14 Mayıs 2017 Pazar

Dillerin Kökeni ve Arapça

Rum 30/22 - Ve min ayatihı halkus semavati vel erdı vahtilafü elsinetiküm ve elvaniküm inne fı zalike le ayatin lil alimın ( Ve göklerin, yerin yaratılışı, dillerinizin ve renklerinizin çeşitliliği O’nun ayetlerindendir. Kesinlikle bunda, bilenler için ayetler vardır. )

Meryem 19/50 - Ve vehebna lehüm min rahmetina ve cealna lehüm lisane sıdkın aliyya ( Ve onlara rahmetimizden bağışladık. Onlara doğru yüksek lisan oluşturduk. )

Meryem 19/97 - Fe innema yessernahü bi lisanike li tübeşşira bihil müttekıne ve tünzira bihı kavmen lüdda ( Onunla sakınanları müjdelemen ve onunla inatçılar kavmini uyarman için onu senin lisanın ile kesinlikle kolaylaştırdık  )

Şuara 26/195 - Bi lisanin arabiyyin mübın ( Apaçık Arapça lisanı ile, )
Şuara 26/196 - Ve innehu lefı zübüril evvelın ( Ve kesinlikle o evvelkilerin kitaplarında da vardı. )

Tevrat'tan ;

1 Tekvin 11/6 "Tek bir halk olup aynı dili konuşarak bunu yapmaya başladıklarına göre, düşündüklerini gerçekleştirecek, hiçbir engel tanımayacaklar" dedi,

1 Tekvin 11/7 "Gelin, aşağı inip dillerini karıştıralım ki, birbirlerini anlamasınlar."

Linguistik araştırmalar insanlığın lisanının kökende tek bir lisana dayandığını, bugün mevcut olan tüm lisanların bu ana lisandan türediğini göstermektedir. Söz konusu ana lisanın ise Mu uygarlığı tarafından kullanılan Mu dili,sonrasında ise Arapça olduğunu göstermektedir.
Tahsin Mayatepek, Maya dili ( Mu dili ) üzerine yapmış olduğu araştırmalarda Kur'an'da ayet oluşturan hurufların Mu dilinde anlam karşılıkları olduğunu tesbit etmiştir.
Örnek :
TA SİN = TA ( Yıldızlar ) SİN ( Saha, mıntıka, havali ) yani Yıldızların bulundukları gök, sema
TA HA = TA ( Yıldızlar ) HA ( Su ) yani Su ihtiva eden Yıldızlar
HA MİM = HA ( Su ) MİM ( Mu kıtası ) yani Suyla kaplı Mu
Arapça kökenli olup belli başlı Batı dillerinde de yer alan bazı kelime örnekleri aşağıda yer almaktadır.


Arapça / Türkçe / İngilizce / Fransızca / Almanca

aba = manastır lideri, papaz, baba / abba, abbey /
abat = koltuk altları, azaltmak, bastırmak, örtmek (hukuk) / abate, abut ( join, adjoin, be adjacent; touch, border on )
abd = kul, yardımcı / body, buddy
abel = yassı ve enli yaprak, bir tür kavak ağacı / abele ( kind of poplar tree )
abes = abes, karmaşıklık, karışıklık, utanç / abash
abide =  abide, sabit bekleyen, kalma, devam etme, bekleme / abide
abil = koyun, at ve deve gibi hayvanlara iyi bakan, Çayırda otlayarak suya muhtaç olmayan hayvan, alışmış / ability, able / habilité / üblich
abis = denizlerdeki dokuzbin metreyi geçen derinlikler / abyss / abysse /
abs = kurumak, katılaşmak / abscess / abcès / Abszeß
acele  = acele, acil / agile, accelerated /agile, accéléré / eilig
adab ( edebin çoğulu ) = Usul, yol, yordam / adapt / adapter / adaptieren
ahır = diğer, öteki / other / autre / ander
ail = yoksul, fakir / idle /
akd = anlaşma, sözleşme, muamele icabı ve kabulü / act, action / acte, action / Akt
akdem = daha ileri, daha mühim, ileri seviye / academy ( higher learning ) / académie / Akademie
akza =  kadılıkta ve fıkıh ilminde daha ileri, daha bilgili / accuse / accuser
alem  = alem / realm / Raum
ame = yıl, sene / annum / an /
amen = en emin, en güvenilir, gelecek olanın işareti / omen /  / Omen
amir el bahr = amiral /admiral / admirale / Admiral
an = üstünde, hakkında / on /   / an                       
asila = akşam, barınma  / asylum / asile 
avan =   ortalama / average / average                    
ayn = göz, pınar, ayna / eye / oueil / Auge
bed (dua) = kötü / bad                 
bedayi = güzellik / beauty / beaute   
bek = ard arda vurmak / back /
beka = devamlılık / back
benan = parmaklar / banana / banana / Banane
bey'i = alışveriş, alım / buying, bay                          
birader = kardeş, birader / borther / frère / Bruder
biz-zar = bıkmış, usanmış, fütur getirmiş, bezginlik (farsça) / bizarre / bizarre /
bureau = uzak / bureau / bureau / Büro
cari = güncel, akan, akış / current  / courant        
camel = deve / camel / chameau / Kamel
celz = seyretme / jealous / jaloux, jalousie /
cem, cami, Cuma = toplu, toplama /come, common, jamm / commun / komme
cemeyni = ikisi bir arada, ikizler / gemini / gémeaux
cen, cünnet, cinn, cennet = kapalı, örtülü, kalkan, gizli, kaplı, örtülü / can, canned
cengel  = orman / jungle                             
cev = boşluk / cavity, cave / cavite, caverne        
ceyl = insan topluluğu, zümre / jail /
cifir = rakam, şifre, sayı / cypher / chiffre / Chiffre
cürüm   = suç / crime / crime / Kriminal
dallin = sapıklar, deliler / delirium                           
dehr = zaman, saat / the hour / heure / uhr
delve, edla = kova, derine inmek, bilgi aramak / delve                   
deman  = hiddete kapılmış, feryat, figan, terslik / demon, damned /    / dammen, verdamt                          
desr = defetmek, kovmak / desert, desertion / desert /
drau = kovmak, dışarıya atmak / drive away / dehors / drauss
duhter  = kız / daughter / Tochter
ebab = bir yere gitmek için hazır olmak, gitmek üzere olmak / above, about /
ebben   = çayır / ebene
ebras = alacalı hastalığı, sürtünerek veya kaşınarak aşınmış yüzey / abrade, abrasion, abraxas ( üzerine yazı yazılmış taş ) / abrasion / Abreibung
ekseri = çoğunluk, çoğunluğu / excess / exces   
ekseriyet = çoklama, çoğumluk / exaggerate / exagérer /
el badincan = patlıcan / aubergine / aubergine / Aubergine
el berkuk = kayısı / apricot / apricot / Aprikose
el cebir = cebir  / algebra / algebra / Algebra
el iksir = tesirli ilaç / elixir                             
el kimya = kimya / alchemy / alchimie / Alchemy
el kuhl  = göze çekilen siyah sürme / alcohol ( “coal” kökü ) / alcool / Alkohol ( “Kohle” kökü )
el kubba = küçük oda, kubbe / alcove
el tub = kerpiç, tuğla / adobe /
enbet ( nebat ) = yetiştirmek, nebat, bitirmek / embed                
enam = hayvan / animal / animal /
emer = acı /  / amer /
enam = hayvan / animal / animal             
enderun = iç / intern, interior / interne, interieur / inne, inner
endülüs = ışıklar içinde / in the lights, anda lucia                        
erd = yer / earth / terre / Erd
esas = varlık, mal / asset                              
estahyi = çekinmek / abstain / abstenir /
eşref = şerefli, saygın / sheriff                   
falik =   yaran / phallus                 
fani = sonlu, eğlenceli / funny  
fars = yırtmak, yarmak / ferocious / feroce                 
fart = ansızın gelmek / fart /   / furzen
farz = bir dâvaya mevzu ve rükün kılınan husus / phrase / phrase /
fasl, fasıla = ayrım, ayrışım, ayrılma, ayrılmış / facicule / phase / phase            
fau = hatalı, yanlış / fail, fault  / faut    
fevz = kurtulma, safhaya geçme / phase / phase / Phase
fellah = adam, herif / fellow                      
feveran = kızışma, kaynama, aniden öfkelenme / fever / fièvre / Feber
feyz = içindeki düşüncesini izhar etmek, açığa çıkarmak, görünür kılmak / face / face /
firartüm = kaçarsınız / freedom /
firrü, fer = firar, kaçma, özgürleşme, kurtulma / free, far / fuir / fliehen, fern     
fursat = müsait an, elverişli durum, uygun zaman / first /
fülk = gemi / felouque  
füraa = Üçer / three / trois / Drei
fütur = ümitsizlik / future / future /
gani, ganimet = zengin, kimseye muhtaç olmayan, varlıklı, bol, alınan mal, ele geçen nimet / gain / gagner /
gayl = cima etmek /  /  / geil
gazal = gazal / gazelle                    
ğurabey = karga/ crow / corbeau / Rabe
ğussat = lokma, yeme / gusto                    
had = sınır / head /  /
hale = hale / halo, hallow, hall, hole / hall / Halle
haram = haram, zararlı / harm                   
hard = hiddetli, kızgın, sert / hard / / hart
hart = katı katı olmak / hard /  / hart
haşhaşi = katil / assassin / assassin          
hayal = hayal / halo                        
hayevan = canlı, yaşayan / heaven                          
hazine = hazine, gazino / casino / casino,magasin / Kasino
hain =   hain / heinous                  
hark, tahrik =     yarma / harrow / houe / Harke
hend = tutmak / hand /   / Hand
hırdavat = hırdavat / hardware /
hi, hu = o / he
hiyerah = seçim, tercih / hierarchy / hiérarchie / Hierarchie
huld = ebedilik, sonu olmama / hold /   / halten
huri = kadın / whore / Hure
hurt = balta, balta deliği, kulak deliği / hurt /
hus = dikmek, bir araya getirmek / house /  / Haus
icabet = cevap verme, kabul / accept / accepter / akzeptieren
idrar = çokça akıtmak, devamlı vermek / drain / drainage
idris = elbise içinde olan, örtülmüş olan / dress / / Dressung                       
ihbit, nehbitu = inme, yerleşme, alçalma / inhibit, habitat / habiter          
ikna = ikna, ayakta iki tarafa da bakmadan durmak / icon, convince / icon, convaincre / Ikon
ille = hastalık, illet, maraz / ill /
ind = yan, taraf / indian / indien / Indianer
ins = insan / initiate / initier /
istar, satra = yazı yazma, satırlama / history / histoire /
izale = yalıtım / isolate, isolation                / isolation / Isolation
kabl = önce, evvel, ileride / cable / Cable / Kabel
kafir, keffar = örten, tarımcı / cover / couvrir      
kalender = kalender / calendar / calendrier / Kalender                
kamer = ay / camera,  chamber / camera, chamber / Kamera, Kamer
kamis = gömlek /  / chemise
kand = şeker / candy /
kantar = sayaç, tartı, ölçücü / counter / compteur /
kar = toplamak, cem etmek / car
kun = olmak, oldu / can /   / kann
kunut = birşeye o suretle devam ve mülâzemet edip durmak / continue / continuer /
kard, akrad = kredi, borç / acreditif, credit / credit / Kredit
karn =   nesil, boynuz / horn, carn / corne, carne, charne
kaset = katı, kasılmış / casette, cast / casette      
katt = kesik,kesmek / cut / couture                        
ke's = çanak, dolu kadeh, kutu, içerici / case / caisse / Kasse
kelam = söz, bir mânayı ifâde eden, bir maksadı anlatan ifâde / claim / réclamer /
kema = kaç, kaç tane / combien               
keş = yoğurt peyniri, yağsız âdi peynir / cheese /   / Käse
kıraat = okuma, kelimelrle okuyarak yaratma / create / créer / erschaffen
kırd = kürd / kurd / kurde / kurde
kum, kıyam = dur, gel, ayağa kalk / come / commun / kommen
kutn = pamuk / cotton / coton  
kutr = çap / couture / couture   
külli = hepsi, tümü / all, whole /  / alle
lat = put ismi, çokluk / lot                            
leftedev = bırakma / left                             
lesb = yalamak, yapışmak, toplamak / lesbian / lesbienne / lesbisch
levha = levha / level                      
lime = parça, uzun dilim / limit / limite /
ma haza = bu nedir / magazine / magasin             
ma keza = Macedonia                   
madca = şilte / matress / matelas / Matratze
magn = menzil / magnitude, magnet / magnitude / Magnet
mahzen = mahzen, hazne / magazine / magasin / Magazin
mascara = mascara / mascarade                               
me'zer = sığınacak yer, melce / misery / misère /
mecr = çokluk asker / majority / majorité /
mecusi = ateşe tapan, mecusi, sihirbaz / magician / magician / Magie
mekana = güç, kuvvet, imkan / machine, mechanic / machine, mecanique / Maschine, Mekaniker
mekanet = imkan, mekanik / mechanic / mecanique / mechanisch
meles = karışım, melez / mixture / mélange / Mischung
menkıbe = yol, usül, yordam / mean / moyen   
menas = sığınılacak yer, kurtuluş / menace / menace
menat = put ismi / many, money / monnaie       
menidturra = zorunlu, zorda kalan, darda kalan / mandatory / mandat   
merad = hastalık /   / malade, maladie, merde ( pislik ) /
mer'i = erkek, adam, koca /   / mari /
mersiye = birisinin ölümü hakkında yazılan, teessürü anlatan manzume, acıma, acıklı olma / mercy, merciful /
merkum = rakamlı, işaretli, markalı / mark / marque / Mark
meş = yürüme, gezme, dolaşma / march / marcher /
meta = madde, fayda / matter / matiere / Materie
metr = çekme, kesme / meter / metre / Meter
meyl = eğilim, yönelme, meyl / mail                       
miskal, muskalun, sıklet = ölçü, ağır / muscle, skeleton / muscle, squelette / Muskel, Skelett
misl = aynı, aynısı / missile, similar / missile, similiaire /
muayyen = belirli, aşikar, gözle görünür / mean / moyen          
musika = mızıka, çeşitli ses çıkaran alet / music / musique / Musik
müsi = teselli veren / music / musique / Musik
müveddet = sevilen / wedding                 
nam = ün, nam, şöhret / name / nom / Name
narenc = portakal / orange / orange / Orange
nasri = yardıma ihtiyaç duyma / necessary / necessaire
nav = küçük gemi ( f ) / naval, navigation / navale, navigation, navire /
nev = yeni, taze / new / nouveau / neu
nüfuz = nüfuz, sızma, girme, geçme / influence / influence / Einfluß
nükra = kötü, pis / nekro, negro                               
nüzul = indirme / nozzle , nose / nez / Nase
pes = arka, ard, geri / pass / passer / passieren
rahim = boşluk / realm, room /   / raum
recm = kovmak, belirli bir doğrultuya yönlendirmek / regime / régime / Regime
red = red / to get rid of /
retl = read
rezn = bir şeyi kaldırıp ağır mı hafif mi diye görmek, ölçmek, tartmak / reason, reasoning / raison /
rişa = rüşvet / rich / riche / reich
sabit = sabotage / saboter / sabotieren
sacid = secde eden, yay şekli alan / Sagittarius / le Sagittaire /
sadme = bir vuruş, çarpma, vurma, çatma, birden bire patlama, ansızın başa gelen musibet / sudden / soudain /
safra = sarı / sulphur / souffre /
sakre = güneşin çok olan etkisi ( güneşin ilahi sembol olması ) / sacred / sacré
sald = taş, kaya, çok sert şey / solid / solide / solide
sarf, surifet = kayma, yönlenme / surf
sedat = sakin / sedate, sedative                               
sekte = kesilme, bölünme, durulma / section, sect, sector / section, secteur, secte / Sektor
selef = yerine geçilen / self /  / selbst
sed = set, engel / set /
sırat = yol / street /    / Strasse
sia = genişlik, bolluk / sea /   / See
sicil = kayıt defteri, sicil / sigil /
silk = iplik, hayt / silk /
simmi = adaş, isimleri aynı olan kişilerin herbiri / symmetry / symétrie / Symmetrie
sine = an / cine ( mo+tion, mo+ment ) / ciné / cinema
sini = büyük tepsi, sini / tin /
sinn = diş / teeth / dent / Zahn
sitare = yıldız / star / étoile, astre / Stern
siye = koyun yatağı /   / siège /
sufrit, safarit = fakir, yokluk çeken / sufferer / souffir /
sükara = şeker, şekerli, sarhoş / sugar / sucre / Zucker
sürur = koltuklar, üstünde olunanlar / sur / surplus
süva = uygun / suitable                
şerab = içecek, şarap / syrup / sirop / Sirup
tabaka = tabaka, yüzey / tabac, tobacco / tabac / Tabak
tabl = davul, geniş yüzey / table / table, tableau / Tabelle
tarık = yol / track /
tekvir = yuvarlaklaştırmak, kıvırmak / curve / courber / Kurve
telle = yatırmak, yaymak / tell /  / Teller
terk, tarik = terk, türk / track / trace       
tetra = ard arda, dörtlü grup / tetra ( ethyl ) / tetra      
tiras, teraset, matris = kalkanlar, kalkancılık / tray, terrace, matrix / terasse / Terrase
tule = uzun, yüksek / tall                             
tur = kule, dağ / tower, door / tour / Turm
türs = kalkan, gövde / torso, thorax, Taurus / Taureau /
ubleıy = yutmak, kaybetmek / swallow, ablate, abulia ( loss of will power ) / avaler, ablater, aboulie / schlucken
übetti = kesmek, yarmak /  / abattre, abattoire /
vadi = vadi / valley / vale / Tal
valid = doğurgan, geçerli / valid / valide / güldig
vasi = geniş / vast / vaste /
vaz = koyma, konulma, bırakma / vase / vase / Vase
verze = meslek, iş, sanat, şiir bölümü, kafiye, alt bölüm / verse /
vesile = vesile / vessel / vaisseau            
via, eviye = kap, içine bir şey konulabilen zarf, kanal / via, way / voie / via
yeşa = dilemek / wish / wünschen
yusuf = inleyip ah eden / sigh / soupier / seufzen
zerafa = raf, yüksekliği olan / giraffe / giraffe / Giraffe
zümre, zümer = grup, topluluk, toplanma / summer /   / Sommer

zürka = masmavi / turquoise / 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder