10 Ağustos 2021 Salı

Dünyanın nöronları "Ağaçlar"

"Nöronlar" insan beyninde bulunan ve bilgi / veri transferi işlevini gören sinir hücreleridir. Bir nöronun anatomik yapısı aşağıdaki gibidir.

                           

"Ağaçlar" da dünyanın bilgi / veri transferi işlevini gören ve dünya sathında bir iletişim şebekesi ( ağ ) oluşturan organlarıdır. Ağacın biyolojik yapısı ile Nöronun anatomik yapısı özdeşlik arzetmektedir. 

Kur'an ayetlerindeki "Şecer" ( Ağaç ) kelmesi, öz anlamı ve "Soyağacı" anlamı dışında, "Veri ileti aracı" anlamını da taşımaktadır. ( Ve daha birçok bilinmeyen anlamı da bulunmaktadır. ) Örneğin Hacc suresinin 30. ayetinde Hz. Musa'ya ilahi kozmik bilgilerin vahyedilmesi sürecinde "ilahi sesin bir Ağaç vasıtasıyla iletildiğinden" bahsedilmektedir.

28/30 Fe lemma etaha NUDİYE min şatiil vadil eymeni fil buk'atil mubaraketi mineş ŞECERATİ en ya musa inni enellahu rabbul alemin 

( Oraya yettiğinde, bereketli yerdeki vadinin sağındaki AĞAÇTAN "Ey Musa, kesinlikle ben, ben alemlerin Rab’bi Allah' ım." diye SESLENİLDİ. )

Ayette "ağacın" açıkça "veri transfer aracı" işlevi gören bir varlık olduğu bildirilmektedir.

Lokman suresinin 27. ayetinde de "Ağaç" kelimesi Allah'ın kelimelerinin iletisinde işlev gören bir varlık olarak zikredilmektedir.

31/27 Ve lev enne ma fil erdi min ŞECERATİN AKLAMUN vel bahru yemudduhu min ba'dihi seb'atu ebhurin ma nefidet KELEMATULLAH innellahe azizun hakim

( Ve şayet kesinlikle o yerdeki AĞAÇLAR KALEMLER olsa ve deniz de ona destek olsa, ondan sonra da yedi deniz, Allah' ın KELİMELERİ tükenmez. Kesinlikle Allah yücedir hakimdir.  )

"Aklam" ( Kalemler ) kelimesi "Kalem" kelimesinin çoğulu olup, esasen "Kalem" kelimesi kelimeyi iletmeye yarayan her türlü araç anlamına gelmektedir. Ayetteki "Bahr" ( Deniz ) kelimesi ise boyut portalı açılışını simgelemektedir. Yani "Denizin portal açması ve böylelikle ağaçların da ilahi kozmik verileri alabilmesi" ifade edilmektedir.

Kur'an'da "Şecer" ( Ağaç ) kelimesi 27 kere tekrarlanmaktadır. Yukarıdaki ayetin numarası da 27'dir. 27 sayısı "Seb'an minel mesani" ( İkililerden Yedi / İkili Yedi" ) kavramını sembolize eden bir sayı olup, Hicr suresinin 87. ayetinde Kur'an, "İkili Yedi" kavramı ile eşleştirilmiştir.

15/87 Ve lekad ateynake SEB'AN MİNEL MESANİ vel KUR'AN el azim

( Ve biz sana İKİLİLERDEN YEDİYİ ve büyük KUR'AN' ı verdik. )

Son dönemde dünya çapında gündeme gelen ve evvelce bazı meşhur dergi kapaklarında da sembolizmi yapılan küresel orman yangınları, şeytanların döngü sonunda insanlara yoğun olarak iletilmeye başlanan ilahi kozmik bilgi akışını bloke edebilmek için kurguladıkları tuzaklar olabilir mi?

Kur'an ayetlerinin daha iyi anlaşılmasına naçizane destek sağlayan ve spiritüel bir kaynak olan "İlahi Nizam ve Kainat" kitabının Nisan 2013'te yayımlanması ve hemen ardından Mayıs 2013'te de "AĞAÇLAR"! nedeniyle "Gezi RUHU" olarak anılacak olayların başlaması arasında kozmik, ruhsal bir senkron ve mesaj olabilir mi?

9 Ağustos 2021 Pazartesi

Pandemilerdeki 11

21. yüzyılda şu ana kadar iki pandemi ortaya çıkmıştır.

2009 yılında H1N1 ( Domuz Gribi )

2020 yılında COVID19 ( Coronavirus )

İlk pandeminin ortaya çıktığı yılın ( 2009 ) nümerolojik değeri 11 sayısını vermektedir. ( 2+0+0+9 = 11 ) Ve virüsün kodunda ( H1N1 ) yine 1 ve 1 yani 11 bulunmaktadır.

H1N1 pandemisi ile COVID19 pandemisi arasında 11 yıl olması da ayrıca ilginçtir. 

"Allah" kelimesi

17/110 Kul İD'ULLAHE EV RAHMAN EYYEN MA TED'U fe LEHUL ESMAUL HUSNA .....

( De ki: "ALLAH DİYE ÇAĞIRIN VEYA RAHMAN DİYE ÇAĞIRIN. HANGİSİ İLE ÇAĞIRIRSANIZ. GÜZEL İSİMLER O'NADIR. ..... )

İsra suresinin 110. ayetinde "Allah" kelimesinin sadece bir isim olduğu ve mutlak yaratıcının başka kelimeler ile de ifade edilebileceği bildirilmektedir. ( Bkz. "Esmaul Husna" başlıklı bölüm ) Esasen bu ayette tersten anlamlandırma vasıtasıyla ve dolaylı olarak Kadir-i Mutlak'ın ( Halik-i Mutlak'ın ( Mutlak Yaratıcının ) ) herhangi bir kelime ile tanımlanamayacağı ve ifade edilemeyeceği dolayısıyla "Allah" kelimesinin de diğerleri gibi esasen O'nu temsil etmekten çok uzak aciz bir kelime olduğu dolaylı ve tersten ifade yoluyla bildirilmektedir. ( Ayet kodunun ( 17/110 ) nümerolojik değerinin "1" olması da O'nun birliğini ve tekliğini vurgulayan bir mesaj niteliğindedir. )

Kaba madde planı dünyadaki en kadim ve ileri topluluk olan Mu Uygarlığı yaratıcıyı en doğru şekilde  ifade etmişler gibi görünmektedir. Zira Mu'lar mutlak yaratıcıyı "O" şekliyle sembolize etmişler. Türkçe'de de "O" harfi üçüncü tekil sahısı temsil eder. Zira "O" dendiğinde hiçbir sıfat, hiçbir niteleme söz konusu olmaz ki zaten O da ( mutlak yaratıcı ) her türlü nitelemeden zaten münezzehtir.

6/100 .... subhanehu ve TELA AN MA YESİFUN

( .... O yücedir ve OVASFETTİKLERİNİN / NITELENDİRDİKLERİNİN üzerindedir. )

6/100 kodlu ayetin kodu çok anlamlı bir mesaj vermektedir.

6 = Yaratılışın sembolü ( Haliki mutlak = Mutlak yaratıcı )

1 = Vahdet, Ünite, Birlik, Teklik

Yani ayetin kodu "O birdir / O tektir" anlamını içermektedir. ( "Allah" kelimesinin Kur'an'da 2701 kere tekrarlanmasında da vahdet / ünite mesajı bulunmaktadır. ( 2+7+0+1 = 10 ... 1+0 = "1" )

"Allah" kelimesi "El İlah" kelimesinin ulanarak telaffuz edilmiş halidir.

El = Ön ek

İlah = İlah

"İlah" kelimesi ise "İla" ( - doğru ) ve "H" ( O ) kelimelerinden oluşmakta ve "O'na doğru" ( Yönelinen ) anlamını içermektedir. Yani esas ifade kelimesi "O" veya "H" ( Arapça ) harfleri olmaktadır.

Ayrıca "İlla hu / İlla h" ( Sadece O / Ancak O ) ifadesi de "Allah" kelimesinin kökenidir.

İlla = Ancak, Sadece

H / Hu = O

Aşağıdaki ayette O'nun birliği / tekliği vurgulanmaktadır.

39/6 ... a ilahe İLLA HU .... ( O'nun haricinde ilah yoktur..... )

Evvelki bölümlerde defaatle bahsedilen "İlahi Nizam ve Kainat" isimli kitapta mutlak yaratıcının her türlü kelimesel nitelemeden ve tanımlamadan münezzeh olduğu şu cümleler ile ifade edilmektedir.

"Ruhların aslî prensibe erişememelerini zarurî kılan âmil ise her şeyin üstünde ve bütünlerin bütünü olan her şeyle en ufak bir münasebeti dahi bahis mevzuu olmayan, akıllara, hayallere, hislere girmeyen, HİÇBİR İSİMLE İFADESİ MÜMKÜN OLMAYAN, yalnız burada büyük bir zaruret içinde ancak bir defaya mahsus olmak üzere, hiçbir delâletini düşünmeden, bir dünya kelimesi ile yadedeceğimiz “ALLAH'ın; erişilmezliklerin erişilmezliği zaruretidir. Bu hakikati tereddüt etmeden ve münakaşa mevzuu yapmadan böylece olduğu gibi kabul etmek de zaruretlerin en büyüğü ve selâmet yolunun tek istikametidir."

8 Ağustos 2021 Pazar

Zihinlerdeki kaos .... gerçek ile batılı karıştırma sendromu

Yakın gelecekte tüm dünyayı tamamen esir alması planlanan dijitalizmin temel hedeflerinden biri de insanlara sanal bir gerçeklik sunmak ve bu sunulanın kitleler tarafından gerçek olarak algılanmasını sağlamaktır. Önümüzdeki yıllarda insanlık, doğadaki her olgunun ve olayın dijital müdahale yoluyla manipüle edilmesine, değiştirilmesine ve belirli senaryoların doğal süreçmiş gibi sahnelenmesine  çok daha fazla maruz kalacaktır. Ancak maalesef insanlığın çoğunluğu yani frekansı ve idrak seviyesi yeterince yükselmemiş olanlar bu manipülasyonları ve kurguları, aynen bugün de olduğu gibi algılayamayacak ve kendilerini helâke sürükleyecek sanal bir gerçekliğin esiri olacaklardır. Söz konusu olgu ve olaylara bazı örnekler olarak üretilmiş salgınlar, doğa olayları, göksel olaylar, transhümanizm ( sözde tanrısallaşmış insan! ) ve singularity projesi vb. sayılabilir. 

Zira küreselcilerin hedefi dijital manipülasyonlar vasıtasıyla insanların gerçek ve ilahi tezahürleri algılamalarını engellemek, bir anlamda gerçek ile batılı ( sanal ) birbirine karıştırmalarını sağlamaktır. Bu durum "zihinsel karmaşa" ( confusion ) olarak tanımlanabilir. Kitle yönetimi ve tahakkümü için "Ordo ab Chao" ( Kaosa Dayalı Düzen ) ilkesini benimsemiş olan şeytanlar için zihinlerde yaratılacak kaos en ideal durumdur.

Pandemi vasıtasıyla başlatılan yeni süreçte insanlığın en büyük sınavı "Gerçek" ile "Batıl"ın savaşında doğru safta yer alıp almaması olacaktır. Kur'an ayetlerinde bu hususa özellikle dikkat çekilmektedir.

2/42 Ve la telbisul hakka bil batili ve tektumul hakka ve entum ta'lemun

( Ve gerçeği batıl ile örtmeyin ve bile bile gerçeği gizlemeyin. )

Al'i İmran suresinin 71. ayetinde sanal gerçeklik ile insanları aldatanların yani bir anlamda onları matrixte tutanların ilim sahibi ( kitap sahibi ) inkârcı müşrikler oldukları bildirilmektedir. ( Küresel çete her eylemini yaratılışın kaynak kodlarını içeren Kur'an ayetlerine göre yapmaktadır. )

3/71 Ya ehlel kitabi lime telbisunel hakka bil batili ve tektumunel hakka ve entum ta'lemun

( Ey kitap sahipleri, neden gerçeği batıl ile örtersiniz de gerçeği bile bile gizlersiniz? )

A'raf suresinin 118. ayetinde Allah'ın bahşedeceği yönlendirme nimetiyle insan idrakinin yükseleceği ve insanın gerçek ile batılı ayırt ederek inkârcı müşriklerin sahte icraatlarını batıl kılacağı bildirilmektedir.

7/118 Fe vekaal hakku ve betale ma kanu ya'melun

( Böylece gerçek vaki oldu. Onların o yaptıkları batıl oldu. )

Enfal suresinin 8. ayetinde  "Mücrimin" ( Suçlular ) olarak tanımlanan inkârcı müşriklerin ( küresel çete ) manipülasyonu sonucu oluşan zihinsel karmaşanın sona ereceğinden ve gerçek ile batılın ayrışacağından bahsedilmektedir.

8/8 Li yuhikkal hakka ve yubtilel batile ve lev kerihel mucrimun

( Gerçeği gerçek kılmak ve batılı batıl kılmak için. Şayet suçlular hoşlanmayıp istemeseler de. )

İsra suresinin 81. ayetinde de benzer ifade yer almaktadır. ( Bu ayetlerin çoklu anlamlarından biri de elbette ki Kur'an'ın gelmesiyle batılın helâk olmasıdır. )

17/81 Ve kul cael hakku ve zehekal batil innel batile kane zehuka

( Ve de ki: "Gerçek geldi ve batıl helak oldu. Kesinlikle batıl yok olasıdır." )

Kehf suresinin 56. ayetinde inkârcı müşriklerin kurdukları sanal ( dijital ) sistemlerle gerçeği batıl, batılı gerçek gibi algılatmak istemelerinden bahsedilmektedir.

18/56 Ve ma nursilul murseline illa mubeşşirine ve munzirin ve yucadilullezine keferu bil batili li yudhidu bihil hakka vettehazu ayati ve ma unziru huzuva

( Ve gönderilenleri müjdeci ve uyarıcı olmalarının haricinde göndermedik. O inkar edenler, gerçeği batıl ile gidermek için mücadele ettiler. Ayetlerimi ve o uyarıldıklarını alay edindiler. )

Enbiya suresinin 18. ayetinde de gerçeğin batıl üzerindeki mutlak zaferi vurgulanmaktadır. Ayette "Dimağ" ( Beyin ) kelimesi vesilesiyle teşbih yapılmasının sebebi insan zihnine dikkat çekilmek istenmesi olabilir.

21/18 Bel nakzifu bil hakki alel batili fe yedmeğuhu fe iza huve zahik ve lekumul veylu min ma tesifun

( Bilakis, gerçeği batılın üzerine atarız da onun beynini çıkarır. O zaman o yok olur. O vasfettiklerinizden dolayı sizlere vaylar olsun. )

Sebe suresinin 49. ayetinde ise insanlık, dijitalizm yoluyla kendilerini yaratan, öldüren ve bunu döngüsel olarak yapan ilahlar gibi göstermek isteyen küresel şeytanlara karşı uyarılmaktadır.

34/49 Kul cael hakku ve ma yubdiul batilu ve ma yuiyd

( De ki: "Gerçek geldi. Batıl başlatamaz, yaratamaz ve döndüremez, diriltemez." )

Casiye suresinin 27. ayetinde batılcıların nihayetinde hasara uğrayacakları bildirilmektedir.

45/27 Ve lillahi mulkus semavati vel ard ve yevme tekumus saatu yevmeizin yahserul mubtilun

( Ve göklerin ve yerin mülkü Allah’a dır. Saat olduğu gün batılcılar hasarlanırlar. )

Muhammed suresinin 3. ayetinde ise insanların, "gerçeğe tabi olanlar" ve "batıla tabi olanlar" şeklinde ayrışacakları bildirilmektedir. ( Bu ayrışım zaten tarih boyunca tezahür etmistir. )

47/3 Zalike bi ennellezine keferuttebeul batile ve ennellezine amenuttebeul hakka min rabbihim kezalike yadribullahu lin nasi emsalehum

( Bu, kesinlikle o inkar edenlerin batıla tabi olmalarından ve kesinlikle o inananların Rab’lerinden gerçeğe tabi olmalarındandır. Allah onların misallerini insanlar için işte böyle beyan eder. ) 

7 Ağustos 2021 Cumartesi

Aşı "teşvik yöntemi" mi? Rüşvet mi?

Küreselciler, çok ısrarcı oldukları aşılama hedeflerine ulaşabilmek için uyguladıkları baskı ve kısıtlama taktiğine paralel olarak "halka rüşvet verme" taktiğini de uygulamaya koymuşlardır. Merkezden verilen talimata istinaden ülke hükümetleri halklarını aşılanmaya "teşvik etmek"! için aşılanma karşılığında maddi menfaatler teklif etmeye başlamışlardır. Bu kapsamda nakit para ödemeleri, çekilişler, hediyeler, hediye çekleri, burslar, uçak biletleri, cruise gezileri gibi teklifler ile birlikte ücretsiz flört ( Hollanda ) ve esrar dağıtma ( ABD ) gibi uygunsuz ve ahlaksız tekliflerin de gündemde olduğu basında yer almaktadır.

https://www.sozcu.com.tr/2021/dunya/asi-copcatanligi-6579960/

Bir sağlık ve tedavi sürecinin böylesine garip ve hatta ahlaksızca bir promosyona, bir pazarlama kampanyasına indirgenmesi oldukça düşündürücüdür. Zira bu durum emperyalist kapitalizmin aşıdan beklentilerinin çok yüksek olduğunu ve aşılama operasyonunun, evvelki bölümlerde de incelendiği üzere, çok farklı hedeflere hizmet ettiğini ortaya koymaktadır. Zira karşılığında kat kat maddi değer elde etmedikçe insanlara zerre kadar maddi değer sunmayan ve her zaman insanlardan maddi değer almayı / çalmayı ilke edinmiş olanların insanlara maddi değer sunmak için adeta birbirleriyle yarışmaları süreci çok sorgulanabilir hale getirmektedir. ( Ücretsiz aşılama bile başlıbaşına bir soru işaretiyken üstüne para verme durumu soru işaretlerini daha da artırmaktadır. )

Ayrıca aşılananların maske takmaya devam etmeleri gerektiği, virüsün aşılananlara da bulaşabildiği ve aşılananların da virüsü yayabildikleri belirtilmektedir. Bu durumda esasen maske takılması ve sosyal mesafenin korunması herkes için yeterli ve gerekli önlemler olmaktadır.

Bir yandan sözde "teşvikler" verilirken, bir yandan da bazı şirketlerin "aşılanmayanlarla yollarını ayırma" kararı aldıkları görülmektedir. 

Tevrat'ın aşağıdaki ayeti bu süreç kapsamında inanan iyi insanlara önemli bir uyarı niteliği taşımaktadır.

2 Exodus 23-8 "Rüşvet almayacaksınız. Çünkü rüşvet göreni kör eder, haklıyı haksız çıkarır.

18 Job 36-17 Dikkat et, para seni baştan çıkarmasın. Büyük bir rüşvet seni saptırmasın.

"Teşvik Yöntemi" diye adlandırılan bu teklifler silsilesinin nereye kadar varacağına insanlık hep birlikte şahit olacaktır.

6 Ağustos 2021 Cuma

Sarı rüzgar İzmir'de ...

"İzmirliler, sarı ve kızıllığın hakim olduğu bir sabaha uyandı. Pek çok İzmirli sosyal medya hesabından gökyüzü ve güneş fotoğrafları paylaşıp İzmir'i trend topic listesinin üst sırasına taşırken, havadaki durumun sebebinin orman yangınlarındaki duman ve partiküllerin güneyli rüzgar akışlarıyla taşınması olduğu belirtildi."

Basından 06.08.2021

05.08.2021 tarihli "Yangın, Rüzgâr ve Kükürt" başlıklı bölümün yazılmasının ertesi günü yani bugün basında yer alan "İzmir Sarardı" başlıklı haber ilginç bir senkrona vesile olmuştur.

 30/51 Ve lein erselna RİHAN fe raevhu MUSFERRAN le zallu min ba'dihi yekfurun

( Ve eğer RÜZGAR göndersek de onu SARILAŞMIŞ* görseler, onun ardından inkar etmeye başlarlar. )

Ayet numarasının ( 51 ) nümerolojik değeri ( 5+1 = "6" ) ile haberin ayın 6'sında yayımlanması arasında da kozmik bir senkron olması muhtemeldir.

* Kur'an ayetlerinin çok anlamlı olması nedeniyle, yukarıdaki ayetteki "Sarılaşmış" kelimesi elbetteki "Kükürt" kaynaklı sarılaşma dışındaki durumları da temsil etmekte olabilir.

5 Ağustos 2021 Perşembe

Yangın, Rüzgâr ve Kükürt

"28 Temmuz 2021 tarihinde Manavgat'ta başlayarak Antalya ve Muğla'da devam eden orman yangınlarının "9." günündeyiz."

Basından "05.08.2021"

"Termik santralden RÜZGÂRIN etkisiyle sürüklenecek gazların zehirli olduğuna dikkat çeken Prof. Öztürk, Independent Türkçe'ye yaptığı açıklamada, alevlerin ulaştığı santralde yanan kömür içerisindeki KÜKÜRT miktarının önemli olduğunu belirtti."

Basından "05.08.2021"

Yangının termik santrale ulaşması halinde "kükürt" salınımı olacağı ve "rüzgâr" sayesinde bir zehirli gaz bulutu oluşacağı bildirilmektedir. Kükürt, sarı renkli bir elementtir.

Rum suresinin 51. ayetinde yer alan "Rihan musferran" ( Sarılaşmış rüzgâr ) ifadesi yukarıdaki durumla uyumlu olup ilginç mesaj vermektedir. Zira rüzgar ile kükürtün karışımı en net şekilde "Sarılaşmış rüzgâr" olarak tasvir edilebilir.

30/51 Ve (1) le (2) in (3) erselna (4) RİHAN (5) fe (6) raev (7) hu (8) MUSFERRAN (9) le (10) zallu (11) min (12) ba'di (13) hi (14) yekfurun (15) 

( Ve eğer RÜZGÂR göndersek de onu SARILAŞMIŞ görseler, onun ardından inkar etmeye başlarlar. )

- Ayet kodunun ( 30/51 ) nümerolojik değeri negatif şeytani frekansın da sembolü olan 9 sayısını vermektedir. ( 666 ... 18 ... 1+8 = 9 )

Ayetteki "Musferran" ( Sarılaşmış ) kelimesi 9. kelimedir. Yukarıdaki haberin tarihi olan bugünün tarihinin ( 05.08.2021 ) nümerolojik değeri de "9" sayısını vermekte olup, ayrıca bugün yangınların da 9. günüdür.

666 sayısını çağrıştıran 66/6 kodlu ayetin içeriğinde de "ateş" kavramı yer almaktadır.

66/6 Ya eyyuhellezine amenu ku enfusekum ve ehlikum NAREN vekuduhen nasu vel hicaretu aleyha melaiketun ğulazin şidadin la ya'sunallahe ma emerehum ve yef'alune ma yu'merun

( Ey o inananlar, nefislerinizi ve ailenizi yakıtı insanlar ve taşlar olan ATEŞTEN koruyun. Onun üzerinde kaba şiddetli melekler vardır. Allah’a, onlara emrettiğine isyan etmezler. Ne emredildilirse yaparlar. )

Tevrat'ın 18. suresinde de "ateş" ve "kükürt" kelimeleri yer almaktadır.

18 Job 18-15 Çadırında ATEŞ oturacak. Yurdunun üzerine KÜKÜRT saçılacak.

Ayetin sure ve ayet numarası 18'dir. ( 1+8 = 9 )

5 Deuteronomy 29-23 BÜTÜN ÜLKE YANACAK, tuz ve KÜKÜRTLE ÖRTÜLECEK; tohum ekilmeyecek, filiz sürmeyecek, ot bitmeyecek.

İnsanlığa tuzak kurmak niyetiyle hareket etmekte olan küresel şeytanlar esas itibarıyla, Allahu Teala'nın rızası ve izniyle, yaratılışın kodlarını içeren Kur'an ve Kitab-i Mukaddes ( Tevrat + İncil ) ayetlerini birebir ve aşamalı olarak uygulumakta, ayetlerin gerçekleşmesine zemin hazırlamakta ve farketmeden kendilerine tuzak kurmaktadırlar. 

3 Ağustos 2021 Salı

Çift zihinliler

"Şeytana uydum."
"Şeytan beni ayarttı."
"Şeytana kandım."
"Şeytanın tuzağına düştüm."
......
......

Bu gibi mazeret söylemleri, kendi yanlış ve nefsani tercihleri vesilesiyle günah batağına saplanmış olan ikiyüzlülerin / çift zihinlilerin, suç işleme ve yakalanma sonrasında "başkasını suçlama" dürtüsüyle, sıklıkla dile getirdikleri söylemlerdir. Bu söylemler külliyen batıldır. Zira "Şeytan" ( Ateşe atan, Yakan, Helak eden ) kelimesi sadece negatif frekans tesirlerini tanımlayan bir sıfat olup, herhangi bir varlık ismi değildir. Ve bu sıfat esasen daha yaratılış aşamasında, İblis'in sunduğu poztif ve negatif frekans seçeneklerinden negatif olanı yani maddi ve nefsani olanı seçerek yanlış tercih yapan insandan başkasını tanımlamamaktadır.

Şeytani frekanslara tabi olan insan aynı zamanda "çift zihinli" yani "ikiyüzlü" ( münafık ) insandır. Kötü söylem ve eylemlerini duruma göre inkâr eder, duruma göre ise bir övünç vesilesi olarak kullanır. 

"İkiyüzlülük" ( Nifak ) yani "Çift zihinlilik" esasen psikolojide Multiple Personality Disorder ( Çoklu Kişilik Bozukluğu ) olarak da anılan sendromdur. Bu fenomen Bakara suresinde net bir misal ile tanımlanmaktadır.

2/14 Ve iza lekullezine amenu kalu amenna ve iza halev ila şeyatinihim kalu inna meakum innema nahnu mustehziun

( O inananlara rastladıklarında "İnandık." derler. Şeytanları ile yalnız kaldıklarında ise "Kesinlikle biz sizinle birlikteyiz, bizler kesinlikle alay edenleriz." derler. )

Ayette yer alan "Şeytanıyla yalnız kalmak" batinen "insanın kendisiyle / nefsiyle yalnız kalması" anlamındadır.

2/15 Allahu yestehziu bihim ve yemudduhum fi tuğyanihim ya'mehun

( Allah onlarla alay eder. Onlara azgınlıklarının içinde görüşsüzce dolaşmalarına müddet ve destek verir. )

"Çift zihinlilik", "Aldanarak yanlış tercih yapma", "İftira atarak suçu inkâr" ve "Sınav" hususları ise İncil'in aşağıdaki ayetlerinde net olarak ifafe edilmektedir.

59 James 1-8 ÇİFT ZİHİNLİ İNSAN her açıdan tutarsızdır.

59 James 1-9 Düşkün olan kardeş kendi yüksekliğiyle, 

59 James 1-10 zengin olansa kendi düşkünlüğüyle övünsün. Çünkü zengin kişi kır çiçeği gibi solup gidecek.

59 James 1-11 GÜNEŞ YAKICI SICAĞIYLA doğar ve otu kurutur. Otun çiçeği düşer, görünüşünün güzelliği yok olur. ZENGİN DE BUNUN GİBİ KENDİ UĞRAŞLARI İÇİNDE KAYBOLUP GİDECEKTİR.

59 James 1-12 NE MUTLU DENEMEYE DAYANAN KİŞİYE! Denemeden başarıyla çıktığı zaman Rab'bin kendisini sevenlere vaat ettiği yaşam tacını alacaktır.

59 James 1-13 Ayartılan kişi, "TANRI BENİ AYARTIYOR" demesin. Çünkü Tanrı kötülükle ayartılmadığı gibi kendisi de KİMSEYİ AYARTMAZ.

59 James 1-14 HERKES KENDİ ARZULARIYLA SÜRÜKLENİP ALDANARAK AYARTILIR. 

59 James 1-15 Sonra arzu gebe kalır ve günah doğurur. Günah olgunlaşınca da ölüm getirir.

59 James 1-16 Sevgili kardeşlerim, ALDANMAYIN!

İncil'in son suresi olan Vahiy bölümünün 18.* ayetinde meşhur şeytani nümerik sembol olan 666 ( 6+6+6 = 18* ... 1+8 = 9 ) sayısının "insanı simgelediği" bildirilmektedir.

66 Vahiy 13-18 Bu konu bilgelik gerektirir. Anlayabilen, canavara ait sayıyı hesaplasın. Çünkü bu sayı insanı simgeler. Sayısı altıyüzaltmışaltıdır.





2 Ağustos 2021 Pazartesi

"Pandemi"den sonra "İklim" ve orman yangınları?

TIME dergisinin 16 Nisan - 3 Mayıs 2021 sayısının kapağındaki "İklim herşeydir." başlığının altında dünya haritası ve "kıtaların kibritle yakılması" tasviri yer almaktadır.

Yukarıdaki resim alttaki linkte yer almakta olup, resmin altında ise "Pandemic remade every corner of society. Now it's the climates's turn" ( Pandemi toplumun her köşesini yeniden düzenledi. Şimdi sıra İklimde...)

Bu başlık "Pandemi kurgusu işlevini tamamladı. Şimdi sıra iklim kurgusunda.." olarak da algılanabilmektedir.

https://time.com/magazine/us/5955224/april-26th-2021-vol-197-no-15-u-s/

Ayrıca "The Economist" dergisinin Kasım 2020 sayısının kapağındaki 2021 yılı olaylarını tasvir eden görseller arasında "Orman yangını" görselinin olması da dikkat çekmektedir.



Gündemdeki orman yangınları uzaydan yeryüzünün belirli bölgelerine iletilen lazer ışınlarıyla gerçekleştiriliyor olabilir mi? Küresel şeytanlar Kitab-ı Mukaddes'in ( Tevrat + İncil ) son dönem olaylarının tasvir edildiği ve tam sembolizm ile yazılmış Vahiy isimli 66. bölümündeki ayetleri bir bir gerçekleştirmeye mi çalışmaktadırlar?

Aşağıdaki ayet serisinin sonunda "Gökten yere ateş yağdırma" hususu da bulunmaktadır. ( Ayetlerin devamında da bilinen 666 hususu gelmektedir. )

66 Vahiy 13-4 İnsanlar CANAVARA YETKİ VEREN EJDERHAYA TAPTILAR. "Canavar gibisi var mı? Onunla kim savaşabilir?" diyerek canavara da taptılar.

66 Vahiy 13-7 KUTSALLARLA SAVAŞIP ONLARI YENMESİNE İZİN VERİLDİ. CANAVAR her oymak, her halk, her dil, HER ULUS ÜZERİNDE YETKİLİ KILINDI.

66 Vahiy 13-11 Bundan sonra başka bir canavar gördüm. Yerden çıkan bu canavarın kuzu gibi İKİ BOYNUZU VARDI, ama ejderha gibi ses çıkarıyordu.

66 Vahiy 13-12 İlk canavarın bütün yetkisini onun adına kullanıyor, yeryüzünü ve orada yaşayanları ölümcül yarası iyileşen ilk CANAVARA TAPMAYA ZORLUYORDU.

66 Vahiy 13-13 İnsanların gözü önünde, *GÖKTEN YERE ATEŞ YAĞDIRACAK* kadar büyük belirtiler gerçekleştiriyordu.

Küresel çapta orman yangınlarının ortaya çıktığı ve toplumun korku frekansı tesiri altına alındığı şu son dönemde bir yandan da Delta Varyantı korkusu gündemde tutulmaya çalışılmaktadır.

CDC' den ( Center of Disease Control / Hastalık Kontrol Merkezi ) son yapılan açıklamada Delta Varyantı'nın "orman yangınına" benzetilmesi de ayrıca dikkat çekmektedir.

"ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri, açıklanan bir rapora göre, ilk olarak Hindistan’da tanımlanan ve şu anda dünya çapında baskın olan Delta varyantının diğer türlerine göre “MUHTEMELEN* daha şiddetli” olduğu konusunda uyardı.

Euronews’ta yer alan habere göre, Colorado’daki UCHealth’te enfeksiyon önleme ve kontrol kıdemli tıbbi direktörü Dr. Michelle Barron, “Bu bir ORMAN YANGINI gibi, yanan bir kamp ateşi değil. Şu anda bazı bölgeler tamamen alevler içinde” dedi."

( Basından 02.08.2021 )

* Demek ki virüs mutasyona uğradığı için öldürücü etkisini kaybetti ve artık "hastalanma olmuyor veya muhtemelen! hastalanma  hissedilerek geçiriliyor". "Muhtemelen daha şiddetli geçirmek." ne demektir? Zira açıklamadaki "muhtemelen daha şiddetli" ifadesinin neye göre daha şiddetli" olduğu belirsiz kalmaktadır. 

Dikkat edileceği üzere pandemi sürecinin başından bu yana olduğu gibi yetkili merciler! tarafından hep "muallak ve çelişkili ifadeler" kullanılmakta ancak inatla korku yayma gayreti ise devam etmektedir. "Muallak ve çelişkili ifadeler ile kavram kargaşası ve endişe yaratma" şeytanların ilke haline gelmiş kadim taktiğidir. Yaratılış sürecinin başında Adem de şeytanın muallak ve çelişkili ifadelerinin tesirine kapılmış ve yanlış tercihte bulunmuştur.


31 Temmuz 2021 Cumartesi

Coronavirus raporunda "Hasta Sayısı" nerede ?

Meşhur Coronavirus istatistik raporunun formatı 4 Temmuz 2021 ( 4.7 ... 4+7 = 11 ) tarihinde değiştirilmiştir. Yeni tabloya bakıldığında "Hasta Sayısı" kriterinin tablodan kaldırıldığı görülmektedir. "Hasta Sayısı" virüsün güncel etkisini yani "hastalanmaya sebebiyet verme" seviyesini gösteren en önemli kriterdir.

Evvelce belirtildiği üzere Coronavirus'ün halen Grek alfabesi harfleri ile kodlanmış 11 adet mutasyonu bulunmaktadır. Ve virüslerin, mutasyon geçirdikçe hastalandırma etkilerinin azaldığı bilinmektedir. Zira nihayetinde virüsler de bağlandıkları host bedenlerde yaşamlarını sürdümek istemektedirler. Dolayısıyla bir anlamda virüsün deneyim kazanmasının sonucu olan mutasyonlar esasen hem virüs, hem de host beden için olumlu değişimlerdir. 

Sadece "Vaka Adedi" kriterinin yayımlanması da aslında virüsün hasta etme yeteneğinin azaldığını hatta ortadan kalktığını gösteren bir delil niteliğindedir. Ancak "Vaka Sayısı"'nın, "Vefat Sayısı" gibi değerlendirilmesi ve medyada hala "Korkutan vaka artışı", "Korkutan tablo", "Korkulan oluyor", "Vaka paniği" gibi sürekli "korku" kelimesini içeren manşetlerin yer alması topluma korku yaymakta, frekansı düşürmekte ve toplum psikolojisine zarar vermektedir. Düşük frekans olan korku frekansının immün sistem ( bağışıklık sistemi ) üzerindeki olumsuz etkileri bilinirken ısrarla "korku manşetleri" atılması oldukça düşündürücüdür.!!!

Güncel gazete manşeti örnekleri;


























30 Temmuz 2021 Cuma

Tuzak kuranların akıbeti

Her eylemlerini aldatmak yani "tuzak kurmak" esasına göre icra eden şeytanların nihai amacı, her dönemin imkanları çerçevesindeki muhtelif metodlarla insanın idrak mekanizmasını bloke ederek onu tam kontrol altına almak, ona Allah'ı, dini ve ilmi unutturmak ve böylelikle onun ruhsal tekamülünü engellemeye çalışmaktır. Bu hedef tanımı İblis'in söylemi halinde A'raf suresinde yer almaktadır.

7/16 Kale fe bima ağveyteni le ak'udenne lehum siratakel mustekim

( "Öyleyse, beni azdırmandan dolayı, onlara karşı, senin doğru yolunun üstüne oturacağım." dedi. )

7/17 Summe le atiyennehum min beyni eydihim ve min halfihim ve an eymanihim ve an şemailihim ve la tecidu ekserahum şakirin

( Sonra önlerinden arkalarından, sağlarından sollarından onlara yeteceğim. Onların çoğunu şükredenlerden bulmayacaksın.  )

Şeytanların tuzak kurma obsesyonlarının esasen Allah'ın onlara kurduğu bir tuzak olduğu ve onların ise  bu durumdan habersiz oldukları 6/123 kodlu ayette bildirilmektedir. Ayette ayrıca, tuzak kuranların, her zaman ve bugün de olduğu gibi, suç işlemek suretiyle maddi çokluk elde etmiş küresel çete ( şirket sahibi elitler ) olduğu vurgulanmaktadır.

6/123 Ve kezalike cealna fi kulli karyetin ekabira mucrimiha li yemkuru fiha ve ma yemkurune illa bi enfusihim ve ma yeş'urun

( Ve işte böyle, her şehrin büyüklerini, orada hile yapıp tuzak kurmaları için, oranın suçluları kıldık. nefislerinden, kendilerinden başkasına hile yapıp tuzak kurmazlar ve farketmezler. )

Tüm kötülük tuzaklarını Allah'ın batıl kılacağı ve her tuzağı inananlar için bir hayır vesilesi kılacağı ayetlerde "Mekrullah" ( Allah'ın tuzağı ) ve "Allahu hayrul makirin" ( Allah tuzak kuranların hayırlısıdır. ) ifadeleriyle zikredilmektedir.

3/54 Ve mekeru ve mekerallah vallahu hayrul makirin

( Ve tuzak kurdular, Allah da tuzak kurdu. Allah tuzak kuranların en hayırlısıdır. )

8/30 Ve iz yemkuru bikellezine keferu li yusbituke ev yaktuluke ev yuhricuk ve yemkurune ve yemkurullah vallahu hayrul makirin

( Ve zamanında o inkarcılar, seni sabitlemek veya seni öldürmek veya seni çıkarmak için sana tuzak kurarlardı. Onlar tuzak kurarlarken Allah da tuzak kurar. Allah tuzak kuranların en hayırlısıdır. )

10/21 Ve iza ezaknen nase rahmeten min ba'di darrae messethum iza lehum mekrun fi ayatina kulillahu esrau mekra inne rusulena yektubune ma temkurun

( Ve insanlara, onlara dokunan darlıktan sonra rahmet tattırdığımızda, o zaman onlar ayetlerimiz hakkında tuzak kurarlar. De ki: "Allah’ ın tuzağı kesinlikle daha hızlıdır." Kesinlikle resullerimiz o tuzak kurmalarınızı yazarlar. )

Cuma suresinin 42. ayetinde tüm tuzakların Allah'ın rızası ve izni ile tezahür ettiği ve büyük planın sadece Allahu Teala'ya ait olduğu bildirilmektedir.

13/42 Ve kad mekerallezine min kablihim fe lillahil mekru cemia ya'lemu ma teksibu kulli nefs ve seya'lemul kuffaru li men ukbed dar

( Ve onlardan öncekiler hile yapıp tuzak kurdular. Hilelerin, tuzakların hepsi Allah içindir. Her nefsin ne kazandığını bilir. İnkarcılar yurdun sonunun kimin için olduğunu bilecekler. )

İbrahim suresinin 46. ayetinde şeytanların tuzaklarının kapsamı ve büyüklüğü ne olursa olsun o tuzakların tesirinin sadece kendilerine olacağı bildirilmektedir.

14/46 Ve kad mekeru mekrahum ve indellahi mekruhum ve in kane mekruhum li tezule minhul cibal

( Ve hilelerini tuzak yaptılar. Hileleri, tuzakları dağları sallayacak dahi olsa, Allah' ın indinde onlara hile, tuzak var. )

Tuzak kuranların kendilerini güçlü ve güvende sanmalarının en büyük yanılgıları olduğu Nahl suresinin 45. ayetinde bildirilmektedir.

16/45 E fe eminellezine mekerus seyyiati en yahsifellahu bihimul erda ev ye'tiyehumul azabu min haysu la yeş'urun

( Kötülük hileleri, tuzakları kuranlar, Allah' ın onları yere geçirmesinden veya onlara farketmedikleri yerden azabın gelmesinden emin midirler, güvende midirler? )

İnanan ve iyilikler yapanların şeytanların tuzaklarından dolayı asla üzülmemeleri sadece sabretmeleri gerektiği de Nahl ve Neml surelerinin aşağıdaki ayetlerinde bildirilmektedir.

16/127 Vasbir ve ma sabruke illa billahi ve la tahzen aleyhim ve la teku fi daykin min ma yemkurun

( Ve sabret. Senin sabrın Allah’tan dolayı olması haricinde olamaz. Onların üzerine hüzünlenme ve o hilelerinden, tuzaklarından dolayı darlık, sıkıntı içinde olma. )

27/70 Ve la tahzen aleyhim ve la tekun fi daykin min ma yemkurun

( Ve onlar üzerine hüzünlenme. O hile yapıp tuzak kurmalarından sıkıntı içinde olma. )

Tuzak kuran şeytanların, kurdukları tuzakların sadece kendileri için olduğundan habersiz oldukları aşağıdaki ayetlerde yinelenmektedir.

27/50 Ve mekeru mekran ve mekerna mekran ve hum la yeş'urun

( Ve hileli tuzak kurdular. Onların farketmedikleri hileli tuzak kurduk. )

27/51 Fenzur keyfe kane akibetu mekrihim enna demmernahum ve kavmehum ecmein

( Artık hileli tuzaklarının sonu nasıl oldu bak. Kesinlikle biz onları ve kavimlerini topluca mahvettik. )

52/42 Em yuridune keyda fellezine keferu humul mekidun

( Hile yapıp tuzak kurmayı mı istiyorlar? O halde o inkar edenler, onlar hileye, tuzağa düşenlerdir. )

Kibir ateşinde yanan tuzakçı müşrik şeytanların amaçlarının dünyadaki tüm varlıklar üzerinde güç ve hakimiyet kurmak ve bu yolla sözde kendilerini - haşa - Allah'a ortak koşmak olduğu ve bu nedenle de türlü tuzaklar kurdukları ancak tüm tuzakların başarısızlıkla sonuçlanacağı Fatir suresinin 10. ayetinde bildirilmektedir.

35/10 Men kane yuridul izzete fe lillahil izzetu cemia ileyhi yas'adul kelimut tayyibu vel amelus salihu yerfeuh vellezine yemkurunes seyyiati lehum azabun şedid ve mekru ulaike huve yebur

( Kim üstün kudreti istiyorsa, saygınlık üstün kudret tümüyle Allah içindir. Temiz kelime O’na yükselir. İyi işler de onu yükseltir. O kötülüklerle tuzak kuranlar, şiddetli azap onlaradır. İşte onların tuzağı, o batıp dağılır. )

35/43 İstikbaran fil erdi ve mekras seyyi' ve la yehiykul mekrus seyyiu illa bi ehlih fe hel yenzurune illa sunnetel evvelin fe len tecide li sunnetillahi tebdila ve len tecide li sunnetillahi tahvila

( Yerde kibirlenme ve kötülük tuzağıdır. Kötülük tuzağı sahibinin haricindekinin başına geçmez. Ancak evvelkilerin adetlerini mi gözetiyorlar? Allah' ın adetinde değişim bulamazsın. Allah' ın adetinde dönüşüm, başkalaşım bulamazsın. )

Aşağıdaki ayetlerde de şeytanların kurdukları tüm kötülük tuzaklarının batıl kılınacağı bildirilmektedir.

52/46 Yevme la yuğni anhum keyduhum şey'en ve la hum yunsarun

( O gün hileleri tuzakları onlara hiçbir şeye fayda vermez. Onlara yardım da edilmez. )

77/39 Fe in kane lekum keydun fe kiyduni

( Böylece eğer sizde hile tuzak varsa, haydi beni hileli tuzağa düşürün. )

86/15 İnnehum yekiydune keyden

( Kesinlikle onlar hile yapıp tuzak kuruyorlar. )

86/16 Ve ekiydu keyden ( Ve ben de hile yapıp tuzak kurarım. )

105/2 E lem yec'al keydehum fi tadlil

( Onların hileli tuzaklarını sapmış ve boşa çıkmış kılmadı mı? )

29 Temmuz 2021 Perşembe

Bozmak için "Değiştirmek"

"Delta Varyantı" konulu bölüm sonrasında yine "Delta" harfinin sembolize ettiği "Değişim / Değiştirme" kelimesi ile ilgili bir bölüm gündeme gelmiştir. 

İnkarcı müşriklerin temel hedefi yaratılış sistemini ( ilahi nizamı ) kendi menfaatleri ve obsesif, sapkın hedefleri doğrultusunda "bozmak amacıyla değiştirmektir". Ancak bu değiştirme girişimlerini daima "iyilik yapmak" olarak tanımlamak suretiyle insanları aldatmaktadırlar. Bugün anılan girişimlerin oldukça yoğunlaştığı görülmektedir.

"Fesad" ( Bozgun ) ve "Had" ( Aldatma ) kavramları ilk olarak Bakara suresinin 9. ve 11. ayetlerinde vurgulanmaktadır. ( Bu durum 9/11 nümerolojisine de dikkat çekmektedir. )

2/9 YUHADİNULLAHE vellezine amenu ve ma YAHDEUNE illa enfusehum ve ma yeş’urun

( Allah’ ı ve o inananları ALDATMAYA çalışırlar da nefislerinden, kendilerinden başkasını ALDATMAZLAR ve farketmezler. )

2/11 Ve iza kile lehum LA TUFSİDU fil ardi kalu innema NAHNU MUSLİHUN

( Ve onlara "Yerde BOZGUN YAPMAYIN." denildiğinde, "Kesinlikle BİZLER İYİLEŞTİRENLERİZ." derler. )

2/12 E la innehum HUMUL MUFSİDUNE ve lakin la yeş’urun

( İyi bilin ki kesinlikle ONLAR BOZGUNCULARDIR ve lakin farketmezler.  )

Kur'an'da "Fesad" ( Bozgun ) kelimesinin geçtiği ilk ayetin numarasının 11 olması, farklı hale geçişin yani değişimin nümerik sembolü olan 11 sayısı tezahürü açısından da dikkat çekmektedir. Bu blogdaki birçok bölümde 11 sayısının şeytanlar tarafından adeta "bozgun amaçlı değişimin" sembolü olarak kullanıldığı, insanlığa yönelik komploların sıklıkla bu sayıyla uyum içinde olacak şekilde kurgulandığına değinilmektedir.

"Değiştirmek" anlamına gelen "Bedl" ve "Ğayr" kelimelerinin, şeytanlar tarafından nasıl kullanıldığı ayetlerde açıklanmaktadır.

1- KELİMELERİ DEĞİŞTİRMEK

2/59 Fe BEDDELellezine zalemu KAVLEN ğayrallezi kile lehum fe enzelna alellezine zalemu riczen mines semai bima kanu yefsukun

( Böylece o zulmedenler SÖZÜ onlara söylenenden başkasına DEĞİŞTİRDİLER. Böylece günah işlemiş olmalarından dolayı o zulmedenlerin üzerine gökten pislik, azab indirdik. )

 2/181 Fe men BEDDELEHU ba'de ma semiahu fe innema ismuhu alellezine yubeddiluneh innellahe semiun alim

( Kim o duyduğunun sonrasında, onu DEĞİŞTİRİRSE onun günahı onu değiştirenlerin üzerinedir. Kesinlikle Allah duyandır, bilendir. )

4/46 Minellezine hadu YUHARRİFUNEL KELİME an mevadiihi ve yekulune semi'na ve asayna vesma' ğayra musmein ve raina leyyen bi elsinetihim ve ta'nen fid din ve lev ennehum kalu semi'na ve eta'na vesma' venzurna le kane hayran lehum ve akveme ve lakin leanehumullahu bi kufrihim fe la yu'minune illa kalila

( O Yahudilerden KELİMEYİ yerinden DEĞİŞTİRENLER, dillerini dürüp eğerek ve din hakkında saldırganlaşarak "Duyduk ve isyan ettik, duy duymaz olası ve bizi gör." derler. Şayet kesinlikle onlar "Duyduk ve itaat ettik, duy ve bize bak." deselerdi onlara daha hayırlı ve daha kuvvetli, sağlam olurdu. Lakin Allah onları inkarları ile lanetler de azı hariç inanmazlar. )

5/13 Fe bima nakdihim misakahum leannahum ve cealna kulubehum kasiyeh YUHARRİFUNEL KELİME an mevadiihi ve nesu hazzan min ma zukkiru bih ve la tezalu tettaliu ala hainetin minhum illa kalilen minhum fa'fu anhum vasfah innellahe yuhibbul muhsinin

( Sözlerini bozdukları için onları lanetledik ve kalplerini katılaştırdık. KELİMEYİ tahrif edip yerinden DEĞİŞTİRİRLER. O hatırlatıldıklarından paylanmayı, nasiplenmeyi unuttular. Onlardan azı hariç, onlardan hainlik görmeyi gideremezsin. Ancak yine de onları affet ve hoşgör. Kesinlikle Allah iyilik yapanları sever. )

Yunus suresinin 15. ayetinde imkarcı müşriklerin, haberciden Kur'an'ı dahi değiştirmesini talep ettikleri bildirilmektedir.

10/15 Ve iza tutla aleyhim ayatuna beyyinatin kalellezine la yercune likaene'ti bi KUR'ANİN ğayri haza ev BEDDİLH kul ma yekunu li en ubeddilehu min tilkai nefsi in ettebiu illa ma yuha ileyy inni ehafu in asaytu rabbi azabe yevmin azim

( Ve onlara ayetlerimiz açık deliller olarak okunduğunda, o bize kavuşmayı ummayanlar "Bundan başka KUR'AN getir veya ONU DEĞİŞTİR." dediler. De ki: "Benim için onu bundan kendimce değiştirmek olmaz. Kesinlikle ben ancak o bana vahyedilene tabi olurum. Eğer Rab’bime isyan edersem, kesinlikle ben büyük günün azabından korkarım." )

48/15 Se yekulul muhallefune izen talaktum ila meğanime li te'huzuha zeruna nettebi'kum yuridune en YUBEDDİLU KELAMELLAH kul len tettebiuna kezalikum kalellahu min kabl fe se yekulune bel tahsudunena bel kanu la yefkahune illa kalila

( Ganimeti almaya kalktığınızda geri kalanlar "Bırakın bizi, size tabi olalım." diyecekler. ALLAH'IN KELAMINI DEĞİŞTİRMEK isterler. De ki: "Bize tabi olmazsınız." Önceden Allah işte böyle dedi. Böylece "Bilakis bizi kıskanıyorsunuz." diyecekler. Bilakis az haricinde anlamayanlar olmuşlardır. )

2- NİMETİ DEĞİŞTİRMEK

2/211 Sel beni israile kem ateynahum min ayetin beyyineh ve men YUBEDDİL Nİ'METALLAHİ  min ba'di ma caethu fe innellahe şedidul ikab ( İsrailoğullarına, onlara açık delil olarak ayetlerden ne kadar verdiğimizi sual et. Kim, ona o getirilenlerden sonra, ALLAH'IN NİMETİNİ DEĞİŞTİRİRSE, kesinlikle Allah azabı şiddetli olandır. )

8/53 Zalike bi ennellahe lem yeku MUĞAYYİRAN Nİ'METEN en'ameha ala kavmin hatta YUĞAYYİRU ma bi enfusihim ve ennellahe semiun alim

( Bu, Allah' ın kesinlikle bir kavime verdiği NİMETİ, onlar nefislerindekini DEĞİŞTİRMEDİKÇE DEĞİŞTİREN olmamasından dolayıdır. Kesinlikle Allah duyandır, bilendir. )

13/11 Lehu muakkibatun min beyni yedeyhi ve min halfihi yahfezunehu min emrillah İNNELLAHE LA YUĞAYYİRU MA Bİ KAVMİN hatta YUĞAYYİRU MA Bİ ENFUSİHİM ve iza eradellahu bi kavmin suen fe la meradde leh ve ma lehum min dunihi min val

( Ona önünden ve arkasından takipçiler vardır. Allah' ın emrinden dolayı onu korurlar. Kesinlikle ALLAH, bir KAVİMDE OLANI, ONLAR NEFİSLERİNDE, KENDİLERİNDE OLANI DEĞİŞTİRENE KADAR DEĞİŞTİRMEZ. Allah bir kavime kötülüğü istediğinde, artık ona geri dönüş yoktur ve onlara O’ndan başka dost yoktur. )

3- PİSİ, İYİYLE DEĞİŞTİRMEK

4/2 Ve atul yetama emvalehum ve la TEDEBEDDELUL HABİSE BİT TAYYİBİ ve la te'kulu emvalehum ila emvalikum innehu kane huben kebira

( Ve yetimlere mallarını verin. PİSİ, KÖTÜYÜ, TEMİZLE, İYİYLE DEĞİŞTİRMEYİN. Onların mallarını mallarınıza katarak yemeyin. Kesinlikle o büyük günahtır. )

4- YARATIŞI DEĞİŞTİRMEK

4/119 Ve le udillennehum ve le umenniyennehum ve le amurrannehum fe le yubettikunne azanel en'ami ve le amurannehum fe le YUĞAYYİRUNNE HALKALLAH ve men yettehiziş şeytane veliyyen min dunillahi fe kad hasira husranen mubina

( Ve kesinlikle onları saptıracağım, kesinlikle onları saplantılara, kuruntulara sokacağım. Kesinlikle onlara emredeceğim de hayvanların kulaklarını kesecekler. Kesinlikle onlara emredeceğim de ALLAH'IN YARATIŞINI DEĞİŞTİRECEKLER. Kim Allah' ın haricinde şeytanı dost edinirse, apaçık hüsran ile hasarlanmış olur. )

5- SÖZÜ DEĞİŞTİRMEK

7/162 Fe BEDDELellezine zalemu minhum KAVLEN ĞAYRELLEZİ KİLE LEHUM fe erselna aleyhim riczen mines semai bima kanu yazlimun

( Onlardan zulmedenler, SÖZÜ ONLARA SÖYLENENDEN BAŞKASINA DEĞİŞTİRDİLER. Böylece, zulmetmiş olmalarından dolayı üzerlerine gökten pislik azab gönderdik. )

6- DİNİ DEĞİŞTİRMEK

Bu husus, Mu'min suresinin 26. ayetinde Firavun'un Hz. Musa'ya atfen söylediği sözler vasıtasıyla ters misalleme yöntemiyle bildirilmektedir. Zira Allah'ın bahşettiği dini değiştirmeye kalkan Firavun'un bizzat kendisidir. Ayrıca yerde bozgunu çıkaran da bizzat kendisi olan Firavun, halkını Hz. Musa'nın yerde bozgun çıkaracağı iddiasıyla korkutmaya çalışmaktadır.

40/26 Ve kale fir'avnu zeruni aktul musa vel yed'u rabbeh inni ehafu en YUBEDDİLE DİNEKUM ev en yuzhira FİL ERDİL FESADA

( Ve Firavun "Bırakın beni Musa' yı öldüreyim de Rab’bini çağırsın. Kesinlikle ben DİNİNİZİ DEĞİŞTİRMESİNDEN veya YERDE BOZGUN meydana çıkarmasından korkarım." dedi. )

Oysa tüm yaratılış sistemini ( ilahi nizamı ) tanımlayan "Allah'ın kelimeleri"'nin asla değiştirilemeyeceği aşağıdaki ayetlerde bildirilmektedir. 

6/34 Ve lekad kuzzibet rusulun min kablike fe saberu ala ma kuzzibu ve uzu hatta etahum nasruna LA MUBEDDİLE Lİ KELİMATİLLAH ve lekad caeke min nebeil murselin

( Ve senden önce de resuller yalanlanmıştı. Onlara yardımımız gelene kadar o yalanlanmalarına ve eziyet edilmelerine sabrettiler. ALLAH'IN KELİMELERİNİ DEĞİŞTİREBİLECEK YOKTUR. Sana, gönderilenlerin haberlerinden gelmiştir. )

6/115 Ve temmet kelimetu rabbike sidkan ve adla LA MUBEDDİLE Lİ KELİMATİH ve huves semiul alim

( Ve Rab’binin kelimesi doğrulukça ve adaletçe tamamlanmıştır. O’NUN KELİMELERİNİ DEĞİŞTİREBİLECEK YOKTUR. O duyandır, bilendir. )

18/27 Vetlu ma uhiye ileyke min kitabi rabbik LA MUBEDDİLE Lİ KELİMATİH ve len tecide min dunihi multehada

( Ve sana Rab’binin kitabından o vahyedileni oku. O’NUN KELİMELERİNİ DEĞİŞTİREBİLECEK YOKTUR. O’ndan başka sığınılacak bulamazsın. )

33/62 Sunnetellahi fillezine halev min kabl ve LEN TECİDE Lİ SUNNETİLLAHİ TEBDİLA 

( O öncekilerin halleri hakkında Allah' ın adeti budur. ALLAH'IN ADETİNİ DEĞİŞTİRMEYE YOL BULAMAZSIN. )





27 Temmuz 2021 Salı

Neden "Delta" varyantı? 

Pandemi kurgusunun planlanan ana süreci olan 2019 - 2023 döneminin tamamlanmasına bir yıl kala "Delta Varyantı" korkusu pompalanmaya başlanmıştır. Coronavirus'ün, Grek alfabesi harfleriyle kodlanmış mevcut 11* varyantı arasından neden "Delta" isimli olanı seçilerek gündem oturtulmuştur?

* Coronavirus sürecinin her aşamasında tespit edilen 11 nümerolojisi ile uyum dikkat çekmektedir.

Coronavirus varyantları;

1- Alpha B.1.1.7
2- Beta B.1.351
3- Delta B.1.617.2
4- Gamma P.1
5- Lota B.1.526
6- Epsilon B.1.427, B.1.429
7- Kappa B.1.617
8- Theta P.3
9- Eta B.1.525
10- Zeta P.2
11- Lambda C.37

"Delta" harfi "Üçgen" şeklinde olup, matematikte "Varyans"ın ( Değişimin ) sembolüdür. Ayrıca "Illuminati piramidi" veya "Kontrol piramidi" olarak bilinen okült ezoterik sembol de "Tepesinde tek göz olan üçgen" şekliyle resmedilmektedir. Özellikle bu harfin gündeme oturtulmasında her zamanki gibi gizemli bir sebep ve mesaj bulunmakta gibidir. Değişimin sembolü olan "Delta" harfi hem insan DNA'sındaki hem de dünyanın düzenindeki değişimi mi simgelemektedir? 

Laboratuar üretimi olduğu artık basında dahi yer alan Coronavirus de, aşılar da esasında sentetik RNA nano partikülleri içeren bileşiklerdir. "Nanoviroloji" ve "Programlanabilir Virüs" teknolojileri kapsamında bu nano partiküllerin DNA'yı değiştirebilecek şekilde programlanabildiği ve hatta 5G frekanslarıyla etkileşime girerek insanı ana networke bağlı bir çevre birimine ( üniteye ) dönüştürebileceği bilinmektedir.

Süper İnsan, Evolution, Human 2.0, Transhumanism vb. gibi ilgi çekici mottolar kullanılarak verilmeye çalışılan sözde "gelişim, evrim" mesajının esas içeriği insanın DNA yapısının değiştirelerek bağışıklık sisteminin zayıflatılması ve onun merkezi bilgisayara ( AI ) bağlı, 7/24 kontrol edilebilir, yönlendirilebilir ve gerektiğinde "kapatılabilir" bir üniteye dönüştürülmesinden başka bir şey değildir. 

Evvelki bölümlerde bahsedildiği üzere insan, eşyaların birbirine dijital olarak bağlanarak bir şebeke oluşturulmasını öngören IOT ( Internet of Things / Şeylerin Interneti ) projesi kapsamındaki bir "şey"e dönüştürülmek istenmektedir. İnsanlığın maruz bırakıldığı tüm bu kurgusal pandemi süreci de bu hedef doğrultusundaki en önemli vasıtalardan biri olma niteliğı taşımaktadır.

Al'i İmran suresinin 120. ayetinde "Şey" ( "Eşya"'nin tekili ) kelimesi "Sabır", "Sakınma" ve "Zarar görmeme" kavramlarıyla birlikte yer almaktadır. Ayette adeta şeytanların, sabreden ve sakınan insanları "Şey"'e dönüştüremeyecekleri bildirilmekte gibidir. 

3/120 İn temseskum hasenetun tesu'hum ve in tusibkum seyyietun yefrahu biha ve İN TASBİRU VE TETTEKU LA YEDURRUKUM KEYDUHUM ŞEY'A innellahe bima ya'melune muhiyt

( Size güzellik ve iyilik dokunması, onları üzer, kederlendirir. Oysa, size kötülük isabet ederse, onunla ferahlayıp sevinirler. EĞER SABREDERSENİZ VE SAKINIRSANIZ, ONLARIN HILELERİ SIZE ŞEY KADAR BILE ZARAR VEREMEZ. Kesinlikle Allah o yaptıklarını kuşatandır. )

İnsanı, bir grup inkârcı müşrike hizmet etmek üzere yaratılmış bir "hayvan" addeden Siyonizm, pandemi ile başlatılan bu son dönemde insanı aşağılama konusundaki en yüksek performansını sergilemektedir.

26 Temmuz 2021 Pazartesi

Eterik Kordonu kesmek... 

Kâinattaki tüm varlıklar "Eterik* Kordon / Esiri* Kordon" adı verilen ve kaba maddesel olmayan süptil bir bağ ( bilgi frekansı bağı ) ile birbirlerine bağlanmışlardır. Bu şebekesel yapı esasen vahdetin ( ünite ) görünmeyen ancak hissedilen özünü oluşturmaktadır.

* "Esir" veya "Eter" tüm kâinatı kaplayan, varlıkların özünü oluşturan ve ruhun madde alemi kainattaki yansıması olan bilgi ve enerji kaynağı süptil maddeye verilen isimdir.

"Eterik Kordon / Esiri Bağ" kavramı Kur'an'da "Hablillah" ( Allah'ın ipi ) ve "Ellefe beyne kulub" ( Kalplerin birleştirilmesi ) teşbihleri vasıtası ile bildirilmektedir. 

3/103 Va'tesumu bi HABLİLLAH  cemian ve la teferraku vezkuru ni'metellahi aleykum iz kuntum a'daen fe ELLEFE BEYNE KULUBİKUM fe asbahtum bi ni'metihi ihvana ve kuntum ala şefahufratin minen nari fe enkazekum minha kezalike yubeyyinullahu lekum ayatihi leallekum tehtedun

( Ve ALLAH'IN İPİNE topluca sarılıp bağlanın. Ayrışmayın ve Allah’ ın üzerinize olan nimetini hatırlayın. Zamanında düşman olmuştunuz da KALPLERİNİZİN ARASINI BİRLEŞTİRDİ. O’nun nimeti ile kardeşler oldunuz. Ateşten çukurun üzerindeydiniz de sizi oradan kurtardı. İşte Allah ayetlerini size böyle açıklar. Umulur ki yönlenirsiniz. )

Spiritüalizmde "Bağ kesmek" veya "Eterik kordonu kesmek" olarak anılan meditatif uygulama ise, bir varlığın, kendisine negatif frekans iletisi yapan bir başka kaynak varlıkla arasındaki esiri / eterik bağı imajinatif ve geçici olarak kesmesi ve hem kendisini hem de negatif frekans kaynağını geçici bir süre özgür bırakması deneyimidir. 

Zira varlıklar arasındaki esiri bağ daimi olup, ruhsal tekâmül için de elzemdir. Esiri bağ varlıkların ruhsal tekâmül ihtiyaçlarına göre pozitif veya negatif frekans iletisi vasıtası işlevini görmektedir. Ancak ayni zamanda her varlık bilmelidir ki yaratılışta "başkası" diye bir kavram bulunmamakta ve tüm varlıklar tek bir bütünü ( üniteyi ) oluşturmaktadırlar. Bu fenomen en basit misalleme ile bir bedenin organlarına benzetilebilir. Ve her bir varlık bir diğerinin ruhsal tekâmülü için bir vesile, bir vasıta ve hatta bir yardımcı konumundadır. Dolayısıyla bir varlıktan ötekine iletilen negatif frekanslar esasen o varlığın negatif yönünün kendisine gösterilmesinden başka bir şey değildir.

Kaba madde planı dünyadaki her kaba madde bedenli varlık kendi astral bedenine yani bedensiz olan süptil öz varlığına da "Gümüş Bağ" olarak anılan "Esiri / Eterik Kordon" ile bağlıdır. "Astral Çıkış", "Astral Projeksiyon" ( Göksel Çıkış / Yıldızsal Çıkış ) veya Kur'an terminolojisiyle "Mi'rac" olarak anılan fenomen ise bir varlığın göksel özüne yükselmesi, göksel özünü yani süptil / esiri / eterik öz varlığını idrak etmesi deneyimidir. Astral çıkış fenomenini deneyimleyenler çıkış sonrasında kaba madde bedenlerini yukarıdan görebilmektedirler.

Hacc suresinin 15. ayetinde "Astral Çıkış" ve "Eterik Kordon" kavramları dolaylı bir misalleme ile bildirilmekte gibidir.

22/15 Men kane yezunnu en len yensurahullahu fid dunya vel ahirati fel YEMDUD Bİ SEBEBİN İLES SEMAİ SUMMELYAKTA' fel YENZUR hel yuzhibenne keyduhu ma yeğiyz

( Kim Allah' ın ona, dünyada ve ahirette yardım etmeyeceğini zannederse, GÖĞE SEBEPLE UZANSIN DA SONRA KESSİN DE BAKSIN, tuzağı o kendisini öfkelendireni giderebilecek mi? )

Ayette, Allah'ın kader mekanizmasına isyan eden, O'nun yardımından ümit kesen ve öfkelenip isyan eden kibirli ve gafil bir varlığın astral çıkış esnasında eterik kordonu keserek zahmetli olan ruhsal tekâmül surecinden kaçıp kurtulmak istemesi konu edilmektedir. Ayette varsayımsal olarak "eterik kordonun kesilmesi" durumunda dahi ilahi bir sınav olan ruhsal tekâmül sürecinin dışına çıkılmasının mümkün olmadığı bildirilmektedir.

Virüs Çağı

"Virus" kelimesi Latince kökenli olup "Vir" ( Zehir ) kökünden ve "us" ekinden oluşmakta ve "Zehir" anlamına gelmektedir. Ayrıca Fransızcadaki "Virer" ( Geçiş yapmak, Transfer etmek ) kelimesindeki "Vir" kökünün de "Virus" kelimesinin kaynağı olması kuvvetle muhtemeldir. Zira Virus "yayılma, geçme, transfer olma" özelliği taşıyan bir olgudur.

Açıkça görülmektedir ki insanlığı daimi ve şiddeti artırılmış bir totaliter tahakküm sistemi altında tutmak isteyen küreselciler en hassas nokta olan sağlık unsurunu kullanarak 2019 yılından itibaren "Virüs Çağı"'nı başlatmışlardır. Planlara göre bundan böyle sürekli gündeme getirilecek olan virüs vakaları ve abartılı medya iletişimi sayesinde insanlar sürekli korku frekansında tutulacak, dolayısıyla sürekli aşılanabilecek ve aşıların yanetkilerinin sebebiyet vereceği - ancak şu an mechul olan! - muhtelif sağlık sorunlarına dayalı bir kısır döngü içinde Yeni Dünya Düzeni yani "Artırılmış Kölelik" sistemi yürütülebilecektir.

2018 yılında ( pandemi öncesinde ) yayımlanmış olan "Claws : Virus Age" ( Pençeler : Virüs Çağı ) isimli kitap bu bağlamda dikkat çekmektedir.

Proje akış diyagramının şöyle oluşturulmuş olması kuvvetle muhtemeldir.

1- Pandemi
2- Aşılama
3- Aşı Pasaportu / Aşı Kartı
4- Dijital Kimlik
5- Sosyal Skorlama / Vatandaşlık Puanı
6- Sosyal Skor / Vatandaşlık puanı* bazında nüfus ayrıştırma ve eliminasyon...

* Dünya A.Ş. personeli performans puanı!

Bu akış içerisine serpiştirilecek iklim krizi, kıtlık ve yerel savaş algı operasyonları ile korku frekansının daha da yoğunlaştırılması planlanmakta gibidir.

Hücresel olmayan protein kaplı bir RNA çekirdeğinden oluşan ve gözle görülemeyen bir varlık türü olan "Virüs", yaşamak ve çoğalmak için konuk ( host ) organizmaya ihtiyaç duymakta ancak konuk organizmayı da hasta ve hatta yokedebilmektedir. ( Aşılar da RNA moleküllerinden oluşmaktadır. ) "Virüs" kelimesi esasen - "Zehir" anlamı itibarıyla - içinde yaşadığı ortamı sömürerek mahvetmek için çabalayan her tür varlık için de kullanılabilir ki bugün bunların "insan" formuna girmiş olanlarına da şahit olunmaktadır.

Yukarıdaki tanımlama, belirli bir anlam çerçevesi içinde**, Kur'an'da "Cinn" olarak tanımlanan varlıklara ve "cin tasallutu" kavramına da uymaktadır. Bilindiği üzere "Cinn" kelimesi CN kökünden olup, "Görülmeyen, Örtülü" anlamına gelmektedir 

( ** Cinn kelimesinin anlam kapsamı çok geniş olup, burada spesifik bir anlam üzerinde durulmaktadır. "Cenin", "Cennet" ( Örtülme, Korunma ), "Cunnet" ( Kalkan ) kelimeleri de aynı ( CN ) köktendir. )

Evvelki bölümlerde incelendiği üzere anlamdaşlık itibarıyla "Virus" ile "Semum" kelimeleri arasında ilişki bulunmaktadır. Zira "Semum" kelimesi de "Zehir, İçe işleyen zehir" anlamını içermektedir.

Kur'an ayetlerinde "cinlerin semum ateşinden yaratıldıklarından" ve "semum azabından" bahsedilmektedir.

15/27 Vel canne halaknahu min kablu min NARİS SEMUM

( Ve cin, onu önceden, içe işleyen ZEHİRLİ ATEŞTEN yarattık. )

52/27 Fe mennellahu aleyna ve vekana AZABES SEMUM

( Böylece Allah üzerimize nimet verdi ve bizi içe işleyen ZEHİRLİ ATEŞ azabından korudu. )

Ayrıca bkz.

https://kuranilmi.blogspot.com/2021/01/naris-semum-ve-ikili-yedi.html

https://kuranilmi.blogspot.com/2021/03/hastalk-aslamak.html

25 Temmuz 2021 Pazar

İrade darbesi...

"İrade"* kelimesi "İstek" anlamına gelen ve varlıkların kaderlerinde en kritik öneme sahip olgudur, frekanstır. Zira "İrade", bir varlığın gerçeği veya batılı yaşamasında belirleyici olan unsurdur. İrade tercihi, tercih de kaderi belirler.

* "Ardu / Arzu", "Rıda / Rıza", "Radı / Razı" kelimeleri de RD kökünden olup, "İstek" kök anlamını yansıtmaktadırlar.

"Sorgulamadan kabul", "Rasyonel olmayan güven", "Biyat" gibi illetlerin kökeninde tembellik yani gerçeği araştırmaya ve öğrenmeye karşı "isteksizlik" yatmaktadır. Daha hayata neden geldiğini dahi henüz çözümleyememiş olan gafil çoğunluk, herhangi bir bilgi kendilerini konfor alanlarının ( bilegeldikleriyle mutlu oldukları alan ) dışına çıkarma potansiyeli arzettiğinde doğrudan o bilgiyi reddetmekte, bilgi kaynağını aşağılamakta, alaya almakta ve dışlamaktadırlar. Tüm bunları yaparken de kendilerini ve yakınlarını helake sürüklemektedirler.

Gerçeği istemeyen ve çoğunluğu oluşturan kitlenin ortak özelliği ise delilleri olmamasına rağmen belirli yanlış bir bilgiyi veya inanageldiklerini doğru kabul etmekte ısrarcı olmalarıdır. Bu esasen bir tür dogma sendromudur.

"Gerçeği istememe" obsesyonu aşağıdaki ayetlerde misallendirilmiştir.

11/28 Kale ya kavmi e raeytum in kuntu ala BEYYİNETİN min rabbi ve atani rahmeten min indihi fe ummiyet aleykum e nulzimukumuha ve ENTUM LEHA KARİHUN  

( Ey kavmim gördünüz mü düşündünüz mü, eğer Rab’bimden DELİLLER üzerindeysem ve bana indinden rahmet verilmişse ve size de körlük verildiyse. SİZLER ONA İSTEKSİZLERKEN onu size elzem mi kılacağız? dedi. )

23/70 Em yekulune bihi cinneh bel caehum bil hakki ve ekseruhum LİL HAKKİ KARİHUN

( "Onda cinlik var." mı diyorlar? Bilakis onlara gerçek ile geldi. Onların çoğunluğu GERÇEK İÇİN İSTEKSİZDİRLER. )

43/78 Lekad ci'nakum bil hakki ve lakinne ekserakum LİL HAKKİ KARİHUN

( Size gerçeği getirdik. Lakin çoğunluğunuz GERÇEK İÇİN İSTEKSİZSİNİZDİR. )

Oysa insanı ruhsal tekâmüle eriştirecek ve bu ıstıraplı dünya kısır döngüsünden çıkaracak olan basit bir "irade darbesi"dir. Bu irade darbesi ona "Acaba?" sorusunu sorduracak, onu gerçeği araştırmaya ve doğruyu bulmaya yönlendirecektir.

