28 Aralık 2019 Cumartesi

Az Hatırlama, Az Şükür, Az İnanç Sorunu

Kendini müslim ve mü'min addeden her varlığın kendisine karşı dürüst olmak suretiyle teslimiyetinin ve inancının derecesini sorgulaması gerekir. Zira "İnanç" sadece "İnandım." demekten ibaret olmayan, özveri, adanma, zorluklara katlanma, sabır ve mücadele gerektiren bir olgudur. ""İnanç" olgusu, kalbe yerleşmesi, kalben hissedilmeye başlanması ve buna bağlı olarak idrak frekansının yükselerek düşünce, tutum, söylem ve davranışa yansımasıyla tezahür eder. Bu tezahürün söz konusu olmadığı durumda inanç da söz konusu olmaz.

İnanç yoğunluğu veya bir başka deyişle yüksek ruhsal frekans varlıkların özünde bulunan psişik  ve metafizik yeteneklerin de açığa çıkmasını, onlara kaba madde alemi olan dünyada yarı süptil üst boyut olan cenneti deneyimleme imkanı sunar.

Kur'an ve İncil'de "İnancın", "Hatırlamanın" ve "Şükürün" az olması hususuna ilişkin ayetler bulunmaktadır.

5/41 - Ya eyyüher rasulü la yahzünkellezine yüsariune fil küfri minellezine KALU AMENNA Bİ EFVAHİHİM VE LEM TÜ'MİN KULUBÜHÜM ve minellezine hadu semmaune lil kezibi semmaune li kavmin aharıne lem ye'tuk yüharrifunel kelime min ba'di mevadııh yekulune in utıtüm haza fe huzuhü ve in lem tü'tevhü fahzeru ve men yüridillahü fitnetehu fe len temlike lehu minellahi şey'a ülaikellezine lem yüridillahü en yütahhira kulubehüm lehüm fid dünya hızyün ve lehüm fil ahırati azabün azım ( Ey haberci, AĞIZLARIYLA "İNANDIK." DEYİP, KALPLERİYLE İNANMAMIŞ OLANLARDAN ve Yahudilerden inkarda koşarak ilerleyenler seni hüzünlendirmesin. Onlar yalana kulak verirler, sana gelmeyen diğer kavime kulak verirler. Yerlerine konduktan sonra, kelimeleri tahrif ederler, yerlerini değiştirirler. "Eğer size bu verilirse onu alın, bu verilmezse çekinin, korkun." derler. Allah kimi fitnelemek isterse, sen ona Allah’tan hiçbir şeye malik olamazsın, hükmedemezsin. İşte onlar, Allah onların kalplerini temizlemek istemez. Onlara dünyada zillet ve onlara ahirette büyük azap vardır. )

49/14 - KALETİL A'RABÜ AMENNA KUL LEM TÜ'MİNU ve lakin kulu eslemna ve LEMMA YEDHULİL İMANÜ Fİ KULUBİKÜM ve in tütıy'ullahe ve rasulehu la yelitküm min a'maliküm şey'a innellahe ğafurun rahım ( ARAPLAR "İNANDIK." DEDİLER. DE Kİ: "İNANMADINIZ. Lakin "Teslim olduk." deyin. İNANÇ KALPLERİNİZİN İÇİNE GİRMEDİ. Eğer Allah’a  ve O’nun resulüne itaat ederseniz, size çalışmalarınızdan hiçbir şey eksiltmez. Kesinlikle Allah affedendir merhametlidir." )

26/192 - Ve innehu le tenzılü rabbil alemın ( Ve kesinlikle o alemlerin Rab’binin indirmesidir. )
26/193 - NEZELE BİHİR ruhul emın ( ONU güvenilir ruh İNDİRDİ. )
26/194 - ALA KALBİKE li tekune minel münzirın ( Uyarıcılardan olman için senin KALBİNE, )

Yukarıdaki ayetlerde "İnandık" demenin asla yeterli olmayacağı, öncelikle ruhen teslim olunması, bir portal olan kalplerin indirilen kitaplardaki ilahi bilgilere açılması, bu bilgilerin özümsenmesi ve gereğinin yapılması bildirilmektedir. 

Varlıkların, dinin gerektirdiklerini "az" yapıyor olmaları da Kur'an ayetlerinde "Az Hatırlama", "Az Şükür" ve nihayetinde "Az İnanç" kavramlarıyla bildirilmekte ve tekamül yolcuları uyarılmaktadır.

27/62 - Em men yücıbül mudtarra iza deahü ve yekşifüs sue ve yec'alüküm hulefael ard e ilahün meallah KALİLEN MA TEZEKKERUN ( Yoksa o onu çağırdığında, darlıkta olana cevap veren ve kötülüğü kaldırıp açan ve sizi yerin halifeleri kılan mı? Allah ile birlikte ilah mı var? NE AZ HATIRLIYORSUNUZ.* )

* Ayette yer alan "Zikr" ( Hatırlama ) kavramı, dua esnasında belirli kelimeleri belirli adetlerde tekrarlamanın ötesinde, Allahü Teala'yı, O'nun yüceliğini ve nimetlerini yaşamın her anında hatırlama ve bahşettiklerinden dolayı O'na şükretme olarak algılanmalıdır.

