31 Ekim 2021 Pazar

Ankh sembolü ( Hayat Anahtarı ve Hayat portalı )

Mısır mitolojisinin önemli sembollerinden olan "Ankh" sembolü "Hayat Anahtarı"  / "Hayat Portalı" olarak da bilinmektedir. "Ankh" kelimesinin kökeni Farsça'da "Kapı" anlamına gelen "Ank" kelimesidir. Bu çerçevede "Ankh" işareti, "Kapı" ve "Kapı Açılması"nı sembolize etmektedir. Bir başka deyişle "Ankh", farklı ve yeni boyutlara ( alemlere, planlara, frekanslara ) portal ( kapı ) açılmasını da simgelemektedir.  


Rölyefte kraliçe Nefertiti'ye Ankh sembolünü sunan sözde ilah Horus görülmektedir. Bu komposizyon, bir insan olan Nefertiti'ye ilahi yetenek bahşedilmesini sembolize etmektedir. 


Tapınak girişindeki obeliskte yer alan Ankh sembolü

"Ankh" sembolünün üst kısmındaki ters damla şekli vajinayı, alttaki dikit ise penisi sembolize etmektedir. Bu iki şeklin birleştiği noktadan yatay çizgi geçmesi ile oluşan şekil ise hayat bulmuş ve kollarını iki yana açmış insanı simgelemektedir. Bu durumda damla baş, dikit beden, yatay çizgi de kollar olmaktadır.

Mitolojide "İlahi varlık" olarak anılan karakterler esasen pozitif veya negatif frekanslı üst süptil boyut varlıklarıdır. Yani melekler veya cinlerdir. Horus, Set, Osiris, Isis vb. karakterlerin ellerinde "Ankh" sembolünü tutarken resmedilmeleri, onların sözde "diriltme ve öldürme" yetileri olduğuna işaret etmektedir. Sembole yüklenen bu anlam çerçevesinde Allah'a şirk koşulmakta olup, O'nun yarattığı varlıklar ilahlaştırılmaktadır.

Luxor tapınağında yer alan aşağıdaki rölyef ise ilginç bir sembolizm içermektedir.


Yukarıdaki rölyefte Horus ve Set'in ellerindeki kaplardan "Ankh" sembolü dökerek bir portal oluşturmaları ve açılan portalden de tanımlanamayan bir varlığın geldiği resmedilmiştir. Bu kompozisyon "cinlere portal açmak için insan kurban edilmesi" temalı satanik ritüeli tanımlamakta gibidir.

"Ankh" sembolü aynı zamanda Yunan alfabesindeki ilk harf olan "Alfa" ( Elif ) ile son harf olan "Omega"'nın birleşmesini de simgelemektedir. "Alfa" harfi erkekliğin, "Omega" harfi kadınlığın ikisinin birleşmesi ise "Yaşam"ın ifadesidir. Dolayısıyla "Ankh" sembolü bir düalite oluşturan eril ve dişil enerjinin birleşimini yani yaratışı simgelemektedir. "A" şekli eril, "Ω" şekli dişil enerjiyi temsil etmektedir. Yani şekil itibarıyla da "Phallus" ve "Uterus" tezahür etmektedir. Arapçadaki "Elif" harfi de sekil itibarıyla Phallus'a ve aynı zamanda da "1" rakamına benzemektedir ki bu da "ilk" kavramına işaret etmektedir. "Ankh" sembolü aynı zamanda "İlk" ve "Son" düalitesini de ( Alfa - Omega ) simgelemektedir.


Grek alfabesinin ilk harfi Ankh sembolünün alt kısmındaki şekile benzeyen "A" ( Alfa ) harfi, son harfi ise Ankh sembolünün üst kısmındaki şekile benzeyen "Ω" ( Omega ) harfidir.

İncil'in aşağıdaki ayetlerinde Rab, "Alfa" ve "Omega" harfleri ile teşbihen temsil edilmektedir. 

66 Vahiy 1-"8" VAR OLAN, VAR OLMUŞ* ve GELECEK OLAN, Her Şeye Gücü Yeten Rab Tanrı, "ALFA VE OMEGA BEN'İM" diyor.

66 Vahiy 21-6 Bana, "Tamam!" dedi, "ALFA VE OMEGA, İLK VE SON BEN'İM. Susayana YAŞAM SUYUNUN PINARINDAN karşılıksız SU VERECEĞİM.

Dolayısıyla "Ankh" sembolünün "Alfa" ve "Omega"yı simgelediği düşünüldüğünde, bu sembolü elinde tutma kompoziyonu ile üst süptil boyut varlıklarının açık bir şekilde Rab'be ortak koşulduğu müşahade edilebilmektedir. 

Omega harfi minüskül olarak ω şeklinde yazılmaktadır. Bu karakter yan yatmış 3 sayısına benzemektedir. Alfa ( Elif ) harfinin şekli olan "1" ve Omega harfinin şekli olan "3" düşünüldüğünde, Alfa ve Omega harfleriyle Allah kelimesinin Arapça yazılışının ortaya çıktığı görülür.


"Ankebut" ( Örümcek ) kelimesi de "Ank" ( Kapı ) ve "Bud / But"** ( Var Olan, Var Eden ) kelimelerinin birleşmesinden oluşmaktadır. "Ank-i Bud" ( Var Olan / Edilen Kapı ). Zira örümceğin ördüğü "ağ" bir "kapı" işlevi görmektedir. Haberci Muhammed mağarada iken mağaranın girişine ağ ören örümcek esas itibarıyla bir "kapı" inşa etmiştir.

** İngilizcedeki "Boot" ( Açmak, Başlatmak, Oluşturmak ) kelimesi de "Bud / But" kelimesi ile ortak kökene sahiptir.

Elektrik akımına ilişkin iki nokta arasındaki "Potansiyel Farkı"'nın birimi "Volt", formülü ise ;

V = I x R

olarak gösterilir. Formülde ;

V = Potansiyel Farkını ifade eden "Voltage" kelimesinin baş harfi
R = Direnci ifade eden "Resistance" kelimesinin baş harfi
I = Akımın şiddetini ifade eden "Intensity" kelimesinin baş harfi

Potansiyel Farkı'nın dolayısıyla elektrik akımının tezahürünü sağlayan iki değişken olan I ve R'nin birimleri sırasıyla Amper ve Ohm'dur. Amper "A" harfi ile Ohm ise "Ω" harfi ile sembolize edilir. Her iki harf te Grek alfabesinde yer almakta olup, "A" ( Alfa ) 1. harf, "Ω" ise 24. ve son harftir.

İncil'in aşağıdaki ayetinde

66 Vahiy 21-6 Bana, "Tamam!" dedi, "ALFA VE OMEGA, ilk ve son benim. Susayana YAŞAM suyunun "PINARINDAN" karşılıksız su vereceğim.

"PINAR" kelimesi bir "Akışı / AKIMI" ifade eder. Bu noktada "Elektrik Akımı", "Alfa" ve "Omega" harfleri ve "Yaşam" kelimesi ilginç bir kompozisyon oluşturmaktadır. Madde alemi olan kainatın özünde "Düalite" ( İkilik ) yani "Değer Farklanması" prensibi bulunmaktadır. ( Bu kavramın sembolü de son yazılarda sıklıkla değinilen "11" sayısıdır. ) Bir başka deyişle "Yaşam Vibrasyonlarının / Titreşimlerinin" oluşabilmesi için ikili bir yapı gerekmektedir. Söz konusu ikili yapıyı oluşturan unsurlardan birinde hasıl olan ve diğerine göre farklılık arzeden durum, nötrlüğü ortadan kaldırarak titreşime ve bu da yaşamın  tezahürüne sebebiyet vermektedir. Bu çerçevede, "Potansiyel Farkı" ve "Değer Farklanması" ifadeleri "Yaşam Vibrasyonlarının / Titreşimlerinin" oluşması veya "Yaşam Veren Akımın" oluşması anlamları açısından özdeşlik arzetmektedir.

Nikola Tesla'nın geliştirdiği "Elektrik Osilatörü"'nün formu da Alfa ve Omega harflerinin birleşmesinden oluşan "Ankh" sembolü açısından dikkat çekicidir.



Ayrıca bkz.







Bir Mavi Surat

Bilindiği üzere, "Mavi" renk okültizmde "Üst boyutu, Farklılığı, Üstünlüğü, Gökselliği" sembolize eden bir renktir. Mavi renk üst boyut varlıklarını sembolize etmek amacıyla da kullanılmaktadır. Küresel elit zümre de kendilerini "Mavi Kanlılar" olarak ayrıştırmaktadır. Bunun sebebi, kendilerinin üst boyut varlıklarının ( cinler ) soyundan geldiklerine ve insanlığı tam tahakküm altına alma gibi kadim ve ilahi bir görevleri olduğuna inanmalarıdır. 

34/41 Kalu subhaneke ente veliyyuna min dunihim bel kanu ya'budunel cinn ekseruhum bihim mu'minun

( "Sen yücesin. Sen onlardan başka dostumuzsun. Bilakis cinlere kulluk etmekteydiler. Onların çoğunluğu onlara inanmışlardı." derler. )

"Avatar" isimli 2009 yılı yapımı filmdeki varlıkların "dev"*, "mavi renkli" ve "sivri kulaklı" olarak tasvir edilmesi cin sembolizminin bir yansımasıdır. ( "Avatar" kelimesi Hinduizmde bedenlenmiş ruh, bedenlenmiş üst süptil boyut varlığını ifade etmektedir. )


Mavi renkli uzun boylu ve sivri kulaklı Avatar

* "Dev" tasviri Tevrat'ta "Sakit melekler" ( Düşmüş melekler ) olarak tanımlanan ve "Nefiller" olarak anılan cinler için kullanılmaktadır. Nefillerin ( Cinlerin ), insan soyundan kızları dölledikleri de ayetlerde bildirilmektedir. Avatar esasen Nefil sembolizmidir.

1 Yaratılış 6-4 İlahi varlıkların insan kızlarıyla evlenip çocuk sahibi oldukları günlerde ve daha sonra yeryüzünde Nefiller vardı. ....

4 Sayılar 13-33 Nefiller'i, Nefiller'in soyundan gelen Anaklılar'ı gördük. Onların yanında kendimizi çekirge gibi hissettik, onlara da öyle göründük."

Rahman suresinin 15. ayetinde cinlerin "dumansız ateş alevinden" yaratıldıkları bildirilir. 

55/15 Ve halekal canne min maricin min nar ( Ve cini dumansız ateş alevinden yarattı. )

Çoklu anlamı olan "Maricin min nar" ( Dumansız ateş alevi ) kelimesi bir anlamı ile yoğun oksijenli yanma esnasında oluşan dumansız ve "sivri"  formlu aleve işaret etmektedir.


4. ateş tipi sivri ve dumansızdır. 

Avatar'ın kulakların sivriliği de bu fenomen ile ilintilidir. Aynı şekilde 60'lı yıllarda çekilen "Star Trek" ( Uzay Yolu ) dizisindeki karakterlerden biri olan "Vulkanlı Mr. Spock" da mavi üniformalı ve sivri kulaklı olarak resmedilmiştir.


Taha suresinin 102. ayetinde "Suçluların masmavi toplanması" hususundan bahsedilmektedir. Yine çoklu anlamı olan bu ayetin anlamlarından biri de cinleri işaret etmektedir. 

20/102 Yevme yunfehu fis suri ve nahşurul mucrimine yevmeizin ZURKA ( Borunun içine üflendiği gün. O gün suçluları MASMAVİ toplarız. )

Tüm mecralarda cinler hep mavi renk ile sembolize edilmektedirler.


Mavi renkli bir cin sembolizmi. "Dileklerin cinlere iletilmesi" kavramı ile özellikle çocuklara cinlerin herşeyi yapabilecekleri, tüm dilekleri gerçekleştirebilecekleri mesajı verilmeye ve Allah inancı daha küçük yaşta bloke edilmeye çalışılmaktadır.


2019 yılı yapımı "Aladdin" isimli filmdeki maci renkli cin sembolizmi



X Men film serisindeki cin sembolü mavi renkli karakterler... "X Men" kelimesi de batinen "Ölü İnsanlar" mesajını yani "cinlerin insanları öldürmesi" mesajını vermektedir. 

İnsan görünümündeki üstün varlık konulu filmlerin en ünlüsü olan "Superman" film serisinde de ana karakterin giysisi mavi renktedir. 


Hinduizmdeki mitolojik varlıklar da ( Brahma, Vishnu, Shiva ) mavi renk ile tasvir edilmektedir.


Son dönemde yoğun olarak gündemde olan küresel şirket sahibi bir şahsın insanlı uzay yolculuğu  için ürettiği uzay kapsülünün isminin "Blue Origin" ( Mavi Köken ) olması da küresel elitlerin kendilerini cin soyundan addetmeleri ile ilgildir. 



"Phallus" ( Penis ) şeklindeki uzay kapsülü de ayrıca "Pindar" ( Pinnacle of Dragon / Ejderin Penisi* ) mesajı vermektedir. ( * İnsan soyunun cin tarafından döllenmesi konusu... )

Ve son olarak bu bölüme vesile olan tespit ise 29 Ekim'de, en üst makam binasındaki resepsiyon alanına yerleştirilen dev boyutlu "Mavi Suratlı Çocuk" resmidir. Fotoda "tek göz" sembolizmi de yer almakta olup, sağ göz farklılaştırılmış ve gözbebeği olarak da "Reptil" ( Sürüngen ) / "Horus" figürü kullanılmıştır. Ayrıca resimde görülen "İki Ağız" ile 11 sembolizmi de yapılmıştır. Suratın sağ tarafında da "ONE" ( Bir ) yazısı yer almaktadır. Bu sembolizm, "küreselcilerin kontrolünü" ve "tek dünya devleti" projesini mi simgelemektedir?
                            

Suratın altında bir ağız daha bulunmakta olup, iki ağız ile 11 sembolizmi yapılmaktadır.


Suratın sağ tarafında "One" ( Bir ) yazmaktadır.



Gözbebeğinin yerinde "Reptil" ( Sürüngen ) / "Horus" figürü
















Halloween Kills filmi ve 11 ritüeli

İlki 1978 yılında vizyona giren "Halloween" isimli "slasher & horror" kategorisindeki film serisinin sonuncusu 2021 yılında vizyona girmiştir. Film kısaca üstün fiziksel özelliklere sahip bir seri katilin bir kasabaya korku salmasını konu almaktadır.

"Halloween Kills" isimli son film incelendiğinde 11 nümerolojisine yine hassasiyet gösterildiği dikkat çekmektedir. Zira, düalite, döngü ve halden hale geçiş kavramlarının nümerik sembolü olan 11 sayısına okült ezoterik bazda farklı anlamlar ( Yaratıcının üzerinde olma ( haşa ), Ölüm vb. ) da yüklenmektedir. Bu filmde de 11 sayısının "ölüm" kavramı ile ilintilendirildiği görülmektedir.


Film 2021 yılı yapımı olmasına rağmen, filmdeki yıl 2018 yılıdır. 2+0+1+8 = 1

Haber kanalının isminde "11" sayısı yer almaktadır.




Hastanedeki adam sağlık durumunu 10 üzerinden "11" ile tanımlamaktadır.


"11" cesetten bahsedilmektedir.



Bir sahnede arka planda "Pervane Kelebeği"* figürü yer almaktadır.


"Pervane Kelebeği", Kur'an'da "Feraş" kelimesi ile ifade edilmekte olup, sadece 101. sure ( 1 ve 1 ... 11 ) olan Karia ( Ansızın Gelen Bela ) suresinde geçmektedir. Küresel şeytanlar tüm eylemlerini Kur'an ilmini ( kelimeler ve nümeroloji ) kötü yönde kullanmak suretiyle gerçekleştirdiklerini bu ince detayla da ispatlamaktadırlar. 











29 Ekim 2021 Cuma

Cehennemin 7 kapısı ve Tomardaki 7 mühür

Kitaplarda "Cehennem" olarak ifade edilen kavramın esasen varlıkların ruhsal tekamüle erşebilmek ve cennete ( yarı süptil üst plan ) amacıyla reenkarnasyon döngülerini deneyimledikleri kaba madde planı dünya olduğu evvelki bölümlerde defaatle incelenmişti. 

Bakara suresinin 155. ayetinde, kaba madde planındaki reenkarnasyon döngüleri esnasında karşılaşılacak olan zorluk ve sıkıntıların sabredenler ( iyilik yapanlar, doğru olanlar ve şükredenler ) için müjde niteliğinde olduğu bildirilmektedir. Ayet numarasının ( 155 ) nümerolojik değerinin "11" ( 1+5+5 = 11 ) olması da üst boyuta geçiş kavramı ile uyumludur.

2/155 Ve le NEBLUVENNEKUM bi şey'in minel HAVFİ vel CUİ ve NAKSİN minel emvali vel enfusi ves semerat ve beşşiris sabirin

( Ve kesinlikle SİZİ, KORKUDAN, AÇLIKTAN, malların, nefislerin ve meyvelerin, ürünlerin NOKSANLIĞINDAN gibi şeylerle SINAYACAĞIZ. Sabredenleri müjdele. )

Nahl suresinin 112. ayetinde de inkarcıların açlık ve korku ile sınanacakları bildirilmektedir. ( Ayetteki "Nimetleri inkar edenler" ifadesi esasen tüm insanları ve onların ortak günah eylemini ifade etmektedir. Bu noktada günahsız insan bulunmadığının tekrar hatırlanması büyük önem arzetmektedir. ) Ayetin kodunda ( 16/112 ) yine "11" nümerolojisi bulunmaktadır. ( 1+6+1+1+2 = 11 )

16/112 Ve darabellahu meselen karyeten kanet amineten mutmeinneten ye'tiha rizkuha rağaden min kulli mekanin fe keferat bi en'umillahi fe EZAKahallahu LİBASEL CUİ vel HAVFİ bima kanu yasneun

( Ve Allah, güvenli, tatmin olmuş, rızıkları ona her yerden bolca gelen şehirin misalini beyan eder. Ama Allah' ın nimetlerini inkar ettiler de Allah, o üretmiş olduklarından dolayı AÇLIK ve KORKU ELBİSESİNİ TATTIRDI. )

İnsan suresinin 7. ayetinde ise tüm insanlığın yakinen deneyimlediği "Salgın" konusu yer almaktadır. Ayetin 11 kelimeden oluşması ve "Salgın" kelimesinin 11. kelime olması, Coronavirus pandemisi sürecindeki yoğun 11 nümerolojisi açısından dikkat çekmektedir. )

76/7 Yufune (1) bi (2) en (3) nezri (4) ve (5) yehafune (6) yevmen (7) kane (8) şerru (9) hu (10) MUSTETİREN (11)

( Yapılacak işlerini, adaklarını ifa ederler ve kötülüğü SALGIN olan o günden korkarlar. ) 

Büyük reenkarnasyon döngüsü sonundaki olaylar kitaplarda "7" sayısı eşliğindeki sembolizm ve tasvirler ile bildirilmektedir. 

Hicr suresinin 43. ve 44. ayetlerinde cehennemin 7 kapısı olduğundan bahsedilmektedir. ( Ayet ikilisinin ilk ayetinin numarasının nümerolojik değeri de 7 ( 4+3 = 7 ) sayısını vermektedir. ) Bu teşbihi ifade vasıtasıyla büyük döngü sonu olaylarının 7 kategori altında toplandığı bildirimektedir ki bu olaylar İncil'de yine 7 nümerolojisi ve sembolizm ile bildirilmektedir.

15/43 Ve inne CEHENNEME le mev'iduhum ecmein

( Ve kesinlikle vadeleri, mekanları topluca CEHENNEMDİR. )

15/44 Leha SEB'ATU EBVAB li kulli babin minhum cuz'un maksum

( Orada YEDİ KAPI vardır. Her kapı için onlardan kısımlar bölüştürülmüştür. )

İncil'de döngü sonu olayları "7 Mühür", "7 Tas" ve "7 Borazan" tasvirleriyle yer almaktadır. Ayetlerdeki kelimeler ve ifadeler detaylı incelendiğinde, tasvirlerde şu anda dünyanın içinde bulunduğu ve ileride maruz kalacağı durumların ( Pandemi, İklim Krizi, Yangınlar, Güneşteki Patlamalar, Ekonomik Kriz, Kıtlık, Açlık, Savaş vb. ) bildirildiği sezilebilmektedir. İsra suresinin 16. ayetinde bildirildiği üzere, ilahi nizam, kaderi daima insanların birbirlerine olan söylem ve eylemleri vasıtasıyla gerçekleştirmektedir. ( 17/16 Ve iza eradna en nuhlike karyeten emarna mutrafiha fe fesku fiha fe hakka aleyhel kavlu fe demmernaha tedmira ( Ve şehri helak etmeyi istersek, oradaki refah şımarıklarına emrederiz de orada kan döküp öldürürler. Artık onların üzerine söz gerçek olur da orayı yıkıp mahvederiz. ) )

İncil'de "Yedi Mühür" ile tanımlanmış döngü sonu ayetleri şöyledir.

66 Vahiy 5-1 Tahtta oturanın sağ elinde iki yanı da yazılı, YEDİ MÜHÜRLE mühürlenmiş bir tomar gördüm.

1. Mühür 

66 Vahiy 6-2 Bakınca beyaz bir at gördüm. Binicisinin yayı vardı. Kendisine bir TAÇ* verildi ve galip gelen biri olarak zafer kazanmaya çıktı.

* Pandemideki virüsün ismi olan "Corona" kelimesi "Taç" anlamına gelmekte olup, ayetteki "Taç" kelimesiyle tasviri olarak ilintili olma ihtimali bulunmaktadır.

2. Mühür

66 Vahiy 6-4 O zaman kızıl renkte başka bir at çıktı ortaya. Binicisine dünyadan BARIŞI KALDIRMA yetkisi verildi. Bunun sonucu olarak İNSANLAR BİRBİRLERİNİ BOĞAZLAYACAKLAR. Atlıya ayrıca büyük bir KILIÇ verildi.

Halihazırda "savaş" konusunun sürekli olarak dünya gündeminde tutulduğu görülmektedir.

3. Mühür

66 Revelations 6-5 Kuzu üçüncü mührü açınca, üçüncü yaratığın "Gel!" dediğini işittim. Bakınca siyah bir at gördüm. Binicisinin elinde bir TERAZİ vardı.

66 Revelations 6-6 Dört yaratığın ortasında sanki bir sesin şöyle dediğini işittim: "Bir ölçek buğday bir dinara, üç ölçek arpa bir dinara. Ama zeytinyağına, şaraba zarar verme!"

"Kıtlık" konusu da küresel şeytanların gündeminde yer almakta olup, medya kanalıyla yoğun algı operasyonu yapılmaktadır.

4. Mühür

66 Revelations 6-8 Bakınca soluk renkli bir at gördüm. Binicisinin adı Ölüm'dü. Ölüler diyarı onun ardınca geliyordu. Bunlara KILIÇLA, KITLIKLA, SALGIN HASTALIKLA, yeryüzünün YABANIL HAYVANLARIYLA ölüm saçmak için yeryüzünün dörtte biri üzerinde yetki verildi.

Küreselcilerin aksiyon planları kapsamında yer alan üç önemli husus ( Savaş, Kıtlık, Salgın ) ayette zikredilmektedir.

5. Mühür

66 Vahiy 6-9 Kuzu beşinci mührü açınca, sunağın altında, Tanrı'nın sözü ve sürdürdükleri TANIKLIK NEDENİYLE ÖLDÜRÜLENLERİN canlarını gördüm.

6. Mühür

66 Vahiy 6-12 Kuzu altıncı mührü açınca, büyük bir DEPREM olduğunu gördüm. Güneş keçi kılından yapılmış siyah bir çul gibi karardı. Ay baştan aşağı kan rengine döndü.

İlk 4 mühür "Mahşerin Dört Atlısı" olarak bilinmektedir.

7. Mühür ( 7 Mühür, meleklere verilen 7 Borazan ile tanımlanmaktadır. )

66 Vahiy 8-1 Kuzu yedinci mührü açınca, gökte yarım saat kadar sessizlik oldu.

66 Vahiy 8-2 Tanrı'nın önünde duran yedi meleği gördüm. Onlara yedi borazan verildi.

1. Borazan

66 Revelations 8-7 Birinci melek borazanını çaldı. Kanla karışık dolu ve ateş oluştu, yeryüzüne yağdı. Yerin üçte biri, ağaçların üçte biri ve bütün yeşil otlar yandı.

2. Borazan 66 Revelations 8-8 İkinci melek borazanını çaldı. Alev alev yanan, dağ gibi büyük bir kütle denize atıldı. Denizin üçte biri kana dönüştü.

66 Revelations 8-9 Denizdeki yaratıkların üçte biri öldü, gemilerin üçte biri yok oldu.

3. Borazan

66 Revelations 8-10 Üçüncü melek borazanını çaldı. Gökten meşale gibi yanan büyük bir yıldız ırmakların üçte biri üzerine ve su pınarlarının üzerine düştü.

66 Revelations 8-11 Bu yıldızın adı Pelin'dir. Suların üçte biri pelin gibi acılaştı. Acılaşan sulardan içen birçok insan öldü.

4. Borazan

66 Vahiy 8- 12 Dördüncü melek borazanını çaldı. Güneşin üçte biri, ayın üçte biri, yıldızların üçte biri vuruldu. Sonuç olarak ışıklarının üçte biri söndü, gündüzün ve gecenin üçte biri ışıksız kaldı.

66 Vahiy 8-13 Sonra göğün ortasında uçan bir kartal gördüm. Yüksek sesle şöyle bağırdığını işittim: "Borazanlarını çalacak olan öbür üç meleğin borazan seslerinden yeryüzünde yaşayanların vay, vay, vay haline!"

5. Borazan

66 Vahiy 9-1 Beşinci melek borazanını çaldı. Gökten yere düşmüş bir yıldız gördüm. Dipsiz derinliklere açılan kuyunun anahtarı ona verildi.

66 Vahiy 9-2 Dipsiz derinliklerin kuyusunu açınca, kuyudan büyük bir ocağın dumanı gibi bir duman çıktı. Kuyunun dumanından güneş ve hava karardı.

66 Vahiy 9-3 Dumanın içinden yeryüzüne çekirgeler yağdı. Bunlara yeryüzündeki akreplerin gücüne benzer bir güç verilmişti.

6. Borazan

66 Vahiy 9-13 Altıncı melek borazanını çaldı. Tanrı'nın önündeki altın sunağın dört boynuzundan gelen bir ses işittim.

66 Revelations 9-14 Ses, elinde borazan olan altıncı meleğe, "Büyük Fırat Irmağı'nın yanında bağlı duran dört meleği çöz" dedi.

66 Revelations 9-15 Tam o saat, o gün, o ay, o yıl için hazır tutulan dört melek, insanların üçte birini öldürmek üzere çözüldü.

7. Borazan

66 Revelations 10-7 Yedinci melek borazanını çaldığı zaman, Tanrı'nın sır olan tasarısı tamamlanacak. Nitekim Tanrı bunu, kulları peygamberlere müjdelemişti." 

7. borazan, 7 olaya vesile olacak "Yedi Tas" ile sembolize edilmektedir. 

1. Tas

66 Revelations 16-2 Birinci melek gidip tasını yeryüzüne boşalttı. Canavarın işaretini taşıyıp heykeline tapanların üzerinde acı veren iğrenç yaralar oluştu.

2. Tas 

66 Vahiy 16-3 İkinci melek tasını denize boşalttı. Deniz ölü kanına benzer kana dönüştü, içindeki bütün canlılar öldü.

3. Tas

66 Vahiy 16-4 Üçüncü melek tasını ırmaklara, su pınarlarına boşalttı; bunlar da kana dönüştü.

4. Tas 

66 Vahiy 16-8 Dördüncü melek tasını güneşe boşalttı. Bununla güneşe insanları yakma gücü verildi.

66 Vahiy 16-9 İnsanlar korkunç bir ısıyla kavruldular. Tövbe edip bu belalara egemen olan Tanrı'yı yücelteceklerine, O'nun adına küfrettiler.

5. Tas

66 Vahiy 16-10 Beşinci melek tasını canavarın tahtına boşalttı. Canavarın* egemenliği karanlığa gömüldü. İnsanlar ıstıraptan dillerini ısırdılar.

66 Vahiy 16-11 Istırap ve yaralarından ötürü Göğün Tanrısı'na küfrettiler. Yaptıklarından tövbe etmediler.

* "Canavar" kelimesi düalitenin negatif tarafını ifade eden İblis'in negatif frekansını tanımlamaktadır.

6. Tas

66 Vahiy 16-12 Altıncı melek tasını büyük Fırat Irmağı'na boşalttı. Gündoğusundan gelen kralların yolu açılsın diye ırmağın suları kurudu.

66 Vahiy 16-13 Bundan sonra ejderhanın ağzından, canavarın ağzından ve sahte peygamberin ağzından kurbağaya benzer üç kötü ruhun çıktığını gördüm.

66 Vahiy 16-14 Bunlar doğaüstü belirtiler gerçekleştiren cinlerin ruhlarıdır. Her Şeye Gücü Yeten Tanrı'nın büyük gününde olacak savaş için bütün dünyanın krallarını toplamaya gidiyorlar.

7. Tas

66 Vahiy 16-17 Yedinci melek tasını havaya boşalttı. Tapınaktaki tahttan yükselen gür bir ses, "Tamam!" dedi.

66 Vahiy 16-18 O anda şimşekler çaktı, uğultular, gök gürlemeleri işitildi. Öyle büyük bir deprem oldu ki, yeryüzünde insan oldu olalı bu kadar büyük bir deprem olmamıştı.

28 Ekim 2021 Perşembe

Bengi Su ... Yaratıcı su darbesi

Öztürkçe bir kelime olan "Bengi" kelimesi "Beng" ( Sonsuzluk ) ve "-i" ( Gibi olan ) kelimelerinden oluşmakta olup "Sonsuz, Ebedi" anlamına gelmektedir. "Bengi" kelimesi Balıkesir'de hızlı ritmli Zeybek oyunlarına da verilen genel isimdir. Oyunlarda "Diz Vurma" ve çökme hareketleri ön plandadır.

Orhun kitabelerinde "Bengü" olarak geçen kelimeler de bulunmaktadır. "Bengi"nin, "Mengi, Bengü" şeklinde ifade edilen "Ayak yapısı, Ayak darbesi" olarak Balıkesir oyunlarına benzeyen çeşitleri de vardır. 

"Bengi su" kelimesi ise "Sonsuzluk Suyu, Dirilik Suyu ( Ayn-ul Hayat ), Hayat Suyu ( Ab-ı hayat )" anlamına gelmekte olup hikâyelerde "İçene ölümsüzlük veren su" olarak geçmektedir. Ancak kelimenin batini kökeninde "Su Darbesi, Su Vuruşu, Darbe Suyu, Vuruş Suyu" anlamlarının bulunduğu da görülmektedir. 


İngilizcedeki "Bang" kelimesi de "Beng" kelimesinin bir yansıması olup olup "Vurma, Darbe, Çarpma, Patlama" anlamına gelmektedir. Evrenin oluşumunu ifade eden teoriye de "Big Bang" ( Büyük Darbe, Büyük Patlama ) isminin verilmesi konuyla ilintilidir. Zira "Bengi Su" kelimesi "Yaratıcı başlangıç suyu" olarak da bilinmektedir. Evrenin boş olmadığı aksine su ile yani H ( Hidrojen ) kaplı olduğu da bilimsel bir gerçektir.  

Enbiya suresinin 30. ayetinde "Big Bang" kavramı "Göklerin ve yerin bitişiklerken ayrılması" ifadesiyle bildirilmiştir. Ayrıca ayette "Yaşayan her şeyin sudan oluştuğu" da bildirilmektedir.

21/30 E ve lem yerallezine keferu ennes SEMAVATİ vel ERDA KANETA RATKAN fe FETAKNAHUMA ve CEALNA MİNEL MAİ KULLE ŞEY'İN HAYY e fe la yu'minun

( O inkar edenler, GÖKLER VE YER kesinlikle BİTİŞİKLERKEN ONLARI AYIRDIĞIMIZI ve DİRİ OLAN HERŞEYİ SUDAN OLUŞTURDUĞUMUZU görmüyorlar mı? Artık inanmazlar mı? )

Kur'an'da "Vurma" ve "Su" kelimelerinin anlamsal olarak ilintilendirilmiş ve birlikte kullanılmış olması konu bağlamında dikkat çekmektedir.

2/60 Ve iz İSTESKA musa li kavmihi fe kulnADRİB bi asakel hacer FENFECERAT minhusneta aşrate AYNA kad alime kulli unasin meşrabehum kulu veşrabu min rizkillahi ve la ta'sev fil erdi mufsidin

( Ve zamanında Musa kavmi için SU İSTEDİ de "Asan ile taşa VUR." dedik. Böylece ondan oniki PINAR FIŞKIRIP AKTI. Tüm insanlar içecekleri yeri bildiler. Allah' ın rızıklarından yiyin ve için. Yerde bozgun yaparak asileşmeyin. )

Sad suresinin 42. ayetinde de Hz. Eyüb'ün "Ayağın yere vurulması" ile "Su oluşması" kavramları ilintilendirilmiştir.

38/42 URKUD bi riclik haza MUĞTESELUN baridun ve ŞERAB

( Ayağınla yere VUR. Bu YIKANILASI, soğuk ve İÇİLESİ. )

Şuara suresinin 63. ayetinde "Darbe" vasıtasıyla "Suda" boyut portalı açılması konu edilmektedir.

26/63 Fe evhayna ila musa en İDRİB bi asakel BAHR fenfeleka fe kane kulli firkin ket tavdil azim

( Böylece Musa' ya "Asan ile DENİZE VUR." diye vahyettik de patlayıp yarıldı. Her bölük büyük dağ gibi oldu. )

Bakara suresinin 73. ayetinde de "Vurmak" ve "Diriltmek" kelimeleri birlikte ve ilintili olarak yer almaktadır. 2/73 Fe kulna İDRİBU hu bi ba'diha kezalike YUHYİllahul mevta ve yurikum ayatihi leallekum ta'kilun ( Böylece "Ona onun bir parçasıyla VURUN." dedik. İşte Allah ölüleri böyle DİRİLTİR ve ayetlerini gösterir. Umulur ki akıl edersiniz. )

25 Ekim 2021 Pazartesi

"Bilgi" her şeyin özü, bilginin özü de "Kelime"dir.

"Bilgi Çağı" olarak isimlendirilen son dönemde "Bilginin her şeyin özü olduğu." ifadesi bilim insanları tarafından sıkça dile getirilmekte, "Bilgi"'nin maddeden, enerjiden, uzaydan ve zamandan daha temel bir olgu olduğunu belirtmektedir.

2019 yılında yazılmış olan "At the Beginning of Everything is the Word" ( Her Şeyin Başlangıcında Kelime Vardır ) isimli kitap ta bu bağlamda dikkat çekmektedir. 

Bilimsel yayınlarda yer alan bazı bölümler şöyledir.

"Physicist Vlatko Vedral explains to Aleks Krotoski why he believes the fundamental stuff of the universe is information and how he hopes that one day everything will be explained in this way." 

( Fizikçi Vlatko Vedral, evrenin temel unsurunun bilgi olduğuna neden inandığını açıklıyor ve bir gün her şeyin bilgi ile açıklanacağını ifade ediyor." ( Guardian 2010 )

"Is information the only thing that exists? Physics suggests information is more fundamental than matter, energy, space and time."

( Var olan tek şey bilgi mi? Fizik, bilginin maddeden, enerjiden, uzaydan ve zamandan daha temel olduğunu önesürüyor. ) ( New Scientist 29.03.2017 )

"Forget Space-Time: Information May Create the Cosmos" 

( Uzay - Zamanı unutun: Bilgi kozmosu yaratmış olabilir. ) ( Space.com 23.05.2015 )

Yukarıda yer alan bilimsel yazılarda bahsedilen "Bilgi" kelimesinin özü de "Kelime"dir. Zira her türlü bilgi, anlamları içeren "kelimeler" ile ifade edilmektedir. Bilim dünyasının "yeni teori" niteliğinde gündeme getirdiği bu hususun, Kur'an'da çok açık ve net ayetler ile bildirildiği görülmektedir.

Bakara suresinin 117. ayetinde her türlü "yaratılışın, varoluşun gerçekleşebilmesi" için Rab'bin "Ol." kelimesinin vuku bulmasının gerektiği bildirilmektedir. 

2/117 Bedius semavati vel ard ve İZA KADA EMRAN FE İNNEMA YEKULU LEHU KUN FE YEKUN

( O gökleri ve yeri yaratandır. BİR İŞE HÜKMETTİĞİNDE, KESİNLİKLE ONA "OL." DER DE O OLUR. )

Yunus suresinin 82. ayetinde de "gerçeğin yani gerçek varoluşun" Rab'bin bahşettiği kelimelerden ibaret olduğu bildirilmektedir.

10/82 Ve YUHİKKALLAHUL HAKKA Bİ KELİMATİHİ ve lev kerihel mucrimun

( Ve suçlular hoşlanmasalar da, Allah GERÇEĞİ KELİMELERİ İLE GERÇEKLEŞTİRİR. )

"Ol" emri ve "Kelime" ile yaratılışın ilk kez zikredildiği ayetlerin kodlarındaki "11" nümerolojisi de dikkat çekmektedir. Hatırlanacağı üzere 11 sayısı düalitenin, döngünün ve halden hale geçişin nümerik sembolüdür. Temel düalite tezahürü olan "Yok" halinden "Var" haline geçiş spiritüalizmde "Değer Farklanması" olarak anılmaktadır. Halden hale geçişi, ani değişimi ifade eden "BİRden BİRe" sözü de içeriğinde 11 sayısını barındırmaktadır. 

Allahu Teala'nın "kelimelerinin" yaratılışın kaynak kodları olduğu Kehf suresinin 109. ve Fatir suresinin 27. ayetlerinde teşbihi ifadelerle bildirilmektedir.

18/109 Kul lev kanel bahru midaden li KELİMATİ rabbi le nefidel bahru kable en tenfede kelimatu rabbi ve lev ci'na bi mislihi mededa

( De ki: "Şayet deniz Rab’bimin KELİMELERİ için mürekkep olsa, Rab’bimin kelimeleri tükenmeden önce deniz tükenecektir. Şayet onun aynısını yardımcı olarak getirsek bile." )

31/27 Ve lev enne ma fil erdi min şeceratin aklamun vel bahru yemudduhu min ba'dihi seb'atu ebhurin ma nefidet KELEMATULLAHinnellahe azizun hakim

( Ve şayet kesinlikle o yerdeki ağaçlar kalemler olsa ve deniz de ona destek olsa, ondan sonra da yedi deniz, ALLAH'IN KELİMELERİ tükenmez. Kesinlikle Allah yücedir hakimdir.  )

Yaratılışın özünde "Kelime" olduğu, İncil'in aşağıdaki ayetlerinde de şöyle bildirilmektedir. Konuya ilişkin ilk ayetin numarasında da ( 1 - 1 ) 11 nümerolojisi bulunmaktadır.

43 John 1-1 BAŞLANGIÇTA KELİME VARDI. KELİME Tanrı'yla birlikteydi ve KELİME TANRI'YDI.
43 John 1-2 Başlangıçta O, Tanrı'yla birlikteydi.
43 John 1-3 Her şey O'nun aracılığıyla var oldu, var olan hiçbir şey O'nsuz olmadı.

Tüm yaratılmışlara verilen genel isim olan "Âlem" kelimesi de "İlm" ( Bilgi ) kökünden olup  "Bilinen, Bilinmeye aracı olan" anlamına gelmekte ve tüm yaratılışın esasen bir "bilgiler topluluğu, kelimeler topluluğu" olduğunu ortaya koymaktadır. 

Kur'an'daki "Onbir" kelimesi

"11" sayısının düalitenin, döngünün ve farklı hale geçişin ( boyut portalının ) nümerik sembolü olduğu bu blogda muhtelif örnekler vasıtasıyla defaatle belirtilmiştir. 

Kur'an'da "Onbir" kelimesi "Ehadeaşera" olarak sadece Yusuf suresinin 4. ayetinde geçmektedir.

12/4 İz (1) kale (2) yusufu (3) li (4) ebi (5) hi (6) ya (7) ebet (8) i (9) in (10) ni (11) raeytu (12) EHADEAŞERA (13) kevkeben (14) ve (15) eş (16) şemse (17) ve (18) el (19) kamera (20) raeytu (21) hum (22) li (23) i (24) sacidin (25)

( Zamanında Yusuf babasına "Ey babam, kesinlikle ben ONBİR yıldız, Güneş ve Ay gördüm. Onları benim için yere kapanırlarken gördüm." dedi. )

Sure numarası (12), ayet numarası (4) ve "Ehadeaşera" kelimesinin sıra numarası (13) toplamlarının nümerolojik değeri "11" sayısını vermektedir. ( 1+2+4+1+3 = 11 )



23 Ekim 2021 Cumartesi

QWERTY klavyedeki 666 nümerolojisi

Yaygın olarak kullanılan QWERTY tip klavyedeki harfler 3 sıra halinde yer almaktadır.

Bu harflerin alfabetik sıra numaraları toplamlarının nümerolojik değerleri şöyle olmaktadır.

QWERTYUIOP = 169 ... "7"

ASDFGHJKL = 78 ... "6"

ZXCVBNM = 104 ... "5"

7+6+5 = 18 

18 sayısı "6+6+6" işlemi ile elde edilebilmekte olup, işlem sonucu "9" sayısını vermektedir. 666 sayısı ve dolayısıyla 9 sayısı okültizmde, yaratılıştaki pozitif frekansın sembolü olan 6 sayısının tersi yani negatif frekansın sembolü addedilmektedir. 9 sayısı majik ( sihirsel, büyüsel ) operasyonların da sembolik sayısıdır.

Bilgisayar klavyesinin ismi olarak anılan QWERTY harflerinin alfabetik sıra numaraları toplamlarının nümerolojik değeri de "108" sayısını vermektedir. Bu sayıda da 1 ve 8 rakamları yani 18 bulunmakta olup, sayının nümerolojik değeri de yine "9" sayısını vermektedir. 

Ayrı olarak konumlandırımış hesaplama klavyesindeki sayılar ise üçlü gruplar halinde dizilmiştir.


Bu sayıların dizilimlerinde de 666 nümerolojisi bulunmaktadır.

7+8+9 = 24 ... 2+4 = "6"
4+5+6 = 15 ... 1+5 = "6"
1+2+3 = "6" 

Ayrıca iki diagonal, bir orta dikey üçlüsünde de yine 666 nümerolojisi bulunmaktadır.

7+5+3 = 15 ... 1+5 = "6"
9+5+1 = 15 ... 1+5 = "6"
8+5+2 = 15 ... 1+5 = "6"


İki diagonal, bir orta dikey çizgiden oluşan çizgü üçlüsü okültizmde "Ölüm"ün sembolüdür. 666  saysı da aynı kavramı yani negatif frekansı sembolize eden bir sayıdır. 

Dolayısıyla "Q Klavye" olarak da anılan QWERTY klavyede gizli bir 666 sembolizmi bulunmakta gibidir. Benzer durum internet sitesi adreslerinin başında yer alan "WWW" harfleri için de geçerlidir. Zira "Vav" sesini veren "W" harfi İbrani alfabesindeki 6. harf olan "Vav" harfinin muadilidir. Dolayısıyla üç adet "W" harfi ile "666" sayısı oluşmaktadır.


666 sayısına ilişkin bilgi İncil'in Vahiy suresindeki "18" ( 6+6+6 = 18 ... "9" ) numaralı ayette yer almaktadır. 

66 Vahiy13-"18" Bu konu bilgelik gerektirir. Anlayabilen, canavara ait sayıyı hesaplasın. Çünkü bu sayı insanı simgeler. Sayısı ALTIYÜZALTMIŞALTIdır.

Kur'an'ın "66/6" kodlu ayetinde "Cehennem ateşi" olarak sembolize edilen negatif frekanstan bahsedilmesi de dikkat çekmektedir.

66/6 Ya eyyuhellezine amenu ku enfusekum ve ehlikum naren vekuduhen nasu vel hicaretu aleyha melaiketun ğulazin şidadin la ya'sunallahe ma emerehum ve yef'alune ma yu'merun

( Ey o inananlar, nefislerinizi ve ailenizi yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun. Onun üzerinde kaba şiddetli melekler vardır. Allah’a, onlara emrettiğine isyan etmezler. Ne emredildilirse yaparlar. )

Bu bölümdeki tespitlerden çıkarılması gereken sonuç, bilgiyi kötü amaçla kullanarak kitlelere egemen olmuş küresel elitin, negatif frekans yayacak ve insanları bir anlamda büyüleyecek ( zihin kontrolüne alacak ) her türlü kelimesel veya sayısal sembolü tüm mecralara entegre etmeye çalışmakta olduğudur.

Ayrıca bkz. 





22 Ekim 2021 Cuma

Coronavirus ve 11 ritüeli ( devam 9 )

"mRNA moleküllerinin 5 yaşından "11" yaşına kadar olan çocuklarla yapılan klinik deneylerle corona virüsüne karşı %90.7 etkili olduğu görüldü." 



( Basından 22.10.2021 )

Özellikle 11 yaşın üst sınır olması dikkat çekmektedir.

Çocukların "denek" olarak kullanıldıkları da açıkça beyan edilmektedir. Coronavirus'ün çocuklardaki öldürücülük oranı sıfır seviyesinde olmasına rağmen 5 yaşındaki çocukların dahi ısrarla mRNA enjeksiyonuna tabi tutulmak istenmesi sorgulanması gereken bir husustur.

Ayrıca evvelce "Pandemi ve Aşı meselesi" başlıklı bölümde değinildiği üzere, "Koruma Oranı" olarak belirtilen değer RRR ( Relative Risk Reduction / Göreceli Risk Azaltma ) oranı olup, esas baz alınması gereken ARR ( Absolute Risk Reduction / Mutlak Risk Azaltma ) oranıdır. ARR oranı RRR oranından çok daha düşüktür. 




Bilim insanlarının ilimsiz söylemleri...

"Bilim" kelimesi TDK sözlüğünde "Evrenin veya olayların bir bölümünü konu olarak seçen, deneye dayanan yöntemler ve gerçeklikten yararlanarak sonuç çıkarmaya çalışan düzenli bilgi, ilim" olarak tanımlanmaktadır.

"Bilim insanı" kelimesi ise "Bilimsel çalışmalarla uğraşan kimse, alim" olarak tanımlanmaktadır.

TDK'nun "Bilim" kelimesiyle ilgili uzun ve anlam kaymalı tanım cümlesi bir yana bırakıldığında "Bilim" kelimesinin esasen

"Yaratılıştaki olgu ve olaylara ilişkin, gözleme, deneye ve analize dayalı bilgi edinme eylemi"

olarak tanımlanabileceği görülmektedir. Zira "Bilim" kelimesi "Bil" kökünden ve "-im" sonekinden oluşmakta ve bir eylemin isme dönüşmüş halini yansıtmaktadır. Tıpkı "Yapım", "Görüm", "İzlenim" kelimelerinde olduğu gibi. ( Ayrıca TDK'nun tanım cümlesinde yer alan "sonuç çıkarmaya çalışan düzenli bilgi" ifadesi de gerek anlam, gerek gramer kuralı açısından hatalıdır. Zira "bilgi" kelimesi "sonuç çıkarmak" eyleminin öznesi olamaz. Sonuç çıkaracak olan bilgiden faydalanarak düşünen ve idrak eden "insan"dır. )

Bu tespitlerden sonra bu bölümün konusuna dönülecek olursa, "Bilim insanı" kelimesine, maalesef toplumun büyük bir kesimi tarafından "Herşeyi bilen insan", "Her konuda otorite insan", "Her konuda kanaat önderi insan" anlamları yüklenmektedir. Bu yaklaşım doğrultusunda bu "bilim" insanlarının söylemleri de toplumda büyük ilgi görmekte ve toplumsal düşüncenin şekillenmesinde kilit rol oynamaktadır. Oysa ki "Bilim insanı", her aklıselim insanın yapabileceği ve yapması gerektiği gibi belirli konuda / -larda araştırma yapan, sorgulayan ve bilgi edinen insandan öte bir varlık değildir.

Ancak tembellik frekansının sarhoş edici tesirinde kalmaları nedeniyle bizzat ilmi araştırma yaparak bilgi seviyesini yükseltme ve kendini geliştirme çabasından imtina edenler, "çok bilgili ve çok zeki" olduğuna inandıkları ve adeta "zihni lider" konumuna getirdikleri bilim insanlarını kayıtsız şartsız takip etmektedirler. Öyle ki takip ettikleri "bilim" insanlarının söylemlerini, doğruluk ve gerçeklik araştırması yapmadan savunmakta ve diğer insanlara da telkin etmeye çalışmaktadırlar. Bu hazin gerçeğin bilincinde olan küresel şeytanlar meşhur olmuş veya planlı olarak meşhur ettikleri birçok "Bilim insanı"nı kendi karanlık emellerine hizmet etmek üzere, maddi menfaat karşılığında diledikleri gibi yönlendirmektedirler.

Bazı kaynaklarda, aşağıdaki ateist söylemlerin, toplumlara yön vermiş ilgili meşhur kişilere ait olduğu ifade edilmektedir.

1- "Kutsal kitapları okuyup anlamayan dindar, okuyup anlayan ateist olur." ( Nikola Tesla )

Tesla'ya ait olduğu iddia edilen bu kibir ve hakaret içerikli söylem kendi içinde de tutarsızlık içermektedir. Zira, kutsal kitapları okuyup anlayan kimselerin olduğu gerçeği, bilimsel olmayan bir yaklaşımla, daha baştan reddedilmektedir. Kutsal kitapları okuyup, anlayan, gerekli araştırmaları yapan ve rasyonel sonuçlara ulaşan birçok kişi bu kadim kaynakların ilahi kozmik bilgileri içerdiğine kani olmakta, Allah'a inanmakta ve Allah inancını pekiştirmektedir.

2- "Tanrı yok. Evreni kimse yaratmadı ve kaderimizi kimse yönlendirmiyor." ( Stephen Hawking ) ( "Brief Answers to Big Questions" kitabından ... )

Bilimin temeli "neden - sonuç" ilişkisine dayanır. Sebepsiz ve vasıtasız bir tezahür mümkün değildir. Dolayısıyla en basit yaklaşımla, insanın kullandığı eşyaları belirli amaçlar doğrultusunda tasarlayıp üretmesi gibi, insanı da belirli bir amaç doğrultusunda tasarlayıp yaratan bir kudretin varlığı aşikardır.

3- "Dinsel düşünce, çıkış kapısının olmadığı yeri bulmak için yapılan bir girişimdir." ( Albert Einstein )

Bu söylemdeki "din" kelimesi, "dogmatik düşünce" anlamında kullanılmaktadır. Yani akıl yoluyla çözüme, çıkışa ulaşmak yerine din yoluyla dogmaya hapsolma anlamını içermektedir. Oysa ki "din" kelimesi, zaten karşılığı olmayan "dogmatik ritüel" anlamından sıyrıldığında "bilimsellik" ile özdeşleşmektedir. Zira kutsal kitapları ve özellikle Kur'an'ı detaylı inceleyenler bu bilgi hazinelerinin tüm bilimlere, bilimsel buluşlara kaynak kod ve ilham teşkil ettiğini çok açık ve net bir şekilde görebilmektedirler. ( "Din" kelimesi Arapça "Deyn" ( Borç, Haysiyet ) kelimesi olup, Allah'ın bahşettiği nimetlere karşılık yaratılmışların O'na olan borçlarını yani iyi, doğru, adil ve bilimsel olmaları gerektiğini ifade etmektedir. )

4- "Ben kendimi, iyiliksever ve herşeye gücü yeten Tanrı'nın eşekarısını tırtılların yaşayan bedenlerinden beslenmesi veya bir kedinin fareyle oynaması için dizayn edip yarattığına ikna edemem." ( Charles Darwin )

Öncelikle kendi teorisini kendisi dahi destekleyemeyen Darwin'in, yaratıcının mutlak varlığı konusunda kendisini ikna edip etmemesinin herhangi bir önemi bulunmamaktadır. Zira yaratıcının varlığını inkar etmek, insanın kendi varlığını inkar etmesi ile aynı anlama gelmektedir. Fizikteki "Inference Rule" ( Çıkarsama Kuralı ) varlığı algılanamayan bir olgunun, sebep olduğu tesirlere, yansımalara ve sonuçlara istinaden varlığının ispatını tanımlamaktadır. Dolayısıyla insanın çevresine ve doğaya dikkatlice bakması yaratıcının varlığını idrak edebilmesi için yeterli olacaktır.

5- "Kendi adıma konuşursam, insanlığın mı Tanrı'yı, yoksa Tanrı'nın mı insanlığı yarattığına kafa yormayı bırakalı çok uzun zaman oldu." ( Fyodor Dostoyevski )

Yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde Dostoyevski'nin kendi adına konuşmasında bir sakınca bulunmamaktadır. 

6- "İnsanlık, tanrıları kendi yansımasından yaratırken yalnızca suretini değil, kendi yaşam tarzını da göz önünde tutar. " ( Aristoteles )

Aristoteles bir adım daha ileriye giderek "yaratıcı" ile "yaratılmış"ın yerlerini değiştirmiştir. Bir insanın kendi küçük algı çerçevesine göre düşünüp, büyük sözler sarfetmesi kadar elim bir durum herhalde yoktur. Oysa ki araştıran ve düşünen insan daima algısının sınırlarını zorlar ve her zorlamada yeni algı boyutlarına kapı açar. Esasen bilimsel gelişmeler de aynen böyle tezahür etmektedir. İnsanlık, kaydettiği bilimsel gelişmeleri, Allah'ın bahşettiği akıl ve idrak nimeti kapsamında, hep daha detaylısını, daha kapsamlısını, daha derinini düşünmeye çalışmasına borçludur.

7- "Düşünen bütün insanlar ateisttir. " ( Ernest Hemingway ) 

Bu söylemin de ne denli kibir ve önyargı dolu olduğu aşikardır. Yani yazara göre düşünen insan doğrudan Allah karşıtı olmaktadır. Bu gibi toplum manipülasyonunda görevlendirilmiş kişilerin "Ateizm", "Din", "Allah", "İnanç" gibi kavramların gerçek tanımlarından habersiz olduklarını düşünmek oldukça zordur. Dolayısıyla ortada kasıtlı ve bilinçli bir yanlış yönlendirme söz konusudur.

8- "İnançlı birinin kuşkucu birine oranla daha mutlu olduğunu söylemek, sarhoş birinin ayık birinden daha mutlu olduğunu söylemekten daha dolaysız bir söylemdir." ( George Bernard Shaw )

Bu söylemde inançlı bir kimsenin, araştırma ve sorgulama gereği duymayan, önüne konanı kayıtsız şartsız kabul edip benimseyen niteliğe sahip olduğu doğrudan kabul edilmektedir. Bir kişinin veya grubun bir konuda yanlış yaklaşım ve uygulama sergilemesi o "konuyu" batıl veya itibarsız kılmaz sadece ilgili kişiyi ve toplumu  itibarsız kılar. 

9- "Herhangi bir şeye inanan birisini ikna edemezsiniz, çünkü inançları kanıta değil, inanmaya duydukları köklü ihtiyaca dayanır." ( Carl Sagan )

Bu söylem ise kendi içinde tutarsız olup daha baştan "inanç" kavramının yanlış tanımına ve yanlış bir genellemeye dayanmaktadır. Zira inancın oluşumu için öncelikle veri ve delil gerekir. İnsanların tüm düşünce, söylem ve eylemlerini "inançları" belirler. İnancı olmayan insan yaşamayan varlık niteliğindedir. "İnanç ihtiyacı" insanları hayata bağlayan ve gelişime götüren yegane unsurdur. Bir bilim insanının, ortaya çıkaracağı buluşa "inancı" olmasa o buluşu asla gerçekleştiremez. Ayrıca birçok bilim insanı henüz ortada delil dahi yokken, sadece zihinlerinde ve kalplerinde oluşan sezgilerin, imajinasyonların, düşüncelerin peşinden gitmiş, onları daha sonra delillendirmiş ve büyük buluşlara imza atmışlardır. 

10- "İnsanlardan sürekli "Ah, Tanrı korusun" diyen mektuplar alıyorum. Geçmişte hiç yapmamıştı, gelecekte yapacağına nasıl olur da inanıyorlar bilemiyorum." ( Bertrand Russel )

Russel bu söylemiyle yaratılıştaki kader mekanizmasının işleyişinden bihaber olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Ayrıca "Tanrı'nın koruması" kavramından "nefsani menfaatlerinin daim olması"nı anladığı anlaşılmaktadır. 

11- "Bütün dinler, insanlara, nefsin ya da kalbin faziletleri için öbür dünyada sonsuza kadar ödüllendirilecekleri sözünü verir, aklın ve anlayışın faziletleri için değil." ( Arthur Schopenhauer )

Filozof vasıflı bu şahsın da Kur'an ilminden bihaber olduğu, hatta belki bir kez dahi açıp okumadığı izlenimi oluşmaktadır. Zira Kur'an ayetleri "Akletmez misiniz?", "Fikretmez misiniz?", "Düşünmez misiniz?" sorularıyla doludur. "Akıl" ve "Anlama" Kur'an ilminin özünü teşkil etmektedir.

Örnekler daha da çoğaltılabilir.

Kur'an'da ilimsizce toplumu saptırmaya çalışan inkarcılardan sıkça bahsedilmektedir. Aşağıdaki ayetlerde gerçeği bilmesine rağmen nefsani ve maddi hevesleri, menfaatleri için insanlardan gerçeği gizleyenlerden ve onları aldatanlardan, bilgisi ve dayanağı olmamasına rağmen yaratılış ve Allah hakkında inkarcı beyanlarda bulunanlardan bahsedilmektedir.

2/42 Ve la telbisul hakka bil batili ve tektumul hakka ve entum ta'lemun

( Ve gerçeği batıl ile örtmeyin ve bile bile gerçeği gizlemeyin.  )

22/3 Ve minen nasi men yucadilu fillahi bi ğayri ilmin ve yettebiu kulle şeytanin merid

( Ve insanlardan Allah hakkında ilimsizce mücadele eden kimse, her asi azgın şeytana tabi olur. )

22/8 Ve minen nasi men yucadilu fillahi bi ğayri ilmin ve la huden ve la kitabin munir

( Ve insanlardan kimi, ilimsizce, yönlendirme olmadan ve aydınlatıcı kitap olmadan Allah hakkında mücadele eder. )

30/29 Bel ittebeallezine zalemu ehvaehum bi ğayri ilm fe men yehdi men edallellah ve ma lehum min nasirin

( Bilakis kesinlikle o zulmedenler ilimsizce heveslerine tabi oldular. Artık, o Allah' ın saptırdığı kimseyi kim yönlendirebilir? Ona yardımcı yoktur. )

31/6 Ve minen nasi men yeşteri lehvel hadisi li yudille an sebilillahi bi ğayri ilmin ve yettehizeha huzuva ulaike lehum azabun muhin

( Ve insanlardan kimileri ilimsizce Allah yolundan saptırmak için sözün eğlencesini satın alırlar. Onu alay edinirler. İşte onlar, alçaltıcı hakir eden azap onlaradır. )

31/20 E lem terav ennellahe sehhara lekum ma fis semavati ve ma fil erdi ve esbeğa aleykum niamehu zahiraten ve batineh ve minen nasi men yucadilu fillahi bi ğayri ilmin ve la huden ve la kitabin munir

( Allah' ın, göklerde ne varsa ve yerde ne varsa buyruğunuza verdiğini, nimetlerini üzerinize açık, görünür olarak ve gizli olarak yaydığını görmediniz mi? Ve insanlardan, Allah hakkında ilimsizce, yönlendirmesizce ve aydınlatıcı kitap olmadan mücadele edenler vardır. )

45/23 Fe raeyte men ittehaze ilahehu hevahu ve edallehullahu ala ilmin ve hateme ala sem'ihi ve kalbihi ve ceale ala besarihi ğişaveh fe men yehdihi min ba'dillah e fe la tezekkerun

( Hevesini ilahı edinen kimseyi görmez misin? Allah onu ilim üzerine saptırır. Kulağının ve kalbinin üzerine mühür basar. Gözünün üzerine perde oluşturur. Artık Allah’tan sonra onu kim yönlendirebilir? O halde hatırlamaz mısınız? )

21 Ekim 2021 Perşembe

Metaverse tuzağı

"Digitalism", "Transhumanism", "IOT" ( Internet of Things ), "Singularity", "Project Avatar", "Human 2.0", "Cybernetics", "Robotics", "Nanochip", "Bitcoin", "Cryptocurrency", "Neuralink", "Virus", "mRNA" vb. kavramları son dönemde sıkça gündeme gelmektedir. Tüm bu kavramların / projelerin nihai amacı insanın ruhsal tekamülünü bloke etmek ve onu kaba madde planı olan dünyaya hapsetmektir. hedeflenen, gerçeklikten koparılmış, Virüsler ve mRNA enjeksiyonlarıyla bağışıklık sistemi zayıflatılmış, dijital teknoloji vasıtasıyla yapay zekaya bağlı köle robota dönüştürülmüş bir insanlıktır.

Küreselcilerin, bugünleri de planlayarak, ortaya attıkları kadim bir uydurma olan "Evrim Teorisi", esasen insanın "maymuna / robota" dönüştürülmesini hedef alan kadim planın iletişim unsurlarından sadece biridir.

Görselde yer alan baştaki "maymun" ile sondaki "siber beden"in evrim teorisini uyduran küreselciler için özde hiçbir farkı yoktur.

Son dönemde gündeme sıkça gelen kavramlardan biri de "Metaverse" ( Öte Evren ) kavramıdır. Bu kelime "Meta" ( Öte ) ve "Verse" ( Doğrultu, Yön, Düzen, Ayet ) kelimelerinden oluşmaktadır. "Metaverse" yukarıda insanın içine hapsedilmek istendiği dijitalizm temelli "Batıl Yaşam Planı"nı tanımlayan genel terimdir.

"MT" kökünden olan "Meta" kelimesi Arapça'da "Fayda, Madde, Mal, Nesne, Ne zaman?" anlamlarına gelmektedir.  ( "Emtia" kelimesi "Meta"'nın çoğuludur. "Material", "Matter", "Metal" ( "Madde gibi sert olan" kök anlamı vardır.  ) kelimeleri de "Meta" bağlantılıdır. )

"Meta" kelimesi Grekçe'de ise "Değişim, Başka, Ötesi, Sonrası ( Zaman ilintisi )" anlamında kullanılagelmiştir. ( Örnek: Metamorphose ( Başkalaşım, Başka şekillenme ), Metafizik ( Fizik ötesi )

"Metaverse" kelimesine "Öte Evren", "Başkalaşmış Evren" gibi anlamlar yüklenmekte olup, "Verse" kelimesi ise kökende "Düzen, Dizilim, Nizam, Ayet, Evren, Evrilerek oluşmuş olan" anlamını taşımaktadır. Batı dillerindeki "Version" kelimesi de zaten "Düzenleme" anlamındadır.

Universe = Tek Düzen

Multiverse = Çoklu Düzen

Metaverse = Başkalaşmış Düzen, Farklılaştırılmış Düzen

Sonuç itibarıyla ortaya "Metaverse ( Başkalaşmış Düzen ) = New World Order ( Yeni Dünya Düzeni )" denklemi çıkmakta gibidir.

Mevcutta gözlük takılarak bağlantı imkanı olan "Metaverse"'e ileride farklı metodlarla da giriş imkanları olacaktır. 

Bilindiği üzere "Universe" ( Evren, Tek Düzen, ) kelimesi Allahu Teala tarafından yaratılmış olan kainatı ifade etmektedir. Müşrik küreselciler "Metaverse" ( Evren Ötesi ) kavramıyla kendilerini Rab'be ortak koşmakta ve akıllarınca kendileri insanlar için bir kainat, bir yaşam planı yaratmakta ve insanları kulları addetmektedirler. Bir başka deyişle dijital sistemi oluşturan ve onu fayda olarak kullanması gereken insanın bizzat kendisi dijital sistemin bir parçası haline getirilmek ve köle gibi kullanılmak istenmektedir.

Şeytanlar insanları "Metaverse" ortamına çekebilmek için dünyadaki yaşam koşullarını kurgulanmış muhtelif krizler ( virüs pandemisi, iklim krizi, kıtlık, savaş vb. ) vasıtasıyla korku dolu, bunalımlı ve sıkıntılı hale getirmeye ve insanların "Bu rezil dünyada yaşayacağıma sanal ortamda istediğim gibi yaşarım. Sonuçta algı gerçektir." şeklinde yanlış bir düşünceye yönlenmesini sağlamaya çalışmaktadırlar.

Ancak bu batıl ideale haiz olan şeytanların ve batıl sistemlerinin durumu ve insanların çoğunluğunun yanıltıcı algılara kapılmak suretiyle gerçeği terkedip, batıla tabi olacağı da ayetlerde bildirilmektedir.

47/3 Zalike bi ennellezine keferuttebeul batile ve ennellezine amenuttebeul hakka min rabbihim kezalike yadribullahu lin nasi emsalehum

( Bu, kesinlikle o inkar edenlerin batıla tabi olmalarından ve kesinlikle o inananların Rab’lerinden gerçeğe tabi olmalarındandır. Allah onların misallerini insanlar için işte böyle beyan eder. )

16/20 Vellezine yed'une min dunillahi la yahlukune şey'en ve hum yuhlekun ( Ve o Allah’tan başka çağırdıkları hiçbir şey yaratamazlar ve onlar yaratılmışlardır. )

34/49 Kul cael hakku ve ma yubdiul batilu ve ma yuiyd ( De ki: "Gerçek geldi. Batıl başlatamaz, yaratamaz ve döndüremez, diriltemez." )

Gerçeğin batıl ile örtülerek insanların aldatılması hususu da Bakara suresinin 42. ayetinde bildirilmektedir.

2/42 Ve la telbisul hakka bil batili ve tektumul hakka ve entum ta'lemun ( Ve gerçeği batıl ile örtmeyin ve bile bile gerçeği gizlemeyin.  )

43/78 Lekad ci'nakum bil hakki ve lakinne ekserakum lil hakki karihun

( Size gerçeği getirdik. Lakin çoğunluğunuz gerçek için isteksizsinizdir.  )

Yukarıda anılan "Metaverse" kavramının sembolü aşağıda olup, sembolde "Vav" harfi vasıtasıyla "666" ve "Üç Çatallı Gölge" mesajı bulunmaktadır. 


Semboldeki "1" şekline benzeyen karakter İbarni alfabesindeki 6. harf olan "Vav" harfidir. Dolayısıyla sembolde "666" mesajı bulunmaktadır. Ayrıca "Üç Çatallı Gölge" ifadesinin yer aldığı Murselad suresinin 30. ayetinde 6 kelime bulunmaktadır. Ayet numarasının nümerolojik değeri 3, ayetteki kelime adedi ise 6'dır. Ayette 3 ve 6 sayılarının birlikte tezahürü 3x6, 6+6+6 yani 666 kavramına işaret etmekte gibidir.

77/30 İntaliku (1) ila (2) zillin (3) ziy (4) selasi (5) şu'abin (6)

( Üç çatallı gölgeye gidin. )

"Metaverse" isimli mobil telefon aplikasyonunun sembolünde de "Tek Göz" bulunmaktadır.


Metaverse Navigator aplikasyonu sembolü

Esasen insanlık için bir cehennem olması planlanan "Metaverse", insanların özgürce ve süresizce "her dilediğini yapabileceği, her hayalini gerçekleştirebileceği" sahte "Cennet" olarak telkin edilmeye çalışılmaktadır. Zira cennet veya yarı süptil üst boyut gerçekten de varlıkların imajinasyonlarıyla kendi gerçekliklerini ve objektif değerler yaratabildikleri ilahi kozmik bir plandır. 

16/31 CENNATU adnin yedhuluneha tecri min tahtihel enharu LEHUM FİHA MA YEŞAUN kezalike yeczillahul muttekin

( Girdikleri ikamet CENNETLERİDİR. Altlarından nehirler akar. ORADA ONLARA NE DİLERLERSE VARDIR. Allah sakınanları işte böyle karşılıklandırır. )

25/15 Kul e zalike hayrun em CENNETUL HULDilletı vuidel muttekun kanet lehum cezaen ve mesira

( De ki: "Bu mu daha hayırlı, yoksa sakınanlara vaad edilen, onlara karşılık ve varış yeri olan o EBEDIYET CENNETİ mi?" )

25/16 LEHUM FİHA MA YEŞAUNE halidin kane ala rabbike va'den mes'ula

( ONLARA ORADA NE DİLERLERSE EBEDİYEN VARDIR. Sual edilen vaad Rab’binin üzerinedir. )

Metaverse ile ilgili basında yer alan haberlerdeki 11 nümerolojisi de dikkat çekmektedir.



"2022'de yatırım yapılacak en iyi 11 Crypto"




Mark Zuckerberg, Metaverse'i 11 dakikalık videoda özetlemiş! 

Ancak küresel şeytanlar tüm uygulamalarında olduğu gibi yine Kur'an ilmi vasıtasıyla ilahi nizamın işleyiş sistemini taklit ederek, kopyalayarak insanları kaba madde boyutunda aldatıcı dijital sisteme hapsetmeye, bilinçlerini kontrol altına almaya ve bu yolla ruhsal tekâmüllerini engelleyerek gerçek cennete erişimlerini bloke etmeye çalışmaktadırlar.