26 Haziran 2018 Salı

Geri Dönüşlü Gök...

"Göktürk" / "Köktürk" kelimesi Türklerin kökenine ilişkin bilgi barıdırmaktadır. Zira "Gök" ve "Kök" kelimesi esas itibarıyla aynı kökene sahiptirler. Ayrıca "Türk" kelimesi de "Yükselen / Yükselmiş Olan / Türeyen / Türemiş Olan" anlamlarına gelmekte olup, "Göktürk" kelimesi "Göğe Yükselen" anlamına gelmektedir.

Atatürk'ün "İstikbal Göklerdedir." söylemi de bu çerçevede derin anlam taşımaktadır. Zira tüm insanlığın kökeninin "Türk" olduğuna inanmakta olan Atatürk bu söylemiyle Türklerin yani tüm insanlığın refah ve mutluluğunun ait oldukları yurt olan üst planda yani gökte ( Sirius, Cennet, Sevgi Planı ) olduğunu vurgulamak istemiştir. Zira "İnsan" kelimesi batı dillerindeki "Initiate / Initiation" ( Başlatmak / Başlangıç ) kelimesiyle aynı köktendir. Kök kelime "İNS" ( Başlama ) olup, sona gelen "AN" ( Gibi olan ) eki "İnsan" kelimesine "Başlayan, Başlatılmış Olan, Türemiş Olan" anlamlarını vermektedir. ( "An" eki diğer dillerde de kelimeye "Gibi olan, -lı/li" anlamı verir. Örnek: ItaliAN ( İtalyalı ), CemiAN ( Toplu Gibi Olan, Toplu Olarak ), RahmAN ( Rahmetli Gibi Olan ), KurbAN ( Yakınlaşan ) vb. ) Dolayısıyla "Türk" kelimesiyle "İnsan" kelimesinin anlamdaş olma olasılığı bulunmaktadır.

Ayrıca "TaRıK" ( Sabah Yıldızı ) kelimesinin içeriğinde, "TüRK kelimesinde olduğu gibi T,R ve K harflerini barındırıyor olması da diğer önemli bir husustur.

Haberci İsa, İncil ayetlerinde kendisini "İnsanoğlu" ve "Sabah Yıldızı" olarak tanımlamaktadır. Bu durum da "Tarık", "Türk" ve "İnsan" kelimelerinin anlamdaşlığı hususunda delil teşkil etmektedir.

40-Matthew-13-41 İNSANOĞLU meleklerini gönderecek, onlar da insanları günaha düşüren her şeyi, kötülük yapan herkesi O'nun egemenliğinden toplayıp,

40-Matthew-16-27 İNSANOĞLU, Babası'nın görkemi içinde melekleriyle gelecek ve herkese, yaptığının karşılığını verecektir.

40-Matthew-16-28 Size doğrusunu söyleyeyim, burada bulunanlar arasında, İNSANOĞLU'nun kendi egemenliği içinde gelişini görmeden ölümü tatmayacak olanlar var."*

* Ayette döngü sonunda Mesih İsa tesirlerinin geleceği ve insanlar arasında bir ayrışım olacağı ( göğe yükselenler, yerde kalanlar ) bildirilmektedir.


66-Revelations-22-16 "Ben İSA, kiliselerle ilgili bu tanıklığı sizlere iletsin diye meleğimi gönderdim. Davut'un kökü ve soyu Ben'im, PARLAK SABAH YILDIZI BEN'İM."

Tarık suresinin aşağıdaki ayetlerinde, dünya hayatında her nefsin vazifeli varlıklar tarafından gözlendiğinden, inkarcıların kurdukları tuzaklar nedeniyle çekilen ıstıraplar sonrasında insanlar arasında vuku bulacak ayrışımdan, bu ayrışım esnasında tekamül ederek göğe yani özüne dönme liyakatine erişenlerden ve yerde ( dünya / cehennem ) kalanlardan bahsedilmektedir.

86/1 - Ves semai vet tarik ( Ve gök ve sabah yıldızı. )
86/2 - Ve ma edrake met tarik ( Ve sabah yıldızının ne olduğunu sana ne bildirir? )
86/3 - En necmüs sakib ( Kesinlikle delip geçen yıldızdır. )
86/4 - İn küllü nefsin lemma aleyha hafiz ( O zaman kesinlikle her nefsin üzerinde koruyucu, gözetici vardır. )
.....

86/11* - Ves SEMAİ ZATİR REC' ( Ve GERİ DÖNÜŞLÜ GÖK, )

86/12 - Vel ARDI ZATİS SAD' ( VE ÇATLAMALI / AÇILMALI YER, )

86/13 - İnnehu le KAVLÜN FASL ( Kesinlikle o AYRIŞIM SÖZÜdür. )

86/14 - Ve ma hüve bil hezl ( Ve o şaka mizah değildir. )

86/15 - İnnehüm yekiydune keyden ( Kesinlikle onlar hile yapıp tuzak kuruyorlar. )
86/16 - Ve ekiydü keyden ( Ve ben de hile yapıp tuzak kurarım. )

86/17 - Fe mehhilil kafirine emhil hüm rüveyden ( O halde inkarcılara mühlet, zaman ver. Onlara az mühlet, zaman ver. )

* "Göğe dönüş" kavramının yer aldığı ayet in numarası 11 olup, 11 sayısı boyutlar arası geçiş portalının sembolüdür.

"Göğe dönenler / yükselenler" ve "yerde kalanlar" hususu daşağıdaki Kur'an ayetlerinde de bildirilmiştir.

7/40 - İnnellezine kezzebu bi ayatina vestekberu anha la tüfettehu lehüm ebvabüs semai ve la yedhulunel cennete hatta yelicel cemelü fı semmil hıyad ve kezalike neczil mücrimın

( O ayetlerimizi yalanlayanlara ve onlara kibirlenenlere, onlara göğün kapıları kesinlikle açılmaz. Deve iğne deliğinden geçene kadar cennete giremezler. İşte suçluları böyle karşılıklandırırız. )

19/68 - Fe ve rabbike le nahşürannehüm veş şeyatıne sümme le nuhdırannehüm havle cehenneme cisiyya

( Böylece ve Rab’bin, onları ve şeytanları kesinlikle toplayacağız. Sonra kesinlikle onları cehennemin etrafında diz çökmüş olarak hazır edeceğiz. )

19/69 - Sümme lenenzianne min külli şıatin eyyühüm eşeddü aler rahmani ıtiyya

( Sonra her gruptan, Rahman' a isyankarlıkta en şiddetlileri hangileriyse ayıracağız. )

19/70 - Sümme le nahnü a'lemü billezıne hüm evla biha sıliyya

( Sonra, ona salınmaya, atılmaya layık olmada önce, başta gelenleri, daha yakın olanları biz biliriz. )

19/71 - Ve in minküm illa varidüha kane ala rabbike hatmen makdıyya

( Ve kesinlikle sizlerden olanlar illa ki oraya varırlar. Rab’binin üzerine akdedilmiş hükümdür. )

19/72 - Sümme nüneccillezınettekav ve nezeruz zalimıne fıha cisiyya

( Sonra o sakınanları kurtaracağız. Zalimleri de orada diz çökmüş olarak bırakacağız. )**

** Ayette sakınanların kurtarılacağı yani bulundukları kaba madde ortamı dünyadan ( cehennem ) kurtarılacakları, inkarcıların ise bulundukları yerde ( dünya ) yani cehennemde kalacakları bildirilmektedir.






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder