Çeviri

Thursday, March 26, 2020

İnsanın durumu ve Agenda 21

Bu bölümde, insanın yaratılışından itibaren mücadele etmek durumunda olduğu temel soruna ve bu sorun karşısındaki mevcut durumuna değinilmektedir. İnsanın tekâmül edip de idrak ve frekans açısından daha üst seviye bir varlık olabilmesi bu sorunu aşma yönündeki gayretine bağlıdır. 

Cinler, insandan önce yaratılmış olmalarına rağmen negatif frekans yoğun özellikleri ( kibir, nefsaniyet, ritüel tutkusu, hiyerarşi, soğukkanlılık, merhametsizlik vb. ) nedeniyle tekâmül edemeyen ancak host beden olarak kullanmak üzere insana tasallut edip hipnoza ve obsesyona sebebiyet veren negatif tesirli süptil frekans varlıklarıdır. Kaba madde alemi olan dünyada ancak reptil ( sürüngen ) niteliğinde ve geçici olarak enkarne olabilen cinler, insandan önce yaratıldıkları için Allah'ın insana verdiği ilmi ve değeri kıskanmakta ve insanın ruhsal tekâmülünü engellemek için çabalamaktadırlar. 

Bkz.


İnsanın tekamülünü engelleme yönündeki ilk hamle, cin lideri olan İblis'in, Adem'i kendi soyu ( yasak ağaç ) ile cinsel temasa yönlendirmesi olmuştur. Adem'in bu nefsani yanılgısı saf insan neslinin bozulmasına neden olmuş ve bu nedenle Adem ana yurdu olan cennetten ( yarı süptil frekans ) çıkarılmış ve kaba madde frekansı olan dünyaya ( cehennem ) indirilmiştir. Tüm insanlığı sembolize eden Adem'in dünyadaki amacı ise nefsaniyetini yenerek tekâmül etmek ve ana yurdu olan cennete geri dönmektir. 

Ancak kendisini insandan üstün addeden ve isyan eden cin şeytanlarının lideri İblis ve tayfası, insanı düşük frekanslı kaba madde alemi dünyaya hapsetmek ve frekans yükselişine dayalı ruhsal tekâmülünü engelleyebilmek yönündeki obsesif çabasını aralıksız sürdürmektedir. Cinler, esas itibarıyla bilgi seviyesi düşük varlıklar olmalarına rağmen süptil özellikleri nedeniyle ilahi kozmik sistemdeki vazifeli varlıklardan ( melekler ) bilgi hırsızlığı yapabilmekte ( Ayetlerde kulak hırsızlığı olarak geçer. ) ve ayrıca insandaki ilahi kozmik bilgileri, insanı tesir altına alarak insana karşı kullanmaktadırlar. Cinlerin insana olan bu husumeti Kur'an ayetlerinde şu şelilde özetlenmektedir.

7/12 - "Sana emrettiğim zaman, seni yere kapanmaktan ne men etti?” dedi. “Ben, ondan daha hayırlıyım. Beni ateşten yarattın, onu çamurdan yarattın." dedi.
7/13 - "Öyleyse oradan in. Artık sana orada kibirlenmek olmaz. Haydi çık, kesinlikle sen alçaklardansın." dedi. 
7/14 - "Bana, diriltilecekleri güne kadar bak." dedi.
7/15 - "Kesinlikle sen gözlenip bakılanlardansın." dedi.
7/16 - "ÖYLEYSE, BENİ AZDIRMANDAN DOLAYI, ONLARA KARŞI, SENİN DOĞRU YOLUNUN ÜZERİNE OTURACAĞIM." dedi.
7/17 - Sonra önlerinden arkalarından, sağlarından sollarından onlara yeteceğim. Onların çoğunu şükredenlerden bulmayacaksın. 
7/18 - "Yerilmiş kovulmuş olarak oradan çık. Onlardan sana kim tabi olursa, cehennemi sizden topluca, tamamen dolduracağım." dedi.

Allahü Teala’nın “Ademe isimleri öğretmesi” ifadesi insanın ilahi kozmik bilgiler ile donatılması anlamına gelmektedir. Melekler dahi böyle bir bilgi haznesine haiz değillerdir. Bu husus Bakara suresinin aşağıdaki ayetlerinde bildirilir.

2/31 - Ve alleme ademel esmae külleha sümme aradahüm alel melaiketi fe kale enbiunı bi esmai haülai in küntüm sadikın
( Ve Adem’e isimlerin hepsini öğretti. Sonra onları meleklere gösterdi. "O halde, eğer doğrular iseniz, bunları bana isimleriyle haber verin." dedi. )

2/32 - Kalu sübhaneke la ilme lena illa ma alemtena inneke entel alimül hakim        

( "Yücesin sen. O bize öğrettiğinin haricinde bize ilim yoktur. Kesinlikle sen bilensin hakimsin." dediler. )

Cinler, insanların ruhsal tekamüllerini engelleme operasyonunda, neferleri haline getirdikleri şirket sahibi küresel azınlık çeteyi ( küresel elit aileler ) kullanmaktadırlar. Cinler, tasallut ve zihin kontrolü yoluyla kendilerine kulluk eder hale getirdikleri küresel çeteye "İnsanları tam kontrol altına alırsanız Allah gibi ( haşa ) olacaksınız ve insanların kaderini belirleyebileceksiniz." telkininde bulunmaktadırlar. Bu yöndeki ilk cin telkini, kibir olgusu tetiklenmek suretiyle, kadına ve kadın vasıtasıyla da Adem'e yapılmış ve şirk temelli tüm sorun bu noktada başlamıştır.

1 Genesis 3-1 RAB Tanrı'nın yarattığı yabanıl hayvanların en kurnazı yılandı. Yılan kadına, "Tanrı gerçekten, 'Bahçedeki ağaçların hiçbirinin meyvesini yemeyin' dedi mi?" diye sordu.

1 Genesis 3-2 Kadın, "Bahçedeki ağaçların meyvelerinden yiyebiliriz" diye yanıtladı,

1 Genesis 3-3 "Ama Tanrı, 'Bahçenin ortasındaki ağacın meyvesini yemeyin, ona dokunmayın; yoksa ölürsünüz' dedi."

1 Genesis 3-4 Yılan, "Kesinlikle ölmezsiniz" dedi,

1 Genesis 3-5 "Çünkü Tanrı biliyor ki, o ağacın meyvesini yediğinizde gözleriniz açılacak, iyiyle kötüyü bilerek TANRI GİBİ OLACAKSINIZ."

1 Genesis 3-6 Kadın ağacın güzel, meyvesinin* yemek için uygun ve bilgelik kazanmak için çekici olduğunu gördü. Meyveyi koparıp yedi. Yanındaki kocasına verdi, o da yedi.

* "Meyve", cin soyunun sembolü olup, "meyvesinden yemek" ise cinlerle CİNsel ilişkiye girmek ve cin kontrolü altında olacak hibrid bir soy üretmek anlamına gelmektedir.

İşte "Tanrı gibi olma" obsesyonu nedeniyle küresel çetenin yol haritasının temel bileşenleri, insanların tam kontrol altına alınmak suretiyle özgürlüklerinin kısıtlanması ve Allah'ın sınırsız ve eşit olarak bahşettiği nimetlerin gasp edilmesi suretiyle insanların kendilerine tam bağımlı hale getirilmesidir. Yani bir anlamda dünyanın insanlar için bir hapishaneye dönüştürülmesidir. Yeni Dünya Düzeni olarak tanımlanan böyle bir sistemin oluşturulabilmesi için küreselciler tarafından salgın hastalık, savaş, kıtlık ve hatta deprem gibi manipülatif aksiyonlar alınması muhtemeldir. Bu aksiyonların beklenmedik problemler gibi algılatılması ve ardından "çözüm" sunma söylemiyle evvelce planlanan uygulamaların hayata geçirilmesi kadim ve şeytani bir taktiktir. Söz konusu vakalar İncil'in aşağıdaki ayetlerinde döngü sonu belirtileri olarak tanımlanmıştır.

40-Matthew-24-7 Ulus ulusa, devlet devlete savaş açacak; yer yer kıtlıklar, depremler olacak.
40-Matthew-24-8 Bütün bunlar, doğum sancılarının başlangıcıdır.
42-Luke-21-11 Şiddetli depremler, yer yer kıtlıklar ve salgın hastalıklar, korkunç olaylar ve gökte olağanüstü belirtiler olacak.

Ancak küreselcilerin, tuzak niteliğindeki bu aksiyonları, ilahi nizamın kader mekanizması gereği insanların ruhsal tekamülüne vesile olacak ve kurdukları tuzaklar, küreselcilerin başına geçecektir.

35/43 - İstikbaran fil erdı ve mekras seyyi' ve la yehıykul mekrus seyyiü illa bi ehlih fe hel yenzurune illa sünnetel evvelın fe len tecide li sünnetillahi tebdıla ve len tecide li sünnetillahi tahvıla
( Yerde kibirlenme ve kötülük tuzağıdır. Kötülük tuzağı sahibinin haricindekinin başına geçmez. Ancak evvelkilerin adetlerini mi gözetiyorlar? Allah' ın adetinde değişim bulamazsın. Allah' ın adetinde dönüşüm, başkalaşım bulamazsın. )

Yeni Dünya Düzeni ( Novus Ordo Seclorum ) olarak tanınmlanan bu hedef doğrultusundaki en önemli uygulama insanlığın ve gezegenin iyiliği, refahı için planlandığı öne sürülen "Agenda 21" isimli komplo projesidir. Zira bu projede insana yer yoktur. Projenin isminde "21" sayısının olmasının sebebi, 21. yüzyılı nitelemesi olarak ifade edilse de batıni anlamda, Kur'an'da 21 kere tekrarlanan "Ruh" kelimesini sembolize etmesidir.  


Zira insanlık şu anda 70,000 yıllık reenkarnasyon döngüsünün son aşamaları olan Yevmel Kıyamet ( Ayağa Kalkış Günü ) dönemini deneyimlemektedir. "Kıyamet" kelimesi, sistem görevlisi dogmacı yobazların asırlardır söyledikleri gibi "Felaket" anlamını taşımamakta, aksine "Ruhsal ve idraki yükselişi, ayağa kalkışı, uyanışı ve tekamülü" tanımlamaktadır. Ancak elbette ki bu dönemde ruhsal tekamüle erip yükselenler olacağı gibi nefsaniyet batağına daha da batıp helak olanlar olacaktır. Helak olanların başında da insanlığa bu komploları kuranlar yer alacaktır.

Özünde ruhsal uyanışı bloke etme ve tüm dünya kaynaklarına ( su, toprak, madenler, bitkiler, hayvanlar, üretim, yapılanma, gıda, enerji, bilgi ve İNSAN ) küresel şirketler kanlıyla hakim olma amacı yatan  "Agenda 21" özetle aşağıdaki aksiyon maddelerinden oluşmaktadır. ( Agenda 21, kulağa hoş gelen ancak hiçbir samimiyeti olmayan "Sustainable Development" ( Sürdürülebilir Gelişme ) sloganıyla lanse edilmektedir.

1- Tek Dünya Devleti; Ulus ve milliyetçilik kavramlarının zihinlerden silinmesi. Dünyanın bölgelere ayrılması ve bu bölgelerin de Dünya Devleti'ne bağlı birliklere bağlanması. Tek Dünya Devleti yapısında merkezcilleşmiş finansal güç ve bankacılık, para birimi, askeriye ) 


2- Dijital dönüşüm ; Agenda 21'in en önemli alt projesi olan "Global Future 2045 Project Avatar / Singularity"* ( Küresel Gelecek 2045 Avatar** Projesi / Teklik ) projesinin özünde, Artificial Intelligence ( AI / Yapay Zekâ ) ve mikroçip / nanoçip / nanobot teknolojisi vasıtasıyla insanı merkezden kontrol edilebilir bir robota dönüştürmeyi yani dijital köle yapmayı amaçlayan ancak Human 2.0 / Süper İnsan / Evrilmiş İnsan sloganlarıyla lanse edilen "Transhümanizm" ( İnsanın Ötesinde Olma ) kavramı yer almaktadır. Bu kavramın "İnsanlıktan Çıkma" olarak tercüme edilmesi en doğru yaklaşımdır. Zira merkezden gönderilecek radyo frekanslarıyla insanın frekansına yani ruhsal durumuna müdahale etmek, çakralarını bloke etmek, zihinsel ve fiziksel olarak manipüle etmek ve yönlendirmek mümkündür. 

Projeye "Singularity" ( Teklik / Birlik ) isminin verilme sebebi insanların ruhsal yükselişini, tekamülünü, kolektif bilinç tesisini ve zaman içinde aktive olacak metapsişik yeteneklerini ( telekinezi, durugörü, telepati, medyumluk vb. ) engellemek, tüm insanları tek merkezden AI ( Artificial Intelligence / Yapay Zeka ) ile yönlendirilen tek tip robotlara dönüştürmek suretiyle makineleştirip dünyaya hapsedilmek istenmesidir. Küresel şeytanlar, yine şirk ve taklit eyleminde bulunmak suretiyle, kainattaki varlıklar arasında oluşması gereken ve toplu tekamülün bir ifadesi olan rahmani "Vahdet / Ünite" olgusunu, kaba madde alemi olan dünyada teknoloji kullanarak şeytani bir şekilde gerçekleştirmeyi ve insanları köleleştirmeyi hedeflemektedirler.

** “Avatar” kelimesi “Bedene bürünmüş ilah” anlamına gelen ezoterik bir terimdir. Yani insanlar “Gelin size ilah gibi super insan yapalım.” söylemiyle aldatılacaklardır. Esas hedef merkezden kontrol edilebilir robotlara dönüşmüş bir insan kitlesi oluşturmaktır.  

Ayrıca Bkz.




Project Avatar 2045 zaman planındaki 2020 - 2025 aralığı dikkat çekmektedir. Coronavirus salgını vakası vesilesiyle 5 yıllık süreç başlatılmış gibidir.


Time dergisinin 21.02.2011 tarihli kapağı ( Şubat ayının 21'inin seçilmesi de Agenda 21 kapsamında nümerolojik uyum arzetmektedir. )


İnsan ve Makine entegrasyonunu öngören Transhumanism & Singularity Projesi

Dijital dönüşüm planının diğer alt başlıkları Implant Microchip Uygulaması, Dijital Kripto Para / Blockchain*, insan DNA'sı üzerindeki mutasyon etkisi net olarak bilinmeyen 5 G Teknolojisi, İnsan Kodlama, Akıllı Evler, Dijital Eğitim, IOT ( Internet of Things - Şeylerin Interneti ) olarak sıralanabilir.

( * "Blockchain" kelimesi "Zincir bloklama" anlamına gelmekte olup, insanlar arasında oluşan ve ruhsal tekâmüle vesile olan kokektif bilincin bloke edilmesi mesajını vermektedir. )

3- Tüm doğal kaynakların küresel devlet tarafından sahiplenilmesi ve yönetilmesi. Doğayı koruma başlığı altında, insanın toprak ile bağının kesilmesi ve insanların kırsal kesimden şehir merkezlerindeki "İnsan Toplama Bölgelerine" yönlendirilmeleri. Bireysel tarım uygulamasının yani çiftçiliğin sonlandırılması toprak hakimiyetinin  ve tarımın tamamen belirli büyük şirketlerin eline geçmesi.

4- Büyük şehirlerin insan toplama ve konsantrasyon kamplarına dönüştürülmesi ve bu şehirlerde "Toplama Bölgeleri" oluşturması. Dijital kontrol altyapısıyla inşa edilen metro ağları ve küçük alanlı hücre tipi akıllı evler ile 7/24 kontrol ortamının oluşturulması. ( 2019 yılı yapımı olan "Vivarium" isimli film, Yapay Zeka kontrolündeki özdeş evlerden oluşan bir labirentteki 9 numaralı eve hapsedilen iki genç insanın durumunu konu etmektedir. Filmde Yapay Zeka'nın insanı yokedeceği mesajı verilmektedir.  Filmin ismi olan Vivarium da Aquarium kelimesinden esinlenilmiştir. Vivarium'daki insan, Aquarium'daki insan benzetmesi yapılmıştır. ) ( A'raf 7/27 ..... innehu yeraküm hüve ve kabılühu min haysü la teravnehüm .... ( ..... kesinlikle o ( şeytan ) ve kabilesi sizi, sizin onları göremeyeceğiniz yerden gözetlerler....... )

5- KOBİ'lerin ( Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmelerin ) sonu. Tüm ihtiyaçların belirli sayıdaki büyük şirketler tarafından tedarik edilmesi.

6- - Dijital eğitim; Eğtim sistemin tamamen dijitalleştirilmesi ve bu yolla her türlü yanıltıcı ve saptırıcı bilginin sübliminal mesajlar ile iletilmesi. Bu yolla cahil ve biyat eden bir nesil oluşturulması. Çocukların tamamen devlet kontrolünde oldukları bir sistemin tesisi.

7- Bireylerin özgürce meslek seçmeleri imkanının ortadan kaldırılması ve her bireyin ne iş yapacağının devlet tarafından belirlenmesi.

8- Nüfus artışının kontrolü ve nüfusun azaltılması. Erkek ile kadının doğal ilişkisinin dejenere edilerek eşcinselliğin telkin edilmesi ve yaygınlaştırılması. Böylelikle insan neslinin üremesinin de kontrol altına alınması. Bunun yanısıra sentetik virüs salgınları, bölgesel savaşlar hatta depremler vb. organize edilmesi.

9- Korku esasına dayalı Polis Devleti yapılanması ve halkın, maddi menfaat karşılığında birbirini ihbar edebilen ajanlara dönüştürülmesi. Faşist rejimi tam tesis edebilmek için senarize edilmiş olaylar düzenlenmesi ve bu olaylar sonucunda oluşacak problemlere çözüm üretiyormuş gibi evvelce planlanan uygulamaların ve kanunların yürürlüğe konması. Toplumun tam kontrolü planı kapsamında zihin kontrolü sağlayacak olan sihir, mentalizm ve sembolizm tekniklerinin kullanılması.

10- Özgürlük söylemi altında her türlü değer yargısının iflası sonrasında tek değer yargısının para ve maddi menfaat olduğu dinsiz, inançsız, vatansız, milliyetsiz, ahlaksız,  merhametsiz, sadakatsiz, sevgisiz ve saygısız  yani kısaca nihilist bir toplumun tesis edilmesi.

11 - Mikro toplum olan "Aile" kavramının parçalanıp ayrıştırılarak yok edilmesi. Bunun başarılabilmesi için medya kanalıyla ( filmler, müzikler vb. ) zinanın, grup cinsel ilişkinin, ensest ilişkinin, pedofilinin ve eşcinselliğin telkin edilmesi.

12- Her türlü değer yargısının, ahlaki değerin ve dini inanışın feshedilmesi. Nefsani ve maddi arzularını her şeyin üzerinde tutan, paylaşma ve yardımseverlik olgularından arınmış  bireyselci tek tip insan formatının oluşturulması. "Bilimsellik" söylemi altında satanizmin bir din olarak zaman içinde empoze edilmesi. Böylelikle kitlesel hareket yapma kabiliyetinin ortadan kaldırılması ( Coronavirüs salgını vesilesiyle empoze edilen "Sosyal Uzaklık" ve "Evde Kal" kavramları biliçaltını etkilemekte ve insanlarda ileriye yönelik şartlı refleks oluşturmaktadır. )

13- Bireyler arasında rekabet, zulüm ve tahakküm olgusuna dayalı bir ilişki yapısının telkin edilmesi.

14- Toplumun 7/24 gözetlenmesini sağlayacak ve insanların hareket özgürlüklerini kısıtlayacak bir altyapının tesisi.  

15- Sosyal devletin yerini şirketlerin alması ve dünyanın, sahipleri küresel elit aileler olan Tek Dünya Devleti A.Ş. tarafından yönetilmesi.

16- Sosyalizm Görünümlü Küresel Diktatörlüğün, "Socialism" ve "Sharing Economy" ( Paylaşım Ekonomisi ) gibi sloganların ardına gizlenilerek oluşturulması. Herkesin eşit olacağının iddia edildiği ancak özünde insanlığın kölelikte eşit varlıklar haline getirilmek istendiği aldatıcı bir sosyalist diktatörlüğün oluşturulması. 

17- Mülksüzleştirme operasyonu; Sosyalizm, paylaşımcılık ve eşitlik söylemleriyle insanların mülklerinin, "kamulaştırma" adı altında, aşamalı olarak ellerinden alınması.

18- Hayatta kalmanın en büyük hedef olduğu bir anlayışın tesis edilmesi. Bir anlamda, evvelce filmleri de yapılan "Hunger Games Society"'nin ( Açlık Oyunları Toplumu ) yaratılması.

Küreselciler tarafından bir kitle iletişimi olması amacıyla çekilmiş olan, küresel planların kriptosu niteliğindeki ve Yeni Dünya Düzeni mesajını veren 1999 yılı yapımı Matrix filminin bir sahnesinde Ajan Smith karakterinin Morpheus karakterine söyledikleri, Yeni Dünya Düzeni'ni kurmaya çalışan zihniyetin insana bakış açısını ve insanı nasıl tanımladığını ortaya koymaktadır. Bu sözler, ancak cin şeytanının insana karşı sarfedeceği sözler olabilir.

"Burada geçirdiğim süre içinde edindiğim bir açılımı paylaşmak istiyorum. Türünüzü sınıflandırmaya çabalarken idrak ettim ki sizler aslında memeli değilsiniz. Bu gezegendeki her memeli içgüdüsel olarak çevresiyle doğal bir denge geliştiriyor. Ama siz insanlar öyle değilsiniz. Bir bölgeye doğru hareket ediyorsunuz ve tüm doğal kaynaklar tükenene kadar çoğalıyorsunuz, çoğalıyorsunuz. Ve tek hayatta kalma çareniz başka bir bölgeye sirayet etmek oluyor. Bu gezegende aynı paterni izleyen bir başka organizma daha var. Ne olduğunu biliyor musun? Bir VİRÜS. İnsanlar bir hastalıktır, bu gezegenin kanseridir. Siz vebasınız, biz ise çareyiz."

Ve maalesef bugün şirketlerde, şeytanların kendilerine verdikleri uyduruk, aldatıcı ve batıl ünvanların ardına gizlenen bir çok kibirli gafil, faydalı ve önemli işler yaptıklarına inanmak / inandırılmak suretiyle insanlık için ıstırap ve yoksunluktan başka bir sonuç vermeyecek olan bu küresel plana hizmet etmekte ve hatta bu süreçte kendi aralarında yarışmaktadırlar.

Oysa ki insanların, yükselen kolektif bilinci aktive ederek Allahü Teala'nın ilim nimeti olan teknolojinin, insanları kontrol altına alıp köleleştirmek için değil insanların ve dünyadaki diğer varlıkların yararına olacak şekilde kullanılmasının sağlanması yönünde tepki vermeleri gerekmektedir. Bunun olabilmesi için de insanların sadece Coronavirus vakasına odaklanmak yerine bu vakanın ardındaki küresel aklın planlarını anlamaları ve gerçek sorunu idrak etmeleri gerekmektedir.

Küresel planların nihai sonucunun mesajını veren ve zaten tamamı kripto mesaj içeren Star Wars film dizisinin bir bölümünde yer alan şu sahnedeki replikler dikkat çekmektedir.

"So this is how liberty dies with thunderous applause."

Ayrıca The Economist dergisinin 28 Mart - 3 Nisan 2020 sayısı kapağında açıkça "Big Government" ( Büyük Devlet ) ve "Everything's under control" ( Her şey kontrol altında ) yazmaktadır. İnsanlık tarihinde, insanın en çok aşağılandığı ve açıkça hakarete uğradığı yegane dergi kapağı muhtemlen budur. Kapakta insana bağlanmış olan ip yapay zekayı, ipi tutan büyük el de yapay zekayı kontrol eden ( algoritmasını yazdıran ) küresel aileleri sembolize etmekte gibidir.


2019 yılında vizyona giren "Vivarium" isimli film de içerdiği mesaj açısından dikkat çekmektedir. Filmde labirent gibi bir alanda yer alan özdeş evlerden birinde, 9 numaralı evde yaşamak zorunda kalan bir çiftin ölümle sonuçlanan hikayesi konu edilmektedir. ( 9 sayısı düalitedeki negatif frekansı sembolize etmektedir. ) Evde yaşamak zorunda kalan çifte, kendilerine iletilen bebeği büyütmeleri durumunda serbest kalabilecekleri bildirilmektedir. İletilen bebek AI'yı yani Yapay Zeka'yı sembolize etmektedir. AI çifti sürekli gözlemlemektedir. Filmin adı olan "Vivarium", "Aquarium" kelimesine atıfta bulunmaktadır. "Aquarium'daki balıklar, Vivarium'daki insanlar" mesajı verilmektedir. Filmin sonunda adam ve kadın ölmektedir. Filmin nihai mesajı ise "AI, insanı öldürdü." olmaktadır.


Yukarıda bahsedilen ve Sosyalizm Görünümlü Küresel Diktatörlük yapısının süsleyerek telkin edeceği Sharing Economy sisteminin planlanan esasını tasvir eden 2019 yılı yapımı "Platform" isimli film de dikkat çekmektedir. Filmde, kapalı bir sistemde birbirlerinin artıklarını yiyerek hayatta kalmaya çalışan insanlar konu edilmektedir.


Bir başka 2019 yılı yapımı olan "Five Feet Apart" ( Beş Adım Ötede ) isimli filmde ise bir akciğer hastalığı! olan Cystic Fibrosis nedeniyle insanlardan daima belirli bir mesafede durması gereken genç bir kızın hikayesi konu edilmektedir. Film, Coronavirus salgını nedeniyle gündeme gelen ve neredeyse bir yaşam formatına dönüşme potansiyeli arzeden "Sosyal Uzaklık" kavramına işaret etmekte gibidir.


2019 yılında vizyona giren bir başka film de agorafobik bir kadının hikayesini konu alan The Wolf Hour isimli filmdir. Filmde şiddet olaylarından dolayı panik yaşanan bir şehir de konu edilmektedir.


Daha evvelki yıllarda gösterime girmiş olan, Yeni Dünya Düzeni, kataklizm, distopya, dijital kontrol, AI ( Yapay Zeka ), evrilmiş ve dejenere olmuş sosyal yaşam gibi konuları içeren başlıca filmler ise şöyledir.

Upgrade 2019 : Felç olan bir adam çiplenerek bilgisayara bağlanıyor ve bu sayede süper  yeteneklere kavuşuyor. Ancak bu yetenekler zihnini bilgisayarın yönetimine açması durumunda aktive oluyor. Sonuçta adam tamamen bilgisayarın kölesi haline geliyor.


Singularity 2017 : 2020 yılında bir süper bilgisayar ( AI ) tüm insanlığa hakim olmak üzere bir saldırı başlatmıştır. İki genç harabeye dönmüş dünyada insanların robot tehditi olmadan yaşadıkları bir bölge bulma umuduyla mücadele vermektedirler.


Transcendence 2014 : Bilgisayar uzmanı bir bilimadamının zihni, öldükten sonra bilgisayara yükleniyor ve adam bilgisayar vasıtasıyla yaşamaya devam ediyor. Zamanla bilgisayar dünyadaki herşeyi yönetmeye ve hakim olmaya başlıyor.


Lucy 2014 : Kimyasal bir maddenin kanına karışması sonucunda beynini kullanma kapasitesi artan, böylelikle süper güç ve yeteneklere kavuşan ve tüm enerji sistemlerine, makinelere, bilgisayarlara hakim olabilen bir kadının hikayesi konu alınmaktadır. Filmin sonunda kadın, beyninin %100'ünü kullanır hale gelmekte ve "Tanrılaşmaktadır." ( Filmdeki "Lucy" ismi "Lucifer"'i sembolize etmektedir. )


The Giver 2014 : İnsanın kök sebebi olduğu!! savaşlar, açlıklar, hastalıklar ve her türlü yıkımdan sonra dünyada yeni bir düzen kurulmuştur. İnsanlar toplama kampı niteliğindeki bir bölgede düşünsel olarak tek tipleştirilmiş şekilde yaşatılmakta ve "Elders" olarak adlandırılan bir grup tarafından  sevk ve idare edilmektedirler. Standart evlerde yaşamakta olan ve 7/24 dijital kontrol altında tutulan insanlar evden çıkmadan önce bileklerindeki cihazı "Duygu Emici Ünitesi"'ne okutmak zorundadırlar. Böylelikle sisteme karşı gelme ve suç işleme imkanı oluşmamaktadır. İnsanların ne iş yapacakları "Elders" tarafından belirlenmektedir.  İnsanlar her türlü duygu ve manevi değerden yoksun durumdadırlar. İnsanlığın anılarına ilişkin bilgilere haiz olan ve "Giver" ( Verici ) adı verilen bir kişi, dönemsel olarak seçilen ve Receiver ( Alıcı ) tayin edilen genç bir çocuğa  insanın gerçek yaşamına ilişkin anıları ve dünyaya ilişkin bilgileri aktarmaktadır.


Divergent 2014 : İnsanların kategorize edilerek belirli segmentlere ve yaşam bölgelerine ayrıldığı fütüristik ve distopik bir ortamda sisteme karşı gelen ve gerçeği arayan bir genç kadının hikayesi konu edilmektedir.


Purge 2013 : Senede bir gün, 24 saat boyunca her türlü suçun işlenebildiği bir ortam tasvir ediliyor. Bu süre zarfında hastaneler de hizmet vermiyor. İnsanlar sevmedikleri, sinir oldukları diğer insanları öldürebiliyor. Herkes korkudan evlerine özel güvenlik mekanizmaları kuruyor.


Cloud Atlas 2012 : İnsanların farklı varlıklar tarafından tam kontrol altında yönetildikleri, sadece "tüketici" olarak adlandırıldıkları ve küçük hücrelerde yaşadıkları bir ortam tasvir ediliyor.


Hunger Games 2012 : Yoksullaşmış insanların belirli bölgelere dağıtılmak suretiyle yaşamaya mahkum edildikleri ve bir TV dizisiyle hayata bağlandıkları distopya ortamı konu ediliyor.


Splice 2009 : Genetik mühendisi bir çiftin laboratuar ortamında ürettikleri bir canlıyla duygusal ilişki kurmaları konu ediliyor.


Wall E 2008 : Dünya'da yaşam son bulmuş ve son kalan insan grubu da bir şirkete ait uzay gemisinde AI kontrolünde yaşamaya başlamıştır. İnsanların hepsi obez olup, hareketlerini dahi özel araçlarla yapmaktadırlar. Hareket sağlayan araçlarda da doğrudan göz hizalarında ekranlar bulunmakta olup, uyanmalarından uyuyacakları zaman kadar bu ekranlara bakmaktadırlar. Yatma, kalkma, yemek yeme ihtiyaçlarını AI tarafından talimat verildiği zamanlarda gerçekleştirmektedirler.


The Truman Show 1998 : Doğumundan itibaren tüm yaşamı bir yapım şirketinin senaryosundan ibaret olmak üzere stüdyo ortamında kontrol altında büyüyen ve her anı bir TV programında 7/24 yayımlanan bir adamın hikayesi konu edilmektedir. Filmin başrol karakterinin ismi Truman olup bu isim MK ULTRA Project Monarch Zihin Kontrol projesini geliştiren ABD Başkanı Harry Truman'a atfedilmiştir.


The Thinning 2018 : 2039 yılında dünyanın  nüfusu iyice artmıştır. Birleşmiş Milletler bir bildiri yayımlayarak her ülkenin nüfusunu her yıl %5 oranında azaltması talimatını verir. ABD gençler üzerinde "Thinning" adı verilen bir test uygulamaya başlar. Testi geçenler yaşamaya devam etmekte, testi geçemeyenler ise "enjeksiyon" ( aşılama mesajı ) yöntemiyle öldürülmektedirler. Filmdeki test müdürünün ismi de "Mason King"' ( Mason Kral ! ) dir Filmin afişinde "New World Order" ( Yeni Dünya Düzeni ) yazmaktadır.


Equilibrium 2002 : Film, "hissetmenin suç sayıldığı" distopik bir ortamda yaşayan ve her gün Prozium isimli duygu / hafıza silici ilacı kendilerine enjekte etmek zorunda bırakılan insanları konu almaktadır. Bir grup insan ise bu uygulamaya karşı çıkmış ve isyan başlatmıştır.


2019 yılında vizyona giren ( tam pandemi öncesi ) "Little Joe" isimli filmde ise suni ortamda üretilen bir bitkinin beyinde patojenik etkilere ( dikkat eksikliği, davranış değişikliği, sanal mutluluk ve hafıza kaybı ) sebep olan bir "virüs"ün oluşumuna sebebiyet vermesi konu edilmektedir. Film, açıkça "laboratuarda üretilen virüs" mesajı vermektedir.



Biyoteknoloji şirketinin logosundaki DNA sembolü dikkat çekmektedir.

Ayrıca filmde "maske" teması da işlenmektedir.


Ayrıca 1995 yılında piyasaya sürülen Illuminati New World Order ( Yeni Dünya Düzeni ) kart oyununda yer alan "Epidemic Quarantine" ( Salgın Karantinası ) isimli kart da dikkat çekmektedir.
















Wednesday, March 25, 2020

Çok gezen mi? Çok okuyan mı? ... İkra! ve İsra!

Halk arasında "Çok gezenin", "Çok okuyana göre" daha çok bilgiye erişebileceği yönünde kalıplaşmış bir söylem bulunmaktadır. Bu ifade bir anlamda doğru olmak ile birlikte ilahi kozmik açıdan incelendiğinde "Okumanın" ayrı önemi ortaya çıkmaktadır. Zira, yaratılışın ilahi kozmik bilgilerini ( Akaşa Kayıtları ) kodlamalı bir yapı ile içeren Kur'an ve diğer kutsal kitaplar odaklanılarak yani yoğun konsantrasyon ile okunduğunda frekans yükselmesine vesile olmakta ve insanlara kainattaki tüm verilere erişim potansiyelini sunmaktadır.  

İsra suresinin 14. ayeti ve Alak suresinin 1 ve 3. ayetleri, sadece "Okumak" kavramına, "İkra" ( Oku ) fiili ile dikkat çeken önemli ayetlerdir.

