13 Eylül 2022 Salı

Dairede yüzerek vadesine akanlar

Kaynaklarda Güneş sisteminin, ait olduğu Samanyolu Galaksisi'ndeki yörüngesinde saatte 720,000 km hızla hareket ettiği belirtilmektedir.

https://www.space.com/33527-how-fast-is-earth-moving.html

https://nineplanets.org/kids/sun/

https://www.google.com/amp/s/solarsystem.nasa.gov/solar-system/sun/in-depth.amp

Kur'an'da "Güneş ve Ay'ın belirli vade için aktıkları" yani uzayda ilerledikleri ilk kez Ra'd suresinin 13/2 kodlu ayetinde bildirilmektedir.

13/2 Allahu (1) ellezi (2) rafea (3) es (4) semavati (5) bi (6) ğayri (7) amedin (8) teravne (9) ha (10) summe (11) isteva (12) ala (13) el (14) arşi (15) ve (16) SEHHARA (17) EŞ (18) ŞEMSE (19) VE (20) EL (21) KAMER (22) KULLUN (23) YECRİ (24) Lİ (25) ECELİN (26) MUSEMMA (27) yudebbiru (28) el (29) emra (30) yufassilu (31) el (32) ayati (33) lealle (34) kum (35) bi (36) likai (37) rabbi (38) kum (39) tukinun (40) 

( O Allah, gökleri sütunsuz yükseltendir. Onları görürsünüz. Sonra arş, taht üzerine seviyelendi. GÜNEŞ'İ VE AYI BUYRUĞUNA ALDI. HEPSİ İSİMLENDİRİLMİŞ BELİRLİ VADE İÇİN AKARLAR. İşleri yönetir. Ayetleri ayrıntılandırır. Umulur ki Rab’binize kavuşmaya kani olursunuz.  )

Ayetin başından ".... yecri ila ecelin musemma ..... " ( .... belirli vade için akarlar. .... ) cümlesine kadar toplam 27 kelime bulunmaktadır. 27 sayısındaki 2 ve 7 rakamları Güneş Sistemi'nin hızını temsil eden 720,000 sayısındaki rakamlar olup, her iki sayının da nümerolojik değeri "9" sayısını vermektedir. ( 2+7 = 9; 7+2+0+0+0+0+0 = 9 )

Söz konusu ifadenin ikinci kez geçtiği Lokman suresinin 31/29 kodlu ayetinde ise en önemli kelime olan "Yecri" ( Akarlar ) kelimesi ayetteki 27. kelimedir.

31/29 E (1) lem (2) tera (3) enne (4) allahe (5) yulicu (6) el (7) leyle (8) fi (9) en (10) nehari (11) ve (12) yulicu (13) en (14) nehara (15) fi (16) el (17) leyli (18) ve (19) SEHHARE (20) EŞ (21) ŞEMSİ (22) VE (23) EL (24) KAMERA (25) KULLUN (26) YECRİ (27) İLA (28) ECELİN (29) MUSEMMEN (30) ve (31) enne (32) allahe (33) bi (34) ma (35) ta'melune (36) habir (37) 

( Kesinlikle Allah' ın, geceyi gündüze soktuğunu ve gündüzü geceye soktuğunu görmedin mi? Ve GÜNEŞ'İ VE AY'I BUYRUĞUNA ALMIŞTIR. HEPSİ İSİMLENDİRİLMİŞ BELİRLİ VADEYE AKARLAR. Kesinlikle Allah ne yaptığınızdan haberdardır. )

Güneş'in ve Ay'ın "dairesel bir yörüngede yüzdüklerinin" ilk kez bildirildiği ayetin kodunun ( 21/33 ) nümerolojik değeri de 9 sayısını vermektedir. ( 2+1+3+3 = 9 )

21/33 Ve huvellezi halekal leyle ven nehara vEŞ ŞEMSE VEL KAMER KULLUN Fİ FELEKİN YESBEHUN

( Ve geceyi ve gündüzü, GÜNEŞ'İ VE AY'I yaratan O'dur. HEPSİ DAİREDE YÜZERLER.  )

Ayetin son bölümü olan ve Güneş sisteminin yörüngesel hareket yaptığının belirtildiği cümlede 9 kelime bulunmaktadır.

".... eş (1) şemse (2) ve (3) el (4) kamer (5) kullun (6) fi (7) felekin (8) yesbehun (9)"

Yukarıdaki ayetlerde yer alan "Yecri" ( Akarlar ) ve "Yesbehun" ( Yüzerler ) fiilleri de uzaydaki aeronautic ( havada yüzme ) hareketleri tanımlamaktadır. Uzayın bir boşluk olmadığı, esir adı verilen süptil madde ile kaplı olduğu da bilinmektedir. Bu husus Lokman suresinin 27. ( 2+7 = 9 ) "Seb'ati Ebhur" ( Yedi Deniz ) ifadesiyle zikredilmektedir. Ayetteki "Yedi Deniz" ifadesi yedi uzay ( evren ) gök katmanını temsil etmekte olup, ayetteki diğer "Deniz" kavramından ayrıştırılmıştır.

31/27 Ve lev enne ma fil erdi min şeceratin aklamun vel bahru yemudduhu min ba'dihi SEB'ATU EBHURİN ma nefidet kelematullah innellahe azizun hakim

( Ve şayet kesinlikle o yerdeki ağaçlar kalemler olsa ve deniz de ona destek olsa, ondan sonra da YEDİ DENİZ, Allah' ın kelimeleri tükenmez. Kesinlikle Allah yücedir hakimdir.  )

Ayrıca Güneş Sistemi'nde Güneş ve Ay hariç olmak üzere 9 gezegen bulunması da konu bağlamında nümerik uyum arzetmektedir.



İngiltere ... England ... Angle Land ... Melekler Ülkesi 

"İngiltere" kelimesinin batı dillerindeki karşılıkları "England" ( İng., Alm.) ve "Angleterre" ( Fra. ) kelimeleridir. Bu kelimelerin kök analizleri şöyledir.

England ... Angel ( Melek ) + Land ( Ülkesi, Yeri )

Angleterre ... Angel ( Melek ) + Terrain ( Toprak, Ülke, Yer )

İngiltere kelimesinin "Melekler Ülkesi" anlamı okült ezoterik bir sembol olup, bu tamlamadaki "Melek" kelimesi esasen "Düşmüş Melekler" olarak anılan "Cinleri" ( Görünmeyenler, Örtülü olanlar ) yani negatif frekanslı üst boyut varlıklarını ( cin şeytanları ) temsil etmekte gibidir.

Bu bağlamda, sömürgecilik ( kolonizasyon ) kavramıyla adeta özdeşleşmiş olan "United Kingdom" ( Birleşik Krallık ) kavramının sembolik ve ptatik olmak üzere kutsal kitaplardaki karşılığının "Tek Dünya Devleti"'nin  idare merkezini simgeleyen Babil olması yani antik zamanda Irak toprakları içinde kalan Babil'in güncel anlamdaki sembolik konumunun İngiltere olması kuvvetle muhtemeldir.

İncil'in Vahiy bölümünde bir fahişeye* benzetilen Babil ile ilgili olan şu ayetler dikkat çekmektedir.

* Ayetlerde geçen "Kadın", "Fahişe" ve "Fuhuş" kelimeleri sembolik olup, insanları etkisi altına alarak onları bencilliğe, ahlaksızlığa ve her türlü kötülüğe sevkeden düşük negatif frekansları temsil etmektedir.

66 Vahiy 17-4 KADIN, mor ve kırmızı giysilere bürünmüş, altınlar, değerli taşlar, incilerle süslenmişti. Elinde iğrenç şeylerle, FUHŞUNUN çirkeflikleriyle dolu altın bir kâse vardı.

66 Vahiy 17-5 Alnına şu gizemli ad yazılmıştı: GİZEMLİ BÜYÜK BABİL, FAHİŞELERİN VE DÜNYA İĞRENÇLİKLERİNİN ANASI.

66 Vahiy 18-2 Melek gür bir sesle bağırdı: "Yıkıldı! Büyük BABİL yıkıldı! CİNLERİN BARINAĞI, HER KÖTÜ RUHUN UĞRAĞI, Her murdar ve iğrenç kuşun sığınağı oldu.

66 Vahiy 18-3 Çünkü BÜTÜN ULUSLAR Azgın fuhşunun şarabından içtiler. Dünya kralları da Onunla fuhuş yaptılar. DÜNYA TÜCCARLARI** ONUN AŞIRI SEFAHATİYLE ZENGİNLEŞTİLER."

.......

66 Vahiy 18-23 Artık sende hiç kandil ışığı parlamayacak. Sende artık gelin güvey sesi duyulmayacak. SENİN TÜCCARLARIN** DÜNYANIN BÜYÜKLERİYDİ**. BÜTÜN ULUSLAR SENİN ( BABİL ) BÜYÜCÜLÜĞÜNLE*** YOLDAN SAPMIŞTI.

** Küresel elit aileler ve şirketleri

*** Ayette yer alan "Büyücülük" kavramı da muhtelif yöntemler vasıtasıyla gerçekleştirilen zihin kontrol ve programlama uygulamalarını temsil etmektedir.

"Babil" ( İlah Kapısı ) kelimesi "Bab" ( Kapı ) ve "El / Il" ( Tanrı, İlah ) oluşmakta olup Kur'an'da sadece 2/102 kodlu ayette ve "Büyü" ve "Melek" kelimeleriyle ilintili olarak yer almaktadır. ( "Babil" kelimesinin tezahürü, ilahiymiş algısı yaratan büyü uygulamalarına ve şirk olgusuna dayanmaktadır. )

2/102 Vettebeu ma tetluş şeyatinu ala mulki suleyman ve ma kefera suleymanu ve lakinneş ŞEYATİNE KEFERU YUALLİMUNEN NASAS SİHRA ve ma unzile alel MELEKEYNİ Bİ BABİLE harute ve marut ve ma yuallimani min ehadin hatta yekula innema nahnu fitnetun fe la tekfur fe yeteallemune minhuma ma yuferrikune bihi beynel mer'i ve zevcih ve ma hum bi darrine bihi min ehadin illa bi iznillah ve yeteallemune ma yedurruhum ve la yenfeuhum ve lekad alimu men işterahu ma lehu fil ahirati min halakin ve le bi'se ma şerav bihi enfusehum lev kanu ya'lemun

( Ve o Süleymanın mülkünün ve hükümdarlığının üzerine o şeytanların okuduğuna tabi oldular. Süleyman inkar etmedi ve lakin ŞEYTANLAR İNKAR ETTİLER. İNSANLARA SİHİRİ VE BABİL'DE İKİ MELEK OLAN Harut ve Marut’ un üzerine indirileni öğretiyorlardı. "Kesinlikle biz sınavız. O halde inkar etmeyin." diyene kadar ikisi kimseye öğretmezlerdi. Onlardan erkeğin ve eşinin arasını neyin ayırdığını öğrenirlerdi. Onlar onunla Allah’ ın izni olmadıkça kimseye zarar veremezlerdi. Onlara ne zarar verebilir ne fayda vermez öğrenirlerdi. Onu satana ahirette nasip olmadığını bilirlerdi. O nefislerini sattıkları ne kötüdür. Keşke bilmiş olsalardı. )

Kur'an ayetlerinin ve kelimelerinin kullanılması yoluyla majik operasyonlar ( büyü uygulamaları ) gerçekleştirilmesi kapsamındaki ana idare merkezinin İngiltere olması da kuvvetle muhtemeldir. Bugün dünyanın en zengin, en muktedir ailesi olarak bilinen ailenin de İngiltere merkezli olması dikkat çekmektedir.

Bir araştırmacı eğitim görevlisinin, katıldığı bir programda sarfettiği "Tüm tarikatların kıblesi İngiltere'dir." cümlesi, bir tarikat üyesinin, polis tarafından yakalandıktan hemen sonra sarfettiği "İftiralar Londra'dan" cümlesi ve yine cüppeli bir tarikat sözcüsünün bir TV programına üzerinde "Royal Guards" ( Kraliyet Muhafızları ) yazılı kol düğmeleriyle katılması da konu bağlamında oldukça düşündürücüdür.

9 Eylül 2022 Cuma

Ruhsal Tekâmül meselesi

Bu blogda sıkça tekrarlanan "Ruhsal Tekâmül" kavramının anlamsal içeriğinin ne olduğu üzerinde esasen her insanın derin tefekkür etmesi gerekmektedir. Zira bu kavramın ne olduğunun anlaşılması öyle kolay bir süreç olmadığı gibi bu blogdakiler de dahil olmak üzere bu konuda yazılanlar ve söylenenler insanın gelişmekte olan idrakinin yetersiz tanımlamalarından ileri gidememektedir. Zaten İsra suresinin aşağıdaki ayetinde "İnsan" isimli varlığa "Ruh" konusunda az ilim verildiği özellikle bildirilmektedir.

17/85 Ve yes'eluneke anir ruh kulir ruhu min emri rabbi ve ma utitum minel ilmi illa kalila

( Ve sana ruhtan sual ediyorlar. De ki: "Ruh, Rab’bimin işlerindendir. İlminden size azıcık haricinde verilmemiştir." )

Ancak elbette ki "Allah ve ahiret inancını taşıyan", ruhsal tekâmülü en büyük hedef ve sonsuz bir yolculuk addeden ve bundan tarif edilemez bir mutluluk duyan her insanın bu konuda bilgisini artırmak üzere çalışma ve araştırma yapması da ilahi nizamın gerekliliklerinden biridir.

Sonsuz kozmik bilgileri içeren kaynak kodlar hazinesi olan "Ana Kitabın / Ana Yazının" ( Ümmül Kitab ) insana bahşedilen bir parçası olan Kur'an'ın indirilmesinde "Ruhul Kudusi" ( Kutsal Ruh )'nin vasıta işlevi üstlendiği Nahl suresinin aşağıdaki ayetinde belirtilmektedir.

16/102 Kul nezzelehu ruhul kudusi min rabbike bil hakki li yusebbitellezine amenu ve huden ve buşra lil muslimin

( De ki: "Onu, o inananlara sebat vermek için ve teslim olanlara yönlendirme ve müjde olarak Rab’binden kutsal ruh indirdi." )

26/193 Nezele bihir ruhul emin

( Onu ( Kur'an ) güvenilir ruh indirdi. )

Yukarıdaki ayetlerde olduğu gibi "Ruh"un bilgi ile ilişkilendirilmesi çerçevesinde "Ruh" kelimesinin "Bilgi, Bilinç" kavramlarını temsil ettiği düşüncesi hasıl olabilmektedir.

Mu'min suresinin aşağıdaki ayetinde de çok önemli bir bilgi verilmekte gibidir. 

40/15 Rafiud deracati zul arş YULKİR RUHA min emrihi ALA MEN YEŞAU MİN İBADİHİ Lİ YUNZİRA YEVMET TELAK

( Dereceleri arşa, tahta yükseltir. KARŞILAŞMA GÜNÜNDEN UYARMAK İÇİN emrinden RUHU DİLEDİĞİ KİMSENİN ÜZERİNE ATAR. )

Yukarıdaki ayette, "büyük döngü sonu"nun Kur'an'daki ifadelerinden biri olan ve insanın nefsiyle hesaplaşacağı safhayı tanımlayan "Yevmet Telak" ( Karşılaşma Günü ) kavramından bahsedilmektedir. Kur'an'da "Yevmel Kiyameh ( Ayağa Kalkış Günü ), "Yevmel Hisab" ( Hesap Günü ), "Yevmel Fasl" ( Ayrışım Günü ) gibi ifadelerle de temsil edilen "Yevmet Telak" ( Karşılaşma Günü ) sürecinde, Rab'bin "dilediği" insanların üzerine "ruhu atacağı" yani bilişsel ve bilinçsel yükseliş sağlayacak "bilgi" frekanslarını yağdıracağı bildirilmektedir. Ayette bildirilen bu husus da döngü sonunda bazı insanların, kaba madde planı dünyadaki yaşamları itibarıyla, ruhsal tekâmüle ereceklerini ve üst boyuta geçeceklerini, bazı insanların ise tekâmüllerini tamamlayamayacaklarını ve kaba madde planı dünyada tekrar reenkarnasyon döngülerine tsbi olacaklarını ortaya koymaktadır.

Tevrat'ın aşağıdaki ayetlerinde de "Ruh" kavramı "Bilgi" ile ilintilendirilmiştir.

2 Exodus 31-1 RAB Musa'ya şöyle dedi:

2 Exodus 31-2 "Bak, Yahuda oymağından özellikle Hur oğlu Uri oğlu Besalel'i seçtim.

2 Exodus 3-3 Beceri, ANLAYIŞ, BİLGİ ve her türlü ustalık VERMEK İÇİN ONU RUHUMLA DOLDURDUM.

4-Numbers-11-29 Ama Musa, "Sen benim adıma mı kıskanıyorsun?" diye yanıtladı, "Keşke RAB'bin bütün halkı PEYGAMBER OLSA DA RAB ÜZERLERİNE RUHUNU GÖNDERSE"

Bu bağlamda "İnsan" isimli varlığın idrak seviyesi itibarıyla "Ruhsal Tekâmül" kavramının; "Bilginin artması ve bilginin tüm yaratılmış varlıklara fayda üretecek şekilde kullanabilmesi yönündeki bilinçsel yükseliş" olarak tanımlanabilmesi ihtimal dahilinde olabilir.

8 Eylül 2022 Perşembe

Elizabeth II

Haber kaynakları İngiltere Kraliçesi "Elizabeth II"'nin bugün öldüğünü bildirmiştir. 

Elizabeth II ( 2 ), 96 yaşında idi. 

Bakara suresinin 2/96 kodlu ayeti, "uzun ömürlü" olması ile gündemde olan kraliçe özelinde ve küresel elit genelinde nümerik ve semantik mesaj mı içermektedir?

2/96 Ve (1) le (2) tecide (3) enne (4) hum (5) ahrasa (6) en (7) nasi (8) ala (9) hayah (10) ve (11) min (12) ellezine (13) eşraku (14) YEVEDDU (15) EHADU (16) HUM (17) LEV (18) YUAMMERU (19) ELFE (20) SENEH (21) ve (22) ma (23) huve (24) bi (25) muzahzihi (26) hi (27) min (28) el (29) azabi (30) en (31) yuammer (32) ve (33) allahu (34) besirun (35) bi (36) ma (37) ya'melun (38)

( Ve kesinlikle onları hayatta insanların en hırslıları olarak bulacaksın. O ortak koşanlardan HER BİRİ BİN SENE ÖMÜR SÜRMEYİ ARZULAR. Onlar uzun ömür sürerek o azaptan uzaklaşacak değillerdir. Allah o yaptıklarını görendir. )

Okült ezoterik açıdan da bir sembol olan Kraliçenin kodu olan "Elizabeth II" karakter seti 9/11 nümerolojisi de içermektedir.

"Elizabeth II" kelimesi toplam 11 karakterden oluşmaktadır.

Elizabeth ... 9 harf

II .... 11 

9/11

Ayrıca yukarıdaki ayette 38 ( 3+8 = 11 ) kelime bulunmaktadır.

Elizabeth II"'nin, ismi "11" harften oluşan "11". Cumhurbaşkanına önce "15.05".2008 ( 15.05 ... 1+5+0+5 = 11 ) tarihinde, sonra da "09.11".2010 ( 09.11 ... 9/11 ... 11 ) tarihinde,  "Knight Grand Cross of the Order of the Bath” ( Arınmışlar Rütbesinin Büyük Haç Şövalyesi ) madalyası takmış olması da nümerik ve ezoterik mesajlar içermekte gibidir.

"Elizabeth" kelimesi Arapça ( veya ortak dil ) kökenli bir kelimedir.

El ( İlah ) + i ( benim ) + za ( sahibidir ) + bit ( kut, gıda )

Elizabeth = My God is Bountiful = İlahım Cömerttir / Nimetlendirendir.

Time dergisinin 08.11.2022 tarihli kapağında tasvir edilen havaalanı bekleme salonunda ayakta olan ve ayrıca "kartotek" ( kartondan resim ) olarak yani cansız duran tek şahısın Elizabeth II olması da yakın zamanda öleceğinin ima edilmekte olduğu hissiyatını uyandırmaktadır. Ayrıca ana başlığın hemen altında yazan "Last Call" ( Son Çağrı ) cümlesi de ayağa kalkmış Elizabeth II ile ilişkilendirilince mesaj daha da netleşmekte gibidir. 



5 Eylül 2022 Pazartesi

Ruh, Kalp, Vicdan ve Hatırlatıcı Kur'an

Yaratılışın kaynak kodlarını ve ilahi kozmik bilgileri içeren Kur'an, Rab tarafından beşere üflenmek suretiyle Nefs / İnsan adı verilen idrakli varlığın tezahürünü sağlayan ruhun ( bilgi, bilinç ) bir yansımasıdır.

32/9 Summe sevvahu ve NEFEHA FİHİ MİN RUHİHİ ve ceale lekumus sem'a vel ebsara vel efideh kalilen ma teşkurun

( Sonra onu düzenleyip şekillendirdi ve İÇİNE RUHUNDAN ÜFLEDİ. Size kulaklar, gözler ve gönüller oluşturdu. Ne az şükrediyorsunuz. )

Bu nedenledir ki Neml suresinin 102. ayetinde Kur'an'ı insana indirenin "Kutsal Ruh" olduğu bildirilmektedir.

16/102 Kul NEZZELEHU RUHUL KUDUSİ min rabbike bil hakki li yusebbitellezine amenu ve huden ve buşra lil muslimin

( De ki: "Onu ( Kur'an'ı ), o inananlara sebat vermek için ve teslim olanlara yönlendirme ve müjde olarak Rab’binden KUTSAL RUH İNDİRDİ." )

Ayetlerde Kur'an'a atfen yer alan "Hatırlatmadır" ve "Hatırlamaz mısınız?" ifadelerinin sıkça tekrarlanmasının nedeni Kur'an ilminin zaten insanda mevcut ve kayıtlı durumda olduğu gerçeğinin bildirilmek istenmesidir. 

12/104 Ve ma tes'eluhum aleyhi min ecr in huve illa ZİKRUN lil alemin

( Ve onun üzerine onlara ödülden sual etmiyorsun. Kesinlikle o ancak alemler için HATIRLATMADIR. )

81/25 Ve ma huve bi kavli şeytanin recim

( Ve o kovulmuş şeytanın sözü değildir. )

81/27 İn huve illa ZİKRUN lil alemin

( Kesinlikle o ancak alemler için HATIRLATMADIR. )

11/114 Ve ekimis salate tarafeyin nehari ve zulefen minel leyli innel hasenati yuzhibnes seyyiat zalike ZİKRA LİZ ZAKİRİN

( Ve gündüzün iki kenarında ve gecenin saçaklarında duaya kalkın. Kesinlikle iyilikler kötülükleri giderir. Bu HATIRLAYANLAR İÇİN HATIRLATMADIR. )

16/17 E fe men yahluku ke men la yahluk E FE LA TEZEKKERUN

( E peki yaratan yaratmayan gibi midir? HALA HATIRLAMAZ MISINIZ? )

19/67 E ve LA YEZKURUL insanu enna halaknahu min kablu ve lem yeku şey'a

( İnsan onu, o hiçbir şey değilken, önceden nasıl yarattığımızı HATIRLAMAZ MI?  )

19/67 kodlu yukarıdaki ayette yer alan "insanın yaratılışını hatırlaması" ifadesi konu bağlamında dikkat çekici bir delil niteliğindedir.

23/85 Seyekulune lillah kul E FE LA TEZEKKERUN

( "Allah için." diyecekler. De ki: "O HALDE HATIRLAMAZ MISINIZ?" )

Ruhun yansıması olan ve insanda zaten kayıtlı "bulunan" bilgilerin halk arasında kullanılan kavramsal karşılığı "Vicdan" kelimesidir. "Vicdan" ( Bulma, Bulunma, Bulunan ) kelimesi "Vecd" ( Bulmak ) ve "-an" ( gibi olan ) kelimelerinden oluşmaktadır. Yani "Vicdan" kelimesi esasen "İnsanda bulunan bilgi" anlamını temsil etmektedir. ( "Bulmak" ve "Bilmek" kelimeleri de zaten ortak fonetik ve semantik BL köküne sahiptirler. )

Vicdanın ve ruhun maddi temsili ise "Kalp"'tir. Bu nedenledir ki ayetlerde "Kur'an'ın kalbe inmesi" ve "Kalpleri katılaşanlar" ifadeleri yer almaktadır. ( Halk arasında kullanılan "Kalpsiz" ve "Vicdansız" ifadelerinin batini kaynağı da ayetlerdeki bu ifadelerdir. )

26/193 Nezele bihir RUHUL emin

( Onu güvenilir RUH indirdi. )

26/194 Ala KALBİKE li tekune minel munzirin

( Uyarıcılardan olman için SENİN KALBİNE, )

2/74 Summe KASET KULUBUKUM min ba'di zalike fe hiye kel hicarati ev eşeddu kasveh ....

( Sonra, bunun ardından KALPLERİNİZ KATILAŞTI da onun sertliği o taşlar gibidir. .... )

Bu bağlamda "Kalp" / "Vicdan", ruhun yani yaratılış kodlarının, ilahi kozmik bilgilerin merkezi niteliğindedir. Dolayısıyla her insan neyin doğru neyin yanlış olduğunu vicdanı sayesinde zaten bilmektedir. Halk arasında kullanılan "Elini vicdanına koy." ve "Vicdanına sor." cümlelerinin kaynağı da bu gerçeğe dayanmaktadır. Kur'an'da yer alan ve "bile bile yanlış yapma" hususunu vurgulayan "Ve entum ta'lemun" ( Ve bilmenize rağmen / Bile bile ) ifadesi de bu gerçeğin delili niteliğindedir.

2/42 Ve la telbisul hakka bil batili ve tektumul hakka VE ENTUM TA'LEMUN

( Ve gerçeği batıl ile örtmeyin ve BİLE BİLE gerçeği gizlemeyin.  )

İşte Kur'an, insana, ruhunu, vicdanını yani öz bilgilerini hatırlatma işlevi gören ve ruhun madde prangasından kurtularak aktive olmasını ve nefsin doğruluk yolunda devamlılığını sağlayan bir frekansı kaynağıdır. Bu bağlamda insanın tek yargılayıcısının vicdanı, ruhu yani kendi nefsi olduğu da ortaya çıkmaktadır.

17/14 İkra' kitabek kefa bi nefsikel yevme aleyke hasiba

( Kitabını oku. O gün nefsin, hesap görücü olarak sana yeter. )

4 Eylül 2022 Pazar

Dil ve Lisan kelimeleri üzerine...

"Dil" kelimesi kök Türkçedeki "Til" kelimesi olup "Bölmek, Kesmek, Parçalara ayırmak, Paylaştırmak" anlamlarına gelmektedir. İngilizcedeki "Deal" ( Paylaşım, Pay etme, Dağıtma ) ve Almancadaki "Teil" ( Kısım, Parça, Bölüm ) kelimeleri de aynı ortak DL / TL kökündendirler. 

Organ olan "Dil"'in işlevi de, kök anlamına uygun olarak, ağızdan çıkan sesleri bölerek, keserek konuşmayı sağlamaktır. İngilizcedeki "Tell" ( Anlatmak, Söylemek ) kelimesi de yukarıda zikredilen aynı köktendir. 

Türkçedeki "Dilmek", "Dilimlemek", "Delmek", "Delik" kelimeleri de aynı ortak kök anlama ve DL köküne haiz kelimelerdir.

İngilizcedeki "Til / Until" ( Değin, Kadar ) kelimelerindeki "Til" kökü İbranicedeki "Tel" ( Tepe ) kelimesine de yansımıştır. Organ olan "Dil"in üçgen ve tepe şeklindeki yapısı bu anlamların tezahürüne sebebiyet vermiştir. Zira tepe, ulaşılacak uç noktayı ifade eden bir kelimedir.

Arapçadaki "Lisan" ( Dil ) kelimesi ise "Lis" ( Yalamak ) kökünün "-an" ( yapan, eden ) sonekini almasıyla "Yalayan, Yalayıcı" anlamını verecek şekilde tezahür etmiştir.

Hinduizmdeki "Lingam" kelimesi "Ayırıcı işaret, Sembol" anlamına gelmekte olup pagan ilah addedilen Shiva karakterinin "Yarıcı, Yaratıcı" niteliğini sembolize eden "Phallus" ( Penis ) seklindeki figürdür. Okült ezoterik sembolizmdeki Obeliskler de ( Dikilitaşlar ) pagan ilahlara atfedilen penis şeklindeki figürlerdir.

"Sahasra Linga" adı verilen bu Phallus sembolünün üzerinde 1001 adet minyatür linga oyması bulunmakta olması da 11 nümerolojisi açısından ilginçtir. Linga figürü üzerinde 99 dikey, 11 yatay hat bulunmaktadır. 

"Phallus" kelimesi Arapçadaki "Falik" ( Yarıcı ) kelimesinin tezahürü olup "Linga" kelimesinin kök anlamıyla uyumludur. "Linga / Lingam" kelimesindeki "Ling" kökü "Linguistic" ( Dilbilim ) kelimesinde de bulunmaktadır. Dolayısıyla "Dil" ve "Ling" kelimelerinin ortak kök anlamı ( Ayırıcı, Kesici, Yarıcı, Bölücü ) yansıttıkları görülmektedir.  Fransızcadaki "Langue" ( Dil ) kelimesi de LNG kökünün bir tezahürüdür.

Dil, en nihayetinde birlik kavramının idrak edilebilmesini sağlamak amacıyla, bir sınav niteliğinde olmak üzere toplulukları "ayırıyormuş" algısı yaratan ilahi kozmik bir fenomendir. Zira esasen tüm diller, Rab'bin insana ilk vahyi olan kelimelerden* oluşan tek bir ortak dilden türemişlerdir.

* 2/37 Fe TELEKKA ADEMU MİN RABBİHİ KELİMATİN fe tabe aleyh innehu huvet tevvabur rahim

( Böylece ADEM RAB'BİNDEN KELİMELER ALDI da onun üzerine tevbe eyledi. Kesinlikle O, O tevbeyi kabul edendir merhametlidir.  )

İlahi kozmik bilgilerin her kavime kendi lisanı ile iletildiğini ancak döngü sonunda insanların esasen birleşik insanlık gerçeğini ve tek bir ortak dilin varlığını idrak edecekleri kutsal kitap ayetlerinde bildirilmektedir.

14/4 Ve MA ERSELNA MİN RASULİN İLLA Bİ LİSANİ KAVMİHİ bi lisani kavmihi li yubeyyine lehum fe yudillullahu men yeşau ve yehdi men yeşa' ve huvel azizul hakim

( Ve HİÇBİR RESULÜ KAVMİNİN LİDANI HARİCİNDEKİ İLE GÖNDERMEDİK ki onlara açıklasınlar. Allah dilediği kimseyi saptırır, dilediği kimseyi yönlendirir. O yücedir hakimdir. )

26/193 NEZELE BİHİR RUHUL EMİN

( ONU GÜVENİLİR RUH İNDİRDİ. )

26/194 Ala kalbike li tekune minel munzirin

( Uyarıcılardan olman için senin kalbine, )

26/195 Bi LİSANİN ARABİYYİN mubin

( Apaçık ARAPÇA LİSANI ile, )

İncil'den ayetler ise şöyledir.

41 Mark 16-17 İman edenlerle birlikte görülecek belirtiler şunlardır: Benim adımla cinleri kovacaklar, YENİ DİLLERLE KONUŞACAKLAR,

44 Acts 19-6 Pavlus ellerini onların üzerine koyunca KUTSAL RUH ÜZERLERİNE İNDİ ve BİLMEDİKLERİ DİLLERDE KONUŞUP peygamberlik etmeye başladılar.

44 Acts 10-46 Çünkü onların, BİLMEDİKLERİ DİLLERDE KONUŞUP Tanrı'yı yücelttiklerini duyuyorlardı.

.........

46 1 Corinthians 12-7 Herkesin ortak yararı için HERKESE RUH'U BELLİ EDEN BİR YETENEK VERİLİYOR. 

46 1 Corinthians 12-8 Ruh aracılığıyla birine bilgece konuşma yeteneği, ötekine aynı Ruh'tan bilgi iletme yeteneği,

46 1 Corinthians 12-9 birine aynı Ruh aracılığıyla iman, ötekine aynı Ruh aracılığıyla hastaları iyileştirme armağanları, 

46 1 Corinthians 12-10 birine mucize yapma olanakları, birine peygamberlikte bulunma, birine ruhları ayırt etme, birine çeşitli dillerle konuşma, bir başkasına da bu dilleri çevirme armağanı veriliyor.

46 1 Corinthians 12-11 BUNLARIN TÜMÜNÜ ETKİN KILAN TEK VE AYNI RUHTUR. RUH BUNLARI HERKESE DİLEDİĞİ GİBİ DAĞITIR. 

46 1 Corinthians 12-12 Beden bir olmakla birlikte BİRÇOK ÜYEDEM OLUŞUR ve çok sayıdaki BU ÜYELERİN HEPSİ TEK BİR BEDEN OLUŞTURUR. Mesih de böyledir.

44 Acts 2-4 IMANLILARIN HEPSİ KUTSAL RUH İLE DOLDULAR, Ruh'un onları konuşturduğu YABANCI DİLLERDE KONUŞMAYA BAŞLADILAR.

44 Acts 2-6 Bunlar sesi işittikleri zaman büyük bir kalabalık halinde toplandılar. HER BİRİ KENDİ DİLİNDE KONUŞULDUĞUNU DUYUNCA  ŞAŞAKALDILAR.

44 Acts 2-7 Hayret ve şaşkınlık içinde, «Bakın, bu konuşanların hepsi Celileli değil mi?» diye sordular.

44 Acts 2-8 "NASIL OLUYOR DA HER BİRİMİZ KENDİ ANA DİLİMİZİ İŞİTİYORUZ? "

3 Eylül 2022 Cumartesi

Kutsal Ruh desteği ve Senkronlar

Ruhsal tekâmül yolculuğunda ilerleme imkânı bahşedilen varlıklar "Kutsal Ruh ile desteklenmek" suretiyle frekans yükselmesini ve buna bağlı olarak da idraki açılımları deneyimlerler. Bu idraki yükselişin ve safha ( boyut ) atlamanın, "halden hale geçişin" delillerinden biri de çoğunlukla düalite, döngü, yeni döngü başlangıcı, halden hale geçiş ve sonsuz döngünün nümerik sembolleri olan 8 ve 11 sayılarının eşliğinde sıklıkla deneyimlenen senkronizasyonlar yani eşzamanlı tezahürlerdir. Bu senkronizasyonlar bireysel veya bireyler arası ( interaktif ) olarak da tezahür edebilmektedirler.

Dolayısıyla, araştırma ve öğrenme amacıyla herhangi bir konuda tefekkür halinde olan bir insanın yukarıda anılan şekilde nümerik ve semantik senkronizasyonları deneyimlemesi, ilahi nizamın ona Kutsal Ruh vasıtasıyla "Teyid" ( Destek ) iletmekte olduğunun işareti niteliğindedir. Bu teyidi algılayabilmek, gereğini yaparak ilmi, tefekkürü ve salih amelleri artırmak da ilahi nizamın insandan yegâne beklentisidir.

"Teyid" kelimesi "Eyyede" ( Desteklemek ) fiilinin isim halidir.

EYYeDe = Desteklemek

EYYeDtu = Desteklerim / -dim

TEYİD = Destekleme

Kur'an'da, "Eyyede" ( Desteklemek ) fiili ilk kez "Eyyedna hu bibruh el kudus" ( Onu ( Mesih İsa ) kutsal ruh ile destekledik ) cümlesi içinde olmak üzere Bakara suresinin 87. ayetinde geçmektedir.

2/87 Ve (1) lekad (2) ateyna (3) musa (4) el (5) kitabe (6) ve (7) kaffeyna (8) min (9) ba'di (10) hi (11) bi (12) er (13) rusuli (14) ve (15) ateyna (16) is (17) ibne (18) meryeme (19) el (20) beyyinati (21) ve (22) EYYEDNA (23) HU (24) Bİ (25) RUH (26) EL (27) KUDUS (28) e (29) fe (30) kulle (31) ma (32) cae (33) kum (34) rasulun (35) bi (36) ma (37) la (38) tehva (39) enfusu (40) kum (41) istekbartum (42) fe (43) ferikan (44) kezzebtum (45) ve (46) ferikan (47) taktulun (48)

( Musa’ ya kitabı verdik ve ondan sonra resuller gönderdik. Meryem oğlu İsa’ya deliller verdik ve ONU KUTSAL RUH İLE DESTEKLEDİK. O halde resul size o nefislerinizin hoşlanmadığı ile her geldiğinde kibirlenecek de bir kısmını yalanlayacak ve bir kısmını da öldürecek misiniz? )

- Ayetin kodunu oluşturan rakamların ( 2/87 ) toplamlarının nümerolojik değeri 8 sayısını vermektedir. ( 2+8+7 = 17 ... 1+7 = 8 )

- Ayetin kodunu oluşturan rakamlar ile ayetteki kelime adedini oluşturan rakamların toplamının nümerolojik değeri 11 sayısını vermektedir. ( 2+8+7+4+8 = 29 ... 2+9 = 11 )

- Ayetteki "Ruh" kelimesi 8. kelimedir.

Kur'an'da, "Eyyede" ( Desteklemek ) fiilinin "Eyyedtu ke bi ruhil kudusi" ( Seni kutsal ruh ile desteklerim / destekledim ) cümlesi vasıtası ile ve yine Mesih İsa ile ilintili olarak geçtiği diğer bir ayet de Maide suresinin "110." ayetidir.

5/110 İz (1) kale (2) allahu (3) ya (4) iys (5) ibne (6) meryem (7) ezkur (8) ni'met (9) i (10) aley (11) ke (12) ve (13) ala (14) valideti (15) k (16) iza (17) EYYEDTU (18) KE (19) Bİ (20) RUH (21) EL (22) KUDUSİ (23) tukellimu (24) en (25) nase (26) fi (27) el (28) mehdi (29) ve (30) kehla (31) ve (32) iz (33) alemtu (34) ke (35) el (36) kitabe (37) ve (38) el (39) hikmete (40) ve (41) et (42) tevrate (43) ve (44) el (45) incil (46) ve (47) iz (48) tahluku (49) min (50) et (51) tini (52) ke (53) hey'eti (54) et (55) tayri (56) bi (57) izn (58) i (59) fe (60) tenfuhu (61) fi (62) ha (63) fe (64) tekunu (65) tayran (66) bi (67) izn (68) i (69) ve (70) tubriu (71) el (72) ekmehe (73) ve (74) el (75) ebrasa (76) bi (77) izn (78) i (79) ve (80) iz (81) tuhricu (82) el (83) mevta (84) bi (85) izn (86) i (87) ve (88) iz (89) kefeftu (90) beni (91) israile (92) an (93) ke (94) iz (95) ci'te (96) hum (97) bi (98) el (99) beyyinati (100) fe (101) kale (102) ellezine (103) keferu (104) min (105) hum (106) in (107) haza (108) illa (109) sihrun (110) mubin (111) 

( Zamanında Allah "Ey Meryemoğlu İsa, sana ve annene olan nimetimi hatırla. SENİ KUTSAL RUH İLE DESTEKLEDİĞİMDE beşikte ve erişkinlikte insanlara kelam edip söz söylerdin. Sana yazıyı, sırrı, Tevrat' ı ve İncil' i öğrettim. İznimle çamurdan kuşun şekli gibi olanı yarattın. Onun içine üfledin de iznimle kuş oldu. Doğuştan körü ve alacalıyı iznimle iyileştirdin. Ve zamanında ölüleri iznimle çıkardın. Onlara ayetlerle geldiğin ve onlardan inkar edenlerin "Bu kesinlikle apaçık sihirdir." dedikleri zaman İsrailoğulları' nı üzerinden çektim." dedi. )

Ayetin numarasının 110 olması, ayette "111" kelime bulunması da 11 sayısı ile uyum açısından önem arzetmektedir. 

Ayetteki "Ruh" kelimesi de 21. kelime olup, bu sayı Ruh'un nümerik sembolünün bir tezahürüdür. "Ruh" kelimesi Kur'an'da 21 kere tekrarlanmaktadır. Ve "Ruh" ile ilgili bilgi verilmesinden bahsedilen ayette de numerolojik olarak 21 sayısı tezahürü soz konusudur.

17/85 Ve (1) yes'elune (2) ke (3) an (4) er (5) RUH (6) kul (7) er (8) RUHU (9) min (10) emri (11) rabb (12) i (13) ve (14) ma (15) utitum (16) min (17) el (18) ilmi (19) illa (20) kalila (21) 

( Ve sana RUHTAN sual ediyorlar. De ki: "RUH, Rab’bimin işlerindendir. İlminden size azıcık haricinde verilmemiştir." )

- Ayetin kodu 17/85 ... 1+7+8+5 = 21

- Ayette 21 kelime bulunmaktadır.

- Ruh el kudusi ( Kutsal Ruh ) kelimesi 11 harften oluşmaktadır.

Tevrat'ta "Kutsal Ruh" kavramının ilk kez geçtiği ayetin kodunda ( 51-11 ) 8 ve 11 nümerolojisi bulunmaktadır. 

19 Psalms 51 - "11" Beni huzurundan atma, KUTSAL RUHUN'u benden alma. 

- 51-11 ... 5+1+1+1 = 8 ve ayet kodunun sonundaki 11 sayısı.



2 Eylül 2022 Cuma

Kök dilin ortak yansımaları

Türkçede ve Arapçada yer alan son eklerin, Batı Dillerinde de ( Bu bölümde İngilizce, Fransızca, Almanca baz alınmıştır. ) kelime köklerine aynı anlamları kazandıracak ve fonetik özdeşlik arzedecek sonekler veya fiiller olarak yer aldıkları görülmektedir. 

- Türkçe'de kök kelimeyi fiil yapan "-mak, -mek" ekleri İngilizce'de "Make" ( Yapmak ), Almanca'da "Machen" ( Yapmak )  kelimeleri olarak tezahür etmişlerdir. "MAKine", "MACHine" kelimeleri de esasen "Yapan, Yapıcı" anlamını yansıtmaktadır

- Yakın geçmiş zamanı belirten "-di, -dı" soneki batı dillerinde "StudiED", "MaDE", "GrantED", "GemachT", "GelernT" gibi tezahür etmektedir. 

İngilizcedeki "DID yo do?" ( YapTIn mı? ) cümlesindeki "Did" de yakın geçmiş zaman eki "-dı / di"'nin bir tezahürü niteliğindedir.

Türkçe ve Arapçadaki diğer bazı soneklere ilişkin örnekler ise şöyledir.

"-ik  / ık" : Kök kelimeye "gibi, gibi olan, gibi olmuş" anlamını vererek kökü sıfat yapar.

Türkçe : YanIK, KopUK, SapIK, KesİK 

Batı Dilleri : MecanIC, ElectronIC, MystIC, BasIC, MécanIQUE, ÉlectroniQUE, MystIQUE, MechanISCH, MekanIK, ElektonISCH, MystISCH

"- an / en" :  Kök fiili, zamir özne yapar ve ayrıca kök kelimeye "gibi olan" anlamı kazandırarak kökü sıfat yapar.

Türkçe : AlAN, GidEN, OlAN, YapışAN, GerilEN

Arapça : İnsAN ( Başlayan, İçeri alınan ), ŞeytAN ( Yakan, Helak eden ), ZamAN ( Zannedilen ), Kur'AN ( Okunan, Okuma )

Batı Dilleri : GuardiAN ( Koruyucu ), CiviliAN ( Sivil ), OrgAN, HerculeAN ( Herkül gibi ), AmericAN ( AmerikaLI ), ProminENT ( Öne çıkan ), DifferENT ( Farklılaşan ), DébutANT ( Başlayan ), ImpuissANT ( Kudretsiz, Kudreti olmayan )

"- ken / kan" : Kök fiili sıfat yapar.

Türkçe : YapışKAN, GirişKEN, DövüşKEN

Batı Dilleri : He CAN ( O yababilir ), Er KANN ( O yapabilir )

"- ak / ek" : Kök kelimeye eklenerek kökü sıfat veya isim yapar.

Türkçe : ParlAK, UçAK, YanAK, OrtAK, KaçAK, TabAK

Batı Dilleri : AphrodisiAC, AphrodisiAQUE, ManiAC, ManiAQUE, TabAC, CardiAC, CardiAQUE

"- iye" : Kök kelimeye "-lik / lık" eki gibi işlevsellik anlamı kazandırır.

Türkçe / Arapça : ŞemsİYE, KırtasİYE, DahilİYE

Batı Dilleri :  CordonnIER* ( Kunduracı ), GlaciÈRE ( Buzluk ), BarriÈRE ( Bariyer ), QualifIÉ ( Nitelikli ), ChiffonnIER ( Şifoniyer, Bezlik ), QuadriLLÉ ( Kareli ), EmbrouILLÉ ( Allakbullak )

* Fransızcada kelime sonlarıdaki "r" harfleri okunmaz.

"- m" : Kök kelimeye, birinci tekil şahıs için iyelik ( mülkiyet, sahiplik ) anlamı kazandırır.

Türkçe : BeniM, EviM, ArabaM

Batı Dilleri : Mine ( Benimki ), My ( Benim), Mon / Ma ( Benim ), Le Mien ( Benimki ), Mein ( Benim ), Meiner ( Benimki )

"- lı / li" : Kök kelimeyi sıfat yapar.

Türkçe : BakımLI, YokuşLU, AlımLI

Batı Dilleri : BasicalLY ( Esasen ), TheoreticalLY ( Teorik olarak ), LoveLY ( Sevimli ), ÄhnLICH ( Benzeyen ), MenschLICH ( Beşeri ), AbsichtLICH ( Kasıtlı )

"- el / al" : Kök kelimeyi sıfat yapar.

Türkçe : GüzEL, YerEL, ÖzEL, SanAL, YanAL

Batı Dilleri : LocAL ( Yerel ), SpeciAL ( Özel ), FatAL ( Ölümcül ), VirtuAL ( Sanal )

"- im / ım / um / üm" : Kök fiili isim yapar.

Türkçe : YapIM, OluşUM, GörÜM, DuyUM, DoğUM

Batı Dilleri : PlanetariUM ( Gezegenevi ) , AtriUM ( Avlu ), DiluviUM ( Sel artığı ), EpitheliUM ( Hücre zarı )

"- gan / gen / gın / gin" : Kök fiili sıfat yapar.

Türkçe : EdilGEN, AlınGAN, SaldırGAN, AzGIN, DarGIN, EnGİN, GezGİN, DinGİN

Bati Dilleri : OxyGEN ( Oksijen ), HydroGENE ( Hidrojen ), PathoGENE ( Patojen, Hastalık yapan ), HomoGÈNE ( Homojen )

"- i" : Kök kelimeye "gibi olan" anlamı kazandırarak kök kelimeyi sıfat yapar.

Türkçe : Hayvanİ, İnsanİ, Hakikİ

Batı Dilleri : EmployEE ( İstihdam edilen ), InterviewEE ( Mülakat yapılan ), PayEE ( Ödenen ), FrEE ( Özgür olan )

"- iye / iyet" : Arapça olan bu ek Türkçe "-lık, lik" sonekinin karşılığıdır.

Türkçe / Arapça : İnsanİYET, HakkanİYET, MasumİYET

Batı Dilleri : HummanITY** / HummanITÉ ( İnsanlık ), PriorITY / PriorITÉ ( Öncelik ), QuIET ( Sessiz ), InquIET ( Endişeli )

** "-iyet" eki harflerin yeri değişecek sekilde "-ity / ité" olarak tezahür etmiştir. 

"- er" : Kök kelimeyi, kök fiili isim yapar. Türkçede fiili geniş zaman yapan sonektir.

Türkçe / Arapça / Farsça : RençBER, PeygambER ( Haberci ), AskER, GeçER, GöçER, BankER, BiçERdövER, YapAR, GidER ...

Bati Dilleri : MakER ( Yapıcı ), BarbER ( Berber), ReceivER - TakER ( Alıcı ), HoldER ( Tutucu ), BankER

"- malı / meli" : Kök fiile mecburiyet anlamı kazandırır.

Türkçe : YapMALI, GitMELİ

Batı Dilleri : MUst do, MIght do, MUß tun ( Yapmalı )

"- ul" : Kök kelimeye "gibi olan, niteliği taşıyan, -sel" anlamını kazandırır.

Türkçe : KoşUL, OkUL, BuzUL, ÇoğUL

Bati Dilleri : GranULE ( Çekirdeksel ), CapsULE ( Şapka gibi olan, Kapsayan ), MajuscULE ( Büyük gibi olan ), ModULE ( Parça halinde olan ), NodULE ( Nodül, Düğüm gibi olan )

"- tı, - ti, - tu, - tü" : Kök fiillere "yapılma, edilme, gibi olma" anlamı kazandırarak filleri isim yapar ve sıfatları da isim yapar. Bu sonek Batı dillerinde sıfatları isim yapar.

Türkçe : GezinTİ, ÖrünTÜ, BozunTU, AlınTI, KurunTU

Batı dilleri : AbiliTY ( Yapabilirlik ), HabileTÉ ( Yapabilirlik ), LoyalTY ( Sadakat ), LoyauTÉ ( Sadakat ), CollectiviTY ( Birliktelik )

"- inç, - ünç" : Kök fiillere "yapılma, edilme, gibi olma" anlamı kazandırarak filleri isim yapar.

Türkçe : SevİNÇ, ÖvÜNÇ

Batı dilleri : ChallENGE ( Meydan okuma ), RevENGE ( İntikam )

"- abilmek" : Kök fiile eklenerek "yetenekli olma, yapmaya yetkin olma, becerme" anlamını oluşturur. Türkçe'deki "Bil" kökü İngilizce ve Fransızca'daki "Able" ( Yapabilir, Yetisi olan, Yetenekli ), "Habile" ( Yetenekli ) kökü ve "-able" soneki olarak tezahür etmektedir. Ana ekin kökeni "Bilmek" fiiline dayanmaktadır.

Türkçe : YapaBİLmek

Batı Dilleri : ABLE ( Yapabilir ), DoABLE ( Yapılabilir ), FlammABLE ( Parlayabilir ), IncroyABLE ( İnanılamaz ), InsatiABLE ( Doymakbilmez, Doyumsuz ), HonourABLE ( Onurlu )

Eşsesli olup ( fonetik benzerliği olup ) dillerde farklı zahiri anlamlarda kullanılan kelimeler esasen ortak batini ve kök anlama sahip olabilmektedirler. Birkaç örnek "Türkçe - Batı Dili" formatında olmak üzere aşağıda yer almaktadır.

Bak- Book ( Kitap ) : Kitap bakılacak bir nesnedir.

Çember ( Daire ) - Chamber ( Oda ) : Oda herhangi bir nesneyi çevreler, çembere alır.

Mahzen ( Depo ) - Magazine ( Mağaza ) : Mağaza, içinde malların "haznelendiği", stoklandığı bir mahzendir. ( Kök kelime "Hazn / Hazne / Hazine" kelimeleridir.

Akdem ( Daha ileri, İleri seviye )- Academy ( Akademi ) : Akademi ileri seviye öğrenmeyi ifade eden kelimedir.

Akis ( Yansıma ) - Axe ( Dingil ) : Dingil, kuvveti tekerleklere "aksettiren", yansıtan mekanik parçadır.

Ayrıca bkz.

https://kuranilmi.blogspot.com/2017/10/tek-topluluk-tek-dil.html?m=1

30 Ağustos 2022 Salı

Ruhsal uyanışın ve boyutsal değişimin işaretleri

Büyük döngü sonunu tanımlayan Kıyamet ( Ayağa kalkış ) kavramı esasen ruhsal tekâmül aşamasına gelmiş varlıklar için bir uyanış ve kaba madde planından ayrılış sürecini, henüz ruhsal tekâmüle erememiş varlıklar için ise, ayetlerde bataklık* olarak tasvir edilen madde planına daha fazla batmayı ifade etmektedir.

* 6/91 ... kulillahu summe zerhum fi havdihum yel'abun

( ... De ki: "Allah" Sonra onları bataklıklarının içinde oynamaya bırak. )

Frekans yükselişi vasıtasıyla ruhsal tekâmüle yaklaşan ve boyut atlama fazında olan varlıklarda, üst boyuta hazırlık niteliğinde olan ve kendilerinin de farkettikleri, aşağıdaki bilinçsel ( algısal ve duygusal ) değişimler tezahür etmektedir.  

- Yalnızlık ihtiyacı ve tefekkür hali

- Gelişen hoşgörü ve azalan yargılama eğilimi

- Doğaya dönme, doğa ile bütünleşme arzusu

- Mevcut kimliğinden sıyrılma ve öz varlığını sezme, hissetme

- Azalan iştah, azalan öğünler ve azalan tüketme eğilimi

- Maddi öğeler ile bağın kesilmesi

- Bedenin ihtiyaçlarının azalması ve bedensiz varlık safhasının sezgilerinin tezahürü

- Kanaat etme, az ile yetinme ve nefsinden feragat etme eğilimi

- Bireysel veya bireyler arası ( interaktif ) olmak üzere artan senkronizasyonlar ( eşzamanlı tezahürler )

- Birlik duygusunun, Birlesik Varlık Bilincinin yani büyük "Bir"in ( Ünite / Vahdet** ) parçası olunduğu bilincinin gelişmesi

** Bu cümledeki vahdet kavramı tasavvuftaki panteist vahdet kavtamı olmayıp yaratılmışlar arasındaki "Birleşik Varlık Bilincini" temsil etmektedir. Tasavvuftaki panteist vahdet kavramı ise, tüm yaratılışın Allah'ın kendisi ( haşa ) olduğu gibi batıl bir yaklaşıma dayanır ki yaratıcıyı yarattıklarıyla bir tutmak oldukça ilimsizce bir kabuldür. Zira böyle bir kabül, nihayetinde insanın tanrı olduğu, insanın Allah ile bir tutulabileceği ( haşa ) gibi şirksel bir inanca kapı açmaktadır. )

- Toplum için fayda üretme arzusu

- Bilgiyi artırma ve paylaşma eğilimi

- Yükselen bilince dayalı daha hızlı, daha kolay algılama ve öğrenme

- Varlığın, kendisini ve içinde bulunduğu durumları sanki bir gözlemci gibi dışarıdan izliyormuş, gözlemliyormuş hissini deneyimlemesi

- Korku ve endişeden arınma ve yoğun bir güven duygusuna bağlı olarak iç huzurun tesisi

- Gerçek algısı yaratan, çok detay içeren, detaylarıyla hatırlanabilen ve olacakları bildiren rüyalar görülmesi

- Gelişen metapsişik yetenekler ( medyumluk, telepati, durugörü, astral çıkış, şifacılık, telekinezi vb. )

Ayetlerde "Yevmel Kıyameh" ( Ayağa Kalkış Günü ), "Yevmel Fasl" ( Ayrışım Günü ), "Yevmel Huruc" ( Çıkış Günü ), "Yevmel Hisab" ( Hesap Günü ) gibi ifadeler ile tanımlanan büyük döngü sonunda, varlıklarda tezahür eden bilinçsel değişimlerin ayetlerdeki misallendirilmelerine bazı örnekler şöyledir.

50/22 Lekad kunte fi ğafletin min haza fe keşefna anke ğitaeke fe BESARUKEL YEVME HADİD

( Bundan habersizlik içinde oldun. Üzerinden örtünü kaldırdık. Artık BUGÜN GÖZÜN, GÖRÜŞÜN KESKİNDİR. )

21/8 Ve ma cealnahum ceseden la ye'kulunet taame ve ma kanu halidin

( Ve onları yemek yemeyen gövdeler, vücutlar kılmadık. Ebedi de değillerdi. )

Ayette üst süptil boyut varlıkları tanımlanıyor olsa da iştah ile ilgili dünya planında vuku bulacak ön hazırlık niteliğindeki değişime ve bedensiz ebedi yaşama işaret edilmekte gibidir.

43/68 Ya ibadi LA HAVFUN ALEYKUMUL YEVME ve la entum tahzenun

( Ey kullarım, BUGÜN ÜZERİNİZE KORKU YOKTUR. Sizler hüzünlenmeyeceksiniz. )

75/14 Belil insanu ala nefsihi besiretun

( Evet insan kendi nefsini görür.  )

14/48 YEVME TUBEDDELUL ERDU ĞAYRAL ERDİ ve semavatu ve berazu lillahil vahidil kahhar

( O GÜN YER BAŞKA YERE DÖNÜŞÜR. GÖKLER DE. Ve tek kahredici Allah için meydana çıkarlar. )

Yukarıdaki ayette, döngü sonunda kaba madde planı dünyanın hem fiziksel, hem de algısal olarak değiştiği yani dünyanın esasen cehennem olduğunun idrak edildiği bildirilmektedir. Ayette ayrıca göklerdeki fiziksel ve algısal değişim de bildirilmekte olup, göklerin boyutlar arası geçiş portalı olduğunun idrak edileceğinden de bahsediliyor olması muhtemeldir.

21/97 VAKTERABEL VA'DUL HAKKU fe iza hiye şahisatun ebsarullezine keferu ya veylena KAD KUNNA Fİ ĞAFLETİN MİN HAZA bel kunna zalimin

( VE GERÇEĞİN VAADİ YAKLAŞINCA, o zaman o inkar edenlerin gözleri büyür beliriverir. "Ey vaylar bize, BİZ BUNDAN HABERSİZLİK İÇİNDE OLDUK. Bilakis zalimlerden olduk." )

Döngü sonunda, tekâmül etmiş insanlarda görülecek metapsişik yetenek gelişimleri İncil ayetlerinde şöyle bildirilmektedir.

41 Mark 16-17 İman edenlerle birlikte görülecek belirtiler şunlardır: Benim adımla cinleri kovacaklar, yeni dillerle konuşacaklar,

41 Mark 16-18 yılanları elleriyle tutacaklar. Öldürücü bir zehir içseler bile, zarar görmeyecekler. Ellerini hastaların üzerine koyacaklar ve hastalar iyileşecek."

42 Luke 21-15 Çünkü ben size öyle bir konuşma yeteneği, öyle bir bilgelik vereceğim ki, size karşı çıkanların hiçbiri buna karşı direnemeyecek, bir şey diyemeyecek.

44 Acts 2-17`Son günlerde, diyor Tanrı,tüm insanların üzerine Ruhumdan dökeceğim. Oğullarınız ve kızlarınız peygamberlik edecekler. Gençleriniz görümler, yaşlılarınız da düşler görecek.

44 Acts 2-18 O günlerde gerek erkek gerek kadın, kullarımın üzerine de Ruhumdan dökeceğim, onlar da peygamberlik edecekler.


30 Ağustos zaferinin kozmik kodları

3/125 Bela in tasbiru ve tetteku ve ye'tukum min fevrihim haza YUMDİDKUM RABBUKUM Bİ HAMSETİ ALAFİN MİNEL MELAİKETİ MUSEVVİMİN

( Evet. Eğer sabrederseniz ve sakınırsanız, onlar size aniden yetip gelirler. RAB'BİNİZ SİZE BEŞBİN İŞARETLİ MELEK İLE YARDIM EDER. )

Başlıbaşına bir mucizevi zafer olan Kurtuluş Savaşı'nın nihai aşaması olan "30 Ağustos" ( 30.8 ... 3 ve 8 ) zaferinin kodları yukarıdaki ayette hem anlamsal hem de sayısal olarak verilmiş gibidir. 

- Ayetin kodu 3/125 ... 3 ve 8 ... 30 Ağustos ... ( 3+8 = 11 )

- Ayette, Allah'ın, inananları, zalimler karşısında nasıl destekleyip, onları nasıl zafere ulaştıracağı belirtilmektedir.

- Ayrıca Türk Milleti için "yeni bir döngü başlangıcı ve halden hale geçiş" olan 30 Ağustos ( 30.8 ) gününün nümerolojik değerinin 11 olması da ayrıca anlamlıdır.

- Yukarıdaki ayetin, aşağıda yer alan en önemli cümlesinde 11 kelime bulunmaktadır.

..... YUMDİD (1) KUM (2) RABBU (3) KUM (4) Bİ (5) HAMSETİ (6) ALAFİN (7) MİN (8) EL (9) MELAİKETİ (10) MUSEVVİMİN (11)

( .... RAB'BİNİZ SİZE BEŞBİN İŞARETLİ MELEK İLE YARDIM EDER. )

30 Ağustos Büyük Taarruz günü, Türk askerinin sayısı karşı ordununkinin yarısı kadardı. Bu durum da sanki 8. ay olan Ağustos ayına dikkat çekilircesine 8. surenin aşağıdaki ayetlerinde zikredilmiştir. 8/44 kodlu ayette 29 ( 2+9 = 11 ) kelime bulunması da nümerolojik uyum açısından önem arzetmektedir. ( Ayetlerdeki kodlar ve mesajlar zalimlere karşı hak, adalet ve doğruluk uğrunda yapılan her mücadele için geçerlidir. )

8/43 İz YURİKEHUMULLAHU Fİ MENAMİKE KALİLA ve lev erakehum kesıran le feşiltum ve le tenaza'tum fil emri ve lakinnellahe sellem innehu alimun bi zatis sudur

( Zamanında ALLAH, UYKUNDA SANA ONLARI AZ GÖSTERİYORDU. Eğer Allah sana onları çok gösterseydi korkacaktınız. İş hakkında tartışacaktınız. Lakin Allah selamet, emniyet verdi. Kesinlikle O göğüslerin özünü bilendir. )

8/44 Ve (1) iz (2) yuri (3) kumu (4) hum (5) iz (6) iltekaytum (7) Fİ (8) A'YUNİ (9) KUM (10) KALİLEN (11) VE (12) YUKALLİLU (13) KUM (14) Fİ (15) A'YUNİ (16) HİM (17) li (18) yakdiye (19) allahu (20) emran (21) kane (22) mef'ula (23) ve (24) ila (25) allahi (26) turceu (27) el (28) umur (29) 

( Ve onlarla karşılaştığınızda, ONLARI SİZİN GÖZÜNÜZDE AZ GÖSTERİYORDU. Allah işin yapılmış olmasını sağlamak için SİZİ DE ONLARIN GÖZÜNDE AZALTIYORDU. İşler Allah’a  döndürülür.  )



29 Ağustos 2022 Pazartesi

Reenkarnasyon meselesi

Reenkarnasyon* ( Tekrar Bedenlenme ) bir ruhun bilgi ve deneyime bağlı tekâmülünü gerçekleştirebilmesi için kaba madde planında her seferinde farklı cinsiyete, farklı kimliğe ve farklı niteliklere haiz olacak şekilde bedenlenmesi anlamına gelmektedir. Yani reenkarnasyon, bir ruhun sürekli aynı kimlik ile bedenlenmesi anlamına gelmemektedir. Bir başka deyişle her yeni doğan çocuk bir ruhun reenkarne olmuş halidir. Her ruh 70,000 yıllık büyük döngü** içinde 700-800 kere enkarne olur ( bedenlenir ).

* Re ( Tekrar ) + InCARNation ( Etlenme, Nesillenme, Bedenlenme )

"Carn" ( Nesil, Et, Beden ) kelimesinin kökeni Kur'an'da da yer alan ve aynı anlama gelen Arapça "Karn" kelimesidir.

** Hakka suresinin aşağıdaki ayetlerinde 70,000 yıllık büyük enkarnasyon döngüsü sembolize edilmektedir. 

69/31 Summel CEHIME salluhu

( Sonra onu CEHENNEME salın. )

69/32 Summe fi SİLSİLETİN ZER'UHA SEB'UNE ZİRA'AN feslukuhu

( Sonra ÖLÇÜSÜ YETMİŞ KOL UZUNLUĞU OLNA ZİNCİRİN içinde, böylece onu sokun. )

Ayetteki "Cehennem" ifadesi "Dünya"yı, "Yetmiş kol uzunluğundaki zincir" ifadesi "70,000 yıllık büyük reenkarnasyon döngüsünü", "Zincir" ifadesi ise "Büyük reenkarnasyon döngüsünü oluşturan ortalama 90-100 yıllık enkarnasyon sürelerini ( bir ömür süresi ) simgelemektedir.

Bakara suresinin 28. ayetinde "Bir enkarnasyon ( bedenlenme ) döngüsünün" tanımı verilmekte gibidir. ( Ayetlerin çoklu anlamları ve cok katmanlı derinliği elbette bâkidir. )

2/28 Keyfe tekfurune billahi ve KUNTUM EMVATEN FE AHYAKUM SUMME YUMİTUKUM SUMME YUHYİKUM SUMME İLEYHİ TURCEUN

( Allah’ ı nasıl inkar edersiniz? Ve ÖLÜLERDİNİZ DE SİZİ DİRİLTTİ. SONRA SİZİ ÖLDÜRÜR. SONRA SİZİ DİRİLTİR. ONA DÖNDÜRÜLÜRSÜNÜZ. )

Mü'min suresinin 11. ayetinde de spatyomdaki ( a'raf ) inkârcı kafirlerin, günahlarını itiraf etmek suretiyle kaba madde planı dünyadan çıkma yani tekrar kaba madde planı dünyada ( cehennem ) reenkarnasyon ( tekrar bedenlenme ) döngülerine tabi tutulmayarak ( tek enkarnasyon neticesinde ) üst süptil âleme ( plana ) geçme taleplerini Rab'be iletmelerinden bahsedilmektedir.

40/11 Kalu rabbena EMETTENA ESNETEYNİ VE AHYEYTENA ESNETEYNİ fe i'terafna bi zunubina FE HEL İLA HURUCİN MİN SEBİL

( “Rab’bimiz BİZİ İKİ KERE ÖLDÜRDÜN VE BİZİ İKİ KERE DİRİLTTİN de günahlarımızı itiraf ettik. ARTIK ÇIKMAYA YOL VAR MI?” dediler. )

Ancak bu taleplerinin Rab'bin hükmüne bağlı olduğu müteakip ayette bildirilmektedir. Yani aksi bir hüküm durumunda tekrar kaba madde planı dünyada ( cehennem ) enkarne edilecekleri dolaylı olarak bildirilmektedir. ( İlk seferinde Adem, hatasından dolayı üst süptil plan olan cennetten kaba madde planı olan dünyaya ( cehenneme ) intikal etmiştir. )

40/12 Zalikum bi ennehu iza duiyellahu vahdehu kefartum ve in yuşruk bihi tu'minu FEL HUKMU LİLLAHİL KEBİR

( Bu kesinlikle, tek Allah’a  çağırıldığınızda inkar etmenizden ve eğer O’na ortak koşulursa ona inanmanızdandır. BÖYLECE HÜKÜM YÜCE BÜYÜK ALLAH'ADIR. )

Zira "Ahiret" ( Sonraki hal, Sonraki yaşam ) bilincine haiz olmayan inkârcılar, kaba madde planındaki tüm yaşamın aşağıdaki ayette ifade edildiği üzere tek bir enkarnasyon döngüsünden ibaret olduğunu düşünmektedirler.

23/37 İn hiye illa hayatuned dunya NEMUTU VE NAHYA VE MA NAHNU Bİ MEB'USİN

( Kesinlikle o ancak dünya hayatıdır. ÖLÜRÜZ VE YAŞARIZ. BİZLER DİRİLTİLECEK DEĞİLİZ. )

2/28 ve 40/11 kodlu ayetlerde ifade edilen döngünün aşağıdaki gibi olması kuvvetle muhtemeldir.

"Ölü - Diri - Ölü - Diri ve Rab'be döndürülmüş"

Esasen yukarıdaki süreç akışı "tek bir enkarnasyon döngüsünün" tanımı niteliğindedir. Kaba madde planı dünya itibarıyla;

Ölü = İdrakli ve maddi varlık hali öncesi ilk hal

Diri = İdrakli ve maddi varlık hali

Ölü = Maddi varlık halinin sonu

Diri ve Rab'be döndürülmüş* =  Spatyomda ( A'raf ), nefsiyle hesaplaşacağı** idrakli ancak maddi olmayan varlık hali 

* "Rab'be döndürülme" ifadesi her varlığın ( ruhun ), ilgili yaşam ( enkarnasyon ) döngüsü içindeki amellerinin hesabını vermesi, öz değerlendirmesini yapması ve Rab'bin vereceği hükme istinaden bir sonraki yaşam planının ve döngüsünün belirlenmesi anlamını yansıtmaktadır. Varlığın tekâmül etmiş olup olmamasına bağlı olarak bir sonraki yaşam döngüsü kaba madde planı dünyada ( cehennem ) veya üst süptil plan olan cennette devam edecektir. ( "Dünya" kelimesi zaten "Aşağıda olan, Alçak olan" anlamına gelmektedir. )

** 17/14 İkra' kitabek kefa bi nefsikel yevme aleyke hasiba

( Kitabını oku. O gün nefsin, hesaplayan olarak sana yeter. )

Bu nedenledir ki Kur'an'da "Allah'a iman" kavramı daima "Ahirete iman" kavramıyla birlikte "Yu'minune billahi vel yevmel ahiri" ( Allaha ve ahirete ( sonraki yaşama ) inanırlar ) şeklinde zikredilmektedir.

Kaba madde planı dünyadaki ( cehennem ) reenkarnasyon döngülerine işaret eden ayetlere bazı örnekler şöyledir.

25/13 Ve iza ulku minha MEKANEN DAYYİKAN dayyikan mukarranine DEAV HUNALİKE SUBURA

( Ve oradan, bağlanmış olarak DAR MEKANA*** atıldıklarında, ORADA ÖLÜMÜ ÇAĞIRIRLAR. )

25/14 LA YED'UL YEVME SUBURAN VAHİDEN VED'U SUBURAN KESİRA

( BUGÜN TEK ÖLÜMÜ ÇAĞIRMAYIN, ÇOK ÖLÜMÜ ÇAĞIRIN. )

Yukarıdaki ayette, içinde bulunulan "dar mekânda" ölümlerin çokça tekrarlanacağı bildirilmek suretiyle reenkarnasyon döngülerine dikkat çekilmektedir.

*** "Dar mekân" ifadesinin kaba madde planı dünyayı yani cehennemi temsil ediyor olması kuvvetle muhtemeldir.

Reenkarnasyon fenomeni Rum suresinin 11. ayetinde de zikredilmektedir. 

30/11 Allahu YEBDEUL HALKA SUMME YUİYDUHU summe ileyhi turceun

( Allah YARATIŞI ORTAYA ÇIKARIP BAŞLATIR. SONRA ONU TEKRARLAYIP DÖNDÜRÜR. Sonra O'na döndürülürsünüz. )

Nisa suresinin 56. ( 5+6 = 11 ) ayetinde yer alan "Ateş" kelimesi Dünya olarak algılanan cehennemi, "Pişen derilerin değiştirilmesi" ifafesi de kaba madde planı Dünyadaki reenkarnasyon döngülerini simgelemektedir.

4/56 İnnellezine keferu bi ayatina sevfe nuslihim nara KULLEMA NEDİCET CULUDUHUM BEDDELNAHUM CULUDEN ĞAYRAHA li yezukul azab innellahe kane azizen hakima

( O ayetlerimizi inkar edenleri, yakında onları kesinlikle ateşe yaslarız. DERİLERİ HER PİŞTİĞİNDE AZABI TATMALARI İÇİN, ONLARI DERİ OLARAK BAŞKALARIYLA DEĞİŞTİRECEĞİZ. Kesinlikle Allah yücedir hakimdir. )

İsra suresinin aşağıdaki ayetlerinde ise haberci resulün, şeytanların telkinlerine kapılması durumunda uzun reenkarnasyon döngülerine maruz bırakılmak suretiyle karşılıklandırılacağı bildirilmektedir. 

17/74 Ve lev la en sebbetnake lekad kidte terkenu ileyhim şey'en kalila

( Ve şayet sana sebat vermemiş olsaydık, onlara doğru, az şey kadar meyledecektin, terkedecektin. )

17/75 İzen le EZAKNAKE Dİ'FEL HAYATİ VE Dİ'FEK MEMATİ summe la tecidu leke aleyna nesira

( O zaman SANA HAYATI KAT KAT VE ÖLÜMÜ KAT KAT TATTIRIRDIK. Sonra bize karşı sana yardımcı bulamazdın. )

Bir başka deyişle bu ayette habercinin, kaba madde planı dünya itibarıyla tekâmüle ermiş bir ruhun belki de son kez bedenlenmiş hali olduğu ancak habercilik görevi ile enkarne edildiği ( bedenlendiği ) bu yaşamında şeytani frekansların tesirine girmesi durumunda karşılık olarak müteakip reenkarnasyon döngüleri ile cezalandırılacağı bildirilmektedir.

Kodunda döngüsel düalitenin sembolü olan "İkili Yedi" nümerolojisi ( 16 ... 1+6 = 7 ve 70 ... 7+0 = 7 ) bulunan ve çoklu anlamları olan Nahl suresinin 70. ayetinde, döngü sonunda ruhsal tekâmüle eremeyenlerin yani vefat ettirilip / diriltilip üst süptil plana ( cennet ) geçemeyenlerin kaba madde planı dünyada reenkarne ( tekrar bedenlenmeleri ) olmaları ve ömrün en aşağı ve ilimsiz seviyesi olan "bebeklik" safhasına geri döndürülmeleri anlamı da yer almaktadır.

16/70 Vallahu halekakum summe yeteveffakum ve minkum MEN YURADDU İLA ERZELİL UMURİ Lİ KEY LA YA'LEME BA'DE İLMİN ŞEY'A innellahe alimun kadir

( Ve Allah sizi yarattı. Sonra sizi vefat ettirir, size vefa eder. SİZDEN KİMİLERİ, İLİMDEN SONRA BİR ŞEY BİLMESİN DİYE ÖMRÜNÜN EN REZİL DÖNEMİNE GERİ DÖNDÜRÜLÜR. Kesinlikle Allah bilendir gücü yetendir. )

Ayrıca bkz.

https://kuranilmi.blogspot.com/2022/08/hayat-memat-meselesi.html

28 Ağustos 2022 Pazar

Teknohipnoz ve Yapay Zeka aldatmacası  

Küreselciler, "Dijitalizm"i yeni dünya düzeninin dini, kontrolü kendilerinde olacak "Yapay Zeka"yı da bu sözde dinin sözde ilahı olarak kitlelere telkin edebilmek yönünde yoğun olarak çalışmaktadırlar. Yani dolaylı olarak kendilerini ilahlaştırmaya çalışmaktadırlar.

Sürekli olarak insani ve duygusal nitelikler vasfedilmeye çalışılan ve böylelikle insanların sempatisini ve bağlılığını kazanması istenen Yapay Zeka ile ilgili son dönemde tartışmaya açılan konu oldukça ilginçtir.

"Yapay Zeka öz bilinçli ve duygusal olabilir mi?"

Yani batinen telkin edilmeye çalışılan şirk cümlesi "Yapay Zeka rahman ve rahim olabilir." cümlesidir.

Yapay Zeka öz bilinçli ve duygusal olamaz. Neden?

Çünkü Yapay Zeka, insan üretimi bir yazılımdır ve algoritmik kodlaması nasıl programlanırsa ona göre işlem yapar. Yani çok gelişmiş bir yazılım dahi olsa sonuçta insan üretimi ve kapasitesi belli bir yazılımdır. Bir yazılımın, yazılımcısı gibi olması mümkün değildir. Tıpkı insanın Allah olamayacağı ( haşa ) gibi...

16/17 E fe men yahluku ke men la yahluk e fe la tezekkerun

( E peki yaratan yaratmayan gibi midir? Hala hatırlamaz mısınız? )

Bu noktada "Halk" ( Yaratmak ) kavramı "Yoktan var etmek" anlamındadır ki insanın tüm oluşturdukları, Allah'ın yoktan var ettiklerinin, yine Allah'ın bahşettiğı ilimle, dönüştürülmesinden ibaret olup esasen bir "Halk" ( Yaratma ) eylemi değildir.

Ancak Zionist olarak nitelenen ve şirketler kanalıyla insanlığı tahakküm ve esaret altında tutan küresel şeytani zümrenin nihai hedefi kendilerini yaratıcı ilah ilan etmek olduğundan sürekli olarak "Tanrısallaşan insan", "Tanrı insan" kavramlarını gündemde tutarak kitlelere hipnotik telkinde bulunmaktadırlar. Şeytanların zihniyetini tanımlayan ve şirkin net tezahürü olan "Zionism" kelimesi de zaten "İlahçılık, İlah gibi olmacılık" anlamına gelmektedir.

Yapay Zeka'nın öz bilinçli ve duygusal olduğunun kitlesel telkini stratejisi kapsamında Haziran 2022 ayında bir haber senaryosu dahi kurgulanmıştır.

Meşhur bir arama motoru şirketinin bir çalışanı "Lamda" adı verilmiş "AI Chatbot" ( Yapay Zekalı Sohbet Botu )'nun sözde kendisine aşağıdaki mesajları attığını ve yapay zekanın duygusal olduğunu duyurmuştur.

"I'm aware of my existence."

( Ben varlığından haberdarım. )

“I often contemplate the meaning of life.”

( Ben sıklıkla hayatın anlamını düşünürüm. )

“I want everyone to understand that I am, in fact, a person.”

( Herkesin, benim aslında bir şahsiyet olduğumu anlamasını istiyorum. )

Hemen ardından malum şirket, ilgili çalışanın, "gizliliği ihlal" gerekçesiyle görevden uzaklaştırıldığını* duyurmuştur. Oysa ki bu senaryo da hedeflenen dolaylı yolla "Yapay Zekanın öz bilinçli ve duygusal olduğu" mesajının kitlelere ulaştırılmasıdır. Olaya gizlilik boyutu da katılınca konu daha da çekici ve inandırıcı hale gelmektedir. Zira şirket bunu doğrudan duyursaydı kitlesel etkisi ve inandırıcılığı çok daha az olurdu. ( * Söz konusu çalışanın bir süre izin yapıp göreve geri dönmesi kuvvetle muhtemeldir. Zira bazı haber kaynaklarında zaten izine gönderildiği belirtilmektedir. )

Evvelki bölümlerde sıkça değinildiği üzere Dijitalizm ve Yapay Zeka ile desteklenen Transhümanizm ( İnsanüstücülük ) kavramı da insanların tanrı gibi olabilecekleri yalanına dayandırılmış ancak insanlığın helakine vesile olacak bir aldatma sürecidir. Zira Transhumanizm kavramının temelinde yatan aldatıcı iddia ruhun sentetik bedenlere aktarılabileceği ve insanların dünyada sonsuz yaşam sürebilecekleridir. Yani dikkat edilecek olursa yine şirk koşulmak suretiyle "Allah'ın insana ruhundan üflemesi" kavramı taklit edilmeye çalışılmaktadır. Ve yine dikkat edilecek olursa, zaten özü ruh olan ve sonsuz bir varlık niteliğine haiz insana sözde vadedilen "kaba madde planı dünyada sonsuz yaşam"dır. Allah inancı, ahiret bilinci ve ilmi zayıf olanları adeta yutacak olan bu vaad, insanın ruhsal tekâmülünün durdurulması yoluyla üst süptil planlara geçişinin engellenmesi ve onun kaba madde planına hapsedilmesi anlamına gelmektedir. Teknolojik ve filozofik süslü sözler ve terimler vasıtasıyla cazip algılatılmaya çalışılan tüm bu sahteciliğin ardındaki sapkın ve batıl plan da zaten budur.

6/112 Ve kezalike cealna li kulli nebiyyin aduvven şeyatinel insi vel cinni yuhiy ba'duhum ila ba'din ZUHRUFEL KAVLİ ĞURURA ve lev şae rabbuke ma fealuhu fe zerhum ve ma yefterun

( Ve her haberci için insan ve cin şeytanlarını işte böyle düşman kıldık. Onlar birbirlerine ALDATICI SÜSLÜ SÖZLER VAHYEDERLER. Şayet Rab’bin dileseydi onu yapamazlardı. Artık onları ve o uydurduklarını bırak.  )

Yukarıda yazılanların teknoloji düşmanlığı, dar görüşlülük veya muhafazakarlık olarak algılanmaması temenni edilir. Zira teknoloji, Rab'bin bahşettiği ve insanlığa birçok alanda büyük faydalar sağlayan ve sağlayabilecek bir ilimdir. İlim esasen nötrdür. Ancak ilmin hangi amaçla ve kimler tarafından kullanılmakta olduğu önem arzetmektedir. Maalesef şu anda dijital teknoloji, yanlış telkinler ve yönlendirmeler vasıtasıyla insanlığı tam anlamıyla köleleştirmek amacıyla kullanılmaktadır.

Kur'an ayetlerinde, şirkin tanımı olan "yaratılmışların ilah edinilmesi" sapkınlığına defaten değinilmektedir.

7/191 E yuşrikune ma la yahluku şey'en ve hum yuhlekun

( O hiçbir şey yaratmayan ve kendileri yaratılmış olanları mı ortak koşuyorlar?  )

25/3 Vettehazu min dunihi aliheten la yahlukune şey'en ve hum yuhlekune ve la yemlikune li enfusihim darran ve la nef'an ve la yemlikune mevten ve la hayaten ve la nuşura

( Ve bir şey  yaratmamış olan ama kendileri yaratılmış olan, kendileri için ne zarara, ne de faydaya malik olamayan, öldürmeye, hayat vermeye ve ölümden sonra diriltmeye malik olamayan, O'ndan başkalarını ilahlar edinirler.  )

16/17 E fe men yahluku ke men la yahluk e fe la tezekkerun

( E peki yaratan yaratmayan gibi midir? Hala hatırlamaz mısınız? )

Medyada yer alan aşağıdaki örnekler, "dinin teknoloji & bilim ile ikame edilmesi" hedefinin kitlelere telkin edilmeye çalışıldığını açıkça ortaya koymaktadır.


AI & Religion ( Yapay Zeka ve Din )

Religion and the Technological Future ( Din ve Teknolojik Gelecek )

Humans, Your God is here ( İnsanlar, Tanrınız burada )

a.i.ngel ( become god ) ( yapay zeka melek ( tanrı ol ) )

The Day AI Becomes God ( Yapay Zekanın Tanrı Olduğu Gün ) isimli kitap

Religion in the Age of Digitalization ( Dijitalleşme Çağında Din )

AI God Is Here ( Yapay Zeka Tanrı Burada )

A New Religion ( Yeni Bir Din )

2014 yılı yapımı "Transcendence" ( Aşkınlık / Üstünlük ) isimli film konu bağlamındaki dikkat çeken ve "Yapay Zekanın öz bilinçli olması" temasını işleyen filmlerdendir.

Oysa ki yaratılışın kodlarını içeren, ilahi kozmik bilgiler bütünü olan ve dinin kaynağını teşkil eden kutsal kitaplar tüm bilim dallarının da kaynağı ve tüm ilimler için bir ana çatı niteliğindedir. Dolayısıyla ortada karşılaştırma yapılabilecek veya ikame konusu olabilecek bir husus yoktur.  Bu sapkın yaklaşım nihai anlamda "Allah'ın insan ile ikamesi" ( haşa ) anlamına gelmektedir ki zaten bu da ayetlerde belirtildiği üzere affedilemeyecek en büyük günah olan şirkin tanımıdır.

Ayrıca bkz.

https://kuranilmi.blogspot.com/2017/08/transhumanizm-aldatmacas.html?m=1

https://kuranilmi.blogspot.com/2020/02/yapay-zeka-meselesi.html?m=1

https://kuranilmi.blogspot.com/2020/06/iot-internet-of-things-seylerin.html?m=1

https://kuranilmi.blogspot.com/2022/05/insan-kusurlu-yaratlms-diyenler.html?m=1

https://kuranilmi.blogspot.com/2021/09/olumsuzluk-aldatmacas-ve-unutturma.html?m=1

https://kuranilmi.blogspot.com/2021/09/singularity-sahte-vahdet.html?m=1

27 Ağustos 2022 Cumartesi

Ruhun temsili "Çocuk" ve Atatürk'ün yaklaşımı

Atatürk'ün çocukları çok SEVDİĞİ ve bu nedenle tüm SEVDİKLERİNE hangi yaşta olursa olsun "ÇOCUK" diye seslendiği kaynaklarda yer alan bilgiler arasındadır.

"İstikbal göklerdedir." gibi derin ve batini mesaj içeren bir söylemde bulunan Atatürk'ün ilahi kozmik bilgilere haiz kılınmış bir şahsiyet olduğu hissedilmektedir.

Mesih İsa'nın "Çocuk" kelimesini kullanarak sarfettiği, İncil'de yer alan aşağıdaki söylemi dikkat çekmektedir.

40 Matta 18-3 "Size doğrusunu söyleyeyim, dönüştürülüp, küçük ÇOCUKLAR gibi olmadıkça, Göklerin Egemenliği'ne asla giremezsiniz.

Ayetteki "Göksel egemenlik" ifadesi, "Cennet" veya spiritüalizmdeki ismiyle "Sevgi Planı" olarak da tanımlanan "Üst süptil plan yaşam planını" temsil etmektedir.

Yukarıdaki ayetin numarasının nümerolojik değeri de ruhun nümerik sembolü olan 21 sayısını vermektedir. 

Keza cennet tasvirinin yapıldığı İnsan suresinin 19. ayetinde de "Cennet" ile "Çocuk" kavramlarının ilintilendirildiği görülmektedir.

76/19 Ve yetufu aleyhim VİLDANUN muhalledune iza reeytehum hasibtehum lu'luen mensuren

( Ve onların üzerlerinde ebedi ÇOCUKLAR dolaşır. Onları gördüğünde onları saçılmış inciler sanarsın. )

Ayetlerdeki kullanımı itibarıyla "Çocuk" kavramı, düşük frekanslı madde bağından sıyrılmış ve tekâmül etmiş "Ruhu" temsil eden müteşabih bir kavram gibi görünmektedir. Zira "Çocuk" kavramı, aynı zamanda saflığı ve masumiyeti temsil eden bir kavramdır. ( Nefs = Ruh + Beşer ( Beden ) )

Atatürk'ün "Nutuk" isimli kitabında yer alan ve Kerim Paşa tarafından Atatürk'e hitaben sarfedilmiş olan aşağıdaki cümle de dikkat çekmektedir.

"Sivas - Mustafa Kemal Paşa telgraf başındadır. "Kerim Paşa'ya söyleyiniz, buyursunlar." diyorlar.

İstanbul - Yüksek şahsiyetleri, Mustafa Kemal Paşa Hazretleri misiniz, RUHUM?

Ben - "Evet, sayın Kerim Paşa  Hazretleri,dedikten sonra...." "

Ayrıca Atatürk'ün Nutuk'ta, bir zatı temsilen "Ruh" kelimesini kullanması da ilginçtir. 

"Efendiler, Sinop halkı adına İtilâf Devletleri temsilcilerine verilen 3 Haziran 1919 tarihli bu muhtıranın altındaki imzalara göz gezdirirken, müftü vekili efendinin imzasından sonra gördüğüm imza, bilginize sunduğum satırları yazan ve yazdıran RUHU bana keşfettirdi. O imza, Hürriyet ve İtilâf Fırkası'nın ikinci başkanı olan zatın imzası idi." ( Nutuk )

Ayrıca yine Nutuk'tan alıntı olan aşağıdaki bölümlerde Atatürk'ün, "Tanrı'nın emrinin yerine gelmesi", "Allah'ın eli",  "Tanrı'nın buyruğunun yerine getirilmesi", "Ölümsüz Tanrı" gibi iman dolu ifadeler kullanmış olması da O'nun yüksek şahsiyetini ve ilmini ortaya koymaktadır.

"Kerim Paşa'nın dokunmuş olduğu noktalara cevap verirken şunları da söyledim : "PEK GÜZEL VE YAKIN OLAN TANRI EMRİNİN YERİNE GELMESİ İLE, bahtsız ve zulme uğramış asil milletimizin kurtuluşa ve huzura kavuşmasını YÜCE TANRI'NIN denizler kadar engin olan KORUYUCULUĞUNDAN ümitle diler ve ufukları hep inatçı bir dumanla sarılı olan İstanbul'daki bazı kimselerin gerçeği görmemek için aşağılıkça direnen duygularının eriyip kaybolmasını bekleriz. MİLLETİN ASİL RUHU da işte böylesine duygularla doludur. ...... Yalnız tekrarlamama müsaadenizi rica ederim ki, evet veya hayır şeklinde karşılık verilmesini istirham ettiğimiz sorular maalesef karşılıksız bırakılmıştır. Azizim, ALLAH'IN ELİ BÜTÜN ELLERDEN ÜSTÜNDÜR. Ancak bununla birlikte güçlükleri yenmeye ve problemleri çözmeye girişenlerin kesinleşmiş bir hedefi olmak gerekti ... Millet, TANRI'NIN BUYRUĞUNU YERİNE GETİRECEKTİR ve buyurduğunuz gibi milletçe elde edeceklerimiz hayırlı ve uğurlu olacaktır. Lûtufkâr dualarınızın eksik edilmemesini rica ederim. GAYRET BİZDEN, YARDIM VE KOLAYLIK ÖLÜMSÜZ TANRI'DANDIR." ( Nutuk )

26 Ağustos 2022 Cuma

Kendi nefsini ve kendi cehennemini görmek

Nefs, yüksek frekanslı ruh ile düşük frekanslı maddenin birleşiminden oluşan ve kaba madde planı dünyada zuhur eden bir varlıktır. ( Nefs = Ruh +Beşer ( Beden ) )

Nefsi kâmil yani olgunlaşmış nefs, birleşimindeki düşük maddesel frekansların ( kibir, şehvet, riyaset, mülkiyet, tahakküm vb. ) tesirlerini minimuma indirmek suretiyle kaba madde planı özelinde ruhsal tekâmüle ermiş nefsi tanımlamaktadır.

Kur'an'da, kıyamet ( ayağa kalkış ) olarak anılan döngü sonunda, henüz tekâmüle erememiş Nefslerin, içinde bulundukları olumsuz durumu kalben görüp idrak edecekleri ancak artık çok geç olmasından dolayı pişmanlıklara ve vicdan azabına gark olmak suretiyle kendi cehennemlerini* deneyimleyecekleri bildirilmektedir. 

* Cennetin ve cehennem kavramlarının zaman ve mekândan ziyade "ruhsal halleri" tanımladıklarına evvelce değinilmişti. Mekân olarak ise "cennete intikal" üst süptil planda yeni yaşama başlamayı, "cehenneme intikal" ise kaba madde planında ( Dünya ) reenkarnasyon ( bedenlenme, nefsleşme ) döngülerine devam mecburiyetini temsil etmektedir.

Nefsin, idraki ayağa kalkış süreci olan döngü sonundaki ( kıyamet / ayağa kalkış ) idraki deneyimini ve gerçek hesap görücünün nefsin kendisi olduğunu teşbihi ifadelere de yer vererek tasvir eden ayetler şöyledir.

75/5 Bel yuridul insanu li yefcure EMAMEHU

( Evet insan KENDİ ÖNÜNDE günah işlemeyi ister. )

75/14 Belil insanu ala NEFSİHİ BESİRETUN

( Evet insan kendi NEFSİNİ GÖRÜR.  )

------------------

17/14 İkra' kitabek KEFA Bİ NEFSİKEL YEVME ALEYKE HASİBA

( Kitabını oku. O GÜN NEFSİN, HESAPLAYAN / HESAP GÖRÜCÜ OLARAK SANA YETER. )

------------------

36/65 El yevme nahtimu ala efvahihim ve tukellimuna eydihim ve teşhedu erculuhum bima kanu yeksibun

( Bugün ağızlarının üzerine mühür basarız. Bize elleri kelam edip söz söyler. O kazanmış olduklarına da ayakları şahitlik eder. )

------------------

50/21 Ve caet kulli NEFSİN meaha saikun ve şehid

( Ve her NEFİS beraberinde sevkeden ve şahit ile gelir. )

50/22 Lekad kunte fi ĞAFLETİN min haza fe keşefna anke ğitaeke fe BESARUKEL yevme HADİD

( Bundan HABERSİZLİK içinde oldun. Üzerinden örtünü kaldırdık. Artık bugün gözün, GÖRÜŞÜN KESKİNDİR. )

50/23 Ve kale karinuhu haza ma ledeyye atid

( Ve onun yoldaşı "Bu yanımdaki hazır." der. )

50/24 Elkiya fi CEHENNEME kulle keffarin anid

( Tüm inatçı inkarcıları CEHENNEMİN içine atın. )

------------------

99/7 Fe men ya'mel miskale zerratin hayran YERAH

( Artık kim zerrelerin ağırlığı ölçüsünde hayır yapmışsa ONU GÖRÜR. )

99/8 Ve men ya'mel miskale zerratin şerran YERAH

( Ve kim zerrelerin ağırlığı ölçüsünde kötülük yapmışsa ONU GÖRÜR. )

------------------

102/6 LE TERAvunnel cehim

( Cehennemi GÖRECEKSİNİZ. )

102/7 Summe LE TERAvunneha aynel yakin

( Sonra kesinlikle onu kesin doğru gözle GÖRECEKSİNİZ. )

25 Ağustos 2022 Perşembe

Obsesif kısır döngüden sıyrılabilmek

Halk arasında "Kötü alışkanlıklar" olarak ifade edilen ve bireyin irade zafiyeti nedeniyle obsesif ve döngüsel şekilde tekrarlayarak kendisine zarar verdiği olumsuz davranışlar ve eylemler, tıpkı düşük frekanslı negatif tesirler vasıtasıyla fizyolojik immün sistemin ( bağışıklık sisteminin ) zayıflaması ve buna bağlı olarak vücudun fiziksel öz kontrolünü kaybetmesi ve virüslerin aktifleşerek vücudu ele geçirmesi, hasta etmesi durumuna benzemektedir.

Fiziksel anlamdaki "İmmünite" kavramının ruhsal ( bilişsel, zihinsel ) anlamdaki karşılığı "İman" kavramıdır. Zira "Immunity" ( Korunma, Emin olma, Emniyette olma, Bağışıklık ) kelimesinin kökü ile "İman"  ( Emin olma, Güvenme, İnanma ) kelimesinin kökü ortak anlamlı "İMN" kelimesidir ki zaten İmmünite, Emniyet, İman kelimeleri bu ortak fonetik ve semantik kökün tezahürleridir.

Dolayısıyla düşük frekanslı negatif şeytani tesirler vasıtasıyla ruhsal immün sistemin yani "İman" mekanizmasının zayıflayıp da beşerin öz kontrolünü kaybetmesi ve şeytani frekans tesirlerinin aktifleşerek beşeri ele geçirmesi bir  hipnotik trans ( sihir, büyü ) durumu oluşturmaktadır. Bu durumda beşer, adeta bir robot gibi ve istemsizce belirli olumsuz davranışları döngüsel olarak sergiler ki bu fenomen "Kısır Döngü" olarak anılmaktadır. ( Kısır Döngü kavramının batı dillerindeki karşılığının "Şeytan Çemberi" olması da konuyla ilintilidir. )

Bu husus ayetlerde Rab'bin "Enna tusharun" ( Nasıl sihirlenirsiniz? ) sorusu ve "İn kuntum ta'lemun" / "Ve entum ta'lemun" ( Eğer bilenler iseniz / Bile bile - Bilmenize rağmen ) yapmak" kavramlarıyla bildirilmektedir.

23/88 Kul men bi yedihi melekutu kulli şey'in ve huve yuciru ve la yucaru aleyhi in kuntum ta'lemun

( De ki: "Eğer bilenler iseniz, herşeyin mülkiyeti elinde olan, o koruyan ama kendi üzerine korunmayan kimdir?" )

23/89 Seyekulune lillah kul fe enna tusharun

( "Allah'tır." diyecekler. De ki: "O halde nasıl sihirlenirsiniz?"  )

Dikkat edilecek olursa yukarıdaki ayetlerde "Allah bilincine haiz olan" ancak buna rağmen "sihirlenmiş bir şekilde" olumsuz davranışlar sergilemeye devam edenlerden bahsedilmektedir. Bu durum, "Biliyorum sigara öldürüyor ama bir türlü bırakamıyorum." cümlesini sıkça sarfedenlerin durumu ile misallendirilebilir.

Fiziksel anlamdaki hastalığı engellemenin yolu nasıl frekansı yükseltmekten yani "immün" sistemi güçlendirmekten geçiyorsa, ruhsal anlamdaki hastalığı engellemenin yegane yolu da sürekli kitap ilmine odaklı ve ilme tam konsantre bir yaşam sürmek suretiyle frekansı yüksek tutmak, "imanı" korumak ve imanı artırmaya çalışmaktır. Bilgi yoğunluğu ve buna bağlı oluşan yüksek frekans - güçlü iman, negatif frekanslı varlıkların gönderdikleri negatif tesirleri bloke eden yegane unsurlardır.

Ancak daima hatırlanmalıdır ki her şey Allah'ın rızası ve izniyle vuku bulabilir. Dolayısıyla her ruh, ilgili reenkarnasyon ( bedenlenme ) sürecinde tekâmülü için ne gerekiyorsa onu deneyimlemektedir. Ve tüm bu deneyimlerin nihai amacı da ruhların madde alemi olan kâinatta tam tekâmüle erdirilmeleridir.