25 Mart 2020 Çarşamba

Sayılar ile portal açılması

"Ahsa" ( Saymak ) fiilinin önemi ve hassasiyeti Kur'an'da 10 ayette vurgulanmış olup, "Ahsa" kelimesi bu ayetlerde toplam 11 kere tekrarlanmıştır.

Sure No. Ayet No. Ayetteki Kelime No. Arapça Türkçe Frekans
14 34 15 tuhsu Sayarsın 1
16 18 7 tuhsu Sayarsın 2
18 12 10 ahsa Sayar 3
18 49 31 ahsa Sayar 4
19 94 2 ahsa Sayar 5
36 12 17 ahsayna Saydık 6
58 6 12 ahsa Sayar 7
65 1 17 ahsı Say 8
72 28 16 ahsa Sayar 9
73 20 36 tuhsü Sayarsınız 10
78 29 4 ahsayna Saydık 11

10 ve 11 sayıları sırasıyla "Ünite / Vahdet" ve "Düalite, Döngü ve Farklı boyuta geçiş portalı" kavramlarının nümerolojik sembolleridir. 

İçinde bulunduğumuz ve döngü sonu sürecinin ismi olan Yevmel Kıyameh ( Ayağa Kalkış Günü ), Yevmel Hısab ( Hesap Günü ) olarak da anılmaktadır. Bu noktada döngü sonundaki idraki tekamüle dayalı yükseliş sürecinde insanların, sayıların kozmik gücünü idrak edeceği ve bunun kozmik faydalarını deneyimleyecekleri bildirilmektedir.

Kur'an'da, tüm yaratılış kodlarının kitapta olduğu "Ahsa" ( Saymak ) fiilinin son kez geçtiği Nebe suresinin 29. ayetinde nümerolojik ve semantik olarak bildirilmiştir. ( 29 sayısının nümerolojik değeri "11"'dir. ( 2+9 = 11 )

78/29 - Ve külle şey'in AHSAYNAHÜ kitaben ( Ve kitapta olmak üzere herşeyi SAYDIK. )

Kur'an'daki kodlar ( kelimeler, harfler ve sayılar ) verilesiyle üst boyutlara geçiş portal açılabileceği gibi geçmişteki ve gelecekteki tüm olgu ve olaylara ilişkin bilgileri içeren Akaşa Kayıtları'na da erişim mümkündür.

Tüm dillerin kökeni olması kuvvetle muhtemel olan Türkçe, dil kullanılarak veya kullanılmayarak çıkarılabilen her bir ses için bir harfin olduğu bir dildir. Türkçe alfabede 29 harf bulunur. Doğal sayıların da 10 adet olduğu dikkate alındığında harf ve sayı adetleri nümerolojik olarak 111 sayısını vermektedir. 111 sayısı da okült ezoterik bir kod olup, 11 sayısı gibi üst frekanslara geçiş portalının sembolüdür.

29 ... 2+9 = 11
10 ... 1+0 = 1


111 ... Yeni bir yolun başlangıcı 







24 Mart 2020 Salı

Coronavirus salgını mı? KORKUvirüs salgını mı?

1 Aralık 2019 tarihinde başlatılan Coronavirus vakası kapsamında dikkat çeken en önemli husus, evvelki bölümlerde yer alan Coronavirus konulu yazılarda da belirtildiği üzere, KORKU kavramıdır.

Zira, basit hijyen önlemleriyle engellenebilecek olan veya kontamine olunsa bile standart ve bilinen tedavi metodlarıyla atlatılabilecek olan Coronavirus vakasının belirli bazı basın ( medya ) organları tarafından ciddi şekilde abartıldığı, haber manşetlerinde sürekli olarak "Korku", "Dehşet", "Panik", "Kabus" kelimelerinin kullanılmakta olduğu gözlemlenmektedir.

Yaratılmış tüm varlıklar ( olgular ) esasında belirli bir frekansta titreşmektedirler. Varlıklar arasında pozitif veya negatif nitelikli etkileşim ( tesirleşme ) olabilmesi için de frekans uyumunun hasıl olması gerekmektedir. İmmün sistem adı verilen bağışıklık sistemi insanı belirli bir frekansta tutmak suretiyle düşük frekanslı negatif dış tesirlere karşı korumakta ve hastalıkları engellemektedir. Zira hastalık düşük frekanslı bir olgudur.  Keza hastalıklara sebebiyet veren virüsler, bakteriler, mikroplar da düşük frekansa sahip varlıklardır. Dolayısıyla hasta olan bir insan, immün sistemi zayıflamış yani frekansı düşmüş bir varlık konumundadır.

Virüs salgınlarında varlıkları, düşük frekanslı virüslere karşı koruyan en önemli unsur immün sistemin iyi durumda olması yani yüksek frekansta titreşme halinin stabil seyridir. Ancak "Korku" olgusu depresyon ve strese sebebiyet vererek insandaki frekansı düşürmekte yani immün sistemini zayıflatmakta ve vücudu, düşük frekanslı virüslerin negatif tesirlerinin girişi için açılmış bir portale dönüştürmektedir.

Coronavirus vakası süresince bazı basın organlarının internetteki haber sitelerinde sürekli olarak "Korku" kelimesinin iletişimini yapmakta olması, bu kurumların, küresel sistemde değişiklik yapmak amacıyla virüs salgınını organize eden zümreye hizmet etmekte oldukları algısı oluşmaktadır. Söz konusu manşetlere evvelce "Coronavirus meselesi" başlıklı bölümde yer verilmişti. "Basın Zehirlenmesi" olarak nitelenebilecek bu uygulamadaki amaç, toplumu korku ve panik frekansında yani düşük frekansta tutarak hem immün sistemini zayıflatmak hem de acz duygusu içinde savunmasız şekilde çare bekler halde tutmaktır. Çaresiz olduğuna inandırılan bir insan, "çözüm" / "çare" olarak dışarıdan yapılacak her türlü telkine açık hale gelmiş demektir. Bu yöntem esas itibarıyla "Travma Bazlı Zihin Kontrol Yöntemi"'nin ta kendisidir. Travma anı süjenin en savunmasız ve telkine açık halidir. Travma esnasında veya akbinde yapılacak dış telkinler süjeyi uzaktan programlanabilir ve kontrol edilebilir bir zihin kontrol kölesine dönüştürebilmektedir. Bu yöntemle casuslar, ajanlar, intihar bombacıları, tarikat "kedicikleri", ölümüne sadık obsesif tarikat müridleri ( kült cemiyet üyeleri ) oluşturulabilmektedir. 

İşte şu anda deneyimlenen Coronavirus Salgını senaryosu ve ona bağlı korku politikası vesilesiyle aynı yöntem geniş kitleler yani dünya toplumları üzerinde uygulanmaktadır. Evvelki bölümlerde, mevcut Coronavirus vakasının kriptosu niteliğinde olan 2011 yılı yapımı "Contagion" ( Salgın ) filmine ve bu filmin sloganı olan "Hiçbir şey korku kadar hızlı yayılmaz." cümlesine değinilmişti. Filmin sloganı bile uygulanan metodu açıkça gözler önüne sermektedir.


COVID19 vakasının ortaya çıktığı 2019 yılında vizyona giren "Five Feet Apart" ( Beş Adım Ötede ) isimli filmde ise bir akciğer hastalığı! olan Cystic Fibrosis nedeniyle insanlardan daima belirli bir mesafede durması gereken genç bir kızın hikayesi konu edilmektedir. Film, Coronavirus salgını nedeniyle gündeme gelen ve neredeyse bir yaşam formatına dönüşme potansiyeli arzeden "Sosyal Uzaklık" kavramına ve pandemi sürecinin planlı bir eylem olduğuna işaret etmekte gibidir.

Öte yandan, belirli mesafe gözetilmek suretiyle açık havada olunmasında bir sakınca olmadığı uzmanlar tarafından belirtilmesine rağmen virüs vakası sürecinde sürekli olarak yapılan "Evde kal." telkini, zaman içerisinde insanlarda Agorafobi ( Açık Alan Korkusu ) sendromunun gelişmesi riskine de vesile olmaktadır. Kapitalist emperyalist küreselci azınlık, planladıkları Yeni Dünya Düzeni'ndeki insanın korkuya dayalı olarak kolaylıkla yönlendirilebilen robotik formatta olmasını istemektedir. Öyle ki en ufak bir "tehdit telkininde" hemen korkuyla evine kapansın ve talimatları beklesin.

Haziran 2019 ayında vizyona giren benzer temalı bir başka film de Hint yapımı "Virus" isimli filmdir. 


13.07.2019 tarihinde yani coronavirus pandemisinden aylar önce vizyona giren "Fast & Furious Hobbs & Shaw" isimli filmde "programlanabilir bir virüsün insanlığı tehdit etmesi" konu edilmektedir. 

Filmdeki diğer bazı dikkat çekici ifadeler ve mesajlar aşağıda yer almaktadır.

- Dünyayı tehdit eden ve herkes için ölümcül programlanabilir bir virüs ve programlanabilir aşı,

- Virüsü yaymaya çalışan Yapay Zeka,

- İnsanın evrimleştirilmesi ( Human 2.0 projesine işaret etmektedir. )

- Virüsün "sistem değişikliği için gerekli bir şok" olduğu,

- Yapay Zekaya bağlı olan ve virüsün işlevini anlamış insanları yok etmeye çalışan yarı makineleşmiş biyonik ajanlar

- Filmin sonunda Yapay Zeka'nın biyonik ajanı "shut down" komutu ile devre dışı bırakması ( öldürmesi )

2013 yılında vizyona giren "World War Z"  ( Dünya Savaşı Z" isimli filmde insanları zombiye dönüştüren bir virüs pandemisi ve aşı ile korunma konu edilmektedir. Pandemi ile Dünya Savaşı kavramlarının birlikte kullanılması virüsün bir kitle imha silahı olma özelliğini vurgulamaktadır. Ayrıca filmin ismindeki "Dünya Savaşı Z" harfi de "Son dünya savaşı" mesajını vermekte ve bir yandan da son insan nesli olan "Z kuşağına" işaret etmekte gibidir. Zira Alfa kuşağı ile başlayan yeni tanımlama virüs ve aşılama vasıtası ile genetiği değiştirilmiş yeni insan neslini simgelemektedir.

Ayrıca ECDC'nin ( European Center for Disease Control and Prevention - Avrupa Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi'nin 07.12.2012 yılında Ortadoğu MERS vakasına ilişkin olarak yayımladığı risk değerlendirme raporunda söz konusu virüsün "Novel Coronavirus" olarak tanımlanması ve COVID19 ile benzer özellikleri olması da ilginç bir durum arzetmektedir. 2002-2004 dönemindeki ve 2012 yılındaki Coronavirus tiplerinin hep "Novel Coronavirus" olarak tanımlanması da aslında bu virüsün mutasyon sürecinin detaylarına ilişkin bilgilerin var olduğu izlenimi yaratmaktadır.

Aşağıda ise sadece bugünkü ve dünkü bazı manşetler yer almaktadır. Görüleceği üzere her manşette "Korku" kelimesine bilinçli ve kasıtlı olarak mutlak surette yer verilmektedir.


Varlığı ve evvelki vakaları zaten bilinen Hantavirüs nedeniyle Çin'de bir kişinin ölmesi hemen haber yapılarak manşetlere taşınmıştır. Muhtelif nedenlerle ölümle sonuçlanan her hastalığa ilişkin haber manşeti yapılacak olduğu düşünülecek olursa sürecin nasıl içinden çıkılmaz bir hal alacağı da aşikar hale gelir.

                                      




                                    
Kur'an'da Allahü Teala'nın sürekli olarak yinelediği "La Tehaf" ( Korkmayın ) ifadesi bu bölümün konusu bağlamında büyük önem arzetmektedir. Zira Kur'an'da şeytanların en büyük silahının "Korku" olduğu defaatle zikredilmektedir.

3/175 - İnnema zalikümüş şeytanü yühavvifü evliyaehu fe LA TEHAFUHÜM ve hafuni in küntüm mü'minın Kesinlikle bu size şeytandır.
( Dostlarını korkutur. O halde, eğer inananlar iseniz, onlardan KORKMAYIN da benden korkun. )

3/175 kodlu ayette "Şeytanın, dostlarını korkuttuğu" bildirilmektedir. Bu ifade aslında şeytanın sadece kitap ilminden yoksun, inançsız veya kıt inançlı olan, şüpheci ve nefsani duygularına yenik düşmüş yani şeytanın tayfası, dostu haline gelmiş insanları etkisi altına alıp korkutabileceği vurgulanmaktadır.

20/46 - Kale LA TEHAFA innenı meaküma esmeu ve era
( "KORKMAYIN, kesinlikle ben sizinle birlikteyim, duyarım ve görürüm." dedi. )

46/13 - İnnellezine kalu rabbünellahü sümmestekamu fe LA HAVFÜN aleyhim ve la hüm yahzenun
( Kesinlikle O "Rab’bimiz Allah’ tır." diyenler, sonra doğru olanlar, artık onlara KORKU YOKTUR. Onlar hüzünlenmezler.  )









22 Mart 2020 Pazar

Göğüse verilen şifa ve COVID19

Küresel şeytanlar, insanlık ve yaratılış ile olan kadim mücadelelerinde bozgunculuk, fitne, kaos ve hastalık gibi varlıkları ve toplumları içten yıkan ve zayıflatan yöntemleri, tuzakları daima kullanmışlar ve kullanmaktadırlar. Konuya ilişkin Bakara suresinin 205. ayeti oldukça çarpıcıdır.

2/205 - Ve iza tevella sea fil erdı li yüfside fıha ve yühlikel harse ven nesl vallahü la yühıbbül fesada
( Ve başa geçtiğinde, yerde bozgun yapmak, ekini ve nesli helak etmek için çabalar. Allah bozgunu sevmez. )

Açıkça görülmektedir ki içinde bulunduğumuz dönemde cereyan eden Coronavirus Salgını vakası da ilim üzerine sapmış küresel şeytanlar tarafından insanlığa kurulmuş bir tuzaktır. Ancak Kur'an ayetlerinde de açıkça belirtildiği üzere "Tuzaklar sadece sahibinin başına geçer." 

Dolayısıyla, döngü sonunun deneyimlendiği bu dönemde inananların yapmaları gereken küresel şeytanların istediğinin aksine korkuya kapılmadan akılcı yolla sabretmek, ilime yönelmek, ilahi kozmik bilgiler konusunda kapasitelerini artırmak suretiyle idraki frekanslarını yükseltmek ve kaba madde frekansından üst süptil frekansa geçişe hazırlanmaktır.

2019 yılında ortaya çıkması daha doğrusu çıkartılması nedeniyle COVID19 olarak kodlanmış olan Coronavirus'ün tehlikeli yönü ciğerlere yani göğüse inerek solunum sorununa ve buna bağlı ölüme sebebiyet verebilmesidir.

Bu minvalde, Rab'bin "Şafi" ( İyileştiren ) sıfatının delili niteliğinde olan aşağıdaki ayetlerde yer alan "Göğüse şifa" kavramı ve 19 nümerolojisi, içinde bulunulan "salgın hastalık" sürecine işaret etmekte gibidir.

9/14 - Katilu (1) hüm (2) yüazzib (3) hüm (4) allahü (5) bi (6) eydı (7) küm (8) ve (9) yuhzi (10) him (11) ve (12) yensur (13) küm (14) aley (15) him (16) ve (17) YEŞFİ (18) SUDURA (19) kavmin mü'minın

( Onlarla savaşın ki Allah, sizin ellerinizle onlara azap versin ve onları rezil etsin ve onlara karşı size yardım etsin. İnananlar kavminin GÖĞSÜNE ŞİFA VERSİN. )

10/57 - Ya (1) eyyü (2) ha (3) en (4) nasü (5) kad (6) caet (7) küm (8) mev'ızatün (9) min (10) rabbi (11) küm (12) ve (13) ŞİFAÜN (14) li (15) ma (16) fi (17) es (18) SUDURİ (19) ve hüden ve rahmetün lil mü'minın

( Ey insanlar size Rab’binizden öğüt ve o GÖĞÜSLERİN içindekiler için ŞİFA, yönlendirme ve inananlar için rahmet geldi. )

Her iki ayette de "Sudur" ( Göğüs ) kelimesinin 19. kelime olması Coronavirus'ün kodu olan 19 sayısıyla ( COVID19 ) uyum açısından dikkat çekmektedir.

Ayrıca 19 sayısına işaret edilen aşağıdaki ayetlerde de COVID19 kodlu virüse ve buna bağlı olarak ortaya çıkan toplumsal gelişmelere işaret edilmekte gibidir.

COVID19 virüsü hücrelerde enfeksiyona yani "İnflamasyona" yol açan bir organizmadır. "İnflamasyon" kelimesini orijinali "Inflammation" ( İçteki Alevlenme / Yanma ) olup, bu kelime "In" ( İç ) ve "Flame" ( Alev ) kök kelimelerinden oluşmaktadır. Enfeksiyon, hücrelerde ve dokularda oluşan bir tür "yanma" fenomeni olmasından dolayı "Inflammation" olarak da anılır. Müddessir suresinin aşağıdaki ayet seti ve 30. ayette yer alan "Onun üzerinde ONDOKUZ vardır." ifadesi Coronavirus'ün kodunda 19 sayısının bulunması bağlamında ilginç bir uyum arzetmektedir. Zira ayet setinde de ifade edildiği üzere, Coronavirus insan dokusunda yanma etkisi yaratarak inflamasyona sebebiyet vermektedir.

74/27 - Ve ma edrake ma SEKAR ( Ve sana SEKAR, ateşin ne olduğunu ne bildirir? )
74/28 - La tubkı ve la tezeru ( Baki kılmaz ve geriye bırakmaz. )
74/29 - LEVVAHATUN lil beşeri ( İnsan için / İnsan derisi için YAKICIDIR. )
74/30 - Aleyha TİS'ATE AŞERE ( Onun üzerinde ONDOKUZ vardır. )

Ayet setinin devamında ise şu ayet yer alır.

