28 Haziran 2019 Cuma

Herşey tersine dönmüş.


İşini yapan suçlu sayılıyor.
Hakkını arayan hapse atılıyor.
Doğruyu söyleyen enayi addediliyor, dışlanıyor.
Yalan söyleyen kayırılıyor, korunuyor.
Sadakat geçersiz, ihanet geçerli olmuş.
Liyakat umursanmazken, yakınlık ve ilişkiler dikkate alınıyor.
İnsanların “neyi bildiği” değil, “kimi tanıdığı” önemli olmuş.
Hile yapan, tuzak kuran “iş bilen” addediliyor.
Hırsız saygın oluyor, itibar görüyor.
Fakir suçlanıyor, zengin övülüyor.
Yardımseverlik enayilik olmuş.
Erkekler kadın gibi, kadınlar erkek gibi davranıyor. Eşcinsellik özendiriliyor.
Çocuklar yetişkin gibi olmuş çocukluklarını yaşayamıyor.
Kötü konuşma, saldırgan tavır ve küfretmek özgüven ve “cool” olma aracı olmuş.
Bireysel menfaat, her türlü değerin üzerine çıkmış hatta var olan tek değer olmuş.
Haberlerde iyiye, güzele dair hiçbir şey yok. Sadece cinayet, terör, tutuklama, soruşturma ve yalanlar...
Doktor iyileştirmiyor.
Öğretmen öğretmiyor.
Öğrenci öğrenmiyor.
Eşler birbirlerini sevmiyor.

“Herşey tersine dönmüş.” .... İşte bu durum, yeni döngü başlangıcı safhasına erişilebilmesi için döngü sonunda olması gereken dejenerasyon sürecini yansıtıyor. İlahi nizamda dejenerasyon ( soysuzlaşma ), rejenerasyon ( yeniden soylanma ) için temel koşuldur. Yeni döngünün başlayabilmesi için Allahü Teala tarafından takdir edilen bir süreçtir. Ancak aynı zamanda uyanışın, ayağa kalkışın ( kıyamet ) tezahür ettiği ve kolektif bilincin tesis edildiği bu süreçte, yukarıda bahsedilen durumların tam tersine yani Allah’ın doğru nizamına uygun anlayışa ve yaşam tarzına nail olmuş insanların da varlığı söz konusudur. İşte bu insanlar dejenerasyon / kıyamet ( ayağa kalkış ) süreci sonrasındaki Altın Çağ dünyasının mirasçıları olacak insanlardır.

“Tersine dönme” fenomeni Kur’an’da döngü sonundaki duruma ilişkin olarak zikredilmektedir.

4/88 - Fe ma leküm fil münafikıne fieteyni vallahü ERKESEHÜM bima kesebu e türıdune en tehdu men edallellah ve men yudlilillahü fe len tecide lehu sebıla ( O halde size ne oluyor da ikiyüzlüler hakkında iki topluluğa ayrılıyorsunuz. Allah o kazandığından dolayı onları TERSİNE DÖNDÜRÜR. O Allah’ ın saptırdığını yönlendirmeyi mi istersiniz? Ve Allah kimi saptırırsa artık ona yol bulamazsın. )

9/70 - E lem ye'tihim nebüllezıne min kablihim kavmi nuhın ve adin ve semude ve kavmi ibrahıme ve ashabi medyene vel MÜ’TEFİKAT etethüm rusülühüm bil beyyinat fe ma kanellahü li yazlimehüm ve lakin kanu enfüsehüm yazlimun ( Onlara onlardan öncekilerin haberi gelmedi mi? Nuh’ un kavminin, Ad’ ın, Semud’ un ve İbrahim’ in kavminin ve Medyen’ in sahiplerinin ve TERSİNE DÖNMÜŞLERİN. Resulleri onlara açık deliller verdi. Allah onlara zulmetmemekteydi ve lakin nefislerine zulmetmiş oldular. )*

*Ayette, “Tersine dönenlerin” döngü sonundaki akıbetleri hatırlatılmaktadır.

69/9 - Ve cae fir'avnu ve men kablehu vel MÜ’TEFİKATÜ bil hatıet ( Ve Firavun, ondan öncekiler ve TERSİNE DÖNMÜŞLER o hatayı getirdiler. )

Kur’an’da son “Mü’tefikat” ( Tersine Dönmüşler ) kavramı “69.” surede ( Hakka suresi ) geçmektedir. “69” sayısı “Yin Yang” sembolüne temel teşkil etmektedir. “6” sayısı Allah’ın ilahi nizamını ( kusursuz yaratışını ) sembolize ederken “9” sayısı ilahi nizamın bozulmasını, zıttını, “terse döndürülmesini” sembolize etmektedir. Bu nedenle “9” sayısı okült satanizmde önde gelen bir sayıdır. Ve son “Mü’tefikat” ( Tersine Dönmüşler ) kelimesinin 69. surenin “9”. ayetinde yer alması da bu açıdan önem arzetmektedir.

Fil Suresi ve Ganesha

İlahi kozmik bilgiler tüm kültürlerde farklı semboller veya kelimeler ile ifade edilse de özde bir bütünlüğü ve üniteyi teşkil etmektedirler.


Hinduizm de okült ezoterik yapısıyla önem arzetmektedir. Pagan olarak nitelenen satanik anlayış, ilahi varlıkların bilinçli ( kasıtlı ve kötü niyetli olarak ) veya bilinçsiz Allah ile muadil addedilmesi - haşa - sonucunda tezahür etmektedir. Bu hususa ilişkin Kur'an'da net ayetler yer almaktadır.

34/41 - Kalu sübhaneke ente veliyyüna min dunihim bel kanu ya'büdunel cinn ekseruhüm bihim mü'minun

( "Sen yücesin. Sen onlardan başka dostumuzsun. Bilakis cinlere kulluk etmekteydiler. Onların çoğunluğu onlara inanmışlardı." derler. )

3/80 - Ve la ye'müraküm en tettehızül melaikete ve nebiyyıne erbaba* e ye'müruküm bil küfri ba'de iz entüm müslimun

( Ve size, melekleri ve habercileri Rabler edinmenizi emretmez. Teslim olanlar olmanızdan sonra, size inkarı mı emreder? )

*Ayetteki “Erbaba” ( Rabler ) kelimesi özünde “Öğretmenler” anlamına gelmektedir. Varlıklar ilim seviyelerine göre elbette birbirlerinin öğretmeni, rabbi olabilirler. Ancak ayette ifade edilen Allahü Teala’ya muadil addedilen, O’nun yerine konan – haşa - varlıklardır.

Hinduizm’de yer alan ve “Yeni Başlangıçların”, “Engellerin Ortadan Kaldırılmasının” ( Portal açılması vesilesiyle farklı boyuta geçiş ) ve “Bilgeliğin” sembolü olan ve “Fil” figürü ile sembolize edilen “Ganesha” ile Kur’an’daki “Fil” suresi arasında anlamsal ve 11 nümerolojisine dayalı uyum gözlemlenmektedir.



