20 Şubat 2021 Cumartesi

Bir intiharın ardından 2

Evvelce "Bir intiharın ardından" başlıklı bölümde 23.09.2020 tarihinde henüz 18 yaşındayken intihar eden Furkan Celep'in bıraktığı mektubun içerdiği spiritüel mesaja değinilmişti. Celep bıraktığı mektupta dünya hayatındaki şeytani zorbalık, haksızlık ve ıstırap sistemine değiniyordu. 

Bkz.

https://kuranilmi.blogspot.com/2020/09/bir-intiharn-ardndan.html

Basında yer alan yeni bir habere göre Bursa'da Uludağ Üniversitesi'nde kalp cerrahı olarak görev yapan 35 yaşındaki Mustafa Yalçın 16.02.2021 tarihinde intihar etmiştir. 


                            Dr. Mustafa Yalçın

Mustafa Yalçın da ardında bıraktığı altı sayfalık mesajda yine dünya hayatındaki şeytani kölelik sistemine, maruz kaldığı zorbalığa, zulme, baskıya ve haksızlığa değinmiştir. Yalçın'ın bıraktığı mesaj esasen dünya hayatını deneyimleyen insanların şeytani varlıklar ( cin ve insan şeytanları ) tarafından maruz bırakıldıkları negatif frekansı ve ıstırabı tanımlar niteliktedir. 

Kaba madde alemi dünyanın aldatıcı niteliği, esasında cehennem olduğu, varlıkları maddiyat ve nefsaniyet frekanslarına maruz bırakan bir tuzak ancak aynı zamanda da gerçeğin idrakini sağlayan ve ruhsal tekamüle vesile olan bir sınav planı olduğu Kur'an'da defaatle zikredilir. 

Dünya hayatındaki insan ve cin şeytanları Kur'an'da "Mutekebbir" ( Kibirli ), "Cebbar" ( Zorba ), "Anid" ( İnatçı ) ve "Zalim" kelimeleri vasıtasıyla tasvir edilmektedir.  

14/15 - Vesteftehu ve habe kulli CEBBARİN ANİD ( Ve açılışı istediler ve her İNATÇI ZORBA zarara uğradı. )

26/130 - Ve iza betaştum betaştum CEBBARİN  ( Ve tuttuğunuzda ZORBA gibi tutarsınız. )

40/35 - Ellezine yucadilune fi ayatillahi bi ğayri sultanin etahum kebura makten indellahi ve indellezine amenu kezalike yatbeullahu ala kulli kalbi MUTEKEBBİRİN CEBBAR ( Allah' ın ayetleri hakkında o delilsizce mücadele edenler, onlara Allah' ın indinde ve o inananların indinde büyük hiddet öfke yetip gelir. Allah, her KİBİRLİ ZORBA kalbin üzerine işte böyle mühür basar. )

2/229 ...... men yeteadde hududellahi fe ulaike humuz ZALİMUN ( ....... Kim Allah’ ın hudutlarını aşarsa, artık onlar ZALİMLERDİR. )

Mustafa Yalçın bıraktığı mesajda, içinde bulunduğu ortamdaki kibirli, zorba, inatçı ve zalim davranışlara ve buna dayalı bunalımına dikkat çekmektedir. Mesajı aşağıdaki gibidir.

"Hayattan keyif alamıyorum. Daha önce de defalarca bu durumu yaşadım ama bu daha farklı. Gelecekten umudum kalmadı. Gelecekte bu hayattan keyif alacağımı sanmıyorum. Yaşamak için sürekli çabalıyorum, zorluklar içinde boğuşuyorum. Artık bu beni yoruyor. Mutlu olmak çok anlamsız geliyor. Artık çok yoruldum.

"İnsanların birbirlerine tahammül edememesine tahammül edemez oldum."

"ZORBA İNSANLAR GÜÇLERİNİ KULLANARAK KORKU KRALLIĞI KURUP KENDİNDEN ZAYIFLARI TİT TİT TİTRETİYORLAR VE KALKIP DA BİR ŞEY DİYEMİYORSUN. ÇÜNKÜ SENİ DE ÜZÜYOR. EZİP GEÇİYOR. Neden bu insanlarla uğraşmak zorunda kalayım ki? Yaşamak bile zorunda değilken bunlara maruz kalmak zorunda hiç değilim. "

"Bana hasta diyebilirsiniz. Keşke tedavi olsaydı da kendini öldürmeseydi diyebilirsiniz ama ben sağlıklı olduğumu düşünüyorum. Ben sadece aklımla hayatın azıcık getirdiği mutluluğu, tonla ızdırap ve meşakkate değmeyeceğini teraziye koyup tartıyorum. Kesinlikle değmiyor. Gün içerisinde o kadar oraya buraya koşturma, gerginlik, stres, endişe yaşıyoruz ki buna karşı çok az mutlu oluyoruz. Neden yaşamaya devam edeyim ki? Ölmek ve tüm bu ızdıraba son vermek çok makul değil mi? Ölüp, acı çekeceğim bütün sıkıntılara tek seferde son vermek çok cazip geliyor. Tabi ki ölmek makul olduğu için öldürmedim kendimi. Mutlu olabilsem etrafımdaki insanları üzmemek için bir şekilde yaşayamaya devam ederdim. Mutlu olamayıp, acı çektiğim için ve buna son vermek için hayatımı sonlandırdım."

"İntihar etmenin en yıkıcı tarafı, hayatta kalanlara verilen acı"

"Snowflake fotoğraflarım asla mükemmelliğe ulaşmadı, mükemmel bir snowflake fotoğrafı çekmek isterdim. Kar tanesi fotoğrafçılığını da pek beceremedim. Harika bir kar tanesi fotoğrafçısı olmak isterdim. Tüm kuşların fotoğraflarını çekip kataloglamak gibi bir fikrim vardı. Belki de daha yüzde 10’unu bile başaramadım. En çok utanç duyduğum şeylerden biri de bir enstrüman çalamıyor olmak. Piyano çalamadım. Gittiğim için biraz kendimi ezik hissediyorum. Tüm bunların ötesinde bilim tarihi gezimi gerçekleştiremedim. En çok yarım kalan işim bu diyebilirim. Keşke sevdiğim bilim insanlarının mezarlarını ziyaret edebilseydim. Evrenin bu kadar anlamsız olduğunu anlamamızı sağladıkları için onlara teşekkür edebilseydim. Nasıl yapacaktım ki? Özgür müyüm sanki? Keşke gitmek istediğini söyleseydin diyenler olacaktır. Ben 2 hafta sonra öleceğim bana müsaade edin, kutsal haccımı yapıp geleyim deseydim muhtemelen beni psikiyatr kliniğine kapatırlardı ya da yine gitmeme müsaade edilmezdi. Ne kadar özgürüz ki? Yılda 10 gün deniz tatili yapabilmek için koca 1 yıl çalışmak zorundayız. Kimse istediği zaman istediği yere gidemiyor."

"Daha fazla rol yapamadığımın farkına vardım. Yani ben ölmeye karar verdikten sonra zaten gezen ölü oldum"

"5 yıl önce Bursa’ya geldiğimde Uludağ’da gece tek başıma kamp yaptığım bir yer vardı. Orayı çok sevmiştim ve haritama işaretlemiştim. Tekrar buraya geleceğim demiştim. Gidemedim ama bugüne kısmetmiş. Tezimi bitirmeyi ve yayın yapmayı çok isterdim. Projeyi çok sevdim ve çok emek verdim. Bitirebilseydim harika olacaktı"

"Güzel bir veda yazısı yazabileceğimi düşünmüştüm ama ölüm anı yaklaşınca hiçbir şey yazmak gelmiyor içimden. Tek söz etmeden de gidebilirdim ama ölümümün arkasından cinayet gibi şeyler düşünülmesin veya kimseden kuşkulanılmasın diye açıklama yazmaya karar verdim. Bu yüzden iştahsız iştahsız yazdım. Bu arada içimde korku yok. Hazırlığımı yaptım. Sanki uzun bir tatile gidecekmişim gibi hissediyorum. Bitkilerim 5 yıldır benimle birliktelerdi. Benden onlarda parçalar var...."

Kaba madde planı dünyanın geçici bir ruhsal tekamül vasatı ve bir okul olduğu gerçeğinin her inanan insan tarafından idrak edilmesi Allah'ın izni ile ilahi nizamda görev yapan tüm vazifeli üst boyut varlıklarının en büyük arzusudur. Kur'an'da insanın kendisini veya bir başkasını öldürmemesi gerektiği Nisa suresinin 29. ayetinde öğütlenmektedir. Ancak elbette ki her varlığın dünya hayatındaki icraatı içinde bulunduğu ortamın koşullarına ve diğer birçok unsura göre değerlendirildiğinden bu noktada "En doğrusunu Allah bilir." cümlesinden başka bir söze gerek bulunmamaktadır.

4/29 - Ya eyyuhellezine amenu la te'kulu emvalekum beynekum bil batili illa en tekune ticaraten an teradin minkum ve LA TAKTULU ENFUSEKUM innellahe kane bikum rahima
( Ey o inananlar, isteğinizle ticarette olmanızın haricinde, mallarınızı aranızda batıl ile yemeyin. KENDİNİZİ, KENDİNİZDEN OLANLARI ÖLDÜRMEYİN. Kesinlikle Allah size merhametlidir.  )

Enbiya suresinin 35. ayetinde de insanların dünya hayatında "kötülükle de iyilikle de sınandığı" ve nihayetinde "tüm nefislerin ölümü tattığı*" vurgulanmaktadır. ( * Ayette "Zak" ( Tatmak ) fiilinin yer alması "ölüm" fenomeninin esasen sonsuz yaşam süreci içindeki bir deneyim, bir halden hale geçiş deneyimi olduğuna dikkat çekmekte gibidir. Ayrıca bkz. "Ölüm = Olum" başlıklı bölüm. )

21/35 - Kulli nefsin ZAİKATUL mevt ve NEBLUKUM biş şerri vel hayri FİTNEH  ve ileyna turceun
( Tüm nefisler ölümü TADAR. Sizi deneme, SINAV olarak kötülük ve iyilik ile SINARIZ. Bize döndürülürsünüz. )








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder