31 Ekim 2017 Salı

Farklı Toplumlar, Farklı Kültürler, Farklı Lisanlar, Farklı Haberciler ... Aynı İlahi Bilgi

Allahü Teala, ayetlerinde farklı coğrafyalarda yaşayan farklı insan topluluklarına farklı haberciler gönderdiğini ve bu habercilere ilahi veri aktarımını, içinde bulundukları, üyesi oldukları topluluğun lisanı ile yaptığını bildirmektedir.  İletilen ilahi bilgiler, özde aynı evrensel özellikleri taşımakla birlikte ilgili toplumun kültürüne ( yaşam anlayışı ve formatı ) ve yaşam coğrafyasına göre farklı teşbih parametreleriyle de aktarılmıştır.  

Farklı toplulukları ve kültürleri vurgulayan aşağıdaki ayetler önem arzetmektedir.

22/67 - Li külli ümmetin cealna menseken hüm nasikuhü fe la yünaziunneke fil emri ved'u ila rabbik inneke le ala hüden mustekım ( Her topluluk için ibadet usülü oluşturduk. Onlar o ibadet usülüne uyarlar. O halde seninle iş hakkında tartışmasınlar. Rab’bini çağır. Kesinlikle sen doğru yönlendirme üzerinde olacaksın. ) *

* Farklı kültürlere sahip topluluklar için farklı ibadet usülünden bahis bulunmaktadır.

35/24 - İnna erselnake bil hakkı beşıran ve nezıra ve in min ümmetin illa hala fıha nezır ( Kesinlikle biz seni gerçekle müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik. İçinde uyarıcı gelip geçmiş olmayan topluluk yoktur. )

14/4 - Ve ma erselna min rasulin illa bi lisani kavmihı li yübeyyine lehüm fe yüdıllüllahü men yeşaü ve yehdı men yeşa' ve hüvel azızül hakimVe resulleri kavimlerininki haricinde lisan ile göndermedik ki onlara açıklasınlar. Allah dilediği kimseyi saptırır, dilediği kimseyi yönlendirir. O yücedir hakimdir. )

41/44 - Ve lev cealnahü kur'anen a’cemiyyen le kalu lev la fussilet ayatüh a'cemiyyün ve arabiyy kul hüve lillezıne amenu hüden ve şifa vellezine la yü'minune fı azanihim vakrun ve hüve aleyhim ama ülaike yünadevne min mekanin beıyd ( Ve şayet onu yabancı Kur'an kılsaydık, "Ayetlerini ayrıntılandırmalı değil miydi?" derlerdi. Yabancı ve Araplara? "O, inananlar için yönlendirmedir ve şifadır. O inanmayanlar, onların kulaklarının içinde ağırlık vardır. O onlara körlüktür. İşte onlara uzak mekandan seslenilir." de. )

22/40 - Ellezine uhricu min diyarihim bi ğayri hakkın illa en yekulu rabbünellah ve lev la def'ullahin nase ba'dahüm bi ba'dıl le hüddimet savamiu ve biyeun ve salevatün ve mesacidü yüzkeru fıhesmüllahi kesıra ve le yensurannellahü men yensuruh innellahe le kaviyyün azız ( Onlar sadece "Rab’bimiz ancak Allah' tır." dediler diye gerçek dışı olarak yurtlarından çıkarıldılar. Şayet Allah insanları birbirleriyle savmasaydı manastırlar, kiliseler, havralar ve içinde Allah' ın isminin çokça hatırlandığı mescidler yıkılır ezilirdi. Kesinlikle Allah kendisine yardım etmiş olanlara yardım eder. Kesinlikle Allah kuvvetlidir yücedir. )*

* Farklı topluluklara ve kültürlere ait ibadet mekanlarından bahis bulunmaktadır.

7/158 - Kul ya eyyühen nasü innı rasulüllahi ileyküm cemıanillezı lehu mülküs semavati vel ard la ilahe illa hüve yuhyı ve yümıtü fe aminu billahi ve rasulihin nebiyyil ümmiyyellezi yü'minü billahi ve kelimetihı vettebiuhü lealleküm tehtedun ( "Ey insanlar kesinlikle ben sizin hepinize Allah' ın resulüyüm. Göklerin ve yerin bütün mülkü O’nadır. O’nun haricinde ilah yoktur. Öldürür ve diriltir. O halde, Allah’a ve Allah’a ve O' nun kelimelerine inanmış o okuma yazma bilmeyen haberci olan resulüne inanın. Ona tabi olun. Umulur ki yönlenirsiniz." de. ) *

* Belirli bir coğrafyadaki Haberci, tüm insanlara gönderildiğini beyan ediyor.

Coğrafi konuma ve kültüre özel parametreleri içeren ayetler;

24/31 - Ve kul lil mü'minati yağdudne min ebsarihinne ve yahfazne fürucehünne ve la yübdıne zınetehünne illa ma zahera minha ve yadribne bi humurihinne ala cüyubihinne ve la yübdıne zınetehünne illa li büuletihinne ev abaihinne ev abai büuletihinne ev ebaihinne ev ebnai büuletihinne ev ıhvanihinne ev benı ıhvanihinne ev benı ehavatihinne ev nisaihinne ev ma meleket eymanühünne ev it tabiıyne ğayri ülil irbeti miner ricali ev it tıflillezıne lem yazheru ala avratin nisai ve la yadribne bi ercülihünne li yu'leme ma yuhfıne min zınetihinn ve tubu ilellahi cemıan eyyühel mü'minune lealleküm tüflihun ( Ve inanan kadınlar için gözlerinden sakınmalarını ve ayıplarını korumalarını söyle. Süslerini, onlardan o görünenler haricinde olanları ortaya çıkarmasınlar. Örtülerini, bezlerini yakalarının, koyunlarının üzerine dolasınlar. Süslerini, kocaları veya babaları veya kocalarının babaları veya oğulları veya kocalarının oğulları veya erkek kardeşleri veya erkek kardeşlerinin oğulları veya kızkardeşlerinin oğulları veya kendi kadınlarının veya o ellerinin malik oldukları veya erkeklerden akıl, kavrayış sahibi olmayan itaatkarlar veya kadınların gizli mahrem yerlerini ele geçiremeyecek olan çocuklar için olması haricinde ortaya çıkarmasınlar. Süslerinden o gizlediklerini bildirmek için ayakları ile vurmasınlar. Topluca Allah’a tevbe edin ey inananlar. Umulur ki iflah olursunuz. ) *

* Arap coğrafyasında erkek ve kadınların giydiği "Hımar" adı verilen yöresel "örtüden", "bezden" bahis bulunmaktadır. Ana mesaj açık saçık ve tahrik edici giyinilmemesi, özel bölgelerin kapatılması gerektiğidir. ( Ancak, "Hımar"'ın evrensel anlamda bilinmeyen yönlerine de vurgu yapılmış olabilir. ) 

2/187 - Ühılle leküm leyletes sıyamin rafesü ila nisaiküm hünne libasün leküm ve entüm libasün lehünn alimellahü enneküm küntüm tahtaune enfüseküm fe tabe aleyküm ve afa anküm fel ane başiruhünne vebteğu ma ketebellahü leküm ve külu veşrabu hatta yetebeyyene lekümül hüytul ebyadu minel haytıl esvedi minel fecri sümme etimmüs sıyame ilel leyl ve la tübaşiruhünne ve entüm akifune fil mesacid tilke hududüllahi fe la takrabuha kezalike yübeyyinüllahü ayatihı lin nasi leallehüm yettekun ( Oruç gecesinde kadınlarınız ile cinsel ilişkide bulunmanız size helal kılınmıştır. Onlar size örtüdür ve sizler de onlara örtüsünüz. Allah sizin nefislerinizin altında kalanlar olduğunuzu bilir. Böylece üzerinize tevbe eyler ve sizi affeder. O halde şimdi onlara müjdeleyin ve Allah’ ın o size yazdığını arayın. Beyaz iplik tanyerindeki siyah iplikten size açık görünür olana kadar yiyin ve için. Sonra geceye kadar orucu tamamlayın. Sizler mescidin içinde ibadette sebatkar iken o kadınlara müjdelemeyin. Bunlar Allah’ ın hudutlarıdır. O halde onlara yaklaşmayın. Allah ayetlerini insanlara işte böyle açıklar. Umulur ki sakınırlar. ) *

* Gün batımı ve tan yeri ağarması arasında belirli bir sürenin bulunduğu coğrafyaya göre belirlenmiş "Oruç" vecibesinden ve zamanlamasından bahis bulunmaktadır. Farklı bir coğrafyada farklı bir zamanlama veya oruç formatı söz konusu olabilir.

7/40 - İnnellezine kezzebu bi ayatina vestekberu anha la tüfettehu lehüm ebvabüs semai ve la yedhulunel cennete hatta yelicel cemelü fı semmil hıyad ve kezalike neczil mücrimın ( O ayetlerimizi yalanlayanlara ve onlara kibirlenenlere, onlara göğün kapıları kesinlikle açılmaz. Deve iğne deliğinden geçene kadar cennete giremezler. İşte suçluları böyle karşılıklandırırız. ) *

* Belirli bir coğrafyaya özel bir hayvan örnek verilerek yapılan bir teşbih. ( Deve, Arabistan coğrafyasının önde gelen hayvanlarındandır. Ancak, ayette devenin evrensel anlamda bilinmeyen yönlerine vurgu yapılmış olabilir. ) 

2/266 - E yeveddü ehadüküm en tekune lehu cennetün min nehıylin ve a'nabin tecrı min tahtihel enharu lehu fıha min küllis semerati ve esabehül kiberu ve lehu zürriyyetün duafaü fe esabeha ı'sarun fıhi narin fahterakat kezalike yübeyyinüllahü lekümül ayati lealleküm tetefekkerun ( Sizden biri kendisine, altından nehirler akan, hurmalardan ve üzümlerden bahçe olmasını, ona onun içinde meyvelerin, ürünlerin hepsinden olmasını, ona yaşlılığın isabet etmesini, zayıf soyun ona olmasını, içinde ateş olan zorluğun kasırganın ona isabet edip de yanmasını sever mi, arzular mı? İşte Allah ayetlerini sizlere böyle açıklar. Umulur ki fikredersiniz. )*

* Belirli bir coğrafyaya özel bir meyve örnek verilerek yapılan bir teşbih. ( Hurma, Arabistan coğrafyasının önde gelen meyvelerindendir. Ancak, hurmanın evrensel anlamda bilinmeyen yönlerine de vurgu yapılmış olabilir. )  

4/3 - Ve in hıftüm en la tuksitu fil yetama fenkihu ma tabe leküm minen nisai mesna ve sülase ve ruba' fe in hıftüm en la ta'dilu fe vahıdeten ev ma meleket eymanüküm zalike edna en la teulu ( Ve eğer yetimler hakkında adil olmamaktan korkarsanız, o halde o hoşunuza giden kadınlardan ikişer, üçer, dörder nikahlayın. Ancak, adil olmamaktan korkarsanız, teki veya o ellerinizin malik olduğu olmalıdır. Bu doğruluk haricinde olmamaya en yakındır. ) *

* Belirli bir coğrafyadaki özel duruma ilişkin ayet. ( Belirli bir coğrafyada yaşanan olaylardan dolayı çokça yetim ( yakınlarını yitirip tek başına kalmış kişi ) kadının mevcut olması ve nikahlanma hususu )




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder