25 Mayıs 2019 Cumartesi

Görelilik Kuramı, Işık Hızı ve 10 Nümerolojisi

Albert Einstein'ın İzafiyet Teorisi, Galileo'nun Görelilik Prensibi ile doğrusal ve değişmeyen hareketinin durumu ne olursa olsun tüm gözlemcilerin ışığın hızını her zaman aynı büyüklükte ölçeceği önermesini birleştirir. Özel Görelilik Teorisi, uzaklığın ve zamanın gözlemciye bağlı olarak değişebileceğini ifade etmektedir. Uzay ve zaman gözlemciye bağlı olarak farklı algılanabilir. Bu teorem, madde ile enerjinin ünlü E=mc² formülü ile birbirine bağlı olduğunu da gösterir.

Işık Hızı, Einstein'ın "Görelilik Kuramı"'nın ( Rölativite Teorisi / İzafiyet Teorisi ) temel parametresidir. Bilimsel kaynaklarda "Işık Hızı"'nın tam değeri 299,792,458 m/sn olarak bildirilmektedir. Bu sayının nümerolojik değeri "10"* olmaktadır. ( 2+9+9+7+9+2+4+5+8 = 55 ... 5+5 = "10" ) ( *10 sayısı Allahü Teala'nın "birliğini" sembolize eden ilahi mühür sayısıdır. )

https://en.wikipedia.org/wiki/Speed_of_light

Kur'an'da Görelilik Kuramı'nı bildiren ilk ayet Hacc suresinin 22/47 kodlu ayetidir. Bu ayette ilahi nizamda "1 günün 1000 sene gibi olduğu" ifadesi yer alır. Ayette bu ifadeyi içeren cümle "10" kelimeden oluşmakta olup, ışık hızının nümerolojik değeri ile uyum sergilemektedir.

22/47 - Ve yesta'ciluneke bil azabi ve len yuhlifellahü va'deh ve inne YEVMEN (1) INDE (2) RABBİ (3) KE (4) KE (5) ELFİ (6) SENETİN (7) MİN (8) MA (9) TEUDDUN (10 ( Ve azabı senden acele isterler. Allah vaadine ihtilaf etmez. Kesinlikle RAB'BİNİN İNDİNDE BİR GÜN, O SİZİN SAYDIKLARINIZDAN BİN SENE GİBİDİR. )

Görelilik Kuramı'nı bildiren ikinci ayet ise Secde suresinin 32/5 kodlu ayetidir. Ayet kodunun nümerolojik değeri yine "10" sayısını vermektedir. ( 3+2+5 = "10" )

32/5 - Yüdebbirul emra mines semai ilel erdı sümme ya'rucü ileyhi fı yevmin kane mıkdaruhu elfe senetin min ma teuddun ( Gökten yere işleri düzenleyip yönetir. Sonra, o sizin saydığınızdan miktarı bin sene olan bir günde O'na yükselir. )

İncil ayeti ise şöyledir. 61 2 Peter 3-8 Sevgili kardeşlerim, şunu unutmayın ki, Rab'bin gözünde BİR GÜN BİN YIL, BİN YIL BİR GÜN gibidir.

Ayrıca "Allah" ve "Hızlı" ( Seri ) kelimelerinin birlikte geçtiği ilk ayet olan 2/202 kodlu ayette de konu bağlamında "10" nümerolojisi görülmektedir. Ayet kodunu oluşturan rakamlar ile "Allahü seriul hısab" ( Allah hızlı hesaplayandır. ) cümlesindeki kelime adedini oluşturan rakamların toplamı "10" sayısını vermektedir.

2/202 - Ülaike lehüm nasıbün min ma kesebu ve ALLAHÜ (1) SERIU (2) EL (3) HISAB (4) ( İşte onlar, onlara o kazandıklarından nasip vardır. ALLAH HIZLI HESAPLAYANDIR. )

Einstein'ın Görelilik Kuramı formülü aşağıdaki gibidir.

E = m.c.c

E = Enerji
m = Kütle
c = Işık Hızı

Kur'an'da, farklı boyuttan portal açılması yoluyla kaba madde boyutuna gelecekleri ve bozgun yapacakları bildirilen iki varlık olan Ye'cuc ve Me'cuc bu noktada ilgi çekici bir durum ortaya koymaktadır. Bu varlıkların çok hızlı hareket ettikleri bilinmektedir. Me'cuc kelimesinin ilk kez geçtiği ayetteki Me'cuc kelimesi 10. kelime olup, ayette de 28 ( 2+8 = 10 ) kelime bulunmaktadır.( 10 sayısı yukarıda da incelendiği üzere ışık hızının nümerolojik değeridir. )

18/94 - Kalu (1) ya (2) za (3) el (4) karn (5) eyni (6) inne (7) ye'cuce (8) ve (9) ME'CUCE ( 10) müfsidune (11) fi (12) el (13)  erdı (14) fe (15) hel (16) nec'alü (17) leke (18) harcen (19 ) ala (20) en (21) tec'ale (22) beyne (23) na (24) ve (25) beyne (26) hüm (27) sedda (28) ( Ey Zülkarneyn, iki boynuzlu, Yecuc ve Mecuc kesinlikle yerde bozgunculardır. O halde, bizimle onlar arasına sed koyman üzere sana harac versek olur mu? dediler. )

Ayrıca, "Mecuc" kelimesini oluşturan harflerin İzafiyet Teorisi denklemindeki harflerle aynı olmadı da ilginçtir. E = m.c.c .... Mecuc







Star ... Sitra ... Astar ... Satr

Batı dillerinde "Yıldız" anlamında kullanılan aşağıdaki kelimelerin kökenleri incelendiğinde, esasn anlamın "Parlayan" değil "Örtü, İnce Katman, Plan" olduğu görülmektedir.

"STR" harflerinden tüemiş olan kelimeler;

Sitra (Ar) = Örtü, Plan, Katman
Star (İng) = Yıldız, Plan, Katman
Etoile (Fra) = Yıldız ( "Toile" kelimesi ise "Bez" anlamındadır. Bez ince bir katmandan oluşan yüzeydir. )
Stern (Alm) = Yıldız, Plan, Katman
Astar (Tür) = İnce kat

Kehf ruresinin 90. ayetinde de bir yıldız olan Güneş, "Sitra" ( Örtü, Katman ) olarak nitelendirilmiştir.

18/90 - Hatta iza belağa matliaş ŞEMSİ vecedeha tatlüu ala kavmin lem nec'al lehüm min duniha SİTRA* ( Nihayet GÜNEŞ’in doğduğu yere ulaştığında, onu, kendilerine ondan başka ÖRTÜ / KATMAN oluşturmadığımız kavmin üzerine doğarken buldu. )

Bu çerçevede Yıldız kelimesinin esas itibarıyla "Yaşam Planı" olarak algılanması gerekmekte gibidir. Bu çerçevede Sirius'un, spiritüalizmdeki isminin "Sevgi Planı" olması konu bağlamında anlamsal uyum sergilemektedir.

* Ayetteki "Sitra" ( Katman, Örtü ) kelimesi, evvelki bölümlerde değinildiği üzere Ozon Tabakasını ifade etmektedir. Kutuplarda, gün ağarması ( şafak vakti ) esnasında ozon tabakasının yoğunluğu 0 seviyesine yaklaştığından yeryüzü üzerindeki tek "Sitra" ( Katman, Tabaka, Örtü ) Güneş olmaktadır.

"Satr" / "Satır" kelimesi de Arapça bir kelime olup, "İnce katman şeklinde olan ve üzerine yazı yasılan hat" anlamına gelmektedir. Yıldızların ( Star / Sitare ( Farsça ) ) yaşam "planları" ( düzlemleri ) oldukları düşünüldüğünde Satır kelimesiyle Star kelimesinin özdeşliği ortaya çıkmaktadır. Batı dillerinde yer alan "Satire", "Satirize" kelimeleri "Hiciv" ve "Hicvetmek" anlamlarına gelse de kökende "Bir olayın, bir davranışın veya bir söylemin yazılarak aktarılması" anlamını taşımaktadır.





24 Mayıs 2019 Cuma

Kendini yücelttiğin oranda alçalırsın.


"Büyüklük" ( Kibir ) duygusu, insanları helake götüren temel unsurdur. Ruhsal tekamül sürecinde idrak edilmesi gereken en önemli husus "Yaratılıştaki tüm varlıkların, kendilerine bahşedilen vasıfları çerçevesinde bir işlevi olduğu ve bu nedenle aralarında üstünlük, büyüklük kavramının olamayacağıdır." 

Konuya ilişkin bazı ayetler şöyledir.

28/83 - Tilked darul ahıratü nec'alüha lillezıne la yürıdune ULÜVVEN fil erdı ve la fesada vel akıbetü lil müttekın ( Ahiret yurdu budur. Onu, yerde ululuk, BÜYÜKLÜK ve bozgun istemeyenler için oluştururuz. Sonuç sakınanlar içindir. )

40 Matta 23-10 Kimse sizi 'ÖNDER' diye çağırmasın. Çünkü TEK ÖNDERİNİZ var, O da MESİH'tir.*

40 Matta 23-11 Aranızda EN ÜSTÜN olan, ötekilerin HİZMETKARI olsun. 

40 Matta 23-12 Kendini yücelten alçaltılacak, kendini alçaltan yüceltilecektir.

* Mesih İsa ise bir "şahsiyeti" değil insanlar arasında kolektif bilincin yayılmasını ve ünite ( birlik, vahdet ) olgusunun algılanmasını sağlayan ilahi tesiri nitelemektedir.

İnsanların “eşit” oldukları ve kendilerine bahşedilen nitelikler ve yetenekler çerçevesinde birbirlerine yardım etmek ve birliği sağlamak durumunda oldukları İncil’in Korintliler suresinde “Tek bir bedenin üyeleri” teşbihiyle bildirilmektedir.

46 1 Korintliler 12-21 Göz ele, "Sana ihtiyacım yok!" ya da baş ayaklara, "Size ihtiyacım yok!" diyemez.
46 1 Korintliler 12-22 Tam tersine, bedenin daha zayıf görünen üyeleri vazgeçilmezdir.
46 1 Korintliler 12-23 Bedenin daha az değerli saydığımız üyelerine daha çok değer veririz. Böylece gösterişsiz üyelerimiz daha gösterişli olur.
46 1 Korintliler 12-24 Gösterişli üyelerimizin özene ihtiyacı yoktur. Ama Tanrı, değeri az olana daha çok değer vererek bedende birliği sağladı.
46 1 Korintliler 12-25 Öyle ki, bedende ayrılık olmasın, üyeler birbirini eşit biçimde gözetsin.
46 1 Korintliler 12-26 Bir üye acı çekerse, bütün üyeler birlikte acı çeker; bir üye yüceltilirse, bütün üyeler birlikte sevinir.
46 1 Korintliler 12-27 Sizler Mesih'in bedenisiniz, bu bedenin ayrı ayrı üyelerisiniz.

Mass ve Mesih Kelimelerinin kökeni "MA"

Arapça'da "Su" anlamına gelen ve insanlığın ortaya çıktığı yer olarak kabul edilen "Mu" kıtasının da isim kökeni olan "Ma" kelimesi batı dillerinde "Kütle" anlamına gelen "Mass ( İng. )", "Masse ( Fr. ) ve "Masse ( Alm. ) kelimelerinin de kökü olabilir mi? Madde alemi olan kainatın Hidrojen atomlarıyla kaplı bir su haznesi olduğu düşünüldüğünde bu sorunun cevabı "Evet" olabilir.

"Mass" / "Masse" kelimesi ayrıştırıldığında ortaya "Ma" ve "Ss" / "Sse" kelimeleri çıkmaktadır.

Ma = Su
Sse = -lik, gibi olma 

Masse = Sululuk, Su gibi olma ( Su yani Hidrojen atomundan oluşan madde kütleye sahiptir. )

"Ss" / "Sse" ekine bazı örnekler: 

Fransızca'da : Jeune ( Genç ) - JeuneSSE ( GençLİK )
İngilizce'de : Happy ( Mutlu ) - HappineSS ( MutluLUK ) ( Aradaki "ne" eki "i" ve "e" harfleri arasında ulama işlevi görmektedir. )

Benzer yaklaşımla "Mesih" kelimesi de ayrıştırıldığında ;

Me / Ma = Su
S = Gibi olan
i = Ulama olmaya dabilir
H = O *

* H harfi Arapça'da üçüncü tekil şahıs zamiridir. Bu harf "İlaH" kelimesinde de yer alır. "İla = -a doğru" , "h = O" ... "O'na doğru"; Benzer şekilde "Veraih" ( Onun ardı ) kelimesi de "Vera" ( Ard ) ve "h" ( O ) kelimelerinden oluşmaktadır. aradaki "i" harfi yine ulama işlevi görmektedir.

Bu çerçevede "Islak olarak sıvazlamak" anlamına gelen "Mesih" kelimesi özünde "O'nun su gibi olması" anlamını taşımaktadır. ( Batı dillerindeki "Massage" kelimesi de aynı köktendir. )








1 İnsan = Tüm İnsanlar

"Ünite / Singülarite / Vahdet / Birlik" insanlığın ruhsal tekamül sürecinde erişmesi gereken üst safhadır. Döngü sonunun yavaş yavaş idrak edildiği bu dönemde insanlarda "birlik olma ve bütüne dönme" hissiyatı genişleyerek yayılan kolektif bilinç titreşimleri ( Mesih İsa Tesiri ) vesilesiyle her geçen gün artmaktadır.

Bütün insanlığın ortak ruhunu temsil eden Mesih İsa'nın İncil'de "İnsanoğlu" olarak adlandırılması "Birleşik İnsanlık" ve "Ünite" olgusunun işareti niteliğindedir.

Aşağıdaki ayet devre sonundaki birleşmeyi "İnsanoğlu'nun gökten inmesi" olarak tasvir etmektedir.

40 Matta 24-30 "O zaman İnsanoğlu'nun belirtisi gökte görünecek. Yeryüzündeki bütün halklar ağlayıp dövünecek, İnsanoğlu'nun gökteki bulutlar üzerinde büyük güç ve görkemle geldiğini görecekler.

Galatyalılar suresinin aşağıdaki ayetinde ise tüm insanlığın İsa tesirleriyle "Bir" olduğu açıkça ifade edilmektedir.

48 Galatyalılar 3-28 Artık ne Yahudi ne Grek, ne köle ne özgür, ne erkek ne dişi ayrımı var. Hepiniz Mesih İsa'da birsiniz. 

45 Romalılar 12-5 Çok sayıda olan bizler de Mesih'te tek bir bedeniz ve birbirimizin üyeleriyiz.

46 1 Korintliler 1-10 Kardeşler, Rabbimiz İsa Mesih'in adıyla yalvarıyorum: Hepiniz uyum içinde olun, aranızda bölünmeler olmadan aynı düşünce ve görüşte birleşin.

Korintliler suresinin aşağıdaki ayetlerinde tüm insanların tek bir insan bedenin üyeleri oldukları kolektif bilincin sembolü olan Mesih İsa'nın bedeni teşbihi ile bildirilmektedir. Ayetlerde süptil plandaki Vazifeli Varlıklardaki "Hepimiz birimiz, birimiz hepimiz için" esasına dayalı ünite zihniyeti ve üstünlük duygusunun yokluğu da aktarılmaktadır.

46 1 Korintliler 12/14 İşte beden tek üyeden değil, birçok üyeden oluşur. 

46 1 Korintliler 12/15 Ayak, "El olmadığım için bedene ait değilim" derse, bu onu bedenden ayırmaz. 

46 1 Korintliler 12/16 Kulak, "Göz olmadığım için bedene ait değilim" derse, bu onu bedenden ayırmaz.

46 1 Korintliler 12/17 Bütün beden göz olsaydı, nasıl duyardık? Bütün beden kulak olsaydı, nasıl koklardık?

46 1 Korintliler 12/18 Gerçek şu ki, Tanrı bedenin her üyesini dilediği biçimde bedene yerleştirmiştir.

46 1 Korintliler 12/19 Eğer hepsi bir tek üye olsaydı, beden olur muydu?

46 1 Korintliler 12/20 Gerçek şu ki, çok sayıda üye, ama tek beden vardır.

46 1 Korintliler 12/21 Göz ele, "Sana ihtiyacım yok!" ya da baş ayaklara, "Size ihtiyacım yok!" diyemez.

46 1 Korintliler 12/22 Tam tersine, bedenin daha zayıf görünen üyeleri vazgeçilmezdir.

Efesliler suresinde de "Tek bedenin üyeleri" teşbihi yer almaktadır.

49 Efesliler 4-15 Tersine, sevgiyle gerçeğe uyarak bedenin başı olan Mesih'e doğru her yönden büyüyeceğiz.

49 Efesliler 4-15 Bunun için yalanı üzerinizden sıyırıp atarak her biriniz komşusuna gerçeği söylesin. Çünkü hepimiz aynı bedenin üyeleriyiz.

49 Efesliler 5-30 Çünkü bizler O'nun bedeninin üyeleriyiz.

51 Koloseliler 3-15 Mesih'in esenliği yüreklerinizde hakem olsun. Tek bir bedenin üyeleri olarak bu esenliğe çağrıldınız. Şükredici olun!

İncil'in Matta suresinin 17-26 kodlu ayetinde de "tüm insanların aslında tek insan olduğu" mesajı verilmektedir.

44 Elçilerin İşleri 17-26 Tanrı, tüm ulusları bir tek insandan türetti ve onları yeryüzünün dört bir bucağına yerleştirdi. Ulusların var olacağı belirli süreleri ve yerleşecekleri bölgelerin sınırlarını önceden saptadı.

Kur'an'ın Maide suresinin 32. ayetinde d, "bir insanın tüm insanlar" olduğu bir misal ile bildirilmektedir.

5/32 - Min ecli zalike ketebna ala benı israıle ennehu men katel nefsen bi ğayri nefsin ev fesadin fil erdı fe ke ennema katelen nase cemıa ve men ahyaha fe ke ennema ahyan nase cemıa ve lekad caethüm rusülüna bil beyyinati sümme inne kesıran minhüm ba'de zalike fil erdı le müsrifun 

( Bu sebepten, İsrailoğulları'na "Kesinlikle ki kim, nefise kıymayan veya yerde bozgun yapmayan nefsi öldürürse, kesinlikle tüm insanları topluca öldürmüş gibi olur. Kim onu yaşatırsa, insanları topluca yaşatmış gibi olur." diye yazdık. Onlara resullerimiz açık delillerle geldiler. Sonra, bunun ardından, kesinlikle birçoğu yerde müsrifler olurlar. )

En'am suresinin 6/98 ve Zümer suresinin 39/6 kodlu ayetlerinde "tüm insanların aslında tek bir nefs yani öz varlık olduğu" bildirilmektedir.

6/98 - Ve hüvellezi enşeeküm min nefsin vahıdetin fe müstekarrun ve müstevda kad fassalnel ayati li kavmin yefkahun ( Ve sizi tek nefisten inşa eden O'dur. Artık durak yeri ve emanet yeri vardır. Ayetleri, anlayan kavim için ayrıntılandırdık. )

39/6 - Halekaküm min nefsin vahıdetin .... ( Sizi tek nefisten yarattı. .... )

74/11 - Zerni ve men halaktu vehıyden ( Tek olarak yarattığım kimseyi bana bırak. )


Yaratılıştaki yazılım ... Kader ve kayıtlama mekanizması

"Kitab"* kelimesi kök anlam itibarıyla "Yazı" anlamına gelmekte olup, Allahü Teala'nın yaratışı içindeki her şey ilahi sistem içinde yazılı ve kayıtlıdır. Bu kayıtlar spiritüalizmde Akaşik Kayıtlar  olarak bilinir. Varlıklar ve varlıkların algıladıkları mekanlar esas itibarıyla veri tabanıdırlar. İnsanın geliştirmiş olduğu bilgisayar yazılımları zaten Allahü Teala'nın bahşetmiş olduğu ilham ve O'nun ruhunun tesiri ile tezahür etmektedir.

"Kader" kelimesi de "Ölçü, Ölçülendirme" anlamına gelmekte olup, yaratılıştaki tüm olgular belirli bir ölçü ve sayı sistemine göre yaratılmıştır. ( Mikdar, Takdir vb. kelimeleri de Kader / Kadr kökünden gelmektedir. ) Her varlığın yaratılışından yokoluşuna kadarki tüm verileri ilahi kozmik veri tabanında ( Akaşik Kayıtlar ) kayıtlıdır.

54/49 - İnna külle şey'in halaknahü bi kader ( Kesinlikle biz herşeyi ölçü ile yarattık. )

13/39 kodlu ayette yaratılış sisteminin "Ana Yazı" içinde bulınduğu bildirilmektedir.

13/39 - Yemhullahü ma yeşaü ve yüsbit ve ındehu ümmül kitab ( Allah neyi dilerse imha eder ve sabit kılar. Ana kitap / yazı O’nun indindedir. )

* ( Katib = Yazıcı, Yazan, Mektub = Yazılı, Yazılmış olan )

9/36 - İnne ıddeş şühuri ındellahisna aşera şehran fı KİTABALLAHİ yevme halekas semavati vel erda .... ( Kesinlikle, Allah indinde ayların adedi oniki aydır. Gökleri ve yeri yarattığı günkü ALLAH YAZISINDA..... )

13/31 - VE LEV ENNE KUR'ANEN SÜYYİRAT BİHİL CİBALÜ EV KUTTIAT BİHİL ERDU EV KÜLLİME BİHİL MEVTA bel lillahil emru cemıa e fe lem yey'esillezıne amenu en lev yeşaüllahü le heden nase cemıa ve la yezalüllezıne keferu tüsıbühüm bima saneu kariatün ev tehullü karıben min darihim hatta ye'tiye va'düllah innellahe la yuhlifül mıad 

( VE ŞAYET KESİNLİKLE KUR'AN Kİ, ONUNLA DAĞLAR GEZSE VEYA ONUNLA YER KESİLİP PARÇALANSA VEYA ÖLÜLER ONUNLA KONUŞTURULSA. Bilakis tüm işler Allah içindir. O halde o inananlar ümit kesip anlamadılar mı ki Allah dileseydi insanları topluca yönlendirirdi ve o inkar edenleri geri durdurmazdı. O ürettiklerinden dolayı onlara ansızın gelen bela isabet eder veya yurtlarının yakınına konar. Nihayet Allah' ın vaadi gelir. Kesinlikle Allah vaade, vadeye ihtilaf etmez. )

13/31 kodlu ayetin ilk cümlesinde yer alan "Dağların gezmesi", "Yerin parçalanması", "Ölülerin konuşması" misalleri vasıtasıyla aslında her oluşumun Kur'an'daki yazılım ile gerçekleştiği bildirilmektedir.

57/22 kodlu ayette Kader Mekanizması'nın ilahi bir yazılım olduğu ve her gerçekleşmenin, gerçekleşme öncesinde kitapta yazılı olduğu bildirilmektedir.

57/22 - Ma esabe min musıbetin fil ardı ve la fi enfüsiküm illa fi kitabin min kabli en nebreeha inne zalike alellahi yesir ( Yerde ve nefislerinizde, biz onu yaratmadan önce kitabın içinde olanın haricinde musibet isabet etmez. Kesinlikle bu Allah’a kolaydır. )

10/61 ve 34/3 kodlu ayette de yine tüm yaratılış öğelerinin en küçükten en büyüğe kadar ( bu noktada atom altı parçacıklara ilişkin bilgi de aktarılmaktadır. ) "Yazı" içinde olduğu bildirilmektedir.

10/61 - Ve ma tekunü fı şe'nin ve ma tetlu minhü min kur'anin ve la ta'melune min amelin illa künna aleyküm şühuden iz tüfıdune fıh ve ma ya'zübü an rabbike min miskali zerratin fil erdı ve la fis semai ve la asğara min zalike ve la ekbera illa fı kitabin mübın ( Ve ne iş içinde olursan ol, Kur'an'dan ne okursan oku, siz ona dalmışken, üzerinize şahitler olacağımız iş haricinde iş yapmazsınız. Yerde ve gökte zerrelerin ağırlık ölçüsünden hiç bir şey Rab’binden kaçamaz. Bundan daha küçüğü ve daha büyüğü apaçık kitapta olması haricinde yoktur. )

34/3 - Ve kalellezine keferu la te'tınes saah kul bela ve rabbi le te'tiyenneküm alimil ğayb la ya'zübü anhü miskalü zerratin fis semavati ve la fil erdı ve la asğaru min zalike ve la ekberu illa fı kitabin mübın ( Ve o inkar edenler "Bize saat gelmez." dediler. De ki: "Bilakis ve Rab’bim, size kesinlikle gelecektir. Gaybı bilendir. Ne göklerde, ne de yerde zerrelerin ağırlık ölçüsü bile O’ndan kaçamaz. Bundan daha küçüğü ve daha büyüğü apaçık kitapta olmasının haricinde yoktur." )

Aşağıdaki ayetlerde de ilahi nizamda ve kader mekanizmasında yetkili kılınmış Vazifeli Varlıkların ( Resuller, Melekler ), varlıkların tutum, düşünce ve davranışlarını yazarak kaydettiklerinden bahsedilmektedir. Dolayısıyla yaratılışta atlanan, unutulan, dikkatten kaçan, ihmal edilen veya gizli kalan bir zerre dahi bulunmamaktadır.

10/21 - Ve iza ezaknen nase rahmeten min ba'di darrae messethüm iza lehüm mekrun fı ayatina kulillahü esrau mekra inne rusülena yektübune ma temkürun ( Ve insanlara, onlara dokunan darlıktan sonra rahmet tattırdığımızda, o zaman onlar ayetlerimiz hakkında tuzak kurarlar. De ki: "Allah’ ın tuzağı kesinlikle daha hızlıdır." Kesinlikle resullerimiz o tuzak kurmalarınızı yazarlar. )

43/80 - Em yahsebune enna la nesmeu sirrahüm ve necvahüm bela ve rusülüna ledeyhüm yektübun ( Kesinlikle bizim onların sırlarını ve gizli fısıltılı konuşmalarını duymadığımızı mı sandılar? Bilakis, yanlarındaki resullerimiz yazarlar. )

45/29 - Haza kitabuna yentıku aleyküm bil hakk inna künna nestensihu ma küntüm ta'melun ( Bu kitabımız size gerçeği konuşur. Kesinlikle biz o yapmakta olduklarınızı kaydetmekteydik. )

50/17 - İz yetelekkal mutelekkıyani anil yemini ve aniş şimali kaıyd ( İki varan, sağına ve soluna kaydederek vardıklarında. )

80 ve 82. surelerin aşağıdaki ayetlerinde de "Yazıcılar"'dan ( Seferet / Katib ) bahsedilmektedir. 

80/13 - Fi suhufin mukerremetin ( Faydalı sahifelerin içindedir. )
80/14 - Merfu'atin mutahheretin ( Yükseltilmiş olan tertemizlerinde, )
80/15 - Bi eydin seferetin ( Yazıcıların ellerindedir. )


82/10 - Ve inne aleyküm le hafizın ( Ve kesinlikle üzerinizde koruyucular, gözeticiler var. )
82/11 - Kiramen katibin ( Faydalı yazıcılar. )
82/12 - Ya'lemune ma tef'alun ( Ne yaparsanız bilirler. )

Bütün bu ayetler evvelki bölümlerde de incelendiği üzere yaratılışın yani gerçeğin bir "kelimeler" bütünü olduğunu ortaya koymaktadır.

10/82 - Ve yühıkkallahül hakka bi kelimatihı ve lev kerihel mücrimun ( Ve suçlular hoşlanmasalar da, Allah gerçeği kelimeleri ile gerçekleştirir. )

"Gerçek olanın kelimeler olduğunu" bildiren ayetin kodunun nümerolojik değeri "11" sayısını vermektedir. ( 1+0+8+2 = 11 )

Kader yazılımına ilişkin İncil ayetleri de şöyledir.

40 Matthew 4-4 İsa ona şu karşılığı verdi: "'İnsan yalnız ekmekle yaşamaz, Tanrı'nın ağzından çıkan her kelimeyle yaşar' diye YAZILMIŞTIR."

40 Matthew 4-6 "Tanrı'nın Oğlu'ysan, kendini aşağı at" dedi, "Çünkü şöyle YAZILMIŞTIR: 'Tanrı, senin için meleklerine buyruk verecek.' 'Ayağın bir taşa çarpmasın diye Seni elleri üzerinde taşıyacaklar.'"

40 Matthew 4 7 İsa İblis'e şu karşılığı verdi: "'Tanrın Rab'bi denemeyeceksin' diye de YAZILMIŞTIR."

41 Mark 14 49 "Her gün tapınakta, yanıbaşınızda öğretiyordum, beni tutuklamadınız. Ama bu, KUTSAL YAZILAR YERİNE GELSİN DİYE OLDU."

43 John 15 25 Bu, yasalarında yazılı, 'Yok yere benden nefret ettiler' SÖZÜ YERİNE GELSİN DİYE OLDU.

43 John 17 12 Kendileriyle birlikte olduğum sürece, bana verdiğin kendi adınla onları esirgeyip korudum. KUTSAL YAZI YERİNE GELSİN DİYE, mahva giden adamdan başka içlerinden hiçbiri mahvolmadı.



23 Mayıs 2019 Perşembe

İnsan Hakları ve Özgürlük kisvesi altında Ahlaksızlık Telkini

Toplumsal değerleri yıkmak ve aile yapısnı çökertmek amacı kapsamında yer alan satanik planlardan biri olan "Eşcinselliğin" sıradan ve olağan bir olgu, insanın doğal tercihi ve hakkı ve bir çağdaşlık yansıması olarak algılatılıp, benimsetilmesi" projesinin günümüzde maalesef sonuçlarını vermekte olduğu görülmektedir. Medyada ( filmler, yarışma programları, müzik klipleri, muhtelif şovlar vb. ) yoğun bir şekilde eşcinsellik temasının vurgulandığı adeta bir sosyal akım gibi benimsetilmeye çalışıldığı gözlemlenmektedir. Zira toplumda fizyolojik ve biyolojik dejenerasyon mağduru olan hastaların dışındaki insanların medyanın da motive ettiği özenme duygusu ile sadece bir şekilde popüler olmak ve dikkat çekmek amacıyla eşcinsellik eğilimine girdikleri gözlemlenmektedir.

Allahü Teala, kutsal kitaplarda sıklıkla "hudutlardan" bahsetmektedir. Bu "hudutlar" varlıkları, ruhsal tekamül yolculuklarında yönlendiren ve doğru yoldan çıkmamalarını sağlayan bilgiler bütünüdür. Bu hudutların aşılması, varlıklar için geri dönülemez durumların tezahürüne ve bunun sonucu olarak da defaatle reenkarnasyon gerekliliğine sebebiyet vermektedir.

Kitaplarda "Eşcinsellik" konusu aşağıdaki ayetlerle bildirilmiştir.

Kur'an ayetleri;

24/19 - İnnellezine yühıbbune en teşıal fahışetü fillezıne amenu lehüm azabün elımün fıd dünya vel ahırah vallahü ya'lemü ve entüm la ta'lemun ( Kesinlikle o inananlar içinde, ahlaksızlığın yayılmasını sevenlere, dünyada ve ahirette elim azap onlaradır. Allah bilir, siz bilmezsiniz. )

26/165 - E te'tunez zükrane minel alemın ( Alemlerden erkeklere mi gidiyorsunuz? )

26/166 - Ve tezerune ma haleka leküm rabbüküm min ezvaciküm bel entüm kavmün adun ( Ve Rab’binizin o size yarattığı eşleri bırakıyorsunuz. Bilakis sizler hududu aşan kavimsiniz. )

27/55 - E inneküm le te'tuner ricale şehveten min dunin nisa' bel entüm kavmün techelun ( Kesinlikle siz kadınların dışında, şehvetle erkeklere mi yetiyorsunuz? Bilakis sizler cahillik eden kavimsiniz. )

İncil ayetleri;

45 Romalılar 1-24 Bu yüzden Tanrı, birbirlerinin bedenlerini aşağılasınlar diye, onları yüreklerinin tutkuları içinde ahlaksızlığa teslim etti.

45 Romalılar 1-26 İşte böylece Tanrı onları utanç verici tutkulara teslim etti. Kadınları bile doğal ilişki yerine doğal olmayanı yeğlediler.

45 Romalılar 1-27 Aynı şekilde erkekler de kadınla doğal ilişkilerini bırakıp birbirleri için şehvetle yanıp tutuştular. Erkekler erkeklerle utanç verici ilişkilere girdiler ve kendi bedenlerinde sapıklıklarına yaraşan karşılığı aldılar.


22 Mayıs 2019 Çarşamba

Zalimler korkaktır.

Yaratılıştaki en korkak varlıklar Allahü Teala'yı inkar eden, bencil, sevgi bilincinden yoksun ve  şeytana tabi olmuş zalimlerdir. Kendilerini çok cesur, kudretli ve seçilmiş algılatma çabası içinde olan hatta bu yönde baskı uygulayan bu zavallılar içlerinde besledikleri korku neticesinde öfke, kin ve nefret enerjilerinin açığa çıkmasına vesile olurlar. Bu negatif enerjilerin toplumları helake götürdüğü de apaçık bir gerçektir. Zalimlerin en büyük korkusu gafil kitle üzerinde kurmuş oldukları egemenliklerini kaybetme korkusudur. Bu korkudan kurtulabilmek için her türlü zulmü ve ahlaksızlığı mübah görürler.

Kutsal kitaplarda "Korkaklık" kavramına ilişkin çarpıcı misaller yer almaktadır.

63/4 kodlu ayette sürekli olarak panik ve korku halinde yaşayarak paranoya belirtileri sergileyenlerden bahsedilmektedir.

63/4 - Ve iza reeytehüm tu’cibuke ecsamuhüm ve in yekulu tesma’ li kavlihim ke ennehüm huşubun musennedeh yahsebune kulle sayhatin aleyhim hümül aduvvu fahzerhüm katelehümullahu enna yu’fekun ( Ve onları gördüğünde cisimlerinden hoşlanırsın. Eğer konuşurlarsa sözlerini dinlersin. Kesinlikle onlar yaslanmış keresteler gibidirler. Her çığlığı onların üzerlerine sanarlar. Onlar düşmanlardır. Onlardan çekin, korun. Allah onları öldürsün. Nasıl da döndürülüyorlar. )

Aşağıdaki ayet setinde korkakların nasıl zalim oldukları, kendilerinden başka hiçbir şeyi düşünmedikleri ve kendi menfaatleri ve selametleri için her şeyi feda edebilecekleri bildirilmektedir.

70/11 - Yubassarünehüm yeveddül mücrimu lev yeftediy min azabi yevmeizin bi benihi ( Onlar birbirlerine gösterilirler. Suçlu o gün, oğullarını fidye vererek azaptan kurtulmayı arzular. )
70/12 - Ve sahıbetihi ve ehıyhi ( Ve eşini arkadaşını ve kardeşini. )
70/13 - Ve fasiletihilletiy tu'viyhi ( Ve onu barındırıp yetiştiren ailesini. )
70/14 - Ve men fil ardı cemian sümme yuncihi ( Ve yerde kim varsa topluca ki sonra kendini kurtarabilsin. )

8/12 kodlu ayette "İnkarcıların korkak oldukları" net olarak bildirilmektedir.

8/12 - İz yuhıy rabbüke ilel melaiketi ennı meaküm  fe sebbitüllezıne amenu seülkıy fı kulubillezıne keferur ru'be fadribu fevkal a'nakı vadribu minhüm külle benan ( Zamanında Rab’bin meleklere "Kesinlikle ben sizinle birlikteyim. İnananlara sebat verin. İnkarcıların kalplerine korku atacağım. O halde boyunlarının üstüne vurun ve onların tüm parmaklarına vurun." diye vahyediyordu. )

9/13 kodlu ayette de inananların inkarcılar ile savaşmaktan korkmamaları gerektiği, bir soru cümlesiyle vurgulanmakta ve inananların sadece Allah'tan korkmaları gerektiği hatırlatılmaktadır.

9/13 - E la tükatilune kavmen nekesu eymanehüm ve hemmu bi ıhracir rasuli ve hüm bedeuküm evvele merrah e tahşevnehüm fellahü ehakku en tahşevhü in küntüm mü'minın ( Yeminlerini bozan, resulü yurdundan çıkarmaya taammüd eden ve ilk önce size saldırmaya başlayanlarla savaşmaz mısınız? Onlardan korkuyor musunuz? Allah kendisinden korkulmaya daha gerçektir, eğer inananlar iseniz. )

2/112 ve 2/277 kodlu ayetlerde "İnananların, Allah'a teslim olanların ve iyilikler yapanların korkudan arınmış olacakları" bildirilmektedir.

2/112 - Bela men esleme vechehu lillahi ve hüve muhsinün fe lehu ecruhu inde rabbihı ve la havfün aleyhim ve la hüm yahzenun ( Bilakis. Kim yüzünü Allah’a teslim ederse ve o iyilik yapan olursa böylece Rab’binin indinde ödülü onadır ve üzerlerine korku yoktur ve onlar hüzünlenmezler. )

2/277 - İnnellezine amenu ve amilus salihati ve ekamüs salate ve atevüz zekate lehüm ecruhüm ınde rabbihim ve la havfün aleyhim ve la hüm yahzenun ( O inananlara, iyilikler yapanlara, duaya kalkanlara, zekatı verenlere, Rab’lerinin indinde onlara kesinlikle ödülleri vardır. Onlara korku yoktur ve onlar hüzünlenmezler. )

İncil'in aşağıdaki ayetleri de "Sevgi" ve "Korku"nun birbirlerine zıt kavramlar oldukları bildirilmektedir.

61 1 Yuhanna 4-18 Sevgide korku yoktur. Tersine, yetkin sevgi korkuyu siler atar. Çünkü korku işkencedir. Korkan kişi sevgide yetkin kılınmamıştır.

66 Vahiy 21-8 Ama korkak, imansız, iğrenç, adam öldüren, fuhuş yapan, büyücü, putperest ve bütün yalancılara gelince, onların yeri, kükürtle yanan ateş gölüdür. İkinci ölüm budur."

66 21-8 kodlu ayette sıralanan kötü tutum ve davranışlardan önce "Korkaklık" kavramı yer almaktadır. Böylelikle ayette bahsedilen kötülüklerin temelinde "korku"nun bulunduğu bildirilmektedir.





Melek Tasvirleri

İlahi Kader Mekanizmasının Vazifeli Varlıkları olan "Melekler" kutsal kitaplarda aşğıdaki şekilde tasvir edilmişlerdir. Ancak bu tasvirlerin fiziki kaba madde algısı yanısıra sembolik olarak düşünülmesinde fayda bulunmaktadır. Zira evvelki bölümlerde de değinildiği üzere, özellikle Kur'an'daki tasvirde yer alan "Cenah" kelimesi sadece "Kanat" anlamına gelmekte, "Yön, Taraf, Boyut" anlamlarını da taşımaktadır. Bir başka deyişle ayetteki "Kanat" kelimesi farklı boyutları, frekansları, planları tanımlıyor olabilir.

35/1 - El hamdü lillahi fatıris semavati vel erdı caılil MELAİKETİ RUSÜLEN ülı ECNİHATİN MESNA ve SÜLASE ve RUBA' yezıdü fil halkı ma yeşa' innellahe ala külli şey'in kadır ( Övgü, gökleri ve yeri yoktan yaratan,  MELEKLERİ İKİŞER, ÜÇER, DÖRDER KANATLI RESULLER kılan Allah içindir. O yaratışta ne dilerse artırır. Kesinlikle Allah herşeye gücü yetendir. )

Melek tasviri yapılan surenin numarasının ( 35 ) nümerolojik değeri "8" ( 3+5 = 8 ) olmaktadır.

TEVRAT

26 Ezekiel 1-4 Kuzeyden esen kasırganın göz alıcı bir ışıkla çevrelenmiş, ateş saçan büyük bir bulutla geldiğini gördüm. Ateşin ortası ışıldayan madeni andırıyordu.

26 Ezekiel 1-5 En ortasında insana benzer DÖRT canlı yaratık duruyordu;

26 Ezekiel 1-6 her birinin DÖRT YÜZÜ, DÖRT KANADI vardı.

26 Ezekiel 1-7 Bacakları dimdikti, ayakları buzağı ayağına benziyor ve cilalı tunç gibi parlıyordu.

26 Ezekiel 1-8 DÖRT yanlarında, KANATLARIN altında insan elleri vardı. DÖRDÜNÜN de YÜZLERİ, KANATLARI vardı.

26 Ezekiel 1-9 KANATLARI birbirine değerek dosdoğru ilerliyor, ilerlerken sağa sola dönmüyordu.

26 Ezekiel 1-10 Her yaratığın DÖRT YÜZÜ vardı: Önde dördünün yüzü insan yüzüne, sağda dördünün aslan yüzüne, solda dördünün öküz yüzüne, arkada dördünün kartal yüzüne benzer bir yüzü vardı.

26 Ezekiel 1-11 Yüzleri böyleydi. Kanatları yukarıya doğru açılmıştı. Her yaratığın iki kanadı yanda öbür yaratıkların kanadına değiyor, iki kanatla da bedenlerini örtüyordu.

26 Ezekiel 1-12 Her biri dosdoğru ilerliyordu. RUHLARI onları nereye yönlendirirse, sağa sola sapmadan oraya gidiyorlardı.

Melek tasviri yapılan surenin numarasının ( 26 ) nümerolojik değeri "8" ( 2+6 = 8 ) olmaktadır.

İNCİL

66 Vahiy 4-8 DÖRT yaratığın her birinin altışar KANADI vardı. Yaratıkların her yanı, KANATLARININ alt tarafı bile gözlerle kaplıydı. Gece gündüz durup dinlenmeden şöyle diyorlar: "Kutsal, kutsal, kutsaldır, Her Şeye Gücü Yeten Rab Tanrı, Var olmuş, var olan ve gelecek olan."

Melek tasvirinin yer aldığı ayet numarası "8"'dir.


Sebt Günü ( Şabat Günü / Yedinci Gün ) ve Eylemsizlik Momenti

“Sebt” kelimesi değişiklik göstermeme, daim olma anlamlarındaki “Sebat, Sabit” kelimelerinin kökü olmakla birlikte aynı zamanda “Yedi” sayısı anlamını da içermektedir. ( Fransızca'da "Sept" kelimesi "Yedi" anlamına gelmektedir. ) Kur’an’da “Sebt Günü”, Tevrat ve İncil’de “Şabat Günü” olarak yer alan kavram, Allah’ın göğü ve yeri altı günde yaratması sonrasında onları kamil kıldığı, tamamlayıp olgunlaştırdığı yedinci güne atfolunmaktadır. Tevrat ve İncil’de “Sebt” gününde “Çalışılmayacağı” yönünde bilgiler mevcuttur. Ancak “Sebt” kelimesinin daha farklı ve derin bir anlamı olması kuvvetle muhtemeldir.

1 Tekvin 1-31 Tanrı yarattıklarına baktı ve her şeyin çok iyi olduğunu gördü. Akşam oldu, sabah oldu ve altıncı gün oluştu.

1 Tekvin 2-1 Gök ve yer bütün öğeleriyle tamamlandı.

1 Tekvin 2-2 YEDİNCİ güne gelindiğinde Tanrı yapmakta olduğu işi bitirdi. Yaptığı işten o gün dinlendi.

1 Tekvin 2-3 YEDİNCİ günü kutsadı. Onu kutsal bir gün olarak belirledi. Çünkü Tanrı o gün yaptığı, Yarattığı bütün işi bitirip dinlendi.

YEDinci gün ... YEDi ... YETtiği, YETerli olduğu gün adedi. 70,000 yıllık döngü sonunun ifadesidir.

SEBT ... SABİT ... SEBAT ... ŞABAT ... Bu nedenle 7 bir döngülük birimi ifade etmektedir. YETiyor / YEDiyor.

Kur’an’da ise “Sebt” kelimesi “7” kere tekrarlanmaktadır.


“Sebt” kelimesinin ilk kez geçtiği ayette 16 ( 1+6 = “7” ) kelime bulunmaktadır.

2/65 - Ve (1) lekad (2) alimtüm (3) ellezıne (4) a'tedev (5) min (6) küm (7) fi (8) es (9) SEBTİ (10) fe (11) kulna (12) lehüm (13) kunu (14) kıradeten (15) hasiın (16) ( Ve sizlerden YEDİNCİ GÜN içinde hududu aşanları bildiniz. Böylece onlara, "Kovulup reddedilmiş maymunlar olun." dedik. )

“Sebt” kelimesinin son kez geçtiği 16/124 kodlu ayetin kod nümerolojisi “İkili Yedi” tezahürü içermektedir. ( 1+6 = “7” ve 1+2+4 = “7” )

16/124 - İnnema cüıles SEBTÜ alellezinahtelefu fıh ve inne rabbeke le yahkümü beynehüm yevmel kıyameti fıma kanu fıhi yahtelifun ( Kesinlikle YEDİNCİ GÜN, onun hakkında ihtilafa düşenlerin üzerine oluşturuldu. Kesinlikle Rab’bin ayağa kalkış gününde, o hakkında ihtilaf ettikleri hakkında aralarında hüküm verecektir. )

“7.” sure olan A’raf suresinin aşağıdaki ayetinde “Sebt Günü” kavramına ilişkin örneğe dayalı açıklayıcı bilgi bulunmaktadır.

7/163 - Ves'elhüm anil karyetilletı kanet hadıratel bahr iz ya'dune fis SEBTİ iz te'tıhim hıytanühüm yevme SEBTİhim şürraan ve yevme la YESBİTUNE la te'tıhim kezalike nebluhüm bima kanu yefsükun ( Ve onlara deniz kıyısındaki şehir hakkında sual et. Zamanında, yedinci günde hududu aşıyorlardı. O zaman balıkları onlara yedinci günlerinde muhtelif ve akın akın geliyorlardı ve yedinci gün olmadığında onlara gelmiyorlardı. Günah işlemiş olmalarından dolayı onları işte böyle sınıyorduk. )

Esas itibarıyla Sebt Günü’nün, azgınlıktan, tutum ve davranışta kitabın öğrettiği hudutları aşmaktan imtina edilmesi yani “İyilikte daha fazla SEBAT edilmesi” gereken bir gün olması kuvvetle muhtemeldir. Zira çalışmak, emek sarfedip üretimde bulunmak ve iyi işler yapmak Allahü Teala’nın varlıklardan daimi olarak istediği birincil unsurdur.

Ayrıca "Yedinci Gün" olan "Sebt / Şabat" günü 70,000 yıllık döngünün sonuna da işaret etmektedir. Yani "dünyevi işlerin" sona ereceği, ve insanların kaba madde alemi olan dünyada ölümü deneyimleyerek Spatyoma yani A'raf'a geçişlerine işaret edilmektedir. Kur'andaki A'raf suresinin 7. sure olması da bu minvalde önem arzetmektedir. Aklı hala dünyevi işlere, dünyevi menfaatlere takılı kalanların tekâmül liyakatine eremeyecekleri bildirilmektedir. Kur'an'da "Yevmel Sebt" ( Yedinci Gün ) bu husus "Maymuna indirgenmek" ve "Kapıdan geçmek" ( Üst boyuta geçiş ) misalleriyle bildirilmektedir.

2/65 - Ve lekad alimtümüllezına'tedev minküm fis SEBTİ fe kulna lehüm KUNU KIRADATEN HASİIN ( Ve sizlerden YEDİNCİ GÜN içinde hududu aşanları bildiniz. Böylece onlara, "KOVULUP, REDDEDİLMİŞ MAYMUNLAR OLUN olun." dedik. )

Ayette tekâmül edemedikleri için üst plana kabul edilmeyen hatta bulundukları boyuttan alt boyuta indirgenenlerden bahsedilmektedir.

4/154 - Ve rafa'na fevkahümüt tura bi mısakıhim ve kulna lehümüDHULÜL BABE SÜCCEDEN ve kulna lehüm LA TA'DU FİS SEBTİ ve ehazna minhüm mısakan ğalıyza ( Ve sözlerinin ardından Tur dağını üzerlerine yükselttik.Onlara "KAPIDAN YERE KAPANARAK GİRİN." dedik. Onlara "Yedinci gün içinde hududu aşmayın." dedik. Onlardan sağlam söz aldık. )

Ayette üst boyuta açılan geçiş portalden ( Star Gate ) bahsedilmektedir.

İncil'de "Yedinci Gün" / "Şabat Günü", "Dinginlik Günü" olarak bildirilmektedir.

58 İbraniler 4-4 Çünkü Kitap’ın başka bir yerinde YEDİNCİ GÜNDEN şöyle söz ediyor: “Tanrı YEDİNCİ GÜN tüm işlerini noktalayıp dinlendi.”

58 İbraniler 4-5 Yine bu konuda şöyle konuşuyor: “DİNGİNLİĞİME hiç GİRMEYECEKLER.”

58 İbraniler 4-6 Sevinç Getirici Haber’i önceden duyanlar söz dinlemediklerinden DİNGİNLİĞE GİREMEDİ. Öyleyse bu DİNGİNLİĞE GİRME HAKKI hakkı bazıları için saklı duruyor.

58 İbraniler 4-9 Demek ki, TANRI HALKINA O’nun YEDİNCİ GÜN dinlendiği gibi bir DİNGİNLİK SAKLI DURUYOR.

58 İbraniler 4- 10 Çünkü O’nun DİNGİNLİĞİNE GİREN kişi de işlerini bırakıp dinginliğe kavuşmuştur. Tıpkı Tanrı’nın kendi işlerini bütünleyip dinlendiği gibi.

58 İbraniler 4- 11 Bu yüzden bizler de o DİNGİNLİĞE* girmek için çaba gösterelim. Böylece kimse aynı sıradan söz dinlemezliğe sürüklenmesin.

* Dinginlik = Spatyom = A'raf

Tevrat'ta "Yedinci Gün" kavramının geçtiği aşağıdaki ayette "Kutsal Toplantıdan" ( Haşr ) bahsedilmektedir.

3 Leviticus 23-3 "'Altı gün çalışacaksınız. Ama YEDİNCİ GÜN olan ŞABAT DİNLENME ve KUTSAL TOPLANTI günüdür. Hiçbir iş yapmayacaksınız. Yaşadığınız her yerde Şabat'ı RAB'be ayıracaksınız."

Sebt Günü'nün dinginlik, EYLEMSİZLİK günü olmasıyla fizik bilimindeki Eylemsizlik Momenti'nin ( Momentum of Inertia ) formülü arasındaki ilintiye 7/163 kodlu ayette dikkat çekilmekte gibi görünmektedir.

7/163 - Ves'elhüm anil KARYETİLLETİ kanet HADIRATEL BAHR iz ya'dune fis SEBTİ iz te'tıhim HIYTANÜHÜM yevme sebtihim ŞÜRRAAN ve yevme la yesbitune la te'tıhim kezalike nebluhüm bima kanu yefsükun

( Ve onlara DENİZ KIYISINDAKİ ŞEHİR hakkında sual et. Zamanında, YEDİNCİ GÜNDE hududu aşıyorlardı. O zaman BALIKLARI onlara yedinci günlerinde muhtelif ve AKIN AKIN GELİYORLARDI ve yedinci gün olmadığında onlara gelmiyorlardı. Günah işlemiş olmalarından dolayı onları işte böyle sınıyorduk. )

Eylemsizlik Momenti'nin formülü;

I = Σ m.r2

I = Eylemsizlik
Σ m = Kütle / Kitle toplamı
R = Mesafe

Bu üç değişken 7/163 kodlu ayette aşağıdaki gibi yer alıyor olabilir.

I = Yedinci Gün
Σ m = Akın akın gelen toplu balık kitlesi
R = Deniz kıyısındaki şehir ( Mesafe algısı vermektedir. )

"Sebt" kavramının bu şekilde kullanıldığı tek ayet "7". sure olan A'raf suresinde bulunmaktadır.



21 Mayıs 2019 Salı

Süleyman Tapınağı ve 11 Gizemi

Allahü Teala, habercilik görevi kapsamında Haberci Süleyman'a yüksek ilim ve imkanlar bahşetmiştir. Kitaplarda yer alan ilgili ayetlerde rüzgarın, cinlerin, insanların ve kuşların Süleyman'a yardımcı kılındığı, O'na kuşların konuşmasının da öğretildiği bildirilmektedir. Süleyman kelimesinin Kur'an'da "8" kere tekrarlanması da yeni döngü, boyutlar arası geçiş kavramları açısından önem arzetmektedir. Ayrıca Süleyman kelimesi 8 harften oluşmaktadır.

27/16 - Ve verise süleymanü davude ve kale ya eyyühen nasü ullimna mentıkat tayri ve utına min külli şey' inne haza le hüvel fadlül mübın ( Ve Süleyman Davud' a varis oldu. "Ey insanlar, bize kuşların konuşması öğretildi. Bize herşeyden verildi. Kesinlikle bu, o apaçık üstünlüktür, lütuftur." dedi. )

27/17 - Ve huşira li süleymane cünudühu minel cinni vel insi vet tayri fe hüm yuzeun ( Ve cinlerden, insanlardan ve kuşlardan oluşan orduları, askerleri Süleyman için toplandı. Artık onlar düzenlenip hizalanıyorlardı. )

38/36 - Fe sehharna lehür rıha tecrı bi emrihı ruhaen haysü esab ( Böylece rüzgarı onun buyruğuna verdik. Onun emriyle, yumuşak eserek nereye isabet ederse akardı. )

38/37 - Veş şeyatıne küllü BENNAİN ve ğavvas ( Ve şeytanlar ki hepsi BİNA YAPICI ve dalgıç. )

38/37 kodlu ayette Süleyman Tapınağı'nın inşasında Süleyman'a yardım eden cinlerden "şeytan" olarak bahsedilmektedir. Tapınak binasının inşasının geçtiği sure numarası 38 olup, bu sayı "11" nümerolojisine işaret etmektedir. ( 3+8 = 11 )

34/12 - Ve li süleymaner rıha ğudüvvüha şehrun ve ravahuha şehr ve erselna lehu aynel kıtr ve minel cinni men ya'melü beyne yedeyhi bi izni rabbih ve men yeziğ minhüm an emrina nüzıkhü min azabis seır ( Ve Süleyman için rüzgar. Onun gidişi bir aydı ve onun dönüşü bir aydı. Ona erimiş bakır pınarı gönderdik. Önünde çalışanlar Rab’binin izniyle cinlerden kimselerdi. Onlardan kim emrimizden çıkarsa, ona ateş azabından tattırırız. )

34/12 kodlu ayetteki "Gidişi 1 ay ve dönüşü 1 ay" ifadesi "11" nümerolojisine dikkat çekmekte gibidir.

34/13 - Ya'melune lehu ma yeşaü min meharıbe ve temasıle ve cifanin kel cevabi ve kudurir rasiyat ı'melu ale davude şükra ve kalılün min ıbadiyeş şekur ( Ona mihrablardan, timsallerden resimlerden heykellerden, havuzlar gibi çanaklardan ve sabit çömleklerden ne dilerlerse yaparlardı. Şükrederek çalışın Davud ailesi. Kullarımdan çok azı şükreder. )

Tevrat'ta, Süleyman'ın babası olan Davut'un "11" çocuğu olduğu bildirilir.

10 2 Samuel 5-14 Davut'un Yeruşalim'de doğan çocuklarının adları şunlardı: Şammua, Şovav, Natan, Süleyman,
10 2 Samuel 5-15 Yivhar, Elişua, Nefek, Yafia,
10 2 Samuel 5-16 Elişama, Elyada ve Elifelet.

Tevrat'ın Tarihler suresinin aşağıdaki ayet setinde Davud'a destek veren aslan yüzlü "11" yiğit adamdan bahsedilir. Ve bu ayet setinin ilk ayetinin kod nümerolojisi "11" sayısına eşittir. ( 12-8 ... 1+2+8 = 11 )

13 1 Tarihler 12-8 DAVUT çölde saklandığı yerdeyken bazı Gadlılar da ona katıldı. Bunlar savaşa hazır, kalkan ve mızrak kullanabilen yiğit adamlardı. Yüzleri aslan yüzü gibiydi, dağlardaki ceylanlar kadar çeviktiler. 

13 1 Tarihler 12-9 Önderleri Ezer'di. İkincisi Ovadya, üçüncüsü Eliav, 

13 1 Tarihler 12-10 dördüncüsü Mişmanna, beşincisi Yeremya, 

13 1 Tarihler 12-11 altıncısı Attay, yedincisi Eliel, 

13 1 Tarihler 12-12 sekizincisi Yohanan, dokuzuncusu Elzavat, 

13 1 Tarihler 12-13 onuncusu Yeremya, ONBİRİNCİSİ de Makbannay'dı.

Süleyman Tapınağı'nın bıyutlarının bildirildiği Tevrat'ın aşağıdaki ayeti "11" nümerolojisi içermektedir.

11 1 Krallar 6-2 Kral Süleyman'ın RAB için yaptığı tapınağın uzunluğu ALTMIŞ, genişliği YİRMİ, yüksekliği OTUZ arşındı.

- Sure numarası "11"'dir.
- Ayet kodunun ( 11 1 6-2 ) nümerolojik değeri "11" sayısını vermektedir. ( 1+1+1+6+2 = 11 )
- Ayette bildirilen tapınağın bıyutlarının nümeroloki toplamı "11" sayısını vermektedir. ( 6+0+2+0+3+0 = 11 )

Aşağıdaki ayette ise tapınakta, ilahi ilmi yani kozmik bilgilerin saklanacağı bir odadan bahsedilmektedir. 

11 1 Krallar 6-19 Tapınağın içinde RAB'bin ANTLAŞMA SANDIĞI'nın konacağı iç oda hazırlandı.

Tapınağın tamalanma zamanı da, 38. ( 3+8 = 11 ) ayette  "11" ve "8" sayıları ile bildirilmektedir.

11 1 Krallar 6-38 ONBİRİNCİ yılın SEKİZİNCİ ayı olan Bul ayında tapınak tasarlandığı biçimde bütün ayrıntılarıyla tamamlandı. Tapınağın yapımı Süleyman'ın yedi yılını almıştı.

En'am suresinin 35. ( 3+5 = "8" ) ayetinde ise "SÜLLEMEN FİS SEMAİ" ( Göğe MERDİVEN ) kavramı yer almaktadır. "Yükselmek, Yükseğe Çıkmak" kavramı ile ilintili olan SÜLLEMEN" kelimesinin SÜLEYMAN kelimesi ile olan fonetik benzerliği dikkat çekmektedir. Batı dillerinde Süleyman kelimesi SOLOMON olarak telafuz edilmekte ve bu kelimenin SOL ( Güneş ) ve MON ( Ay ) kelimelerinin birleşmesinden oluştuğu ifade edilmektedir. "Güneş" ve "Ay" kelimeleri yüksekte olmayı simgeleyen kavramlardır. 

6/35 - Ve in kane kebüra aleyke ı'raduhüm fe in isteta'te en tebteğıye nefekan fil erdı ev SÜLLEMEN FİS SEMAİ fe te'tiyehüm bi ayeh ve lev şaellahü le cemeahüm alel hüda fe la tekunenne minel cahilın ( Ve eğer onların dönmeleri sana büyük sıkıntı olduysa, o halde yerin içinde delik veya GÖĞE MERDİVEN aramaya istidatın varsa, haydi onlara ayet getir. Şayet Allah dileseydi, onları yönlendirme üzerinde toplardı. O halde kesinlikle cahillerden olma.

"Süleyman" kelimesi İncil'de ilk kez aşağıdaki ayette geçmektedir.

40 Matta 1-6 İşay Kral Davut'un babasıydı, Davut, Uriya'nın karısından doğan *Süleyman* 'ın babasıydı, 

İncil'de Süleyman kelimesinin ilk kez geçtiği ayetin kod nümerolojisi "11" olmaktadır. ( 4+0+1+6 = "11" )

Ünlü fizikçi ve alkimist ISAAC NEWTON, Süleyman Tapınağı'nın kodları ve mimarisi konusunda derin ve okült araştırmalarıyla bilinmektedir. İlginçtir ki ISAAC NEWTON kelimesi "11" harften oluşmaktadır.

"İki Yarıklı" anlamına gelen "ŞAKAK" kelimesi "ŞAK" ( Yarık ) ve "AK" ( İki ) kelimelerinden oluşur. Arapça'da da ŞİKAK kelimesi "Yarık, Yarılmış, İki Parçaya Ayrılmış" " anlamına gelmektedir. ŞAKAK kelimesinin İngilizce'deki karşılığı ise "Tapınak" anlamına da gelen TEMPLE kelimesidir. Bu noktada yine "Tapınak" kelimesi ile "11" sayısı arasında bir ilinti tezahür etmektedir. Süleyman Tapınağı'nın çizimlerinde tapınağın girişinde / "kapısında" iki büyük kolon dikkat çekmektedir. Bu iki kolon "11" sayısını yani boyutlar arası geçiş "portalini" / kapısını sembolize etmektedir.

                                              
Süleyman Tapınağı ve Girişindeki İki Sütun


Isaac Newton ve Süleyman Tapınağı hakkında bir kitap




                         
Isaac Newton'un Süleyman Tapınağı'nın vaziyet planına ilişkin çalışması

11 sayısnın portal açılmasıyla üst boyuta geçişi sembolize etmesi kapsamında Müzemmil suresinin 73/19 kodlu ayeti dikkat çekmektedir.

73/19 - İnne (1) hazi (2) hi (3) tezkiretun (4) fe (5) men (6) şae (7) ittehaze (8) ila (9) rabbi (10) hı (10) SEBİLEN (11) ( Kesinlikle işte o hatırlamadır. O halde dileyen kimse Rab’bine yol edinir. )

-        “Rab’be giden yol” kavramının yer aldığı 73/19 kodlu ayetin kodunda “11” nümerolojisi bulunmaktadır. 73 ... 7+3 = 10 ... “1” ; 19 ... 1+9 = 10 ... “1” ..... “11” )

- 73/19 kodlu ayette “11” kelime bulunmaktadır.

20 Mayıs 2019 Pazartesi

Madde saplantısı ve Karun'un akıbetinden kurtuluş

Kalplerinde kibir hastalığı olanların kaba madde alemi olan Dünya'daki madde obsesyonunun ibret verici sonucu Kasas suresindeki Karun örneği ile de bildirilmektedir. Aşağıdaki ayet setinde varlıkları helâke sürükleyen kibir, şirk, kıskançlık, kötülük, bozgunculuk, mülk saplantısı ve inkar kavramları vurgulanmakta, kurtuluşa ise ancak sabırla, iyilikler ve güzellikler yaparak, takdir ettiği rızık ve nimetlerden dolayı Rab'be şükrederek , Kur'an okuyarak ve ahireti arzulayarak erişilebileceği bildirilmektedir.

28/78 - "Kesinlikle o indimdeki ilim üzerine verildi." dedi. Kesinlikle Allah' ın ondan önce, kuvvet  olarak ondan daha şiddetli ve topluluk olarak daha çok olan nesillerden kimseleri helak ettiğini bilmez mi? Ve suçlular günahları hakkında sual edilmezler.

28/79 - Böylece süsleri içinde kavmine çıktı. O dünya hayatını isteyenler "Ey keşke o Karun' a verilenlerin aynısı bize olsaydı. Kesinlikle o büyük pay ve haz sahibidir." dediler.

28/80 - Ve o ilim verilmiş olanlar "Vaylar size, o inanan ve iyilikler yapan kimse için Allah' ın sevabı daha hayırlıdır. Ona sabredenlerin haricindekiler kavuşamaz." dediler. 

28/81 - Böylece onu ve yurdunu batırıp yere geçirdik de ona Allah’tan başka yardım eden topluluk olmadı. Kendisine yardım edenlerden de olamadı. 

28/82 -  Ve dün onun mekanını temenni etmiş olanlar "Demek ki kesinlikle Allah, kullarından dilediği kimseye rızkı genişletir, yayar ve daraltır. Şayet Allah üzerimize nimet vermeseydi, bizi batırıp yere geçirirdi. Kesinlikle o, inkarcıları iflah etmez."  derler.

28/83 - Ahiret yurdu budur. Onu, yerde ululuk, büyüklük ve bozgun istemeyenler için oluştururuz. Sonuç sakınanlar içindir. 

28/84 - Kim güzelliği getirirse ondan daha hayırlısı onadır. Kim kötülüğü getirirse, artık kötülük yapanlar o yapmış olduklarının haricinde karşılıklandırılmazlar. 

28/85 -  Kesinlikle Kur'an' ı senin üzerine o farz kılan, seni dönüş yerine döndürecektir. De ki: "Rab’bim kimin yönlendirmeyle geldiğini ve kimin apaçık sapıklık içinde olduğunu bilir. 

28/86 - Ve sen kitabın sana atılacağını ummamaktaydın. Ancak Rab’binden rahmettir. O halde inkarcılara arka çıkıp destekleyen olma. 

28/87 - Ve sana indirilmesinden sonra, kesinlikle seni Allah' ın ayetlerinden döndürmesinler. Rab’bini çağır. Kesinlikle ortak koşanlardan olma. 

28/88 - Ve Allah ile birlikte başka ilahı çağırma. O’nun haricinde ilah yoktur. O' nun yüzü haricinde herşey helak olur. Hüküm O'nadır ve O'na döndürülürsünüz.

Dünya hayatı obsesyonuna tutulmuşların tasvir edildiği bazı İncil ayetleri ise şöyledir.

45 Romalılar 16/ 18 Böyle kişiler Rabbimiz Mesih'e değil, kendi midelerine kulluk ediyorlar. Saf kişilerin yüreklerini kulağı okşayan tatlı sözlerle aldatıyorlar

46 1 Korintliler 6/ 13 "Yemek mide için, mide de yemek içindir" diyorsunuz, ama Tanrı hem mideyi hem de yemeği ortadan kaldıracaktır. Beden fuhuş için değil, Rab içindir. Rab de beden içindir.

50 Filipililer 3/19 Onların sonu yıkımdır; tanrıları mideleridir. Ayıplarıyla övünür, yalnız bu dünyayı düşünürler.

İdrakli Varlık sembolü Yıldız


Kutsal kitaplarda “Yıldız” kelimesinin “İnsan / Vazifeli Varlık / Resul / Melek” kavramlarını sembolize etmek amacıyla da kullanıldığına ilişkin deliller söz konusudur. Bu delilleri içeren ayetler aşağıdadır.

Tevrat’ta yer alan Yusuf’un rüyası misali;

1 Tekvin 37-9 Yusuf bir düş daha görüp kardeşlerine anlattı. "Dinleyin, bir düş daha gördüm" dedi, "Güneş, ay ve ONBİR YILDIZ önümde eğildiler."

2 Tekvin 37-8 Yusuf babasıyla kardeşlerine bu düşü anlatınca, babası onu azarladı: "Ne biçim düş bu?" dedi, "Ben, annen, kardeşlerin gelip önünde yere mi eğileceğiz yani?"

Ayette, Yusuf’un babasının sözü vesilesiyle “Yıldız” kelimesinin “İnsanı” sembolize ettiği bildirilmektedir.

Aynı misal Kur’an’da da şu şekilde yer almaktadır.

12/4 - İz kale yusüfü li ebıhi ya ebeti innı raeytü EHADE AŞERA KEVKEBEN veş şemse vel kamera raeytühüm li sacidın ( Zamanında Yusuf babasına "Ey babam, kesinlikle ben ONBİR YILDIZ, Güneş ve Ay gördüm. Onları benim için yere kapanırlarken gördüm." dedi. )

12/5 - Kale ya büneyye la taksus rü'yake ala ıhvetike fe yekıdu leke keyda inneş şeytane lil insani adüvvün mübın ( "Ey oğlum, rüyanı kardeşlerine anlatma. Yoksa sana hile yapıp tuzak kurarlar. Kesinlikle şeytan, insan için apaçık düşmandır." dedi. )

Ayetlerdeki Yıldız sayısının “11” olması da boyutlar arası geçiş sembolizmi açısından önem arzetmektedir.

Kur’an’ın Hicr suresi;

15/16 - Ve lekad cealna fis semai BÜRUCEN ve zeyyennaha lin nazırın ( Ve gökte YILDIZ KÜMELERİ oluşturduk ve onu bakanlar için süsledik.
15/17 - Ve hafıznaha min külli şeytanir racım
Ve onu tüm kovulmuş şeytanlardan koruduk.
15/18 - İlla men isterekas sem'a fe etbeahu ŞİHABÜN mübın
O kulak hırsızlığı yapan kimse hariç. Artık onu apaçık KIVILCIM takip eder.

Ayet setinde, göğün boyutlar arası bir geçiş sınırı olduğu, yıldızların esas itibarıyla farklı boyuttan geçiş yapabilecek varlıklara ( cinler ) karşı koruma sağlayan Vazifeli Varlıklar oldukları bildirilmektedir. “Kulak hırsızlığı yapanı takip eden kıvılcım” ifadesindeki “Kıvılcım” kelimesinin “Yıldızı” sembolize ediyor olması kuvvetle muhtemeldir.

Aynı misal Saffat suresinin aşağıdaki ayetlerinde de yer almaktadır. Ayette Meleül Ala’nın ( Yüksek İleri Gelenler / Yüksek Melek Konseyi ) konuşmalarını duymaya ve bilgi çalmaya çalışan cinlerin Vazifeli Varlıklar tarafından kovuldukları bildirilmektedir.

37/6 - İnna zeyyennes semaed dünya bi zınetinil KEVAKİB ( Kesinlikle biz en yakın göğü YILDIZ süsüyle süsledik. )
37/7 - Ve hıfzan min külli şeytanin marid ( Ve tüm inatçı azgın şeytanlardan koruduk. )
37/8 - La yessemmeune ilel meleil a'la ve yukzefune min külli canib ( Onlar yüksek ileri gelenleri duyamazlar. Her taraftan atılırlar. )
37/9 - Dühuran ve lehüm azabün vasıb ( Uzaklaştırılırlar. Sürekli azap onlaradır. )

En’am suresinin aşağıdaki ayetlerinde “Yıldızların insanlar için yönlendirme” vesilesi oldukları bildirilmektedir.

6/97 - Ve hüvellezi ceale lekümün nücume li tehtedu biha fı zulümatil berri vel bahr kad fassalnel ayati li kavmin ya'lemun ( Ve kara ve denizin karanlıklarında sizi yönlendirmek için, size yıldızları oluşturan O'dur. Ayetleri, bilen kavim için ayrıntılandırdık. )

Rahman suresinin aşağıdaki ayetinde “Yıldızların secde etmesi” sembolizmi yer almaktadır. Ayette yer alan “Şecer” ( Ağaç ) kelimesinin de “İnsanın soyAĞACI” olması kuvvetle muhtemeldir.

55/6 - Ven necmü veş şeceru yescüdan ( Ve yıldızlar ve ağaçlar yere kapanırlar. )

Mürselad ( Gönderilenler ) suresinin aşağıdaki ayet setinde de “Yıldızlar” ve “Resuller” kelimelerinin bir arada kullanımı dikkat çekmektedir. Ayette “Göğün bir kapı gibi açılımasından ve yıldızların ( resullerin ) gökten indikleri” anlamı çıkabilmektedir.

77/8 - Fe izen NÜCUMU TUMİSET ( Böylece YILDIZLAR SİLİNDİĞİNDE. )
77/9 - Ve izes SEMAU FURİCET ( Ve GÖK YARILDIĞINDA. )
77/10 - Ve izel cibalu nusifet ( Ve dağlar eğilip savrulduğunda. )
77/11 - Ve İZER RUSULU UKKITET ( Ve RESULLER VAKİTLERİNE ULAŞTIKLARINDA. )

İncil’deki aşağıdaki ayetlerde aynı kapsamdaki misalleri içermektedir.

40 Matta 2-2 Şöyle dediler: "Yahudiler'in Kralı olarak doğan çocuk nerede? Doğuda O’NUN YILDIZINI gördük ve O'na tapınmaya geldik."

Ayette "Mesih İsa", "Yıldız" ile özdeşleştirilmiştir.

41 Mark 13-25 YILDIZLAR GÖKTEN DÜŞECEK, Göksel güçler sarsılacak.'
41 Mark 13-26 "O zaman İNSANOĞLU’NUN ( İSA ) BULUTLAR İÇİNDE büyük güç ve görkemle GELDİĞİNİ GÖRECEKLER.

Ayette “Mesih İsa’nın ve Meleklerin” sembolik olarak gökten inmeleri kavramı “Yıldızların düşmesi ve İnsanoğlu’nun gelmesi” olarak ifade edilmiştir.

66 Vahiy 2-28 Galip gelene SABAH YILDIZINI DA vereceğim.

Sabah Yıldızı, Kur’an’da “Tarık” olarak yer alan ve Mesih İsa’nın ruhsal tesirlerini ifade eden kavramdır.

50 Filipililer 2-15 aralarında evrendeki YILDIZLAR gibi parladığınız bu eğri ve sapık kuşağın ortasında kusursuz ve saf, Tanrı'nın lekesiz çocukları olasınız. Öyle ki, 

66 Vahiy 6-13 İncir ağacı, güçlü bir rüzgarla sarsıldığında nasıl ham incirlerini dökerse, GÖKTEKİ YILDIZLAR DA ÖYLECE YERYÜZÜNE DÜŞTÜ.

Ayetteki “Ham incirler”, tekamül etmesi amacıyla bir sınav ortamı olan Dünya’ya gönderilen “İnsan”’ı sembolize etmekte gibidir.

66 Vahiy 6-14 GÖKYÜZÜ BİR TOMAR* GİBİ ORTADAN KALKTI. Her dağ, her ada yerinden sökülüp alındı.


*Göğün “Yazı Tomarına” benzetilmesi durumu aynen Kur’an’ın Enbiya suresinin aşağıdaki ayetinde de yer almaktadır.

21/104 - Yevme NATVİS SEMAE KE TAYYİS SİCİLLİ LİL kema bede'na evvele halkın nüıydüh va'den aleyna inna künna faılın ( O gün GÖĞÜ, YAZI TOMARLARINI DÜRER GİBİ DÜRERİZ. Onu, ilk yaratmaya başladığımız gibi, üzerimize vaad olarak onu döndürürüz. Kesinlikle biz yapanlar oluruz. )