8 Kasım 2018 Perşembe

Ticaret ve Zenginlik ... Makbul mü? Mekruh mu?

"Ticaret" kelimesi "Cari" ( Akan ) kökünden gelmekte olup, iki veya daha çok kişi arasında karşılıklı olarak para ve zinet gibi belirli değerler sunmak koşuluyla gerçekleşen mal ve hizmet akışını tanımlamaktadır. Henüz ilmi açıdan belirli bir seviyeye erişememiş ve İblis'in tesiri altında kibir duygusuna kapılmış olan insanlar yaşamlarındaki temel amacın ticaret yoluyla olabildiğince para kazanmak, zengin olmak ve bu yolla diğer insanlara göre malda ve mevkide üstünlük sağlamak olduğuna inanmaktadırlar. Hatta çocuklarını, onlara doğru yolu gösterdiklerine inanarak, "Hayatta ezilmek istemiyorsan ezeceksin.", "Büyük balık küçük balığı yer.", "Güçlü olan kazanır." gibi satanik telkinlerle yönlendirmeye çalışmaktadırlar. Bir başka yanıltıcı söylemleri ise Haberci Muhammed'in de ticaret ile uğraştığı, dolayısıyla ticaretin Allah'ın emri ve kutsal olduğu yönündedir.

Allahü Teala, kitaplarında "Ticaret", "Zenginlik" ve "Para" kavramlarını çarpıcı örneklerle beyan etmiş, bu kavramların insanları ateşe ve helaka sürükleyeceğini defaatle bildirmiştir. Zira, Allah'ın tüm insanlara eşit olarak * bahşetmiş olduğu nimetlerin bir kısım insan tarafından gasp edilmesi ve diğer insanlara "para" karşılığında veya "kölelik" karşılığında kısıtlı olarak verilmesi yani “satılması” kitaba, yaratılışa, yaratılışın özüne aykırı tamamen şeytani bir uygulamadır.

İnsanlar, birbirlerine karşılıksız fayda sağlamak yerine "faydayı satmak" kavramını zihinlerinden çıkarmadıkları ve her gün marketteki kasadan "düt" diye geçirilen mal gibi şirketlerin kapısından geçtikleri müddetçe şeytanın bu aldatma düzeni daim olacaktır. Zaten kapitalist emperyalist küresel şeytanlar çalışanları "Human Resource" ( İnsan Kaynağı ), "Asset" ( Varlık / Mal ) gibi kelimelerle tanımlamaktadırlar. Bordrolarda "İşverene maliyetiniz .... TL." yazmaktadır. Yani çalışana "Sen malsın." denmektedir. )

Her bireyin bir diğerinin faydasına olacak farklı ürünleri, hizmetleri temin etmek için ve zaten birbiri için çalıştığı bir ortamda tekrar birbirlerine dönüp ""Para vermezsen vermem." demeleri çok ilginç bir hipnoz durumu gibi tezahür etmektedir. Zira şeytani bir kavram olan maddi "zenginlik" kavramının tezahürüne de bu durum sebep olmaktadır. Misalen bir kişinin, insanlığa büyük fayda sağlayacak bir ürün geliştirmesi durumunda, insanların o ürünü talep edecekleri aşikardır. Dolayısıyla ürünü geliştiren kişinin söz konusu ürünü diğer insanlara "satma" koşulu haricinde vermemesi onun zenginleşmesi, buna karşılık olarak da diğer insanların fakirleşmesi anlamına gelecektir. 

Bu noktada "Para" kavramının da anlamsızlığı ortaya çıkmaktadır. Zira, ekonomide "Para", emeği simgeleyen, çalışmanın ispatı olan yani bir ürünü veya hizmeti elde etme hakkını ispat eden bir "belge" olarak tanımlanmaktadır. Bu durumda ürün almak için her para getirenin, hırsızlık yapmadan emek vermiş ve çalışmış olduğu gibi bir sonuç ortaya çıkmaktadır ki bu çıkarımın ne kadar yanlış olduğu aşikardır! Bir başka deyişle "Para" herhangi bir ispat veya sistem koruma aracı değildir. Para bir hipnoz aracıdır. Dolayısıyla yukarıda bahsedildiği üzere paranın olmadığı bir sistem mümkündür. Hırsızlığın, gaspın, zulmün, zorbalığın olmadığı bir sistem ise, insanların, menfaat için bu negatif eğilimlere zaten gerek olmadığını, karşılıklı özveriyle paylaşımın herkes için bolluk aracı olduğunu idrak edebilmeleriyle mümkündür.

Ticaret adı altındaki mevcut gasp ve sömürü sistemi, şeytanın negatif tesirleri nedeniyle, tarih boyunca öylesine içselleştirilmiş, öylesine kalıplaştırılmış durumdadır ki bunun dışındaki bir sistem ütopik, hayal ürünü ve saçma olarak nitelendirilmektedir. Ancak döngü sonuna gelinen bu dönemde yükselen idrak seviyesi ve tesis edilen kolektif bilinç yeni döngünün başlamasına vesile olacaktır.

Allah’ın, nimetlerini insanlara nasıl sunduğu Bakara suresinin 2/22 kodlu ayetinde şöyle ifade edilmektedir.

2/22 - Ellezi ceale lekümül erda firaşen ves semae binaa ve enzele mines semai maen fe ahrece bihı mines semerati rizkan leküm fe la tec'alu lillahi endaden ve entüm ta'lemun

( O size yeri döşek ve göğü bina yaptı. Gökten su indirdi de onunla size faydalısından meyveler, ürünler rızıklar çıkardı. O halde bile bile Allah için eşler oluşturmayın. )

Aşağıdaki 3 ayette ise satanist müşriklerin Allah'ın nimetlerini gasp etmelerinden, nimetleri ticaret ve köleleştirme aracı yapmalarından bahsedilmektedir.

* 41/10 - Ve ceale fıha ravasiye min fevkıha ve barake fıha ve kaddera fıha akvateha fı erbeati eyyam SEVAEN lis sailın

( Ve "Orada, onun üstünde dağlar oluşturdu. Orada bereket verdi. Orada, gıdaları azıkları, araştıranlar için dört günde EŞİT OLARAK düzenleyerek ölçülendirdi." )

* 16/71 - Vallahü faddale ba'daküm ala ba'dın fir rızk fe mellezine füddılu bi raddı rizkıhim ala ma meleket eymanühüm fe hüm fıhi SEVA' e fe bi nı'metillahi yechadun

( Ve Allah, rızıklarda bazınızı bazınıza üstün kıldı. Ancak o üstün olanlar rızıklarını o ellerinin malik olduklarına vermezler ki onda EŞİT olsunlar. Yani Allah' ın nimeti ile cihad mı ediyorlar? )

* 43/32 - E hüm YAKSİMUNE rahmete rabbik nahnü KASEMNA beynehüm meıyşetehüm fil hayatid dünya ve rafa'na ba'dahüm fevka ba'dın deracatin li yettehıze ba'duhüm ba'dan suhriyya ve RAHMETÜ RABBİKE HAYRUN MİN MA YECMEUN

( Rab’binin rahmetini onlar mı BÖLÜŞTÜRÜYORLAR? Dünya hayatında, onların aralarında geçimliklerini BİZ BÖLÜŞTÜRDÜK. Bazılarının bazılarını buyruk vermek üzere edinmeleri için bazılarını bazılarının üstüne derecelerle yükselttik. RAB’BİNİN RAHMETİ, O TOPLAYIP BİRİKTİRDİKLERİNDEN DAHA HAYIRLIDIR. )

2/16 - Ülaikellezineşteravüd dalalete bil hüda fe ma rabihat ticaratühüm ve ma kanu muhtedın

( İşte onlar yönlendirme karşılığında sapıklığı satın aldılar da ticaretleri fayda sağlamadı. Yönlendirilenlerden de değillerdi. )

Ayette "ticaretin" ilk gerçekleşme aşamasında zaten fayda sağlamadığı aksine sapıklığa sürüklemek suretiyle büyük bir zarara yol açtığı bildirilmektedir. Zira Adem, İblis'in saptırmasıyla "hidayeti" ( yönlenme ) verip "dalaleti" ( sapıklığı ) almıştır. Bir başka deyişle dalaleti hideyete değişmiştir.

4/29 - Ya eyyühellezine amenu la te'külu emvaleküm beyneküm bil batıli illa en tekune ticaraten an teradın minküm ve la taktülu enfüseküm innellahe kane biküm rahıma

( Ey o inananlar, isteğinizle ticarette olmanızın haricinde, mallarınızı aranızda batıl ile yemeyin. Kendinizi, kendinizden olanları öldürmeyin. Kesinlikle Allah size merhametlidir. )

Ayette, "ticaret" kelimesi yine olumsuz kavramlarla birlikte yer almaktadır. "Malları batıl ile yemek", "İnsanları öldürmek"...

61/10 - Ya eyyühellezine amenu hel edülluküm ala ticaretin tünciküm min azabin elim ( Ey o inananlar, sizi, sizi elim azaptan kurtaracak ticarete yönelteyim mi? )

61/11 - Tu'minune billahi ve resulihi ve tücahidune fi sebilillahi bi emvaliküm ve enfüsiküm zaliküm hayrun leküm in küntüm ta'lemun

( Allah’a ve O’nun resulüne inanırsınız, Allah yolunda mallarınız ve nefislerinizle cihad edersiniz. Eğer bilenlerseniz, bu size daha hayırlıdır. )

35/29 - İnnellezine yetlune kitaballahi ve ekamus salate ve enfeku min ma razaknahüm sirran ve alaniyeten yercune ticaraten len tebur

( Kesinlikle o Allah' ın kitabını okuyanlar, duaya kalkanlar ve o onları rızıklandırdıklarımızdan gizlice ve açıkça harcayanlar kesinlikle batmayan ticareti umarlar. )

Ayetlerde "Azaptan kurtaracak ticaret" ve "Batmayan ticaret" tanımlanmaktadır. Nedir o ticaret? "Allah'a ve resulüne inanç", "İnsanın mallarını ve kendisini feda ederek Allah yolunda mücadele etmesi", "Kitabı okuma", "Duaya kalkma", "Zekat" ... Tüm bu kavramlar iyilik, doğruluk, paylaşım, yardımlaşma gibi temel kavramları ifade etmektedir. Zaten dinin ve inancın özü de gösteriş olarak kalıplaşmış ritüelleri icra etmekten değil bu kavramları hissetmek, hissettirmek, yaşamak ve yaşatmaktan ibarettir. Demek ki ayette tanımlananın dışındaki ticaret yani insanların algılarında mevcut olan ticaret kavramı "azaba" sürüklemektedir.

62/11 - Ve iza reev ticareten ev lehven infaddu ileyha ve terekuke kaima kul ma indallahi hayrun minel lehvi ve minet ticareh vallahu hayrur razıkin

( Ve ticaret veya eğlence gördüklerinde ona gittiler. Seni ayakta bıraktılar. De ki: "O Allah' ın indinde olan, eğlenceden ve ticaretten daha hayırlıdır. Allah rızıklandıranların en hayırlısıdır." )

Ayette, "Ticaret" ile "Lehv" ( Eğlence ) kavramları eşdeğer tutulmaktadır. Yani iki kavram da "boş ve fayda sağlamayan eylem" olarak nitelendirilmektedir.

6/32 - Ve mel hayatüd dünya illa leıbün ve lehv ve led darul ahıratü hayrun lillezıne yettekun e fe la ta'kılun

( Ve dünya hayatı, oyun ve eğlence haricindeki değildir. Ahiret yurdu ise, o sakınanlar için daha hayırlıdır. O halde akıl etmez misiniz? )

3/185 - Küllü nefsin zaikatül mevt ve innema tüveffevne ücuraküm yevmel kıyameh fe men zuhziha anin nari ve üdhılel cennete fe kad faz ve mel hayatüd dünya illa metaul ğurur

( Tüm nefisler ölümü tadacaktır. Ve ayağa kalkış gününde ödülleriniz kesinlikle size vefa edilecektir. Kim ateşten uzaklaştırılıp, cennete sokulursa kurtulmuştur. Dünya hayatı aldatıcı madde / fayda haricindeki değildir. )

Yukarıda yer alan 62/11, 6/32 ve 3/185 kodlu ayetler mantıksal analiz yaklaşımıyla incelendiğinde aşağıdaki sonuç ortaya çıkmaktadır.

Ticaret = Eğlence
Dünya Hayatı = Oyun ve Eğlence
Dünya Hayatı = Aldatıcı Madde / Aldatıcı Fayda

Ticaret = Aldatıcı Madde / Aldatıcı Fayda ( Mantıksal analiz, insanların algıladığı anlamda ticaretin bir aldatmaca olduğunu ortaya koymaktadır. )

9/9 - İşterav bi ayatillahi semenen kalılen fe saddu an sebılih innehüm sae ma kanu ya'melun

( Allah' ın ayetlerini az değere sattılar da Allah yolundan engelleyip döndürdüler. Kesinlikle onların o yapmış oldukları kötüdür. )

Ayette satanist müşriklerin Allah'ın ayetlerini dahi ticaret konusu yaptıkları bildirilmektedir.

Zenginliğin azgınlığa, sapıklığa, zorbalığa, zulme ve Rab'bi inkâra vasıta olduğu Yunus suresinin 88. ayetinde Firavun misali vesilesiyle bildirilmektedir.

10/88 Ve kale musa rabbena inneke ateyte fir'avne ve melehu zineten ve emvalen fil hayatid dunya rabbena li yudillu an sebilik rabbenatmis ala emvalihim veşdud ala kulubihim fe la yu'minu hatta yeravul azabel elim

( Ve Musa, "Rab’bimiz kesinlikle sen Firavun' a ve ileri gelenlerine dünya hayatında süsler, kıymetli eşyalar ve mallar verdin. Rab’bimiz senin yolundan saptırsınlar diye mi? Rab’bimiz, mallarının üzerine silinme, yokluk eyle ve kalplerine şiddet ver de elim azabı görene kadar inanmasınlar." dedi. )

İncil'in aşağıdaki ayetlerinde de "ticaretin" Allah'ın nazarında nasıl bir konumda olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.

40 Matta 21/12 İsa, tapınağın avlusuna girerek oradaki bütün ALICI VE SATICILARI dışarı kovdu. PARA BOZANLARIN masalarını, güvercin satanların sehpalarını devirdi.*

40 Matta 21/13 Onlara şöyle dedi: "'Evime dua evi denecek' diye yazılmıştır. Ama siz onu HAYDUT İNİNE çevirdiniz!" *

* "Sağ yanağınıza tokat atan kimseye öbür yanağınızı da çevirin." diyecek kadar saf olan Mesih İsa, 40 Matta 21/12 kodlu ayette neden bu denli agresif ve sert bir yaklaşım sergilemiştir. Bunun sebebi olması gereken ve makbul addedilen "Para" ve "Ticaret ile para kazanmak" kavramlarının esas itibarıyla mekruh ve günah vesilesi olmalarıdır. Ayrıca ayetlerde tüccarlar, Mesih İsa tarafından "haydut" olarak nitelendirilmektedir.

40 Matta 19-21 İsa ona, "Eğer eksiksiz olmak istiyorsan, git, varını yoğunu sat, parasını yoksullara ver; böylece göklerde hazinen olur. Sonra gel, beni izle" dedi.

47 2 Korintliler 6/10 Kederliyiz ama her zaman seviniyoruz. Yoksuluz ama birçoklarını zengin ediyoruz. HİÇBİR ŞEYİMİZ YOK AMA HER ŞEYE SAHİBİZ.

Mesih İsa "eksiksiz" olmanın "mal" ve "mülk" kavramlarından kurtulmak suretiyle gerçekleşebileceğini bildirmektedir. Ayetlerde Allah'ın insanlara karşılıksız olarak bahşettiği nimetlerin insanlar tarafından elde tutulup, biriktirilmemesi, diğer insanlar ile paylaşılması gerektiği bildirilmektedir.

Tevbe suresinin 9/35 kodlu ayeti de ihtiyaç fazlası olarak "haznedilen / biriktirilen" malların ve bunları biriktirenlerin akıbetini tasvir etmektedir.

9/35 - Yevme yuhma aleyha fı nari cehenneme fe tükva biha cibahühüm ve cünubühüm ve zuhuruhüm haza ma keneztüm li enfüsiküm fe zuku ma küntüm teknizun

( O gün onların üzerlerinde cehennem ateşi kızdırılır da onlarla alınları, yanları ve sırtları dağlanır. İşte bunlar o nefisleriniz için biriktirip haznettikleriniz. Haydi, o haznetmiş olduklarınızı tadın. )

“Zengin olma arzusu, başkasını fakir kılma arzusudur.”

İncil'de yer alan "zenginlik" ile ilgili bildiriler de önem arzetmektedir.

42 Luka 6/24 Ama vay halinize, ey zenginler, Çünkü tesellinizi almış bulunuyorsunuz!
42 Luka 6/25 Vay halinize, şimdi karnı tok olan sizler, Çünkü açlık çekeceksiniz! Vay halinize, ey şimdi gülenler, Çünkü yas tutup ağlayacaksınız!

42 Luka 16/13 "Hiçbir uşak iki efendiye kulluk edemez. Ya birinden nefret edip öbürünü sever, ya da birine bağlanıp öbürünü hor görür. Siz hem Tanrı'ya, hem paraya kulluk edemezsiniz."

59 Yakub 2/6 Ama siz yoksulun onurunu kırdınız. Sizi sömüren zenginler değil mi? Sizi mahkemelere sürükleyen onlar değil mi?
59 Yakub 2/7 Ait olduğunuz Kişi'nin yüce adına küfreden onlar değil mi?

59 Yakub 5/1 Dinleyin şimdi ey zenginler, başınıza gelecek felaketlerden ötürü feryat edip ağlayın.
59 Yakub 5/2 Servetiniz çürümüş, giysinizi güve yemiştir.
59 Yakub 5/3 Altınlarınız, gümüşleriniz pas tutmuştur. Onların pası size karşı tanıklık edecek, etinizi ateş gibi yiyecek. Bu son çağda servetinize servet kattınız.
59 Yakub 5/4 İşte, ekinlerinizi biçen işçilerin haksızca alıkoyduğunuz ücretleri size karşı haykırıyor. Orakçıların feryadı Her Şeye Egemen Rab'bin kulağına erişti.
59 Yakub 5/5 Yeryüzünde zevk ve bolluk içinde yaşadınız. Boğazlanacağınız gün için kendinizi besiye çektiniz.
59 Yakub 5/6 Size karşı koymayan doğru kişiyi yargılayıp öldürdünüz. Sabredin.

40 Matta 19/23 İsa öğrencilerine, "Size doğrusunu söyleyeyim" dedi, "Zengin kişi Göklerin Egemenliği'ne zor girecek.
40 Matta 19/24 Yine şunu söyleyeyim ki, devenin iğne deliğinden geçmesi, zenginin Tanrı Egemenliği'ne girmesinden daha kolaydır."

59 Yakub 1/9 Düşkün olan kardeş kendi yüksekliğiyle,
59 Yakub 1/10 Zengin olansa kendi düşkünlüğüyle övünsün. Çünkü zengin kişi kır çiçeği gibi solup gidecek.

Ayrıca bkz.





















5 Kasım 2018 Pazartesi

Üniter Toplum Hayatı ( Birleşik İnsanlık )

Allahü Teala, ayetlerinde sıklıkla "birlik", "bir olmak", "birleştirmek" kavramlarını vurgulamaktadır. Bunun sebebi gerçek anlamda insanların tek nefisten yaratılmış olmaları ve aslında bir olmalarıdır. Bir başka deyişle, evvelce "Başkası dediğn sensin" başlıklı yazıda irdelendiği üzere, tüm insanlar esas itibarıyla tek bir ruhun yansıması olup, aralarında farklılık değil eşitlik bulunmamaktadır. Öyleki tüm insanlar reenkarnasyon döngüleri vasıtasıyla benzer deneyimleri yaşamakta ve aynı tekamül süreçlerinden geçirilmektedirler. İncil'de Mesih İsa'nın "İnsanoğlu" olarak anılması, Kur'an'da "Ademoğlu" ifadesinin kullanılmasının temelinde bu gerçek yatmaktadır.

6/98 - Ve hüvellezi enşeeküm min NEFSİN VAHİDETN fe müstekarrun ve müstevda kad fassalnel ayati li kavmin yefkahun ( Ve sizi TEK NEFİSTEN inşa eden O'dur. Artık durak yeri ve emanet yeri vardır. Ayetleri, anlayan kavim için ayrıntılandırdık.  )

31/28 - Ma halkuküm ve la ba'süküm illa ke NEFSIN VAHIDEH vahıdeh innellahe semıun basır ( O yaratılmanız ve diriltilmeniz ancak TEK NEFSİNKİ gibidir. Kesinlikle Allah duyandır, görendir. )

Ra'd suresinin aşağıdaki ayetlerinde, bilginin, kitapların, insanların birbirlerinden ayrılmaması, birleştirilmesi gerektiği bildirilmektedir.


13/21 - Vellezine YESILUNE MA EMERALLAHÜ BİHI EN YUSALE ve yahşevne rabbehüm ve yehafune suel hısab ( Ve Allah' ın O BİRLEŞTİRİLMESİNİ EMRETTİĞİNİ BİRLEŞTİRENLER ve Rab’lerinden korkup, ürperenler, ürkenler ve hesabın kötülüğünden korkanlar. )

13/25 - Vellezine yenkudune ahdellahi min ba'di mısakıhı ve YAKTAUNE MA EMERALLAHÜ EN YUSALE ve yüfsidune fil erdı ülaike lehümül la'netü ve lehüm suüd dar ( Ve o sözü sonrasında Allah' ın ahdini bozanlar ve Allah' ın BİRLEŞTİRİLMESİNİ EMRETTİĞİNİ KESİP AYIRANLAR ve yerde bozgun yapanlar, işte onlar, lanet onlaradır ve kötü yurt onlaradır. )

Allahü Teala, yaratıp bahşettiği tüm nimetlerde de tüm insanların eşit olması, aralarında eşit paylaşım olması gerektiğini Nahl ve Fussilet suresinin aşağıdaki ayetlerinde bildirmiştir.  

16/71 - Vallahü faddale ba'daküm ala ba'dın fir rızk fe mellezine füddılu bi raddı rizkıhim ala ma meleket eymanühüm fe hüm fıhi SEVA' e fe bi nı'metillahi yechadun ( Ve Allah, rızıklarda bazınızı bazınıza üstün kıldı. Ancak o üstün olanlar rızıklarını o ellerinin malik olduklarına vermezler ki onda EŞİT olsunlar. Yani Allah' ın nimeti ile cihad mı ediyorlar? )

Ayette kibir sebebiyle üstün olma ihtirasına kapılmış satanist müşriklerin Allah'ın nimetini gasp etmek suretiyle insanları, eşit olarak verilmiş olan bu nimetlerden men etme çabası bildirilmektedir. Oysa ki İncil'de yer alan Mesih İsa'nın şu sözleri olması gerekeni tanımlamaktadır.

40 Matta 23-11 Aranızda en üstün olan, ötekilerin hizmetkârı olsun. 

41/10 - Ve ceale fıha ravasiye min fevkıha ve barake fıha ve kaddera fıha akvateha fı erbeati eyyam SEVAEN lis sailın ( Ve "Orada, onun üstünde dağlar oluşturdu. Orada bereket verdi. Orada, gıdaları azıkları, araştıranlar için dört günde EŞİT OLARAK düzenleyerek ölçülendirdi." )

Birleşik insanlık yaşantısı, İncil'in 44. suresi olan Elçilerin İşleri isimli suresinde tasvir edilmektedir.

44 Elçilerin İşleri 2-44 İmanlıların tümü bir arada bulunuyor, her şeyi ORTAKLAŞA kullanıyorlardı.

44 Elçilerin İşleri 2-45 Mallarını mülklerini satıyor ve bunun parasını herkese ihtiyacına göre DAĞITIYORLARDI.

44 Elçilerin İşleri 1-13 Kente girince kalmakta oldukları eve gidip üst kattaki odaya çıktılar. Petrus, Yuhanna, Yakup, Andreya, Filipus, Tomas, Bartalmay, Matta, Alfay oğlu Yakup, Yurtsever Simun ve Yakup oğlu Yahuda oradaydı.

44 Elçilerin İşleri 1-14 Bunların hepsi, İsa'nın annesi Meryem, diğer kadınlar ve İsa'nın kardeşleriyle TAM BİR BİRLİK İÇİNDE sürekli dua ediyorlardı.

44 Elçilerin İşleri 4-32 İNANANLARIN TOPLULUĞU YÜREKTE VE DÜŞÜNCEDE BİRDİ. Hiç kimse sahip olduğu herhangi bir şey için «bu benimdir» demiyor, her şeylerini ORTAK kabul ediyorlardı.






































Tarık ( Parlak Sabah Yıldızı ) ... Mesih İsa

"Tarık" kelimesi, "Parlayan Sabah Yıldızı" anlamına gelmekte olup, Kur'an'ın 86. suresinin de ismidir. Bu surede 17 ( 1+7 = 8 ) ayet bulunmakta olup, yeni döngü başlangıcının nümerolojik sembolü olan 8 sayısının 17 sayısı ( 1+7 = 8 ) üzerinden tezahürü dikkat çekmektedir. ( "Tarık Yıldızı"nın Şi'ra ( Sirius ) yıldızı olması kuvvetle muhtemeldir. )

Tarık suresinde, Tarık yıldızının tanımının yapıldığı ayetler surenin ilk üç ayetidir. Bu üç ayette toplam "17" kelime bulunmaktadır.

TARIK 86/1 - Ve (1) es (2) semai (3) ve (4) et (5) tarik (6) ( Ve gök ve sabah yıldızı. )
86/2 - Ve (1) ma (2) edra (3) ke (4) ma (5) et (6) tarik (7) ( Ve sabah yıldızının ne olduğunu sana ne bildirir? )
86/3 - En (1) necmü (2) es (3) sakib (4) ( Kesinlikle delip geçen yıldızdır. )

Tarık suresinde Tarık Yıldızına ilişkin tanımlamaları içeren son ayet 86/3 kodlu ayettir. Bu ayetin kodunun nümerolojik değeri de "17" sayısını ( 8+6+3 = 17 ) yani "8" nümerolojik değerini vermektedir.

Surenin 4. ayetinde "Her nefsin bir koruyucusu" olduğundan bahis bulunmaktadır.

86/4 - İn küllü nefsin lemma aleyha hafiz ( O zaman kesinlikle her nefsin üzerinde koruyucu, gözetici vardır. )

İncil'de "Yıldız" ve "Mesih İsa'nın Yıldızı" kavramı ilk kez Matta suresinin 40 2-2 kodlu ayetinde geçmektedir. Ayet kodunun nümerolojik değeri "8" olmaktadır. ( 4+0+2+2 = "8" )

40 Matta 2-2 şöyle dediler: "Yahudiler'in Kralı olarak doğan çocuk nerede? Doğuda O'NUN YILDIZINI gördük ve O'na tapınmaya geldik."

İncil'in Vahiy suresinde ise Mesih İsa "Parlak Sabah Yıldızı" ( Tarık ) olarak tanımlanmaktadır. “Tarık” ( Parlak Sabah Yıldızı ) Sirius’tur. Sirius, 8 yıldızdan oluşan Canis Majoris ( Büyük Köpek ) olarak bilinen takımyıldızın bir üyesidir. “İsa’nın Yıldızı” ifadesinin geçtiği ayetin kodunun nümeroloki değeri de “8” sayısını vermektedir. ( 44+0+2+2 = “8” )

İncil'in Vahiy suresinde ise Mesih İsa "Parlak Sabah Yıldızı" ( Tarık ) olarak tanımlanmaktadır.

66 Vahiy 22-16 "Ben İSA, kiliselerle ilgili bu tanıklığı sizlere iletsin diye meleğimi gönderdim. Davut'un kökü ve soyu Ben'im, PARLAK SABAH YILDIZI BEN'İM."

Ayetin kod numerolojisinin "11" sayısına ( 22-16 ... 2+2+1+6 = 11 ) eşit olması da "Döngü", "Düalite" ve "Farklı boyuta geçiş portalı" mesajı açısından önem arzetmektedir. 

Internet üzerinde 04.11.2018 tarihi itibarıyla yer alan bir haberde, Ayvalık'taki bir Matematik Öğretmeninin, ilginç bir istifa mektubu yazmak suretiyle okul yönetimine istifasını sunduğu yer almaktadır. Öğretmenin mektubunun görseli aşağıda olup, mektupta "11.11.2018 Pazar gecesi, Kur'an'ı Kerim'de Tarık suresinde geçen Tarık Yıldızının (33.33) enlem ve boylamdaki yere düşeceği, Allah'ım tarafından vahiy yoluyla bildirilmiştir." ifadesi yer almaktadır.


Konuya, vakanın doğru olmaması, ilgili şahsın uydurması, bilinçli yanıltma, ilgi çekme vb. gibi hususlar bir yana bırakılmak suretiyle bakıldığında ( ki saçma gözükse de her vakada görenler ve inananlar için mesajlar, ayetler bulunmaktadır. Zira yaratılışta hiçbir vaka lüzumsuz olarak tezahür etmemektedir. ) yukarıda Tarık Yıldızı ve İsa hakkında belirtilen hususlar ile hem semantik, hem nümerik ilintiler göze çarpmaktadır.

- Şahıs tarih olarak 11.11.2018'i vermektedir. Bu tarih tam 11 nümerolojisi içermektedir. ( 2018 sayısının da nümerolojik değeri 11'dir. )

- Şahısın yazmış olduğu mektupta, sondaki imza bölümü hariç tutulduğunda 65 kelime bulunmaktadır. ( 6+5 = 11 )

- Mektup sayfasındaki tüm kelimeler ve sayılar dikkate alındığında toplam 74 ( 74 = 11 ) kelime / sayı olduğu görülmektedir.

- Mektubun başlık bölümü ve imza bölümü hariç tutulduğunda ve metin içindeki nümerik ifadeler yani 11.11.2018 ifadesi ve 33.33 ifadesi "Onbir", "Onbir", "İkibinonsekiz" ve "Otuzüç", "Otuzüç" olarak dikkate alındığında mektup metninin yine 65 kelimeden oluştuğu görülmektedir. 

Allahü Teala, vazifelileri kanalıyla ve özellikle Mesih İsa kanalıyla insanlığa "Döngü sonuna hazırlanın." mesajını iletmekte gibi görünmektedir.








3 Kasım 2018 Cumartesi

Ruh ve Melekler

Allahü Teala'nın yaratışının bileşenleri indindeki "Kelimeler" ve buna bağlı olarak tezahür ettirdiği "Ruh Alemi" ve "Kainat Alemi"'dir. Kur'an'da Mesih İsa'nın "Kelime" ve "RUH" olduğu vurgulanmakta ve son dönemde ( Kıyamet Günü ( Ayağa Kalkış Günü ), Ayrışım Günü, Din Günü ) Ruh ve Meleklerin inecekleri bildirilmektedir. Ayetlerde geçen Ruh, Mesih İsa'yı mı temsil etmektedir?

4/171 - Ya ehlel kitabi la tağlu fı dıniküm ve la tekulu alellahi illel hakk innemel mesıhu IYSEBNÜ MERYEME rasulüllahi ve KELİMETÜH elkaha ila meryeme ve RUHUN minhü fe aminu billahi ve rusülih ve la tekulu selaseh intehu hayran leküm innemellahü ilahün vahid sübhanehu en yekune lehu veled lehu ma fis semavati ve ma fil ard ve kefa billahi vekıla ( Ey kitap sahipleri, dininizde azgınlık etmeyin ve Allah üzerine gerçek haricindekini söylemeyin. Meryem oğlu İSA MESİH, kesinlikle Allah' ın resulü, Meryem'e atmış olduğu KELİMESİ ve O’ndan RUHTUR. O halde, Allah’a ve O’nun resullerine inanın ve üçtür demeyin. Kendi hayrınıza bundan imtina edin, vazgeçin. Kesinlikle ki Allah tek ilahtır. O, çocuk sahibi olmaktan yücedir. Göklerde ne varsa ve yerde ne varsa O’nadır. Vekil olarak Allah kafidir. ) 

78/38 - Yevme yekümur RUHU vel MELAİKETU saffen la yetekellemune illa men ezine lehür rahmanu ve kale savaben ( O gün RUH ve MELEKLER saflar halinde ayakta dururlar. Rahman' ın kendilerine izin verdiği kimseler haricindekiler kelam edemezler, söz söyleyemezler. Ve o da doğruyu söyler. )

97/4 - Tenezzelül MELAİKETÜ ver RUHU fiha bi izni rabbihim min külli emr ( MELEKLER ve RUH, Rab’lerinin izni ile onun içinde * her işten inerler. )

* Kadir Gecesi ( Kur'an'ın indirilmeye başlandığı gecedir. )

70/4 - Ta'rucül MELAİKETÜ ver RUHU  ileyhi fi yevmin kane mikdaruhu hamsine elfe senet ( Melekler ve ruh, miktarı ellibin sene olan bir günde O’na çıkarlar. )

İncil'de, "Melekler ve RUH" ifadesindeki Ruh'un İsa Mesih olduğuna işaret eden ayetler bulunmaktadır. Ayetlerde Kıyamet Gününde ( Ayağa Kalkış Günü ) Mesih İsa'nın melekler ile birlikte geleceği bildirilmektedir.

40 Matta 16-27 İnsanoğlu*, Babası'nın görkemi içinde melekleriyle gelecek ve herkese, yaptığının karşılığını verecektir. 

* Mesih İsa

40 Matta 25-31 "İnsanoğlu kendi görkemi içinde bütün melekleriyle birlikte gelince, görkemli tahtına oturacak.

41 Mark 1-13 İsa çölde kaldığı kırk gün boyunca Şeytan tarafından denendi. Yabanıl hayvanlar arasındaydı, melekler O'na hizmet ediyordu

İncil ayetindeki "Meleklerin Mesih İsa'ya ( İnsanoğlu ) hizmet etmesi" kavramı ile Kur'an'da bahsi geçen "Meleklerin Adem'e ( İnsana ) secde etmesi" fenomeni arasında ilinti bulunmaktadır.

41 Mark 8-38 Bu vefasız ve günahkâr kuşağın ortasında, kim benden ve benim sözlerimden utanırsa, İnsanoğlu da, Babası'nın görkemi içinde kutsal meleklerle birlikte geldiğinde o kişiden utanacaktır."

41 Mark 13-27 İnsanoğlu o zaman meleklerini gönderecek, seçtiklerini yeryüzünün bir ucundan göğün öbür ucuna dek, dünyanın dört bucağından toplayacak.

66 Revelations 22-12 "İşte tez geliyorum! Vereceğim ödüller yanımdadır. Herkese yaptığının karşılığını vereceğim.

66 Revelations 22-16 "Ben İSA, kiliselerle ilgili bu tanıklığı sizlere iletsin diye MELEĞİMİ GÖNDERDİM. Davut'un kökü ve soyu Ben'im, parlak SABAH YILDIZI* BEN'im."

* Sabah Yıldızı'nın Arapça'da karşılığı "Tarık" kelimesi olup, Kur'an'daki 86. surenin ismi de Tarık'tır.

Mesih İsa'nın "melek göndermesi" hususu Kur'an'daki "Melekler ve Ruh" ifadesindeki Ruh'un Mesih İsa olduğunu destekler niteliktedir.

































































































































































































Akıl Tutulması .... Delüzyon Sarhoşluğu

Son dönemlerde toplumda "körü körüne inanıp biat etme", "yanlış olana koşulsuz itibar etme", ve "yalanı algılayamama" sendromu gözlemlenmektedir. "Akıl tutulması" olarak da anılan bu fenomen döngü sonunun ( kıyamet, ayrışım günü, din günü ) en önde gelen alametlerindendir. Genellikle "cehalet" kök sebebine dayandırılan "akıl tutulması" fenomeninin esas sebebi cehalet değildir. Bu fenomenin sebebini sadece cehalete dayamak basit bir yaklaşım olmaktadır. Zira cehalet bilgi yoksunluğudur. Dolayısıyla insan cahil bile olsa Allah'ın bahşettiği akli yetisi, idraki, sezgileri ve vicdan mekanizması vasıtasıyla doğruyu yanlıştan, gerçeği batıldan ayırabilmektedir. Bunun örnekleri de mevcuttur. Öte yandan akıl tutulması fenomeni eğitimli bir çok insanda da tezahür etmektedir. O halde kök sebep cehalet değilse nedir? Kök sebep ilahi sistemden iletilen asli tesirlerdir. Bu tesirler, Ayrışım Günü'nde ( Yevmel Fasl ) insanların "Ashabil Meymenet" ( Sağın Sahipleri ) ve "Ashabil Meşemet" ( Solun Sahipleri ) kategorileri altında yani "Ashabül Cennet" ( Cennetin Sahipleri ) ve "Ashabül Cehıym" ( Cehennemin Sahipleri ) tanımlamalarıyla ayrıştırılmalarına vesile olmaktadır.


Konuya ilişkin Kur'an ve İncil ayetleri aşağıdadır.

22/2 - YEVME teravneha tezhelü küllü mürdıatin an ma erdaat ve tedau küllü zati hamlin hamleha ve teran nase SÜKARA ve MA HÜM Bİ SÜKARA ve lakinne AZABELLAHİ ŞEDİD ( Onu göreceğiniz GÜN, tüm emziren kadınlar o emzirdiklerinden vazgeçerler. Her yük sahibi yükünü düşürüp bırakır. İnsanları SARHOŞ görürsün de onlar SARHOŞ DEĞİLLERDİR. Lakin ALLAH'IN AZABI ŞİDDETLİDİR*. ) 

* Ayette bahsedilen "Sarhoşluk" ve "Allah'ın Azabı" ifadeleri, ilahi sistemden gönderilen ve inkarcıları etkisi altına alarak "akıl tutulmasına" neden olan asli tesirlerin sonucunu yani "idrakini, bilincini yitirmiş gibi davranan insanların" tezahürünü temsil etmektedir.

"Akıl Tutulması" fenomeni İncil'de "Delüzyon" ( Yanıltıcı İnanç ) kelimesiyle ifade edilmiştir. Ayrıca son dönemde ortaya çıkacak ve insanları yanılgıya sürükleyecek bir "adam"dan da bahis bulunmaktadır.

53 2 Selanikliler 2-9 O ADAM her türlü mucizede, YANILTICI BELİRTİLERLE harikalarda 
53 2 Selanikliler 2- 10 ve mahvolanları aldatan her türlü kötülükte sergilenen Şeytan'ın etkinliğiyle gelecek. MAHVOLANLAR, GERÇEĞİ SEVMEYE VE BÖYLECE KURTULMAYA YANAŞMADIKLARINDAN MAHVOLUYORLAR. 
53 2 Selanikliler 2- 11 İşte bu nedenle TANRI YALANA KANMALARI İÇİN ONLARIN ÜZERİNE GÜÇLÜ BİR DELÜZYON ( YANILTICI İNANÇ ) GÖNDERİYOR. 
53 2 Selanikliler 2- 12 Öyle ki, gerçeğe inanmayan ve doğrulukdışılıktan hoşlananların hepsi yargılansın. 















Huruf Setindeki Döngü Nümerolojisi

Kur'an'da en fazla tekrarlanan huruf seti, "Elif Lam Mim" harflerinden oluşan huruf setidir. Bu huruf seti "8" kere tekrarlanmaktadır.


Elif Lam Mim seti anlam olarak Elif + Lam ( İlah ) Mim ( Sonlandırır ) yani "Allah Sonlandırır" anlamına gelmektedir. Bu huruf setinin tekrar adedinin, döngü sonlanması ve yeniden başlaması kavramını ifade eden 8 sayısına eşit olması ilahi bir mesaj niteliğindedir.

Benzer bir durum, Secde suresinin aşağıdaki ayetlerinde, ayet kodu nümerolojisi ve ayet anlam içeriği itibarıyla tezahür etmektedir.

32/11 - Kul yeteveffaküm melekül mevtillezı vükkile biküm sümme ila rabbiküm türceun ( De ki: "Sizi, o size vekil edilen ölüm meleği vefat ettirir. Sonra Rab’binize döndürülürsünüz." )

32/12 - Ve lev tera izil mücrimune nakisu ruusihim ınde rabbihim rabbena ebsarna ve semı'na fercı'na na'mel salihan inna mukınun ( Ve şayet zamanında suçluların Rab’lerinin indinde başlarını eğmelerini görsen. "Rab’bimiz gördük ve duyduk. O halde bizi döndür de iyilik yapalım. Kesinlikle biz kani olanlarız." )

"Vefat" vesilesiyle tecelli eden "döngü sonundan" bahsedilen 32/11 kodlu ayetin kod nümerolojisi "7" olmaktadır. ( 3+2+1+1 = 7 ) "7" sayısı döngü sonunu sembolize eden sayıdır.

Vefat ettirilenlerin yani döngüleri sonlandırılanların "Geri Döndürülme" talebinden bahsedilen 32/12 kodlu ayet "yeni döngü başlangıcı" ( reenkarnasyon ) kavramını ifade etmektedir. Ayetin kod nümerolojisi, yeni döngü başlangıcı ve sonsuz döngü sembolü olan "8" sayısına eşittir. ( 3+2+1+2 = 8 )



Alemlerin Rab'bi

"Rabb" kelimesi "Eğiten, Yetiştiren, Öğreten, Efendi" anlamlarına gelmektedir. Fatiha suresinin 1/2 kodlu ayetinde alemlerin yaratıcısı Allahü Teala'nın alemlerin Rab'bi olduğu bildirilir.

1/2 - El hamdu lillahi RABBil alemin ( Övgü alemlerin RAB’bi Allah içindir. )

Rabb kelimesinin bir "insan" için sıfat olarak kullanımı ise Yusuf suresinin 12/41 kodlu ayetinde geçmektedir. 

12/41 - Ya sahıbeyis sicni emma ehadüküma fe yeskıy RABBehu hamra ve emmel aharu fe yuslebü fe te'külüt tayru min ra'sih kudıyel emrullezı fıhi testeftiyan ( “Ey benim zindan arkadaşlarım. Sizden biri EFENDİSİne yine şarap dökecek. Ama diğeri asılacak da kuşlar başından yiyecekler. İşte hakkında fetva bildiri istediğiniz iş böylece yerine getirildi." )

Al'i İmran suresinin 3/64 kodlu ayetinde "insanların, içlerinden bazılarını kendilerine Rab edinmemeleri" gerektiği vurgulanmaktadır.

3/64 - Kul ya ehlel kitabi tealev ila kelimetin sevain beynena ve beyneküm en la na'büde illellahe ve la nüşrike bihı şey'en ve la yettehıze ba'duna ba'dan ERBABEN min dunillah fe in tevellev fe kul üşhedu bi enna müslimun ( De ki: "Ey kitap sahipleri, bizim ve sizin aranızda aynı, eşit olan kelimeye geliniz. Ancak Allah’a kulluk edelim ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayalım. Bazılarımız bazılarını Allah’ tan başka RABLER edinmesin. Eğer yüz çevirirlerse, şahit olarak kesinlikle biz teslim olanlarız deyin." )

Kur'an'da "Rabb" kelimesinin birden çok anlamı ile kullanıldığı görülmektedir. Zira Rab kelimesi Yusuf suresinde insan için sıfat olarak ve çoğul halde Erbab olarak kullanılırken yani Yusuf'un zindan arkadaşlarından birinin "Yetiştiricisi, Efendisi olan insanı" nitelerken, Ali'im İmran suresinde Allahü Teala için "Yetiştirici, Efendi" anlamında sıfat olarak kullanılmaktadır. 

3/80 - Ve la ye'müraküm en tettehızül melaikete ve nebiyyıne ERBABA e ye'müruküm bil küfri ba'de iz entüm müslimun ( Ve size, melekleri ve habercileri RABLER edinmenizi emretmez. Teslim olanlar olmanızdan sonra, size inkarı mı emreder? )

9/31 - İttehazu ahbarahüm ve ruhbanehüm ERBABEN min dunillahi vel mesıhabne meryem ve ma ümiru illa li ya'büdu ilahen vahıda la ilahe illa hu sübhanehu an ma yüşrikun ( Onlar, Allah'tan başka bilginlerini ve rahiplerini ve Meryem oğlu Mesih'i de kendilerine RABLER edindiler. Oysa onlar, tek ilah olan Allah’a kulluk etmeleri haricinde emrolunmamışlardı. O’nun haricinde ilah yoktur. O, onların ortak koştuklarından yücedir. )

3/80 ve 9/31 kodlu ayetlerde ise meleklerin, habercilerin, bilginlerin, ruhbanların ve mesih İsa'nın da  "Rab" olarak edinilmemesi gerektiği öğütlenmektedir. Bu durum açıkça ortaya koymaktadır ki "Allahü Teala" ile eşdeğerde ( haşa ) olması düşünülmek suretiyle hiçbir varlığın "Rab" olarak nitelenmemesi ve edinilmemesi gerektiği temel husustur. O halde Allahü Teala'ya ortak koşmadan, şirke kapılmadan, sadece kutsal vazife çerçevesinde işlevini yerine getirerek insanları eğiten, yetiştiren, onlara yol gösteren, yönlenme konusunda yardım ve yoldaşlık eden varlıkların Rab olarak nitelenebileceği durumu oluşmaktadır. Zira, 12/41 kodlu ayette yer alan Yusuf'un zindan arkadaşlarından birinin tekrar "Rabbine ( Efendisine )" şarap dökmesi" ifadesi bu bağlamda algılanmalıdır. Aynı surede Yusuf, zindan arkadaşlarına "Allah'tan başka Rab olmadığını" da bildirmektedir.

12/39 - Ya sahıbeyis sicni e ERBABÜN müteferrikune hayrun emİLLAHÜL VAHIDÜL KAHHAR ( Ey benim zindan arkadaşlarım. Ayrı ayrı RABLER mi daha hayırlı, yoksa TEK KAHREDİCİ ALLAH MI ? )

Ayetler incelendiğinde "teklik, birlik" nitelemesinin sadece "İlah" kelimesi için tezahür ettiği görülmektedir. Bir başka deyişle, "İlahün Vahid" ( Tek İlah ) tamlamasında ve "La İlahe İlla Hu" ( O'ndan Başka İlah Yoktur ) cümlesinde olduğu gibi "Rabbün Vahid" ( Tek Rab ) gibi bir tamlamama veya "La Rabbe İlla Hu" ( O'ndan Başka Rab Yoktur ) gibi bir cümle hiçbir ayette yer almaktadır.

Tevrat'ın aşağıdaki ayetlerinde ise yaratılışta muhtelif vazifeler ile mükellef kılınmış Rablerin varlığı bildirilmektedir.

5 Yasanın Tekrarı 10-17 Çünkü Tanrınız RAB, tanrıların Tanrısı, RABLERİN RAB'BİDİR. O kimseyi kayırmayan, rüşvet almayan, ulu, güçlü, heybetli Tanrı'dır.

19 Mezmurlar 136-3 Şükredin RABLER RAB'BİNE, Sevgisi sonsuzdur;

2/163 - Ve ilahüküm İLAHÜN VAHİD LA İLAHE İLLA HÜVE er rahmanür rahım ( Ve ilahınız TEK İLAHTIR. Şefkatli ve merhametli olan O'NUN HARİCİNDE İLAH YOKTUR. )


5/73 - Lekad keferallezıne kalu innellahe salisü selaseh ve ma min ilahin illa İLAHÜN VAHİD ve in lem yentehu an ma yekulune le yemessennellezine keferu minhüm azabün elım ( O "Kesinlikle Allah, üçün üçüncüsüdür." diyenler inkar etmişlerdir. TEK İLAHTAN başka ilah yoktur. Eğer o söylediklerinden vazgeçmezlerse, kesinlikle onlardan o inkar edenlere elim azap dokunacaktır. )

16/51 - Ve kalellahü la tettehızu ilaheynisneyn innema hüve İLAHÜN VAHİD fe iyyaye ferhebun ( Ve Allah "İki ilah edinmeyin, kesinlikle O TEK İLAHTIR. O halde ancak benden korkun."dedi. )

18/110 - Kul innema ene beşerun mislüküm yuha ileyye ennema ilahüküm İLAHÜN VAHİD fe men kane yercu likae rabbihı fel ya'mel amelen salihan ve la yüşrik bi ıbadeti rabbihı ehada ( De ki: "Kesinlikle ben aynınız gibi insanım. Bana, kesinlikle ilahınızın TEK İLAH olduğu vahyediliyor. O halde, Rab’bine kavuşmayı ummakta olan kimse, artık iyi iş yapsın ve Rab’bine kullukta hiçbir kimseyi ortak koşmasın." )

Mü'min suresinin 64,65 ve 66. ayetlerinin sonunda "Rabbil Alemin" ifadesi yer almaktadır. Bu durum Kur'an'da sadece Mü'min suresinde tezahür etmektedir. Ayetlerde "Allah", "Rab" ve "İlah" kelimelerine vurgu bulunmaktadır. Bu ayetlerin numaralarının toplamı "33" sayısnı vermektedir. ( 6+4+6+5+6+6 = 33 )

40/64 - Allahüllezı ceale lekümül erda kararan ves semae binaen ve savveraküm fe ahsene suveraküm ve razekaküm minet tayyibat zalikümüllahü rabbüküm fe tebarakELLAHÜ RABBÜL ALEMİN ( Allah o size yeri durak ve göğü bina kılandır. Size şekil verdi de şeklinizi güzelleştirdi. Sizi temizinden rızıklandırdı. Bu Rab’biniz Allah’ tır. ALEMLERİN RAB'Bİ ALLAH bereketlidir. )

40/65 - Hüvel hayyü la ilahe illa hüve fed'uhü muhlisıne lehüd dın el hamdü LİLLAHİ RABBİL ALEMİN ( O diridir. O’nun haricinde ilah yoktur. O halde, dini O’na halis kılarak onu çağırın. Övgü, ALEMLERİN RAB'Bİ ALLAH içindir. )

40/66 - Kul innı nühıtü en a'büdellezine ted'une min dunillahi lemma caeniyel beyyinatü min rabbi ve ümirtü en üslime li RABBİL ALEMİN ( De ki: "Rab’bimden deliller geldiğinde kesinlikle ben, o Allah'tan başka çağırdıklarınıza kulluk etmeye yasaklandım, menedildim. ALEMLERİN RAB'Bİ'NE teslim olmaya emrolundum." )

"Rabbil Alemin" ( Alemlerin Rabbi ) ifadesi Kur'an'da "73" kere tekrarlanmaktadır. 73 sayısının nümerolojik değeri "10" ( 7+3 = 10 ) olmaktadır. 10 sayısı Allahü Teala'nın ilahi mühürü olup, O'nun birliğini, tekliğini simgelemektedir. ( 10 ... 1+0 = "1" ) ( 73 sayısı ile 37 sayısının çarpımı da "Allah" kelimesinin Kur'an'daki tekrar adedi olan 2701 sayısnı vermektedir. 2701 sayısının nümerolojik değeri de "10" olmaktadır. )

İncil'de Mesih İsa'dan "Rab" sıfatı kullanılmak suretiyle bahsedilmektedir. Ancak Mesih İsa öğretisinde Allahü Teala düşünülmek suretiyle sadece tek bir Rab olabileceğini vurgulamaktadır.

40 Matta 22-44 RAB, RABBİM'e * dedi ki, Ben düşmanlarını Ayaklarının altına serinceye dek Sağımda otur.'

* "Yaratıcı Allah, vazifeli varlığı olan ve bana yetiştiricilik / öğretmenlik yapan Rab'bime dedi ki"

40 Matta 22- 45 Davut O'ndan RAB diye söz ettiğine göre, O nasıl Davut'un Oğlu olur?"

41 Mark 12-29 İsa şöyle karşılık verdi: "En önemlisi şudur: 'Dinle, ey İsrail! Tanrımız RAB tek RAB'dir.

44 Elçilerin İşleri 2-36 «Böylelikle tüm İsrail halkı şunu kesinlikle bilsin: Tanrı, sizin çarmıha gerdiğiniz bu İsa'yı hem RAB hem MESİH yapmıştır.»

66 Vahiy 22-21 RAB İsa'nın lütfu kutsallarla birlikte olsun! Amin.

Kur'an'da "Rabb" kelimesinin kullanımına benzer bir durum da "Abd" ( Kul, Hizmetçi, Hizmetli ) kelimesi için tezahür etmektedir. Fatiha suresinin 1/5 kodlu ayetinde "Abd" kökü "Allah'a Hizmet Etmek / Kulluk Etmek" anlamında kullanılırken;

1/5 - İyyake nA’BUDU ve iyyake nestein ( Ancak sana KULLUK EDERİZ ve ancak sana istekte bulunuruz. )

Nur suresinin 24/32 kodlu ayetinde ise "Abd" kelimesinin çoğul hali olan "Ibad" kelimesi "Bir insana yardım eden, hizmet eden bir başka insan" anlamında kullanılmıştır.

24/32 - Ve enkihül eyama minküm ves salihıne min IBADİküm ve imaiküm in yekun fükarae yuğnihimüllahü min fadlih vallahü vasiun alim ( Ve sizlerden bekarları, HİZMETÇİLERİNİZDEN ve yardımcılarınızdan iyileri nikahlayın. Eğer fakir olurlarsa, Allah onları üstünlüğünden ganileştirir, faydalandırır. Allah geniştir bilendir. )
















30 Ekim 2018 Salı

Safa ve Merve

Kur'an'da, "Safa" ve "Merve" olarak anılan iki tepenin Allah'ın işaretlerinden olduğu bildirilir. Bilindiği üzere hacılar, Safa'dan başlayarak Merve’ye dört gidiş, Merve’den de Safa’ya da üç dönüş olmak üzere bu iki tepe arasını toplam "7" kere katederek "Sa'y" ( Koşu / Çaba ) adı verilen ritüeli ifa ederler. Ritüelin, Hacer'in, oğlu İsmail için telaş içinde koşturarak su arayışını temsil ettiği söylenir. 

Safa ve Merve kavramlarının ilk ve son kez geçtiği ayetin nümerolojik verileri ve ritüelin içeriğine bakıldığında "7" nümerolojisinin tezahür ettiği görülmektedir. 

2/158 - İnne (1) es (2) SAFA (3) ve (4) el (5) MERVETE (6) min (7) şeair (8) allah (9) fe (10) men (11) hacce (12) el (13) beyte (14) ev (15) ı'temera (16) fe (17) la (18) cünaha (19) aley (20) hi (21) en (22) yettavvefe (23) bi (24) hima (25) ve (26) men (27) tetavvea (28) hayran (29) fe (30) inne (31) allahe (32) şakirun (33) alim (34)

( Safa ve Merve Allah’ ın işaretlerindendir. O halde kim evi hac veya umre olarak ziyaret ederse, onun onları tavaf etmesinde üzerine günah yoktur. Kim isteyerek hayır yaparsa, kesinlikle Allah şükredendir, bilendir. )

- Ayetin kodunun ( 2/158 ) nümerolojik değeri "7" sayısını ( 2+1+5+8 = 16 ... 1+6 = 7 ) vermektedir.

- Ayette 34 kelime bulunmakta olup, 34 sayısının nümerolojik değeri de ( 3+4 ) "7" sayısını vermektedir.

- Ayet numarasının ( 158 ) nümerolojik değeri ise "14" sayısını ( 1+5+8 = 14 ... 2x7 ) yani "İkili Yedi"yi vermektedir.

- Ayet içeriğinin en önemli kelimesi olan "Beyt" kelimesi 14. kelimedir. ( 2x7 ... İkili Yedi )



Safa ve Merve tepeleri aralarındaki mesafenin 450 m olduğu bildirilmektedir. 450 sayısının nümerolojik değeri "9" olmaktadır. 2/158 kodlu ayette Safa kelimesi 3., Merve kelimesi 6. kelime olup, her iki kelimenin sıra numaralarının toplamı da "9" saysını vermektedir.

Safa'nın Kabe'ye uzaklığı yaklaşık olarak 100 metre, Merve'nin Kabe'ye uzaklığı ise yaklaşık 350 metredir. Her iki uzaklık değerinin nümerolojik toplamı yine "9" sayısını vermektedir. ( 1+0+0+3+5+0 = 9 )




İki Cennet ve İki Cehennem ?

Rahman suresinde yer alan "Cenneteyni" ( İki Cennet / İki Bahçe ) kavramı İnsanlar ve Cinler için iki ayrı cennet ( plan / üst frekans ) olduğunu haber verir niteliktedir. Zira Rahman suresinin ayetlerinde İnsanlar ve Cinler iki ayrı topluluk olarak vurgulanmakta ve ikili olgulara yer verilmektedir. 

55/14 - Halekal İNSANE min salsalin kel fahhar ( İnsanı pişmiş toprağa benzer balçıktan yarattı. )
55/15 - Ve halekal CANNE min maricin min nar ( Ve cini dumansız ateş alevinden yarattı. )


55/17 - Rabbül meşrikayni ve rabbül mağribeyn İki doğunun ve iki batının Rab’bi. )

55/19 - Meracel bahreyni yeltekıyan ( İki denizi saldı ki kavuşurlar. )

55/31 - Senefruğu leküm eyyühes SEKALAN( Sizinle ilgileneceğiz, ey İKİ AĞIR TOPLULUK. )

55/33 - Ya ma'şerel CİNNİ vel İNSİ in isteta'tüm en tenfüzu min aktaris semavati vel ardı fenfüzu la tenfizune illa bi sultan ( Ey CİN ve İNSAN toplulukları, eğer göklerin ve yerin çaplarından ötesine * geçmeye istidatınız varsa, haydi ötesine geçin. Kuvvet, delil olmadan geçemezsiniz. )

* Ayette bahsedilen göklerin ötesi Cennet / Sirius / Sevgi Planı'dır.

55/46 - Ve li men hafe mekame rabbihı CENNETAN ( Ve Rab’lerinin makamından korkan kimseler için İKİ BAHÇE vardır. )

55/50 - Fihima aynani tecriyan ( Onların içinde akan iki pınar vardır. )

55/56 - Fihinne kasıratüt tarfi lem yatmishünne İNSÜN kablehüm ve la CAN ( Onların içinde, onlardan önce kendilerine ne İNSAN, ne de CİN dokunmamış kısa, saklı bakışlı kadınlar. )

55/63 - Fe bi eyyi alai rabbiküma tükezziban ( O halde Rab’binizin hangi nimetlerini yalanlarsınız? )
55/64 - Müdhammetan ( Yeşil nebatat hazrevat ile kaplı iki bahçe. )

55/66 - Fihima aynani neddahatan ( Onların içinde fışkıran iki pınar. )

"Cenneteyni" ( İki Cennet ) ifadesiyle Sirius A ve Sirius B yıldızları kastediliyor olabilir.

Cenneteyni ( İki Cennet ) olduğuna göre, "Cehimeyni" de ( İki Cehennem ) var mıdır? Evvelki bölümlerde "Karbon Planet" konu başlığı altında ve diğer bazı bölümlerde Dünya'nın aslında cehennem olduğuna değinilmişti. Bu çerçevede, yaratılıştaki düal yapı dikkate alındığında insanlar ve cinler için tahsis edilmiş iki cehennemin olması ihtimali bulunmaktadır. Bilindiği üzere, başlangıçta yarı süptil / süptil ortam olan cennette ( Sevgi Planı, Sirius ) bulunan insan ve cin, yapmış oldukları hata nedeniyle cehenneme intikal ettirilmişlerdir. Cinin yaptığı hata, yaratılış özelliğini dikkate alarak yani yarı süptil / süptil yapısını dikkate alarak kendisini insandan üstün görmesi, kibir ve kıskançlık duygularına yenik düşerek isyan etmesi ve insanı aldatmasıdır. İnsanın yaptığı hata ise, ilimsizce ve düşüncesiz bir şekilde cinin aldatmasına kanmak ve Allah'ın cennet nimetini idrak edememektir. Bu hatalardan en büyüğü cinin kibirlenme ve aldatma hatasıdır. Dolayısıyla karşılık olarak insana göre daha farklı yani daha alt tekamül seviyesine sahip bir ortama intikal ettirilmesi kuvvetle muhtemeldir. Bu ortamın Mars olması, evvelki bölümlerde yapılan incelemeler ve tespitler kapsamında, kuvvetle muhtemel görünmektedir. Yani "Dünya insanların, Mars ise cinlerin sınav ortamı yani cehennemidir." yorumu gerçeklik içermekte gibi görünmektedir.

Bu çerçevede, cinler insanların yaşamakta olduğu dünyayı tamamen ele geçirmeye ve insanları tam kontrol altına almaya çalışmaktadırlar. Cinler, insanların ruhsal açıdan tekamül etmek suretiyle  dünyadan ayrılmalarını ve cennete ( Sevgi Planı, Sirius ) geri dönmelerini istememekte, hatta onları kendi cehennemleri olan Mars'a yönlendirmeye çalışmaktadırlar. NASA'nın Mars Programı'nın altında yatan gerçek budur. ( Space X firması 50-100 yıl içinde Mars'ta sürdürülebilir koloni kurma vizyonu olduğunu açıklamıştır. ) Zira, Dünyanın yaşanamaz hale gelmekte olmasının sebebi cinlerin ve onlara kulluk edenlerin Dünyayı maddi ve manevi açıdan planlı bir şekilde mahvetmekte olmaları ve onlara kulluk etmekte olan çoğunluğun da bu süreci sadece izlemekte olmalarıdır.





































29 Ekim 2018 Pazartesi

Affedilen Haberciler

Kutsal kitaplarda bazı habercilerin, maruz kaldıkları sınavlar karşısında düşünsel ve davranışsal hatalar yaptıkları ancak affedildikleri bildirilmektedir. Bu durum, habercilerin kusursuz varlıklar olmadıklarını, onların da tekamül yolcusu olan kullar olduklarını ve Allahü Teala'nın, samimiyetle tevbe eden ve iyilikler yapan kullarını affedebileceğini, onların kötülüklerine kefaret sağlayabileceğini hatta onlara yüksek görev sorumlulukları dahi verebileceğini açıkça ortaya koymaktadır. 

Hatası affedilen ve habercilik görevinin sürdürülmesine karar verilen habercilerden en önde gelenleri Musa, Yunus ve Davut'tur.

Musa

28/15 - Ve dehalel medınete ala hıyni ğafletin min ehliha fe vecede fıha racüleyni yaktetilani haza min şıatihı ve haza min adüvvih festeğasehüllezı min şıatihı alellezi min adüvvihı fe vekezehu musa fe kada aleyhi kale haza min ameliş şeytan innehu adüvvün müdıllün mübın

( Ve sahiplerinin habersiz olduğu bir zamanda şehire girdi. Orada iki erkeği kavga ederlerken buldu. Bu kendi tarafından olan, bu düşmandan olan. O kendi tarafında olan o düşman olana karşı yardım istedi. Böylece Musa ona yumruk vurdu ve ona işini yerine getirdi. "Bu şeytanın işlerindendir, yaptıklarındandır. Kesinlikle o saptıran apaçık düşmandır." dedi. )

20/40 - İz temşı uhtüke fe tekulü hel edüllüküm ala men yekfülüh fe raca'nake ila ümmike key tekarra aynüha ve la tahzen ve katelte nefsen fe necceynake minel ğammi ve fetennake fütunen fe lebiste sinıne fı ehli medyene sümme ci'te ala kaderin ya musa 

( Zamanında kızkardeşin yürürdü de "Sizi ona bakacak kişiye yönelteyim mi?" derdi. Böylece seni annene gözü aydın olsun ve hüzünlenmesin diye geri döndürdük. Bir nefsi öldürdün de seni gamdan kurtardık. Seni sınavlarla sınadık da Medyen' in sahipleri içinde senelerce kaldın. Sonra kadere, ölçüye göre geldin ey Musa." )

Nefsine yenik düşüp adam öldüren bir haberci, Allah tarafından affedilmiş ve habercilik görevine devam etmesine izin verilmiştir.

Yunus

37/139 - Ve inne yunüse le minel murselın

( Ve kesinlikle Yunus gönderilenlerdendi. )

37/140 - İz ebeka ilel fülkil meşhun

( Zamanında dolu gemiye kaçmıştı. )

37/141 - Fe saheme fe kane minel müdhadın

( Ok çekti de kaydırılanlardan oldu. )

37/142 - Feltekamehül hutü ve hüve mülım

( Böylece onu balık yuttu. O kınayandı. )

37/143 - Fe lev la ennehu kane minel müsebbihın

( Şayet kesinlikle o övgü sözleri söyleyenlerden olmasaydı. )

37/144 - Le lebise fı batnihı ila yevmi yüb'asun

( Onun karnında diriltilecekleri güne kadar kalacaktı. )

37/145 - Fe nebeznahü bil arai ve hüve sekım

( Böylece onu açık alana, avluya bıraktık, kaçırdık. O hastaydı. )

37/146 - Ve enbetna aleyhi şeceraten min yaktın

( Ve ona kabak cinsinden ağaçlar bitirip yetiştirdik. )

37/147 - Ve erselnahü ila mieti elfin ev yezıdün

( Ve onu yüzbine veya daha fazla olana gönderdik. )

Korku nedeniyle habercilik görevini yerine getiremeyen ve kaçan Yunus'un daha sonra kendisini kınaması ve mağfiret dilemesi nedeniyle Allah tarafından affedilmesi Saffat suresinin yukarıdaki ayetlerinde anlatılmaktadır.

Davut

40 Matta 1-6 İşay Kral Davut'un babasıydı, Davut, Uriya'nın karısından doğan Süleyman'ın babasıydı,

Ayette bir zina durumu olduğu görülmektedir.

38/24 - Kale lekad zalemeke bi süali na'cetike ila niacih ve inne kesıran minel huletai le yebğıy ba'du hüm ala ba'dın illelllezine amenu ve amilüs salihati ve kalılün ma hüm ve zanne davudü ennema fetennahü festağfera rabbehü ve harra rakian ve enab 

( Senin dişi koyununu, koyunlarına katmayı sual ederek sana zulmetti. Kesinlikle cemiyetten çoğunluk birbirlerine azıyorlar. O inananlar ve iyilikler yapanlar hariç. Onlar da çok az. Davud, onu kesinlikle sınadığımızı anladı da Rab’binden af istedi, eğilerek atıldı ve gerçeğe döndü. )

38/25 - Fe ğaferna lehu zalik ve inne lehu ındena le zülfa ve husne meab 

( Böylece O'na bunu ( bu yaptığını ) affettik. İndimizde yakınlaşma ve güzel dönüş yeri kesinlikle O’nadır. )

38/26 - Ya davudü inna cealnake halıfeten fil erdı fahküm beynen nasi bil hakkı ve la tettebiıl heva fe yüdılleke an sebılillah innellezine yedıllune an sebılillahi lehüm azabün şedıdün bima nesu yevmel hısab 

( Ey Davud kesinlikle biz seni yerde halife kıldık. O halde insanların arasında gerçekle hüküm ver. Hevese tabi olma. Yoksa seni Allah yolundan saptırır. O Allah yolundan sapanlara, hesap gününü unutmalarından dolayı şiddetli azap kesinlikle onlaradır. )

İncil ve Kur'an ayetlerinde Davut'un hevesine tabi olup, zina suçunu işlediği ancak daha sonra affedildiği bildirilmektedir.

26 Ekim 2018 Cuma

İncil ... Allah'ın Kurtarışı

Kutsal kitap adı olarak bilinen İNCİL kelimesi aşağıdaki kök kelimelerden oluşmaktadır.

İnc / Enc = Kurtarış / Kurtarma

El = Allah / İlah

İngilizcede ANGEL ( ANG + EL ), Almanca'da ENGEL ( ENG + EL ) olarak yazılan kelimelerin anlamı MELEK olarak bilinse de esas itibarıyla "ALLAH'ın KURTARIŞI" anlamını taşımaktadırlar.

Arapça'da ENC kökü "Kurtarmak" anlamına gelmektedir. ( MüNCİ kelimesi "Kurtarıcı" anlamındadır. ) ANGEL veya ENGEL kelimesindeki ENG kökü ENC köküdür.

2/50 - Ve iz ferakna bikümül bahra fe ENCeynaküm ve ağrakna ale fir'avne ve entüm tenzurun ( Ve zamanında size denizi ayırdık da sizi KURTARdık. Firavun' un ailesini boğduk da sizler bakıyordunuz. )

İncil ilminin Haberci İsa vasıtasıyla insanoğluna ulaştırılması nedeniyledir ki Haberci İsa "Kurtarıcı" ( Salvator ) olarak anılır.

40 Matta 1-21 Ve o bir oğul doğuracak. Ve sen onun adını İsa koyacaksın. Çünkü O, halkını günahlarından KURTARACAK."

40 Matta 8-25 Öğrenciler gidip O'nu uyandırarak, "Ya Rab, KURTAR bizi, yoksa öleceğiz!" dediler.

40 Galatyalılar 3-13 Mesih bizim için lanetlenerek bizi Yasa'nın lanetinden KURTARDI. Çünkü, "Ağaç üzerine asılan herkes lanetlidir" diye yazılmıştır.






Üçlü Birlik ve İsa

İncil'in aşağıdaki ayetlerinde aralarında mutlak erişilmezlik ancak tesirleşme olan Ruh ve Kainat ( Madde ) Alemini "Üçlü Birlik" kavramı ile tanımlanmakta gibidir

62 1 Yuhanna 5-7 Gökte tanıklık edenler üçtür. Baba, Kelime, ve Kutsal Ruh. Bunların üçü birdir.

62 1 Yuhanna 5-8 Ve yerde tanıklık edenler üçtür: Ruh, su ve kan. Bunların üçü de uyum içindedir.

Baba * + Kelime + Kutsal Ruh = 1 ( Ruh ve Kainat ötesi tanımlama )

Ruh + Su + Kan = 1 ( Birliğin / Ünitenin / Vahdetin Ruh ve Kainat Alemindeki yansımasının nümerolojik formülü )

* Baba kelimesi mutlak yaratıcı Allahü Teala'yı temsil etmekte olan müteşabih bir kavramdır. Benzer teşbih Bakara suresinin 2/200 kodlu ayetinde de mevcuttur.

2/200 - Fe iza kadaytüm menasikeküm fezkürullahe ke zikriküm abeküm ev eşedde zikra fe minen nasi men yekulü rabbena atina fid dünya ve ma lehu fil ahırati min halak ( İbadetlerinizi yaptığınızda Allah’ ı, babalarınızı hatırladığınız gibi veya daha şiddetli hatırlayın. İnsanlardan kim "Rab’bimiz bize dünyada ver." derse, ona ahirette nasip yoktur.  )

Kıyamet sürecini betimleyen Vakia suresinin 56/7 kodlu ayetinde kaba hidrojen alemi olan madde aleminden yarı süpttil ve süptil madde alemine geçişe liyakat kazanmış olanların "Ezvacen Selaseten" ( Üç Eş ) halinde olacaklarının bildirilmesi ile "Üçlü Birlik" kavramı arasında ilinti bulunmakta gibidir.

56/7 - Ve küntüm ezvacen selaseten ( Üç eş olursunuz. )

Suyun üç farklı hali olan Katı, Sıvı ve Gaz halleri de Ruh ve Kainat alemindeki "Üçlü Birlik" kavramını, ÜÇü de aslında BİR olan kelimeler olarak temsil etmektedirler. 56/7 kodlu ayette geçen "Ezvacen Selaseten" ( Üç Eş ) kavramıyla, cennet ehli olan kulların kainat aleminde Kaba, Yarı Süptil ve Süptil madde formunda tezahür edebilme liyakatını kazanacakları bildirilmekte gibidir.

Maide suresinin 5/73 kodlu ayetinde Allah'ın birliğinin bilincinde olunması gerektiği, "Üçlü Birlik" kavramını oluşturan unsurların ( Baba + Kelime + Kutsal Ruh ) birbirlerinde ayrı tutulmaması gerektiği bildirilmektedir.

5/73 - Lekad keferallezıne kalu innellahe salisü selaseh ve ma min ilahin illa ilahün vahid ve in lem yentehu an ma yekulune le yemessennellezine keferu minhüm azabün elım ( O "Kesinlikle Allah, üçün üçüncüsüdür." diyenler inkar etmişlerdir. Tek ilahtan başka ilah yoktur. Eğer o söylediklerinden vazgeçmezlerse, kesinlikle onlardan o inkar edenlere elim azap dokunacaktır. )

Nisa suresinin 4/171 kodlu ayetinde de Haberci İsa'nın "Kelime ve Ruh" olduğu bildirilmektedir.

4/171 - Ya ehlel kitabi la tağlu fı dıniküm ve la tekulu alellahi illel hakk innemel mesıhu ıysebnü meryeme rasulüllahi ve kelimetüh elkaha ila meryeme ve ruhun minhü fe aminu billahi ve rusülih ve la tekulu selaseh intehu hayran leküm innemellahü ilahün vahid sübhanehu en yekune lehu veled lehu ma fis semavati ve ma fil ard ve kefa billahi vekıla ( Ey kitap sahipleri, dininizde azgınlık etmeyin ve Allah üzerine gerçek haricindekini söylemeyin. Meryem oğlu İsa Mesih, kesinlikle Allah' ın resulü, Meryem'e atmış olduğu kelimesi ve O’ndan ruhtur. O halde, Allah’a ve O’nun resullerine inanın ve üçtür demeyin. Kendi hayrınıza bundan imtina edin, vazgeçin. Kesinlikle ki Allah tek ilahtır. O, çocuk sahibi olmaktan yücedir. Göklerde ne varsa ve yerde ne varsa O’nadır. Vekil olarak Allah kafidir. )

Haberci İsa'nın üst frekanslardan, boyutlardan gönderilen ve madde aleminde "bedenlenmiş" bir varlık olduğu aşağıdaki İncil ayetinde bildirilmektedir.

62 1 John 4-2 İsa Mesih'in beden alıp dünyaya geldiğini kabul eden her ruh Tanrı'dandır. Tanrı'nın Ruhu'nu bununla tanıyacaksınız.

Kur'an'da "Kutsal Ruh ile destekledik." cümlesi Mesih İsa ile ilintili olarak 3 kere geçmektedir.

2/87 - Ve lekad ateyna musel kitabe ve kaffeyna min ba'dihı bir rusüli ve ateyna IYSebne meryemel beyyinati ve eyyednahü bi RUHIL KUDÜS e fe küllema caeküm rasulün bima la tehva enfüsükümüstekbartüm fe ferıkan kezzebtüm ve ferıkan taktülun ( Musa’ ya kitabı verdik ve ondan sonra resuller gönderdik. Meryem oğlu İSA’ya deliller verdik ve onu KUTSAL RUH ile destekleyip kuvvetlendirdik. O halde resul size o nefislerinizin hoşlanmadığı ile her geldiğinde kibirlenecek de bir kısmını yalanlayacak ve bir kısmını da öldürecek misiniz?

2/253 - Tilker rusülü faddalna ba'dahüm ala ba'd minhüm men kellemellahe ve rafea ba'dahüm deracat ve ateyna IYSebne meryemel beyyinati ve eyyednahü bi RUHIL KUDÜS ve lev şaellahü maktetelellezine min ba'dihim min ba'di ma caethümül beyyinatü ve lakinıhtelefu fe minhüm men amene ve minhüm men kefar ve lev şaellahü maktetelu ve lakinnellahe yef'alü ma yürıd ( İşte o resulleri, bazılarını bazılarına üstün kıldık. Allah onlardan kimiyle konuştu ve bazılarını derecelerle yükseltti. Meryem oğlu İSA’ ya açık deliller verdik. Onu KUTSAL RUH ile destekleyip kuvvetlendirdik. Şayet Allah dileseydi, o bazıları, onlara getirdiğimiz açık delillerden sonra savaşmazlardı. Lakin ihtilafa düştüler. Böylece onlardan kimi inandı, kimi de inkar etti. Şayet Allah dileseydi savaşmazlardı. Lakin kesinlikle Allah ne isterse yapar.  )

5/110 - İz kalellahü ya İYSebne meryemezkür nı'metı aleyke ve ala validetik iza eyyedtüke bi RUHIL KUDÜSİ tükellimün nase fil mehdi ve kehla ve iz alemtükel kitabe vel hıkmete vet tevrate vel incil ve iz tahlüku minet tıyni ke hey'etit tayri bi iznı fe tenfühu fıha fe tekunü tayran bi iznı ve tübriül ekmehe vel ebrasa bi iznı ve iz tuhricül mevta bi iznı ve iz kefeftü benı israıle anke iz ci'tehüm bil beyyinati fe kalellezine keferu minhüm in haza illa sıhrun mübın ( Zamanında Allah "Ey Meryemoğlu İSA, sana ve annene olan nimetimi hatırla. Seni KUTSAL RUH ile desteklediğimde beşikte ve erişkinlikte insanlara kelam edip söz söylerdin. Sana yazıyı, sırrı, Tevrat' ı ve İncil' i öğrettim. İznimle çamurdan kuşun şekli gibi olanı yarattın. Onun içine üfledin de iznimle kuş oldu. Doğuştan körü ve alacalıyı iznimle iyileştirdin. Ölüleri iznimle çıkardın. Onlara ayetlerle geldiğin ve onlardan inkar edenlerin "Bu kesinlikle apaçık sihirdir." dedikleri zaman İsrailoğulları' nı üzerinden çektim. )

Kur'an'da 3 ve 1 sayılarına dikkat çekilen ayetler mevcuttur.

A'raf suresinin 7/142 kodlu ayetinde 30 ve 10 sayıları ayrı ayrı belirtilerek 40 sayısına ulaşılmaktadır.

7/142 - Ve vaadna musa SELASINE leyleten ve etmemnaha bi AŞRİN fe temme mıkatü rabbihı erbeıne leyleh ve kale musa li ehıyhi harunahlüfnı fı kavmı ve aslıh ve la tettebı' sebılel müfsidın ( Ve Musa'ya OTUZ gece vaad ettik ve onu ON ile tamamladık. Böylece Rab’binin zamanı kırk geceye tamamlandı. Musa, kardeşi Harun'a "Kavmim içinde halefim ol. İyileştir ve bozguncuların yoluna tabi olma." dedi. )

Ayetin kendisi olan aşağıdaki cümle Kur'an'da 31 kere ( 3 ve 1 ) tekrarlanmaktadır.

55/13 - Fe (1) bi (2) eyyi (3) alai (4) rabbi (5) küma (6) tükezziban (7) ( O halde Rab'binizin hangi nimetlerini yalanlarsınız? )

Ayette 7 kelime bulunmakta olup 31 x 7 işlemi yapıldığında 127 sayısı elde edilmektedir ki bu sayıdaki 1,2 ve 7 rakamları Allah kelimesinin Kur'an'daki frekansı olan 2701 sayısndaki rakamlardır. Bu rakamların toplamının "1" olması vesilesiyle de ünite, vahdet ve birlik yani Allah'ın Birliği mesajı verilmektedir. Tüm varlıklar O'nun birliğinde tam tekamüle yani yokluk mertebesine erişmek için sonsuz bir çaba içindedirler. 

21 Ekim 2018 Pazar

Evrensel Veri Tabanı “Su”

Hayatın kaynağı olarak anılan su, kainattaki bilgilerin depolandığı bir veri tabanı işlevi mi görmektedir? Suyun, bulunduğu alanı bir düzlem, bir plan, bir levha gibi kapladığı düşünüldüğünde Kur’an’daki bazı ayetlerin anlamları netleşmektedir.

11/7 - Ve hüvellezi halekas semavati vel erda fı sitteti eyyamin ve kane arşühu alel mai li yeblüveküm eyyüküm ahsenü amela ve le in kulte inneküm meb'usune min ba'dil mevti le yekulennellezine keferu in haza illa sıhrun mübın

( Ve gökleri ve yeri altı günde yaratan O'dur. Hanginiz daha güzel iş yapacaksınız diye sınamak için arşı su üstündedir. Eğer "Kesinlikle siz ölümün ardından dirileceksiniz." dersen, kesinlikle o inkarcılar "Kesinlikle bu apaçık sihirdir." diyeceklerdir. )

1 Tekvin 1-2 Yer şekilsizdi ve boştu ve karanlık, derinliğin üzerini kaplamıştı. Ve Tanrı'nın Ruhu SULARIN üzerinde hareket ediyordu.

“Rab’bin arşı su üstündedir.” ve Tanrı'nın Ruhu SULARIN üzerinde hareket ediyordu." ifadeleri, Rab’bin yaratmış olduğu kainattan münezzeh olduğu mesajını vermektedir. Ancak bu noktada “su” kelimesi tüm yaratışı tanımlar niteliktedir. Tüm yaratılışın esas itibarıyla bir bilgi haznesi olduğu düşünüldüğünde suyun bir veri depolama platformu olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu çerçevede, “gökler” olarak tanımlanan evrenin de boş olmadığı, esas itibarıyla su ile kaplı olduğu gerçeği açığa çıkmaktadır. ( İlahi Nizam ve Kainat kitabında da kainat “Hidrojen Alemi” olarak tanımlanmaktadır. )

85/21 - Bel hüve kur'anün mecid ( Bilakis o şerefli, büyük Kur'an' dır. )
85/22 - Fi levhın mahfuz ( Korunmuş levhanın içindedir. )

Buruc suresinin yukarıdaki ayetlerinde “Levhi Mahfuz” ( Korunmuş Levha ) ifadesi yer almaktadır. “Levh” kelimesi tekil haldedir. Zira çoğul olduğunda “Elvah” halini almaktadır. Ayetteki Levh kelimesi Kur’an’ın sayfalarını temsil ediyor olsaydı “Elvah” ( Levhalar ) ifadesinin kullanılması gerekirdi. Ancak ayette tek bir büyük levhadan bahis var gibidir.

21/32 - Ve cealnes semae sakfen mahfuza ve hüm an ayatiha mu'ridun

( Ve göğü korunmuş tavan kıldık. Onlar O’nun ayetlerinden yüz çevirip dönenlerdir. )

Enbiya suresinin bu ayetinde “Göğün korunmuş bir tavan” yani “Sakfen Mahfuz” olduğu bildirilmektedir. “Levhi Mahfuz” ve “Sakfen Mahfuz” kavramları birbirleriyle ilintili gibidir.

72/16 - Ve en levistekamu alet tarikati le eskaynahüm maen ğadekan

( Ve şayet yol üzerinde doğru gitselerdi onları bol su ile sulardık. )

Cin suresinin bu ayetinde geçen “Bol su ile sulanmak” kavramı ilmin artırılması amacıyla “Bilgilendirmek”, “Bilgi akışı sağlamak” anlamına mı gelmektedir?

18/109 - Kul lev kanel bahru midaden li kelimati rabbi le nefidel bahru kable en tenfede kelimatü rabbi ve lev ci'na bi mislihı mededa

( De ki: "Şayet deniz Rab’bimin kelimeleri için mürekkep olsa, Rab’bimin kelimeleri tükenmeden önce deniz tükenecektir. Şayet onun aynısını yardımcı olarak getirsek bile." )

31/27 - Ve lev enne ma fil erdı min şeceratin aklamün vel bahru yemüddühu min ba'dihı seb'atü ebhurin ma nefidet kelematüllah innellahe azızün hakım

( Ve şayet kesinlikle o yerdeki ağaçlar kalemler olsa ve deniz de ona destek olsa, ondan sonra da yedi deniz, Allah' ın kelimeleri tükenmez. Kesinlikle Allah yücedir hakimdir. )


Kehf ve Lokman surelerinin yukarıdaki ayetlerinde de suyun ( ayetlerde Bahr ( Deniz ) olarak geçiyor ) Allah’ın kelimeleri için yani kainat bilgisi için bir kayıtlama platformu, bir veri tabanı olduğu bildirilmektedir. 31/27 kodlu ayetteki “Seb’atü Ebhar”

( Yedi Deniz ) ifadesi ise evreni oluşturan yedi gökleri temsil etmektedir. Göklerin deniz kelimesiyle temsil edilmesi de tüm evrenin öz yapısının aslında su olduğunu ortaya koymaktadır.

21/30 - E ve lem yerallezıne keferu ennes semavati vel erda kaneta ratkan fe fetaknahüma ve cealna minel mai külle şey'in hayy e fe la yü'minun

( O inkar edenler, gökler ve yer kesinlikle bitişiklerken onları ayırdığımızı ve diri olan herşeyi sudan oluşturduğumuzu görmüyorlar mı? Artık inanmazlar mı? )

36/40 - Leş şemsü yembeğıy leha en tüdrikel kamera ve lel leylü sabikun nehar ve küllün fı felekin yesbehun

( Aya erişip çatması Güneş’e yaraşmaz. Ve gece gündüzü geçemez. Hepsi dairede yüzerler. )

Ayette gök cisimlerinin içinde bulundukları ve hareket ettikleri ortamın yani evrenin sudan müteşekkil olduğu bilgisi verilmektedir.

Suyun kimyasal formülü de ilahi mühür olan 10 ve 1 sayıları açısından önemlidir.

Hidrojenin atom numarası 1’dir.
Oksijenin atom numarası 8’dir.

Suyun formülü H2O olduğundan ortaya 1+1+8 = 10 ... 1 işlemi çıkmaktadır. Allahü Teala mutlak birliğinin bir temsili olarak yaratılışa nümerolojik mühürünü vurmuştur.

Kur'an'da dua öncesinde vücudnn belirli bölgelerinin "su" ile yıkanması hususu bildirilmektedir.

5/6 - Ya eyyühellezine amenu iza kuntüm iles salati fağsilu vücuheküm ve eydiyeküm ilel merafikı vemsehu bi ruusiküm ve ercüleküm ilel ka'beyn ve in küntüm cünüben fettahheru ve in küntüm merda ev ala seferin ev cae ehadün minküm minel ğaitı ev lamestümün nisae fe lem tecidu maen fe teyemmemu saıydan tayyiben femsehu bi vücuhiküm ve eydıküm minh ma yürıdüllahü li yec'ale aleyküm min haracin ve lakin yürıdü li yütahhiraküm ve li yütimme nı'metehu aleyküm lealleküm teşkürun

( Ey o inananlar, dua edecek olduğunuzda, yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi yıkayın. Başlarınızı ve iki topuğa kadar da ayaklarınızı meshedin. Eğer pis iseniz temizlenin. Eğer hasta iseniz veya seferde, yolculukta iseniz veya sizden biriniz dışkısını getirdiyse veya kadınlara dokunmuş da su bulamamışsanız, o halde temiz toprağa niyet edin. Böylece yüzlerinizi ve ellerinizi ondan meshedin. Allah üzerinize güçlüğü istemez ve lakin sizi temizlemeyi ve üzerinize olan nimetini tamamlamayı ister. Umulur ki şükredersiniz. )

Su, ruhsal ve fiziksel anlamda kirlenmeye sebebiyet veren dünyevi unsurlardan arınmayı sağlamakta ve üst planlar ( boyut, frekans ) ile etkin şekilde temas kurularak "veri / bilgi" alınmasına vesile olmaktadır.

İncil ayetlerinde ise "Suyla Vaftiz Edilme" kavramı yer almaktadır.

40 Matta 3-11 Gerçi ben sizi tövbe için suyla vaftiz ediyorum, ama benden sonra gelen benden daha güçlüdür. Ben O'nun çarıklarını çıkarmaya bile layık değilim. O sizi Kutsal Ruh'la ve ateşle vaftiz edecek.

41 Mark 1-8 Ben sizi suyla vaftiz ettim, ama O sizi Kutsal Ruh'la vaftiz edecektir."

43 Yuhanna 1-31 Ben O'nu tanımıyordum, ama İsrail'in O'nu tanıması için ben suyla vaftiz ederek geldim."

Kainattaki tüm düşüncelerin, olguların ve olayların ( geçmiş, şimdiki ve gelecek ) kainattaki su maddesine kayıtlı olduğuna inanılan kevni ( evrensel ) veri tabanına da "Akaşik Kayıtlar" adı verilmektedir. ( "Akmak" ve "Akış" kelimelerinin sanskritçe kökenli olduğu bilinen "Akaşik" ( Göksel ) kelimesiyle ilintisi olması kuvvetle muhtemeldir.

İncil'de "Suyun", sonsuz yaşamın kaynağı ve gıdası olan ilahi kozmik bilgi olduğu Mesih İsa'nın şu sözleriyle bildirilmektedir.

43 John 4-13 İsa şöyle yanıt verdi: "Bu SUdan her içen yine susayacak.

43 John 4-14 Oysa benim vereceğim sudan içen sonsuza dek susamaz. Benim vereceğim SU, içende SONSUZ YAŞAM için fışkıran bir pınar olacak."

43 John 4-31 Bu arada öğrencileriO'na, "Rabbî, YEMEK YE!" diye rica ediyorlardı.

43 John 4-32 Ama İsa, "Benim, sizin BİLMEDİĞİNİZ BİR YİYECEĞİM var" dedi.

43 John 4-33 Öğrenciler birbirlerine, "Acaba biri O'na yiyecek mi getirdi?" diye sordular.

43 John 4-34 İsa, "BENİM YEMEĞİM, beni gönderenin isteğini yerine getirmek ve O'NUN İŞİNİ TAMAMLAMAKTIR"* dedi.

( * Ayetteki "Tamamlamak" kelimesi, Kur'an'ın Hud suresinin 11/119 kodlu ayetinde de bildirilen, varlıklar arasındaki hükmün yani Rab'bin kelimesinin tamamlanmasıdır. Mesih İsa, Rab'bin kelimesiyle doyduğunu bu vesileyle ifade etmiştir.

11/119 - İlla men rahıme rabbük ve li zalike halekahüm ve TEMMET KELİMETÜ RABBİKE le emleenne cehenneme minel cinneti ven nasi ecmeın ( Rab’binin merhamet ettikleri hariç. Onları bunun için yarattı. RAB'BİNİN "Ben cehennemi cinlerden ve insanlardan topluca, tamamen dolduracağım." KELİMESİ TAMAMLANDI. ) )

Madde alemi olan kainatın ( evrenin ) suyla kaplı olduğu bilgisi Tevrat'ın Mezmurlar suresinde de yer almaktadır.

19 Mezmurlar 148-4 Ey göklerin gökleri Ve göklerin üstündeki SULAR, O'na övgüler sunun!

Varlıkların, yaşam için muhtaç oldukları yegane gıdanın* “ilahi ve yönlendirici kozmik bilgiler” yani “kelimeler” olduğunu “SU” sembolizmi ( teşbihi ) ile teyid eden Kur’an ayetleri Bakara suresinin 60. Ve 61. ayetleridir. ( *Suyun varlıklar için temel gıda olması ayetlerdeki zahiri anlamın, suyun ilahi ve kozmik bilgiler olması ise batıni anlamın tezahürüdür. )

2/60 - Ve izisteska musa li kavmihı fe kulnadrib bi asakel hacer fenfecerat minhüsneta aşrate ayna kad alime küllü ünasin meşrabehüm külu veşrabu min rizkıllahi ve la ta'sev fil erdı müfsidın

( Ve zamanında MUSA KAVMİ İÇİN SU İSTEDİ de "ASAN İLE TAŞA VUR." dedik. BÖYLECE ONDAN ONİKİ PINAR FIŞKIRIP AKTI. Tüm insanlar içecekleri yeri bildiler. Allah' ın rızıklarından yiyin ve için. Yerde bozgun yaparak asileşmeyin. )

2/61 - Ve iz kultüm YA MUSA LEN NASBİRU ALA TAAMİN VAHIDİN fed'u lena rabbeke yuhric lena min ma tünbitül erdu min bakliha ve kıssaiha ve fumiha ve adesiha ve besaliha kale E TESTEBDİLUNELLEZİ HÜVE EDNA BİLLEZİ HÜVE HAYR ihbitu mısran fe inne leküm ma seeltüm ve duribet aleyhimüz zilletü vel meskenetü ve bau bi ğadabin minellah zalike bi ennehüm kanu yekfürune bi ayatillahi ve yaktülunen nebiyyıne bi ğayril hakk zalike bima asav ve kanu ya'tedun

( Ve zamanında "EY MUSA TEK YİYECEĞE ASLA SABRETMEYECEĞİZ. Haydi bize Rab’bini çağır ki bize o yerin bitirip yetiştirdiği bakliyatından ve kabağından ve sarmısağından ve mercimeğinden ve soğanından versin." dediniz. "O ALÇAK OLANI O HAYIRLI OLANLA DEĞİŞMEYİ Mİ İSTERSİNİZ? Ülkede konaklayın. O sual ettiğiniz kesinlikle sizedir." dedi. Üzerlerine zillet ve yoksulluk vuruldu. Allah’tan öfkeye maruz kaldılar. Bu, kesinlikle onların Allah’ ın ayetlerini inkar etmiş olmalarından ve habercileri haksızca öldürmelerindendir. Bu, o asiliklerinden ve hududu aşmış olmalarındandır. )

Tamamen sembolik kelimelerden oluşan bu ayetlerde Hz. Musa’nın, halkını / kavmini yönlendirmek için su ( ilahi ve yönlendirici kozmik bilgiler ) talep ettiği, bunun üzerine asa ile taşa vurunca suların aktığı ( bir portalın açılması ve kozmik bilgi akışı ) bildirilmektedir. Kavminin “Tek yiyeceğe ( ilahi ve yönlendirici kozmik bilgiler ) sabretmeyeceğiz.” Şeklindeki isyan cümlesi ise “Biz bu bilgileri istemiyoruz. Bize maddi menfaat sağlayacak olan maddeleri getir.” anlamını taşımaktadır. 2/61 kodlu ayette geçen bakliyat, kabak, soğan vb. kelimeleri maddi ve dünyevi menfaatleri sembolize etmektedir.

Asa ile portalın açılması ve kozmik bilgilerin ( su ) akışının konu edildiği ayetin kodunun ( 2/60 ) nümerolojik değeri “8” ( 2+6+0 = 8 ) olmaktadır. Bilindiği üzere 8 sayısı yeni döngü başlangıcının nümerolojik sembolüdür.

Hz. Musa’nın kavminin isyan etmesini konu alan ayetin kodunun ( 2/61 ) nümerolojik değeri ise “9” ( 2+6+1 = 9 ) olmaktadır. Bilindiği üzere 9 sayısı okült satanizmde 6 sayısının tersi olmak üzere negatif enerjiyi yani Allah’ı, O’nun nimetlerini, doğruluğu ve iyiliği reddetmeyi sembolize etmektedir.

İlahi ve yönlendirici kozmik bilgiler ile doymak yani "Kelimeler ile doymak" / "Kelimeleri YEMEK" teşbihi Tevrat'ın aşağıdaki ayetlerinde de yer almaktadır. Ayetlerin ait olduğu Ezekiel suresinin numarasının 26 olması da "8" ( 2+6 = 8 ) nümerolojisi açısından dikkat çekmektedir. )

26 Ezekiel 3-1 Bana, "EY İNSANOĞLU, SANA VERİLENİ YE. BU TOMARI YEDİKTEN sonra git, İsrail halkına seslen" dedi.

26 Ezekiel 3-2 Böylece ağzımı açtım, YEMEM için tomarı bana verdi.

26 Ezekiel 3-3 Bana, "EY İNSANOĞLU, SANA VERDİĞİM TOMARI YE, mideni onunla doldur" dedi. Bunun üzerine TOMARI YEDİM. Bal gibi tatlı geldi bana.

26 Ezekiel 3-4 Sonra şöyle dedi: "Ey insanoğlu, İsrail halkına git, onlara SÖZLERİMİ ilet.





14 Ekim 2018 Pazar

İlk Ölüm ve İkinci Ölüm

Başlangıçta "ölü" hükmünde olan Adem yani tüm insan neslini temsil eden varlık, Allahü Teala'nın yaratışı vesilesiyle kendisine bahşedilen "diriliş" ve sonrasındaki cennet yaşamı ( yarı süptil sevgi planı ) esnasında cin olan İblis'in saptırması neticesinde Allah'a olan ahdine vefa edememesi yani iyilik, doğruluk, ilim, itaat, sevgi, feregat ve sadakat olgularından oluşan "emanete" ihanet etmesi nedeniyle "öldürülmek" suretiyle cennetten ( sevgi planı ) çıkarılmış ve aslı cehennem ve ölüm olan dünya hayatına gönderilmiştir. "Dünya hayatı" ifadesi ilimsiz insan tarafından yapılan yanlış bir tamımlamadır. Zira dünya hayatı esas itibarıyla ve gerçek manasıyla bir "ölüm ortamıdır." Çünkü gerçek yaşam cenettedir. Bir varlığın yaşamakta olduğundan söz edilebilmesi için cennetten çıkmamış olması ve üst boyutlara doğru olan tekamül yolculuğuna devam ediyor olması gerekmektedir.

Konuya ilişkin ayetler;

2/28 - Keyfe tekfurune billahi ve küntüm emvaten fe ahyaküm sümme yümıtüküm sümme yuhyıküm sümme ileyhi türceun ( Allah’ ı nasıl inkar edersiniz? Ve ölülerdiniz de sizi diriltti. Sonra sizi öldürür. Sonra sizi diriltir. Sonra O'na döndürülürsünüz. )

Tevrat 1 Yaratılış 3-3 "Ama Tanrı, 'Bahçenin ortasındaki ağacın meyvesini yemeyin, ona dokunmayın; yoksa ölürsünüz' dedi." 

- Ayette insanın, cennetteki yasak soy olan cin soyu ( cinlerin soyAĞACI ) ile temas etmesi halinde ölmek suretiyle cenetten çıkartılacağı bildirilmektedir. Ve öyle de olmuştur. 

39/30 - İnneke meyyitün ve innehüm meyyitun ( Kesinlikle sen ölüsün ve kesinlikle onlar da ölüler. )

- Ayette dünya hayatında yaşadığını zanneden insanın esas itibarıyla ölü hükmünde olduğu bildirilmektedir.

40/11 - Kalu rabbena emettena esneteyni ve ahyeytena esneteyni fe i'terafna bi zünubina fe hel ila hurucin min sebıl ( “Rab’bimiz bizi iki kere öldürdün ve bizi iki kere dirilttin de günahlarımızı itiraf ettik. Artık çıkmaya yol var mı?” dediler. )

40/12 - Zaliküm bi ennehu iza düıyellahü vahdehu kefartüm ve in yüşrük bihı tü'minu fel hukmü lillahül aliyyil kebir ( Bu kesinlikle, tek Allah’a çağırıldığınızda inkar etmenizden ve eğer O’na ortak koşulursa ona inanmanızdandır. Böylece hüküm yüce büyük Allah’a dır. )

- 40/11 kodlu ayette "ikinci kez ölüme" maruz kalan inkarcıların ( cehennem topluluğu / kaba hidrojen yani kaba madde ortamı olan dünyayı tekrar deneyimleyecek olanların ) af için Allah'a yakarışları ve onlara verilen ilahi cevap bildirilmektedir. Reenkarnasyon ( tekrar bedenlenme ) kavramı, madde alemi olan dünya hayatına ( burada hayat kelimesi gerçek manasında değildir. ) ait bir kavram olup  gerçek manası itibarıyla "ölüp dirilme" sürecini tanımlamamaktadır. Zaten ölü hükmünde olan varlıkların gerçek yaşama geçebilmeleri için 70,000 yıllık süreç içinde tabi olmaları gereken ve sınav amaçlı olan muhtelif adetlerdeki bedenlenme döngülerinin bir ifadesidir. 


44/35 - İn hiye illa mevtetünel ula ve ma nahnü bi münşerin ( Kesinlikle o, ancak ilk ölümümüzdür. Bizler dirilenler de olmayacağız. )

- Ayette inkarcılar sadece dünya hayatı !! olarak algıladıkları ortamın var olduğunu, bunun dışında bir var oluşun bulunmadığını iddia etmektedirler.

45/35 - Zaliküm bi ennekümüttehaztüm ayatıllahi hüzüven ve ğarratkümül hayatüd dünya fel yevme la yuhracune minha ve la hüm yüsta'tebun ( Bu, kesinlikle Allah' ın ayetlerini alay edinmenizdendir. Sizi dünya hayatı aldattı. Artık bugün oradan çıkamazlar. Onların özürleri de istenmez. )

57/20 .... mel hayatüd dünya illa meta'ul ğurur ( ... dünya hayatı aldatıcı madde / meta / fayda haricindeki değildir. )

3/185 - Küllü nefsin zaikatül mevt ve innema tüveffevne ücuraküm yevmel kıyameh fe men zuhziha anin nari ve üdhılel cennete fe kad faz ve mel hayatüd dünya illa metaul ğurur ( Tüm nefisler ölümü tadacaktır. Ve ayağa kalkış gününde ödülleriniz kesinlikle size vefa edilecektir. Kim ateşten uzaklaştırılıp, cennete sokulursa kurtulmuştur. Dünya hayatı aldatıcı madde / meta / fayda haricindeki değildir. )

Cennete geri dönmeye layık görülmüş olanların, cennetten ilk çıkarılışlarındaki ölüm dışında ölüm deneyimlemeyecekleri, Allah'ın onları dünyanın son dönemindeki ölümcül olaylardan koruyacağı Duhan suresinin 44/56 kodlu ayetinde bildirilmektedir.

44/56 - La yezukune fihel mevte illel mevtetel ula ve vekahüm azabel cehım ( Orada ilk ölüm haricinde ölüm tatmazlar. Onları cehennem azabından korumuştur. )

Mürselad suresinin aşağıdaki ayetinde de, ölümcül olayların vuku bulduğu dünyanın döngü sonu sürecinde inananların ve iyilikler yapanların yani cennete layık görülmüş olanların Allah tarafından korunacakları, güvende olacakları, zarar görmeyecekleri ve ölmeyecekleri bildirilmektedir.  

77/40 - Veylün yevmeizin lil mükezzibin ( Vay o gün o yalanlayanlar için. )
77/41 - İnnel muttekıne fi zılalin ve uyun ( Kesinlikle sakınanlar gölgelerin ve pınarların içindedirler. )

İncil'deki Vahiy suresinin aşağıdaki ayetinde ise dünyadaki 70,000 yıllık ve 600-700 reenkarnasyon döngülerinden oluşan süreçte Allah'a olan ahdine vefa ederek kaba madde alemindeki tekamülünü tamamlayan varlıkların cennete geri döndürüleceği ve dünyanın son dönemdeki maddi ve manevi olaylardan ( felaket olarak nitelenseler de gerçek manası çok daha farklıdır. ) korunmak suretiyle etkilenmeyeceklerini bildirmektedir.

66 Vahiy 2-11 Kulağı olan, Ruh'un kiliselere ne dediğini işitsin. Galip gelen, ikinci ölümden hiçbir zarar görmeyecek.'"

İncil'deki Vahiy suresinin aşağıdaki ayetinde ise ölü olduklarının farkına varamadıkları için gerçek yaşama erişme gayretinden uzak kalmış olan ve dünya hayatı olarak adlandırdıkları kaba madde alemine saplanmış olan inkarcıların akıbeti yani "ikinci ölüme" maruz kalacakları bildirilmektedir. ( İkinci ölüm kaba madde aleminde yeni bir 70,000 yıllık reenkarnasyon süreci anlamına gelmektedir. )

66 Vahiy 20-14 Ölüm ve ölüler diyarı ateş gölüne atıldı. İşte bu ateş gölü ikinci ölümdür.

Aşağıdaki ayette ise cennetin  ( yarı süptil alem / sevgi planı ) tasviri yer almaktadır.

66 Vahiy 21-4 Onların gözlerinden bütün yaşları silecek. Artık ölüm olmayacak. Artık ne yas, ne ağlayış, ne de ıstırap olacak. Çünkü önceki düzen ortadan kalktı."