Çeviri

Sunday, June 8, 2025

Nereden nereye ....

Evvelki bölümlerde ruhun (bilincin), kaba madde yaşam planını (dünya) deneyimleyebilmesi amacıyla kaba madde (toprak) ile ilişkilendirildiğine (maddeye ruh üflenmesi / maddeye bilinç verilmesi) ve insan halini aldığına değinilmişti. Ayrıca, cennet ve cehennem kavramlarının mekandan ziyade ruhsal durumu tasvir eden kelimeler oldukları, yaratılıştaki düalite ilkesi gereği her yaşam planının cenneti ve cehennemi olduğu ve bir yaşam planındaki varlıkların ruhsal (bilişsel) durumlarının (rahmani veya şeytani) o yaşam planının cennet mi cehennem mi olacağını belirlediği de ifade edilmişti.

Bu bağlamda, dünyanın, insanın yaratılışından beri cehennem niteliği arzetmesinin sebebi, Adem olarak anılan ve ilk insan addedilen ancak esasen tüm insanlığı ifade eden Adem'in daha ilk safhada Allah'ın kelamının aksine davranışta bulunması yani cennetle dahi yetinmeyip dahasını istemesi ve en başta kibir ve zulüm olmak üzere tüm şeytani frekansları simgeleyen malum sembolik "ağaca" meylederek ilk şeytani hareketi icra etmesidir. Kadim ancak yanıltıcı olan ve Adem'i masum, mağdur algılatmaya çalışan "İblis Adem'i kandırdı." cümlesi, kendisine akıl bahşedilmiş insanın, suçu kendisinde aramayıp başkasına atma eğiliminin klasikleşmiş bir ifadesidir. Zira Allah'ın kelamı sabitken bunun aksine meyletmek bilinçli bir tercih ve yönelimdir. Keza bugün de Kur'an ortada olmasına rağmen kibir obsesyonuna tutulmuş insan denen varlık yine bilinçli olarak, bile bile Allah'a itaatsizliğin, kötülüğün yani şeytaniyetin doruklarını zorlamaktadır. İnsanın şeytani vasfının misallendirildiği bazı ayetler şöyle sıralanmaktadır.

2/34 Ve zamanında meleklere "Adem için yere kapanın." dedik. Böylece İblis haricinde yere kapandılar. O diretti ve KİBİRLENDİ ve İNKARCIlardan oldu.

Kibirlenen ve inkar eden İblis'e tabi olan Adem de kibir ve inkar yanılgısına düşmüştür. Zira İblis de Adem de idrakli varlıklardır. Kendisine akıl ve kelimeler bahşedilmiş olan ve yaptığı bilinçli ancak yanlış tercihin sonuçlarını deneyimlemekte olan Adem, olumlu yönde bir gelişme kaydetmek bir yana daha da sapmış görünmektedir.

Aşağıdaki ayetler de şeytaniyetin temel öğesi olan kibir, materyalizm, hırs, tahakküm arzusu gibi unsurlara ilişkin misaller içermektedir.

104/2-3 O malı toplayan ve onu adet adet sayan,  - Malının onu ebedi kılacağını sanar. 

38/23 Kesinlikle bu benim kardeşim. Ona doksan dokuz dişi koyun ve bana bir dişi koyun. "Onu bana ver." dedi.

74/14-15 Ve ona imkanları yaydım da yaydım. - Sonra daha da artırmamı ümit eder.

Yukarıdaki son ayet Adem'in "cennet halini" reddetmesi hususuna da atıfta bulunmaktadır.

Bir hayvanın bir başka hayvanı "yemesiyle" bir insanın başka bir insanın hakkını "yemesi" arasında hiçbir fark yoktur. İnsanı hayvana dönüştüren bu şeytani ve "düşmanca" yaklaşım, dünyayı da, yaşamak veya sözde daha üstün olabilmek için bir başka canlıyı öldüren varlıkların bulunduğu bir arenaya yani cehenneme dönüştürmektedir. Bu gerçek aşağıdaki ayette dolaylı anlatımla bildirilmektedir.

7/179 Ve CİNLERDEN VE İNSANLARDAN ÇOĞUNU CEHENNEM İÇİN BIRAKTIK. Onların kalpleri vardır, onlarla anlamazlar. Onların gözleri vardır, onlarla görmezler. Onların kulakları vardır, onlarla duymazlar. BUNLAR HAYVANLAR GİBİDİRLER. Bilakis daha da sapmışlardır. İşte onlar habersizlerdir.

Söz konusu "üstünlük tesis etme obsesyonu" yani kibir hastalığı, insanlar arasında "düşmanlık" olgusunun da tezahürüne sebep olmaktadır. Bu nedenle 2/36 kodlu ayette "KulnEHBİTU ba'dukum li ba'din aduvv" ("Birbirinize düşman olarak İNİN." dedik.) ifadesi yer almaktadır. Bu ayetteki "İhbitu" (İnin) kelimesinin kökü olan ve "İnmek; Zayıflamak; Kötü hale gelmek" anlamlarını temsil etmekte olan "Hebt" fiili, ayette "fiziksel bir iniş" anlamını değil "içinde bulunulan halden daha aşağı bir hale geçiş" (terse evrim) anlamını temsil etmektedir. Ayetteki "düşmanlık" kavramı İblis ile insan arasındaki düşmanlıkla birlikte, şeytanlaşmış insanların kendi aralarındaki düşmanlığa da işaret etmektedir. 

Yaratılış sürecini tanımlayan ayetler ve açıklamaları şöyledir. 

32/7 O her şeyin en güzeli O’nun yarattığıdır. İNSANI YARATMAYA ÇAMURDAN BAŞLAMIŞTIR. 

32/8 Sonra onun neslini ADİ SUYUN SÜLALESİNDEN OLUŞTURDU. 

32/9 Sonra onu düzenleyip şekillendirdi ve İÇİNE RUHUNDAN ÜFLEDİ. Size kulaklar, gözler ve gönüller oluşturdu. Ne az şükrediyorsunuz.

Yukarıdaki ayetlerde ruhun, madde bedenle ilişkilendirilerek "insan" denen varlığa dönüşümü tasvir edilmektedir.

2/35 Ve "Ey Adem, sen ve eşin CENNETTE İSKAN EDİN. Oradan her nereden dilerseniz bolca yiyin. İşte ŞU AĞACA YAKLAŞMAYIN. YOKSA ZALİMLERDEN OLURSUNUZ." dedik.

Yukarıdaki ayette kaba madde planı dünyanın insan için bir cennet niteliğinde olduğu, ancak onun ağaca yönelme tercihinin yani zulme yönelmesinin bu durumu tam tersine çevirebileceği (cehenneme dönüşüm) dolaylı olarak bildirilmektedir. Zira, bugün dünyanın cehennem niteliği arzetmesinin yegane sebebi insanların birbirlerine zulmetmeleridir.

2/36 Böylece şeytan onları oradan kaydırdı da onları içinde olduklarından çıkardı. "BİRBİRİNİZE DÜŞMAN OLARAK İNİN. Size yerde belirli zamana kadar durak yeri ve maddi fayda vardır." dedik. 

2/38 "ORADAN TOPLUCA İNİN. Eğer benden size kesinlikle yönlendirme gelirse, artık kimler yönlendirmeme tabi olurlarsa, artık onların üzerine korku yoktur. Onlar hüzünlenmezler." dedik. 

En başta da ifade edildiği üzere, yukarıdaki ayetlerdeki "İhbitu" (İnin) kelimesi, mekan değişimini yansıtan fiziksel bir inişi değil, aşağı yönde, olumsuz yönde bir hal değişimini ifade etmektedir.

Taha suresinin aşağıdaki ayetlerinde yer alan cennet tasvirleri incelendiğinde, esasen insanın, dünyada ilk yaratıldığında, maddi sorunlarının (acıkma, susama, üşüme, sıcaklanma) bulunmadığı anlaşılmaktadır. Yani insanın, hayvanlardan farklı bir varlık niteliği arzettiği ve bu durumun da dünyayı onun için cennet kıldığı görülmektedir. Ancak akabindeki yanlış tercihi, bu sefer dünyayı onun için cehennem haline getirmiş ve ayette de ifade edildiği üzere insanı "meşakkat içinde ve bedbaht" kılmıştır.

20/117 Böylece, "Ey Adem, kesinlikle bu senin için ve eşin için düşmandır. O halde, kesinlikle sizi CENNETTEN çıkarmasın. YOKSA MEŞAKKAT İÇİNDE BEDBAHT OLURSUN." dedik. 

20/118 KESİNLİKLE SANA ORADA ACIKMAMAN VE ÇIPLAK OLMAMAN VARDIR. 

20/119 VE KESİNLİKLE SEN ORADA SUSAMAZSIN VE SICAKTA YANMAZSIN. 

Bu bağlamda 2/35 kodlu ayetteki cennet tasvirinde yer alan "Oradan her nereden dilerseniz bolca yiyin." ifadesi de "yemek" eyleminin insan için esasen bir gereklilik olmadığına işaret etmekte gibidir. Enbiya suresinin aşağıdaki ayetinde bu fenomene tersten misalleme yoluyla işaret edilmektedir.

21/8 Ve onları YEMEK YEMEYEN BEDENLER kılmadık. Ebedi de değillerdi. 

No comments:

Post a Comment