17/14 - İKRA' KİTABEK kefa bi nefsikel yevme aleyke hasıba ( KİTABINI OKU. O gün nefsin, hesap görücü olarak sana yeter. )

96/1 - IKRA bismi rabbikellezi halak ( O yaratan Rab’binin ismi ile OKU. )
96/3 - IKRE' ve rabbükel ekrem ( OKU. Rab’bin çok faydalıdır cömerttir. )

Öte yandan, bilgi edinebilmek için "Gezip araştırmanın" önemi de "İsra" ( Gez ) kök kelimesinden türeyen "Yesır" ( Gezerler ) fiilinin yer aldığı ayetlerde ayrıca vurgulanmaktadır.

12/109 - Ve ma erselna min kablike illa ricalen nuhıy ileyhim min ehlil kura E FE LEM YESIRU FİL ERDI fe yenzuru keyfe kane akıbetüllezıne min kablihim ve la darul ahırati hayrun lillezınettekav e fe la ta'kılun
( Ve senden önce şehirlerin sahiplerinden kendilerine vahyettiğimiz erkekler haricindekileri göndermedik. Peki YERDE GEZMEDİLER Mİ? Onlardan öncekilerin sonu nasıl oldu bakmadılar mı? Ve ahiret yurdu o sakınanlar için daha hayırlıdır. O halde akıl etmez misiniz? )

35/44 - E VE LEM YESIRU FİL ERDI fe yenzuru keyfe kane akıbetüllezıne min kablihim ve kanu eşedde minhüm kuvveh ve ma kanellahü li yu'cizehu min şey'in fis semavati ve la fil ard innehu kane alimen kadırav
( VE YERDE GEZMEDİLER Mİ? Onlardan öncekilerin sonu nasıl oldu bakmadılar mı? Kuvvet olarak onlardan daha şiddetliydiler. Allah, göklerde ve yerde hiçbir şey tarafından aciz bırakılabilecek değildir. Kesinlikle O bilendir gücü yetendir. )

40/21 - E VE LEM YESIRU FİL ERDI fe yenzuru keyfe kane akıbetüllezıne kanu min kablihim kanu hüm eşedde minhüm kuvveten ve asaran fil erdı fe ehazehümüllahü bi zünubihim ve ma kane lehüm minellahi min vak
VE YERDE GEZMEDİLER Mİ? Onlardan öncekilerin sonu nasıl oldu baksalar ya. Onlar yerde, kuvvetçe ve eserce onlardan daha şiddetli idiler. Böylece, günahlarından dolayı Allah onları yakaladı. Allah’tan onlara koruyucu, gözetici olmadı. )

47/10 - E FE LEM YESIRU FİL ERDI fe yenzuru keyfe kane akıbetüllezıne min kablihim demmerallahü aleyhim ve lil kafirıne emsalüha
YERDE GEZMEDİLER Mİ? Onlardan öncekilerin sonu nasıl oldu bakmadılar mı? Allah onların üzerine helak eylemiştir. İnkarcılar için de onların aynısıdır. )



Sayılar ile portal açılması

"Ahsa" ( Saymak ) fiilinin önemi ve hassasiyeti Kur'an'da 10 ayette vurgulanmış olup, "Ahsa" kelimesi bu ayetlerde toplam 11 kere tekrarlanmıştır.

Sure No. Ayet No. Ayetteki Kelime No. Arapça Türkçe Frekans
14 34 15 tuhsu Sayarsın 1
16 18 7 tuhsu Sayarsın 2
18 12 10 ahsa Sayar 3
18 49 31 ahsa Sayar 4
19 94 2 ahsa Sayar 5
36 12 17 ahsayna Saydık 6
58 6 12 ahsa Sayar 7
65 1 17 ahsı Say 8
72 28 16 ahsa Sayar 9
73 20 36 tuhsü Sayarsınız 10
78 29 4 ahsayna Saydık 11

10 ve 11 sayıları sırasıyla "Ünite / Vahdet" ve "Düalite, Döngü ve Farklı boyuta geçiş portalı" kavramlarının nümerolojik sembolleridir. 

İçinde bulunduğumuz ve döngü sonu sürecinin ismi olan Yevmel Kıyameh ( Ayağa Kalkış Günü ), Yevmel Hısab ( Hesap Günü ) olarak da anılmaktadır. Bu noktada döngü sonundaki idraki tekamüle dayalı yükseliş sürecinde insanların, sayıların kozmik gücünü idrak edeceği ve bunun kozmik faydalarını deneyimleyecekleri bildirilmektedir.

Kur'an'da, tüm yaratılış kodlarının kitapta olduğu "Ahsa" ( Saymak ) fiilinin son kez geçtiği Nebe suresinin 29. ayetinde nümerolojik ve semantik olarak bildirilmiştir. ( 29 sayısının nümerolojik değeri "11"'dir. ( 2+9 = 11 )

78/29 - Ve külle şey'in AHSAYNAHÜ kitaben ( Ve kitapta olmak üzere herşeyi SAYDIK. )

Kur'an'daki kodlar ( kelimeler, harfler ve sayılar ) verilesiyle üst boyutlara geçiş portal açılabileceği gibi geçmişteki ve gelecekteki tüm olgu ve olaylara ilişkin bilgileri içeren Akaşa Kayıtları'na da erişim mümkündür.

Tüm dillerin kökeni olması kuvvetle muhtemel olan Türkçe, dil kullanılarak veya kullanılmayarak çıkarılabilen her bir ses için bir harfin olduğu bir dildir. Türkçe alfabede 29 harf bulunur. Doğal sayıların da 10 adet olduğu dikkate alındığında harf ve sayı adetleri nümerolojik olarak 111 sayısını vermektedir. 111 sayısı da okült ezoterik bir kod olup, 11 sayısı gibi üst frekanslara geçiş portalının sembolüdür.

29 ... 2+9 = 11
10 ... 1+0 = 1


111 ... Yeni bir yolun başlangıcı 







Tuesday, March 24, 2020

Coronavirus salgını mı? KORKUvirüs salgını mı?

1 Aralık 2019 tarihinde başlatılan Coronavirus vakası kapsamında dikkat çeken en önemli husus, evvelki bölümlerde yer alan Coronavirus konulu yazılarda da belirtildiği üzere, KORKU kavramıdır.

Zira, basit hijyen önlemleriyle engellenebilecek olan veya kontamine olunsa bile standart ve bilinen tedavi metodlarıyla atlatılabilecek olan Coronavirus vakasının belirli bazı basın ( medya ) organları tarafından ciddi şekilde abartıldığı, haber manşetlerinde sürekli olarak "Korku", "Dehşet", "Panik", "Kabus" kelimelerinin kullanılmakta olduğu gözlemlenmektedir.

Yaratılmış tüm varlıklar ( olgular ) esasında belirli bir frekansta titreşmektedirler. Varlıklar arasında pozitif veya negatif nitelikli etkileşim ( tesirleşme ) olabilmesi için de frekans uyumunun hasıl olması gerekmektedir. İmmün sistem adı verilen bağışıklık sistemi insanı belirli bir frekansta tutmak suretiyle düşük frekanslı negatif dış tesirlere karşı korumakta ve hastalıkları engellemektedir. Zira hastalık düşük frekanslı bir olgudur.  Keza hastalıklara sebebiyet veren virüsler, bakteriler, mikroplar da düşük frekansa sahip varlıklardır. Dolayısıyla hasta olan bir insan, immün sistemi zayıflamış yani frekansı düşmüş bir varlık konumundadır.

Virüs salgınlarında varlıkları, düşük frekanslı virüslere karşı koruyan en önemli unsur immün sistemin iyi durumda olması yani yüksek frekansta titreşme halinin stabil seyridir. Ancak "Korku" olgusu depresyon ve strese sebebiyet vererek insandaki frekansı düşürmekte yani immün sistemini zayıflatmakta ve vücudu, düşük frekanslı virüslerin negatif tesirlerinin girişi için açılmış bir portale dönüştürmektedir.

Coronavirus vakası süresince bazı basın organlarının internetteki haber sitelerinde sürekli olarak "Korku" kelimesinin iletişimini yapmakta olması, bu kurumların, küresel sistemde değişiklik yapmak amacıyla virüs salgınını organize eden zümreye hizmet etmekte oldukları algısı oluşmaktadır. Söz konusu manşetlere evvelce "Coronavirus meselesi" başlıklı bölümde yer verilmişti. "Basın Zehirlenmesi" olarak nitelenebilecek bu uygulamadaki amaç, toplumu korku ve panik frekansında yani düşük frekansta tutarak hem immün sistemini zayıflatmak hem de acz duygusu içinde savunmasız şekilde çare bekler halde tutmaktır. Çaresiz olduğuna inandırılan bir insan, "çözüm" / "çare" olarak dışarıdan yapılacak her türlü telkine açık hale gelmiş demektir. Bu yöntem esas itibarıyla "Travma Bazlı Zihin Kontrol Yöntemi"'nin ta kendisidir. Travma anı süjenin en savunmasız ve telkine açık halidir. Travma esnasında veya akbinde yapılacak dış telkinler süjeyi uzaktan programlanabilir ve kontrol edilebilir bir zihin kontrol kölesine dönüştürebilmektedir. Bu yöntemle casuslar, ajanlar, intihar bombacıları, tarikat "kedicikleri", ölümüne sadık obsesif tarikat müridleri ( kült cemiyet üyeleri ) oluşturulabilmektedir. 

İşte şu anda deneyimlenen Coronavirus Salgını senaryosu ve ona bağlı korku politikası vesilesiyle aynı yöntem geniş kitleler yani dünya toplumları üzerinde uygulanmaktadır. Evvelki bölümlerde, mevcut Coronavirus vakasının kriptosu niteliğinde olan 2011 yılı yapımı "Contagion" ( Salgın ) filmine ve bu filmin sloganı olan "Hiçbir şey korku kadar hızlı yayılmaz." cümlesine değinilmişti. Filmin sloganı bile uygulanan metodu açıkça gözler önüne sermektedir.


COVID19 vakasının ortaya çıktığı 2019 yılında vizyona giren "Five Feet Apart" ( Beş Adım Ötede ) isimli filmde ise bir akciğer hastalığı! olan Cystic Fibrosis nedeniyle insanlardan daima belirli bir mesafede durması gereken genç bir kızın hikayesi konu edilmektedir. Film, Coronavirus salgını nedeniyle gündeme gelen ve neredeyse bir yaşam formatına dönüşme potansiyeli arzeden "Sosyal Uzaklık" kavramına ve pandemi sürecinin planlı bir eylem olduğuna işaret etmekte gibidir.

Öte yandan, belirli mesafe gözetilmek suretiyle açık havada olunmasında bir sakınca olmadığı uzmanlar tarafından belirtilmesine rağmen virüs vakası sürecinde sürekli olarak yapılan "Evde kal." telkini, zaman içerisinde insanlarda Agorafobi ( Açık Alan Korkusu ) sendromunun gelişmesi riskine de vesile olmaktadır. Kapitalist emperyalist küreselci azınlık, planladıkları Yeni Dünya Düzeni'ndeki insanın korkuya dayalı olarak kolaylıkla yönlendirilebilen robotik formatta olmasını istemektedir. Öyle ki en ufak bir "tehdit telkininde" hemen korkuyla evine kapansın ve talimatları beklesin.

Haziran 2019 ayında vizyona giren benzer temalı bir başka film de Hint yapımı "Virus" isimli filmdir. 


13.07.2019 tarihinde yani coronavirus pandemisinden aylar önce vizyona giren "Fast & Furious Hobbs & Shaw" isimli filmde "programlanabilir bir virüsün insanlığı tehdit etmesi" konu edilmektedir. 

Filmdeki diğer bazı dikkat çekici ifadeler ve mesajlar aşağıda yer almaktadır.

- Dünyayı tehdit eden ve herkes için ölümcül programlanabilir bir virüs ve programlanabilir aşı,

- Virüsü yaymaya çalışan Yapay Zeka,

- İnsanın evrimleştirilmesi ( Human 2.0 projesine işaret etmektedir. )

- Virüsün "sistem değişikliği için gerekli bir şok" olduğu,

- Yapay Zekaya bağlı olan ve virüsün işlevini anlamış insanları yok etmeye çalışan yarı makineleşmiş biyonik ajanlar

- Filmin sonunda Yapay Zeka'nın biyonik ajanı "shut down" komutu ile devre dışı bırakması ( öldürmesi )

2013 yılında vizyona giren "World War Z"  ( Dünya Savaşı Z" isimli filmde insanları zombiye dönüştüren bir virüs pandemisi ve aşı ile korunma konu edilmektedir. Pandemi ile Dünya Savaşı kavramlarının birlikte kullanılması virüsün bir kitle imha silahı olma özelliğini vurgulamaktadır. Ayrıca filmin ismindeki "Dünya Savaşı Z" harfi de "Son dünya savaşı" mesajını vermekte ve bir yandan da son insan nesli olan "Z kuşağına" işaret etmekte gibidir. Zira Alfa kuşağı ile başlayan yeni tanımlama virüs ve aşılama vasıtası ile genetiği değiştirilmiş yeni insan neslini simgelemektedir.

Ayrıca ECDC'nin ( European Center for Disease Control and Prevention - Avrupa Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi'nin 07.12.2012 yılında Ortadoğu MERS vakasına ilişkin olarak yayımladığı risk değerlendirme raporunda söz konusu virüsün "Novel Coronavirus" olarak tanımlanması ve COVID19 ile benzer özellikleri olması da ilginç bir durum arzetmektedir. 2002-2004 dönemindeki ve 2012 yılındaki Coronavirus tiplerinin hep "Novel Coronavirus" olarak tanımlanması da aslında bu virüsün mutasyon sürecinin detaylarına ilişkin bilgilerin var olduğu izlenimi yaratmaktadır.

Aşağıda ise sadece bugünkü ve dünkü bazı manşetler yer almaktadır. Görüleceği üzere her manşette "Korku" kelimesine bilinçli ve kasıtlı olarak mutlak surette yer verilmektedir.


Varlığı ve evvelki vakaları zaten bilinen Hantavirüs nedeniyle Çin'de bir kişinin ölmesi hemen haber yapılarak manşetlere taşınmıştır. Muhtelif nedenlerle ölümle sonuçlanan her hastalığa ilişkin haber manşeti yapılacak olduğu düşünülecek olursa sürecin nasıl içinden çıkılmaz bir hal alacağı da aşikar hale gelir.

                                      




                                    
Kur'an'da Allahü Teala'nın sürekli olarak yinelediği "La Tehaf" ( Korkmayın ) ifadesi bu bölümün konusu bağlamında büyük önem arzetmektedir. Zira Kur'an'da şeytanların en büyük silahının "Korku" olduğu defaatle zikredilmektedir.

3/175 - İnnema zalikümüş şeytanü yühavvifü evliyaehu fe LA TEHAFUHÜM ve hafuni in küntüm mü'minın Kesinlikle bu size şeytandır.
( Dostlarını korkutur. O halde, eğer inananlar iseniz, onlardan KORKMAYIN da benden korkun. )

3/175 kodlu ayette "Şeytanın, dostlarını korkuttuğu" bildirilmektedir. Bu ifade aslında şeytanın sadece kitap ilminden yoksun, inançsız veya kıt inançlı olan, şüpheci ve nefsani duygularına yenik düşmüş yani şeytanın tayfası, dostu haline gelmiş insanları etkisi altına alıp korkutabileceği vurgulanmaktadır.

20/46 - Kale LA TEHAFA innenı meaküma esmeu ve era
( "KORKMAYIN, kesinlikle ben sizinle birlikteyim, duyarım ve görürüm." dedi. )

46/13 - İnnellezine kalu rabbünellahü sümmestekamu fe LA HAVFÜN aleyhim ve la hüm yahzenun
( Kesinlikle O "Rab’bimiz Allah’ tır." diyenler, sonra doğru olanlar, artık onlara KORKU YOKTUR. Onlar hüzünlenmezler.  )









Sunday, March 22, 2020

Göğüse verilen şifa ve COVID19

Küresel şeytanlar, insanlık ve yaratılış ile olan kadim mücadelelerinde bozgunculuk, fitne, kaos ve hastalık gibi varlıkları ve toplumları içten yıkan ve zayıflatan yöntemleri, tuzakları daima kullanmışlar ve kullanmaktadırlar. Konuya ilişkin Bakara suresinin 205. ayeti oldukça çarpıcıdır.

2/205 - Ve iza tevella sea fil erdı li yüfside fıha ve yühlikel harse ven nesl vallahü la yühıbbül fesada
( Ve başa geçtiğinde, yerde bozgun yapmak, ekini ve nesli helak etmek için çabalar. Allah bozgunu sevmez. )

Açıkça görülmektedir ki içinde bulunduğumuz dönemde cereyan eden Coronavirus Salgını vakası da ilim üzerine sapmış küresel şeytanlar tarafından insanlığa kurulmuş bir tuzaktır. Ancak Kur'an ayetlerinde de açıkça belirtildiği üzere "Tuzaklar sadece sahibinin başına geçer." 

Dolayısıyla, döngü sonunun deneyimlendiği bu dönemde inananların yapmaları gereken küresel şeytanların istediğinin aksine korkuya kapılmadan akılcı yolla sabretmek, ilime yönelmek, ilahi kozmik bilgiler konusunda kapasitelerini artırmak suretiyle idraki frekanslarını yükseltmek ve kaba madde frekansından üst süptil frekansa geçişe hazırlanmaktır.

2019 yılında ortaya çıkması daha doğrusu çıkartılması nedeniyle COVID19 olarak kodlanmış olan Coronavirus'ün tehlikeli yönü ciğerlere yani göğüse inerek solunum sorununa ve buna bağlı ölüme sebebiyet verebilmesidir.

Bu minvalde, Rab'bin "Şafi" ( İyileştiren ) sıfatının delili niteliğinde olan aşağıdaki ayetlerde yer alan "Göğüse şifa" kavramı ve 19 nümerolojisi, içinde bulunulan "salgın hastalık" sürecine işaret etmekte gibidir.

9/14 - Katilu (1) hüm (2) yüazzib (3) hüm (4) allahü (5) bi (6) eydı (7) küm (8) ve (9) yuhzi (10) him (11) ve (12) yensur (13) küm (14) aley (15) him (16) ve (17) YEŞFİ (18) SUDURA (19) kavmin mü'minın

( Onlarla savaşın ki Allah, sizin ellerinizle onlara azap versin ve onları rezil etsin ve onlara karşı size yardım etsin. İnananlar kavminin GÖĞSÜNE ŞİFA VERSİN. )

10/57 - Ya (1) eyyü (2) ha (3) en (4) nasü (5) kad (6) caet (7) küm (8) mev'ızatün (9) min (10) rabbi (11) küm (12) ve (13) ŞİFAÜN (14) li (15) ma (16) fi (17) es (18) SUDURİ (19) ve hüden ve rahmetün lil mü'minın

( Ey insanlar size Rab’binizden öğüt ve o GÖĞÜSLERİN içindekiler için ŞİFA, yönlendirme ve inananlar için rahmet geldi. )

Her iki ayette de "Sudur" ( Göğüs ) kelimesinin 19. kelime olması Coronavirus'ün kodu olan 19 sayısıyla ( COVID19 ) uyum açısından dikkat çekmektedir.

Ayrıca 19 sayısına işaret edilen aşağıdaki ayetlerde de COVID19 kodlu virüse ve buna bağlı olarak ortaya çıkan toplumsal gelişmelere işaret edilmekte gibidir.

COVID19 virüsü hücrelerde enfeksiyona yani "İnflamasyona" yol açan bir organizmadır. "İnflamasyon" kelimesini orijinali "Inflammation" ( İçteki Alevlenme / Yanma ) olup, bu kelime "In" ( İç ) ve "Flame" ( Alev ) kök kelimelerinden oluşmaktadır. Enfeksiyon, hücrelerde ve dokularda oluşan bir tür "yanma" fenomeni olmasından dolayı "Inflammation" olarak da anılır. Müddessir suresinin aşağıdaki ayet seti ve 30. ayette yer alan "Onun üzerinde ONDOKUZ vardır." ifadesi Coronavirus'ün kodunda 19 sayısının bulunması bağlamında ilginç bir uyum arzetmektedir. Zira ayet setinde de ifade edildiği üzere, Coronavirus insan dokusunda yanma etkisi yaratarak inflamasyona sebebiyet vermektedir.

74/27 - Ve ma edrake ma SEKAR ( Ve sana SEKAR, ateşin ne olduğunu ne bildirir? )
74/28 - La tubkı ve la tezeru ( Baki kılmaz ve geriye bırakmaz. )
74/29 - LEVVAHATUN lil beşeri ( İnsan için / İnsan derisi için YAKICIDIR. )
74/30 - Aleyha TİS'ATE AŞERE ( Onun üzerinde ONDOKUZ vardır. )

Ayet setinin devamında ise şu ayet yer alır.

74/31 - Ve ma cealna ASHABEN NARİ İLLA MELAİKETEN ve ma cealna İDDETEHÜM illa FİTNETEN lillezine keferu li yesteykınellezine utül kitabe ve yezdadellezine amenu imanen ve la yertabellezine utül kitabe vel mü'minune ve li yekulellezine fi kulübihim meradun vel kafirune maza eradallahü bi haza meselen kezalike yudillullahü men yeşa'u ve yehdi men yeşa ma ya'lemu cünude rabbike illa hüve ve ma hiye illa zikra lil beşeri
( ATEŞİN SAHİPLERİNİ MELEKLER haricindekiler yapmadık. ONLARIN ADETLERİNİ o kitap verilenlerin doğru bilgi edinmeleri, o inananların inançlarının artması, o kitap verilenlerin ve inananların şüphe etmemeleri, o kalplerinde hastalık olanların ve inkarcıların "Allah bu misal ile ne istedi?" demeleri için, o inkar edenler için SINAV haricindeki kılmadık. Allah dilediği kimseyi işte böyle saptırır ve dilediği kimseyi yönlendirir. O’nun haricinde Rab’binin ordularını, askerlerini kimse bilmez. O insanlar için hatırlamanın haricindeki değildir. )

Ayette, "Ateşin sahibi melekler", "Onların adetleri" ( yani 19 ) ve "Sınav" ifadeleri vesilesiyle, dünya olarak bilinen ortamın aslında cehennem olduğunun insanlar tarafından idrak edilmesi ve dünyadaki döngü sonunda ( Yevmel Kıyameh ( Ayağa Kalkış Günü ) doğru yola yönlenmeleri için insanlara son bir fırsat verildiğine işaret etmektedir. Zira ayette bu süreçte "Yönlenenlerin" de, "Sapanların" da olacağı bildirilmektedir. Yani bir kısım ruhsal ve zihinsel tekamüle erip süptil boyutlara yükselirken, bir kısım ise nefsaniyet ve maddeselliğe yani kaba madde batağına daha da batacaktır.

Öte yandan 2019 yılında ortaya çıkan COVID19 virüsü vakası, insanlığın farklı bir aşamaya geçmesine vesile olacağından dolayı da ayrı bir önem taşımaktadır. Zira, evvelce "Coronavirus ve 1 Nümerolojisi" başlıklı bölümde ( 19 ... 1+9 = 10 ... 1+0 = 1 ) belirtildiği üzere, virüs salgını vakası insanların farklı bir idrak ve farkındalık seviyesine yükselmesine, insanlar arasında "Birlik" / "Ünite" / "Vahdet" anlayışının gelişmesine ve kolektif bilincin tesisine vesile olmaktadır. Virüs salgının sona ermesinin ardından ise toplumsal yaşamın akışında ve formatında radikal değişikliklerin ( dijital teknoloji devirimi vb. ) gündeme gelmesi kuvvetle muhtemeldir. Tüm bu gelişmeler İnşikak suresinin "19". ayetinde açık ve öz bir şekilde bildirilmiş gibidir.

84/"19"- Le terkebunne tabekan an tabekın ( Kesinlikle tabakadan tabakaya binip karışacaksınız. )

Ayet numarası 19 olup, ayette "tabakadan tabakaya geçişten" yani kuantum sıçraması tarzı ruhsal ve idraki bir seviye atlamasından ve farklı bir aşamaya, farklı bir frekansa geçişten bahsedilmektedir.

Mesih İsa'nın tesirlerinin ikinci kez yoğun olarak hissedileceğinden bahsedilen ve O'nun "Birliğe / Allah'ın birliğine çağrısının" yer aldığı ayet "19." sure olan Meryem suresinin 36. ayetidir. "Meryem" kelimesi ise "İsyan, Ayaklanma, Başkaldırı" anlamına gelmekte olup, içinde bulunulan dönemdeki insanlık psikolojisini yansıtır niteliktedir.

19/36 - Ve innellahe rabbi ve rabbüküm fa'büduh haza sıratun müstekım
( Ve kesinlikle Allah Rab’bimdir ve Rab’binizdir. O halde O’na kulluk edin. Bu doğru yoldur. )

Ayetin kodunun nümerolojik değerinin "19" olması da ayrıca bir uyum arzetmektedir. ( 1+9+3+6 = 19 )

Ayrıca Coronavirus'un, Kur'an'da geçen "Dabbetül Ard" ( Yerdeki Debelenen varlık ) olması ihtimali mevcuttur.

Zira "Dabbe" kelimesinin Kur'an'da spesifik bir debelenen varlığa işaret ettiği ve insanların genel durumu ile ilintilendirildiği tek ayet Neml suresinin 82. ayetidir.

27/82 - Ve (1) iza (2) vekaa (3) el (4) kavlü (5) aley (6) him (7) ahracna (8) lehüm (9) DABBETEN (10) minel erdı tükellimühüm ennen nase kanu bi ayatina la yukınun

( Ve söz onlar üzerine vaki olduğunda, onlara yerden DABBE çıkarırız da onlara "Kesinlikle insanların ayetlerimize kani olmayanlar olduklarını" kelam edip söyler. ) 

Ayet kodunun nümerolojik değeri "19" sayısını vermektedir. 27/82 ... "19" ... ( 1+9 = 10 ) 

19 sayısı, COVID19 ve 2019 yılı ile uyum arzetmektedir

Ayetteki "Dabbe" kelimesinin 10. kelime olması ve ayet numarasının da 82 ( 8+2 = 10 ) olması da 10 nümerolojisi ile uyumludur.









Friday, March 20, 2020

Dijital Kripto Para, Blockchain ve 2023

Dünyanın 1 Aralık 2019 tarihinden beri deneyimlemekte olduğu Coronavirus vakası konusunda muhtelif teoriler ortaya atılmakla birlikte, salgın vakasının sona erdirilmesi!* sonrasında dünyadaki sosyal yaşam algoritmalarında ve finansal sistemlerde radikal değişikliklerin olması kuvvetle muhtemel görünmektedir. Sürecin başından beri, üstlendiği korku, panik ve dehşet algısı yayma görevini eksiksiz icra eden basın ( medya ) yoluyla ve siyasi liderlerin beyanatlarıyla küresel sistem değişiminin işaretleri sürekli olarak verilmektedir. ( * Dünya Sağlık Örgütü'nün "Bu küresel bir salgındır." açıklaması gibi "Küresel salgın bitmiştir." açıklaması yapması muhtemeldir.! ) 

Bu sistemsel değişimlerin başında, ülkeler arasındaki coğrafi sınırları ortadan kaldıracak ve Tek Dünya Devleti'nin pratikteki uygulamasını başlatacak olan "küresel para birimi ve sistemine geçiş"in olduğu muhtelif kaynaklarda da belirtilmektedir. Zira bir süreden beri bitcoin, kripto para, elektronik para, dijital para, blockchain gibi kavramlar toplumların bilinçlerine yerleştirilmekte, hatta uygulamaları dahi yapılmaktadır. Ayrıca Türkiye'deki bir banka web sitesine koyduğu bir sayaç ile "Nakitsiz toplum için geri sayım" yapmaktadır. Kağıt ve madeni paranın tedavülden kalkması ve yerine dijital paranın tedavüle girmesi için yapılan geri sayımın hedef tarihi ise 29 Ekim 2023 tarihidir. Dolayısıyla bu blogda da sık sık değinildiği üzere, 2023 tarihinin esas itibarıyla küresel bir hedefin tarihi olması ihtimali güçlenmektedir. 

Bu noktada gündeme gelen hususlardan biri deri altı implantasyonuyla yapılan "Implant Microchip" uygulamasıdır. Dijital kimlik, kişisel veri bankası ve cüzdan olarak kullanımı mümkün olan bu teknolojinin erken uygulamaları muhtelif ülkelerde başlatılmış olmakla birlikte küresel anlamda arzulanan!! rakamlara ( çip takılan kişi adedi ) henüz ulaşılamamıştır. Malum Coronavirus vakasının, bu uygulamanın hızlanması ve yaygınlaştırılması için bir "sebep" olarak telkin edilmesi kuvvetle muhtemeldir. Bu salgın sürecinin evvelce dizayn edilmiş küresel bir komplo olduğu dikkate alındığında "Problem ve Çözüm" taktiğinin her zamanki gibi devrede olduğunu algılamak zor olmayacaktır. Implant microchip uygulamasının yaygınlaşmasının, küreselcilerin tam toplum kontrolü hedefi açısından önemi açıktır.

Ancak implant microchip uygulamasının insan sağlığı üzerindeki fizyolojik ve psikolojik etkileri henüz tanımlanmamıştır. Ayrıca insanları uzaktan kumandalı ve istendiği an fişi çekilebilen robotlara dönüştürme ve düşünce bloklama / yönlendirme yani zihin kontrol potansiyeli olan mikroçip uygulaması üzerinde kapsamlı değerlendirmeler yapılması gerekmektedir. Ve en önemlisi bu teknolojiyi kullanma alternatifi  bireylerin tercihine bırakılmalı, herhangi bir zorlama veya mecburiyet getirilmemelidir. Aksi halde bu uygulama açık bir "tecavüz suçu" niteliği kazanır. Zira dijital para uygulaması kart veya cep telefonu vasıtasıyla da yapılabilmektedir.

( Microchip hususu evvelce "Yapay Zeka Meselesi" ve "Transhümanizm ve Yapay Zeka Aldatmacası" başlıklı bölümlerde incelenmişti. )

İncil'in aşağıdaki ayeti, genellikle el altına implante edilen mikroçip kavramı ve bu uygulamanın şeytani niteliği açısından dikkat çekmektedir.

66-Revelations-13-15 Canavarın heykeline yaşam soluğu vermesi için kendisine güç verildi. Öyle ki, heykel konuşabilsin ve kendisine tapmayan herkesi öldürebilsin.


66-Vahiy-13-16 Küçük büyük, zengin yoksul, özgür köle, herkesin sağ eline ya da alnına bir işaret vurduruyordu.

Ayet kodunun nümerolojik değerinin "23" sayısını vermesi ( 6+6+1+3+1+6 = 23 ), 2023 yılına mı işaret etmektedir?

66-Vahiy-13-17 Öyle ki, bu işareti, yani canavarın adını ya da adını simgeleyen sayıyı taşımayan ne bir şey satın alabilsin, ne de satabilsin.

Bu bağlamda, 2016 yılında Disney XD tarafından yayımlanan ve "mikroçiplenerek" süper kahramana! dönüşmüş çocukların maceralarının konu edildiği "Lab Rats Elite Force" ( Laboratuar Fareleri Elit Güç ) isimli TV dizisi dikkat çekmektedir. Bu dizide Çiplenmiş çocuklara "Elite Force " ( Elit Güç ) sıfatı verilmişti. Tıpkı evvelki bölümlerde detaylı incelenen “Transhumanism” projesindeki Süper İnsan ( Üstün İnsan ) kavramı gibi. ( Tüm filmlerin, dizilerin, şarkıların hep küresel planların doğrudan veya sübliminal iletişiminin yapılması için üretildiği hatırlanmalıdır. )









Thursday, March 19, 2020

Tekamülün tanımı ve Kur'an

Bu blogdaki yazılarda sürekli olarak "Tekamül" kelimesinin kullanıldığı görülmektedir. Ancak bu kelimenin anlam analizine ilişkin net bir veri şu ana kadar yapılmamıştır.

"Tekamül" kelimesi, "Kamil" ( Olgunlaşmış, Gelişmiş ), "Kemal" ( Olgunluk, Gelişmişlik ) köklerinden gelen, bu köklerin başına gelen "Te" ön ekiyle isim haline gelmiş olan ve "Olgunlaşma, Gelişme" anlamını veren kelimedir.

Ruhsal "Tekamül" doğrudan doğruya "Algı" evrimine dayanan bir durum ve varlıklar için sonsuz bir yolculuktur. Evvelce de belirtildiği üzere, yaratılışın kader kodlaması üç parametreye endekslidir.

1- Olgu ( Yaratılmak suretiyle varlık aşamasına gelen her şey )
2- Algı ( Bir olgunun idrakli varlık tarafından farkedilmesi ve anlamlandırılması durumu )
3- Duygu ( Algının bir varlıkta yarattığı düşünsel ve ruhsal tesir )

Tekamül kısaca, sabit bir "olgu" karşısında varlıkta zamanla oluşan "algı" değişimi süreci olarak tanımlanabilir. Bir cümle ile örnek verilecek olursa ;

"Bahar gelince çiçekler açar." .... bu cümle dogmatik bir olgudur ve primitif algı seviyesi için sorgulanabilir bir durumu yoktur. Tekamül sürecindeki varlık ise dogma safhasını geçer ve aşamalı olarak aşağıdaki soruları sormak suretiyle tekamül yolunda ilerler.

Bahar neden var?
Neden sürekli bahar değil?
Çiçek neden baharda açar?
Çiçek ile bahar ilintisi doğada başka hangi olgularda var?
Çiçeğin açması ne gibi bir mesaj içerir?
........

Varlık her yeni sorusunda, yukarıdaki örnek cümleden farklı farklı algılar edinmeye ve dolayısıyla farklı farklı duygulara girmeye başlar. Varlığın, duygusal durumuna bağlı olarak yaydığı frekans ( titreşim ) o varlığın idrak frekansı yani tekamül frekansını oluşturur. Her varlığın tekamül frekansının kodu niteliğinde olan enerji çeperine de o varlığın "Aura"sı denmektedir. ( "Aura" konusu evvelce incelenmişti. )

2012 yılında vuku bulan ve dev kuantum sıçraması niteliğinde olan kozmik hizalanma ( Güneş Sisteminin, ait olduğu Samanyolu galaksisinin ekseni ile hizalanması ) insanların ruhi ve idraki yönden kademe atlayabilmelerine yardımcı olan bir fenomendi.

Bu çerçevede, çok katmanlı olan Kur'an da, ayetleri her okunduğunda farklı farklı algılar ve duygular yaratan sınav niteliğinde bir tekamül vesilesidir. Ayetlerin ve kelimelerin zahiri ve batıni anlamlarını ayırt edebilmek başlı başına bir tekamül göstergesidir. Ve bu nedenle Kur'an'da "müteşabih" ayetler ve kelimeler bulunmakta yani sembolizm bulunmaktadır.








Hasat zamanı

Spritüel kaynaklarda "Hasat" adı verilen kavram, kaba madde alemi dünyadaki 70,000 yıllık reenkarnasyon döngüsü sonunda, kaba madde frekansında ( boyut ) beklenen tekamül seviyesine erişen varlıkların bir üst süpril frekansa ( plan, alem, boyut ) geçişlerini, geçirilişlerini ifade eder.

Spiritüel celseler esnasında alınan tebliğlerden derlenmiş olan ve ilk bölümü 2011 yılında basılmış olan "Ra Bilgileri" isimli kitapta "Hasat" konusunda aşağıdaki ifadeler yer almaktadır.

"RA: Bir büyük devre yaklaşık 25.000 yıl sürer. Bu karakterde üç devre vardır. Tekâmül etmiş olanlar her devrenin sonunda HASAT EDİLEBİLİRLER. Bu da sizin ölçülerinizle 75-76,000 yıl eder. Devre sonunda bütün varlıklar -tekâmül etsinler etmesinler- HASAT EDİLİRLER; çünkü bu zaman esnasında gezegenin kendisi bu boyutun yararlı kısmını katetmiş ve bu yoğunluk derecesindeki daha düşük titreşim düzeyleri için kullanılabilirliğini yitirmeye başlamış olur."

Hud suresinin 11/100 kodlu ayetinde "Hasat" kavramı bildirilmiştir.

11/100 - Zalike min enbail kura nekussuhu aleyke minha kaimün ve HASIYD

( Bu sana anlattığımız şehirlerin haberlerindendir. Onlardan kaim olan da var HASAT EDİLENİ de var. )

"Hasat" kavramının, farklı boyuta geçiş ve geçiş portalı kavramıyla olan ilintisi kapsamında, ayetin kodu olan 11/100 ile uyumu dikkat çekmektedir. Zira 11 ve 111 sayıları farklı boyuta geçiş portalının nümerolojik sembolüdür.

Not: Kur'an'da "Hasıyd" ( Hasat edilen ) kelimesi, olumsuz anlamda da kullanılmaktadır. Bir başka deyişle, tekamül edemeyip üst boyuta geçme liyakatine erişemeyen varlıklar için de kullanılmıştır. Örneğin 11/100 kodlu ayetteki "Hasıyd" ( Hasat edilen ) kelimesi her iki yönde de ( Olumlu ve Olumsuz ) anlam içermekte gibidir. 




Monday, March 16, 2020

Tanrı - İlah - Rab

Sıkça kullanılan "Tanrı", "İlah" ve "Rab" kavramlarının anlamları incelendiğinde "Allah" kelimesinden farklı oldukları görülmektedir.

"Tanrı" kelimesi kökünde, "Tanımak" fiilinin de kökünde bulunan "Tan" ( Bilmek, Aşina Olmak ) kelimesini barındırır. Bu bağlamda "Tanrı" ( Tan + -rı ) kelimesi "Bilme, Bilinen, Tanıma, Tanınan" gibi anlamları içermektedir. Aynı şekilde "Sanrı" kelimesi de "San" ( Zannetmek ) kökünden ve "-rı" ekinden oluşur.

"İlah" kelimesi "İla" ( -e doğru ) ve "H" ( O ) kelimelerinden oluşmakta olup, "Ona doğru" anlamını içerir.

"Rab" kelimesi ise "Öğretmen" anlamına gelmekte olup, İbranice'de din alimlerine ve muallimlerine "Rab / Rabbi" denmektedir.

Görüleceği üzere her üç kelime de belirli, özel bir kavramı işaret etmemekte, genel bir kavram niteliği arzetmektedir.

"Allah" kelimesi ise "El" ve "İlah" kelimelerinden oluşan ve baştaki "El" ön ekiyle belirli ve tanımlı tek bir "İlahı" işaret etmekte yani "Allah"'ı ifade etmekte ve diğer kavramlardan ayrıştırmaktadır.

"Tanrı" kelimesi Tevrat'ta "İlah" anlamında kullanılmakta ve belirtili isim tamlaması kullanımıyla "İsrail'in Tanrısı" gibi bir ifade oluşmakta, yani birçok tanrı varmış da İsrail'in tanrısı ayrıymış gibi bir algı ortaya çıkmaktadır.

12 2 Krallar 9-6 Yehu kalkıp eve girdi. Uşak yağı Yehu'nun başına döküp ona şöyle dedi: "İSRAİL'İN TANRISI RAB diyor ki, 'Seni HALKIM İSRAİL'İN kralı olarak meshettim. 

 9 1 Samuel 25- 32 Davut, "Bugün seni karşıma çıkaran İSRAİL'İN TANRISI RAB'BE ÖVGÜLER OLSUN!" diye karşılık verdi, 

Kur'an'da ise "Allah" kelimesiyle tek ve bir olan ilah yani "Alemlerin Rab'bi Allah", yaratılmış olan herşeyin tek Rab'bi Allah ifade edilmektedir. ( Tevrat'ta ise "İsrail'in Tanrısı Rab" ifadesi yer almaktadır. )

Kur'an 1/2 El hamdü lillahi RABBİL ALEMİN ( Övgü ALEMLERİN RAB'Bİ ALLAH içindir. )

Tevrat'ta ifade edildiği gibi "ulusa özel Tanrı" gibi bir kavram ancak pagan ve rahmani olmayan bir anlayışın ürünü olabilir. Bu yanılgılı yaklaşıma Kur'an'ın Mü'minun suresinin 91. ayetinde değinilmiştir.

23/91 - Mettehazellahü min veledin ve ma kane mea hu min ilahin izen le zehebe küllü ilahün bima haleka ve leala ba'duhüm ala ba'd sübhanellahi an ma yasıfun
( Allah çocuk edinmemiştir. O’nunla birlikte ilah yoktur. Aksi halde her ilahın o yarattıklarından grubu olurdu. Bazıları bazılarına üstün gelirdi. Allah o vasfettiklerinden yücedir. ) )

Öte yandan Tevrat'ta, "Tanrı"'ya atfedilen kaba madde ilintili nefsani niteliklerin de yer alması oldukça düşündürücüdür.

"Kıskanç Tanrı"

2-Exodus-20-5 Putların önünde eğilmeyecek, onlara tapmayacaksın. Çünkü ben, Tanrın RAB, kıskanç bir Tanrı'yım. Benden nefret edenin babasının işlediği suçun hesabını çocuklarından, üçüncü, dördüncü kuşaklardan sorarım.

"Pİşman olan Tanrı"

1-Genesis-6-5 RAB baktı, yeryüzünde insanın yaptığı kötülük çok, aklı fikri hep kötülükte.
1-Genesis-6-6 İnsanı yarattığına pişman oldu. Yüreği sızladı.

"Yakub'a ( İsrail ) güreşte* yenilen Tanrı" ( * "Güreş" ifadesi batıni anlamda fiziksel değil de düşünsel bir kavramı ifade ediyor olsa dahi oldukça pagan bir ifade ortaya çıkmaktadır. )

1-Genesis-32-27 Adam, "Adın ne?" diye sordu. "Yakup."
1-Genesis-32-28 Adam, "Artık sana Yakup değil, İsrail denecek" dedi, "Çünkü Tanrı'yla, insanlarla güreşip yendin."

"Suretine, benzeyişine göre insan yapan Tanrı"

1-Genesis-1-26 Ve Tanrı "Suretimizde, benzeyişimize göre insan yapalım; ve denizin balıklarına, ve göklerin kuşlarına, ve sığırlara, ve bütün yere, ve yer üzerinde sürünen her şeye hâkim olsun." dedi.

Yaratıcı'nın, yaratılıştaki hiçbir olguyla, kavramla "özdeşleştirilmesi, benzerliğinin ifade edilmesi" mümkün değildir. Yaratıcı ancak varlığının yansıması ve delili olan olan yaratıştaki unsurlar ile algılanabilir, sezilebilir.







Saturday, March 14, 2020

Tuba ve Tıb

"Tuba" kelimesi "Tıb" ( İyi, Hoş, Güzel ) kökünden gelmekte ve "İyilik, Hoşluk, Güzellik" anlamını içermektedir.

"İyileştirme, İyileştirme hali / yeri" anlamında ki "Tıbbiye" kelimesi ve "İyileştiren, Hoş Kılan" anlamındaki "Tabib" kelimesi de "Tıb" kökünden gelmektedir. 

Ra'd suresinin 11 kelimeden oluşan 29. ( 2+9 = 11 ) ayetinde, "Tuba" ( Hoşluk ) kelimesi kullanılmak suretiyle inananların ve iyilik yapanların "İyi ve Hoş" olacakları bildirilmekte ve yine 11 sayısına dikkat çekilmektedir. Zira iyileşme hali, mevcut halden yeni bir hale geçiş anlamına gelmekte olup, 11 sayısı da farklı boyuta, hale geçişin, geçiş portalının sembolüdür.

13/"29" - Ellezine (1) amenu (2) ve (3) amilu (4) es (5) salihati (6) TUBA (7) lehüm (8) ve (9) husnü (10) meab (11)

( O inananlar ve iyilikler yapanlar. Onlara hoşluk, iyilik ve güzel dönülecek yer vardır. )

Ayrıca Zümer suresinin 73. ayetindeki "TIBtüm" ( Hoşsunuz, İyisiniz ) ifadesi, kaba madde aleminden yarı süptil alem olan cennete geçiş liyakatine erişmiş olanların kaba madde alemi olan dünyanın kötülüklerinden kurtulmuş, "iyileşmiş ve hoş olmuş hallerini" nitelemek için kullanılmıştır.

39/73 - Vesıkallezınettekav rabbehüm ilel cenneti zümera hatta iza cauha ve fütihat ebvabüha ve kale lehüm hazenetüha selamün aleyküm TIBtüm fedhuluha halidın

( Ve o Rab’lerinden sakınanlar, bölükler halinde cennete sevkedilirler. Nihayet oraya vardıklarında kapıları açılır. Onun toplayıcı bekçileri onlara "Selam üzerinize. HOŞSUNUZ / İYİSİNİZ. Haydi ebediler olarak oraya girin." derler.

Tıbbın sembolü olan birbirlerine sarılmış "İki Yılan" figürü de okült açıdan çift sarmallı DNA'yı ve iyileşerek farklı hale geçmeyi sembolize etmektedir. ( İki Yılan, 11 sayısını da çağrıştırmaktadır. ) Ayrıca bu figür, Adem'in ve eşinin yaklaştıkları yasak "Ağacın"  yani cinlerin soyağacının sembolüdür. İlk insan Adem ve eşi cinlerle "CİNsel" ilişkiye girmek suretiyle insan soyunun saflığını bozmuşlar, hibrid bir neslin oluşmuna sebebiyet vermişler ve bu nedenle cennetten çıkarılmışlardır. İnsanın beyninde nefsaniyet jeneratörü olarak işlev gören Reptilian Complex organının bulunmasının sebebi de budur. ( "GENetics", "GENesis", "GEN" kelimelerinin kökünde "Cin "kelimesi bulunmaktadır. "Görünmeyen, Örtülü olan" anlamına gelen "Cin" kelimesi "Cennet", "Cenin" kelimelerin kökünde de bulunmaktadır. )


Bugünün ( 14 Mart ) "Tıb Bayramı" olması vesilesiyle tüm tabiblere selamlarımızı sunarız.

Wednesday, March 11, 2020

Menorah = Minare ; Kundalini = Kandil

Okült ezoterik bir sembol olup aynı zamanda İsrail Devleti'nin de amblemi olan "Yedi Kollu Şamdan"'ın ismi olan "Menorah" kelimesi esas itibarıyla Arapça'daki "Menare / Minare" kelimesidir. Menorah esas itibarıyla yedi ruhsal frekans seviyesini, yedi tekamül seviyesini, yedi göksel katmanı ve Hz. Musa’nın gördüğü çalıdaki ateşi sembolize etmektedir.


Menorah = Minare / Menare* = Alamet, İşaret, KANDİL, ATEŞLİK

* Me+Nare ( -lik + Ateş )

"Kandil" kelimesi ise İngilizce'de "Candle", Fransızca'da "Chandelle" olarak telafuz edilen ve "Ucunda ateş olan silindir blok, Mum, Işık Kaynağı" anlamına gelen kelimedir. İslami kültürde, ruhsal enerji frekansı yükselmesi, aydınlanma ve açılım sağladığına inanılan zaman dilimleri de “Kandil” olarak anılagelmiştir.

Hinduizm'de, insandaki 7 çakra* vasıtasıyla açığa çıkan ilahi kozmik enerjinin ismi olan "KUNDALİNİ" kelimesi de "Kandil" kelimesiyle aynı kökten yani KNDL kökünden gelmektedir. Kundalini kelimesi "Spiral, Helezon, Kıvrılarak Yükselen" anlamlarına gelmekte ve Kök Çakra'dan başlayıp, Tepe ( Taç ) Çakra'ya kadar yükselen ilahi kozmik enerjiyi tanımlamaktadır. Dolayısıyla bu kelimenin de özünde "Kandil" kelimesiyle aynı anlam bulunmaktadır. Zira özünde bir enerji kaynağı olan mum alevinin hareketi de kıvrılarak yükselen bir paterne sahiptir.

* Çakralar ; Kök ( Kuruk Sokumu ), Sakral ( Karın ), Kalp, Boğaz, Alın ( Üçüncü Göz ), Taç

Dolayısıyla "Menorah" ismindeki Yedi Kollu Şamdan'daki her mumluk bir enerji çıkış noktasını yani bir çakrayı sembolize etmektedir.

Uzun ve ucu sivri formda olan "Minarelerin" şekillerinin mum alevine benzemesi de yerden göğe yükselen veya gökten alınan enerjinin ( anten misali ) sembolizasyonu niteliğindedir. Aynı şekilde yerkürenin belirli enerji noktalarına yerleştirilmiş olan "Dikilitaşlar" / "Obeliskler" de aynı işlevi görmektedirler.

"Kundalini" enerjisi, kıvrılarak yükselen yılan ile de sembolize edilmektedir. Aşağıdaki Kundalini sembolünde, Kundalini enerjisinin 7 çakra vasıtasıyla yükseltilmesi ve Tepe Çakra vasıtasıyla da üst boyuta geçiş tasvir edilmiştir. ( Kur'an'da yer alan "Yedi gök" kavramı farklı tekamül seviyelerini ve enerji katmanlarını tanımlamaktadır. )





Tuesday, March 10, 2020

Coronavirüs ve 1 nümerolojisi

Coronavirus kontaminasyonu ilk olarak "1" Aralık 2019 tarihinde Çin'in Hubei bölgesinin başkenti olan Vuhan'da başlamıştır. Coronavirus'ün kodu 2019 yılına referans verilecek şekilde COVID 19 olarak belirlenmiştir.

Coronavirus ile ilgili 19 sayısı ve buna bağlı 10 yani "1" ( 1+0 = 1 ) nümerolojisi dikkat çekmektedir. Coronavirus'ün ilk görüldüğü tarihte Aralık ayının 1. günüdür. 

Dean Koontz'un, Çin'in Wuhan kentinde bir laboratuarda sentetik virüs üretilmesinden bahsedilen The Eyes of Darkness kitabı 1981 yılında basılmıştır. 1+9+8+1 = 19 ... 1+9 = 10 ... "1"


Sylvia Browne'nin, "In around 2020 a severe pneumonia-like illness will spread throughout the globe." cümlesini içeren End of Days isimli kitabının basım yılı da 2008'dir. 2+0+0+8 = "10"



"Coronavirus" isimli karakterin yer aldığı Asterix and the Chariot Race isimli kitap 19.10.2017 tarihinde basılmıştır.

19 ... 1+9 = 10
10 .............  10
2+0+1+7 =  10



Oto üreticisi Toyota şirketinin ilk "Corona" modeli 1957 yılında üretilmiş olup, ürün kodu "T10"'dur. 


"Tesadüf" kelimesi köken olarak "Sadaf" ( Birleştirme ) kelimesinden gelmektedir. Yani "Rastgele" anlamı içermemektedir. ( Yaratılışta zaten rastgele konsepti yoktur. ) Nümerolojik senkronizasyonların da aslında ilahi nizamın kozmik sistemindeki planlı "Birleştirmeler" olduğu düşünüldüğünde bu "10" daha doğrusu "1" nümerolojisi tezahürüyle insanlara "Birleşin" mesajı veriliyor olabilir. ( 1 sayısı Üniteyi ve Kolektif Bilinci sembolize etmektedir. ) Zira, küresel şeytan çetesi insanları tam kontrol altına alabilmek amacıyla ve bir tuzak olarak Coronavirus salgınını başlatmış olsa da Kur'an'da da zikredildiği üzere kendi hazırladıkları tuzağa düşecekler ve yokolacaklardır. Zira tuzak kurduklarını sanarlarken, insanlığın frekansını yükselterek birleşebilmesi, ünite bilincini idrak edebilmesi ve kolektif bilinci tesis edebilmesi için mükemmel bir ortam ve vesile sağlamışlardır.

35/43 - İstikbaran fil erdı ve mekras seyyi' ve la yehıykul mekrus seyyiü illa bi ehlih fe hel yenzurune illa sünnetel evvelın fe len tecide li sünnetillahi tebdıla ve len tecide li sünnetillahi tahvıla
( Yerde kibirlenme ve kötülük tuzağıdır. Kötülük tuzağı sahibinin haricindekinin başına geçmez. Ancak evvelkilerin adetlerini mi gözetiyorlar? Allah' ın adetinde değişim bulamazsın. Allah' ın adetinde dönüşüm, başkalaşım bulamazsın. )

Küresel çetenin toplum kontrolü için kurguladıkları komploların özeti ve uygulama yol haritası niteliğinde olan 1902 yılı basımı Siyon Liderlerinin Protokolleri isimli kitapta "Hastalık aşılama" kavramı da aşağıdaki gibi yer almaktadır. Sentetik virüs salgını problemi başlatıp, ardından da "aşısı bulundu" deyip probleme çözüm bulmuş algısı yaratarak insanlığı aşılama sürecine sokmak küresel çetenin kadim yöntemlerindendir. Söz konusu aşılar insanın bağışıklık sistemini zayıflatmakta ve dış etmenlere karşı daha savunmasız hale getirmektedir. Ayrıca bu aşılar vasıtasıyla insan vücuduna nanobot / nanochip  implntasyonu da mümkün olabilmektedir. 

"Fakat siz mükemmelen ve çok iyi bilirsiniz ki bütün milletler tarafından böyle isteklerin ifade edilmesi imkânını hasıl etmek için; her memlekette halkın hükümetleri ile münasebetlerinde tamamen beseriyeti tüketecek derecede çekismeler, kin, mücadele, hased ile ve hattâ iskence kullanarak, siddetli açlık ile, hastalık asılayarak ve yokluk ile karısıklıklar meydana getirmek zaruridir. Söyle ki Yahudi Olmayanlar paraca ve her konuda bizim tam hâkimiyetimiz içinde sıgınak bulmaktan baska kendilerine açık bir yol olmadıgını görsünler." ( Siyon liderlerinin Protokolleri 1902 )

"Corona" kelimesinin "Karn" ( Nesil, Soy ), "Kuruni" ( Nesiller, Soylar ) kelimesiyle olan kök anlamdaşlığı da düşünüldüğünde "insan soyuna" iletilen "Birlik" mesajı hususu daha da belirginleşmektedir. Corona ve Kuruni kelimeleri arasındaki kök analizi için;

Bkz.


Kur'an'da ilk "Karn" kelimesi, 6/6 kodlu ayetin "10." kelimesi olarak geçmektedir.

6/6 - E (1) lem (2) yerav (3) kem (4) ehlekna (5) min (6) kabli (7) him (8) min (9) KARNİN (10) mekkennahüm fil erdı ma lem nümekkin leküm ve erselnes semae aleyhim midrara ve cealnel enhara tecrı min tahtihim fe ehleknahüm bi zünubihim ve enşe'na min ba'dihim karnen aharın

( Onlardan önce, nice NESİLDEN helak ettiğimizi görmediler mi? Size vermediğimiz imkanları yerde onlara verdik. Göğü onların üzerine yağmur olarak gönderdik. Altlarından akan nehirler oluşturduk. Fakat onları günahlarından dolayı helak ettik. Onlardan sonra diğer nesili inşa ettik. )

"Karn" kelimesinin çoğul hali olan ve "Kuruni" kelimesi ise ilk kez "10." sure olan Yunus suresinde geçmektedir.

10/13 - Ve lekad ehleknel KURUNE min kabliküm lemma zalemu ve caethüm rusülühüm bil beyyinati ve ma kanu li yü'minu kezalike neczil kavmel mücrimın

( Ve sizden önceki NESİLLERİ, resulleri onlara açık deliller ile geldiğinde zulmetmelerinden ve inanmamalarından dolayı helak ettik. Suçlular kavmini işte böyle karşılıklandırırız. )

Coronavirus'un, Kur'an'da geçen "Dabbetül Ard" ( Yerdeki Debelenen varlık ) olması ihtimali mevcuttur.

Zira "Dabbe" kelimesinin Kur'an'da spesifik bir debelenen varlığa işaret ettiği ve insanların genel durumu ile ilintilendirildiği tek ayet Neml suresinin 82. ayetidir.

27/82 - Ve (1) iza (2) vekaa (3) el (4) kavlü (5) aley (6) him (7) ahracna (8) lehüm (9) DABBETEN (10) minel erdı tükellimühüm ennen nase kanu bi ayatina la yukınun

( Ve söz onlar üzerine vaki olduğunda, onlara yerden DABBE çıkarırız da onlara "Kesinlikle insanların ayetlerimize kani olmayanlar olduklarını" kelam edip söyler. ) 

Ayet kodunun nümerolojik değeri "19" sayısını vermektedir. 27/82 ... "19" ... ( 1+9 = 10 ) 

19 sayısı, COVID19 ve 2019 yılı ile uyum arzetmektedir

Ayetteki "Dabbe" kelimesinin 10. kelime olması ve ayet numarasının da 82 ( 8+2 = 10 ) olması da 10 nümerolojisi ile uyumludur.