Çeviri

Tuesday, June 17, 2025

Collatz Sanısı, 7 döngüsü ve 1'e dönüş

"Collatz* Conjecture" (Collatz Sanısı), pozitif bir tam sayı için belirli bir işlem dizisi (tek sayıysa 3x+1, çift sayıysa x/2) sonunda mutlaka 4, 2, 1 döngüsüne girileceğini yani 1 sayısına ulaşıldıktan sonra işlemler devam ettirildiğinde hep 4, 2 ve 1 sayılarının elde edileceğini yani hep 1'e dönüleceğini ortaya koyan, henüz döngüsü kırılamamış ve çözülememiş problemdir.

*Alman matematikçi Lothar Collatz’ın soyadından

Örnek:

11 ... (3x11)+1 = 34

34 ... 34/2 = 17

17 ... (3x17)+1 = 52

52 ... 52/2 = 26

26 ... 26/2 = 13

13... (3x13)+1 = 40

40 ... 40/2 = 20

20 ... 20/2 = 10

10 ... 10/2 = 5

5 ... (3x5)+1 = 16

16 ... 16/2 = 8

8 ... 8/2 = 4

4 ... 4/2 = 2

2 ... 2/2 = 1

1 ... (3x1)+1 = 4

Collatz Sanısı'ndaki "1'e dönüş" fenomeni, Allah'ın vahdetini (birliğini, tekliğini) simgeleyen sayının 1 olduğu dikkate alındığında ayetlerle de semantik ve nümerik bir uyum arzetmektedir. Kur'an'da "O'na döndürülmek" ifadesinin ilk kez geçtiği ayetin numarasında ve ayetin sonundaki"İleyhi turceun" (O'na döndürülürsünüz.) cümlesinde 1 nümerolojisi bulunmaktadır.

2/28 Keyfe tekfurune billahi ve kuntum emvaten fe ahyakum, summe yumitukum summe yuhyikum summe İLEYHİ TURCEUN

(كَيْفَ تَكْفُرُونَ بِاللّٰهِ وَكُنْتُمْ اَمْوَاتاً فَاَحْيَاكُمْۚ ثُمَّ يُم۪يتُكُمْ ثُمَّ يُحْي۪يكُمْ ثُمَّ اِلَيْهِ تُرْجَعُونَ)

(Allah’ ı nasıl inkar edersiniz? Ve ölülerdiniz de sizi diriltti. Sonra sizi öldürür. Sonra sizi diriltir. Sonra O'NA DÖNDÜRÜLÜRSÜNÜZ.)

- Ayetin numarası olan 28 sayısının nümerolojik değeri 1 olmaktadır. (2+8 = 10 ... 1+0 = 1)

- "İleyhi turceun" (اِلَيْهِ تُرْجَعُونَ) (O'na döndürülürsünüz.) cümlesinin ebced değeri olan 775 sayısının nümerolojik değeri de 1 olmaktadır. (7+7+5 = 19 ... 1+9 = 10 ... 1)

- Ayetlerde yer alan "Ve ilallahi turceul umur" (وَاِلَى اللّٰهِ تُرْجَعُ الْاُمُورُ۟) (Ve işler Allah'a döndürülür.) cümlesinin ebced değeri olan 1064 sayısının nümerolojik değeri de 11 olmaktadır ki 1'lerden oluşan bu sayı "döngünün" ve halden hale geçişin sembolüdür. (1+0+6+4 = 11)

Ayrıca "Ve ilallahi turceul / yurceul umur" cümlesi 7 ayette, 7 kere tekrarlanmaktadır ki bu sayı da döngüyü ve döngü sonunu simgelemektedir. 

2/210, 3/109, 8/44, 22/76, 35/4, 57/5 ... ve ilellahi turceul umur (... Ve işler Allah’a döndürülür.)

11/123 ...ve ileyhi yurceul emru kulluhu ... (... İşlerin hepsi O’na döndürülür. ...)

Collatz Sanısı'ndaki işlemler sonucunda girilen döngüdeki sayılar olan 4,2 ve 1 sayılarının toplamının da 7 olması dikkat çekmektedir.

Ayrıca  bkz.

https://kuranilmi.blogspot.com/2022/04/ramanujan-says-1729-ve-19-ilintisi.html?m=1

https://kuranilmi.blogspot.com/2022/04/ramanujann-sihirli-karesi-ve-7.html?m=1

Monday, June 16, 2025

Kitaplardaki "İdealizm" kodlaması

Grekçe kökenli olan ve Latince ek alarak oluşmuş olan "İdeal" ( Idea (Düşünce, Fikir) (gre.) + alis (-sel, ile ilgili) kelimesi, halk arasında "Olabilecek en iyi, Mükemmel, Tam olması gereken, Hedeflenen" gibi anlamlarda kullanılagelmiş olsa da özünde "Düşünsel, Fikirsel" anlamlarını temsil etmektedir.  

"İdealizm" kelimesi ise, gerçekliğin, var oluşun, varlığın temelinde bilincin, düşüncenin yattığını kabul eden, gerçekliğin özünü madde planında, cisimler dünyasında değil, maddesel olmayan varlıkta arayan ve maddeyi, bilincin, düşüncenin bir yansıması, bir tezahürü, bir görünüş biçimi olarak inceleyen felsefi görüşü temsil etmektedir. İdealizm, salt maddenin varlığını kabul eden, maddeyi düşünceden soyutlayan Realizm (Gerçekçilik) akımının zıttı niteliğindedir. Bu durum, aynı zamanda ruh - madde, spiritüalizm - materyalizm düalitesinin bir yansımasını da temsil etmektedir.

Ayetler incelendiğinde, gerçekliğin, gerçekleşmenin, var oluşun özünde "kelimelerin" yani düşüncenin olduğunun bildirildiği ve İdealizm anlayışına işaret edildiği görülmektedir. Aşağıdaki örnek ayetlerin ortak noktası "gerçekleşme öncesinde hep bir kelimenin, dolayısıyla düşüncenin varlığına işaret edilmesi"dir.

Tevrat;

1-Genesis-1-3 Ve Tanrı, "IŞIK OLSUN" DEDİ VE IŞIK OLDU.

İncil;

43-John-1-1 BAŞLANGIÇTA KELAM VARDI. Kelam Tanrı'yla birlikteydi ve Kelam Tanrı'ydı.

Kur'an;

2/117 O gökleri ve yeri yaratandır. Bir işe hükmettiğinde, kesinlikle ONA "OL." DER DE O OLUR.  

36/82 Bir şey istediğinde, kesinlikle O’nun emri ONA "OL." DEMESİDİR. BÖYLECE O OLUR. 

40/68 Dirilten ve öldüren O'dur. Bir işe hükmettiğinde, kesinlikle ONA "OL." DER DE O OLUR. 

Aşağıdaki ayetlerde ise "gerçeğin" yani var oluşun özünün düşünce yani "kelime" olduğu açıkça bildirilmektedir.

10/82 ... ALLAH GERÇEĞİ KELİMELERİ İLE GERÇEKLEŞTİRİR. 

42/24 ... ALLAH batılı imha eder ve Gerçeği Kelimeleri İle Gerçekleştirir. ...

4/171 ...Meryem oğlu Mesih İsa, kesinlikle Allah’ın resulü, MERYEM'E ATTIĞI KELİMESİ VE O’NDAN RUHTUR.  ...




Sunday, June 15, 2025

İsmail meselindeki batıni mesaj

Hz. İbrahim'in, oğlu Hz. İsmail ile olan ve tamamen sembolizme dayalı olan meseli, asırlardır zahiri ve yüzeysel algıya göre anlamlandırılmış ve hayvan kesmeden ibaret olan adak ritüeline dönüştürülmüştür. Söz konusu ayet grubu şöyledir.

37/102 O'nunla birlikte koşmaya eriştiğinde, "Ey oğlum, kesinlikle ben uykuda seni boğazladığımı görüyorum. O halde bak, ne görüyorsun?" dedi. "Ey baba, ne emrolunduysan yap. Eğer Allah dilerse, beni sabredenlerden bulacaksın" dedi. 

37/103 Böylece teslim olduklarında, onu alnı üzerine yatırdı.

37/104 Ve O'na "Ey İbrahim." diye seslendik. 

37/105 Sen rüyayı doğruladın. Biz iyilik yapanları işte böyle karşılıklandırırız. 

37/106 Kesinlikle bu apaçık sınavdı. 

37/107 Ve boğazlanacak büyük hayvanı O'na fidye verdik. 

Yukarıdaki ayet grubunun zahiri ve yüzeysel algısı, rüyasında oğlunu boğazlaması emredilen Hz. İbrahim'in, Allah'a olan bağlılığı ve yüksek iman seviyesi nedeniyle itiraz etmeden bu emri yerine getirme girişiminde bulunması ve bu nedenle de oğlunun O'na bağışlanmasıdır. Ancak bu noktada, ortada Hz. İbrahim'in gördüğü bir "rüya" olduğu ve sembolik niteliğe haiz bu rüyanın yorumunun önem arzettiği hatırlanmalıdır. Rüyada neden böyle bir emir gelmiştir? Hz. İsmail'in suçu nedir? Bir babanın oğlunu öldürmesi salt bir bağlılık delili olabilir mi? O halde "Bir insanı öldüren tüm insanları öldürmüş gibi olur." ayetinin işlevi nedir? Sorular uzatılabilir.

Söz konusu ayet grubu teşbih (sembolizm) içeren bir ayet grubu olup, dolaylı olarak aşağıdaki ayet ile ilintilidir.

4/135 Ey o inananlar, ADALETİ KORUYANLAR, GÖZETENLER VE KENDİNİZ, ANA BABANIZ VE YAKININIZ ÜZERİNE DE OLSA, ALLAH İÇİN ŞAHİTLİK EDENLER OLUNUZ. Zengin de olsa, fakir de olsa, Allah onlara evvel gelir, daha yakındır. O halde, ADİL OLURKEN HEVESE TABİ OLMAYINIZ. Eğer dilinizi eğip bükerseniz veya dönerseniz, kesinlikle Allah ne yaptığınızdan haberdardır.  

Daha açık ifadeyle, en yukarıdaki ayet grubundaki batıni mesaj "hak yolundan" yani "gerçekten, iyilikten, doğruluktan ve adaletten" asla sapılmaması gerektiğidir. "Allah" kelimesini ikame eden kelimelerden biri de köken olarak "Gerçek" anlamına gelen "Hak" kelimesidir. Bu kelime geniş anlamıyla "Gerçek, Doğruluk, İyilik, Adalet" kelimelerini temsil etmektedir ki zaten "Allah" kavramının özde ifade ettiği anlamlar da bunlardır. Zira "Allah'a iman" ifadesi, zaten mevcudiyeti aşikar olanı teyid etmeyi değil, iyinin, doğrunun, gerçeğin tarafında olmayı, adil, yardımsever ve fedakar olmayı temsil etmektedir.  

Bir işin "Hak yolunda" yapılması demek, o işin daima "iyi, doğru, dürüst, adil" şekilde yapılması demektir. Dolayısıyla Hz. İbrahim ve Hz. İsmail meselindeki mesaj, 4/135 kodlu ayette bildirildiği üzere, insanın herhangi bir durumda doğruluk ve adaleti sağlamak üzere oğlunu dahi kayırmaması ve "Hak yolunda / Allah yolunda / Doğruluk yolunda" hareket etmesi gerektiğidir.

Ancak her zaman olduğu gibi bu ayet de, muhtelif sebeplerle özünden saptırılmış ve hayvan kesme, adak verme, kan dökme gibi maddi ritüellere ve "Kurban Bayramı"'na* dayanak kılınmıştır. 

* Evvelce yayınlanan "Kurban meselesi" başlıklı bölümde, "Kurban" kelimesinin "kesilecek hayvan" anlamına gelmediği, bu kelimenin "Karaba" (Yakınlaşmak) fiilinden türediği ve "Yakınlaşma" anlamına geldiği, iyilik, doğruluk, adalet ve gerçek yolundaki her düşünce ve davranışın bir "kurban" (yakınlaşma) vasıtası olduğu, "Kurban Bayramı" meselesinin, esasen yoksulun yedirilmesine yönelik hatırlatıcı bir uygulama olduğu, yoksula yardımın sadece belirli günlerdeki değil daimi bir eylem olması gerektiği hususlarına değinilmiştir.

Saturday, June 14, 2025

Dünyanın "genişliği"

Yeryüzünün yani dünyanın genişliğinin yani yüzölçümünün 510 milyon km2 olduğu belirtilmektedir.

https://en.m.wikipedia.org/wiki/Earth

https://hypertextbook.com/facts/1997/EricCheng.shtml#:~:text=The%20total%20area%20of%20the,Indian%2C%20and%20the%20Antarctic%20Ocean.

Dünyanın yüzölçümünü km2 cinsinden ifade eden 510 milyon sayısının nümerolojik değeri 6 olmaktadır.

Kur'an'da "Yerin genişliği" kavramı,"Erd allahi vasiat" (Allah'ın yeri geniş) ifadesiyle yer almakta ve iki kere tekrarlanmakta olup, ilk kez Nisa suresinin aşağıdaki ayetinde geçmektedir.

4/97 İnne (1) ellezine (2) teveffa (3) hum (4) el (5) melaiketu (6) zalimi (7) enfusi (8) him (9) kalu (10) fi (11) ma (12) kuntum (13) kalu (14) kunna (15) mustad'afine (16) fi (17) el (18) ard (19) kalu (20) E (21) LEM (22) TEKUN (23) ERDU (24) ALLAHİ (25) VASİATEN (26) fe (27) tuhaciru (28) fi (29) ha (30) fe (31) ulaike (32) me'va (33) hum (34) cehennem (35) ve (36) saet (37) mesira (38) 

( O meleklerin vefat ettirdikleri kesinlikle nefislerine zulmederler. "İçinde ne oldunuz?" derler. "Bizler yerin içinde zayıf bırakılanlar olduk." derler. "ALLAH'IN YERİ GENİŞ DEĞİL MİYDİ? Orada hicret edip ayrılsaydınız ya." derler. İşte onlar, onların mekanları cehennemdir. Ne kötü varış yeridir. )

Ayetteki ilgili cümle olan "E (1) lem (2) tekun (3) erd (4) allahi (5) vasiat (6)" (Allah'ın yeri geniş değil miydi?) cümlesi 6 kelimeden oluşmaktadır.

Yukarıdaki soru cümlesi içinde yer alan "Erd" (Yer) kelimesinin ayetteki sıra numarası 24 olup, bu sayının nümerolojik değeri de 6 olmaktadır.

Aslan yükseliyormuş!

"Aslan" figürü, okült sembolizmde ateş, İblis, tahakküm, farklı boyuttaki şeytani varlık/lar vb. gibi anlamları simgeleyen bir sembol olarak kullanılagelmiştir.

Bir film şirketi olan "Metro-Goldwyn-Mayer"'ın sembolü de "boyut portalından kükreyerek gelen bir aslan" figürüdür.

"Aslan" kelimesinin Arapça karşılığı olan "Kasveret" (قَسْوَرَةٍۜ) kelimesinin ebced değeri olan 371 sayısının nümerolojik değerinin 11 olması konu bağlamında dikkat çekmektedir. Zira 11 sayısı portal açılışı, yeni döngü başlangıcı ve halden hale geçişin sembolüdür.

İsrail'in, İran'a yönelik operasyonunun ismi de "Operation Rising Lion" (Yükselen Aslan Ooerasyonu)'dur. IDF ( Israel Defense Forces / Israil Savunma Kuvvetleri) söz konusu operasyonun resmi posterini aşağıdaki görseller ile paylaşmıştır.


Küresel şeytanlar her operasyonda olduğu gibi bu operasyonlarında da kutsal kitaplardaki kodlara göre eylem, iletişim ve sembolizm uygulamaktadırlar.

Tevrat'ın ilginç ifadeler! içeren aşağıdaki ayet ikilisi "Yükselen Aslan" operasyonunun kaynak kodu niteliğindedir.

4-Sayılar-23-23 Yakup soyuna yapılan büyü tutmaz; İSRAİL'e karşı falcılık etkili olmaz. Şimdi Yakup ve İSRAİL için, 'Tanrı neler yaptı! denecek.

4-Sayılar-23-24 İşte, halk büyük bir ASLAN GİBİ YÜKSELİYOR, genç bir aslan gibi kendini kaldırıyor; avını yiyip, öldürülenlerin kanını içmeden yatmayacak.

"Yükselen aslan" ifadesinin yer aldığı yukarıdaki ikinci ayetin numarasının (23-24) nümerolojik değeri olan 11 sayısı portal açılışı, yeni döngü başlangıcı ve halden hale geçişin sembolü olan sayıdır. (2+3+2+4 = 11 )

Yukarıdaki ayet ikilisinin ilk ayetinin alt bölüm kodu olan 23-23 sayı grubundaki sayıların toplamı 10 (2+3+2+3 = 10) yani nümerolojik olarak "1" olmaktadır. İsrail'in son iki yıl içindeki operasyonlarının zamanlamaları incelendiğinde de 10 sayısıyla yani nümerolojik olarak "1" sayısıyla karşılaşılmaktadır.

Kayıtlara, 07.10.2023 tarihinde başlayan İsrail - Hamas Savaşı olarak geçen Gazze katliamı sürecinin başlangıç zamanlaması da ilgili yılının 10. ayıdır.

İsrail, 19.04.2024 tarihinde de İran'ın İsfahan şehrine saat 05:23'te hava saldırısı düzenlemiştir. Ayın 19'unda saat 05:23'te .... Her iki sayının da nümerolojik değeri 10'dur. (1+9 = 10 ve 0+5+2+3 = 10)

İsrail'in son İran saldırısının tarihi ise 13.06.2025 olup, bu tarihteki sayıların ve tarihteki gün ile ayın toplamlarının nümerolojik değeri de 10 olmaktadır. 

Tarih : 1+3+0+6+2+0+2+5 = 19 ... 10

Gün ve Ay : 1+3+0+6 = 10

Ayrıca bkz.

https://kuranilmi.blogspot.com/2020/05/aslan-sembolizmi.html?m=1

Thursday, June 12, 2025

Yaşatan kod "11A"?!

Hatırlanacağı üzere, 11 ve 111 sayılarının döngünün, yeni döngü başlangıcının, boyut portalının ve halden hale geçişin sembolü olduğuna evvelki bölümlerde defaatle değinilmiş, olgulardan, olaylardan ve ayetlerden örnekler incelenmiştir.

Bugün basında yer alan bir haber şöyledir.

"Hindistan'da kalkıştan kısa süre sonra düşen ve şu ana kadar 265 can kaybı bildirilen uçak faciasında sağ kurtulan tek kişi olduğu bildirildi. Kaza yerinden yürüyerek ambulansa binen yaralı yolcunun, '11A' numaralı koltukta oturduğu öğrenildi."

13.06.2025


Basında, koltuk koduna odaklanılması da dikkat çekmektedir.





Koltuk numarası olan "11A" kodu, 11 ve 111 sayılarını temsil etmesinden dolayı önem arzetmektedir. ("A" harfi 1. harf olarak 1 sayısını simgeler.)

Uçuş numarası olan "AI171" (Air India 171) kodu da, "171" sayısı itibarıyla, döngüsel düalitenin sembolü olan ve ayette "Seb'an min el mesani" ( İkililerden Yedi / İkili Yedi" olarak yer alan kavram ile uyum arzetmektedir. Kodda 2 sayısı 1 ve 1 yani 11 sayısı ile temsil edilmektedir.

Uçuş kodu olan "Air India 171" ifadesi 11 karakterden oluşmaktadır.

Ayrıca koltuk kodunda ve uçuş kodunda 1 sayısının simgesi olan "A" harfinin iki kere tekrarlanması da 11 sayısının tezahürüne vasıta olmaktadır.

İlahi nizamda kozmik mesajların, ruhu derinden etkileyen sevinç veya hüzün verici olaylar vasıtasıyla iletildiği hatırlanmalıdır.

Tuesday, June 10, 2025

Ay'ın dönüşü

Ay'ın yörüngesel çevresi (yörünge uzunluğu) yani Ay'ın Dünya çevresindeki bir tam turluk eliptik döngüsü 2,413,402 km'dir.

https://www.space.com/55-earths-moon-formation-composition-and-orbit.html

Ay'ın çevresi ise 10,921 km'dir.

https://tr.wikipedia.org/wiki/Ay

Ay'ın döngüsel hareketinden, dönüşünden bahsedilen yegane ayet Yasin suresinin aşağıdaki ayetidir.

36/39 Ve (1) el (2) kamera (3) kadderna (4) hu (5) MENAZİLE (6) hatta (7) ADE (8) ke (9) el (10) urcuni (11) el (12) kadim (13) 

( Ve Ay, ona MENZİLLER /DURAK MESAFELERİ ölçtük, takdir ettik. Nihayet kurumuş eski hurma dalı gibi DÖNDÜ. )

Yukarıdaki ayetteki "Adekel urcunil kadim" (Eski hurma dalı gibi döndü.) cümlesi Ay'ın, hem "kendi etrafındaki dönüşüne", hem "Dünya etrafındaki yörüngesel dönüşüne", hem de "Dünya ile birlikte Güneş etrafındaki dönüşüne" ilişkin sayısal veriler içermekte gibidir. Ayetteki "Menazile" (Menziller / Durma noktaları) ifadesinin "bir tam döngü / bir tam tur" kavramına işaret ediyor olması kuvvetle muhtemeldir.

- Ayetteki kelime adedi olan 13 sayısı, Ay'ın çevresini yani kendi etrafındaki bir tam turunun km cinsinden  ifadesi olan 10,921 sayısının nümerolojik değerine eşittir. (1+0+9+2+1 = 13)

- Ayetin kodundaki (36/39) rakamlar ile ayetteki kelime adedini ifade eden sayıdaki (13) rakamların toplamı olan 25 (3+6+3+9+1+3 = 25) sayısının nümerolojik değeri olan 7 (2+5 = 7) sayısı ise, Ay'ın Dünya etrafındaki yörüngesinin (bir tam tur döngüsü) km cinsinden ifadesi olan 2,413,402 sayısının nümerolojik değerine eşittir. (2+4+1+3+4+0+2 = 16 ... 1+6 = 7)

- "Ay'ın eski hurma dalı gibi dönmesi" sembolizmi ise Ay'ın Dünya ile birlikte Güneş etrafında dönerken oluşturduğu sinüsoidal hareket paternine (kuru hurma dallarının aldığı şekil) işaret etmekte olup, bu hususa ilişkin tespitler evvelce yayınlanmış aşağıdaki linkte yer almaktadır.

https://kuranilmi.blogspot.com/2016/04/ay-ve-hurma-dal.html

Karun illüzyonu

Tevrat'ta ve Kur'an'da, Hz. Musa'ya başkaldıran "maddi nimet çokluğu" içindeki bir karakterin ismi olan "Karun" kelimesi esasen İbranice kökenli "Korah" (Kel olmak, Çıplak kalmak; Soyunmuş, Desteksiz, Korumasız) kelimesinin bir tezahürüdür. 

Ayetlerde Karun misaliyle verilmek istenen ana mesaj, ruhsal tekamül sınavı olarak kendisine "nimet çokluğu" bahşedilen bir insanın, bu durumun "sadece" kendi bilgisinden ve üstün niteliklerinden kaynaklandığını, kendi başarısı olduğunu düşünmesi, kendisini ayrıcalıklı zannetmesi ve söz konusu imkanlarını diğer insanlara karşı bir üstünlük kurma, onları kıskandırarak haz alma ve tahakküm aracı olarak kullanma yanılgısına düşmesidir. 

Karun ile ilgili ayet grubu aşağıda yer almakta olup, "Karun / Korah" kelimesinin "Kel olmak, Çıplak kalmak; Soyunmuş, Desteksiz, Korumasız" anlamına gelmesi de, "maddi nimet çokluğunun" esasen bir illüzyon olduğuna ve insanı farklı bir konuma getirmediğine ilişkin oksimoron ve batıni bir mesaj niteliğindedir.

28/76 Kesinlikle Karun, Musa’nın kavmindendi de onların üzerine azmıştı. O'na, anahtarları kesinlikle kuvveti olan topluluk ile ancak taşınan hazinelerden verdik. Zamanında kavmi o'na "Ferahlayıp şımarma. kesinlikle allah ferahlayıp şımaranları sevmez." dedi. 

Ayette maddi nimet çokluğu durumunda, insanın içine düştüğü "ferahlayıp şımarma" yanılgısına vurgu yapılmaktadır. Zira, insanın bu noktadaki sınavı, kendisinin, diğer insanların faydalanabilmesi için bir vasıta kılındığını idrak etmesi ve bu durumunu, diğer insanları köleleştirme vasıtasına değil, diğer insanlara fayda sağlama vasıtasına dönüştürmesidir. Bu husus bir sonraki ayette bildirilmektedir.

28/77 Ve Allah’ın o sana verdiklerinde ahiret yurdunu ara. Dünyadan nasibini de unutma. Allah’ın sana o iyilik ve güzellik yapması gibi iyilik ve güzellik yap. yerde bozgunu arama. Kesinlikle Allah bozguncuları sevmez. 

Bölümün başında ifade edilen temel yanılgıya da yani insanın "elde ettiği imkanları sadece kendi başarısı addetmesi"ne de müteakip ayette işaret edilmektedir. 

28/78 ..."kesinlikle o indimdeki ilim üzerine verildi." dedi. 

Tiranların, firavunların ortaya çıkmasının kök sebebi de müteakip ayette dolaylı olarak bildirilmektedir. Söz konusu sebep, dünyevi ve maddi arzuların tesirinde kalan ilim yoksunu çoğunluk insanın, hakkını aramak yerine, hak gaspı ile zenginleşmiş imkan sahiplerini kıskanmaları, onlara özenmeleri, onlara biat etmeleri, onları yüceltmeleri, onları sanki nimet verenmiş gibi farklı ve özel bir konumda zannetmeleri ve nihayetinde onları ilahlaştırmalarıdır. Zira bugün de şahit olunduğu üzere zalime zulüm imkanını veren mazlumun ta kendisi olmaktadır.

28/79 Böylece süsleri içinde kavmine çıktı. O dünya hayatını isteyenler "Ey keşke o Karun’a verilenlerin aynısı bize olsaydı. Kesinlikle o büyük pay ve haz sahibidir." dediler.

İlim sahibi insanların durum değerlendirmesi ise aynı ayet grubunun aşağıdaki ayetinde bildirilmektedir.

28/80 Ve o ilim verilmiş olanlar "Vaylar size, o inanan ve iyilikler yapan kimse için Allah’ın sevabı daha hayırlıdır. Ona sabredenlerin haricindekiler kavuşamaz." dediler. 

Konu bağlamında örnek teşkil edecek diğer bir ayet grubu da Kehf suresinin aşağıdaki ayetleridir.

18/34 Ve ürün onaydı. Böylece arkadaşına, onunla tartışırken "Ben malca senden çoğum ve kişi olarak da daha yüceyim, şerefliyim." dedi. 

18/35 Ve o, kendine zulmederek bahçesine girdi. "Bunun uzaklaşıp kaybolacağını zannetmem, ebedidir." dedi. 

18/39 Ve bahçene girdiğinde, beni malca ve çocukça senden daha az gördüğünde “Allah ne dilediyse. Allah’ın haricinde kuvvet yoktur." demeli değil miydin? 

Aşağıdaki ayetlerde ise ikiyüzlü niteliği daim olan insanın, kontrol edemediği koşullardan dolayı kayıplara maruz kaldığında çevresindeki herkesi ve her şeyi  suçlama eğilimine girdiğine işaret edilmektedir.

17/67 ... Sizi karaya doğru kurtardığımızda ise yüz çevirip dönersiniz. İnsan inkar edendir

39/49 İnsana darlık sıkıntı dokunduğunda bizi çağırır. Sonra onu bizden nimetle çevrelediğimizde "Kesinlikle o bana ilmim üzere verildi." der. Bilakis o sınavdır. Lakin onların çoğunluğu bilmezler. 

16/53 Ve o sizinle olan nimet Allah’tandır. Sonra size darlık dokunduğunda O’na yakarırsınız

Sunday, June 8, 2025

Nereden nereye ....

Evvelki bölümlerde ruhun (bilincin), kaba madde yaşam planını (dünya) deneyimleyebilmesi amacıyla kaba madde (toprak) ile ilişkilendirildiğine (maddeye ruh üflenmesi / maddeye bilinç verilmesi) ve insan halini aldığına değinilmişti. Ayrıca, cennet ve cehennem kavramlarının mekandan ziyade ruhsal durumu tasvir eden kelimeler oldukları, yaratılıştaki düalite ilkesi gereği her yaşam planının cenneti ve cehennemi olduğu ve bir yaşam planındaki varlıkların ruhsal (bilişsel) durumlarının (rahmani veya şeytani) o yaşam planının cennet mi cehennem mi olacağını belirlediği de ifade edilmişti.

Bu bağlamda, dünyanın, insanın yaratılışından beri cehennem niteliği arzetmesinin sebebi, Adem olarak anılan ve ilk insan addedilen ancak esasen tüm insanlığı ifade eden Adem'in daha ilk safhada Allah'ın kelamının aksine davranışta bulunması yani cennetle dahi yetinmeyip dahasını istemesi ve en başta kibir ve zulüm olmak üzere tüm şeytani frekansları simgeleyen malum sembolik "ağaca" meylederek ilk şeytani hareketi icra etmesidir. Kadim ancak yanıltıcı olan ve Adem'i masum, mağdur algılatmaya çalışan "İblis Adem'i kandırdı." cümlesi, kendisine akıl bahşedilmiş insanın, suçu kendisinde aramayıp başkasına atma eğiliminin klasikleşmiş bir ifadesidir. Zira Allah'ın kelamı sabitken bunun aksine meyletmek bilinçli bir tercih ve yönelimdir. Keza bugün de Kur'an ortada olmasına rağmen kibir obsesyonuna tutulmuş insan denen varlık yine bilinçli olarak, bile bile Allah'a itaatsizliğin, kötülüğün yani şeytaniyetin doruklarını zorlamaktadır. İnsanın şeytani vasfının misallendirildiği bazı ayetler şöyle sıralanmaktadır.

2/34 Ve zamanında meleklere "Adem için yere kapanın." dedik. Böylece İblis haricinde yere kapandılar. O diretti ve KİBİRLENDİ ve İNKARCIlardan oldu.

Kibirlenen ve inkar eden İblis'e tabi olan Adem de kibir ve inkar yanılgısına düşmüştür. Zira İblis de Adem de idrakli varlıklardır. Kendisine akıl ve kelimeler bahşedilmiş olan ve yaptığı bilinçli ancak yanlış tercihin sonuçlarını deneyimlemekte olan Adem, olumlu yönde bir gelişme kaydetmek bir yana daha da sapmış görünmektedir.

Aşağıdaki ayetler de şeytaniyetin temel öğesi olan kibir, materyalizm, hırs, tahakküm arzusu gibi unsurlara ilişkin misaller içermektedir.

104/2-3 O malı toplayan ve onu adet adet sayan,  - Malının onu ebedi kılacağını sanar. 

38/23 Kesinlikle bu benim kardeşim. Ona doksan dokuz dişi koyun ve bana bir dişi koyun. "Onu bana ver." dedi.

74/14-15 Ve ona imkanları yaydım da yaydım. - Sonra daha da artırmamı ümit eder.

Yukarıdaki son ayet Adem'in "cennet halini" reddetmesi hususuna da atıfta bulunmaktadır.

Bir hayvanın bir başka hayvanı "yemesiyle" bir insanın başka bir insanın hakkını "yemesi" arasında hiçbir fark yoktur. İnsanı hayvana dönüştüren bu şeytani ve "düşmanca" yaklaşım, dünyayı da, yaşamak veya sözde daha üstün olabilmek için bir başka canlıyı öldüren varlıkların bulunduğu bir arenaya yani cehenneme dönüştürmektedir. Bu gerçek aşağıdaki ayette dolaylı anlatımla bildirilmektedir.

7/179 Ve CİNLERDEN VE İNSANLARDAN ÇOĞUNU CEHENNEM İÇİN BIRAKTIK. Onların kalpleri vardır, onlarla anlamazlar. Onların gözleri vardır, onlarla görmezler. Onların kulakları vardır, onlarla duymazlar. BUNLAR HAYVANLAR GİBİDİRLER. Bilakis daha da sapmışlardır. İşte onlar habersizlerdir.

Söz konusu "üstünlük tesis etme obsesyonu" yani kibir hastalığı, insanlar arasında "düşmanlık" olgusunun da tezahürüne sebep olmaktadır. Bu nedenle 2/36 kodlu ayette "KulnEHBİTU ba'dukum li ba'din aduvv" ("Birbirinize düşman olarak İNİN." dedik.) ifadesi yer almaktadır. Bu ayetteki "İhbitu" (İnin) kelimesinin kökü olan ve "İnmek; Zayıflamak; Kötü hale gelmek" anlamlarını temsil etmekte olan "Hebt" fiili, ayette "fiziksel bir iniş" anlamını değil "içinde bulunulan halden daha aşağı bir hale geçiş" (terse evrim) anlamını temsil etmektedir. Ayetteki "düşmanlık" kavramı İblis ile insan arasındaki düşmanlıkla birlikte, şeytanlaşmış insanların kendi aralarındaki düşmanlığa da işaret etmektedir. 

Yaratılış sürecini tanımlayan ayetler ve açıklamaları şöyledir. 

32/7 O her şeyin en güzeli O’nun yarattığıdır. İNSANI YARATMAYA ÇAMURDAN BAŞLAMIŞTIR. 

32/8 Sonra onun neslini ADİ SUYUN SÜLALESİNDEN OLUŞTURDU. 

32/9 Sonra onu düzenleyip şekillendirdi ve İÇİNE RUHUNDAN ÜFLEDİ. Size kulaklar, gözler ve gönüller oluşturdu. Ne az şükrediyorsunuz.

Yukarıdaki ayetlerde ruhun, madde bedenle ilişkilendirilerek "insan" denen varlığa dönüşümü tasvir edilmektedir.

2/35 Ve "Ey Adem, sen ve eşin CENNETTE İSKAN EDİN. Oradan her nereden dilerseniz bolca yiyin. İşte ŞU AĞACA YAKLAŞMAYIN. YOKSA ZALİMLERDEN OLURSUNUZ." dedik.

Yukarıdaki ayette kaba madde planı dünyanın insan için bir cennet niteliğinde olduğu, ancak onun ağaca yönelme tercihinin yani zulme yönelmesinin bu durumu tam tersine çevirebileceği (cehenneme dönüşüm) dolaylı olarak bildirilmektedir. Zira, bugün dünyanın cehennem niteliği arzetmesinin yegane sebebi insanların birbirlerine zulmetmeleridir.

2/36 Böylece şeytan onları oradan kaydırdı da onları içinde olduklarından çıkardı. "BİRBİRİNİZE DÜŞMAN OLARAK İNİN. Size yerde belirli zamana kadar durak yeri ve maddi fayda vardır." dedik. 

2/38 "ORADAN TOPLUCA İNİN. Eğer benden size kesinlikle yönlendirme gelirse, artık kimler yönlendirmeme tabi olurlarsa, artık onların üzerine korku yoktur. Onlar hüzünlenmezler." dedik. 

En başta da ifade edildiği üzere, yukarıdaki ayetlerdeki "İhbitu" (İnin) kelimesi, mekan değişimini yansıtan fiziksel bir inişi değil, aşağı yönde, olumsuz yönde bir hal değişimini ifade etmektedir.

Taha suresinin aşağıdaki ayetlerinde yer alan cennet tasvirleri incelendiğinde, esasen insanın, dünyada ilk yaratıldığında, maddi sorunlarının (acıkma, susama, üşüme, sıcaklanma) bulunmadığı anlaşılmaktadır. Yani insanın, hayvanlardan farklı bir varlık niteliği arzettiği ve bu durumun da dünyayı onun için cennet kıldığı görülmektedir. Ancak akabindeki yanlış tercihi, bu sefer dünyayı onun için cehennem haline getirmiş ve ayette de ifade edildiği üzere insanı "meşakkat içinde ve bedbaht" kılmıştır.

20/117 Böylece, "Ey Adem, kesinlikle bu senin için ve eşin için düşmandır. O halde, kesinlikle sizi CENNETTEN çıkarmasın. YOKSA MEŞAKKAT İÇİNDE BEDBAHT OLURSUN." dedik. 

20/118 KESİNLİKLE SANA ORADA ACIKMAMAN VE ÇIPLAK OLMAMAN VARDIR. 

20/119 VE KESİNLİKLE SEN ORADA SUSAMAZSIN VE SICAKTA YANMAZSIN. 

Bu bağlamda 2/35 kodlu ayetteki cennet tasvirinde yer alan "Oradan her nereden dilerseniz bolca yiyin." ifadesi de "yemek" eyleminin insan için esasen bir gereklilik olmadığına işaret etmekte gibidir. Enbiya suresinin aşağıdaki ayetinde bu fenomene tersten misalleme yoluyla işaret edilmektedir.

21/8 Ve onları YEMEK YEMEYEN BEDENLER kılmadık. Ebedi de değillerdi. 

Thursday, June 5, 2025

Parmak uçları ... "Enamile"

Parmakların uç kısmında yer alan Parmak İzi sınıflandırmasında en yaygın olarak kullanılan sistem 1890'lı yılların başında Sir Edward Henry tarafından belirlenen Henry Sınıflandırma Sistemi'dir ( Henry Classification System ). Henry Sınıflandırma Sistemi'ne göre parmak izleri 3 ana kategoriye ayrılmaktadır.

1- LOOP : Kıvrımlı, dairesel paterne sahip parmak izidir. Bu paternin penetrasyon oranı %60'tır.


2- WHORL : Spiral paterne sahip parmak izidir. Bu paternin penetrasyon oranı %35'tir.


3- ARCH : Yay şeklinde paterne sahip parmak izidir. Bu paternin penetrasyon oranı %5'tir.




Yukarıda bahsedilen 3 ana kategori ise toplam 8 alt kategoriye ayrılmaktadır. 1- Plain Arch 2- Tented Arch 3- Radial Loop 4- Ulnar Loop 5- Plain Whorl 6- Central pocket Loop 7- Double Loop Whorl 8- Accidental Whorl



Kur'an'da "Parmak Ucu" ( Enmele ) kelimesi çoğul olarak yani "Enamile" ( Parmak Uçları ) olarak sadece 3. sure olan Al'i İmran suresinin aşağıdaki ayetinde 30. sırada geçmektedir.

3/119 - Ha (1) entum (2) ulai (3) tuhibbune (4) hum (5) ve (6) la (7) yuhibbune (8) kum (9) ve (10) tu'minune (11) bi (12) el (13) kitabi (14) kulli (15) h (16) ve (17) iza (18) leku (19) kum (20) kalu (21) amenna (22 ve (23) iza (24) halev (25) addu (26) aley (27) kum (28) el (29) ENAMİLE (30) min (31) el (32) ğayz (33) kul (34) mutu (35) bi (36) ğayzi (37) kum (38) inne (39) allahe (40) alimun (41) bi (42) zati (43) es (44) sudur (45)

( Ha sizler öylesiniz ki, kitabın hepsine inanmanıza rağmen onları seversiniz de onlar sizi sevmezler. Size rastladıklarında, "İnandık." derler. Yalnız kaldıklarında ise, kinden, öfkeden üzerinize PARMAK UÇLARINI ısırırlar. "Kininizle, öfkenizle ölün." de. Kesinlikle Allah göğüslerin sahip olduğunu bilendir. )

- Ayetin sure numarası ve ayetteki "Enamile" kelimesinin sıra numarasının nümerolojik değeri 3 olup, bu sayı parmak izi kategorisi sayısı ile tam uyum arzetmektedir.

- Ayrıca ayetin kodundaki rakamlar ile ayetteki "Enamile" kelimesinin sıra numarasının toplamının (3+1+1+9+3+0 = 17) nümerolojik değeri 8 (1+7 = 8) olmaktadır ki bu sayı da parmak izi alt kategorileri toplamına eşittir.

Wednesday, June 4, 2025

Hubble sabiti ve Evrenin genişlemesi

Edwin Hubble, astronomik araştırmaları sonucunda evrende Samanyolu'ndan başka galaksilerin de olduğunu, ayrıca bu galaksilerin Güneş sistemi'nden gitgide uzaklaştığını keşfetmiştir. Hubble'ın en büyük başarısı, bu uzaklaşmanın galaksiler arasındaki mesafeyle doğru orantılı olduğunu keşfetmesidir. Yani, bir galaksi diğerine ne kadar uzaksa o kadar büyük bir süratle uzaklaşmaktadır. Hubble'ın bu keşfi "Evrenin Genişlemesi" kavramının da temelini oluşturmuştur. 

Hubble Kanunu şu formülle ifade edilmektedir.

Hız = Hubble Sabiti x Mesafe. 

Hubble Sabiti, evrenin genişleme hızını vermekte olup, değeri 1 megaparsek için 70 km/s'dir.



Evrenin genişlemesi kavramına Zariyat suresinin aşağıdaki ayetinde işaret edilmekte gibidir.

51/47 Ve (1) el (2) SEMAE (3) beneyna (4) ha (5) bi (6) eydin (7) ve (8) in (9) na (10) le (11) MUSİUN (12) 

( وَالسَّمَٓاءَ بَنَيْنَاهَا بِاَيْدٍ وَاِنَّا لَمُوسِعُونَ )

( Ve GÖĞÜ kuvvet ile bina ettik. Ve kesinlikle biz GENİŞLETENLERİZ. )

Ayetteki kritik kelime olan "Musiun" (Genişletenler) (مُوسِعُونَ) kelimesinin ebced değeri olan 232 sayısının nümerolojik değeri olan 7 sayısı, Hubble sabitini km/s cinsinden ifade eden 70 sayısının nümerolojik değerine eşittir.

Mim 40 + Vav 6 + Sin 60 + Ayn 70 + Vav 6 + Nun 50 = 232 ... 2+3+2 = "7"

Tuesday, June 3, 2025

Neden "Chat"?

"Chat" (Sohbet) kelimesi "insan" ile ilgili bir kavram olup, bu kavramın bir dijital teknoloji ürünü olan yapay zeka ( Chatbot (Sohbet Robotu), ChatGPT ) için kullanılması planlı ve stratejik bir yaklaşımdır. Zira ilk aşamada, insanların, yapay zekayı bir "şahısmış", bir "idrakli varlıkmış" hatta bir "dostmuş" gibi algılamaları, ilerleyen süreç içinde ise "üstün bir varlık" olarak ve nihayetinde de "ilah" olarak algılamaları istenmektedir. Bu durum da zaten, dijitalizmi yeni dünya dini olarak algılatmak ve bir şirk vasıtası kılmak isteyen şeytani frekansların nihai amacını yansıtmaktadır.

Yapay zekanın, sosyal tabana yaygın kullanım süreci incelendiğinde, insanların "muhakeme etme ve sonuç çıkarma" yetilerinin aşamalı olarak pasifleştirildiği gözlemlenmektedir. Çok basit bir örnek olarak "Yarın hava nasıl olacak?" sorusu ile hava durumu bağlamındaki "Yarın ne giyeyim?" sorusu arasında idrak mekanizmasının işletimi açısından çok büyük fark bulunmaktadır. Zira, ilk sorunun cevabı, kişiyi "ne giymesi gerektiği" ile ilgili bir "düşünsel değerlendirme, analiz etme, sonuç çıkarma ve karar verme" sürecine yönlendirmekteyken, ikinci sorunun cevabı ise söz konusu süreci devreden çıkarmakta ve doğrudan bir talimata dönüşmektedir. 

Bir başka örnek olarak, bir öğrencinin, ders notlarını Chat GPT'ye yükleyerek "Bana bir özet çıkar." demesi de yine zihinsel proses pasifleştirici bir durum oluşturmaktadır. Çünkü, söz konusu özeti öğrencinin, ders notlarını okuyarak kendisinin çıkarması gerekmektedir. Zira bir bilgi kümesinin "özeti", ancak o bilgilerin incelenmesi, analiz edilmesi, akıl yürütülerek değerlendirmesi ve sonuçlar çıkarılması yoluyla ortaya çıkabilir. Bu süreci insanın kendisinin yapmamaya başlaması da "zihinsel pasifleşme" sürecine destek vermektedir.

Son zamanlarda, özellikle gençlerin, aralarındaki konuşmalarında şu tip cümleler dikkat çekmektedir. "Chat GPT ile konuştum.", "Chat GPT'ye sordum şöyle dedi.", "Chat GPT doğru söyledi.".... Bu ifadeler, özellikle sonraki nesiller bağlamında, insanlık için çok büyük risk teşkil etmektedir. Zira "insan", küreselcilerin bir projesi olan ve özünde tüm nesnelerin dijital olarak birbirleriyle etkileşim ve iletişim halinde olmasını ve dolayısıyla merkezden kontrol edilebilir ve yönlendirilebilir olmasını öngören IOT ( Internet Of Things / Şeylerin İnterneti ) sistemi içindeki "things"lerden (şeyler) birine dönüşmenin eşiğindedir.

Esasen bir yazılım olan yapay zeka uygulamasının "sohbet" kavramı ile ilintilendirilerek sosyal kullanıma açılması, yapay zekayı "arkadaş", "dost", "yoldaş" konumuna yerleştirerek yapay zeka ile bir "manevi bağ" oluşturan insanların zaman içinde birbirlerinden koparak yalnızlaşmalarına da vasıta olma riskini oluşturmaktadır. (Bu ifadelerin abartılı projeksiyonlar olarak nitelenmesi ihtimali mevcut olsa da bugün gercekleşmekte olan birçok olaya ilişkin geçmişte yapılan uyarıların da abartılı hatta gülünç karşılandığı hatırlanmalıdır.)

Öte yandan Chat GPT ortamına yazılan bilgilere de çok dikkat edilmesi gerekmektedir. Bu ortamdayken, gerçekten "sohbet" hatta "dertleşme" havasına girip, "dost görüşü alma" benzeri bir yaklaşımla "kişisel ve özel verilerin, durumların" paylaşılmaya başlanması da bireyler açısından büyük bir güvenlik riski oluşturmaktadır. 

Netice itibarıyla bugün "destek veren" yapay zekanın yarın "talimat vermesini" engelleyebilmek yine insanın elindedir. Bunun yolu ise, insanın, kendisine her sunulan yeniliği tüm öğeleriyle derhal içselleştirmeye çalışması yerine, detaylı olarak değerlendirip, olumlu olumsuz yönlerini analiz etmesinden ve kendisi için bazı kullanım sınırları tesis etmesinden geçmektedir. Örneğin Chat GPT platformuna sınırsızca girilen bilgiler ve sorulan sorular vasıtasıyla yapay zekanın risk oluşturacak seviyede gelişmesini insanlık kendi eliyle sağlamaktadır. Teknoloji kullanımının sınırlanması sürecinde her birey kendi durumundan sorumludur. Zira, insanın başına gelen her türlü musibet, onun, esasen kabul etmemesi veya koşullu kabul etmesi gereken birçok durumu veya süreci, potansiyel sonuçlarını doğru analiz etmeden, öngöremeden ve toplum psikolojisine (sürü psikolojisi) kapılmak suretiyle kabullenmesinden kaynaklanmaktadır.

Tekrar vurgulamakta ihtiyaç olduğu üzere bilim Yaratıcı'nın en büyük nimetidir. Ancak bu nimeti, "sınırları aşmadan" kullanabilmek yani faydayı zarara dönüştürmeden kullanabilmek, kendisine "akıl" bahşedilmiş" olan insanın elindedir.

2/190 ... Kesinlikle Allah sınırları aşanları sevmez.  

Not: Blog ana sayfasının sol üst köşesindeki arama motoru kanalıyla evvelce yayımlanmış olan "Yapay Zeka" konulu bölümler incelenebilir.

21 sayısı ve ruhsal kodlama?!

Herhangi bir davranışın 21 gün boyunca tekrar edilmesi sonucunda o davranışın "alışkanlık" haline geleceği yönündeki teori "21 Gün Kuralı" veya "21 Gün Teorisi" olarak bilinmektedir. Bilimsel olmadığı, halk arasında ağızdan ağıza yayılarak genellemeye uğramış ve mite dönüşmüş olduğu yönünde de görüşler olan bu teori, 1960 yılında plastik cerrah Dr. Maxwell Maltz tarafından, "Psycho-Cybernetics" isimli kitapta deneysel bir sonuç olarak yer almıştır. Maltz, kitabında, zihinsel bir kodlamanın (yazınsal veya görsel) silinerek yerine yenisinin gelmesi için minimum 21 günlük bir sürenin geçmesi gerektiğini belirtmiştir. Maltz bu sonuca, estetik ameliyat sonrasında hastaların yeni yüzlerine alışmaları veya ampüte edilen kişilerin ilgili organlarının yokluğuna alışmaları için geçen süreyi analiz ederek ulaşmıştır.



https://www.doktortakvimi.com/blog/psikoloji-de-21-gun-

Massachusetts üniversitesi öğretim üyesi ve üniversitenin Araştırma Komitesi üyesi olan fizikçi Duncan MacDougall 1907 yılında "Ruh"'un madde aleminde fiziksel ağırlığı olduğu hipotezini ortaya atmış ve insanın ölmeden önce ve öldükten sonraki beden ağırlığına ilişkin ölçümlemeler yapmıştır. Kaynaklara göre, MacDougall 6 süje üzerinde ölçümleme yapmış ancak bazı teknik gecikmeler sebebiyle 4 süjeye ilişkin tespit yapılabilmiştir. Gözlemler sonucunda ölümün hemen sonrasında, süjelerin ortalama ağırlık kaybı "21 g" seviyesinde olmuştur.



