5 Temmuz 2018 Perşembe

Düalite ve Döngü Sembolü "İkili Yedi"

Evvelki bölümlerde defaatle irdelenmiş olan, "İkili Yedi" ( Seb'an Minel Mesani ) kavramı yaratılıştaki "Düalite" ( İkilik )* ve “Döngü” olgusunu bildiren önemli ve temel bir kavramdır. Düalite prensibi yaratılıştaki döngüselliğin emelini oluşturur. ( * Pozitif-Negatif, İyi-Kötü, Büyük-Küçük ..... )

"Seb'an Minel Mesani" ( İkili Yedi ) kavramına örnek teşkil edecek ayetler aşağıda yer almaktadır.

Yaratılışın kodlarını içeren Kur'an'da "İkili Yedi" olgusunun yer aldığını bildiren ayet.

15/87 - Ve lekad ateynake seb'an minel mesanı vel kur'anel azım ( Ve biz sana ikililerden yedi taneyi ve büyük Kur'an' ı verdik. )

"YEDİ göklerin İKİ günde yaratılmış" olduğunu bildiren ayette "İkili Yedi" vurgusu...

41/12 - Fe kadahünne seb'a semavatin fı yevmeyni ve evha fı külli semain emraha ve zeyyennes semaed dünya bi mesabıha ve hıfza zalike takdırul azızil alim ( Böylece onları yedi gökler olarak iki günde koyup oturttu. Her göğe işini vahyetti. En yakın göğü kandillerle, lambalarla süsledik ve koruduk. Bu yüce bilenin ölçüdüdür, takdiridir. )

Yerde ve Gökte "Yedi Gök / Plan / Kademe / Katman / Tabaka" olduğunu bildiren ayet...

65/12 - Allahüllezi haleka seb'a semavatin ve minel ardı mislehünne yetenezzelül emru beynehünne li ta'lemu ennallahe ala külli şey'in kadirun ve ennallahe kad ehata bi külli şey'in ilmen ( Allah, o yedi gökleri ve yerden de onların aynısını yaratandır. Emir, kesinlikle Allah' ın herşeye gücü yeten olduğunu bilmeniz için onların arasından iner. Kesinlikle Allah herşeyi ilmen kuşatmıştır. )

Cehennem ve Cennetin "Yedi Kademesi" olduğunu bildiren ayet...

15/44 - Leha* seb'atü ebvab li külli babin minhüm cüz'ün maksum ( Orada yedi kapı vardır. Her kapı için onlardan kısımlar bölüştürülmüştür. ) ( * "Leha" ifadesi "Cehennemin" zamiridir. )

23/17 - Ve lekad halakna fevkaküm seb'a taraika ve ma künna anil halkı ğafilın ( Ve üstünüze yedi yol yarattık. Biz yaratmada habersizler değiliz. )

"Yedi Semiz Sığır" / "Yedi Cılız Sığır", "Yedi Yeşil Başak" / "Yedi Kuru Başak" ve "Yedi Usülüne Göre Ekilen Sene" / "Yedi Şiddetli Sene" misalleriyle yaratılıştaki düalite ( ikilik / zıtlık ) prensibinin tasvir edildiği ayetler aşağıda olup bu misallerin ilk kez geçtiği ayetin numarasının ( 43 ) nümerolojik değeri "7"'dir.

12/43 - Ve kalel melikü innı era seb'a bekaratin simanin ye'külühünne seb'un ıcafün ve seb'a sümbülatin hudrin ve uhara yabisat ya eyyühel meleü eftunı fı rü'yaye in küntüm lir rü'ya ta'bürun ( Ve hükümdar "Kesinlikle ben yedi semiz sığır gördüm. Onları yedi cılız olanı yiyordu. Yedi yeşil başak ve diğerleri kuru. Ey ileri gelenler, eğer rüyayı yorumlarsanız bana rüyam hakkında fetva verin, fikir bildirin." dedi. )

12/46 - Yusüfü eyyühes sıddıku eftina fı seb'ı bekaratin simanin ye'külü hünne seb'un ıcafün ve seb'ı sümbülatin hudrin ve ühara yabisatin leallı erciu ilen nasi leallehüm ya'lemun ( Yusuf, ey doğru olan. Yedi semiz sığırı yedi cılız sığırın yemesi ve yedi yeşil başakla diğerleri kuru olanlar konusunda bize fikir bildir. Umarım insanlara dönerim. Umulur ki bilirler. )

12/47 - Kale tezraune seb'a sinıne deeba fe ma hasadtüm fe zeruhü fı sümbülihı illa kalılen min ma te'külun ( "Yedi sene usülüne göre ekeceksiniz. Hasat etmeyin de o yediklerinizden azı haricindekileri başağının içinde bırakın." dedi. )

12/48 - Sümme ye'tı min ba'di zalike seb'un şidadün ye'külne ma kaddemtüm lehünne illa kalılen min ma tuhsınun ( “Sonra bunun ardından yedi şiddetli zorlu olanı gelecek. O biriktirip daim kıldıklarınızı, o saklayacaklarınızdan azı haricindekini yiyecek."  )










Gök ve 10 Nümerolojisi

"Gök" kelimesinin Arapça karşılığı "Sema" kelimesi olup, bu kelime Kur'an'da "310" kere tekrarlanmaktadır.

"Yedi Gök" ( Seb'a Semavat ) ifadesi ise "7" ayette geçmektedir.

2/29 - Hüvellezi haleka leküm ma fil erdı cemıan sümmesteva iles semai fe sevvahünne seb'a semavat ve hüve bi külli şey'in alim ( O size yerde olanları topluca yaratandır. Sonra göğe seviyelendi ve onu yedi gökler olarak düzenleyip seviyelevatndirdi. O herşeyi bilendir. )

17/44 - Tüsebbihu lehüs semavatüs seb'u vel erdu ve men fıhinn ve in min şey'in illa yüsebbihu bi hamdihı ve lakin la tefkahune tesbıhahüm innehu kane halimen ğafuraYedi gökler, yer ve onun içinde olan kimseler O'na övgü sözleri söyler. Kesinlikle O' nu övgü sözleri ile öven haricinde hiçbir şey yoktur. Lakin onların övgülerini anlamazsınız. Kesinlikle O yumuşaktır affedendir. )

23/86 - Kul men rabbüs semavatis seb'ı ve rabbul arşil azım ( De ki: "Yedi göklerin Rab’bi ve büyük arşın, tahtın Rab’bi kimdir?" )

41/12 - Fe kadahünne seb'a semavatin fı yevmeyni ve evha fı külli semain emraha ve zeyyennes semaed dünya bi mesabıha ve hıfza zalike takdırul azızil alim ( Böylece onları yedi gökler olarak iki günde koyup oturttu. Her göğe işini vahyetti. En yakın göğü kandillerle, lambalarla süsledik ve koruduk. Bu yüce bilenin ölçüdüdür, takdiridir. )

65/12 - Allahüllezi haleka seb'a semavatin ve minel ardı mislehünne yetenezzelül emru beynehünne li ta'lemu ennallahe ala külli şey'in kadirun ve ennallahe kad ehata bi külli şey'in ilmen ( Allah, o yedi gökleri ve yerden de onların aynısını yaratandır. Emir, kesinlikle Allah' ın herşeye gücü yeten olduğunu bilmeniz için onların arasından iner. Kesinlikle Allah herşeyi ilmen kuşatmıştır. )

67/3 - Ellezi haleka seb'a semavatin tıbakan ma tera fi halkır rahmani min tefavutin ferci'ıl basare hel tera min futurYedi gökleri tabakalar olarak o yarattı. Rahman' ın yaratışında farklılık, uygunsuzluk görmezsin. Haydi gözü döndür. Kusur, çatlak görüyor musun? )

71/15 - E lem terev keyfe halekallahü seb'a semavatin tıbakan ( Allah' ın yedi gökleri tabakalar olarak nasıl yarattığını görmediniz mi? )

Gök ( Sema ) kelimesinin 310 kere tekrarlanması, "Yedi Gök" kavramı ve bu kavramın 7 kere tekrarlanması dikkate alındığında 310 x 7 işlemi anlamlı olmaktadır. Zira bu işlemin sonucunda elde edilen 2170 sayısı, Allah kelimesinin Kur'an^daki frekansı olan 2701 sayısını oluşturan rakamlardan oluşmaktadır. 2170 veya 2701 sayılarının nümerolojik değeri ise ilahi mühür sayısı olan "10" sayısına eşit olmaktadır. Göklerin, Allahü Teala'nın ilmine ulaşmada bir vesile olduğu "10" nümerolojisiyle bildirilmektedir. Nümerolojik değeri "1" olan "10" sayısı singülaritenin ( tekliğin / birliğin ) sembolüdür. Bu kapsamda göklerin, singülariteye erişim vesilesi olduğu da açığa çıkmaktadır. 

1,3 ve 7 sayılarının ilişkisi evelleki bölümlerde, Rahman suresinde 31 kere tekrarlanan 7 kelimelik "Fe bi eyyi alai rabbi küma tükezziban" ifadesi ile de irdelenmişti. "Seb'a" ( Yedi ) kelimesi Kur'an'da "31" kere tekrarlanması da bu bağlamda önem arzetmektedir. 13 veya 31 sayılarının 7 ile çarpımından elde edilen sayıların ( 91, 217 ) nümerolojik değerleri "10" olmaktadır.

"Sema" ( Gök ) kelimesinin ilk kez geçtiği ayetin kodunda ( 2/29 ) "13" nümerolojisi bulunması da dikkat çekmektedir. ( 2+2+9 = "13" )

1,3 ve 7 sayılarını ayet kodunda ayrı ayrı içeren, bir başka deyişle ayet kodu 13 ve 7 veya 31 ve 7 sayılarından oluşan ilk ayet Ra'd ( GÖKgürültüsü ) suresinin 13/7 kodlu ayeti olup, bu ayette "Rab'den ayet indirilmesi" kavramı yer almaktadır. Bu kavram "Rab'bin gökten bilgi indirilmesi" olarak da düşünülebilir.

13/7 - Ve (1) yekulü (2) ellezıne (3) keferu (4) lev (5) la (6) ünzile (7) aley (8) hi (9) ayetün (10) min (11) rabbi (12) h (13) innema (14) ente (15) münzirun (16) ve (17) li (18) külli (19) kavmin (20) had (21) ( Ve o inkar edenler "Onun üzerine Rab’binden ayet indirilmeli değil miydi?" derler. Kesinlikle sen uyarıcısın. Her kavim için yönlendiren vardır.  )

Ayet kodunu oluşturan 13 ve 7 sayısının çarpımı 91 sayısını vrmekte olup, bu sayının nümerolojik değeri de "10" olmaktadır.

13/7 kodlu ayette "21" kelime bulunması ise 16/102 kodlu ayette yer alan "Kitabı Rab'den kutsal RUH indirdi" ifadesindeki ruh kelimesi açısından dikkat çekmektedir.

16/102 - Kul nezzelehu ruhul kudüsi min rabbike bil hakkı li yüsebbitellezine amenu ve hüden ve büşra lil müslimın ( De ki: "Onu, o inananlara sebat vermek için ve teslim olanlara yönlendirme ve müjde olarak Rab’binden kutsal ruh indirdi." )








2 Temmuz 2018 Pazartesi

Rab'bin Arşı Su Üstündedir

11/7 - Ve (1) hüve (2) ellezi (3) haleka (4) es (5) semavati (6) ve (7) el (8) erda (9) fı (10) sitteti  (11) eyyamin (12) ve (13) kane (14) arşü (15) hu (16) ala (17) el (18) mai (19) li (20) yeblüve (21) küm (22) eyyü (23) küm (24) ahsenü (25) amela (26) ve (27) le (28) in (29) kulte (30) inne (31) küm (32) meb'usune (33) min (34) ba'di (35) el (36) mevti (37) le (38) yekul (39) enne (40) ellezine (41) keferu (42) in (43) haza (44) illa (45) sıhrun (46) mübın (47) ( Ve gökleri ve yeri altı günde yaratan O'dur. Hanginiz daha güzel iş yapacaksınız diye sınamak için arşı, tahtı su üstündedir. Eğer "Kesinlikle siz ölümün ardından dirileceksiniz." dersen, kesinlikle o inkarcılar "Kesinlikle bu apaçık sihirdir." diyeceklerdir. )

- Kur'an'da "Rab'bin arşının su üstünde olduğunun", "Ölümden sonra dirilme" kavramı ile birlikte bildirildiği tek ayet 11/7 kodlu ayettir. 

- Ayette 47 kelime bulunmaktadır. ( 4+7 = 11 )

- Ayet kodu ( 11/7 ) İkili Yedi mesajı vermektedir. 11 ... 1+1 = 2 ve 7. Ayette "Ölümden sonra dirilme" kavramından da bahsedilmesi ile sure numarası (11) ve ayetteki İkili Yedi kavramı arasındaki bağlantı önem arzetmektedir. 11 sayısı ve İkili Yedi kavramı düaliteyi ve döngüyü sembolize etmektedir.

- Ayetteki "Altı günde yaratan" ifadesindeki "Altı" kelimesinin ayetin 11. kelimesi olması da bu bağlamda dikkat çekicidir. 11 ve 6 sayıları çarpıldığında 66 sayısı elde edilmektedir. 66 sayıs Allah kelimesini oluşturan Elif, Lam, Lam ve He harflerinin ebced değerleri toplamıdır. "Yaratıcı Allah"'tan bahsedilen ayette 66 nümerolojisi bulunmaktadır. 

26 Haziran 2018 Salı

Geri Dönüşlü Gök...

"Göktürk" / "Köktürk" kelimesi Türklerin kökenine ilişkin bilgi barıdırmaktadır. Zira "Gök" ve "Kök" kelimesi esas itibarıyla aynı kökene sahiptirler. Ayrıca "Türk" kelimesi de "Yükselen / Yükselmiş Olan / Türeyen / Türemiş Olan" anlamlarına gelmekte olup, "Göktürk" kelimesi "Göğe Yükselen" anlamına gelmektedir.

Atatürk'ün "İstikbal Göklerdedir." söylemi de bu çerçevede derin anlam taşımaktadır. Zira tüm insanlığın kökeninin "Türk" olduğuna inanmakta olan Atatürk bu söylemiyle Türklerin yani tüm insanlığın refah ve mutluluğunun ait oldukları yurt olan üst planda yani gökte ( Sirius, Cennet, Sevgi Planı ) olduğunu vurgulamak istemiştir. Zira "İnsan" kelimesi batı dillerindeki "Initiate / Initiation" ( Başlatmak / Başlangıç ) kelimesiyle aynı köktendir. Kök kelime "İNS" ( Başlama ) olup, sona gelen "AN" ( Gibi olan ) eki "İnsan" kelimesine "Başlayan, Başlatılmış Olan, Türemiş Olan" anlamlarını vermektedir. ( "An" eki diğer dillerde de kelimeye "Gibi olan, -lı/li" anlamı verir. Örnek: ItaliAN ( İtalyalı ), CemiAN ( Toplu Gibi Olan, Toplu Olarak ), RahmAN ( Rahmetli Gibi Olan ), KurbAN ( Yakınlaşan ) vb. ) Dolayısıyla "Türk" kelimesiyle "İnsan" kelimesinin anlamdaş olma olasılığı bulunmaktadır.

Ayrıca "TaRıK" ( Sabah Yıldızı ) kelimesinin içeriğinde, "TüRK kelimesinde olduğu gibi T,R ve K harflerini barındırıyor olması da diğer önemli bir husustur.

Haberci İsa, İncil ayetlerinde kendisini "İnsanoğlu" ve "Sabah Yıldızı" olarak tanımlamaktadır. Bu durum da "Tarık", "Türk" ve "İnsan" kelimelerinin anlamdaşlığı hususunda delil teşkil etmektedir.

40-Matthew-13-41 İNSANOĞLU meleklerini gönderecek, onlar da insanları günaha düşüren her şeyi, kötülük yapan herkesi O'nun egemenliğinden toplayıp,

40-Matthew-16-27 İNSANOĞLU, Babası'nın görkemi içinde melekleriyle gelecek ve herkese, yaptığının karşılığını verecektir.

40-Matthew-16-28 Size doğrusunu söyleyeyim, burada bulunanlar arasında, İNSANOĞLU'nun kendi egemenliği içinde gelişini görmeden ölümü tatmayacak olanlar var."*

* Ayette döngü sonunda Mesih İsa tesirlerinin geleceği ve insanlar arasında bir ayrışım olacağı ( göğe yükselenler, yerde kalanlar ) bildirilmektedir.


66-Revelations-22-16 "Ben İSA, kiliselerle ilgili bu tanıklığı sizlere iletsin diye meleğimi gönderdim. Davut'un kökü ve soyu Ben'im, PARLAK SABAH YILDIZI BEN'İM."

Tarık suresinin aşağıdaki ayetlerinde, dünya hayatında her nefsin vazifeli varlıklar tarafından gözlendiğinden, inkarcıların kurdukları tuzaklar nedeniyle çekilen ıstıraplar sonrasında insanlar arasında vuku bulacak ayrışımdan, bu ayrışım esnasında tekamül ederek göğe yani özüne dönme liyakatine erişenlerden ve yerde ( dünya / cehennem ) kalanlardan bahsedilmektedir.

86/1 - Ves semai vet tarik ( Ve gök ve sabah yıldızı. )
86/2 - Ve ma edrake met tarik ( Ve sabah yıldızının ne olduğunu sana ne bildirir? )
86/3 - En necmüs sakib ( Kesinlikle delip geçen yıldızdır. )
86/4 - İn küllü nefsin lemma aleyha hafiz ( O zaman kesinlikle her nefsin üzerinde koruyucu, gözetici vardır. )
.....

86/11* - Ves SEMAİ ZATİR REC' ( Ve GERİ DÖNÜŞLÜ GÖK, )

86/12 - Vel ARDI ZATİS SAD' ( VE ÇATLAMALI / AÇILMALI YER, )

86/13 - İnnehu le KAVLÜN FASL ( Kesinlikle o AYRIŞIM SÖZÜdür. )

86/14 - Ve ma hüve bil hezl ( Ve o şaka mizah değildir. )

86/15 - İnnehüm yekiydune keyden ( Kesinlikle onlar hile yapıp tuzak kuruyorlar. )
86/16 - Ve ekiydü keyden ( Ve ben de hile yapıp tuzak kurarım. )

86/17 - Fe mehhilil kafirine emhil hüm rüveyden ( O halde inkarcılara mühlet, zaman ver. Onlara az mühlet, zaman ver. )

* "Göğe dönüş" kavramının yer aldığı ayet in numarası 11 olup, 11 sayısı boyutlar arası geçiş portalının sembolüdür.

"Göğe dönenler / yükselenler" ve "yerde kalanlar" hususu daşağıdaki Kur'an ayetlerinde de bildirilmiştir.

7/40 - İnnellezine kezzebu bi ayatina vestekberu anha la tüfettehu lehüm ebvabüs semai ve la yedhulunel cennete hatta yelicel cemelü fı semmil hıyad ve kezalike neczil mücrimın

( O ayetlerimizi yalanlayanlara ve onlara kibirlenenlere, onlara göğün kapıları kesinlikle açılmaz. Deve iğne deliğinden geçene kadar cennete giremezler. İşte suçluları böyle karşılıklandırırız. )

19/68 - Fe ve rabbike le nahşürannehüm veş şeyatıne sümme le nuhdırannehüm havle cehenneme cisiyya

( Böylece ve Rab’bin, onları ve şeytanları kesinlikle toplayacağız. Sonra kesinlikle onları cehennemin etrafında diz çökmüş olarak hazır edeceğiz. )

19/69 - Sümme lenenzianne min külli şıatin eyyühüm eşeddü aler rahmani ıtiyya

( Sonra her gruptan, Rahman' a isyankarlıkta en şiddetlileri hangileriyse ayıracağız. )

19/70 - Sümme le nahnü a'lemü billezıne hüm evla biha sıliyya

( Sonra, ona salınmaya, atılmaya layık olmada önce, başta gelenleri, daha yakın olanları biz biliriz. )

19/71 - Ve in minküm illa varidüha kane ala rabbike hatmen makdıyya

( Ve kesinlikle sizlerden olanlar illa ki oraya varırlar. Rab’binin üzerine akdedilmiş hükümdür. )

19/72 - Sümme nüneccillezınettekav ve nezeruz zalimıne fıha cisiyya

( Sonra o sakınanları kurtaracağız. Zalimleri de orada diz çökmüş olarak bırakacağız. )**

** Ayette sakınanların kurtarılacağı yani bulundukları kaba madde ortamı dünyadan ( cehennem ) kurtarılacakları, inkarcıların ise bulundukları yerde ( dünya ) yani cehennemde kalacakları bildirilmektedir.






22 Haziran 2018 Cuma

Kelimeyle Doyanlar ve Maddeyle Doymaya Çalışanlar

Döngü sonu aşamasına geçtiğimiz bu dönemde "Yevmel Fasl" ( Ayrışım Günü ) ve "İki Yol" ( Ecdeyni ) kavramlarının derin anlamlarını aşağıdaki ayetleri ineleyerek hatırlamakta fayda bulunmaktadır.

44/40 - İnne yevmel fasli mıkatühüm ecmeın

( Kesinlikle ayrışım günü, onların toplanma zamanlarıdır. )

78/17 - İnne yevmel fasli kane mikaten 

( Kesinlikle ayrışım günü tayin edilen vakit olmuştur. )

90/10 - Ve hedeynahün necdeyni

( Ve onu iki yola yönlendirdik. )

Yerdeki 7 kat ve Gökteki 7 kat dikkate alındığında, seçim "Yerin Dibine Girmek" veya "Göklerin Kapılarından Geçmek" arasında oluşmaktadır.

Son dönemde, evvelce hayat verilmiş tüm ruhlar reenkarne olarak yeryüzüne gelecekler ( nüfus artışı sebebi budur ) ve son sınavlarından geçeceklerdir. Bu aşamada idrak ve iradeye göre bir ayrışım gerçekleşecektir. Bu ayrışım varlıkların ( İnsan, Cin ) "Kelime ( Ruh )*" ve "Madde" arasında yapılacak seçime bağlı olarak tezahür edecektir. ( * Bilgi, İlim ) Bir başka deyişle madde bağımlısı olmuş ve "Madde İle Doymaya, Tatmin Olmaya Çalışan" ve bu nedenle dünyayı zulme gark olmuş yaşanmaz bir yer haline getiren satanist müşrikler ile "Allah'ın Kelimeleri, İlmi, Ruhu İle Doyan" inanan kullar arasında bir ayrışım gerçekleşecektir. Esas itibarıyla müşrik zalimler "olmayan bir şeye" ( madde ) erişmek uğruna dünyayı mahvetmektedirler.

Allahü Teala, dünya hayatının aldatıcı olani bir ilüzyondan ibaret olan yani esas itibarıyla "Olmayan", "Yok olan" maddesini, madde algısını sınav olarak bahşetmiştir.

3/185 Küllü nefsin zaikatül mevt ve innema tüveffevne ücuraküm yevmel kıyameh fe men zuhziha anin nari ve üdhılel cennete fe kad faz ve mel hayatüd dünya illa metaul ğurur

( Tüm nefisler ölümü tadacaktır. Ve ayağa kalkış gününde ödülleriniz kesinlikle size vefa edilip ödenecektir. Kim ateşten uzaklaştırılıp, bahçeye sokulursa kurtulmuştur. Dünya hayatı aldatıcı fayda haricindeki değildir. )

57/20 İ'lemu ennemel hayatüd dünya le'ıbun ve lehvun ve zinetun ve tefahurun beyneküm ve tekasurun fil emvali vel evladi ke meseli ğaysin a'cebel kuffare nebatühu sümme yekunu hutamen ve fil ahıreti azabun şeduydun ve mağfiretun min allahi ve rıdvanun ve mel hayatüd dünya illa meta'ul ğurur

( Bilin ki o dünya hayatı kesinlikle oyundur, eğlencedir, süstür, aranızda övünmedir, mallardan ve çocuklardan çoğaltmadır. Bitirip yetiştirdiği, ekincilerin hoşuna giden yağmur misali gibidir. Sonra kırpılmış parça olur. Ahirette şiddetli azap, Allah' tan af ve rıza vardır. Dünya hayatı aldatıcı fayda haricindeki değildir. )

Allah'ın nimetleri, rızıkları tüm varlıklar için bol ve eşit olarak yayılmışken, nimeti gasp etmek suretiyle  kurdukları aldatıcı sistem içinde Allah'ın kullarını kendilerine köle yapmak isteyen satanist müşriklere de aşağıdaki ayetler atfedilmiştir.

41/10 - Ve ceale fıha ravasiye min fevkıha ve barake fıha ve kaddera fıha akvateha fı erbeati eyyam sevaen lis sailın

( Ve "Orada, onun üstünde dağlar oluşturdu. Orada bereket verdi. Orada, gıdaları azıkları, araştıranlar için dört günde eşit olarak düzenleyerek ölçülendirdi." )

16/71 - Vallahü faddale ba'daküm ala ba'dın fir rızk fe mellezine füddılu bi raddı rizkıhim ala ma meleket eymanühüm fe hüm fıhi seva' e fe bi nı'metillahi yechadun

( Ve Allah, rızıklarda bazınızı bazınıza üstün kıldı. Ancak o üstün olanlar rızıklarını o ellerinin malik olduklarına vermezler ki onda eşit olsunlar. Yani Allah' ın nimeti ile cihad mı ediyorlar? )

43/32 - E hüm yaksimune rahmete rabbik nahnü kasemna beynehüm meıyşetehüm fil hayatid dünya ve rafa'na ba'dahüm fevka ba'dın deracatin li yettehıze ba'duhüm ba'dan suhriyya ve rahmetü rabbike hayrun min ma yecmeun 

( Rab’binin rahmetini onlar mı bölüştürüyorlar? Dünya hayatında, onların aralarında geçimliklerini biz bölüştürdük. Bazılarının bazılarını buyruk vermek üzere edinmeleri için bazılarını bazılarının üstüne derecelerle yükselttik. Rab’binin rahmeti, o toplayıp biriktirdiklerinden daha hayırlıdır. )

Satanist müşrikler asla tatmin olamayacakları ve doyamayacakları için bir kısır döngü içinde tüm dünya metasını ( maddesini / malını ) kendilerinde toplamak gayreti içindedirler. Esas tatmin ve doyum unsurları ise temelde meta, madde değil, dünya hayatında yaşamını sürdürebilmek için zorunlu olarak metaya / maddeye ihtiyaç duyan insanların kendilerine köle olduklarını, kendilerine mecbur olduklarını görmektir. İşte bu durum "Şirk" ( Ortak Koşma / Allah'a Ortak Koşma ) olarak tanımlanmaktadır.

38/23 - İnne haza ehıy lehu tis'un ve tis'une na'ceten ve liye na'cetün vahıdetün fe kale ekfilnıha ve azzenı fil hıtab

( Kesinlikle bu benim kardeşim. Ona doksandokuz dişi koyun ve bana bir dişi koyun. "Onu bana ver." dedi. Beni söylemde yendi. )

Doksandokuz koyunu olmasına rağmen, kardeşinde kalan tek koyuna da göz dikiyor, onu gasp etmek istiyor.

104/2 - Ellezi cemea malen ve addedeh

( O malı toplayan ve onu adet adet sayan,  )

102/1 - Elhakümüt tekasür

( Çokla övünme sizi alıkoydu, oyaladı. )

102/2 - Hatta zürtümül mekabir

( Kabirlere varıncaya kadar. )

İnsanın bedeni bile kendisine ait değilken ve diğer tüm meta / madde ile birlikte yok olup giderken, mala ve mülke karşı duyulan bu ihtiras ancak ve ancak şeytanın hipnotik zihin kontrolü ile açıklanabilir.

Kuantum fizikçileri ve bilim adamları yıllar süren araştırmaları ve bilimsel çalışmaları sonrasında şu sonuca vardıklarını artık medya kanalıyla paylaşmaktadırlar. "Madde yoktur." Yani "bilimsellik" peşinde koşan ve Kur'an'ın en temel ve en yüce bilim kitabı olduğundan habersiz olanlar için maddenin olmadığı "bilimsel" olarak da açıklanmış olmaktadır.

"Madde Bağımlılığı" ruhun tekamül zafiyetini ortaya koyan en önemli göstergedir. Madde ile doymaya çalışanlara atfedilmiş ayetler;

2/174 - İnnellezine yektümune ma enzelellahü minel kitabi ve yeşterune bihı semenen kalılen ülaike ma ye'külune fı bütunihim illen nara ve la yükellimühümüllahü yevmel kıyameti ve la yüzekkıhim ve lehüm azabün elim 

( Kesinlikle o kitaptan o Allah’ ın indirdiğini gizleyenler ve onu az değere satanlar, işte onlar karınlarına ateşin haricinde yemezler. Allah ayağa kalkış gününde onlara kelam edip söz söylemez ve onları temizlemez. Elim azap onlaradır. )

3/181 - Lekad semiallahü kavlellezine kalu innellahe fekırun ve nahnü ağniya senektübü ma kalu ve katlehümül enbiyae bi ğayri hakkın ve nekulü zuku azabel harık

( Kesinlikle "Allah fakirdir ve bizler zenginiz." diyenlerin sözlerini Allah duydu. O dediklerini ve habercileri haksızca öldürmelerini yazacağız. "Yakıcı azabı tadın." diyeceğiz. )

Satanist müşriklerin kurdukları kapitalist emperyalist sistem, insanlara ne düşüneceklerini, ne yapacaklarını, nasıl yaşayacaklarını, neleri hedefleyeceklerini, neler ile mutlu olacaklarını, neleri sevmeleri neleri sevmemeleri gerektiğini telkin etmek üzerine kurulu bir sistemdir. "Yaşam standardı" denilen aldatıcı kavram da satanistler tarafından dizayn edilmiştir. "Yaşam standardı" kavramı tamamen maddesel, materyel kriterlere göre belirlenmiştir. Nedir bunlar? İyi maaş, iyi mevki, ev, araba mülkiyeti, belirli bir para harcama seviyesi vb. Sistem, bu kriterlere uyumlu yaşamayan  insanların kendilerini mutsuz, talihsiz, başarısız ve ezik hissetmelerin, bu sahte hedefler doğrultusunda ölümüne koşmalarını ve koşarken de menfaat kavgası yaparak birbirlerini helak etmelerini istemektedir. "Fakir çalmasını bilmediği için fakirdir." sözü zaten sistemdeki gasp, zulüm, zorbalık ve adaletsizlik durumunu açıkça ortaya koymaktadır. Zaten bir toplumda "zengin" ve "fakir" kavramları ( düalitesi ) var ise orada sorun var demektir.

Konuya ilişkin Zuhruf ( Süs, Zinet ) suresinin aşağıdaki ayetleri önem arzetmektedir.

43/30 - Ve lemma caehümül hakku kalu haza sıhrun ve inna bihı kafirun

( Ve onlara gerçek geldiğinde "Bu sihirdir. Biz onu kesinlikle inkar ederiz." dediler. )

43/31 - Ve kalu lev la nüzzile hazel kur'anü ala racülin minel karyeteyni azım

( Ve "Bu Kur'an iki büyük ülkeden bir adamın üzerine indirilmeli değil miydi?" dediler. )

43/32 - E hüm yaksimune rahmete rabbik nahnü kasemna beynehüm meıyşetehüm fil hayatid dünya ve rafa'na ba'dahüm fevka ba'dın deracatin li yettehıze ba'duhüm ba'dan suhriyya ve rahmetü rabbike hayrun min ma yecmeun 

( Rab’binin rahmetini onlar mı bölüştürüyorlar? Dünya hayatında, onların aralarında geçimliklerini biz bölüştürdük. Bazılarının bazılarını buyruk vermek üzere edinmeleri için bazılarını bazılarının üstüne derecelerle yükselttik. Rab’binin rahmeti, o toplayıp biriktirdiklerinden daha hayırlıdır. )

43/33 - Ve lev la en yekunen nasü ümmeten vahıdeten le cealna li men yekfüru bir rahmani li büyutihim sukufen min fiddatin ve mearice aleyha yazherun

( Ve şayet insanların tek topluluk olma durumu olmasaydı, Rahman' ı inkar eden kimselerin evleri için gümüş çatılar, tavanlar ve onun üzerine çıkmaya merdivenler oluştururduk. )

43/34 - Ve li büyutihim ebvaben ve süruran aleyha yettekiun

( Ve onların evleri için kapılar ve üzerinde yaslanıp oturacakları koltuklar. )

43/35 - Ve (1) zuhrufa (2) ve (3) in (4) küllü (5) zalike (6) lemma (7) metau (8) el (9) hayati (10) ed (11) dünya (12) ve (13) el (14) ahıratü (15) ınde (16) rabbi (17) ke (18) li (19) el (20) müttekın (21)

( Ve altın, süs zinet. Kesinlikle bunların hepsi dünya hayatının maddesidir, faydasıdır. Rab’binin indindeki ahiret sakınanlar içindir. )

43/35 kodlu ayette "Dünya Hayatı" ve "Ahiret" birlikte yer almakta olup, ayet kodundaki ( 43/35 ) "7" ( 43 ... 4+3 = 7 ) ve "8" ( 35 ... 3+5 = 8 ) nümerolojisi "döngü sonu" ve "yeni döngü başı" kavramları açısından dikkat çekmektedir. Ayette "21" kelime olması da Ruh kelimesi ve nümerolojisi açısından önem arzetmektedir.

Enbiya suresinin 21/8 kodlu ayeti de maddi ihtiyaç olan "yemek yeme"ye ihtiyaç duymayan  varlıklardan bahsedilmektedir. Sure numarasının "21", ayet numarasının ise "8" olması Ruh ve Yeni Döngü kavramları açısından önem arzetmektedir.

21/8 - Ve ma cealnahüm ceseden la ye'külunet taame ve ma kanu halidın

( Ve onları yemek yemeyen gövdeler, vücutlar kılmadık. Ebedi de değillerdi. )

Doyum ve tatminin tek yolu vardır.

13/28 - Ellezine amenu ve tatmeinü kulubühüm bi zikrillah e la bi zikrillahi tatmeinül kulub

( Onlar inanırlar ve kalpleri, Allah' ın hatırlanması ile tatmin olur. İyi bilin ki, kalpler Allah' ın hatırlanması ile, zikredilmesiyle  tatmin olur. )







21 Haziran 2018 Perşembe

9 Boyut ( Plan )

Spritüel kaynaklar, bilinen 3 boyutun ötesinde 6 boyutun daha bulunduğundan ve toplamda 9 boyutun varlığından bahsetmektedirler.

4 Boyut : Posthumous Plan ( Toprak Ötesi Alem ) ( En düşük ruhsal boyuttur. Astral ve Cehennem Ortamını içerir. Dünya hayatına yakın bir ortamdır. )
5. Boyut : İyilik / Sevgi Planı ( Sevgi yaymanın ve paylaşmanın değerini idrak eden yarı süptil varlıkların planı )

6. Boyut : Işık Planı / Sadıklar Planı / Vazife Planı ( Sevgiyi pratik uygulamalara dönüştüren süptil varlıklar olan Vazifeli Varlıkların planı )
7. Boyut : Melekler Planı ( Bencilliğin yok olduğu ve insan ruhunun kurtarılmaya çalışıldığı gerçek sevgi planı )
8. Boyut : Başmelekler Planı ( Archangels ) Yüksek bilinç planı
9. Boyut : Kozmik Plan ( Nihai Kurtarıcılar planı )

Allahü Teala'nın ilahi mühür sayısının 10 ve dolayısıyla "1" olmasının nedeni boyutlar incelendiğinde daha manidar şekilde ortaya çıkmaktadır. Zira 9 sayısının ardından 10 sayısı gelmektedir.

17/101 - Ve lekad ateyna musa TİS'A ayatin beyyinatin fes'el benı israıle iz caehüm fe kale lehu fir'avnü innı le ezunnüke ya musa meshura ( Ve Musa' ya delil olarak DOKUZ ayeti verdik. O halde İsrailoğulları' na sual et. Zamanında onlara geldi de Firavun ona "Kesinlikle ben zannederim ki sen ey Musa, sihirlenmişsin." dedi. )

27/12 - Ve edhıl yedeke fı ceybike tahruc beydae min ğayri suin fı TİS'I  ayatin ila fir'avne ve kavmih innehüm kanu kavmen fasikın ( Ve elini koynuna sok. Firavun' a ve kavmine yönelik DOKUZ ayetin içinde olarak kusursuz beyaz olarak çıkacaktır. Kesinlikle onlar günahkarlar kavmi oldular. )

Musa'ya verilen "9 Ayet", "9 Boyuta" ilişkin bilgiler bütünü olabilir. "9 Ayet" kavramının son kez geçtiği ayetin sure numarasının "27" olması da "9" nümerolijisi açısından ilginçtir. ( 2+7 = "9" )

18/25 - Ve lebisu fı kehfihim selase mietin sinıne vazdadu TİS'A ( Ve mağaralarının içinde üçyüz sene kaldılar ve DOKUZ artırdılar. )

Mağarada ( Transta / Farklı Frekansta ) kalınan sürenin "9" artırılması da ayrıca ilginç bir bilgidir.

Kedi

"Kedi"lerin spritüel varlıklar oldukları birçok kaynakta dile getirilmektedir. Kedi kelimesi kelime kökeni ve fonetik ilinti bazında incelendiğinde karşılaşılan kelime "Kadı" kelimesi olmaktadır.

CAT ( İngilizce )
KATZ ( Almanca )
CHAT ( Fransızca )
KEDi ( Türkçe )

Görüleceği üzere sürekli bir KAD kökü ile karşılaşılmaktadır. KAD / KADI kelimeleri "Hüküm Verme / Hüküm Veren / Olduran / Yapan" anlamlarına gelmektedir.

Mısır mitolojisindeki Tanrı figürlerinin esas itibarıyla spritüel varlıklara atfedilen tasvirler oldukları bilinmektedir. Antik Mısır'da "Kedi Tanrı" olarak bilinen “Bastet” bu bağlamda dikkat çekmektedir. Neden "Kedi" figürü Tanrı olarak tasvir edilmiştir? ( Bu noktada Tanrı kelimesi esas itibarıyla "Ruhsal Varlık", "Üst Alem Varlığı", "Üst Plan Varlığı", "Üst Frekans Varlığı" olarak kabul edilmeli ve yanlış yorumlanmamalıdır. )

Kedilerin, farklı frekansları algılayabilen, sezgileri gelişmiş varlıklar oldukları bilinmektedir. Birçok spritüel kaynakta kedilerin enkarne olmuş ruhsal yardımcı işlevi gördükleri belirtilmektedir. Kedilerin insanı sahiplenme duyguları da bu bağlamda önem arzetmektedir.

Öte yandan bilinen 66 tür kedi olması da 66 nümerolojisi açısından dikkat çekmektedir.

No: Tür
1 Abyssinian
2 American Bobtail
3 American Curl
4 American Keuda
5 American Shorthair
6 American Wirehair
7 Ankara Kedisi
8 Australian Mist
9 Balinese
10 Bengal
11 Birman
12 Bombay
13 Brazilian Shorthair
14 British Shorthair
15 Burmese
16 Burmilla (Silver Burmese)
17 Californian Spangled
18 Chartreux
19 Chinchilla
20 Colorpoint Shorthair
21 Cornish Rex
22 Cymric
23 Devon Rex
24 Egyptian Maular
25 European Burmese
26 European Shorthair
27 Exotic Shorthair
28 Havana Brown
29 Himalayan
30 Honey Bear
31 Iran Kedisi (Persian)
32 Japon Bobtail
33 Javanese
34 Kashmir 
35 Korat
36 Laperm
37 Maine Coon
38 Manx
39 Mavi Rus
40 Mojave Spotted (Mojave çöl Kedisi)
41 Munchkin
42 Nebelung
43 Norwegian Forest
44 Ocicat
45 Oriental Longhair
46 Oriental Shorthair
47 Pixie Bob
48 Ragamuffin
49 Ragdoll
50 Savannah
51 Scottish Fold
52 Selkirk Rex
53 Sibirya Kedisi
54 Singapura
55 Siyam Kedisi
56 Snowshoe (Karayak)
57 Soke
58 Somali
59 Sphynx
60 Tekir Kedi
61 Tiffanie
62 Tiffany/Chantilly
63 Tonkinese
64 Tuxedo (Smokin) Kedi
65 Van Kedisi
66 York Chocolate

"Altın Çağ" dergisinin 2002 yılının Ağustos * ayında yayınlanan sayısının kapağında da "Kedi" figürü yer almaktadır. ( * Ağustos 8. ay olup, 8 sayısı yeni döngü başlangıcının nümerolojik sembolüdür. "Altın Çağ" yeni döngü olacaktır. )


Kedilerin 9 canlı olduklarına yönelik halk arasında yaygın olan söylemin "9 Boyut" ile ilintisinin bulunması da kuvvetle muhtemeldir.


Kedilerin 9 canlı olduklarına yönelik halk arasında yaygın olan söylemin "9 Boyut" ile ilintisi bulunmakta mıdır?



































19 Haziran 2018 Salı

Sabır Mekanizması 1'e 10

"Sabır" kelimesi "Zorluklar karşısında yılmamak, zorluğa, zulme, acıya tahammül edip katlanarak selameti ümit etmek." anlamına gelmektedir.

Kur'an ayetlerinde "Sabır" kavramının selamet ( kurtuluş ) için, diğer bir deyişle tekamül ederek üst alemlere geçiş için en önemli parametre olduğu vurgulanmaktadır. Bu çerçevede, "Sabır"ın bir varlık için en üstün tutum ve davranış olduğu, aynı zamanda da en güçlü savunma ve korunma mekanizması olduğu ortaya çıkmaktadır.

"Sabır" kelimesinin Kur'an'daki frekansı 103'tür. ( 103 ... Elif Lam Lam ) Aşağıdaki ayetler "Sabır" mekanizmasının işlevini betimler niteliktedir. 

2/45 - Vesteınu bis sabri ves salah ve inneha le kebıratün illa alel haşiın ( Ve sabırla ve duayla yardım isteyin. Kesinlikle o, saygı ve sevgi dolu korku duyanların, ürperenlerin, ürkenlerin haricindekilere büyük, ağır gelir. ) 

Sabır kelimesinin ilk kez geçtiği ayetin kodunun nümerolojik değeri "11" dir. ( 2+4+5 = 11 )

2/153 - Ya eyyühellezine amenüsteınu bis sabri ves salah innellahe meas sabirın ( Ey o inananlar, sabırla ve duayla yardım isteyin. Kesinlikle Allah sabredenlerle birliktedir. )

7/126 - Ve ma tenkımü minna illa en amenna bi ayati rabbina lemma caetna rabbena efrığ aleyna sabran ve teveffena müslimın ( Ve sen ancak, bize geldiklerinde Rab’bimizin ayetlerine inandık diye bizden intikam alıyorsun. Rab’bimiz, üzerimize sabır yağdır ve bizi teslim olanlar olarak vefat ettir. )

7/137 - Ve evrasnel kavmellezine kanu yüstad'afune meşarikal erdı ve meğaribehelletı barakna fıha ve temmet kelimetü rabbikel husna ala benı israıle bima saberu ve demmerna ma kane yesneu fir'avnü ve kavmühu ve ma kanu ya'rişun ( Ve o zayıf düşmüş olan kavmi de yerin bereketlendirdiğimiz doğusuna ve batısına varis kıldık. Rab’binin, İsrailoğullarına olan o güzel kelimesi sabırlarından dolayı tamamlandı. Biz de Firavun' un ve kavminin o ürettiklerini ve o yapmış oldukları evleri mahvettik. )

23/111 - İnnı cezeytühümül yevme bima saberu ennehüm hümül faizun ( Kesinlikle ben bugün, sabırlarından dolayı kesinlikle onları karşılıklandırdım. Kesinlikle onlar, onlar kurtulanlardır. )

28/54 - Ülaike yü'tevne ecrahüm merrateyni bima saberu ve yedraune bil hasenetis seyyiete ve min ma razaknahüm yünfikun ( İşte onlar, o sabırlarından dolayı onlara ödülleri iki kere verilir. Kötülüğü güzellikle savarlar ve o rızıklandırdıklarımızdan harcarlar. )

76/12 - Ve cezahüm bima saberu cenneten ve hariren ( Ve o sabırlarından dolayı onların karşılığı cennettir ve ipektir. )

Üst aleme yani esiri alem olan Sevgi Planına ( Cennet / Sirius ) geçişin ön koşulunun "sabredebilmek" olduğu bildirilmektedir.

13/22 - Vellezine saberubtiğae vechi rabbihim ve ekamus salate ve enfeku min ma razaknahüm sirran ve alaniyeten ve yedraune bil hasenetis seyyiete ülaike lehüm ukbed dar ( Ve o Rab’lerinin yüzünü aramaya sabredenler, duaya kalkanlar ve onları rızıklandırdıklarımızdan gizlice ve açıkça harcayanlar ve kötülükleri güzellikle savanlar, işte onlar, yurdun sonu onlaradır. )

13/24 - Selamün aleyküm bima sabertüm fe nı'me usbed dar ( O sabretmenizden dolayı selam üzerinizedir. Artık yurdun topluluğu ne güzeldir. )

Selamet ( Kurtuluş ) ancak sabırla, sabretmekle mümkün olmaktadır.

14/5 - Ve lekad erselna musa bi ayatina en ahric kavmeke minez zulümati ilen nuri ve zekkirhüm bi eyyamillah inne fı zalike le ayatin li külli sabbarin şekur ( Ve Musa' yı, kavmini karanlıklardan aydınlığa çıkarsın ve onlara Allah' ın günlerini hatırlatsın diye ayetlerimizle gönderdik. Kesinlikle bunda her sabredip şükreden için ayetler vardır. )

14/12 - Ve ma lena en la netevekkele alellahi ve kad hedana sübülena ve lenasbiranne ala ma azeytümuna ve alellahi fel yetevekkelil mütevekkilun ( Ve ne oluyor bize ki, Allah’a  dayanıp sığınmayalım. Bizi yollarımıza yönlendirdi. O bize olan eziyetlerinize sabredeceğiz. O halde, dayanıp sığınanlar Allah’a  dayanıp sığınsınlar. )

16/126 - Ve in akabtüm fe akıbu bi misli ma ukıbtüm bih ve lein sabertüm le hüve hayrun lis sabirın ( Ve eğer sonuçlandırırsanız, o sonuçlandırıldığınızın aynısı ile sonuçlandırın. Eğer sabrederseniz o sabredenler için daha hayırlıdır. )

Sabretmenin kısasa kısastan daha yüce ve hayırlı bir davranış olduğu bildiriliyor.

8/65 - Ya eyyühen nebiyyü harridıl mü'minıne alel kıtal in yekün minküm işrune sabirune yağlibu mieteyn ve in yekün minküm mietün yağlibu elfen minellezine keferu bi ennehüm kavmün la yefkahun ( Ey haberci, inananları savaşa kızıştır teşvik et. Eğer sizlerden sabreden yirmi kişi olursa, ikiyüz kişiyi yenerler. Eğer sizlerden yüz kişi olursa, o inkar edenlerden bin kişiyi yenerler. Çünkü kesinlikle onlar anlamayan kavimdirler. )

Sabreden 10 kişi sabretmeyen 100 kişiden üstün,
Sabreden 100 kişi sabretmeyen 1,000 kişiden üstün

Sabreden insanın ruhani değerinin ve kudretinin sabretmeyen insandan 10 kat daha fazla olduğu bildirilmektedir. Bu tasvirde ilahi mühür sayısı olan 10 yer almaktadır.








13 Haziran 2018 Çarşamba

Suçlu Psikolojisi

İnsanlara karşı suç işleyenlerin, bir başka deyişle ferdi dünyevi menfaat uğruna şeytana kulluk etmek suretiyle zulüm, zorbalık, adaletsizlik, hırsızlık ve ahlaksızlık yapmış olanların, işleri tersine döndüğünde ve yaptıklarının karşılığı ile yüzleşeceklerini gördüklerinde sırf kendilerini kurtarabilmek için nankörce herşeyi nasıl da feda edebilecekleri Mearic suresinin 11-14 ayet aralığında bildirilmektedir.

70/11 * - Yubassarünehüm yeveddül MÜCRİMU lev yeftediy min azabi yevmeizin bi benihi ( Onlar birbirlerine gösterilirler. SUÇLU o gün, oğullarını fidye vererek azaptan kurtulmayı arzular. )

* Ayet numarası olan 11 sayısı düaliteyi ve satanik nimerolojide isyanı sembolize etmekte olup, "Mücrim" ( Suçlu ) kavramının geçtiği ayetin numarası olması açısından dikkat çekmektedir.  

70/12 - Ve sahıbetihi ve ehıyhi ( Ve eşini arkadaşını ve kardeşini. )

70/13 - Ve fasiletihilletiy tu'viyhi ( Ve onu barındırıp yetiştiren ailesini. )

70/14 - Ve men fil ardı cemian sümme yuncihi ( Ve yerde kim varsa topluca ki sonra kendini kurtarabilsin. )

Ayetlerden de anlaşılacağı üzere şeytana ( cinlere ) kulluk etmelerinden ve cin tasallutu ( hipnoz ) altında olmalarından dolayı inkarcı suçluların insani nitelikleri yok seviyesine inmiştir.

12 Haziran 2018 Salı

Rüşd

"Rüşd" kelimesi "Gerçeği idrak, Doğruluk, Olgunluk, Akıllılık" anlamlarına gelmekte olup, "Mürşid" ( Doğtuyu Gösteren, Akıl Veren ), "Raşid" ( Gerçeği idrak eden, Doğru, Olgun, Akıllı ) kelimeleri de aynı kökten türemişlerdir. Kur'an ayetlerinde Allahü Teala'nın yakınlığını ve yüceliğini ancak "Raşid" olan kulların idrak edebilecekleri ve hissedebilecekleri bildirilmektedir.

"Rüşd" kelimesinin tekrar adedinin ( frekans ) "19" olması "10" ve "1" nümerolojisi, yani "Teklik", "Birlik" kavramları açısından önem arzetmektedir. 

"Rüşd" kelimesinin Kur'an'da ilk kez geçtiği Bakara suresinin 2/186 kodlu ayetinde, raşid olmanın tek yolunun Allah'a "İnanmak" ve O'nu "Kabul etmek" olduğunu açıkça beyan edilmektedir. 

2/186 - Ve iza seeleke ıbadı annı fe innı karıb ücıbü da'veted daı iza deani fel yestecıbu lı vel yü'minu bı leallehüm YARŞÜDUN ( Ve kullarım sana benden sual ettiklerinde kesinlikle ben yakınımdır. Beni çağırdıklarında çağıranın çağrısını kabul ederim. O halde beni kabul etsinler ve bana inansınlar. Umulur ki onlar DOĞRU / AKILLI / GERÇEĞİ İDRAK EDEN olurlar. )

Ayet kodunda "8" nümerolojisi de ( 2+1+8+6 = 17 ... "8" ) bulunmaktadır.

"Rüşd" kelimesinin son kez geçtiği ayetteki sıra numarası da "10"'dur.




10 Haziran 2018 Pazar

Gökteki Rızk

"Rızk" kelimesi " yaratılmış olanların yaşamlarını devam ettirebilmeleri için gerekli olan ve bu amaçla Allahü Teala tarafından bahşedilen maddi, manevi nimetlerin tümü olarak tanımlanabilir.

"Rızk" kelimesi Kur'an'da 123 kere tekrarlanmakta olup, bu tekrar sayısının nümeroljik değeri ise ilahi mühür sayıs olan "6"'ya eşittir.

"Rızk" kelimesinin ilk kez geçtiği ayetteki kelime adedinin ( 15 ) nümerolojik değeri "6" (1+5 = 6 ) sayısına eşittir.

2/3 - Ellezine (1) yu’minune (2) bi (3) el (4) gaybi (5) ve (6) yukimune (7) es (8) salate (9) ve (10) min (11) ma (12) razakna (13) hüm (14) yünfikun (15) ( O gayba inananlar, duaya kalkanlar ve o rızıklandırdıklarımızdan harcayanlar. )

İnanan ve ilim sahibi kullar için rızk, maddi anlamdan ziyade manevi anlam taşımakta olup, Allah'ın kelimelerini ve ilmini ifade etmektedir. Bu kapsamda rızkın mideye değil, kalbe hitab eden bir kavram olduğu ortaya çıkmaktadır.

Dünyevi ve dar görüşe sahip insanların yaşam süresince temel amacı ihtiyaçlarını, maddi kavram olarak algıladıkları rızk ile gidererek tatmin sağlamaktır. Oysaki Ra'd suresinin 13/28 kodlu ayetinde kalplerin sadece ve sadece Allah'ı zikretmek yani O'nu hatırlamak ve O'nun ilmini aramak ile tatmin olabileceği bildirilmektedir.

13/28 - Ellezine amenu ve tatmeinü kulubühüm bi zikrillah e la bi zikrillahi tatmeinül kulub ( Onlar inanırlar ve kalpleri, Allah' ın hatırlanması ile tatmin olur. İyi bilin ki, kalpler Allah' ın hatırlanması ile  tatmin olur. )

Zariyat suresinin 51/22 kodlu ayetinde "Rızkın gökte olduğu" bildirilmektedir. 

51/22 - Ve FİS SEMAİ RİZKUKÜM ve ma tuadun ( Ve RIZKINIZ ve o vaad edildiğiniz GÖKTEDİR. )

Ayet, rızk kelimesinin dünya yani maddi alem algısıyla algılanan anlamından çok daha farklı bir anlama sahip olduğunu  açıkça ortaya koymaktadır. Cennet olarak tanımlanan ortamın gökteki Yarı Süptil alem ( Sevgi Planı esiri alem Sirius ) olduğu ve Taha suresinin 20/117-119 aralığındaki ayetlerinde "Cennette acıkma, susama, sıcaklanma ve üşüme kavramlarının olmadığı"nın bildirildiği düşünüldüğünde durum daha da netleşmektedir.

20/117 - Fe kulna ya ademü inne haza adüvvün leke ve li zevcike fe la yuhricenneküma minel CENNETi fe teşka ( Böylece, "Ey Adem, kesinlikle bu senin için ve eşin için düşmandır. O halde, kesinlikle sizi CENNETTEN çıkarmasın. Yoksa meşakkat içinde bedbaht olursun." dedik.  )

20/118 - İnne leke en LA TECUA fıha ve LA TA'RA ( Kesinlikle sana orada ACIKMAMAN ve ÇIPLAK OLMAMAN vardır. )

20/119 - Ve enneke LA TAZMEÜ fıha ve LA TADHA ( Ve kesinlikle sen orada SUSAMAZSIN ve SICAKTA YANMAZSIN. )

Temel ihtiyaçlar olarak bilinen yukarıdaki 4 kavramın ( Açlık, Susama, Sıcaklık, Soğukluk ) var olmadığı bir ortamda, bir varlığın Allahü Teala'dan rızk olarak beklentisi ne olabilir? 

Bu sorunun cevabını, Allahü Teala'nın sembolik olarak "Göklerdeki Baba" * ifadesiyle tanımlandığı İncil'deki Haberci İsa'nın şu sözünde bulmak mümkündür.

40 Matta 4/4 İsa ona şu karşılığı verdi: "'İnsan yalnız ekmekle yaşamaz, Tanrı'nın AĞZINDAN * ÇIKAN HER KELİMEYLE YAŞAR' diye yazılmıştır."

* İncil ayetlerindeki "Göklerdeki Baba" ve Matta 4/4 kodlu ayetteki "Ağız" ifadeleri sembolik olup, yaratılmış olan varlıkların algılarındaki kavramların hiçbirinin Allahü Teala'yı ifade etmeye, tanımlamaya, O'nun hayalini dahi kurabilmeye yeterli olamayacağı hatırlanmalıdır.

Atatürk’ün “İstikbal* göklerdedir.” cümlesi de ezoterik açıdan spiritüel mesaj içermektedir. ( * Gelecek, Refah )

"Kelimeler ile yaşamak" Allahü Teala'nın ilmiyle yaşamak anlamına gelmekte ve rızıka ihtiyaç duyan gerçek varlığın beden değil ruh olduğunu tekrar hatırlatmaktadır.














Nimeti satan şeytan

"SATmak" kelimesi, "Bir şeyin birisi tarafından bir başkasına bireysel ve maddi menfaat karşılığında verilmesi" anlamına gelmektedir. Satanın ve satın alanın varlığında "para" adı verilen araç ile yapılmakta olan bu eyleme ticaret adı verilmektedir. ( Ticaret kelimesinin Cari kelimesi olup, akış anlamına gelmektedir. )

Allah'ın, sadece kendisine inanılması ve ibadet edilmesi isteğiyle insanlara sınırsız ve eşit * olarak vermiş olduğu nimetlerin insanlar arasında dünyevi maddi menfaat karşılığında alınıp satılması ve bu yolla bazı insanların bazı insanları köleleştirebilecekleri bir ortamın oluşması şeytanın ( cin ) saptırmasının bir sonucudur. Sad suresinin 38/23 kodlu ayetinde verilen “99 koyunu olup da kardeşindeki 1 koyuna da göz dikenin” misali bu kapsamda önem arzetmektedir. Zira soru şudur: "Nasıl olur da Allah'ın insanlara sınırsız olarak verdiği nimeti birisi gasp edip elinde tutar da * diğerlerine ancak bireysel menfaati yani kendi istediğini yaptırması karşılığında verebilir?"

* 41/10 - Ve ceale fıha ravasiye min fevkıha ve barake fıha ve kaddera fıha akvateha fı erbeati eyyam SEVAEN lis sailın

( Ve "Orada, onun üstünde dağlar oluşturdu. Orada bereket verdi. Orada, gıdaları azıkları, araştıranlar için dört günde EŞİT OLARAK düzenleyerek ölçülendirdi." )

* 16/71 - Vallahü faddale ba'daküm ala ba'dın fir rızk fe mellezine füddılu bi raddı rizkıhim ala ma meleket eymanühüm fe hüm fıhi SEVA' e fe bi nı'metillahi yechadun

( Ve Allah, rızıklarda bazınızı bazınıza üstün kıldı. Ancak o üstün olanlar rızıklarını o ellerinin malik olduklarına vermezler ki onda EŞİT olsunlar. Yani Allah' ın nimeti ile cihad mı ediyorlar? )

* 40 Matta 4/8-9-10 İblis bu kez İsa'yı çok yüksek bir dağa çıkardı. O'na bütün görkemiyle dünya krallıklarını göstererek, - "Yere kapanıp bana taparsan, bütün bunları sana vereceğim" dedi. - İsa ona şöyle karşılık verdi: "Çekil git, Şeytan! 'Tanrın Rab'be tapacak, yalnız O'na kulluk edeceksin' diye yazılmıştır."

Maalesef bugün adına "ticaret" denen eylemin özünde "nimetin gasp edilmesi" gerçeği yatmaktadır. Allah'ın gökten sınırsızca yağdırdığı, nehirlerin çağlayarak aktığı bir ortamda su bile insanlar arasında bir ticaret konusu olmuştur.

Oysa, yaratılmış olmanın anlam ve amacının diğer insanlara sevgi ile yardım ve fayda sağlamak olduğunun bilincinde olan insanlar için ise durum çok farklıdır. Zira bu insanlar çalışmaları sonucunda ürettiklerini, elde ettiklerini herhangi bir karşılık beklemeden diğer insanlarla eşit olarak paylaşmaları gerektiğinin bilincindedirler. Bu zihniyette olan insanlardan oluşan bir toplumda açlık, sefalet, yolsulluk, zenginlik, hegemonya, esaret, adaletsizlik, zorbalık, zulüm vb. kavramların varlığından söz edilemez. Ancak, şeytanın telkiniyle aldatıcı dünya hayatının hipnozuna kapılmış olan insanlar böyle bir toplumun oluşabilmesinin bir ütopya, bir hayal olduğunu düşünmekte ve "Ezelimki ezilmeyelim." düşüncesiyle birbirlerini sömürmeye çalışmaktadırlar. Bu yanlış düşünce ve yaklaşım nedeniyle dünya hayatında sorunsuz ve huzurlu bir toplumun ve ortamın tezahür etmesi mümkün görünmemektedir. Zaten "cennet" kavramının derin manası da bu noktada daha iyi algılanabilmektedir.

Taha suresinin aşağıdaki ayetleri insanın cennet ortamındaki maddi ihtiyaçtan münezzeh ve huzurlu durumunu, şeytanın saptırması neticesinde maddi dünya hayatına düşerek nasıl kaybettiğini açık bir şekilde bildirmektedir. Bu ayetlerde maddi alemde "ihtiyaç" olarak algılanan "ısınmak, serinlemek, su içmek ve yemek" olgularının gerçekte yani cennette var olmadığı da bildirilmektedir.

20/117 - Fe kulna ya ademü inne haza adüvvün leke ve li zevcike fe la yuhricenneküma minel cenneti fe teşka

( Böylece, "Ey Adem, kesinlikle bu senin için ve eşin için düşmandır. O halde, kesinlikle sizi cennetten çıkarmasın. Yoksa meşakkat içinde bedbaht olursun." dedik. )

20/118 - İnne leke en LA TECUA fıha ve LA TA'RA

( Kesinlikle sana orada ACIKMAMAN ve ÇIPLAK OLMAMAN vardır. )

20/119 - Ve enneke LA TAZMEÜ fıha ve LA TADHA

( Ve kesinlikle sen orada SUSAMAZSIN ve SICAKTA YANMAZSIN. )

20/120 - Fe vesvese ileyhiş şeytanü kale ya ademü hel edüllüke ala şeceratil huldi ve mülkin la yebla

( Böylece şeytan ona vesvese verdi. "Ey Adem, seni ebediyet ağacına ve çökmeyen mülke yönelteyim mi?" dedi. )

"SATmak" kelimesinin kökünde yer alan SAT kelimesiyle ŞEYTan kelimesinin kökündeki ŞEYT kelimesi arasında anlamsal ilişki olması muhtemeldir. Batı dillerinde Şeytan kelimesi "SATan" olarak telafuz edilmektedir. ( "Yakan, Helak eden" anlamına gelen "Şeytan" kelimesi bir sıfat olup, "Şeyt" ( Yakmak, Helak etmek ) kökünüj "-an" ( yapan, gibi olan ) sonekiyle birleşiminden oluşmaktadır. )

Kur'an ayetlerinde "Satmak" ve "Ticaret" kavramlarına ilişkin sadece olumsuz ifadeler bulunmaktadır. Bazı örnekler aşağıdadır.

SATMAK / SATIN ALMAK

2/16 - ÜlaikellezinEŞTERAVÜD dalalete bil hüda fe ma rabihat TİCARATühüm ve ma kanu muhtedın

( İşte onlar yönlendirme karşılığında sapıklığı SATIN ALDILAR da TİCARETleri fayda sağlamadı. Yönlendirilenlerden de değillerdi. )

2/41 - Ve aminu bima enzeltü müsaddikan li ma meaküm ve la tekunu evvele kafirin bih ve la TEŞTERU bi ayatı semenen kalilen ve iyaye fettekun

( Ve o sizinle birlikte olanı doğrulayıcı olarak indirdiğime inanın. Onu inkar edenlerin ilki olmayın. Ayetlerimi az değere değiştirip SATMAYIN. Ve sadece benden sakının. )

2/79 - Fe veylün lillezıne yektübunel kitabe bi eydıhim sümme yekulune haza min ındillahi li YEŞTERU bihı semenen kalıla fe veylün lehüm min ma ketebet eydıhim ve veylün lehüm min ma yeksibun

( Vay o kitabı elleriyle yazanlar ve sonra onu az değere SATMAK için "Bu Allah’ ın indindendir." diyenler için. Vay onlara o elleriyle yazdıklarından ve vay onlara o kazandıklarından. )

2/86 - ÜlaikellezinEŞTERAVÜL hayated dünya bil ahırati fe la yuhaffefü anhümül azabü ve la hüm yünsarun

( Bunlar ahiret karşılığında dünya hayatını SATIN ALANLARDIR. Böylece azap onlardan hafifletilmez ve onlara yardım edilmez. )

2/90 - Bi'se MEŞTERAV bihı enfüsehüm en yekfüru bima enzelellahü bağyen en yünezzilellahü min fadlihı ala men yeşaü min ıbadih fe bau bi ğadabin ala ğadab ve lil kafirıne azabün muhin

( Allah’ ın indirdiğini azgınlıkla inkar etsinler diye o nefislerini SATTIKLARI ne kötüdür. Allah kullarından dilediği kimselere üstünlüğünden lütfundan indirmişti. Böylece öfke üstüne öfkeye maruz kaldılar. Alçaltıcı hakir eden azap inkarcılar içindir. )

2/174 - İnnellezine yektümune ma enzelellahü minel kitabi ve YEŞTERUNE bihı semenen kalılen ülaike ma ye'külune fı bütunihim illen nara ve la yükellimühümüllahü yevmel kıyameti ve la yüzekkıhim ve lehüm azabün elim

( Kesinlikle o kitaptan o Allah’ ın indirdiğini gizleyenler ve onu az değere SATANLAR, işte onlar karınlarına ateşin haricinde yemezler. Allah ayağa kalkış gününde onlara kelam edip söz söylemez ve onları temizlemez. Elim azap onlaradır. )

2/175 - ÜlaikellezinEŞTERAVÜD dalalete bil hüda vel azabe bil mağfirah fe ma asberahüm alen nar

( İşte onlar yönlendirmeye karşı sapıklığı ve affedilmeye karşı azabı SATIN ALIRLAR. Böylece onlar ateşe sabredemezler. )

3/177 - İnnellezinEŞTERAVÜL küfra bil ımani len yedurrullahe şey'a ve lehüm azabün elım

( Kesinlikle o, inanç ile inkarı SATIN ALANLAR Allah’a şey kadar bile zarar veremezler. Büyük azap onlaradır. )

3/187 - Ve iz ehazellahü mısakallezıne utül kitabe le tübeyyinünnehu lin nasi ve la tektümuneh fe nebezuhü verae zuhurihim YEŞTERAV bihı semenen kalıla fe bi'se ma YEŞTERUN

( Ve zamanında Allah, onu insanlara açıkça beyan edecekler ve onu gizlemeyecekler diye o kitap verilenlerin sözlerini aldı. Ama onu sırtlarının arkasına bıraktılar ve onu az değere SATTILAR. O SATMALARI ne kötüdür.

9/9 - İŞTERAV bi ayatillahi semenen kalılen fe saddu an sebılih innehüm sae ma kanu ya'melun

( Allah' ın ayetlerini az değere SATTILAR da Allah yolundan engelleyip döndürdüler. Kesinlikle onların o yapmış oldukları kötüdür. )

9/111 - İnnellahEŞTERA minel mü'minıne enfüsehüm ve emvalehüm bi enne lehümül cenneh yükatilune fı sebılillahi fe yaktülune ve yuktelune va'den aleyhi hakkan fit tevratı vel incili vel kur'an ve men evfa bi ahdihı festebşiru bi bey'ıkümüllezı bay'tüm bih ve zalike hüvel fevzül azım

( Kesinlikle Allah, inananlardan, nefislerini ve mallarını, cennetin kesinlikle onlara olmasından dolayı SATIN ALDI. Tevrat' ta, İncil' de ve Kur'an' da gerçek olduğu gibi, onun üzerine vaad olarak, Allah yolunda savaşacaklar da öldürecekler ve öldürülecekler. Ahdine daha vefalı kimdir? O halde yaptığınız alışverişten dolayı müjdeler olsun. İşte bu, o büyük kurtuluştur. )

TİCARET

2/16 - Ülaikellezineşteravüd dalalete bil hüda fe ma rabihat TİCARATühüm ve ma kanu muhtedın

( İşte onlar yönlendirme karşılığında sapıklığı satın aldılar da TİCARETleri fayda sağlamadı. Yönlendirilenlerden de değillerdi. )

24/37 - Ricalün la tülhıhim TİCARATÜN ve la bey'un an zikrillahi ve ikamis salati ve ıtaiz zekati yehafune yevmen tetekallebü fıhil kulubü vel ebsar

( Erkeklerdir ki, ne TİCARET, ne de alışveriş onları Allah' ı hatırlamaktan, duaya kalkmaktan, zekatı vermekten alıkoymaz. İçinde kalplerin ve gözlerin dönerek yer değiştireceği günden korkarlar. )

4/29 - Ya eyyühellezine amenu la te'külu emvaleküm beyneküm bil batıli illa en tekune TİCARATEN an teradın minküm ve la taktülu enfüseküm innellahe kane biküm rahıma

( Ey o inananlar, isteğinizle TİCARETTE olmanızın haricinde, mallarınızı aranızda batıl ile yemeyin. Kendinizi, kendinizden olanları öldürmeyin. Kesinlikle Allah size merhametlidir. )

9/24 - Kul in kane abaüküm ve ebnaüküm ve ıhvanüküm ve ezvacüküm ve aşıratüküm ve emvalü nıkteraftümuha ve TİCARATÜN tahşevne kesadeha ve mesakinü terdavneha ehabbe ileyküm min allahi ve rasulihı ve cihadin fı sebılihı fe terabbesu hatta ye'tiyallahü bi emrih vallahü la yehdil kavmel fasikın

( De ki: "Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, aşiretiniz, elde ettiğiniz mallar, kesatlığından korktuğunuz TİCARET, hoşlandığınız meskenler, size Allah’tan, resulünden ve O’nun yolunda cihaddan daha sevimli ise artık Allah emri ile yetene kadar bekleyin. Allah günahkarlar kavmini yönlendirmez." )

24/37 - Ricalün la tülhıhim TİCARATÜN ve la bey'un an zikrillahi ve ikamis salati ve ıtaiz zekati yehafune yevmen tetekallebü fıhil kulubü vel ebsar

( Erkeklerdir ki, ne TİCARET, ne de alışveriş onları Allah' ı hatırlamaktan, duaya kalkmaktan, zekatı vermekten alıkoymaz. İçinde kalplerin ve gözlerin dönerek yer değiştireceği günden korkarlar. )

35/29 - İnnellezine yetlune kitaballahi ve ekamus salate ve enfeku min ma razaknahüm sirran ve alaniyeten yercune TİCARATEN len tebur

( Kesinlikle o Allah' ın kitabını okuyanlar, duaya kalkanlar ve o onları rızıklandırdıklarımızdan gizlice ve açıkça harcayanlar kesinlikle batmayan TİCARETİ umarlar. )

61/10 - Ya eyyühellezine amenu hel edülluküm ala TİCARATİN tünciküm min azabin elim

( Ey o inananlar, sizi, sizi elim azaptan kurtaracak TİCARETE yönelteyim mi? )

61/11 - Tu'minune billahi ve resulihi ve tücahidune fi sebilillahi bi emvaliküm ve enfüsiküm zaliküm hayrun leküm in küntüm ta'lemun

( Allah’a ve O’nun resulüne inanırsınız, Allah yolunda mallarınız ve nefislerinizle cihad edersiniz. Eğer bilenlerseniz, bu size daha hayırlıdır. )

35/29 ve 61/10-11 kodlu ayetlerde "Batmayan Ticaret" tanınmlanıyor. Demek oluyorki bilinen anlamındaki ticaret, düalite ve döngü gerçeği sebebiyle, batmaya ve mahvolmaya mahkumdur.

62/11 - Ve iza reev TİCARETEN ev lehven infaddu ileyha ve terekuke kaima kul ma indallahi hayrun minel lehvi ve minet ticareh vallahu hayrur razıkin

( Ve TİCARET veya eğlence gördüklerinde ona gittiler. Seni ayakta bıraktılar. De ki: "O Allah' ın indinde olan, eğlenceden ve ticaretten daha hayırlıdır. Allah rızıklandıranların en hayırlısıdır." )


8 Haziran 2018 Cuma

Döngü Mekanizması 8, 11 ve 88

"Döngü" kavramının "8" ve "11" sayıları ile sembolize edilmektedir. "8" sayısı şekilsel yapısı itibarıyla iki adet yuvarlak içermektedir. "11" sayısı da şekilsel yapısı itibarıyla iki adet 1 içermektedir. Bu durum "Düalitenin" yani "İkilik Sistemin" tezahürüdür.

Döngü mekanizmasının temel unsuru Düalitedir. Düalite ( zıtlık, ikilik ) fenomeni yaratılış sürecinin kendi içinde tekrarlardan, döngülerden oluşmasına sebebiyet vermektedir. Bu çerçevede, ruhsal manada tam tekamül etmiş bir varlığın nihai hedefinin O'na dönmek, Singülariteye ( Tekliğe ) dönmektir. Bu da ancak "İkiyi Birlemek" yani Ruhun nümerik sembolü olan 21 sayısının düşünce, tutumve davranış yoluyla tezahür ettirlmesiyle mümkün olabilecektir.

Bu kapsamda Ön Türkçe olan ÖN ( ON, AN ) ve ARKA kelimeleri önme arzetmektedir. Batı dillerinde yer alan ANARCHY ( AN + ARCHY * ) kelimesi ÖN ve ARKA kelimelerinin birleşmesinden teşekkül etmiştir. ( * "Archaic" kelimesi batı dillerinde "Eski, Eskiye ait, Arkada kalmış olan ) anlamlarına gelmektedir. ) Dolayısıyla "sisteme karşıtlık" olarak bilinen ANARŞİ kavramı Döngü Mekanizmasının temel unsurudur.

"8" ve ""11" sayılarının çarpımından oluşan "88" sayısı ise Melek ( Ön / İyi / Positif ) ve Şeytan ( Arka / Kötü / Negatif ) kelimelerinin Kur'an'daki tekrar adetleri ( frekansları ) açısından önem arzetmektedir. Kur'an'da "Melek" kelimesi 88 kere, "Şeytan" kelimesi de 88 kere tekrarlanmaktadır. Bu durum döngü mekanizmasında Melek ile Şeytanın işlevlerini nümerik olarak tanımlamaktadır.

Düalite ve Döngüyü birlikte sembolize eden 8 ve 11 sayılarının toplamlarının nümerolojik değerinin "1" olması da ( 8+1+1 = 10 ... 1 ) Singülariteye ( Tekliğe ) giden yolun Düaliteden ( İkilikten ) geçtiği ni ortaya koymaktadır. Ruh kelimesinin Kur'an'daki frekansının 21 olması da "İkinin Birlenmesi" ile Ruh'a ( ÖZe Dönüş ) dönüşün mümkün olacağının delili niteliğindedir.












Hitit Güneşi, Oz Tamgası ( Türk Tamgası ) ve H

Oz Tamgası, Ön-Türklerde, Oz'laşarak * öbür dünyaya geçmeyi, orada şekil değiştirerek (metamorfoz) yeniden oluşumu ve Tanrıya erişme ( ÖZe dönme ) düşüncesini ifade eden bir semboldür.

OZ kelimesi, ÖZ kelimesinin esasıdır.



Okült ezoterik bir sembol olan, Hinduizmde de Swastika olarak bilinen Oz Tamgası, Adolf Hitler tarafından "Üstün Irk" sembolü olarak kullanılmıştır.

Oz Tamgası, Güneşi ve onun 4 yönünü ( mevsimler ) sembolize etmektedir. "Hitit Güneşi" olarak bilinen aşağıdaki sembolde de 3 adet Oz Tamgası göze çarpmaktadır. 


OZ kelimesi ÖZ kelimesidir. ÖZ kelimesinin nümerolojik değeri "21"'dir. 21 sayısı, "Ruhu" ve "İkinin Birlenmesi" yani düaliteden ( ikili sistemden ) singülariteye ( tekliğe ) dönüşü, bir başka deyişle "ÖZe Dönüşü" sembolize etmektedir.

"Ö" harfinin alfabe sıra numarası 19, "Z" harfinin alfabe sıra numarası ise 29'dur. 1+9+2+9 = "21"

Hitit Güneşi sembolünde "11" adet "Işın" yer almaktadır. "11" sayısı ( "8" sayısı gibi ) düaliteyi ve döngüyü sembolize etmektedir.

Kur'an'daki Şems ( Güneş ) suresinin 91. sure olması, "10" ve "1" nümerolojisi açısından önem arzetmektedir. 9+1 = 10 ... "1"

Ayrıca, 10 sayısı gibi Allahü Teala'nın ilahi mühürü olan diğer sayı da "6" sayısıdır. ( 66 sayısı ise Allah kelimesini oluşturan Arapça harflerin ( Elif, Lam, Ha ) ebced değerlerinin toplamıdır. )

Şems suresi "15" ( 1+5 = "6" ) ayetten ve "105" ( 1+0+5 = "6" ) kelimeden oluşmaktadır. ... 66

Şems suresindeki "8" kelimelik tek ayet "8". ayettir. Ve bu ayette zıt iki kavram olan "Fücur" ( Kötülük ), "Takva" ( Sakınma ) kavramlarıyla düaliteye ( ikililik ) vurgu yapılmaktadır.

91/8 - Fe (1) elheme (2) ha (3) fücure (4) ha (5) ve (6) takva (7) ha (8) ( Böylece ona kötülüğünü, günahını ve sakınmasını ilham eden. )

Şems suresinin tüm ayetlerinin son kelimeleri "Ha" sesi ile bitmektedir. Arapça alfabesinde"Ha" harfi "8". harf * , Türkçe alfabede ise "H" harfi "10." ( 1+0 = 1 ) harftir. ( * Bazı kaynaklarda "H" harfinin sıra numarası "6" olarak da yer almaktadır. ) Her üç sayı da ( 6,8, 10 ) ilahi nümeroloji açısından önem arzetmektedir.

Ayrıca Güneş, Hidrojen ve Helium gazlarından oluşmuştur. Hidrojen elementi "H" ile sembolize edilmekte olup, Hidrojenin atom numarası "1"'dir.

91/1 - Veş şemsi ve duhaHA ( Ve Güneş ve onun kuşluk vakti parlaklığı, )
91/2 - Vel kameri iza telaHA  ( Ve Ay onu izlediğinde, )
91/3 - Ven nehari iza cellaHA ( Ve gündüz açıp onu büyüttüğünde. )
91/4 - Vel leyli iza yağşaHA ( Ve gece onu örttüğünde. )
91/5 - Ves semai ve ma benaHA ( Ve gök ve onu bina eden. )
91/6 - Vel ardı ve ma tahaHA ( Ve yer ve onu döşeyen. )
91/7 - Ve nefsin ve ma sevvaHA ( Ve nefis ve onu düzenleyip şekillendiren. )
91/8 - Fe elhemeha fücureha ve takvaHA ( Böylece ona kötülüğünü, günahını ve sakınmasını ilham eden. )
91/9 - Kad efleha men zekkaHA ( Onu temizleyen kimse iflah oldu. )
91/10 - Ve kad habe men dessaHA ( Onu gizleyip örten kimse heba oldu. )
91/11 - Kezzebet semudü bi tağvaHA ( Semud onu azgınlığıyla yalanladı. )
91/12 - İzinbe'ase eşkaHA ( En kötüleri ve asileri ileri atıldığında. )
91/13 - Fe kale lehüm resulullahi nakatallahi ve sukyaHA ( Böylece Allah' ın resulü onlara "Allah' ın devesi ve onu sulayın." dedi. )
91/14 - Fe kezzebuhü fe akaruha fe demdeme aleyhim rabbühüm bi zenbihim fe sevvaHA ( Böylece onu yalanladılar da onu boğazladılar. Böylece Rab’leri onlara günahlarıyla azap verdi de orayı dümdüz etti. )
91/15 - Ve la yehafi ukbaHA ( Ve onun sonucundan korkmaz. )

Şems suresinde "Şems" ( Güneş ) kelimesinin ilk ve son kez geçtiği ayetin kodu 91/1 olup bu kodu oluşturan sayıların toplamı da düalite ve döngünün sembollerinden biri olan "11" sayısını vermektedir. ( 9+1+1 = 11 )

Kur'an'da, dua zamanları güneşin doğuş ve batış zamanlarına göre tayin edilmiştir. Dolayısıyla Ön Türk uygarlıklarının sembollerinde 8 köşeli yıldız ve güneş olması, güneşin hareketlerine göre ve güneşe doğru dua seansı ( ayin ) gerçekleştirmeleri bu uygarlıkların pagan ( Put olarak güneşe tapınan ) oldukları anlamına gelmemektedir. Bir başka deyişle, güneşin doğuşu veya batışı esnasında yapılan bir dua seansı güneşe tapınma olarak algılanmamalıdır.

20/130 - Fasbir ala ma yekulune ve sebbıh bi hamdi rabbike kable TULUIŞ ŞEMSİ ve kable ğurubiha ve min anail leyli fe sebbıh ve atrafen nehari lealleke terda ( O halde, o dediklerine sabret. GÜNEŞİN YÜKSELİP DOĞUŞU öncesinde ve batışı öncesinde Rab’bini övgü sözleriyle öv. Gecenin geç vakitlerinde ve gündüzün kenarlarında da O' nu övgü sözleriyle öv. Umulur ki razı, hoşnut olursun. )

17/78 - Ekımes salate li DÜLUKIŞ ŞEMSİ ila ĞASEKIL LEYLİ ve kur'anel FECR inne kur'anel FECRİ kane meşhudaGÜNEŞİN BATIŞINDAN GECENİN KARATISINA kadar duaya kalk. TANYERİ AĞARMASINDAKİ ŞAFAK VAKTİ okuması. Kesinlikle ŞAFAK VAKTİ okuması şahit olunandır. )

Selçukluların sembolün de güneşi ( döngüyü ) sembolize eden 8 köşeli yıldız ve düaliteyi sembolize eden çift başlı kartal bulunmaktadır.