19 Kasım 2022 Cumartesi

Antinatalizm kumpası!

Evvelki bölümlerde de defaatle zikredildiği üzere küresel şeytanlar, merkezcil yönetim esasına dayalı tek dünya devletini kurarak, dünya nüfusunu azaltarak ve yapay zeka güdümlü sentetik insanı ( Human 2.0 ) oluşturarak küresel tam tahakküm sistemini tesis etmek ve insan soyunun ruhsal tekamülünü ve varlığını bloke etmeyi hedeflemektedirler. Bu bağlamda, planladıkları "Great Reset" ( Büyük Sıfırlama ) projesinin alt projelerinden biri olan Coronavirus* Pandemisi'nin ve mRNA enjeksiyonu operasyonunun devreye alınması paralelinde  "Antinatalizm" ( Doğum karşıtlığı ) kavramı da kitlelere telkin edilmeye başlanmıştır. 

* Evvelki bölümlerde de değinildiği üzere "Corona" kelimesinin kök anlamı "Nesil, Soy" kelimesidir ki bu kelime Kur'an'da "Karn / Kurun*" ( Soy, Nesil, Soylar, Nesiller ) olarak tezahür etmektedir. ( "Corona" kelimesi "Taç" anlamıyla kullanılmakta olsa da zaten "Taç" kelimesi kraliyet "soyunu" temsil etmek üzere kullanılan dairesel takıyı tanımlamaktadır. Dolayısıyla "Coronavirus" batinen "Soy virüsü / Soy kıran virüs" anlamlarını temsil etmektedir. )

Antinatalizm, küreselcilerin ağırlıklı olarak algı operasyonu bazında kurguladıkları iklim krizi, kıtlık, virüs pandemisi vb. senaryoları sebep  gösterilmek suretiyle kitlelere telkin edilmeye çalışılmaktadır. Ancak düşünme yeteneğine haiz olanlar "problem ve çözüm" olarak sunulan bu durumun irrasyonelliğini kavramakta zorlanmamaktadırlar.

Küresel şeytanların ( cin ve hibridler ) yukarıda anılan kadim bozgunculuk hedefi Bakara suresinin 205. ayetinde bildirilmiştir.

2/205 Ve iza tevella SEA FİL ERDİ Lİ YUFSİDE FİHA VE YUHLİKEL HARSE VEN NESL  vallahu la yuhibbul fesada

( Ve yüz çevirip başa geçtiğinde, YERDE BOZGUN YAPMAK, EKİNİ VE NESLİ HELAK ETMEK İÇİN ÇABALAR. Allah bozgunu sevmez.  )

Ayette bahsedilen "Ekinin helak edilmesi", tarım alanlarının yok edilmesi ve doğal ürünlerin sentetik ürünler ile ikame edilmesi yoluyla, "Neslin ( soyun ) helak edilmesi" ise  öldürme, hasta etme veya kısırlaştırma işlevi kodlanmış olan RNA molekülleri ( virüs veya mRNA aşısı ) veya muhtelif sebeplere ( iklim krizi vb. ) dayandırılmak suretiyle üremenin durdurulmasınin telkini yoluyla gerçekleşmektedir.

Küresel şirketlerin sahibi olan şeytanların "Ekini ve nesli helak etmesi" kavramı ile paralel olan diğer bir Kur'an ifadesi de Nahl suresinin 71. ayetinde geçen "Allah'ın nimetiyle cihad edilmesi" ifadesidir ki burada şeytanların, nimetleri yani ürünleri, nesli ( soyu ) bozarak ( sentetik ürünler, mRNA vb. ) veya nimete erişimi engelleyerek kendilerini Rab'be şirk koşmakta ve isyan etmekte oldukları bildirilmektedir.

16/71 Vallahu faddale ba'dakum ala ba'din fir rizk fe mellezine fuddilu bi raddi rizkihim ala ma meleket eymanuhum fe hum fihi seva' E FE Bİ Nİ'METALLAHİ YECHADUN 

( Ve Allah, rızıklarda bazınızı bazınıza üstün kıldı. Ancak o üstün olanlar rızıklarını o ellerinin malik olduklarına vermezler ki onda eşit olsunlar. YANİ ALLAH'IN NİMETİ İLE CİHAD MI EDİYORLAR? )

Görseldeki ifadeler"ÇOCUK YAPMAYI DURDURUN. Antinatalizm iklim krizine bir çözüm olabilir mi?" 

Bu çerçevede "https://www.stophavingkids.org/"* adresli bir oluşumun aktivist eylemler yapmakta olduğu ve toplumu yönlendirmeye çalıştığı görülmektedir. ( * "Stop having kids" ( Çocuk sahibi olmayı durdurun )

Kasıtlı gasp ve kısıtlama olmadığı müddetçe sonsuz bir döngü içinde oluşan kaynaklar mevcut ve doğacak insanlara yetecek ve artacak kadar olmakla birlikte nüfus & kaynak dengesi de ilahi nizamın mükemmel işleyişi içinde daima sağlanmaktadır.

Aşağıda bazı görselleri yer alan sözde aktivist eylemlerde kullanılan pankartlardaki mesajlar komplo kurgusunun kodları niteliğindedir.

"Çocuk yapmadan da aile kurabilirsiniz."

"Yaşamımızı sürdürmemizi sağlayacak tüm kaynaklar sınırlıdır."

"Biz en işgalci ve aşırı nüfuslu türüz."

"Çocuksuz ve üzüntüsüz ( pişmanlıksız )"

"Antinatalizmi normalleştirin."

"Daha çok insan, daha çok problem"

Allah'ın yarattığı insanı, "gezegenin problemi / gezegenin virüsü" olarak niteleyerek aşağılama eğilimi de esas virüs olan hibrid küresel şeytanların ve maddi menfaat beklentisiyle onlara tabi olanların zihin kontrol stratejisi ve telkinidir.

"Vasektomi kulübüne katıl!" ( Vasektomi, erkeklerde duktus vas deferenslerin kesilmesi veya bloke edilmesi yoluyla sperm boşalmasını önlemek amacıyla yapılan ameliyatın ismidir. )

"Çocuk sahibi olmayı durdurun."

Bilinçsiz ve kontrolsüz olarak gerçekleşen doğumların yanlış olduğu, bu konuda eğitimlerin yaygınlaştırılması gerektiği ve yoksulluk çekmekte olan mevcut çocuklara yardım edilmesinin öncelik arzettiği tartışmasız hususlardır. Ancak konu bağlamında hedeflenen, bu konularda toplumun doğru yönlendirilmesi, eğitilmesi ve bilinçlendirilmesi değil doğrudan "insanın üremesinin durdurulması"dır. Nihai hedefin bu olması nedeniyle "Antinatalizm" şeytani bir kavram olarak tezahür etmektedir.

Küresel şeytanların kadim misyonu olan insanlığın tam tahakküm altına alınması ve insan soyunun devamlılığının bloke edilmesi hususu, yine küreselcilerin sözcüsü ve iletişim mecrası vazifesini üstlenmiş yazarların yıllar  önce yazdıkları "Childhood's End" ( Çocukluğun Sonu ), "Brave New World" ( Cesur Yeni Dünya ), "1984" vb. gibi romanlarda   dile getirilmiştir.

Çocuk enerjisi, yüksek frekanslı pozitif enerjidir, sevgi, saflık, temizlik, iyilik, mutluluk, sevinç ve güzellik enerjisidir, halden hale geçiş portalı açan melek enerjisidir. İşte hibrid şeytanlar adeta fotosentez misali, bu pozitif frekansları emip yok etmek suretiyle düşük frekanslı negatif enerjilerin yani nefret, öfke, acı, üzüntü, kaos, kötülük vb.nin açığa çıkmasını istemektedirler. Çünkü negatif enerjiden beslenmekte, güçlerini negatif enerjiden almaktadırlar. Şeytani kan ritüellerinde bebek kurban etme sapkınlığının temelinde şeytanlara kaba madde planı dünyada güç kazandırmak ve bu yolla nefsani ve maddi menfaat elde etme düşüncesi yatmaktadır. Dolayısıyla bebek doğumlarının engellenmesi olabilecek en büyük şeytani kan ritüeli niteliğindedir.

Kutsal kitaplarda "Çocuk" kavramının özellikle vurgulanması bu açıdan önem arzetmektedir. Ayrıca Atatürk'ün sevdiklerine "Çocuk" diye hitab etmesinin, önemli bir milli günü çocuklara armağan etmesinin esasen ruhsal ve batini sebepleri bulunmaktadır.

Kutsal kitaplarda "Çocuk" kelimesi, cennet, göksel egemenliğe giriş gibi kavramların tasvirlerinde yer almaktadır. 

Vakia suresindeki cennet tasvirinde "Veldan" ( Çocuklar ) kelimesi yer almaktadır. 

56/17 Yetufu aleyhim VELDANUN muhalledun

( Onların üzerinde ebedi ÇOCUKLAR dolaşırlar. )

İsra suresinin 31. ayetinde çoklu mesajlar bulunmaktadır. Ayette hem zengin olmak veya zenginliğini koruyabilmek amacıyla çocuklarını şeytana adak verenlerden, hem de "çocuk doğumunu engelleyenlerden" bahsedilmektedir. Bir çocuğun doğumunun engellenmesi veya çocuk doğurmamanın toplum genelinde insan soyunun devamını bloke edecek şekilde yaygınlaşması da "çocuk katli" ile eşdeğerdir.

17/31 Ve LA TAKTULU EVLADEKUM haşyete imlak nahnu nerzukuhum ve iyyakum inne katlehum kane hit'en kebira

( Ve fakirlik korkusuyla ÇOCUKLARINIZI ÖLDÜRMEYİN. Onları ve sizleri biz rızıklandırırız. Onların öldürülmesi büyük suçtur, günahtır. )

Muzemmil suresinin 17. ayetindeki çoklu anlamlardan biri de döngü sonu vakaları kapsamındaki tezahürlerdir. Ayette, küreselcilerin yaymaya çalıştığı "Antinatalizm" eğilimi batini mesaj olarak ve muteşabih anlatımla bildirilmektedir.

73/17 Fe keyfe tettekune in kefertum yevmen YEC'ALUL VİLDANE ŞİBEN

( Eğer inkar ederseniz artık ÇOCUKLARİ AK SAÇKI İHTİYAR KILAN kılan o günden nasıl sakınacaksınız? )

İncil'in aşağıdaki ayetlerinde de ruhsal tekâmüle erip üst süptil planlara ( cennetler ) geçişin ancak çocuklar kadar günahtan arınmış ve saflaşmış olunmasıyla mümkün olabileceği bildirilmektedir.

40 Matthew 18-3 "Size doğrusunu söyleyeyim, dönüştürülüp, KÜÇÜK ÇOCUKLAR GİBİ OLMADIKÇA, Göklerin Egemenliği'ne asla giremezsiniz. 

40 Matthew 19-14 İsa, "BIRAKIN ÇOCUKLARI" dedi. "Bana gelmelerine engel olmayın! Çünkü GÖKLERİN EGEMENLİĞİ BÖYLELERİNİNDİR."

18 Kasım 2022 Cuma

Para ... "Araç" sanılan "Engel"

Allah'ın tüm kullarına hesapsız ve karşılıksız olarak bahşetmiş olduğu maddi ve manevi nimetlerin ( ürün, bilgi vb. ) belirli zümreler tarafından gasp edilmesi veya haiz olunan nimetlerin karşılıksız olarak paylaşılmaması ve insanlara, bir aldatma aracı olan "Para" karşılığında satılması bir başka deyişle "Paran yoksa mahrum kalırsın" denmesi esasen şeytani bir faaliyettir. Zira toplumdaki bireyler yaptıkları farklı farklı faaliyetler ile zaten karşılıklı olarak birbirlerine ürün ve hizmet üretmektedirler. Dolayısıyla herkesin ürün ve hizmetler üzerinde eşit hakkı olduğundan bireylerin ayrıca tekrar birbirlerinden "para" istemeleri irrasyonel bir durum teşkil etmektedir.

Öte yandan, yukarıda ifade edildiği üzere her bireyin bir diğerinin faydasına olacak farklı ürünleri, hizmetleri temin etmek için ve zaten birbiri için çalıştığı bir ortamda tekrar birbirlerine dönüp ""Para vermezsen vermem." demeleri çok ilginç bir hipnoz durumu gibi tezahür etmektedir. Zira şeytani bir kavram olan maddi "zenginlik" kavramının tezahürüne de bu durum sebep olmaktadır. Misalen bir kişinin, insanlığa büyük fayda sağlayacak bir ürün geliştirmesi durumunda, insanların o ürünü talep edecekleri aşikardır. Dolayısıyla ürünü geliştiren kişinin söz konusu ürünü diğer insanlara "satma" koşulu haricinde vermemesi onun zenginleşmesi, buna karşılık olarak da diğer insanların fakirleşmesi anlamına gelecektir. 

Bu noktada "Para" kavramının da anlamsızlığı ortaya çıkmaktadır. Zira, ekonomide "Para", emeği simgeleyen, çalışmanın ispatı olan yani bir ürünü veya hizmeti elde etme hakkını ispat eden bir "belge" olarak tanımlanmaktadır. Bu durumda ürün almak için her para getirenin, hırsızlık yapmadan emek vermiş ve çalışmış olduğu gibi bir sonuç ortaya çıkmaktadır ki bu çıkarımın ne kadar yanlış olduğu aşikardır! Bir başka deyişle "Para" herhangi bir ispat veya sistem koruma aracı değildir. Para bir hipnoz aracıdır. Dolayısıyla yukarıda bahsedildiği üzere paranın olmadığı bir sistem mümkündür. Hırsızlığın, gaspın, zulmün, zorbalığın olmadığı bir sistem ise, insanların, menfaat için bu negatif eğilimlere zaten gerek olmadığını, karşılıklı özveriyle paylaşımın herkes için bolluk aracı olduğunu idrak edebilmeleriyle mümkündür.

"Para" kelimesi köken olarak "Aracıyla, Vasıtasıyla" anlamına geldiği gibi "Karşıt, Zıt, Engel, Mani*" anlamına da gelmektedir. Aşağıdaki kelimelerdeki "Para" kökü buna örnek teşkil etmektedir.

Paratoner = Yıldırım Engelleyici

Paradox = Öğreti Karşıtı

Parapluie = Yağmur Engelleyici

Paranormal = Normal Karşıtı

Arapçadaki "Mani" ( Engel ) kelimesiyle "Money" ( Para ) kelimesinin fonetik benzerliği de ortak semantik kökene yani "Karşıt, Engel" anlamına dayanmaktadır. Dolayısıyla "Para" batini olarak nimete erişimi engelleyen olgu anlamını taşımaktadır.

Nimette eşitlik hususu Nahl suresinin 71. ayetinde açıkça belirtilmiştir.

16/71 Vallahu faddale ba'dakum ala ba'din fir rizk fe mellezine fuddilu bi raddi RİZKİHİM ala ma meleket eymanuhum FE HUM FİHİ SEVA' E FE Bİ Nİ'METALLAHİ YECHADUN 

( Ve Allah, rızıklarda bazınızı bazınıza üstün kıldı. Ancak o üstün olanlar RIZIKLARINI o ellerinin malik olduklarına VERMEZLER Kİ ONDA EŞİT OLSUNLAR. YANİ ALLAH'IN NİMETİ İLE CİHAD MI EDİYORLAR?* )

* "Allah'ın nimetiyle cihad etmek" ifadesi nimetleri insanlara karşı bir silah olarak, bir kontrol unsuru olarak kullanmak anlamını da içermektedir.

Ayette, bazı insanların Rab'bin bir sınav niteliğindeki takdiri sebebiyle, bir şekilde diğerlerine göre farklı veya daha fazla miktarda maddi - manevi nimete haiz olabileceği ancak bunların insanlarla paylaşılması ve eşit konumda olunması gerektiği vurgulanmaktadır.

Fussilet suresinin 10. ayetinde de Rab'bin gıdaları, azıkları tüm insanlar için eşit olacak şekilde bahşettiği bildirilmektedir.

41/10 Ve ceale fiha ravasiye min fevkiha ve barake fiha ve KADDERA FİHA AKVATEHA fi erbeati eyyam SEVAEN LİS SAİLİN

( Ve "Orada, onun üstünde dağlar oluşturdu. Orada bereket verdi. Orada, GIDALARI, AZIKLARI, araştıranlar için dört günde EŞİT OLARAK DÜZENLEYEREK ÖLÇÜLENDİRDİ." )

Allahu Teala'nın kullarına rızkı hesapsızca arzettiği de Bakara suresinin 212. ayetinde bildirilmektedir. Bu ifade esasen, zihin manipülasyonuyla tahakküm amaçlı olmak üzere, ekonominin temel ilkesiymiş gibi kitlelere empoze edilen "kıtlık / kıt kaynak" olgularının yokluğunu da ortaya koymaktadır. Yani dünyada herkese fazlasıyla yetecek sonsuz nimet mevcut olup esas sorun bu nimetlere erişimin muhtelif komplolarla engellenmesidir. Bir domates çekirdeğinden bir domates tarlası oluşabilmesi Rab'bin hesapsız nimetinin en güzel misalidir.

2/212 Zuyyine lillezine keferul hayatud dunya ve yesharune minellezine amenu vellezinettekav fevkahum yevmel kiyameh VALLAHU YERZUKU MEN YEŞAU Bİ GAYRİ HİSAB

( Dünya hayatı o inkar edenler için süslendi. O inananlardan alay edinirler. Ayağa kalkış gününde o sakınanlar onların üstlerindedirler. ALAH DİLEDİĞİ KİMSEYİ HESAPSIZCA RIZIKLANDIRIR. )

Arapçada "Mal" kelimesi "Mal" ve "Para" anlamında kullanılmaktadır. Humeze suresinin aşağıdaki ayetlerinde, insanlar üzerinde üstünlük ve tahakküm kurabilmek için muhtelif yollarla "parayı ve malı toplayanlardan" yani nimeti gasp edenlerden ve bu yolla ilahlaşabileceklerini zanneden ve insanları da "mal" addeden kapitalist emperyalist şeytanlardan bahsedilmektedir. 

104/2 Ellezi cemea malen ve addedeh

( O malı, parayı toplayan ve onu adet adet sayan,  )

104/3 Yahsebu enne malehu ahledeh

( Malının, parasının onu ebedi kılacağını sanar. )

"Ticareten la tebur" ( Batmayan ticaret ) yani "kaybetme riski olmayan" gerçek ticaretin ne olduğu da Fatir suresinde tanımlanmıştır.

35/29 İnnellezine yetlune kitaballahi ve ekamus salate ve enfeku min ma razaknahum sirran ve alaniyeten yercune TİCARATEN LA TEBUR

( Kesinlikle o Allah’ın kitabını okuyanlar, duaya kalkanlar ve o onları rızıklandırdıklarımızdan gizlice ve açıkça harcayanlar kesinlikle BATMAYAN TİCARETİ umarlar. )

Ayette, ticaretin gerçek tanımının "Kitabı okumak, duaya kalkmak ve rızkı karşılık beklemeksizin paylaşmak" olduğu yani esas ticaretin ruhsal bir kavram olduğu net bir ifadeyle bildirilmektedir.

Bu bağlamda Rab'bin zaten tüm insanlar için bahşettiği bir nimetin ( bilgi, ürün, teknik, metod vb. ) muhtelif sebep ve vasıtalarla elde tutulup insanlara ancak "Para" karşılığında verilmesi en basit nitelemeyle zulümdür, şeytanlıktır. 

Konuyu dar çerçevede ve bireysel olarak ele alıp "Ben de ticaret yapıyorum. Yani ben de şeytan mıyım şimdi?" diye düşünmek yanıltıcı olmaktadır. Zira bireysel olarak, etik kurallara ve kanunlara uygun bir mikro faaliyet gösterildiği düşünülse de o mikro faaliyetin doğrudan veya dolaylı olarak bağlı bulunduğu makro sistem temelden yanlıştır. Ve o makro sistem olmadan mikro faaliyet zaten mümkün değildir. Çünkü mikrosundan makrosuna tüm sistem büyük küresel şirketlerin kontrolünde olmak üzere şeytani bir organizma misali birbirine bağlı durumdadır. Dolayısıyla herhangi bir mikro ticaret faaliyetiyle esasen, tarih boyunca kan ve gözyaşı sebebi olmuş ve bir tahakküm şebekesine dönüşmüş makro ticaret sistemine dolaylı olarak destek verilmiş olunmaktadır.

Yukarıda yazılanlar, dogmatik bir şekilde, "olması gereken" olarak algılatılmış ve toplumlar tarafından kabul edilegelmiş olan bir sistemin analizi niteliğindedir. Ve maalesef şeytani negatif frekansların tesiri altında olan kaba madde planı Dünya var olduğu müddetçe ticaret ve şirket kisvesi altındaki paraya dayalı bu zulüm sistemi de devam edecektir.

Ayrıca "Para"nın çokluğu, şeytani değil de rahmani bir durum olsaydı, bilgisi, iyiliği, doğruluğu çok olan insanların çok paraya haiz olmaları gerekirdi. Binlerce yıldır paranın kimlerin elinde olduğu düşünüldüğünde paranın niteliği de ortaya çıkmaktadır.

Ayrıca bkz.

Göklerin ve yerin kilitleri

Bu blogdaki bölümlerde 11 sayısının yoğun bir şekilde tezahürünün sebebi bu sayının "Yaratanın ve yaratılışın kodu" niteliğinde olmasıdır. Zira düalitenin ve döngünün nümerik sembolü olan bu sayı temel düalite olan "Yokluk - Varlık" düalitesinin sembolüdür. Döngülerin sebebi de düalite olduğundan 11 sayısı döngünün de sembolüdür. Her döngü sonu ve yeni döngü başlangıcı bir "halden hale geçiş" olduğu için 11 sayısı "boyut portalının ve portalden geçiş"in de sembolüdür. Ayrıca halk arasında kullanılan ve "ani hal değişimini" ifade eden "BİRdenBİRe" ifadesi de 11 sayısınin bir tezahürüdür. Bu sayı, özünde ise "1" mesajını yani Rab'bin her şey üzerindeki idraklere sığmaz kudretini ifade eden "Birlik, Ünite, Vahdet" mesajını barındırmaktadır.

112/1 Kul huvALLAHU EHAD

( De ki: "O ALLAH BİRDİR." )

Dolayısıyla 1 ve 11 sayılarından kaçış yoktur:)

Bu bölümde de ayetlerde geçen "Mekalidus semavat" ( Göklerin kilitleri ) ve "Ala kulubin akfal" ( Kalplerdeki kilitler ) ifadeleri incelenmiştir ki bu ifadeler de "Halden hale geçiş, boyut portalından geçiş vasıtası" kavramlarını sembolize etmektedirler. İlgili ayetlerin "9" ve "11" nümerolojisi içermesi de nümerolojik uyumu ortaya koymaktadır. Ayetler şöyledir;

39/63 Lehu (1) MEKALİDU (2) ES (3) SEMAVATİ (4) VE (5) EL (6) ARD (7) ve (8) ellezine (9) keferu (10) bi (11) ayati (12) allahi (13) ulaike (14) hum (15) el (16) hasirun (17) 


( GÖKLERİN VE YERİN KİLİTLERİ O’nadır. O Allah’ın ayetlerini inkar edenler, işte onlar, onlar hasarlanırlar. )


- Ayetin numarasının nümerolojik değeri "9" ( 6+3 = 9 ) olmaktadır. 


- Ayetin kodunu oluşturan rakamlar ile ayetteki kelime adedi olan sayıdaki ( 17 ) rakamlar toplandığında elde edilen sayının nümerolojik değeri 11 olmaktadır. ( 3+9+6+3+1+7 = 29 ... 2+9 = 11 )


42/12 Lehu (1) MEKALİDU (2) ES (3) SEMAVATİ (4) ve (5) el (6) ard (7) yebsutu (8) er (9) rizka (10) li (11) men (12) yeşau (13) ve (14) yakdir (15) inne (16) hu (17) bi (18) kulli (19) şey'in (20) alim (21) 


( GÖKLERİN VE YERİN KİLİTLERİ ve O’nadır. Dilediği kimseye rızkı genişletir ve daraltır. Kesinlikle o herşeyi bilendir. )


Ayet kodunun nümerolojik değeri "9" sayısını vermektedir. ( 4+2+1+2 = 9 )


47/24 E (1) fe (2) la (3) yetedebberune (4) el (5) kur'ane (6) em (7) ALA (8) KULUBİN (9) AKFALU (10) ha (11) 


( Artık Kur'an' ı düşünmezler mi? Yoksa KALPLERİNİN ÜZERİNDE KİLİTLERİ mi var? )


"Kalplerdeki kilitler" ifadesinin geçtiği bu ayetin sure numarası 47 ( 4+7 = 11 ) olup ayette "11" kelime bulunmaktadır. 


Yukarıdaki durumlara istinaden ortaya yine "11 ve 9/11" sembolizmi çıkmaktadır. 

Barışa girmek!

Kur'an'da "Barış" kelimesi ilk kez "Silm" kelimesi vasıtasıyla Bakara suresinin 208. ayetinde geçmektedir.

2/208 YA (1) EYYU (2) HA (3) ELLEZİNE (4) AMENU (5) UDHULU (6)Fİ (7) ES (8) SİLMİ (9) KAFFEH (10) ve (11) la (12) tettebiu (13) hutuvatu (14) eş (15) şeytan (16) inne (17) hu (18) lekum (19) aduvvun (20) mubin (21)

( EY O İNANANLAR, HEPİNİZ TOPLUCA BARIŞIN İÇİNE GİRİN. Şeytanın adımlarına tabi olmayın. Kesinlikle o sizlere apaçık düşmandır. )

Ayetteki "Udhulu fis silmi" ( Barışın içine girin ) ifadesi bir halden hale geçişi, portalden geçişi simgelemektedir. Ayette, Rab'bin ilahi mühürü niteliğinde olan ve O'nun tekliğini, birliğini simgeleyen 10 sayısının iki farklı şekilde tezahürü vasıtası ile 11 nümerolojisi de tezahür etmektedir.

- Ayetin numarası 208 olup, bu sayının nümerolojik değeri 10 olmaktadır. ( 2+0+8 = 10 )

- Ayetin, esas mesajı veren ve yukarıda büyük harflerle belirtilmiş ilk cümlesinde 10 kelime bulunmaktadır.

"Yurtta sulh*, cihanda sulh" söylemi ilk defa Mustafa Kemal Atatürk tarafından 20 Nisan 1931'de millete beyannamesinde şu paragraf içinde dile getirilmiştir:

"Cumhuriyet Halk Fırkasının müstakar umumî siyasetini şu kısa cümle açıkça ifadeye kâfidir zannederim: Yurtta sulh, cihanda sulh için, çalışıyoruz."

* Sulh = Barış

Yukarıdaki söylem 19 kelimeden oluşmaktadır. 

"Yurtta sulh, cihanda sulh" ifadesi ise "21" harften oluşmaktadır. "Ruh" kelimesinin Kur'an'daki tekrar afedi olan 21 sayısı hem "Ruh" kelimesinin numerik sembolü hem de "2'den 1'e", "İkiyi birlemek", "Vahdeti ( Üniteyi / Birliği ) İdrak"') kavramlarının sembolüdür. 

Öncü spiritüalist Bedri Ruhselman tarafından üst plan tebliğlerinden derlenmiş olan İlahi Nizam ve Kainat kitabında yer alan 19 ( 1+9 = 10 ) kelimelik aşağıdaki cümle de, içerdiği "O ahenkten olmak" ifadesiyle "halden hale geçiş", "bire dönüş" yani ayette ifade edildiği üzere "Barışa giriş" kavramıyla uyum arzetmektedir.

"MADDE İLE SEN, HER ŞEYLE HİÇ OLAN VE BU HER ŞEYİN AHENGİNE UYABİLEN SEN, O AHENKTEN OLACAĞIN ANI ÖZLE!"

Ayrıca bkz.

https://kuranilmi.blogspot.com/2019/01/bars-manconun-numerolojik-gizemi.html?m=1

Ahmed ... Muhammed 

Nebi resul Hz. Muhammed'in isminin yer aldığı ayetlerde de 11 nümerolojisi olduğu görülmektedir ki resulün "halden hale geçerek ilahi kozmik bilgileri vahiy yoluyla alması" fenomeni 11 sayısının simgelediği en önemli anlamlardandır.

"Muhammed" ( Övülmüş ) ve "Ahmed" ( Çok Övülmüş ) kelimelerinin yer aldığı ayetler şöyledir;

3/144 Ve (1) ma (2) MUHAMMEDUN (3) illa (4) rasul (5) kad (6) halet (7) min (8) kabli (9) hi (10) er (11) rusul (12) e (13) fe (14) in (15) mate (16) ev (17) kutile (18) e (19) enkalebtum (20) ala (21) a'kabi (22) kum (23) ve (24) men (25) yenkalib (26) ala (27) akibey (28) hi (29) fe (30) len (31) yedurr (32) allahe (33) şey'a (34) ve (35) se (36) yeczi (37) allahu (38) eş (39) şakirin (40)

( Ve MUHAMMED resulün haricindeki değildir. Ondan öncede resuller geldi geçti. O halde, eğer ölürse veya öldürülürse, topuklarınızın üzerinde geriye mi döneceksiniz? Ve kim topuklarının üzerinde, geriye öncesine dönerse, Allah’a  şey kadar bile zarar veremez. Allah şükredenleri karşılıklandıracaktır. )

33/40 Ma (1) kane (2) MUHAMMEDUN (3) eba (4) ehadim (5) min (6) ricali (7) kum (8) ve (9) lakin (10) rasule (11) allahi (12) ve (13) hateme (14) en (15) nebiyyin (16) ve (17) kane (18) allahu (19) bi (20) kulli (21) şey'in (22) alima (23) 

( MUHAMMED adamlarınızdan hiçbirinin babası değildir. Lakin Allah’ın resulüdür ve habercilerin sonuncusudur. Allah herşeyi bilendir.  )

47/2 Ve (1) ellezine (2) amenu (3) ve (4) amilu (5) es (6) salihati (7) ve (8) amenu (9) bi (10) ma (11) nuzzile (12) ala (13) MUHAMMEDİN (14) ve (15) huve (16) el (17) hakku (18) min (19) rabbi (20) him (21) keffera (22) an (23) hum (24) seyyiati (25) him (26) ve (27) asleha (28) bale (29) hum (30) 

( Ve o inananlar, iyilikler yapanlar ve o MUHAMMED' e indirilene inananlar, o Rab’lerinden gerçektir. Onlara kötülüklerini örter ve durumlarını iyileştirir. )

48/29 MUHAMMEDU (1) er (2) rasulu (3) allah (4) ve (5) ellezine (6) mea (7) hu (8) eşiddau (9) ala (10) el (11) kuffari (12) ruhamau (13) beyne (14) hum (15) tera (16) hum (17) rukkean (18) succeden (19) yebteğune (20) fadlen (21) min (22) allahi (23) ve (24) ridvana (25) sima (26) hum (27) fi (28) vucuhi (29) him (30) min (31) eseri (32) es (33) sucud (34) zalike (35) meselu (36) hum (37) fi (38) et (39) tevrati (40) ve (41) meselu (42) hum (43) fi (44) el (45) incil (46) ke (47) zer'in (48) ahrace (49) şat'e (50) hu (51) fe (52) azera (53) hu (54) fe (55) istağleza (56) fe (57) isteva (58) ala (59) suki (60) hi (61) yu'cibu (62) ez (63) zurraa (64) li (65) yeğiza (66) bi (67) him (68) el (69) kuffar (70) veade (71) allahu (72) ellezine (73) amenu (74) ve (75) amilu (76) es (77) salihati (78) min (79) hum (80) mağfiraten (81) ve (82) ecran (83) azima (84) 

( MUHAMMED Allah’ın resulüdür. O onunla birlikte olanlar, inkarcılar üzerine şiddetli, kendi aralarında ise merhametlidirler. Onları eğilmede, yere kapanmada görürsün. Allah’tan üstünlüğü lütfu ve rızayı ararlar. Simaları onların, yüzlerinde yere kapanma izi vardır. Onların Tevrat' ta misalleri böyledir. İncil' de misalleri ise filizini çıkarmış, onu kalınlaştırarak kuvvetlendirmiş de bacakları üzerine istiva etmiş ekin gibidir. Ziraatçilerin hoşuna gider. Onlarla inkarcıları öfkelendirip kızdırmak içindir. Allah o inananlara ve onlardan iyilikler yapanlara af ve büyük ödül vaad etmiştir. )

61/6 Ve (1) iz (2) kale (3) is (4) ibnu (5) meryeme (6) ya (7) beni (8) israile (9) in (10) ni (11) resulu (12) allahi (13) iley (14) kum (15) musaddikan (16) li (17) ma (18) beyne (19) yedey (20) iye (21) min (22) et (23) tevrati (24) ve (25) mubeşşiren (26) bi (27) resulin (28) ye'ti (29) min (30) ba'di (31) i (32) ismu (33) hu (34) AHMEDU (35) fe (36) lemma (37) cae (38) hum (39) bi (40) el (41) beyyinati (42) kalu (43) haza (44) sihrun (45) mubin (46) 

( Ve zamanında Meryem oğlu İsa "Ey İsrailoğulları, kesinlikle ben size, Tevrat' tan o benden öncekini doğrulayıcı ve benden sonra ismi AHMED olarak gelecek olan resulü müjdeleyici olarak Allah’ın resulüyüm. Böylece onlara açık deliller ile geldiğinde "Bu apaçık sihirdir." dediler. )

- Resulün ismi olan "Ahmed" ( Çok Övülmüş ) kelimesi ile hem O'nun ismi hem de sıfatı niteliğinde olan "Muhammed" kelimesinin, geçtikleri ayetlerdeki sıra numaraları şöyledir.

3/144'te Muhammed olarak 3. kelime,

33/40'ta Muhammed olarak 3. kelime,

47/2'de Muhammed olarak 14. kelime,

48/29'da Muhammed olarak 1. kelime,

61/6'da Ahmed olarak 35. kelimedir.

Bu sıra numaraların toplamı ( 3+3+14+1+35 = 56 ) olan 56 sayısının nümerolojik değeri 11 sayısını vermektedir. ( 5+6 = 11 )

- Muhammed suresinin sıra numarası 47 ( 4+7 = 11 ) olup bu surede 38 ( 3+8 = 11 ) ayet bulunmaktadır. 

- "Muhammed" ( مَحْمَد ) kelimesinin ebced değeri 92 ( 9+2 = 11 )'dir. (  4 مَ 40 حْ 8 مَ 40 د ) ( 4 dal 40 mim 8 ha 40 mim )

- Resulün ismin "Ahmed" olduğu Saff suresinin 6. ayetinde bildirilmektedir.

61/6 ..... ve mubeşşiren bi resulin ye'ti min ba'di ismu hu AHMEDU .....

( ..... ve benden sonra ismi AHMED olarak gelecek olan resulü müjdeleyici olarak ..... )

"Ahmed" kelimesini oluşturan harflerin Türkçe alfabedeki* sıra değerleri toplamı yani kelimenin nümerolojik değeri de 38 ( 3+8 = 11 ) olmaktadır ( A (1) + h (10) + m (16) + e (6) + d (5) = 38 ) ki bu sayı aynı zamanda Muhammed suresindeki ayet sayısıdır.

* 29 harften ( 2+9 = 11 ) oluşan Türkçe alfabe, telaffuz edilebilecek her ses için ayrı bir harfin bulunduğu özel bir alfabe ve hatta kök dil alfabesidir. 

16 Kasım 2022 Çarşamba

"Gökten indiği sanılan KİTAPLAR!?

Bölüm başlığı olan ifade, Atatürk'ün 01.11.1937* tarihinde yaptığı meclis konuşmasının metninde yer alan ifadedir. Konuşmasının ilgili bölümü şöyledir. ( * Anılan tarih 11 nümerolojisi ile uyum arzetmektedir. )

“Fakat, bu prensipleri, gökten indiği sanılan kitapların dogmaları ile asla bir tutmamalıdır. Biz, ilhamlarımızı, gökten ve gayipten değil doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz.”

01.11.1937 tarihli meclis tutanağı

Medyada sıkça görünen ve belirli kitlelerce kanaat önderi addedilen bazı şahıslar Atatürk'ün bu söylemine dayanarak kendisinin "kitapları ve dini reddettiğini", "ateist" olduğunu yani "Allah inancı taşımadığını" iddia etmekte ve TV programlarında buna yönelik beyanlarda bulunmaktadırlar.

Oysa Kur'an'da da öğütlendiği üzere, "ilmi" ve "aklı" ilke edinmiş olan ve milletin de bu ilke doğrultusunda bir değişim ve gelişim göstermesini arzulayan Atatürk'ün bu söyleminde kutsal kitaplara atıf bulunmamakta olup, işaret edilen husus ayetlerde de belirtildiği üzere, hadisçi, fıkıhçı, seyh, mürşid, derviş, gavs, evliya, sufi vb sıfatları kisvesi altındaki din istismarcılarının ilhamla, vahiyle, rüyasında görmek suretiyle veya peygamberle ve hatta Allah'la ( haşa ) konuştuklarını iddia etmek suretiyle risale, külliyat vb. adı altında yazdıkları / yazmakta oldukları ve büyük bir halk kitlesi tarafından "gerçekten gökten gelen bilgiyle, ilahi iletişimle yazıldığı sanılan" şirk ve dalalet kitaplarıdır. Bu bağlamda Atatürk, toplumu saptırmak için bir vasıta olarak kullanılan bu kitapların gökten indirilmediğini belirtmektedir. 

İstismarcı müşrikler tarafından din kisvesi altında şeytani kitaplar yazılması hususu Bakara suresinin 79. ayetinde bildirilmektedir.

2/79 FE VEYLUN LİLLEZİNE YEKTUBUNEL KİTABE Bİ EYDİHİM SUMME YEKULUNE HAZA MİN İNDILLAHİ li yeşteru bihi semenen kalila fe veylun lehum min ma ketebet eydihim ve veylun lehum min ma yeksibun

( VAY O KİTABI ELLERİYLE YAZANLAR VE SONRA ONU AZ DEĞERE SATMAK İÇİN "BU ALLAH'IN İNDİNDENDİR." DİYENLER İÇİN. Vay onlara o elleriyle yazdıklarından ve vay onlara o kazandıklarından.  )

Yukarıdaki ayette açıkça "Gökten indiği sandırtılan ve sanılan kitaplara ( yazılara )" dikkat çekilmekte ve inananlar uyarılmaktadır.

52/41 Em indehumul ğaybu fe hum yektubun

( Gayb onların indinde de onlar mı yazıyorlar?  )

68/47 Em indehumul ğaybu fe hum yektubun

( Gayb onların indinde de onlar mı yazıyorlar? )

Yukarıdaki iki ayette de, "gaybdan haber aldığını", "meleklerle veya peygamberlerle konuştuğunu" iddia ederek kitaplar yazanlara işaret edilmekte ve inananlar uyarılmaktadır.

Şeytani tarikatlere bağlı muhtelif yayın evleri tarafından yayımlanan bu tür kitaplar incelendiğinde içeriklerindeki şirk, cehalet, dalalet ve fahişet dolu ifadeler esef ve hayret ile tespit edilebilmektedir. Kur'an'ın indirilişinden bu yana Kur'an ayetlerinde yer almayan bir çok şeytani söylem ve eylem bu tür kitaplar vasıtasıyla insanlara dinin gereğiymiş gibi empoze edilerek toplum akıldan ve ilimden uzaklaştırılmaya, dogmaya yani sorgulamadan kabule yönlendirilmeye çalışılmıştır. İşte medeni ve yüksek nitelikli bir toplum inşa etme arzusunda ve azminde olan Atatürk'ün öncelikli gayesi milleti akıldan, idrakten ve ilimden uzaklaştırma gayesi güden ve küreselci güçlerin bir insiyatifi olan bu şeytani stratejinin önünü kesmeye çalışmak olmuştur.

Atatürk'ün Allah bilinci ve inancı, Nutuk'ta yer alan muhtelif bölümlerdeki "Tanrı" vurgusu ile de açıkça görülmektedir.

"Salâhattin Bey' in kendisine de aynen şu telgrafı çektirdim. 14.7.1919 31 Amasya'da 5'inci Tümen Komutanlığına Refet Bey 'edir : ......... Kutsal amacımın gerçekleştirilmesi uğrunda gösterilecek ortak gayrette TANRI HEPİMİZİ ZAFERE ULAŞTIRACAKTIR. Gözlerinizden öperim." ( Nutuk - Sayfa 23 )

"Hâmit Bey' in bu telgrafına 21 Temmuz 1919 tarihinde verdiğimiz bir cevapta: "İNŞALLAH her şey olacaktır. Yalnız, milletin güvenebileceği bir kabine kurabilmek için, önce o kabinenin dayanabileceği bir kuvveti meydana getirmek lâzımdır. O da Doğu illeri kongresinin ve onun arkasından da Sivas genel kongresinin toplanması ile gerçekleşecektir" dedik." ( Nutuk - Sayfa 26 )

"Bu telgrafta başlıca şu cümleler vardır : ....... Vatanımızı paylaşma ve yok etme duşüncesini bu kadar açık ve haysiyet kırıcı bir şekilde ortaya koyan bu ifade karşısında titremeyecek duygulu bir insan düşünemiyorum. TANRI'YA BİNLERCE ŞÜKREDELİM Kİ, milletimiz, ruhundaki kahramanlık azmiyle, tarih boyunca sürüp gelen hayat ve varlığını, hiçbir zaman ne kaderin akışına ne de böyle cellâtça hükümlere kurban etmeyecektir." ( Nutuk - Sayfa 35 )

"..... TANRI'YA ŞÜKÜR, yurdumuzdaki millî akımın pek çok gelişmekte, kökleşmekte ve güçlenmekte oluşu, bizleri sürekli olarak bu noktaya doğru çekiyor ve davet ediyor." ( Nutuk - Sayfa 51 )

".... Pek sayın ve temiz kalpli kardeşim. Abdülkerim Paşa Hazretleri'ne. TANRI'YA ŞÜKÜRLER OLSUN, sağlığım yerindedir." ( Nutuk - Sayfa 94 )

"Cevabımda, ben de böyle başladım : ......... Kurtuluş çaresi ve yaşama ilkesi ancak ve ancak Kuva-yı Milliyenin önderliğinin benimsenmesinde ve millî iradenin hâkim olmasındadır. Bu sağlam ve meşru temelden en küçük bir sapma, ALLAH KORUSUN, devlet, millet ve vatanımız için pek acı bir yıkım getirir." ( Nutuk - Sayfa 95 )

"YÜCE TANRI'YA ŞÜKÜRLER OLSUN, bu gayenin gerçekleştirilmesinde, artık milletimiz her türlü kötü niyet belirtilerini kırmış, bütün kahramanlığı ile dönüşü olmayan kesin adımlarını atmıştır." ( Nutuk - Sayfa 95 )

"....... Lûtfedip bu iki noktadan biri için evet veya hayır şeklinde cevap verirseniz, TANRI VE MİLLET KATINDA bütün asaletiyle değerli kalacağına şüphe olmayan bu asil teşebbüsünüzün bizlerle ilgili yönünü tamamlamış olursunuz." ( Nutuk - Sayfa 97 )

"Merhum Kerim Paşa'nın pek hoşlandığını bildiğim bir ifadeyle "Büyük Hazret" diye söze başladım: ......... Kerim Paşa'nın dokunmuş olduğu noktalara cevap verirken şunları da söyledim : " Pek güzel ve yakın olan TANRI EMRİNİN YERİNE GELMESİ ile, bahtsız ve zulme uğramış asil milletimizin kurtuluşa ve huzura kavuşmasını yüce TANRI'NIN DENİZLER KADAR ENGİN OLAN KORUYUCULUĞUNDAN ÜMİTLE DİLER ve ufukları hep inatçı bir dumanla sarılı olan İstanbul'daki bazı kimselerin gerçeği görmemek için aşağılıkça direnen duygularının eriyip kaybolmasını bekleriz. Milletin asil ruhu da işte böylesine duygularla doludur. Yalnız tekrarlamama müsaadenizi rica ederim ki, evet veya hayır şeklinde karşılık verilmesini istirham ettiğimiz sorular maalesef karşılıksız bırakılmıştır. Azizim, ALLAH'IN ELİ BÜTÜN ELLERDEN ÜSTÜNDÜR. Ancak bununla birlikte güçlükleri yenmeye ve problemleri çözmeye girişenlerin kesinleşmiş bir hedefi olmak gerekti ..." MİLLET, TANRI'NIN BUYRUĞUNU YERİNE GETİRECEKTİR ve buyurduğunuz gibi milletçe elde edeceklerimiz hayırlı ve uğurlu olacaktır. Lûtufkâr dualarınızın eksik edilmemesini rica ederim. GAYRET BİZDEN, YARDIM VE KOLAYLIK ÖLÜMSÜZ TANRI'DANDIR."

( Nutuk - Sayfa 98 )

"Dikkate almak gerekir ki, bu yazıları ben yazmıştım. ....... Yapılan teşebbüsün ve yazılan yazıların ne dereceye kadar önemli noktaları içine aldığı ve nasıl bir dürüst vicdan ve keskin görüşle, yaşanan gerçeklerin kâğıda geçirildiği, elbette TANRI KATINDA ve milletin tarihî değerlendirmesine asaletle bezenmiş bir değer olarak kalacaktır." ( Nutuk - Sayfa 99 )

"Harbiye Nâzırı Cemal Paşa Hazretleri'ne Ahmet İzzet Paşa Hazretleri'ne ........ TANRI'YA ŞÜKÜRLER OLSUN, hükûmet ile millet, tam bir görüş birliğine varmış olduklarından, bundan sonra da devam edeceğinden emin bulunduğumuz karşılıklı samimiyet ve olgunluk derecesine ulaşmış olan birlik, kendini, millet ve memleket çıkarlannı garanti edecek şekilde ortaya koyacaktır." ( Nutuk - Sayfa 122 )

"Hey'et-i Temsiliye adına Mustafa Kemal .... yolculuğumuz sırasındaki gözlem ve incelemelerimiz, bizlere, gerçek koruyucu olan ULU TANRI'NIN İLÂHİ LÛTFUYLA TECELLÎ EDEN millî birliğimizin dayanmış olduğu millî teşkilâtın, kökleşmiş, millet ve memleketin geleceğini kurtarmak için gerçekten güvenilir bir kuvvet ve kudret haline gelmiş olduğunu, şükürler olsun gösterdi." ( Nutuk - Sayfa 176 )

"İstanbul'da biribiri ardınca gelen ve âciz kimselerden kurulmuş olan kabineler, şerefsiz, haysiyetsiz ve aşağılık görünüşleriyle, suçsuz ve TANRI'YA BEL BAĞLAMIŞ OLAN MİLLETİN sembolü olarak tanındı;..." ( Nutuk - Sayfa 188 )

"Hey'etimiz de emindir. Ancak, içten ve dıştan gelen bin türlü ihtirasın kaynayıp köpürmesiyle, dirlik ve huzuru tehdit altında bulunan memleketimizin, millî vicdana güven veremeyecek bir kabine başkanına bir dakika bile katlanamayacağını ve TANRI KORUSUN, böyle bir durum ortaya çıkarsa, Osmanlı Devleti'nin tarihinde benzeri görülmemiş fecî olaylara yol açacağını, Padişah Efendimiz Hazretleri'nin yüce eşiğine arz etmeyi vatan borcu sayarız." ( Nutuk - Sayfa 208 )

"Dâvâmızın haklılık ve kutsallığı, bu güç zamanlarda, TANRI'DAN SONRA EN BÜYÜK YARDIMCIMIZDIR. Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Hey'et-i Temsiliyesi adına Mustala Kemal" ( Nutuk - Sayfa 218 )

"Vatanımızı ve istiklâlimizi kurtarmak için giriştiğimiz kutsal mücadelede TANRI'NIN YARDIM VE KORUYUCULUĞU BİZİMLEDİR. Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Hey'et-i Temsiliyesi adına Mustafa Kemal: ( Nutuk - Sayfa 219 )

"1- TANRI'NIN LÜTFUYLA Nisan'ın 23' üncü Cuma günü, cuma namazından sonra Ankara'da Büyük Millet Meclisi açılacaktır. ....... 6 - YÜCE TANRI'DAN TAM BİR BAŞARIYA ULAŞTIRMASI NİYAZ OLUNUR. Hey'et-i Temsiliye adına Mustafa Kemal ( Nutuk - Sayfa 224-225 )

"TANRI'NIN LÜTFUYLA Nisan'ın 23' üncü Cuma günü Büyük Millet Meclisi açılarak çalışmaya başlayacağından, o günden itibaren askerî ve sivil bütün makamlarla bütün milletin tek mercinin Büyük Millet Meclisi olacağı bilgilerinize sunulur." ( Nutuk - Sayfa 225 )

"Paşa'nın ( Ali İhsan Paşa ) nasıl bir insan olduğunu çok iyi bilen Cemil Bey , pek doğru söylemiştir... ULU TANRI'DAN KIŞ UYKUSUNA YATMIŞ YILANA GÜNEŞ GÖSTERMESİN DİLEĞİNDE BULUNURUM." ( Nutuk - Sayfa 328 )

"Eğer düşmanlar maksatlarında tam bir başarıya ulaşmış olsalardı, ALLAH KORUSUN, bu tasarıya imza koymuş olan efendilerin de doğum yerleri sınır dışında kalabilirdi." ( Nutuk - Sayfa 350 )

"Broşürün 18'inci sayfasının son satırları, Nurettin Paşa' nın TANRI'NIN LÛTFUYLA, vatanı tehlikeden kurtaran büyük zaferin başarıcısı ve yaratıcısı olduğunu, millî tarihe bu defa pek önemli ve benzeri görülmemiş bir şeref ve iftihar sayfası eklemeyi sağlamış bulunduğu....." nu açıklamaya ayrılmıştır." ( Nutuk - Sayfa 359 )

"..... Ancak bu sayede ve TANRI'NIN YARDIMIYLA, bana verdiğiniz ve vereceğiniz görevleri en iyi şekilde yapabileceğimi ümit ediyorum." ( Nutuk - Sayfa 393 )

"Rauf Bey, kendi görüşünü açıktan açığa söylemekten kaçınıyor. Bilinen birtakım nazariyelerden sözederek : ''Hükûmetlerin yalnız biribirinden farklı iki ana temele dayanarak hareket ettiklerine inanıyorum; bu iki temelden biri mutlakıyet rejimidir'' diyor ve şöyle bir mantık yürütüyor : '' SÖZDE HÜKÜMDAR, HAK VE YETKİSİNİ TANRI'DAN ALIR* VE BU MEŞRULUĞA DAYANARAK HÜKMÜNÜ YÜRÜTÜRMÜŞ." ( Nutuk - Sayfa 397 )

* Atatürk, bu söyleminde "Şirk" ve "Allah ile aldatma" hususuna dikkat çekmiştir.

Ayrıca bkz.

https://kuranilmi.blogspot.com/2021/11/ataturk-ve-safsata-kelimesi.html?m=1

"İkinci insan" ve "Human 2.0" tuzağı

Kutsal kitaplardaki ilahi kozmik bilgileri negatif frekans yayılımı ve kitlesel tahakküm için kullanan küresel şeytanlar, "Human 2.0" kavramını da kutsal kitaba istinaden ancak bu kavrama farklı anlam ve niyet yükleyerek lanse etmişlerdir. "Singularity" ( Tekillik ), "Transhumanism" ( İnsanüstücülük ), "Project Avatar" gibi sözde evrim ve gelişim mesajı veren bu kavramların ardında, insanların, döngü sonu nedeniyle yükselmekte olan frekanslarının ve algılarının ( çakralarının ) bloke edilmesi ve insanlığın düşük frekanslı kaba madde planına ( dünya, cehennem ) hapsedilerek ruhsal tekamülünün ( bilişsel, zihinsel gelişim ) sözde engellenmesi hedefi yatmaktadır. Virüsler ( RNA molekülleri ), mRNA enjeksiyonu, sentetik gıdalar vb. de bu hedef doğrultusunda planlanan büyük projenin bileşenleridir.

Oysa ki ilahi nizamın akış halinde olan kader mekanizması kapsamında insanların ruhsal tekamülü, engellenmesi mümkün olamayacak şekilde hızlanmış olup, ayette de belirtildiği üzere "tuzaklar, sahiplerinin başına geçecektir." Yani kötücül amaçlarla ve insanlığa zarar vermek amacıyla kurguladıkları her tuzak, uygulamaya aldıkları her proje esasen insanlığın ruhsal tekamülü için bir vasıta işlevi görecektir. İşte bu nedenledir ki ayette "Allah'ın tuzağı daha büyüktür." ifadesi yer almaktadır.

Yukarıda deginilen "Human 2.0" yani "İkinci insan" kavramının özü İncil ayetlerinde şöyle bildirilmekte ve insanın özü olan ruha dönüşünden bahsedilmektedir.

46 1 Corinthians 15-44 Doğal beden olarak gömülür, ruhsal beden olarak diriltilir. DOĞAL BEDEN OLDUĞU GİBİ RUHSAL BEDEN DE VARDIR. 

46 1 Corinthians 15-45 Nitekim şöyle yazılmıştır: "İLK İNSAN ADEM YAŞAYAN CAN OLDU. SON ADEM'SE YAŞAM VEREN RUH OLDU." 

46 1 Corinthians 15-46 ÖNCE ruhsal olan değil, DOĞAL OLAN GELDİ. RUHSAL OLAN SONRA GELDİ.

46 1 Corinthians 15-47 İLK İNSAN YERDEN YANİ TOPRAKTANDIR. İKİNCİ İNSAN GÖKTENDİR.

Söylemlerinde "göksellik" kavramına sıkça değinmiş olan Atatürk'ün yazdığı "İnsan" isimli şiirin içeriği incelendiğinde İncil ayetlerinin benzeri bir mesaj ile karşılaşılmaktadır ki bu durum Atatürk'ün bazı ilahi kozmik bilgilere haiz olduğunu sezdirir niteliktedir.

"Gelenler adamdı, buldukları insandı

İnsan yalnız Tanrının yarattığı mâhluk

İNSAN MAHLUKTAN, ADAM İNSANDAN ÇIKTI.

TANRININ İNSANI YER VE İÇER. 

İNSANIN ADAMI DÜŞÜNÜR VE YARATIR."

Atatürk ve kozmik nümeroloji 2

Atatürk ile 19 sayısı arasındaki ilişki fenomeni herkesin malumu olan bir husustur. Atatürk'ün, aşağıda yer alan en etkileyici ve spiritüel nitelikli iki söyleminde de 19 harf bulunmaktadır.

"Ne mutlu Türk'üm diyene"

"İstikbal göklerdedir"

"Mustafa Kemal Atatürk" ismi de 19 harften oluşmakta ve kelime bazında şu anlamları içermektedir.

Mustafa ( Seçilmiş )

Kemal ( Olgunluk )

Ata* ( Veriş, Bağış, Lütuf )

Türk ( Yükselmiş )

Buna göre ismin anlamı "Olgunlukta Seçilerek Yükseklik Verilmiş / Olgunlukta Seçilerek Yükseltilmiş" olarak tezahür etmektedir.

Kur'an'da "A'ta" ( Vermek ) fiil kökü "isim" olarak yani "Ata" ( Veriş ) olarak ilk kez 17/2 kodlu ayette geçmektedir. ( 17+2 = "19" ... "10" )

17/20 .... haulai min ATAi rabbik .... ( .... bunlar Rab'binin BAĞIŞIndan / VERİŞindendir....... )

Diğer ayetlerde ise "Ata, Ati,Yeti, Utü" ( Verdi, Ver, Getir, Verilmiş ) olarak yer almaktadır.

"Ata" kelimesinin ikinci ve son kez isim olarak geçtiği ayette ise 10 kelime bulunmaktadır.

38/39 Haza (1) ATAU (2) na (3) fe (4) emnun (5) ev (6) emsik (7) bi (8) ğayri (9) hisab (10)

( Bu VERDİĞİMİZDİR / VERİŞİMİZDİR. O halde nimetlendir veya hesapsızca tut. )

"Ata" kelimesinin fiil olarak, "Verdi" anlamında geçtiği ilk ayetin kodu ise 2/251 olup yine "10" nümerolojisi içermektedir. ( 2+2+5+1 = 10 )

2/251 .... ve ATAhullahul mulke vel hikmete .... ( .... ve Allah ona mülk ve hikmet VERDİ. .... )

Atatürk'ün, cumhuriyetin 10. yılında bir nutuk vermesi ve nutkunun sonunda 10 yıllık döngülere vurgu yapması dikkat çekmektedir.

"Ebediyete akıp giden HER ON SENEDE, bu büyük millet bayramını daha büyük şereflerle, saadetlerle huzur ve refah içinde kutlamanı gönülden dilerim."

Atatürk, yazdığı "Tuna" ve "Hakikat nerede?" başlıklı şiirlerinde "Tuna" nehrine özel vurgu yapmıştır. Her iki şiir de, aşağıdaki "Tuna" şiirinin, büyük harfle yazılmış "11" kelimelik ilk cümlesi ile başlamaktadır. Ayrıca şiirde yer alan "Bilmez tarih bile", "Yalan tarihi gömüp doğru tarihe gidin.", "Tarih güdük" gibi ifadeler Atatürk'ün okült kozmik bilgilere haiz olduğuna işaret gibi algılanabilmektedir.

Tuna şiiri;

"GAFİL HANGİ ÜÇ ASIR, HANGİ ON ASIR
TUNA EZELDEN TÜRK DİYARIDIR.
Bilinen tarihler söylememiş bunu,
Kalkıyor örtüler, örtülen doğacak
Dinleyin sesini doğan tarihin
Aydınlıkta karaltılı şafak
YALAN TARİHİ GÖMÜP DOĞRU TARİHE GİDİN!
Nehirlerdir Türkün şaşmaz yol mühendisleri
Her nehir Türk’ü bilir her nehri
TUNA'nın da kıyısından gitti eski türk
Geçti eski Türk TUNA'yı da yararak
Kaç defa, hangi defa? Sormayınız nafile.
BİLMEZ TARİH BİLE.
TARİH ÇOCUK GÜDÜK TARİH GÜDÜK
Sökün büyük, pek büyük.
Sayılmaz, sayılmaz bu sökün
O kadar çok TUNA'dandan geçtiği günler Türkün.
Tunanın yalnız üst ve alt illeri değil,
Tunanın üstü de altı da yer.
Dipdiri ve ölmez bir Türk vatanıdır.
TUNA'nın üstünü yaptı vatan Türk
Bakarak, akarak, yararak geçti
TUNA'nın altını kabristan yaptı.
TUNA'yla ruh oldu dipte yatan Türk.
TUNA'nın sisden ve güneşten yorganı.
Topraktan ve çakıldan yatağı ile
Akıyor “Türk’e vatanım” diye.
Derindir görünmez TUNA'nın dibi
Türk coşkun TUNA gibi, TUNA coşkun Türk gibi.
TUNA yalnız vatan değil, yeni ufuklara
Türk’ü götüren eski bir TUNA
Adam da ilk adamdır.
Adam ile yaratıcı
“Yaradan” dediğimiz yaratan adamdı.
İnsanlar tazelenir, mekanlar ihtiyarlar.
Nesiller kaynaşıyor, coğrafya küçülüyor
Bırakılan yer göçtü.
Bırakana göç düştü.
Adamlar: “Haydin” dedi.
Alpler “Hoş geldin” dedi."

Tuna Nehri, "10" ülkeyi katederek Karadeniz'e dökülmektedir. Tuna nehri havzası, "19" ülkeden* milyonlarca insan tarafından paylaşılmakta olup, bu özelliği onu dünyanın en uluslararası nehir havzası yapmaktadır.

** Tuna nehri havzasını oluşturan 19 ülke: Romanya, Macaristan, Sırbistan, Avusturya, Almanya, Bulgaristan, Slovakya, Bosna-Hersek, Hırvatistan, Ukrayna, Çek Cumhuriyeti, Slovenya, Moldova, Karadağ, İsviçre, Arnavutluk, Makedonya, İtalya ve Polonya

Ayrıca bkz.




15 Kasım 2022 Salı

Düalitenin ve döngünün sembolü 11 ve 69 sayıları...

"Onbir" kelimesini oluşturan harflerin alfabe sıra numaraları toplamı* yani kelimenin nümerolojik değeri 69 olmaktadır. Bu sayı "düalitenin" ve "döngünün" sembolü olan Yin Yang figürünün de kökeni olan sayıdır. İlahi kozmik nümerolojide büyük önem arzeden 11 sayısı da aynı kavramları temsil etmektedir. Zira "halden hale geçiş", düalite kaynaklı döngüler vasıtasıyla mümkün olmaktadır.

* Türkçede yukarıdaki şekilde tespit edilen semantik ve nümerolojik durumun, diğer dillerde de, bu bölümün konusu ile uyum arzetmek üzere farklı şekillerde tezahür edeceği aşikardır. Dolayısıyla tespitin Türkçe üzerinden yapılmış olması herhangi bir kısıtlama veya eksiklik vasıtası oluşturmamaktadır.

11/69 kodlu ayette vazifeli varlıkların Hz. İbrahim'e geldiklerinden bahsedilmektedir. Esasen bu ayette batinen, Hz. İbrahim'in, ruhsal ( zihinsel ) frekans değişimi neticesinde "halden hale geçerek" üst süptil planlardaki vazifeli varlıklar ile temas kurmasından ancak deneyimlediği gerçekliğin kaba madde planına ait olmadığını tam farkedememesinden bahsedilmektedir. Zira bir sonraki ayette, Hz. İbrahim'in "insan" olarak algıladığı varlıkların, ikram edilen yemeğe dokunmamaları nedeniyle kendisinin korktuğundan da bahsedilmektedir.

11/69 Ve (1) lekad (2) caet (3) rusulu (4) na (5) ibrahime (6) bi (7) el (8) buşra (9) kalu (10) selama (11) kale (12) selamun (13) fe (14) ma (15) lebise (16) en (17) cae (18) bi (19) iclin (20) haniz (21) 

( Ve resullerimiz İbrahim' e müjde ile geldiler. "Selam." dediler. "Selam." dedi. Kızarmış buzağı ile gelmekte gecikmedi. )

69/11 kodlu ayette de bir "halden hale geçiş" vakasının ( sular içinde bir yerden bir yere taşınma ) betimlenmesi ve ayette 11 kelime bulunması yukarıda değinilen hususlar ile uyum arzetmektedir. 

69/11 İn (1) na (2) lemma (3) tağa (4) el (5) mau (6) hamelna (7) kum (8) fi (9) el (10) cariyet (11) 

( Sular azdığında, kesinlikle biz sizi akıp gidenlerin içinde taşıdık. )

"Altmışdokuz" kelimesinde 11 harf bulunmakta olup bu kelimenin nümerolojik değeri de "181" sayısını vermektedir ki bu sayı "sonsuz döngünün" sembolü olan 8 sayısını ve 11 sayısını içermektedir. 181 sayısının nümerolojik değerinin 10 ( yani 1 ) olması da düalitenin ve sonsuz döngünün yaratıcısı yüce Rab'be işaret etmekte gibidir. ( 1+1+8 = 10 )

69 ve 11 sayılarının toplamı ise 80 sayısını yani nümerolojik olarak "sonsuz döngünün" sembolü olan 8 sayısını vermektedir.  "Sekiz" kelimesini oluşturan harflerin alfabe sıra numaraları toplamı da ( kelimenin nümerolojik değeri ) "82" sayısını vermektedir ki yine 8 ve 2 ( 1+1 ) sayıları tezahür etmektedir.

Apollo "11" uzay aracının, 19"69" yılında saat "20:18"'de ( 2+0+1+8 = 11 ) Ay'a inmiş olması da 69 ve 11 sayılarının tezahürünü içeren bir "halden hale geçiş" vakası niteliğindedir.

11, 69 ve 88 sayıları, 180 derece döndürüldüklerinde yani baş aşağı konumlandıklarında yine aynı sayıların ortaya çıkması bir "döngüsellik" misali niteliğindedir. 

14 Kasım 2022 Pazartesi

Bir vaka, bir zamanlama ve bir isim ...

13.11.2022 tarihinde vuku bulan elim olaya ilişkin bilgiler ilginç nümerik ve semantik durumlar arzetmektedir.

Olayın gerçekleşme saati 16:13 olarak bildirilmiştir ki bu sayıların toplamı ritüellerin temel kodlaması olan 11 sayısını vermektedir. ( 1+6+1+3 = 11 )

Olayın faili "kadının" ismi "Ahlam Albashir" olarak açıklanmıştır. Özel bir semantik kodlama olması kuvvetle muhtemel olan "Ahlam Albashir" kelime dizisi bir tamlama olup şu anlamları içermektedir.

Ahlâm = Rüyalar

el = Ön ek

Başir = Müjdeci

"Müjdeci Rüyalar"

"Ahlam" ve "Başir" kelimelerinin ilk kez geçtiği ayetlerin kodlarının ( 12/44 ve 2/187 ) nümerolojik değerlerinin "11" ve "9" sayılarını vermesi*, hem 11 sayısına ( 1+1+9 = 11 ), hem de okültizmde satanik ritüellerin sembolü anlamı yüklenen 9/11 kodlamasına da işaret niteliğinde gibidir. 

* 12/44 ... 1+2+4+4 = "11"

12/87 ... 1+2+8+7 = 18** ... 1+8 = "9"

** 18 sayısı 666 sayısının da temsili niteliğindedir. ( 6+6+6 = 18 )

12/44 Kalu (1) adğasu (2) AHLAM (3) ve (4) ma (5) nahnu (6) bi (7) te'vili (8) el (9) AHLAMİ (10) bi (11) alimin (12) 

( "Karışık RÜYALAR. Biz RÜYALARIN yorumunu bilenler değiliz." dediler. )

"Ahlam" kelimesi, yukarıdaki ayette iki kere tekrarlanmakta olup ilki ayetin 3., ikincisi ise ayetin 10. kelimesidir. Ayetin kodunun ( 12/44 ) nümerolojik değeri 11 sayısını, "Ahlam" kelimelerinin sıra değerlerinin ( 3 ve 10 ) toplamı ise 13 sayısını vermektedir. Olay 13 Kasım'da yani 13.11'de vuku bulmuştur. ( "Ahlam" kelimesinin ayette iki kere tekrar edilmesi de bir 11 tezahürüdür. )

2/187 Uhille (1) lekum (2) leylete (3) es (4) siyami (5) er (6) rafesu (7) ila (8) NISAİ (9) kum (10) hunne (11) libasun (12) lekum (13) ve (14) entum (15) libasun (16) lehunn (17) alime (18) allahu (19) enne (20) kum (21) kuntum (22) tahtaune (23) enfuse (24) kum (25) fe (26) tabe (27) aley (28) kum (29) ve (30) afa (31) an (32) kum (33) fe (34) el (35) ane (36) BAŞİRU (37) hunne (38)

( Oruç gecesinde KADINlarınız ile cinsel ilişkide bulunmanız size helal kılınmıştır. Onlar size örtüdür ve sizler de onlara örtüsünüz. Allah sizin nefislerinizin altında kalanlar olduğunuzu bilir. Böylece üzerinize tevbe eyler ve sizi affeder. O halde şimdi onlara MÜJDELEYİN .... )

Kadının ismi "Ahlam Albashir" olarak yazılmış olup 13 harften oluşmaktadır. "Ahlam" ve "Başir" kelimelerinin yukarıdaki ayetlerdeki sıra numaraları sırasıyla 3 ve 37 olup, bu sayıların toplamı da 13 sayısını vermektedir. ( 3+3+7 = 13 )

"Başir" kelimesinin yer aldığı ayetin konusunun "Kadınlar" olması da bölüme konu olayın faili bağlamında dikkat çekmektedir.

Failin, basında yer alan ve güvenlik kamerası açısına benzemeyen!, bir açıdan, cepheden çekilmiş olan fotosunda, sol elinde "iki" adet gül tuttuğu görülmektedir ki bu durum da batini manada bir "11" sembolizmi tezahürü niteliğindedir.

Olayın 13 Kasım günü yani 13.11 günü vuku bulması da yukarıdaki 11 ve 13 tespitleriyle uyum arzetmektedir.

Not: Bu bölüm de her zaman olduğu gibi, her olgunun ve olayın hem zahiri hem de batini içeriklerinin ve mesajlarının olduğu gerçeği dikkate alınarak değerlendirilmelidir. Ayrıca, eşzamanlı ve ayetlerdeki ilahi kodlamaya uygun olarak her an, farkedilen veya farkedilmeyen, daha nice iyi ve kötü olayların vuku bulduğu da hatırlanmalıdır.

Nuh'un gemisi ve kozmik nümeroloji

"Nuh'un gemisi" olarak bilinen olgunun birden çok ve sembolizm içeren anlamları olması kuvvetle muhtemeldir. Bunlardan biri de "Boyutlar arası geçiş / Halden hale geçiş" kavramıdır ki Tevrat'taki ilgili ayetler incelendiğinde 11 sayısı ile ilintili nümerolojik bir düzen dikkat çekmektedir. ( Nuh'un gemisinin boyutlar arası geçiş yapan bir araç olduğu da gündeme getirilmektedir. )

Nuh'un gemisinin sembolik bir ilüstrasyonu

Rab'bin gemi inşası talimatını verdiği ayetin numarasındaki ( 6-14 ) sayıların toplamı 11 sayısını vermektedir.

1 Genesis 6-14 Kendine gofer ağacından bir gemi yap. İçini dışını ziftle, içeriye kamaralar yap.

Geminin boyutlarını temsil eden sayıların nümerolojik toplamı 11 sayısını vermektedir. ( 3+0+0+5+0+3+0 = 11 )

1 Genesis 6-15 GEMİYİ şöyle yapacaksın: Uzunluğu ÜÇYÜZ, genişliği ELLİ, yüksekliği OTUZ arşın olacak.

7 ve 11 sayıları vasıtasıyla, düalitenin, döngünün, döngü sonunun, portal açılışının ve halden hale geçişin sembolü olan 11 sayısına ve "İkili Yedi" kavramına ilişkin kodlama dikkat çekmektedir.

1 Genesis 7-11 Nuh'un hayatının altı yüzüncü yılında, o yılın İKİNCİ ayında, ayın ONYEDİNCİ gününde, aynı gün büyük derinliğin tüm pınarları fışkırdı ve GÖĞÜN PENCERELERİ AÇILDI.

- Ayetin numarası 7 ve 11 sayılarından oluşmaktadır. ( 7 sayısı "döngü sonu" kavramının nümerik sembolüdür. )

- "2. ayın 17. günü" ifadesi, 111 ve 7 kodlamasına ve 1 sayısına işaret etmektedir. ( 2+1+7 = 10 )

1 Genesis 8-4 Gemi YEDİNCİ ayın on YEDİNCİ günü Ararat dağlarına oturdu.

Aşağıdaki ayetlerde ise yine 7 ve 11 kodlamaları yer almaktadır.

1 Genesis 8-5 Sular ONUNCU aya kadar sürekli azaldı. ONUNCU ayın BİRİNDE dağların doruğu göründü.

- 10. ay ve 10. ayın 1'i

1 Genesis 8-13 Nuh ALTIYÜZBİR yaşındayken, BİRİNCİ ayın BİRİNDE yeryüzündeki sular kurudu. Nuh geminin üstündeki kapağı kaldırınca toprağın kurumuş olduğunu gördü.

- 601 yaş ... 6+0+1 = "7"

- 1. ayın 1'i ... "11"

1 Genesis 8-14 İKİNCİ ayın YİRMİYEDİNCİ günü toprak tümüyle kurumuştu.

- "2. ayın 27. günü" ... 2+2+7 = "11"

- 27. gün ... "İkili Yedi"
Kur'an'da "Fülk" ( Gemi ) kelimesinin ilk kez geçtiği ayetin numarası 164 olup bu sayının nümerolojik değeri "11" olmaktadır.

2/"164" İnne fı halkıs semavati vel erdı vahtilafil leyli ven nehari vel FÜLKilletı tecrı fil bahri bima yenfeun nase ....

( Göklerin ve yerin yaratılışında, gecenin ve gündüzün ihtilafında, insanlara faydalı olmalarından dolayı denizde akan o GEMİLERDE, .... )

"Fülk" ( Gemi ) kelimesinin geçtiği aşağıdaki diğer ayetlerin kodlarında da "11" ve "111" nümerolojisi bulunmaktadır.

"10/73" - Fe kezzebuhü fe necceynahü ve men mea hu fil FÜLKİ ve cealnahüm halaife ve ağraknellezine kezzebu bi ayatina fenzur keyfe kane akıbetül münzerın

( Böylece onu yalanladılar da onu ve GEMİNİN içinde onunla birlikte olanları kurtardık. Onları halifeler kıldık. O ayetlerimizi yalanlayanları boğduk. Artık uyarılanların sonu nasıl oldu bak. )

Ayet kodu 10/73 ... 1+0+7+3 = "11"

11/37 - Vasneıl FÜLKE bi a'yünina ve vahyina ve la tühatıbnı fillezıne zalemu innehüm muğrakun

( Ve GEMİYİ gözetimimizle ve vahyimizle üret. Bana o zulmedenler hakkında söylemde bulunma. Kesinlikle onlar boğulacaklar. )

Sure numarası "11", ayet numarası 37 ... 3+7 = 10 ... "1" ... "111"

11/38 - Ve yasneul FÜLKE ve küllema merra aleyhi meleün min kavmihı sehıru minh kale in tesharu minna fe inna nesharu minküm kema tesharun

( Ve GEMİYİ üretiyordu. Onun kavminden ileri gelenler ona her rasgeldiklerinde onunla alay ediyorlardı. "Eğer bizimle alay ederseniz, kesinlikle biz de sizinle o alay ettiğiniz gibi alay ederiz." dedi. )

Sure numarası "11", ayet numarası 38 ... 3+8 = "11"

26/119 - Fe enceynahü ve men mea hu fil FÜLKil meşhun

( Böylece onu ve onunla birlikte olan kimseleri, dopdolu GEMİ içinde kurtardık. )

Sure numarası 26 ... 2+6 = "8" ( 8 sayısı da yeni döngü başlangıcının nümerolojik sembolüdür. Ayette kurtuluştan yani yeni döngü başlangıcından bahsedilmektedir. )

Ayet numarası 119 ... 1+1+9 = "11"

12 Kasım 2022 Cumartesi

Avogadro sayısı ve "Zerre"ler

Kimya biliminde "Mol" kelimesi 12 g C ( Karbon ) elementindeki atom sayısı kadar yani "Avogadro sayısı" kadar tanecik içeren sistemi temsil etmektedir.

"Avogadro sayısı" veya "Avogadro sabiti" ise bir elementin bir molündeki atom sayısı ya da bir bileşiğin bir molündeki molekül sayısını ifade etmektedir.

Avogadro sayısı "6.022×10^23" veya "6.02214076×10^23" olarak ifade edilmektedir. Örneğin;

1 mol H ( Hidrojen ) 1 gramdır.

1 mol O2 ( Oksijen ) 16 gramdır.

Ve her iki elementin 1 molünde 6.022x10^23 adet atom bulunmaktadır.

Avogadro sayısındaki rakamlar incelendiğinde 10 sayısı bazında 11 nümerolojisi dikkat çekmektedir.

6.022×10^23 ;

6+0+2+2 = 10 ... 1+0 = "1"

10^23 .... "1"

veya

6.02214076×10^23 ;

6+0+2+2+1+4+0+7+6 = 28 ... 2+8 = 10 ... 1+0 = "1"

10^23 .... "1"

Arapçada "Atom" kelimesinin karşılığı "Zerre" kelimesi olup, bu kelimenin geçtiği ayetlerdeki 10 ve 11 nümerolojileri dikkat çekmektedir.

4/40 İnne (1) allahe (2) la (3) yazlimu (4) MİSKALE (5) ZERRAH (6) ve (7) in (8) teku (9) hasenetey (10) yudaif (11) ha (12) ve (13) yu'ti (14) min (15) ledun (16) hu (17) ecran (18) azima (19) 

( Kesinlikle Allah ZERRELERİN AĞIRLIĞI ÖLÇÜSÜNDE dahi zulmetmez. Eğer iyilik olursa onu kat kat artırır ve indinden büyük ödül verir. )

- "Zerrah / Zerrat" ( Atomlar ) kelimesinin ilk kez geçtiği yukarıdaki ayette 19 kelime bulunmaktadır. ( 1+9 = 10 )

- Ayetteki "Miskal" ( Ağırlık ölçüsü ) kelimesi 5., "Zerrah" ( Zerre, Atom ) kelimesi 6. kelimedir. ( 5+6 = 11 )

34/3 Ve (1) kale (2) ellezine (3) keferu (4) la (5) te'ti (6) na (7) es (8) saah (9) kul (10) bela (11) ve (12) rabb (13) i (14) le (15) te'tiye (16) enne (17) kum (18) alimi (19) el (20) ğayb (21) la (22) ya'zubu (23) an (24) hu (25) miskalu (26) ZERRATİN (27) fi (28) es (29) semavati (30) ve (31) la (32) fi (33) el (34) erdi (35) ve (36) la (37) asğaru (38) min (39) zalike (40) ve (41) la (42) ekberu (43) illa (44) fi (45) kitabin (46) mubin (47) 

( Ve o inkar edenler "Bize saat gelmez." dediler. De ki: "Bilakis ve Rab’bim, size kesinlikle gelecektir. Gaybı bilendir. Ne göklerde, ne de yerde ZERRELERİN ağırlık ölçüsü bile O’ndan kaçamaz. Bundan daha küçüğü ve daha büyüğü apaçık kitapta olmasının haricinde yoktur." )

- Ayetin kodunun nümerolojik değeri 10 sayısını vermektedir. ( 3+4+3 = 10 )

- Ayette 47 kelime bulunmaktadır. ( 4+7 = 11 )

34/22 Kul (1) ud'u (2) ellezine (3) zeamtum (4) min (5) duni (6) allah (7) la (8) yemlikune (9) MİSKALE (10) ZERRATİN (11) fi (12) es (13) semavati (14) ve (15) la (16) fi (17) el (18) erdi (19) ve (20) ma (21) lehum (22) fi (23) hima (24) min (25) şirkin (26) ve (27) ma (28)  lehu (29) min (30) hum (31) min (32) zahir (33) 

( De ki: "O Allah’tan başka zannettiklerinizi çağırın. Göklerde ve yerde ZERRELERİN AĞIRLIĞI ÖLÇÜSÜNDE bile malik olup hükmedemezler. Onlara onlar hakkında ortaklık da yoktur. Ona onlardan arka çıkan destekleyici de yoktur." )

- Ayetin kodunun nümerolojik değeri 11 sayısını vermektedir. ( 3+4+2+2 = 11 )

- Ayetteki "Zerrat" ( Zerreler, Atomlar ) kelimesi 11. kelimedir.

99/7 Fe (1) men (2) ya'mel (3) miskale (4) ZERRATİN (5) hayran (6) yera (7) h (8) 

( Artık kim ZERRELERİN ağırlığı ölçüsünde hayır yapmışsa onu görür. )

99/8 Ve (1) men (2) ya'mel (3) miskale (4) ZERRATİN (5) şerran (6) yera (7) h (8) 

( Ve kim ZERRELERİN ağırlığı ölçüsünde kötülük yapmışsa onu görür. )

Yukarıdaki ayet ikilisinde "Zerrat" kelimesi her ayette 5. sırada yer almaktadır. ( 5+5 = 10 )

Pi sayısı ve 11 ilişkisi

"Pi" ( π ) sayısı, bir dairenin "Çevresi"nin ( Circumference ) "Çap"ına ( Diameter ) olan oranını ifade eden sayıdır. "Pi" sayısını veren orantı işlemini ( π = C/d ) oluşturabilecek en küçük sayılar 22 ve 7 sayılarıdır. ( 22/7 = 3.1429 ) "Pi" sayısı matematikte kısaca 3.14 olarak ifade edilir.

Pi sayısının hesaplanmasında kullanılan 7 ve 22 sayılarının nümerolojik toplamı "11" sayısını vermektedir. ( 2+2+7 = 11 )

Pi sayısı hesaplama formülündeki değişken olan "Çap" kelimesinin Arapça karşılığı "Kutr" olup bu kelimenin çoğulu ise "Aktar" kelimesidir. 

"Aktar" kelimesi Kur'an'da "iki" kere tekrarlanmakta olup, ilk yer aldığı ayette "Çaplardan geçme" kavramı içinde bulunmaktadır ki bu kavram net olarak "Portalden geçiş" ve "Halden hale geçiş" kavramlarının bir ifadesi niteliğindedir.

33/14 Ve (1) lev (2) duhilet (3) aley (4) him (5) min (6) AKTARİ (7) ha (8) summe (9) suilu (10) el (11) fitnete (12) le (13) atev (14) ha (15) ve (16) ma (17) telebbesu (18) bi (19) ha (20) illa (21) yesira (22) 

( Ve şayet onların üzerine ÇAPLARINDAN, her yandan girilse, sonra da fitne çıkarmaları sual edilse, onu yaparlardı. Onunla da azın haricinde kalmazlardı. )

- Ayetteki "Aktar" ( Çaplar ) kelimesi 7. kelime olup, ayette toplam 22 kelime bulunmaktadır ki 7 ve 22 sayıları ile yapılan 22/7 işlemi de "Pi" sayısını vermektedir.

- 7 ve 22 sayılarının nümerolojik toplamı, "portalden geçiş / halden hale geçiş" kavramının sembolü olan 11 sayısını ( 7+2+2 = 11 ) vermektedir.

- Ayetin kodunda ( 33/14 ) yer alan rakamların sağdan sola olmak üzere üç tanesi Pi sayısını yani 3.14 sayısını oluşturmaktadır.

- Ayetin kodunu oluşturan rakamların toplamı da 11 sayısını vermektedir. ( 3+3+1+4 = 11 )

Ayetteki "Çaplardan geçme" kavramının "Portalden geçiş" ve "Halden hale geçiş" kavramlarının bir ifadesi olmasının sebebi, "Çaplar" kelimesinin esasen "Dairesel" şekillere atıfta bulunmakta olması ve "Göğün kapıları" ( Ebvabus sema ) ifadesini yani "Gökteki halden hale geçiş portallarını / Boyut portallarını" temsil etmekte olmasıdır.

Kur'an'da "Ebvabus sema" ( Göğün kapıları ) ifadesinin ilk kez 7/40 kodlu ayette geçmesi, yukarıda anılan 7 ve 22 ( 2+2 = 4 ) sayılarının tezahürü açısından dikkat çekmekte ve adeta ayetlerdeki anlamsal içeriğe bir sayısal teyid oluşturmaktadır. 

7/40 İnne (1) ellezine (2) kezzebu (3) bi (4) ayati (5) na (6) ve (7) istekberu (8) an (9) ha (10) la (11) tufettehu (12) lehum (13) EBVABU (14) ES (15) SEMAİ (16) ve (17) la (18) yedhulune (19) el (20) cennete (21) hatta (22) yelice (23) el (24) cemelu (25) fi (26) semmi (27) el (28) HİYAD (29) ve (30) ke (31) zalike (32) neczi (33) el (34) mucrimin (35) 

( O ayetlerimizi yalanlayanlara ve onlara kibirlenenlere, onlara GÖĞÜN KAPILARI kesinlikle açılmaz. Deve iğne deliğinden geçene kadar cennete giremezler. İşte suçluları böyle karşılıklandırırız. )

- Ayetin kodunun nümerolojik değeri 11 sayısını vermektedir. ( 7+4+0 = 11 )

- Ayetin ilk kelimesinden, ".... hatta yelicel cemelu fi semmil hiyad" ( ... deve iğne deliğinden geçene kadar ... ) ile biten bölüme kadar yani "Hiyad" ( İğne deliği ) kelimesine kadar 29 ( 2+9 = 11 ) kelime bulunmaktadır. Ve "İğne deliğinden geçmek" ifadesi de yine "Portalden geçiş / Halden hale geçiş" kavramının bir temsili niteliğindedir.

"Aktar" ( Çaplar ) kelimesi ikinci ve son kez olarak ve yine "Çaplardan geçmek" ifadesi içinde olmak üzere, Rahman suresinin 33. ayetinde yer almaktadır.

55/33 Ya (1) ma'şere (2) el (3) cinni (4) ve (5) el (6) insi (7) in (8) isteta'tum (9) en (10) tenfuzu (11) min (12) AKTARİ (13) es (14) semavati (15) ve (16) el (17) ardi (18) fe (19) infuzu (20) la (21) tenfizune (22) illa (23) bi (24) sultan (25) 

( Ey cin ve insan toplulukları, eğer göklerin ve yerin ÇAPLARINDAN nüfuz edip geçmeye istidatınız varsa, haydi ötesine geçin. Kuvvet, delil olmadan geçemezsiniz. )

- "Aktar" ( Çaplar ) kelimesi, Kur'an'da ilk kez geçtiği ayette 7. kelime, ikinci ve son kez geçtiği ayette ise 13. kelime olarak yer almaktadır. Bu iki sayının nümerolojik toplamı da 11 sayısını vermektedir. ( 7+1+3 = 11 ) 

- Aktar" ( Çaplar ) kelimesinin Kur'an'da ilk kez geçtiği ayetin numarası 14, ikinci ve son kez geçtiği ayetin numarası ise 33 olup, bu iki sayının nümerolojik toplamı da 11 sayısını vermektedir. ( 1+4+3+3 = 11 ) 

- Ayrıca yine Pi sayısı hesaplama işlemindeki 7 ve 22 ( 2+2 = 4 ) sayılarına işaret edercesine 7 ve 13 ( 1+3 = 4 ) sayıları öne çıkmaktadır.

- İncil'in Matta bölümünde yer alan 7-13 kodlu ayetin, 7 ve 13 sayıları vasıtasıyla 11 sayısına ( 7+1+3 = 11 ) ve "portalden geçiş" kavramına işaret etmekte olması da dikkat çekmektedir. 

40 Matta 7-13 "DAR KAPIDAN GİRİN. Çünkü yıkıma götüren KAPI geniş ve yol enlidir. Bu KAPIDAN GİRENLER çoktur. 

"Aktar" kelimesinin Kur'an'da "İki" kere tekrarlanması da bir nevj 11 sayısı ( 1+1 = 2 ) tezahürüdür.

Güneşin Manyetik Döngüsü

"Güneş Döngüsü" veya "Güneşin Manyetik Aktivite Döngüsü", güneş yüzeyinde gözlemlenen güneş lekelerinin sayısındaki değişiklikler bazında ölçülen Güneş aktivitesindeki 11 yıllık döngüdür. 

"Güneş'in bir hesaplama" vasıtası olduğundan bahseden ilk ayet En'am suresinin 96. ayetidir. Ve "Şems" ( Güneş ) kelimesi bu ayetteki 11. kelimedir.

6/96 Faliku (1) el (2) isbah (3) ve (4) ceale (5) el (6) leyle (7) sekenen (8) ve (9) eş (10) ŞEMSE (11) ve (12) el (13) kamera (14) husbana (15) zalike (16) takdiru (17) el (18) azizi (19) el (20) alim (21) 

( Sabahı yarıp açan ve geceyi sükunet, GÜNEŞ'i ve Ay'ı hesaplama kılandır. Bu, yüce bilenin takdiridir. )

Güneş'in ve Ay'ın döngüsel olarak birbirine bağlı "ikili" olduğu ise İbrahim suresinin 33. ayetinde zikredilmektedir. Ayetteki "Daibeyni" ( Usülüne, adetine göre olan ikili ) kelimesi manyetik alan etkisiyle oluşan döngüsel hareket paternini tanımlamaktadır. 

14/33 Ve (1) sehhare (2) lekum (3) eş (4) ŞEMSE (5) ve (6) el (7) KAMERA (8) DAİBE (9) EYNİ (10) ve (11) sehhara (12) lekum (13) el (14) leyle (15) ve (16) en (17) nehar (18) 

( Ve USULÜNDE DEVAM EDEN İKİLİ OLAN GÜNEŞ'İ VE AY'I buyruğunuza verdi. Geceyi ve gündüzü de buyruğunuza verdi. )

- Ayetin kodunun ( 14/33 ) nümerolojik değeri 11 sayısını vermektedir. ( 1+4+3+3 = 11 )

Güneş'in belirli bir döngüselliğe bağlı olarak hareket ettiği de Yasin suresinin 38. ayetinde "Mustekarr" ( Durak yeri ) kelimesiyle ifade edilmektedir. "Durak yeri" kavramı "bir döngünün sonlandığı ve yeni döngünün başladığı noktayı" temsil etmektedir.

36/38 Ve (1) eş (2) ŞEMSU (3) tecri (4) li (5) MUSTEKARRİN (6) leha (7) zalike (8) TAKDİRU (9) el (10) azizi (11) el (12) alim (13) 

( Ve GÜNEŞ, kendi DURAK YERİ için akar. İşte bu yüce bilenin ÖLÇÜSÜ, takdiridir. )

- Ayet kodunda 9/11 numerolojisi bulunmaktadır. ( 36 ... 3+6 = 9 ve 38 ... 3+8 = 11 ... 9/11 )

11 Kasım 2022 Cuma

36 yıl sonra 11.11.2022'de...

"Uzay mekiği Challenger’ın parçası 36 yıl sonra bulundu.

NASA, 28 Ocak 1986'ta fırlatılan ancak fırlatmadan sonra patlayan Challenger'ın bir parçasının Florida kıyılarında Atlantik Okyanusu'nda bulunduğunu söyledi. Uzay mekiğinin enkazının History Channel belgesel dalış ekibi tarafından bulunduğu belirtildi."

Yerel Basından 11.11.2022

Haberin merkezi olarak ilk yayımlanma tarihi 10.11.2022

NASA'nın, 1986 yılının 28.01 ( 2+8+0+1 = 11 ) gününden 36 ( 3+6 = 9 ) yıl sonra 11 nümerolojisi içeren bir günde ( 10.11 ) yukarıdaki duyuruyu yapması ve Challenger uzay mekiğinin Kennedy Uzay Merkezi Fırlatma Kompleksi 39B (LC-39B)'den ( Kennedy Space Center Launch Complex ) sabah saat 11:38:00'de* fırlatılmış olması 9/11 sembolizmini çağrıştırmakta ve Challenger kazasının! da esasen İkiz Kuleler vakası benzeri bir okült ritüel olabileceği düşüncesini uyandırmaktadır.

* 11 ve 11 ( 3+8 = 11 ) ... Fırlatma saatinin 11 nümerolojisi içermesi oldukça dikkat çekmektedir. 

Ayrıca mekikteki parça ayrılması ve patlama zamanları da 11 nümerolojisi içermektedir.

"Felaket 46.000 fit yükseklikte meydana geldi. İki SRB, ET'den ayrıldı ve yerdeki poligon güvenlik görevlisi (RSO) T+110'da ** kendi kendini imha yüklemelerini başlatana kadar kontrolsüz motorlu uçuşa devam etti. ..... T+73.191'de***, araç bozulduğunda hava-yer döngüsünde bir statik patlama oldu.

* 110 ... 11
   73.191 ... 7+3 = 10 ve 191 ... 11

Kaynak : 

https://en.m.wikipedia.org/wiki/Space_Shuttle_Challenger_disaster

Uzay mekiğinin ismi olan "Challenger" kelimesi 10 harften oluşmakta olup, uzay mekiği fırlatılıştan 73 ( 7+3 = 10 ) saniye sonra infilak etmiştir.  ( 10 ve 10 ... 11 )

Not: Olgu ve olaylardaki nümerolojik durumlar, kurgulayıcılarının ritüel nitelikli bilinçli düzenlemeleri olabileceği gibi onların farketmeyeceği şekilde ilahi nizam tarafından düzenlenmiş de olabilmektedir. Nihayetinde herhangi bir olgu veya olay bilinçli olarak kodlanmış olsa da olmasa da zaten her şey mutlak surette ilahi nizam tarafından kodlanmaktadır. Ve bu sayısal düzen tüm olgu ve olayların ezoterik ve semantik özelliklerinin ve içerdiği mesajların kaydı niteliğindedir.

Portal açılışı ve halden hale geçiş günü 11.11

Hatırlanacağı üzere 11 sayısı düalitenin, döngünün ve halden hale geçişin ( portalden geçiş ) nümerik sembolüdür. Dolayısıyla tarihi kodlaması "11.11.2022" olan bugün, ruhsal ( zihinsel, bilişsel, düşünsel ) arınma yoluyla, pozitif ruhsal frekans tesirlerinden faydalanabilmek ve yeni bir sürece başlayabilmek için bir fırsat olabilir.  

"Boyut portalı açılması suretiyle halden hale geçiş" kavramının ezoterik tanımı idrakli varlıkların, içinde bulundukları kaba madde planının negatif tesirlerden sıyrılarak "Öz Varlıklarını" algılamaları, hatırlamaları ve üst süptil planlara ilişkin sezgilere ve hissiyatlara erişmeleri olarak yapılabilir. Bu halden hale geçiş, iyileştirici niteliğe haiz "kozmik bilgi akışı"ndan faydalanma olarak da tasvir edilebilir. Elbette ki bu fenomen ilahi nizam tarafından "İyi" olarak nitelenen varlıkların nail olabilecekleri bir durumdur ki bu da 11/11 kodlu ayette ilginç bir nümerolojik uyum vasıtasıyla bildirilmektedir.

11/11 İlla (1) ellezine (2) SABERU (3) ve (4) amilu (5) es (6) SALİHAT (7) ulaike (8) lehum (9) MAĞFİRATUN (10) ve (11) ecrun (12) kebir (13) 

( Ancak o SABREDENLER ve İYİLİKLER yapanlar, işte onlar, AF ve büyük ödül onlaradır. )

Ayette, "ruhsal boyut portalın açılması ve halden hale geçiş" kavramı "Mağfiret"* ( Af ) kelimesiyle temsil edilmiş ve bunun gerçekleşebilmesi için gerekli iki unsurun "Saberu" ( Sabretmek ) ve "Salihat" ( İyilikler ) olduğu bildirilmiştir. ( * "Mağfiret" ( Af ) arınmadır, saflaşmadır, öze dönüştür, temizlemedir yani pozitif halden hale geçiştir. )

Yukarıda belirtilen, ayetin 3 kritik kelimesinin sıra numaraları da ayrıca 11 nümeroloji tezahürüne vesile olmaktadır.

Saberu ( Sabır ) 3

Salihat ( İyilikler ) 7

Mağfiret ( Af ) 10

10 ve 10 ... "11"

11 sayısının nümerolojik olarak iki adet "10" sayısı ile tezahür etmesi de herhangi bir şeyin gerçekleşebilmesinin ancak ve ancak Rab'bin rızası ve izni ile mümkün olabileceği mesajını vermektedir. Zira 10 sayısının nümerolojik değeri olan "1" sayısı Rab'bin yüce tekliğinin, birliğinin sembolü niteliğindedir.

Tamamı, Allahu Teala'nın "Bir"liğinden bahsetmek üzere düzenlenmiş olan İhlas suresindeki 10 nümerolojisi de dikkat çekmektedir.

112/1 Kul (1) HUVE (2) ALLAHU (3) EHAD (4) 

( De ki: "O ALLAH BİRDİR." )

112/2 ALLAHU (1) es (2) samed (3) 

( ALLAH muhtaç olmayan kuvvettir. )

112/3 Lem (1) yelid (2) ve (3) lem (4) yuled (5) 

( Doğurmamıştır ve doğurulmamıştır.  )

112/4 Ve (1) lem (2) yekun (3) LEHU (4) kufuven (5) EHAD (6) 

( Ve O'na kafi, denk olan BİRİ olamaz. )

Ayette yer alan "Allah" kelimelerinin ve O'nu temsil eden zamirlerin sıra numaraları toplamı 10 sayısını vermektedir.

Huve 2

Allah 3

Allah 1

Lehu 4

Toplam "10"

Ayrıca ayette geçen "Ehad" ( Bir ) kelimelerinin ilkinin sıra numarası 4, ikincisininki ise 6 olup, bu iki sayının toplamı da "10" sayısını vermektedir.

"10" sayısının iki kere tezahürü de yine "11" sayısını ortaya çıkarmaktadır.