9 Ekim 2021 Cumartesi

"Kıtlık" aldatmacası...

Dijital teknolojiye dayalı totaliter bir Tek Dünya Devleti rejimine geçiş için asırlardır yürütülen Yeni Dünya Düzeni ( YDD ) projesi şimdi "Pandemi", "Aşı", "İklim krizi" ... aksiyonlarıyla devam ettirilmekte olup, sürece en son eklenen husus ise mal ve hizmetlerin bilinçli ve kasten kısıtlanmasına bağlı olarak ortaya çıkarılan suni fiyat artışları eşliğinde yaratılan "Kıtlık" algısıdır. Temeli zaten kitlesel algı operasyonuna ve zihin kontrolüne dayanan YDD projesinin bu aşamasında insanlık bir kademe daha zorlanmak ve daha distopik bir sürece itilmek suretiyle "Problem - Tepki - Çözüm" metodu işletilmeye devam edilmektedir. 

"Kıtlık" kavramı, "Kıt Kaynaklar" ifadesiyle ekonomi biliminin öğreti kapsamına dahi yerleştirilmiştir. Amaç, "dünya nüfusunun haddinden çok, nimetlerin ise az ve kısıtlı olduğunu" telkin etmektir. Zira "kıtlık" aldatmacası kullanılarak, "dünya nüfusunun azaltılması" hedefine "haklı sebep" oluşturulmaya çalışıldığı da gözlemlenmektedir.

Hedeflenen kitlesel algıların oluşturulmasında her daim önemli rol oynamış olan meşhur bir ekonomi dergisinin Ekim 2021 ayı kapağındaki "boş raflar" görseli eşliğindeki "The shortage economy" ( Kıtlık ekonomisi ) başlığı da bu bağlamda dikkat çekmektedir.


Ayrıca Eylül 2021 ayında yerel bir haber sitesinin manşetlerinde "Kıtlık" kelimesinin "boş raflar" görseliyle birlikte özellikle vurgulandığı görülmektedir.







Allah'ın varlıklara hesapsızca bahşettiği nimetlerde, kaynaklarda kıtlık olması mümkün değildir. Zira tek bir tohumdan nasıl binlerce ürün yetiştiği herkesin malumudur. Bu noktada olan tek şey "gasp" ve "hırsızlık"tır. Belirli bir zümrenin, türlü şeytani planlarla insanların hakkı olan rızıkları onlardan çalması veya rızıklara erişimlerini engellemeleridir. Elbette ki bu durum da Allah'ın izni ve rızası ile gerçekleşmektedir. Zira bu süreçler inanan ve iyi olan insanların ruhsal tekamüllerine vesile olurken, insanlara tuzaklar kurduklarını sananların ise kendi tuzaklarında helak olmalarına vesile olmaktadır. 

Aşağıdaki ayetlerde dünyanın esasen bir nimet bolluğu ortamı olduğu ancak inkarcılar nedeniyle tüm insanlık için olumsuz ( kaba madde planındaki algı ) durumlar oluştuğu bildirmektedir.

16/112 Ve darabellahu meselen karyeten kanet amineten mutmeinneten ye'tiha rizkuha rağaden min kulli mekanin fe keferat bi en'umillahi fe ezakahallahu libasel cui vel havfi bima kanu yasneun

( Ve Allah, güvenli, tatmin olmuş, rızıkları ona her yerden bolca gelen şehirin misalini beyan eder. Ama Allah' ın nimetlerini inkar ettiler de Allah, o üretmiş olduklarından dolayı açlık ve korku elbisesini tattırdı. )

Rahman suresinde 31 kere tekrarlanan "Fe bi eyyi alai rabbikuma tukezziban" ( O halde Rab’binizin hangi nimetlerini yalanlarsınız? ) cümlesi, Allah'ın nimetlerini inkar eden, O'nun kusursuz yaratışına iftira eden ve O'nun ayetleriyle ilimsizce mücadele edenlere işaret etmektedir.

Küresel şeytanların kibirli, açgözlü, tatminsiz ve zalim yaklaşımları da Sad suresinin 23. ayetinde "99 koyun, 1 koyun" misali ile bildirilmiştir.

38/23 İnne haza ehiy lehu tis'un ve tis'une na'ceten ve liye na'cetun vahidetun fe kale ekfilniha ve azzeni fil hitab

( Kesinlikle bu benim kardeşim. Ona doksandokuz dişi koyun ve bana bir dişi koyun. "Onu bana ver." dedi. Beni söylemde yendi. )

Fussilet suresinin 10. ayetinde "Akvat"'ın ( Gıdaların ) Allahu Teala tarafından tüm varlıklar için "Sevaen" ( Eşit olarak ) düzenledndiğinden bahsedilmektedir.

41/10 Ve ceale fiha ravasiye min fevkiha ve barake fiha ve kaddera fiha akvateha fi erbeati eyyam sevaen lis sailin

( Ve "Orada, onun üstünde dağlar oluşturdu. Orada bereket verdi. Orada, gıdaları azıkları, araştıranlar için dört günde eşit olarak düzenleyerek ölçülendirdi." )

Zuhruf suresinin 32. ayetinde ise vazifeli varlıkların ( meleklerin ), Allah'ın izni ve rızası ile nimetleri varlıklar arasında adil ve eşit olarak bölüştürdüklerinden ancak müşrik şeytanların bunu kabul etmemelerinden ve "ilahçılık" oynamak suretiyle düzeni bozduklarından bahsedilmektedir.
43/32 E hum yaksimune rahmete rabbik nahnu kasemna beynehum meiyşetehum fil hayatid dunya ... 

Rab’binin rahmetini onlar mı bölüştürüyorlar? Dünya hayatında, onların aralarında geçimliklerini biz bölüştürdük. .... )

Nahl suresinin 71. ayetinde de içinde bulundukları geçici koşullar itibarıyla o an itibarıyla rızıkları diğer insanlara göre nispeten fazla olanların paylaşmaya yanaşmadıklarından ve eşit olması gereken dağılımı kasıtlı olarak bozduklarından bahsedilmektedir.

16/71 Vallahu faddale ba'dakum ala ba'din fir rizk fe mellezine fuddilu bi raddi rizkihim ala ma meleket eymanuhum fe hum fihi seva' e fe bi ni'metillahi yechadun

( Ve Allah, rızıklarda bazınızı bazınıza üstün kıldı. Ancak o üstün olanlar rızıklarını o ellerinin malik olduklarına vermezler ki onda eşit olsunlar. Yani Allah' ın nimeti ile cihad mı ediyorlar? )











Yapay Et komplosu ve Kanibalizm

Küresel şeytanların yaratılışı, insanın genetik yapısını ve nihayetinde ilahi nizamı bozma girişimlerinden biri de son dönemde kurgusal bir algı operasyonu olan "İklim Krizi" aldatmacası kapsamında "çözüm" nitelemesiyle, sıkça gündeme getirilen "Yapay Et" konusudur. Zira hayvanların metan gazı salınımından dolayı hayvancılığın küresel ısınmaya sebebiyet verdiği belirtilmekte ve adeta "Yapay Et" reklamı yapılmaktadır. Yapay Et, bir hayvandan veya insandan alınan kök hücreler kullanılmak suretiyle yapay ortamda sentetik olarak üretilebilmektedir.


Esasen "Yapay Et" konusu 2014 yılında bir şirketin "Ünlülerin etini yemek ister misiniz?" mottolu kanibalist ( yamyamsal ) kampanyası ile de gündeme gelmiştir.


"Ünlü eti yiyin!"


"Bitelabs sizi çok yakın kılar" ( ünlülere )




Şirket, reklamında "ünlü kişilerden alınacak kök hücreler ile kas üretilebileceğini ve böylelikle lezzetli et elde edilebileceğini" duyurmuştur.

Döngü sonundaki sapıklık ve azgınlıklardan olan "insan eti yeme ( kanibalizm )" sendromu "Hucurat" ( Hücreler, Odalar ) suresinin 12. ayetinde yer almaktadır. Konuya "Hucurat" ( Hücreler ) isimli surede yer verilerek "kök hücre" ile yapay et üretme teknolojisine işaret edilmekte gibidir.

49/12 Ya eyyuhellezine amenuctenibu kesiran minez zanni inne ba'daz zanni ismun ve la tecessesu ve la yağteb ba'dukum ba'da e yuhibbu ehadukum EN YE'KULE LAHME EHİYHİ MEYTEN fe kerihtumuh vettekullah innellahe tevvabur rahim

( Ey o inananlar zannın çoğundan kaçının. Kesinlikle zannın bazısı günahtır. Casus gibi araştırmayın ve bazınız bazınızı çekiştirip arkadan konuşmasın. Sizlerden biriniz ÖLMÜŞ KARDEŞİNİN ETİNİ YEMEYİ sever mi? Ondan tiksindiniz. Allah’tan sakının. Kesinlikle Allah tevbeyi kabul edendir merhametlidir. )

2020 yılı yapımı olan "Cadaver" ( Kadavra ) isimli filmde de distopik bir ortamda insanlara farkettirmeden "insan eti yedirilmesi" konusu işlenmektedir. Esasen bu filmde de, ileride insanlara, "yapay et" adı altında "ölmüş insan eti yedirileceği" mesajı veriliyor olabilir. Zira şeytanlar, insanlara bilinçli veya bilinçsiz olarak yanlış, kötü, günah ve iğrenç olanı yani Allah rızası olmayanı yaptırmayı hedef edinmişlerdir.



Hayvan etinin Allah'ın, hayıra vesile nimetlerinden olduğu, yerken mutlaka Allah'ın isminin hatırlanması gerektiği, haram olanın ise ölü, kan ve domuz eti olduğu aşağıdaki ayetlerde bildirilmektedir.

6/118 Fe KULU MİN MA ZUKİRASMULLAHİ ALEYHİ in kuntum bi ayatihi mu'minin

( O halde eğer O’nun ayetlerine inananlarsanız, ÜZERİNE ALLAH'IN İSMİ HATIRLANANLARDAN YİYİN. )

6/119 VE MA LEKUM EN LA TE'KULU MİN MA ZUKİRASMULLAHİ ALEYHİ ve kad fassale lekum ma harrame aleykum illa madturirtum ileyh ve inne kesiran le yudillune bi ehvaihim bi ğayri ilm inne rabbeke huve a'lemu bil mu'tedin

( VE SİZE NE OLUYOR DA ÜZERİNE ALLAH'IN İSMİ HATIRLANANLARDAN YEMİYORSUNUZ? O size, ona mecbur kalmanızın haricinde size neyin haram olduğunu ayrıntılı açıklamıştır. Kesinlikle birçokları ilimsizce hevesleriyle saptırırlar. Kesinlikle Rab’bin, o hududu aşanları bilir. )

16/115 İNNEMA HARRAMA LEKUM MEYTETE VED DEME VE LAHMEL HİNZİRİ ve ma uhille li ğayrillahi bih fe men idturra ğayra bağin ve la adin fe innellahe ğafurun rahim

( Kesinlikle ki size ölüyü, kanı, domuz etini, Allah’tan başkası için kesilenleri haram kıldı. Ancak kim zorda olup mecbur kalırsa
azmadan ve hududu aşmadan. Artık kesinlikle Allah affedendir merhametlidir. )

22/36 VEL BUDNE CEALNAHA LEKUM MİN ŞEAİRİLLAHİ lekum fiha hayrun FEZKURUSMELLAHİ ALEYHA SAVAF FE İZA VECEBET CUNUBUHA FE KULU MİNHA ve at'imul kania vel mu'terr kezalike sehharnaha lekum leallekum teşkurun

( VE BÜYÜK YOĞUN GÖVDELİLERİ, ONLARI SİZE ALLAH'IN İŞARETLERİNDEN KILDIK. Onlarda size hayır vardır. O halde, SAFLAR HALİNDE DURURLARKEN ONLARIN ÜZERİNE ALLAH'IN İSMİNİ HATIRLAYIN. YANLARI YASLANDIĞINDA ONLARDAN YİYİN, kanaat edene ve fakir olup da dilenmeden durumunu anlatana yedirin. İşte onları böyle buyruğunuza verdik. Umulur ki şükredersiniz. )









2019 - 2023

Birçok ülkenin, birçok ulusararası kurum ve kuruluşun 2019 - 2023 dönemi ( pandemi dönemi ) için ekonomi, sağlık, teknoloji vb. konularda stratejik plan oluşturdukları görülmektedir. Bu durum anılan dönemin ezoterik ve nümerolojik önemi olduğunu ortaya koymaktadır. 

Türkiye'nin "Kalkınma Planları" ise 1963 yılından beri 5 yıllık dönemler için hazırlanmaktayken 2007 yılına denk gelen 9. kalkınma planı 6 yıllık olarak yani 2007 - 2013 dönemini kapsayacak şekilde hazırlanmıştır. Daha sonra yeniden 5 yıllık dönemlerde plan hazırlanmış olup, 11. kalkınma planı ise 2019 - 2023 dönemini kapsayacak şekilde hazırlanmıştır. Cumhuriyetin 100. yılı nedeniyle böyle bir ayarlama yapıldığı düşünülecek olsa dahi aynı dönemin uluslararası bazda birçok stratejik plana konu olması dikkat çekmektedir.

Daha açık ifadeyle 2019 - 2023 döneminin insanlık için yeni bir sürece giriş dönemi olduğu küreselciler tarafından bilindiği için tüm planlar buna göre haızrlanmış ve zamanı geldiğinde ( 2019 yılında ) uygulamaya geçilmiş izlenimi oluşmaktadır.

COVID19 adı verilen virüsün 2019 yılında ortaya çıkması, ardından oluşan pandeminin 2023 yılında sonlanacağının uluslararası mecralarda dile getirilmesi anılan dönemi daha da ilginç kılmaktadır. 

Ayrıca 2019 ve 2023 sayılarının nümerolojik toplamlarının "19" ( 2+0+1+9+2+0+2+3 = 19 ) sayısını vermesi, bu sayının hem 2019 sayısında bulunması, hem virüsün isminde bulunması hem de Kur'an'da geçen "Onun üzerinde ondokuz vardır." ayeti açısından dikkat çekmektedir.

Muddessir suresinin aşağıdaki ayetlerinde "insan bedenine zarar veren" ve "sekar ( ateş )" ile sembolize edilen olgunun üzerinde "19" olduğundan bahsedilmektedir. 

74/26 Seuslihi sekare ( Onu sekara, ateşe yaslayacağım. )
74/27 Ve ma edrake ma sekaru ( Ve sana sekarın, ateşin ne olduğunu ne bildirir? )
74/28 La tubki ve la tezeru ( Baki kılmaz ve geriye bırakmaz. )
74/29 Levvahatun lil beşeri ( İnsan derisi için yakıcıdır. )
74/30 Aleyha TİS'ATE AŞERE ( Onun üzerinde ONDOKUZ vardır. )

Anılan olgu "COVID19" olabilir mi? Zira esasen "zehir" anlamına gelen "virus" kelimesi insan bedeni için yakıcı ve zarar verici niteliğe sahiptir. ( Evvelki bölümlerde "NARis SeMuM" ( İçe işleyen zehirli ateş ) ve mRNA / SMM MRNA ( Small Molecule Modulator mRNA / Küçük Molekül Modülatörü mRNA ) ilişkisine değinilmiştir. 

Taha suresinin 19. ve 23. ayetleri arasında da ilginç mesajlar verilmektedir.

20/19 Kale elkiha ya musa ( "At onu ey Musa." dedi. )

20/20 Fe elkaha fe iza hiye hayyetun tes'a ( Böylece onu bıraktı da o zaman o koşan yılan oldu. )

20/21 Kale huzha ve la tehaf se nuiyduha siratehel ula ( "Onu yakala ve korkma. Onu ilk önceki haline döndüreceğiz." dedi. )

20/22 Vadmun yedeke ila cenahike tahruc beydae min ğayri suin ayeten uhra ( Ve elini koynuna koy. Diğer ayet olarak, kusursuz beyaz çıksın. )

20/23 Li nuriyeke min ayatinel kubra ( Sana ayetlerimizin en büyüklerinden göstermek için. )

20/19 kodlu ayet ile başlayan yukarıdaki ayet setinde "atılan ve yılana dönüşen" asadan bahsedilmektedir. ( Bilindiği üzere yılan zehirli bir varlıktır. Bu ifadeyle "virus" tanımlanmış olabilir. )  20/23 kodlu ayette ise "büyük bir ayetin gösterileceğinden" bahsedilmektedir. Bu ayet kodları ve ifadeler 2019 - 2023 dönemindeki ilginç olayları haber vermekte gibidir.






6 Ekim 2021 Çarşamba

Yedi ve İkili Yedi ile uyumlu ayetler - kelimeler

Kur'an'da yer alan "Seb'an minel mesani" ( İkililerden yedi ) kavramı, içerdiği "Seb'an" ( Yedi ) kelimesiyle yaratılıştaki tamamlanma olgusunu ve döngü sonunu, "Mesani" ( İkili ) kelimesiyle ise yaratılıştaki düalite ve döngü kavramlarına işaret etmektedir. Kısaca "İkili yedi" kavramı yaratılıştaki düaliteyi ve düalitenin sonucu olan döngüleri simgeleyen bir kavramdır.

15/87 Ve (1) lekad (2) ateyna (3) ke (4) SEB'AN (5) min (6) el (7) MESANİ (8) ve (9) el (10) kur'an (11) el (12) azim (13)

( Ve biz sana ikililerden yediyi ve büyük Kur'an' ı verdik. )

Ayetin kodunu ve ayetteki kelime adedini ifade eden sayıların toplamının ( 1+5+8+7+1+3 = 25 ... 2+5 = 7 ) nümerolojik değeri de 7 sayısını vermektedir.

Kur'an'da 7 ayetten oluşan 2 sure bulunmaktadır. Bunlar Fatiha ve Maun sureleridir. Her iki surenin de ilk ayetlerinde 7'şer kelime bulunmaktadır. 

1/1 Bi (1) ismi (2) allah (3) er (4) rahman (5) er (6) rahim (7) ( Şefkatli, merhametli Allah'ın ismi ile, )

107/1 E (1) raeyte (2) ellezi (3) yukezzibu (4) bi (5) ed (6) din (7) ( O dini yalanlayanı gördün mü? )

Yukarıdaki ayetlerin kodlarında 2 ve 7 sayıları nümerolojik olarak tezahür etmektedir.

Ayrıca ilk sure olan Fatiha suresinin ilk iki ayetinde yedişer kelime bulunmakta olup, bu surede toplam 49 kelime bulunmaktadır. ( 49 ... 7x7 ... İkili Yedi )

Fatiha suresinde, "El" ön ekleri hariç olmak üzere anlam içeren 29 ( 2+9 = 11 ) kelime bulunmaktadır. ( 7 ayey ve 29 ( 11 ) kelime ... İkili Yedi )

1/1 Bi (1) ismi (2) allah (3) er (4) rahman (5) er (6) rahim (7)

( Şefkatli, merhametli Allah'ın ismi ile, )

1/2 El (1) hamdu (2) li (3) allah (4) rabbi (5) el (6) alemin (7)

( Övgü alemlerin Rab’bi Allah içindir.  )

"Fatiha" ( Açılış, Anahtar ) kelimesinin değeri 34 olup bu sayının nümerolojik değeri 7 sayısını vermektedir. ( Fe (17) + Ti (9) + Ha (8) = 34 ... 3+4 = 7 )

Fussilet suresinin 12. ayetinde "Yedi göklerin iki günde yaratıldığı" bildirilmektedir ki bu ifade de "İkili Yedi" olgusu bulunmaktadır.

41/12 Fe (1) kada (2) hunne (3) SEB'A (4) semavatin (5) fi (6) YEVME (7) EYNİ (8) ve (9) evha (10) fi (11) kulli (12) semain (13) emra (14) ha (15) ve (16) zeyyenna (17) es (18) semae (19) ed (20) dunya (21) bi (22) mesabiha (23) ve (24) hifza (25) zalike (26) takdiru (27) el (28) azizi (29) el (30) alim (31) 

( Böylece onları YEDİ gökler olarak İKİ günde koyup oturttu. Her göğe işini vahyetti. En yakın göğü kandillerle, lambalarla süsledik ve koruduk. Bu yüce bilenin ölçüdüdür, takdiridir. )

Ayetteki önemli kelime olan "Yevme" ( Gün ) kelimesi 7. kelime olup, hemen ardından gelen kelime ise "Eyni" ( İki ) kelimesidir. Bu ardışıklık "İkili Yedi" kavramına da dikkat çekmektedir.

Talak suresinin 12. ayetinde göğün ve yerin 7'şer tabakadan oluştuğu bildirilmekte olup, yine "İkili Yedi" kavramı ortaya çıkmaktadır.

65/12 Allahullezi haleka SEB'A SEMAVATİN VE MİNEL ARDİ MİSLEHUNNE yetenezzelul emru beynehunne li ta'lemu ennallahe ala kulli şey'in kadirun ve ennallahe kad ehata bi kulli şey'in ilmen 

( Allah, o YEDİ GÖKLERİ VE YERDEN DE ONLARIN AYNISINI yaratandır. Emir, kesinlikle Allah' ın herşeye gücü yeten olduğunu bilmeniz için onların arasından iner. Kesinlikle Allah herşeyi ilmen kuşatmıştır. )

"Seb'a semavat" ( Yedi gökler ) ifadesi Kur'an'da 7 kere tekrarlanmaktadır. ( 2/29, 17/44, 23/86, 41/12, 65/12, 67/3, 71/15 )

“Halkus semavat” ( Göklerin yaratılışı ) ifadesi de 7 kere tekrarlanmaktadır. ( 2/164, 3/190, 3/191, 18/51, 30/22, 40/57, 42/29 )

"Cennet" ve "Cehennem "kelimeleri de Kur'an'da 77 kere tekrarlanmaktadır. ( 77 ... İkili Yedi )

"Kamer" ( Ay ) kelimesi Kur'an'da 27 kere tekrarlanmakta olup, Ay'ın Dünya çevresindeki bir tam turu ( döngüsü ) 27 günde tamamlanmaktadır. 27 sayısı 2 ve 7 sayılarından oluşmakta olup İkili Yedi kavramının bir tezahürüdür.

Kur'an'ın gizemli kodları niteliğinde olan Hurufu mukatta 14 harften oluşmaktadır. Elif, Lam, Mim, Sad, Ra, Kef, He, Ya, Ayn, 

Hurufu mukatta'da en çok tekrarlanan harfler olan Elif ( 13 kere ), Lam ( 13 kere ) ve Mim ( 17 kere ) harflerinin tekrar adetlerinin toplamının ( 13+13+17 = 43 ... 4+3 = 7 ) nümerolojk değeri de 7 sayısını vermektedir.

Madde alemi kainatın özü olan Hidrojeni simgeleyen H harfinin karşılığı olabilecek olan He ve Ha harfleri, hurufu mukatta kapsamında sırasıyla 2 ve 7 kere tekrarlanmaktadır. Bu durum da yaratılıştaki İkili Yedi fenomenine dikkat çekmekte gibidir.

Kur'an'da ilk zikredilen sayı 7 sayısıdır. İlk 7 sayısı Bakara suresinin 29. ayetinde "Seb'a semavat" ( Yedi gökler" kavramı ile birlikte yer almaktadır. 

2/29 Huve (1) ellezi (2) haleka (3) lekum (4) ma (5) fi (6) el (7) erdi (8) cemian (9) summe (10) isteva (11) ila (12) es (13) SEMAİ (14) fe (15) sevva (16) hunne (17) SEB'A (18) SEMAVAT (19) ve (20) huve (21) bi (22) kulli (23) şey'in (24) alim (25)

( O size yerde olanları topluca yaratandır. Sonra GÖĞE seviyelendi ve onu YEDİ GÖKLER olarak düzenleyip seviyelendirdi. O herşeyi bilendir. )

Ayetteki "Sema" ( Gök ) kelimesi 14. kelime ( 7+7 = 14 ; 2x7 = 14 ... İkili Yedi ) olup, ayette 25 ( 2+5 = 7 ) kelime bulunmaktadır.

Yusuf suresinin 12/43-49* ayet aralığında zikredilen "Yedi normal yıl / Yedi şiddetli yıl", "Yedi semiz sığır / Yedi cılız sığır" kavramları da hem bir döngülük frekans olan 7 sayısına ve Shemitah Cycle'a ( Simit Döngüsü ), hem de düalite / zıtlık olgusunu içeren İkili Yedi kavramına dikkat çekmektedir. ( * 43 ... 5+3 = 7; 49 ... 7x7 = 49 )

Ayetlerde yer alan ve ikilik / zıtlık arzeden bazı önemli kelimelerin tekrar adetlerinde de nümerolojik olarak "İkili Yedi" bulunmaktadır. Örnek olarak aşağıda ikilik / zıtlık arzeden bazı kelimeler ve tekrar adetleri yer almaktadır.

Dunya 115 kere ( 1+1+5 = 7 )
Ahiret 115 kere 

Melek 88 kere ( 8+8 = 16 ... 1+6 = 7 )
Şeytan 88 kere 

Adem 25 kere ( 2+5 = 7 )
İsa 25 kere ( Ayetlerde Adem ile İsa'nın yaratılışlarının benzeşik olduğu yani cinsel ilişki dışı olduğu bilidirilir. )

Ceza 117 kere ( 11 ve 7 ... İkili Yedi )
Ğafr ( Af ) 234 kere ( 117 x 2 = 234 )

Döngülerin sembolü "İkili Yedi" kavramı Mu'minun suresinin aşağıdaki ayetlerinde 7'şer kelimelik ayetlerle ve "ölüm - diriliş" düalitesiyle misallendirilmektedir.

23/15 Summe (1) inne (2) kum (3) ba'de (4) zalike (5) LE (6) MEYYİTUN (7) 

( Sonra, kesinlikle siz bunun ardından ÖLECEKSİNİZ. )

23/16 Summe (1) inne (2) kum (3) yevme (4) el (5) kiyameti (6) TUB'ASUN (7) 

( Sonra kesinlikle siz ayağa kalkış gününde DİRİLTİLECEKSİNİZ. )

Ölüm / Olum ( Diriliş ) düalitesinden bahsedilen Mu'min suresinin aşağıdaki ayetinde yer alan "Esnet eyni" ( İki kere ) kelime grubu iki kere tekrarlanmakta olup, ilk tezahürü ayetin 7. kelimesine denk gelmektedir. 

40/11 Kalu (1) rabbe (2) na (3) emette (4) na (5) ESNET (6) EYNİ (7) ve (8) ahyeyte (9) na (10) ESNET (11) EYNİ (12) fe (13) i'terafna (14) bi (15) zunubi (16) na (17) fe (18) hel (19) ila (20) hurucin (21) min (22) sebil (23) 

( “Rab’bimiz bizi İKİ KERE öldürdün ve bizi İKİ KERE dirilttin de günahlarımızı itiraf ettik. Artık çıkmaya yol var mı?” dediler. )

Tevbe suresinin, 14 ( 2x7 ) kelimelik ilk cümlesi "Merrat eyni" ( İki kere ) kelime grubu ile bitmektedir.

9/126 E (1) ve (2) la (3) yeravne (4) enne (5) hum (6) yuftenune (7) fi (8) kulli (9) amin (10) merraten (11) ev (12) MERRAT (13) EYNİ (14) summe (15) la (16) yetubune (17) ve (18) la (19) hum (20) yezzekkerun (21) 

( Onlar her yıl bir veya İKİ KERE kendilerinin kesinlikle sınandıklarını görmüyorlar mı? Sonra tevbe etmiyorlar ve onlar hatırlamıyorlar. )

İsra suresinin aşağıdaki ayetinin 16 ( 1+6 = 7 ) kelimelik ilk cümlesi de "Merrat eyni" ( İki kere ) kelime grubu ile bitmektedir.

17/4 Ve (1) kadayna (2) ila (3) beni (4) israile (5) fi (6) el (7) kitabi (8) le (9) tufsidu (10) enne (11) fi (12) el (13) erdi (14) MERRAT (15) EYNİ (16) ve (17) le (18) ta'lu (19) enne (20) uluvven (21) kebira (22) 

( Ve kitapta İsrailoğulları' na, yerde İKİ KERE bozgun yapacaksınız ve büyük ululanma ile ululanacaksınız diye hükmettik. )

"İkili Yedi" fenomeni İncil ayetlerinde de yer almaktadır.

40 Matthew 18-21 Bunun üzerine Petrus İsa'ya gelip, "Ya Rab" dedi, "Kardeşim bana karşı kaç kez günah işlerse onu bağışlamalıyım? YEDİ KEZ Mİ?" 

40 Matthew 18-22 İsa, "Yedi kez değil" dedi. "YETMİŞ KERE YEDİ KEZ derim sana.

42 Luke 17-4 Günde YEDİ KEZ size karşı günah işler ve YEDİ KEZ size gelip, 'Tövbe ediyorum' derse, onu bağışlayın."

66 Revelations 1-16 Sağ elinde YEDİ YILDIZ vardı. Ağzından İKİ AĞIZLI keskin bir kılıç uzanıyordu. Yüzü bütün gücüyle parlayan güneş gibiydi.

66 Revelations 1-20 Sağ elimde gördüğün YEDİ YILDIZLA YEDİ ALTIN KANDİLLİĞİN sırrına gelince, YEDİ YILDIZ YEDİ KİLİSENİN MELEKLERİ, YEDİ KANDİLLİKSE YEDİ KİLİSEDİR."

66 Revelations 2-1 "Efes'teki kilisenin meleğine yaz. YEDİ YILDIZI sağ elinde tutan, YEDİ ALTIN KANDİLLİĞİN ortasında yürüyen şöyle diyor:

66 Revelations 3-1 "Sart'taki kilisenin meleğine yaz. Tanrı'nın YEDİ RUHUNA ve YEDİ YILDIZA sahip olan şöyle diyor: 'Yaptıklarını biliyorum. Yaşıyorsun diye ad yapmışsın, ama ölüsün.

66 Revelations 4-5 Tahttan şimşekler çakıyor, uğultular, gök gürlemeleri işitiliyordu. Tahtın önünde alev alev yanan YEDİ MEŞALE vardı. Bunlar Tanrı'nın YEDİ RUHUDUR.

66 Revelations 5-1 Tahtta oturanın sağ elinde İKİ YANI da yazılı, YEDİ MÜHÜRLE mühürlenmiş bir tomar gördüm.

66 Revelations 5-6 Tahtın, dört yaratığın ve ihtiyarların ortasında, boğazlanmış gibi duran bir Kuzu gördüm. YEDİ BOYNUZU YEDİ GÖZÜ vardı. Bunlar Tanrı'nın bütün dünyaya gönderilmiş yedi ruhudur.

66 Revelations 8-6 YEDİ MELEK ellerindeki YEDİ BORAZANI çalmaya hazırlandı.






Karşılıksız verebilmek!

Emek sarfederek insanlık için iyi, güzel ve özgün bir fayda üreten birinin aklına ilk olarak şu sorunun gelmesi dünyadaki kaosun ve ıstırabın temel nedeni olarak kabul edilebilir.

"Bundan nasıl para kazanabilirim?" 

İnsanlığa fayda sağlayacak her türlü ürünü paraya yani şahsi veya belirli bir zümrenin menfaate dönüştürme arzusu, özünde kibir olan şeytani frekansların nefs üzerindeki negatif tesirlerinin en helâk edicisidir. Ve dünyadaki aldatıcı sistem bu şeytani düşünce üzerine tesis edilmiştir.

Belirli bir çaba sonucunda maddi veya manevi fayda üreten birinin "O kadar emek verdim. Bir karşılığı olmayacak mı?" diye sorması ve çevresindekilerin de "Öyle bedavaya verme!" telkinleri esasen çok hazin bir durumdur. İnsanların o üründen faydalanmalarına ve daha iyi bir yaşam sürmelerine vesile olmaktan daha büyük bir karşılık olamayacağının idrakinden yoksun olmanın hüznüdür bu... Her insanın bu idrake haiz olması durumunda dünyanın nasıl da gerçek bir bolluk cennetine dönüşebileceğini hayal etmek de zor değildir.

"Ne yapalım sistem böyle!" ifadesi de esasen nefsani arzuların ağır basması nedeniyle, değişim için mücadele etmek yerine, şikâyetçi gibi görünüp, helâke vesile olan bu seytani sistemi gizliden destekleme eğiliminin yansımasıdır. Bu eğilimdeki bir insan, tıpkı sigara alışkanlığı yüzünden kolunu, bacağını kaybetmesine rağmen sigara içmeye devam eden ve "Biliyorum zararlı ama bırakamıyorum." diyen birinin misali gibidir.

Ancak maalesef mevcut sistemin tek başarı ölçüsü "kazanılan para miktarı" olduğundan herhangi bir faydanın insanlara sunulması sonucunda para kazanılmaması sistem tarafından enayilik, beceriksizlik ve başarısızlık olarak nitelendirilmektedir.

Karşılıksız vermeyi akılsızlık, zafiyet ve zarar addedenler Tevbe suresinin 98. ayetinin konusu olmuştur.

9/98 Ve minel a'rabi men yettehizu ma yunfiku mağramen ve yeterabbesu bikumud devair aleyhim dairatus sev' vallahu semiun alim

( Ve Araplardan kimi, o harcadığını borç, zarar addeder ve sizlere devirler gelmesini gözetip bekler. Kötülük devri onların üzerine olsun. Allah duyandır, bilendir. ) 

"Ecir" ( Ödül, Ücret ) beklemeden iyilikler yapmak ve hayırlara vesile olmak hususu ayetlerde, insanlık için en yüce faydanın arzına vasıta olan haberci misaliyle bildirilmektedir.

25/57 Kul ma es'elukum aleyhi min ecrin illa men şae en yettehize ila rabbihi sebila

( De ki: "Onun üzerine, Rab’lerine doğru yol edinmeyi dileyen kimselerin haricinde, size ödül sual etmiyorum." )

26/109 Ve ma es'elukum aleyhi min ecr in ecriye illa ala rabbil alemin

( Ve onun üzerine size ödülden sual etmiyorum. Kesinlikle ödülüm ancak alemlerin Rab’binin üzerinedir. )

Türkçe - Arapça Sözlük ( Latin harfli )

Kur'an'ı Arapça metninden ( Arapça harfli metin veya Latin harfli Arapça metin ) okuyup anlamak ayetlerin frekanslarıyla senkronize olmak, derin anlamları ve tesirleri hissetmek açısından büyük önem taşımaktadır. Bunu gerçekleştirebilmenin ön şartı da öncelikle Arapça kelimeleri bilmektir. 

Bu bölümde, yukarıdaki konu bağlamında naçizane bir kolaylık sağlamak düşüncesiyle Dost Baki tarafından derlenmiş olan "Türkçe - Arapça ( Latin harfli )" sözlüğe yer verilmiştir. Aşağıdaki linke tıklayarak indirilebilecek olan sözlük 15,000 + Türkçe kelimenin, her biri için birden çok olan Arapça karşılıklarını içermektedir.

Türkçe - Arapça ( Latin harfli ) sözlüğü indirmek için tıklayınız.

Günlük konuşma Türkçesindeki Arapça kökenli kelimelerin oranı %30+ seviyesindedir. Bu durum dikkate alındığında esasen Arapça kelimeleri öğrenmek hiç de zor değildir. Ayrıca Kur'an ayetlerinde yer alan birçok kelimenin kökü zaten Türkçede kullanılmakta olan kelimelerdir. ( Örnek : Rahmet, İsim, Hamd, Alem, Rab, Malik, Din, Kitab, Hidayet, Teslim, İman, Fesad, Dünya, İflah, Kesir vb...... )

Öte yandan yabancı kelimeleri "ana dilden yabancı dile" formatındaki sözlük kanalıyla öğrenme metodu kelimelerin hafızada kalma sürecini daha etkin hale getirmektedir. Zira bu metodla yabancı dildeki yeni kelimeler hafızada zaten yer alan anadildeki kelimelere linklenmektedir. Yabancı bir ülkede yaşayan bir kişi ilgili yabancı dili her gün çevresinde duyduğu için zaman içinde öğrenebilmektedir. Bu tıpkı bir çocuğun ailesi içinde anadilini öğrenmesi sürecine benzemektedir. Ancak ilgili yabancı dili öğrenmek isteyen ama kendi ülkesinde bulunan bir kişi için ise böyle bir durum söz konusu değildir. Zira çevresinden sürekli olarak anadilini duymaktadır. Bu kişinin, öğrenmek istediği yabancı dili yaşayan bir süreç içinde öğrenebilmesi için günlük yaşantısında çevresinde duyduğu anadilindeki kelimelerin yabancı dildeki karşılıklarını sürekli olarak sözlükten ( "Anadil - Yabancı Dil" formatındaki sözlükten ) araştırması gerekmektedir. Bunu günlük bir aktivite, bir alışkanlık haline getiren kişi yabancı dildeki kelime haznesini çok kısa sürede anlamlı seviyede genişletebilmektedir. 

Yukarıdaki linkten ulaşılabilecek olan "Türkçe - Arapça ( Latin harfli )" sözlüğü farklı kılan özellikler ise iki ana başlıkta toplanabilir.

1- Mevcut Türkçe - Arapça sözlüklerin veya sözlük aplikasyonlarının Arapça alfabesiyle hazırlanmış olmaları nedeniyle telâffuz konusunda yönlendirici olamamaları ve dar kapsamlı olmaları,

2- Latin harfli Arapça sözlüklerin ise kısıtlı sayıda, eksik kapsamlı ve telâffuz sorunlu olmaları ( İngilizce olarak hazırlanmış olan bu kaynaklarda doğal olarak bu sorun bulunmaktadır. Google da bu anlamda yetersiz kalmaktadır. )








5 Ekim 2021 Salı

Duygusal Zeka ( EQ ) ve Akleden Kalp 

"Kalb" kelimesi KLB kökünden olup "Değişmek, Dönmek, Tersine çevirmek" anlamına gelen Arapça bir kelimedir. Arapça kökenli "İnkilab" ( Dönüşüm, Devrim ) kelimesi de aynı köktendir. İnsan vücudundaki en temel organa "Kalb / Kalp" isminin verilmesinin sebebi kelimenin anlamını yansıttığı üzere, kalbin vücutta kan dolaşımını / değişimi / döngüsünü sağlamasıdır.

Bilimsel çalışmalar kalp ile beyin arasında çok yakın sinirsel bağlantılar olduğunu ortaya koymaktadır. Hatta kalpteki sinir şebekesinin beyindekinden daha kompleks olduğu belirtilmektedir. Temel bilgi kaynağı kutsal kitaplar olan spiritüalizmde kalbin, ruhun kaba madde planındaki temsili olduğu kabul edilir ki kutsal kitaplarda bu hususa ilişkin bilgiler mevcuttur. Kalbin, vücuttaki kan dolaşımını ve oksijen iletisini sağlaması dışındaki işlevleri ve özellikleri şöyle sıralanabilir 

- Kalp insana, hayatını düzenleyen heyecansal, algısal ve sezgisel sinyalleri iletir.

- Kalp frekansları ve kalbin ilettiği tesirler Duygusal Zekanın ( EQ / Emotion Quantity ) kaynağıdır. EQ, bir insanın kendisine veya başkalarına ait duyguları anlama, sezinleme, yönetme ve yönlendirme yetisinin, kapasitesinin ve becerisinin ölçümünü tanımlamaktadır. 

- Kalp vücuttaki organların uyum içerisinde çalışmasını sağlamaktadır.

- Kalp ile beyin daimi ve yoğun iletişim içindedir. 

- Kalp beyinden aldığı komutla faaliyette bulunmaz. Kalp beyinden önce oluşur ve atmaya başlayarak işlevini görür. Bu fenomene otoritmik adı verilmektedir.

- Kalbin kendi iç sinir sistemi vardır ki buna kalpteki beyin adı verilir.

- Negatif duygular sinir sisteminde kaosa sebebiyet verirken pozitif duygular ise sinir sistemini düzenler.

- Kalbin manyetik alanı vücuttan birkaç adım öteden ölçülebilmektedir. Bu fenomen de kalbin, beyinden çok daha güçlü bir manyetik alana sahip olduğu ve hatta beyni yönlendirdiğini göstermektedir.

- Fetal gelişim sürecinde kalp, beyinden önce gelişir ve atarak işlev görmeye başlar.

- Pozitif duygular beynin kapasitesini artırır ve doğru kararlar almasını sağlar.

- Bağışıklık sistemi pozitif dugulara odaklanmak suretiyle güçlendirilebilir.

Hacc suresinin 46. ayetinde kalbin "Görme" ve "Akletme" işlevlerinden bahsedilmesi konu bağlamında delil niteliğindedir.

22/46 E fe lem yesiru fil erdi fe tekune lehum KULUBUN YA'KİLUNE BİHA ev azanun yesmeune biha fe inneha la ta'mel ebsaru ve lakin TA'MEL KULUBULLETİ FİS SUDUR 

( O halde yerde gezmiyorlar mı? Onu AKIL ETMEYE KALPLERİ veya onu duymaya kulakları olsun. Kesinlikle gözler kör olmaz ve lakin GÖĞÜSLERİN İÇİNDEKİ o KALPLER KÖR OLUR. )

Bakara suresinin 10. ve 88. ayetlerinde ise inkarcı müşriklerin kötü zihni yapıları ve idraki blokajları "Kalpteki hastalık" ve "Kılıflı kalp" olarak tanımlanmaktadır.

2/10 Fi KULUBİHİM MERADUN fe zadehumullahu merada ve lehum azabun elimun bima kanu yekzibun

( KALPLERİNDE HASTALIK vardır. Böylece Allah onlara hastalıklarını artırır ve yalanlamış olduklarından dolayı elim azap onlaradır. )

2/88 Ve kalu KULUBUNA ĞULF bel leanehumullahu bi kufrihim fe kalilen ma yu'minun

( Ve "Bizim KALPLERİMİZ KILFLIDIR." dediler. Bilakis Allah onları inkarlarından dolayı lanetledi. Artık çok azı inanır.  )

Al'i İmran suresinin 7. ayetinde "Şüphe, vesvese" olgusunun "Kalp"te bulunduğu bildirilmektedir.

3/7 ....emmellezine fi kulubihim zeyğun .... ( .... o kalplerinin içinde şüphe, vesvese, eğrilik, ayrılık olanlar, .....

Aşağıdaki ayette ise "Düşünsel sapma"nın "Kalp"te gerçekleşmekte olduğu bildirilmektedir.

3/8 Rabbena LA TUZİĞ KULUBENA ba'de iz hedeytena ve heb lena min ledunke rahmeh inneke entel vehhab

( Rab’bimiz, bizi yönlendirdikten sonra KALPLERİMİZİ SAPTIRMA. Bize indinden rahmet bahşet. Kesinlikle sen, sen bahşedensin. )

Aşağıdaki ayette "Düşüncenin söyleme dönüşmesi" kavramında yine "Kalp" kelimesi kullanılmştır.

3/167 ..... yekulune bi efvahihim ma leyse fi kulubihim  ( .... O kalplerinde olmayanı ağızlarıyla söylerler. .... )

Nisa suresinin 63. ayetinde ise kalbin bir veri tabanı / bilgi depolama haznesi olduğu dolaylı ifade ile bildirilmektedir.

4/63 Ulaikellezine YA'LEMALLAHU MA Fİ KULUBİHİM fe a'rid anhum veizhum ve kul lehum fi enfusihim kavlen beliğa

( İşte onlar, Allah onların KALPLERİNDE NE VARSA BİLİR. O halde onlara doğru yüz çevir ve onlara öğüt ver. Onlara nefisleri hakkında güzel ve eksiksiz sözler söyle. )

Şuara suresinin aşağıdaki ayetlerinde vahiy bilgilerini yani ilahi kozmik bilgileri içeren Kur'an'ın habercinin "Kalbine " indirilmesinden bahsedilmektedir.

26/193 NEZELE BİHİ er ruhul emin
( ONU ( kitabı ) güvenilir ruh İNDİRDİ. )

26/194 ALA KALBİKE li tekune minel munzirin
( Uyarıcılardan olman için SENİN KALBİNE, )

Haşr suresinin 14. ayetinde inkarcıların "Kalplerinin dağınık" olması nedeniyle "Akledemedikleri" yani aralarında bir düşünce ve inanç birliğinin olmadığı yine "Kalp" kelimesi vasıtasıyla bildirilmektedir.

59/14 La yukatilunekum cemian illa fi kuran muhassenetin ev min verai cudurin be'suhum beynehum şedidun TAHSEBUHUM CEMİAN VE KULUBUHUM ŞETTA zalike bi ennehum kavmun la ya'kilun ( Sağlam korunmuş üstün şehirlerde veya duvarların arkasında olmaları haricinde sizinle topluca savaşamazlar. Onların kendi aralarında kötülükleri zorlukları şiddetlidir. Toplanmış olduklarını sanarsın. Onların kalpleri dağınıktır. Bu kesinlikle onların akıl etmeyen kavim olmalarındandır. )

Al'i İmran suresinin 103. ayetinde ise "inananların kalplerinin birleştirilmesinden" yani aralarında "kolektif bilincin tesisinden" bahsedilmektedir.

3/103 Va'tesumu bi hablillahi cemian ve la teferraku vezkuru ni'metellahi aleykum iz kuntum a'daen fe ELLEFE BEYNE KULUBUKİKUM fe asbahtum bi ni'metihi ihvana ve kuntum ala şefahufratin minen nari fe enkazekum minha kezalike yubeyyinullahu lekum ayatihi leallekum tehtedun

( Ve Allah’ ın ipine topluca sarılıp bağlanın. Ayrışmayın ve Allah’ ın üzerinize olan nimetini hatırlayın. Zamanında düşman olmuştunuz da KALPLERİNİZİN ARASINI BİRLEŞTİRDİ. O’nun nimeti ile kardeşler oldunuz. Ateşten çukurun üzerindeydiniz de sizi oradan kurtardı. İşte Allah ayetlerini size böyle açıklar. Umulur ki yönlenirsiniz. )

A'raf suresinin 179. ayetinde de "Anlama" eyleminin "Kalp" vasıtasıyla gerçekleştiği bildirilmektedir.

7/179 Ve lekad zera'na li cehenneme kesiran minel cinni vel insi LEHUM KULUBUN LA YEFKAHUNE BİHA ve lehum a'yunun la yubsirune biha ve lehum azanun la yesmeune biha ulaike kel en'ami bel hum edall ulaike humul ğafilun

( Ve cinlerden ve insanlardan çoğunu cehennem için bıraktık. ONLARIN KALPLERİ VARDIR, ONLARLA ANLAMAZLAR. Onların gözleri vardır, onlarla görmezler. Onların kulakları vardır, onlarla duymazlar. Bunlar hayvanlar gibidirler. Bilakis daha da sapmışlardır. İşte onlar habersizlerdir. )

Ayrıca bkz.



O Kur'an ki ...

"Kur'an" kelimesi "KR" kökünden türemiş olan ve "Okuma, Okunan, Okumaca" anlamına gelen bir kelimedir.

Kur / Kr = Okumak
an = gibi olan, -an, -maca

"Kiraat" ( Okuma ) kelimesi e "KR" kökünden türemiş olan bir kelimedir. Arapçadaki KR kökünün eski Türkçedeki anlamsal karşılığı olan "Ok / Okmak - Okumak" kelimesi ise "Çağırmak, Seslenmek, Getirmek" kök anlamını yani "Yok iken ortaya çıkarmak / çıkarmayı istemek" anlamını içermektedir.

Bir Türk ismi olan "Okan" kelimesi de ( Ok/Oğ/Og/Uğ/Ug ) kökünden türemiş olup "Yaratmak" ve barış anlamları taşımaktadır.
( Ok ( Yaratmak ) + an ( -an, gibi olan ) )

Yaydan çıkan çubuğa verilen isim olan "Ok" kelimesi de "Gelen, Getirilen" anlamında olup, çoğulu "Oğul" iken tekil olarak kullanılagelmiştir. ( Bilindiği üzere "Oğul" kelimesi "Doğan, Gelen, Dünyaya getirilen, Yaratılan" erkek çocuk anlamında kullanılmaktadır. ) Yani hepsinin derin kökeninde "Yok iken ortaya çıkarma" anlamı bulunmaktadır. 

Kur'an ayetlerinde sıkça geçen "Allah'ın kelimesiyle / kelâmıyla yaratışı" kavramındaki "Kelime" de esasen "Okuma, Seslenme, Çağırma, Konuşma" anlamlarını yansıtmaktadır. Mesih İsa'nın doğumunu, yaratılışını konu alan 3/45 kodlu ayette de "Doğum, Yaratılış" kavramıyla "Kelime" kelimesi ilintilendirilmiştir.

3/45 İz kaletil melaiketu ya meryemu innellahe yubeşşiruke bi KELİMETİN minhu ismuhul mesihu iysebnu meryeme vecihen fid dunya vel ahirati ve minel mukarrabin

( Zamanında melekler, "Ey Meryem, kesinlikle Allah sana kendinden KELİMEYİ müjdeliyor ki onun ismi Meryemoğlu mesih İsa’ dır. Dünyada ve ahirette saygındır ve yakınlaşanlardandır." dediler. )

Bu bağlamda, "Yaratmak" anlamına gelen İngilizcedeki "Create" ve Fransızcadaki "Créer" kelimelerinin, Arapçadaki "Kiraat" ( Okuma ) kelimesiyle fonetik ve semantik ilişkisi bulunmakta gibi görünmektedir.

İlahi nizamın yaratılış kodlarını içeren Kur'an'ın birçok tezahüre, oluşuma vasıta olabileceği Ra'd suresinin 13/31 kodlu ayetinde bildirilmektedir.

13/31 Ve lev enne KUR'ANEN SUYYİRAT BİHİL CİBALU EV KUTTAT BİHİL ERDU EV KULLİME BİHİL MEVTA bel lillahil emru cemia e fe lem yey'esillezine amenu en lev yeşaullahu le heden nase cemia ve la yezalullezine keferu tusibuhum bima saneu kariatun ev tehullu kariben min darihim hatta ye'tiye va'dullah innellahe la yuhliful miad

( Ve şayet kesinlikle KUR'AN Kİ, ONUNLA DAĞLAR GEZSE VEYA ONUNLA YER KESİLİP PARÇALANSA VEYA ÖLÜLER ONUNLA KONUŞTURULSA. Bilakis tüm işler Allah içindir. O halde o inananlar ümit kesip anlamadılar mı ki Allah dileseydi insanları topluca yönlendirirdi ve o inkar edenleri geri durdurmazdı. O ürettiklerinden dolayı onlara ansızın gelen bela isabet eder veya yurtlarının yakınına konar. Nihayet Allah' ın vaadi gelir. Kesinlikle Allah vaade, vadeye ihtilaf etmez. )

Tevbe suresinin 9/80 kodlu ayetinde "Yetmiş kere" tekrar vasıtasıyla oluşum gerçekleşebileceği dolaylı ve olumsuz bir misal üzerinden bildirilmektedir. ( 70 sayısının nümerolojik değeri olan 7 sayısı döngü sonun ve tamamlanma kavramlarının sembolü olup yaratılışın tamamlanmasını da simgelemektedir. )

9/80 İstağfir (1) lehum (2) ev (3) la (4) testağfir (5) lehum (6) in (7) testağfir (8) lehum (9) SEB'İNE (10) MERRATEN (11) fe (12) ley (13) yağfir (14) allahu (15) lehum (16) zalike (17) bi (18) enne (19) hum (20) keferu (21) bi (22) allahi (23) ve (24) rasuli (25) h (26) ve (27) allahu (28) la (29) yehdi (30) el (31) kavme (32) el (33) fasikin (34) 

( Onlara af iste veya onlara af isteme. Onlar için YETMİŞ KERE af istesen de Allah onlara af eylemeyecektir. Bu, kesinlikle onların Allah' ı ve resulünü inkar etmelerinden dolayıdır. Allah günahkarlar kavmini yönlendirmez. )

Ayetin ilk cümlesi 11 kelimeden oluşmakta olup, son kelime ikilisi olan "Seb'ine merraten" ( Yetmiş kere ) kelime setindeki "Merraten" ( Kere ) kelimesi ayetin son ve 11. kelimesidir. 11 sayısı düalitenin, döngünün ve halden hale geçişin ( dönüşümün, yeni başlangıcın ) nümerolojik sembolü olan sayıdır.

"Kur'an" kelimesinin Kur'an'da 70 kere tekrarlanmakta olması ve yukarıdaki ayetler dikkate alındığında "Okuma" anlamına gelen Kur'an'ın batinen "Oluşturma, Yaratma, Tezahüre vasıta olma" işlevleri olduğu gerçeği de ortaya çıkmaktadır. Zira ayetlerin okunması vasıtasıyla icra edilen şifacılık ve sihir ( büyü ) eylemleri de bu fenomenin bir yansımasıdır. Bir sihir kelime seti olan "Abracadabra" kelimesi de "Ebri ke debri" ( Düşününce / Konuşunca yaratırım. ) anlamını taşımaktadır.






4 Ekim 2021 Pazartesi

Aşımsı, Gıdamsı, Dünyamsı ... hoşgeldin İnsanımsı

Küreselcilerin, "Transhumanism" ( İnsan ötecilik / İnsan üstücülük ) kavramı kisvesi altında "insanı insanlıktan çıkarma" geyretleri, pandemi vasıtasıyla hızlandırılmış ve son hızla devam etmektedir. Müşrik şeytanlar bir yandan varlıkların yaşam alanı ( habitat ) olan dünyanın doğal dengelerini ScopEx, StarLink vb. gibi projelerle bozmaya çalışırlarken, bir yandan da insanın, yaratılıştan gelen yani Allah'ın takdiri olan genetik yapısını bozarak değiştirmeye çalışmaktadırlar. Nihai hedefleri, dünya nüfusunu azaltmak, bozulmuş yaşam koşulları ve sentetik virüsler nedeniyle bağışıklık sistemi zayıflamış olan insanları, çipler vasıtasıyla Yapay Zeka kontrolüne almak ve her an "switch off" ( kapatma ) yapılarak sistem dışına atılacak robotlara dönüştürmektir. 

2/205 Ve iza tevella sea fil erdi li yufside fiha ve yuhlikel harse ven nesl vallahu la yuhibbul fesada

( Ve yüz çevirip başa geçtiğinde, yerde bozgun yapmak, ekini ve nesli helak etmek için çabalar. Allah bozgunu sevmez.  )

Küreselciler Hollywood filmleri vasıtasıyla bu konulara ilişkin kitle telkin ve iletişim süreçlerini yürütmekte, mesajlarını açıkça vererek kitleleri bilinçaltında hazırlamaktadırlar. Bu bağlamda en yeni örnek olarak 2021 yılı yapımı olan "Implanted" ( İçine ekilmiş / Çiplenmiş ) filmi gösterilebilir. ( Bu film 2019 yılı yapımı olan "Upgrade" filmi gibi çiplenerek AI'ın ( Yapay Zeka ) kölesine dönüşmüş insanlar konusunu içermektedir.

Filmin giriş cümlesi şöyledir; "In 2023, three years after the global pandemic, the first personal diagnostic monitoring chip appears." ( 2023 yılında, küresel pandemiden üç yıl sonra, ilk kişisel tanı görüntüleme çipi ortaya çıktı." 

WHO ( Dünya Sağlık Örgütü ), CDC'nin ( Hastalık Önleme Merkezi ) ve biyoteknoloji şirketi yöneticisinin "Aşı pandemiye çözüm olmayacak. Yeni virüsler gelecek.", "Aşının koruma süresi altı ay." ve "Virüs hep olacak. Bu bir evrim ve evrim henüz yeni başladı." gibi beyanatları esasen hem mRNA enjeksiyonunun periyodik olarak devam ettirilmek istendiğini, hem de 2023 yılından itibaren "deri altı çiplerin", "hastalığı önceden tespit etme" işlevinden bahsedilmek suretiyle devreye sokulacağına işaret etmektedir. ( Türkiye'nin 11. Stratejik Kalkınma Planı'nı 2019 - 2023 dönemini ( tam pandemi süreci ) kapsamakta olup sağlıkla ilgili 61. maddede "Deri altı çipler"den bahsedilmektedir. )

Time dergisinin 21.10.2020 tarihinde "The Great Reset TIME 2030 It's 2023. Here's How We Fixed the Global Economy" ( Büyük Sıfırlama TIME 2030 Yıl 2023. Küresel Ekonomiyi Böyle Düzelttik." başlığıyla yayımladığı yazıda da "Aşılama" vasıtasıyla pandeminin 2023 yılında sonlandırıldığı mesajı verilmekteydi.

https://time.com/5900739/fix-economy-by-2023/


TIME dergisinin 21.10.2020 tarihli sayısında yer alan görsel

Evvelki bölümlerde mRNA enjeksiyonu yoluyla insanın genetik kodlarının değiştirilebileceğine ve zaman içinde insanın farklı bir yaratık ( Zombi ) haline getirilebileceğinden bahsedilmişti. İnsanın habitatını ve genetiğini bozmaya çalışanlar ayrıca insanın beslenme unsurlarını da modifiye ederek genetik değişimi desteklemeye çalışmaktadırlar. Economist dergisinin 28.09.2021 sayısında yer alan aşağıdaki başlıklar küresel planların ifşası ve iletişimine net örnek teşkil etmektedir.

- "Technology can help deliver cleaner, greener delicious food" ( Teknoloji daha temiz, daha yeşil ve daha lezzetli gıda tedariğine yardımcı olabilir. )

- "Cows are no longer essential for meat and milk" ( İnekler artık et ve süt için temel kaynak değil. )

( Yorum: Allah'ın nimet ve gıda olarak bahşettiği ve kendilerine bu yönde görev verdiği varlıkların nimet ve gıda olma işlevlerine son verilmesi açıkça Allah'a isyan ve yaratılışın ilahi nizamını bozma girişimidir. )

- "Meat no longer requires animal slaughter" ( Et için artık hayvan katletmeye gerek yok. ) 

( Yorum: Ama laboratuar üretimi virüs ve kurgulanan pandemi vasıtasıyla 4.5 milyon insanın katledilmesine gerek var öyle mi? Dünyadaki insan nüfusunun azaltılması gibi sapkın bir projenin varlığı malum iken hayvanların katlinden bahsedilmesi şeytanın zihin kontrol oyunundan başka bir şey değildir. Ayrıca et, Allah'ın insanlara hayvanlar vasıtasıyla sunduğu temel gıdaların başında gelmektedir. "Bir canlının yaşayabilmek için bir başka canlıyı katletmemesinin" doğru olmadığının idraki bir ruhsal tekamül aşamasıdır. Allah'ın, ruhsal tekamül okulu niteliğinde yarattığı kaba madde planı dünyada böyle bir sistem kurgulamış olmasının sebebi insanın yanlışları görerek doğruyu keşfetmesi ve üst  plana geçiş liyakatini kazanabilmesi içindir. Üst süptil madde planlarında ( boyutlarında ) kaba madde planındaki gibi acı, ıstırap, zorlanma, hastalanma, yaralanma, ölüm vb. gibi kavramlar söz konusu değildir.  )

- "Microbes are being used more and more to make delicious food" ( Mikroplar lezzetli gıda üretiminde daha çok kullanılmaya başlanmıştır. )

( Yorum: Allah'ın verdiği temiz nimetler varken mikropların gıda diye sunulması insanın aşağılanmasından öte bir eylem değildir. )

- "Vertical farms are growing more and more vegetables in urban areas" ( Dikey çiftlikler şehir dışı alanlarda daha fazla sebze üretmeye başlamışlardır. )

( Yorum: Dikey çiftlikler, doğal tarımı ve çiftçiliği sonlandırmak üzere kurulan sentetik yapay gıda üretim tesisleridir. Bu tesislerde, mikrobiyoloji uygulamalarıyla ürünlerin genetiği değiştirilmekten ziyade farklı genetik kodlama kombinasyonlarıyla sıfırdan yapay ürünler oluşturulmaktadır. )

- "Feeding 9bn people will mean reimagining the edible world" ( 9 Milyar insanı beslemek yenilebilir dünyayı yeniden hayal etmek anlamına gelmektedir. )

( Yorum: İnsanlara rızıklarını, gıdalarını veren, onları besleyen Allah'tır. Ancak küresel müşrikler bu cümleyle kendilerini ilahlaştırmakta ve "İnsanları beslemekten. İnsanların rızkını vermekten" bahsetmektedirler. Allah'ın tüm insanlara eşit olarak paylaştırdığı hesapsız ve bol nimetlerin gasp edilerek kaynakların kıt olduğu izleniminin yaratılması şeytanların kadim tahakküm ve köleleştirme metodudur. Hatta küreselciler ekonomi bilimin tanımına bile "kıt kaynaklar" ifadesini kasıtlı olarak koymuşlardır. )

Economist dergisinde yer alan yukarıdaki cümleler açıkça şirk ve bozgunculuk ifadeleri olup, Allah'a ve O'nun ilahi nizamına doğrudan isyan niteliği taşımaktadır. Küresel müşrik zümre, kadim Zionism ( İlahçılık / İlah Gibi Olmacılık ) idealleri çerçevesinde, insanın tüm ihtiyacı olan olguları bozmak ve değiştirmek suretiyle insanlığı kendi köleleri haline dönüştürmeyi ve böylelikle sözde ilahlaşmayı arzulamaktadırlar. Genetiği bozacak sentetik yapay maddeleri insanlara gıda diye sunan küresel müşrik şeytanlar kendileri için ise doğal et ve sebze ürünleri sağlayabilecekleri ortamları çoktan oluşturmuşlardır.

Kur'an ayetlerinde Allah'ın insanlara rızık ve gıda olarak bahşettiği nimetlerden bahseden çok önemli ayetler bulunmaktadır.

2/126 Ve iz kale ibrahimu rabbic'al HAZA BELEDEN aminen VERZUK EHLEHU MİNES SEMERATİ min amene minhum billahi vel yevmil ahir kale ve men kefera fe umettiuhu kalilen summe adtarruhu ila azabin nar ve bi'sel mesir

( Ve zamanında İbrahim, "Rab’bim işte şu BELDEYİ güvenli kıl ve onun Allah’a ve sonraki güne inananlardan olan sahiplerini, ONUN MEYVELERİNDEN, ÜRÜNLERİNDEN RIZIKLANDIR." dedi. “Kim inkar ederse, onu azıcık faydalandırıp nimetlendiririm. Sonra onu azabın ateşine kovarım. Ne kötü varış yeridir.” dedi. )

4/85 Men yeşfa şefaaten haseneten yekun lehu nesibun minha ve men yeşfa şefaaten seyyieten yekun lehu kiflun minha ve KANELLAHU ALA KULLİ ŞEY'İN MUKİYTA

( Kim güzelliğe vesile olursa, ona ondan nasip olur. Kim kötülüğe vesile olursa ona ondan pay olur. ALLAH HERŞEYE GIDA RIZIK VERENDİR, önem verip koruyandır, gözetendir. )

16/14 Ve huvellezi sehharal bahra Lİ TE'KULU MİNHU LAHMEN TARİYYEN ve testahricu minhu hilyeten telbesuneha ve teral fulke mevahira fihi ve li tebteğu min fadlihi ve leallekum teşkurun

( Ve ONDAN TAZE ET YEMENİZ, giymeye ve takmaya süsler, zinetler çıkarmanız için denizi buyruğa alan O'dur. Gemileri onun içinde yararak akıp giderken görürsünüz. O’nun üstünlüğünden aramanız için. Umulur ki şükredersiniz. )

16/71 Vallahu faddale ba'dakum ala ba'din fir rizk FE MELLEZİNE FUDDİLU BİR RADDİ RİZKİHİM ALA MA MELEKET EYMANUHUM FE HUM FİHİ SEVA' E FE Bİ Nİ'METALLAHİ YECHADUN

( Ve Allah, rızıklarda bazınızı bazınıza üstün kıldı. ANCAK O ÜSTÜN OLANLAR RIZIKLARINI O ELLERİNİN MALİK OLDUKLARINA VERMEZLER Kİ ONDA EŞİT OLSUNLAR. Yani ALLAH'IN NİMETİ İLE CİHAD MI EDİYORLAR? )

22/36 Vel BUDNE cealnaha lekum min şeairillahi lekum fiha hayrun fezkurusmellahi aleyha savaf fe iza vecebet cunubuha fe KULU MİNHA ve AT'İMUL kania vel mu'terr kezalike sehharnaha lekum leallekum teşkurun

( Ve BÜYÜK, YOĞUN GÖVDELİLERİ, onları size Allah' ın işaretlerinden kıldık. Onlarda size hayır vardır. O halde, saflar halinde dururlarken onların üzerine Allah' ın ismini hatırlayın. Yanları yaslandığında onlardan YİYİN, kanaat edene ve fakir olup da dilenmeden durumunu anlatana YEDİRİN. İşte onları böyle buyruğunuza verdik. Umulur ki şükredersiniz. )

35/12 Ve ma yestevil bahrani haza azbun furatun saiğun şerabuhu ve haza milhun ucac ve MİN KULLİN TE'KULUNE LAHMEN TARİYYEN ve testahricune hilyeten telbesuneha ve teral fulke fihi mevahira li tebteğu min fadlihi ve leallekum teşkurun

( Ve iki deniz eşit olmuyor. Bu iyidir, tatlıdır, onun içilmesi lezzetlidir. Bu ise tuzludur, acıdır. HEPSİNDEN TAZE ET YERSİNİZ ve giydiğiniz süs, zinet çıkarırırsınız. O’nun üstünlüğünden, lütfundan aramanız için gemileri onun içinde yararak akıp giderken görürsün. Umulur ki şükredersiniz. )

Fussilet suresinin aşağıdaki ayetinde "gıdaların tüm insanlar için eşit olarak düzenlendiği" belirtilmektedir.

41/10 Ve ceale fiha ravasiye min fevkiha ve barake fiha ve KADDERA FİHA AKVATEHA fi erbeati eyyam SEVAEN lis sailin

( Ve "Orada, onun üstünde dağlar oluşturdu. Orada bereket verdi. Orada, GIDALARI, AZIKLARI araştıranlar için dört günde EŞİT OLARAK DÜZENLEYEREK ölçülendirdi." )

Zuhruf suresinin aşağıdaki ayetinde nimetleri gasp ederek insanları yoksun bırakanlardan bahsedilmektedir. 

43/32 E HUM YAKSİMUNE RAHMETE RABBİK NAHNU KASEMNA BEYNEHUM MEİYŞETEHUM FİL HAYATİD DUNYA ve rafa'na ba'dahum fevka ba'din deracatin li yettehize ba'duhum ba'dan suhriyya ve rahmetu rabbike hayrun min ma yecmeun

( RAB’BİNİN RAHMETİNİ ONLAR MI BÖLÜŞTÜRÜYORLAR? DÜNYA HAYATINDA, ONLARIN ARALARINDA GEÇİMLİKLERİNİ BİZ BÖLÜŞTÜRDÜK. Bazılarının bazılarını buyruk vermek üzere edinmeleri için bazılarını bazılarının üstüne derecelerle yükselttik. Rab’binin rahmeti, o toplayıp biriktirdiklerinden daha hayırlıdır. )


52/22 Ve emdednahum bi FAKİHETİN ve LAHMİN min ma YEŞTEHUN

( Ve onlara, o İŞTAHLANDIKLARI MEYVELER ve ET ile imdad ettik. )

Allah'ın nimetlerinin sonsuz olduğu da aşağıdaki ayette açıkça belirtilmektedir. Zira nimetin kıt, kaynakların kısıtlı olduğu algısını yaratmaya çalışanlar ve nimetleri gasp ederek insanları yoksun bırakmaya çalışanlar küresel şirketler kanalıyla insanlığı tahakküm altına alan şeytanlardır. 

14/34 Ve atakum min kulli ma seeltumuh ve İN TEUDDU Nİ'METALLAHİ LA TUHSUHA innel insane le zalumun keffar

( Ve O’na her sual ettiğinizden size verdi. Eğer ALLAH'IN NİMETİNİ SAYARSANIZ ONLARI SAYAMAZSINIZ. Kesinlikle insan zalimdir, inkar edendir.  )








3 Ekim 2021 Pazar

Biyoteknoloji şirketi temsilcisinin beyanları... 

Coronavirus pandemisi kapsamında, mRNA enjeksiyonu operasyonu ile gündeme gelen ve kendisine "çözüm sağlayıcı" hatta "kurtarıcı" imajı kazandırılan biyoteknoloji şirketi yöneticisi şahıs bugün şu söylemlerde bulunmuştur.

"Üçüncü doz destekleyici aşıların ana varyantları kontrol altına alabileceğini de dile getiren .... , buna karşılık corona virüsünün yeni mutasyonlara uğrayacağını ve aşıların etkisini azaltabileceğini söyledi. 

.... , “Virüs kalacak ve virüs daha da çok adapte olacak. Değişikliğe uğrayacak yeni nesil virüslerin, şu ankinden daha kolay yönetilebilir olacağını öngörmüyoruz. Bu devam eden bir evrim ve evrim henüz başladı” dedi."

Basından 03.10.2021

Her 6 ayda bir en az 3 doz aşı yapılması ve korkunun daim kılınması planı kapsamında yukarıda iki paragraf halinde beyanları bulunan şahısa şu sorular yöbeltilebilir.

1. Paragraf ile ilgili :

- Enjekte edilen kodlanmış / programlanmış mRNA molekülleri virüsün etkin varyantlar üretmesine mi sebep oluyor?

- mRNA ile transfeksiyonun ortak kâşiflerinden olan Amerikalı virolog Robert Malone ve HIV virüsünün kâşifi Nobel ödüllü Fransız virolog Luc Montagnier'ın ifade ettiği üzere salgın esnasında yapılan aşılama virüsün her mutasyonda daha zayıf yerine daha etkin varyantlara dönüşmesine sebebiyet vermez mi?

- mRNA enjeksiyonu olmasa virüs zaten zaman içinde doğal akışıyla etkinliğini kaybetmez mi? Ve pandemi sonlanmaz mı?

- mRNA'lama operasyonuyla sürecin bir kısır döngü halini alması mı hedeflenmektedir?

2. Paragraf ile ilgili :

- Nasıl oluyor da virüsün davranış trendi hakkında bu kadar net konuşabiliyorsunuz? 

- Laboratuar üretimi olduğu artık açıkça dile de getirilen bu virüsün üretiminde ve seyir süreçlerinin planlanmasında aktif rol mu aldınız?

- Bu nedenle mi kesin bir dille "Yeni nesil virüs" ve "Bu devam eden bir evrim ve evrim henüz başladı." ifadelerini kullanmaktasınız?

Aşı niteliği kazanabilmesi için gerekli fazları tamamlanmamış olan ancak dünya insanları ( çocuklar ve hamileler !! dahil ) denek olarak kullanılmak suretiyle tamamlanmaya çalışılan mRNA enjeksiyonu sebebiyle ilgili şahsın Nobel Ödülü adaylığının konuşuluyor olması da ayrıca çok ilginç bir paradoks oluşturmaktadır.

Ayrıca bkz.

https://kuranilmi.blogspot.com/2021/09/pandemi-ve-aslama-surecine-baks.html

2 Ekim 2021 Cumartesi

GENetik kelimesi

Gene = Gen
Genesis = Yaratılış, Yayılım, GENişleme
Genetics = Genetik, GENişlik
Genome = Genom
General = Genel, Yaygın
Geniş = Yayılmış, Enlenmiş, Uzamış
Genleşmek = Yayılmak, Enlenmek, Uzamak
Gene / Yine ( Tür. ) = Tekrar eden, Artarak yayılan
Gani = Çok, Yayılmış, Artmış
Yen* ( Tür. ) = Giysi kolunun dirsekten aşağı bölümü ( Belirli bir "genişliğin" tanımı )
Yeni = Yenlenmiş, Genişlemiş, İlk defa tekrar yayılmış

* Dillerde harfler birbirlerinin yerlerini alabilmektedirler. Örneğin G, J, ve Y harfleri birbirlerini ikame etmektedirler. ( Örnek : "Giannis", "Yanis" okunmaktadır. )

Yukarıdaki kelimelerdeki ortak kök olan "Gen" kelimesi Türkçedeki "Gen" ( Grekçedeki "Gonos" ) kelimesi olup "Aralık, Enlilik, Bölümdeki uzunluk, Yayılım" anlamına gelmektedir. Türkçede sıfat olarak yer alan "Geniş" kelimesi ( Gen + iş ) esasen "Enlenme, Aralıklanma" anlamını taşımaktadır. ( Örnek: Çök+üş, Uç+uş, Kaç+ış vb. ) 

Geometrik şekillere verilen isimlerin sonlarındaki "Gen / Gon" ekleri şeklin "Kaç adet Aralık, Enlenme, Uzun bölüm, Yayılım" içerdiğini belirtmektedir.

ÜçGEN = Üç kenarlı
ÇokGEN = Çok kenarlı
PentaGON = Beş kenarlı
PoliGON = Çok kenarlı

Tıpta "Gen" olarak yer alan kelime de DNA'daki ( DeoksiriboNükleikAsit ) nükleotid** ( enzim ) dizilimlerinden oluşan "kesitleri, aralıkları, bölümleri" tanımlamaktadır. ( ** DNA'da A, C, G, T harfleriyle ifade edilen 4 nükleotid bulunur. Adenine, Cytosine, Guanine, Thymine ) 


Gen


DNA

"Genetik sekans" kavramı da bir "Gen" içinde yer alan nükleotidlerin ( enzimlerin ) dizilimlerini tanımlamaktadır. Bu kavram "Genetik şifre ( kod )" olarak da ifade edilmektedir.


Genetik sekans örneği

"Genetiğin değiştirilmesi" kavramı ise genetik sekanstaki nükleotidlerin dizilimlerinin ( yerlerinin ) değiştirilmesi veya mevcut bir nükleotid yerine sentetik ( yapay ) bir nükleotidin konması ( mRNA'daki gibi ) yani "genetik yazılımın / kodlamanın değiştirilmesi" anlamına gelmektedir. Bu uygulama gen terapisi olarak gerçekleştirilebilecek iyileştirici bir uygulama olabileceği gibi kötü niyetlilerin kontrolünde helak edici de olabilmektedir. Bu husus Bakara suresinin 205. ayetinde bildirilmiştir.

2/205 Ve iza tevella sea fil erdi li yufside fiha ve yuhlikel harse ven nesl vallahu la yuhibbul fesada

( Ve yüz çevirip başa geçtiğinde, yerde bozgun yapmak, ekini ve nesli helak etmek için çabalar. Allah bozgunu sevmez.  )

Bakara suresinin 211. ayetinde de "İsrailoğulları" ve "Nimetin değiştirilmesi" kavramları birlikte yer almaktadır.

2/211 Sel beni israile kem ateynahum min ayetin beyyineh ve MEN YUBEDDİL Nİ'METALLAHİ min ba'di ma caethu fe innellahe şedidul ikab

( İsrailoğullarına, onlara açık delil olarak ayetlerden ne kadar verdiğimizi sual et. KİM, ona o getirilenlerden sonra, ALLAH'IN NİMETİNİ DEĞİŞTİRİRSE, kesinlikle Allah azabı şiddetli olandır. )

Yaratılışta her varlığın Allahu Teala tarafından takdir edilmiş kaynak kodları / genetik kodları / yazılımı bulunmaktadır. Dolayısıyla yaratılış, "ilahi yazılım" olarak da tanımlanabilir. Zira "Alın yazısı", "Kader yazgısı" gibi ifadeler bu gerçeğin yansımalarıdır. Tevbe suresinin 36. ayetinde yaratılışın bir "ilahi yazılım" olduğu bildirilmektedir.

9/36 İnne iddeş şuhuri indellahisna aşera şehran fi KİTABİLLAHİ yevme halekas semavati vel erda ...

( Kesinlikle, Allah indinde ayların adedi oniki aydır. Gökleri ve yeri yarattığı günkü ALLAH YAZISINDA. ... )

Kutsal kitaplar yaratılışın kaynak kodlarını yani yaratılışın ilahi yazılımını içeren eşsiz ilim hazineleridir. Özellikle Kur'an, ayetlerindeki kelimelerin, cümlelerin kurgusu ve sayısallandırılması ( nümeroloji ) itibarıyla tam bir ilahi yazılım / kod niteliğindedir. Tevrat'ın "muharrif" olduğu yani ayetlerinin "tahrif*** edilmiş" olduğu Nisa suresinin 46. ayetinde "Yahudiler" kelimesi vasıtasıyla dolaylı olarak bildirilmektedir. "Yuharrifunel kelime an mavadiihi" ( Kelimeyi yerinden değiştirirler. ) ifadesi ise ilk kez bu ayette ( 4/46 ) geçmektedir. Elbette "tahrifat" kavramı sadece kitap metnindeki ayetlerin yazılı olarak değiştirilmesini değil, kitapta sabit olan ayetlerin konuşma esnasında söylem olarak veya yazılı tercüme olarak değiştirilmesini de kapsamaktadır. Örneğin bugün birbirinden farklı birçok Kur'an tercümesinin varlığı bu durumun delili niteliğindedir.

*** "Tahrif" kelimesi "Harf" kökünden türemekte olup "Harfler ile oynanması, Harflerin değiştirilmesi" anlamını taşımaktadır.

4/46 Minellezine hadu YUHARRİFUNEL KELİME AN MEVADİİHİ ve yekulune semi'na ve asayna vesma' ğayra musmein ve raina leyyen bi elsinetihim ve ta'nen fid din ve lev ennehum kalu semi'na ve eta'na vesma' venzurna le kane hayran lehum ve akveme ve lakin leanehumullahu bi kufrihim fe la yu'minune illa kalila

( O YAHUDİLERDEN KELİMEYİ YERİNDEN DEĞİŞTİRENLER, dillerini dürüp eğerek ve din hakkında saldırganlaşarak "Duyduk ve isyan ettik, duy duymaz olası ve bizi gör." derler. Şayet kesinlikle onlar "Duyduk ve itaat ettik, duy ve bize bak." deselerdi onlara daha hayırlı ve daha kuvvetli, sağlam olurdu. Lakin Allah onları inkarları ile lanetler de azı hariç inanmazlar. )

Ayetler "genetik sekansa", ayetlerde yer alan "kelimeler" de DNA'nın genetik sekansında yer alan ve harfler ile ifade edilen nükleotidlere ( enzimlere ) benzetilebilir. Dolayısıyla bu ayetteki "kelimelerin tahrif edilmesi / yerlerinin değiştirilmesi" ifadesi "insan DNA'sındaki genetik sekansın yani nükleotidlerin değiştirilmesine" de işaret etmekte gibidir. Zira bu durum nümerolojik olarak teyid edilmektedir.

- Nisa suresi 4. sure olup DNA 4 nükleotidden ( enzim ) ( A, C, G, T ) oluşmaktadır.

- Ayetin numarası 46 olup insanda toplam 46 kromozom bulunmaktadır. Yukarıda resmi de yer alan kromozom, DNA sarmallarından oluşan "X" formundaki ikili yapılardır. İnsanda 23 adet kromozom ikilisi bulunmaktadır. ( 2x23 = 46 ) 


"Yaratılışın değiştirilmesi" kavramı ikinci kez yine 4. surede geçmektedir. Bu kavrama bu sefer 119. ayette yer verilmek suretiyle "halden hale geçişin / dönüşümün" nümerik sembolü olan 11 sayısına ve 9/11 nümerolojisine de dikkat çekilmekte gibidir. Ayette 47 ( 4+7 = 11 ) kelime bulunması da ayrıca nümerik delil niteliğindedir. Bilindiği üzere küresel şeytanlar 11 ve 9/11 nümerolojisine  negatif frekans / olumsuz anlam yüklemekte ve birçok komplolarında bu nümerik sembolizmle uyumlu olmaya özen göstermektedirler. ( Örnek: 9/11 İkiz Kuleler vakası ve Coronavirus vakası ( Coronavirus ile ilgili 11 nümerolojisi tespitleri evvelki bölümlerde detaylı olarak incelenmiştir. ) )

Aşağıdaki ayetin çoklu anlamlarından biri de "Kulaktan alınan kök hücreler vasıtasıyla genetik yapının yani Allah'ın yaratışının değiştirilmesi"'dir.  

4/119 Ve (1) le (2) udille (3) enne (4) hum (5) ve (6) le (7) umenniye (8) enne (9) hum (10) ve (11) le (12) amurra (13) enne (14) hum (15) fe (16) le (17) YUBETTİKU(18) enne (19) AZANE (20) EL (21) EN'AMİ (22) ve (23) le (24) amura (25) enne (26) hum (27) fe (28) LE (29) YUĞAYYİRU (30) enne (31) HALK (32) ALLAH (33) ve (34) men (35) yettehizi (36) eş (37) ŞEYTANE (38) veliyyen (39) min (40) duni (41) allahi (42) fe (43) kad (44) hasira (45) husranen (46) mubina (47)

( Ve kesinlikle onları saptıracağım, kesinlikle onları saplantılara, kuruntulara sokacağım. Kesinlikle onlara emredeceğim de HAYVANLARIN KULAKLARINI KESECEKLER. Kesinlikle onlara emredeceğim de ALLAH'IN YARATIŞINI DEĞİŞTİRECEKLER. Kim Allah' ın haricinde ŞEYTANI dost edinirse, apaçık hüsran ile hasarlanmış olur. )

Ayetteki "Azan" ( Kulaklar ) kelimesiyle, DNA'dan aldığı kaynak kodları / mesajları bir haberci / mesajcı olarak proteinlere ileten RNA da kastedilmekte gibidir. Zira Habercinin bir mesajcı olduğu ayetlerde "Kulak" nitelemesiyle de bildirilmektedir.