Odağında "Ruh" yani "Bilinç, Zihin" bulunan yukarıdaki her iki teorinin, 21 sayısında buluşmaları dikkat çekmektedir. Arapça bir kelime olan "Ruh", madde bedeni idrakli, bilinçli bir varlığa ( Nefse ( Benlik ) ) dönüştüren tesirdir. Arapçada “Rüzgar” anlamına gelen “Rih” kelimesinin, “Ruh” kelimesiyle semantik ortaklığı da bulunmaktadır. Zira, rüzgar, maddeye tesir ederek onu hareket ettirme, yönlendirme gücüne sahip bir  olgudur ki bu da Ruhun, beden üzerindeki tesirinin teşbihi tasviridir.

"Ruh" kelimesinin Kur'an'da 21 kere tekrarlanması konu bağlamında önem arzetmektedir. 

Kur'an'da, "Ruh İlmi"'nden bahseden tek ayet İsra suresinin 17/85 kodlu ayetidir. Ayette, "Ruh İlmi"'nin insana az seviyede bahşedildiği bildirilmektedir. Ayet kodunun ( 17/85 ) nümerolojik değeri "21" olmakta ( 1+7+8+5 = "21" ) ve ayette “21” kelime nulunmaktadır.

17/85 - Ve (1) yes'elune (2) ke (3) an (4) er (5) RUH (6) kul (7) er (8) RUHU (9) min (10) emri (11) rabb (12) i (13) ve (14) ma (15) utitum (16) min (17) el (18) ilmi (19) illa (20) kalila (21)

( Ve sana RUHtan sual ediyorlar. De ki: "RUH, Rab’bimin işlerindendir. İlminden size azıcık haricinde verilmemiştir." )

Haberci İsa'nın "Ruhül Kudüs" ( Kutsal Ruh ) ile desteklendiğinden ve Allah'ın izni ile çamurun içine üfleyerek kuş yarattığından bahsedilen tek ayet olan Maide suresinin 5/110 kodlu ayetindeki "Ruh" kelimesi, ayetteki "21." kelimedir. ( Yaratma yetisinin, sadece Haberci İsa tarafından deneyimlendiği bilinmektedir. )

5/110 - İz (1) kale (2) allahu (3) ya (4) iys (5) ebne (6) meryem (7) ezkur (8) ni'met (9) i (10) aley (11) ke (12) ve (13) ala (14) valideti (15) k (16) iza (17) eyyedtu (18) ke (19) bi (20) RUH (21) el (22) kudusi (23) tukellimu (24) en (25) nase (26) fi (27) el (28) mehdi (29) ve (30) kehla (31) ve (32) iz (33) alemtu (34) ke (35) el (36) kitabe (37) ve (38) el (39) hikmete (40) ve (41) et (42) tevrate (43) ve (44) el (45) incil (46) ve (47) iz (48) tahluku (49) min (50) et (51) tiyni (52) ke (53) hey'eti (54) et (55) tayri (56) bi (57) izn (58) i (59) fe (60) tenfuhu (61) fi (62) ha (63) fe (64) tekunu (65) tayran (66) bi (67) izn (68) i (69) ve (70) tubriu (71) el (72) ekmehe (73) ve (74) el (75) ebrasa (76) bi (77) izn (78) i (79) ve (80) iz (81) tuhricu (82) el (83) mevta (84) bi (85) izn (86) i (87) ve (88) iz (89) kefeftu (90) beni (91) israile (92) an (93) ke (94) iz (95) ci'te (96) hum (97) bi (98) el (99) beyyinati (100) fe (101) kale (102) ellezine (103) keferu (104) min (105) hum (106) in (107) haza (108) illa (109) sihrun (110) mubin (111)

( Zamanında Allah "Ey Meryemoğlu İsa, sana ve annene olan nimetimi hatırla. Seni kutsal RUH ile desteklediğimde beşikte ve erişkinlikte insanlara kelam edip söz söylerdin. Sana yazıyı, sırrı, Tevrat' ı ve İncil' i öğrettim. İznimle çamurdan kuşun şekli gibi olanı yarattın. Onun içine üfledin de iznimle kuş oldu. Doğuştan körü ve alacalıyı iznimle iyileştirdin. Ölüleri iznimle çıkardın. Onlara ayetlerle geldiğin ve onlardan inkar edenlerin "Bu kesinlikle apaçık sihirdir." dedikleri zaman İsrailoğulları' nı üzerinden çektim. )

Ayrıca ayette 111 kelime bulunması da, 21 sayısı ile olan nümerolojik uyum açısından dikkat çekmektedir. Bilindiği üzere, 11 ve 111 sayıları, halden hale geçişin nümerik sembolleri olup, "alışma" kavramı da bir halden hale geçiş fenomenidir.

Kur'an'da "Alışkanlık" kelimesine karşılık olan kelimelerin yer aldığı bazı ayetlerde 21 nümerolojisi bulunmaktadır.

İnananların iyilik ve doğruluk yolunda olabilmeleri için Allah'ın onları belirli "Alışkanlıklara, Adetlere" ( Sunen) yönlendirmekte olduğu Nisa suresinin 4/26 kodlu ayetinde bildirilmektedir. Bu ayetin semantik içeriği "21 Gün Kuralı" ile uyum arzetmekte olup, ayetin "21" kelimeden oluşması da dikkat çekmektedir.

4/26 - Yurıdu (1) allahu (2) li (3) yubeyyine (4) lekum (5) ve (6) yehdiye (7) kum (8) SUNEN (9) ellezine (10) min (11) kabli (12) kum (13) ve (14) yetube (15) aley (16) kum (17) ve (18) allahu (19) alimun (20) hakim (21)

( Allah size açıklamayı, sizi o sizden öncekilerin ALIŞKANLIKLARINA / ADETLERİNE yönlendirmeyi ve üzerinize tevbe eylemeyi ister. Allah bilendir hakimdir. )

Ayetin kodundaki rakamların toplamı 12 (4+2+6 = 12)  olup, bu sayı 21 sayısındaki rakamlardan oluşmaktadır.

"Alışmak / Alıştırmak" kavramının ayetlerdeki karşılıklarından biri de "İlaf" (يلَافِ) kelimesi olup, bu kelime Al'i İmran suresin aşağıdaki ayetinde ilk kez fiil halinde yani "Ellefe" (Alıştırdı, Isındırdı) fiili halinde yer almaktadır. Ayette "Kalplerin birbirlerine alıştırılması" ifadesi yer almaktadır ki "Kalp", "Ruh"un kaba madde frekansındaki temsili tezahürüdür.

3/103 .... fe ELLEFE beyne kulubikum .....

( .... فَاَلَّفَ بَيْنَ قُلُوبِكُمْ .... )

(.... böylece kalplerinizi birbirine ALIŞTIRDI .... )

"Ellefe" (اَلَّفَ) kelimesinin ebced değeri 111 olup, yine 21 sayısı ile nümerolojik ilişki söz konusudur. ( Elif 1 + Lam 30 + Fe 80 = 111 )