74/31 - Ve ma cealna ASHABEN NARİ İLLA MELAİKETEN ve ma cealna İDDETEHÜM illa FİTNETEN lillezine keferu li yesteykınellezine utül kitabe ve yezdadellezine amenu imanen ve la yertabellezine utül kitabe vel mü'minune ve li yekulellezine fi kulübihim meradun vel kafirune maza eradallahü bi haza meselen kezalike yudillullahü men yeşa'u ve yehdi men yeşa ma ya'lemu cünude rabbike illa hüve ve ma hiye illa zikra lil beşeri
( ATEŞİN SAHİPLERİNİ MELEKLER haricindekiler yapmadık. ONLARIN ADETLERİNİ o kitap verilenlerin doğru bilgi edinmeleri, o inananların inançlarının artması, o kitap verilenlerin ve inananların şüphe etmemeleri, o kalplerinde hastalık olanların ve inkarcıların "Allah bu misal ile ne istedi?" demeleri için, o inkar edenler için SINAV haricindeki kılmadık. Allah dilediği kimseyi işte böyle saptırır ve dilediği kimseyi yönlendirir. O’nun haricinde Rab’binin ordularını, askerlerini kimse bilmez. O insanlar için hatırlamanın haricindeki değildir. )

Ayette, "Ateşin sahibi melekler", "Onların adetleri" ( yani 19 ) ve "Sınav" ifadeleri vesilesiyle, dünya olarak bilinen ortamın aslında cehennem olduğunun insanlar tarafından idrak edilmesi ve dünyadaki döngü sonunda ( Yevmel Kıyameh ( Ayağa Kalkış Günü ) doğru yola yönlenmeleri için insanlara son bir fırsat verildiğine işaret etmektedir. Zira ayette bu süreçte "Yönlenenlerin" de, "Sapanların" da olacağı bildirilmektedir. Yani bir kısım ruhsal ve zihinsel tekamüle erip süptil boyutlara yükselirken, bir kısım ise nefsaniyet ve maddeselliğe yani kaba madde batağına daha da batacaktır.

Öte yandan 2019 yılında ortaya çıkan COVID19 virüsü vakası, insanlığın farklı bir aşamaya geçmesine vesile olacağından dolayı da ayrı bir önem taşımaktadır. Zira, evvelce "Coronavirus ve 1 Nümerolojisi" başlıklı bölümde ( 19 ... 1+9 = 10 ... 1+0 = 1 ) belirtildiği üzere, virüs salgını vakası insanların farklı bir idrak ve farkındalık seviyesine yükselmesine, insanlar arasında "Birlik" / "Ünite" / "Vahdet" anlayışının gelişmesine ve kolektif bilincin tesisine vesile olmaktadır. Virüs salgının sona ermesinin ardından ise toplumsal yaşamın akışında ve formatında radikal değişikliklerin ( dijital teknoloji devirimi vb. ) gündeme gelmesi kuvvetle muhtemeldir. Tüm bu gelişmeler İnşikak suresinin "19". ayetinde açık ve öz bir şekilde bildirilmiş gibidir.

84/"19"- Le terkebunne tabekan an tabekın ( Kesinlikle tabakadan tabakaya binip karışacaksınız. )

Ayet numarası 19 olup, ayette "tabakadan tabakaya geçişten" yani kuantum sıçraması tarzı ruhsal ve idraki bir seviye atlamasından ve farklı bir aşamaya, farklı bir frekansa geçişten bahsedilmektedir.

Mesih İsa'nın tesirlerinin ikinci kez yoğun olarak hissedileceğinden bahsedilen ve O'nun "Birliğe / Allah'ın birliğine çağrısının" yer aldığı ayet "19." sure olan Meryem suresinin 36. ayetidir. "Meryem" kelimesi ise "İsyan, Ayaklanma, Başkaldırı" anlamına gelmekte olup, içinde bulunulan dönemdeki insanlık psikolojisini yansıtır niteliktedir.

19/36 - Ve innellahe rabbi ve rabbüküm fa'büduh haza sıratun müstekım
( Ve kesinlikle Allah Rab’bimdir ve Rab’binizdir. O halde O’na kulluk edin. Bu doğru yoldur. )

Ayetin kodunun nümerolojik değerinin "19" olması da ayrıca bir uyum arzetmektedir. ( 1+9+3+6 = 19 )

Ayrıca Coronavirus'un, Kur'an'da geçen "Dabbetül Ard" ( Yerdeki Debelenen varlık ) olması ihtimali mevcuttur.

Zira "Dabbe" kelimesinin Kur'an'da spesifik bir debelenen varlığa işaret ettiği ve insanların genel durumu ile ilintilendirildiği tek ayet Neml suresinin 82. ayetidir.

27/82 - Ve (1) iza (2) vekaa (3) el (4) kavlü (5) aley (6) him (7) ahracna (8) lehüm (9) DABBETEN (10) minel erdı tükellimühüm ennen nase kanu bi ayatina la yukınun

( Ve söz onlar üzerine vaki olduğunda, onlara yerden DABBE çıkarırız da onlara "Kesinlikle insanların ayetlerimize kani olmayanlar olduklarını" kelam edip söyler. ) 

Ayet kodunun nümerolojik değeri "19" sayısını vermektedir. 27/82 ... "19" ... ( 1+9 = 10 ) 

19 sayısı, COVID19 ve 2019 yılı ile uyum arzetmektedir

Ayetteki "Dabbe" kelimesinin 10. kelime olması ve ayet numarasının da 82 ( 8+2 = 10 ) olması da 10 nümerolojisi ile uyumludur.









20 Mart 2020 Cuma

Dijital Kripto Para, Blockchain ve 2023

Dünyanın 1 Aralık 2019 tarihinden beri deneyimlemekte olduğu Coronavirus vakası konusunda muhtelif teoriler ortaya atılmakla birlikte, salgın vakasının sona erdirilmesi!* sonrasında dünyadaki sosyal yaşam algoritmalarında ve finansal sistemlerde radikal değişikliklerin olması kuvvetle muhtemel görünmektedir. Sürecin başından beri, üstlendiği korku, panik ve dehşet algısı yayma görevini eksiksiz icra eden basın ( medya ) yoluyla ve siyasi liderlerin beyanatlarıyla küresel sistem değişiminin işaretleri sürekli olarak verilmektedir. ( * Dünya Sağlık Örgütü'nün "Bu küresel bir salgındır." açıklaması gibi "Küresel salgın bitmiştir." açıklaması yapması muhtemeldir.! ) 

Bu sistemsel değişimlerin başında, ülkeler arasındaki coğrafi sınırları ortadan kaldıracak ve Tek Dünya Devleti'nin pratikteki uygulamasını başlatacak olan "küresel para birimi ve sistemine geçiş"in olduğu muhtelif kaynaklarda da belirtilmektedir. Zira bir süreden beri bitcoin, kripto para, elektronik para, dijital para, blockchain gibi kavramlar toplumların bilinçlerine yerleştirilmekte, hatta uygulamaları dahi yapılmaktadır. Ayrıca Türkiye'deki bir banka web sitesine koyduğu bir sayaç ile "Nakitsiz toplum için geri sayım" yapmaktadır. Kağıt ve madeni paranın tedavülden kalkması ve yerine dijital paranın tedavüle girmesi için yapılan geri sayımın hedef tarihi ise 29 Ekim 2023 tarihidir. Dolayısıyla bu blogda da sık sık değinildiği üzere, 2023 tarihinin esas itibarıyla küresel bir hedefin tarihi olması ihtimali güçlenmektedir. 

Bu noktada gündeme gelen hususlardan biri deri altı implantasyonuyla yapılan "Implant Microchip" uygulamasıdır. Dijital kimlik, kişisel veri bankası ve cüzdan olarak kullanımı mümkün olan bu teknolojinin erken uygulamaları muhtelif ülkelerde başlatılmış olmakla birlikte küresel anlamda arzulanan!! rakamlara ( çip takılan kişi adedi ) henüz ulaşılamamıştır. Malum Coronavirus vakasının, bu uygulamanın hızlanması ve yaygınlaştırılması için bir "sebep" olarak telkin edilmesi kuvvetle muhtemeldir. Bu salgın sürecinin evvelce dizayn edilmiş küresel bir komplo olduğu dikkate alındığında "Problem ve Çözüm" taktiğinin her zamanki gibi devrede olduğunu algılamak zor olmayacaktır. Implant microchip uygulamasının yaygınlaşmasının, küreselcilerin tam toplum kontrolü hedefi açısından önemi açıktır.

Ancak implant microchip uygulamasının insan sağlığı üzerindeki fizyolojik ve psikolojik etkileri henüz tanımlanmamıştır. Ayrıca insanları uzaktan kumandalı ve istendiği an fişi çekilebilen robotlara dönüştürme ve düşünce bloklama / yönlendirme yani zihin kontrol potansiyeli olan mikroçip uygulaması üzerinde kapsamlı değerlendirmeler yapılması gerekmektedir. Ve en önemlisi bu teknolojiyi kullanma alternatifi  bireylerin tercihine bırakılmalı, herhangi bir zorlama veya mecburiyet getirilmemelidir. Aksi halde bu uygulama açık bir "tecavüz suçu" niteliği kazanır. Zira dijital para uygulaması kart veya cep telefonu vasıtasıyla da yapılabilmektedir.

( Microchip hususu evvelce "Yapay Zeka Meselesi" ve "Transhümanizm ve Yapay Zeka Aldatmacası" başlıklı bölümlerde incelenmişti. )

İncil'in aşağıdaki ayeti, genellikle el altına implante edilen mikroçip kavramı ve bu uygulamanın şeytani niteliği açısından dikkat çekmektedir.

66-Revelations-13-15 Canavarın heykeline yaşam soluğu vermesi için kendisine güç verildi. Öyle ki, heykel konuşabilsin ve kendisine tapmayan herkesi öldürebilsin.


66-Vahiy-13-16 Küçük büyük, zengin yoksul, özgür köle, herkesin sağ eline ya da alnına bir işaret vurduruyordu.

Ayet kodunun nümerolojik değerinin "23" sayısını vermesi ( 6+6+1+3+1+6 = 23 ), 2023 yılına mı işaret etmektedir?

66-Vahiy-13-17 Öyle ki, bu işareti, yani canavarın adını ya da adını simgeleyen sayıyı taşımayan ne bir şey satın alabilsin, ne de satabilsin.

Bu bağlamda, 2016 yılında Disney XD tarafından yayımlanan ve "mikroçiplenerek" süper kahramana! dönüşmüş çocukların maceralarının konu edildiği "Lab Rats Elite Force" ( Laboratuar Fareleri Elit Güç ) isimli TV dizisi dikkat çekmektedir. Bu dizide Çiplenmiş çocuklara "Elite Force " ( Elit Güç ) sıfatı verilmişti. Tıpkı evvelki bölümlerde detaylı incelenen “Transhumanism” projesindeki Süper İnsan ( Üstün İnsan ) kavramı gibi. ( Tüm filmlerin, dizilerin, şarkıların hep küresel planların doğrudan veya sübliminal iletişiminin yapılması için üretildiği hatırlanmalıdır. )









19 Mart 2020 Perşembe

Tekamülün tanımı ve Kur'an

Bu blogdaki yazılarda sürekli olarak "Tekamül" kelimesinin kullanıldığı görülmektedir. Ancak bu kelimenin anlam analizine ilişkin net bir veri şu ana kadar yapılmamıştır.

"Tekamül" kelimesi, "Kamil" ( Olgunlaşmış, Gelişmiş ), "Kemal" ( Olgunluk, Gelişmişlik ) köklerinden gelen, bu köklerin başına gelen "Te" ön ekiyle isim haline gelmiş olan ve "Olgunlaşma, Gelişme" anlamını veren kelimedir.

Ruhsal "Tekamül" doğrudan doğruya "Algı" evrimine dayanan bir durum ve varlıklar için sonsuz bir yolculuktur. Evvelce de belirtildiği üzere, yaratılışın kader kodlaması üç parametreye endekslidir.

1- Olgu ( Yaratılmak suretiyle varlık aşamasına gelen her şey )
2- Algı ( Bir olgunun idrakli varlık tarafından farkedilmesi ve anlamlandırılması durumu )
3- Duygu ( Algının bir varlıkta yarattığı düşünsel ve ruhsal tesir )

Tekamül kısaca, sabit bir "olgu" karşısında varlıkta zamanla oluşan "algı" değişimi süreci olarak tanımlanabilir. Bir cümle ile örnek verilecek olursa ;

"Bahar gelince çiçekler açar." .... bu cümle dogmatik bir olgudur ve primitif algı seviyesi için sorgulanabilir bir durumu yoktur. Tekamül sürecindeki varlık ise dogma safhasını geçer ve aşamalı olarak aşağıdaki soruları sormak suretiyle tekamül yolunda ilerler.

Bahar neden var?
Neden sürekli bahar değil?
Çiçek neden baharda açar?
Çiçek ile bahar ilintisi doğada başka hangi olgularda var?
Çiçeğin açması ne gibi bir mesaj içerir?
........

Varlık her yeni sorusunda, yukarıdaki örnek cümleden farklı farklı algılar edinmeye ve dolayısıyla farklı farklı duygulara girmeye başlar. Varlığın, duygusal durumuna bağlı olarak yaydığı frekans ( titreşim ) o varlığın idrak frekansı yani tekamül frekansını oluşturur. Her varlığın tekamül frekansının kodu niteliğinde olan enerji çeperine de o varlığın "Aura"sı denmektedir. ( "Aura" konusu evvelce incelenmişti. )

2012 yılında vuku bulan ve dev kuantum sıçraması niteliğinde olan kozmik hizalanma ( Güneş Sisteminin, ait olduğu Samanyolu galaksisinin ekseni ile hizalanması ) insanların ruhi ve idraki yönden kademe atlayabilmelerine yardımcı olan bir fenomendi.

Bu çerçevede, çok katmanlı olan Kur'an da, ayetleri her okunduğunda farklı farklı algılar ve duygular yaratan sınav niteliğinde bir tekamül vesilesidir. Ayetlerin ve kelimelerin zahiri ve batıni anlamlarını ayırt edebilmek başlı başına bir tekamül göstergesidir. Ve bu nedenle Kur'an'da "müteşabih" ayetler ve kelimeler bulunmakta yani sembolizm bulunmaktadır.








Hasat zamanı

Spritüel kaynaklarda "Hasat" adı verilen kavram, kaba madde alemi dünyadaki 70,000 yıllık reenkarnasyon döngüsü sonunda, kaba madde frekansında ( boyut ) beklenen tekamül seviyesine erişen varlıkların bir üst süpril frekansa ( plan, alem, boyut ) geçişlerini, geçirilişlerini ifade eder.

Spiritüel celseler esnasında alınan tebliğlerden derlenmiş olan ve ilk bölümü 2011 yılında basılmış olan "Ra Bilgileri" isimli kitapta "Hasat" konusunda aşağıdaki ifadeler yer almaktadır.

"RA: Bir büyük devre yaklaşık 25.000 yıl sürer. Bu karakterde üç devre vardır. Tekâmül etmiş olanlar her devrenin sonunda HASAT EDİLEBİLİRLER. Bu da sizin ölçülerinizle 75-76,000 yıl eder. Devre sonunda bütün varlıklar -tekâmül etsinler etmesinler- HASAT EDİLİRLER; çünkü bu zaman esnasında gezegenin kendisi bu boyutun yararlı kısmını katetmiş ve bu yoğunluk derecesindeki daha düşük titreşim düzeyleri için kullanılabilirliğini yitirmeye başlamış olur."

Hud suresinin 11/100 kodlu ayetinde "Hasat" kavramı bildirilmiştir.

11/100 - Zalike min enbail kura nekussuhu aleyke minha kaimün ve HASIYD

( Bu sana anlattığımız şehirlerin haberlerindendir. Onlardan kaim olan da var HASAT EDİLENİ de var. )

"Hasat" kavramının, farklı boyuta geçiş ve geçiş portalı kavramıyla olan ilintisi kapsamında, ayetin kodu olan 11/100 ile uyumu dikkat çekmektedir. Zira 11 ve 111 sayıları farklı boyuta geçiş portalının nümerolojik sembolüdür.

Not: Kur'an'da "Hasıyd" ( Hasat edilen ) kelimesi, olumsuz anlamda da kullanılmaktadır. Bir başka deyişle, tekamül edemeyip üst boyuta geçme liyakatine erişemeyen varlıklar için de kullanılmıştır. Örneğin 11/100 kodlu ayetteki "Hasıyd" ( Hasat edilen ) kelimesi her iki yönde de ( Olumlu ve Olumsuz ) anlam içermekte gibidir. 




16 Mart 2020 Pazartesi

Tanrı - İlah - Rab

Sıkça kullanılan "Tanrı", "İlah" ve "Rab" kavramlarının anlamları incelendiğinde "Allah" kelimesinden farklı oldukları görülmektedir.

"Tanrı" kelimesi kökünde, "Tanımak" fiilinin de kökünde bulunan "Tan" ( Bilmek, Aşina Olmak ) kelimesini barındırır. Bu bağlamda "Tanrı" ( Tan + -rı ) kelimesi "Bilme, Bilinen, Tanıma, Tanınan" gibi anlamları içermektedir. Aynı şekilde "Sanrı" kelimesi de "San" ( Zannetmek ) kökünden ve "-rı" ekinden oluşur.

"İlah" kelimesi "İla" ( -e doğru ) ve "H" ( O ) kelimelerinden oluşmakta olup, "Ona doğru" anlamını içerir.

"Rab" kelimesi ise "Öğretmen" anlamına gelmekte olup, İbranice'de din alimlerine ve muallimlerine "Rab / Rabbi" denmektedir.

Görüleceği üzere her üç kelime de belirli, özel bir kavramı işaret etmemekte, genel bir kavram niteliği arzetmektedir.

"Allah" kelimesi ise "El" ve "İlah" kelimelerinden oluşan ve baştaki "El" ön ekiyle belirli ve tanımlı tek bir "İlahı" işaret etmekte yani "Allah"'ı ifade etmekte ve diğer kavramlardan ayrıştırmaktadır.

"Tanrı" kelimesi Tevrat'ta "İlah" anlamında kullanılmakta ve belirtili isim tamlaması kullanımıyla "İsrail'in Tanrısı" gibi bir ifade oluşmakta, yani birçok tanrı varmış da İsrail'in tanrısı ayrıymış gibi bir algı ortaya çıkmaktadır.

12 2 Krallar 9-6 Yehu kalkıp eve girdi. Uşak yağı Yehu'nun başına döküp ona şöyle dedi: "İSRAİL'İN TANRISI RAB diyor ki, 'Seni HALKIM İSRAİL'İN kralı olarak meshettim. 

 9 1 Samuel 25- 32 Davut, "Bugün seni karşıma çıkaran İSRAİL'İN TANRISI RAB'BE ÖVGÜLER OLSUN!" diye karşılık verdi, 

Kur'an'da ise "Allah" kelimesiyle tek ve bir olan ilah yani "Alemlerin Rab'bi Allah", yaratılmış olan herşeyin tek Rab'bi Allah ifade edilmektedir. ( Tevrat'ta ise "İsrail'in Tanrısı Rab" ifadesi yer almaktadır. )

Kur'an 1/2 El hamdü lillahi RABBİL ALEMİN ( Övgü ALEMLERİN RAB'Bİ ALLAH içindir. )

Tevrat'ta ifade edildiği gibi "ulusa özel Tanrı" gibi bir kavram ancak pagan ve rahmani olmayan bir anlayışın ürünü olabilir. Bu yanılgılı yaklaşıma Kur'an'ın Mü'minun suresinin 91. ayetinde değinilmiştir.

23/91 - Mettehazellahü min veledin ve ma kane mea hu min ilahin izen le zehebe küllü ilahün bima haleka ve leala ba'duhüm ala ba'd sübhanellahi an ma yasıfun
( Allah çocuk edinmemiştir. O’nunla birlikte ilah yoktur. Aksi halde her ilahın o yarattıklarından grubu olurdu. Bazıları bazılarına üstün gelirdi. Allah o vasfettiklerinden yücedir. ) )

Öte yandan Tevrat'ta, "Tanrı"'ya atfedilen kaba madde ilintili nefsani niteliklerin de yer alması oldukça düşündürücüdür.

"Kıskanç Tanrı"

2-Exodus-20-5 Putların önünde eğilmeyecek, onlara tapmayacaksın. Çünkü ben, Tanrın RAB, kıskanç bir Tanrı'yım. Benden nefret edenin babasının işlediği suçun hesabını çocuklarından, üçüncü, dördüncü kuşaklardan sorarım.

"Pİşman olan Tanrı"

1-Genesis-6-5 RAB baktı, yeryüzünde insanın yaptığı kötülük çok, aklı fikri hep kötülükte.
1-Genesis-6-6 İnsanı yarattığına pişman oldu. Yüreği sızladı.

"Yakub'a ( İsrail ) güreşte* yenilen Tanrı" ( * "Güreş" ifadesi batıni anlamda fiziksel değil de düşünsel bir kavramı ifade ediyor olsa dahi oldukça pagan bir ifade ortaya çıkmaktadır. )

1-Genesis-32-27 Adam, "Adın ne?" diye sordu. "Yakup."
1-Genesis-32-28 Adam, "Artık sana Yakup değil, İsrail denecek" dedi, "Çünkü Tanrı'yla, insanlarla güreşip yendin."

"Suretine, benzeyişine göre insan yapan Tanrı"

1-Genesis-1-26 Ve Tanrı "Suretimizde, benzeyişimize göre insan yapalım; ve denizin balıklarına, ve göklerin kuşlarına, ve sığırlara, ve bütün yere, ve yer üzerinde sürünen her şeye hâkim olsun." dedi.

Yaratıcı'nın, yaratılıştaki hiçbir olguyla, kavramla "özdeşleştirilmesi, benzerliğinin ifade edilmesi" mümkün değildir. Yaratıcı ancak varlığının yansıması ve delili olan olan yaratıştaki unsurlar ile algılanabilir, sezilebilir.







14 Mart 2020 Cumartesi

Tuba ve Tıb

"Tuba" kelimesi "Tıb" ( İyi, Hoş, Güzel ) kökünden gelmekte ve "İyilik, Hoşluk, Güzellik" anlamını içermektedir.

"İyileştirme, İyileştirme hali / yeri" anlamında ki "Tıbbiye" kelimesi ve "İyileştiren, Hoş Kılan" anlamındaki "Tabib" kelimesi de "Tıb" kökünden gelmektedir. 

Ra'd suresinin 11 kelimeden oluşan 29. ( 2+9 = 11 ) ayetinde, "Tuba" ( Hoşluk ) kelimesi kullanılmak suretiyle inananların ve iyilik yapanların "İyi ve Hoş" olacakları bildirilmekte ve yine 11 sayısına dikkat çekilmektedir. Zira iyileşme hali, mevcut halden yeni bir hale geçiş anlamına gelmekte olup, 11 sayısı da farklı boyuta, hale geçişin, geçiş portalının sembolüdür.

13/"29" - Ellezine (1) amenu (2) ve (3) amilu (4) es (5) salihati (6) TUBA (7) lehüm (8) ve (9) husnü (10) meab (11)

( O inananlar ve iyilikler yapanlar. Onlara hoşluk, iyilik ve güzel dönülecek yer vardır. )

Ayrıca Zümer suresinin 73. ayetindeki "TIBtüm" ( Hoşsunuz, İyisiniz ) ifadesi, kaba madde aleminden yarı süptil alem olan cennete geçiş liyakatine erişmiş olanların kaba madde alemi olan dünyanın kötülüklerinden kurtulmuş, "iyileşmiş ve hoş olmuş hallerini" nitelemek için kullanılmıştır.

39/73 - Vesıkallezınettekav rabbehüm ilel cenneti zümera hatta iza cauha ve fütihat ebvabüha ve kale lehüm hazenetüha selamün aleyküm TIBtüm fedhuluha halidın

( Ve o Rab’lerinden sakınanlar, bölükler halinde cennete sevkedilirler. Nihayet oraya vardıklarında kapıları açılır. Onun toplayıcı bekçileri onlara "Selam üzerinize. HOŞSUNUZ / İYİSİNİZ. Haydi ebediler olarak oraya girin." derler.

Tıbbın sembolü olan birbirlerine sarılmış "İki Yılan" figürü de okült açıdan çift sarmallı DNA'yı ve iyileşerek farklı hale geçmeyi sembolize etmektedir. ( İki Yılan, 11 sayısını da çağrıştırmaktadır. ) Ayrıca bu figür, Adem'in ve eşinin yaklaştıkları yasak "Ağacın"  yani cinlerin soyağacının sembolüdür. İlk insan Adem ve eşi cinlerle "CİNsel" ilişkiye girmek suretiyle insan soyunun saflığını bozmuşlar, hibrid bir neslin oluşmuna sebebiyet vermişler ve bu nedenle cennetten çıkarılmışlardır. İnsanın beyninde nefsaniyet jeneratörü olarak işlev gören Reptilian Complex organının bulunmasının sebebi de budur. ( "GENetics", "GENesis", "GEN" kelimelerinin kökünde "Cin "kelimesi bulunmaktadır. "Görünmeyen, Örtülü olan" anlamına gelen "Cin" kelimesi "Cennet", "Cenin" kelimelerin kökünde de bulunmaktadır. )


Bugünün ( 14 Mart ) "Tıb Bayramı" olması vesilesiyle tüm tabiblere selamlarımızı sunarız.

11 Mart 2020 Çarşamba

Menorah = Minare ; Kundalini = Kandil

Okült ezoterik bir sembol olup aynı zamanda İsrail Devleti'nin de amblemi olan "Yedi Kollu Şamdan"'ın ismi olan "Menorah" kelimesi esas itibarıyla Arapça'daki "Menare / Minare" kelimesidir. Menorah esas itibarıyla yedi ruhsal frekans seviyesini, yedi tekamül seviyesini, yedi göksel katmanı ve Hz. Musa’nın gördüğü çalıdaki ateşi sembolize etmektedir.

                                                           

Menorah = Minare / Menare* = Alamet, İşaret, KANDİL, ATEŞLİK 

* Me+Nare ( -lik + Ateş )

"Kandil" kelimesi ise İngilizce'de "Candle", Fransızca'da "Chandelle" olarak telafuz edilen ve "Ucunda ateş olan silindir blok, Mum, Işık Kaynağı" anlamına gelen kelimedir. İslami kültürde, ruhsal enerji frekansı yükselmesi, aydınlanma ve açılım sağladığına inanılan zaman dilimleri de “Kandil” olarak anılagelmiştir.

Hinduizm'de, insandaki 7 çakra* vasıtasıyla açığa çıkan ilahi kozmik enerjinin ismi olan "KUNDALİNİ" kelimesi de "Kandil" kelimesiyle aynı kökten yani KNDL kökünden gelmektedir. Kundalini kelimesi "Spiral, Helezon, Kıvrılarak Yükselen" anlamlarına gelmekte ve Kök Çakra'dan başlayıp, Tepe ( Taç ) Çakra'ya kadar yükselen ilahi kozmik enerjiyi tanımlamaktadır. Dolayısıyla bu kelimenin de özünde "Kandil" kelimesiyle aynı anlam bulunmaktadır. Zira özünde bir enerji kaynağı olan mum alevinin hareketi de kıvrılarak yükselen bir paterne sahiptir.

* Çakralar ; Kök ( Kuruk Sokumu ), Sakral ( Karın ), Kalp, Boğaz, Alın ( Üçüncü Göz ), Taç

Dolayısıyla "Menorah" ismindeki Yedi Kollu Şamdan'daki her mumluk bir enerji çıkış noktasını yani bir çakrayı sembolize etmektedir.

Uzun ve ucu sivri formda olan "Minarelerin" şekillerinin mum alevine benzemesi de yerden göğe yükselen veya gökten alınan enerjinin ( anten misali ) sembolizasyonu niteliğindedir. Aynı şekilde yerkürenin belirli enerji noktalarına yerleştirilmiş olan "Dikilitaşlar" / "Obeliskler" de aynı işlevi görmektedirler. 

"Kundalini" enerjisi, kıvrılarak yükselen yılan ile de sembolize edilmektedir. Aşağıdaki Kundalini sembolünde, Kundalini enerjisinin 7 çakra vasıtasıyla yükseltilmesi ve Tepe Çakra vasıtasıyla da üst boyuta geçiş tasvir edilmiştir. ( Kur'an'da yer alan "Yedi gök" kavramı farklı tekamül seviyelerini ve enerji katmanlarını tanımlamaktadır. ) 




10 Mart 2020 Salı

Coronavirüs ve 1 nümerolojisi

Coronavirus kontaminasyonu ilk olarak "1" Aralık 2019 tarihinde Çin'in Hubei bölgesinin başkenti olan Vuhan'da başlamıştır. Coronavirus'ün kodu 2019 yılına referans verilecek şekilde COVID 19 olarak belirlenmiştir.

Coronavirus ile ilgili 19 sayısı ve buna bağlı 10 yani "1" ( 1+0 = 1 ) nümerolojisi dikkat çekmektedir. Coronavirus'ün ilk görüldüğü tarihte Aralık ayının 1. günüdür. 

Dean Koontz'un, Çin'in Wuhan kentinde bir laboratuarda sentetik virüs üretilmesinden bahsedilen The Eyes of Darkness kitabı 1981 yılında basılmıştır. 1+9+8+1 = 19 ... 1+9 = 10 ... "1"


Sylvia Browne'nin, "In around 2020 a severe pneumonia-like illness will spread throughout the globe." cümlesini içeren End of Days isimli kitabının basım yılı da 2008'dir. 2+0+0+8 = "10"



"Coronavirus" isimli karakterin yer aldığı Asterix and the Chariot Race isimli kitap 19.10.2017 tarihinde basılmıştır.

19 ... 1+9 = 10
10 .............  10
2+0+1+7 =  10



Oto üreticisi Toyota şirketinin ilk "Corona" modeli 1957 yılında üretilmiş olup, ürün kodu "T10"'dur. 


"Tesadüf" kelimesi köken olarak "Sadaf" ( Birleştirme ) kelimesinden gelmektedir. Yani "Rastgele" anlamı içermemektedir. ( Yaratılışta zaten rastgele konsepti yoktur. ) Nümerolojik senkronizasyonların da aslında ilahi nizamın kozmik sistemindeki planlı "Birleştirmeler" olduğu düşünüldüğünde bu "10" daha doğrusu "1" nümerolojisi tezahürüyle insanlara "Birleşin" mesajı veriliyor olabilir. ( 1 sayısı Üniteyi ve Kolektif Bilinci sembolize etmektedir. ) Zira, küresel şeytan çetesi insanları tam kontrol altına alabilmek amacıyla ve bir tuzak olarak Coronavirus salgınını başlatmış olsa da Kur'an'da da zikredildiği üzere kendi hazırladıkları tuzağa düşecekler ve yokolacaklardır. Zira tuzak kurduklarını sanarlarken, insanlığın frekansını yükselterek birleşebilmesi, ünite bilincini idrak edebilmesi ve kolektif bilinci tesis edebilmesi için mükemmel bir ortam ve vesile sağlamışlardır.

35/43 - İstikbaran fil erdı ve mekras seyyi' ve la yehıykul mekrus seyyiü illa bi ehlih fe hel yenzurune illa sünnetel evvelın fe len tecide li sünnetillahi tebdıla ve len tecide li sünnetillahi tahvıla
( Yerde kibirlenme ve kötülük tuzağıdır. Kötülük tuzağı sahibinin haricindekinin başına geçmez. Ancak evvelkilerin adetlerini mi gözetiyorlar? Allah' ın adetinde değişim bulamazsın. Allah' ın adetinde dönüşüm, başkalaşım bulamazsın. )

Küresel çetenin toplum kontrolü için kurguladıkları komploların özeti ve uygulama yol haritası niteliğinde olan 1902 yılı basımı Siyon Liderlerinin Protokolleri isimli kitapta "Hastalık aşılama" kavramı da aşağıdaki gibi yer almaktadır. Sentetik virüs salgını problemi başlatıp, ardından da "aşısı bulundu" deyip probleme çözüm bulmuş algısı yaratarak insanlığı aşılama sürecine sokmak küresel çetenin kadim yöntemlerindendir. Söz konusu aşılar insanın bağışıklık sistemini zayıflatmakta ve dış etmenlere karşı daha savunmasız hale getirmektedir. Ayrıca bu aşılar vasıtasıyla insan vücuduna nanobot / nanochip  implntasyonu da mümkün olabilmektedir. 

"Fakat siz mükemmelen ve çok iyi bilirsiniz ki bütün milletler tarafından böyle isteklerin ifade edilmesi imkânını hasıl etmek için; her memlekette halkın hükümetleri ile münasebetlerinde tamamen beseriyeti tüketecek derecede çekismeler, kin, mücadele, hased ile ve hattâ iskence kullanarak, siddetli açlık ile, hastalık asılayarak ve yokluk ile karısıklıklar meydana getirmek zaruridir. Söyle ki Yahudi Olmayanlar paraca ve her konuda bizim tam hâkimiyetimiz içinde sıgınak bulmaktan baska kendilerine açık bir yol olmadıgını görsünler." ( Siyon liderlerinin Protokolleri 1902 )

"Corona" kelimesinin "Karn" ( Nesil, Soy ), "Kuruni" ( Nesiller, Soylar ) kelimesiyle olan kök anlamdaşlığı da düşünüldüğünde "insan soyuna" iletilen "Birlik" mesajı hususu daha da belirginleşmektedir. Corona ve Kuruni kelimeleri arasındaki kök analizi için;

Bkz.


Kur'an'da ilk "Karn" kelimesi, 6/6 kodlu ayetin "10." kelimesi olarak geçmektedir.

6/6 - E (1) lem (2) yerav (3) kem (4) ehlekna (5) min (6) kabli (7) him (8) min (9) KARNİN (10) mekkennahüm fil erdı ma lem nümekkin leküm ve erselnes semae aleyhim midrara ve cealnel enhara tecrı min tahtihim fe ehleknahüm bi zünubihim ve enşe'na min ba'dihim karnen aharın

( Onlardan önce, nice NESİLDEN helak ettiğimizi görmediler mi? Size vermediğimiz imkanları yerde onlara verdik. Göğü onların üzerine yağmur olarak gönderdik. Altlarından akan nehirler oluşturduk. Fakat onları günahlarından dolayı helak ettik. Onlardan sonra diğer nesili inşa ettik. )

"Karn" kelimesinin çoğul hali olan ve "Kuruni" kelimesi ise ilk kez "10." sure olan Yunus suresinde geçmektedir.

10/13 - Ve lekad ehleknel KURUNE min kabliküm lemma zalemu ve caethüm rusülühüm bil beyyinati ve ma kanu li yü'minu kezalike neczil kavmel mücrimın

( Ve sizden önceki NESİLLERİ, resulleri onlara açık deliller ile geldiğinde zulmetmelerinden ve inanmamalarından dolayı helak ettik. Suçlular kavmini işte böyle karşılıklandırırız. )

Coronavirus'un, Kur'an'da geçen "Dabbetül Ard" ( Yerdeki Debelenen varlık ) olması ihtimali mevcuttur.

Zira "Dabbe" kelimesinin Kur'an'da spesifik bir debelenen varlığa işaret ettiği ve insanların genel durumu ile ilintilendirildiği tek ayet Neml suresinin 82. ayetidir.

27/82 - Ve (1) iza (2) vekaa (3) el (4) kavlü (5) aley (6) him (7) ahracna (8) lehüm (9) DABBETEN (10) minel erdı tükellimühüm ennen nase kanu bi ayatina la yukınun

( Ve söz onlar üzerine vaki olduğunda, onlara yerden DABBE çıkarırız da onlara "Kesinlikle insanların ayetlerimize kani olmayanlar olduklarını" kelam edip söyler. ) 

Ayet kodunun nümerolojik değeri "19" sayısını vermektedir. 27/82 ... "19" ... ( 1+9 = 10 ) 

19 sayısı, COVID19 ve 2019 yılı ile uyum arzetmektedir

Ayetteki "Dabbe" kelimesinin 10. kelime olması ve ayet numarasının da 82 ( 8+2 = 10 ) olması da 10 nümerolojisi ile uyumludur.











Titanic 2

25.09.2019 tarihli ve "Titanic Vakası" başlıklı bölümde Titanic'in batışına / batırılışına ilişkin bazı veriler incelenmişti.

2019 yılında gösterime giren "Project Blue Book" isimli dizinin 2. sezonun 7. bölümünde bir ara şu replik yer almaktadır.

"Am I imagining things or is everyone looking at me like I sunk the Titanic."

( Hayal mi kuruyorum yoksa herkes bana Titanik'i batırmışım gibi mi bakıyor? )

Böyle bir cümlenin filmde yer almasının ilginç olmasının yanı sıra bazı nümerik tespitler de dikkat çekmektedir.

- Titanic "15.04".1912 tarihinde batmıştır. 15.04* ... 1+5+0+4 = "10"

- Replik, bölümün başlangıcından tam olarak 26 dakika 11 saniye sonra geçmektedir.
2+6+1+1 = "10"

Cümlenin orijinali; "Am I imagining things or is everyone looking at me like I sunk the Titanic." olup bu cümle "15" kelimeden oluşmaktadır. Titanic "15" Nisan'da batmıştır.


Ayrıca bu bölümde "SKINwalker" isimli hayali bir varlık da konu edilmektedir. Hatta bu bölüm bu varlık odaklı da denilebilir.

"SKINwalker" kelimesi 10 harften oluşmakta olup, yukarıdaki 10 nümerolojisiyle uyum arzetmektedir.

Ve bu bileşik kelimenin ilk kelimesi SKIN ( Ten ) anlamına gelen bir kelime olsa da bu kelimeden SINK ( Batır / Batmak ) kelimesi de türetilebilmektedir. !!


* Not : 2001 yılındaki 11 Eylül İkiz Kuleler vakasında da nümerolojiyi oluşturan kısım yıl değil, gün ve ay idi. Yani 11.9 idi. Bu sayıların toplamı farklı boyuta geçiş portalının nümerik sembolü olan 11 sayısını veriyordu.

Yıldız tesiri

Yıldızların manyetik alanlarının kainattaki varlıklar üzerindeki maddi ve manevi tesirlerini inceleyen bir bilim olan Astroloji veya İlmin Nücum ( Yıldızbilim ) esas itibarıyla tüm bilimlere yön veren bir özelliğinin olduğu yeni yeni idrak edilmeye başlanmıştır.

Yıldız, aslında kaba maddenin göksel ( süptil ) projeksiyonu olan ve bilgi akışını, yönlendirmeyi ve ilahi kozmik tesiri ( vahiy, tebliğ vb. ) temsil eden bir olgudur.

40-Matthew-2-1 İsa'nın Kral Hirodes devrinde Yahudiye'nin Beytlehem Kenti'nde doğmasından sonra bazı bilge adamlar doğudan Yeruşalim'e gelip,

40-Matthew-2-2 şöyle dediler: "Yahudiler'in Kralı olarak doğan çocuk nerede? Doğuda O'nun YILDIZINI* gördük ve O'na tapınmaya geldik."

* "Yıldızını görmek" kavramı, kaba madde alemindeki bir varlığın üst süptil alemdeki ( boyut ) astral projeksiyonu ile kurulan etkileşimi tanımlamaktadır. Matta suresinin bu ayetindeki söz "Bilge Adamlar" tarafından söylenmiştir. Bilge Adamlar, astroloji konusunda derin bilgiye sahip olan ve medyumsal yüksek frekans oluşturabilme yeteneklerinden dolayı üst frekanslar ile temas kurabilen müneccimlerdir. ( Astrologlar / Yıldızbilimci )  

12/4 - İz kale yusüfü li ebıhi ya ebeti innı raeytü ehade aşera KEVKEBEN veş şemse vel kamera raeytühüm li sacidın
( Zamanında Yusuf babasına "Ey babam, kesinlikle ben onbir YILDIZ, Güneş ve Ay gördüm. Onları benim için yere kapanırlarken gördüm." dedi. )

Yusuf'a yıldızlar ( Vazifeli Varlıklar / Melekler ) kanalıyla ilahi kozmik bilgiler aktarılmıştır.

16/16 - Ve alamat** ve bin NECMİ hüm yehtedun
( Ve alametler. Onlar YILDIZ ile yönlenirler. )

** Alamat kelimesi "Bilgilenme sağlayan unsur, İşaret" anlamına gelmektedir. Dolayısıyla ayette "Bilgiler yıldızdan iletilecek tesirler ile yönlendirilirler." anlamı bulunmaktadır.

Necm ( Yıldız ) suresinin aşağıdaki ayetleri Yıldız'ın ilahi kozmik bilgi akışının ( vahiy, tebliğ ) kaynağı ve vahiy vesilesi olan Vazifeli Varlık ( Melek ) olduğu mesajını vermektedir.

53/1 - Ven NECMİ iza heva
( Ve YILDIZ aşağı indiğinde. )
....
53/8 - Sümme dena fe tedella
( Sonra yaklaştı da sarktı. )

53/9 - Fe kane kabe kavseyni ev edna
( Artık mesafesi iki yay kadar veya daha yakındı. )

53/10 - Fe EVHA ila abdihi ma EVHA
( Böylece kuluna o VAHYETTİĞİNİ VAHYETTİ. )

Hicr ve Cinn surelerinin aşağıdaki ayetlerinde de "Yıldız" kelimesi "Vazifeli Varlık ( Melek )" kavramı ile özdeşleştirilmiştir.

72/8 - Ve enna lemesnes semae fe vecednaha muliet HARESEN şediden ve ŞÜHÜBEN
( Ve kesinlikle biz göğe dokunduk da onu şiddetli BEKÇİLER ve KIVILCIMLARLA doldurulmuş bulduk. )

72/9 - Ve enna künna nak'udü minha meka'ıde lis sem'ı fe men yestemi'ıl ane yecid lehu ŞİHABEN RESADEN
( Ve kesinlikle biz orada oturma yerlerinde duymak için oturmaktaydık. Artık şimdi kim duyarsa, ona GÖZETLEYEN KIVILCIM bulur. )

Ayetlerde yıldızlar, "Bekçi" ve "Gözetleyen kıvılcım" olarak tanımlanmakta ve idrakli varlık nitelemesi yapılmaktadır. 

15/16 - Ve lekad cealna fis semai BÜRUCEN ve zeyyennaha lin nazırın
( Ve gökte YILDIZ KÜMELERİ oluşturduk ve onu bakanlar için süsledik. )

15/17 - Ve hafıznaha min külli şeytanir racım 
( Ve onu tüm kovulmuş şeytanlardan koruduk. )

15/18 - İlla men isterekas sem'a fe etbeahu ŞİHABÜN mübın
( O kulak hırsızlığı yapan kimse hariç. Artık onu apaçık KIVILCIM takip eder. )

Ayetlerde üst süptil boyutlardan, nefsani ve şeytani emellerle bilgi hırsızlığı yapan cinlerin* ( düşük dirak seviyeli, nefsaniyet yoğun negatif tesirli süptil obsedör varlık ) "Yıldız" ve "Kıvılcım" olarak tanımlanan Vazifeli Varlıklar ( Melekler ) tarafından takip ve kontrol edildiği bildirilmektedir.

* Cinn kelimesi "Görünmeyen, Korunan, Gizli olan" anlamına gelmekte olup, "Cünnet" ( Kalkan ), "Cenin" ( Rahimde olup görünmeyen ) kelimeleri de aynı köktendir. )

"DISASTER" ( İng. ) ve "DESASTRE" ( Fra. ) kelimeleri "Yıldız Tesiri" kavramını batıni olarak içlerinde saklamaktadırlar.

Zahiri ;

Disaster = Felaket

Batıni ;

Dis ( Olumsuz, Negatif ) + Aster ( Yıldız ) = Disaster ( Negatif Tesirli Yıldız )
inde tutan

Haberci İbrahim'in "Yıldıza bakmak suretiyle hasta olduğunu teyid etmesi." hususunu içeren ayet de konu bağlamında önem arzetmektedir.

37/88 - Fe nezara nazraten fin NÜCUM
( YILDIZLARA bakışlarla baktı. )

37/89 - Fe kale innı SEKIM
( "Kesinlikle ben HASTAYIM." dedi. )

















Dogmanın etimolojisi

"DOGMATİZM, priori ilkeler, çeşitli öğretiler ve asla değişmeyeceği kabul edilen mutlak değerleri kabul eden, bu bilgilerin mutlak hakikat olduğunu, inceleme, tartışma yahut araştırmaya ihtiyacın olmadığını savunan anlayışa verilen isimdir. Bu tür savlara, öğretilere ve inançlara ise DOGMA veya NAS denir."

Kur'an'da "Dogma" kavramı "Babalarını üzerinde buldukları" ifadesiyle temsil edilir. Ve bu ifade ilk kez Bakara suresinin 170. ayetinde geçer.

2/170 - Ve iza kıle lehümüttebiu ma enzellellahü kalu bel nettebiu ma elfeyna aleyhi abaena e ve lev kane abaühüm la ya'kılune şey'en ve la yehtedun

( Ve onlara o Allah’ ın indirdiğine tabi olun denildiğinde, "Bilakis babalarımızı o üzerinde bulduklarımıza tabi oluruz." derler. Ya babaları hiçbir şeyi akıl edemeyenler ve yönlendirilmemiş olanlar idiyseler. )

"DOGma" kelimesinin anlamını, "Doğuştan itibaren değişmeden devam eden durum / Doğuştan öyle olan" olarak kavramak mümkündür. Zira ayette de "Doğduklarında babalarını neyin üzerinde buldularsa onun üzerinde devam etme" eğiliminde olan insanlar tanımlanmaktadır. Dolayısıyla "DOGma" kelimesiyle "DOĞum" kelimesi arasında ortak kök olarak DOG kelimesi ortaya çıkmaktadır. Bu kökü aşağıdaki kelimlerde de görmek mümkündür.

DOG ( Köpek ) 

DOGon* Kabilesi : Afrika Mali'de yaşayan Dogon kabilesi Canis Majoris ( Büyük Köpek ) veya Dog Star ( Köpek Yıldızı ) adı verilen takımyıldızda yer alan Sirius yıldızı konusunda okült ve ezoterik bilgilere sahiptirler. Evvelki bölümlerde incelendiği üzere Şanlıurfa'daki Göbeklitepe / Köpeklitepe'de Sirius Yıldızı'nın kaba madde alemi dünyadaki bir peojeksiyonu olacak şekilde inşa edilmiştir. Bu tapınaktaki T şeklindeki monolitlerin üzerinde "Köpek" figürünün yoğun olarak yer alması dikkat çekmektedir.

* Dog ( Köpek ) + On ( Üstünde ) ... Dogon = Üstteki Köpek ( Yukarıdaki Sirius Yıldızı )

Sonuç itibarıyla "Dogma" kelimesinin etimolojik ve semantik açıdan "Doğum" ve "Sirius" kelimeleriyle ilintilenmesi "İnsanın doğum yerinin Sirius ( Cennet / Sevgi Planı / Yarı Süptil Alem ) olduğu" bilgisine yakınlaşma sağlamaktadır.



4 Mart 2020 Çarşamba

DO ........ Sİ

Nota sistemindeki en düşük frekanslı nota yani kalın sesli nota DO, en yüksek frekanslı yani ince sesli nota Sİ notasıdır.

Kalın sesi yani düşük frekansı ifade eden DO kelimesi, düşük frekanslı kaba madde aleminin ismi olan DUnya kelimesinin ilk iki harfiyle benzerlik arzetmektedir.

Aynı şekilde ince sesi yani yüksek frekansı ifade eden Sİ kelimesi de, süptil ( ince ) madde alemi olan Sİrius kelimesinin ilk iki harfiyle benzerlik arzetmektedir. ( SİRius kelimesi Arapca'daki ESİR ( Evrenin her zerresinde bulunan, evreni kaplayan ancak kaba madde frekansında algılanamayan süptil madde ) kelimesiyle aynı kökten gelmektedir. SIR ( Gizem ) kelimesi de aynı kökten olup "Bilinmeyen, Tespit edilemeyen, Görülemeyen" anlamına gelmektedir.

Yaratılışın ses titreşimlerden ( frekanslardan ) oluştuğu dikkate alındığında ortaya ilginç bir uyum çıkmaktadır. Ayrıca ses siteminde 7 nota olması da insanın tekamül aşamalarının bir başka temsili niteliğindedir. ( Yedi Gök, Yedi Renk, Yedi Çakra vb. )


İstiklâl Marşı'ndaki mesaj

12 Mart 1921 tarihinde kabul edilen İstiklal Marşı'nın ilk mısraları hem derin mesaj hem de nümerik ve semantik uyum  arzetmektedir..

KORKMA, (1) sönmez (2) bu (3) şafaklarda (4) yüzen (5) al (6) sancak (7);
Sönmeden (1) yurdumun (2) üstünde (3) tüten (4) en (5) son (6) ocak (7).
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.

Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celal?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal...
Hakkıdır, hakk'a tapan, milletimin istiklal!

Marşın ilk kelimesi "KORKMA" emri olup, inananların hiçbir zorluk ve tehdit karşısında korkuya kapılmamaları gerektiği ifade edilmektedir. 2020 yılıyla birlikte gelen deprem, salgın, savaş gibi unsurlar bu yıla ve 20/20 kodlu ayete dikkat çekmekte gibidir.

Kur'an'ın 20. suresi olan Taha suresinin 20. ve 21. ayetleri bu bağlamda ilginç bir nümeroloji sergilemektedir. 20/20 kodlu ayette "Hayyetün tes'a" ( Koşan / Çabalayan Yılan ) ifadesi yer almaktadır. Bu ifade ve ayetin kodu, 2020 yılı ve bu yıl gündeme gelen olumsuzluklara işaret eder gibidir.

20/20 - Fe elkaha fe iza hiye HAYYETÜN TES'A ( Böylece onu bıraktı da o zaman o KOŞAN YILAN oldu. )

Surenin 21. ayetinde ise "La Tehaf" ( Korkma ) mesajıyla, şeytanların sadece kendilerine şerri olacağı ve onlardan korkulmaması gerektiği bildirilmektedir. Zira şeytanlar, zihin kontrolü ve "korku" unsurunu kullanmak suretiyle insanları zayıf ve savunmasız hale getirmeye çalışmaktadır. Oysa ki ilim sahibi inananlar şeytanların tüm yapabileceklerinin, sadece kendilerine zarar verecek olan zayıf tuzaklar* kurmaktan ibaret olduğunu bilmektedirler.

( * 4/76 - Ellezine amenu yükatilune fı sebılillah vellezine keferu yükatilune fı sebılit tağuti fe katilu evliyaeş şeytan inne keydeş şeytani kane daıyfa
( O inananlar Allah yolunda savaşırlar ve o inkar edenler azgının yolunda savaşırlar. O halde şeytanın dostlarıyla savaşın. Şeytanın tuzağı kesinlikle zayıftır. ) )

20/21 - Kale huzha ve LA TEHAF se nüıydüha sıratehel ula ( "Onu yakala ve KORKMA. Onu ilk önceki haline döndüreceğiz." dedi. )

Al'i İmran suresinin 175. ayetinde, şeytanların korkutma tuzaklarından ve Allah'tan başka hiçbir şeyden korkulmaması gerektiğinden bahsedilir.

3/175 - İnnema zalikümüş şeytanü yühavvifü evliyaehu fe LA TEHAFuhüm ve hafuni in küntüm mü'minın
( Kesinlikle bu size şeytandır. Dostlarını korkutur. O halde, eğer inananlar iseniz, onlardan KORKMAYIN da benden korkun. )

İstiklâl Marşı'nın ilk İKİ mısrası YEDİ kelimeden oluşmaktadır. ( Ve ilk kıtada 25 kelime bulunmaktadır. ( 2+5 = 7 ) ) 

Fatiha suresinin ilk İKİ ayeti de YEDİ kelimeden oluşmaktadır. Ve Fatiha kelimesi "Açılış, Anahtar" anlamına gelmekte olup, Allah'ın isminin zikriyle doğru yola ve selamete yönlendiren tekamül kapılarının açılacağı derin mesaj olarak verilmektedir.

1/1 - Bi (1) ismi (2) allahi (3) er (4) rahman (5) ir (6) rahim (7) ( Şefkatli, merhametli Allah'ın ismi ile, )

1/2 - El (1) hamdu (2) li (3) allahi (4) rabbi (5) el (6) alemin (7) ( Övgü alemlerin Rab’bi Allah içindir. )

İstiklal Marşının marş olarak okunan ilk İKİ kıtasında da 52 ( 5+2 = 7 ) yani nümerolojik olarak YEDİ kelime bulunmaktadır. 

Bu durum yaratılıştaki döngünün ve düalitenin sembollerinden biri olan "İkili Yedi"** kavramına dikkat çekmektedir. 

** 15/87 - Ve lekad ateynake seb'an minel mesanı vel kur'anel azım
( Ve biz sana ikililerden yediyi ve büyük Kur'an' ı verdik. )

Kur'an'da "İkili Yedi" kavramı sadece 15/87 kodlu ayette geçmekte olup, ayetin kodunun nümerolojik değeri "21" sayısını vermektedir. İstiklal Marşının 19"21" yılında kabul edilmesi bu noktada bir uyum arzetmektedir.

Ayrıca İstiklal Marşının 4. kıtasının 3. mısrasında ( 4+3 = "7" ) İKİNCİ kez "Korkma" kelimesi geçmektedir.

"Ulusun, KORKMA! Nasıl böyle bir imanı boğar," 

İstiklal Marşı'nda "Korkma" ifadesinin geçtiği İKİ mısra bulunmakta ve bu İKİ mısra da YEDİ kelimeden oluşmaktadır. Yine "İkili Yedi" kavramı tezahür etmektedir.






2 Mart 2020 Pazartesi

En büyük ödül "Allah'a yönelme"

İnsanlar yaşamları boyunca, bulundukları her ortamda "ödüllendirilme" arzusu ve beklentisi içinde olmuşlardır. Nefsani bir beklenti olan "ödüllendirilme", yapılan ve hatta bazen yapılmayan bir şey karşılığında umulagelmiştir. Söz konusu "Ödüllendirilme" sözel övgü, iltifat, onurlandırma!, maddesel menfaat, imtiyaz gibi muhtelif şekillerde olabilir. Nefsaniyetin şeytani ateşi altında olan varlıklar ödüllendirilmek ve onurlandırılmak suretiyle toplumda itibar elde edeceklerini ve "elit" olacaklarını zannederler. Hatta bunun için kaba madde alemi dünyadaki maddi imkanlarını kullanarak sahte organizasyonlar ve senaryolar düzenlemek suretiyle kendilerinin başkaları tarafından ödüllendirilmelerini sağlarlar. Buna en komik ve trajik örnek olarak "Yaşam Boyu Onur Ödülü" gösterilebilir. Samimiyetle veya menfaat beklentisiyle yaptığı herhangi iyi bir işten dolayı bir insana "Sen ömür boyu onurlusun." denmesi kadar batıl, kasıtlı ve aldatıcı bir yaklaşım olmasa gerektir. Zira samimi ve inanan insanlar yaşamları boyunca iyilik ve doğruluk yönündeki icraatlar ve faaliyetler ile mükelleftirler. 

Kur'an'da "Ödül "kelimesinin karşılığı, her gün kullanılmakta olunan "Ücret" kelimesinin kökü olan "Ecir" kelimesidir. Ve Kur'an ayetlerinde, inananlar için gerçek ecirin, hem kendilerinin Rab'be yakınlaşmaları / yönelmeleri hem de diğer insanların O'na yakınlaşmalarına / yönelmelerine vesile olmak olduğu açıkça bildirilir. Söz konusu yakılaşma ve yönelmenin tek yolu da Allah'ı zikretmek ve O'nun doğru yolunda iyilikler yapmak, nefsin telkin etmeye çalıştığı kötülüklerden arınabilmektir.

25/57 - Kul ma es'elüküm aleyhi min ecrin illa men şae en yettehıze ila rabbihı sebıla
( De ki: "Onun üzerine, Rab’lerine doğru yol edinmeyi dileyen kimselerin haricinde, size ödül sual etmiyorum." )

26/109 - Ve ma es'elüküm aleyhi min ecr in ecriye illa ala rabbil alemın
( Ve onun üzerine size ödülden sual etmiyorum. Kesinlikle ödülüm ancak alemlerin Rab’binin üzerinedir. )

13/28 - Ellezine amenu ve tatmeinü kulubühüm bi zikrillah e la bi zikrillahi tatmeinül kulub
( Onlar inanırlar ve kalpleri, Allah' ın hatırlanması ile tatmin olur. İyi bilin ki, kalpler Allah' ın hatırlanması ile  tatmin olur. )

Kalbin kan pompalaması ve toplaması yani Sistol ve Diastol hareketleri de kaba madde seviyesindeki bir "Zikir" tezahürü niteliğindedir.