15 Mart 2022 Salı

"Hayevan" olanı arzulamak

Türkçedeki "Hayvan" kelimesi esasen Arapça "Hayye" ( Yaşamak ) kök kelimesine "-van" ( gibi olan ) ekinin ilave edilmesiyle oluşan ve "Yaşayan" anlamına gelen bir kelimedir. ( Benzer örnek : "Rahvan" ( Sakin, Gevşek ) ... "Rah / Rahat" ( Sükunet, Gevşeklik, Rahatlık ) + "-van" ( gibi olan ) )

"Hayevan" kelimesi Kur'an'da sadece Ankebut suresinin 64. ayetinde, "Ahiret" kavramını nitelemek üzere geçmektedir. Ayet kodunun,  halden hale geçişin sembolü olan 11 ve 111 nümerolojisini ( 29 ... 11, 64 ... 1 ) yansıtması da dikkat çekmektedir. 

29/64 Ve ma hazihil hayatud dunya illa lehvun ve leib ve inned DAREL AHİRATE LE HİYEL HAYEVAN lev kanu ya'lemun

( Ve bu dünya hayatı eğlence ve oyun haricindeki değildir. Kesinlikle AHİRET YURDU, O YAŞAYANDIR. Keşke bilmiş olsalardı.  )

"Ahiret" kelimesi "Diğeri olma hali, Öbür hale geçiş" anlamlarına gelmekte olup, ayette gerçek yaşamın ahirette yani üst süptil boyutlarda olduğu bilgisi verilmekte ve "keşke bilselerdi" ifadesiyle de kaba madde boyutundaki insanların bunu algılamakta zorlanacakları vurgulanmaktadır. Zira, bozunma, dağılma, yok olma olarak nitelenen oysa sadece bir "halden hale geçiş"ten, bir "olum"dan ibaret olan "ölüm" kavramı kaba madde boyutuna ait algısal bir yanılgıdan başka bir şey değildir.

Kur'an ayetlerinde sıkça vurgulanan en önemli husus "dünya hayatının aldatıcılığı, aldatıcı madde olduğu ve ahiretin gerçekliği" kavramıdır. Ayrıca "Allah inancı" kavramı ayetlerde daima "Ahiret inancı" kavramı ile birlikte yer almakta ve şu cümle ile zikredilmektedir. ".... amene billahi vel yevmil ahiri .... " ( .... Allah'a ve ahiret gününe inanan .... )

Zümer suresinin 30. ayetinde kaba madde boyutu dünyanın gerçek yaşam öncesi yani süptil boyut ( ahiret ) öncesi bir idraki hazırlık planı / boyutu olduğu "Ölü olmak" ifadesiyle bildirilmektedir.

39/30 İnneke MEYYİTUN ve innehum MEYYİTUN

( Kesinlikle sen ÖLÜSÜN ve kesinlikle onlar da ÖLÜLER. )

Rum suresinin 7. ayetinde idraki tekâmüle henüz erememiş insanların, yaşamı, düşük frekanslı kaba madde boyutu olan dünyadan ibaret sanmaları konu edilmektedir. 

30/7 Ya'lemune zahiran minel hayatid dunya ve hum anil ahirati hum ğafilun

( Dünya hayatından görüneni bilirler. Onlar ahiretten habersizdirler.  )

Al'i İmran suresinin aşağıdaki ayetlerinde ise kaba madde boyutunda "ölüm" olarak nitelenen olgunun, Allah yolundaki salih amelleri neticesinde ruhsal tekâmüle ermiş* insanlar için "olum" yani "ahiret" olarak anılan "gerçek yaşama kavuşma" ( üst suptil boyuta geçiş ) olduğu bildirilmektedir. Ahiret" kavramı esasen büyük döngü sonu akabinde insanların geçmeyi hakettikleri "hali" tanımlamaktadır. Bu bağlamda  ruhsal tekâmülünü tamamlamış ruhlar için ahiret, üst süptil boyutlarda süptil yaşam iken, ruhsal tekamülünü tamamlayamamış ruhlar için ahiret, reenkarne olmak yani tekrar insan sıfatıyla bedenlenmek suretiyle dönülecek olan ıstıraplı kaba madde halini ve ait olduğu boyut olan dünyayı tanımlamaktadır. 

3/169 Ve LA TAHSEBENNELLEZİNE KUTİLU Fİ SEBİLİLLAHİ EMVATE BEL AHYAUN inde rabbihim yurzekun

( Ve kesinlikle o ALLAH YOLUNDA ÖLDÜRÜLENLERİ ÖLÜLER SANMAYIN. BİLAKİS DİRİDİRLER, Rab’lerinin indinde rızıklanırlar. )

3/170 Ferihine bima atahumullahu min fadlihi ve YESTEBŞİRUNE billezine lem yelhaku bihim min halfihim en la havfun aleyhim ve la hum yahzenun

( Allah’ ın onlara üstünlüğünden lütfundan verdiklerinden dolayı sevinirler. O arkalarında kalıp onlara katılamamış olanlara, üzerlerine korku olmadığını, hüzünlenmeyeceklerini MÜJDELEMEYİ İSTERLER. )

3/171 Yestebşirune bi ni'metin minellahi ve fadlin ve ennellahe la yudiy'u ecral mu'minin

( Allah’tan nimeti, O’nun üstünlüğünü lütfunu müjdelemeyi isterler. Kesinlikle Allah inananların ödülünü yitirmez. )

Mu'min suresinin 39. ayetinde de dünya hayatının sadece geçici meta / madde olduğu, esas kalıcı olanın ise ahiret olduğu bildirilmektedir.

40/39 Ya kavmi innema hazihil hayatud dunya meta'un ve innel ahirate hiye darul karar

( Ey kavmim, bu dünya hayatı kesinlikle faydadır. Kesinlikle ahiret, durak yurdu odur. )

Hadid suresinin 20. ayetinde dünya hayatının gerçek yüzü net olarak tanımlanmakta ve 21. ayetinde ise selâmetin ahireti / cenneti arzulamakta olduğu bildirilmektedir.

57/20 İ'lemu ennemel hayatud dunya le'ibun ve lehvun ve zinetun ve tefahurun beynekum ve tekasurun fil emvali vel evladi ke meseli ğaysin a'cebel kuffare nebatuhu summe yekunu hutamen ve fil ahireti azabun şeduydun ve mağfiretun min allahi ve ridvanun ve mel hayatud dunya illa meta'ul ğurur

( Bilin ki o dünya hayatı kesinlikle oyundur, eğlencedir, süstür, aranızda övünmedir, mallardan ve çocuklardan çoğaltmadır. Bitirip yetiştirdiği, ekincilerin hoşuna giden yağmur misali gibidir. Sonra kırpılmış parça olur. Ahirette şiddetli azap, Allah’tan af ve rıza vardır. Dünya hayatı aldatıcı fayda haricindeki değildir. )

57/21 Sabiku ila mağfiretin min rabbikum ve cennetin arduha ke ardis semai vel ardi u'iddet lillezine amenu billahi ve rusulihi zalike fadlullahi yu'tihi men yeşa'u vallahu zul fadlil azim

( Rab’binizden affa, Allah’a  ve O’nun resullerine inananlar için yayılıp düzenlenmiş, genişliği yerin ve göğün genişliği gibi olan cennete ilerleyin. Bu Allah' ın üstünlüğüdür, lütfudur. Onu dilediği kimseye verir. Allah büyük üstünlük, lütuf sahibidir. )

Dolayısıyla insan, düşük frekanslı kaba maddeye bağlılığını ve tutkusunu azalttığı oranda frekansını yükseltmekte, gerçek yaşamı sezmeye, hissetmeye başlamakta ve sonsuz huzurun hakim olduğu süptil hale doğru yönelmektedir.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder