22 Ocak 2017 Pazar

Kitaba tabi olun..

Allahü Teala, indirmiş olduğu Kur'an'ın ve ondan önceki kitapların yegane ilim ve yönlendirme kaynağı olduklarını, Kur'an'ın insan tarafından anlaşılabilmesi için özellikle kolaylaştırılmış olduğunu, kitaptan başka bir kaynağın, kişinin veya kişilerin ana yönlendirme kaynağı olarak addedilmemesi ve sadece kitaba tabi olunması gerektiğinivurgulamaktadır.

Ayetlerde ayrıca, Haberci Musa, Haberci İsa ve Haberci Muhammed dışındaki habercilere de ( Davud, Süleyman ) kitap verildiği belirtilmektedir. Bu durum her haberciye bir kitap verilmiş olması ihtimalini güçlendirmektedir. 
 
En'am 6/155 - Ve haza kitabün enzelnahü mübarakün fettebiuhü vetteku lealleküm türhamun ( Ve bu da indirdiğimiz bereketli kitaptır. Ona tabi olun ve sakının. Umulur ki merhamet edilirsiniz. )

Necm 53/2 - Ma dalle sahıbuküm ve ma ğava ( Arkadaşınız sapmadı ve azmadı. )
Necm 53/3 - Ve ma yentıku anil heva ( Ve hevesinden konuşmaz. )
Necm 53/4 - İn huve illa vahyun yuha ( Kesinlikle o ancak vahyedilmiş vahiydir. )

En'am 6/50 - Kul la ekulü leküm ındı hazainüllahi ve la a'lemül ğaybe ve la ekulü leküm innı melek in ettebiu illa ma yuha ileyy kul hel yestevil a'ma vel besır e fe la tetefekkerun ( Size Allah' ın hazineleri benim indimdedir." demiyorum. Gaybı da bilmiyorum. Size, kesinlikle ben meleğim de demiyorum. Kesinlikle ben ancak o vahyedilene tabi oluyorum." de. "Kör ile gören eşit seviyede midir? Fikretmez misiniz?" de. )

Al'i İmran 3/80 - Ve la ye'müraküm en tettehızül melaikete ve nebiyyıne erbaba e ye'müruküm bil küfri ba'de iz entüm müslimun Ve size, melekleri ve habercileri Rabler edinmeyi emretmez. Teslim olanlar olmanızdan sonra, size inkarı mı emreder? )

Maide 5/43 - Ve keyfe yühakkimuneke ve ındehümüt tevratü fıha hukmüllahi sümme yetevellevne min ba'di zalik ve ma ülaike bil mü'minın ( Ve içinde Allah' ın hükmü bulunan Tevrat yanlarındayken seni nasıl hakem yaparlar da sonra, bunun ardından yüz çevirirler? Ve onlar inananlar değillerdir. )
 
Fatir 35/31 - Vellezi evhayna ileyke minel kitabi hüvel hakku müsaddikan li ma beyne yedeyh innellahe bi ıbadihı le habırun besır ( Ve sana o kitaptan vahyettiğimiz, ondan öncekileri doğrulayıcı olarak gerçektir. Kesinlikle Allah kullarından haberdardır görendir. )

Neml 27/28 - İzheb bi kitabı haza fe elkıh ileyhim sümme tevelle anhüm fenzur maza yarciun (
Bu kitap ile git de onu onlara atıp bırak. Sonra onlara yüz çevir de neye dönerler bak. )
Neml 27/29 - Kalet ya eyyühel meleü innı ülkıye ileyye kitabün kerım ( "Ey ileri gelenler kesinlikle bana faydalı yüce kitap atılıp bırakıldı." dedi. )
Neml 27/30 - İnnehu min süleymane ve innehu bismillahirrahmanirrahım Kesinlikle o Süleyman’ dandır. Kesinlikle o şefkatli merhametli Allah' ın ismi iledir. )
 
Nisa 4/163 - İnna evhayna ileyke kema evhayna ila nuhın ven nebiyyıne min ba'dih ve evhayna ila ibrahıme ve ismaıyle ve ishaka ve ya'kube vel esbatı ve ıysa ve eyyube ve yunüse ve harune ve süleyman ve ateyna davude zebura ( Kesinlikle biz, Nuh'a ve ondan sonra gelen habercilere vahyettiğimiz gibi, sana da vahyettik. İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a, torunlarına, İsa'ya, Eyyub'a , Yunus'a, Harun'a ve Süleyman'a da vahyettik. Davud'a da Zebur'u verdik. )

Maide 5/46 - Ve kaffeyna ala asarihim bi ıysebni meryeme müsaddikan li ma beyne yedeyhi minet tevratı ve ateynahül incile fıhi hüden ve nurun ve müsaddikan li ma beyne yedeyhi minet tevratı ve hüden ve mev'ızaten lil müttekın ( Ve onların izleri üzerine, yanlarındaki Tevrat' ı doğrulayıcı olarak Meryemoğlu İsa'yı gönderdik. Ona içinde yönlendirme ve aydınlık olan ve ondan önce Tevrat' tan olanı doğrulayan ve sakınanlar için yönlendirme ve öğüt olan İncil' i verdik. )









Kitap ... Yazı ... Yazılım

Arapça "Kitab" kelimesi "Yazı" anlamına gelmektedir. Kitap kökünden türemiş digger kelimeler;

Mektub = Yazılmış
Kitabe = Yazıt
Katib = Yazıcı

Kur'an'da "Kitab" kelimesinin geçtiği birçok ayette, göklerin ve yerinde içinde bulunduğu tüm yaratılışın, kainatın bir "Yazı" veya bilgi teknolojileri terminolojisi ile "Yazılım" olduğu beyan edilmektedir. Bu beyan, gerçek olan tek olgunun "kelimeler" olduğunu da bir kez daha açıkça ortaya koymaktadır.

Özellikle Enbiya suresinin 21/104 kodlu ayetinde "göğün yazı tomarları gibi dürülmesi" kavramı dikkat çekicidir.

Enbiya 21/104 - Yevme natvis semae ke tayyis sicilli lil kütüb kema bede'na evvele halkın nüıydüh va'den aleyna inna künna faılın ( O gün göğü, yazı kütüklerini, tomarlarını dürer gibi düreriz. Onu, ilk yaratmaya başladığımız gibi, üzerimize vaad olarak onu döndürürüz. Kesinlikle biz yapanlar oluruz. )

En'am 6/59 - Ve ındehu mefatihul ğaybi la ya'lemüha illa hu ve ya'lemü ma fil berri vel bahr ve ma teskutu min verakatin illa ya'lemüha ve la habbetin fı zulümatil erdı ve la ratbin ve la yabisin illa fı kitabin mübın ( Ve gaybın anahtarları O’nun indindedir. Onları O’ndan başkası bilmez. Karada ve denizde ne varsa bilir. Yaprak düşmez ki O onu bilmesin. Toprağın karanlıklarında ne bir tohum tanesi, ne yaş, ne de kuru bir şey yoktur ki apaçık kitabın içinde olmasın. )

Hacc 22/70 - E lem ta'lem ennellahe ya'lemü ma fis semai vel ard inne zalike fı kitab inne zalike alellahi yesir ( Bilmez misin ki kesinlikle Allah, gökte ve yerde ne varsa bilir. Kesinlikle bu, kitabın içindedir. Kesinlikle bu Allah’a kolaydır. )

Neml 27/75 - Ve ma min ğaibetin fis semai vel erdı illa fı kitabin mübın ( Ve gökte ve yerde apaçık kitabın içinde olmasının haricinde gaybdan yoktur. )
 
Zuhruf 43/3 - İnna cealnahü kur'anen arabiyyen lealleküm ta'kılun ( Kesinlikle biz onu Arapça Kur'an kıldık. Umulur ki akıl edersiniz. )

Zuhruf 43/4 - Ve innehu fı ümmil kitabi ledeyna le aliyyün hakım ( Ve kesinlikle o, yanımızdaki yüce hakim ana kitabın içindedir. )

20 Ocak 2017 Cuma

Pas

Demiroksit, demir ile oksijenin redox tepkimesine girmesi sonucunda oluşan kimyasal maddedir.

Oksitlenmiş ( paslanmış ) demir.


Temel olarak 3 çeşit demir oksit mevcuttur.

1- Demir III Oksit ( Ferrik Oksit ) : Fe2O3
2- Demir II Oksit : FeO
3- Demir II,III Oksit ( Magnetit ) : Fe2O4

"Pas" olarak bilinen demir oksit türü Fe2O3 formülü ile tanımlanan Demir III Oksit'tir.


"Rane" ( Pas ) kelimesi Kur'an'da sadece Mutaffifin suresinin 83/14 kodlu ayetinde geçmektedir.

Mutaffifin 83/14 - Kella bel rane ala kulübihim ma kanu yeksibun ( Asla, bilakis o kazanmış oldukları kalplerinin üzerine pastır. )

Ayetin kelime ayrışımı incelendiğinde "Rane" ( Pas ) kelimesinin 3. kelime olduğu görülmektedir. Pas türlerinin adedinin 3 olması ve pas olarak bilinen demir oksit türünün Demir III olarak adlandırılması ve Fe2Oformülü ile tanımlanması dikkat çekicidir.
 
Öte yandan, içeriğinde belirli oranda demir de bulunan kanın, oksijen taşıma amaçlı olarak vücuttaki dolaşımı esnasında pasa benzer bir reaksiyon meydana gelmektedir. Kan dolaşımındaki merkezin kalp olması ve ayette pas kelimesinin kalp ile ilgili olarak anılması da söz konusu anatomik fenomen açısından önem arzetmektedir.




 



Allah'ın İpi....Sağlam Kulp

Al'i İmran 3/103 - Va'tesumu bi hablillahi cemıan ve la teferraku vezküru nı'metellahi aleyküm iz küntüm a'daen fe ellefe beyne kulubiküm fe asbahtüm bi nı'metihı ıhvana ve küntüm ala şefahufratin minen nari fe enkazeküm minha kezalike yübeyyinüllahü leküm ayatihı lealleküm tehtedun

( Ve Allah’ ın ipine topluca bağlanın. Kısımlara ayrılmayın ve Allah’ ın üzerinize olan nimetini hatırlayın. Zamanında düşman olmuştunuz da kalplerinizin arasını birleştirdi. O’nun nimeti ile kardeşler oldunuz. Ateşten çukurun üzerindeydiniz de sizi oradan kurtardı. İşte Allah ayetlerini size böyle açıklar. Umulur ki yönlenirsiniz. )

Al'i İmran 3/112 - Duribet aleyhimüz zilletü eyne ma sükıfu illa bi hablin minellahi ve hablin minen nasi ve bau bi ğadabin minellahi ve duribet aleyhimül meskeneh zalike bi ennehüm kanu yekfürune bi ayatillahi ve yaktülunel enbiyae bi gayri hakk zalike bima asav ve kanu ya'tedun 

( Onların üzerine zilletlik vurulmuştur. Her nerede olurlarsa ancak Allah’ tan ipe ve insanlardan ipe tutunsunlar. Allah’ tan öfkeye uğradılar da onların üzerine yoksulluk vuruldu. Bu kesinlikle onların Allah’ ın ayetlerini inkar etmiş olmalarından ve habercileri haksızca öldürmelerinden dolayıdır. Bu, o isyan etmelerinden ve hududu aşmalarından dolayıdır. )

- Al'i İmran suresinin yukarıdaki ayetlerinde bahsedilen "Hablillah" ( Allah'ın İpi ) tanımlaması, Kur'an'daki teşbihlerden güzel bir örnektir. "Habl" ( İp ) kelimesinin, "Allah'ın kelimeleri"'ni temsil etmesi kuvvetle muhtemeldir. Zira Allahü Teala, inkarcı suçluların yaptıkları zulmün "Allah'ın kelimeleri" ile yok olacağını ve gerçeğin açığa çıkacağını ayetlerinde belirtmektedir. Dolayısıyla Allah'ın kelimelerine sahip çıkanlar yani Kur'an'ı okuyan, anlamaya çalışan, koruyan ve gereğini yapanlar "Allah'ın ipine" tutunmakta ve O'ndan bir  korumaya nail olmaktadırlar.

Enfal 8/7 - Ve iz yeıdükümüllahü ıhdet taifeteyni enneha leküm ve teveddune enne ğayra zatiş şevketi tekunü leküm ve yürıdüllahü en yühıkkal hakka bi kelimatihı ve yaktaa dabiral kafirın 

( Ve zamanında Allah size iki gruptan birini vaad ediyordu ki kesinlikle o sizin olacaktı. Siz ise kesinlikle şerefi olmayanın sizin olmasını arzuluyordunuz. Allah gerçeği kelimeleri ile gerçekleştirmek ve inkarcıların arkasını kesmek istiyordu. )

Yunus 10/82 - Ve yühıkkallahül hakka bi kelimatihı ve lev kerihel mücrimun 

( Ve suçlular hoşlanmasalar da, Allah gerçeği kelimeleri ile gerçekleştirir. )

Şura 42/24 - Em yekuluneftera alellahi keziba fe in yeşeillahü yahtim ala kalbik ve yemhullahül batıle ve yühıkkul hakka bi kelimatih innehu alimün bi zatis sudur 

( “Allah’a yalan uydurdu." mu derler? Eğer Allah dilerse, kalbinin üzerine mühür basar. Allah batılı imha eder ve gerçeği kelimeleri ile gerçekleştirir. Kesinlikle O göğüslerin sahip olduğunu bilendir. )

Kur'an'da yer alan 117,860 kelimenin, ilk ayetten son ayete kadar, tek tek ayrıştırılmak suretiyle, "İp" gibi dizilmiş hali "Allah'ın İpi" olarak nitelenebilir.

- Allah'ın kelimelerine tutunmanın nasıl sağlam bir koruma sağladığı, Bakara ve Lokman surelerinin aşağıdaki ayetlerinde de "Urvetil vüska" ( Sağlam kulp ) tanımlaması ile vurgulanmaktadır.

Bakara 2/256 - La ikrahe fid dıni kad tebeyyener ruşdü minel ğayy fe men yekfür bit tağuti ve yü'min billahi fe kad istemseke bil urvetil vüska lenfisame leha vallahü semıun alim

( Dinde zorlama yoktur. Doğru yanlıştan açığa çıkmıştır. Kim azgını inkar ederse ve Allah’a inanırsa artık sağlam kulba tutunmuştur. O ona asla kopmaz. Allah duyandır, bilendir. )

Lokman 31/22 - Ve men yüslim vechehu ilellahi ve hüve muhsinün fe kad istemseke bil urvetil vüska ve ilellahi akıbetül ümur

( Ve kim yüzünü Allah’a teslim ederse ve o iyiyse, artık sağlam kulba tutunmuştur. İşlerin sonu, sonucu Allah’adır. )














Alzheimer

Alzheimer hastalığı, günlük yaşamsal aktivitelerde azalma ve bilişsel yeteneklerde bozulma ile karakterize, nöropsikiyatrik semptomların ve davranış değişikliklerinin eşlik ettiği nörodejeneratif bir hastalıktır. Demansın en sık görülen tipidir. Bu hastalığı ilk olarak Alois Alzheimer tanımlamıştır. Hastalık yakın geçmişe ilişkin hafıza kaybı ile başlayıp, temel fiziksel vücut fonksiyonlarının yitirilmesi aşamasına kadar ilerlemektedir.
Nörodejenerasyon figürü ( Solda normal beyin, Sağda dejenerasyona maruz kalmış beyin )


Alzheimer hastalığının %70 oranında genetik kaynaklı olduğu bilinmektedir. Alzheimer hastalığına yakalanma ihtimali 70 yaşından sonra ciddi şekilde artmakta olup, çoğunlukla bu hastalığın 70 yaşından sonra geliştiği gözlenmektedir.
Nahl suresinin 16/70 kodlu ayetinde, "insanın bilgilerini kaybettiği rezil bir döneme erdirilmesinden" bahsedilmektedir.

Nahl 16/70 - Vallahü halekaküm sümme yeteveffaküm ve minküm men yüraddü ila erzelil umuri li keyla ya'leme ba'de ılmin şey'a innellahe alimün kadır ( Ve Allah sizi yarattı. Sonra sizi vefat ettirir. Sizden kimileri, ilimden sonra eşyayı aynısı gibi bilmesin diye ömrün en rezil dönemine erdirilir, döndürülür. Kesinlikle Allah bilendir gücü yetendir. )
Ayette Alzheimer hastalığının özelliğini yansıtan ifadeler bulunmakta olup, ayrıca ayet numarası olan 70 sayısı Alzheimer hastalığı ile ilgili yukarıda anılan temel istatistiki verilerle uyum göstermektedir.

Alzheimer hastalığının sebebini tespit edebilmek amacıyla, "MIR 16 mikro RNA ailesi" olarak tanımlanan, proteine dönüşme özelliği olmayan ( non coding ) küçük RNA gen grubu üzerinde araştırmalar yapılmaktadır. Alzheimer hastalığına işaret etme ihtimali yüksek olan yukarıdaki ayetin sure numarasının 16 olması dikkat çekicidir.

MIR 16 mikro RNA




Alzheimer hastalarının durumu, sıklıkla sordukları sorulara istinaden, a'rafta yani spatyomda olan, varlığının bilincinde olmasına rağmen idrak eksikliği bulunan ancak tekrar ilimle dolup idraklenerek yeni yaşamına başlayacak ruhların ilk safhasını çağrıştırmaktadır.

Alzheimer hastalarının soruları;

-Ben kimim?
-Sen beni tanıyor musun?
-Kardeşlerim kim?
-Annemi çağırın.
-Annem kim?

Alzheimer hastalarının sürekli olarak ölmüş tanıdıklarını sormaları da dikkat çekmektedir. 

Arapça'da;

ALZ = Sabırsızlık, titreme, hafiflik, acele
HAYM = Yaramazlık

ALZHAYM = Sabırsızca yaramazlık *

( * Çocuk ruh halini yansıtan, yaratılış döngüsü başında olan "Acemi Ruh" tanımını çağrıştıran bir ifade. )

Almanca'da ise;

ALT / (Z?) = Eski
HEIM = Yurt, vatan

ALTHEIM = Eski Yurt ( Anlamlı ) *

* Başlangıca dönme, eski ortamında geri dönme anlamı açısından ilginç bir tanımlama.




















19 Ocak 2017 Perşembe

7 Alem

Allahü Teala, Kur'an'da "Alemler" olarak tanımladığı gökleri 7 seviyede düzenlediğini, bir başka deyişle 7 evren yaratmış olduğunu ayetlerinde beyan etmektedir.

7 rakamı, 6 ve 10 rakamları gibi son derece önemli bir ilahi mühür rakamıdır. Allahü Teala, 7 gök kavramını, insan kafasının yapısında dahi tecelli ettirmiştir. İnsan kafatası incelendiğinde, kafanın da kendi içinde 7 evren barındıran küresel bir fiziksel yapı olduğu görülmektedir.

Göz yuvaları    2 adet
Kulak delikleri 2 adet
Burun delikleri 2 adet
Ağız boşluğu    1 adet
Toplam             7 adet evren / gök...

Allahü Teala'nın yüce Rab sıfatından bahsedilen Fatiha suresinin 2. ayetinin ve Necm suresinin 49. ayetinin 7 kelimeden oluşması dikkat çekicidir.

Fatiha 1/2 - El hamdu lillahi rabbil alemin ( Övgü alemlerin Rabb' i Allah içindir. )
Necm 53/49 - Ve ennehu hüve rabbuş şi'ra ( Ve kesinlikle O, O Şira' nın da Rabb' idir. )

Fatiha 1/2 - El (1) hamd (2) li (3) allah (4) rabbi (5) el (6) alemin (7) *

* "Alemin" ( Alemler ) kelimesinin 7. kelime olması da önemlidir.

Necm 53/49 - Ve (1) enne (2) hu (3) hüve (4) rabbü (5) eş (6) şira (7)







Pulsar

Pulsar (Atarca) "kalp gibi atan" anlamına gelmektedir. İngilizcede "kalbin atması" anlamına gelen "pulsate" kelimesinden türetilmiştir. İçinde bulundukları nebulaların çekirdeği ve kalbi hükmünde olan ve yüksek seviyede manyetize olmuş Pulsarlar, kalp atışları gibi düzenli aralıklarla  (ritimlerle) uzaya elektromanyetik radyasyon ışını gönderen nötron yıldızlarıdır.



Pulsarlar 3 kategoriye ayrılmaktadırlar;
 
1- Yörüngesel Pulsarlar : Adından anlaşılacağı gibi pulsarın kendi etrafında dönerken oluşturduğu rotasyon enerjisi pulsara gücünü vermektedir. Zaman içinde dönme enerjisini yitiren pulsarın ömrü sona erer.
2- X-ışını Pulsarları ( Kümülatif Güç Pulsarları ) : Kümüle olmuş maddenin graviteye bağlı potansiyel enerjisi bu pulsarların güç kaynağıdır.
3- Magnetarlar : Çok kuvvetli manyetik alan enerjisinin zaman içinde azalması pulsara elektromanyetik gücünü verir.
 
Kur'an'ın Tarık ( Sabah Yıldızı ) suresinde, "Tarık" ( Sabah Yıldızı ) tanımlamasını içeren 3 ayet bulunmaktadır. Bu ayetlerde Tarık, "delip geçen yıldız" olarak tanımlanmakta ve 3 kez vurgulanmaktadır.

Tarık 86/1 - Ves semai vet tarik ( Ve gök ve sabah yıldızı. )
Tarık 86/2 - Ve ma edrake met tarik ( Ve sabah yıldızının ne olduğunu sana ne kavratıp idrak ettirir? )
Tarık 86/3 - En necmüs sakib ( Kesinlikle delip geçen yıldızdır. )
 
 
 
 
 
 
 

Amniotik Sıvı

Amniotik Sıvı ( Amniyon Sıvısı ), gebelik sırasında, bebeğin korunmasını ve tüm beslenmesini sağlayan, bebeğin cilt, solunum sistemi, sindirim sistemi ve boşaltım sisteminden dökülen hücrelerin olduğu bir sıvıdır.
 
Gebeliğin ilk 16 haftasına kadar Amniyon Sıvısı maternel plasenta, fötüs derisi, göbek bağı ( umbilical cord ) tarafından üretilir. Amnios kesesi içindeki fötüsün böbrekleri gebeliğin 16. haftasında gelişimini tamamlayıp, işlevsel hale gelir ve ürin üreterek amniyon sıvısına katkı sağlamaya başlar. Bir süre sonra amniyon sıvısının hemen hemen tamamı fötüsün geri dönüştürdüğü ( recycle ) ürinden oluşur. 
 
 
Meryem suresinin, 19/24 kodlu ayetinde bahsedilen doğum süreci, amniyon sıvısına ilişkin betimleme ve nümerolojik veri içermesi açısından ilginçtir. 

Meryem 19/23 - Fe ecaehel mehadu ila ciz'ın nahleh kalet ya leytenı mittü kable haza ve küntü nesyen mensiyyaDoğum sancısı onu hurmalığın kütüğüne dayanmaya zorladı. "Ey keşke bundan önce ölseydim de unutulup terkedilenlerden olsaydım." dedi. )

Meryem 19/24 - Fe nadaha min tahtiha en la tahzenı kad ceale rabbüki tahteki seriyya ( Ona onun altından "Hüzünlenme. Rabb' in senin altında su yolu nehir oluşturdu." diye seslendi. )
 
- "Rabb'in senin altında su yolu, nehir oluşturdu." ifadesini içeren ayetin kodunu 19/24 oluşturan rakamlar toplandığında 16 sayısı elde edilmektedir. ( 1+9+2+4 = 16 )
 
- 19/24 kodlu ayette 16 kelime bulunmakta olup, "Seriyya" ( Su yolu, nehir ) kelimesi 16. kelimedir.
 
Fe (1) nada (2) ha (3) min (4) tahti (5) ha (6) en (7) la (8) tahzenı (9) kad (10) ceale (11) rabbü (12) ki (13) tahte (14) ki (15) seriyya (16)
 
Yukarıda da belirtildiği üzere amniyon sıvısı 16. haftadan sonra fötüsün ürettiği ürine dönüşmekte ve doğum anında dışarı atılmaktadır.
 


 

18 Ocak 2017 Çarşamba

Bir saatlik rüyadaki lanetlenmiş ağaç...

Yunus 10/45 - Ve yevme yahşüruhüm ke en lem yelbesu illa saaten minen nehari yetearafune beynehüm kad hasirallezıne kezzebu bi likaillahi ve ma kanu mühtedın ( Ve onları toplayacağı günde, sanki onlar gündüzden bir saat haricinde kalmamışlar da aralarında tanışmışlar gibi olacak. O Allah’a kavuşmayı yalanlayanlar ve yönlendirilmemiş olanlar hasarlanmışlardır. )

Rum 30/55 - Ve yevme tekumüs saatü yuksimül mücrimune ma lebisu ğayra saah kezalike kanu yü'fekun ( Ve saat olduğunda, suçlular, bir saat dışında kalmadıklarına yemin ederler. İşte böyle döndürülmüş oldular. )
Rum 30/56 - Ve kalellezine utül ılme vel ımane lekad lebistüm fı kitabillahi ila yevmil ba'si fe haza yevmül ba'si ve lakinneküm küntüm la ta'lemun ( Ve o ilim ve inanç verilenler, "Allah' ın kitabında, diriliş gününe kadar kaldınız. Artık bu diriliş günüdür. Lakin kesinlikle sizler bilmemekteydiniz." derler. )

İsra 17/60 - Ve iz kulna leke inne rabbeke ehata bin nas ve ma cealner ru'yelletı eraynake illa fitneten lin nasi veş şeceratel mel'unete fil kur'an ve nühavvifühüm fe ma yezıdühüm illa tuğyanen kebira ( Ve zamanında sana "Kesinlikle Rabb' in insanları kuşatmıştır." dedik. Sana gösterdiğimiz o rüyayı ve o Kur'an' da lanetlenmiş ağacı insanlar için sınav olması haricinde oluşturmadık. Onları korkuturuz da onlara büyük azgınlık haricindekini artırmaz. )

Allahü Teala, Kur'an'da çok sık olarak insanın dünya hayatına aldanmaması gerektiğini, dünya hayatının bir aldanma, bir oyun, bir sınav olduğunu ayetlerinde vurgulamaktadır. İlgili ayetler incelendiğinde, "yaşam" olarak tanımladığımız Dünya hayatının, gerçek anlamda "bir saat" algısı yaratacak, çok kısa süren ve gerçeği yansıtmayan korkulu bir rüya, bu rüyanın da insanın, gerçek olan ahiret yaşamı öncesindeki sınavı olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır.

Ayetlerde ifade edilen "Saat" kavramının ise esas itibarıyla "Göz kırpma" süresi kadar, hatta daha da kısa bir sure olduğu Nahl suresinin 16/77 kodlu ayetinde beyan edilmektedir.

Nahl 16/77 - Ve lillahi ğaybüs semavati vel ard ve ma emrus saati illa ke lemhıl besari ev hüve akrab innellahe ala külli şey'in kadır ( Ve göklerin ve yerin gaybı Allah içindir. Saatin işi göz kırpması gibi veya daha yakındır. Kesinlikle Allah herşeye gücü yetendir. )

17/60 kodlu ayetteki rüyada bahsi geçen "Lanetlenmiş Ağaç" ( Şeceratel mel'unet ) botanik anlamda bilinen ağaç temsili midir? Yoksa Şeytan ve onun soyunu / kabilesini betimleyen soyağacı mıdır?

Bakara 2/35 - Ve kulna ya ademüskün ente ve zevcükel cennete ve küla minha rağaden haysü şi'tüma ve la takraba hazihiş şecerate fe tekuna minez zalimın ( Ve "Ey Adem, sen ve eşin cennette iskan edin. Oradan arzuladığınızca, her nereden dilerseniz bolca yiyin. İşte şu ağaca yaklaşmayın. Yoksa zalimlerden olursunuz." dedik. )


Bakara suresinin 2/35 kodlu ayetinde, insanın lanetlenmiş ağaca yaklaşması, şeytan ve onun cinlerden olan soyu ile yakınlık, akrabalık kurmasını yani cinsel ilişki kurmasını tasvir etmekte gibidir. Zira, ayette ağaca yaklaşmanın insanı "zalimlerden" yapacağı açıkça beyan edilmektedir. Cennet nimetine şükretmeyip, şeytanın aldatmasıyla ağaca yaklaşıp zalime dönüşen insan "korkulu rüya" olarak deneyimlemek durumunda kaldığı Dünya hayatındaki korkusunu, zulüm, adaletsizlik, hile, ahlaksızlık, hırsızlık, öfke, zorbalık, inatçılık, kıskançlık duygularıyla, kan ve gözyaşı dökerek gidereceğini düşünmektedir.
Şeytan'ın insanı aldatma metodunun temelini "Olanı yok", "Olmayanı var." gösterme yaklaşımı oluşturmaktadır. İnsanı kendi soyuyla cinsel ilişkiye ikna eden şeytan başlangıçta da bu metodu kullanmıştır. A'raf suresinin 7/20 kodlu ayeti durumu açıkça tasvir etmektedir.

A'raf 7/20 - Fe vesvese lehümeş şeytanü li yübdiye lehüma ma vuriye anhüma min sev'atihima ve kale ma nehaküma rabbüküma an hazihiş şecerati illa en tekuna melekeyni ev tekuna minel halidın ( Şeytan onların ayıplarından, çirkinliklerinden o onlara gizlenmişleri, örtülmüşleri onlara açığa çıkarmak için onlara vesvese verdi. "Rabb' iniz, ancak iki melek veya ebedilerden olursunuz diye sizi şu ağaçtan men etti." dedi. ) *
* Şeytan, insana, kendi soyuyla cinsel ilişkiye girmesi durumunda meleke dönüşüp, ebedi yaşayacağını vadetmiş ve insanı aldatmıştır.

7/22 - Fe dellahüma bi ğurur fe lemma zakaş şecerate bedet lehüma sev'atühüma ve tafika yahsifani aleyhima min verakıl cenneh ve nadahüma rabbühüma e lem enheküma an tilkümeş şecerati ve ekul leküma inneş şeytane leküma adüvvün mübın ( Böylece onları aldatma ile aşağı sarkıttı. Ağacı tadınca, ayıpları, çirkinlikleri onlara ortaya açığa çıktı. İkisi bahçenin yapraklarından üzerlerini örtüp yamamaya başladılar. Rab’leri onlara seslendi "Ben size o ağaç hakkında hüküm vermedim mi? Ve "Şeytan kesinlikle size apaçık düşmandır" demedim mi?" )

Adem ve eşi "Ağaçtan tadınca" ( Zakaş şecerat ), edep yerlerinin ( cinsel organlarının ) açığa çıkması cin soyu / soyağacı ile cinsel ilişki tezahürünün teyidi niteliğindedir. Ayetteki “ZAKaş şecerat” ( Ağaçtan TADınca ) kelimesindeki ZAK ( Tatmak ) kökü ile cehennem ağacı olarak bilinen “ZAKkum” ağacı arasında anlamsal bir ilinti olması kuvvetle muhtemeldir. Halk arasında kullanılan “Zıkkım ye” ifadesindeki      Zıkkım” kelimesi “Zakkum” kelimesidir. “Zıkkım ye” ifadesi “Cehenneme git” veya “Cinlere karış” ifadesiyle aynı anlamı taşımaktadır. "ZAKkum", "ZEKer" ( Erkek ), "ZİKr" ( Tekrar, Gidip Gelme ) kelimelerinin kökündeki ZAK / ZEK / ZİK kelimesi "Tatmak" ve "Erkek Açısından Cinsel İlişkide Bulunmak" anlamlarını taşımaktadır. Keza İngilizcede penis anlamına gelen "DİCK" kelimesinin kaynağı "ZİK / ZEK / ZAK" kelimesidir. Aynı şekilde Türkçe'deki "DİK" ve "DİKEN" kelimelerinin kökü de "ZİK / ZEK / ZAK" kelimeleridir. Erkek cinsel organının ereksiyon halindeki durumuna ve cinsel ilişki esnasında kadın cinsel organına girmesi / batması olgusuna isnad edilerek sırasıyla "Dik" ve "Diken" kelimeleri anlam kazanmıştır. ( Arapça'da "D" harfi "Z" olarak da telafuz edilmektedir. )

Öte yandan, lanetlenmiş ağaç olarak tanımlanan “Zakkum” ağacından bahseden aşağıdaki ayetlerde, Şeytan döllerine ve soyuna vurgu var gibi görünmektedir.
Saffat 37/60 - İnne haza le hüvel fevzül azım (Kesinlikle bu, o büyük kurtuluştur. )
Saffat 37/61 - Li misli haza fel ya'melil amilun (Çalışanlar bunun aynısı için çalışsınlar. )
Saffat 37/62 - E zalike hayrun nüzülen em şeceratüz zekkum (Ağırlama, ikram olarak bu mu daha hayırlı? Yoksa zakkum ağacı mı? )
Saffat 37/63 - İnna cealnaha fitneten liz zalimın ( Kesinlikle biz onu zalimler için sınav kıldık. )
Saffat 37/64 - İnneha şeceratün tahrucü fı aslil cehım ( Kesinlikle o cehennemin kökünde, temelinde çıkan ağaçtır. )
Saffat 37/65 - Tal'uha ke ennehu ruusüş şeyatın ( Onun tomurcukları, kesinlikle o şeytanların başları gibidir. )







17 Ocak 2017 Salı

Sarp Yokuşlu Doğru Yol ve Yükselme

Fatiha suresinin 6. ve 7. ayetlerinde tanımlanan "Doğru Yol" ( Sıratel Mustekım ), inanç, sabır, sebat, özveri, teslimiyet ve gayret gerektiren zorlu bir yoldur.

Fatiha 1/6 - İhdinas sıratel müstakim ( Bizi doğru yola yönlendir. )
Fatiha 1/7 - Sıratallezine en’amte aleyhim gayril magdubi aleyhim ve lad dallin ( O üzerlerine nimet verdiklerinin yoluna, üzerlerine öfke inmemişlerinkine ve sapmamışlarınkine. )

Allahü Teala, Beled suresinde insana iki yol seçeneği sunduğunu, seçeneklerden birinin temizlik ve arınma sağlayan "Doğru yol" olduğunu belirtmektedir. "Doğru yolun" yokuşa benzediğini, bu yokuşu çıkarak yükselinebileceğini ve yokuşu çıkabilmek için ne yapılması gerektiğini de aynı surenin aşağıdaki ayetlerinde beyan etmektedir.

Beled 90/10 - Ve hedeynahün necdeyni ( Ve onu iki yola yönlendirdik. )
Beled 90/11 - Fe laktehamel akabet ( Böylece sarp yokuşa tahammül edemedi. )
Beled 90/12 - Ve ma edrake mel akabet ( Ve sarp yokuşun ne olduğunu sana ne kavratıp idrak ettirir? )
Beled 90/13 - Fekkü rekabet ( Köleyi, boyunduruğu, rekabeti bırakmak. )
Beled 90/14 - Ev ıt'amün fi yevmin zi mesğabet ( Veya açlık, meşakkat gününde yedirmek. )
Beled 90/15 - Yetimen za makrebet ( Yakınlığı olan yetime. )
Beled 90/16 - Ev miskinen za metrebet ( Veya fakirliği olan yoksula. )
Beled 90/17 - Sümme kane minellezine amenu ve tevasav bis sabri ve tevasav bil merhamet ( Sonra sabrı emreden ve merhameti emreden o inananlardan olmak. )

Ayette "Sarp yokuş" olarak tanımlanan özverinin, adanmışlığın, paylaşmanın, yardımlaşmanın ve nefsin zorlayıcı baskısından kurtulmanın inancı zayıf insanlara zor geleceği de özellikle vurgulanmaktadır.
 
"Doğru yol" ile ilgili önem arzeden yukarıdaki ayetlerde 7 nümerolojisi göz çarpmaktadır.
 
- Fatiha suresindeki "Doğru yol" ifadesi 1/6 kodlu ayette geçmektedir. 1+6 = 7
- Fatiha suresi 7 ayetten oluşmaktadır.
- Beled suresinin, "iki yola yönlendirme" ve "sarp yokuş" kavramlarını içeren bölümü toplam 7 ayetten oluşmaktadır.
 
Allahü Teala'nın arşınınn 7. gök üzerine seviyelenmiş olduğu düşünüldüğünde, 7 rakamının yükselme, kamil olma durumuna işaret ettiği sonucuna ulaşılabilir.
 
Fatir suresinin 35/10 kodlu ayeti "Yükselme" kavramı açısından önemlidir.

Fatir 35/10 - Men kane yürıdül ızzete fe lillahil ızzetü cemıa ileyhi yas'adül kelimüt tayyibü vel amelüs salihu yerfeuh vellezine yemkürunes seyyiati lehüm azabün şedıd ve mekru ülaike hüve yebur ( Kim üstün kudreti istiyorsa, saygınlık üstün kudret tümüyle Allah içindir. Temiz kelime O’na yükselir. İyi işler de onu yükseltir. O kötülüklerle tuzak kuranlar, şiddetli azap onlaradır. İşte onların tuzağı, o batıp dağılır. )
 
Ayette yer alan aşağıdaki iki cümlenin de 7 kelimeden oluşması dikkat çekicidir.
 
- İley (1) hi (2) yas'adü (3) el (4) kelimü (5) et (6) tayyibü (7) ( Temiz kelime O'na yükselir. )
 
- Ve (1) el (2) amilü (3) es (4) salihu (5) yerfeu (6) h (7) ( İyi işler de onu yükseltir. )
 


 
 









15 Ocak 2017 Pazar

Seriül Hısab ( Hızlı hesaplayan...) ve 8 nümerolojisi

Allahü Teala, mükemmel bir sayısal düzene göre yapılandırmış olduğu yaratışındaki olgulara ilişkin her türlü hesaplamayı, "Seriül Hısab" ( Hızlı Hesaplayan ) sıfatı ile, algılar ötesi bir hızda gerçekleştirdiğini, herşeye karşılığını verdiğini ve gereğine göre yaratışı yeniden düzenlediğini "8" ayette beyan etmiştir.
Konunun "8" ayette beyan edilmesi ve "Seriül Hısab" sıfatının ilk kez Bakara suresinin 2/202 ( 2+2+0+2 = 6 ) kodlu ayetinde geçmesi de ilahi nümeroloji açısından başlı başına bir mesaj niteliğindedir. Zira "6" sayısı yaratılışın, "8" sayısı ise yeni döngü başlangıcının ve sonsuz yaratılış dögüsünün kaynak kodları, nümerolojik sembolleridir. ( Ayet kodunu oluşturan üç adet 2 sayısı 2x2x2 olarak düşünüldüğünde "8" sayısı elde edilmektedir. )

Bakara 2/202 - Ülaike (1) lehüm (2) nasıbün (3) min (4) ma (5) kesebu (6) ve (7) allahü (8) serıu (9) el (10) HISAB (11) ( İşte onlar, onlara o kazandıklarından nasip vardır. Allah hızlı HESAPLAYANDIR. )

"Seirül hısab" ifadesinin ilk kez geçtiği 2/202 kodlu ayette "11" kelime bulunması da düalite, döngü ve farklı boyuta geçiş portalının nümerolojik sembolü olan 11 sayısıyla uyum arzetmektedir.

Al'i İmran 3/19 - İnned dıne indellahil islam ve mahtelefellezine utül kitabe illa min ba'di ma caehümül ılmü bağyen beynehüm ve men yekfür bi ayatillahi fe innellahe serıul hısab ( Allah’ ın indinde din kesinlikle islamdır, teslimiyettir. O, kendilerine ilim geldikten sonra aralarında azgınlık yapanların haricindeki kitap verilenler ihtilaf etmezler. Kim Allah’ ın ayetlerini inkar ederse kesinlikle Allah hızlı hesaplayandır. )

Al'i İmran 3/199 - Ve inne min ehlil kitabi le men yü'minü billahi ve ma ünzile ileyküm ve ma ünzile ileyhim haşiıne lillahi la yeşterune bi ayatillahi semenen kalıla ülaike lehüm ecruhüm ınde rabbihim innellahe serıul hısab ( Ve kesinlikle kitap sahiplerinden kimi, Allah’a , o sizlere indirilene ve o onlara indirilene, Allah’a saygı ve sevgi dolu korku duyarak, ürpererek, ürkerek inanır. Allah’ ın ayetlerini az değere satmasın. İşte onlara ödülleri Rabb' lerinin indindedir. Kesinlikle Allah hızlı hesaplayandır. )

Maide 5/4 - Yes'eluneke maza ühılle lehüm kul ühılle lekümüt tayyibatü ve ma alemtüm minel cevarihı mükellibıne tüallimunehünne min ma allemekümüllah fe külu min ma emsekne aleyküm vezkürüsmellahi aleyhi vettekullah innellahe serıul hısab ( Sana, onlara neyin helal kılındığını sual ederler. "Size temizler helal kılındı." de. Allah' ın size öğrettiğinden öğreterek yetiştirdiğiniz avcı hayvanların size tuttuklarından yiyin. Üzerine Allah' ın ismini hatırlayın ve Allah' tan sakının. Kesinlikle Allah, hızlı hesaplayandır. )

Ra'd 13/41 - E ve lem yerav enna ne'til erda nenkusuha min atrafiha vallahü yahkümü la müakkıbe li hukmih ve hüve serıul hısab ( Yere nasıl geldiğimizi ve onu kenarlarından eksilttiğimizi görmüyorlar mı? Ve Allah hükmeder. O’nun hükmünü batıl kılacak kimse yoktur. O hızlı hesaplayandır. )
İbrahim 14/51 - Li yecziyellahü külle nefsin ma kesebet innellahe serıul hısab ( Allah her nefsin karşılığını o kazandığıyla verir. Kesinlikle Allah hızlı hesaplayandır. )

Nur 24/39 - Vellezine keferu a'malühüm ke serabin bi kıy'atin yahsebuhüz zam'anü maa hatta iza caehu lem yecidhü şey'en ve vecedellahe ındehu fe veffahü hısabeh vallahü serıul hısab ( Ve o inkar edenler. Onların çalışmaları, düz yerlerdeki serap gibidir. Susuzlukta olan onu su sanar. Nihayet ona geldiğinde bir şey bulamaz da onun indinde Allah' ı bulur. Artık ona hesabını vefa etmiştir. Allah hızlı hesaplayandır. )

Mü'min 40/17 - El (1) yevme (2) tücza (3) küllü (4) nefsin (5) bi (6) ma (7) kesebet (8) la (9) zulme (10) el (11) yevm (12) inne (13) allahe (14) serıu (15) el (16) HISAB (17) ( Bugün her nefse, o kazandığından dolayı karşılığı verilir. Bugün zulmedilmez. Kesinlikle Allah hızlı hesaplayandır. )

- "Seriül hısab" ifadesinin son kez geçtiği ayetin numarasının 17 ( 1+7 = "8" ) olması ve ayette 17 ( 1+7 = "8" ) kelime bulunması da 8 nümerolojisi açısından dikkat çekmektedir. 


















Yaratılıştaki sayısallık

Allahü Teala, yaratmış olduğu sistemdeki her bir öğeyi belirli bir sayısal düzene gore yapılandırdığını ve bu sayısal düzenin insan tarafından tam olarak algılanamayacığını Kur'an'da 6 ayette beyan etmektedir. Bu 6 ayetin içeriğinde de, ilahi mühür niteliğindeki 6 ve 10 rakamlarına ilişkin nümerolojik kurgu görülmektedir.

Sayısal düzeni beyan eden 4 ayet;

Yasin 36/12 - İnna nahnü nuhyil mevta ve nektübü ma kaddemu ve asarahüm ve külle şey'in ahsaynahü fı imamin mübin ( Kesinlikle biz, biz ölüleri diriltiriz ve o sunduklarını, eserlerini yazarız. Herşeyi, apaçık delil içinde saydık )
 
- Sure numarası 36 ...6x6 = 36 ( 66 sayısı Allah kelimesini oluşturan harflerin ebced değerlerinin toplamına eşit olması açısından önemlidir. ( Elif ( 1) + Lam ( 30 ) + Lam ( 30 ) + Elif ( 1 ) + He ( 5 ) = 66 )
- Ayet numarası olan 12 ise 6 + 6 işleminin sonucunda elde edilmektedir. 
- Sure numarasını ve ayet numarasını oluşturan rakamların toplamı yine 6 nümerolojisini vermektedir. 3+6+1+2 = 12 ...6 + 6 
 
Mücadele 58/6 - Yevme yeb'asühümüllahü cemian fe yünebbiuhüm bima amilu ahsahüllahu ve nesuhu vallahü ala kulli şey'in şehid ( O gün Allah onları topluca diriltir de onlara o yaptıklarını haber verir. Allah onları saymıştır. O'nu unuttular. Allah herşeye şahittir. )
 
- Ayet numarası 6'dır.
- Sure ve ayet numaralarını oluşturan rakamların toplamı 5+8+6 = 19 ... 1+9 = 10 olmaktadır.

Cinn 72/28 - Li ya'leme en kad ebleğu risalati rabbihim ve ehata bima ledeyhim ve ahsa külle şey'in adeden ( Rabb' lerinin gönderilerini ulaştırdıklarını bilmesi için. Onların yanında olanları kuşatmıştır ve herşeyi adet olarak saymıştır. )
 
- Sure numarasını oluşturan rakamların toplamı 7+2 = 9 ; Ayet numarasını oluşturan rakamların toplamı 2+8 = 10 ; İki işlemde elde edilen sayıların toplamı 9+10 = 19 ... 1+9 = 10
- Ayet numarasını oluşturan rakamların toplamı 2+8 = 10
- Ayette toplam 19 ( 1+9 = 10 ) kelime bulunmaktadır.
 
Li (1) ya'leme (2) en (3) kad (4) ebleğu (5) risalati (6) rabbi (7) him (8) ve (9) ehata (10) bi (11) ma (12) ledey (13) him (14) ve (15) ahsa (16) külle (17) şey'in (18) adeden (19)

Nebe 78/29 - Ve külle şey'in ahsaynahü kitaben ( Ve kitapta olmak üzere herşeyi saydık. )
 
-Allahü Teala'nın "herşeyi saydığı" ifadesinin son kez geçtiği ayetteki kelime adedi 6' dır.
 
Ve (1) külle (2) şey'in (3) ahsayna (4) hü (5) adeden (6)
 
Sayısal düzenin insan tarafından tam olarak algılanamayacağını beyan eden 2 ayet;

İbrahim 14/34 - Ve ataküm min külli ma seeltümuh ve in teuddu nı'metellahi la tuhsuha innel insane le zalumün keffar ( Ve O’na her sual ettiğinizden size verdi. Eğer Allah' ın nimetini saymak isterseniz onları sayamazsınız. Kesinlikle insan zalimdir, inkar edendir. )
 
- Sure numarasını ve ayet numarasını oluşturan rakamların toplamı 1+4+3+4 = 12 ... 6 + 6
Nahl 16/18 - Ve in teuddu nı'metellahi la tuhsuha innellahe le ğafurun rahım ( Ve eğer Allah' ın nimetini sayarsanız, onları sayamazsınız. Kesinlikle Allah affedendir merhametlidir. )

- Ayetteki "Allah" kelimesi 10. kelimedir.
 
Ve (1) in (2) teuddu (3) nı'met (4) ellahi (5) la (6) tuhsu (7) ha (8) inne (9) allahe (10) le (11) ğafurun (12) Rahim (13)












7 Ocak 2017 Cumartesi

Demiri yumuşattık...

Demir, atom numarası 26 olan kimyasal element olup. Simgesi Fe dir (Latince. Ferrum dan).

Kur'an'da 57. surenin ismi olan Hadid ( Demir ) kelimesinin ebced değeri 26 olup, bu sayı demirin atom numarasına eşittir. ( 4 dal 10 ya 4 dal 8 ha )
 
Demir, dünya yüzeyinde en yaygın dördüncü mineral ve yerkabuğunda en çok bulunan metaldir. Yerkürenin merkezindeki sıvı çekirdeğin de tek bir demir kristali olduğu tahmin edilmekle birlikte, demir nikel alaşımı olma ihtimali daha yüksektir. Dünyanın merkezindeki bu kadar yüksek miktardaki yoğun demir kütlesinin dünyanın manyetik alanına etki ettiği düşünülmektedir.
 
Demirin atom kütlesi 55.845g/mol'dur. *
 
* Demir kelimesi Kur'an'da "Hadid" olarak yer almaktadır. "Hadid" kelimesi kitapta ilk kez İsra suresinin 50ayetinde, 5. kelime olarak geçmektedir. 

İsra 17/50 - Kul (1) kunu (2) hıcareten (3) ev (4) hadıda (5) ( "Taş veya demir olun." de. )
** Ayet numarası ile Hadid kelimesinin sıra numarası toplamı 50 + 5 = 55 demirin atom kütlesine eşittir.
 

Demirin ergime noktas 1,538 C' dir. **
 
Allahü Teala, Sebe suresinin 10. ayetinde ise "Demirin yumuşatılması"ndan bahis vermektedir.
 
Sebe 34/10 - Ve lekad ateyna davude minna fadla ya cibalü evvibı mea hu vet tayr ve elenna lehül hadıd ( Ve Davud' a bizden üstünlük verdik. Ey dağlar ve kuşlar, onunla birlikte dönün. Ona demiri yumuşattık. )
 
Ve (1) lekad (2) ateyna (3) davude (4) min (5) na (6) fadla (7) ya (8) cibalü (9) evvibı (10) mea (11) hu (12) ve (13) et (14) tayr (15) ve (16) elenna (17)
 
Demirin ergime noktası sıvaklık değeri olan 1,538 C'yi oluşturan rakamların toplamı ( 1+5+3+8 = 17 ) 17 sayısını vermektedir. "Demirin yumuşatılmasından" bahsedilen ayetteki "Elenna" ( Yumuşattık ) kelimesinin sıra numarasının 17 olması dikkat çekicidir.
 
Ayrıca sure kodu olan 34'ün nümerolojik değeri olan 7 rakamı ( 3+4 = 7 ) ve ayet kodu olan 10 rakamı toplandığında yine 17 sayısı elde edilmektedir.
 


 
 
 
 
 
 
 

3 Ocak 2017 Salı

Bakışın geri dönmesi...

İbrahim 14/43 - Mühtııne mükniıy ruusihim la yerteddü ileyhim tarfühüm ve ef'idetühüm heva' ( Başlarını dikerek koşacaklar. Bakışları onlara dönmeyecek ve gönülleri boş, ıssız kalacak. )
 
Neml 27/40 - Kalellezi ındehu ılmün minel kitabi ene atıke bihı kable en yertedde ileyke tarfük fe lemma raahü müstekırran ındehu kale haza min fadli rabbi li yeblüvenı e eşküru em ekfür ve men şekera fe innema yeşküru li nefsih ve men kefera fe inne rabbi ğaniyyün kerım ( Kitaptan o ilmi indinde olan "Bakışının sana dönmesinden önce ben sana onu getiririm." dedi. Böylece onu indinde yerleşmiş olarak gördüğünde "Bu, şükür mü ederim, inkar mı ederim diye beni sınamak için Rabb' imin üstünlüğündendir, lütfundandır. Kim şükrederse, kesinlikle nefsi için şükreder. Kim inkar ederse, kesinlikle Rabb' im ganidir, faydalıdır yücedir." dedi. )
 
İnsan baktığı noktadaki ışığın gözüne geri yansıması sonucunda o noktayı görebilmektedir. Görme olgusu 14/43 ve 27/40 kodlu ayetlerde "Bakışın geri dönmesi" ifadesi ile açıkça tanımlanmıştır. Bu ifade "Bakıp da görmeme" olgusuna da bir açıklama niteliğindedir.
 
Kamera teknolojisi incelendiğinde aşağıdaki bilgiler ortaya çıkmaktadır.
 
- İnsan gözüne en yakın full frame kamera 43 mm normal fokal lens uzunluğuna sahip kameradır. APS-C özelliğe sahip kamerada ise bu ölçü 28 mm'dir.

http://www.cambridgeincolour.com/tutorials/cameras-vs-human-eye.htm

http://photo.stackexchange.com/questions/34640/what-lens-focal-length-most-closely-resembles-the-perspective-of-the-human-eye
 
- İnsan gözü, nesneleri çözünürlük kapasitesi 52 megapiksel olan bir kamera seviyesinde çözümleyebilmektedir.
 
- "Tarf" ( Bakış ) kelimesinin ilk kez geçtiği ayetin kod numarası 43'tür.
 
- "Tarf" ( Bakış ) kelimesinin ilk kez geçtiği ayetin kod numarası ( 43 ) ile "Tarf" kelimesinin ayetteki sıra numarası * ( 9 ) toplandığında elde edilen 52 sayısı insan gözünün çözümleme kapasitesine eşittir.
 
* Mühtııne ( 1 ) mükniıy ( 2 ) ruusi ( 3 ) him ( 4 ) la ( 5 ) yerteddü ( 6 ) iley ( 7 ) him ( 8 ) tarfü ( 9 ) ..........
 
- "Tarf" ( Bakış ) kelimesinin Kur'an'da "Bakışların geri dönmesi" kavramı çerçevesinde geçtiği ikinci ve son ayet 27/40 kodlu ayettir. "Tarf" kelimesinin bu ayetteki sıra numarası 19'dur.
 
Kale ( 1 ) ellezi ( 2 ) ınde ( 3 ) hu ( 4 ) ılmün ( 5 ) min ( 6 ) el ( 7 ) kitabi ( 8 ) ene ( 9 ) atı ( 10 ) ke ( 11 ) bi ( 12 ) hı ( 13 ) kable ( 14 ) en ( 15 ) yertedde ( 16 ) iley ( 17 ) ke ( 18 ) tarfü ( 19 )  .......
 
-  "Bakışların geri dönmesi" kavramı için kullanılan "Tarf" kelimelerinin sıra numaraları toplamı 28'dir. ( Yukarıda bahsedilen insan görüşüne en uygun ölçüde olan APS-C özelliğe sahip 28 mm kamera )
 
Ayrıca "Bakışın geri dönme" hızının ışık hızına eşit olması gerektiği dikkate alındığında, 27/40 kodlu ayette, melikin tahtını getiren kitaptan ilim verilmiş olanın, bir ışınlama ( teleportasyon ) gerçekleştirdiği ortaya çıkmaktadır.
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

2 Ocak 2017 Pazartesi

21

Kur'an'da, içinde Allah'ın yüce isminin de geçtiği şekilde "Allah'a inanmak" kavramının daima "Sonraki gün ( Ahiret )" kelimesi ile birlikte "Allah'a ve sonraki güne inanmak" olarak yer aldığı görülmektedir. Bir anlamda "ahiret inancı olmadan Allah inancının tam olamayacağına" işaret edilmekte olduğu izlenimi oluşmaktadır.
Örnek:

Bakara 2/8 - Ve minen nasi men yekulu amenna billahi ve bil yevmil ahıri ve ma hüm bi mü’minin

( Ve insanlardan kimileri Allah’a ve sonraki güne inandık derler de aslında onlar inananlar değillerdir. )

Bakara 2/62 - İnnellezine amenu vellezine hadu ven nesara ves sabiıne min amene billahi vel yevmil ahıri ve amile salihan fe lehüm ecruhüm ınde rabbihim ve la havfün aleyhim ve la hüm yahzenun

Allah’a ve sonraki güne inananlardan ve iyilikler yapanlardan olan o inanan Yahudilere, Nasıralılara ve yıldıza tapan Sabiilere, artık onlara Rabb' lerinin indinde kesinlikle ödülleri vardır. Onlara korku yoktur. Onlar hüzünlenmezler. )

"Allah'a ve sonraki güne inanmak" ifadesi Kur'an'da 21 kere tekrarlanmaktadır.

Ahiret süreci açısından anlamlı olan ve Kur'an'da 21 kere tekrarlanan aşağıdaki kök kelimeler ile "Allah'a ve sonraki güne inanmak" kavramı arasında anlamsal ve nümerolojik bir ilişki olabilir.

Tevbe
Kabul
Ruh
Nasip
Dereceler
Gizli
Halis
Genişletmek / yaymak
Bina etmek

21 sayısı “Ruh” kelimesinin Kur’an’daki frekansı olup, 3 ve 7 rakamlarının çarpımı sonucunda elde edilmektedir. 3 ve 7 rakamlarının toplamı ise 3+7 = 10 ilahi mühür sayısını vermektedir. Ayrıca 37 x 73 işleminin sonucu 2701 olup, bu sayı Allah kelimesinin Kur'an'daki tekrar adedine eşittir. 2701 sayısının nümerolojik toplamı ise yine 10 sayısını vermektedir. ( 2+7+0+1 = 10 ) Dolayısıyla 21 sayısının 3 ve 7 rakamları ile ilişkisi ilahi mühür nümerolojisi açısından önem taşımaktadır.

“Ruh ilmi”nden bahsedilen yegane ayetin kodu 17/85 olup, ayetin kodundaki rakamların toplamı da 21 sayısını vermektedir. ( 1+7+8+5 = 21 ) Ayrıca bu ayet 21 kelimeden oluşmaktadır.

17/85 Ve (1) yes'elune (2) ke (3) an (4) er (5) ruh (6) kul (7) er (8) ruhu (9) min (10) emri (11) rabb (12) i (13) ve (14) ma (15) utitum (16) min (17) el (18) ilmi (19) illa (20) kalila (21) 

( Ve sana ruhtan sual ediyorlar. De ki: "Ruh, Rab’bimin işlerindendir. İlminden size azıcık haricinde verilmemiştir." )

Bakara suresinin 2/296 kodlu ayetinde, Allahü Teala'nın 3 ve 7 rakamlarını ayırmak suretiyle vurgulama yaptığı ve bu rakamların birleşmesi ile 10 sayısına ulaşıldığına işaret ettiği  görülmektedir.

Bakara 2/196 - Ve etimmül hacce vel umrate lillah fe in uhsırtüm fe mesteysera minel hedy ve la tahliku ruuseküm hatta yebluğal hedyü mehılleh fe men kane minküm merıdan ev bihı ezen min ra'sihı fe fidyetün min sıyamin ev sadekatin ev nüsük fe iza emintüm fe men temettea bil umrati ilel hacci fe mesteysera minel hedy fe men lem yecid fe sıyamü selaseti eyyamin fil hacci ve seb'atin iza raca'tüm tilke aşeratün kamileh zalike li men lem yekün ehlühu hadıril mescidil haram vettekullahe va'lemu ennellahe şedıdül ıkab

( Ve haccı ve umreyi Allah için tamamlayın. Eğer zorluğa düşüp hasret bırakılırsanız, hediyeden gönderin. Hediye yerine ulaşana kadar başlarınızı traş etmeyin. Sizlerden kim hasta olursa veya ona başından eziyet olursa, oruçtan, sadakadan veya ibadetten fidye verin. Emin olduğunuzda, umre ve hacca kadar kim faydalanırsa hediyeden gönderin. Kim bulamazsa, hac içinde üç ve döndüklerinde de yedi gün oruç tutsun. Bunlar ona tamamlanırlar. Bunlar, o aileleri, aşireti Mescid-i Haram’ da oturmayanlar içindir. Allah’ tan sakının ve bilin ki kesinlikle Allah’ ın azabı şiddetlidir. )


31 Aralık 2016 Cumartesi

Ruhundan üflemek...

Allahü Teala, insanı yarattığında, onun içine ruhundan üflediğini, yani hayat enerjisini, bilgiyi ve bilinci içeren kodu / kelimeyi bahşettiğini beyan eder. "Ruh" kelimesinin anlamını tam olarak algılayacağımızı ise İsra suresinin 17/85 kodlu ayetinde şu şekilde ifade eder.

İsra 17/85 - Ve yes'eluneke anir ruh kulir ruhu min emri rabbi ve ma utıtüm minel ılmi illa kalıla ( Ve sana ruhtan sual ediyorlar. "Ruh, Rabb' imin işlerindendir. İlminden size azıcık haricinde verilmemiştir." de. )
 
"Ruhundan üflemek" ifadesinin kitapta ilk kez geçtiği ayette "Ben" zamiri ile Allahü Teala'nın kendi hitabına şahit olunur.
 
Hicr 15/29 - Fe iza sevveytühu ve nefahtü fıhi min ruhıy fe kau lehu sacidın ( Onu düzenleyip şekillendirdiğimde ve içine ruhumdan üflediğimde, artık ona yere kapanarak serilin. )
 
Bu ayetin sure numarasını ( 15 ) oluşturan rakamların toplamı ( 1+5 = 6 ) ilahi mühür olan 6 sayısına işaret eder. Ayrıca bu ayetteki "Nefahtü" ( Üflerim ) kelimesi de 6. kelimedir.
 
Fe (1) iza (2) sevveytü (3) hu (4) ve (5) nefehtü (6) ......
 
"Ruhundan üflemek" ifadesinin kitapta ikinci kez geçtiği Enbiya suresinin 21/91 kodlu ayetinde ise "Biz" zamiri yer almaktadır. Bu ayette, Allah'ın ruhundan üfleyerek yaratmış olduğu ve O'nun insanın yaratılış süreci ile ilgili emirlerini de icra eden Meleül Ala'ya ( Yüksek İleri Gelenler ) dikkat çekilmektedir. Zira ayette "ruhumuzdan üfledik" ifadesi yer almaktadır. 

Enbiya 21/91 - Velletı ahsanet ferceha fe nefahna fıha min ruhına ve cealnaha vebneha ayeten lil alemın ( Ve o ayıbını koruyan. Onun içine ruhumuzdan üfledik. Onu ve oğlunu alemler için ayet kıldık. )
 
"Ruhundan üflemek" ifadesinin, Allahü Teala'yı ifade eden "Ben" zamiri ile kitapta ikinci kez geçtiği Sad suresinin 38/72 kodlu ayetinde de "Nefahtü" ( Üflerim ) kelimesi 6. kelimedir.
 
Sad 38/72 - Fe iza sevveytühu ve nefahtü fıhi min ruhıy fe kau lehu sacidın ( Böylece onu düzenleyip şekillendirdiğimde ve içine ruhumdan üflediğimde artık ona yere kapanarak serilin. )
 
Fe (1) iza (2) sevveytü (3) hu (4) ve (5) nefehtü (6) ......

Secde 32/9 - Sümme sevvahü ve nefeha fihi min ruhıhı ve ceale lekümüs sem'a vel ebsara vel efideh kalilen ma teşkürun ( Sonra onu düzenleyip şekillendirdi ve içine ruhundan üfledi. Size kulaklar, gözler ve gönüller oluşturdu. Azdır o şükretmeniz. )
 
"Ruhundan üflemek" ifadesi Kur'an'da son kez Tahrim suresinin 66/12 kodlu ayetinde tekrar "Biz" zamiri ile geçmektedir.
 
Tahrim 66/12 - Ve meryemebte imranelleti ahsanet ferceha fe nefahna fihi min ruhına ve saddekat bi kelimati rabbiha ve kutubihi ve kanet minel kanitın ( Ve o ayıbını koruyan İmran kızı Meryem. Onun içine ruhumuzdan üfledik. Rabb' inin kelimelerini ve O’nun kitaplarını doğruladı ve itaat edenlerden oldu. )
 
Ayetin sure numarası olan 66 sayısı, Allah kelimesini oluşturan harflerin ebced değerlerinin toplamına eşit olması açısından önemlidir. ( Elif ( 1) + Lam ( 30 ) + Lam ( 30 ) + Elif ( 1 ) + He ( 5 ) = 66 )
 
Ayrıca "Nefahna" ( Üfledik ) kelimesinin Kur'an'da son kez geçtiği ayetteki sıra numarasının 10 olması da ilahi nümeroloji açısından önemli bir işarettir.
 
Ve (1) meryem (2) ebte (3) imran (4) elleti (5) ahsanet (6) ferce (7) ha (8) fe (9) nefahna (10)
 
Meleklerin de Allahü Teala'nın ruhunu taşıdıklarını beyan eden "Ruhumuzdan üfledik" ifadesi ve Mü'min suresinin 40/57 kodlu ayeti dikkate alındığında Allahü Teala'nın yarattığı herşeyde O'nun ruhunun yer aldığı sonucuna ulaşılabilmektedir.

Mü'min 40/57 - Le halkus semavati vel erdı ekberu min halkın nasi ve lakinne ekserannasi la ya'lemun ( Göklerin ve yerin yaratılışı insanın yaratılışından daha büyüktür. Lakin insanların çoğunluğu bilmezler. )














30 Aralık 2016 Cuma

Alaca ( Vitiligo )

Vitiligo ( Alaca ), pigment bozukluğu sebebiyle dış derinin renk kaybına uğrayarak beyaz plaklar oluşturması hastalığına verilen isimdir.

 
Yapılan tıbbi araştırmalar MYG1 ( Melanocyte proliferating gene 1 ) 119 C/G kodlu Promoter Polymorphism ( Çok Şekillilik Geliştirici ) geninin aktif ilerleyen vitiligo hastalığında etkisi olduğunu ortaya koymuştur.

"Conclusions

Our study demonstrated that both MYG1 promoter polymorphism -119C/G and Arg4Gln polymorphism in the mitochondrial signal of Myg1 have a functional impact on the regulation of the MYG1 gene and promoter polymorphism (-119C/G) is related with suspectibility for actively progressing vitiligo."
"................Vitiligo - Promoter polymorphism -119C/G in MYG1 (C12orf10) gene is related to vitiligo susceptibility and Arg4Gln affects mitochondrial entrance of Myg1.         "
 
MYG1_C12orf10_gene_is_related_to_vitiligo_susceptibility_and_Arg4Gln_affects_mitochondrial_
entrance_of_Myg1
 
 
"..............MYG1 gene contains 10 polymorphisms that are defined as SNPs but two polymorphisms are potentially functional. SNP is located at 119 bp upstream of MYG1 translation start site (ATG) and MYG1 promoter polymorphism (-119C/G). (64). Promoter polymorphism 119C/C in MYG1 gene is associated to vitiligo susceptibility, (64) suggesting a strong role of MYG1 gene polymorphism with vitiligo. " 

Vitiligo ( Alaca ) hastalığı Kur'an'da "Ebras" ( Alacalı ) olarak yer almakta ve Al'i İmran suresinin 3/49 ve Maide suresinin 5/110 kodlu ayetlerinde geçmektedir.
 
Al'i İmran 3/49 - Ve rasulen illa benı israıle ennı kad ci'tüküm bi ayetin min rabbiküm ennı ahlüku leküm minet tıyni ke hey'etit tayri fe enfühu fıhi fe yekunü tayran bi iznillah ve übriül ekmehe vel ebrasa ve uhyil mevta bi iznillah ve ünebbiüküm bima te'külune ve ma teddehırune fı büyutiküm inne fı zalike le ayeten leküm in küntüm mü'minın ( Ve ancak İsrailoğullarına resuldür. "Kesinlikle ben size Rabb' inizden ayet getirdim. Kesinlikle ben size, çamurdan kuşun şekli gibi olanı yaratırım. Böylece onun içine üflerim de o Allah’ ın izni ile kuş olur. Doğuştan körü, alacalıyı iyileştiririm. Allah’ ın izni ile ölüyü diriltirim. O yediklerinizi, o evlerinizin içinde biriktirdiklerinizi size haber veririm. Eğer inananlarsanız, kesinlikle bunda size ayetler vardır." )
 
Maide 5/110 - İz kalellahü ya iysebne meryemezkür nı'metı aleyke ve ala validetik iza eyyedtüke bi ruhıl kudüsi tükellimün nase fil mehdi ve kehla ve iz alemtükel kitabe vel hıkmete vet tevrate vel incil ve iz tahlüku minet tıyni ke hey'etit tayri bi iznı fe tenfühu fıha fe tekunü tayran bi iznı ve tübriül ekmehe vel ebrasa bi iznı ve iz tuhricül mevta bi iznı ve iz kefeftü benı israıle anke iz ci'tehüm bil beyyinati fe kalellezine keferu minhüm in haza illa sıhrun mübın ( Zamanında Allah "Ey Meryemoğlu İsa, sana ve annene olan nimetimi hatırla. Seni kutsal ruh ile desteklediğimde beşikte ve erişkinlikte insanlara kelam edip söz söylerdin. Sana yazıyı, sırrı, Tevrat' ı ve İncil' i öğrettim. İznimle çamurdan kuşun şekli gibi olanı yarattın. Onun içine üfledin de iznimle kuş oldu. Doğuştan körü ve alacalıyı iznimle iyileştirdin. Ölüleri iznimle çıkardın. Onlara ayetlerle geldiğin ve onlardan inkar edenlerin "Bu kesinlikle apaçık sihirdir." dedikleri zaman İsrailoğulları' nı üzerinden çektim. )
Ebras ( Alacalı ) kelimesinin 3/49 kodlu ayetteki sıra numarası 43, 5/110 kodlu ayetteki sıra numarası ise 76'dır. Anılan sıra numaralarının toplamı 43 + 76 = 119 sayısını vermektedir. 119 sayısı vitiligo hastalığına sebep olan genin kodunda yer almaktadır.