yüsebbihu lehu ma fis semavati vel ard ve hüvel azizül hakim ( Allah, o yaratan, var eden, düzenleyip şekil verendir. EB GÜZEL İSİMLER O'NADIR. Göklerde ne varsa ve yerde ne varsa, O' nu övgü sözleri ile överler. O yücedir hakimdir. )

Kur'an'da "Allah" kelimesi yerine "Rahman" kelimesinin kullanıldığı da görülmektedir. Kur'an'da 55. surenin ismi olan "Rahman" kelimesi aynı zamanda Kur'an'da da 55 kere tekrarlanmaktadır. 55 sayısının nümerolojik değeri "1" ( 5+5 = 10 ...1+0 = 1 ) olup bu sayı Allah'ın birliğini ve tekliğini simgelemektedir.

İsra suresinin 110. ayetinde inananların Allah'ı, "Allah" ismiyle de "Rahman" ismiyle de ve diğer güzel isimleri ( Rahim, Kadir, Vahid vb. ) ile de anabilecekleri bildirilmektedir.

17/110 - Kul İD'U ALLAHE EV İD'UR RAHMAN EYYEN MA TED'U FE LEHÜL ESMAÜL HÜSNA ve la techer bi salatike ve la tühafit biha vebteğı beyne zalike sebıla

( De ki: "ALLAH DİYE ÇAĞIRIN VEYA RAHMAN DİYE ÇAĞIRIN. HANGİSİ İLE ÇAĞIRIRSANIZ. GÜZEL İSİMLER O'NADIR. Duanla açığa çıkma, sesini yükseltme ve onunla gizlenme de. Bunların arasında bir yol ara." )

Dolayısıyla "Ya Hu / Ya Hüve" ( Ey O ) anlamını içeren zamir nitelikli "Yehovah" birleşik kelimesi de Allahü Teala'yı temsilen zikredilen isimlerden biri konumundadır. Bu minvalde herhangi bir topluluğun, Allah'ın isimlerinden birini seçmek ve bir ayetin* sübjektif yorumuna istinaden kendilerini "seçilmiş" addetmek suretiyle diğer inananlardan ayrışmaya çalışması, tıpkı "Yahudi, Nasıralı, Müslüman" misalinde olduğu gibi, birliği ( ünite, vahdet ) yani kolektif bilinç tesisini engelleyen ve geciktiren bir yaklaşımdır.

* Kendilerine Yehova'nın Şahitleri ismini veren grubun referans ayeti Tevrat'ın 23-Isaiah-43-10 kodlu ayetidir.

23-Isaiah-43-10 “TANIKLARIM SİZLERSİNİZ.” diyor Tanrı, “SEÇTİĞİM KULLAR SİZSİNİZ. Öyle ki beni tanıyıp bana güvenesiniz, Benim O olduğumu anlayasınız. Benden önce bir tanrı olmadı, Benden sonra da olmayacak.

Ancak bu ayette, "Tanıklar / Şahitler" kelimesiyle "inanan, doğrulayan ve Allah yolunda olan tüm inanan insanların" kastedildiği aşikardır.

Kur'an'ın aşağıdaki ayetlerinde de "tüm inananların şahitler" oldukları bildirilmektedir.

3/53 - Rabbena amenna bima enzelte vetteba'ner rasüle FEKTÜBNA MEAŞ ŞAHİDIN

( Rab’bimiz, o indirdiğine inandık ve resule tabi olduk. O halde, BİZİ ŞAHİTLERLE BİRLİKTE YAZ. )

3/140 - İn yemsesküm karhun fe kad messel kavme karhun mislüh ve tilkel eyyamü nüdavilüha beynen nas ve li YA'LEMELLAHÜLLEZİNE AMENU VE YETTEHİZE MİNKÜM ŞÜHEDA vallahü la yühıbbüz zalimın

( Eğer size zorluk sıkıntı dokunursa, o kavime de onun aynısı gibi zorluk sıkıntı dokunmuştu. İnsanlar arasında aralıksız devam ettirdiğimiz bu günler, ALLAH'IN O İNANANLARI BİLMESİ VE SİZLERDEN ŞAHİTLER EDİNMESİ İÇİNDİR. Allah zalimleri sevmez. )

5/8 - YA EYYÜHELLEZİNE AMENU KUNU KAVVAMİNE LİLLAHİ ŞÜHEDAE bil kıstı ve la yecrimenneküm şeneanü kavmin ala en la ta'dilu ı'dilu hüve akrabü lit takva vettekullah innellahe habırun bima ta'melun

( EY O İNANANLAR ALLAH İÇİN ADALETİ KORUYAN GÖZETEN ŞAHİTLER OLUNUZ. Bir kavime olan kininiz, size adil olmamayı icra ettirmesin. Adil olun, o sakınmaya daha yakındır. Allah’tan sakının, kesinlikle Allah ne yaptığınızdan haberdardır. )

Benzer durum "Halife" ( Sonradan gelen ) kelimesi için de söz konusudur. Allahü Teala, Kur'an'da yer alan "Halaife" ( Halifeler ) kelimesiyle, dini kaim kılacak tüm inananları kastetmekte olup, inananlar arasında bireysel veya grupsal herhangi bir ayrışımı bildirmemektedir. Ancak maalesef bugün "Halifelik" kavramına, bir kavime hatta bir şahısa bahşedilen ilahi bir makam anlamı yüklenmektedir.

6/165 - Ve hüvellezi CEALEKÜM HALAİFEL ERDI ve rafea ba'daküm fevka ba'dın deracatin li yeblüveküm fı ma ataküm inne rabbeke serıul ıkabi ve innehu le ğafurun rahim

( Ve SİZİ YERİN HALİFELERİ KILAN ve size o verdikleri ile sizi sınamak için, bazınızı bazınıza derecelerle üstün kılan O'dur. Kesinlikle Rab’bin azabı hızlı olandır. Kesinlikle O affedendir merhametlidir. )

Aşağıdaki Kur'an ayetlerinde, tek din olan Allah inancında yani O'na teslimiyet ( islam ) hususunda ayrışmamak ve gruplara ayrılmamak gerektiği öğütlenmektedir.

2/27 - Ellezine yenkudune ahdellahi min ba'di mısakıh ve yaktaune ma emerallahü bihı en yusale ve yüfsidune fil ard ülaike hümül hasirun

( O verdikleri sözleri sonrasında Allah’a olan ahdini bozanlar ve Allah’ ın birleştirilmesini emrettiğini kesip ayıranlar ve yerde bozgun yapanlar, işte onlar hasarlananlardır. )

3/103 - Va'tesumu bi hablillahi cemıan ve la teferraku vezküru nı'metellahi aleyküm iz küntüm a'daen fe ellefe beyne kulubiküm fe asbahtüm bi nı'metihı ıhvana ve küntüm ala şefahufratin minen nari fe enkazeküm minha kezalike yübeyyinüllahü leküm ayatihı lealleküm tehtedun

( Ve Allah’ ın ipine topluca sarılıp bağlanın. Ayrışmayın ve Allah’ ın üzerinize olan nimetini hatırlayın. Zamanında düşman olmuştunuz da kalplerinizin arasını birleştirdi. O’nun nimeti ile kardeşler oldunuz. Ateşten çukurun üzerindeydiniz de sizi oradan kurtardı. İşte Allah ayetlerini size böyle açıklar. Umulur ki yönlenirsiniz. )


6/159 - İnnellezine ferreku dınehüm ve kanu şiyean leste minhüm fı şey' innema emruhüm ilellahi sümme yünebbiühüm bima kanu yef'alun

( O dinlerini ayıranlar ve gruplar, bölükler olanlar, onlardan sana asla bir şey yoktur. Kesinlikle onların işi Allah’a kalmıştır. Sonra onlara o yaptıklarını haber verir. )




18 Kasım 2020 Çarşamba

Sosyopsikolojik dejenerasyon tasviri

İncil'in aşağıdaki ayetleri içinde bulunulan döngü sonu sürecindeki sosyopsikolojik dejenerasyonu tasvir eder niteliktedir.

45 Romalılar 3-10 Yazılmış olduğu gibi: "Doğru kimse yok, tek kişi bile yok.

45 Romalılar 3-11 Anlayan kimse yok, Tanrı'yı arayan yok. 

45 Romalılar 3-12 Hepsi saptı, Tümü yararsız oldu. İyilik eden yok, tek kişi bile!"

45 Romalılar 3-13 "Ağızları açık birer mezardır. Dilleriyle aldatırlar." "Engerek zehiri var dudaklarının altında."

45 Romalılar 3-14"Ağızları lanet ve acı sözle doludur." 

45 Romalılar 3-15 "Ayakları kan dökmeye seğirtir.

45 Romans 3-16 Yıkım ve dert var yollarında.  

45 Romans 3-17 Esenlik yolunu da bilmezler." 

45 Romans 3-18 "Tanrı korkusu yoktur onlarda."

Coronavirus ve 11 ritüeli ( devam 1 ) 

Coronavirus pandemisinin 2. dalgasındaki yüksek vaka sayıları nedeniyle 18.11.2020 tarihinde ( bugün ) yayımlanan bir genelgeyle yeni tedbir kararları açıklanmıştır.

Genelgenin yayımlanma günü 18.11 olup bu sayılar 9/11 ve 11 nümerolojisiyle yine uyum arzetmektedir.

1+8+1+1 = 11

1+8 = 9 ve 11 ... 9/11

1.11.2020 tarihindeki günlük ölüm adedi de "74" olarak açıklanmıştır. ( 7+4 = 11 )

Ayrıca bkz.

https://kuranilmi.blogspot.com/2020/05/coronavirus-ve-11-ritueli.html

16 Kasım 2020 Pazartesi

Sentetik bedenli potansiyel Putlar

Türkçede yer alan "Put" kelimesi Soğdcadaki "But, Buda, Buda heykeli" sözcüğünden alıntıdır. "But" kelimesi "Uyanık, Bilinç sahibi, Ermiş" anlamlarına gelmektedir. "Put", doğada yer alan veya insan yapımı olarak tezahür etmiş olan ve ilahi anlamlar yüklenmek suretiyle insanlar tarafından kutsal addedilen ve tapılan olguların genel ismidir. ( İngilizcede yer alan "Put" ( Koymak ) fiilinin de anlamsal ilişkisi olması kuvvetle muhtemeldir. Zira tarih boyunca put olarak anılan nesneler insanların tapınmaları için belirli noktalara "konmuş" ve sergilenmiştir. )

"Put" kelimesi Kur'an'da "Sanem" ve "Vesen" ( Çoğulları "Asnam" ve "Evsan" ) kelimeleriyle ifade edilmektedir. 

6/74 - Ve iz kale ibrahımü li ebıhi azera e tettehızü ASNAMEN aliheh innı erake ve kavmeke fı dalalin mübın ( Ve zamanında İbrahim, babası Azer'e "Sen PUTLARI ilah mı ediniyorsun? Kesinlikle ben seni ve kavmini apaçık sapıklık içinde görüyorum." dedi. )

7/138 - Ve cavezna bi benı israilel bahra fe etev ala kavmin ya'küfune ala ASNAMİN lehüm kalu ya musec'an lena ilahen kema lehüm aliheh kale inneküm kavmün techelun ( Ve İsrailoğullarını denizden geçirdik de kendilerine mahsus PUTLARA kullukta sebatkar bir kavime vardılar. "Ey Musa, sen de bize onların ilahları gibi ilah getir." dediler. "Kesinlikle siz cahillik eden kavimsiniz." dedi. )

14/35 - Ve iz kale ibrahımü rabbic'al hazel belede aminen vecnübnı ve beniyye en na'büdel ASNAM ( Ve zamanında İbrahim "Rab’bim işte şu beldeyi güvenli kıl. Beni ve oğullarımı PUTLARA kulluk etmekten uzak tut." dedi. )

21/57 - Ve tellahi le ekıdenne asnameküm ba'de en tüvellu müdbirın ( “Ve Allah içindir ki, arkanızı dönerek gitmenizin ardından putlarınıza kesinlikle hile yapıp tuzak kuracağım." )

22/30 - Zalike ve men yüazzım hurumatillahi fe hüve hayrul lehu ında rabbih ve ühıllet lekümül en'amü illa ma yütla aleyküm fectenibür ricse minel EVSANİ vectenibu kavlez zur ( İşte böyle. Kim Allah' ın haram kıldıklarına saygı gösterirse, artık o Rab’binin indinde ona daha hayırlıdır. O üzerinize okunanların haricindeki hayvanlar size helal kılınmıştır. Artık, pis PUTLARDAN kaçının. Asılsız, yalan sözden kaçının. )

26/71 - Kalu na'büdü ASNAMEN fe nezallü leha akifın ( "PUTLARA kulluk ediyoruz. Onlara sebatkarca meyleder eğiliriz." dediler. ) 

29/17 - İnnema ta'büdune min dunillahi EVSANEN ve tahlükune ifka innellezine ta'büdune min dunillahi la yemlikune leküm rizkan febteğu ındellahir rizka va'büduhü veşküru leh ileyhi türceun ( O Allah’tan başka kulluk ettikleriniz kesinlikle PUTLARDIR. Uydurma yaratıyorsunuz. Kesinlikle o Allah’tan başka kulluk ettikleriniz, size rızık olarak malik olup hükmedemezler. O halde, rızıkı Allah' ın indinde arayın. O'na kulluk edin ve O'na şükredin. O'na döndürülürsünüz.  )

29/25 - Ve kale innemettehaztüm min dunillahi EVSANEN meveddete beyniküm fil hayatid dünya sümme yevmel kıyameti yekfüru ba'duküm bi ba'dın ve yel'anü ba'duküm ba'dan ve me'vakümün naru ve ma leküm min nasırın  ( Ve "Dünya hayatında aranızda dostluk, sevgi olsun diye, kesinlikle Allah’tan başka PUTLAR edindiniz. Sonra ayağa kalkış gününde bazınız bazınızı inkar eder ve bazınız bazınızı lanetler. Varış yeriniz ateştir. Size yardımcı yoktur. )

37/95 - Kale e ta'büdune ma tenhıtun ( "O yonttuklarınıza mı kulluk ediyorsunuz?" dedi. )

37/96 - Vallahü halekaküm ve ma ta'melun ( Ve sizi ve o yaptıklarınızı Allah yarattı. ) 

İçinde bulunduğumuz çağda, dijitalizmi din, yapay zekayı da ilah olarak telkin etme gayretleri gözlemlenmektedir. İlerleyen safhalarda "Sentetik bedenli yapay zeka robotların" yeni çağın putları olarak ortaya çıkma potansiyeli bulunmaktadır. ( Bu husus Matrix film serisinde de vurgulanmıştır. ) 

Ayrıca bkz.

https://kuranilmi.blogspot.com/2017/08/transhumanizm-aldatmacas.html

15 Kasım 2020 Pazar

Aşılama ve Kısırlık

"Agenda 21 Sürdürülebilir Gelişme" isimli proje kapsamında Dünya nüfusunun büyümesinin yavaşlatılmasının ve hatta nüfusun azaltmasının bulunduğu küreselciler tarafından konferanslarda doğrudan veya dolaylı olarak dile getirilmektedir.

"Aşılama", nüfusun azaltılması hedefi doğrultusunda bir metod olabilir mi? Örneğin aşılama yoluyla insanlar kısırlaştırılabilir mi?


İrlanda'nın Sovereign Independent gazetesi Haziran 2011 baskısının kapağında "Zorunlu aşılama yoluyla nüfus azaltma" ifadesine yer vermiştir.

Arapçada "Vak" kelimesi "Koruyan, Gözeten" anlamlarına gelmektedir. Batı dillerinde de "Vaccine" ( Vacc+ine ) kelimesi "Aşı" anlamında kullanılmaktadır. Etimolojik sözlüklerde "Vaccine" kelimesinin kökünün Latincedeki "Vacca" ( Sığır ) kelimesi olduğu ve Latince karşılığının "Sığırlardan" anlamına gelen "Vaccinus" kelimesi olduğu yer almaktadır. Ancak "Vacca" kelimesinin orijininin belirsiz olduğu da bildirilmektedir. 

"Vacca" ( İnek, Sığır ) kelimesinin İngilizce karşılığı "Cow", Almanca karşılığı ise "Kuh" kelimeleridir. Bu kelimelerdeki "CO" ve "KU" köklerinin "Korumak" anlamı içeren aşağıdaki kelimeler ile ilintisi bulunmakta gibidir. "Cow" kelimesinin de batınen "Korumada, Barınakta olan" anlamı olması ve dolayısıyla "Vaccine" kelimesinin de kök anlamının "Koruyucu" olması kuvvetle muhtemeldir.

Coward ( İng. ) = Korkak, Korunma ihtiyacı hisseden

Cover ( İng. ) = Örtmek, Korumak

Couvrir ( Fra. ) = Örtmek, Korumak

Couver / Couveuse ( Fra. ) = Kuluçkalamak, Korumaya yatmak / Kuluçkalık, Korumalık

Kovuk ( Tür. ) = Ağaç gövdesindeki koruyucu girinti, oyuk

Korumak / Korku ( Tür. ) 

Ku / Kı ( Ara. ) = Korumak

Ra'd suresinin 34. ve Mü'min suresinin 21. ayetlerinde "Vaccine" kelimesinin kökündeki "Vak" ( Koruyucu ) kelimesi yer almaktadır.

13/34 - Lehüm azabün fil hayatid dünya ve le azabül ahırati eşaak ve ma lehüm minellahi min VAK ( Onlara dünya hayatında azap vardır. Ahiret azabı daha meşakkatlidir ve onlara Allah’tan KORUYUCU da yoktur. ) 

40/21 - E ve lem yesıru fil erdı fe yenzuru keyfe kane akıbetüllezıne kanu min kablihim kanu hüm eşedde minhüm kuvveten ve asaran fil erdı fe ehazehümüllahü bi zünubihim ve ma kane lehüm minellahi min VAK ( Yerde gezmediler mi? Onlardan öncekilerin sonu nasıl oldu baksalar ya. Onlar yerde, kuvvetçe ve eserce onlardan daha şiddetli idiler. Böylece, günahlarından dolayı Allah onları yakaladı. Allah’tan onlara KORUYUCU, GÖZETİCİ olmadı. )

Tahrim suresinin 66/6 !! kodlu ayetinde "Ku" kök kelimesi yer almaktadır. ( Nefsin ateşten korunmasının öğütlendiği ayetin kodunun İncil'de şeytana atfedilen 666 sayısı le uyumlu olması dikkat çekmektedir. )

66/6 - Ya eyyühellezine amenu KU enfüseküm ve ehliküm naren vekudühen nasu vel hıcaretu aleyha melaiketun ğulazın şidadin la ya'sunallahe ma emerehüm ve yef'alune ma yu'merun ( Ey o inananlar, nefislerinizi ve ailenizi yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten KORUYUN. Onun üzerinde kaba şiddetli melekler vardır. Allah’a, onlara emrettiğine isyan etmezler. Ne emredildilirse yaparlar. )

Hicr suresinin 22. ayetindeki "Levakıha" kelimesi "Aşılayıcılar, Su yürütenler, Yağmur yağdıranlar" anlamında yer almaktadır. Bu kelimenin tekil hali "Lakıh" kelimesidir. 

15/22 - Ve erselner RİYAHA LEVAKIHA fe enzelna mines semai maen fe eskaynakümuh ve ma entüm lehu bi hazinın ( Ve RÜZGARLARI AŞILAYICILAR olarak gönderdik de gökten su indirip sizi onunla suladık. Siz ona hazneleyiciler değilsiniz. )

Tur suresinin 41. ayetinde inde "Rihal akim" ( Kısırlaştırıcı rüzgar ) ifadesi yer almaktadır.

51/41 - Ve fi adin iz erselna aleyhimur RİHAL AKİM ( Ve Ad hakkında. Zamanında onların üzerine KISIR RÜZGAR gönderdik. ) 

Yukarıdaki ayetlerde "Rüzgar" kelimesi hem "Aşı" hem de "Kısırlık" kelimesiyle ilintilendirilmiştir. Her bir ayetin elbetteki farklı farklı birçok anlam ve mesaj içermekte olduğu aşikar olmakla birlikte, anılan kelimelerin ilgili ayetlerdeki kullanımları çerçevesinde batıni ve dolaylı ilintilerinin ve ortak mesajlarının olması da kuvvetle muhtemeldir. Daha net bir deyişle "Aşı yoluyla kısırlaştırma" kavramına işaret ediliyor olması muhtemeldir.

Aşağıdaki aşı ve kısırlık konularına ilişkin bazı haber linkleri yer almaktadır. ( Afrika yerlileri üzerinde yıllardır aşı deneyleri yapıldığı iddiaları söz konusudur. )

https://www.sundayguardianlive.com/news/ethical-questions-surround-vaccine-reduce-fertility


https://www.youtube.com/watch?v=4PA_ZV6SSKo&ab_channel=KTNNewsKenya

( Raila Odinga: The government is injecting women with a vaccine that causes infertility. )

https://www.pop.org/whos-behind-the-program-to-sterilize-kenyan-women-without-their-consent/