Çeviri

Saturday, April 19, 2025

Gerçek keskindir, ayırıcıdır.



“Gerçek”, batılın ( yanlışın ) farkına varılmasını sağlayan ve batılı ortadan kaldıran bir frekans, bir tesirdir. Kitap ifadesiye gerçek, doğru ile yanlışı bir bıçak gibi birbirinden ayıran olgudur.

Türkçe kökenli olan “Gerçek” kelimesinin kök telaffuzu "Kertüçek" kelimesidir. Bu kelime “Kert” ( Kesmek ) fiilinden türeme olup, Türkçede “Kertmek” kelimesi “Kesmek” anlamında kullanılmaktadır.

Kertü ( Doğru*, Kesen * ) + çek ( gibi olan ) = Kertek = Kesik, Doğruluk = Gerçek

* Matematikteki "Doğru" kavramı da bir düzlemi "ikiye ayıran, kesen" çizgiyi tanımlamaktadır.

İnsanların çoğunun, kendilerini batıldan "koparacak" olan gerçeğe karşı isteksiz oldukları, yanlışlarından "kopamadıkları" Muminun suresinin aşağıdaki ayetinde bildirilmektedir.

23/70 Em yekulune bihi cinneh bel CAEHUM BİL HAKKİ ve EKSERUHUM LİL HAKKİ KARİHUN

( "Onda cinlik var." mı diyorlar? Bilakis ONLARA GERÇEK İLE GELDİ. ONLARIN ÇOĞUNLUĞU GERÇEK İÇİN İSTEKSİZDİRLER. )

“Gerçek” kelimesinin Arapça karşılığı olan “Hakk” kelimesinin etimolojik derinliklerinde de “Kesmek, Ayırmak” anlamının bulunduğu, hem “Hak” kökünden türeme kelimelerin semantik niteliklerinden, hem de bu kelimeyi içeren ayetlerden anlaşılmaktadır.

HAKlamak ( tür. ) = Kesmek, Bozmak, Kırmak

HACK ( ing. ) = Kod kırmak, Bir yazılımın, bir programın akışını kesmek

HACHis ( fra. ) = Kıyma; İnce kesilmiş et

HACKfleisch ( alm. ) = Kıyma; İnce kesilmiş et

HACKE ( alm. ) = Çapa, Kazma; Toprağı kesip ayırmaya yarayan alet

HECE ( ara. ) = Kesilip ayrılmış, Kıyılmış; Bir kelimenin telaffuzu esnasında ağızdan tek seferde çıkan kısımlardan her biri

HATCHET ( ing. ) = Balta; Kesme aleti

HACHE ( fra. ) = Balta; Kesme aleti

HEXE ( alm. ) = Büyücü; Tesir ileterek insandaki idrak sistemi işleyiş akışını kesmek, bloke etmek

HEDGE ( ing. ) = Çit; İki alanı birbirinden ayıran hat

HECKE ( alm. ) = Çit; İki alanı birbirinden ayıran hat

İngilizcede “Gerçek” anlamına gelen ve kökeni Latince “Factum” kelimesine dayanan “Fact” kelimesinden türeme olan “Faction” kelimesi de “Ayrılık” anlamına gelmektedir.

Ayetlerde, “Hakk” kelimesinin “kesici, ayırıcı” anlamı şöyle tezahür etmektedir.

17/81 Ve KUL CAEL HAKKU VE ZEHEKAL BATİL innel batile kane zehuka

( Ve de ki: "GERÇEK GELDİ VE BATIL HELAK OLDU. Kesinlikle batıl yok olasıdır." )

21/18 Bel NAKZİFU BİL HAKKİ ALEL BATİLİ FE YEDMEĞUHU fe iza huve zahik ve lekumul veylu min ma tesifun

( Bilakis, GERÇEĞİ BATILIN ÜZERİNE ATARIZ DA ONUN BEYNİNİ PARÇALAR. O zaman o yok olur. O vasfettiklerinizden dolayı sizlere vaylar olsun. )

34/26 Kul yecmeu beynena rabbuna summe YEFTEHU BEYNENA BİL HAKK ve huvel fettahul alim

( De ki: "Rab’bimiz bizi bir araya toplar. SONRA ARAMIZI GERÇEK İLE AYIRIR. O açandır bilendir." )

İncil’de de gerçeği temsil eden Yaratıcı kelamının “kesici, ayırıcı” niteliğine sembolik ifadelerle vurgu yapılmaktadır.

58-Hebrews-4-12 Çünkü TANRI'NIN KELAMI canlıdır, etkilidir, İKİ AĞIZLI HER KILIÇTAN DAHA KESKİNDİR. Canla ruhu, eklemlerle iliği AYIRACAK kadar derine işler, yüreğin düşüncelerini ve niyetlerini seçebilir.

Aşağıdaki ayetlerde ise, gerçeğin ayırıcı tesirinin akrabalık, yakınlık, dostluk gibi dünyevi ve sübjektif unsurlardan münezzeh olduğu bildirilmektedir. Bir başka deyişle, bir insanın, yanlış düşünce ve eylemlerde olmasına rağmen yakını olan ve doğru yolda olan diğer bir insan tarafından kayırılması, hatalarının görmezden gelinmesi olgusunun ortadan kalktığına yine sembolik ifadelerle değinilmektedir.

40-Matthew-10-34 Yeryüzüne barış getirmeye geldiğimi sanmayın. Ben barış getirmeye değil, KILIÇ GETİRMEYE GELDİM.

40-Matthew-10-35 Çünkü ben babayla oğulun, anneyle kızın, gelinle kaynananın ARASINA AYRILIK SOKMAYA geldim.

Lokman suresinin aşağıdaki ayetinde de ilahi kelamın “Hakk” ( Gerçek ) niteliğine ve bu gerçeğin, insanlar arasındaki en yakın bağları dahi gözetmediğine dikkat çekilmektedir.

31/33 Ya eyyuhen nasutteku rabbekum vahşev YEVMEN LA YECZİ VALİDUN AN VELEDİHİ VE LA MEVLUDUN HUVE CAZİN AN VALİDİHİ ŞEY'A İNNE VA'DELLAHİ HAKKUN ....

( Ey insanlar, Rab’binizden sakının. NE BABANIN ÇOCUĞUNA, NE DE ÇOCUĞUN BABASINA BİR ŞEY KARŞILIK VEREMEDİĞİ GÜNDEN KORKUN. KESİNLİKLE ALLAH’IN VAADİ GERÇEKTİR. ...

Semantik kökenlerinde “Kesmek, Ayırmak” anlamlarını barındıran aşağıdaki kelimelerin temsil ettiği anlamlar da “Gerçek” ve “Doğru” anlamları ile ilinti arzetmektedir.

SCIence ( Bilim ) ( ing., fra. ) : Latince "Scire, Secere” ( Kesmek, Ayırmak ) kökünden türeme bir kelimedir.

FREQuency, FREQuence ( Sıklık, Titreşim Sıklığı, Frekans ) ( ing., fra. ) : Farklanma, Kesik kesik ve ayrık olma hali ( Bu kelime Arapça "Fark" kelimesiyle ortak kökendendir. )

FRACTion ( Kesim, Bölüm, Ayrışım ) ( ing., fra. ) : Kesir; Bir bütünün kesilip parçalara ayrılması ( Bu kelime Arapça "Fark" kelimesiyle ortak kökendendir. )

FARK ( Ayrım, Ayrıklık ) ( ara. ) : İki olguyu, muhtelif kriterlere göre birbirinden ayıran unsur

FURKAN ( Ayıran, Kesen, Fark yaratan ) ( ara. ) : Hak ile batılı birbirinden ayıran; İyi ile kötüyü, doğru ile yanlışı farkedip ayıran ( Hem ilim kaynağı Kur’an’ın isimlerinden biri, hem de Kur’an’daki bir ayetin ismidir. )

FİRKAT ( Ayrılık ) ( ara. ) : Ayrılık acısı, üzüntüsü, Ayrılış, Ayrılma

12 comments:

  1. Tek gerçek, dünyada bulunan bütün ruhların acı çektiğidir. Acıdan büyük bir gerçek yok. Bu da bizi dolaylı yoldan başka bir gerçeğe götürür ki o da tanrının zalimliğidir.

    ReplyDelete
  2. 43/76 Ve ma zalemnahum ve lakin kanu humuz zalimin

    ( Ve onlara zulmetmedik. Lakin onlar zalimler oldular. )

    ReplyDelete
    Replies
    1. Bir yumurtadan zalim çıkar ötekinden mazlum. Yumurtaların bekçileri zalimin ruhsal acısıyla mazlumun fiziksel acısıyla beslenir. Dogmatik metinlerle de bu yaptıklarını temize çekmeyi ihmal etmezler. Yumurtadan çıkanlar bu bekçileri hayatlarından topluca çıkarıp atmadıkça acı döngüsü de devam edecektir.

      Delete
  3. Evvelce de defaatle değinildiği üzere, akıl ( vicdan ) ve ilim, insanın doğru ve iyi yolunda seçim yapabilmesi için ona bahşedilmiş en büyük nimetlerdir. Dolayısıyla, birlik anlayışına kapı aralayan bu nimetler vasıtasıyla zulme imkan vermemek yerine, zulmün doğrudan veya dolaylı müsebbibi, destekçisi olan ve sorumluluğu da asla kendisinde aramayanların durumlarını gözden geçirmeleri tüm insanlık için en hayırlı yaklaşım olacaktır.

    ReplyDelete
    Replies
    1. Akıl ve vicdan ayrı şeylerdir. Bu üç ayrı şeyin birini bile elde bulundurmak dinler de dahil olmak üzere insanlığın içinde bulunduğu dogma çukuru yüzünden imkansız hale gelmiştir. İnsan doğar doğmaz eğitim faaliyetiyle sorgulama yetisi iğdiş edilerek aklı elinden alınmaktadır. İnsan büyür büyümez kendisine dayatılan beslenme rejimiyle (kan dökerek elde edilmiş besinler, hayvan cesetleri) vicdanı köreltilmekte ve yamyamlaştırılmaktadır, kutsal denilen kitaplar bu yamyamlığı övmekte bilim denilen tarikat da sağlıklı beslenme adı altında bu vahşeti onaylamaktadır. İlim denilen şeyin ise tozu bile bulunmamaktadır, öyle ki insan, bırakın dış dünyaya ait bilgiyi kendisine dair en temel şeylerin bilgisinden dahi yoksundur. Bütün olarak baktığımızda bu dünyanın acı çekme üzerine bina edildiğini dinlerin ve dogmaların hatta bilim denilen tarikatın bu binayı korumak için yerleştirilmiş sigortalar olduğu anlaşılmaktadır. Kadir-i mutlak ve merhametli bir yaratıcının “test” için “ayırmak” için varlıklar halk ettiği hikayesi ise paradoksun zirvesidir. Zulmün kökeni bizatihi var olma ısrarıdır zira dünyanın ve içindeki sistemin kuruluş kodları var olmak için yok et mantığıyla oluşturulmuştur. Böyle bir sistemi var eden tanrı da iyilikten fersah fersah uzakta bir canavardır.

      Delete
    2. Hocam size sormak istiyorum o zaman sizin gerçeğiniz ne yani kapsamlı bir şekilde açıklar mısınız? Lirvianlar? Gnostikler? Hangisi haklı?

      Delete
  4. Vecede ( Bulmak, Bilmek, Aklına getirmek ) kökünden türeme olan ”Vicdan” kelimesi, “Akıl” kelimesinin semantik bir tezahürüdür. Zira vicdan, insanın, düşünce, söylem ve eylemlerinin niteliğini düşünmesini, değerlendirmesini, analiz etmesini ve yargılamasını sağlayan akli bir unsurdur. Akıl olmadan, bir varlığın herhangi bir konuda değerlendirme yapması, duygu ve kanaat oluşturması, karar vermesi ve sonuca ulaşması mümkün değildir. Akıl, idrakli bir varlığın tüm bilişsel ve duygusal mekanizmalarının merkezini oluşturmaktadır. Vicdanın kalp ile ilintilendirilmesi ve “Kalp ile akletmek” kavramının özü de bu gerçeğe dayanmaktadır. “Dogma” kelimesi ise, “yeterli bilgi sahibi olunmadan, yeterli seviyede akıl yürütülmeden yani gerekli değerlendirme ve analiz mekanizmaları işletilmeden, bir olgunun farklı bir sebebe dayalı olarak koşulsuz kabulü” anlamına gelen bir kelimedir. Dolayısıyla, akıl yetisinin kudretini, kader kavramı üzerindeki tesirini ve ruhsal tekamül sürecinin işleyiş yapısını tam olarak sezmeden, idrak etmeden, kısıtlı dünyevi algılar çerçevesinde, yaratılış ve Yaratıcı hususunda muhtelif nitelemelerde bulunmak maalesef dogma kavramını çağrıştırmaktadır. Kaba madde planı dünyanın, insanın, kendi akli seçimine göre şekillenmiş olan ve yine seçimlerine bağlı olarak “cehennem” niteliğini sürdüren bir yaşam planı olduğuna evvelce değinilmiştir. Bu hususun detaylarına ilişkin bilgiler evvelki bölümlerde yer almaktadır.

    ReplyDelete
    Replies
    1. Bir kelimenin anlamını kelimenin kökeni değil yaygın kullanımı belirler. Hali hazırda kök anlamıyla bağımsız bir kullanım sahası olan yüzbinlerce kelime bulunmaktadır. Akıl ve vicdanın kullanım alanı itibariyle ayrı şeyleri ifade ettikleri de malumdur. Tanımını verdiğiniz şekilde “dogma” kavramı ise kutsal olduğu söylenen kitaplarda bilinçaltına işlenmektedir. Tanrı, kendi var ettiği bütün mahlukatın acı yaşamasına sebep olan kötülükleri kendisinin yaratmadığını bu kötülükleri “yapanların” kendi yarattıkları olduğunu iddia etmektedir. Bu tanrı aynı zamanda Kadir-i mutlak olduğunu söylemektedir, Kadir-i mutlak olduğu halde bütün kötülükleri durdurmayan bir varlık aynı zamanda sonsuz merhamet sahibi olduğunu söylemektedir. Bu söylemlere inananları kutsamakta bu söylemlere şüphe ile yaklaşanları ise “kafir” yani “yalancı” olarak yaftalamaktadır. Kutsadıklarını ise “kafirlere” karşı kışkırtmaktadır. Tekamül söylemi ise bir “umut” işkencesidir. Sonsuz merhamet sahibi, Kadir-i mutlak aynı zamanda iyi olduğu söylenen Tanrı, acı dolu bir tekamül yolunu inşa ediyorsa bu üç kavramın da doğruluğu güme gitmektedir. İman sahiplerinin en büyük cehaleti iman ettikleri (emin oldukları, bildikleri) tanrı konusundadır. Bu yüzden tanrı hakkında kötü veya şüphe dolu bir söylem dillendirildiğinde kendi zihinlerinde Tanrıyı savunmak için cepheler oluşturmak durumunda kalmaktadırlar. “İnanmayanlarla, kafirlerle, tanrının düşmanlarıyla” ilgili toptancı ve nefret dolu ayetler de bu cepheye cephane sağlamakta “inananların” aslında emin olmadıkları tanrı için kendi türlerine olan düşmanlıklarını veya en hafifinden önyargılarını oluşturmaktadır.

      Delete
    2. Baki Dost hocam size tekrar sormak istiyorum çekim yasasından bahsediyorsunuz lakin okb gibi rahatsız edici düşüncelerle uğraşanlar ne yapmalı?Birde onları düşünerek konuşun.Ayrıca üst bir medeniyetin yapay zekasının yönettiği bir metaverse de yaşamadığımızdan nasıl bileceğiz? Geçen sordum cevap vermediniz ama insan kelime kökenleriyle şifre çözmekten çok karşıdaki konuştuğu insan bu teknolojinin videosu mu yoksa kendisi gibi bir insan mı olduğunu bilmek istiyor. Tanrı kadiri mutlaksa tekamül sürecini acısızda yapabilirdi? Behruz Hüseyinzade üstümüzdeki bu medeniyetin iyi ve kötü diye kavramları olmadığını söylüyor ve bu insanı korkutuyor.Zaman ve mekanın ötesinde de tanrı olmadığını söylüyor. Bu gibi şeylere şüpheye yer bırakmayacak şekilde tatmin edici cevaplar vermek gerekir kelime kökenleriyle uğraşmaktan çok

      Delete
    3. Tespit paylaşımı esasına dayalı olan bu blogda ifade edilenlerin tatmin edip etmemesi sübjektif bir husus olmakla birlikte, evvelce de değinildiği üzere, her birey nihayetinde kendi araştırmaları ve değerlendirmeleriyle belirli sonuçlara ulaşabilme yetisine sahiptir. Ancak mevcut bilgilere istinaden, Yaratıcı tarafından yaratılmış olan tüm varlıkların, ruhsal ( bilinçsel ) tekamül hedefi doğrultusunda, sonsuz algısı uyandıran ve her defasında onlara belirli bir idraki kademe değişimi sağlayan yaşam döngüleri içinde yolculuk etmekte oldukları çıkarsaması yapılabilmektedir.

      Delete
  5. Söz konusu kelimelerin anlamlarına ilişkin açıklama yapılmıştır.

    Bundan bağımsız olmak üzere, yaygın kullanımda, kullanım alanına göre farklı anlamı temsil ediyor gibi algılanan kelimelerin semantik analizleri yapıldığında kullanım alanı ile olan anlam bağları tespit edilebilmektedir. Ayrıca, yaygın kullanımın doğru kullanım olmadığı durumlar da mevcuttur.

    Nihayetinde, mevcut bilgiler ve açıklamalar doğrultusunda her birey kendi düşüncelerinde, görüşlerinde özgürdür ve her görüş tekamül yolunda mutlak surette katkı sağlama özelliğine haizdir.

    ReplyDelete
  6. Hocam sen ya da siz kimsiniz? İletişim bilgileriniz var mı?

    ReplyDelete