"İrade darbesi" ifadesi İlahi Nizam ve Kâinat isimli kitabın bir bölümünde, cennet olarak anılan yarı süptil planın ( üst frekans ) tasvirinde şöyle geçmektedir.

"Onun için bu plânda dünyada olduğu gibi, zahmet, yorgunluk, ıstırap, didinme, mücadele gibi kaba durumlar yoktur. Burada bütün ARZULAR, ufak bir İRADE DARBESİYLE, sadece bir İSTEKLE âdeta otomatikman, kendiliğinden oluyormuş gibi TAHAKKUK EDİVERİR."

Yukarıdaki alıntıda, "iradenin" ( isteğin ), gerçekliğin tezahüründeki etkisi anlatılmaya çalışılmakta ve istendiğinde herşeyin mümkün olabileceği ifade edilmektedir. Dolayısıyla gerçeği idrake yönelik bu "irade darbesi"nin kaba madde planı dünyada tezahür edebilmesi ve insanların bu yolla içinde bulundukları şeytani hapishaneden kurtulabilmeleri ancak ve ancak Allahu Teala'nın onları gerçeğe yönlendirmesine, kalplerindeki mühürü çözüp idrak nimetini onlara bahşetmesine bağlıdır. Allahu Teala'nın anılan husustaki "İradesi" ( İsteği ) Bakara suresinin 26. ayetinde net olarak bildirilmiştir.

4/26 YURİDULLAHİ** li yubeyyine lekum ve yehdiyekum sunenellezine min kablikum ve yetube aleykum vellahu alimun hakim

( ALLAH size açıklamayı, sizi o sizden öncekilerin adetlerine, usüllerine yönlendirmeyi ve üzerinize tevbe eylemeyi İSTER. Allah bilendir hakimdir. )

** "Yuridullahi" ( Allah ister ) cümlesindeki fiilin kökü "İrade" ( İstek ) kelimesidir. 

Şura suresinin 24. ayetinde ise kalplerdeki mühür ve gerçeğin Allah'ın kelimeleriyle tecellisi hususlarına değinilmektedir.

42/24 Em yekuluneftera alellahi keziba fe in yeşeillahu yahtim ala kalbik ve yemhullahul batile ve yuhikkul hakka bi kelimatih innehu alimun bi zatis sudur

( “Allah’a yalan uydurdu." mu derler? Eğer Allah dilerse, kalbinin üzerine mühür basar. Allah batılı imha eder ve gerçeği kelimeleri ile gerçekleştirir. Kesinlikle O göğüslerin özünü bilendir. )

Sufla ve Ulya

İnsan, kendi yanlış tercihinin bir neticesi olarak aslında ne kadar "aşağılayıcı" bir yaşam planında bulunduğunu sıklıkla hatırlamalıdır. Zira yaşam planının adı olan "Dunya" kelimesi de zaten "Alçak, Aşağılık" anlamına gelmektedir. Mevcut durumda insanlık, kendilerini elit addeden birkaç satanist müşrikin oyuncağı olmuş durumdadır. Ve hala aynı yanlışı yaparak bu inkârcı müşriklerin sözlerinin peşinden koşmaktadır.

İnsanın bu durumu Tin suresinin aşağıdaki ayetlerinde bildirilmektedir.

95/4 Lekad halaknel insane fi ahseni takvim 

( İnsanı kıvama koymanın en güzeli içinde yarattık. )

95/5 Summe redednahu ESFELE SAFİLİN

( Sonra onu AŞAĞILARIN EN AŞAĞISINA döndürdük. )

Tevbe suresinin 40. ayetinde inkarcıların kelimelerinin "sufla" ( sefil, aşağılık ) olduğu ve bunlara tabi olanların helake sürükleneceği, Allah'a inanan ve güvenenlerin ise O'unun "ulya" ( yüce ) kelimeleriyle selâmete ereceği dolaylı misalle bildirilmektedir.

9/40 İlla tensuruhu fe kad nesarahullahu iz ahracehullezine keferu saniyesneyni iz huma fil ğayri iz yekul li sahibihi la tahzen innallahe meana fe enzelellahu sekinetehu aleyhi ve eyyedehu bi cunudin lem teravha ve ceale kelimetellezine keferus SUFLA ve kelimetullahi hiyel ULYA vallahu azizun hakim

( Eğer siz ona yardım etmezseniz, Allah ona yardım eder. Zamanında, o inkarcılar onu çıkardıkları zaman sadece iki kişinin ikincisi iken, mağarada olduklarında arkadaşına "Üzülme, kesinlikle Allah bizimledir." diyordu. Allah onun üzerine sükunetini indirmişti. Onu görmediğiniz ordularla destekleyip kuvvetlendirmişti. O inkarcıların kelimelerini ALÇAK kılmıştı. Allah' ın kelimesi, YÜCE olan O'dur. Allah yücedir hakimdir. )

24 Temmuz 2021 Cumartesi

Negatif frekansın nümerik sembolü 9 

Evvelki bölümlerde defaatle değinildiği üzere 9 sayısı, yaratılışın ve pozitif frekansın sembolü olan 6 sayısının ( 6 günde yaratılış ) tersi olup ve "aldatmayı", "sihiri" ve "bozgunu" sembolize etmektedir.

İncil'de insan şeytanını simgeleyen sayının 666 ( 6+6+6 = 18 ... 1+8 = 9 ) olduğü Vahiy suresinin 13. bölümünün 18. ( 1+8 = 9 ) altbölümünde geçmektedir.

66 Vahiy 13-"18" Bu konu bilgelik gerektirir. Anlayabilen, canavara ait sayıyı hesaplasın. Çünkü bu sayı insanı simgeler. Sayısı ALTIYÜZALTMIŞALTIdır.

Kur'an'daki 27. sure ( 2+7 = 9 ) olan Neml suresinde bozgun yapan 9 çeteden bahsedilmektedir.

27/48 Ve kane fil medineti TİS'ATU rahtin yufsidune fil erdi ve la yuslihun

( Ve şehirin içinde, yerde bozgun yapan ve iyileştirmeyen, iyileşmeyen DOKUZ çete vardı. )

Allahu Teala, Firavun'a ibret olmak üzere Hz. Musa'ya 9 negatif frekans tesirli ( belalı ) ayet vermiştir.

17/101 Ve lekad ateyna musa TİS'A ayatin beyyinatin fes'el beni israile iz caehum fe kale lehu fir'avnu inni le ezunnuke ya musa meshura

( Ve Musa' ya delil olarak DOKUZ ayeti verdik. O halde İsrailoğulları' na sual et. Zamanında onlara geldi de Firavun ona "Kesinlikle ben zannederim ki sen ey Musa, sihirlenmişsin." dedi. )

9 ayet;

1- Ejderhaya Dönüşen Asa
2) Hz. Musa'nın Koynundan Çıkardığı Beyaz Eli
3) Hz. Musa'nın Asasıyla Sihirbazların Sihirlerini Bozması
4) Kıtlık Yılları ve Verimin Azalması
5) Tufan
6) Çekirge
7) Haşereler
8) Kurbağa
9) Kan

Kur'an'da "Had" ( Aldatmak ) kökü ilk kez Bakara suresinin 9. ayetinde geçmektedir. ( Sure ve ayet numarası toplamı ( 2+9 ) ise 11 sayısını vermektedir.

2/9 YUHADİUNE (1) allahe (2) ve (3) ellezine (4) amenu (5) ve (6) ma (7) YAHDEUNE (8) illa (9) enfuse (10) hum (11) ve (12) ma (13) yeş'urun (14)

( Allah’ ı ve o inananları ALDATMAYA çalışırlar da nefislerinden, kendilerinden başkasını ALDATMAZLAR ve farketmezler. ) 

"Had" kökü ayette 1. ve 8. kelimelerde olnak üzere iki kere tekrarlanmakta olup, kelime sıra numaraları toplamı da 9 sayısını vermektedir. ( 1+8 = 9 )

Sad suresinin 23. ayetinde 99 sayısı, negatif frekans olguları olan tekasür, hırs, ve açgözlülük ile ilintili olarak yer almaktadır. ( 9+9 = 18 ... 1+8 = 9 )

 38/23 İnne haza ehiy lehu TİS'UN VE TİSUNE  na'ceten ve liye na'cetun vahidetun fe kale ekfilniha ve azzeni fil hitab

( Kesinlikle bu benim kardeşim. Ona DOKSANDOKUZ dişi koyun ve bana bir dişi koyun. "Onu bana ver." dedi. Beni söylemde yendi. )

Bir yıllık süreci 360 gün ( 3+6+0 = 9 ) olarak baz alan küresel çete ( Illuminati ) tüm manipülatif algı operasyonlarını ve küresel olayları 108 yıllık döngüler halinde kurgulamaktadır. Her bir 108 yıllık döngü ise 36 yıllık 3 bölümden oluşmaktadır. 

Ayrıca bkz.

https://kuranilmi.blogspot.com/2019/09/sihirli-9-says.html

23 Temmuz 2021 Cuma

Cahil çoğunluk, Âlim azınlık

Tarih göstermektedir ki toplumları batağa sürükleyen ve yokolmalarına sebep olan daima bilgisiz ( cahil ) çoğunluğun yanlış tercihleri ve kararları olmuştur. Bu süreçte gerçeği gören ve ifade eden ilim sahipleri ise bu cahil azınlığın hedefi haline gelmekten kurtulamamamışlardır. Bu durum özellikle ilahi kozmik bilgilerin iletisine vasıta olan haberciler için geçerli olmuş, kavmini, milletini helak olmaktan kurtarmak için çabalayan haberciler kavimleri tarafından dışlanmış, hakarete uğramış, alay konusu edilmiş ve hatta öldürülmüşlerdir. Hz. Musa'nın söylemini daha doğrusu duasını içeren aşağıdaki ayet bu bağlamda dikkat çekmektedir.

2/67 Ve iz kale musa li kavmihi innellahe ye'murukum en tezbehu bekarah kalu e tettehizuna huzuva kale EUZU BİLLAHİ EN EKUNE MİNEL CAHİLİN ( Ve zamanında Musa kavmine, "Kesinlikle Allah size sığırı boğazlamanızı emrediyor." dedi. "Bizi alaya mı alıyorsun?" dediler. "CAHİLLERDEN OLMAKTAN ALLAH'A SIĞINIRIM." dedi. )

Bu acı ibret tablosunun benzerleri döngüsel bir yapıda olmak üzere yaratılıştan bu yana sürekli tekrarlanmış olup, bugün de benzer bir döngünün son safhaları idrak edilmektedir.

Kur'an ayetlerinde sık tekrarlanan "İnsanların çoğunluğu bilmezler." cümlesi "çoğunluğun cahil olması" ve dolayısıyla "tercihlerinin yanlış olması" durumunun ilahi nizamın bir gerekliliği olduğunu vurgular niteliktedir. Anılan ifade 26 ayette geçmektedir.

6/37 Ve kalu lev la nuzzile aleyhi ayetun min rabbih kul innellahe kadirun ala en yunezzile ayeten ve lakinne EKSERAHUM LA YA'LEMUN ( Ve "Ona Rab’binden ayet indirilmeli değil miydi?" dediler. De ki: "Kesinlikle Allah, ayet indirmeye gücü yetendir. Lakin ONLARIN ÇOĞUNLUĞU BİLMEZLER." )

7/131 Fe iza caethumul hasenetu kalu lena hazih ve in tusibhum seyyietun yettayyeru bi musa ve men meah e la innema tairuhum indellahi ve lakinne EKSERAHUM LA YA'LEMUN ( Fakat kendilerine güzellik geldiği zaman, "Bu bizedir." dediler. Onlara kötülük isabet edince de, "Bu Musa ile yanındakilerin uğursuzluğundandır." dediler. İyi bilin ki, kesinlikle onların uğursuzluğu Allah' ın indindedir. Lakin ONLARIN ÇOĞUNLUĞU BİLMEZLER. )

7/187 Yes'eluneke anis saati eyyane mursaha kul innema ilmuha inde rabbi la yucelliha lil vaktiha illa hu sekulet fis semavati vel ard la te'tikum illa bağteh yes'eluneke ke enneke hafiyyun anha kul innema ilmuha indellahi ve lakinne EKSERAN NASİ LA YA'LEMUN ( Sana, "Vuku bulması, karar kılınması ne zaman?" diye saati sual ediyorlar. De ki: "Onun ilmi kesinlikle Rab’bimin indindedir. Onu, O’nun haricinde vaktinde tecelli ettirecek yoktur. Göklerde ve yerde ağırdır. O size ancak ansızın gelecektir.” Kesinlikle sen onu gizleyenmişsin gibi sana sual ediyorlar. De ki: "Kesinlikle onun ilmi Allah' ın indindedir ve lakin İNSANLARIN ÇOĞUNLUĞU BİLMEZLER." )

8/34 Ve ma lehum en la yuazzibehumullahu ve hum yesuddune anil mescidil harami ve ma kanu evliyaeh in evliyauhu illel muttekune ve lakinne EKSERAHUM LA YA'LEMUN ( Ve ne oldu onlara ki Allah kendilerine azap etmesin? Onlar Mescid-i Haram'dan döndürüyorlar. Onun dostları da olmadılar. Kesinlikle O’nun dostları ancak sakınanlardır. Lakin ONLARIN ÇOĞUNLUĞU BİLMEZLER. ) 

10/55 e la inne lillahi ma fis semavati vel ard e la inne va'dellahi hakkun ve lakinne EKSERAHUM LA YA'LEMUN ( İyi bilin ki göklerde ve yerde ne varsa kesinlikle Allah içindir. İyi bilin ki kesinlikle Allah' ın vaadi gerçektir. Lakin ONLARIN ÇOĞUNLUĞU BİLMEZLER. )

12/21 Ve kalellezişterahu min misra limraetihi ekrimi mesvahu asa en yenfeana ev nettehizehu veleda ve kezalike mekkenna li yusufe fil erdi ve li nuallimehu min te'vilil ehadis vallahu ğalibun ala emrihi ve lakinne EKSERAN NASİ LA YA'LEMUN ( Ve şehirden onu satın alan Mısırlı, karısına "Ona mekanını ikram et. Belki bize faydalı olur veya onu çocuk ediniriz." dedi. Yusuf' a, ona sözlerin yorumundan öğretmek için, yerde işte böyle mekan verdik. Allah işine galiptir. Lakin İNSANLARIN ÇOĞUNLUĞU BİLMEZLER. )

12/40 Ma ta'budune min dunihi illa esmaen semmeytumuha entum ve abaukum ma enzelellahu biha min sultan inil hukmu illa lillah emera en la ta'budu illa iyyah zaliked dinul kayyimu ve lakinne EKSERAN NASİ LA YA'LEMUN ( O O’ndan başka kulluk ettikleriniz ancak sizin ve babalarınızın isimlendirdiği isimlerdir. Allah onlarla ilgili delil indirmedi. Kesinlikle hüküm ancak Allah içindir. O, size, O’nun haricindekine kulluk etmemenizi emretti. Bu doğru, daim olan dindir. Lakin İNSANLARIN ÇOĞUNLUĞU BİLMEZLER. )

12/68 Ve lemma dehalu min haysu emerahum ebuhum ma kane yuğni anhum minellahi min şey'in illa haceten fi nefsi ya'kube kadaha ve innehu le zu ilmin li ma allemnahu ve lakinne EKSERAN NASİ LA YA'LEMUN ( Ve babalarının emrettiği yerden girdiklerinde, Yakub' un nefsindeki isteğin yerine getirilmesi haricinde, onlara Allah’tan hiçbir şeye karşı fayda veremezdi. Kesinlikle o, ona öğrettiğimiz için ilim sahibiydi. Lakin İNSANLARIN ÇOĞUNLUĞU BİLMEZLER. ) 

16/38 Ve aksemu billahi cehde eymanihim la yeb'asullahu men yemut bela va'den aleyhi hakkan ve lakinne EKSERAN NASİ LA YA'LEMUN ( Ve "Allah ölen kimseyi diriltmez." diye Allah’a kuvvetli yeminleri ile yemin ettiler. Bilakis onun üzerine gerçekten vaaddir. Lakin İNSANLARIN ÇOĞUNLUĞU BİLMEZLER. ) 

16/75 Darabellahu meselen abden memluken la yakdiru ala şey'in ve men razaknahu minna rizkan hasenen fe huve yunfiku minhu sirran ve cehra hel yestevun el hamdu lillah bel EKSERUHUM LA YA'LEMUN ( Allah, malik olunmuş, hükmedilmiş de hiçbir şeye kudreti yetmeyen kulun misali ile güzel rızıkla rızıklandırdığımız, ondan gizlice ve açıkça harcayan o kimsenin misalini beyan etti. Eşit olurlar mı? Övgü Allah içindir. Bilakis ONLARIN ÇOĞUNLUĞU BİLMEZLER. )

16/101 Ve iza beddelna ayeten mekane ayetin vallahu a'lemu bima yunezzilu kalu innema ente mufter bel EKSERUHUM LA YA'LEMUN ( Ve ayeti, yerine ayetle değiştirdiğimizde, Allah ne indirdiğini bilir. "Kesinlikle sen uydurucusun." derler. Bilakis ONLARIN ÇOĞUNLUĞU BİLMEZLER. )

21/24 Em ittehazu min dunihi aliheh kul hatu burhanekum haza zikru men meiye ve zikru men kabli bel EKSERUHUM LA YA'LEMUNel hakka fe hum mu'ridun ( O’ndan başka ilahlar mı edindiler? De ki: "Delilinizi getirin. Bu, o benimle birlikte olan kimselerin hatırlatmasıdır. O benden önceki kimselerin hatırlatmasıdır." Bilakis ONLARIN ÇOĞUNLUĞU GERÇEĞİ BİLMEZLER de onlar yüz çevirip dönenlerdir. )

27/61 Em men cealel erda kararan ve ceale hilaleha enharan ve ceale leha ravasiye ve ceale beynel bahrani haciza e ilahun meallah bel EKSERUHUM LA YA'LEMUN ( Yoksa o yeri durak, karar yeri kılan, arasında nehirler oluşturan, ona dağlar oluşturan ve iki denizin arasına engel oluşturan mı? Allah ile birlikte ilah mı var? Bilakis ONLARIN ÇOĞUNLUĞU BİLMEZLER. )

28/13 Fe radednahu ila ummihi key tekarra aynuha ve la tahzene ve li ta'leme enne va'dellahi hakkun ve lakinne EKSERAHUM LA YA'LEMUN ( Böylece gözü aydın olsun ve hüzünlenmesin diye ve Allah' ın vaadinin kesinlikle gerçek olduğunu bilmesi için onu annesine geri döndürdük. Lakin ONLARIN ÇOĞUNLUĞU BİLMEZLER. )

28/57 Ve kalu in nettebiiel huda meake nutehattaf min erdina e ve lem numekkin lehum haramen aminen yucba ileyhi semeratu kulli şey'in rizkan min ledunna ve lakinne EKSERAHUM LA YA'LEMUN ( Ve "Eğer seninle birlikte yönlendirmeye tabi olursak, yerimizden atılırız." dediler. Onlara güvenli, indimizden rızık olarak herşeyin ürünlerinden, meyvelerinden toplanan emin, hürmetli mekan vermedik mi? Ve lakin ONLARIN ÇOĞUNLUĞU BİLMEZLER. ) 

30/6 Va'dellah la yuhlifullahu va'dehu ve lakinne EKSERAN NASİ LA YA'LEMUN ( Ve Allah' ın vaadidir. Allah vaadine ihtilaf etmez. Lakin İNSANLARIN ÇOĞUNLUĞU BİLMEZLER. ) 

30/30 Fe ekim vecheke lid dini hanifa fitratellahilleti fetaran nase aleyha la tebdile li halkillah zaliked dinul kayyimu ve lakinne EKSERAN NASİ LA YA'LEMUN ( O halde yüzünü birleyen doğru dine ve Allah' ın o insanları üzerinde yarattığı yaratışına doğrult. Allah' ın yaratışında değişiklik olmaz. Doğru, daim din budur. Lakin kesinlikle İNSANLARIN ÇOĞUNLUĞU BİLMEZLER. )

31/25 Ve lein seeltehum men halekas semavati vel erda le yekulunnellah kulil hamdu lillah bel EKSERUHUM LA YA'LEMUN ( Ve eğer onlara "Gökleri ve yeri kim yarattı?" diye sual edersen, "Kesinlikle Allah." diyecekler. De ki: "Övgü Allah içindir." Bilakis ONLARIN ÇOĞUNLUĞU BİLMEZLER. ) 

34/28 Ve ma erselnake illa kaffeten lin nasi beşiran ve neziran ve lakinne EKSERAN NASİ LA YA'LEMUN ( Ve seni insanların tümü için müjdeci ve uyarıcı olmanın haricinde göndermedik. Lakin İNSANLARIN ÇOĞUNLUĞU BİLMEZLER. )

34/36 Kul inne rabbi yebsutur rizka li men yeşau ve yakdiru ve lakinne EKSERAN NASİ LA YA'LEMUN ( De ki: "Kesinlikle Rab’bim rızkı dilediği kimseye genişletir ve daraltır. Lakin İNSANLARIN ÇOĞUNLUĞU BİLMEZLER." ) 

39/29 Darabellahu meselen raculen fihi şurakau muteşakisune ve raculen selemen li racul hel yesteviyani mesela el hamdu lillah bel EKSERUHUM LA YA'LEMUN ( Allah, ihtilaf halinde olup geçinemeyen ortakları olan adamın ve bir adama teslim olan adamın misalini beyan etti. İkisi misal olarak eşit olurlar mı? Övgü Allah içindir. Bilakis ONLARIN ÇOĞUNLUĞU BİLMEZLER. )

39/49 Fe iza messel insane durrun deana summe iza havvelnahu ni'meten minna kale innema utituhu ala ilm bel hiye fitnetun ve lakinne EKSERAHUM LA YA'LEMUN ( İnsana darlık sıkıntı dokunduğunda bizi çağırır. Sonra onu bizden nimetle çevrelediğimizde "Kesinlikle o bana ilmim üzere verildi." der. Bilakis o sınavdır. Lakin ONLARIN ÇOĞUNLUĞU BİLMEZLER. )

40/57 Le halkus semavati vel erdi ekberu min halkin nasi ve lakinne EKSERAN NASİ LA YA'LEMUN ( Göklerin ve yerin yaratılışı insanın yaratılışından daha büyüktür. Lakin İNSANLARIN ÇOĞUNLUĞU BİLMEZLER. ) 

44/39 Ma halaknahuma illa bil hakki ve lakinne EKSERAHUM LA YA'LEMUN ( Onları gerçek haricinde yaratmadık. Lakin ONLARIN ÇOĞUNLUĞU BİLMEZLER. )

45/26 Kullillahu yuhyikum summe yumitukum summe yecmeukum ila yevmil kiyameti la raybe fihi ve lakinne EKSERAN NASİ LA YA'LEMUN ( De ki: "Allah sizi diriltir, sonra sizi öldürür. Sonra ayağa kalkış gününde sizi toplar. Onda şüphe yoktur. Lakin İNSANLARIN ÇOĞUNLUĞU BİLMEZLER." )

52/47 Ve inne fillezine zalemu azaben dune zalike ve lakinne EKSERAHUM LA YA'LEMUN ( Ve kesinlikle o zulmedenler hakkında, bundan başka da azap vardır. Lakin ONLARIN ÇOĞUNLUĞU BİLMEZLER. )

Çoğunluğun cahil olduğu da 6/111 kodlu ayette bildirilmektedir.

6/111 Ve lev ennena nezzelna ileyhimul melaikete ve kellemehumul mevta ve haşerna aleyhim kulle şey'in kubulen ma kanu li yu'minu illa en yeşaellahu ve lakinne  EKSERAHUM YECHELUN ( Ve şayet kesinlikle biz onlara melekleri indirseydik ve ölüler de onlara kelam edip söz söyleseydi ve onlara önceki herşeyi toplasaydık, Allah' ın dilemesi haricinde inanacak değillerdi. Lakin ÇOĞUNLUĞU CAHİLLİK EDERLER. )