Tevrat'ta ve Kur'an'da, Hz. Musa'ya başkaldıran "maddi nimet çokluğu" içindeki bir karakterin ismi olan "Karun" kelimesi esasen İbranice kökenli "Korah" (Kel olmak, Çıplak kalmak; Soyunmuş, Desteksiz, Korumasız) kelimesinin bir tezahürüdür.
Ayetlerde Karun misaliyle verilmek istenen ana mesaj, ruhsal tekamül sınavı olarak kendisine "nimet çokluğu" bahşedilen bir insanın, bu durumun "sadece" kendi bilgisinden ve üstün niteliklerinden kaynaklandığını, kendi başarısı olduğunu düşünmesi, kendisini ayrıcalıklı zannetmesi ve söz konusu imkanlarını diğer insanlara karşı bir üstünlük kurma, onları kıskandırarak haz alma ve tahakküm aracı olarak kullanma yanılgısına düşmesidir.
Karun ile ilgili ayet grubu aşağıda yer almakta olup, "Karun / Korah" kelimesinin "Kel olmak, Çıplak kalmak; Soyunmuş, Desteksiz, Korumasız" anlamına gelmesi de, "maddi nimet çokluğunun" esasen bir illüzyon olduğuna ve insanı farklı bir konuma getirmediğine ilişkin oksimoron ve batıni bir mesaj niteliğindedir.
28/76 Kesinlikle Karun, Musa’nın kavmindendi de onların üzerine azmıştı. O'na, anahtarları kesinlikle kuvveti olan topluluk ile ancak taşınan hazinelerden verdik. Zamanında kavmi o'na "Ferahlayıp şımarma. kesinlikle allah ferahlayıp şımaranları sevmez." dedi.
Ayette maddi nimet çokluğu durumunda, insanın içine düştüğü "ferahlayıp şımarma" yanılgısına vurgu yapılmaktadır. Zira, insanın bu noktadaki sınavı, kendisinin, diğer insanların faydalanabilmesi için bir vasıta kılındığını idrak etmesi ve bu durumunu, diğer insanları köleleştirme vasıtasına değil, diğer insanlara fayda sağlama vasıtasına dönüştürmesidir. Bu husus bir sonraki ayette bildirilmektedir.
28/77 Ve Allah’ın o sana verdiklerinde ahiret yurdunu ara. Dünyadan nasibini de unutma. Allah’ın sana o iyilik ve güzellik yapması gibi iyilik ve güzellik yap. yerde bozgunu arama. Kesinlikle Allah bozguncuları sevmez.
Bölümün başında ifade edilen temel yanılgıya da yani insanın "elde ettiği imkanları sadece kendi başarısı addetmesi"ne de müteakip ayette işaret edilmektedir.
28/78 ..."kesinlikle o indimdeki ilim üzerine verildi." dedi.
Tiranların, firavunların ortaya çıkmasının kök sebebi de müteakip ayette dolaylı olarak bildirilmektedir. Söz konusu sebep, dünyevi ve maddi arzuların tesirinde kalan ilim yoksunu çoğunluk insanın, hakkını aramak yerine, hak gaspı ile zenginleşmiş imkan sahiplerini kıskanmaları, onlara özenmeleri, onlara biat etmeleri, onları yüceltmeleri, onları sanki nimet verenmiş gibi farklı ve özel bir konumda zannetmeleri ve nihayetinde onları ilahlaştırmalarıdır. Zira bugün de şahit olunduğu üzere zalime zulüm imkanını veren mazlumun ta kendisi olmaktadır.
28/79 Böylece süsleri içinde kavmine çıktı. O dünya hayatını isteyenler "Ey keşke o Karun’a verilenlerin aynısı bize olsaydı. Kesinlikle o büyük pay ve haz sahibidir." dediler.
İlim sahibi insanların durum değerlendirmesi ise aynı ayet grubunun aşağıdaki ayetinde bildirilmektedir.
28/80 Ve o ilim verilmiş olanlar "Vaylar size, o inanan ve iyilikler yapan kimse için Allah’ın sevabı daha hayırlıdır. Ona sabredenlerin haricindekiler kavuşamaz." dediler.
Konu bağlamında örnek teşkil edecek diğer bir ayet grubu da Kehf suresinin aşağıdaki ayetleridir.
18/34 Ve ürün onaydı. Böylece arkadaşına, onunla tartışırken "Ben malca senden çoğum ve kişi olarak da daha yüceyim, şerefliyim." dedi.
18/35 Ve o, kendine zulmederek bahçesine girdi. "Bunun uzaklaşıp kaybolacağını zannetmem, ebedidir." dedi.
18/39 Ve bahçene girdiğinde, beni malca ve çocukça senden daha az gördüğünde “Allah ne dilediyse. Allah’ın haricinde kuvvet yoktur." demeli değil miydin?
Aşağıdaki ayetlerde ise ikiyüzlü niteliği daim olan insanın, kontrol edemediği koşullardan dolayı kayıplara maruz kaldığında çevresindeki herkesi ve her şeyi suçlama eğilimine girdiğine işaret edilmektedir.
17/67 ... Sizi karaya doğru kurtardığımızda ise yüz çevirip dönersiniz. İnsan inkar edendir.
39/49 İnsana darlık sıkıntı dokunduğunda bizi çağırır. Sonra onu bizden nimetle çevrelediğimizde "Kesinlikle o bana ilmim üzere verildi." der. Bilakis o sınavdır. Lakin onların çoğunluğu bilmezler.
16/53 Ve o sizinle olan nimet Allah’tandır. Sonra size darlık dokunduğunda O’na yakarırsınız.
No comments:
Post a Comment