“Ganesha” kelimesi “Gana” ( Çokluk, Topluluk ) ve “İsha” ( Lider, Öğretmen ) kelimelerinin birleşmesinden oluşmaktadır. Her iki kelime de Arapça’da yer almakta olup, “Gana” kelimesinin karşılığı “Gani”, “İsha” kelimesinin karşılığı ise “Iys / İsa” kelimesidir. “İsa” kelimesinin “Ganesha” kelimesinde yer alması da dikkat çekmektedir. “İsa / İsha” kelimesi “Olmak” anlamını da taşımaktadır. İngilizce’deki “Is”, Fransızca’daki “Suis” kelimeleri de “Is” kökündendir. Dolayısıyla “Ganesha” kelimesi “Gani Olan” ( Çok, bol olan ) anlamına da gelmektedir. Ayrıca "Kazanmak" anlamında olan İngilizce'deki "Gain" ve Fransızca'daki "Gagner" ( Kazanmak, Çoklamak ) kelimeleri de "Gan" kökünden türemiştir. ) ( "Ganesha" kelimesinin "Güneş" kelimesiyle olan fonetik benzerliği de dikkat çekmektedir. Zira Güneş de satanik paganizmde ilah addedilir. Ayrıca Türkçe'deki "Geniş" kelimesi de hem semantik, hem de fonetik açıdan "Gani" ve "Güneş" kelimeleriyle ilintilidir. )


Yukarıdaki görselde Ganesha’nın “11” bileşeni belirtilmiştir.

105/1 - E (1) lem (2) tera (3) keyfe (4) feale (5) rabbü (6) ke (7) bi (8) ashabi (9) el (10) FİL (11) ( Rab’bin FİL sahiplerini nasıl yaptı görmedin mi? )

105/2 - E lem yec'al keydehüm fı tadlil ( Onların hileli tuzaklarını sapmış ve boşa çıkmış kılmadı mı? )

105/3 - Ve ersele aleyhim tayran ebabil ( Ve onların üzerlerine ebabil kuşu sürüsü gönderdi. )

105/4 - Termıhim bi hıcaratin min siccil ( Onlara ateşte pişmiş çamur tuğlasından taşlar atıyorlardı. )

105/5 - Fe cealehüm ke asfin me'kul ( Böylece onları yenmiş taze ekin yaprağı gibi yaptı. )

Surede “Ashabı Fil” ( Fil Sahipleri ) olarak nitelenen topluluk, ilim üzerine sapan bir kitleyi temsil etmektedir. Dolayısıyla “Fil” kelimesine “kötü anlam” yüklenmemektedir. Benzer durum “İsrailoğulları” ifadesi için de geçerlidir. Kendilerine ilim verilmiştir ancak ilim üzerine sapmışlardır. Yani ilmi insanları birleştirici, toplumsal durumu iyileştirici amaçla değil ayrıştırıcı, kötüleştirici farklı amaçlar doğrultusunda kullanmışlardır.

- Fil suresi 105. sure olup, 5 ayetten oluşmaktadır. 1+0+5+1 = “11”
- Surenin ilk ayeti “11” kelimeden oluşmakta olup, ayetin son kelimesi olan “Fil” 11. kelimedir.
- Fil'in kromozom sayısı 56'dır. 56 sayısının nümerolojik değeri de 11 sayısını vermektedir. ( 5+6 = 11 )

Ayrıca “Fil” kelimesinin İngilizce ve Fransızca’da karşılığı “Elephant”, Almaca’da ise “Elefant” kelimesidir. “Elephant” kelimesinin telafuz itibarıyla “Eleven” ( Onbir ) kelimesine benzerlik arzetmesi dikkat çekmektedir. ( Evvelki bölümlerde incelendiği üzere “Eleven” kelimesi “El” ( Tanrı ) ve “Even” ( Eş ) kelimelerinden oluşmakta olup, okült satanizmde 11 sayısına negatif ve yanlış anlam yüklenerek Allah’tan yüce – haşa – olma gibi sapık bir kavram sembolize edilmektedir. Zira Allahü Teala’nın ilahi mühür sayısı 10’dur. )

"Yükseltmek" anlamına gelen İngilizce'deki "Elevate", Fransızca'daki "Elever" kelimeleri de "Elephant" kelimesiyle ilintili gibidir. Fil büyük ve boyu oldukça yüksek olan bir canlı olduğu için "Büyüklük, Yücelik, Yükselmişlik" anlamına gelen "Elephant" kelimesiyle tanımlanıyor olabilir. "Eleven" / "Elevant" ( Onbir ) kelimesi de bu kapsamda " Yükselten, Üst boyuta yükselten" anlamını taşımakta gibidir. "Eleven" kelimesinin kök kelimesi "İlah, Tanrı" anlamına gelen "El" kelimesidir. İlah, yüce/yüksek addedildiğinden "El+evate" kelimesi "Yüceltmek, Yükseltmek" anlamında kullanılmaktadır.

Ayrıca Arapça alfabesinin "1." harfi olan ELİF de "Eleven" kelimesine fonetik benzerliği ve "1" formuna benzer bir karakter ile sembolize edilmesi açısından dikkat çekmektedir.
Öte yandan, “Fil” kelimesi, Grekçe’de “Sevgi” anlamına gelen bir kelimedir. Batı dillerinde “Phil” ön eki olarak kelime oluşturmada kullanılmaktadır. ( Örnek : PHILosoph ( Phil = Sevgi, Soph = Bilgi ... Bilgiyi Seven / Filozof ), PHILanthrop ( İnsansever ) vb... )

26 Haziran 2019 Çarşamba

Meleklerin ve Ruh’un “İnmesi” ve “Çıkması”

İnsanları tekamüle yani Allah yoluna sevketmek, yönlendirmek, insanlara doğruyu ve doğru ilmi  gösterebilmek için Meleklerin ve Ruh’un sürekli olarak kaba madde alemiyle / boyutuyla ( Dünya ) etkileşim halinde oldukları “İnmek” ve “Çıkmak” fiilleriyle bildirilmektedir.

25/25 - Ve yevme teşekkakus semaü bil ğamami ve NÜZZİLEL MELAİKETÜ tenzıla ( Ve o gün gök, bulutlar ile yarılır ve MELEKLER aşamalı olarak İNERLER. )

41/30 - İnnellezine kalu rabbünellahü sümmestekamu TETENEZZELÜ aleyhimül MELAİKETÜ en la tehafu ve la tahzenu ve ebşiru bil cennetilletı küntüm tuadun ( Kesinlikle O "Rab’bimiz Allah' tır." diyenlere, sonra doğru olanlara, "Korkmayın ve hüzünlenmeyin. Vaad edilmiş olduğunuz cennet ile müjdelenip sevinin." diye onların üzerine MELEKLER İNERLER. )

70/4 – TA’RUCÜL MELAİKETU ver RUHU ileyhi fi yevmin kane mikdaruhu hamsine elfe senet ( MELEKLER ve RUH, miktarı ellibin sene olan bir günde O’na ÇIKARLAR. )

70/4 kodlu ayette yer alan “Ta’rucü” ( Çıkarlar ) fiili kaba madde aleminden ( Dünya ) üst alemlere ( plan, boyut, frekans ) seyri tanımlamaktadır. Ayet kodunda, portal açılması vesilesiyle üst boyuta geçişin nümerik sembolü oan 11 nümerolojisi de ( 7+0+4 = 11 ) bulunmaktadır.


Ayette ayrıca “50,000 sene = 1 Gün” ifadesiyle boyutlar arası zaman algısının ilgili varlıklar açısından farklı olmasına da ( İzafiyet ) vurgu yapılmaktadır. 

97/4 - TENEZZELÜL MELAİKETÜ ver RUHU fiha bi izni rabbihim min külli emr ( MELEKLER ve RUH, Rab’lerinin izni ile onun içinde* her işten İNERLER. )

*Kadir Gecesi ( Kur’an ilmi tesir frekanslarının iletildiği ( vahiy ) zaman dilimini tanımlayan ifade )

25 Haziran 2019 Salı

Necm suresindeki Melek ve Ruh mesajı

Kur'an'ın 53. suresi olan Necm ( Yıldız ) suresi, evvelki bölümlerde incelendiği üzere, "Vahiy", "Ahiret", "Yıldız", "Cennet", "Şi'ra" ( Sirius ), "Melek" kavramları açısından önem arzetmektedir.

Surenin numarasının 53 ( 5+3 = 8 ) olması, yine evvelce bahsedildiği üzere, yeni döngü başlangıcının , sonsuz döngünün ve Melek kavramının nümerik sembolü olan "8" sayısı açısndan da dikkat çekmektedir. ( Melek kelimesi Kur'an'da 88 kere tekralanmaktadır. )

Ayette, "Melek" kelimesi 2 kere geçmekte olup, ilgili ayet kodlarında "8" nümerolojisi göze çarpmaktadır. 

53/26 - Ve (1) kem (2) min (3) MELEKİN (4) fi (5) es (6) semavati (7) la (8) tuğni (9) şefaatu (10) hüm (11) şey'en (12) illa (13) min (14) ba'di (15) en (16) ye'zen (17) allahu (18) li (19) men (20) yeşau (21) ve (22) yerda (23) ( Ve Allah' ın dilediği ve razı olduğu kimseye izin vermesinden sonra olması haricinde göklerdeki nice melekin af için vesile olmaları fayda vermez. )

53/27 - İnne (1) ellezine (2) la (3) yu'minune (4) bi (5) el (6) ahırati (7) le (8) yusemmun (9) el (10) MELAİKET (11) tesmiyet (12) el (13) unsa (14) ( Kesinlikle o ahirete inanmayanlar, melekleri kadın isimleriyle isimlendiriyorlar. )

- Surede Melek kelimesinin ilk kez geçtiği ayet 53/26 kodlu ayettir. Bu ayetin kodunu oluşturan sayılar 88 ( Melek ) nümerolojisine işaret etmektedir. ( 53 ... 5+3 = "8"; 26 ... 2+6 = "8" )

Bu suredeki kelime adedini oluşturan sayılarla, ayet kodunu oluşturan sayıların toplamı da "21" sayısını vermektedir. ( 5+3+2+6+2+3 = 21 ) 21 sayısı Ruh kelimesinin nümerik sembolüdür. ( Ruh kelimesi Kur'an'da 21 kere tekrarlanır. )

Ayette "Şi'ra" ( Sirius ) kelimesinin geçtiği 53/49 kodlu ayette de "21" nümerolojisi bulunmaktadır. Ayetin kodunu oluşturan sayıların toplamı "21" sayısını vermektedir. ( 5+3+4+9 = 21 )

53/49 - Ve ennehu hüve rabbuş şi'ra ( Ve kesinlikle O, O Şira' nın da Rab’bidir. )

- Melek kelimesinin geçtiği iki ayetin ( 53/26, 53/27 )numaralarının toplamı da ( 26+27 = 53 ) 53 ( 5+3 = 8 ) sayısını vermektedir.

- Ayrıca sure numarası 53, iki ayetin numaralarının toplamı 53 ( 25+27 ) yanyana dikkate alındığında 8 ve 8 yani "88" nümerolojisi tezahür etmektedir.


-        Necm suresinde 62 ayet bulunmakta olup, sure numarası ve suredeki ayet adedi yanyana dikkate alındığında yine 8 ve 8 yani "88" nümerolojisi tezahür etmektedir.



24 Haziran 2019 Pazartesi

İbrahim'in soyundan olmak yeterli mi?

"İbrahim'in milletindeniz.", "İbrahim'in soyundanız." diyen ve bununla övünen ve kendisini farklı bir konumda addeden ancak inkar ve sapıklık batağına saplanmış bir çok cahil bulunmaktadır.  Zira belirli bir soydan olmak - ki islami kültürde İbrahim'in soyu sürekli zikredilir. - hiç kimseye bir ayrıcalık getirmemekte, hiç kimseyi farklı kılmamaktadır.

Konuya ilişkin İncil ve Kur'an ayetleri oldukça dikkat çekicidir.

Aşağıdaki İncil ayetlerinde, iman, teslimiyet ve bu yönde tutum davranış olmadan sadece “İbrahim’in soyundan olmanın” bir anlamı olduğu farklı misallerle vurgulanmaktadır.

40 Matta 3-7 Ne var ki, birçok Ferisi'yle Saduki'nin vaftiz olmak için kendisine geldiğini gören Yahya onlara şöyle seslendi: "EY ENGEREKLER SOYU! Gelecek gazaptan kaçmak için sizi kim uyardı? 

40 Matta 3-8 Bundan böyle tövbeye yaraşır meyveler verin. 

40 Matta 3-9 Kendi kendinize, 'BİZ İBRAHİM'İN SOYUNDANIZ.'' diye düşünmeyin. Ben size şunu söyleyeyim: Tanrı, İbrahim'e şu taşlardan da çocuk yaratabilir.

42 Luka 3-8 Bundan böyle tövbeye yaraşır meyveler verin! Kendi kendinize, 'Biz İbrahim'in soyundanız' demeye kalkmayın. Ben size şunu söyleyeyim: Tanrı, İbrahim'e şu taşlardan da çocuk yaratabilir.

43 Yuhanna 8-33 "BİZ İBRAHİM'İN SOYUNDANIZ." diye karşılık verdiler, "Hiçbir zaman kimseye kölelik etmedik. Nasıl oluyor da sen, 'Özgür olacaksınız' diyorsun?"

43 Yuhanna 8-34 İsa, "Size doğrusunu söyleyeyim, günah işleyen herkes günahın kölesidir" dedi.

45 Romalılar 4-16 Bu nedenle vaat, Tanrı'nın lütfuna dayanmak ve İbrahim'in bütün soyu için güvence altına alınmak üzere imana bağlı kılınmıştır. İbrahim'in soyu yalnız Kutsal Yasa'ya bağlı olanlar değil, aynı zamanda İbrahim'in imanına sahip olanlardır.

48 Galatyalılar 3-29 Eğer Mesih'e aitseniz, İbrahim'in soyundansınız, vaade göre de mirasçısınız.

Kur’an’daki Nisa suresinde de Allahü Teala “İbrahim’in soyunda bir çok zalimin bulunduğu” bilgisini İbrahim’e doğrudan vermektedir.

2/124 - Ve iz ibtela ibrahıme rabbühu bi kelimatin fe etemmehünn kale innı caılüke lin nasi imama kale ve MİN ZÜRRİYETI kale LA YENALÜ AHDİZ ZALİMIN ( Ve zamanında Rab’bi İbrahim’ i kelimeler ile sınadı. Böylece onları tamamladı. "Kesinlikle ben seni insanlar için önder kıldım." dedi. "Ve SOYUMDAN DA." dedi. "ZALİMLER AHDİME ERİŞEMEZLER." dedi. )

"Kapı çalana açılır."


Üst boyutlardaki Vazifeli Varlıklar ( Melekler ) ile iletişime geçilmek suretiyle bilgi almaya yönelik çalışmalar yapılması, bir başka deyişle dua seansları ( celse ) yapılması Kur'an'da ve İncil'de "İkili Yedi" ve “8” nümerolojisiyle bildirilmektedir. Bilindiği üzere “İkili Yedi” ( 7 x 11, 7 x 2, 7+7 ) kavramı düalite ve üst boyutlara açılan portali, 8 sayısı da yeni döngü başlangıcı ve Melek kavramlarının nümerik sembolleridir. )

40 Matta 7-7 "Dileyin, size verilecek; arayın, bulacaksınız; kapıyı çalın, size açılacaktır.

7/7 - Fe le nekussanne aleyhim bi ılmin ve ma künna ğaibın ( Kesinlikle onlara ilimle anlatacağız. Biz görünmeyenler, gizliler değiliz. )

"İkili Yedi" ( 77 ) nümerolojisi içeren yukarıdaki ayetlerde, Vazifeli Varlıkların, insanların kendileriyle temas kurmalarını beklemekte oldukları yönünde bilgi verilmekte gibidir.

Aşağıdaki ayetlerde de yine “İnsanın iletişim kurmak ve bilgi almak için talepte bulunmasına” istinaden etkileşimin gerçekleşebileceği “8” nümerolojisiyle bildirilmektedir.

2/186 - Ve iza seeleke ıbadı annı fe innı karıb ücıbü da'veted daı iza deani fel yestecıbu lı vel yü'minu bı leallehüm yarşüdun ( Ve kullarım sana benden sual ettiklerinde kesinlikle ben yakınımdır. Beni çağırdıklarında çağıranın çağrısını kabul ederim. O halde beni kabul etsinler ve bana inansınlar. Umulur ki onlar doğru olurlar. )

8/9 - İz (1) testeğıysune (2) rabbe (3) küm (4) fe (5) istecabe (6) leküm (7) en (8) nı (9) mümiddü (10) küm (11) bi (12) elfin (13) min (14) el (15) melaiketi (16) mürdifın (17) ( Zamanında Rab’binizden yardım istediniz de size cevap verip kabul etti. "Kesinlikle ben ardarda bin melek ile size yardım ediyorum." )

-        2/186 kodlu ayetin kodunun nümerolojik değeri “8” sayısını vermektedir. ( 2+1+8+6 = 17 ... 1+7 = “8” )
-        8/9 kodlu ayetin kodunun nümerolojik değeri de “8” sayısını vermektedir. ( 8+9 = 17 ... 1+7 = “8” )
Ayrıca 8/9 kodlu ayette “17” kelime bulunmaktadır. ( 1+7 = 8 )

“17” sayısı üzerinden 8 nümerolojisi tezahürü 7 sayısna da dikkat çekmektedir.

23 Haziran 2019 Pazar

Vicdanın hesap görücün olacak.

Yevmel Kıyameh ( Kıyamet ( Ayağa Kalkış ) Günü* ) olarak bilinen süreç, evvelki bölümlerde de zikredildiği üzere, kolektif bilincin yükselmesine paralel olarak varlıklarda idrak seviyesinin de yükseldiği süreçtir.

( * Kur'an'da 1 gün = 1000 yıl olarak zikredilir. )

Yükselen idrak seviyesi, vicdan mekanizmasını da aktive etmekte ve insanların farkındalıklarının, duyarlılıklarının, kalbi hissiyatlarının artmasına vesile olmaktadır. Kıyamet Günü, Kur'an'da "Yevmel Hısab" ( Hesap Günü ), Yevmel Fasl ( Ayrışım Günü ) gibi eş kavramlarla da tanımlanmaktadır. "Ayrışım Günü" kavramı doğrunun yanlıştan, gerçeğin batıldan kesin şekilde ayrışmasını ve tüm sırların açığa çıkmasını* tanımlamaktadır. "Hesap Günü" kavramı ise vicdan** mekanizmasının aktivasyonunu en net şekilde tanımlayan kavramdır. Zira, bu dönemde bireyler o ana kadarki düşünce, tutum, davranış ve eylemlerinin niteliğini idrak edecek ve bu niteliklerin ( iyi / kötü ) yansıması olacak bir ruh hali ( psikoloji ) sürecine gireceklerdir. Bu süreçte, huzur ve ferahlık olacağı gibi, azab ve buhran da olacaktır. Bir başka deyişle bireyler kendi hesaplarını kendileri soracaklardır. Bu husus Kur'an'da İsra suresinin 14. ayetinde bildirilmektedir.

17/14 - İkra' kitabek kefa bi nefsikel yevme aleyke hasıba ( Kitabını oku. O gün nefsin, hesap görücü olarak sana yeter. )

Dikkat edilecek olursa ayet "Kitabını oku." cümlesiyle başlamaktadır. Bunun sebebi, Kıyamet Günü'nde azaptan kurtulmanın yolunun Kur'an'ı anlayarak ve içselleştirerek okumak suretiyle gerçeklerin farkına varabilmek, doğruyu yanlıştan ayırt edebilecek bir idrak seviyesine yükselerek düşünce, tutum ve davranışlarını temizleyebilmekten ve "iyi varlık" niteliğini kazanmaktan geçmesidir.

*86/9 - Yevme tübles serair ( O gün sırlar ortaya çıkarılır. )

**"Doğru ile yanlışı ayırt etmeyi ve doğruya yönlenmeyi sağlayan öz bilinç" anlamına gelen "Vicdan" kelimesi köken olarak "Vecd / Vicd" ( Bulmak ) kelimesinden türemiş olup "Bulma / Bulgu / Bulunç" anlamını taşır.

Vicdan kelimesinin batı dillerindeki karşılığı da "Bilinç" anlamını içeren aşağıdaki kelimelerdir.

Conscience ( Fra. / İng. )
Gewissen ( Alm. )

Dolayısıyla Vicdan kelimesi esas itibarıyla "Bilgi / Bulgu" anlamını taşımaktadır. 








Zülkarneyn ve 11

"Zülkarneyn" ismi "Za ( sahip ) + El ( Ön Ek ) + Karn ( Boynuz, Nesil, Zaman ) + Eyni ( İki ) ... "İki Boynuzlu" / "İki Nesilli" / "İki Zamanlı"* anlamlarına gelmektedir. Kur'an'da Zülkarneyn'in, insanları, dünyada fesad çıkarmak için alt boyuttan gelen varlıklar olan Ye'cuc ve Me'cuc'dan "SED" oluşturmak suretiyle kurtardığı bildirilmektedir. ( * Kozmik planda zaman - mekan yolculuğu yapan )

18/83 - Ve yes'eluneke an ZİL KARNEYN kul seetlu aleyküm minhü zikra ( Ve sana ZÜLKARNEYN'den, iki boynuzludan sual ediyorlar. De ki: "Size ondan hatırlatma okuyacağım." )

18/86 - Hatta iza belağa mağribeş şemsi vecedeha tağrubü fı aynin hamietin ve vecede ındeha kavma kulna ya ZEL KARNEYNİ imma en tüazzibe ve imma en tettehıze fıhim husna ( Nihayet Güneş’in battığı yere vardığında*, onu kara balçık pınarı içinde batarken buldu. Onun indinde kavim buldu. "Ey ZÜLKARNEYN, iki boynuzlu, ya azap edersin ve ya da onlar hakkında güzellik edinirsin." dedik. )

18/94 - Kalu ya ZEL KARNEYNİ inne ye'cuce ve me'cuce müfsidune fil erdı fe hel nec'alü leke harcen ala en tec'ale beynena ve beynehüm SEDDA ( Ey ZÜLKARNEYN, iki boynuzlu, Yecuc ve Mecuc kesinlikle yerde bozgunculardır. O halde, bizimle onlar arasına SED koyman üzere sana harac versek olur mu? dediler. )

Söz konusu "Sed" kuvvetle muhtemel farklı boyuta açılan bir "portali" sembolize etmektedir. ( İlahi nümerolojide portal 11 sayısı ile sembolize edilir. 11 sayısı ayrıca düalitenin ve döngünün de nümerik sembolüdür. ) Zülkarneyn vesilesiyle oluşturulan bu portal bir sınır teşkil ederek Ye'cuc ve Me'cuc'un fesad çıkarmasına imkan vermemektedir.

- Kur'an'da ilk Zülkarneyn kelimesinin geçtiği ayetin numarası 83'tür. 83 sayısının nümerolojik değeri 11 sayısını vermektedir. ( 8+3 = 11 )

- "Zülkarneyn" kelimesinin geçtiği ayetlerin numaralarının ( 83, 86, 94 ) toplamı 263 sayısını vermektedir. Bu sayının nümerolojik değeri de 11 sayısını vermektedir.

- "Zülkarneyn" kelimesi sadece 18. sure olan Kehf suresinde geçmektedir. Yukarıdaki hesaplama sure numarası da dikkate alınarak yapıldığında ise 281 sayısı elde edilmektedir. ( 263 + 18 = 281 ) Bu sayının da nümerolojik değeri 11 sayısını vermektedir.

- "Zülkarneyn" ( İki Boynuzlu ) kelimesinin kendisi de 11 sayısını sembolize eder niteliktedir. Zira "İki Boynuz" şekil itibarıyla 11 sayısına benzemektedir.

Öte yandan "Karneyn" ( İki Boynuz / İki Zaman) boyutlar arasında geçiş sağlayan, uzay zamanda açılan ve portal işlevi gören ve "Solucan Deliği" ( Worm Hole ) olarak adlandırılan "İki uçlu kara delike" de işaret etmektedir.

                                              
      İki Boynuz formundaki Solucan Deliği

* 18/86 kodlu ayette yer alan "Güneş’in battığı yer" kavramı, Orhun Türkleri'nin kitabelerindeki Bilge Kaan ile ilgili bölümde geçen "Güneşin battığı son millet" ifadesiyle ilintili gibi görünmektedir. Orhun Kitabeleri'nde de Bilge Kaan'ın milleti bozgundan kurtardığı, Tanrı bilincini ve refahı tesis ettiği yazılıdır.  

"Ben Türk Bilge Kağan; doğuda gün doğusuna, güneyde gün ortasına kadar, batıda gün batısına, kuzeyde gece ortasına kadar hep milletler bana bağlıdır. Bunca milleti hep düzene soktum, ilerlettim. Doğuya ordu sevk ettim. Bunca yerlere gittim

Tanrı (Tengri) yardım ettiği için milletime; gözle görülmeyen, kulakla işitilmeyen yerler kazandırdım. Tanrı buyruğu olduğu için, Devletli olduğum için size Kağan oldum. Tanrı yardım ettiği için dört yöndeki milleti derleyip topladım.

Ey Türk Milleti; Üstte gök çökmedikçe, altta yer delinmedikçe, ilini, töreni kim bozabilir? Ey Türk Milleti, titre ve kendine dön!
Gittiğim yerlerde güneşin kavurduğu, güneşin battığı son millete gittim. Onların arasında hüküm verdim. Sonra dünyanın öbür ucuna, güneşin doğduğu yere vardım. Orada bulduğum milleti boyunduruğum altına aldım. Birbirileriyle olan çekişmelerine son verdim. Ordumla Tengri buyruğu olarak adalet getirdim. Tengri buyruğu olarak bunları yaptım…"


Yukarıdaki bilgiler, devre sonunda dünyadaki dejenerasyonun Türk milleti sayesinde durdurulacağı ve rejenerasyonun yani Altın Çağ’ın da yine Türk milleti sayesinde başlatılacağı sezgisini oluşturur niteliktedir. 




Haberci Adedi ve Bir Döngülük Frekans 7

Adem ile başlayan ve 70,000 yıllık reenkarnasyon döngüsü içinde bir çok haberci vazifelendirilmiş olmasına rağmen Kur'an'da, aşağıda yer alan 25 adet habercinin ismi yer almaktadır.

Haberci       Frekans ( Kur'an'daki Tekrar Adedi )

Adem 25
Davud 16
Elyesa 2
Eyüp 4
Harun 20
Hud 7
İsa 25
İbrahim 69
İdris 2
İlyas 3
İshak 17
İsmail 12
Lut 27
Muhammed 4
Musa 136
Nuh 43
Salih 9
Süleyman 17
Şuayb 11
Yahya 5
Yakub 16
Yunus 4
Yusuf 27
Zekeriya 7
Zelkifl 2

Adem, Davud, Elyesa, Eyyüb, Harun, Hud, İsa, İbrahim, İdris, İlyas, İshak, İsmail, Lut, Muhammed, Musa, Nuh, Salih, Süleyman, Şüayb, Yahya, Ya'kub, Yunus, Yusuf, Zekeriyya, Zelkifl 

Kur'an'da geçen haberci ismi adedi olan 25 sayısı ( 2+5 = 7 ) ile bir döngülük frekansın nümerik sembolü olan "7" sayısı arasında doğrudan ilinti gözlemlenmektedir.

Ayrıca döngü içinde zaman açısından önemli aşamaları temsil eden habercilerin isimlerinin Kur'an'daki tekrar adetlerinde de 7 nümerolojisi gözlemlenmektedir.

Adem 25 kere ( 2+5 = 7 )
Nuh    43 kere ( 4+3 = 7 )
İsa      25 kere ( 2+5 = 7 )





21 Haziran 2019 Cuma

Zerre ve Zürriyet

“Zerre” kelimesi “Atom, Tohum” anlamına gelmekte olup, “Soy” anlamına gelen “Zürriyet” kelimesinin kökeni de “Zerre” kelimesine dayanmaktadır. “Zürriyet” kelimesi özünde “Tohumlanma / Tohumlama” anlamını taşımaktadır.

“Washington Üniversitesi mühendislerinin yapmış oldukları araştırmalara göre tipik bir insan hücresinde 10^14 adet atom yani 100,000,000,000,000 adet atom bulunmaktadır.”

https://www.thoughtco.com/how-many-atoms-in-human-cell-603882
https://www.factslides.com/i-3904


Kur’an’da ilk “Zerre” kelimesi Nisa suresinin 4/40 kodlu ayetinde 6. kelime olarak geçmektedir.

4/40 – İnne (1) allahe (2) la (3) yazlimü (4) miskale (5) ZERRAH (6) ve (7) in (8) tekü (9) haseneten (10) yüdaıf (11) ha (12) ve (13) yü'ti (14) min (15) ledün (16) hü (17) ecran (18) azıma (19) ( Kesinlikle Allah zerrelerin ağırlığı ölçüsünde dahi zulmetmez. Eğer iyilik olursa onu kat kat artırır ve indinden büyük ödül verir. )

- Ayet kodunu ( 4/40 ) oluşturan sayılar ile “Zerre” kelimesinin sıra numarasını oluşturan sayının ( 6 ) toplamı “14” sayısını vermektedir. İnsan hücresinde 10^14 adet atom bulunmaktadır.

- Ayette 19 kelime bulunmakta olup, 19 sayısının nümerolojik değeri “10” olmaktadır. ( 1+9 = 10 ) .... “10” ve “14” sayılarının bu şekilde tezahürü insan hücresindeki atom adediyle uyum sergilemektedir.

- Ayrıca ayetteki “Zerre” kelimesi 6. kelime olup, 10^14 ifadesindeki sayıların toplamı da “6” sayısını vermektedir. ( 1+1+4 = 6 )


Kur’an’da ilk “Zürriyet” kelimesi Bakara suresinin 2/124 kodlu ayetinde geçmektedir.

2/124 - Ve (1) iz (2) ibtela (3) ibrahıme (4) rabbü (5) hu (6) bi (7) kelimatin (8) fe (9) etemme (10) hünn (11) kale (12) in (13) nı (14) caılü (15) ke (16) li (17) en (18) nasi (19) imama (20) kale (21) ve (22) min (23) zürriyyet (24) ı (25) kale (26) la (27) yenalü (28) ahd (29) i (30) ez (31) zalimın (32) ( Ve zamanında Rab’bi İbrahim’ i kelimeler ile sınadı. Böylece onları tamamladı. "Kesinlikle ben seni insanlar için önder kıldım." dedi. "Ve soyumdan da." dedi. "Zalimler ahdime erişemezler." dedi. )

- Ayetin kodunu ( 2/124 ) ve ayetteki kelime adedini ( 32 ) oluşturan sayıların toplamı “14” sayısnı vermektedir. ( 2+1+2+4+3+2 = 14 )

- Ayetteki “Zürriyet” kelimesi 24. kelime olup, bu sayının nümerolojik değeri 6 sayısını vermektedir. ( 2+4 = 6 ) 10^14 ifadesindeki sayıların toplamı da “6” sayısını vermektedir.

- Zerre kelimesi Kur’an’da 6 kere tekrarlanmaktadır. 10^14 ifadesindeki sayıların toplamı da “6” sayısını vermektedir.

                         

“Altı günde yaratış” kavramı da bu kapsamda önem arzetmektedir. Zira bu kavramın ilk kez geçtiği ayette de “6” ve “14” nümerolojis bulunmaktadır.

7/54 - İNNE (1) RABBE (2) KÜM (3) ALLAHÜ (4) ELLEZI (5) HALEKA (6) ES (7) SEMAVATİ (8) VE (9) EL (10) ERDA (11) FI (12) SİTTETİ (13) EYYAMİN (14) sümme (15) isteva (16) ala (17) el (18) arşi (19) yuğşi (20) el (21) leyle (22) en (23) nehara (24) yatlübü (25) hu (26) hasısen (27) ve (28) eş (29) şemse (30) ve (31) el (32) kamera (33) ve (34) en (35) nücume (36) müsehharatin (37) bi (38) emri (39) h (40) e (41) la (42) lehü (43) el (44) halku (45) ve (46) el (47) emr (48) tebarake (49) allahü (50) rabbü (51) el (52) alemın (53)

( KESİNLİKLE RAB’BİNİZ ALLAH, GÖKLERİ VE YERİ ALTI GÜNDE YARATTI. Sonra arş, taht üzerine seviyelendi. O, geceyi onu durmadan kovalayan gündüze bürüyüp örter. Güneş, Ay ve yıldızlar emrine amadedirler. İyi bilin ki yaratma ve emir O’nundur. Alemlerin Rab’bi Allah yücedir. )

-        “Altı günde yaratış”tan bahsedilen ilk cümlede “14” kelime bulunmaktadır. Madde alemi olan kainattaki yaratılışın atomlardan oluştuğu bilinmektedir.

-        7/54 kodlu ayetin kodunu oluşturan sayılarla ayetteki kelime adedini ifade eden sayının ( 53 ) toplamının nümerolojik değeri de “6” sayısını vermektedir. ( 7+5+4+5+3 = 24 ... 2+4 = “6” )

- Zürriyet kelimesi 19 farklı surede geçmektedir. 19 sayısının nümerolojik değeri “1” ( 1+9 = 10 ...1+0 = 1 ) olup, 100,000,000,000,000 sayısının nümerolojik değerine eşittir.

20 Haziran 2019 Perşembe

Kur'an'a yaklaşım

Kur'an'ın içerdiği yaratılış kodlarını ve kevni bilgileri idrak edip yorumlayabilmek ve Kur’an’ı anlayabilmek için gerekli olan yaklaşıma ilişkin bazı önemli hususlar aşağıda belirtilmiştir.

Kur'an yani “Okuma” ;

- Bazı ilim yoksunlarının dediği gibi "1400 yıl evvel bir Arab'ın yazdığı kitap” değildir.

- Yaratılıştan itibaren, vahiy yoluyla habercilere iletilen tüm kozmik bilgilerin sayısal bir düzene göre konsolide edilmiş ve derlenmiş halidir. 

- Zamandan münezzehtir. Bir başka deyişle belirli bir zamana ilişkin bilgileri değil tüm zamanlara ilişkin bilgileri içerir. ( Zaman kavramının gerçekte olmadığının da hatırlanması gerekir. )

- Tüm yaratılışın yazılım kodlarını, kader mekanizmasının bilgilerini içeren ve Ümmül Kitab ( Ana Kitap ) veya spiritüalizmde Akaşa Kayıtları olarak bilinen kaynağın bir parçasıdır.

- Madde Alemine ( Kainat ) ve Ruh Alemine ilişkin bilgileri içerir. Ruh Alemi konusunda içerdiği bilgiler madde alemi olan kainattaki varlıklarda ancak sezgi oluşturacak seviyededir. Zira madde alemi varlıkları henüz Ruh Alemini idrak edebilecek tekamül seviyesinde değillerdir.

- Birbirini takip eden ayetler arasında anlam ilişkisi olsa da özünde her ayet kendi içinde ayrı ve derin anlam da içerir.

- Yaratılışa ilişkin her konu ayetlerde ayrıntılandırılmıştır.

- Bir hikaye, antoloji veya biyografi kitabı değildir.

- Sure, ayet numaraları ve ayetlerdeki kelime adedi bazında kodlanmış ve belirli bir nümeroloji esasına göre düzenlenmiş ilahi ve kozmik bir kaynaktır.

- Ayet kodları, ayetlerdeki kelimeler ve kelime adetleri semantik ve nümerolojik olarak bilimsel verileri içerir, bilimsel teorilere kaynak teşkil eder.

- Her kelimenin ve ayetin birden çok anlamı, mesajı ve sembolize ettiği kavramlar bulunmaktadır.

- Arapça metin üzerinden anlayarak okunmalıdır. Bu kapsamda daha kolay olabilmesi için Latin alfabesi ile yazılmış Arapça metin kullanılabilir. Osmanlıca sözlük vasıtasıyla Kur’an kelimeleri çok kısa sürede öğrenilebilir. Zira çoğu kelime zaten Türkçe’de kullanılmaktadır.

- Bir adetler ve ritüeller kitabı değildir.

- Habercinin hayatının özeti veya biyografisi kitabı değildir.

- Allahü Teala’nın izniyle Vazifeli Varlıklar ( Melekler ) tarafından gönderilen tesirler vesilesiyle zihinde / kalpte beliren bilgi tireşimleri doğrultusunda oluşturulmuştur. Tıpkı Mozart’a, Einstein’a, Tesla’ya vb. gönderilen ve yaratış ve buluş yapma imkanı veren tesirler gibi...

- Mucizeler kitabı değil, gerçek kozmik bilgiler kitabıdır. ( Mucize yoktur, gerçek vardır. Varlıklar gerçekliğinden, varlığından haberdar olmadıkları olgular veya olaylar ile karşılaştıklarında onları “mucize” olarak tanımlarlar. )

- Açık anlamlı anlatımlar olduğu gibi, sembolik yani müteşabih ( benzetmeli ) anlatımlar da vardır. Sembolik anlam da içeren anlatımlardaki amaç, okuyanı düşündürmek, tespitler ve çıkarsamalar yapmasını sağlamak ve böylelikle bilgileri daha iyi özümsemesine vesile olmaktır. Kur’an başlı başına bir “okuma sınavıdır.”

- Bir çok kelime, kendi öz anlamının yanısıra farklı başka bir kelimeyi ve anlamı temsil edebilmektedir.

- Kitabın daha derinden anlaşılabilmesi için matematik, fen bilimleri, tıp, spiritüalizm, astroloji, astronomi gibi konularda temel bilgilere sahip olmak fayda sağlamaktadır.

- Doğruluk, iyilik, feragat, hayır, birlik ve sevgi rehberidir. Kısacası tekamül liyakatine erişebilmek için benimsenmesi gereken yaşam modeline yönlendiren öğretici bir kaynaktır.

- Zemmile sarılıp put gibi duvara asılmak için değil, sevgiyle kalbe sarılıp sürekli okunmak için indirilmiştir.

- Roman veya hikaye kitabı yaklaşımıyla okunamaz. Her ayet ve her kelime, üzerinde derin düşünme, odaklanma ve yorumlama gerektirir. Kelimeler ve ayetler arasında sayısal ve anlamsal ilişkiler kurabilmeyi gerektirir. 

- Tek seferde değil, iyice anlaşılabilmesi ve kalbe yerleşebilmesi için aşamalı olarak indirilmiştir. Dolayısıyla ayet ayet, sure sure, aşamalı ve yavaş yavaş okunmalıdır. "Ben Kur'an'ı x kere okudum." cümlesi ilimden ve farkındalıktan uzak cahilce bir söylemdir. Kur'an'daki ilmi tamamen anlamaya kainattaki hiçbir varlığın var oluş süresi yetmez.

- Kur'an'da, bazı bilgilerin teşbih ve sembolizm vasıtasıyla verilmesinin sebebi de insanların akletmelerinin, düşünmelerinin ve anlamak için çaba sarfetmelerinin sağlanması ve bu sürecin de bir sınav niteliğinde olmasının temini içindir. Bu durum tıpkı bir okuldaki öğrencilerin eğitim sürecine benzetilebilir. 

- Sabah gün doğumu saatleri, dirilik ve dinginlik sebebiyle okuma için en uygun saatlerdir.

- Kur'an'da yaratılışa ilişkin her şey misallerle ve açık anlamlı ifadelerle anlatılmıştır.

- Her okumada yeni açılım sağlar, yeni anlamlar sezdirir ve yeni kapılar açar.

- Fiziksel ve ruhsal şifa enerjisi kaynağıdır. İlimde derinleşmiş olanlar, Allah’ın izni olması durumunda bu yönde uygulamalar dahi yapmaktadırlar.

- Madde bağlantısının kesilmesini ( madde prangasından kurtulmayı ) yani madde üzerinde hakimiyeti ve kontrolü sağlayacak olan kodları içerir.

- Haberciye ( Nebi ) özel indirilmemiş olup, tüm insanlığa indirilmiştir. Haberci sadece aktarma işlevi gören vazifeli bir varlık, bir kuldur.

- Kitaptaki “Ente” ( Sen ) zamiri tüm insanlığı, “Na / Nahnü” ( Biz ) zamiri de Vazifeli Varlıkları ( Yüksek İleri Gelenler / Meleül Ala ( Melekler Yüce Konseyi ) ifade etmektedir.

- Tevrat ve İncil’deki ve daha önceki kitaplardaki bilgileri de içeren tamamlayıcı, düzenleyici ve doğrulayıcı ilahi bir konsolidasyondur.

Kur'an'ın özellikleri Kur'an'da aşağıdaki ayetlerle bildirilmektedir.

2/2 - Zalikel kitabu la raybe fih hüden lil müttekin
( Bu, o hakkında şüphe olmayan, sakınanlar için yönlendirme olan kitaptır. )

7/145 - Ve ketebna lehu fil elvahı min külli şey'in mev'ızaten ve tefsıylen li külli şey' fe huzha bi kuvvetin ve'mür kavmeke ye'huzha bi ahseniha seürıküm daral fasikın
( Ve o levhalarda ona herşeyden nasihat ve herşey için ayrıntılar yazdık. O halde bunları kuvvetle tut ve kavmine de onu en güzeli ile tutmalarını emret. Size günahkarlar yurdunu göstereceğim. )

17/89 - Ve lekad sarrafna lin nasi fı hazel kur'ani min külli meselin fe eba ekserun nasi illa küfura
( Ve bu Kur'an' da insanlar için tüm misallerden, sözlerden sarfettik de insanların çoğunluğu ancak inkarda direttiler. )

78/29 - Ve külle şey'in ahsaynahü kitaben
( Ve kitapta olmak üzere herşeyi saydık.)

76/23 - İnna nahnü nezzelna aleykel kur'ane tenzilen
( Kesinlikle biz, Kur'an' ı senin üzerine bölüm  ölüm biz indirdik. )

44/58 - Fe innema yessernahü bi lisanike leallehüm yetezekkerun ( Böylece kesinlikle onu lisanınla kolaylaştırdık. Umulur ki hatırlarlar. )

73/20 - .......... fakreu ma teyessere minel kur'ani ......... ( .............. O halde size Kur'an' dan ne kolay gelirse okuyun. ........... )

17/78 - Ekımes salate li düluküş şemsi ila ğasekıl leyli ve kur'anel fecr inne kur'anel fecri kane meşhuda ( Güneş’in batışından gecenin karartısına kadar duaya kalk. Tanyeri ağarmasındaki şafak vakti okuması. Kesinlikle şafak vakti okuması şahit olunandır. )

6/7 - Ve lev nezzelna aleyke kitaben fı kırtasin fe lemessuhü bi eydıhim le kalellezine keferu in haza illa sıhrun mübın ( Ve şayet sana kağıtta yazı indirmiş olsak da ona elleriyle dokunsalar, o inkarcılar "Bu kesinlikle apaçık sihirdir." diyeceklerdir. )

11/1 - Elif lam ra kitabün uhkimet ayatühu sümme füssılet min ledün hakımin habır ( Elif lam ra. Ayetleri açık anlamlı kılınmış kitap. Sonra hakim ve haberdar olanın indinden ayrıntılandırılmıştır. )

3/7 - Hüvellezi enzele aleykel kitabe minhü ayatün muhkematün hünne ümmül kitabi ve üharu müteşabihat fe emmellezine fi kulubihim zeyğun fe yettebiune ma teşabehe minhübtiğael fitneti vebtiğae te'vılih ve ma ya'lemü te'vılehu illellah ver rasihune fil ılmi yekulune amenna bihı küllün min ındi rabbina ve ma yezzekkeru illa ülül elbab
( Kitabı sana indiren O'dur. Onda kitabın anası olan açık anlamlı, sağlam ayetler vardır. Diğerleri benzetmelidirler. Ama o kalplerinin içinde şüphe, vesvese, eğrilik, ayrılık olanlar, onlardan fitneyi aramak ve kendi yorumlarını aramak için o benzetilmiş olanlara tabi olurlar. Onun yorumunu Allah haricinde kimse bilmez. İlimde derinleşmiş olanlar "Ona inandık. Hepsi Rab’bimizin indindendir." derler. Akıl sahipleri haricindekiler hatırlamaz. )

35/31 - Vellezi evhayna ileyke minel kitabi hüvel hakku müsaddikan li ma beyne yedeyh innellahe bi ıbadihı le habırun besır
( Ve sana o kitaptan vahyettiğimiz, ondan öncekileri doğrulayıcı olarak gerçektir. Kesinlikle Allah kullarından haberdardır görendir. )

2/97 - Kul men kane adüvven li cibrıle fe innehu nezzelehu ala kalbike bi iznillahi müsaddikan li ma beyne yedeyhi ve hüden ve büşra lil mü'minın
( De ki: “Kim Cibril’ e düşman ise, inananlara müjde, yönlendirme ve ondan öncekileri doğrulayıcı olarak onu kalbinin üzerine Allah’ ın izni ile kesinlikle O indirdi." )

25/32 - Ve kalellezine keferu lev la nüzzile aleyhil kur'anü cümleten vahıdeh kezalike li nüsebbite bihı füadeke ve rattelnahü tertıla
( Ve o inkar edenler "Kur'an ona topluca, tek olarak indirilmeli değil miydi?" derler. Onu gönlüne işte böyle sabitlemek için, onu dura dura yavaş yavaş okuduk. )

26/192 - Ve innehu le tenzılü rabbil alemın ( Ve kesinlikle o alemlerin Rab’binin indirmesidir. )
26/193 - Nezele bihir ruhul emın ( Onu güvenilir ruh indirdi. )
26/194 - Ala kalbike li tekune minel münzirın ( Uyarıcılardan olman için senin kalbine, )
26/195 - Bi lisanin arabiyyin mübın ( Apaçık Arapça lisanı ile, )
26/196 - Ve innehu lefı zübüril evvelın ( Ve kesinlikle o evvelkilerin kitaplarında da vardı. )

41/3 - Kitabün fussılet ayatühu kur'anen arabiyyen li kavmin ya'lemun
( Bilen kavim için, ayetleri Arapça Kur'an olarak ayrıntılandırılmış kitap. )

6/126 - Ve haza sıratu rabbike müstekıma kad fessalnel ayati li kavmin yezzekkerun
( Ve bu Rab’binin doğru yoludur. Biz hatırlayan kavim için ayetleri ayrıntılandırdık. )








































































Down Sendromu ... Gerilik mi? Uyumsuzluk mu?

İnsan DNA'sında 23 kromozom çiftinden oluşan toplam 46 kromozom bulunmaktadır. 


21. sıradaki kromozom çifti yerine kromozom üçlüsü ( Triploid ) olması yani toplamda 47 kromozom olması durumunda "Down Sendromu" adı verilen bir fenomen tezahür etmektedir. Belirtilerini zihinsel olarak IQ ( Zeka ) seviyesi düşüklüğü, fiziksel olarak da çekik göz yapısı ile gösteren Down Sendromu'nun esas itibarıyla bir hastalık olmadığı belirtilmektedir. Zira mantıksal olarak bir geriliğin oluşabilmesi için bir eksikliğin olması beklenir. Kromozom adedinin fazla olması aslında daha gelişmiş olmayı gerektirirken neden “gerilik” oluşturmaktadır? Yoksa kromozom fazlalığı ( Poliploid ) sendromu üst boyuta ait süptil varlıkların kaba madde alemi olan Dünya’ya uyumsuzlukları nedeniyle oluşabilen bir durum mudur?

            
Down Sendromu arzeden DNA yapısında 21. sırada üç çift kromozom bulunur.

                                        
Çekik gözlere sahip Down Sendromlu bir çocuk

Yapılan araştırmalar bugüne kadar rastlanan en yüksek kromozom fazlalığı vakasının 92 kromozomun söz konusu olduğu Tetraploid ( Dörtlü Kromozom ) fenomeni olduğunu göstermektedir. Bu fenomenin, düşük vakalarındaki ceninlerin %1-2’sinde görüldüğü bildirilmektedir.

Yukarıdaki bilgiler incelendiğinde, portal açılmasıyla üst boyuta geçişin sembolü olan “11” nümerolojisinin tezahür ettiği görülmektedir. Down Sendromundaki 47 kromozom ve Tetraploid fenomenindeki 92 kromozom. ( 47 ... 4+7 = 11 ; 92 ... 9+2 = 11 ) ....

56. sure olan ( 5+6 = “11” ) ve döngü sonu ve sonrasındaki süreçte vuku bulacak olaylara ilişkin bilgi veren Vakia suresinin 7. ayeti, döngü sonunda yani Yarı Süptil boyuta geçiş öncesindeki Altın Çağ’da insanın DNA’sında gerçekleşecek bir değişimi 11 nümerolojisi destekli olarak haber mi vermektedir? Altın Çağ insanının gelişmiş metapsişik yeteneklere ( Telekinezi, Telepati, Çift Bedenleme, Durugörü, Levitasyon, Medyumluk, Şifacılık, Çok Dille Konuşma vb. ) haiz olacağı spiritüel kaynaklarda ve kitaplarda bildirilmektedir.

11 sayısnın portal açılmasıyla üst boyuta geçişi sembolize etmesi kapsamında Müzemmil suresinin 73/19 kodlu ayeti dikkat çekmektedir.

73/19 - İnne (1) hazi (2) hi (3) tezkiretun (4) fe (5) men (6) şae (7) ittehaze (8) ila (9) rabbi (10) hı (10) SEBİLEN (11) ( Kesinlikle işte o hatırlamadır. O halde dileyen kimse Rab’bine yol edinir. )

-        “Rab’be giden yol” kavramının yer aldığı 73/19 kodlu ayetin kodunda “11” nümerolojisi bulunmaktadır. 73 ... 7+3 = 10 ... “1” ; 19 ... 1+9 = 10 ... “1” ..... “11” )


-        73/19 kodlu ayette “11” kelime bulunmaktadır.





19 Haziran 2019 Çarşamba

Yedilerle verilen döngü sonu mesajları...

Sure ve ayet numaraları "7" nümerolojisi içeren aşağıdaki ayetlerin tümünde "Döngü sonuna" işaret edilmekte olması dikkat çekmektedir. ( Bilindiği üzere 7 sayısı bir döngülük frekansı ifade etmektedir. )

7/7 - Fe le nekussanne aleyhim bi ılmin ve ma künna ğaibın ( Kesinlikle onlara ilimle anlatacağız. Biz görünmeyenler, gizliler değiliz. ) *

*Ayetten önceki ayetlerde "Azabın gelişinden" bahsedilmekte olup, 7/7 kodlu ayette de döngü sonunda sırların açığa çıkması ve ilmin yayılması mesajı verilmektedir.

7/70 - Kalu e ci'tena li na'büdellahe vahdehu ve nezera ma kane ya'büdü abaüna FE'TİNA BİMA TEIDUNA in künte mines sadikın ( "Sen tek Allah’a  kulluk etmemiz ve babalarımızın kulluk ettiklerini bırakmamız için mi geldin? O halde, doğrulardan isen o BİZİ TEHDİT ETTİĞİNİ, BİZE VADD ETTİĞİNİ BİZE GETİR." dediler. )

7/77 - Fe akarun nakate ve atev an emri rabbihim ve kalu ya salihU'TİNA BİMA TEIDUNA in künte minel murselın ( Böylece dişi deveyi boğazladılar ve Rab’lerinin emrinin dışına çıktılar. "Ey Salih, eğer gönderilenlerdensen, O BİZİ TEHDİT ETTİĞİNİ, BİZE VAAD ETTİĞİNİ BİZE GETİR. " dediler. )

70/7 - Ve NERAHU KARİBEN ( Ve ONU* YAKIN GÖRÜRÜZ. )

* O = 70/1 kodlu ayette bildirilen "Vaki azab" ( Vuku bulacak azab / Döngü sonu vakaları )

77/7 - İnnema TU'ADUNE LE VAKI'UN ( Kesinlikle VAAD EDİLDİĞİNİZ VAKİ OLACAKTIR. )