9/61 Ve minhumullezine yu'zunen NEBİYYE ve YEKULUNE HUVE UZUN kul UZUNU HAYRİN LEKUM yu'minu billahi ve yu'minu lil mu'minine ve rahmetun lillezine amenu minkum vellezine yu'zune rasulellahi lehum azabun elim

( Ve onlardan haberciyi üzenler "O KULAKTIR." derler. De ki: "SİZE HAYIRLI KULAKTIR. Allah’a  inanır, inananlara inanır ve sizden inananlara rahmettir." Allah' ın resulünü üzenlere elim azap vardır. )




1 Ekim 2021 Cuma

Kitmir ve Sirius

Kehf suresinin 22. ayetinde geçen "Kelb" ( Köpek ) kelimesi, "Kehf" ( Mağara ) içinde transa geçmiş olan Ashabi Kehf'e ( mağara sahipleri / mağara arkadaşları ) yol gösteren, onları koruyan varlığı tanımlamaktadır. "Kelb" kelimesinin esasen Canis Majoris ( Büyük Köpek ) takımyıldızındaki Sirius yıldızı olmasının kuvvetle muhtemel olduğuna evvelki bölümlerde defaatle değinilmiştir. Ayetteki "Kehf" kelimesinin de bilinen "Mağara" anlamı dışında "Öz / Öz Varlık", "İç Düşünce Alemi" vb. gibi derin anlamları da bulunmaktadır ki bu anlamlarda batinen ve teşbihen "Mağara" kelimesiyle ilintilidir. 

18/22 Se (1) yekulune (2) selasetun (3) rabiu (4) hum (5) KELBU (6) hum (7) ve (8) yekulune (9) hamsetun (10) sadisu (11) hum (12) KELBU (13) hum (14) racmen (15) bi (16) el (17) ğayb (18) ve (19) yekulune (20) seb'atun (21) ve (22) saminu (23) hum (24) KELBU (25) hum (26) kul (27) rabb (28) i (29) a'lemu (30) bi (31) iddeti (32) him (33) ma (34) ya'lemu (35) hum (36) illa (37) kalilun (38) fe (39) la (40) tumari (41) fi (42) him (43) illa (44) miraen (45) zahiran (46) ve (47) la (48) testefti (49) fi (50) him (51) min (52) hum (53) ehada (54)

( "Üçtürler dördüncüleri KÖPEKleridir." diyecekler. "Beştirler altıncıları KÖPEKleridir." diyecekler. Gayba tahmin yürüterek. "Yedidirler ve sekizincileri KÖPEKleridir." derler. De ki: "Onların adetlerini Rab’bim bilir." Onları azın haricindekiler bilmezler. O halde açıkça görünenlerin haricinde onlar hakkında tartışma. Onlardan hiçbirine de onlar hakkında soru sorma. )

Ayette geçen "Kelb" ( Köpek ) kelimelerinin sıra numaraları toplamının nümerolojik değeri "8" sayısını vermektedir. ( 6+1+3+2+5 = 17 ... 1+7 = "8" ) Ayrıca ayette "Sekizincileri köpekleridir." ifadesi yer almaktadır. Sirius'un de üyesi olduğu "Canis Majoris" ( Büyük Köpek ) takımyıldızında 8 yıldız bulunmaktadır. 8 sayısı yeni döngü başlangıcının ve sonsuz döngünün nümerik sembolüdür. Kur'an'da "Sirius" yıldızı "Şi'ra" olarak 53. ( 5+3 = 8 ) sure olan Necm suresinde geçmektedir. 

53/49 Ve (1) enne (2) hu (3) huve (4) rabbu (5) eş (6) şi'ra (7) ( Ve kesinlikle O, O Şira' nın da Rab’bidir. )

"Sirius" kelimesinin ( Siri + us ) kökünde "Sir / Siri / Esir / Esiri" kelimesi bulunmaktadır ki bu kelime "Süptil, İnce madde, Örtü, Gizleme, Koruma, Kaplama, Zar*" gibi anlamlara gelmektedir. Batı dillerindeki telaffuzu "Ether / Etheric" şeklindedir. Türkçede de "Eter" diye anılan madde "süptil, ince, yoğunluğu çok az olan kimyasal" olarak bilinmektedir. Sipritüalizmde "Sirius", insanların dünyaya geldikleri yer, Cennet**, Yarı Süptil Plan, Sevgi Planı olarak kabul edilmektedir. Sirius, insanları bir kalkan gibi örten ve koruyan pozitif frekans ileti merkezi olarak anılmaktadır. 

* "Kaplayarak koruyan, gizleyen" anlamını içeren "Zar" ve "Sir" kelimeleri hem fonetik, hem de semantik açıdan benzerlik arzetmekte olup, kuvvetle muhtemelen aynı kelimelerdir. "Sır" kelimesi zaten "Gizem, Gizlilik" anlamına gelmekte olup, "Sirlemek / Sırlamak" kelimesi de "Koruyucu madde ile kaplamak" anlamını yansıtmaktadır.

** "Cennet" kelimesi de "Örtme, Kaplama, Koruma" anlamına gelmektedir. Kökünde "Cenn" ( Kaplamak, Korumak, Örtmek ) kelimesi yer almaktadır. "Cunnet" ( Kalkan ), "Cinn" ( Görünmeyen ) kelimeleri de aynı köktendir. 

Fatir suresinin 13. ayetinde Allahu Teala'nın, inananları müşrik inkarcılardan koruyacağı ve müşrik inkarcıların inananlara "Kitmir" ( Zar ) kadar dahi zarar veremeyecekleri bildirilmektedir. ( "Katman, Tabaka" anlamına gelen "Katmer" kelimesiyle "Kitmir" esasen aynı kelimelerdir.

35/13 Yulicul leyle fin nehari ve yulicun nehar fil leyli ve sehhareş şemse vel kamera kullun yecri li ecelin musemma zalikumullahu rabbukum lehul mulk vellezine ted'une min dunihi ma yemlikune min KİTMİR

( Geceyi gündüze sokar ve gündüzü geceye sokar. Güneş’i ve Ay’ı buyruğuna almıştır. Hepsi isimlendirilmiş belirli vade için akarlar. Bu Rab’biniz Allah’ tır. Mülk, hükümdarlık O’nadır. O’ndan başkasını çağıranlar, hurma ile çekirdeği arasındaki ZAR kadar bile malik olamazlar, hükmedemezler. )

"İnananların korunması, örtülmesi" mesajını içeren ayette "Örten, Koruyan, Zar" anlamına gelen "Kitmir" kelimesinin yer alması dikkat çekmektedir. Zira, Kur'an ayetlerinde yer almamakla birlikte, Ashabi Kehf'in köpeğinin isminin "Kitmir" olduğu da islami kaynaklarda zikredilmektedir.





30 Eylül 2021 Perşembe

"Çalışıyorum." derken!?

- Ne yapıyorsun?

- Çalışıyorum.

Çoğunlukla telefonda gerçekleşen bu diyalogu, "çalıştığını" yani "emek vererek insanlara fayda ürettiğini" zanneden ve maalesef kendini kandıran şirket plazalarındaki milyonlarca kişi hemen her gün deneyimlemektedir.  

Bu noktada, farkındalığı yüksek ve iyi niyetli olarak ve mevcut sistem gereği mecburen şirket ortamında veya şirket formatında faaliyet gösterenlere yönelik bir ifade söz konusu olmayıp, sadece asırlardır uygulaması süregelen şeytani tahakküm sistemine ve onun kadim vasıtası olan "şirket / şirketleşme" kavramına atıf yapılmaktadır.

Günümüzde her aydın insan, şirket* olgusunun, esasen Allah'ın insanlara sadece iman ve iyi amel beklentisiyle hesapsızca bahşettiği nimetleri gasp etmek / çalmak, bu nimetleri insanlara maddi menfaat karşılığında azar azar vermek ve böylelikle insanlar üzerinde bir kontrol ve tahakküm sistemi oluşturabilmek için tesis edildiğini idrak edebilmektedir. Dünyadaki küçük veya büyük ölçekli tüm şirketler doğrudan veya dolaylı olarak küresel müşrik şeytanların mülkiyetinde olan dev şirketlerin alt birimleri olarak faaliyet göstermektedirler. Zira sistem tamamen zincirleme şekilde birbirine bağlıdır. Dolayısıyla bu noktada "çalışmak" kelimesi maalesef "çalmak" anlamına doğru kaymaktadır.

* "Şirket" kelimesi "Şirk" ( Ortak koşmak, Ortak olmak ) kök anlamını içermektedir. "Şirk" kelimesine ilişkin Kur'an ayetlerindeki hükümler her inanan tarafından gayet iyi bilinmektedir.

Şirketlerde istihdam** edilen yani "hadmedilen ( ezilen, çiğnenen ), hizmetçileştirilen, köleleştirilen" insanlar esasen, fayda sağladıklarını düşündükleri / düşündürtüldükleri diğer insanların mevcut köleliklerinin devamını sağlamaktan, fakirin daha fakir, zenginin daha zengin olmasına ve emri altında bulundukları şirket sahibinin cebine daha fazla para konmasına vasıta olmaktan başka bir şey yapmamaktadırlar. 

** "İstihdam" kelimesinin kökündeki "Hadm" kelimesi "Çiğnemek, Ezmek" anlamına gelmekte olup, durumu açık ve net bir şekilde ortaya koymaktadır.

Empati, sevgi, şefkat, merhamet, özveri, dostluk, samimiyet, paylaşım, birliktelik gibi kavramların yer almadığı, bir anlamda insanlardan çalınarak imha edildiği, ancak "varmış gibi yapılarak" insanların aldatıldığı ve insanların da bile bile kendilerini aldattıkları şirketler aslında hırs, kıskançlık, ikiyüzlülük, nefret, bencillik, zulüm, zorbalık, adaletsizlik vb. gibi tüm nefsani ve şeytani olguların / duyguların maksimize edildiği mekânlardır. Dünyadaki kan ve gözyaşının temel müsebbibi olan şirketler dünyanın negatif enerji jeneratörleridir.

Uzun süredir "Yeni Dünya Düzeni" ve "Tek Dünya Devleti" adı altında telkin edilen sistemin özünde de "Dünya A.Ş."'nin kurulması ideali bulunmaktadır. Ahlak, din, millet, vatan vb gibi tüm insani değerlerin Great Reset ( Büyük Sıfırlama ) söylemiyle yokedildiği, tek değer yargısının para ( nefsani ve maddi menfaat ) olduğu şirketleşmiş bir dünya....yaşayanlarının yaşamlarının çalındığı ve köleleştirildiği bir dünya....habitattan pazara dönüştürülmüş bir gezegen....

Sonuç olarak "Çalışıyorum." diyen her insanın bu cümlesinin anlamını "samimiyetle" tekrar düşünmesi ve kendisine karşı dürüst olması dünya insanlığının selameti açısından büyük önem taşımaktadır. 

Kur'an'da "A'mele" ( Çalışmak ) kelimesi ilk kez Bakara suresinin 139. ayetinde geçmekte ve konu bağlamında bir mesaj vermektedir.

2/139 Kul etuhaccunena fillahi ve huve rabbuna ve rabbukum ve LENA A'MALUNA ve LEKUM A'MALAUKUM VE NAHNU LEHU MUHLİSUN

( De ki: "O Rab’bimiz ve Rab’binizken Allah hakkında bizimle tartışıp mücadele mi edeceksiniz? BİZE ÇALIŞMALARIMIZ VE SİZE ÇALIŞMALARINIZ VE BİZLER O'NA SAMİMİLERİZ." )

Neml suresinin 4. ayetinde de "iyi çalışmalar" yaptıklarını sanan "basiretsizlerin" durumu bildirilmektedir.

27/4 İnnellezine la yu'minune bil ahirati zeyyenna lehum a'malehum fe hum ya'mehun

( Kesinlikle o ahirete inanmayanlara, onlara çalışmalarını süsledik de onlar görüşsüzce dolaşırlar. )