32/9 - Sümme sevvahü ve nefeha fihi min ruhıhı ve ceale lekümüs sem'a vel ebsara vel efideh KALİLEN MA TEŞKÜRUN ( Sonra onu düzenleyip şekillendirdi ve içine ruhundan üfledi. Size kulaklar, gözler ve gönüller oluşturdu. NE AZ ŞÜKREDİYORSUNUZ. )

67/23 - Kul hüvellezi enşeeküm ve ceale lekümus sem'a vel ebsare vel ef'idete KALİLEN MA TEŞKÜRUN ( De ki: "Sizi inşa eden ve size kulaklar, gözler ve gönüller oluşturan O'dur. NE AZ ŞÜKREDİYORSUNUZ" )

69/41 - Ve ma hüve bi kavli şa'ırin KALİLEN MA TÜ'MİNUN ( Ve o şairin sözü değildir. NE AZ İNANIYORSUNUZ. )

69/42 - Ve la bil kavli kahinin KALİLEN MA TEZEKKERUN ( Ve kahinin sözü de değildir. NE AZ HATIRLIYORSUNUZ. )

İncil'de yer alan aşağıdaki ayetlerde ise Mesih İsa'nın öğrencilerini "Kıt İmanlılar" olarak nitelediği ve uyardığına şahit olunmaktadır. Ayetlerde yoğun inancın nelere kadir olduğu ve insanın yüksek psişik ve metafizik yeteneklerini nasıl açığa çıkaracağı açıkça bildirilmektedir.  

40-Matthew-6-30 Bugün var olup yarın ocağa atılacak olan kır otunu böyle giydiren Tanrı'nın sizi de giydireceği çok daha kesin değil mi, ey KIT İMANLILAR?

40-Matthew-6-31 "Öyleyse, 'Ne yiyeceğiz?' 'Ne içeceğiz?' ya da 'Ne giyeceğiz?' diyerek kaygılanmayın.

40-Matthew-8-26 İsa, "Neden korkuyorsunuz, ey KIT İMANLILAR?" dedi. Sonra kalkıp rüzgarı ve gölü azarladı. Ortalık sütliman oldu.*

* Mesih İsa yoğun inancı ve Allahü Teala'nın izniyle doğa olaylarını yönlendirebiliyor.

40-Matthew-14-31 İsa hemen elini uzatıp onu tuttu. Ona, "Ey KIT İMANLI, neden kuşku duydun?" dedi.

40-Matthew-16-8 Bunun farkında olan İsa şöyle dedi: "Ey KIT İMANLILAR! Ekmeğiniz yok diye niçin tartışıyorsunuz?

40-Matthew-16-9 Hâlâ anlamıyor musunuz? Beş ekmekle beş bin kişinin doyduğunu, kaç sepet dolusu yemek fazlası topladığınızı hatırlamıyor musunuz?

40-Matthew-17-20 İsa, "İMANINIZ KIT OLDUĞU İÇİN" karşılığını verdi. "Size doğrusunu söyleyeyim, bir hardal tanesi kadar imanınız olsa şu dağa, 'Buradan şuraya göç' derseniz, göçer; sizin için imkânsız bir şey olmayacaktır." 

42-Luke-12-28 Ey KIT İMANLILAR, bugün var olup yarın ocağa atılacak olan kır otunu böyle giydiren Tanrı'nın sizi de giydireceği çok daha kesindir.

42-Luke-12-29 Ne yiyeceğiz, ne içeceğiz?' diye düşünüp tasalanmayın.

Aşağıdaki ayette, Allah'ın izni ve Mesih İsa'nın vesilesiyle hasta olan uşağının iyileşeceğine "tam inancı olan" bir yüzbaşının misali verilmektedir. Yüzbaşı, uşağının iyileşeceğine tam olarak inanınca uşak o anda iyileşmektedir. Bu misal, insana ruhundan üfleyen Allahü Teala'nın "Ol." emrinin bir tezahürü niteliğindedir.

40-Matthew-8-13 Sonra İsa yüzbaşıya, "Git, inandığın gibi olsun" dedi. Ve uşak o anda iyileşti.

"İman" ( İnanç ) kelimesiyle aynı fonetik ( M ve N harfleri içeren ) ve semantik köke sahip bazı ilginç kelimeler şöyledir.

I mean ( Kastederim, Manasını veriririm ) ( Arapça "Mana" kelimesi, İngilizce'deki "Mean" kelimesidir. )
Men ( Bir şeyin olmamasından emin hale gelme / getirme, Yasaklama )
Amen ( Amin )
Amentü ( İnanırım )
Immune ( Bağışık, Bağışıklığı olan ) ( Tıp terimi olan bu kelime mikrroplardan ve virüslerden korunmuş olma, emin olma halini tanımlamaktadır. Bu bağlamda "İman" da her türlü sorundan korunmuş olma anlamına işaret etmektedir. )
Amnios Kesesi ( Embriyonun rahimde emin şekilde bulunduğu kese )
Aminoasit ( Organik varlıkları oluşturan proteinlerin temel yapı taşları )
Mono ( Tek, Bir ) ( Allah'ın birliğine çağrışım yapan kelime )
Mana ( Anlam )
Monk ( Keşiş ) ( İngilizce ) ( Kelimenin sonundaki -k eki "gibi olan" anlamını vermektedir. Örnek: Yanak, Çanak, Konak .... )
Moine ( Keşiş ) ( Fransızca )
Mönch ( Keşiş ) ( Almanca ) ( Sondaki -ch eki "gibi olan" anlamını vermektedir. Örnek: Fröhlich ( Keyifli )















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder