10 Nisan 2022 Pazar

"Allah versin!" diyenler...

Bir mazlumun, bir mağdurun veya mağdurun maddi - manevi yardım talebini geçerli veya geçersiz bir sebeple reddetmek amacıyla toplumda yaygın olarak kullanılmakta olan "Allah versin!" ifadesi esasen büyük bir gafletin yansımasıdır. Zira Allahu Teala insanlara hayrı da, şerri de yine insanlar vasıtasıyla vermektedir. Dolayısıyla insan, yukarıda anılan söylem vasıtasıyla sorumluluktan kaçamadığı gibi Allah'ın ismini bu şekilde kullanması nedeniyle de hatalı bir yaklaşımda bulunmaktadır. 

İlahi nizamdaki tüm süreçler, Allahu Teala tarafından varlıklara iletilen tesirler ve varıkların bu tesirlerin yönlendirmesiyle oluşturdukları ilişkilere bağlı olarak gerçekleşmektedir. Bu husus Muhammed suresinin 7. ayetinde - elbette ki teşbihi nitelik arzeden - "Allah'a yardım etmek." ifadesi ile bildirilmektedir.

47/7 Ya eyyuhellezine amenu in tensurullahe yensurkum ve yusebbit akdamekum

( Ey o inananlar, eğer Allah’a  yardım ederseniz, size yardım eder ve ayaklarınızı, adımlarınızı sabitler. )

Konuya ilişkin diğer bazı Kur'an ayetleri ise aşağıda yer almaktadır.

Yasin suresinin 47. ayetinde inkarcıların hayıra vesile icraatlar yapmaktan kaçınmaları ve buna bahane üretmeleri misallendirilmiştir.

36/47 Ve iza kile lehum enfiku min ma razekakumullahu kalellezine keferu lillezine amenu e nut'imu men lev yeşaullahu at'amehu in entum illa fi dalalin mubin

( Ve onlara "Allah' ın o sizi rızıklandırdıklarından harcayın." denildiğinde, o inkar edenler o inananlara "Allah' ın şayet dilerse yedireceği kimseye biz mi yedireceğiz? Kesinlikle siz ancak apaçık sapıklık içindesiniz." derler. )

Tevbe suresinin 14. ayetinde inkarcıların karşılığı olan azabın yine inananlar tarafından verildiğine ilişkin misale yer verilmektedir. 

9/14 Katiluhum yuazzibhumullahu bi eydikum ve yuhzihim ve yensurkum aleyhim ve yeşfi sudura kavmin mu'minin

( Onlarla savaşın ki Allah, sizin ellerinizle onlara azap versin ve onları rezil etsin ve onlara karşı size yardım etsin. İnananlar kavminin göğsüne şifa versin. )

Yunus suresinin 85. ayetinde ruhsal tekamül sürecindeki inananların, zalimlerin şerrinden uzak olabilmek için arzettikleri duaya yer verilmektedir. 

10/85 Fe kalu alellahi tevekkelna rabbena la tec'alna fitneten lil kavmiz zalimin

( Böylece "Allah’a  dayanıp sığındık. Rab’bimiz. Bizi zalimler kavmi için sınav kılma." dediler. )

Ancak inananların, inkarcı zalimlere karşı hak yolundaki mücadelelerini gerekli cehid, akıl ve vicdan vasıtasıyla verdikten sonra dahi zulme maruz kalmaları Allahu Teala'nın onlara ruhsal tekamül sürecinde yüksek dereceler bahşetmesine vesile olmaktadır. Dolayısıyla ilahi nizamda her şey mükemmel bir şekilde işlemektedir.

İsra suresinin 16. ayetinde de Allahu Teala'nın, yoldan çıkmış bir kavmin helak sürecini nasıl belirlediği çok çarpıcı bir şekilde bildirilmektedir. 

17/16 Ve iza eradna en nuhlike karyeten emarna mutrafiha fe fesku fiha fe hakka aleyhel kavlu fe demmernaha tedmira

( Ve şehri helak etmeyi istersek, oradaki refah şımarıklarına emrederiz de orada günah işlerler. Artık onların üzerine söz gerçek olur da orayı yıkıp mahvederiz. )

Ayette ifade edilen, bir kavmin helakine sadece ve sadece o kavmin yanlış düşüncelerinin, yanlış kararlarının ve yanlış seçimlerinin vesile olduğudur. Örneğin ayette bahsedilen "Mutrefih"ler ( Refah şımarıkları ) bugün elit şeytanlar olarak anılan küresel emperyalist ve kapitalist firavun zümresidir. Ancak insanların bu zümreden zulüm görmelerinin sebebi ise Allah yolunda birlik olamamaları, nefsani menfaatlerini toplum menfaatinin üzerinde tutmaları, küresel elitin kurduğu maddi aldatma sistemi içinde bilinçli veya bilinçsiz olarak o sisteme hizmet etmeleridir. Bir başka deyişle insanın, karşılaştığı musibetlerden sorumlu tutabileceği tek merci sadece kendisidir. 






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder