17 Eylül 2019 Salı

Zion ve Zionism

Cin şeytanı İblis'i ilah addeden "Siyonizm" daha doğrusu "Zionism", küresel satanist elitin tüm dünya insanlarını "Yeni Dünya Düzeni" ideali çerçevesinde ve "Tek Dünya Devleti" yapısı altında köleleştirme planına verdiği isimdir.

Siyonizm, kibire kaynaklı negatif enerjinin tezahürü olan Satanizmin bir diğer ismi olup kökeni, cinin kendisini insandan üstün görmesine ve isyan etmesine dayanır. İlgili ayetler şöyledir.

7/12 - Kale ma meneake en la tescüde iz emartük kale ene hayrun minh halaktenı min narin ve halaktehu min tıyn 
( “Sana emrettiğim zaman, seni yere kapanmaktan ne men etti?” dedi. “Ben, ondan daha hayırlıyım. Beni ateşten yarattın, onu çamurdan yarattın." dedi. )

7/13 - Kale fehbıt minha fe ma yekunü leke en tetekebbera fıha fahruc inneke mines sağırın ( "Öyleyse oradan in. Artık sana orada kibirlenmek olmaz. Haydi çık, kesinlikle sen alçaklardansın." dedi. )

Bu çerçevede, cin soyundan olduklarını iddia eden bu satanist kitle, insanların, kendilerine hizmet etmek üzere yaratılmış hayvanlar olduklarına ve bu nedenle insanları tam kontrol ve tahakküm altına almalarının ilahi bir vecibe olduğuna inanmaktadırlar.

"Tanrı gibi olma" ( haşa ) hevesinin yansıması olan "Zion" kelimesinin kök analizi şöyledir. 

Zion ... Zi + On ... Zi ... Di* ... "Di"eu" ( İlah ) ... "Dei"ty" ( İlahi Karakter ) ... "Dei"sm" ( İlahçılık ) ... Zionism ( Tanrısalcılık / İlahsalcılık / İlah gibi olmacılık )

Bugün dünya toplumlarını şirketler kanalıyla tahhküm altına almaya ve köleleştirmeye çalışan küresel aileler kurdukları şirketlerin tepe yöneticileri için CEO ( Chief Executive Officer ) ismini uydurmuşlardır. CEO yazılıp SİO okunan bu kelime vasıtasıyla Zion ( Zi ( Tanrı ) + On ( Üstünde, Gibi olan ) ... Tanrı’nın Üstünde Olduğu / Tanrı Gibi Olan ) kelimesi dolaylı olarak zikredilmektedir. Şirketlerde CEO’lar çalışanların kaderini belirleyen, sübjektif yargılarıyla çalışanları değerlendiren, çalışanlar arasında hiyerarşi ve kademe tayin eden, herşeye karar veren, herşeye yetkisi olan bir konumda tutulmak suretiyle sözde Tanrı sembolizmi yapılmaktadır.

* Arapça'da da "z" harfi "d" olarak okunabilmektedir. ( Örnek : Bazı-Badı, Razı-Radı, Zürt-Dürt, Beyaz-Beyad ... ) 

"ZEus" = "DYeus" yani "DIeu" ( Fra. ) yani "Tanrı" "Zeus" kelimesinin kökü "Ze" veya "Zi" kelimesidir. "Us" kelimesi ise tek başına anlam içermeyen ek işlevi görmektedir. ( Örnek : "Calcul - CalculUS", "Jes ( Iys / İsa ) - JesUS" vb. ) 

On ... An ( Arapça ) ... Üstünde, Üzerinde, - gibi olan

Zion = Üstünde Tanrı'nın Olduğu / Tanrı gibi olan

Siyon / Zion kelimesinin bir tepenin, dağın ismi olarak geçtiği Tevrat ayetleri aşağıdadır. 

19 Mezmurlar 132-13 Çünkü RAB SİYON'u seçti, Onu konut edinmek istedi. 

19 Mezmurlar 48-11 Sevinsin SİYON DAĞI, Coşsun Yahuda beldeleri Senin yargılarınla! 

19 Mezmurlar 2-6 Ve, "Ben KRALIMI Kutsal dağım SİYON'a oturttum" diyor.*

Cinlere kulluk eden Siyonistler, taptıkları yani ilah addettikleri İblis'i, Kudüs olarak bilinen Jerusalem'de * yeniden inşa etmeyi planladıkları boyutlar arası portal ( Star Gate ) niteliğindeki Süleyman Tapınağı'nın manyetik enerji frekansı vasıtasıyla üst boyuttan getirmeyi ve Süleyman Tapınağı'nda tahta oturtarak dünyayı yönetmesini sağlamayı planlamaktadırlar. 

*"Jerusalem" kelimesi Arapça'da "Kurtuluş / Barış Yurdu" anlamına gelen "Darüsselam" kelimesidir. ( Dar = Yurt, Selam = Kurtuluş, Barış, Esenlik )

"Darüsselam" kelimesi Kur'an'da "Cennet"i  ( Sirius ) ifade etmek üzere En'am suresinin 127. ayetinde geçmektedir.

6/127 - Lehüm (1) DAR (2) US (3) SELAMİ (4) ınde (5) rabbi (6) him (7) ve (8) hüve (9) veliyyü (10) hüm (11)  bi (12) ma (13) kanu  (14) ya'melun (15) ( Onlara Rab’leri indinde SELAMET YURDUvardır. Yapmış olduklarından dolayı O onların dostudur. )

Darus Selam = Jerusalem ( Kudüs )

Ayetin sure numarası 6, ayet numarası 127 olup ayette 15 ( 1+5 = 6 ) kelime bulunmaktadır. Allahü Teala'nın ilahi mühür sayıları olan 66 ve 10 ... 1 ( 127 ) nümerolojik olarak tezahür etmektedir. ( 1,2 ve 7 sayıları "Allah" kelimesinin Kur'an'daki tekrar adedi olan 2701 sayısını oluşturan rakamlardır. )

Maddenin ve nefsaniyetin negatif tesiri altındaki  Siyonistlere göre "Cennet" ( kendi anladıkları manasıyla ) dünyada kurulacak ve merkezi de Jerusalem ( Kudüs ) olacaktır.

Siyon / Zion aynı zamanda "Kız" olarak da sembolize edilmektedir. ( "Tanrı Kapısı" anlamına gelen Babil, İncil'de kötülüklerin kaynağı olam "Fahişe" olarak sembolize edilmiştir. )  

23 Isaiah 1-8 SİYON KIZI bağdaki çardak, salatalık bostanındaki kulübe gibi, Kuşatılmış bir kent gibi kalakalmış. 

24 Jeremiah 6-2 SİYON KIZINI*, o güzel, narin kızı yok edeceğim. 

* İstanbul'daki "Notre Dame de Sion" ( Bizim Siyon Kızımız / Kadınımız ) lisesi ismini "Siyon Kızından" almıştır.

                                         
       Zion Tepesi / Dağı ( Jerusalem / Kudüs )

Zion Dağı'nın koordinatlarında ( 31.7709° N, 35.2285° E ) 66 nümerolojisi olması da ayrıca ilginçtir. ( 31+35 = 66 ) ( Bilindiği üzere 66 sayısı Allah kelimesini oluşturan Arapça Elif Lam Lam He harflerinin ebced değerleri toplamı olan sayıdır. )

Fransa'daki bir mason locasında 1900'lü yıllarda yapılan gizli bir toplantıya ait tutanaklar 1902-1903 kışında bir Moskova gazetesinde "Siyon Liderlerinin Protokolleri" ismiyle tefrika halinde yayımlanmıştır. 1905 yılında ise Rus papaz profesör Sergyei Nilus bu tutanakları yine aynı isimle kitap halinde bastırarak yayımlamıştır. ( Kitabın dilinin masonik toplantı esnasındaki protokol dili olmadığı açıkça görülmektedir. Okültizme ve ezoterizme azami hassasiyet gösteren, aralarında her şeyin iletişimini kodlar, semboller, şifreli kelimeler ile yapan bir kitlenin, toplantılarında bu derece açık, bariz ve hatta "zeka geriliği olana anlatır gibi" ifadeler kullanması pek mümkün görünmemektedir. Dolayısıyla söz konusu kitap, protokol alıntısı süsü verilmiş ancak aslında doğrudan kendilerinden olmayanlara hitaben yazılmış ve yayılması istenmiş gibi görünmektedir. Zaten bu metod, aşağıdaki alıntılarda da görüleceği üzere temel şeytani metodlardandır. )

Yahudiye ülkesinden olmak yani Yahudi olmak Siyonist ( Satanist ) olmak anlamına gelmemektedir. Bu çok önemli bir husus olup Kitab-ı Mukaddes'in Vahiy suresinin 2-9 kodlu ayetinde bildirilmektedir.

66 Vahiy 2-9 Sıkıntılarını, yoksulluğunu biliyorum. Oysa zenginsin! Yahudi olduklarını söyleyen, ama Yahudi değil de Şeytan'ın havrası durumunda olanların iftiralarını biliyorum.



Kitaptan alıntı olan aşağıdaki bölümler şeytanların tuzaklarını, insanları saptırma, sömürme ve kontrol etme yöntemlerini ve sapkın zihniyetlerini gözler önüne sermektedir. 

"Böylece halk dürüst kimseleri mahkum eder ve suçlu kimseleri suçsuz çıkarır, her ne isterse yapabileceğine gittikçe daha çok inanır. Bu durum sayesinde halk her türlü muvazeneyi yok eder ve her adımda karışıklık meydana getirir." 

"Hürriyet kelimesi insan topluluklarını her kuvvete, her çeşit otoriteye, hatta Allah'a ve yaratılış kanunlarına karşı savaşa sevkeder. Bunun içindir ki biz krallığımızı kurduğumuz zaman, zalim bir prensip ifade eden ve kitleleri kana susamış hayvanlar haline getiren bu kelimeyi hayat lügatından silmeye mecbur olacağız." 

"Ancak çoçukluğundan beri müstakil olarak hükmetmek için eğitilmiş bir kimse siyaset alfabesi ile tertip edilebilen kelimelerin manâsını anlayabilir." 

"Ancak müstebid bir hükümdar ile bu planlar geniş ve açık bir şekilde, üzerinde dikkatle durularak hazırlanabilir ve devlet mekanizmasının parçaları arasına uygun bir şekilde dağıtılabilir. Bundan çıkan zaruri sonuç şudur ki, herhangi bir memleket için tatmin edici hükümet şekli birdir. O da sorumlu bir şahsın ellerinde toplanmasıdır."

"Parolamız kuvvet ve yapmacıktır. Bu kötülük, sonunda iyiliği elde etmek için tek ve yegâne vasıtadır. Bundan dolayı gâyemizi elde etmeye hizmet edecekleri zaman rüşvetçilik, düzenbazlık ve hıy'anet hususlarında duraklamamalıyız. Siyaset yolu ile başkalarının mülkünü tereddütsüz olarak nasıl ele geçireceğimizi bilmeliyiz; eğer bu yolla başkalarına boyun eğdirmeyi ve hükümdarlığımızı temin edebileceksek." 

"Yetişmiş bir kimse bir budala da olsa yine hükmedebilir. Halbuki yetişmemiş kimse çok zeki olsa da siyasetten birşey anlamaz." 

"Gayelerimize erişebilmek için harplerin mümkün olduğu kadar arazi kazançları ile neticelenmemesi zorunludur. Böylece harpler ekonomik alana kaydırılacaktır." 

"Halkın içinden kabiliyetleri ve kölece itaatlerine göre titiz bir dikkatle seçeceğimiz idareciler, idare etme sanatında eğitim görmemiş kimselerden olacak ve bundan dolayı kendilerinin müşavirleri ve uzmanları olan ve çoçukluklarından beri bütün dünya işlerini idare etmek için yetiştirilen bilgi ve zeka sahibi kimselerin ellerinde oyuncak olacaklardır." 

"Bu sebepledir ki bütün imanların el altından mahvına çalışmak, Yahudi Olmayanların kafalarından Allah ve maneviyat düşüncelerini koparmak ve onların yerine aritmetik hesaplar ve maddi ihtiyaçları yerleştirmek bizim için zaruridir." 

"Bizzat Allah tarafından bütün dünyanın idaresi için bizim seçildiğimizi peygamberler söylemiştir. Allah bizi bu vazifeyi görebilecek bir zeka ile teçhiz etti. Hasım tarafta bir zeka olsaydı bize karşı hâlâ mücadele edebilirdi." 

"Siyasetin âhlak ile ortak hiçbir yönü yoktur. Âhlaka uygun bir şekilde hüküm süren bir hükümdar mâhir bir politikacı değildir ve bundan dolayı tahtında sağlam duramaz. Hükmetmek isteyen kimse hem kurnazlığa hem de yapmacılığa başvurmalıdır. Açık sözlülük, dürüstlük gibi halk arasında meziyet sayılan vasıflar siyasette kusurdurlar. Çünkü bunlar en kuvvetli düşmandan daha tesirli olarak ve daha kesinlikle hükümdarları tahtlarından düşürüler. Bu gibi vasıflar Yahudi Olmayanların krallıklarına ait olmalıdır. Fakat biz hiçbir surette o vasıfları rehber edinmemeliyiz." 

"İhtiyacımız olan insanlarla münasebetlerimizde daima beşer düşüncesinin en hassas duyguları, para hesabı, tamah ve insanın maddi ihtiyaçları hususundaki açgözlülük üzerinde işlemek suretiyle zaferimiz kolaylaştırılmış bulunmaktadır. Bu beşeri zafiyetlerin her biri tek başına ele alınınca şahsi teşebbüsü felce uğratmaya yeterlidir. Çünkü insanların temayüllerine göre istedikleri verilerek faaliyetleri satın alınmıştır. " 

"Bizim tertip ettiğimiz Darwinizm, Marxism, Nietzcheism'in başarılarını dikkatle düşünün. Biz Yahudiler için bu direktiflerin Yahudi Olmayanların fikirleri üzerinde nasıl bir bölücü etki yaptığını görmek herhalde zor olmayacaktır." 

"Aslında bizim masonik parolamızın ifadeleri olan liberal kelimeler yâni «hürriyet, eşitlik, kardeşlik», biz krallığımızı kurduğumuz zaman bizim tarafımızdan artık bir parola teşkil etmeyen ve sadece bir idealizm İfade eden sözler haline yani «hürriyet hakkı, eşitlik vazifesi, kardeşlik ideali» şekline çevrilecektir. Böylece o şekle sokulacaktır ki boğayı boynuzlarından yaklamış olacağız. Biz şimdiden kendimizinkinden başka her çeşit idareyi, her ne kadar onlardan çoğu hukukan mevcud bulunuyorlarsa da, fiilen yok etmiş bulunuyoruz." 

"Size bir vicdan rahatlığı içinde anlatmak durumundayım ki lider atına binmiş olarak ve bütün askerlerimizin başı olarak, biz kanun yapıcılar, hukukî ve cezaî kararlar infaz edeceğiz, biz öldüreceğiz ve biz affedeceğiz. Biz irade kuvveti ile idare edeceğiz. Çünkü ellerimizde bir zamanlar kuvvetli olan şimdi ise tarafımızdan mağlub edilmiş bulunan bir partinin küçük parçaları var. Elimizdeki silahlar hudutsuz ihtiras, yanan hırs, merhametsiz hınç, kin ve garazdır."

"Fakat siz mükemmelen ve çok iyi bilirsiniz ki bütün milletler tarafından böyle isteklerin ifade edilmesi imkânını hasıl etmek için; her memlekette halkın hükümetleri ile münasebetlerinde tamamen beseriyeti tüketecek derecede çekismeler, kin, mücadele, hased ile ve hattâ iskence kullanarak, siddetli açlık ile, hastalık asılayarak ve yokluk ile karısıklıklar meydana getirmek zaruridir. Söyle ki Yahudi Olmayanlar paraca ve her konuda bizim tam hâkimiyetimiz içinde sıgınak bulmaktan baska kendilerine açık bir yol olmadıgını görsünler. Fakat eger biz dünya milletlerine nefes alacak bir mahal bırakırsak özledigimiz an belki de hiç gelmeyecektîr."

"O vakit bizim sahsiyetsiz kuklamız sorumlu olacağı için biz ehemmiyet verilmeyen kimseler  durumunda olarak isleri sonuçlandıracagız, iktidara gelmege çabalayanların safları zayıflarsa, baskanların bulunması zorlugundan, neticede memleketi altüst edecek bir çıkmaza girilirse bundan 
bize ne? 
Plânımızın bu neticeyi hasıl etmesi için biz seçimleri öyle baskanlar lehine tertip edecegiz ki mazisinde meselâ Panama meselesi ve sair meseleler gibi karanlık ve meydana çıkarılmamıs leke bulunsun. O zaman onlar bir taraftan açıga vurulmanın korkusu içinde olarak, diger taraftan da  iktidar arzularını elde eden herkesin baskanlık imtiyazlarına, menfaatlarına ve serefine sahip olma hevesi içinde bulunarak bizim plânlarımızın basarısı için güvenilir ajanlar olacaklardır. Meb'uslar  meclisi, baskanları kendi içinden seçecektir. Fakat biz onlardan yeni kanunlar teklif etme veya  mevcud kanunlarda degisiklikler yapma yetkisini alacağız. Çünki bu hak bizim tarafımızdan ellerimizde bir kukla olan sorumlu baskana verilecektir."

"Herhangibir yayını durdurmak için bahane olarak halkın düsüncesini karıstırdıgı iddia edilecektir. Dikkat etmenizi rica ederim ki bize hücum edenler arasında bizim tarafımızdan tesis edilmis organlar da olacaktır. Fakat onlar sadece bizim degistirmeyi önceden kararlastırdıgımız noktalara hücum edeceklerdir."

"Biz kendi muhalefetimizi kuracagız ki tamamen dıs görünüs olarak organlarından en az birinde bize çok aykırı görünen tezler ileri sürecektir. Bizim hakiki muhaliflerimiz bu taklit muhalefeti kendilerinin olarak kalpten kabul edecek ve bize bütün sırlarını açıklayacaklardır. Bütün gazetelerimiz mümkün olan her görünüste aristokratik, cumhuriyetçi, devrimci, hattâ anarsist olacaklardır."

"Bugün size söyleyebilirim ki hedefimiz şimdi bize sadece birkaç adım uzaklıktadır. Uzun yolun yürünecek ancak ufak bir kısmı kaldı. Kendisi ile halkımızı temsil ettiğimiz sembolik YILANIN, önünde yürüdüğümüz çemberi kapanacaktır. Bu halka kapanınca bütün Avrupa devletleri kuvvetli bir mengene içinde onun hükümlerine kilitlenecektir."

En'am suresinin 6/33 kodlu ayetinde konuya ilişkin ve inananlara yönelik olarak çok net bir yönlendirici mesaj bulunmaktadır.

6/33 - Kad na'lemü innehu le yahzünükellezi yekulune fe innehüm la yükezzibuneke ve lakinnez zalimıne bi ayatillahi yechadun ( Onların söylediklerinin seni hüzünlendirdiğini kesinlikle biliriz. Aslında kesinlikle onlar seni yalanlamazlar. Lakin kesinlikle o zalimler Allah' ın ayetleri ile cihad ederler. )

Ayet numarası 33 olup, bu sayı masonik hiyerarşideki - bilinmesi istenen - en üst dereceyi ifade eden  sayıdır. Ayrıca sure numarası (6) ve ayet numarası (33) birlikte nümerolojik olarak "66" sayısını oluşturmaktadır. ( Bilindiği üzere 66 sayısı Allah kelimesini oluşturan Arapça Elif Lam Lam He harflerinin ebced değerleri toplamı olan sayıdır. )

2012 yılında Londra'da düzenlenen Olimpiyat oyunlarının logosunda da "Yeni Dünya Düzeni'ndeki Tek Dünya Devletinin "ZION"  kelimesyiyle sembolizasyonu bulunmaktaydı. ( Logodaki sembollerin 2012 sayısına benzeyecek şekilde kıtaları ifade ettiği düşünülebilse de daha derin bir sembolizasyon var hissiyatı oluşmaktadır. )


Tevrat'ın, Yahudi müşrikler ( Siyonistler ) tarafından tahrif edildiği Kur'an ayetlerinde şöyle bildirilir.

4/46 - Minellezine hadu yüharrifunel kelime an mevadııhı ve yekulune semı'na ve asayna vesma' ğayra müsmeın ve raına leyyen bi elsinetihim ve ta'nen fid dın ve lev ennehüm kalu semı'na ve eta'na vesma' venzurna le kane hayran lehüm ve akveme ve lakin leanehümüllahü bi küfrihim fe la yü'minune illa kalıla

( O Yahudilerden kelimeyi yerinden değiştirenler, dillerini dürüp eğerek ve din hakkında saldırganlaşarak "Duyduk ve isyan ettik, duy duymaz olası ve bizi gör." derler. Şayet kesinlikle onlar "Duyduk ve itaat ettik, duy ve bize bak." deselerdi onlara daha hayırlı ve daha kuvvetli, sağlam olurdu. Lakin Allah onları inkarları ile lanetler de azı hariç inanmazlar. )

2/75 - E fe tatmeune en yü'minu leküm ve kad kane ferıkun minhüm yesmeune kelamellahi sümme yüharrifunehu min ba'di ma akaluhü ve hüm ya'lemun

( Böylece size inanmalarını mı ümit edersiniz? Ve onlardan bir kısmı Allah’ ın kelamını işitip akılları erdikten sonra bile bile onu tahrif ettiler. )

5/41 - Ya eyyüher rasulü la yahzünkellezine yüsariune fil küfri minellezine kalu amenna bi efvahihim ve lem tü'min kulubühüm ve minellezine hadu semmaune lil kezibi semmaune li kavmin aharıne lem ye'tuk yüharrifunel kelime min ba'di mevadııh yekulune in utıtüm haza fe huzuhü ve in lem tü'tevhü fahzeru ve men yüridillahü fitnetehu fe len temlike lehu minellahi şey'a ülaikellezine lem yüridillahü en yütahhira kulubehüm lehüm fid dünya hızyün ve lehüm fil ahırati azabün azım

( Ey haberci, ağızlarıyla "İnandık." deyip, kalpleriyle inanmamış olanlardan ve Yahudilerden inkarda koşarak ilerleyenler seni hüzünlendirmesin. Onlar yalana kulak verirler, sana gelmeyen diğer kavime kulak verirler. Yerlerine konduktan sonra, kelimeleri tahrif ederler, yerlerini değiştirirler. "Eğer size bu verilirse onu alın, bu verilmezse çekinin, korkun." derler. Allah kimi fitnelemek isterse, sen ona Allah’tan hiçbir şeye malik olamazsın, hükmedemezsin. İşte onlar, Allah onların kalplerini temizlemek istemez. Onlara dünyada zillet ve onlara ahirette büyük azap vardır. )

2/75 - E fe tatmeune en yü'minu leküm ve kad kane ferıkun minhüm yesmeune kelamellahi sümme yüharrifunehu min ba'di ma akaluhü ve hüm ya'lemun

( Böylece size inanmalarını mı ümit edersiniz? Ve onlardan bir kısmı Allah’ ın kelamını işitip akılları erdikten sonra bile bile onu tahrif ettiler. )

Siyonizm, Yahudilerin ilahi varlıklar olduklarını, Goyim olarak adlandırılan insanların ise Yahudilere hizmet etmek için yaratılmış insan görünümündeki hayvanlar olduklarını savunur.

5/18 - Ve kaletil yehudü ven nesara nahnü ebnaüllahi ve ehıbbaüh kul fe lime yüazzibüküm bi zünubiküm bel entüm beşerun min men halak yağfiru li men yeşaü ve yüazzibü men yeşa' ve lillahi mülküs semavati vel erdı ve ma beynehüma ve ileyhil mesır

( Ve Yahudiler ve Nasıralılar, "Biz Allah' ın oğulları ve sevgilileriyiz." dediler. De ki: "O halde niçin günahlarınızdan ötürü size azap ediyor? Bilakis, siz de O’nun yarattıklarından birer insansınız. O dilediği kimseye af eyler ve dilediği kimseye azap eder. Göklerin, yerin ve o aralarındakilerin mülkü Allah içindir. Dönüş O’nadır." )

Yahudilerin yüceltildiği, ekleme ve tahrifatların bariz olduğu, acı, kan, vahşet ve dehşet temalı Tevrat ayetleri şöyledir.

1-Genesis-32-28 Adam, "Artık sana Yakup değil, İsrail denecek" dedi, "Çünkü Tanrı'yla, insanlarla güreşip yendin."

19-Psalms-82-6 "'Siz ilahlarsınız diyorum, 'Yüceler Yücesi'nin oğullarısınız hepiniz!

5-Deuteronomy-14-2 Tanrınız RAB için kutsal bir halksınız. RAB öz halkı olmanız için yeryüzündeki bütün halkların arasından sizi seçti.

5-Deuteronomy-7-16 Tanrınız RAB'bin elinize teslim edeceği halkların tümünü yok edeceksiniz. Onlara acımayacaksınız. İlahlarına tapmayacaksınız. Çünkü bu sizin için tuzak olacaktır.
5-Deuteronomy-7-17 "'Bu uluslar bizden daha güçlü. Onları nasıl kovabiliriz? diye düşünebilirsiniz.
5-Deuteronomy-7-22 Bu ulusları önünüzden azar azar kovacak. Onları birden ortadan kaldıramazsınız*. Yoksa çevrenizde yabanıl hayvanlar çoğalır.

* Bu ayete istinaden siyonist şeytanlar küresel planlarını aşamalı olarak yavaş yavaş ve belirli bir nümeroloji sistematiğiyle uyumlu olarak uygulamaya koymaya çalışmaktadırlar.

3-Leviticus-26-12 Aranızda yaşayacak, Tanrınız olacağım. Siz de benim halkım olacaksınız.**

**Bu ifadelerde şeytanın ( İblis ) dünyaya inmesi ve Yahudi halkının kralı olması ifade edilmektedir.

26-Ezekiel-39-18 Başan'ın besili hayvanlarının -koçların, kuzuların, tekelerin, boğaların- etini yiyip kanını içer gibi yiğitlerin etini yiyecek, dünya önderlerinin kanını içeceksiniz.
26-Ezekiel-39-19 Sizin için hazırlayacağım kurbandan doyana dek yağ yiyeceksiniz, sarhoş oluncaya dek kan içeceksiniz.

23-Isaiah-60-12 Çünkü sana kulluk etmeyen ulus ya da krallık yok olacak, Evet, o uluslar tam bir yıkıma uğrayacak.
23-Isaiah-60-14 Seni ezenlerin çocukları Gelip önünde eğilecekler; Seni hor görenlerin hepsi, ‘RAB’bin kenti, İsrail’in Kutsalı’nın Siyon’u Diyerek ayaklarına kapanacaklar.

Vadedilmiş topraklar ( Ardı Mevud ) konusu da şöyle zikredilmektedir.

2 Exodus 23-31 "Sınırlarınızı Kızıldeniz'den Filist Denizi'ne, çölden Fırat Irmağı'na kadar genişleteceğim. Ülke halkını elinize teslim edeceğim. Onları önünüzden kovacaksınız.

5 Deuteronomy 11-24 Ayak basacağınız her yer sizin olacak. Sınırlarınız çölden Lübnan'a, Fırat Irmağı'ndan Akdeniz'e kadar uzanacak. 

5 Deuteronomy 11-25 Hiç kimse size karşı koyamayacak. Tanrınız RAB, size verdiği söz uyarınca, ayak basacağınız her yere dehşetinizi, korkunuzu saçacaktır.

5 Deuteronomy 7-2 Tanrınız RAB bu ulusları elinize teslim ettiğinde, onları bozguna uğrattığınızda, tümünü yok etmelisiniz. Bu uluslarla antlaşma yapmayacaksınız, onlara acımayacaksınız.

9 1 Samuel 15 2 Her Şeye Egemen RAB diyor ki, 'İsrailliler'e yaptıkları kötülükten ötürü Amalekliler'i cezalandıracağım. Çünkü Mısır'dan çıkan İsrailliler'e karşı koydular.

9 1 Samuel 15 3 Şimdi git, Amalekliler'e saldır. Onlara ait her şeyi tümüyle yok et, hiçbir şeyi esirgeme. Kadın erkek, çoluk çocuk, öküz, koyun, deve, eşek hepsini öldür.

5 Deuteronomy 7 16 Tanrınız RAB'bin elinize teslim edeceği halkların tümünü yok edeceksiniz. Onlara acımayacaksınız. İlahlarına tapmayacaksınız. Çünkü bu sizin için tuzak olacaktır.

Tek Dünya Devleti konusu;

27-Daniel-2-44 "Bu krallar döneminde Göklerin Tanrısı hiç yıkılmayacak, başka halkın eline geçmeyecek bir krallık kuracak. Bu krallık önceki krallıkları ezip yok edecek, kendisiyse sonsuza dek sürecek.










16 Eylül 2019 Pazartesi

Bilgiyi yaymak

İlahi kozmik bilgiler daimi olarak varlıkların eirişimine açık halde onların etrafını sarmaktadır. Bu sonsuz bilgiye spiritüalizmde "Akaşa Kayıtları" adı verilmektedir. ( Akaşa Kayıtları hususu evvelki bölümlerde detaylı olarak incelenmişti. )

"İlim sahibi" veya "İlim verilen" olarak anılan varlıklar, çevrelerini saran kozmik bilgileri algılama yetisine erişmiş olan varlıklardır. Allahü Teala'nın, liyakatleri hususunda razı olması sonucunda Vazifeli Varlıklar ( Melekler ) tarafından bilgiye erişim yeteneği açığa çıkarılan varlıkların en büyük sorumluluğu ve vazifesi bu bilgileri yaymak, çevrelerindeki diğer varlıklara aktarmak ve onları da ilimde, bilgide kendileriyle eşit seviyeye taşımak ve böylelikle "Ünitenin / Kolektif Bilincin" tesisi yolunda gayret göstermektir. İşte yaratılıştan bu yana haberciler ( peygamberler ) ve alimler her türlü zulüme, acıya ve adaletsizliğe katlanmak suretiyle sürekli olarak bu vazifeyi icra etmeye çalışmışlardır. "Paylaşılmayan, aktarılmayan bilgi" ancak şeytanların planlarına hizmet eder. Zira dünyayı bir hapishaneye, bir ıstıraphaneye çeviren küresel satanist elit kulak hırsızı cinler kanalıyla edinebildiği ilahi kozmik bilgileri ve kutsal kitaplardaki bilgilerin batıni içeriklerini toplumlardan gizlemekte ve bu bilgileri onları aldatmak, sömürmek ve köleleştirmek için bir araç olarak kullanmaktadırlar.

"Bilginin gizlenmemesi" hususu Kur'an'da muhtelif ayetlerde bildirilmektedir.

2/42 - Ve la telbisül hakka bil batılı ve tektümül hakka ve entüm ta'lemun ( Ve gerçeği batıl ile örtmeyin ve bile bile gerçeği gizlemeyin. )

2/101 - Ve lemma caehüm rasulün min ındillahi müsaddikun li ma meahüm  nebeze ferıkun minellezine utül kitab kitabellahi verae zuhurihim ke ennehüm la ya'lemun ( Ve Allah’ ın indinden onlara, onlarla birlikte olanı doğrulayıcı olarak resul geldiğinde, o kitap verilenlerden bir kısmı sanki kesinlikle onlar bilmiyorlarmış gibi Allah’ ın kitabını sırtlarının arkasına attılar. ) 

3/71 - Ya ehlel kitabi lime telbisunel hakka bil batıli ve tektümunel hakka ve entüm ta'lemun ( Ey kitap sahipleri, neden gerçeği batıl ile örtersiniz de gerçeği bile bile gizlersiniz? )



15 Eylül 2019 Pazar

“Orijinal” kelimesinin gizemi

“Orijinal” veya “Original” kelimesi “Asıl, Esas, ÖZ” anlamlarını taşıyan ve aşağıdaki köklerden oluşan bir kelimedir.

Or = Işık ( Aura / Aurum / Aurore* )
İ = Bağlaç
Gin / Gen ( Jin / Jen ** ) = Gen / Köken / Soy
Al = Gibi olan

*”Aurore” kelimesi “Tanyeri Ağarması / Gün IŞIMASI / Şafak sökmesi” anlamlarına gelen ve özünde “Işıma” anlamı olan kelimedir. Fransızca’daki “Or” kelimesi, Latince’deki “Aurum” kelimesinin karşılığı olup “Altın” anlamına gelmektedir. Altın madeni “Sarı ışık”a benzediği için “Or” ismini almıştır. “Aur” ve “Or” kelimelerinin telaffuzları aynıdır. “Aura / Aurum” kelimesi varlıkları ve gezegenleri saran ışıksal enerji çemberi olarak bilinmektedir. “Aurum” kelimesi aynı zamanda gezegeni saran “Atmosfer” anlamında da kullanılmaktadır.

**Arapça’daki “Cin” kelimesinin, batı dillerinde “Cins, Soy, Köken, Asıl, Esas” anlamında kullanılmak üzere ”Gin / Gen / Jin / Jen” olarak tezahür ettiği görülmektedir. ( Örnek : CİNsel ilişki, GENetics ( Soybilim ), GENeology ( Soyağacı ), GENital ( Cinsel ), GYNecologist ( JİNekolog ), GENs ( Fransızca'da "Halk, Kişiler" anlamındadır. … )

Bu bilgiler ışığında, “Orijinal” kelimesi “Soyun Işığı Gibi Olan” anlamını taşımakta gibi görünmektedir.

Dünyada “Beden” olarak adlandırılan idraksiz kaba maddenin, idrak kaynağı olan Ruhun kainat alemindeki ( madde alemi ) temsilcisi olan süptil Öz Varlık’tan ( süptil madde halindeki varlık ) gelen tesirler ile tezahür ettiği ve bu tezahüre de “İnsan” ismi verildiği evvelki bölümlerde belirtilmişti. Bu bağlamda, “Orijinal” yani “Soyun Işığı Gibi Olan” kelimesi esas itibarıyla “Öz Varlık Gibi Olan” anlamını taşımaktadır.

“Beden” ve “Öz Varlık” aşağıdaki resimde sırasıyla “Olduğumuzu sandığımız” ve “Aslında olduğumuz” ifadeleriyle tasvir edilmiştir.
                                   
                                             
        Beden ve Öz Varlık ( Aura / Aurum )

Türkçe'de yer alan "ARıtmak" ( Saflaştırmak, Özüne erişmek ) kelimesindeki "AR" kökünün de "OR" kelimesinin farklı telaffuz edilmiş hali olması kuvvetle muhtemeldir. Aynı şekilde "ARamak" kelimesi "Özü bulmaya çalışmak" kök anlamı itibarıyla "ÖZlemek" kelimesiyle eş anlamlı gibidir. Almanca'da yer alan "URsache" kelimesi "Kök, Öz, Sebep" anlamlarına gelmekte olup, "UR" ( Kök, Öz ) ve "Sache" ( Şey, Olgu, Eşya ) kelimelerinden oluşmaktadır. Aynı şekilde "URsprung" kelimesi "Kaynak, Pınar" anlamlarına gelmekte olup, "UR" ( Kök, Öz ) ve "Sprung" ( Fışkırma, Fırlama, Zıplama ) kelimelerinden oluşmaktadır.

Ayrıca "ORal" kelimesi "Ağızsal / Sözel / Kelimesel" anlamına gelmekte olup ruhun da, maddenin de özü "kelimedir."

Alşimik* okültizmde "Kuyruğunu Yiyen Yılan" figürüyle resmedilen ve "Ouroboros" adı verilen sembol "sonsuz döngü" kavramının sembolü olarak bilinmektedir. "Ouroboros" kelimesi, içerdiği "Ouro / Oura" kök kelimesi açısından önem arzetmektedir. Kaynaklara göre "Ouroboros" kelimesi "Ouro / Oura" ( Kuyruk ) ve "Boros" ( Yemek ) kelimelerinden oluşmaktadır.

* Alşimi, her türlü madeni "altına" dönüştürmeye dayalı okült bir ilimdir.

Ancak "Ouro / Oura" kelimesinin zahiri olarak bildirilen "Kuyruk" anlamı üzerinde biraz daha derinlemesine durulduğunda esas ifade ve sembolize* edilmek istenenin, bedenin "Gümüş Bağ" olarak adlandırılan ışıksal bağ ile bağlı olduğu Öz Varlık ve/veya "Öz Varlıkla aradaki bağ" olabileceği düşüncesi oluşmaktadır. Söz konusu "bağ" Öz Varlık'ın bedene bağlanan "Kuyruğu" gibi kabul edilebilir. Öz Varlık'ın tezahürü olan "Oura / Ouro" veya "Aura / Aurum / Or" ( Işık Hüzmesi ) esas itibarıyla "Bedenin" besini, yemeği ( Boros ) konumundadır. Öz Varlık yani "Oura / Ouro / Aurum / Aura" olmadan bedenin insan olarak hayat bulması mümkün değildir. Bu çervevede, beden bir kuyruk ( Gümüş Bağ, Aura / Aurum / Ouro / Oura ) ile Öz Varlık'a bağlı bulunmaktadır. ( * Sembollerin birden çok anlamı olduğu hatırlanmalıdır. Ouroboros aynı zamanda şeytanın "kısır döngüsünü" de sembolize etmektedir. )

                                                                                                                     Ouroboros

                 
Astral projeksiyon esnasında Beden, Gümüş Bağ ( Oura / Ouro ) ve Öz Varlık ( Öz Varlık "kuyruk" gibi olan bağ ile bedene bağlanmıştır. )










14 Eylül 2019 Cumartesi

"Bilim mi? Din mi?" tuzağı

Küresel şeytanların insanları dinden uzaklaştırıp inkâra sürükleme metodlarından, tuzaklarından belki de en sinsi olanı ortaya attıkları "Bilim mi? Din mi?" sorusu ve "Bilim dini yendi." cümlesidir. Bu cümlelerin, hiçbir rasyonel yönü olmayan "Dünya mı? Evren mi?" veya "Dünya evreni yendi." cümlelerinden hiçbir farkı yoktur. 

Din, varlıklar için genel bir düşünsel çerçeve olup yaratılışa ilişkin tüm bilgileri ( matematik, fen, psikoloji, parapsikoloji, astronomi, UFOloji, sosyoloji vb. ) kapsayan ana kaynaktır. Kutsal kitaplar da bu bilgi bütünlüğünü ve onun kodlarını insanların algısına sunan ilahi ve kozmik yazılımlardır. 

Bu kozmik bilginin içeriğini ve tesir gücünü idrak edemeyip onu reddeden veya idrak edip de bu bilgiyi diğer insanları kontrol ve idare altına almak için kullanan şeytanlar bilinçli olarak bir kavram çatışması ortamı yaratarak insanları bölmekte, ayrıştırmakta ve aralarında düşmanlık oluşturmaktadırlar. Oysaki din, yukarıda da zikredildiği üzere her türlü bilgiyi içeren bilimler üzeri bilimdir. 

Kozmik bilgiyi kavrayamayadıklarından dolayı kibirlenen ve bunun sonucunda ilahi ilmi reddederek inkârcıya dönüşenlerin durumu Yunus suresinin 10/39 kodlu ayetinde bildirilmektedir. 

10/39 - Bel kezzebu bima lem yühıytu bi ılmihı ve lemma ye'tihim te'vılüh kezalike kezzebellezine min kablihim fenzur keyfe kane akıbetüz zalimın ( Bilakis, O’nun ilmini kuşatıp kavrayamadıklarından dolayı yalanladılar. Onun yorumu onlara asla gelmedi. Onlardan öncekiler de işte böyle yalanlamışlardı. Artık bak zalimlerin sonu nasıl oldu. ) 

"Din"* kelimesi "Borç, Vefa, Haysiyet" gibi anlamları barındırmakta olup, Allahü Teala'nın insana bahşettiği yaşam ve ilim nimeti karşılığında ifa etmesi gerekenleri ( yaratılıştaki tüm olgulara ilişkin ilmi araştırmalar yaparak bilgiyi sürekli geliştirmek ve onu paylaşmak, yaymak, iyilik yapmak, doğruluktan ayrılmamak, duaya kalkmak, zekât vermek, yalan söylememek, ahlaksızlık yapmamak, yardım etmek .... )  ( * "Haysiyet" anlamına gelen "Dignity" ( İng. ) ve "Dignité" ( Fra. ) kelimeleri de "Din" kökünden türemişlerdir. )

"Bilim" kelimesi ise aslında sadece "Bilinen" anlamını barındırmaktadır. Her iki kelimeye bu açıdan bakıldığında dinin bilimi zaten kapsayan ilahi ve kozmik bir kavram olduğu görülmektedir.

13 Eylül 2019 Cuma

DNA'nın 12 Tabakası

Araştırmacı yazar Lee Carroll'ın, "Kryon" isimli süptil Vazifeli Varlık'tan aldığı tebliğlerden derlediği "DNA'nın On İki Tabakası" isimli kitap DNA'nın maddi olmayan yani enerji olan yönüne ilişkin ilginç bilgiler aktarmaktadır.


Kitapta yer alan aşağıdaki cümleler hücreler ve DNA arasındaki iletişime ilişkin bilgiler içermektedir.

"Böylece, DNA sürekli olarak tüm 3B beden için talimatlarla hücrelere “KONUŞMAKTADIR.” Öyleyse hangisi önce gelir, “DİNLEMEK” mi, “KONUŞMAK” mı? Çünkü mantık, eğer dinleyen kimse yoksa DNA’nın tüm gün boşuna KONUŞABİLECEĞİNİ söyleyebilir! Yanıt şu ki, İnsanın bilinci anahtardır ve o tüm DNA tabakalarını işlerini daha iyi yapmaları için harekete geçirir. Dolayısıyla, KONUŞMA ve DİNLEMe “çorba”da karışıp birleşmiştir. Ancak, eğer biz HÜCRELERİMİZE HİTAP ETMEZ, "KONUŞMAZSAK", DNA’nın sadece dinleneceğini, bedenimizde otomatik şeyleri yapacağını anlıyor musunuz? Kryon’a göre, DNA daima DİNLEMEKTEDİR. Dolayısıyla, neye ihtiyacımızın olduğunu DNA’mıza bildirmek bizim işimizdir. İnsan bedenindeki değişimin anahtarı kimya değil, bilgidir."

Kur'an'da "Hücre" kelimesinin geçtiği Hucurat ( Hücreler ) 49/4 kodlu ayetteki içerik ve kelime adedi yukarıdaki cümle ve cümlenin ait olduğu kitabın ismi açısndan 

49/4 - İnne (1) ellezine (2) YÜNADUNE (3) KE (4) min (5) verai (6) el (7) HUCÜRATİ (8) ekseru (9) hüm (10) la (11) ya'kılun (12) ( Kesinlikle o sana HÜCRELERİN arkasından SESLENENLER, onların çoğunluğu akıl etmezler. )

Ayette "herkesin hücrelerin arkasından seslendiği ancak çoğunun akıl etmediği" bildirilmektedir. Esas itibarıyla ayette batıni olarak "DNA / Hücreler ile Öz Varlık arasında bir iletişim olduğu" bildirilmektedir.

Ayette 12 kelime bulunması da kitabın ismiyle de ( "DNA'nın 12 Tabakası" ) uyum arzetmektedir.






11 Eylül 2019 Çarşamba

Basınç ve 13 nümerolojisi

Bilimsel kaynaklara göre, açık hava basıncı, ilk defa 1643 yılında, İtalyan bilim adamı Evangelista Torricelli tarafından keşfedilmiştir. Torricelli deneylerini deniz seviyesinde ve 0 °C sıcaklıkta yapmıştır. Deney kapsamında, yaklaşık bir metre uzunluğunda olan, bir ucu kapalı cam bir boru ağzına kadar cıva doldurulmaktadır. ( Cıva yerine farklı sıvılarda kullanılabilmektedir.) Borunun açık kısmı el ile kapatılıp cıva çanağına daldırıldıktan sonra el çekildiğinde, cıvanın biraz çanağa boşalıp sonra sabit kaldığı görülmektedir. Her denemede borudaki cıva yüksekliği 76 cm’de kalmaktadır. Borunun ağzı açık olduğu halde cıvanın tamamının kaba boşalmayarak 76 cm yüksekliğinde kalmasının nedeni, cıva basıncının açık hava basıncı tarafından dengelenmiş olmasıdır.

Kur'an'da "Basınç" kavramının, "Göğüs daralması" olarak tanımlandığı ayetteki "7" ve "6" rakamlarını tezahürü ve nümerolojik toplam değeri olan 13 sayısı dikkat çekmektedir. 

15/97 - Ve (1) lekad (2) na'lemü (3) enne (4) ke (5) yedıyku (6) SADRU (7) ke bima yekulun ( Ve kesinlikle senin, onların o söylediklerinden dolayı göğsünün daraldığını biliriz. )

Ayetteki "Göğüs daralması", ruhsal sıkıntının yani stresin psikosomatik sonucu olan “basıncı” ifade etmektedir. ( Basınç hesaplamasından kullanılan formül Basınç = Kuvvet / Yüzey olup, ayete göre bu formül “Daralma = Söylenen Sözler / Göğüs” olmaktadır. )

Sure numarası 15 ... 1+5 = "6"
Ayet numarası 97 ... 16 ... 1+6 = "7" 

6+7 = "13" ( Basınç ölçümünde zikredilen cm cinsinden civa yüksekliği olan 76 sayısının nümerolojik değeri de "13" olmaktadır. )

Ayrıca normal hava basıncı, 45° enleminde, 15°C sıcaklıkta ve deniz yüzeyinde 1cm² ‘lik yüzeye düşen havanın ağırlığı olup, bu ağırlık 1,033 gr’dır. 1033 sayısının nümerolojik değeri "7" ( 1+0+3+3 = 7 ) olup, ayetteki "yedıyku sadr" ( göğüs daralır ) kelime setine kadar, bu kelime seti dahil olmak üzere, "7" kelime bulunmaktadır.



Pagan karakter "Seth"

Mısır mitolojisinde yer alan "Seth" isimli satanik pagan karakter kaosu, savaşı ve yokoluşu sembolize etmektedir.


Satanistler tüm kavramlara okült negatif anlam yüklemekte olduklarından, pozitif ( olumlu ) anlam taşıdığı bilinen bir çok kelimenin kökünde negatif ( olumsuz ) anlamlar yatmaktadır. Bu kelimelerden biri İngilizce'de yer alan ve "Düzenlemek" anlamına gelen "To SET" fiilidir. Gayet olumlu anlam içermekte gibi görünen bu kelime okült olarak, yukarıda da ifade edildiği üzere, "Kaos", "Savaş", "Yıkım / Yokoluş" anlamlarını barındırmaktadır.

Zira "Set" veya "Sed" kelimesi "Engel, Bariyer" anlamına gelmekte olup, bir olgunun tezahürüne mani olmayı ifade etmekte ve negatif anlam taşımaktadır.

Kur'an'da "Sed" kelimesi Kehf suresinin 18/94 kodlu ayetinde geçmektedir.

18/94 - Kalu ya zel karneyni inne ye'cuce ve me'cuce müfsidune fil erdı fe hel nec'alü leke harcen ala en tec'ale beynena ve beynehüm SEDDA ( "Ey Zülkarneyn, iki boynuzlu, Yecuc ve Mecuc kesinlikle yerde bozgunculardır. O halde, bizimle onlar arasına SED koyman üzere sana harac versek olur mu?" dediler. )









Oyun ve eğlence

Son dönemde gelişen iletişim mecralarının da etkisiyle insanlık şiddeti artan bir hipnoz altında tutulmaya devam etmektedir. Küresel satanist elitin dünya toplumlarına empoze etmek istediği bencil ( nefsani ), inkarcı ve sevgiden yoksun düşünce yapısı, diziler, yarışma programları, sinema filmleri, bilgisayar oyunları, şirket gündemleri, gazete haberleri ve muhtelif yazılı ve sözlü iletişim mecraları kanalıyla insanların zihinlerine gerek açık gerekse sübliminal şekilde zerkedilmektedir. ( Bu süreçte özellikle de çocuklar ana hedef kitle olarak belirlenmiştir. )

Eğlence kelimesinin İngilizce'deki karşılığı "Entertainment" kelimesidir. Bu kelimeni kök analizi incelendiğinde ortaya 3 kelime çıkmaktadır.

1- Enter ( Arada, Arası )
2- Tain ( Tut )
3- Ment ( Ma / Mak )

Yani "Arada tutmak", oyalamak, gerçek yapması veya düşünmesi gerekenden uzak tutmak....

İşte dünya insanları, dünya hayatına "oyun ve eğlence" zihniyeti ile yaklaştıkları sürece bir aldanma içinde olacaklarından ruhsal tekamül ve toplu yükseliş tezahür edemeyecektir.

Kur'an ayetleri bu hususa çok açık şekilde değinmekte ve uyarılarda bulunmaktadır.

6/32 - Ve mel hayatüd dünya illa leıbün ve lehv ve led darul ahıratü hayrun lillezıne yettekun e fe la ta'kılun ( Ve dünya hayatı, oyun ve eğlence haricindeki değildir.* Ahiret yurdu ise, o sakınanlar için daha hayırlıdır. O halde akıl etmez misiniz? )

Ayette "oyun ve eğlenceye" dalınmaması gerektiği bildirlmektedir.

6/70 - Ve zerillezınettehazu dınehüm leıben ve lehven ve ğarrathümül hayatüd dünya ve zekkir bihı en tübsele nefsün bima kesebet leyse leha min dunillahi veliyyün ve la şefiy' ve in ta'dil külle adlin la yü'haz minha ülaikellezine übsilu bima kesebu lehüm şerabün min hamımin ve azabün elımün bima kanu yekfürun ( Ve dinlerini** oyun ve eğlence edinen ve kendilerini dünya hayatının aldattığı kimseleri bırak. Nefsin kendini o kazandığından dolayı helak etmemesini, ona Allah’tan başka dost ve af vesilecisi olmadığını onunla hatırlat. Eğer bütün fidyeleri verse bile ondan alınmaz. İşte onlar o kazandıklarından dolayı helak edilmişlerdir. Onlara, inkar ettiklerinden dolayı kaynar sudan içecek ve elim azap vardır. )

** "Din" kelimesinin "Borç, Vefa, Haysiyet" gibi anlamları barındırdığını ve esas itibarıyla bu kelimenin Allahü Teala'nın bahşettiği yaşam nimeti karşılığında varlıkların O'na "ruhsal tekamül" borçları olduğu ve bu yolda gayret göstermeleri, O'na şükretmeleri, ilim peşinde koşmaları, iyilikten ve doğruluktan ayrılmamaları gerektiği anlamına geldiği evvelki bölümlerde defaatle incelenmişti. Ayette dünya hayatının aldatıcı olduğu, varlıkları gerçekten uzaklaştırarak oyun ve eğlence bataklığına çekmekte olduğu bildirilmektedir.

21/16 - Ve ma halaknes semae vel erda ve ma beynehüma laıbın ( Ve göğü, yeri ve o onların aralarındakilerini oyun, eğlence olsun diye yaratmadık. )

21/17 - Lev eradna en nettehıze lehven lettehaznahü min ledünna in künna faılın ( Şayet oyun ve eğlence edinmek isteseydik, onu indimizden edinirdik. Eğer yapanlar olsaydık. ) ***

*** Ayette yaratılışın amacının ne olduğu üzerinde varlıkların düşünmesi, araştırma yapmak ve çalışmak suretiyle ilimlerini artırmaları gerektiği dolaylı misalleme ile bildirilmektedir.




8 Eylül 2019 Pazar

Dollar ??

ABD para birimi olan "Dollar", okült ezoterik sembolizmde önemli bir figür olan "asaya / sopaya sarılmış yılan" ile sembolize edilmektedir. 


Esas itibarıyla bu figürsel kompozisyon "sihiri / büyüyü / kontrolü / tahhakümü" sembolize etmektedir. Zira "para" maalesef birçok insanda büyü etkisi yaratmakta, akıl, idrak ve rasyonel düşünce mekanizmasını bloke edebilmektedir. "Paranın esiri olmak." cümlesi veya gaflet dolu "Paranın satın alamayacağı bir şey yoktur.", "Para mutluluktur." söylemleri bu duruma örnek teşkil etmektedir. Para bir kitle büyü aracı olarak kullanılmaktadır.

Kur'an'da "Asa" ve "Yılan / Ejderha" kelimeleri "Sihir" ile ilintili olarak geçmektedir.

7/107 - Fe (1) elka (2) ASA (3) hü (4) fe (5) iza (6) hiye (7) SU'BANÜN (8) mübın (9) ( Böylece ASASINI attı da o zaman o apaçık EJDERHA oldu. )

Ayette asanın portal açması ve farklı boyuttan içeri giren reptilin  ( sürüngen ) tezahüründen bahsedilmektedir. Ayette 9 kelime bulunmaktadır. Evvelce "Sihirli 9 sayısı" başlıklı bölümde incelendiği üzere 9 sayısı "Aldanma / Sihir" kavramlarını sembolize eden sayıdır.

Kur'an'da "Asanın reptile dönüşmesinden" veya "Asa ile portal açılmarak reptil  getirilmesinden" ilk kez bahsedilen bu ayette "Asa" 3., "Süb'an" ( Ejderha ) ise 8. kelimedir. Bu iki kelimenin sıra numaraları toplamı, farklı boyuta geçiş portalı ( kapısı ) açılmasının sembolü olan 11 sayısını vermektedir.

Sihirbazların "Asa" kullanmaları da konu bağlamındadır. Haberci Musa'nın, Firavun'un sihirbazlarına karşı mücadelesini içeren ayetler konuya dikkat çekmektedir. Bu ayetlerde de 9 nümerolojisi bulunmaktadır.

7/117 - Ve evhayna ila musa en elkı asak fe iza hiye telkafü ma ye'fikın ( Ve biz Musa'ya “Asanı at." diye vahyettik de o zaman o onların uydurduklarını yuttu. )

Ayetin numarası 117 olup, bu sayının nümerolojik değeri 9 olmaktadır.

26/45 - Fe elka musa asahü fe iza hiye telkafü ma ye'fikun ( Musa asasını attı da o zaman o uydurduklarını yuttu. )

Surenin numarası 45 olup, bu sayının nümerolojik değeri de 9 olmaktadır.

"Dollar" kelimesinin telaffuz ve imla açısından "Büyük acı, keder, ıstırap, üzüntü" anlamına gelen "Dolour" ( İng. ) ve "Douleur" ( Fr. ) kelimelerine benzemesi de önem arzetmektedir. Zira negatif enerjiden beslenen ve negativitenin yayılmasına çalışan küresel satanist elitin ABD para birimine bu ismi bilinçli olarak vermiş olması kuvvetle muhtemeldir.




"Anunnaki" kelimesi

Evvelce "Tayr" ( Kuş ) başlıklı bölümde incelenmiş olan "Anunnaki" kelimesi, kökeni Sümer uygarlığına dayanan ve üst alemden ( frekans, boyut ) - ki bunun Sirus B olması muhtemeldir - dünyaya gelmiş olan kozmik varlıkları tanımlamaktadır. Bu varlıkların "Cin" olarak bilinen ve Vazifeli Varlıklar ( Melek ) gibi süptil özelliğe sahip varlıklar oldukları düşünülmektedir.

Göksel varlıklar olan Anunnaki Sümer rölyeflerinde aşağıdaki figürlerdeki gibi kuş kafalı ve kanatlı olarak tasvir edilmişlerdir.





"Anu" olarak bilinen kozmik karakter ( Figürde Anu'nun daire şeklindeki yıldız kapısından / boyutlar arası geçiş portalınden geldiği görülmektedir. )

"Anunnaki" kelimesinin kökeni 3 kök kelimeden oluşmaktadır.

An/-u ( Önce, Evvel )*
Na ( Biz )
Ki/Ke ( Sen )

Bu kök yapısına göre "Anunnaki" kelimesi "Biz senden önceyiz" gibi bir anlam ihtiva etmektedir. 

* "An" kelimesinin "Önce, Evvel, Geçmiş" anlamındaki kullanımına bazı örnekler şöyledir.

ANcient = Eski
AHN ( Alm. ) = Ata
ANcestor = Ata
ANtécedent = Öncesi
ANtérieur / terior = Arkası
ANmak = Hatırlamak, Geçmişi düşünmek
ANı = Geçmişteki kişiler, mekânlar ve olaylar
ANi = Çabucak olup biten
ANlamak = Geçmişine dahil etmek, Hafızasına almak 
ANA / ANNE = Doğuran, doğandan önce var olan
ANalysis = Bir olgunun öncesini, geçmişini inceleme
ANNeau ( Fr. ) = Halka ( Mu uygarlığında Tanrı "O" şekliyle sembolize edilirdi. Dolayısıyla ANN kelimesi döngüyü ifade eder. Daire şekli ise boyutlar arası geçiş kapısının ( Star Gate ) sembolüdür. )
ANANE = Gelenek, geçmişte yapılan ve yapılagelen ( Bu kelime Anunnaki kelimesindeki "Anunna" kısmına olan benzerliği ile de dikkat çekmektedir. Anunnaki = Ananeke = Senin geleneğin/ Senin tören / Senin geçmişin )

"Anunnaki" kelimesini insana cinler de söylemiş olabilir, Vazifeli Varlıklar da. Cinler insandan önce yaratılmışlardır. Vazifeli Varlıklar ( Melekler ) ise insanların tekâmül etmiş halleridir. Anunnaki olarak bilinen varlıkların esas itibarıyla "Cin" olarak bilinen süptil ancak nefsani sürüngen ( reptilian ) varlıklar olması kuvvetle muhtemeldir. 

1 ABD dolarının üzerinde yer alan aşağıdaki figürde görülen daire şeklindeki boyutlar arası geçiş portalının ( yıldız kapısı ) içinde ANNUit Coeptis" ( ONAylanmış Başlangıç ) yazmaktadır. Yani "ANU'nun istediği" / "ANUlanmış" / ONAnmış" Başlangıç. ONAmak kelimesinin de kökeninde ANU kelimesinin olduğu görülmektedir. ( Novus Ordo Seclorum ise Yeni Dünya Düzeni anlamına gelmektedir. )







6 Eylül 2019 Cuma

Plasebo Etkisi

"Plasebo Etkisi", farmakolojik olarak etkisiz bir ilacın telkine dayalı bir etki ortaya çıkarma halidir. Tıp alanında kullanılmakta olan bu kavramın özünde odaklanma, zihinsel şartlanma ve en önemlisi inanma yoluyla herhangi bir sorunun ortadan kalkması veya imkânsız görünen bir durumun gerçekleşmesi bulunmaktadır. Esas itibarıyla Plasebo Etkisi fenomeni vibrasyon frekansının yükseltilmesi yoluyla süptilleşme ve böylelikle kaba madde planındaki etkilerden azade olma durumudur. Ateşte yürüyebilenler, vücut ısısını değiştirebilenler, uzun süre yemeden içmeden yaşayabilenler bu fenomenin başlıca örneklerdir. "Plasebo" kelimesi Latince "Hoşnut etmek" anlamına gelmekte olup, bu kelime İngilizce'de "Please", Fransızca'da ise "Plaire" olarak telafuz edilir.

Kur'an'da ve İncil'de "İnanç" olgusunun gerçekleşmenin temel koşulu olduğu misallerle izah edilmektedir.

Kur'an'daki "Azabın olmaması" misali;

4/147 - MA YEF'ALÜLLAHÜ Bİ AZABİKÜM İN şekartüm ve AMENTÜM ve kanellahü şakiran alima ( EĞER şükrederseniz ve İNANIRSANIZ ALLAH AZABINIZI NE YAPAR? Allah şükredendir, bilendir.  )

Kur'an'daki "Ateşin soğuk olması" misali;

21/69 - Kulna ya naru kunı berden ve selamen ala ibrahım ( "Ey ateş, İbrahim' e soğuk ve güvenli ol." dedik. )

Kur'an'daki "Mesih İsa'nın asılamaması, öldürülememesi" misali;

4/157 - Ve kavlihim inna katelnel mesıha ıysebne meryeme rasulellah VE MA KATELUHÜ VE MA SALEBUHÜ VE LAKİN ŞÜBBİHE LEHÜM ve innellezinahtelefu fıhi le fı şekkin minh ma lehüm bihı min ılmin illettibaaz zann ve ma kateluhü yekına ( Ve "Kesinlikle biz Allah' ın resulü Meryem oğlu İsa Mesih' i öldürdük." sözlerinden dolayı. OYSA ONU ÖLDÜRMEDİLER VE ASMADILAR. LAKİN ONLARA BENZETİLDİ. Kesinlikle onun hakkında ihtilaf edenler, ondan şüphe içindedirler. Onlara onun ilminden yoktur. Ancak zanna tabi olurlar. Doğrusu onu öldürmediler. )

Ayette kaba madde aleminde enkarne olan süptil vazifeli varlık Mesih İsa'nın frekansını tekrar yükselterek süptilleştiği ve böylelikle asılma ve öldürülme girişimlerinden etkilenmediği bildirilmektedir.

İncil'deki "Su üstünde yürüme" misali;

40 Matthew 14-28 Petrus buna karşılık, "Ya Rab" dedi, "Eğer sen isen, buyruk ver suyun üstünden yürüyerek sana geleyim." 

40 Matthew 14-29 İsa, "Gel!" dedi. Petrus da tekneden indi, suyun üstünden yürüyerek İsa'ya yaklaştı. 

40 Matthew 14-30 Ama rüzgarın ne kadar güçlü estiğini görünce korktu, batmaya başladı. "Ya Rab, beni kurtar!" diye bağırdı. 

40 Matthew 14-31 İsa hemen elini uzatıp onu tuttu. Ona, "Ey KIT İMANLI, neden kuşku duydun?" dedi.

"Büyük imanlı adam" misali

40 Matthew 8-5 İsa Kefarnahum'a varınca bir yüzbaşı O'na gelip, "Ya Rab" diye yalvardı,

40 Matthew 8-6 "Uşağım felç oldu, evde yatıyor; korkunç acı çekiyor.

40 Matthew 8-7 İsa, "Gelip onu iyileştireceğim" dedi.

40 Matthew 8-10 İsa, duyduğu bu sözlere hayran kaldı. Ardından gelenlere, "Size doğrusunu söyleyeyim" dedi, "Ben İsrail'de BÖYLE İMANI OLAN birini görmedim.

40 Matthew 8-13 Sonra İsa yüzbaşıya, "Git, İNANDIĞIN GİBİ OLSUN." dedi. Ve uşak o anda iyileşti.

4 Eylül 2019 Çarşamba

Yedi Deniz = Yedi Gök

Kur’an’da yer alan “Seb’atü Ebhur” ( Yedi Deniz ) kavramı esas itibarıyla “Seb’a Semavat” ( Yedi Gök ) ifadesiyle eş anlam taşımakta yani göksel anlam da taşımaktadır. Zira madde alemi olan kainatın temel yapı taşının hidrojen ( H ) atomu olması uzayın aslında boşluk değil H atomu ile yani su ile kaplı olduğunun delili niteliğindedir.

31/27 - Ve lev enne ma fil erdı min şeceratin aklamün vel bahru yemüddühu min ba'dihı SEB’ATÜ EBHURİN ma nefidet kelematüllah innellahe azızün hakım ( Ve şayet kesinlikle o yerdeki ağaçlar kalemler olsa ve deniz de ona destek olsa, ondan sonra da YEDİ DENİZ, Allah' ın kelimeleri tükenmez. Kesinlikle Allah yücedir hakimdir. )

41/12 - Fe kadahünne SEB’A SEMAVATİN FI YEVMEYNİ ve evha fı külli semain emraha ve zeyyennes semaed dünya bi mesabıha ve hıfza zalike takdırul azızil alim ( Böylece onları YEDİ GÖKLER olarak İKİ GÜNDE * koyup oturttu. Her göğe işini vahyetti. En yakın göğü kandillerle, lambalarla süsledik ve koruduk. Bu yüce bilenin ölçüdüdür, takdiridir. )

*Ayette “yedi göklerin iki günde düzenlenmesi” ifadesiyle evvelki bölümlerde defaatle incelenen “İkili Yedi” kavramına da işaret edilmektedir.

Aşağıdaki ayetlerde göksel cisimler ( uzaydaki küreler ) için “Yüzme” ve “Akma” fiilleri kullanılmıştır.

21/33 - Ve hüvellezi halekal leyle ven nehara veş şemse vel kamer küllün fı felekin YESBEHUN ( Ve geceyi ve gündüzü, Güneş’i ve Ay’ı yaratan O'dur. Hepsi dairede YÜZERLER. )

31/29 - E lem tera ennellahe yulicül leyle fin nehari ve yulicün nehara fil leyli ve sehhareş şemsi vel kamera küllün YECRI ila ecelin müsemmen ve ennellahe bima ta'melune habır ( Kesinlikle Allah' ın, geceyi gündüze soktuğunu ve gündüzü geceye soktuğunu görmedin mi? Ve Güneş’i ve Ay’ı buyruğuna almıştır. Hepsi isimlendirilmiş belirli vadeye AKARLAR. Kesinlikle Allah ne yaptığınızdan haberdardır. )

Furkan ( Fark Yaratan ) suresinin 25/53 kodlu ayetinde “İki Deniz” olarak tanımlanan kavramın  dünyevi madde idrakiyle algılanan anlamı dışında göksel planlar için de kullanılmış olması kuvvetle muhtemeldir. Zira, astronomik terminolojiyle “Paralel Evrenler” olarak tanımlanmaya çalışılan kainattaki göksel planlar ( Yedi Gök ) birbirlerinin içine girmiş yapılara haiz değildirler. Her bir göksel plan ( gök ) varlıklar için ayrı ayrı tekamül mekanları ve ortamlarıdır.

25/53 - Ve (1) hüve (2) ellezi (3) merace (4) el (5) BAHR (6) EYNİ (7) haza (8) azbün (9) füratün (10) ve (11) haza (12) milhun (13) ücac (14) ve ceale beynehüma berzehan ve hıcran mahcura ( Ve İKİ DENİZİ salan O'dur. Bu tatlı içecektir. Bu ise tuzludur, acıdır. Onların aralarında perde ve menedici yasak oluşturur. )

Ayette iki denizin yani iki göğün ( göksel planın ) birbirlerine karışmadıkları ve ayrı oldukları bildirilmektedir. Ayette “İkili Yedi” kavramına da dikkat çekilmektedir. Zira ayetteki “Eyni” ( İki ) kelimesi 7. kelimedir.

Sihirli 9 sayısı

"9" sayısı matematiksel hesaplamalar açısından aşağıdaki örnekte olduğu gibi ilginç durumlar arzeden bir sayı olup, bu özelliğinden dolayı "Sihirli Sayı" nitelemesini kazanmıştır.

Yaratılıştaki düalitenin sembolü olan "Yin Yang" figüründe “6” sayısına benzeyen kısım olan "Yang", “Aydınlığı” ( Allah yolunu ), “9” sayısına benzeyen kısım olan "Yin" ise “Karanlığı” ( Şeytan yolunu ) temsil etmektedir.

Yin / Jin* = Karanlık
Yang** = Aydınlık

* Yin = Cin, ( Görünmeyen, Karanlık )

** Yang = Doğum, Aydınlanma ( "Young" ( Genç, Doğan, Yeni Doğan) )




9 sayısı ile herhangi bir sayının çarpımının sonucunun nümerolojik değeri daima 9 olmaktadır. 9 sayısı bu koşulu sağlayan tek sayıdır. 9x1 = 9; 9x2 = 18 ( 1+8 = 9 ); 9x3 = 27 ( 2+7 = 9 ); ....... 9x9 = 81 ( 8+1 = 9 )

9 sayısının herhangi bir sayıyla çarpımının nümerolojik değerinin daima 9 olması, bu sayının "Sihirin" ( Buyruk altına alma, Hükmetme ) sembolü olmasıyla ilintili gibidir. 

Doğal sayıların toplamlarının ve çarpımlarının ( sıfır hariç ) nümerolojik değeri de 9 sayısını vermektedir.

0+1+2+3+4+5+6+7+8+9 = 45 ... 4+5 = "9"

1x2x3x4x5x6x7x8x9=362,880 ... 3+6+2+8+8+0 = "9"

Herhangi çok basamaklı bir sayının 9 ile toplanması sonucunda elde edilen sayının nümerolojik değeri, o çok basamaklı sayının nümerolojik değerine eşit olmaktadır. ( Örnek: 123 + 9 = 132 ... 1+3+2 = 6 ... 1+2+3 = 6 )

Bir daire 360 ( 3+6+0 = 9 ) derece, yarım daire 180 ( 1+8+0 = 9 ) derece, 1/4 daire 90 ( 9+0 = 9 ) derece, 1/8 daire 45 ( 4+5 = 9 ) derece, 1/16 daire 22.5 ( 2+2+5 = 9 ) derecedir. Küçülmeler devam ettikçe çıkan açısal sonucun nümerolojik değeri hep 9 olmaktadır.

Diğer geometrik şekillerin iç açılarının toplamları ise şöyledir. Üçgen* 180 ( 1+8+0 = 9 ) derece, dörtgen 360 derece ( 3+6+0 = 9 ), beşgen 540 ( 5+4+0 = 9 ) derece, altıgen 720 derece ( 7+2+0 = 9 ), yedigen 900 ( 9+0+0 = 9 ) derece, sekizgen 1080 ( 1+0+8+0 = 9 ), dokuzgen 1260 ( 1+2+6+0 = 9 ) derece, ongen 1440 ( 1+4+4+0 = 9 ) derecedir.

Zaman ölçüsü olan "Dakika" cinsinden yapılan gün, ay ve yıl hesaplamalarının nümerolojik değerleri de 9 sayısını vermektedir.

60 dk x 24 saat = 1440 dk/gün ... 1+4+4+0 = 9

1440 dk x 30 gün = 43200 dk/ay ... 4+3+2+0+0 = 9

43200 dk x 12 ay = 518400 dk/yıl ... 5+1+8+4+0+0 = 18 ... 1+8 = 9

* Mürselad suresinin 30. ayetindeki "Selasi şu'abin" ( Üç çatal ) ifadesi "Üçgen"'e işaret etmektedir.

77/30 İntaliku (1) ila (2) zillin (3) ziy (4) selasi (5) şu'abin (6)

( Üç çatallı gölgeye gidin. )

- Ayetin numarasının ( 30 ) nümerolojik değeri 3 olup, üçgenin üç kenarına / üç çatalına işaret etmektedir.

- Ayetin numarası ( 30 ) ile ayetteki kelime adedi ( 6 ) çarpıldığında ( 30x6 = 180 ... 1+8+0 = 9 ) 180 sayısı elde edilir ki bu sayı üçgenin iç açılarının toplamına eşittir. 30 ve 6 sayılarının nümerolojik toplamları da ( 3+0+6 = 9 ) 9 sayısını vermektedir.

9 sayısı ile hangi sayı toplanırsa toplansın çıkacak sonuç sayısındaki rakamların toplamı çıkan sonuca eşit olmaktadır. 9+1 = 10 (1+0 = 1); 9+2 = 11 (1+1 = 2 ); 9+3 = 12 (1+2 = 3); ...... 9+9 = 18 (1+8 = 9)

Fibonacci serisinde Altın Oran serideki 12. sayı olan 144 ( 1+4+4 = 9 ) sayısından sonra 1,618 değerine sabitlenmektedir. ( 233/144 = 1,618 )

1, 1, 2, 3, 5, 8, 13, 21, 34, 55, 89, 144, 233, ....

9 sayısı ayrıca düalite prensibindeki negatif tarafı sembolize eden ve şekil olarak da 6 sayısının tersi olan sayıdır. Düaliteyi sembolize eden Yin Yang da 6 ve 9 şekillerinden oluşmaktadır. Kur'an'da "Sitte" ( Altı ) kelimesi 9 kere, "Tis'a" ( Dokuz ) kelimesi ise 6 kere tekrarlanmaktadır.

9 sayısı, temeli "zihin kontrolü ( sihir / büyü ) yoluyla bilinci bloke etme, gerçeğin algılanmasını engelleme, aldatma, robotlaştırma ve doğru yoldan saptırma" metoduna dayanan satanizmde de ters anlam yüklenmek suretiyle yer almaktadır.

Kur'an'da cin şeytanı İblis'in insana yönelik ilk aldatma ( zihin kontrolü, sihir ) söyleminin, yasak agaca yönlendirne teması vasıtasıyla yer aldığı ayette 9 nümerolojisi bulunmaktadır. Ayetin kodunun ( 7/20 ) numerolojik değeri 9 ( 7+2+0 = 9 ) sayısını vermekte olup ayrica ayette 36 ( 3+6 = 9 ) kelime bulunmaktadır

7/20 Fe (1) vesvese (2) lehum (3) eş (4) şeytanu (5) li (6) yubdiye (7) lehum (8) ma (9) vuriye (10) an (11) huma (12) min (13) sev'ati (14) hima (15) ve (16) kale (17) ma (18) neha (19) kuma (20) rabbu (21) kuma (22) an (23) hazihi (24) eş (25) şecerati (26) illa (27) en (28) tekuna (29) melek (30) eyni (31) ev (32) tekuna (33) min (34) el (35) halidin (36)

( Şeytan onların ayıplarından, çirkinliklerinden o onlara gizlenmişleri, örtülmüşleri onlara açığa çıkarmak için onlara vesvese verdi. "Rab’biniz, ancak iki melek veya ebedilerden olursunuz diye sizi şu ağaçtan men etti." dedi. )

İncil'de insan şeytanlarının okült kodu olarak bildirilen 666 sayısı da nümerolojik olarak 9 sayısıdır. İlgili ayetin numarası da 18 olup bu sayının da nümerolojik değeri 9 olmaktadır. ( 1+8 = 9 )

66 Vahiy 13-18 Bu konu bilgelik gerektirir. Anlayabilen, canavara ait sayıyı hesaplasın. Çünkü bu sayı insanı simgeler. Sayısı ALTIYÜZALTMIŞALTIDIR.

Mesih İsa'nın çarmıha gerildiğinde saatin 9 olduğunu bildiren İncil ayetinin kodunda da 18 sayısı üzerinden 9 nümerolojisi bulunmaktadır.

41 Mark 15-25 İsa'yı çarmıha gerdiklerinde saat DOKUZDU.

Ayet kodunun nümerolojisi 4+1+1+5+2+5 = 18 ... 1+8 = 9

"9" sayısının "Sihir ve Aldatmanın" sembolü olarak yer aldığı Kur'an'daki ilk 9 numaralı ayet olan Bakara suresinin 9. ayetinde bildirilmekte gibidir. "Aldatmak" anlamına gelen "Had" kökü ayette iki kere geçmekte olup, ayetin 1. kelimesi "Yuhadiune" ( Aldatırlar ), 8. kelimesi ise "Yahdeune" ( Aldatırlar )' dir. Aynı kökten olan bu iki kelimenin sıra numaraları toplamı da 9 sayısını vermektedir. ( 1+8 = 9 )

2/9 YUHADİUN (1) allahe (2) ve (3) ellezine (4) amenu (5) ve (6) ma (7) YAHDEUNE (8) illa (9) enfuse (10) hum (11) ve (12) ma (13) yeş’urun (14)

( Allah’ ı ve o inananları ALDATMAYA çalışırlar da nefislerinden, kendilerinden başkasını ALDATMAZLAR ve farketmezler. )

Kur'an'da "Sihirlenmek" ve "Kör, Sağır, Dilsiz olmak" kavramlarının geçtiği ayetlerde 9 nümerolojisi göze çarpmaktadır.

2/18 - Summün bükmün umyün fe hüm la yarciun ( Sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Artık onlar dönmezler. )

Kur'an'da "Sağır, dilsiz, kör" ifadelerinin ilk kez ve bir arada kullanıldığı ayetin numarasının ( 18 ) nümerolojik değri "9" sayısını vermektedir. ( 1+8 = 9 ) Ayetteki "sağır, dilsiz, kör" nitelemesi, algıları kapanmış, hipnotize edilmiş olmak suretiyle obsesör varlık kontrolüne girmiş insanları, varlıkları tanımlamaktadır.

Al'i İmran suresinin aşağıdaki ayeti hem "Aldatma, Saptırma" anlamı hem de 9 ve 666 nümerolojisi açısından dikkat çekmektedir.

3/69 Veddet (1) taifetum (2) min (3) ehli (4) el (5) kitabi (6) lev (7) YUDİLLUNE (8) KUM (9) ve (10) ma (11) yudillune (12) illa (13) enfuse (14) hum (15) ve (16) ma (17) yeş'urun (18)

( Kitap sahiplerinden bir grubunuz sizi SAPTIRMAYI arzuladılar da nefisleri haricindekini saptırmazlar ve farketmezler. )

- Ayetin kodunun ( 3/69 ) nümerolojik değeri ( 3+6+9 = 18 ... 6+6+6 = 18 ... 1+8 = 9 ) 9 sayısını vermektedir.

- Ayetin "Yudillunekum" ( Sizi saptırırlar ) ile biten ilk cümlesinde 9 kelime bulunmakta olup ayrıca ayette 18 kelime bulunmaktadır. Ayet 9'ar kelimelik iki cümleye ayrılmıştır.

Tevbe suresinin 9/9 kodlu ayetinde de yine "Aldatma" ve "Allah yolundan saptırma" konusu yer almaktadır.

9/9 - İşterav bi ayatillahi semenen kalılen fe saddu an sebılih innehüm sae ma kanu ya'melun ( Allah' ın ayetlerini az değere sattılar da Allah yolundan engelleyip döndürdüler. Kesinlikle onların o yapmış oldukları kötüdür. )

İsra suresinin 101. ayetinde ise "Dokuz" ve "Sihir" kelimeleri bir arada geçmektedir. Firavun, kendisine 9 ayet gösteren Haberci Musa'yı "Sihirlenmiş" olarak tanımlamaktadır. Zira, kuvvetle muhtemeldir ki Firavun da kitleleri kontrol altına almak, "bozguna, hilelere, tuzaklara" ve kaosa dayalı bir kontrol sistemi kurabilmek için 9 sayısını sihir ( büyü ) amaçlı kullanmaktadır.

17/101 - Ve lekad ateyna musa TİS'A AYATİN beyyinatin fes'el benı israıle iz caehüm fe kale lehu fir'avnü innı le ezunnüke ya musa MESHURA

( Ve Musa' ya delil olarak DOKUZ AYETİ verdik. O halde İsrailoğulları' na sual et. Zamanında onlara geldi de Firavun ona "Kesinlikle ben zannederim ki sen ey Musa, SİHİRLENMİŞSİN." dedi. )

27. * sure olan Neml ( Karınca ) suresinin 48. ayetinde de bozgunculuk yapan "9 çeteden" bahsedilmektedir. ( * 27 ... 2+7 = 9 )

27/48 - Ve kane fil medıneti TİS'ATÜ RAHTIN YÜFSİDUNE fil erdı ve la yuslihun

( Ve şehirin içinde, yerde BOZGUN YAPAN ve iyileştirmeyen, iyileşmeyen DOKUZ ÇETE vardı. )

Ayetin devamında "9 çetenin tuzak kurmalarından" bahsedilmektedir.

27/50 - Ve mekeru mekran ve mekerna mekran ve hüm la yeş'urun

( Ve hileli tuzak kurdular. Onların farketmedikleri hileli tuzak kurduk. )

Kur'an'daki Cinn suresinin 72. sure olması da 9 nümerolojisi açısından dikkat çekmektedir. ( 7+2 = 9 )

"Dokuz" kelimesinin, sihir cümlesi olan "Hokus Pokus" kelime ikilisindeki "Hokus" olması kuvvetle muhtemeldir. İngilizce'de "Hile, Aldatmaca" anlamına gelen "Hoax" kelimesi de aynı köktendir.

Talbot Mundy tarafından yazılan ve 1923 yılında yaımlanan "The Nine Unknown" kitabı konu bağlamında ilginç bir durum arzetmektedir. Kitap, 9 bilinmeyen kişiyi ve oluşturduğu bir gizli örgütü konu etmektedir. Kitabın kapağında bir büyücüye / cine tapınmakta olan insanlar görünmektedir.


Kitabın ilk bölümün ilk cümlesi de hipnotik telkin yani büyü yoluyla kandırma ve farkettirmeden kötülük yapma mesajını vermektedir.

CHAPTER I

"I cut throats with an outward thrust!"

Aşağıdaki atasözü de 9 sayısının "doğru olmayan, yanıltıcı ve aldatıcı olan" ile ilişkilendirilmesi açısından önem arzetmektedir.

" Doğru söyleyeni DOKUZ köyden kovarlar."

Ayrıca 9 sayısı ile herhangi bir X sayısının toplamından elde edilen sayının nümerolojik değerinin, X sayısının nümerolojik değerine eşit olması da okült mesaj içermekte ve sanki şeytan insana "Ben saptırmıyorum. Seni, nefsini sana gösteriyorum." demekte gibidir. Zira İncil' de "666 sayısı insanı simgeler." ifadesi yer almaktadır. ( 666 ... 6+6+6 = "9" )

9+"2" = 11 ... 1+1 = "2"
9+16 = 25 ( 16 ... 1+6 = "7" ; 25 ... 2+5 = "7" )
.....
.....

"Bir işi sıkıntı ve güçlük çekerek sona erdirmek, işi sona erdirinceye değin çok güçlük, sıkıntı çekmek." anlamını yansıtan "Dokuz doğurmak" deyiminde de 9 sayısının yer alması yine negatif frekansa ilişkin mesaj vermektedir.